23 Temmuz 2014 Çarşamba

30 (O’tuz) KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI MASALI 5


30 (O’tuz)  KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI  MASALI  5

*   Turûku Âliye ye  ……
Sen bugün ağlayan ve yansıyan kadınsın içine çek!

“İbrahim'in milletinden, kendine kıyan beyinsizden başka kim yüz çevirir? Biz onu dünyada seçkin birisi yaptık, hiç şüphesiz o, ahirette de iyilerden biridir.”
2/BAKARA-130


Turûku Âliye ; yetkili  mührünü, artık içi ve anlamı boşaltılmış olan Devlet-i Âli Osmanoğulları’ n dan alıp, 
yeni TC. devrine geçtiğinde, yine aynı  Turûku Âli olarak, hilafetini de manada askıya aldı... ve madde de,  halifelik  YÜCE  TÜRK MİLLETİ'NE VERİLDİ.. yani şuan da bu fitne fesat –mürted halkın her biri, ferd ferd-birey birey-tek tek , en büyük emanet olan hilafetin  tek sahibidir. ne yazık ki ne bu emanetin farkında, ne kullanmasını biliyor ,nede yetkin makamda olduğunun idrakinde. kim bilir artık gerçek, teslim olarak söz dinleyen ve selamete erenlerin mumla arandığı-mürtedler döneminde olduğumuzdan dolayı, belki de, halkın da yetkin halifelik mana içereği  boşaltılmıştır..   inşallah, kim olduğumuzun, nasıl bir ümmet= millet olduğumuzun yakında farkına varır ve uyanır - DİRİLİRİZ..amiinn..

Sümer’ de Uluk Türük : Şaman ruhu ve atalar ruhu olarak bilinen varlık. En büyük koruyucu ruhlardan biridir. Ulu Türk demektir..



2-BAKARA:255 –AYETEL KÜRSÜ;
Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek O'na bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür.



8 Mayıs 2011 Cumartesi…. bir el oluşmaya başladı.. bebek eli,sonra çocuk,genç,büyük,yaşlı ve kuvvetli.. o upuzun, güçlü parmaklar şir pençeye dönüştü.. ve uyudum………bir dükkanın önünde harika renklerde elbiseler var ..en üstte yeşil.. eteğinde renkler.. içerideyiz.. bebek eşyaları satıyor. o elbise kırk beden.. ama bana göre.. nasıl olur ?”yan tarafa gidin” deniyor.. anneler için orasıymış.. sonra.. sadece sessiz ve görüntüsüz anlayış.. dükkan sahibesi o kibar kişi, sabaha dek eşine kırbaçla işkence edip, onu inim inim inletiyor .. canım nasıl yanıyor o sesi duydukça anlatamam Sevdiğim.. sonra o inleyen ses diyor ki çocuğa anlam olarak: ”o dükkan sahibesi de, dükkan ve içindekilerde, o işkence gören eş de ve tüüm bunları sana göstererek öğreten öğretmeninde benim.. hepsi benim.. ben …… ım ….”sen altın cevizi iste” diyor  en sonunda..

*ve ertesi gece bir an ..koskocaman, kapkalın ortadan ikiye  açılmış bir kitap göğsümün üzerinde  beliriyor..o göğsüme açılan  iki sayfanın üzerine pençeleriyle  yeleli bir aslan çıkmış öyle bakıyor. çok güzeldi…

“Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer. Nihayet yeryüzü zinetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz. İşte iyi düşünecek kavimler için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.10/YÛNUS-24



SAHİBİM EFENDİM  ,ÖĞRETENİM ,HA’MİM’E  … “ ..  
kulundan “

Dünya’nın bir anlamı da aşağılikistan mış.
dünya kötü bir yer olduğundan değildir bu mana; insanın 5’er-beşerlikte kalıp, tefekkürleriyle varamadığı manayı fiilere dökemeyişindendir ..hepimizin sureti insan suretinde olsa da; kıyametimiz kopup öldüğümüzde, diğer alemde yerden aynı birer bitki gibi tekrar bittiğimizde, o, hakiki insanlığını dünya platformunda bulamamış olanlar var ya !! işte onlar yerde debelenen ve vücudunu en güzel surette inşa edememiş dabbetül arzlar olarak tezahür edecek olanlardır.. buda arz semasının yani dünyanın bir tekamüller sahası olduğunu bize anlatır… şuan ki varlık –vücûd bulma diyarı olan dünyamızdaki her şey bir illüzyon-sanallıksa, bunu ebedi vücûda getirecek olanlar da yine bizleriz. burası imtihan dünyası ve kendini gelecekte var edebilmek adına gelecek inşa edebilme yeridir.

KÛN FEYEKÛN sırrına burada erdin erdin ,yoksa daha çok beklersin!..

Sevgiliyi burada bulup, Cemali burada seyrettin seyrettin, yoksa öbür tarafta avucunu yalarsın !!

aşk kapıyı çalmaz
 
ve hiç çalmadı çalmayacak da..
aşka kapı olmaz.
aşk adamın adını eşiğine yazdırıncaya dek aşkla sobeler...
ebeleyen de hep aşk olur sadece
..

Allah Teâlâ’nın kulum deyip seçtiğine verdiği gönlün sırrı aşkı burada tattın, bildin ,anladın.. yoksa ölünce bu sırra eremezsin! o aşk sana nasıl verildi ise, onun koruyucu bekçiliği de verene aittir. sen kendini boşuna helak etme! Hak etmediğin ve kaldıramadığında sırtından yükünü alacak olanda O’dur..insanlar hasetleri ile senin göğsünü kabz etseler ve sihirlerle senin omurlarına düğümler üfürseler dahi, senin göğsünü bu haset ateşinden muhafaza edecek yine O’dur..SENİ KORKUTANLAR VARYA , ALLAH ONLARIN KALPLERİNE YAKINDA NASIL KORKU SALAR  BAK , SEYRET!!



O ALLAH ki; sana aşk verdiğinde o aşkı terennüm edeceğin adresi de sana verir. sen bilmezsin ama ruhun o adresi bilir , bulur ve vücudunu sürükleye sürükleye o seyredeceği cemali surete seni götürür, kendi eliyle, kendi tabutu bedeni-nefsini O’na  teslim eder.

Ruhlar da aşık olur. sadece tenler  değil..sadece nefisler değil.. RUHLAR DA AŞIK OLUR. ruhsal aşk çok güçlüdür.sınır tanımaz. o Rabbinin emrindendir. emindir. güvenlidir. has kuldur. terbiye edicidir. candır. nefesdir. Her şeyin aslıdır. kim ona karşı gelir ve dayanabilir ki?.kimse.aşk padişahı dücihandır..her afet –her şeytan gelir ve sadece aşk’ın önünde diz çöküp baş keser..



