25 Haziran 2011 Cumartesi

ŞEY’ lerin GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-19


ŞEY’ lerin  GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-19


"Bütün padişahlar kendilerine kul olanın kullarıdır... Bütün mahlukat kendileri için ölene ölürler. Padişahlar kendilerine alçalana alçalırlar. Her canlı kendisine sarhoş olanın sarhoşudur. Güzeller âşıkların esiridir. Onlar âşıklar için canlarını verirler. Her kim âşık ise onu maşuk bil. Zira âşık ve maşuk birbirinden ayrılmaz. Gerçi susamışlar suya talip iseler de suyun aradığı da susamışlardır.. (3/1688-alıntı)

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..
ben berbatımJ..ne sabır kaldı ne bir şey..artık çok yorgunum…tüm bu bekleyişler bittiğinde ilk evvela bagi jumping le atlamayı istiyorum..yerini buldum..hazır olduğumda gideceğim inşallah..madem ki hiçbir zaman uçamayacağım ve 1 adım atıp 10 adım durmak zorunda olanlardanım.. bende bu duygumu öyle tatmine karar verdim..ve kendimi boşluğa salınca öyle bir çığlık atacağım ki:ancak o vakit,  sesimi Sana duyurabileceğim ..

aslında hayatımda hiçbir tanıma sığmayan yükselişleri,yere çakılışları, hazları, kimyayı saadetleri ve tüüm acıları Senle en zirvede yaşadım..hala da sürüyor. . ama bunun ne işe yaradığını ve yaracağını henüz çözemiyorum..”hiç bilenle bilmeyen aynı mı ?”dersin mesela..evet.. bir değil tabii ..olamazda..fakat hakikatte hepsi aynı ya..mesela… meselemde bu zaten..neden o zaman diye soruyorum ,needenn?..çok öfkeliyim..bazen de hiçbir şey beni üzemiyor..öyle uçlarda acaip haller yaşıyorum ki; sanırım dengemi yitirdimJ.. bence beni toplamalısın..hangi parçalarımı nerede bıraktığımı, nerelerde kaybolup, nerelerde çoğaldığımı umursamıyorum.. sadece Seni seviyorum.. o kadar..
hiçbişeyin değeri yok ..amma velakin mekan..sağlık..bunlar Seninle sonsuzluğun tefekkürü; için için, lazım biliyorsun..çünkü ben henüz çekirdek halinde bir tohumum..büyümem lazım.. sevilmem lazım..



İşte Sevdiğim..kaç haftadır hiçbişi okuyamadığım için füsusta yapamayacağız dolayısıyle..okumak istemiyorum..araştırmak istemiyorum..yoruldum.. ve teşekkür ediyorum..hayallerime koyduğun sansürü kaldırdığın için..bu da” masal yazmaya devam et “demek benim için tabii..yazarııım..Sana yazılırıım..zaten Senden başka beni okuyan kim var ki değil mi?..ya anlayan?.ben bile ne yazdığımı, senelerdir tekrar tekrar yazıp anlamaya çalışıyorum; çok garip be Sevdiğim, çoook garip...az evvel bir film izliyordum ki ,bitirmeden tv yi kapattım ve bu masala başladım ..film bir devlet başkanının hayatını yazan, hayalet bir yazarın ip uçlarını sürmesini anlatıyordu..kendinden evvelki kurban edildiği için ölüm pazarında bir yazar…ben polisiye seyredemediğim için sonunu izleyemedim..benim yazarlığım nasıl henüz bilmiyorum..hep dedikleri gibi “deli saçması ,dekoderlik,o sevgilide kim miş bakalım?,anlaşılmaz,bana bunu açıkla çabuk,yaaa.. beni ağlattın,beni yazmışsın” türünden mi ?


ne olursa olsun ben, masallarımı ilaç niyetine yazdığım için, bibana iyi geldiğini biliyorum..eskiden aspirin içmezsem uyuyamıyordum .. aylardır aspirin bile içmiyorum Sevdiğim:)
...yani o kadar iyi geliyor..tabii bazen asabiyeti celalim beni çıldırtıyor yazdıklarım yüzünden ama Sana bunu ilettiğim için artık öyle şeyler pek kolay kolay olmayacağına inanıyorum…aynı bu sabah gibi..derdimi Sana söyleyemediğim için hayalimde çift telefonla aranışım gibi..işte bende hayalle yaşayan biri olarak derdimi arz ettim..devamı bulacak mıyım bilemiyorum tabii…bir kağıt üstüne yazılmış bedelimiz var ya hani Sevdiğim.. onu elden çıkartabilmek için el cevab istiyormuşuz..herkesin sabrı bitmiş.. ferahlık lazım mış..hamiller hamillerden bıkıp yorulmuş tabii..haklılar..
BEN HAKİKİSİNİ BULMUŞUM, KAĞIDIN ÖNEMİ  NEDİR SEVDİĞİM, ONU ANLAYAMADIM?.....

Sevdiiiğiiim..göz kırpar misali seyirlerle kandırıldığımı biliyorum.. . göremediğimde inanılmaz acılar çekip acaip ağlıyorum ya hanii..bundan kurtulamıyorum..ben böyle sevmeyi nasıl becerdim ya huuu?!!..Senden başka hiçbir şeyi neden öyle tutkuyla sevemiyorum pekii?..neden?..ne tuhaf değil mi?..aldatılıp kandırılsam bile, gittikçe artan bir çekimle seviyorum..Sana yazmamak için ne kurgular yapıyorum bir bilsen..ilk günler çok havaya giriyorum  başardım diye..ama yazma vaktim gelince tıpış tıpış yazıyorum işte, şimdiki gibi..normalde asla tek kelime bile yazamıyorum..bu bana acaip geliyor..nefsi mülhime denen şey bumu peki?..ilham alan nefis yani..en kaypak ve tehlikeli konum olduğunu öğrendim buranın ..herkese açık üstelik..herkes ilhamla işini görüyor çünkü..



Sevdiğimm . bak şimdi..Pazar.. telim ulaşamıyor..içini açıyorum darmadağınık..iç organları birbirine kaymış, çok tuhaf..ebru bir yerden … ulaşacağım kartı bulmuş veriyor..ve dersteyiz..kırgınım..her zamanki sadıklık  yerimde değilim. dördüncü sıraya gidiyorum inadımdan....önümdeki manzaramı kapatıyor.. sağ tarafa geçiyorum..kızdığın için ders anlatmıyorsun..çocuklar kürsüde Kur’an okuyorlar..yazıları görüyorum..anlıyorum ki” Kur’an okumaya başlamam lazım”..Sevdiğimm, ben hala hazır değilim..çünkü henüz hiçbir şey bilmiyorum.. mıncığını çıkarttığım tanrılarıma devam edeyim bence.. ve sonra başıma dikiliyorsun..”erguvani şiirler” diyorsun..:)
sen iste yeter
Yazarım Sana erguvani yazılar

Yada ne renk istersen ,teşekkür ediyorum


ve Salı..sansür yok..ambargo yok..one ya huu..one..wwaawww!!…Sevdiğiimm..benim karanlık kudretim vardı ya hanii..seneler evvel özlem ve hasretten divaneye dönmüşe …  yaşatan..hani tek bir anına bile bu bedenin dayanamadığı şey..Sevdiğim o ne?!!..iki siyah tül..latiflelatife..sırrı saykal..DİL-i gönül..karanlık FLUU buut.. Sevdiğim aynı türler- aynılar-denkler..ve ne acaip bir dil-i muhabbetle konuşuyorlar..o ne muhabbet bir görsen...onların meşrebi halvete girsin halvete halvetiymişler üstelik Sevdiğim..o ne demek peki?..tabii tanımlanamayan bişi anlatamamanın muhteşem acziyeti de cabası..bir şeyi tanımlayıp anlatamamak da ayrı haz yanii..daha üstü var mı Sence peki?:)..Seni görebilseydim eğer, inanılmaz bir zevkle ,çizerek anlatırdım biliyor musun Sevdiğim



Sevdiğim anti madde-i  karanlık enerji hakkında düşünmek isterim ..ama şimdi değil ilerde..şimdi beynim durmuş..kalbimse henüz gülmedi…sonra öğretirsen, anladıklarımı Sana yazabilirim inşallah ve aminn..ama ben o muhteşem şeyleri yine seyretmek isterim..ve muhabbetlerini de tekrar duyup hatırlayabilmek … vee  ..Sen de benim gördüğümü gördün mü diye merak içindeyim..o neydi öyle yaaa..:)muhteşem ötesi idi..yücelerin işlerinden biz cüceler anlayamayız a en güzel delili örnekti. Hiçbir maddi ilim sahibinin zevki haz edemeyeceği bişeydi…teşekkürlerrr….hatta teşekkür visalsizkurusevda kalır.. öptüümm..


