31 Ağustos 2014 Pazar

30 (O’tuz) KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI MASALI 8

30 (O’tuz)  KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI  MASALI  8

ibn ül vakitten EB ül VAKT’ e J..her şey Senden Sana..
Masalın çocuklarıyla hasbihâl

 MERHABA MASALIN ÇOCUKLARI nasılsınız ?
şükür bende iyiyim.. istedim ki bu  masal; masalcıyı idare edenle, masalcı, masalın çocukları arasında  bir muhabbet- tanışma olsun..çünkü sorumluluk duygum ağır basıyor. kendimi mecbur hissedip, yazdığım şeylerden vebal istemiyorum. beni anlayacağınızı umuyorum.. Sevdiğim geçimsizim, naletim bilirsin.. her ne kadar aşk-i yolumuza sekte vurduysak ta, bizimle yola devam eden pek çok yol çocuğumuz var.. anlaşmamızda; Senin dileğinle, sadece Sana hizmet edecektim, böyle ağır bir yük benim işim değil..ben kendime ve çocuklara masal anlatabilirim ama, onların yükümlülüğü  Sana ait unutma..şimdilik Sana kırgın olup yoldan sapıp çıkmış olsam da, biliyorum ki gittiğimiz yol kıldan ince, kılıçtan keskin.her an gayya kuyusuna yuvarlanabiliriz...

56/VÂKIA-41:
Ashab-i Şimal ise ne Ashab-i Şimal! (Defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara!)
74/MUDDESSİR-39:Ancak Ashab-ı Yemîn(defteri sağdan verilenler hariç)

hangisi sapmışların, hangisi ehli yeminin yolu bizler yolda giderken asla bilemeyiz. çünkü seyr halinde olan biri ancak önünü ve az bişi yanları seyredebilir. Hak & batıl, zahir & batîn,+ -, KALP & BEYİNe ait iki kanatla uçamayan kuşlar ise  daima yol simsarlarına av olur.. işte yol bu derece çetin, ateşli çalı doludur ..

Çocuklar, bazılarınız bana yazıyor,bazılarınız yazmıyor. yazanların yorumlarından biraz kaydetmek istiyorum ki, hali hastalığımızı teşhis edelim ve yazdıkça yazdıkça tedavimiz de kendisini bize sunsun. tarzımız bu. Ben kendisiyle dahi geçinemeyen, huysuz, huzursuz, ikinci bir kişiye tahammül edemeyen nalet biriyim ve yazmak çok fazla yalnızlık isteyen bir meslek malum. ehli sesli sohbet nasıl kalabalıklara ve iltifata mahkumsa ,yazmak ehlide yalnızlığa mahkumdur.. masallarımı kendimi şifalandırmak için yazıyorum.kimseyle alıp veremediğim yok. 

harflerimin canlı olduğunu, bazı çocukları kimsenin kurtaramayacağı şekilde sarıp sarmalayıp, paket haline getirip, meşrebi rehberi kimse ona yollamak üzere hazır ve nazır ettiğini de biliyorum J. eee.. çocuklarınızı zamana göre yetiştirin diye boşuna dememiş hz Ali.. işte bizimki de o hesap..eğer sizde Zaman’ın çocuğu iseniz, vazifeniz bu olacaktır vesselam..


bu masalları yazan kişi dünyamızda 47.yaşında, masallarını hiiç okumamış ve böyle şeylerden nefret eden üç çocuğun da dünyevi emanetçisidir.. kendimi bildiğimden beri içimden taşan bu şeyleri hiç kimseyle konuşamadığım,  çok ehli sohbet olmayıp, insanlardan korkup kaçan ve çok insan sevmeyen biri olduğumdan dolayı da, kendime böyle bir yol çizildiğine inanıyorum. yaklaşmak yok, sesli konuşmak yok (*telefonla konuşmaktan nefret ederim. son derece sıkıcı-başarısızımdır, lütfen talep etmeyelim
J),birbirlerimizin hayatlarımıza burnumuzu sokmak yok. tarzımız olan harflerle yazarsak eğer, harflerimizi dizişimizden, o kelime vurgularından karşımızdakini sakince okuyabiliriz.  Suret-i putsa benim için elzemdir. çünkü ben önce gören, sonra secde edenlerdenim..


masalın bazı çocukları;ben aşık olacağınız o hayal perisi kişi değilim ,yanlış adrestesiniz(beni tanısanız geçimsizliğimden fersah fersah kaçardınız).. ayrıca hakikatte benden aşık olduğum O ŞEYİ istediğinizi biliyorum. ve burnunuzu her yere sokup çıkartıp, pek çok sahte efendinin? ! nefsiyle mücadele ettiğiniz içinde artık çok yorulduğunuzu ,en güvenli sakin limanı  aradığınızı da biliyorum.. şimdilik en güvenilir efendili yerin bu masalın efendisi olduğunu, onun kervanına katılmak istediğinizi de yazdıklarınızdan öğreniyorum..istesem de istemesem de, kıskançlıktan gebere gebere senelerdir el mecbur zaten O’nu Sizle paylaşıyorum ve O sizin içinizden aradıklarını buluyor..AliCemGiz Üstadım Efendim o nefesin çocuklarını biliyor ve ait oldukları yere, birde değişik bir tarzla,  bir de böyle yolla bazılarınızı alıyor..çünkü Zamanın çocukları Zamana göre seyretmeyi seviyor. aynı ben gibi itaatte keçi kadar inat;söz dinlememe meşrebi tarikinden olup, özgür olduğunu sananlarsa masalımızın müdavimleridir J..yani bir manada gerçekten sevmeyi bilmeyenler ve aşkın tuzağına düşeceklerin av sahası bu masal otlağıdır..


her şeyimi kendisine vermemi isteyenler ;siz ve ben bu itaatsizliğimiz, isyankarlığımızla daima avucumuzu yalarız unutmayın J.. hey sen!! Ben O kişi-O ŞEY değilim biliyorsun..O zannetin ŞEY bende yok!! ben aşık olduğuma ucundan azıcık yaklaşıp derdimi anlatamazken ,sen, O’nu benden nasıl alabilirsin ki?!ben daha O’na ulaşamadım. yaklaştıkça benden fersah fersah uzağa düşen bir yârı yârenim var. “yürüdüğümüz yol-aşk hiç bitmeyecek ve birlikte yol alacağımıza verdiği söz dahi O’na bu kadar ağır gelirken yük üstüne yük? kim taşır?.. senin yükünü, belli bir süreye dek taşıyacak o yedî emini sen kendin  bul..