O beşerin sureti gibi bozulup dağılıcı değildir.o güzelliklerin kaynağı nurun ala nurdur. o ruh, nereye nüfus etse, o aşk kesilir ve güzelleşir. İçi anlamsız ve boşken, içi dolar kelam-ı kibarların kaynadığı kevser o olur.. dünyevi her güzellik o ruhun ışığı olmadığında kapkaranlık ve çirkindir. kişi bir defa dahi gerçek güzeli görse, anlasa, bulup bilse, bir daha hiçbir zaman dünyada güzel ve maddi ilimde yetkin makam sanılan ucubelere tamah etmez. sadece ruhsal ışığı olan o pırıl pırıl simaları arar ve onlarla dost olmak ister, diğerlerinden hep kaçar, hep kaçar..onlar gayya kuyusu misalidir. Paçasından- eteğinden tuttuğunu, haset –vesvese ateşi ile görünmeden sürekli yakar yakarlar. bu haset kişiler yaradılış unsuru olan ateşi, nâr ehlidir. dünyada da haset ateşiyle yanar, ahirette de haset cehenneminde yanarlar.. kendi elleriyle yaptıkları düğümlerine üfürdükleri ipleri omurlarından boyunlarına bukağı- kıvrılan yılanlar misalidir. içlerinde huzur yoktur onların. içlerinde barış ve teslimiyet olmayan da, teslim olarak Müslüman olup, selam selam cennetine- esenliğe ermiş olanlardan değillerdir..

56-VAKİA:26 - Duydukları söz, yalnız "selam", "selam" dır.





verilenlerin hiçbirinin sana ait olmadığını görerek anladığın için, hiçbir şeye sahip çıkamayacağını da kavradın değil mi?.. “buda benimdir, bendendir” diyenlerin, bu güzel anlamları görüp yaşamamış, oradaki buradaki evliya nutuklarından ilimleri çalanlar olduğunu artık  belle!! O şeyleri sabah akşam  neden okuyorlar ve onların  ilimleriyle havadan şöhret ve para –makam kazanıyorlar.. dünya kürsülerini nasıl işgal ediyorlar sanıyorsunuz..


maşuk sürekli “sadece aşk, aşk var” der. karşılıklıdır der. gönül işidir , cinsiyetsizdir, aşksız meşk olmaz derde der.
ve talipler öyle kışkırtılarak aşktan çılgına çevrilir ki, hepsi birden veya tek tek kapıya hücum etse dahi, içeriye sadece en istenen-asıl o tek bir kişi girebilir..diğer aşk kazazedelerininse  kanatlarının kan izleri kapıdan aşağıya süzülür.. ve oradaki hasetçi gözlerin tümü, kıskançlıktan çılgına dönmüş zafer çığlıkları ile  o kan izlerinde dolaşırlar, ellerini batırdıkları o kanla yüzlerine abdest alırlar..kulaktan kulağa fısıltıların uğultu fitnesi alemi hastalandırır..


Bazı kişilerin nefesi bile hastalık yapar.bu tür kişilerin olduğu yerde nefes dahi alma ve oradan uzaklaşmaya bak, ondan kaç!! Onlardaki haset , ruhu dahi yakmaya çalışan negatif nâri etkidedir ki, o zavallı kişi elleriyle yüzünü kapatmak ve onların nefesinden otomatikman kendini korumak ister.... bazı kişilerin bakışı adamı öldürür.


bazı kişilerin nefesi hikmet incisidir, ilmü ledündür, adamı diriltir.o hu nefeslidir.bazı kişinin bakışı kûnfeyekûn dur..insanı hem kâbz hem bâst eder ve her halde yeni yeniden öldürüp diriltir..



“Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Peygamber'e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygamber'e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûr'a (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.” 7/A'RÂF-157


HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ
 

CİM…
harf değeri 3-maddi dünya bedeni..aşağı aleme iniş.. ama bu inişte yukarı aleme ait ne varsa CİM’ in karnında- batınında saklanmıştır… insanın maddi bedeni yüzünden dünyasal ihtiyaçlara gereksinim duyup, bunun için çalışıp kazanması misali.. dünya-cihan-acun-cihannûmâ..cin-can-canan..

CİM Harf değeri 3( BEŞERİYE).. İŞTE MADDİ SACAYAK.. güneşin ay ile vuslatından aşağılıkistan CİHAN-I dünya evladı oluşur..ve soyut su içinde görünmeyen bir el ile döndürülen  ona şöyle denir: ”eşsiz mavi inci.. cihaaann .. cihaaann..içindeki ışık dışarı sızan”.. ve bu dünyevi maddi yaşam evimizde, aynı diğer her şey gibi, soyut bir su denizinde dönerek yüzmektedir..


Cim harfi 
ayrıca: maddi beşer cinni LATİF VE LATİFELERimizin  tümünün “inin oradan aşağı denilerek” aşağı indirilip, kendilerine bir kelime =harf üflenerek” birer benlik=nefs verilip” ZANNETTİRİLEREK imtihan dünyasına; iş,emek, özgürlük belasına müzdarib oluşumuzdur.. böylece benler, senler, cinler,canlar ,tenlere  ve ruhlara doğru hızla yola devam etmekteyiz Sevdiğim….
Sembolizm de ise CİM HARFİ şöyle anlamlara ermiş; gimel- cimel-camel: deve-köprü, ip; kalın halat.

Eski Türkler de esma ilah panteonu sözlüğünden alıntılar;
Tın: Ruh, can, nefes.
Ürüng Ayıı ToyON:  Yakutlarda, Gök Tanrı anlayışına yakın anlam ifade eden varlık. Gökler aleminde yaşayan “ayıı” adı verilen varlıkların lideridir. Eşinin adı Kün Kubey Hatun’dur. Kübey Hanım yeryüzündeki doğumlardan mesul ruhdur..
ERlik-Yerlik: Yeraltı saltanatının hakimi, bir çok farklı isimle ve özellikle anılır.
AAN ALAHçın Hatun: Ulu ana, yer ana, yer ilahesi. Yeryüzünün görüntüsü sayılan ruh.

Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!
 7/A'RÂF-40


HURŞİD’İMDEN MÜRŞİD’İME BİR TÛTİNİN GÜNCESİ

16 tammuz Çarşamba..Haybabamın yazlığı olan  köyü, 4 civarı depremle beraber, dağlardan gelen yağmur sularını denize taşıyan derenin taşmasıyla tarihinde bir ilk yaşayıp, en az bir metre suların altında kalarak bir afet yaşadı.ve ben gülümsedim Sevdiğim.boğaz taşıp Üsküdar’ı içine almamıştı. su denizden değil dağlardan denize karışarak bizim elleri basmıştı..


17 tammuz Perşembe..rüyamda( sanırım Erzurum’dayız) bir boş odadayım bir prof dr ayakta Haybabam’ı anlatıyor ve diyor ki; O Erzurum’a ne zaman gelse yağmur yağardı.herkes bunu bilirdi.sonra içi boş şeffaf bir bir su bardağını gösteriyor. bardağı elime alıyorum.. içinde  bazı yeri sarışın-açık kumral ipince ve çok uzun bir saç teli olan o bardağa  bakıyorum.. o saç teli bana aitmiş.. bardağın kenar içlerine boydan boya  kıvrımlarla yerleşmiş. dr,  şöyle diyor:”  İşte  O   ….  sensin..”

(*Sevdiğim ,biliyorsun hak etmiyorum. bu Evvel Zamanımın haber verdiğiydi .bunlar bedelleri çok ağır olan şeyler.. daha keyfi gelmeden sağanak sağanak haset rüzgarları beni vurdu bile..insan kaderinden, edeceği kulluk hizmetinden ne yazık ki kaçamıyor.. sığındığımız yerse tüm bu imtihan düzeneğinin tek sahibi. kaçacak yer mi var?!! nereye?!)