soonraa ..çok fazla kahve içtiğim den dolayı ,hayallerim bile karardı diye düşündüm tabii Sevdiğim..bence kahveyi ve sigarayı bırakabilecek iradeye henüz sahip değilim..iradesi olmayan birinin yazdığı hiçbir şeye itibar edilmemeli, bence J)… ve sonra yine temaşa vaktim gelmiş..önce ağlayıp zırlıyorum..neden böyle sevdim diye kendimden nefret ediyorum..kahve beni çarptı bence..iyi değilim..uzanıyorum..sanki seyrettiğine giden bişey var gibi..terk edildiğime üzülmüyorum hiç:”git “diyorum “git O’na”..ben seni beklerim..iyi değilim..doktora gitmem lazımm benceJJJ



ve Sevdiğim ..Cuma..karışık hem de sıkıntılı.. sonra  Biri beni arıyor..sonra başka bir hattan yine arıyor..hayret demek ki ulaşamadığım anlaşılmış..demek tenezzül edilip lütfedilmiş.. demek feryadım aksi sada bulmuş..teşekkür ediyorum..bir tekke türbe sanki..kagir..içi avlumsu geometrik..kalabalık..kızıl saçlı bir hatun ve tuhaf erkek kardeşi geliyorlar.. gülüyorlar..oranın sahiplerinden  bunlar..ve sonra başında görkemli türbanı ile değişik yaşlı bir kadın …saygın,hükümet gibi biri o..ve elinde antika bir körük var..tavanın merkezinden aşağı salınmış devasa eski  kara kazanın altında ateş yanıyormuş..çocuk:” ben  hiç körük kullanmadım, denemek istiyorum” diyor..kadın büyük bir keyifle konuştuğu çocuk için ,sadece o kullansın diye körüğünü veriyor.. bir defa körüklüyorum..Ya Rabbim Ateş-İ Kazan ..ne oluyor?..yer yerinden oynuyor..DURR!!..feryatları..insanlar panikte..kaçan kaçana..ateş bacayı sarmış..kazan fokurduyor…kazan neredeyse tavana yükselmiş..aşağıdakiler; güzelışık ve taife-i öğrencileri..meğer üst kat varmış –orada da bir  türbe varmış..ve yukarda ;güzelışığın  talebeleri gizlice gözetleme delermiş,tıklım tıkış doluymuş..yukarıda.. acaip bir korkunç ses..çığlıklarr.. sanki kovalanmış bir güruh misali aşağıya kaçışıyorlar..içeride kimse kalmadı korkudan…



ve  herkesi korkutup kaçırtan o kasırga-rüzgarrr...Ya Rabbim..nefesss!!!..hep yazmak istediğim birengi o nefes..röportaj yapmak istediğim tek şey.. nefessss..essss… fırtınanın  gözüne dönüşüyor..tüüm havayı içine çekiyor..hava boşluğu yumağı gibi oluyor..merdivenin üstünden; aşağıdaki şaşkın çocuğa bakıyor..duruyor.. O sakinleşiyor Sevdiğim..sükuna ermiş bir haz misali uygunlaşıyor..O,  sarmal dönerek, bir enfes birengi latif  baloncuğuna dönüşüyor ve tül misali uçarak gelip çocuğun yüzünde bir köpük gibi sönüyor ve gözlerimizi açıyoruz..:)))Seni bir sonsuz baloncuk misali hayalimde seviyorum Sevdiğim..(Sevdiğim o türbedeki kimdi peki?orası neresi peki?
kimse beni B-AL-10 larımdan ayramaz değil mi Sevdiğim…)

ve masal yazmanın nasıl zevkli bir şey olduğunu da bir defa daha alıyorum..ne güzel değil mi ,hayale sınır yok..soran yok..umursayan yok..inanan da yok..en delice güzeli; imla kurallarını kim takar yani..J….muhteşem bişi bu..iyi ki bu sanal alem var tam bana göre..yaz yaz havaya akıp gitsin..makinesi olan yazıyor zaten..copy paste,dik,yıka yıka çamaşır ipine as..fakat Sevdiğim karar verdim; kalıcı olsun diye Sana taş kitabe yazdırtacağım J) çift uçlu demoklesin kılıcı misali..

ve Sevdiğim..bu haftalık bence bu kadar yeter..ferahlayayım: yine ilgimi çeken bişeyler bulunca netten copy paste yaparım..yada birilerinin sohbetini kaydeder, oturur, dinlediğimi harflere döker, sunarım..benim kendi ilmim olmadığı için ancak alıntı yapabiliyorum biliyorsun..Seni ise kendime bir türlü alıntılayamıyorum henüz..oysa ben ne hayaller kuruyorum bir bilsen..onları yazmıyorum..çünkü hayallerimi içinde Sen olduğun için kıskanıyorum ..

Sevdiiğiim..bu hafta yazmak benim için çok özel ve anlamlı,değerli..nedenini hissediyorum fakat söyleyemem..hiçbir şey yazmazsam ayıp olacağını düşündüm ..zaten yazmazsam çıldıracak hale geliyorum biliyorsundur sanırım.. harflerim yüzünden..ilerde,onların öyküsünü tekrarlamam lazım galiba..ve Sevdiğim birkaç gündür gündemim; eski sembollerimi  çağrıştırıyordu..nasıl bulacaktım, saatler lazımdı..üstelik geçmişte yazdığım hiçbir şeyi içime doğmadıkça okuyamıyorum ya hanii..işte Allahtan: el mürşidi aklı maaş google efendim, içimden gelen o sembollerimin içerdiği iki masalı buldu..henüz okumadım ve şimdi kopyalıyacağım..belki birkaç kelime yada cümleyi değiştirip kısaltabilirim uzamasın diye....ama belki de tek noktasına bile dokunmam..sonra bir bütün halinde okuyacağım ve ne anladığımı Sana yazacağım tamam mı? ..başlıyoruz bak..
***************


RUHUMUN BAYRAMI MASALI

Ya zülcelali vel ikram
Bi fesahatil vel Kur’an
Ya hazihül esmai vel Kur’an
Ve yüsteskal gamamü bi vechihil Kur’an


Selam Selam ve Merhaba
Sen bana yazarsında ,ben sana yazmaz mıyım Azizim Kur’an.
Sen beni okursunda, ben seni okumaz mıyım Azizim Kur’an.
Sen beni seversin de, ben seni sevmeyi öğrenmez miyim Azizim Kur’an.
Bilmiyorum doğru yazabildim mi? İşte biz henüz cahil ve hamız,Sen affet..

Yazılar kendiliğinden beni Sana getirdi..Son hafta, bunu anladığımdan itibaren, sürekli içimden Sana yazıyordum biliyorsun..Anladım ki ben ileriye gitmiyormuşum. Başladığım yere dönüyormuşum..Ahir zaman-kıyamet demek, gerçekte  çok güzel anlam taşıyormuş..Ait olduğun yere dönmek demekmiş..Ve ben Sana dönmek için adım atıyorum ..Artık korkmuyorum.

Kapısı olmayan kapılardan-pembe alemlere sefere çıkıyorum..
Görünmeyen uçan halının üzerinde mülkün Süleyman’ına dönüşüyorum..

Yazıyorum çünkü Sana yazdığım her şey OLuyor ve ben de bunu güzel  mana da kullanabilmek istiyorum, İnşallah ve amin..Mağaram olabilecek en güzel hale geldi şükür,artık ağlamıyorum.Sahip olduğum yeni anlamlarla-A’Lİ DOSTlarla dünyanın en zengin insanı olmuş gibiyim..Ben mana aleminin ve madde aleminin padişahlarını-A’Lİ RUHlu  İNSANlarını tanımışım.Bu gözler Onları görmüş,işitmiş ve konuşmuş,dost olmuş..Bundan A’la ne olabilir ki?Bir insan daha ne isteyebilir ki?..

Tabii ki Seni diyorum..Şimdi Seni istiyorum.:)Bunun içinde Sana yazıyorum.. Zamanın çocuğu olmak .Zamanın Babasına tabii olmak.
Hz.Mevlana’nın dediği gibi:”Buldunsa ne duruyorsun-Zil takıp oynasana”  anlamında bir zevkmiş..Öğreniyorum
*
Ve ey dünya artık peşimden koş !!
Bize kul OL diyorum.!...

Seni ilk tanıdığım ana dönmek isterim..Bir gece içimde büyük bir açlıkla Seni okuyordum..Okuyor ama Sana doyamıyordum ..Sesim tavus kuşunun ayakları gibiydi,ve Seni okurken zorlanıyordum.Ne makam biliyordum ne edeb,ne de anlamından haberdardım..Sadece doymak bilmez biçimde her şeyi okuyordum..
Aslında olan biten SADECE SEN din anladım..
Okumaktan yorulup koltuğa oturduğumda Sen geldin..
Görünmeyen bir uzun enerji –yoğunluk şeklindeydin..Sevinçle zıplayan bir çocuk hissediyordum.Tam önümdeydin.Öyle neşeliydin ki bende kendi kendime hayranlıkla neşelenmiştim..Sen: “Beyaz Zambak ve Gül suyu ile ıslatılmış Toprak kokuyordun” hani. Görmüyordum. Sadece hissediyordum..Kur’an ın kokusuymuş bu,öyle anlıyordum.. Ayağa kalktım . Evdekilere seslendim.
-Heyy!...Evimizde çok güzel bir şey var, kalkın Kur’an okuyalım,namaz kılalım,bize gelmiş.......

