31 Temmuz 2011 Pazar

ŞEY’ lerin GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-23



ŞEY’ lerin  GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-23

yağ yağ yağmuuurr ,teknede hamurrr …ver Allahım ver.. BİZE BOOOL BOLLL SERİİİN ESENN SELAMETLİİ YAĞMUUURRR..(teşekkür ediyorumm..Sen dilediğin için olacağını biliyor ve izini sürüyorum…J)

Merhaba Sevdiğimmm ve Merhaba..yine kara kıvırcık saçlarında kendi kendini yakan ay a girmişiz..kutlu olsun inşallah ve amin..Yaratıcımızın KAMeri, Sevgilisinin kamERi, Ümmetinin kameri,..üç aylar..henüz çözemedim ama olsun..böylede muhteşem..Sevdiğimm..inanılmaz sıcaklar var ve ben hala yaşıyorum biliyor musun?..üstelik nefes bile alıyorum..ve Rabbimin beni çöl insanı olarak yaratmadığına hep şükrediyorum..ya çöllerde,nemden göz gözü görmez  serab-ı hayal J sıcak diyarlarda yaşasaydım..bilmiyorum.. belki o vakit, o ülkelere göre genetiğim olurdu değil mi?aslında bunu da merak ediyorumJ.. yani bir tek adem nasıl oldu da rengarenk ve biçimde türlendiJ..

hani eskiden bir fıkra vardı hatırlar mısın bilmem..zencinin biri Tanrıya yakarıyormuş.”Tanrım beni neden bu kadar uzun bacaklı yarattın?” .. Tanrı:kulum, Afrika’nın cangıllarında rahat yürüyesin diye…zenci:Tanrım beni neden bu kadar kıvırcık saçlı yarattın?Tanrı:ey kulum, Afrika’nın sık ağaç dallarına takılmayasın diye..zenci:Tanrım beni neden bu kadar kara derili yarattın?Tanrı:kulum.. Afrika’nın kara sıcağında derin zarar görmesin diye tabii..zenci:Tanrımm..neden beni New York’ta  yarattın peki?:)….….

neden? ...:) “sen sorasın diye “dersin, dedim de..JJ..söz dinledim ve sordum bakJ..

hatıra-i haftamız..Pazar..Rapunzel  bir kulenin en tepe ucundan; sapsarı tek örgülü saçlarını taaaaaa kulenin en dibine, toprağa dek uzatmış..saçlarından ak kağıtlar -mektuplar –bilgiler akıp geliyor ..başka başka türlü bilgi akımları da var ama tek görüntüsü hatırında kalan bu…NE HOŞ DEĞİLMİ SEVDİĞİMM..bizim rapunzelin sevgilisi bile kağıtlar yani
J..ve ..çocuğun pazartesi grubundan olan arkadaşı, şimdi komşusu da aynı zamanda..ikisi program yapıyorlar akşam için..lakin olmuyor..arkadaşı ona bir davetten söz ediyor..gidip bakalım ,olmazsa başka yere çıkarız diyorlar..

Eyüp Sultan:Sinan ÜMMİ hz…ilk defa görüyorum..çok hoş..500 seneye yaklaşan bir yaşta bu yapı..çok güzel,bakımlı , tertemiz. . inanılmaz sevinçli ,insanı mutlulukla saran neşeli bir mekan… semahanesi de tabii…

bahçesindeyiz..haremlik ve selamlık iki kagir güzel ev..bahçede davet var..mini orman..fıskiyeler,ortancalar,ışıklar çok güzel..bu gecenin davetlileri yüzü suyuna ihya edilmiş bir bahçe..gecenin nihayetinde mekanın son emanetçisi B.Beye masalıma eşlik eder mi diye soruyorum..”benim ikinci bir ismim vardır kimse bilmez..Yılmaz diye bahsedin” diyor..özel toplantıya denk düşürülmüş bir nişan töreni davetini düzenleyense  .. torunu.. bazen sigara içmek ve özlediği ile laflamak için aksaraya  bile gidiyormuş,  geçen öyle dedi... o vakit dizlerinde Evvel Zamanımın kırmızı kareli battaniyesi  ile geziyordu..görür  görmez tanıdım.


Ya Rabbim çook kıskancım çookk..o battaniye ile O’nu, tekerlekli iskemlesinde görmüştüm bir defa ki, hiiç unutmam..Latifi dostunu uğurlamaya çıkarmamışlardı..çocuk ağlayarak ,devletlisine:” ama dün gece O’nu iskemlesinde battaniyesi dizlerinde törene eşlik ederken gördüm..ne olur O’nu da getirin”..devletlisi çocuğa şefkatle :kardeşim yapamam ..başka bir şey iste yapayım ama bu olmaz..o çok hasta,yaşlı ve yorgun sonra  eve aynı şekilde dönemez ..yapma” demişti..evvett ..bir battaniye neler hatırlatıyor değil mi Sevdiğim..((Haybabamın nedenini söylemeden “mecbur kalmadıkça görüşme”yi yasakladığı ama kırılganlıklar ,incinmeler olmasın diye çocuğun yapabildiği kadar uzak durmaya çalıştığı..belki de bir defa kalbini söküyor olmasındandır ki;bilmiyorum..o nasıl bir şeydi öyle!!..ne acıydı  ne acııı..aylarca  süren bir acı..fakat o  öylesine naifti ki; bazen uzak duramadığıydı..insana madden olduğu gibi hayallerinde kimle  ne kadar görüşüp görüşmeyeceği bile söyleniyor ne garip değil mi Sevdiğim, ne garip..zor işler ama..çünkü sebebi ne bilinmiyor..belki de bilmemek daha doğrudur bilmiyorum..Sen varsın ve beni koruyorsun, ne güzel değil mi ve teşekkürler..))

kanunimiz yine aynı..az evvel davetli erkan dağılmış.. ne güzel..devletlimizle ardılı da tabii..ne tesadüf değil mi ?..ben o tür şeyleri hiiç sevmem.. çok tehlikeli bulurum..?ve..bu bahçe harika..Yılmaz Bey bahçeyi gezdiriyor..en eski ağacı soruyorum..bir kaç yy lık.. kurumuş..ona sarmaşık sardırmış..çocuk gülerek:”ne güzel.. ağaç ışk-ı aşkı sarmaşıkla şimdi kemalini tamamlamış” diyor..Yılmaz Bey anlamlı gülümsüyor..”evet” diyor..ortancalar harika..türbe duvarındaki ortancalar 45-50 seneliklermiş..çocuk:”ben her yıl mor ortanca alırım ve bir türlü olmaz.. bu sene almadım ilk defa” diyor..Yılmaz Bey ona mor bir ortanca hediye ediyor ve onu kapıya dek taşıyor.. “bakın bu olacak,hem de evde” diyor..teşekkür ediyorum ..Sevdiğim..muz ağacımız cabbar evimizi sevdi ve üç yaprak sayısını beşe çıkardıJ ..ortancamsa  ortamımıza alışacak..

bahçede son kalan ev ahalisi ile gece yarısına dek sohbete oturuyoruz..Yılmaz Bey buraya damat gelmiş..O rumelili.orada da böyle bir mekanları varmış eskiden...onlara benzediğimden dolayı,benim için arkadaşına “o bizden” diyor..ben:olur mu siz bizdensiniz..Kırım Tatarları yola çıkmışlar.. bizimkiler belki fakirdiler,binekleri zayıftı ,çabuk yoruldular ve bizim köyde kaldılar..yola devam edebilen daha güçlü-hedefleri daha yüksek  ve zengin olanlarsa Bursa, İstanbul, Balkanlar,İrlanda, Amerika’yı fethettiler.:)...paralel düzlem yol ve yüzler,simalar aynııı…yani baki topraklarımız var..gülüyoruz..Sevdiğim ırkımın beyaz bölümünü bence hallettik J..Ortadoğulu kayıt dışı  arabi ırkım için yeni ders yılımızda bir şey yapmak istiyorum..olana dek yazmayacağım ..süpriiz.. daha derin bir tarih için bu gerekli bence…aslında ben ırksız ırkımı =ırkıma yok izmihlali biliyorum belki de.. Senle yaşayarak tarih yazmaksa özel ilgi alanım..böylesi  daha kozmiksel  rezonans hazlıJ..


Sevdiğimmm..çoook teşekkür ediyorum..tatildeyiz ya hani..ben hayatımın en muhteşem tatiline başladım galiba..durduğum yerden üstelik..Senden.. biliyorum..köyden döndükten sonra tahta bilekliğimi bulamadım kaç gün..aramadık yer bırakmadım..köye, eve bakana söyledim..öyle çok orada kaldığından emindim ki..mahvoldum..onun bana geri vermen için çok dua ettim…neyse ki bir kutuda buldum..:)ben hemen hiçbir şeye gerçekte değer verip kıymet bilmem, çok özel ve kıymetli olsa bile, biliyor musun?hemen hiçbir şeyi saklayıp korumam, muhafaza etmem..yeni bir şey alınca diğeri hemen yok olmalı …her şeyi hemen herkese kolayca verebilirim ..ve bu etrafımı çook rahatsız eder..haklılar..öyle hatıralar ,eşyalar filan ..bir kaç senedir ancak yeni yeni, birkaç şey var...fakattt.. bu cilası bile olmayan, suya girip çıkmaktan tahtalığı  acaip belli olan şey benim için çok önemli..inanılmaz bişey..sanki Senle beni bağlayan özel bir rabıtaya benziyor ki henüz çözemedim….

havalar boğucu..uyunmuyor..benim güneş  allerjim olduğunu biliyor muydun Sevdiğim.. ne zamandır avuçlarımın içi sanki derin bir oyuk  ve ayaklarımın altı da.. nasıl yanıyor, bazen bu yangın  dayanılmaz oluyor ki;neredeyse bu sürekli artık..bana ne oluyor peki?..geçen sıvı jelden yapılmış buz torbası yastık ile uyudum
J.. çok iyiydi..

SEVDİĞİM …Çarşamba gecesi..uyuyup uyandığımı bile hatırlayamıyorum..öyle sıcaktı ve acaip bi haldi..tahta bilekliğimi takmam lazım diye yine düşündüm.. uzanıp aldım.. ve …bir bahçedeyim.. Ümmi’nin bahçesi..gece..kapkaranlık..bir ağaç…ama sanki o eski köklü bir gül ağacı..budanmış..bir sürü filizi dalı var..yaprakları yeni açmaya başlayacak..öyle..ama.. şimdi ..başka tek gövdeli bir ağaç o..görmediğim ama anladığım  bahçenin emanetçisi  Sonsuzluk Baba diyor ki:”ellerini ağaca koy”..iki elimi ağacın gövdesine uzatıyor ve dokunuyorum…

Sevdiğimm..Ya Rabbim!!! ..muhteşem.. muazzam..süper.. olağanüstü.. waawww. .o  neee?harika..Sevdiğimm..her şeyim..bundan daha ötesi de var değil mi? artık olduğuna eminim..hepsini anlayabilmek isterdim..ama Senle tabii..insan hiçbir şey görmeden böyle inanılmaz bişeyi  hissedebilir mi peki?..nasıl?..teşekkür ediyorum..hayatımın en muhteşem tatili ,en olağanüstü arkeolojik kazısı,en muammalı tarihime en apaçık mana.. waawww.. inanılmazsın..kim bilir senin hayal gücün nasıldırJ
bir ağacı deneyimlemek..ağacın kökünde olup biteni ağaçla yaşamak ne muazzam ..muhteşem..ağacın damarlarını..dalga salınımındaki  sınır zirve ise anlatılamazdı….teşekkürler….yani bir ağacın mahrem dairesine izinli alınmak inanılmazdı….umarım hades ile demeter kızmamıştır…J


gözlerimizi açıyoruz..uyuduk mu?..uyumadık mı ??..düşünüyoruz.. anlayamıyoruz tabii..bileğimdeki tahtayı öpüyorum
J..şimdideJ..ve şunları tefekkür ediyorum Sevdiğim..”Aşk’ı seven aşıkların eğlencesi murad-i tevhid olurmuş” ya hani…eğer ağacın kökleri aynı biz insanlar gibiyse ..taşların içi de aynıydı..ve tüm varlığın,tüm eşyanın içi de aynıydı ve ben hepsini Seninle deneyimlemek istiyordum..muazzamdı ve kıpırdayamıyordum..wawww..sınır vardı sınır..o sınırı zorlayan şey muhteşemdi..sınırı geçebilir miyiz ki Sevdiğim? ve Sende benim hissettiklerimi benim gibi hissettin mi peki?nasıl öğrenebilirim pekiJ?...


ve bu durumda bizim yolculuğumuza, meşrebimize, yani tasavvuf gurme-i lezzetçiliği hazcılığına devam ediyorduk tabi..ve doğum günü hediyemi çoook sevdim..teşekkür ediyorum.böyle bir şeyi ben asla düşünemez hatta asla akıl edemezdim ki, kimsede akıl edemezdi..hayatımda böyle bir şeyi ne okudum nede duydum..muazzamdı…bence tarihçiliğin kazı-kazan –yaşa-gör-işit-arkeoloji bölümü çok özel…kazı sahamız sadece benim için olsun olur mu lütfen..

sonra sabah ezanı sesleri yankılanıyor ve ben “Sad Salli Ala Seyyidina  Ali Muhammed” manasını tefekkür ediyorum…manayı Mayayı Muhammediyi..