Sevdiğim,ben yalana tahammülsüzüm.çok yüzlü oyunlara, sahteliklere ve verilen sözlere uyulmamasına razı  gelmem..eğer vakit ayırabileceğin, derdiyle dertleneceğin dosta sahip değilsen, o zaten dost hiç olmamıştır ki! o yüzden de  şimdilik Sana madden dönmek kalbim istemiyor(ruhumu ise Senden ayıramayacağımı çoktan öğrendim.. içiçesiniz.. kimse sizi ayıramaz).itaatsizliğim için ceza olarak tüüm hayallerimi  yine kestin.ee rüyalarım olmasa yazamayacağımı ve öğrenemeyeceğimi de biliyorsun.çok fenasın & çok fena. Ama senin işin kolay..kimi nefsin beğenirse ona “sen hep bana gel,ne zaman dilersen beni ara, seni yanıma aldırayım” der ve sonrada nefs işte diyebilirsin, kimsede sesini çıkartamaz..neyse ki bu huysuzluğumuzun LA yanı gibi  birde İLLA yanı var ..hiçbir şey sürekli sabit değil,diğerine sırayla devreder. beklemekten başka elden bişi gelmiyor..


ve masal çocukları giderek artıyor. içlerinde en tahsilsiz, en cahil benim.. oradan buradan topladıklarımı aynen akademisyenlerin tez çalışmalarında yaptığı yöntemle  önce dosyaya yapıştırıp, sonra kesip biçip istediğim manaya cımbızla getiriyorum malum
J..masal ya, her yol mübah..ve bazı büyük büyük manevi=dünyevi anlamlı çocuklar masalı çok seviyorlar.




Evet çocuklar.. bazılarınız bana yazıyor ve bazılarınız yazmasa da ben harflerimin canlı olduğunu ve etkisini bildiğimden, bu masalları okuyunca sizlere olağanüstü gelen rüyalar gördüğünüzü –idealarınızın değiştiğini biliyorum J .rüyalarınızdan sakın utanmayın.insanlar onlarla alay etse dahi onlardan korkmayın.. hayallerinizi sevip kaydedin.bir gün onları gerçekleştireceğiniz o büyük XY karşınıza çıkabilir unutmayın J.. hayatınız boyunca olan biten ,sizi etkileyen , unutmadığınız, tekrar eden rüyalarınızı bir dosya –deftere yazın.. araştırın.. atalarınızda özel şahsiyetler varsa onları kaydedin..LEVHİ MAHFUZ-AKAŞİK KAYITLAR-GENLER-DNA=atalar kültü  ölümsüzdür unutmayın.. bu şekilde okudukça okudukça hayatınızın hangi dönemlerinde nelere takıldığınızı, hasta bağımlılıklarınızı  keşfedeceksiniz. o düğümleri –O DÜĞÜMLERE ÜFÜRENLERİ çözemediğiniz müddetçe de, asla o konuda düze çıkamazsınız. bazen kimsenin bilmediği özel bilgilere-yeteneklere  sahip olduğunuzu da anlayacaksınız ..ve en mühimi kendi kitabınızı yazıp, okuyup, kaydedip  İK’RA B’İSMİ RABBİ KE başlayacaksınız. sorumluluğunuz kendinize olup, kendinizi şifalandırıp, kendinizden kendize mürşid mürid olma yoluna adım atıp , hakikisine hazırlık yapmış olacaksınız.. üstelikte gelecek nesillerinize olağanüstü bir miras bırakacaksınız..


Kimse bir başkasının esma kombini terkibine %100 sahip değildir.ondan var bende yok kadar aptalca bir bahane olamaz.sende olanı olmayanı ne biliyorsun? niyet edip kendi kitabını okumaya başladın mı?.bırak başkalarını okumayı, KENDİ ADINI BAŞLIK OLARAK BİR DEFTERE YAZ ve kendine kendini  yazarak,kendini kendine  anlatmaya başla.. ben sorumluluk asla almam.bu masalın  gerçek çocuklarının harflerle ilişkisi vardır. diğerleri zaten bunca uzun ve karışık, safsata dedikleri şeye tahammül edip okuyamazlar. ama sabırla bunca şeyi,hatta kaç senelik arşivleri  defalarca okuyup, yazılı çıktısını alanlar olduğunu da biliyorum..(*ben dahi kendime tahammül edip okuyamazken, sizlere teşekkür ediyorum )

Size yardım etmemi istiyorsunuz bazen. ama bende yardıma muhtacım. kiminiz beni mürşid sanıyor. asla mürşid değilim.mürid olarak bile hiçbir okul beni kaydetmedi inanın. esmam ,virdim ,seyrüsülüküm yok.ama etrafımda böyle çok kişi olduğundan ve nedense  hiç tanımadığım kişilerde dahil ;o an ne gerekiyorsa, o devreye giren pek çok kişi, en mahrem şeylerini dahi- anlaşılamayan sebepler yüzünden bendenize hem anlatıp, hem de yazdığından, onların rüyalarını, yaşadıkları deneyimleri, ortak sembollerinin bazılarını anlayabiliyorum. okuduklarımla birleşince ve kalbim emin olduğunda da onları masalıma monte ediyorum..ileride  bu teknikleri masal olarak kurgulayacağım inşallah ve aminn J.. pek çok kişinin sembollerden ruhen etkilendiğini – belli telkinli tekniklerle yola ait rüya gördüğünü –yola kabul edildiğini keşfettim.ve insanın asıl dilinin sembol dili olduğuna inanıyorum. bir objeye, bir şeye, bir simaya, bir kelimeye, bir harfe bakar ve acaip senaryolar yazabilirsiniz.bu son derece kolay, basit bir şeydir.hayalperestler için tabii J..


(*yani bu teknikleri çözenler için sahte peygamber,sahte efendi olmak işten bile değildir..saf ötesi çok insan vardır ki, eskiden bende öyle bir avaldım ve canımı çok yaktılar..sizi anladığım, size zarar vermeyeceğime inandığınız için büyük bir güvenle bana yazıyorsunuz aslında.. yine de bana öyle çok güvenmeyin, siz benim ve Efendimin  ne kadar tehlikeli olduğumuzu bilmiyorsunuz, aman   dikkat!!)