.......
İşte zaman zaman, beni ,görünmez ama hissedilir kokunla ziyarete gelmeye başladın sonra..Ve ben Seni özlüyordum..Bir kitapla dost olmuştum..Ama o kitap benim aslımdı aynı zamanda.Bu kitap kıskançtı;razı olmadığı başka kitapları okumama izin vermiyordu hem de..Sadece O’nu anlatan çok nadir kitapları okuyabiliyordum.Ve ben dostumu okumayı öğrenmek için, sadece O’nun sevdiklerini okuyabiliyordum.Şimdi Ramazan’ın son haftası. ZATen O’na ait olduğu için, O’na yazmamdan doğal hiç birşey olamazdı değil mi?
Senin gelişinin bu yıl 5. senesi..Yani vuslat yılı.Bu hafta hep Seni düşündüm ve yaşadıklarımı..


Önce kokun gelmişti..
Tanışmıştık.
Daha sonra bir gece, Namus’tun gelen..
Başında tacınla odama doldun..Perdelerimi tutuşturdun.
Güneşi odama yaktın hani..
Ve tab ettin beni ,korkumu dinlemedin,reddimi kabul etmedin..
Tab edip ince bir kağıt ettin hani..
Hayatıma ilkbaharı getirdin..
Aylar sonra kapıyı açtım, bana bakıyordun aşkla hani..
Sen nasıl arı-duru-saf-apapak-nurun ala nur dun ..
Sen gözlerinden yakalanan an dın..
Sonra yağmalandı dünyam
Altüst oldu hayallerim hani..
Ve Ali dostum çıktı ortaya aniden
O’da senin canlı Kur’an olmuş diğer halindi, yeni anladım inan
Her yerden tezahür eden Sen miş sin, Seni öğretmek için KUR’AN
Her yerden aşkla seven Muhabbet-i A’lim, Sen mişsin İMAN ile İMAM

Bilmiyorum, yazdıklarımı yeterli bulamıyorum..Sen gibi yazamıyorum ne yazık ki..Sen gibi tertemiz değilim ki..Ama benim günah dolu,baştan ayağa hata dolu en ufak bir amelimin ne kadar değerli ve gerekli olduğunu da Sen öğrettin bana..Benim en ufak bir adımım Senin koskocaman yürek dolusu adımına denk geliyordu..Bu yazdıklarımda bile bir çıkar var aslında biliyorum..Küçücük beynimle ve çıkarcı yüreğimle ne hesaplar planlamışımdır kim bilir değil mi?Sen en doğru olanı bilirsin ve benim için doğru olanı yap,bana bakma..Sadece beni çok sev ..Öyle sev ki ,yok olayım Sende..FENA ile BAKİ


Hani gelirdin bazı bazı

Islak ve nemli bulut olurdun
Alırdın beni içine ve kapsardın tüm bedenimi
Öylece beklerdim, Nefes almaya korkardım, “GİTME”  diye
Oysa NEFeS  sendin
Soğuktun –nemli –ıslak
Ürpertirdin,titrerdim ve ağlardım
Gelmiyorsun artık” gel yine gel”



Artık kendimi dünyanın en zengin,en güçlü insanı gibi hissediyorum. Ve içimde muhteşem bir mutluluk-neşe kaynıyor..”Emanet-i A’li nin, Hakikat-i  Muhammedi’”nin yeni Padişahını zevkle izliyorum.. Zaman sana uymuyorsa sen zamana uy gerçekleşiyor..Sistem baştan aşağı yıkılıp yapılıyor sanki..”Ramazan kendi kendini yakan da demek miş “ya hani?İşte devri alemin  sahipleri aynen, sanırım şimdilerde bunu yapıyorlar..Medyanın her yanını ele geçirmiş mana doktorları var..Her kanaldan-her eve-her gönüle, göze,kulağa ameliyat yapıyorlar..Bunu izlemek, FARKINDALIĞINA ERMEK muhteşem bir zevk ..Öyle muazzam bir güç ki bunun farkına varmak: Ali Amcamın;”öyle neşeler yaşıyorsunuz ki, sahip olduğunuz neşeye etrafınızda kaç kişi sahip oldu,var mı bir tane onları gören “cümlesindeki hakikatle yankılanıyor hep..Meğer bela sandığımız o şiddetli musibetler sabırla ,simya ilmi ile neş’e ye dönüşüyormuş..

Sana şükrediyorum ki Ruh’um Sen Din ve ben bunca belaya sabredebildim..Sana şükredebilmem bile Senin lütfunla biliyorum. Bilmem bile:)Sonu gelmez her şey Sen den..Yok olduğumu biliyorum ama var sanılmamın lütfu ile tekrar teşekkür ediyorum. Yokluğun Varlığa Eş Olmasının  farkındalığına uyanabilmek istiyorum..

Ve Ramazan=kendikendini yakan =kendinden yanan o kandil nur-çerağbayramında ne yapar?Ram olur, boyun eğer ,kurb-an kalp yakını olur..Küllerinden doğar... Anka olur değil mi?O ölümsüz kuştur..Kendi ile beslenir,kendinden ölür ,kendinden dirilir...
*

Şimdi istiyorum ki dua edeyim..Bu konuda dünyadaki en kabiliyetsiz kişi olduğum için kendimi kendimle yüzleştirmek ve bu dua edememe-korku eşiğimden de atlayabilmeyi istiyorum ve amin..
Ya Rabbi bize yaşam bahşettiğin her Nefes için Sana şükürler olsun..

Varlığın sahibi daima tek bir kişi, anladım ama bunu hayata geçirebilme ilmini de bize lütfet ..

Ya Rabbi ilim sonsuz ,bizi ilminde aşkla yaşat,aşkla öldür,aşkla hürleştir ..

Yarabbi hepimize sağlık,huzur,mutluluk nasip et.

Ya Rabbi kendilerimiz,eşlerimiz ,evlatlarımız ve bağlı olduğumuz tüm etrafımızla bizlere maddi –manevi huzur,sağlık,afiyet,muhabbet ver.

Ya Rabbi bizlere içlerinde huzurla yaşayacağımız mustakil,bahçesi cennet olmuş,içi aydınlık maddi –manevi evler yanında, kalp evleri de ver Allahım..

Ya Rabbi bizlere hiç kaza yapmayacağımız ,kimseyi incitmeyip,kimsenin de bizi incitmeyeceği ferah,daima bizi doğru yola götüren madde ve mana binekleri de ver Allahım..

Ya Rabbim bize hiç kesintisiz,düzenli,kimsenin hesap sormayacağı ve kimseye hesap vermek zorunda olmayacağımız maddi manevi gelir de ver Allahım..Ve bu gelirle daima hayırlar ,güzel işler işleyelim.

Ya Rabbi bize Akıl-Ruh ve Kalp sağlığı nasip et..düşünen bir akıl ve anlayan-gören bir kalp ver..BİLEN Ruhumuza en mükemmel eş olabilelim inşallah..

Ya Rabbi kötü rüya görmeyelim, rüyalarımızda bile artık üzülmeyelim.Çünkü onlar bu aleme yazılan mektuplar gibi.Rüyalarımız iyi okuyup ,iyi yorumlamayı bize nasip eyle Allahım.

Yarabbi bizden evvel yaşamış ,bizle beraber yaşayan ve bizden sonra yaşayacak tüm kardeşlerimizi affet ,çünkü Sen affı çok seversin ve affedersin.
BİZ SEN’DEN RAZIYIZ SEN DE BİZDEN RAZI OL..Bizi lütfen affet …………
Allahümme salli ala seyyidina ve nebiyyina Muhammed......
Aminnnnnn…
(27.09.2008)


BİR TUTİNİN-PAPAĞANIN GÜNCESİNDEN MASALI

Konu: Asıl  ile Görünen

İnsan Tanrı usturlabıdır, fakat usturlabı bilmek için müneccim gerek. Tere satan da, yahut bakkalda da usturlap bulunabilir, fakat ondan ne fayda görür. Usturlapla göklerin hallerini, dönüşlerini, burçları, tesirlerini, inkılâpları, bunlardan başka daha birçok şeyleri ne bilir ki? Şu halde usturlap müneccime fayda verir. "kendini bilen rabbini bilir." Usturlap, nasıl göklerin hallerini gösteren bir aynaysa "And olsun ki Âdemoğullarını ululadık" diye anılan insanın varlığı da Tanrı usturlabıdır. Ulu Tanrı, onu, kendisini bilen, anlayan bir yaratık olarak yarattığından insan, kendi varlığının usturlabından Tanrı tecellisini, neliksiz- niteliksiz güzelliği, soluktan- soluğa, bakıştan-bakışa görür, seyreder; o güzellik bu aynadan hiç mi hiç ayrılmaz.