O Nefes-i rüzgarın altında, korkudan kaçarken saklanacak yer arayan çocuğun söylediği şeyi..ve nefesin içindeki o sesler..orada da aynı tevhid var değil mi Sevdiğim..ama neden haz değil de kaosu deneyimledim peki o vakit? Anlamayı anlamak istiyorum  artık..inşallah sayende..ve tekrar hatırlatmak isterim ki :ben böyle anlamlara hiç layık değilim aslında, biliyorsun değil mi?..ne ilmim ne de görgüm var bu şeyler hakkında..Seni utandırmak istemem hiç..yaptığım tüm cahillikler için özür diliyorum..ve hatta edepten de binasibim ya..ama lütuf işte…”neden ben?” diyemem ki değil mi?öyle demiştin ya hani..bilmiyorum ama acaip zevkli  ve gittikçe artıyor.. kimse bu yoldan neden vazgeçemiyor galiba anlayacağım  değil mi Sevdiğim..

o sabah arkadaşımla arkeoloji müzesine gitmek için sözleşmiştik..kaç senedir orada bir şey bulacağıma fena halde takıkım  ah bir bilsen..  çok istiyordum ..sabahleyin  o vazgeçti..bir tuhaflık vardı ve yaşadıklarımın arkeolojik sarhoşluğundan zaten aklım başımda da değildi..o yüzden erteledim. . hava aşırı sıcaktı, belki de böylesi doğruydu.Sevdiğim ben hayatımda bir defa okulu kırıp kaçmıştım ..Kadıköy’den, arkeoloji müzesi ve Ayasofya’ya gitmiştim biliyor musun?:)ve seneler sonra bir defa daha gidebilmek için neden bu kadar yanıp tutuşuyor, üstelik hala gidemiyorum peki?aynı gün  trt  de Ramazan programının Ayasofya’ dan yapılacağını öğreniyorum..muazzam bir çekimli  fragmanı vardı..çok dehşetti..nasıl  sevindim anlatamam..Ayasophia=hikmetevi en sonunda açılmıştı ..ve devlet, halkına himmet edip  hikmeti açmıştı.. J..oranın kubbesinde kimin genetik tükrüğü mayası ve duası  var yani..anlıyorsun değil mi?.ben bunun kimden tecelli ettiğini biliyorum..Seni öyleee çoook seviyorum ki ve çook teşekkür ediyorum..böylece kendim gitsem asla öğrenemeyeceğim pek çok şeyi görerek öğrenebilirim değil mi Sevdiğim…


ve Sevdiğimm..her şeyim..varlığım.. nefesimm.. geçen haftaki masalıma düzeltme yapmak istiyorum..orada “o kül mana bir daha asla gelmeyecek” demiştim ya hani..aslında o yazdığım içimdeki asıl mana değildi..edeben öyle yazdım..yani edeb,sınır,disiplin bilmiyorum ya hani..nasıl anlatacağımı da genelde bilemiyorum ya..ve Senin izlerinle yolumu buluyorum ya birde..ikazını anladım..anladım ki; edebli olmak uğruna kendimi yalanlıyorum ,bunu asla yapamazdım..bu tür dürüst olmayan taklitçi bir edeb, benim yapıma aykırıydı hem..I;IIIII ….e aykırıydı bu durum değil mi Sevdiğim..Sen anladın ya önemli olan o…neyse ..Seni seviyorum..Sen olmasaydın ben de olmazdım zaten..hep ooooo…


hımmm..Sevdiğimm..ben o ağacın  halinden sonra bir şey daha tefekkür ettim bak!!benim komplexim olan örtünmeyi..örtünenlere yapıldığını sandığım haksızlık var ya .. neden örtündüğümüzü bir türlü kabullenemiyordum ya hani..esasında ise: yukarılardaki kişilerin bunu umursamayışlarına, halkı bilgilendirmeyişlerine kızgınım ben biliyorsun ..boşuna mı ?..neden bu cefa?..hiç bir değeri anlamı mı yok?….ve kimsenin neden umurunda değil peki?çift taraflı oynanan çirkin bir oyuna benzetiyorum  birde..veee..

Sevdiğimm..işte neden örtünmek lazımı damarlarımda hissederek anladım bu defa..örtünmeye değecek, yaşayan, maddi kaç kişi vardı ki yi de asla takmayacağım artık..onlar için örtünmediğimi de biliyordum zaten..ama bu defa yaşayarak anladım ..gerçek edebi de biraz anladım sanki..edeb ve örtü mahremiyet içeriyordu..aslında her eşya, her varlık tesettürü sıfatlara muhtaçtı..insan bedeninde her an olan şey mahremiyet gerektiriyordu..ve bu tüm varlıkta elan- her an olmaktaydı değil mi Sevdiğim..kainattaki nabzı düşünsene bir ..zikri.. ritmi.. şeriatsız marifet de olmazdı değil mi?..

düşünsene bir defa..”ey iman edenler iman ediniz”i..söz dinlemeyi…emre itaati..gerçek imanın gerçek İslam’ın başladığı o kocakarı imanı bölümünü.. sadece Yaratan:” bunu yap,bunu yasaklıyorum, onu yapmayacaksın” dediği için söz dinlemeyi..sorgulamadan..koşulsuz..dinden imandan çıkacağın bir yerde –gerçek imana girmeyi-örtülere bürünmeyi..VE TESLİM OLUP SELAMETİ BULMAYI-HUZURDA DURMAYI-KULLUĞU ANCAK İDRAK…..ne muazzam bir şeriat değil mi Sevdiğim.. olağanüstü.. muazzam..edebi;edebiyatında gizli tabiiJ)…bu farkındalıklarım içinde teşekkür ediyorum..tabii ben henüz bu kadar teslim-i islam olamadım biliyorum..ama Sen varsın.. beni yola getirirsin nasılsa bir gün değil mi? Ya Rabbim.. benim o korkunç kibrim ne hale geliyor ya huu..gururundan kimseye boyun eğip hiç bir şeyini anlatmayan ve yoksunluktan geberse kimseden bir şey isteyemeyen ben ne haldeyimm.. kendime, taleplerime inanamıyorum..


bugün deniyor ki Sevdiğim; artık şeriat dönemi bitti ,hakikat dönemindeyiz ve hakikat şeriatı reddeder??!!!..insanda hep bir yere ait olma duygusu vardır ya..ve muhakkak  bir gruba,bir cemaate,dernek adı altında bin bir türlü fikri akıma…aslında ben kaç senedir anladım ki ne tarikatler bitmiş ne diğer kötümcül  birliktelikler ve hiçbir vakitte bitmeyecek..çünkü yaradılış fıtratımızda manamızın ifşası var..her varlık kendi  gerçek manasını yaşıyor.. beş para etmez,her tür uyuşturucu bağımlısı,her tür sapıklığı normalleştiren masum gibi gösteren  medya ünlüleri…. gençler onların sapkın-sonu trajidramatik yollarına özeneceklerine, hiç olmazsa daha insani erdemleri olan yollara yönelsinler diye ummaktan başka bir şeyde yapamayacağımızı da biliyorum ..ama yeni neslimiz çok farklı..uyanıklar..eskiden bizi uyuşturup uyuttukları gibi artık onları uyutamazlar..eskilerin unutturmak için  yaptıkları  şey, öyle bir güdümlü geri tepti ki tüm ihtişamlı birikimiyle, şimdi de her isteyene bedava akıyor üstelik…Allah kaplarımızı böyle boll bool akarken doldurmayı nasip etsin hepimize ,değil mi Sevdiğim….çüünküü bu bolluk normal değil..madde ve mana yönetimi  bir daha kim bilir ne zaman bu derece  aynı frekansta titreşir değil mi Sevdiğimm..
………….

….  aslında hz Peygamberin Medine dönemine bakmak lazım değil mi?yani benim başarısız olduğum şehir..bilmiyorum beni bir daha kabul eder mi?çok ağır..bilmiyorum..neden o kadar başarısız oldum ki?neden?ben madden belki bir daha asla oraya gidemeyeceğim.. ama Sen beni hatırlarsan ,gönlünde götürürsen ,rengarenk noktalarla bir otel odasında sonlanan hayatı öğrenebilirim ve kadınların giremediği o mekanın kumlarını da…

Sevdiğim..dün..bir anda BUZ-DOLU YAĞIYOR..inanılmazdı üstüme yağan o yağmur misali…sonraaa..böyle bir dağ yamacında bir dik dikdörtgen mekan..inanılmaz büyük..sazdan duvarları var..kuru yaprak daldan muntazam duvarların içinde, tavanı kuru yaprak sazdan örtülmüş pek çok kulübesi olan bir yer..ikindi üstünün altın ışıkları  içinde..karşımdaki o dağda..orası neresi Sevdiğim neresi?başarısız olduğum yer mi?beni kabul etmez ki bence..ben O’nu incittim ki öyle oldu değil mi?..edebsiz olduğum içindir belki de..öyle mi?..

veee..tasavvuf modası akımı öyle bir hızla yayılıyor ki artık kimse onu tutamaz..çünkü insanlar her şeyi al, tüket ,çöpe at  yaşa yaşadıklarından ve bitirdiklerinden,  bir tek en gizemli konu bu kalmıştı..artık hakikati yaşıyoruz.. ben oyum, ben hakkım diyenden maşallah yolda yürünmüyor..hepimiz ben oyum diye bar bar bağırıp -yırtınıp kitaplar bile yazabiliyoruz..hatta beden organlarımızla, teknolojik ağımızla onu eşleştirme cehaletinde bile bulunuyoruz Kİ;ZANNIMIZA GÖRE YANILMIYORUZ DAJ)…ZANNIMIZ ÜZERE YA HANİ=”BEN KULUMUN ZANNI ÜZEREYİM”..o ayıplarımızı yüzümüze kendi vurmaz,kulları ile tecelli edip bizi birbirimize kınatır sadeceJ..


ama bilmiyoruz ki O bunların hepsinden beridir..hatta ruh bile  bu bedende belki de değildir
J)…girmesi ve çıkması olmayan bir şeye mekan izafe etmek ancak beden organlarına  kayıtlı olanların akıl edebilecekleri bir şeyde ondan…herkes hak ve  hakikat kesilmiş birde ya hani.. ben de bu türlerin arasındayım ya birde..ne komikiz değil mi Sevdiğimm..:)ama biri ayağıma bastığında ve elimden bir şeyimi aldığında hem ben ,hem diğer tüm newage  tasavvufçugiller  yaygarayı basıyoruz..her şey hak diyoruz ya,gerçekte  çoook sahtekarız..yalancıyız.. yukarda ne varsa aşağıda o oluyor diyor ;ama aşağıdaki yönetime söven ehli irşada muhtaç irşadçı tasavvufçuları bir görsen bu nette, hayret edersin..onları ayıplar ve hatırlatırsan ne diyor biliyor musun?!!.. ”o haksa bende hakkım ,ben den de böyle tecelli ediyor”… ve  dümdüz gidiyorlar, hayret edersin..

ve ne hakkı ne hakikati ..biz daha şeriatı bilmiyoruz.. yanii en evvela ben tabii..kendimi kınıyorum..komik ötesi..hala onun bunun ideolojisi ile dağa çıkıp kardeşini, dindaşını öldüren, tuzak kuran, yol kesen, kan emen, sahtekarlık yapan, organ çalan, insan köleliği ticareti yapan, ilaç ve kimyasal silah terörü yapanlar var..ne hakikati ya huu?biri biz kürdüz, biri biz türküz diyor..ikisi de biz kurttan geldik diyor ve kızıl elma romulus ahalisi de öyle diyor ve afrika antik ırkı drogonuslar da  öyle diyor.. cahil halklarını -din adına –birbirlerine kırdırtan  tepedekilerse  adalarında, uçaklarında, türlü sapkınlıkları ile bir ve beraber eğlenirken :halkları= cahil, zavallı, kukla  fakir kulları;   onlar adına dağa çıkıp eşkıyalık yapıyor ve senelerdir kimse bunu neden önlemiyor?neden önlenmesine izin vermiyor? desek diyebilsek ..birileri çıkıp “ne oluyor lan ?”diyebilse..hani türk cesur olurdu?Sevdiğim Sen artık onların işini bitir lütfen…AMİNNN..
……..

veee.. unutmadan.. bu hafta Marmara Denizinden bizim hatta yer salınımı geldi..yani benim dalga boyumu unutma, bende varım dendi ki gülümsedim.. lütfen uslu dur ve salınımını  da huzurla yap demek istedim
Jtesadüf yok..her varlık bilinmek ister..anlaşılmak ister…güvenilip sevilmek ister değil mi Sevdiğim..hakikatimiz aynı ya ondan..tezahürler farklı..