((KISSA;*
Hz Peygamberimizin son döneminde sahte peygamberler türemiş ki biri kadınmış.ve muhalefetün kulüp-kalpleri para ve malla islama ısındırılıp imanları satın alınmışların pek çoğu dinden mürted olup çıkmışlar. peygamberimiz son devrinde en çok buna üzülmüş diye okudum.zaten halifeler devri de  sahte peygamberlerle –mürtedlerle mücadeleyle geçmiş. bu  sahte kadın peygamber o kadar çok güçlenmiş ki, halk akın akın onun kolaylaştırdığı her şey serbest yeni dine giriyormuş. savaşçıları herkesi yeniyor ,hatta diğer sahte erkek peygamberi dahi yenecek boyuta gelip, tüm kabileleri alıyormuş. çok korkak olan o sahte erkek peygamberse bayağı bir güzel-sexi adammış..bir gün, iki peygamber bozuntusu görüşme yapmak adına bir araya gelmiş. kadın çok güçlü, cesurmuş. adamın çadırına girmiş..tüm  ümmetleri çadırın dışında bekliyormuş..kadın adamı görünce yelkenleri indirmiş.ne güç kalmış,ne keramet ve hemen tevhidi halvet-vuslat saray  olmuşlar.eee ikisi de kanun koyucu sütun direği olduğundan J, yaptıklarına zina değil tevhid demişler. ama halveti çok sevip, üç gün çadırda kalınca ve üç gün sonrada üstü, saçı başı perişan aşık bir kadın olarak çadırdan çıkınca, tüüm ümmeti o kadın peygamberi hakaretlen reddetmiş ve ayrılmışlar J. sonunda ikisi de helak olmuş .


*Kıssadan hisse;yani aşk gelene dek herkes er gibidir amma aşk gelince-karakaplı kitap dahi ehlince delinir –arefede şafaktan sonra bire atmışbir elzemdir..))


ve bazıları benim uzaydan gelen-bir anda frekanslarını açıp onları sınavsız  kurtaracak  ışık vatandaşı olduğumu sanıyor.malesef benim kendime faydam yok ki, birini imtihansız öğretip kurtarayım.. üstelik dünyada uzaydadır ve hepimiz uzaylıyız değil mi? dışarıdan  bir uzaylı neden bekleyelim ki.haa ben; uzaylılar ve sayısız bilemediğimiz türde varlığın var olduğuna ve içiçe ama görünmeyen perdelerle birbirlerimizin alemine karışmadan yaşadığımıza da inanıyorum ki, o ayrı bir şey.

Yaratıcımız bizi meşrep meşrep, kavim kavim,  ark ark yaratmıştır. her ümmet kendi havuzundan su içmelidir.bir diğer meşrebin suyundan içemezsin.o zaman kaos olur.savaş olur.aynı bugün olduğu gibi..her etnik inanç, din ayrı güzelliktir.. Allah binlerce senedir onları muhafaza ediyorsa sen kim oluyorsun ki, onların dinlerine girip kaos yaratıyorsun. SENİN DİNİN SANA BENİM DİNİM BANA UNUTMA..


KAFİRUN SURESİ:
1- De ki: Ey kâfirler/ 2- Tapmam o taptıklarınıza! /3- Siz de benim kulluk ettiğime tapanlardan değilsiniz. /4- Hem ben tapıcı değilim sizin taptıklarınıza./5- hem de siz, benim kulluk ettiğime tapıcılardan değilsiniz./ 6- Size dininiz, bana dinim (sizin dininiz size, benim dinim bana)!



bazı kişiler sadece kendi havuz suyundan içer. onlar tek bir arka mensuptur; kendileri dışındaki dalga boyuna karıştıklarında hem çarpar, hem de çarpılıp bızttlayan bozuk frekanslı dalga yayını olup hastalanırlar. bazıları HAVZ-I KEVSER sahibidir ve tüm meşreplere su verebilir ve SU O’DUR.bu kişi; meşreplerin kimine acı,kimine tatlı, kimine tuzlu, kime şaraben tahura içmeyen gavura olur J..yani o kişi + ve – ilmini nötrleyen(O) bir yapıdır..o yüzden bizler sadece kendimizle aynı olan frekanstakilerle gerçekte birbirlerimizi çeker ve huzur bulabiliriz..ve acı su ile tatlı su birbirine karışmaz.insan bedenindeki 7 farklı tattaki su ( 7 deniz,7 büyük nehir)  kendi organlarında akar ve birbirlerine karışmaz..


24/NÛR-26:
Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yaraşır. Bu sonuncular, (iftiracıların) söylediklerinden çok uzaktırlar. Kendileri için bağışlanma ve güzel bir rızık vardır.



ne derler bilirsiniz; ayyaş (maddi manevi) bir adam dünyanın neresine gitse diğer ayyaşları bulup onlara katılır.. hırsızlar, uyuşturucu bağımlıları, dinliler ,dinsizler öyle. aklınıza ne gelirse.. herkes en samimi olduğu arkadaşının ve içine girmek için can attığı grupların amacı karakterine bir bakıp  kendini okusun lütfen.SEN KİMSİN, NE İSTİYORSUN ANLA. ayetteki gibi temizler temizlerle, pisler pislerle olur.ve asla birbirlerine karışmaz-karıştırılmazlar.. herkes su içeceği yalağı kendisi bilse de bilmese de bulur, susuzluğunu giderir..


Allah insanı simetrik yaratmıştır amma o simetride dahi eşitlik yoktur. Tam eşitlik olduğunda son derece çirkin oluruz. simetrilerimizde hep biraz farklar-defo ve kusurlar vardır.işte bizi çekici ve cazip yapan da o defolar , aykırılıklarımızdır.. daire aslında az yamuk elipstir.çünkü daire canlıdır ve nefes alır,hayatın olduğu yerde mükemmelik-sabitlik yoktur, hareket ve yaratım defosu  vardır..


insanın asiliği,isyanı ,nisyanı dahi onu çekici hale getirir
J .aşkta bu elzemdir.çekim yasası için etki ve tepki  lazımdır.durağan ve sabit bir şeyde hiçbir istek olmaz. istek ve heves için hareket lazımdır.hareket ve sukün –illa ve la – var ile yok bir devrandır.dolarsın ve boşalırsın. boşalmazsan patlarsın veya içine çöker karadelik olursun. hayatın devamı için birleşmek ve ayrılmak kanunu vardır.nasıl ki insan eşiyle, işiyle, eviyle, aşıyla ,evladı akrabasıyla da aynı zamanda evlidir ,işte bu evliliğin esas Yaratacınla olduğunu bundan sonra düşün olur mu lütfen..ait olduğun Adem kim?! O’ nu ara ,O’nu bul ve sükûna er.O Adem ki senin su içeceğin havzındır anla!eğer O’nu bulursan şeker kamışı yer-içer –DİNLE NEY’DEN SEN OLURSUN vesselam..