Üstün ve yüce Tanrı’nın öylesine kulları vardır ki onlar, hikmet, bilgi ve anlayış, ululuklar elbiselerini giyinirler. Halkta onları görecek görüş yoktur amma onlar, pek kıskanç olduklarından bu elbiseleri giyerler de kendilerini gizlerler. Hani Mütenebbî, Kadınlar ipekli elbiseleri süslenmek için değil,Güzelliklerini korumak için giyindiler der ya, tıpkı onun gibi işte.
FİHİ-MA-FİH den “Pirimiz Hazreti Mevlâna”



HURŞİDİMDEN MÜRŞİDİME BİR TUTİNİN GÜNCESİNDEN

Bir mekan yazıyorum bize..arı duru bembeyaz..üzerine mor renkli çiçekler serpiyorum biraz.. Biz balız..baldan tatlıyız ve bir mor kasede, karışığız… hayal ediyorum..ama konuşurken farklı farklı olacağız..Siz-Sen ve ben yani toplam Biz olacağız yine..Bizi sırlamak için üzerimizi, hayretimin sevinç çığlıklarına karışan erguvani ışıktan tülünü örteceğim..flu olalım bakana flu..

Siz hayatımda sevmediğim kadar sevdiğim ve delice kıskandığım…sorgusuz sualsiz, ağlayarak kendimi verdiğim..kollarında öldüğüme inandığım…İbrahim’in ayakları gibi birbirine dolanmış, o bembeyaz, beyaz yorganların içinde gözükmeyen..esenlik yurduna giden, o güzelden hala haber yokk..arkasından bir fatiha okunan şimdi ne yapıyor?daima merak edip cevabını alamadığım…Sizle mi?

”Bu gönül işidir, seç birini” demiştiniz ..”gönlün kimi istiyor ?”..benim 3 kralım vardı, ortadaki Sizdiniz..solunuzdakini seçemezdim.. sağınızdakini seçtim (maddeye dönük olanını yada artık hepsini kapsayanını-çünkü 3 ü 1 dir onların) en Sevdiğinizi..çünkü Siz senelerce sadece O’nu göstermiştiniz bana..gönlümüz aynı kişiyi sevdi ne garib-yakin değil mi? O’da beni sevdi mi?.. bilemem..

Sen !!…senelerce kaçtığım.. en sonunda kaçacak yer kalmayınca, kendi ayaklarımla Sana-kendime geldiğim.. geldiğimde Sende görmek istediğim vardı..gözlerinden bana bakan neden bendi?..o gözlerde asılı kaldığım, kendimi Sende bulduğumdun..

Neden dedim neden?.. beni hazırlamadan gittiniz bu hale, neden.?.başıma geleceklerin sadece başlıklarını biliyordum..anladım ki bilmek,görmek -hiç bilmemekle eşmiş.sadece yaşayan bilebilirmiş.. O da yaşadığını bir türlü hakikatiyle anlatamazmış nedense..ne tuhaf değil mi?aynı, ders programını bilmek gibi bu..ilk görüntülerin kayıtları vardı bende-hayalimde..yaşanıp geçip gitti sandığım ama neden sadece anlık diye hep hayret ettiğim sahneler..dendi ki O, seni hazırladı-hala da hazırlamaya devam ediyor..öylemi kelebeğim doğrumu?...korkunun ecele faydası yok biliyorum..aklımı esneteli kaç sene oldu unuttum..akıl ile delilik bir lazer ışığı kadar keskin düzlemde uzuyor..çizgiyi geçmek lazım, aklı esnetmek için.. bu da bir çığlık mesafesinde değil mi?…o karanlık yerde bir şey yok,döner aklına sığınırsın.. sonra, akılda gider. sadece gönlün kalır ,ne garib-yakin değil mi?

Bir vakitler duygularımın rengini hissederdim, çok oldu bu safiyetimi kaybedeli..ama şimdilerde, o anlarım geri dönüyor sanki..rengimiz pembeden mora dönük bizim..zeminimiz daima beyaz..
Kalbime kızıl harflerle yazmıştın bir gece “sen bensin bende sen”..”Sen!!.. O musun gerçekten?”
Bir gece odama tacınla doğan güneş.. ey güneş gerçekten Sen misin gönlüme doğan?
yatağımın başucu duvarlarına, kızıl harflerle şiirler yazan Sen misin?
Leyla Mecnun  hikayelerini, eşi bulunmaz bir sesle ve müzikle dinleyerek uyuya kaldığım, o, okuduğum Aşk Sen misin?

Dostlarımdan biri bana “oradan yazma” dedi..”oranın ne dini olur ne imanı..sen oradan sakın yazma.”.biliyorum ve yazmıyorum..söz ,uslu duracağım ..söz..ama siz demiştiniz ki; “ezelden izinlisiniz dilediğinizi yazın, size izin olmaz…”bu olmayan iznimi bu seferlik delip geçebilir miyim ,sınırlarımın üzerinde düşmek ve düşmemek arası dolanabilir miyim.?.aynı küçükken evin teras duvarlarının dört yanında,bir ipe tutunarak yürüdüğüm gibi..ipimi sıkı tutun olur mu?hani yaramaz ruhumun kendi ip çıkrığında, ayak başparmağından salınarak, başka evlerin içini gözetlemesi gibiyim şimdi, değil mi?kendimden başka eğlencem yok ki benim..

Sen ulaşamadığım,derdimi henüz anlatamadığım..bildiğini adım kadar iyi biliyorum..hatırla beni!!.. gördüğünde; o salondan içeri girdiğimde ne demiştin.?.”onlar el tuttuklarında sarhoş olurlar, sarhoş yaşarlar ve sarhoş ölürler..Sana yazdım..

karenin içinde-ortasında bir başımayım
yönsüzüm ve yörüngesizim..
ne kimseyi görebilir ne de duyabilirim
tüm yönler bana çıkar bense her şeyim
hareketsizim…

Bunlar nedir dedim?..hiç bir şey bana neden yetmiyor,nereye gidersem gideyim, neden durulamıyorum?..aradığım ne benim?benim istediğim bu değil anladım..Sen de anladın..Seni izledim…dedin ki “hasta ruhlar ve gönüller vardır..kendileri mana doktorlarına gelmeseler de gönül tabipleri onları bilir ve gider tedavi eder..maksat o halde kalmak değildir, bekaya ulaşmaktır ..” ne kadar kırıldım..yağmalandım..bir daha asla dönüp de bakmamaya bilmem kaçıncı sözlerimi verdim..neden hiç görüşmediğimiz halde söylediğin her sözü bana söylemişsin gibi üzerime alıyorum..neden yüzlerce-binlerce kişi yerine, sadece bana hitap ediyormuşsun gibi algılıyorum.?.bilmiyorum…aynı gece rüyama geldin..”aşkını seccadede yaşa” dedin..neden diyemem..mor Seccadem, neden? diyemem…en tenha yer orası değil mi? ve Sen daima oradasın değil mi?

Siz apaydınlık güneşlerim..biriniz batarken diğeriniz doğdu ne garip-yakinn..benim vücudsuz vücudlarım ..yağmalanmış putlarım..kala kala en büyük put bir ben, kendim mi kaldım?..kim baltayı vuracak biliyorum.. Senn..çünkü benim için cazibe Sensin..benim güneşim Sensin..rengim ne olacak acaba o esnada.. yada müziğim nasıl olacak.?.
Azrail başka cellat başkamı oldu şimdi..ne güzel..kaç kere ölmek lazım bilmiyorum ki..