Sevdiğimm..canım..ben yeni deneyimlerimizde salınım yavaşlığı ve hatırlamada daha yüksek farkındalıklar da diliyorum lütfen..anlıyorsun değil miJ….tabii unutmam gerekenleri de unutma kolaylığıJ…ve hediye-i uçmak için girişimleri de sevdim..halbuki tamda Senle yıldızlara bile yürümeyi düşünmüşken..vee.. bu arada Sevdiğim arada göğe bakıyorum..gayrette olduğumu bil diye.. ne yazık ki ,öyle cahil bir taleben var ki ,ne kadar bakarsam bakayım hiç bişi anlayamıyorum.. tek tesellim böyle bilindik şekilde öğrenmeyeceğim..
Seninle yıldızlara uçabilirim..
kar desenli kanatlara bürünebilirim..
eğer istersen  ….
saçlarıma yıldız takabilir miyim peki?:) Sende güneşi ….



Hurşidimden Mürşidime bir tutinin güncesi:
Ey sevgili.. Ben, sizin bana yaşattığınız o kalbin içinden çıkamıyorum..O namazdaki Arş’dan,o Muhabbet-i MuammedAli deki şefkat dolu kalbinizden çıkamıyorum... Sizin gittiğiniz gece, Sizin mananızın yeni tecelliğahını Size davet için ziyaret etmiştim( Sizin işaretinizle=hani,YER VE GÖK O’NUN GİBİLER YÜZÜ SUYU HÜRMETİNE AYAKTA DURUR demiştiniz tüm vücudunuzda depremler olurken);onu kendine davete gittiğim o gece Kabe gibi merhametli,aşk dolu o korunmuşluk yastığının içinde şefkatle uyumuştum..İşte bu merhametli kalpten uyanamıyorum..ve uyanmamak için dua ediyorum…..(geçmiş bir masaldan alıntı)


gece Evvel Zamanım için tv de anma programı yapıldı..tüüm masal kahramanlarım resmi geçit halindeydi..çok güzeldi.çok sade,aile içi misaliydi..nezihti...o resimlerin gelişi, yazıların filan.. hepsini hatırladım.. başhekim ki; parmağında, yatakta yatanın gümüş halkalarının aynından bir tane vardı..son demleri..O’na hizmet ediyor..kapıdan içeri edebinden girmeyen elpençe  biri kuran okuyor..ve içeride inanılmaz edebi ile bir müstahdem de..az evvel,kimse yokken  çocuğa fısıldadığı şey için çocuk ayak ucunda; ne yapacağını bilmeden, sadece söz dinleyip emre itaat ediyor..nasılsa onu sonradan tanımlanmış tamlığı tamamlayacakmış meğerse değil mi Sevdiğimmm..Seni Seviyorum..

(aynı gece haberler emir komutada olan değişiklikleri anons etmiş..ne tesadüf değil mi Sevdiğim...)

mailler hep tanıdıklardandı üstelik..ben iyi değildim..yağmak üzere olan bulut gibiydim ki, nihayete erdiğinde, teşekkürlerle salatta dağıttım Sevdiğim..bir salat bahsi vardı..kimselerin bilmediği sadece ikimizin bildiği..insan bilmez ki; öyle bir mananın makamı ardılı ancak O’nu salat edebilir..nefes üzerinde hüküm süren yeni anlamdaşı=devasa haşyetli görüntüsü mıknatısa tutulmuş misali kendinde değil gibiyken =ben O’yum, AYNıyım ,anlıyor musun? diyen.. karşısındaki heybetin cazibesinden kendinden geçmiş masal çocuğunun  nerdeyse bir kedi gibi kıvrılıp uyuyacak kadar eminlikle gülerek “biliyorum O’sunuz” deyişini..
…………..
bugün Pazar.muhteşem bir renk uyumu içindeyim..portakal rengi ile fıstık yeşiliyim :)..sonradan da ayağıma simsiyah postallarım eşlik etti...Cihan ve Demirli hocam  aileleri ile,birde Ömer adındaki çocuk kahvaltıya geldiler..çok eğlenceliydi..mutfağıma şaşırdılar..Allahım.. lütfen tüm mutfaklar böyle koskocaman ve kullanışlı ve boydan boya cam olsun ve aminnn..tabii henüz yemek yapımında başarılı olamadığım için kahvaltı mertebesinde seyrettikJve  ormantik  temam için ahşap,toprak içerikli organik bir sunum kullandık..kardeşim bana  ..  Meriç isimli birinde gördüğü ayakkabıdan hediye getirdi Sevdiğim..onu yazmak istiyorum..topuklarına ve ayak ön bölümüne dikenden veya başka bir sebepten basamayan ve basmaması gerekenler için muazzam bir uzayüstü layt yürüyüşü sağlıyor..MBT adında çirkin tasarımlı olan bu çarık beni güldürüyor..ayağın iç bombesine basıyorsun ki muhteşem..uçucaz ya hani..teşekkür ediyorum..ayağında problem olan herkese öneririm..hocam da benim çok beğendiğim bir cam su kaynatıcısıJ getirmiş.. üstelik kendisi seçmiş..aynı şeyi beğenmişiz ne tuhaf..onlar benim masalıma kaydolmayı çok seviyorlar.. tek özel merakları bu masalı nasıl okuduğunJ.. böyle deli saçmasını, nasıl vakit ayırıp okuyabilirsin?nasıl?... bu hocamın her vakit sorduğu bişey..gerçekten okuyor musun bilemiyoruz ya..eğer okuyorsan, muhakkak ki, bu kıskanç ikiliyi benden daha fazla sevmeni de istiyorlar esasında…. paylaşımm..hııhh..:(Seni paylaşa paylaşa yakında bana bişey kalmıyacak zaten..

Sevdiğimm..hatırlıyor musun  bir hayalimi..hani o kürsüde torpilli ödüllerine itiraz etmediğini gördüklerim vardı ya..biri yazmayı bırakmıştı akabinde..Sen onu engelledin hani.işte sık sık onu hayallerimde görüyorum..hocama anlattım, meriçine” o benim halam dediğini” ve yaptığı sunumlarını da..hoca çok güzel ama onun çok sıkı bir mürşide ihtiyacı var, o çook acı çekmiş dedi..bence de.. çünkü o acıyı ve hüznü çok seviyor ama yapayalnız sanki değil mi?..benden istediği şeyin Sen olduğunu biliyorum aslında..Sevdiğim ONU YAŞATAN TEK ŞEY BELKİDE YAZMAK..onun tekrar yazabilmesini sağlar mısın lütfen ve teşekkürler…J…Seni Seviyorum…

az evvel Salahi bey aradı..akşamki zarafeti için teşekkür ettim:”o mektup neydi öyle?o sert sorulara keramet gibi cevap yazmışsınız bilmeden ne acaip tezahür oldu“dedim..”evet öyle oldu değil mi? ...aslında o mektupta çok açık pek çok şey vardı ama okunamadı “dedi..ben mektubun tamamını yollamasını  istedim.. Evvel Zamanımın bloguna asacağız ..”sevinirim” dedi..bana bir kitap yollamak istiyormuş ki teşekkür ediyorum..

pembecik aradı..gece aslında onundu..sadakatinin,hizmetinin ,gayretinin zaferi eline verilip tüm dünyaya neşredilmişti..anlattııı,anlattııı..ben onun için ne yazık ki bir şey yapamıyorum..tek dileğim onun var olan muazzam  potansiyelini açığa çıkartıp kendisinde mutluluk  ve huzuru  bulması inşallah ve amin.

Sevdiğimm..her şeyim..varlığım..nefesim..canımm..

nur cihan
31.7.2011  
nuralem7@hotmail.com

24 Temmuz 2011 Pazar

ŞEY’ lerin GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-22

ŞEY’ lerin  GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-22

tüm yazdıklarım; en güzel La ilahe illa AllaHU yu  diyen ikinci bölümün manası makamına adanmıştır…
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..sık  sık pes edip bittiğimi sanıyorum ya haniii.işte bu hafta da öyle bir haldeydim..sanki öleceğim ve her şeyimi hemen dağıtmalıyım misaliydi..neyse ki dün gece toparlandım..Sen olmayınca her şeyi yağmalamak istiyorum, anlıyorsun değil mi?iyi ki varsın ve beni toparlıyorsun…ne yazacağımı bilmiyorum aslında ama yola devam etmem lazım ve verdiğim sözü tutmam gerek diye düşündüm..ne kaybettiğim ya da ne kazandığım hiiç önemli değil benim için..önemli olan Seni kaybetmemem..izlerini..geçmişimde geleceğim de Sensin, o yüzden..