 
“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah'ın, dilediğine verdiği lütfudur. Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir.
5/MÂİDE- 54


Bugün yine
İstanbul’u sel bastı ,geçen seferki kadar olmasa da yine boğaz Üsküdar’da yola taştı.. çok tedirginim. çünkü kendimi bildiğimden beri iklimler hakkında çok hassasımdır. kutupların kayması demek ,mevsimlerin ve kıtalarla denizlerin de yer değiştirmesi demek olup, yeni takvimlerinde hazırlanmasına işarettir..yani yeni bir yaratılışla yeni bir zamana,  yaşarken devretmek..


Sevdiğim,benim hiçbir zaman cennet ve cehennemle alakalı bir ümidim bir hayalim olmadı biliyor musun ?yani bu tür şeylere hiç ilgi duymadım. ama taa çocukken dahi eğer cennete gidersem ve orada her dileğimiz olacaksa ve biz “şimdi yağmur istiyorum,şimdi kar ,şimdi şu rüzgarı” dediğimizde ve onlar olduğunda, hepimizin iklimi havası birbirine karışmadan ve kaos çıkmadan biz nasıl cennete kalabilecektik?" 
J ..işte benim çocukluğumdan beri cennet hakkında tek hayalim budur.ne komikim değil mi? evet bence de.. hatta tuhafım ..


18 tammuz Cuma..gece ve sahur İsrail hiç durmadan Gazze’yi bombalıyor.ilk defa islam alemi denen biz güya Müslüman Türkler sanırım hep birlikte dua ettik. düşün ki Sevdiğim ben dahi sâlât kılıp, son selamdan evvel durup, Rabbime niyazda bulundum.selamdan çıkınca o  diyarın Nebilerini andım..hz Meryem’i .. sonra son nefesime dek HUUUUUUUUUU diye diye  aniden kalbimin ters istikametine salınarak dönmeye başladım. huuuuuuuu. huuuuuuuuu. huuuuuuuu ve yerin dibine batsın  sahte israel  ve onun yandaşı olan … … … … … … .. dedim dedim dedim ..amin..(* ilk defa sola dönüşün anlamını sezdim. lakin söze - bilgiye dökemeyeceğim hamlıktayım).



Ben hayatımda beyaz-pembe yalan hariç asla yalan söylemedim. zaten yalan söyleyince peşinden hemen kendimi tekzip ediyorum ne yazık ki..ve pis kelimeleri sesli söyleyemediğim den dolayı da, bazı kişiler için çok istememe rağmen küfürde edemem malum..bile isteye tek kişiye zarar vermem.. canım son seviyeye dek yansa dahi, kimseye kolay kolay beddua  edemem. hayatımda belki birkaç defa bu hale gelince ettiğim bedduaları da akabinde tevbe edip, hep geri aldım.. ama ilk defa bu gece İsrail ve yukarı sömürge ülkelerine ettiğim bedduamı geri çekmedim. dün gece ,hatta  tüm hafta, ilk defa İslam alemi olarak cümleten kalben ve dili ile sözlü bir eylem yaptık ve topluca  İsrailiyata beddua ettik..


Hemen akabinde Cezayir ve Fas’ın kanıyla beslenen dul kadın anası Fransa’da ilk Müslüman eylemi başladı.biliyorsun onların kehanetine göre Cezayir ve Fas’lıların isyanı Paris’i yakıp kül edecek ve Fransa bitecek .bu terör tüm Avrupa’yı saracak.  bu kehanet yavaş yavaş gerçekleşiyor..  çünkü artık sınır limit bitti.senelerdir ektikleri terör tohumları öyle dal budak saldı ki, şimdi de pkk çocukları dahil ,tüm terör veletleri Fransa analarına dönüş yoluna çıktılar.. analarını aşırı sevgiyle boğup öldürecekler..  inşallah ve aminn..


TÂ-HÂ / 111. O gün bütün yüzler, Her şeyi ayakta tutan Mutlak Dirinin huzurunda saygıyla eğilir ve zaten zulüm yüklenen kimse ise hüsrana uğramıştır……


21 tammuz pazartesi..sabah rüyamda bir yerdeydim; çatıdaki dairevi siyah boşluğa çok güzel mavi renkli bir ahşap merdiven dayanmıştı..yukarı çıkmak istedim ama merdiven yana kaymış ve en alt basamağında sorun vardı... ikisini de düzeltip çıkmaya başladım.bu okuldaki küçük çocuklara yemek vermem lazımmış..

bu Ramazan ayı son derece trajik celalli geçtiğinden hiç iftar daveti vermedim ve Haybabam için düzenlenen iftarların dışında bir yere gitmedim.böyle fitne zamanlarında evden çıkmayıp, ahalinin fitnesine karışmamak lazım diye düşündüm. üstelik Müslümanlar soykırıma uğratılırken, hiçbirimizin ne iftar eğlencesine,ne kadir gecesi kutlamaya, nede bayram neşesine hakkımız olmadığına da kalben inanıyorum.. MÜRTEDLİK VE SONUÇLARINA KATLANMA  DEVRİNDEYDİK. .ALLAH'IN SOPASI NEDEN İSRAİL DİYE, NEDENSE KİMSE KENDİSİNE SORMUYOR ?


çünkü bizler, İSLAMIN ANLAMI OLAN “TESLİM OLARAK SELAMETE-HUZUR VE BARIŞA GİREN MÜSLÜMANLAR” denen ayetteki Müslümlerden değildik.. o halde kutlayacak bir şeyi hak etmiyoruz!!.. Allahımızın dinini ne derece rezil ve kalbi kırık hale getirdik.. hepimizin utançla ağlaması gereken zamanlardayız.. ne kutlaması!!! hepimiz fitne fesat ,mürted münafık Yahudi meşrebimiz için ağlama duvarına gidip, dövüne dövüne ağlamalıyız .. çünkü tek hak ettiğimiz kutlama, tekrar atalarımızın kan dökücülüğüne dönme mürtedliğimizdir..



Sevdiğim,geçen Haybabam için verilen bir romen kardeşlerin yaşadığı sokak iftarındaydık.. çok hoştu.. her şey sımsıcak dostçaydı.kalbim ısındı..ve bu gecede yine Haybabamın dostlarından bir irfan mektebindeyiz. burada sınıf ayrımı,  has oda haricinde yok.herkes derviş. tüm sofralar dolmuştu ve bana kalan tek yer kapıda bekleyen dilencilerin olduğu en dipteki,en son  sofra idi..gülümsedim .. onların başına oturdum,çünkü bende kapıda dilenen baş dilenciydim şükürJ ..dilenciler çok ilginç. hepsi yüksek tansiyon,kalp ve şeker hastası olduğunu anlatıyor..  gülerek onları dinliyorum çünkü, sahip oldukları hastalıklar zengin hastalığı sayılıyor J..eee hangi kapıda dileniyorlar ,buda onlara çok değil!!..