Sevdiğim,canım,huysuzum ve naletim biliyorsun (kelime oyunlarıma dikkat lütfen J)bazı masal çocukları bana çok yükleniyor ve benden her şeyimi istiyorlar.zaten içimi dışımı, akla hayale gelmedik en özellerimi dahi yazarak veriyorum ama bana yine de çok kıskanç olduğumu ve hiçbir şeyimi paylaşmadığımı söylüyorlar. Oysa ki ben onların hiçbirinden henüz zerrece ne ilim nede bir manevi yardım gördüm. işte bu işler böyle .ne kadar verirsen o kadar sevilmez ve zarara uğratılırsın. mesela benim Sevdiğim bu şeylerin zerresinden kimseye koklatmaz ki, onlar bunu bilmiyorlar. Sevdiğim manen o kadar kıskançtır ki, piramidin tepesine yanına kimseyi yaklaştırmaz.. daha aşağıda işlerini bitirip, başlarını alır diimi Sevdiğim. hep aynı,sonradan olma şeylerle onları oyalar durur.çünkü tepeler tek kişiliktir.. gerçek acıtıcıdır. sevimli değildir..bir yem atar ve var birazda sen oyalan derler..oyalandığımız o masallardan biride  bu teferruatlar olabilir tabii J.Sevdiğim, tüm kadim ip oyunlarında canbazdır. iplere asılıp tırmananları görür ve onları hak etmedikleri sürece  veya hak etseler de aşağı düşürebilir..çünkü yukarısı O’nun makamıdır.


evet sevgili masal çocukları sizin için üzgünüm.yani harfler sizi yakaladı ise elimden hiçbir şey gelmez inanın.zira bende gördüğünüz gibi 8.senedir o harflere kölelik yapmaktayım.ama çok zevkli.insanın aslı nur ışık olsa da; sırası ile niyet,dileme ve emir ve o emre itaat edip OL emrine OLDUM demektir..bedenlenmenin sayısız safhası vardır.ne toprak, ne su, ne hava, ne ateş hakikatte vardır. bunlar anlatabilmek için konulmuş 4 ilahi evdat kanundur. evi tutan 4 ana direktir. ev delta ;dal-4 rakamına tekabül edermiş.beyt,hane..beytül mamur =sürekli tadilat edilerek onarılıp, zamana uygun koşullarda inşa edilen evdir .



BEDEN, insan ruhuna ev, tabut, kabirdir..
neden kabrini,iç alemini fitne fesat cehennem ateşinden cennet bahçelerinden bir bahçeye çevirmeyi dilemiyor ve bunun içinde dalga frekans ayarlarını doğru kanala bağlayıp, net –huzurlu yayın almak istemiyorsun söyle ?!! hakikat ayan beyan ortada ve netken, sen nasıl o saçma sapan –tevhid edemeyen –çocuk oyunları ilimlerle ömrünü geçiriyorsun.azıcık okuduklarını anlasaydın eğer, o ilimlerin hep hakikat erlerinin anlatıp kaydettiklerinden çalıntı bilgi kırıntıları –negatife bıztlayan, bozuk dalga frekanslı kanal yayını olduğunu zaten anlardın..


Oysaki hakiki net huzurlu bilgi kalbe gelir,o kişi emin olur
.o bilgi su gibi kaygan ve ilhamidir..beyinden gelen bilgi net değildir, su gibi akmaz.. sıkıcıdır,ne kalbe ne ruha hitap etmez.. bazılarınızın bu masalları okurken neden o kadar çok ağlayıp, aynı ruha sahip olduğumuzu düşündüklerini, benim kendilerine mektup yazdığımı veya benim onların yerine onlara yazdığımı sanmalarının  nedenini öğrenmek ister misiniz çocuklar? çünkü bu harfler sizin ruhunuza dokunuyor.. o yüzden o kadar çok ağlıyor ve kendinizi buluyorsunuz.



ama mesela bu harflerle benden ölesiye nefret edenler , beni yazmamam için tehdit ettirenler bile var desem
J?.neden ? çünkü onların ruhlarına bu harfler kendilerindeki fesatı yansıtıyor ve neden  ben değil de o? diye içleri dışa vuruyor. bu iş böyle. yalan yok.ama iyi talih onları buluyor,mum dibini aydınlatamadığından onlardan bu yansımayla ihya oluyorlar vesselam..


ve bazı yüksek anlamlı kariyer sahibi masal çocukları yakalandıkları bu masaldan nasıl kaçmak için çırpındıklarını ama kaçamadıklarını da yazıyorlar. size tavsiyem kaçabildiğiniz kadar kaçın.çünkü biz tehlikeli yol arkadaşlarıyız değil mi Sevdiğim
J.. geçimsiziz, naletiz, huysuzuz..meşrebimiz hırçın bizim. Sakin sular bize göre değil.nefesi eserken severiz,serin ve sarmalarken.öldürür ve diriltirken .sevişirken .öfkeliyken.nefesi nefes alırken severiz biz.nefes i enfes yapan sır, içinde var olan bizlerin HayHuu Aşkı-Zikri daim Sâlâtıdır..

Sevdiğim bizim masalın en iyi tarafı ne biliyor musun.hani ben lise terk, en cahilinden bir ev hanımı olarak bunları yazıyorum ya..işte normalde bu tür ilimlere göz dahi atmayacak bayağı bir ev hatunu en azından dedikodu bölümünün hatırına bu masala dalıyorlar.ve bilmeden bir seyrisülük içine düşüyor, çok değişiyorlar inan. çünkü ben değiştim,oradan biliyorum.bakış açımız değişiyor,değerlerimiz ,idrakimiz ve rüyalarımız değişiyor..değil mi çocuklar.. evvet..