Evvet.. bu hafta neler olmuş bakalım mı?ilk önce küçük hesaplar yapıp kara geçerim sanıp işlerimi tek başıma halletmeye kalktım tabii..ama bu kadar sert bir yokuş cennet sanılsa da cehennemle aynı da olabiliyorJ.. hele ulaşım problemi varsa ve sağlık…anormal sıcakta cabası..ilk deneyimlerim hüsrannn…sonra   bir şey anladım..o kadar ahilikten, tamircilikten ,çöpçülükten ,esnaflıktan dem vuruyordum ve işlerimi ehillerine teslim etmiyordum..veee  aklım başıma geliyor.. tüm işlerim için ehillerine telefon açıyorum..aynı saatlerde, bir sürü değişik işinin erbabı eve geliyor..4 saat sonra filan çıkan sonuç muhteşem..hayatımda ilk defa her şey bu kadar yolunda gidiyor ve tıkır tıkır halloluyordu..bu hal bende derin bir utanç yaratıyor..ne kadar az şükrettiğimi,en ufak bir şeyde hemen vazgeçişlerimi de..tefekkürlerime yoğunlaşabilmem için aklımı eşya ile bozmamam lazım dı ki, tüm bu olanlar benim huzurum içindi…neyin neden olduğunu bilmek insanı daha ağır bir vebal altına alıyordu vesselam..teşekkür ediyorum..bir defa daha şükrediyorummana temizlikçim ve tamircim ..:)canımm..ve teslim olmanın  keyfini çıkarıyorum…benim için emek sarf edenlerin kul hakkını da..her kişide  tezahür eden esma-i kabiliyet farklı..ve o kişi kendi mesleği ile kulluğunu –ömürlendirilmiş ev için sarf ediyordu..ister bunun farkında olsun isterse olmasın..bir ev içinde yaşayan varsa yaşıyordu yoksa o dahi ölü hükmündeydi..ve o bedenin içinde gerçek bir ev kalp vardı..ölü kalp evler –diri kalp evler..aynı içinde ruh olduğu halde ölü sayılan pek çok insan misali…

Sevdiğim ben bu hafta şeriat konusunu, bu yaşadıklarımla daima tefekkür ettim nedense..çook garip değil mi?ama bende öyle açıldı..ahilikle:kişideki has esmanın ihlaslı mesleği-kulluğu  ile;dürüstlük ve hizmet ahlakının hakiki şeriat olduğunu tefekkür ettim..Kur’an ahlakı da buydu…Sana yazmak istedim ki yanlışlarım varsa düzelt diye..ben öğrenmek için gayret edip yapacağım Sende düzelteceksin ya hanii..ve yine bir defa daha bu hafta anladım ki:ben pes edip durduğumda gelen tüm ilhamlarımda duruyordu..işte o zaman kendimi inanılmaz yalnız hissediyorum..ben öyle çok Senle olmaya alışmışım ki buna dayanamıyor ve tekrar tefekkür edebileceğim başlıklarım olsun diliyordum…ve ancak bu isteğimle akış başlıyor, yine acaip şeyler anlayıp hissedebiliyordum.. Senden  başka eğlencem olmaması ne garip değil mi?.. birlikteliğimiz bittiği için başkalarına geçeceksin sandım ya hani birde..ama dün…


Perşembe gecesi..köyde olduğum için dinleyemediğim mesnevi derslerimi radyodan  dinlemeyi yeni bitirmiştim ki Konya’dan neyzen çocuk Ozan aradı…otobüs durağında udi bir arkadaşını bekliyormuş ve gözlerinin önüne ben gelmişim.. öyle dedi…”bugün ayakkabı boyacısı Ömer Dede adında çok yaşlı bir Allah dostuyla tanışmaya  gittim..o çok gençken bir  kabadayı imiş..hatta öyle bir fedai imiş ki onu bazen İstanbul kabadayılarına gözüksün diye gönderirlermiş ..işte bu geliş gidişlerde mürşidi  bir eczacı ile tanışmış..onu çok sevmiş ve tüm hayatı değişmiş..ona “bu hali nasıl elde ettiniz?” diye sordum ve şöyle cevap verdi:” hiçbir şey istemeyerek”..ve devam etti..”Seni çok sevdim..bana ne zaman istersen gelebilirsin ve ne sormak istersen sana izin veriyorum ..istediğini bana sorabilirsin.. serbestsin”…..

…………
Sevdiğimmm..her şeyimm..Sen çok incesin..benim ne kadar alıngan olduğumu ve hemen vazgeçip –her şeyi yağmalayıp-içime kapandığımı da biliyorsun ya hanii.işte telefonu kapatınca acaip bir ağlayış başlıyor…ben ne yapıyorum yaa  diye.. sonraaa.. Sevdiğimmmm…her şeyim..neden bu kadar özlüyorum ki…daha çok ağlıyorum.. ”artık beraberiz.. birlikte gideceğiz..ve birlikte başaracağız “sözünü aniden hatırlıyorum…sakın beni bırakıp bir yere gitme lütfen..her seferinde böyle oluyor..bence ben hala büyümedim..

evvet nerde kalmıştık..bu haftaki şeriat tefekkürlerimin bendeki tezahürlerinde tabii..bakalım..ŞER- İ -AT..evet kötü ve fena olan her şeyi atmalı ,uzaklaşmalıydık. hayır-iyilik-ahsen-güzellik de bu durumda ancak  şeriatla  anlaşılıyordu üstelik..şeriat  Kur’an ı Kerim de Allahın sünnetullahı=adetullahı olarak da anlamlandırılmış değil mi Sevdiğim?

yani Hak Teala diyor ya bize ayetinde:”çevir gözlerini bak,bir daha çevir bak, bir kusur bir hata görebiliyor musun?”..işte benim  şeriat tarifim aslında bu cümlede gizli…yaradılış bile  şeriatla yanii..hak ile batılı ayırabilmede..bu cümle Yar atan ın bizi aşkından yaratıp inşirah ettiğini  ve bize :”sizin veliniz dostunuz benim,size dost olarak ben yetmiyor muyum? u da en güzel anlattığını da..bu öyle muhteşem bir cümle ki, içinde her şey var..evvela en yüksek ibadet olan tefekkürün  farz oluşu manası mesela..çünkü Yaratıcımız bile sorular  sorup- cevaplar bulmamızı istiyor..”hiç akletmez misiniz,hiç düşünmez misiniz?” diyor..hz İbrahim Halilullah henüz küçücük bir çocukken buna en güzel örnek olarak bize misal gösteriliyor… kişinin nasıl tefekkür edeceği seviyeleri misallendiriliyor..ve Sende bana böyle-sorucevap- tecelli ettiğin için; benim bundan bu kadar utanmamam lazım ,bir defa daha anlıyorum..başkalarının incitici, kıskançlıktan horlayıcı sözlerine de takılmamam..bu soru cevaplardan çıkan sohbeti en son damlasına dek içmeyi seviyorlar ama değil mi?..sanki farkında değilim..:)

Sevdiğimm..herkesin öğrenme ve algılaması farklıydı…ve kişinin yolculuğunun ilerleyebilmesi için de ,bence,yeni soruları olmalıydı..ve yeni sorular ,yeni cevapları içinde oluşturup tezahür ettirerek yeni yeni hayal alemleri kapılarını ardına kadar açmalıydı..hiç sorulmadık sorular bulursak eğer; hiiç el değmemiş,hiç göz görmemiş,hiçbir kulak işitmemiş yeni yeni manalarımız olurdu değil mi?hiç keşfedilmemiş hazineler..hiç arkeoloji kazısı yapılamış yepyeni bakir tarihlerJ))..ne güzel olurdu değil mi? Neden?çünküüü..her kişi ancak kendi daire-i semtinde yolculuk edebilirdi ve onun toprakları ona özel mülkiyetti.. mahremdi.. kutsal dı… namahremlere yasaktı..onun kendine özel anlamları sadece onun içindi..


herkesinki kendine güzel… benim yarim bir tek bana özelJ misali değil mi Sevdiğim…SENİ  SEVİYORUMMM..beni içine girdiğim o çıkmazdan nasılda yine kolayca çıkardın.. hayret  yani.peki o zaman.. madem ki Sen diledin bende taleb ediyorum.. vermezsen Sana ait..:) Senle latifle latifenin secret  tarihini,ışığın dalga boylarındaki vibrasyonik salınımsal  tarih yazışlarını da kazalım- kazanalım lütfen…kürre-i nefes-i hikmet daireleri üzerine enfes bir sonsuz nefeslik hallerde isterim tabii..sadece bize  özel, haz dolu ve unutulmaz olsunlar lütfen..


işte benim şeriattan anladığım Emr-i İlahi –i sünnetullah, adetullah da bu manada şimdilik böyleydi..ve ben hiçbir zaman; bazı  salak medyacılar-aptal siyasiler-geri zekalı aydın müsveddeleri gibi İslami Şeriatı irtica,çarşaf,sarık v.s anlayamadım..öyle aptalca sığ bir şey olabilir mi hiç?..bu adamlar hiç mi Kur an meali okumuyorlar,hiç mi Peygamber Efendimizin hayatını araştırmamışlar..eğer bir defa O’nun hayatını okusalardı en büyük devrimcinin de O olduğunu anlarlardı…inanılmaz yüksek belagat,ezber,hitabet,ticaret,siyaset,edebiyat,tefekkür  sahibi bir site devletini  tek başına, kısa zamanda ne hale getirdiğini hiç mi akıl edemiyorlardı peki?..bir daha aynı küll  manayı yapabilecek bir kişi asla çıkamayacağını da anlamıyorlar ne yazık ki….onların korktukları şeriat: bilmem kaçıncı derece aşağı seviyeden; cahil=zalim diktaların,kendi istedikleri gibi at oynatabilmeleri için yaptıkları, halklarını  dinle korkutup sindirme politikaları değil mi?kendi Yaratıcısını, dinini, kitabını, peygamberini okuyup araştıran bir adam, hiç o kadar  kaba-sığ-tefekkürsüz,kumaş parçalarına,saça sakala takılmış  biri olabilir mi?.varlığın kendisi,kainat alemi düzeni ,sisteminin adı asıl şeriat değil mi bu mealde peki?..eeee.. asri düşünce medeniyeti  sandığımız bu cehalet ne peki?....bu Zaman şeriatine aykırı bi kere
J....

şeriat neymiş?:Sevdiğimm..ben anladım ki şeriatın bir üst iç anlamı tarikatti=kamil insan olma yolu=tasavvuf..diğer üst batın  anlamı ise hakikatti..ve en yüksek batıni manası ise marifetti..yani sistemi=Emri  Murad-i İlahiyiJ…ilmel yakiin,hakkel yakinn,aynel yakın gibi oldu değil mi Sevdiğim…yani ben böyle idrak edebildim bu gün..yani şimdi yazarkenJ. teşekkür ediyorum..yazmadığım sürece öğrenemeyişime bir defa daha hayret ediyorum tabii…ne ilginç değil mi?sanki Senle yazıp ,Senle okuyup, Senle birebir ders yapıyormuşuz gibi..Sende benim gibi hissediyor musun peki Sevdiğim?..marifete gelen kişi ancak:” ey iman edenler iman ediniz” sözünü hakkıyla anlayabilir ve şeriatın ne demek olduğunu, emre itaatin,söz dinlemenin ne olduğunu hakkiyle bilebilirdi..ve gerçek şeriat da ancak o zaman başlardı..bugün  bilinen şeriatle, uzak yakın alakası bile yok bence..onlar hala elbiselerle uğraşıyorlar… uğraşsınlar bakalım..gardrop da sonsuz çeşitte ve renkte elbise var ama yaniiJ..onlar, o elbiselerle oyalanırken, atı alan Üsküdar’dan Fatih oluyor belki de..

veee. geçen gün tamircilerle birde şunu anladım..bir hadis var ya hani?”işçinizin teri üzerinde soğumadan emeğini-hakkını veriniz”..bu ne güzel bir şeriat değil mi Sevdiğim?..pekiii.. bu  şeriat emrini kaç dindar geçinen –yada kendisine ben insanım  diyen kişi yerine getiriyor dersin?..bence çok az..karşılarındakini sürüm sürüm süründürmeden emeğini veren kaç kişi var ki?yada ahlak ile, ihlasla, Allah’a iş yapar gibi işini yapan kaç kişi var?mesela ben asla böyle bir şey yapamıyorum henüz..veee..evine ekmek götürecek,kul hakkı diyen var mı?..yapanları tenzih ediyorum..ben hakiki şeriattan söz ediyorum şimdi..bu bir fiili tefekkür olsun istiyorum…birkaç gündür bilfiil uygulamalı yaşayarak edindiğim tecrübeleri yazıyorum..insanlar neden kendilerinden güçsüz gördükleri,kendilerine hizmetçi sandıkları kişilere karşı o kadar acımasız  davranıyorlar hiç anlayamıyorum...yada lüks bir lokantada inanılmaz faturalar ödemeye neden bu kadar meraklı..sadece gösteriş için markalara acımasızca israf etmeye peki? oysaki,yanında çalışanın hakkını utanmadan-umursamadan gasp edebiliyorlar  değil mi?.. kardeşinin hakkını da.

ve sonra neden hiçbir şeyinden hayır gelmediğini,neden betinin bereketinin olmadığını,başına gelen felaketleri,neden yüzünden nuru ilahi ışığın alındığını,neden makamı mevkii parasal gücü olmadan hiçbir kimseye kendini sevdiremediğini de düşünmüyorlar  değil mi?
oysaki herkese,  Yaratan şeriatı gereği tüm esmaları ile eşit davranmış..kişinin niyeti,amelleri ,geleceği ve talepleri ile: bu esmalar açılıp yükselerek yada dibe vurarak şekilleniyor değil mi?..birlikte yarattıkları bu  Emri İlahi kader ile, kendi dokuduğunun yaşandığını ne yazık ki fark edemiyor..edemiyorum yaniii..ve gelecek nesillerinin de tabii..dedesi erik çalmış  torunun dişi kamaşmış misali..hak hukuk şeriatına gerçekten riayet edebilsek adım atacak yer bulamazdık diye de tefekkür ediyorum Sevdiğim ..çok zor… çook zor değil mi?


mesela bir sokak kahvesine otursak ve insanlara baksak..hemen çoğu yaşlı kadının tek tip erkeksi yüze dönüştüğünü seyredebiliriz..neden deriz değil mi neden?ve erkeklerde de kadınlar da kalın bir tabaka-köseleye dönmüş-maskelenmiş  tek bir cilt tipi seyredebiliriz..neden deriz mesela neden?kimliklerine ne olmuş?ışıklarına ne olmuş?…ne olmuş?...kendi özel mülkiyetlerine, kendi özel esma tecellilerine ne olmuş?..manaları silinmiş..anlamsızlaşmışlar…neden ışıklarını söndürüp yokluğu tercih etmişler neden?.....

neden bu ülkede şeriat denince  çarşaf ile şalvar akla geliyor hiç anlayamıyorum..ben hiçbir vakit bizim ülkemizde öyle bir şey olacağına inanmıyorum..inanmamda..bizim milletimiz her daim her tür meşrebi bir arada yaşamıştır..güzelliği özelliği de ondan ya zaten..cemde bu anlayan için..anlamayana ne söylense boş zaten..fark da bu.:)her mertebe –her meşrep-her esma aynı anda birlikte ve asla birbirlerine karışmadan aynı anda tecelli ediyor=damla deniz misali..