bu sofra benim tek lokmada doyduğum ve diğer lokmaların boğazıma dizildiği tek sofradır mesela…her gün buraya gelsem dal gibi olacağıma tekrar inandım..5 sene sonra buraya ilk defa gelmiş olmak ve hiçbir şeyin değişmediğini görmek de hoş..burada bir hacetler kapısı var,derdi olan orada bekliyor.kim torpilliyse ve yakınsa hep sıra ona geliyor tabii.içeri alınmış biri var..ve yaşı başlı koca bir derviş bas bas kapıdakine herkese duyurarak bağırıyor; ”ben yeni umreden geldim. yirmibeş senemi bu kapıya hizmete verdim. makamım şu ve makamıma saygı isterim.bana sormadan ve ben izin vermeden hiç kimse o kapıdan asla giremez.kıdemli olan bana ,n.. makamıma saygı göstermeyi öğreneceksiniz”  derken köstür köstür ayaklarınız geri gidiyor. içinizden diyorsunuz ki “bu adam 25 senede hem de bu makamda birebir ruberu ders görmüş ve egosu ne halde. birde  “ ben kıdemli makam sahibi  dervişim” diyor. oysa ben daha kaç senelik dervişim ki ,üstelikte 50 yaşıma geliyorum.. daha 25 yıl geçse bile bu adam gibi olacaksam eğer, ben asla bu dervişliği yapamam deyip bu sevdadan vazgeçiyor ve yoldan bir an önce çıkıp bu nifaktan kurtulmak istiyorsunuz..


ilk defa dervişliğin ne kadar zor ve başarılması neredeyse imkansız olduğunu anladım.. o kapıdan içeriye, sadece ona haber verilerek geçilebileceğini?! ,o kıdemsel derviş adayından öğrendim ve çok ibret aldım, Allahıma bin şükür Sevdiğim.. iyi ki o sahneyi Allah bana yaşattı..bazı has masal çocuklarımı yolladığım zorluğa, kendim dahi beş dakika dayanamadığımdan, kendimden –egomdan-teslim olamayışımdan utanç duydum.. ve derviş olup bir kapıya kul olma hevesim-kendimdeki yüksek egosal kibrim-inadım-söz dinleyemeyen asi yapımın amansız yol vermez  imkansızlığından dolayı ,bir defa daha başlamadan  bitti..


ama yinede aklıma  Haybabamın söylediği şu söz geliyor nedense:" SİZ BİZİ SEVMEK İÇİN KENDİNİZİ ZORLAMAYIN.BİZ SİZİ SEVİYORUZ."

AYET EL KÜRSİ
22 tammuz Salı.. tektaştayız. İçinden Hızır Geçen Adam var..ona bazı son hayallerimi anlatıyorum.ve ağlayan yansıyan anlamı soruyor;”ben hep çileye mahkum edilip,sürekli etrafımdakilerin zulmüne maruz kalıp ,her daim mi ağlayacağım, neden  bu iftira-haince fitne ve  zalimlik?! ” derken ağlıyorum..İçinden Hızır Geçen Adam diyor ki : ”hayır. hep çile çekmeyeceksin!. bu bir yere dek.hep çilede kalsan hiçbir zevki olmaz ki, zaten alışırsın ve çileden saymazsın ..eskiden  gençken bende böyle başlarda çok  kırılır, perde arkasını öğrendiğim şeylerde yine de haksızlıklara tahammül edemez, parka gider hep  ağlardım … ….. ….  Bu bir safha, alışana ,öğrenene dek, sonra geçecek.“



Sevdiğim ben sıcağa dayanamadığımdan dolayı geçen yıl ve bu Ramazan’da bayağı zorlandım. birde ülkemiz ve dünyanın hali beni çok etkilediği için, inanılmaz huysuzlukta naletim biliyorsun.. bu kadar cahil ve fitne bir milletin içinde yaşadığım için çok kırgınım.. şimdi ülkemiz yeni  devre göre yeni bir idare deneyimleyecek malum.ilk defa halk kendi başkanını seçecek..ben oy vermiyorum ya hani J ..ve seçilecek olanda kendi  kaderini bildiğinden; öyle emin adımlarla ilerliyor ki, zaten onu taa başlangıçtan beri rüyalarımla takip ediyorum.. diğer aday içinse; birbirleriyle  hiç uyuşmayan ve uzun seneler nice  ayrı meşrepteyiz diye birbirlerini öldürenler-kanlı bıçaklı olanlar, ilk defa birleştiler..milletin seçeceği  tek kuvvetli aday  -lider ruhlu olanı seçtirmemek için, iğrenç  münafık beraberliğe hep birlikte  imza attılar... eğer bu koalisyon ithal aday seçilirlerse vay ülkemizdeki sen -ben kavgasının yeniden hortlamasına ve Mısır'daki hale- tekrar postallara dönüşümüze...

diğer aday ise benim açımdan en korkuncu.. geçen yıl Gap gezisine gitmiştim ya hani Sevdiğim ve döndükten birkaç gün sonra Taxim olayı patlamıştı. işte Urfa’da bize bir aşiret reis oğlu şunu anlatmıştı; “bizim burada bizleri aşiretler yönetir.biz 80 aşiretiz ..çok çocuk yaparız.kimde nüfus çoksa, o aşiretinde gücü, söz hakkı çok olur ..o yüzden de  baş o olur ”..ve sonra Diyarbakır’ın içinden otobüs bizi hızlıca geçirtmiş, sadece 20 dakika oradaki siyah taş bir kalede durmuştuk.. burası kendini TC' den bağımsız, başka bir ülke ilan etmiş ve biz Batı Türklerinden nefret ediyor gibi duruyordu. Her şeyi yabancı-ayrılıkçı-millet kavramından-ümmet kimliğinden uzak- ayrıydı.. güneydoğuda neredeyse devletimizi TC yi sayan, takan kimse yok gibiydi..


bizden bu derece nefret eden ve kendilerini Türk kabul etmeyen , görünürde hepsi Müslüman sanılsa da, hakikatte, tüüüm kadim etnik panteizmin en dibine dek yaşatıldığı bu çok inançlı gayya kuyusuna hangi akıl kendi eliyle oy verecek?!. ülkesini ve kendini paramparça edecek bu kin dolu kalplere, Emaneti  Devlet-i İdareyi,   eliyle kim teslim  edecek?! .. çok hayretle bekliyorum Sevdiğim.. ve magazinsel sahte sanatçıların çoğunun bu yöne kayık durması, benim o sahte yüzlerden, nifak tohumu saçan adı sanatçı aydınlardan daha da nefret etmemi sağlıyor, o kadar..


Hakkımızda hayırlar ve güzellikler olur inşallah.gelecek zaten her saniye gelerek gitmekte. zamanın  hiçbir suçu yok. dünyanın hiçbir suçu yok. gelen her yeni imtihan dalgasının hiçbir suçu yok. tecrübelerden, tarih tekerrürden ibarettirden hiçbir ders alamayıp, tekamül edemeyen bizlerinse “ ALLAH BİZE AKIL-İZAN VERDİĞİNDEN DOLAYI SUÇU VAR!”.. kimse kendini aklayamaz.ne ben ,ne sen, ne onlar..yeter ki Allah bizi murad etsin  ve bizi aklasın amin.



Sevdiğim başıma geleni ve örülmeye çalışan çorabı biliyorum .ama Sana,  "tesbihin bitti- sabırda bitti" mana haberimle gelip, neden hala başıma musibetler geliyor ve sürekli maddi manevi zulmediliyorum diye şikayet ettiğimde,  Sen bana;”hayır ben sana bitti demedim ki..dedim mi ? demedim.. ben bitti dediğimde bitecek “ demiştin ..hatırladın mı?

yeter Ya Rabbi !! lütfen bu fitne insanların ruhlarından, gözlerinden, kalplerinden, hislerinden bana ait tüm hatırayı sil ve beni onlarda öldür ki, huzur bulsunlar ve amiinn..
ALLAH BANA KÂFİ

9/TEVBE-129:”
Eğer yüz çevirirlerse de ki: 'Allah bana yeter; O'ndan başka tanrı yoktur, yalnız O'na güveniyorum; O büyük arşın Rabbidir.”