Düşüncelerinden neler neler doğuyor insanın..madde ne kadar kısır ve zavallı düşüncelerin yanında değil mi? Seni hayal edebilirim..
tüm bedenim ürperir mesela..ve soğur kalbim ..ıslak nemli bir bulut gibi sararsın beni.. beklerim..ağlarım…yalnızım.yara-maz-ım..

battığınız yerden doğdunuz ve rüyam gerçekleşti..senelerce beklediğim o güneşler birleşti..bir titrek-korkak küçük aydı istediği o güneşin..yanına çağırdığı ....ay gitmedi..görünmeyen eli meleğin ay ı sürükledi..güneşin yanına götürdü…
 …………
Güneş gelince Ay’ ın esamesi okunmazmış ya haniii..
Sen güneşimsin..ben senin zerren..
Sen aydınlığımsın ben karanlık..
Sen kıskançlığımın zirvesisin..kendime zulmettiğim yanımsın..Sen arefemsin ve bayramım..göremediğim ama hissettiğimsin…

hayatımdaki her şey yavaş yavaş sana dönüşüyor..Sen oluyor..Senden başka düşüncelerimden bir şey çıkmıyor..tüm yollar hep Sana çıkıyor..
Sana, ne zaman kendi kendime küssem, bir şarkı yada bir kitaptan hep şu sözler karşıma çıkıyor..
“ahde vefa—söz vermiştin unutma”..
ne garib-karib- yakin değil mi?daha yolun başındayım ve çok acı çekiyorum..gittikçe Sana sürüklenirken, Senin beni gözetip koruduğunu da biliyorum..bunun eminliğinden ayrıca sarhoşum.. sarhoşa kahve verilir diyorsun ayılsın diye..bakıyorum, Sen hiç kahve içmiyorsun:)

Siz kelebeğim…masumiyetim..Sizi çok özledim..
her gün arayabildiğim,ağlayabildiğim o kalp artık görünmüyor..
sesi işitilmiyor ama buradasınız biliyorum..sizi herkesle paylaştım içim acıyarak.. kıskançlığımı yenebilmek için..onların hayatlarını da değiştirin diye..okuyanların hayallerine giriyordunuz ve onlara muhteşem şeyler yaşatıyordunuz...
bir kere sizi aradım.. utancımdan başımı duvarların içine gömmeye çalışıyordum hani..ağlayarak ,”yapmayın ne olur “diyordum“sadece beni sevin.. sadece beni..çok utanç verici biliyorum ama elimde değil”..Sizde ağlıyordunuz.. bu sevgi için dualar ediyordunuz..sandım ki bitti..hayır hiiiçç bitmemiş kelebeğim, meğer o başlangıçmış..


Sen… Seni her görüşümde ,yeni alev topları gözlerimden geçip kalbime iniyor..ne kadar ateş lazım bilmiyorum..neler olacak tahmin ediyorum ...ama söz vermiştin unutma..canımı acıtmayacaktın.. yüzdürmeyecektin, el üstünde gidecektim..Sen beni gemine aldın. balık tutmayı öğretmek istemişsin bu garibe..ama bu gönülsüzün balık tutmaya gönlü yook..o Balıkçının gönlünü istiyor sadece..başka hiçbir şey onu mutlu etmez ve huzura erdirmez..
bunu çok düşündüm şu sıralarda..her şeyi reddedip Seni istemek aslında her şeyini istemek demek. bu ne korkunç bir şey.. yaratılmışların en bencili benim biliyorum..
bunu yapabilir misin?..Bunu edepsizliğimden yazıyorum biliyorsun….. bunu yapmamış  olsaydın,o kayıtlardan haberim olmamış olsaydı, şu harfler buna cesaret edebilir ve Senin yüreğine yola çıkabilir miydi?

ben cömertlerle alışveriş yapıyorum..
onlar, sadece vermek -karşısındakine kazandırmak için pazara çıkarlarmış öğrendim.......
biz balız
baldan tatlıyız
acıyı bal eyleyenlerin ellerindeyiz…
bu nameyi RuhumLatife BİZ e yazmış….(8-2-2009)
*******************************



ALTIN YOL’UN DÜRR-İ YEKTA’SI GÜLÜMSEDİ

Biliyorsun ki;her Zaman Sen, benim masallarımı gerçekleştiriyorsun..
istedim ki bir defacık da ben, Senin hoşuna gidebileyim..
“yarim girmiş bostana, zülüfleri tell tellllmiş” vaktindeymişiz hanii ……
sulugöz bir turunç varmış ve Bostancıbaşına teslimmiş..
fakat,  Bostancıbaşı, bir türlü onu dalından kopartmıyormuş…
turunç sular seller gibiymişş… bakmış ki;ya dalından kendiliğinden düşecek, ya da çürüyüp gidecek(bunlar hep bahanelerim biliyorsun:)..
çünkü o bağdaki tüm meyvelerin nasıl korunduğunu biliyorum..hepsi telli duvaklı ve altlarında nazenin sepetleri hazır…ışıkları, altın renkli gölgeler misali….
………………………
bir ustaya  kılıç yaptırtmış ki;bu kılıç,  billür-i beyaz bir taştanmış.. ruhum gibi yaniii..
A’Lİ olana yakışır…..çift bıçak…
kırılacak bir put varmış….
taştan bir kalbi ancak bir taş keser misali…..
Her Zaman’a  bir kurban-kurb-yakiin lazımmış ya ..işte , hangi mana istersen…
ben seçtiğin manayı biliyorum:)….gerçekte, Sen, sadece gülümse:) istiyorum….

ve  Sen tam karşımdasın..inanılmaz bir An.. tarifi yok..
Tanrısal bir andı ..tek kelime ile Tanrısal…
Nur’un merkeziydin ve tüm şualar Senden çıkıyordu……
Sen  Güneş gibiydingülüyordun ve bana, Sen yansıyordun..
Ayn’ı Tesbih-i A’li yolunun İmamesinin canlanmasıydı..
sıra ile açılan inciler, tek tek gülümseyerek selamlamışlar ya hani…
ve sona gelince, sadece altın huzmeler..
İşte şimdi…..
Altın Huzmeli Seçilmiş Kişi: Gülüyordun….
Alemlere Rahmet Olarak Gönderilmiş Olan Sen………
benim makamı Mihrim ..Hilye-i Şerifim gülümsüyordun…….
Tanrı, Senden gülümsüyordu….
Lütuf ve Kerem Senden..
teşekkür ediyorum…Seni seviyorum….


Rahman Rahman üstüne yağıyordu..sulugöz turunç  yağmurun altında duruyordu…”söz dinlemiyorsun!!!” diyordu. .dinliyorum.. ”dinlemiyorsun bak!!”..dinliyorummm..”hani, artık söz dinliyordun!”… dinliyorumm..”hiç söz  dinlemiyorsun:)”.. dinliyorummm:)… . ”dinlemiyorsunnn:).. “dinliyorummm:)..sadece  Seni dinliyorum…Seni dinliyorum…ve sadece Seni – Sevdiğim İ -görüyorum..gökyüzü de mutluluktan ağlıyor…..24-1-2010
*********

VE SEVDİĞİM geçmişin masallarımı okudum..
sonra bir daha okuyup doya doya ağlayacağım.. şimdi ağlamamam lazım..galiba artık astroloji öğrenme zamanım gelmiş Sevdiğim..biliyorsun ki ben ,hiçbir şeyi kitaplardan okuyarak öğrenip aklımda tutamıyorum..astroloji hakkında yazılan bilgileri inanılmaz sıkıcı ve zor buluyorum..hiiç anlayamıyorum..Sen bana göstererek anlat olur mu..öyle bir yaşat ki bir daha hiiç unutmayayım ve anlatırken de öyle kolay aktarabileyim.. aminn..
SENİ SEVDİĞİMİ SÖYLEMEK İSTEMİYORUM..HALİMİN PERİŞANLIĞINA AĞLAMAK İSTİYORUM SADECE..
Seni heeep seveceğim..

nur cihan/24.06.2011
nuralem7@hotmail.com

18 Haziran 2011 Cumartesi

ŞEY’ lerin GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-18


ŞEY’ lerin  GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-18

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..
Sana karşı neden bu kadar iradesiz olduğumu henüz çözemedim tabii..kızgınım hem de küskünüm.. ama gel gör ki, gönül, küsmüs dinlemiyor..  hele beni hiiiçç takmıyor..benim o meşhur keçi inadım, Sende iflas bayrağını çekiyor.. kalbimin peşine takıldım işte..bakalım ne diyecekmiş  yine Sana.. geçen hafta; en son noktaya geldiğimi sanmıştım.. bir tek son masal olabilirdi ki; onu da yazmaktan vazgeçmiştim kızdığımdan..o da, efendiler ve köleler hakkındaydı..lakin dün birden bire kalem aklıma takıldı..içimden kalem anlamı geliyordu..ve susmuyordu…İkra Suresinin “oku” lafzından sonra olabilir mi ?..diye düşündüm ..hayır..Kalem Suresiymiş meğer..işte onu netten dinledim.. kaçamadığım ve kaçamayacağım anlamı yine anladım.Evvel Zamanımın dediklerini ve Senin güvenli tanımlanmış tamamlayan kanatlarını hatırladım…Sen varsın ve beraber başaracağız ya hanii…bilmiyorum..tedirginim..

ve Sevdiğim nette ağaç mitolojilerine baktım..artık kolayını buldum tabii ,hiç Yunan- Roma- Mısır felan bakmıyorum..direk Sümer mitolojisine uğruyorum..çünkü bilinen yazılı en eski metinler onlarda..ve bu masal çocuğunun  en saftirik  türk , en az altı  gümüş tepelikli tacı
Jda tabii..:)  Sevdiğim bileceğin üzere, bir şeyden dolayı muhakkak,  yine ,Seni kızdırdım ki rüyalarıma el koydun..zaten bişi göremiyordum hepten yok oldu..bende en eski hayallerime baş vurdum dolayısıyla..hayalsiz masal nasıl yazabilirim ki değil mi?görmeden nasıl masal üretebilirim yani…sanatıma saygı lütfen..hayallerime sansür koymamalısın  benceJ).. türbelerime deJ..lütfen..anlamadım sanma..