Rahman’ın şeriat dalgaları  dalga dalga ma’Arif ediyor..:)..kendisini kendinden tahsil ediyor..kendisini yazıp kendisini okuyor…kendisini her daim yapıp imar edip, bozup yıkıp tamir edip ömürlendiriyor..sergi üstüne sergi açıyor...
.nasıl bir dünyada yaşadığımızı ne yazık ki henüz algılayamıyoruz..ama algımız arttıkça anlıyoruz ki Allahın şeriatı sünnetullahında hiiç şaşma yok..


O Rahman ve her şeyi kapsıyor..güneş herkese  eşit mesafede..ama kimin güneşten feyzi ilahi şuunat-ı ilhamat-ı rabbani ile beslendiğini  idrak etmesi de şeriatın ma’Arif-et  boyutunda tabiii..bizi var eden şey..ilahi nurlar.. hikmetler.. feyzler..nefes..ışık..şeriat..sünnetullah..adetullah..bizi böyle yaratıp böyle seyretmeyi dilemiş..ve sünnetullahımda şaşma yok, varsa sen söyle diyor üstelik..eee o zaman…senin getirmek istediğin alternatif  şeriatın  ne peki?:)))


Ya Rabbim..Sevdiğimmm..bak gene neler yazdık..bilmiyorum ..henüz okumadım..okuduğumda beğenmezsem silerim ..başkaaa..bu hafta başka neler anladımm..bir defa ilk evvela şunu Sevdiğim..ne öğrenirsem öğreneyim hep yeni öğrenmeye başlıyor gibi oluyorum ve hiç ilerleyip öğrenemediğim yeisine kapılıp vazgeçiyorum yaa.. işte o anda, şeriatım gereği, nedense aynen şimdi olduğu gibi terk edişlerimde beni geri çeken akışlar başlıyor..ve bu ben her şeyden vazgeçtiğimde kendimsiz kaldığımda oluyor..bunu anlatamam çünkü tarif edilebilecek bişi değil..ama dün gece enterasan bişi yaşadım onu Sana yazayım belki Sen anlarsın
Jbir anlık bişeydi ..bakk..sanki uzay roketinin kapısı açıldı ve boşluğa  dışarı atladım..ve bedenim elbiseydi.. boşluk..kendimsiz..kat kat elbiselerim uzaya akıyordu…öyle inanılmaz bir andı ki ..ağırlıksız ve hava misali hafiftim..işte bu yazdıklarım için startımda o zaman başladı..yani  yapamayacağım için yine vazgeçmiş ve Seni görünce özlemle ağladığım için, içimdeki şeyler bana merhamet etmişti değil mi?YANİ ÖZETLE.. KENDİ BEDEN  MÜLKÜMDE  SENİN AŞK ŞERİATİN HÜKÜM SÜRÜYORDU Kİ TEŞEKKÜR EDİYORUM SEVDİĞİM…
cümlelerim çok ağır ve zor misali akıyor ..galiba söylemek istediklerimi anlatamıyorum ..bakacağım birazdan…

*(ve yazdıklarımı şimdi okudum Sevdiğim..yine kibrime kızacaksın ama ne yapiim ..çook beğendim..ben  böyle şeyleri nasıl yazabiliyorum hep hayret ediyorum..çok traji komik..muhteşem ..hepsi Senden biliyorum..benle olduğunu böylece bir defa daha anlıyorum ve teşekkür ediyorum..)

Hurşidimden Mürşidime bir tutinin güncesi…Sevdiğimm..her şeyimm..bu masala başlamadan evvel teslim olmuş balığımızı aradım..”raporumuzu  aliim, masala yazacağım” dedimJ.o, bizimkilerle beraber yazlıkta..”bakın” dedim “sizi hemen deniz kenarına bile yolladılar”..güldü..vaziyet çok güzelmiş..gene o eski kıskandığım keyifli neşesinde..rüyasını da görmüş..muhabbetleri  berkemalmiş..hadi bakalım..çook teşekkür ediyorum beni kırmadığın için..nasılsa masal ya o yüzden..masala böyle şeyler yakışır..hayali MASAL KAHRAMANI SEVGİLİME  SEVGİLER..nefesle röportajımı unutma lütfen ve bilinmeyen gizemli tarihimizi deJ………….
İstersen yıllar evvel yazdığım ve bir daha asla korkumdan geriye dönmediğim bir masala tekrar göz atalım..ve arkeolojimiz başlasın..
nur cihan
nuralem7@hotmail.com
24.7.2011




Geçen hafta sonu; iki tam gün, reiki (yaşam enerjisi) seminerine katıldım..
“Re= İlahi, nur, hayat…
Ki= Nefesle bağlantılı enerji anlamına geliyormuş.. ”
Felsefesi ise; anladığım kadarı ile, ‘evrende her şey titreşimdir  den yola çıkarak o titreşimle aynı olabilmek ve o enerjiye kanal olup hem kendini hem de tüm varlığı her konuda şifalandırmaktır…
Tabii ki benim için niyet önemli olduğundan şöyle bir niyetle gittim.. “Uydum İmama ve Rasulümle ve A'li dostlarımla beraber reiki deneyimlemeye”…:)..:)
İki gün boyunca da reiki de sadece NİYETİN VE TESLİMİYETİN önemli olduğunu öğrendim.. Sadece saf bir niyet vardı; asla enerjiyi kendi çıkarına kullanamıyordun.. Her şeye bütünün hayrına diyerek niyet ediyor ve ondan sizin kanalınızla istediğiniz her nesneye “O- Rahman’ın enerjisini” yansıttığınızı hayal ediyordunuz ve başka da bir şey yoktu… .
Benim için reiki: Eski mısırlıların “ra öğretisini” yani “rahman ve rahim bilgisini” tasavvufdaki ismiyle de sanırım “rab bilgisi”ni deneyimlemek oldu.. Reikinin “Japon tasavvufu” olduğunu hissettim.. Ama eski şamanist gelenekleri içerdiğini de gözlemledim.. Bilgi tekti ve sadece yorumlar farklıydı.. Peki bunca ayrılık nasıl oluşmuştu, bir onu anlayamadım..
Ben, o iki gün boyunca İslam’ın ne muazzam bir sistem olduğunu anladım.. Ve namaz için yaptığımız ön hazırlıkları; niyet, temizlik, düzen, abdest ve ona konsantre olmaya çalışmanın ve namazın hareketlerinin hepsinin reikiden de üstün manalar taşıdığını algıladım.. Hz. Muhammed (s.a.v.) efendimizin hayatını sürekli okumamız ve onun hareketlerini deneyimlememiz gerektiğini bir kez daha çok iyi öğrendim.. Tek kurtuluş O’NUN YAŞADIĞI HAYATIN ANLAMLARINA EREBİLMEKTEYDİ… O’nun her hareketi, her sözü bize bir şey öğretebilmek içindi… Elimizdeki hiçbir şeyin kıymetini bilemiyorduk, neden acaba?.. Ve gerçek manalarını da ne yazık ki.. Evet hz. Ali’(k.v.)nin dediği gibi “ilim Çin’de de olsa arayın” sözü, bugün benim için daha bir netliğe kavuşmuştu..
Uzak doğuda manalar çok açık ve semboller hayat bulmuştu.. Biz de ise her şeyi reddetme hastalığı yüzünden kısır kalmış bir bilgi daha doğrusu; üstü habire örtülmüş muhteşem bir hazine vardı… Oysa camii -cem hz. Muhammed’e ait bir özellikti.. Tüm esmaları O cem edecek ve tüm dinleri de tabii ki O birleyecekti.. Bugün artık O (NUR’UN ALA NUR) altın çağ İslam’a geldi ve kıyametimiz= uyanışımız= foton çağımız da (A’Lİ ruhların üstümüzdeki astrolojik ilim sağaltma işlemi)= CEMALİ zamanımızda geldi inşallah..
Neyse bu girişi yaptım ki, asıl anlatmak istediğimi ancak bu şekilde anlatabilirim diye düşündüm. Çünkü bazı şeylerin karşılığı olmadığı için anlatımı da zor oluyor.. Ama reiki hocamızın bedenlerimizi soğan halkalarına benzettiği mecazını çok sevdim ve ben de bu soğan halkaları ile anlatmak istediklerimi anlatmaya karar verdim..
Allah ‘ın bir lütfu ve dilemesi ile; vaktiyle, ben de bu titreşim beden =dalga boylarından bir kaçını deneyimlemiştim.. Bunun herkes için faydalı olacağını düşündüğümden, Allah rızası ve bütünün hayrı için bana verilen emaneti yazıyorum..:) (Reikide öğrendiğimiz niyeti yazdım..) Eminim ki anlayabilen herkes için, korkunun sevgiye dönüşeceği bir anlam çıkacaktır.. Tabii ki ne ilmimiz ne de yetkinliğimiz var.. Sadece bir vehmi deneyimdir.. Masal da diyebiliriz.. Ama belki bir iki kişinin işine yarayabilir diye umuyorum..
“Onsekizbin alem” var diye hep öğreniyoruz değil mi?.. Ama bu ne demek, bilmiyoruz.. Bunu kitaplar “tüm kainatı ve her varlığı düşünerek dıştan içe doğru (afaktan enfüse, kat kat )” düşünmemiz gerektiğini anlatıyor genelde.. Tabii ki bu ilim canlı ve yaşanmadan anlaşılıp öğrenilemediği için de kitaplardan da bir türlü istediğimiz gibi öğrenemiyoruz..
Ben kendi vehmime göre bir şekilde yazmayı deneyimlemek istiyorum… Buyurunuz hayal perdemiz açıldı…
Bir soğanın halkaları nasılsa: Madde bedenden içe doğru da insan bedenlerini de; sanki her soğan dairesinde ve ince zar perdesinde daha bir latifleşerek ya da farklılaşarak değişime uğruyor gibi hayal edeceğiz tabii ki..
Madde dört unsurmuş (ANA-SIR-I ERBEA) ve aslında çok daha unsurluymuş ta anlaşılması kolay olsun diye dört unsurla sembollemişler.. İşte aynen insanın da “hava, ateş, toprak, su” unsurlarına ait bedenleri olduğu hayal edilmiş.. Bunlardan benim de “lütfedilmiş” hayal ettiğim bazı beden ya da bedensiz hallerim varmış.. Zannımca ve kendi vehmime göre verdiğim isimleri şunlar diyelim. “levh beden,Ruh, nefs, su beden (holoğram olabilir), renk dalgası, hiçbirşeysizlik (yok beden:), harf beden, iyi amellerimin oluşturduğu ameli iktisabi bedenler (yani ahiret hayatımı inşa edecek iyi amel- yapı taşı bedenlerim:), dalga boyu beden (bu beden değil sadece dairesel bir titreşim), vb.. Sanki sonsuza dek gidecekler sanırım… Allah hepimize öğretsin inşallah ve aminn..
Benim anlatmaya çalışacağım bedensiz bedenlerimizden “dalga boyları” halimiz olacak..
* * *