Sevdiğim ,
hani bir vakitler demiştin ya :"artık ağlamanı istemiyorum.o kalbe sevinç gelecek ,hep güleceksin tamam mı! "..işte şu andan itibaren, o muhteşem ruhuma yakışır hale gelebilmek için tek hedefim bu olacak inşallah..


nur cihan
23.07.2014
nuralem7@hotmail.com

14 Temmuz 2014 Pazartesi

30 (O’tuz) KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI MASALI 4


30 (O’tuz)  KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI  MASALI  4

İki kat kırmızı giyinip, yüksek Zeytin Dağında tek başına bir ZEYTİN AĞACI altında  oturan makam-ı ANNE ,makam-ı gönül için;  HAREKETE GEÇMEN İÇİN YETMEZ Mİ BU GÖNÜL KIRIKLARI , YETMEZ Mİ DÖKÜLEN GÖZYAŞLARI  YA MERYEM  as !…
rüyalarımın sahibi makamına arz-ı ricamdır…


Yüzyıllardır beklenen ÂNKÂ’nın uyanışı bu defa çok uzun sürmüştü. insanlık büyük bir hevesle beklediği foton kuşağı etkisindeki KABZ-SIKMA-TAB ETME haline girmiş FAKAT, SENELERDİR YANA YAKILA BEKLEDİĞİ O Kıyam Et =UYAN-AYAĞA KALK-DİRİL ! çağını birebir yaşadığı şuanda, ne yazık ki bakar kör, işiten sağır ,yürüyen ölü hükmündeydi…... insan denen eşref-i mahlukat, emanet-i ruh;  yeryüzünde bedenlenip –dünyevi yaşam koşullarına uyum sağlamak için yapmak zorunda olduğu   İSYAN ile NİSYAN evliliğinden  olan çocuğu  UNUTMA  ile yerde yaşamaya alışınca  ve dünyayı sahiplenince, vurabileceği en dibe de vurdu..  artık aynı ayette ki gibiydik:


“1 - Tîn'e ve Zeytun'a, 2 - Sina dağına    3 - Ve bu güvenli beldeye andolsun ki,  4 - Biz insanı en güzel biçimde yarattık. 5 - Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık.   6 - Ancak iman edip iyi işler yapanlar başka; onlar için kesintisiz bir ecir vardır.  7 - O halde sana dini ne yalanlatır?    8 - Allah, hakimlerin hakimi değil mi?  (95/TİN SURESİ)"


Tüm insanlıkta,  başlangıç  olan  topraktan yaratılma, ADEM BABA tekliği vardır…
hakikatte,  bildiğimiz  AYRI CİNSTE BİR KADIN YOKTUR….  var olan çift o tek ER’in İÇİNDEDİR.. mesela, ERLİK KADIN cinsinde çıktıysa, onun Adem’i de kendi ruhundadır.. ve ERLİK ERKEK cinsinde çıktıysa, onun Adem’i yine kendi ruhundadır… her iki cins de, kendi zıt cinsi RUHSAL EŞİNİ kendi içinde barındırır…



KİMSELERİN GÖRMEDİĞİ VE HENÜZ YARATILMAMIŞ OLAN  o Huri –Gılmanlar var ya!! onlar; elimizle işleyeceğimiz amellerimizin, bize geri dönüşürken  beden –vücûd bularak,  yine bize karışıp, bize dönmek isteyip, gözlerini sahibinden başkasına  çevirip  bakmayacak olan  o arzulu bakir-bakirelerdir .. yanii, yine kendi öz malın ve  KENDİ GELECEK amel-i iktisabı hesabından, yine sana dönen sevap yatırımlarının  HAL adına  HURİ ile GILMAN DENİR..
J ..o yüzden cennetteki Huri= Gılman hakkında konuşurken edebini takın, haddini bil!… kendinin dedikodusu ile o kadar kendini yorma, değmez…. çünkü hakikat Huri= Gılmana değişilmez. o kadar sığ ve basit olursan ancak bu yemlerle oltaya takılır, o seviyede kalırsın. 

 

YARATILMIŞ BİR ŞEY, KENDİNDEN YARATILMIŞ BİR ŞEYE TAMAH EDER Mİ?

Neden hedefin HER ŞEYİ YARATAN VE BİLEN OLMUYOR?
Neden bu derece bayağı, hayvandan daha aşağı seviyeye düştük? Bu idraksizliğin için kimseyi suçlama!.. sen öğrenmek istemedin!.. bilmeyi dilemedin!.. her pisliği öğrenmek için her haltı yaptın amma, iş Yaratan’a gelince ellerinle gözlerini kapatıp, kulaklarını mühürledin, kalbini kararttın.. üç maymunu oynadın. "DUYMADIM, GÖRMEDİM, BİLMİYORUM, mesul değilim" dedin.. SEN SUÇLUSUN.


Ne dedin hatırla:sakın bana anlatma ! öğrenmek, bilmek ,sorumlu olmak istemiyorum!.. sakın gerçeği anlatmaDEDİN DEĞİL Mİ? Dedin!! Ben bile bu cahil halimle kaç kişinin nefret ve kızgınlıkla bunu söylediğini işitip gördüm mesela. en çok da ehli takva ve şeriat olduğunu sanan at gözlüklü,  İslam’ı gösteriş için kullanan yeni yetme ,makam-mevki-süs püs-etraf desin sahipleri bunu yapıyorlar.. İslam’ ı bu derece yozlaştıran hızlandırmayı yapanlarda bunlar oldu zaten…yani etrafımızdaki  kendimizde dahil ,hemen herkes..


"Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.
 (7/A'RÂF-179)"


dikkat edelim lütfen;  bize  daima empoze edildiği gibi, O makam-ı Ademiyet-mehdi kurtarıcılar  bildiğimiz  türde erkek cinsi değildirler  … sureti kadın veya erkek gözükse de, kendi özünde ER LİK MAKAMI OLAN VAHDETİ yakalayanlar ancak  ÂNKÂ’ dır .. gerçek İNSAN KUL onlardır… Onlar her ne olursa olsun yine kendi küllerinden” KÛN “diyerek doğarlar... şu an yaşadığımız türdeki sistemin devredişi, Ânkâların yumurtalarından çıkış devridir… onlar normal ana babadan doğsa da, hakikatte ruhsal olana ait nefes çocukları şehit-şahitlerdir…bir devir biter.. yeni devir onların yüzü suyu hürmetine insanlığa tekrar sahne kurup, perdesini açar ve seyir  başlar..