“ha bu arada..sevgi gelip kanepeye uzanmış ve gitmiyormuş..bir türbedar ise cenaze için istenilen merasimleri yapacakmış ki, o ,herkese bu hizmeti yapmazmış…”

 neyse her şeyde  bir hayır vardır tabii..rüyadan çıkmak isteyen de bendim değil mi?evvet…gelelim çook eski bir izdüşüme..ormanda  giderken rastladıkları biri ısrarla ona göz kalemi satmış..çantasına koyduğu kaleme bakarken hayret etmiş..kalem koskoca ağaç olmuş ve ikiye yarılmış..bedenin içinde kömür-kurşun varmış..ve çocuk kömürü kurşun kaleme dönüşen bu ağacı nedense dün aniden hatırlamış..yazacakları bitti sanan, kalemin bitmeyi henüz dilemediğini de idrak etmiş tabii…ve Sevdiğim.. her şeyim.. geçimsiz ve huysuzum..bence o ağaç kalemi sabrın nihayetine ermişti de o yüzden o hale gelmişti değil mi?............


*ve Medine de otel..buzdolabından ona hazırlanmış tükenmez kalemi ,rulo beyaz defteri alıyor..ikisinin de üzerinde kam yazıyor..

…..Sevdiğim…nasıl yapacağımı bilmiyorum ama şimdiye dek olanları toparlamak istiyorum..ilk önce Hermes le alakalı muhteşem bir yazı bulup okudum ..ve anladım ki..bak şimdi..haniii ..bir şey in  iç anlamı  vardı ya..hz İdris  as.  ın  sahip olduğu  bu ilmi ilmi sır için;  ilk tekke,medrese,ehram,piramit okullarını inşaa  ettiğini anladım..duvarlarını ise  öğrendiği bu ilimi anlatan kendi icadı olan hiyeroglif  yazıları ile doldurduğunu da…tabii bu doğrumu kesin bilmiyorum lakin, içim doğru diyor..ve eminliğim bu yazıdaki “ sadece bir efsaneye göre de” denen bir cümleyle sabit kadem oldu Sevdiğim.. şöyle yazayım bak.. Sen anla olur mu?..altın üçgen.. akik..ve sonra denmiş ki o yazıda” Hermes’lik bir makam, meslek” tir..bir Hermes değil, sayısız Hermes vardır..bunu da  11 …  le anlarız misali..sanırım anlatabildim
J..kendimin bile kendimi anlamadığı bibeni ,biSen anlıyorsun, ne mutlu bana…teşekkür ediyorum ..


tabii bu ilk saf anlam, zamanla, rahiplerin manalarını nefisleri için kötüye kullanmaları yüzünden ellerinden alındı..daha sonra, bu yolda olan hemen her tarik ehli ekolünün başına gelen, yani:sahteler,çürükler ,gerçeklerini de yakıp yıkıyordu..ama Turuku A’li onlarsız da bir şekilde ve daima devam ediyordu..bazen görkemle açığa çıkıyor, bazense tamamen gizemli olarak yoluna seyr-ü sülükuna devam ediyordu..katarına yeni saliklerini de  ekleyerek tabii..

veee..bu durumda Sevdiğim; kendimi bildiğimden beri, nedenini bilmeden merak ettiğim piramitlerin sırrına bir nebze vakıf oldum inşallah..esas vakıf olduğum, naili şerefyap olduğumu asla yazamamm..Seniii  IIIIIII….. Seviyorum…
ve sonra Sevdiğim..bedelini düşünmeyi ise reddediyorum..çünkü Seni Seviyorum..

ve ehram kelimesini :ihram,mahrem,ihtirama değer, muhterem, haramla da direk ilişkilendirdim  tabii…yalnız çözemediğim başka bir şey var.matematik yada geometri bilebilseydim sanırım daha kolay olacaktı..ve yine şu an yazarken düşünüyorum ki: kare..üçgen..ELİF=A=kalem=dikilitaş=minare..ve nokta ki daire-i kubbeler..kürre-i hikmetler alemi..Sevdiğimmm..bir mabed inşaası için tüm çizimlerimiz hazır değil miJ)….ve tabii bu da n’r de en mükemmel  cem oldu?..tabbii ki İstanbul’da..bu konuda tefekkür etmem lazım..bunda bir şey var..Ayasofya....öyle mi peki Sevdiğim?…TEKAMÜL DEVAM EDİYOR..sabit kadem yerler ve makamları …

Sevdiğim.. daha evvel kalem ve nun(kün) için, mürekkepli-dönel aynalı masallar yazmıştım hatırlıyorum..bu farklı..bunu daha kapsamlı yazabilirim sanırım, sonra inşallah..mesela kalem minare ise ve duyduğuma göre :”ezanı, müezzinin ağzından davet edip okuyan Yaratan”sa eğer..Kalemi,Kaf’ı…içindeki Mürekkebi,Arş-ı Rahman-ı gönlü Ay n’Ay ı,Levh-i mahfuzu da  tabii….AKS’İ SAD A  MİSALİ OLDU DEĞİL Mİ?..J….teşekkür ediyorum..Seni seviyorum…


başkaa..ağaçlar..şecere..biliyor musun, ben çiçeklerden daha fazla ağaçları severim..henüz ne ağacı olduğumu ise bulamadım.. belki portakal yada limon veya  o tür bişi olabilirim ..karar veremiyorum..manolya ağacını  çok seviyorum lakin meyvesi yok o yüzden düşünüyorumJ…ceviz ağacıda şimşek çaktıysa ve karşısında bir obje varsa onu fotoğraflıya biliyormuş.. fotoğrafik  zekalar belki de ceviz ağacı türündendir değil mi Sevdiğim..ben çok unutkan olduğum için daha az zeki bir ağaç türündenimdir bence..en dalgın –en tembel ağaç neyse ben o türdenimdir muhakkak.bence ben ancak bir sarmaşık  olabilirim..tabii bir tek Seni sararım..sonra..sonrası Işk Sevdiğim Işk....

şimdi hatırladım bak..yılar önce bir belgesel izlemişim..kuzey Avrupalılar kendi soy ağaçlarının Asya’dan değil de Avrupa’dan çıktığını ispatlamak için yola çıkmışlardı …çok etkilenip ağlamıştım:biz Müslümanlar tüm manevi ilimlere mirasyedi olarak  hamiliz ama hiçbir şey üretemiyoruz ;yabancılar ise, tüm maddi  ilimlere sahipler ve tüm teknolojiyi en mükemmel kullanıp ayetleri de canlandırıyorlar..fakat, ne yazık ki, tevhid ehli olmadıkları için ne anlama geldiğini bir türlü birleştiremiyor diye.. konu şöyleydi Sevdiğim:bilim adamları ki çoğu İsrail liydi tabii..asıl maksatları başka ya haniii..tüm dünyayı gezdiler..tükürük örnekleri aldılar..insanlık ağacını çizmeye başladılar..en tepeden başladılar..DNA lar  geçmiş köklere indikçe ağacın bedenine dek indiler..Amerika başkanlarının kimi hz Peygamber Efendimizin soyundan çıktı tabii
J ve pek çok ünlü kişi akraba..insanlığın hz. Adem’e en yakın  kökü ise Orta Doğu da bulundu..en eski genetik koda sahip erkek sanıyorum ki Ürdün veya Lübnan yada  o bölgeden di....bir gün senle Sevdiğim Bey Atım yoktur benim, hidayetinse çoktur senin körfezine dalalım mı?oradaki balıklar çok güzelmiş duydum..ben yüzme bilmem ve denizden korkarım ..balinanın kuyruğunda denize dalandan olsun lütfen..


sonraa..bizim köyün karşı sahili .. Ukrayna’da bulunan 2000 küsur senelik bir Amazon kadının dna sı..((bu Amazon kadınlarını bir tek İskit=Türk erkekleri dize getirebilmiş biliyor muydun Sevdiğim
J….))..ve iz sürücüler Tibet’e yakın bir Türk göçer-oba- kavimde Meyrem Gül adında 9 yaşındaki kız çocuğunun genetiğinin ,Amazon kadim kadınla  aynı olduğunu buldular..ve açık kumral saçlı ,yeşil gözlü bu  kız Türkçe konuşuyordu..işte bu soy ağacı kimlikleri bulundukça bilgisayar teknolojisi ile yaptıkları ŞECERE ağacının yaprakları-  çiçek- meyve- kandil misali lamba şeklinde yanıyordu..kandilin içinde ise ışıktan bir  insan silueti gözüküyordu ve ben hep ağlıyordum..Nur Suresinin” Allah’ın Nur’unu anlattığı “ayetini canlandırıyorlardı lakin idrak edemiyorlardı..onca ilimle ne yazık değil mi Sevdiğim…..