Sevdiğim beni en etkileyen masal çocuklarından birini Sana yazıyorum bak.onu hiç tanımıyorum..20.yaşının başında olabilir.geçende bana mesaj yazdı.masala devam etmemi ikinci defa istedi ve o esnada nerdeydi biliyor musun? Nepal’de arkadaşı ile yürüyor ,tırmanıyordu.yani benim Adem’ime gitmek istediğim yere o gitmiş ve bilmeden bana;”ben buradayım ve masalın topraklarımda okunuyor” deniliyordu. ağlamadım ama çok etkilendim. ve bu hafta,Evvel Zamanımın maddi isminin iz düşümü-BÜYÜK TORİK ilk defa bana yazdı
J.konu, yakalandığı harflerdi tabii. bana ne kadar cömert davranıldı biliyorsun ,bende ona aynı cömetlikte yansıdım.. o yakında Adem’imin topraklarına devlet ricali ile gidecekmiş. ondan rica ettim ve bir kart mektup hazırladım.O’nun evine, O’nun ayak izinin olduğu yere mektubumu gömüp, selamımı söyleyecek.


başıma gelen bu lütfu, beni darmadağınık edip, kalbimi paramparça edenlere borçluyum. onlar yaptıkları kötülüklerle sürekli beni hazinelere malik viraneye çeviriyorlar ki, haberler dahi yok..ALLAH KIRIK KALPERDEDİR. O yüzden birine kötülük yaparken dikkat edin ..o kişiye akla hayale gelmeyecek hediyeler bağışına sebep olabilir ve kıskançlıktan çok daha beter hale dönüşebilirsiniz..


Evet tatlısıyla acısıyla bizler  harflerin avladığı kişileriz.
bu masalı baştan sona okuyanın çok az olduğunu biliyorum. çoğu dedikodu bölümünde kalıyor.zaten o bölümde onların tuzağı J.diğer yanları düzenli okuyanlar lütfen hayallerinizi kaydedin. bilmeden bir işleme start veriyorsunuz.içinden çıkamadığınız hallerde, etrafınızda bu işlerden  anlayan- sahte olmadığına inandığınız en yetkili kişilerle konuşun. bu harfler açılmaya başladığında siz onu kontrol edemezsiniz. bende edemem.ve sonu yok. ilk önce sahte ile hakiki olanı ayırt edecek kendimizi bilme dersini yapmalıyız.biz ne kadar safsak, bize gelecek aynada bizim kadar saf olacaktır.biz ne kadar çıkar peşinde nefsaniysek, karşımıza çıkacak bize bizi yansıtacak aynada yine öyle nefsi olacaktır..


Ben, bana, maddi=manevi çift taraflı genetikle mirasLA kalan meslek olan balık avında henüz çömezim.en büyük korkumsa içinizden birine göz koyup, onu nefsim için kendime ayırmaktır. çoban köpeklerinin işi ava dokunmadan ve zarar vermeden sahibine teslim etmektir biliyorsunuz. işte yoldan sapanların hemen hepsi o avlara tamah ettikleri için o hale geliyorlar(herkes etrafında genç, güzel, taze huri gılman haremi ister unutmayın ve zât cennetinden aşağı cennetlere düşenler et peşinde böyle helak olurlar). ama avlarda bazen köpeğe musallat olabiliyorlar tabii. bu işin püf noktası ki; korkunç bir uçuruma yuvarlanmaktan beni tek koruyanın Sevdiğime olan aşkım ve kıskançlığımın yani râkib duygumun olduğunu hem biliyor, hem de şükrediyorum(*yoksa hür bir kadınında aynı hakka sahip olduğuna kesin inanıyorum
J)..


Sevdiğim, bu çocuk, balıklardan birine tamah ettiğinde anlayacağım ki, artık Seni eskisi gibi sevmiyorum ve biz dal budak salıp ayrılacağız. ama Sen beni hırkanın içine alıp “seni çok seviyorum, sana her şeyimi verdim” dediğinde ve bileşik kaplar olup içiçe  hiç ayrılmayacağımıza kûudda söz verip, dua ettiğimizde, bugün Sana karşı bu kadar iradesiz olacağımı hiç tahmin etmemiştim. yani Sensizlik benim için namümkün…bunu nasıl becerdin hala anlamıyorum. beni sihirle büyülemiş olabilirsin.bazen, o sihir vakti gelip düğüm açılsın diye bekliyorum.ve sık sık durup beni ne kadar mankurtlaştırdığına, o çok korktuğum biorobot kullaştırılıp kullaştırılmadığı ma bakıyorum.



benim iradem ne kadar var ?..
Sevdiğim inan hala acaip egom,nefs-i cüzzi iradem var ve Senle her kavga edip  Senden kaçtığımda, tekrar tüüm batak yollarda anında en dibine dek her pisliğe bulanıyorum.. yine en belalı, en tehlikeli yol şeytanları gelip beni buluyor. onlar bu harflerden diğer herkesten çok daha fazla anlıyor.ve benden Seni söke söke almak istiyorlar. ama Sen demiştin ya hanii;”onları unut, onlar sana yaklaşamazlar ,bizim onlarla işimiz yok” diye.. işte bu sözün eminliği beni tek koruyan şey inan..onlar beni hep korkalıkla, cesur olup manaya girip ilerleyememekle, yüzeyde ,safsatata kalmakla suçluyor..yolda kalmışlığıma hakaretli alay  ediyorlar. oysa benim nasıl bir kelime avcısı olduğumu ve onların ilimlerinin geldiği kaynağı anlayamayacağımı sanıyorlar.ve ben anlıyorum ki Sevdiğim, onlar, o tehlikeli yayınlara  rahmani ilim diye tapınıyorlar.. lakin tevhid ehli olmadıklarından hak ile batılı ,temiz ile pisi ayırmıyorlar. Hoş, çoğu şöyle diyor:"öyle bir şey yok. ikisi de bir. İkisine de bir gözle bakmayan şirktedir.."tabii birde bu gerçek  var
J.ama ben henüz o seviyede değilim, hazırda değilim. istemiyorum belki de..kadın kalmak güzel sanki..burada muhabbet var J..eğlence var..


HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ


DAL HARFİ; değeri 4..ANASIRI ERBAA…. soyut su- hava-ateş-toprak’ tan olan RUH ezelidir ve tamdır. soyut elementlerin , 4 somut anasırrı erbaa ile vuslatıyla oluşan BEDEN EVİNE,DÛNYA,BEYTÜL MÂMÛR DENİR.. (4+4=8 döngüsü) ..Beytül Mâmûr sürekli nefha üflenerek tadilat edilip, iki parmak arasında şekillendirilip, her hal ve duruma göre inşa edilen EV de demektir (EV MU-HAMME'D 'ir).. bu yaratılmış ve ruha hapishane olan ceset evin tamiri hiç bitmez. ama bu evden ölmeden evvel ölerek kurtulan bir ruh, ümmül ânâ kitap evdedir..varlık vücudu sürdüğü müddetçe, Süleyman’ın cinleri bu MABED-i İNSAN, MAKAMI VÜCÛDU İNŞA İÇİN KULLUK EDECEKLERDİR..taaki  ÖLMEZ HÜCRE ACBÜ'Z ZENEB âsâ yıkılana dek..