ALLAH ONLARIN GÖNÜLLERİNE BAKAR. Onları kıran Yaratıcıyı incitmiş, onları sevindirense Yaratıcısını mutlu kılmış olur… bu kişiler yeryüzünün her yerine dağılmış PARATONER Hızırmeşreb VARLIKLARDIR …TÜM İŞ VE OLUŞLAR O KİŞİLERİN VÜCUDU ÜZERİNDEN YAYINLANIP YAPILIR.. bu kaldırılabilecek bir hal olmadığından, olan bitenden genelde bu kişilerinde hemen hiç haberi olmaz. onlar  Selsebil’ e ait vakıf malıdır ve ALLAH’IN MERDÜ HÜDA ABDAL MELAMET ERLERİDİR..  bizlerin hepimizin hayatta kalışı, iyiliği veya kötülüğü onların bizi sevip sevmemesine bağlıdır.... nasıl ki tüm dünyadaki gerçek  lider; hele ki İskender-i Zülkarneynlik  = çift kılıç sahibi olmakla sembollenmiş ise, bu anlamda Zülkarneyn’ le aynıdır.. .. yani, hakikatle batılı ayıracak ve bunlara nüfus edecek liderler nadirinde nadiri dünyamıza gelirler....


letaif noktaları
o vakit vazifemiz şudur ;  bizlerin kendi içlerimizde ki çift kılıçlık halimiz olan ZÜLKARNEYNLİK MESLEĞİMİZE dönerek ,kendimize  bir bakıp ,en azından onu ortaya çıkartmak için niyet edip, artık  bir adım atmamız gerekmektedir.. emeklemekten, sürünmekten hala bıkmadık mı? neden Müslüman milleti bu zilletli yaşamı ve sürünürken batılıların hakaretine maruz kalmayı bu derece seviyor.. kendimiz olmadığımız ve onların ucuz bir taklidi kaldığımız sürece, bizimle daima alay edeceklerini neden anlayamıyoruz ve kendimizi  neden sevemiyoruz?..


İNCİR ( TİN) , ZEYTİN ‘e ( sperm ile yumurta’ ya );  Ruh’a ve Nefs’e, erilliğe ve dişiliğe, EHAD’E ve VAHİDİYETE ,yaratılacak ve yaratılmışa, Kalem ile Nun’a….


SİNA DAĞINA ;
göğüslerimiz- iman tahtalarımızdaki  İNSAN OLMA YOLUNDAKİ İŞARET LEVHALARIMIZ OLAN letaif noktalarına ,sinelerimizin içinde barındırdığımız niyet ve düşüncelere ….İMANIMIZA..

VE BU GÜVENLİ BELDEYE ANDOLSUN Kİ ;  ancak kendisindeki EHAD ile VAHİDİYETİ = Ademiyet ile Havvalığı,  yani XY birliğini ,teklik ile çokluğu, yaratılmamış sûkun hali ile yaratılmışlık  çokluk kaosunu kendinde  bilen, bulan ve yaşayan O KULLARDIR ki , O’nlar  EMİN BELDELER’ dir.…




bu kişiler İNSAN-I KAM-İL denen, Adem makamındaki GÖNÜL ERLERİDİR.. onlar HAK ‘ın sevgilileri –ER RAHMAN GELİNLERİDİRLER..

onlar  meyve veren ve gölgelerinde huzurla dinlenilen, altından dört  ırmağın aktığı= şeriat, tarikat, hakikat ve marifet anlatımlarını bilip yaşayıp ,anlatıp yaşatabilen yetkin makam  cennet bahçeleridir.Onlar korunmuş ve Allah’ın hudutları içinde mahfuzlanmışlardır. .ONLARIN HAREMİNE GİREN ve onların hakkı hukukuna el uzatan, karşısında daima  onların sahibi olan gerçek Efendi’ yi bulur ..  



Şu an tüm dünyamızda gelişen teknoloji=medeniyet sandığımız çok eşyaya sahip olma lüx köleliği  hakim.. kariyer sandığımız akademik çalışmalarınsa,   insana zerrece veremediği  hakikatin bir kokusu var.. ve Yaratıcısından insana miras kalan KENDİNİ BİLME TUTKUSU, bu gün bizi bu derece hırslı hale getirdi.


başlangıçtan beri var olan ve Yaratıcımızın ilk yarattığı Adem’e ESMA İLMİNİ =TASAVVUF’
u vermesi ile başlayan KENDİNİ BİLME= HALİFE İNSAN OLMAK okulu, ne yazık ki, yüzyıllardır sekteye uğradı.ve bugün bizler, yine genetiğimizde var olan O BİLMEK AÇLIĞI İLE YÜZLEŞİYORUZ.. ama nasıl?

 
Bugün bilim ve teknoloji ile; kendince, her şeyi yeni baştan ve biçimde formlarıyla oynayarak ,sürekli eşya=isimler-sıfatlar  yaratmaya başlayan bazı dev ülkeler  
her şeyi yarattıkları halde, yeni bir dünya, yeni bir insan yaratamamanın acı hırsı içindeler.. onlar beğenmedikleri, 3.4. tür insan saydıkları ve alt dünya insanı dediklerini soykırıma uğratıyorlar… ve tüüm kuzey ülkeleri olarak, kendi dinlerinden olmayanlara  nasıl tanrılık ettiklerini ,kendi Olimpos dağlarından seyrediyorlar... emirlerinden olan paralı katil  işid ve diğer islami terör örgütü gladyatörlerine  sağ el baş parmakları ile  baş aşağıyı işaret ederek ,masum kanını döküyorlar..…daha sonra bu orta doğunun  sahte şıh- seyid  alkolik fatihlerini senenin yarısı ülkelerinde en lüx şekilde ağırlayıp, hediyeye boğuyorlar..


insanın kendi yaradılışını görememe hırsı; şeytanın, ADEM YARATILIRKEN HERKESİN SECDE ETMESİ EMRİNE ,O’NUN YARATILIŞINI GÖRMEK HEVESİ HIRSI İLE SECDE ETMEYİŞİ İLE BAŞLAR  ..

şeyTAN ‘ın fısıltı vesevese kızı HAN’NAS ile,  kendini bilme hevesi olan HAVVA’nın genetiğine geçen bu kendini bilip yaratma tutkusu, bugün beşeriyet denen insanı  esir almış durumdadır.. o şahit olduğu HAZİNE-İ GENCİ kendisi de bu dünyada yaratmak istemektedir ki, dünya durdukça var olacağı sözünü aldığından, saltanatı hiç bitmesin ister..




Bugün islam aleminin içine düştüğü bu kapkaranlık cehalet ve şükürsüz kadir kıymet bilmezlikten; başta gerçek ve sahte mürşidler ve din adamları dahil ,tüm devletin yetkilileri  ve hepimiz suçluyuz ... Gerçek mürşidler sahteleri bilip açıklamadıkları ve merdiven altında mürşitliğe izin verdikleri için suçludur…


ordu ve yönetim kademesi bizi; postalları ile çiğnemeyi bırakmamak için, halkının başına getirdiği ermeni kökenli devlet başkanı ile beraber vatana  sardığı asala ve asalanın  pkk ’ya  dönüştürülmesi ile, bugün gelinen alevi sünni, şii =işid terörü yüzünden   ilk başta tüm islam idare askeri yönetimleri veballidir… halk, cahil kalmayı seçtiği için veballidir..


halklarından nefret eden ve tek dertleri halkı bir böcek gibi görüp ,ezerek  yönetmek isteyenlerin  senelerdir üzerimizde oynadığı en bilindik oyun şudur; halk uyanmasın diye  geri zekalı ,beş para etmez,  iki şarkı söyleyip  her türde sinema çeviren medyatik kişileri her yandan gözümüze soka soka, hepimizde  ne kültür,ne edep, nede ahlak  bıraktılar…her şeyi sindirip kabul eder olduk... Dini liderler yanlarına daima dine ısınmış bu medyatik kişileri alıp kapı kapı gezip , sahneye çıktılar. hiç bir zaman ahaliden  dindar birini tercih edip onu teşhir etmediler..


gerçek emek sanatçısı olan ev hanımları horlandı aşağılandı. Gerçek bir Ev kadını olmanın her meslekten en az bir diplomalı kariyer  sahipliği olduğunu görüp bilemediler..  yaşama savaşçı sanatçısı olan emekçi babalık –ailelik mesleği horlandı aşağılandı..iyi aile evladı olmak ayıp sayıldı… bizi darmadağınık ettiler.. Müslüman Türkler’ de  en son yıkabilecekleri tek kale olan aileyi ne yazık ki artık bırakmadılar..



HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ


SE 
Harf değeri 500(HAKAYIK)
.. BE teknesinin içindeki 3 TANE NOKTA ile oluşur.. Tasavvufta 1 ve 2 rakamı yoktur..her şey  3 ile başlar..yani maddenin oluşabilmesi için daima 3 sütun,3 sacayak temeli lazımdır.SE HARFİ Tekne-i Vücudunda olan, bu 3 noktanın içinde de” Nübüvvet, Risalet ve Kulluk  NOKTALARI” birlikte vardır.. hepsi birlikte yaratımı gerçekleştirirler. Arapça 500 sayısı “0.. “yazılır ki, her şey O (hüve) İÇİNDE SIRLI VE MAHFUZDUR.. 


SE HARFİ   genetik DNA dır....yaratılışın dünya bedenine inmeden son safhasıdır.kader yazılım programı saf ayna -güneş RA çipi yansıtıcısıdır.  

SE HARFİ ;  İLİYYİN (ÂSÂ) yolu ile SİCCİN( YAN -KIVRIMLI SAPA)  YILAN-TANRISALLIK  SOY YOLUDUR.... $ HARFİ PARADIR.....SEXdir.....  sanallıktır.

  S HARFİ DAİMA; YILAN ,VESVESEVİ FISILTILAR (*Kur'an-ı Kerim  NAS SURESİ'nde insana fısıldayan   şey-TAN kızı  HAN' NAS 'tan korunma  duasını  bize verilir ),  GENETİK YOL,    ÂSÂ,  ŞİFA , YÜKSEK  TEKAMÜLLÜ  BİLGELİK,SONSUZ OLMAK LA DAİMA EŞ DEĞERDİR..             YÂR'AT IM   - şey-TAN,  HAY ' AT  dır..



“1 - De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, 2 - İnsanların hükümdârına,
3 - İnsanların ilâhına,  4 - O sinsi vesvesecinin şerrinden. 5 - O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar. 6 - Gerek cinlerden, gerek insanlardan. 114-NAS”

Tüm islam camiası olarak ;içinde bulunduğumuz  SE HARFİNİN  VESEVSEVİ FISILTILI TISLAMALARI  tecellisinden korunmak için, önden tedbir almak lazım diye düşündüm.. ALLAH HEPİMİZİN KORUSUN ve amiinn


Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Kul e'ûzü birabbinS
2- MelikinS
3- İlâhinS
4- Min şerrilvesvâsilhannâS
5- Ellezî yüvesvisü fî SudûrinnâSi
6- Minelcinneti venS


HURŞİD’İMDEN MÜRŞİD’İME BİR TÛTİNİN GÜNCESİ

merhaba Sevdiğim ve merhaba ..
sanırım Seni kızdırdım. hayallerimde yine benden  AliCemGiz üstadım gibi kaçıyorsun. ama nereye gidersen git, Sana kör kütük aşık olan ruhum, bir şekilde  bazen bana da haber veriyor değil mi?.. bir vakitler kendini teslim eden şöyle demişti: ”ama ben çok ağırım, Size zarar verebilirim”.ve karşısındaki şöyle demişti:”hayır,korkma ,sen  bana  zarar veremezsin, hiçbir şey olmayacak”.. gelenin tek şartı vardı, şımarmak ve kıskandırılmamak.. kıskançlığımızın karşılıklı olduğunu görüyor ve gittikçe daha temkinli davranıyorum Sevdiğim.. ya Sen?! Bence dikkat etmelisin..



Hayatta, Kelime-i Tevhid= HAK İLE BATILI AYIRMAK’ tan  başka bir dersi olmayan bir derviş olarak, kendimin dahi yapmadığı bu zikrin yavaş yavaş hayata geçiyor olmasından tedirginim  Sevdiğim.. iyi ki varsın ve beni gözetiyorsun. şu sıra kendimden ve hemen tüm islam denen camia insanlarından nefret ediyorum…biz bu hale nasıl geldik?!.. utanç içindeyim. biz hangi yüzle Allahımızın ve O’nun elçisi kitap= kanunlar sahibi RAsulALLAH ‘ın yüzüne bakabileceğiz bilmiyorum..


O hayran kalıp okuduğumuz ve öyle üstün özellikli olduğuna inandığımız evliyalardan, mürşidlerden filan hep soğumaya başladım.. bunların hiçbirisi mi gerçek gönül sahibi değildi ki; kalpleri incinip üzülmüyorlar ve ALLAH ONLARIN KALPLERİNE “ Sevgilim KULUM İNCİNMESİN “  DİYE NEDEN NAZAR ETMİYOR? ..


yoksa biz onların şeyh –evliya olduğunu sanarak kendimizi mi kandırıyoruz …. bunca naklen yayında Müslüman Müslümanı ALLAH ADINA KATLEDİYOR gözüküyor. yoksa hakikatte ben, o adamların hiçbirinin İslam olduğuna inanmıyorum.. ama bize, bazı devlet medyaları  onları böyle  tanıtıyor malum. bilinen o ki,  bu katillerin hemen çoğu onların dinlerinden ve paralı askerler.. ve görev gereği hangi ülkede  fitne çıkarılıp,kan dökülecekse oraya vazifeye gidiyorlar..


*BU KARTIN TEFEKKÜRÜ: kim olursa olsun ;halkının düğümlerine üfürerek ,onların yoldaki işaret duraklarında kalmasına sebep olan , onlara söylemiyle,kalemiyle ,bakışıyla en yüksek  sihri yapan, görevini ve mesleğini kötüye kullanan sahte öğreticiler-yöneticiler-sahte yol kesen haramzade mürşidler hakkındadır...onlar bizlerin omur-yollarımızdaki noktalara üfürerek yol kesip, bizi büyülerler..
***
Geçen gün, Müslüman Uygur Türklerine yapılan Çin işkencesi fotoğrafını gördüm. adamın elindeki tüm tırnakları iplerle çekilerek sökülüyordu. ve canım çok yandı Sevdiğim.  Elimden bir şey gelmediği için kendimden nefret ediyorum ( masallarım için saptadığım 15 günlük süreden bu acımdan dolayı vazgeçebildim. Elimden gelen tek şey olan bu kabiliyetimle acil yazmam gerektiğine inandığım için Sana yazıyorum.hatta öyle hızlı yazdım ki ne yazdığımdan dahi haberim yok )...  kalkıp sâlâta durayım ve geçen seferki gibi kavgamı ağlaya zırlaya edeyim diye evvela içimden geçti… bu defa boğaz Üsküdar’ı içine alır diye korktum belki ve vazgeçtim J.yani anlarsan; ”benim adım Hıdır elimden gelen budur”  ironik isyanımdır..