“Negatif nar-i (cinni) dalga boyumuz”

Durgun bir suya minik bir taşın düştüğünüz hayal ediniz lütfen.. Ve bu durgun suyun dairesel titreşimlerinde de bir bozukluk düşünün yani daireler huzurla açılmıyor.. Titreşimin bozuk olduğunu ve “bızzzt”ladığını düşünün aynı zamanda elektrik çarpar gibi çarptığını da.. Hani cin çarptı ya da kitap çarpsın derler ya, işte bu çok doğru bir anlatımdır.. Bu “bozuk frekanslı bir radyo yayınına benzeyen “bızzzt”layan ve çarpan enerji dalgasına “negatif yapılı beden ya da cinni beden de diyebiliriz… Bu olumsuz düşüncelerimizin halidir.. Ve hepimizde sonsuz tane “bızzzt”layan enerji dairesi olabilir.. Her bir kötü huyumuzu düzelttiğimizde bu “eksi yapılı, negatif cinni yapılarımızın”; bir bozuk frekans dalga boyundan kurtulabileceğiz.. Tabii nar ehli nura dönüşmüyor belki ama nar-i yapımızdan onunla yüzleşerek yani kendi vehmi yapımızı yakarak, korkularımızdan da kurtulabiliriz ancak..
* * *
“Pozitif nur-i (meleki) dalga boyumuz”
Durgun bir suya minik bir taşın düştüğünü hayal ediniz yine lütfen..
Ve bu taşın dalgalarının huzurlu bir salınımla sürekli açıldığını düşününüz.. Öyle bir huzur ve dinginlikle açılıyor olsun ki “aynı zamanda da, sizi de teslim almış olsun… Ondan hep iyi dilekler dileyip-dua etmenizi istediğini, hatta dua edip bir şeyler istemeniz için sizi zorladığını da tahayyül ediniz.. Ve onun size şifa verdiğini, koruduğunu, şefkatle sardığını, sadece sizin iyiliğinizi istediğini de”…
Bu pozitif enerji dalga boyumuz tabii ki, bozuk enerjili halimiz bizden çıktığı zaman ancak kendisini bize gösterebilecektir sanırım..
* * *
“Pozitif içe çekimli dalga boyumuz”
Gene durgun suda az evvel hayal ettiğimiz meleki dalga boyunu düşünüyoruz.. O, nasıl hep dışa doğru huzurla açılıyordu ise “bu dalga boyumuz da içe; huzurla, inanılmaz bir sakinlik ve yavaşlıkla dönüyor olsun.. Bu huzur olabilir mi bilmiyorum ama “ben o anı hep, eve dönmeye başladığım an olarak hatırlıyorum”.. Bu dalgayı deneyimlediğim an çok sevinmiştim. Artık geri dönüşüm başladı ve başaracağım diye hayal etmiştim..
İnşallah hepimiz başaranlardan oluruz.. Böyle dedim ama aslında orada olduğumuzu ve oradan tek bir an ayrılmadığımızı da öğrendim.. Fakat imtihan dünyası işte, ne gerektiriyorsa onları yaşıyoruz.. Bir rüya görüyoruz ve bu rüyanın hakkını da vermek gerekiyor… Nasılsa bir gün uyanacağız.. O yüzden bu rüyanın kıymetini bilelim..
* * *
Bir de asla yalnız olmadığımızı bilmemiz gerekiyor.. Bizde bizden farklı sonsuz tane biz var… “Allah, her an bir şandadır” hükmünce, bizi sonsuz biçimde yaratmış.. ‘Kendimize seyahat’ kadar olağanüstü bir yolculuk olamaz herhalde.. Bir bilet alıyoruz ve niyet ediyoruz.. Asla geri dönüşü olmayan içsel, tehlikeli, upuzun bir yolculuk… Ve en değerli yanı da şu… Haksızlığa uğradığınızda ve Allah Teala için, kalp kırıklarınıza tahammül ettiğiniz o anlardaki halinize dikkat ediniz lütfen.. Tüm fetihleriniz işte orada başlıyor olabilir belki de..
Kendi mucizelerimizin farkındalığına varabilmek dileği ile…
Sevgiler

nur cihan  /  nisan 2008


17 Temmuz 2011 Pazar

ŞEY’ lerin GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-21

ŞEY’ lerin  GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-21

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba…şu dakikalarda yeni yaşıma girdim.bu gün 17 marduk-u tammuz-u bal J...44. yaşımmm..zaman nasıl su gibi akıyor değil mi?oysaki, daha neden bu aleme geldiğimi ,burada ne işim olduğunu bile çözemedim ne yazık ki..benim öyle kutlamalı doğum günlerim  olmadığı ve böyle şeyleri-kendimde hiiç sevmediğimden , benim  için öyle bir manası da olmadı..çok tuhaf.. kendimi neden yaş alıyor gibi hissetmiyorum ,bilmiyorum.. mertebesiz meşrepsizliğim misali yaşsızda olmalıyımJ..ve gerçekte öyleyim...Sevdiğim biliyor musun? kendimi bildiğimden beri  istediğim bir şey vardır ki, bunun olacağından eminim..hani insanlar hep hatırlanmak isterler ya ve izleri kalsın diye didinirler.bende bu tam ters işliyor nedense..bir gün hiç kimsenin beni hatırlamamasını diliyorum…benden tek bir iz bile kalmasın ..bunu neden istediğimi bilmiyorum ama doğam öyle diliyor  bence…

doğum günü hediyemin Sen olmasını isterdim tabii..olmayacak şey  ya  o yüzden..belki  uzak zamanlarda bir yerlerde olabilir..kim bilir?…Sevdiğim anladığıma göre benim ömür çıkrığım çoook uzundu ya hanii ..onların hepsini  Sana hediye etmek istiyorum ve çooook güzel zamanlar yaşayacağım ya biiir güüün.. işte onları da Sana hediye etmek istiyorum.. ve bu ülkenin en zengin adamının isminin manası kadar zenginmişiz ya birde.. onları da  lütfen ..hediye ret edilmezmiş biliyorsun değil mi?çünkü onlar zaten Senin.. Sen yaşadığın sürece bende Senin nefesinde var olacağım o yüzdenJ………kendimi Sana hediye etmişim meğerse J..
SENİ SEVİYORUM…(not:şimdi okudum da Sevdiğim burada sacit ve mescud karışmış durumu var değil mi
J)

Sevdiğim bu yeni evimde ilkinci  masalım.. kaldığımız yerden devam etmeliyim..Cuma..Haybabam için anma gecesi düzenlendi..kimler gelmedi ki..gayet güzeldi..arada Sana, bu geceye atıflar yapacağım olur mu ?…cumartesi ..hz. Pir insücinnü mürşidi Şeyh Şaban-ı Veli ..kapı komşumuz.. çay içtiler, ben kahve…yeni bir karar çıkmış şimdi öğrendik.. her şehirde bir camide, haftada bir sabah namazı sonrası anma yapılacakmış..ve bu şehirde de asitane camimizin Çiftçi hocası seçilmiş. ben buna layık mıyım diye dualar ediyor..ne muhteşem değil mi ?

köy..Evvel Zamanımın devletlisi=bizimkisi -bileşik kap misali gezdikleri harem ağamız J...Demirli hocam..Hakim..yarenler.. Rehber ve dostları.. işte gece yapıldı..ertesi gün.. Kutlu hocanın çizdiği ve muhteşem yazıları ile  süslediği Haybabamın son evini gündüz gözü ile seyrediyorum..Evvel Zamanım içinde bir taş hazırlıyor, yakında bitecek..Sevdiğim biliyor musun ben hiç kimseyi toprak altına sokamıyorum..kendimi de tabii.. böyle acaip bir sorunum var..nefes yüzünden ..Senide ilk öyle gerçekten  tanıdım hem..bir insan nefese aşık olur mu?ben oldum.. oradan biliyorum J..şimdi böyle söylesem bana deli derler değil mi Sevdiğim…desinler.. hiç biri umurumda değil..bir nefeslik canları var zaten ..HuuuuuuuuJ….


Kutlu hoca ve dostları anma için geldiler..Haybabamın Bozkurtlu dostları inanılmaz bir özveriyle çalışıyorlar ..civar köylerin hocaları da teşrif ettiler..çok güzeldi…hocanın muhteremiyle bir yıl aradan sonra yine beraberiz..ben onun çok değerli biri olduğuna inanıyorum Sevdiğim.. onları ziyaret etmek istediğimizi söylüyorum..salıya  bekliyorlar.. her gün bir grup misafir evine dönüyor.. uğurluyoruz.. uğurluyoruz..en son Demirli hocalar..bu bölümü sonra yazacağım ..Ginolu.. burada dedemin koyu var.. deniz muhteşem..ben ileri yüzebiliyorum ve geriye dönemediğim içinde yüzmeden- sırt üstü- en çok denizde yatmayı seviyorum ya..her yerde her dem tembelimm..Sevdiğim, ben neden geri dönememekten o kadar korkuyorum peki?...karmamda bir sorun mu var yoksa hıı?!! J….

Amazon misali ormanın içinde,  gözükmeyen merdivenlerden taş merdivenleri tırmanıyoruz..amcalar ve   halalar..Nevzat amcam burayı ihya etti..o ilkokul mezunu olmasına rağmen muhteşem üretken bir beyindir..burada kendi tasarımı olan evleri,(yol Haybabamdan),başka bir yerde harap olmuşken buraya taşıttığı samanlıktan şirin misafirhaneyi, çay evini, fırını,serayı o yaptı..meyvelerinin içi oluşamayan J ilk muz ağacını,kiviyi,portakal ve mandalina vs. yı o yetiştirdi..o hemen hiiç konuşmaz..eskiden derdi ki para kazanmak çook kolaydır ama harcamak çok zordur J..hep düşünür..Babanneme çekmişJ…kimseden bir şey beklemez ve hep kendisi üretir..O’ndan, Kutlu hoca  ve benim için, serasından muz ağacı  rica ettim..çünkü bu işlere meraklı birine hediye; hiiç bir şey olmayan  bu  yerde, en güzel böyle olur kanaatindeyim.. Hocam için büyük, İstanbul’a, eve, taşıyabilmem için küçük iki ağaç verdi. muz ağacıma Cabbar ismini koydum..bakalım bizi sevecek mi?...bize fırında pideler yaptılar..

salı..bahçeden papatya ve  güller topladık.. ev sahiplerimiz için şiir yazdım..aynı şiiri iki ayrı kağıda kardeşim geçti..ben kendi yazımı bile- bu makine yüzünden- artık okuyamadığım için ona yazdırdım..tabii bir yazı üstadına ne kadar yazılırsa..rulo yapıp keselere  koyduk..birini ağaca diğerini çiçeğe iliştirdik..bir  minibüstük..ana şehirden de bir o kadar geldi..hoca bize bahçesini gezdirdi..şelale..fıskiyeler ..havuz. devridaim.. kangal muhteşemmiş..bir sürü arı kovanı var..kaz,ördek,tavuk..ortancalar olağanüstü güzel ve canlılar..inanılmaz bir mavi morları var..kırmızı toprak ve gölgelerden dolayı öyle oluyorlarmış, hoca anlattı..ve kivi bahçesi..çok şaşırıyorum.. ben kiviyi büyük ağaç sanıyordum meğer üzüm asması gibiymiş ..üstelik dişisi ve erkeği varmış..birlikte ekilmeliymiş. çok kıymetli mavi ladini ve Lübnan sedirlerini anlatıyor.. örgü duvarı gösteriyor..bunu ören bir dekan diyor.. bugün bu ağaçları çapalayanlar ise doktordular..çocuk :bu komin hayatı değil mi?hoca:hayır değil..bu  t.. hayatı
J….burada herkes her işi yapar..görev dağıtılır ve oda yapar..bunu isteyerek ve severek yapar..

ağaçlar burada çook mutlu Sevdiğim.. bakımlı ve canlılar.. yemek hazırmış..terastayız..muhteşem bir ziyafet..her şey inanılmaz hafif..bir ordu misali temiz ve tertipliler..maşallah..kendi memleketlerine mekanları yapılıyormuş..orası, buradan çok daha büyük ve düzenli olacakmış..orası olunca belki de buraya çok gelmezler..çünkü memleketleri ya, o yüzden.. birde sanat eseri misali mekanları olacak tabii..burada hemen herkes  mesleklerinin yanı sıra ince sanatlarla meşgul..nakkaşlık esas tabii..akşam salat..bizim layt meşrebimiz için  jest yapıyorlar.. birlikteyiz.. sonra sohbet..onlar çok edebliler..ya ben..