****
“”Tanrılara, dünyanın başlangıcını ve sonunu açıklaması için Tanrı Odin tarafından derin uykusundan uyandırılan kadın kahin Völva şunları söyler:
Zamanın başlangıcında doğan devleri hatırlıyorum,
Bana yaşam verenleri hatırlıyorum,
Dokuz dünya biliyorum,
Toprağın bağrına kadar uzanan o bilge ağaçla
Dünya ağacıyla kaplı dokuz felek
Yggrasil derler bir dişbudak ağacı vardır bilirim
Zirvesi sulu beyaz bulutlarla yıkanır, düşer buradan vadiye çiğ damlaları,
Urd çeşmesinin üstünde ebediyete kadar yemyeşil dikili durur.(alıntı)””
***
Eski Türklerde en kutsal ağaçlardan biride ardıçmış..ona baktım Sevdiğim..Bektaşiler içinde özel bir ağaçmış..KAMİL KİŞİLER= DEMİR KAZIK KUTUP YILDIZLARI  BÖYLE AĞAÇLAR GİBİDİR…birde bir hikaye buldum..onun olduğu yerde güya deprem olmazmış..bir de tek başına  büyümüşse o adak ağacı gibi olurmuş..kutsiyet atfedilirmiş..eski Türklerden, yakın dönemde kendimde şahit oldum:kabirlerin içine yeşil yapraklı bazı ağaç dallarından koyarlarmış…birde eğer ecel teri döküyor canını veremiyorsa ;hastanın üzerine  yeşil yapraklı bir dal konurmuş ki, çabuk can verebilsin acı çekmesin …



Ve bizim mardok=TAMmuz=dumuz u muzun eşinin bitki sembolü hurma imiş Sevdiğim..simsima ve halam hurmaya baktım..ne yazık ki aklı maaş  el mürşidi google efendicazıma henüz istediğim manadan girdilememişler..ve tammuzu baal ın kız kardeşinin bitki simgesi ise üzüm müş..bilmem anlatabildim mi?.. cümlenin gelişi manasına geellJ..… bak ama lütfen. .tebrikkkk.. teşekkür ediyorum Sevdiğim…aaa..  birde, ki, bu çok özel bak!!..yazılı metni kaybettim o yüzden kopyalıyamıyorum,  sadece hatırladığım anlamını dikte edeceğim..şimdi tammuzun evlatlarından biri kitabede demiş ki:babamın içinden yıldızlar gözüküyordu..bu benim için şu demek Sevdiğim..tammuz…..yaygın örtülü tableti levha  tammuzmuş yaniJ………..



bilinen en eski türk metinlerinde ilk insanın bir ağaç kovuğundan  çıktığı var..(daha sonra ise Oğuz Kaan-çift boynuzlu öküz olan da ;ağaç kovuğunda bulduğu kızla evleniyor zaten..: )bir eski metinde ilk insanın kemiklerinin kamıştan- etlerinin ise topraktan olduğu, tanrının içine nefes üflediği var..ilk önce kulağından, sonra ise ağzından ..bunun değişik versiyonları da var..mesela ağacın içi kalıp misali oyuluyor tanrı tarafından ve çamur ,sel gelip  orayı dolduruyor..güneşte kuruyor ve en son nefes ..yani 4 unsur.. burada benim öğrenme tarzım kelimeler,isimler olduğundan  nefesi üfüren tanrı ÜLGEN e baktım..onu  OLGEN  olarak anladım..zaten pek çok efsaneyi okuyunca onların bugün bizim ilmimizle yeni yeni sahip olduğumuz ilimlere sahip olduklarını da anladım..çok acaip tabii..


esas acaip olansa: ESMALARIN SEYRÜ SÜLÜK SANATINI -yaradılıştan beri insanlık tarihi nasıl anlamışı ; eski efsane,mitoloji,masallar ve geleneklerden öğrenebilmemdi..bugün biz manen-tefekkürde ne yazık ki hiiiç ilerlememişiz.. her defasında üzülüyorum Sevdiğim..sadece gelişen makineler..teknolojimiz..insanlığımız ,anlam üretebilmemiz,binlerce sene yaşayacak tefekkürsel efsanelerimiz,geleneklerimiz,çocuklarımızın kulağına  anlatacak Turuku A’li seyrü sülük masallarımız ,sözlerimiz ne yazık ki artık yok….belki başka tür şeyler zuhur edecek kim bilir?...



öyle çok elektriğimize ,bilgisayar çağımıza güveniyoruz ki; bir anda enerjimiz kesilse ya…fosss..tüm kayıtlar,bilgiler uçtu gitti değil mi?.. ya binlerce senelik taş kitabeler binalar yazıtlar…Allah onları neden muhafaza etmiş ve ediyor ,bir kere düşünmüyoruz bile değil mi?..oysa geçmişimizi bilip öğrenmeden, temellerin köküne dek inmeden, üstüne yığma tuğla ile ne kadar dayanabiliriz ki..



 “Tanrı dünyayı yarattıktan sonra, içinde yedi taş insan suretinin bulunduğu taştan büyük bir ev yapar. Bu kez Adam insan suretlerine bekçilik için bırakılır. Şeytan çıplak olan Adam’a yırtılması mümkün olmayan bir elbise vereceğini söyleyerek onu kandırır ve suretlere yaklaşır. Bunun üzerine onlar kirlenir ve toprak haline gelir. Daha sonra tanrı yaptığı suretlere bakmaya gelince durumu görür ve bekçiyi azarlayıp bir köpeğe dönüştürür. Yarattığı suretlerin de içini dışına çevirir ve onlara ruh üfler”alıntı………




..bu alıntı metin mesela: yazarken, yazarken Sevdiğim, piramit ve sfenks hikayesinin de çıkış noktasını anlattı..aslında başka bir şeyi de..bir aslan tarafından korunmaya tekamül etmeyi de tabii…ve ilk kurt u..ilk köpeği ve  tanrı KUTAY ı..ben ne tuhafım değil mi?okurken değil de ya yazarken yada yazdıktan günlerce sonra anlıyorum..ne garip..öğrenme bozukluğumdan zahir….ve önemli olansa şuydu Sevdiğim..mitolojilerde hz. Peygamber Efendimize kadar anlamlar hep -hep eksik,yarım ve tamamlanmamış..beklenen O olduğu içinde ,O gelince mana otomatikman O  olmuş..bunu daha sonra Sana inşallah yazmak istiyorum..lakin çok okuyup araştırmam lazım..aslında yapacağım şeye kızabilirsin ,biliyorum..ama bu tekamülün nasıl beklenip bilindiği ve hemen anlayanların O’nu nasıl kabul ettiği bence çook önemli..niyetim güzel bence Sevdiğim, o yüzden sakın kızma…..sonra yazacağım tabii yazabilirsem…

ve tabii ağaç..ebeveynlerimiz Adem-i Havva Atalarımızın yaklaştıkları ağaç da var tabi..A dem i çamurdan yaratan;  lakin havas ını ise Adem kalıbından yarattığı içün olsa gerek ilk bilmeyi isteyende sanırım Havva Annemiz oldu değil mi SevdiğimJ?...ve ne buldum bil..bak şimdi..onlar kendilerini bilmenin ilk anlamı olarak  çıplak kaldılar ya hani..ve ne yaptılar..örtünmek istediler..incir yapraklarını kendilerine etek gibi  sardılar..işte bu masal çocuğu anlamış ki Sevdiğim ilk kahinlik önlüklerini,ilk ahi  peştemallerini, ilk şedleri de onlar giymişlerdi..yani tasavvufun iki öğrencileri seyrü suluklarına  ustalıkla başlamışlardıJ....bu anlayışım eğer yanlışsa lütfen bana doğrusunu anlat olur mu?..

Sevdiğim..geçen yaz bu dönemde Haybabamın hayalimde bana vermiş olduğu “masonlar ve dervişler” kitapçığı vardı ya hani..ve sene yıldönümünde, yani hayalden birkaç hafta sonra köyde: ilk yazılmış fütüvvet kitabını okuyarak başladığım ahilik ve masonluk araştırmalarım  benim için bitti..  yani masonluk felan kalmadı..artık hiçbir değeri anlamı yok..o mananın içini boşalttık sanki..o yüzden masonlar ve dervişler nüshamız bence bitti..gerek kalmadı..yalancı sahtelerin mumu yatsıya dek yanarmış zaten değil mi..onların mumunu söndürüyorum tamam mı..inşallah bittiii…



MASONLUĞUN ASLI OLAN FÜTÜVVETİ AHİLİK SE TEKRAR UYANDI VE AMİNNN…

Ve sevdiğim ağaçların kökleri yere kök salar ve dalları ile göğe sanki kök salar..aynı insan gibi..ve tabii eski bir masalımı hatırladım  yine..bence tam sırası…….