DAL ESARETTİR. Ruh’un su, hava, ateş, toprak elementleriyle HAÇA GERİLMESİ-çar anasır bendlerine vurulmasıdır.. DAL,namazda rükûda ki hilal halindeki AY dır.. kendinden kendini seyrediştir.. DAL  gibi incelİP-7 imbikten süzülerek geçmektir.. idraken öyle incelinir ki( deve iğne deliğinden geçer olur): artık kişi her iş ve oluşumlu her şeyi ,bir ay döngüsü gibi derece derece–idrak idrak – birbirleriyle asla karıştırmadan, hassasiyetle  anlayıp  anlatabilmektir. ayın görünen ilk hali –kuru bir hurma dalı sureti DAL dır.    SEYRİNİ SEYRETTİĞİNE ,SEYRETTİĞİ GİBİ ANLATABİLMEKTİR DAL=KUL OLMAK..


Dalet- latin alfabesinde ise Delta: Kapı demektir..

4 Kapı ve her kapının 10 makamı şunlardır..(Şeriat anadan doğmak, Tarikat ikrar vermek, Marifet nefsini bilmek, Hakikat Hakki özünde bulmak yollarıdır.  )
1.Seriat Kapısı: (makamları; 1.  İman etmek,2.  İlim öğrenmek, 3.  İbadet etmek,4.  Haramdan uzaklaşmak,5.  Ailesine faydalı olmak, 6.  Çevreye zarar vermemek,7.  Peygamberin emirlerine uymak,8.  Şefkatli olmak,9.  Temiz olmak , 10.Yaramaz islerden sakinmak.) 
2.Tarikat Kapısı:(makamları;1.  Tövbe etmek, 2.  Mürşidin öğütlerine uymak, 3.  Temiz giyinmek, 4.  İyilik yolunda savaşmak, 5.  Hizmet etmeyi sevmek, 6.  Haksızlıktan korkmak, 7.  Ümitsizliğe düşmemek, 8.  İbret almak, 9.  Nimet dağıtmak,10.Özünü fakir görmek) 
3.Marifet Kapısı: (makamları;1.  Edepli olmak, 2.  Bencillik, kin ve garezden uzak olmak,3.  Perhizkarlık,4.  Sabır ve kanaat,5.  Haya,6.  Cömertlik,7.  İlim,8.  Hoşgörü,9.  Özünü bilmek, 10.Ariflik.)
4.Hakikat Kapısı: (makamları; 1.  Alçakgönüllü olmak,2.  Kimsenin ayıbını görmemek,3.  Yapabileceğin hiçbir iyiliği esirgememek,4.  Allah’ın her yarattığını sevmek,5.  Tüm insanları bir görmek, 6.  Birliğe yönelmek ve yöneltmek,7.  Gerçeği gizlememek,8.  Manayı bilmek, 9.  Tanrısal sırrı öğrenmek,10.Tanrısal varlığa ulaşmak  (ALINTI :4 kapı 40 makam Hünkar Hacı Bektaş-i Veli)



HURŞİD’İMDEN MÜRŞİD’İME BİR TÛTİNİN GÜNCESİ



22 ağustos Cuma..bugün Orhun Baba telefonla aradı.dedi ki:”sen düşünen bir adamsın ,o yüzden bana bu ayeti senin anlatmanı istiyorum.

18-KEHF:
110 - De ki: "Ben de sizin gibi ancak bir beşerim. Ne var ki, bana ilâhınızın ancak bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse iyi amel işlesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin."

O’na dün yaşadığım Seylan Adasına gidecek kartımın hikayesini ve her şeyin ortasında duran ahuramazda kadim adamı anlatıyorum..Orhun Baba ;”işte bu” diyor.ve Edirne Eski Camii ile Seylan bağını anlatıyor..her şeyin  ,İKİ DEĞİRMENTAŞI ARASINDAKİ MİL’in O OLDUĞUNU ve Mısri’den şiirle okuyor. O mihenk taşına secdeye mecbur oluşumuzu ekliyor.(* Sevdiğim .. ben düşünen adam değilim.. unutma, düşünen kadınım, erkek olmak istemiyorum)

23 ağustos cumartesi..Eril Baba,Orhun Baba,Semarkant ,pembecik bir masadayız. düğün var..

27 ağustos Çarşamba..
aynı ekip. Eril Babanın yanına Alpesed  katılmış halde Orhun Babalardayız.Y.A.Arsoy talebesi de var.Semarkant ve Alpesed harikulade sesleri ile bizi ihya ediyorlar.harika bir gündü..

28.ağustos Perşembe..
pembecikle Salahi Beyin matbaasındayız.Evvel Zamanımın sevdiği bir sefire de arkadaşlarıyla geldi.yemekten sonra, hep birlikte  Fatih Türbedarı Amiş Efendideyiz..Salahi Bey kapıyı açtırıyor. hemen yanında yetiştirdiği T.Maraşi hz var. çok etkileniyorum. Bozulan kalbime ellerini koyup ,yoldan çıkmış beni düzeltmelerini ve yine sadıkların yoluna çevirmelerini dilerken ağlıyorum..Salahi bey Maraşi hz kapısını hızla çekiyor ve  minyatür bir ağaç gibi olan kupkuru bir çam dalını alıp bana uzatıp; ”al bu senin.ona bak bakalım ne yazıyor, üzerinde yazı var?!”  diyor..dala bakıyorum.hayret.tüm uçları turuncu renkte  güneş ışığıyla –ateş gibi yanıyor. aklıma o ağaç ve nur suresi geliyor; “göremedim ,bilmiyorum ama o ağacı tanıdım, anladım”  diyorum.sonra ona mini çalının uçlarının nasıl böyle ateş gibi göründüğünü Nur Suresiyle anladığımı söylüyorum. Gülümseyerek “evet o yazıyor” diyor ..