J..bendir..Alvarlı  Efe hz nin divanı ..okuyor..kitabı yolluyor istediğimiz yeri açalım diye..önce kardeşim.. okuyor..sonra bana…selam selam ve  sonu hizmeti anlatan çook uzun muhteşem bir şey çıkıyor..az evvel torunu ile yaptığımız sohbet yani…sonra o iki tane ilahi meşk ediyor..birinde gözlerinde cemalini seyretmek vardı ki  çok güzeldi.. sohbet..mahremi, incelik yapıp bir soru soruyor..cevabı geliyor..bu bana göre “hadi soru sor? izin var “demek olduğu için soruyorum.. anlatıyor.. daha üsteliyorum..anlatıyor..daha ..anlatıyor..şu öyküsü çok güzeldi kaydetmek istiyorum Sevdiğim bak..bir saydam şişeye deniz suyu doldurmuşlar ve ağzını kapayıp denize atmışlar..şişedeki su bir kendine bakmış bir denize ..tefekkür etmiş..”bende onunla aynıyım ya neden bu ayrılık” ..hasret..hasret..işte denize kavuşabilme deniz olma hasretiyle şişeyi eritip denize kavuşmuş ..işte artık oda derya olmuş..çok özel ve muhteşem bir düet oldu sevdiğim..o sonsuz hoşgörülü ve içten davrandı..bizim meşrebimize, bizim tarzımıza uygun davrandı..ben onlar gibi edebli olamadığım için bana anlayış gösterdiler..gece yarısını geçe bizi uğurladılar..ertesi sabah onun ve dostlarının kurdukları  simsiyah giysili sohbet dairesinden mahremi ve çocuğa anlattığı sohbetle gözlerini açtı..teşekkür telefonunda hayalini anlatıp bir daha teşekkür etti tabii..



çarşamba gece..üç tane civar köylerden imam ..bir öğretmen,amcam. Feyzi amcam ailede geçmişini öğrenmeye meraklı tek kişidir..ona soruyorum ..iyi ki sormuşum.. en son dedemin dedesi kaptan Mustafa’ya dek öğrenebilmiştim.. şimdi onun dedesinin de adını öğrendim ve başka kayıp şeylerde..yazayım, ilerde belki çocuklar bilmek isterler..kaptan Mustafa atamızın dedesinin ismi Hasan Kocaymış…demircilik yapıyormuş..Fatih döneminde..burada hristiyanlar varmış onların içine yerleştirilen ailelerdenmişler..sohbet..çocuk birden:”aaaa..hocalar.. hocalar.. bakın ne aklıma geldi..şimdi tek tek soracağım tamam mı ..içinizden ilk geleni söyleyeceksiniz ama..şimdi siz imamsınız ve çok değerli bir görevi ifa ediyorsunuz..sizce  namaz nedir?neden namaz kılıyorsunuz?hiç gerçek namaz kıldığınızı ve neye secde ettiğinizi yaşadınız mı?.. bir defa bir anlık yani..?.. köyün hocası:"bak bunu yazacak" diyor.
J..çocuk:yazıcam tabii..ilk hoca:bak bende ne vakittir bunu kendimde sorguluyorum..ben dürüstçe söylüyorum ki henüz öyle bir namaz ve secde yaşamadım..2. hoca:bende istediğim manayı henüz yakalayamadım ama bu söylenmez ki..çocuk :şimdi söylenir..çünkü hiç kimse aynı şeyleri yaşamaz..Allah bir gösterdiğini tekrar etmez.. hoca:belki olmuştur ama bilmiyorum…3. Hoca:bende henüz o namazı yaşayamadım ..ama bu söylenmez ki…Fevzi Amcam:ben altı sene askerlik yaptım, savaş zamanıydı..o zaman Suriye sınırında Süleyman Şahın birkaç ay türbedarlığına verdiler..işte oradaki namazlarımda ürperirdim.. çok lezzetliydi..onu hatırladım..o namazlarımı  özledim..bir daha hiiç öyle namaz kılamadım..hocalar:şimdide sen bize anlat bakalım… ……………….
……..

ve  Perşembe..gece yarısını çook geçmiş bir saatte ev..sabah..büyük bir kalabalık içinde yürüyor..gece..kalabalık gittikçe artıyor..meşhur yazarlar bile var.. tasavvufçular..çocuğun gizli bir evi varmış..onu göstereceklermiş.. çocuk utanıyor..hem de çok utanıyor..görünmeyen biri görünmeyen bişey atıyor.. evi çadır-otağmış..karanlığa bir ağ misali atılan şey ipten bir piramite dönüşüyor..insanlar çığlıklar atıyor hayretten..bazı kişileri kapsıyor, bazılarını kapsamıyor.. en büyük piramit misali devasa..dikey üçgenin sadece yatay ipten paralel hatları var..buna kimse tırmanamazmış..çocuğun evi olduğu için ancak o..oooo ..one.incecik ve gepgenç bir çocuk çadırına atlayarak  bir örümcek misali hızla piramidin en ucuna dek bir anda tırmanıyor ve gülüyor…gözlerimizi açıyoruz..evlerin en zayıf ve çürüğü örümceğin evidir ayetini düşünmeye başlıyoruz..o en çürük ev.. fakat ağına takılan canlıları sarıp sarmalayarak avlayan da o..en kaliteli uçak çelik halatları,kurşun geçirmez yelekler,ameliyat iplikleri de ondan..anlaşılmaz tabii..neyse..hayal işte..bu akşam beraat  kandili gecesi…


Hurşidimden Mürşidime bir tutinin güncesi:Sevdiğiimm..her şeyim..tüm yazdıklarım bu yazacaklarıma giriş içindi bill istedim…şimdi yapacağım şey benim için çok ağır..olabildiğimce komik,deli dolu ve berbat olmaya çalışacağım tamam mı?eğer bu tür davranmazsam bu işi yapamam biliyorsun değil mi?beni kendimden ve Senden- herkesten koru..sakın hiçbir şeyime kızma lütfen..çünkü biliyorum ki çok ağlayacağım…şimdi  başlıyoruz..

Levheşim için.. geriye döneyim..bundan sanırım iki buçuk sene evvel..tektaşa yeni bir hoca gelmiş.. hocası getirmiş..Haybabam ve hocası ne kadar ısrar ederse etsin asla kürsüye çıkmayan ve konuşmayan biri.. Haybabam  hocasını alıp odadan çıkınca anlaşılıyor ki o  edebinden onların yanında konuşmuyormuş..anlatmaya başlıyor..çook çekingen..bu sınıf ise acaip ötesi,yere göğe sığamıyor  bildiğin gibi..onu bilerek ,özel istek üzerine, tektaşı yere indirsin diye getirmişler aslında.. şeriatsız hakikat kimseye fayda vermiyor, aksine zarar veriyordu..tüm ilimler sadece Allah’ı öğrenmek için yaratılmış aracı kurumlardı vesselam..akılla sadece yaraTılmışlık  hudutları içini bilip öğrenebilirdim ama gönülle  tasavvufu.. tabii..aşkı..


çocuk;asla uçurtmayan,uçanı  paaat diye aşağı çeken bir  Arabi Hocadan anlatan, tam karşısındaki hocaya aniden  sordu:ben sizde 8 sene sonra Arabi Hocamı görebilecek miyim?hoca şok oldu
J..ne dediğini yada diyemediğini hatırlıyorum tabiiJ..neden öyle bir soruyu sorduğumu çook düşündüm aslında..bilmiyorum..bilmek istemiyorum belki de ..neyse..sonra..ben hocamın bizi yere sımsıkı sağlam ayaklarla bastıran sohbetlerini, uçurup kaçıran sohbetlerden daha fazla sevmeye bile başladım..bazen çok ağır oluyor ama olsun..hayal gücümü zonklatıp yüksek irtifa yaptırtıyor..:)..ilk başta sınıf isyan halindeydi.. takunyalı camiiden J gidenler bile oldu..ama kalan sağlar gerçekten sağlam oldu..çok daha farklı kesimlerden gittikçe artan bir profil oluştu.. hocamızın bahtı da her geçen  gün  açıldıkça açıldı..ilerde bizi terk etme ihtimali bile olabilir yaniJ..

O’na bir gün aynı yolda yürüyeceğimizi ve O’nu çocuğum gibi hissettiğimi bile ne yazık ki söylemiş olmuşum ki, unutmamış, hatırlatıp duruyor Sevdiğim..yaaa.. ben neden çenemi tutamıyorum ki..işte..been,  O’ndan  iki yaş büyükmüşüm.. ikimizde seratanız..ve nakkaşız..O koyu bir nakkaş ..kurallara kesin bağlı..benim yapamadığım şey yanii..belki de O’nu bu yüzden seviyorum.:)çünkü ben kendimde olmadığı müddetçe disiplin severimdirJ..O’da disiplinli..ikimizin de Evvel Zamanları gitti..O, bunun acısını yeni yeni anladı ve o boşluğu doldurmayı şimdi en şiddetli halde istiyor..yani sıra O’nda..benim harflerden mana çıkartıp masal yazmama çıldırıyor..sistem demeyecekmişim emir demeliymişim ..vb. hep itiraz makamında..:)ve ikimizde  korkunç derecede eve –kendi başımıza kalmaya-sakinliğe düşkünüz tabii..ikimizde hatırlamaları sesli yapamıyoruz..ben bazen –sala da eşlik ettiğinde -kendimi kontrol edemediğimden, ayağa kalkıp çook yavaş salınabiliyorum o kadar… hocamınsa sesli hatırlayışlarda ,eşlik edemediğinden dolayı , sıkıntısı her halinden anlaşılırJ...

henüz hiçbir kitabını okuyamadım ne yazık ki..buna kızamaz çünkü Evvel Zamanımdan beri çok az kitap okuyabiliyorum.. okuduklarımda yeni değil.. üstelik, geçmişteki birkaç büyüğü tekrar edebiliyorum..ama canlısı dururken şerhini de okumayı istemem  tabii..


ben canlı kitap severlerdenim..
O’nu seyrederek öğrenebilirim..

benim Din-i  Kitab-ı Levhi Mahfuzum O…

O’na bakarak Zamanı öğrenebilirim..
seyri akışı O’nu dinleyerek çözebilirim..
O’nun sözleri nefesinden hayat-ı fiil bulur
ve ben O  fiilleri takip ederim  ..yazarımm..yaşarımm..

ve günler ,aylar, seneler geçti..çocuk yeni bir mekana taşındı.. hayalindeki gibi yeni evinde yaşayamadan bir sefere çıktı..balık tutmayı öğrenecekti ya hanii..hangi balığı?tabii ki daha evvelden avlanmış ve avucuna konan  teslim olmuş balığıJ…yaniii..Sevdiğim..altın ceviz birazda bu mu yoksa..her işi kolaylaştıran da Sensin ya hani..ben sadece gibi- gibi yapacağım ya haniiJ..neyse ..olsun..ben zaten balık tutmak istemiyorum ki..umurumda bile değil..hem balık avı vakti bile değil üstelik..ölü sezonJ..ben sadece Seni istiyorum..bu şeyleri de bunu anlatabilmek için yazmaya çalışıyorum ya zaten..