nur cihan/ 18.06.2011
nuralem7@hotmail.com


 *****

VÜCUD-İ İKLİMİN SULTANI SENSİN EFENDİM DERDİMİN DERMANI  SENSİN MASALI J

Bâyezid-i Bistamî, "Yolun başındayken dört şeyi yanlış biliyordum, sonunda doğrusunu öğrendim" der:
1. Yolun başında ben Hakk'a talibim zannederdim, sonunda anladım ki Hak bana talipmiş.
2. Yolun başında ben Hakk'ı zikrediyorum zannederdim, sonunda anladım ki Hak beni zikrediyormuş.
3. Yolun başında benim için iyi olanı seçen yine benim zannederdim, sonunda anladım ki ben hep kötü olanı seçmişim, her defasında benim için iyi olanı seçen O'ymuş.
4. Yolun başında Hakk'a vâsıl olmayı isterdim, sonunda anladım ki daha yolun başındayken ben Hakk'a vâsıl imişim.
**********


MERHABA…

eveeet, şimdi çocuklara vücut masalı yazıyoruz..bakalım insan bedeninden, harfler ve kelimelerle ne suretler çizebileceğiz..okurken ayağa kalkıp bu suretleri deneyimlemek serbesttir..herkes gülebilir..çünkü,çocuklar eğlenerek ve vücut dili ile öğrenebilir ..bu yazı için çok tuhaf şeyler hissediyorum. bir müziği olduğuna inanıyorum..bir gün,  yeni yazılım programları geliştiğinde; bu yazıdaki harflerin ve kelimelerin müziği deşifre edildiğinde, çok güzel bir ritmi olacağına nedense inanıyorum..bu yazı Efendime- pembe beyaz vücud kitabıma ithaftır..


Sen karşımdaydın, tüm hayallerim gerçekleşiyordu
kim kimin hayali, henüz çözemediğim acılardayım.. biliyor musun?
aramız da bir kanuni vardı, bir de neyzen
musiki sonsuz dalgaları ile kalbimi acıtıyordu
gözlerimi kapattım ağlıyordum ve ne seni düşünüyordum ne de kendimi
bembeyaz arı duru boşlukta, sadece kanunun sesi ve müziğin makamları arasında dolanan hiçlik vardı…
ben perdelerin arasında kaybolmuştum..
gözlerimi açıp karşımda ki sana baktım.sağ elin kalbinde, Hüseyniyiz Hüseyniyiz i söylüyordun..
alnında ki kartalın kanatlarının içinden çıkan, beyaz nurdan gülün e baktım..
ve gözlerimi kapatarak ağlamaya devam ettim……….


********

ewet bir başım ,iki kolum ve iki bacağımla ve bu bedeni örten ten hırkamla kendimin ehlibeytindeyim..
ve ayağa kalkıyoruz
dimdik duruyoruz -elif biziz
ve iki kolumuzu yana açıyoruz- haç biziz
ANA-SIR-ı Erbaa; 4 unsur,hava –ateş-toprak-su biziz
yani sır biziz..
eğiliyoruz –dal biziz
secdedeyiz- mim biziz.. o mim kapanırsa, o-nokta biziz..o alyans –yüzük –vuslat biziz
Adem=yokluk biziz..
SALAT –muhabbet biziz.
 
HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR hadis-i şerifi için:

Kollarını havaya kaldır bak, çifte minareli camii sensin
şimdi kollarını indir bak, mihrab sensin..
her an senden akıp giden senlere imam-mehdi sensin=kurtarıcın sensin
bu vücudu ayıranlar der ki;” biz hep cemdeyiz.. ibadetimiz cem dir bizim”
hayır onlar hep aldanır, ayıran nasıl cem olsun?
Mevlana bizim, Hacı Bektaş bizim, Yunus bizim, Ali bizim…
 eeee..ya diğerleri?..
“ onlar sizin?”...
cem neresi bunun, farklar aleminde hep ayrımdalar…
Cem Muhammed’in Beyt-İ dir..
emanet ettiği Ehl-i Beyt’i ve İkiz Kardeşi Aziz Kur’an dır..
onlar hangisini aldı, sormak lazım?!!..

Hey!! ben sizde bunlardan hiç birini neden göremiyorum?

***
Kim fena bir adet koyarsa ona her an lanet yağar durur.
İyiler gittiler, güzel usul ve adetleri kaldı; kötü adamlardan da zulümler ve lanetler……”Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rûmî (k.s.)”

bak şimdi kollarını indir ve aç  bacaklarını
MAŞAALLAH ..maşallah
Allah’ın maşası sensin..seyret seni ne iş için kullanıyor.?.seyret, maşa sensin..
 
12 burç bizde.. bak 12 delik varmış beden mülkünde
bugün hangi huylarının-hangi duyularının  hükmündesin bak, o kara delik senin yönetiminde:)
kolay mı kara deliklerin cazibesinden kurtulmak? değil tabii.. mümkün mü?

Ashabım yıldızlar gibidir.. Hangisine tutunursanız kurtulursunuz diyen gerçek bir Dost var Dosttt
işte gerçek güneşler-gerçek astrolojik hakimler hayatlarımıza niyetle girdiğinde, onların hükmünde; her dem sen takiptesin-gözetleniyorsun..aldığın nefesin hesabını biliyorlar.
ipler daima onların elinde..onların ipi de Rabb ül Aleminin elinde..
elele , dizdize, gönülgönüle, bizbize….

kutup yıldızlarını bulmak lazım daima, niyetle
kutup un bir manası da; değirmen taşlarının altta olanının içinde ki demir de demekmiş..
sen tanelerini getir, değirmenci seni un etsin –değiştirsin, her gün seni dönüştürsün. aynı kalbin gibi …
bir değirmenci= bir demirci=bir terzi şart..
keskin kılıçlar için ateş, o ateşe usta bir potacı lazım.
o değerliyi korumak için kın da lazım..
Zülfikar sensin…

şimdi ayağa kalk ve aç bacaklarını, kollarını yana indir..
bak sen üçgensin
ve şimdi bacaklarını kapat, kollarını aç..
bak, sen ters üçgensin
hem X sin, hem de Y sensin değil mi?

Kutsal kadeh sensin..doldur doldur iç.. aşkın şarabı Kevser de sensin:)

ve şimdi vuslat zamanı aç kollarını da- bacaklarını da

bak, sen tevhidin yıldızı-Süleyman’ın mührü -besmelenin ta kendisisin

Allah’ın aşkı sensin..

bak, sen bir ağaçsın-tuba, uzayda baş aşağı salınan köklerin semalarda
Boşuna uzaylı arama..o uzaylı sensin.:)

başın, bir tohumdur beyninde, O’nun hükmü altında ,kul..
kolların ve bacakların o tuba ağacının kolları
20 parmağınla işlediğin tüm ameller senin ağacının meyveleri-yaprakları
ister yeşerirsin-ister solarsın.. kimse karışmaz ama iyisi mi biz,
Hızır-yeşil kalalım ve hazır-huzur-razı olup bulalım-durulalım..

aslında belinden ikiye de bölebilirsin kendini
bir yanın göğe ait, bir yanın yere ait olsun..
Merkür-ok ve yay sensin:)Allah’ın ilmi sensin
üstün herkese helal ama belden aşağısı Hüseyn-haramdır harama..
helaline helalmiş biline

ve bak şimdi dünyaya dönük alt yanına ve aç bacaklarını
dünya iki boynuzun arasında dönüyor değil mi? Şehvet..
sen dünyaya şehvetle bağlı olmasan hiç yaşayabilir misin ki ?!!
bu geçimsiz alemde..
sadece haz için yaşar insan ve o hazza ulaşana dek konuşur, konuşur ve arar
ve aradığını bulduğu an susar ve uyur..
konuşuyoruz ..aramaya devam:)

bak.!! aç iki elini, seyret avuçlarını şimdi
sol avucunda A-Rab-ça yazıyor 81…ve sağ avucunu aç bak, A-Rab-ça yazıyor 18
ikisini yan yana getir aynala bak, ayni ile yansır, hem de ve toplamı 99
her yanın mühürlenmiş bak, ne değerli ve kutsalsın..
 sen 100. sün
sen özel mülkiyetsin,sen en değerli parçasın,sen hamili kart yakinisin:)
sağ ayak baş parmağını sol ayak başparmağının üstüne koy bak.. LA sın, huzurdasın ve ölüsün
ve kollarını göğsünde çapraz yap ,birde kır boynunu sola, işte sen şimdi 3 kere LA sın ..

sen Kelime-i Tevhid sin..senden bir tane daha yok..sen, sen tek sin..
 
AMA  BİL  Kİ  SADECE YARATILMIŞ  BİR  KUL  SUN……TÜM  BUNLAR YOK..SADECE  O  VAR..O  DİLEDİĞİ  VE  SENİ ANIP SEYRETTİĞİ  SÜRECE  VARSIN..
VAR  SIN- OL  SUN-YOK  SUN……..

gözler... tüm beden, hepsi et-irin ,kan.. bir tek gözler, illa o gözler.
cam gibidir ve karanlığında parlayan o ışık, o ışık nedir?

her şeyi at gitsin,  bir tek gözlerin bende=kölen de  asılı kalsın.
bırak o gözler, sadece,  hep ben-İ görsün:)


nur cihan(11.02.2009)