bu olan biteni kalbim kabul edemiyor, Allah ta olan biten her şey bizde varsa, neden kötülük ve zulmün çoooooook daha fazla olduğunu anlamak istemiyorum sanıyorum. hiç bir şey göründüğü bilindiği gibi değil denilip, uyuşturulduğumuzu düşünüyorum. “Gece Taxim’ e çık ve sabaha dek orada dur. herkesi evliya görebilirsen sen işi anladın ve evliyasın”  diyen pek çok efendi var biliyorsun.. ben onların görüşünde  hiç olmayacağım... böyle inanmıyorum... bu, işin en tepe noktasından hak etmeden bakma kolaycılığıdır. bu yüzden de, tasavvufun, bu derece ucuz kişilerce  emek vermeden ucuzlatılmasıyla,ne yazık ki  tasavvufun  hızla,  bar –pavyon masaları meşkine doğru gidişine sebep olduklarını da  görüyorum..


bir defa bu mıymıy islam Müslümanlığını iğrenç buluyorum.. bu görüş tüm peygamberlerin mesleğine hakarettir.. o zaman onca peygamber kendilerine zulmedenlere neden isyan edip, dayanamadığında beddua etti?!. neden kızını kocasından ayırdı ve aileleri bölüp savaşta birbirlerine öldürttü?!.neden karıyı kocasından ayırdı? .neden tüm peygamberlere en yakınları hiçbir insana yapılmayacak zulümleri yaptılar ve hemen çoğunu yahudiler  katlettiler..  biliyorsun en azgın millet olan İsrailoğulları ne zaman yoldan çıksalar Allah’a yalvarır, kendi içlerinden  bir peygamber ister , o peygamber gelince de daima onu ve hepsini katlederlerdi.. çünkü huyları böyle idi....

“Yüce Yaratıcının yeryüzünü kendilerine vaad ettiğini sanan ve söyleyen bu şımarık millete bu imtiyaz neden Ya RABBİ “ demek  suç mu peki? bu öyle nalet bir kavim ki, her şeyin kökü kendisi sanıyor ve diğer dinler kendilerinden çıktı deyip, tüm Hristiyan ülke devletlerini parmağında yönetiyor..


yahudiler bu güce nasıl eriştiler?.. Medine  ahalisinin hemen çoğu Mısır’dan göçmüş hakiki Karun kadar zengin Yahudilerdi. ve eski hermetik  bilgilerle beraber Yahudi tasavvufu olan kabalada yetkindiler. .en güçlü alimlerde bu bölgedeydi..   hz peygamber Efendimizin de,  de ilk başta peygamber olup olmadığını imtihan etsinler diye, Ebu Cehil tarafından Mekke’ye onlar davet edilmiş ve aldıkları cevaplarla hepsi birden Müslümanlığa geçmişlerdi. ...


işte bu yüksek kadim bilgili adamların bazısı daha sonra; Hz.Peygamber  Efendimizin tasavvuf okulu olan  ASHAB-I SUFFA ya dahil oldular ve bildikleri kadim irfani ilimlere  İslam Tasavvufunu da eklediler… SUFFA EHLİ ÖĞRENCİ DERVİŞLERİN TAMAMININ 300 lü rakamlarda olduğu söyleniyor.. bunlar zamanla dünyanın her yanına yayıldılar ve İslamı yaydılar..


böylece kadim Adem (as) esma ilminin, Hz İDRİS= thot= HERMES TASAVVUF OKULU ile sistemleşmesi ile, genele başlayan ,KENDİNİ BİLME OKULLARI tüm insanlıkla devam edegelmiştir.. bu okulları ülkemizde  olduğu gibi yasaklamak demek, insanlığı, ruhların ilacı olan bu tedrisattan mahrum bırakarak , RUHSAL AÇLIĞA MAHKUM ETMEK demektir.  insanlıktan nasibini almamış-hayvandan aşağı  hale dönmekle eş olan bu günlere gelmek demekte  olduğu çok yakında anlaşılacaktır.. devlet anlamıyor olsa da; halk işini bilip, çoktan kendine göre kapı kapı gezip, meşrebini arayıp buluyor.. tabii , birde bu gerçek var..


ve devletlerin hepsi  artık insan nesli tükeneceği korkusuyla çok yakında, kendi elleri ile tekrar insan olmayı öğretebilmek için, bu konudaki yetkin kişilere, bu irfan-kendini bilme tasavvuf okullarını kendileri açtıracaklardır…  şartlar ve gelişim buna doğru hızla gidiyor Sevdiğim.. tek sorun şu; bayağı sayıda Rasputin Efendi piyasada cirit atıyor  ve onların ayıklanması çok zor  malum.ve onlar yukarıya yakın, hizmette sınır da tanımıyorlar bilindiği gibi.. tüm kapılar ve yetkiler yavaş yavaş bu sahte olduğu yetkin makamlar tarafından en pis işlerinde dahi dibine dek bilinen, amma, kimsenin kendi ailesel  çıkarına bir şey olur diye sesini çıkaramadığı  bir durumları da var..


113-FELAK: 1 - De ki: "Ben, ağaran sabahın Rabbine sığınırım, 2 - Yarattığı şeylerin şerrinden, 3 - Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,
4 - Ve düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden, 5 - Ve hased ettiği zaman hasetçinin şerrinden.


i
şte yakında ülkemizde de bu irfani ruh kuşu kafesleri açılmasına kanunen inşallah izin verilecek. yoksa herkes mürşid kesildi maazallah.. ortalık her pisliği yapıp edip “YA HÂK” diyen sapkın dervişten geçilmiyor.ve “yapana değil, yaptırana bak!! beni hak görmediğin müddetçe şirktesin” diye de öğrendiklerinden, ortalık, “al gülüm ver gülüm “basitliği içinde.. işte duyulmuş ki ; bu baş rasputinin biri, yukarıya yakınım diye pabucumun yakını akraba yetkisi ile, kuş kafeslerinin ilk resmi kayim mürşidi olmak isteyüp, bu izni de çalarak kopartmış derlermiş.. o zaman, daha başlamadan kokuşmuş bu irfan okullarının açılma izni tabii ki red olunacaktır, değil mi Sevdiğim.. HALKI KANDIRIRSIN AMA ALLAH ‘I KANDIRMAK KOLAY DEĞİL..


İslam ahalisinin bu bayağı uçkur düşkünlüğü yüzünden
,sahip olduğu ahlakı, erdemleri, ilim ve irfanı ve  diğer her şeyini yitirmesi nasıl oldu peki? ..  ve bizim kaybederek –tüm hazinelerimizin –emanetlerimizin belli bir süreye dek devredildiği sola çalışan dervişan grubu MASONİK TARİKATLAR bu güce nasıl eriştiler?.


onlar bu güce ; Müslüman Türklerin AHİLİK KÜLTÜRÜNÜ  öğrenerek ve Kudüs’ü işgal ettikleri seneler boyunca tüm Hermetik hazinelerle sufizm okullarından geçerek ulaştılar tabii…


Ahilik teşkilatı bugün MASON TEŞKİLATI oldu ve böylece tüm dünya idaresi onların kardeşler birliğinin eline geçti.. oysa AHİ TEŞKİLATI TEKRAR ÜLKEMİZDE UYANDIRILDIĞINDA, o emanet, tekrar bize tevdi edilecek ve işler tam tersine dönecek inşallah ve aminn..
nur cihan
14.07.2014
nuralem7@hotmail.com