köy..hoca:”beni neden ret edip rüyalarından çıkarttın.. ne güzel gidiyordu..sen benden vazgeçince, istemeyince her şey durdu..öyle yapma”..çocuk:görmediniz mi ne hale geldi..beni kıskandırdınız.. hoca:”yapma”..çocuk:gözleri dolu :evet..beni kıskandırırsanız öyle olur..şimdi size birde aşk gelirse, o zaman bizim halimiz acep  ne olur..O, bize yine “kulum” der mi ki?....hiç birimiz sizin yanınıza bile yaklaşamayız.. biz sizle -çocuk ve İbnül Rüşd gibiyiz..biri görüyor, diğeri onun gördüklerinin  anlamını biliyor..hoca:”ne yani bende ilim var sende de aşk mı ?”diğer çocuk:hocam size akademisyen dediJJ…çocuk:hayır..bende hiçbiri yok..sizde ikisi de olunca biz ne olacağız…


Ya Rabbim canım yanıyor..içimdekileri söyleyemiyorum Sevdiğim.. biliyorum ki olan olacak.. OLDUDA..ben kimim ki..işte. hayal..hoca duruyor ..aradan zaman geçiyor ve diyor ki:”aslında kıskanmakta haklısın..bizim aramızda gayet güzel şeyler oluyor…beni reddetme” ..çocuk ağlamaklı:benim nasıl acı çekeceğimi biliyor musunuz, dayanamayıp ağladığımda beni dinleyecek misiniz?..derinleşen hoca:benim bu konuda kabiliyetim yok.. ama inan ağladığında seni dinlerim..yapabildiğim her şeyi de yaparım.. şimdi ağlıyorum ve beni dinleyen yoookk..çocuk:düşüneceğim…bak ben başladığımda şunları şunları yaşadım size bunlar olsun istemiyorum.. gerçi herkese aynı şey olmaz, o benim imtihanımdı..benim için özel tasarımdı..sizinki başkadır.. benim kadar canınız yansın da istemiyorum.. anlatılan başlıkları dinleyen hoca:ben vazgeçtim .. ben  ondan vazgeçemem.. istemiyorum.. kalsın.. yazma o zaman diyor..


sonra …kardeşi ve hoca yine başlıyorlar..sen bize ne görürsen ,ne duyarsan direk- hiç yorum yapmadan anlatacaksın..senin vazifen bu..sen çok yorum yapıyorsun..hayatları şerhi yorum olanlar bana bunu söylüyorlar  Sevdiğim
J…bende onları Sana yorumluyorum işte… çocuk:size hayalimde çıktım erik dalına  dersim verilmişti.. söylediğim halde bana anlatmadınız ve bir hafta sonra ders başkasına geçti..sonra altın ceviz..hoca:bilmiyordum hiç duymadım..ama birkaç gün sonra içinden Hızır geçen adam gelip anlattı:kardeşi ve hoca:” anlat neymiş “ diye ısrar ediyorlar..görmen lazımdı ..çocuk söylüyor..Ya Rabbim bunlar hep aynı..şöyle dediler..hoca:”bu bilgi değil..sen gerçeği öğrenmemişsin ..buna yorum denir..bilgi başka bir şeydir”..kardeşi de aynen..gene sohbet ediyorlar..imtihanlar hocayı zorluyor..karar verip vermeyeceğini bilemiyor misali..hoca:”ben ondan vazgeçemem”..çocuk:zaten gerçek imtihan o..ihlas suresini canlı yaşamak istemez misiniz..kendiniz bile size ait değilsiniz ki zaten..çookk  acılı ama sonra çok keyifli..inanılmaz zevkli..alışınca vazgeçemiyorsunuz..hoca düşünüyor derinn derin:”belki de yaşamışımdır ,bilmiyorum..ama seyr-ü sülük yarım kaldı ya o yüzden.. devam etmem lazım  ..ben aslında onların olmadığını da  biliyorum ..tamam ..sakın vazgeçme ..sen masalı yaz”..çocuk:ben bişey düşündüm hocam eğer olursa onu yapacağım..


Sevdiğimmmm..eğer benim minicik bir hatırım varsa lüüütfeeenn.. hocamın canı yanmasın..ailesiyle asla imtihan olmasın.. sağlıklarıyla da..onun maddeyle işi -zoru zaten yok..o manen çok cömert..ondan ve başkalarından oku kopyalama ile ayda bir kitap yazanlar bile var…hatta onun kızmayacağını bildiklerinden; kopyala yapıştır  daha kolay olur diye, direk yazdıklarını yazar yazmaz kendilerine postalamasını bile rica etmişler....sanatım için böyle hayali şeyler yazabilmem lazım, çünkü, bu bir masal..inanan yookk  zaten..Sevdiğimm..ben onu acıtan şeyi biliyorum bak.. şeriata uymayanlar,sahtekarlar,…,birde benim harflerden ve kelimelerden acaip anlamlar üretip, onlarla hayal kurup, varmış gibi konuşmamJ… hoca:”olmazz efendimm ,yapamazsınızzz, harflerle öyle şeyler bulamazsınız, aslaaa, aslaaa, hayır sakın söylemeee”.. çocuk:hocam  ilk önce böyle ben gibi harf ve kelimelerle anlamlar bulup kabul etmeyi öğreneceksiniz..her türlü öğrenilebildiğini de ..hoca:”sen çok hayalperestsin..acaip hayaller üretiyorsun….öyle olmaz…asla”..

Sevdiğim..Sen- hocamla sahte yol kesenleri rondola inşallah.. şöhret,makam,taç,hırka,post,tost peşinde koşan,hiç acımadan başkalarının canını yakanları,manevi hayatlarını düzeltecekken, her iki dünyasını da zindan eden vampirleri yok et ve aminnnn..

(sevgili hocam okurken öğreneceğiniz gizli dileğim buydu ..size kolay gelsin inşallah ve amin
J…bunu insanlık adına Allah için  Allahla yapın İnşaAllah ve aminnn..)

sabah hoca :rüya gördün mü? çocuk:evet   …..  soru sorduğum için çok kızgındı..hoca:bana kızmamıştır..çocuk:size değildi. cevap veremeyeceğini bildiğim halde, neden soruyorum, hala anlamıyorum ..kendime kızıyorum ben…ya siz? ..hoca:”ben nerdeyse uyumadım..zor bir geceydi.. düşündüm.. senin altın cevizi buldum bak”…. o söylüyor..altının ve cevizin Arabi Hocamca anlamını söylüyor ki, ikisi de aynı..”sen kimseye öğrenmek istediklerini  sorma artık..satürn içinde araştıracağım “diyor.. çocuk: ee..masala yazayım mı ,vazgeçtiniz mi?..hoca:”yazz”.. çocuk:tamam .işlem başlıyor..geri dönemezsiniz artık..biliyorsunuz ki herkes sizi istiyorJ..şimdi İstanbul’a giderken dikkat edin tamam mı?bir anda gidebilirsiniz..hoca:”ne yapayım?”J..içinizden O’nu davet edin … zaten O sizi çoktan aldı..kimse size bişey yapamaz..siz kendiniz gitmiş gibi olacaksınız şimdiJ..

ertesi sabah..çocuk:hocam nasıl gittiniz..hoca:temiziz  inşallahJ..ertesi öğlen..hakim:ya ne oldu, dün  bir uyudum tam 24 saat sonra kalktım..rehberde öyleymiş..ne oldu anlamadık..çocuk: … …  hakim:onların ikisi de bana emanetti, haberleri yok..temizmiş..o öyle sansın diyorJ…çocuk:sorularına  inatla ters cevap verilişinden dem vuruyor..onlardan duyup- yaşayarak öğrendiklerimizi ,biz söyleyince neden hep ret edip, bin bir değişik hale sokup, aynı şeyi anlatıp, bak, bu benimkii doğru diyorlar, neden?neden hep cemden bahsedip ayrılıklar çıkartıyorlar?..neden  kendi emsali birini görünce yanındakilerle bölünüp kırgınlıklar yaratıyorlar?..bize neden örnek olmuyorlar?….. tevazudan anlatıyorlar ..onlardaki kibir kimsede yok mesela..….. hakim:ikisi bir  kişi-söyle onlar hiç böyle şey yapıyorlar mı? yapmazlarrrr.!!. onlar başka…gerçek sahip çook nadir gelir..onların arasındakiler emanetçilerdir..  işte ..bazen emaneti kendi malı sananlar –sahiplenenler oluyor..kii, genelde öyle olabiliyor..işte böyle davranıyorlar..gerçek sahip gelene dek tasarrufat  emanetçilerle devam eder..o yüzden..


çocuk:hakim bak, ne diyeceğim..şimdi sende çook değerli bişi olsa..ama bunu en yakının dahi olsa kimseye veremesen.. hatta anlatamasan..öyle değerli ki..kıyamazsın.. ve canın çoook yanar.ve bilirsin ki; bir kimse böyle bir şeye sahip olsa, bir başkasına asla vermez….ama sende o ilim yok..öğrenme olasılığında yok..ama o ilime sahip olacak kabiliyette biri var diyelim..ve bu emaneti ona vermek istesen sen ne yapardın....mesela ,her şeyi herkese veriyorum diye Haybabam bana çok kızardı.. hakim: kimseye vermezdim tabii..ama sana verilmiş bişeyse  buna sen karar vermelisin..için ne diyorsa  yap..hata yapmazsın..yaptırtmazlar..ama bekle..hemen verme..sonra karar ver..yavaş yavaş..ve hepsini de verme..bir  ucu sende olsun..sen kontrol et…diğeri… sorularına yapılan şeye sakın alınma..onlar şahsa öyle şey yapmazlar..sistemi korumakla yükümlüler.. onun için öyle davranıyorlar..alınma sakın..

Sevdiğimm..”ben hiçbir şeyi istemiyorum..hepsini Siz alın ..ben Sadece Sizi Sevmek İstiyorum” diyene..söylenenler vardı ya hanii..işte o gece..hani Sevdiğim , mesnevide “padişah cariye hikayesinde” son sahne var ya..ölmek üzere olan kuyumcu “beni neden zehirlediniz ,sanki karnımda misk var “diyor ya….bugün insanlar batın-iç-karın manasından habersiz , sadece maddi organlarla tasavvuf yapıyorlar ne yazık ki..800 yy önceki mana ilmi bugün yok..anlıyorsun değil mi.?yani benim anlayamadığım ve artık anlamak istediğim manayı ..Sevdiğim soruyorum?!!!!!...işte o gece…  gelenler  tam tersi dairevi  ile alındı..ben anladım..ama  Sana söylemediğim…sonra onlardan yine geldiğiydi J…..ne kadar verirsen o kadar alırsın ya belki de ondandır….


Büyük Efendim hz. HalilurRahman’ ın manasından dolayı böyle olduğunu biliyorum..ve aldığımı anladığım-zannettiğim her şeyi de vermem gerektiğini de…ama o Ahmed Kuddusi hz kitabını okurken daldığımda, beyaz kumlardan çıkıp gelen, o beyaz harmanili gri mavi gözleri gözlerime giren adamdan sonra..almadan vermem ve olmayanı istemem konusunda ikaz edilmem neydi peki?Sevdiğim…tüm bunları Sana yazdım..çünkü ben hiçbir şey yapmayacaktım ya hanii..Sadece Seni Sevecektim..her şeyi Sen yapacaktın..ben kendi kendime öyle anlaşma yapmıştım hani….işte şimdi Sen, benimde düşüncelerimi madden görmüş oldun..artık Sen bildiğini yap..ama hocamı sakın üzme..o Seni  dile getiremeyeceği derecede şiddetle çook seviyor..lütfen,beni sakın kıskandırma..zaten geçen bir  hikaye duydum..soru sorması için zorlanan soru sorduğunda ona anlatılan şeydi..ve anladı ki yine aldatılmış..kıskanıp ağladım sadece, o kadar.. yine olacak ve yine ve yine..ben baştan  g-kaybedenlerdenimJ….

iyi ki beni andın ve iyi ki bu aleme doğdum..hayali bile güzel ..düşün birde, gerçeği kim bilir nasıl vazgeçilmezdir..ve iyi ki Seni tanıdım..en büyük hediyem Sana masal yazmak..bunu ölene dek kimseye  vermemek  isterdim…SENİ SEVİYORUMMM..
nur cihan
17 .7. 2011
nuralem7@hotmail.com