*eve geldim ve üstümden tüm yükler alınmış gibi kalbim ferahlamıştı..az sonra bir telefon çevirdim.karşımda tüm görkemi ile o ses patlayarak, BEN MAHMUD dedi(*Ya Rabiim ,aynı Makam-ı Mahmud ihtişamında bir Kibriya .. hiç değişmemiş. Zât’en sevdiğim adamlar hep en yüksek benlikte olanlar olduğundan, bana da kibir bu kadar yakışıyor J).. gülerek; ”sonunda görüşeceğiz ,geliyorum” dedim.. ikimizde çok neşeli, heyecanlıyız . adresi verdiler.yazdım..(* Sevdiğim ,lütfen beni incitme tamam mı?! kendi içimdeki meselerle yüzleşmem lazım.kalbim emin olmalı anladın mı? sakın bizi incitme.. lütfen)


29 ağustos Cuma..
sabahı ilginç bir rüya gördüm..Senin kocaman siyah bir araban var.içinde üçüz bebek koltuklarından tut, pek çok değişik ebatta beyaz, boş çocuk koltukları var. ben, Sana kızdığımdan, şöförün yanındaki koltuktan kalkıp, arabandan iniyorum. aaa incilerle süslü inci rengi ceketimi unutmuşum.dönüp arabadan o incili ceketimi alıyorum.sonra benden nefret eden o kadınların, bağıra bağıra bana iftira atışlarını dinliyorum. sonra genç bir kız görüyorum.16-17 yaşında dupduru yüzü tanıyorum. Senin kızınmış. bembeyaz baştan aşağı sımsıkı saran- ruh misali- güpür gelinlik giymiş .ve görünmeyen bir el başından aşağı ikinci beyaz bir örtü örtüyor.. anlıyorum ki,bu tarz gelinlik Meymune Annemize aitmiş. ama ben o kadar kapalı olmak sevmiyor, rüyamda dahi sıkılıyorum
J ..uyanınca Meymune Annemize hz Google efendimden baktım..O son eş.ve O’nunla beraber evlilik yasağı geliyor.O BEKKE(Mekke) fethinin hediyesi BERRE(Meymune) .ve Sevdiğim cariye de yok, lütfen unutma ….

Ahzâb sûresi:
50 ;bir de kendi nefsini peygambere hibe eden ve peygamberin de kendisini nikâhlamayı murat ettiği mü'min kadını, diğer mü'minlere değil, yalnız sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Kuşkusuz biz, hanımları ve elleri altındaki câriyeleri hakkında mü'minlere neyi farz kıldığımızı biliriz.

(Ahzâb: 52" Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen, elinin altında bulunan cariyeler hariç, güzellikleri hoşuna gitse bile, bunların yerine başka hanımlar alman sana helâl değildir. Allah her şeyi gözetendir,"



31 ağustos Pazar.. 9:30..Orhun Baba-ailesi-Semarkant, Eril Baba-Alpesed..biz, kahvaltı için davet edildiğimiz bir Mevlevi okulundayız.ev sahibem selamlaşırken “az daha gelmeyecektin “diyor J..”ama geldim “diyorum (gitmek istemedim, ısrarla buradayım).. harika, orman içinde bir yer. saray usulü, haremde mesnevi burada yaşatılıyor. nazenin, estetik, görkemli, şık ötesi.. sohbet, kahvaltı, bahçe keyfi,sema ve meşk,sohbet ,yemek ve dağılış..saat 18.00

(*günün süprizi; Orhun Baba bu güzel güne vesile olduğum için Alpesed’e “sebep sensin gönülde ihtilale”şarkısını benim için okutturup, şarkı içinde “evet o sensin “diyor.hemen akabinde Alpesed, telden bir nutuk dinletiyor)



Sevdiğim biliyorsun efendiler bir araya gelince hep susar.işte benimde soru sorarak sohbet açma kabiliyetim olduğundan, bana her şey serbest ya J?!..ev sahibemize sorum var; şuan tefekkürde geldiğim yer, Ahîler ile Mevleviler arasındaki sıkıntı ile, kalbimde onları nasıl bir edeceğim hakkında.. çünkü buradan Fütüvvet çıkartmak zorundayım.. ve iyi ki gelmişim dedirten cevabı şükür ki aldım.. ev sahibem; bir Ahi şeyhi oğlu olan Hüsamettin Çelebiye babası ölünce Ahi şeyhliği- postu miras kaldığını- hz pirin ona nasıl  düşkün olduğunu, Hüsamname’yi ve herkese söylenmeyecek o püf noktayı anlatıyor (ARADIĞIMI BULDUM.ÇOK TEŞEKKÜRLER SEVDİĞİM)....


Sevdiğim bugün bana bayram HACI BAYRAMİ VELİ .. hani demiştin ya:” esmamız uyuşmuyor, seni istemiyorum, git. bana gözükme de kime gözükürsen gözükJ..SÖZ DİNLİYOR VE GİDİYORUM..işte artık kalben eminim ki, ben bir AHÎ meşreb, Fütüvvet Tarikindenim.. henüz bu konuyu araştırmadım. sadece başlığımı biliyorum. Sana bu konuda hislerimi bilahere yazacağım.lütfen bana dua et olur mu? Bir on gün sonra Sana dönersem eğer, lütfen kalbimde Sana doğru dönsün.. amiinn.

nur cihan
31.08.2014
nuralem7@hotmail.com

19 Ağustos 2014 Salı

30 (O’tuz) KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI MASALI 7


30 (O’tuz)  KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI  MASALI  7

REFÎKİ ÂLÂ YÜCE DOST’A
Kara Kıtmîri Post Sahibi Büyük Efendim’e..

4/NİSÂ-45 :Allah düşmanlarınızı sizden daha iyi bilir. Gerçek bir DOST olarak ALLAH yeter, bir yardımcı olarak da Allah kâfidir.

İnsan bazen boşluğa düşer ve öylece durur.hiç bir şey yapmak istemez. nefes onu sarsın ve her yönünden essin, essin bekler.nefesi nefesine karışsın, altı üstüne gelsin, içi dışına çıksın diler.insan bazen durur.. sessizce bekler. hislerini durdurur. dinler. nefesin sesini ve tadını almak ister. Nefesin hazzına, içine aldığı şeylere kendisini katıp, O olmak ve O’nla esmek ister.

..tüm suret perdelerini yırttığım bu gün, kendime yeni bir put inşâ edip etmeyeceğime karar vereceğim.bir dost!!bir sevgili! ..  verdiğim sözden dönemem Sevdiğim..ya Sen?!! Bazı kişiler nikahlarını bozamazlar bilirsin. bazı kişilereyse nikah kıymak yasaktır. anladın işte.. ikisi de aynı mana!

dönüşerek değişen ne çok şey var..değişmeyense soluk. nefes. Hayat. HUU. varlık ..mevcut.sacit.sûcûd.ruhun içi enfes nefes.. nefesin dışı ADEM..



HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ

50/KAF-38: Andolsun ki biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattık. Bize hiçbir yorgunluk da dokunmadı..

HI Harf değeri 600  (İNSAN-I EKBER-FAZL-I VELAYETİ KÜBRA)..  Allah her şeyi 6 günde ,6 merhalede,6 değişik evre –devre tekamülünde yarattı ..tüm icâdi oluşlar-YARATIMLAR böyle zûhur eder.. Kur’an'da 114 (1+1+4=6) sure, 6666 ayet vardır .. ALLAH, HİLAL, LALE ebcedi, işi 66’ya  bağlamak anlamında 66 imiş.. VAV=9=uruç-yükseliş şeklinde olan cenin bebeğin dünya-aşağılıkistana doğarken aldığı doğuş pozisyonu olan, 6-nûzül-iniş- baş aşağı suretindedir.. makam-ı VELAYET “ 9” HU harfinin içindeki gizli özne olan VAV “6 “,dünyaya gelir.. 6 ile 9 sayısı, eşyanın doğum- ölümüyle ilişiktir..ve sembol harfi V den dolayı da, velayetle yeryüzünde  görevli oluşun esas  olduğunu  anlayabiliriz..


Allah’ın
Zatî sıfatları :1- Vücut (Varlık).. 2- Kıdem (Ezeliyet, evveli olmama)…3- Beka (Ebediyet, ahiri olmama)..4-Vahdaniyet (Bir olma, şeriki bulunmama) …5- Kıyam binefsihî (Varlığının devamının zatından olması-başkasın yardımıyla olmaması )…6- Muhalefetü’n- lil-havâdis ( Zatının mahlukatın zatlarına ve sıfatlarında mahluk sıfatlarına benzememesi)….


HI testere gibi zorlukla nefes almak misalidir. Belki de ağır hamallık vazifesi yüklenenler; HA harfi ve
 noktası içinde olan CİM’den değil de, noktası başının üzerindeki HI ‘dan yönetiliyordur. yazılışı itibari ile HI HARFİNİ, genetik DNA –yılan –asa yolunun yarattığı şeyi, sarıp sarmalaması olarak düşünsem de, arapça HI HARFİnin üstünde NOKTA-Güneş- ZERRE=bulut data bank  vardır. bu baş üzerinde taşınan zerreyi ise,  daim yaratıcılığın
yine kendinden kendine olduğuyla anlarım mesela .. (* çok zor bir harf HI..hiç akmıyor).


Sevdiğim..bugünkü bazı tasavvufçular, kuantum fizikçileri adım adım izleyip, her yeni keşfedilene “işte bu! işte bu!” diye yılanın denize sarıldığı gibi sarılıyorlar ya hanii. yanlış yapıyorlar.yeni keşfedilen bir şey yok. her şey taa başlangıçtan beri aynen muhafaza edilmiş ama onlar sanıyor ki yeni bir şey keşfedilecek. yok öyle bir şey. insanı beynin idare ettiği ve beyinle alakalı çılgınlıklar tam gaz sürerken, ben hiç de onlar gibi düşünmüyorum .. her iş ve oluşun ilhamatı rabbani ile çalıştığına inanıyorum.


bunun kişiye gelişi değişik kapılardan olabilir. mesela iki kaşı arasından himmet-i hikmetle  gelebilir. . ense kökünden  kıldan ince kılıçtan keskin ışın olarak - alt çakradan aynı şekilde ışınla gelebilir. başının üzerinden- avuç içlerinden gelebilir. tüm beden kabz edilebilir.Çünkü bu gelişlerin her birinin tesiri mesleği farklıdır.. Allah ilmini, sadece bu şekilde olur-olacak diye sınırlayamazsın. insan denen yapı, ilahi güç tarafından yönetilip yönlendirilen, kulluk etsin diye yaratılmış bir varlık olduğundan, başı  boş bırakılmamıştır..ben özgürüm diye boşuna yırtınma! yok öyle bir şey. o yüzden özgürlükçü hiçbir yönetim oluşamıyor zaten.. dönüp dolaşıp daima tek adam-monarşiye -Ademiyete elimiz mahkum.yaratılmanın kaderi, hücurat olmanın bedeli bu! 

boşuna mı tacı şeriflerin dış çeperine, taylasan sanılan, o genetik Turûku  Âli yılan yolu, destar olarak sarılıyor ve tacı şerifin tepesi kubbe misali ortada açık kalıyor?.yumurta daima bir sperm tarafından sarılıp döllenerek bir varlık oluşturur.ister eşeyli olsun ister eşeysiz. insan hangi meşrepteyse ; alaylılar denilen ümmi-hızır-üveysi veya mektepli denilen  esma- zikir –vird ile tahsilli bir okula kayıtlılar olsun, tüm bu etnik kendini bilme metotları yine maddi bir mürşid tarafından yönetilir ..herkes bilecek anlayacak diye bir şey yoktur. bu herkese göre bir şey de değildir. Allah’ın yeryüzünde Allahlığını yine kulları eli ile yaptığını idraki kafidir.. Allah her eşyaya kendi cinsiyle hitap eder..ona anlayışı ve bilgisi üzerinde davranıp zulmetmez..


4/NİSÂ-125: İşlerinde doğru olarak kendini Allah'a veren ve İbrahim'in, Allah'ı bir tanıyan dinine tâbi olan kimseden dince daha güzel kim vardır? Allah İbrahim'i dost (HALİL) edinmiştir.


Bir insanın bunları anlayabilmesi için evvela kul olarak yaratıldığı ve bir vazifesi olduğu bilincine ermesi  lazımdır ki, daha sonra kendini bilme aşamalarına geçebilsin..insan her yanından görünmez ışık ipçikleri ile oynatılan ip kuklası misalidir.burada insanın dahli yok mu dur? vardır inşallah J?!.


ŞİR'A=siriUS A+siriUS B+sirius C=aşık maşuk râkip
insana her bilgi gelir.bu bilgilerin içinden, o anki duruma en uygun olanı seçip kullanmak, irfani veya hayvani hisleri seçmekte o ferde  bağlıdır.. ama Hak Teâla;  insan denen varlığın başı üzerinde onun data bankası –bulut- sevk ve idare konsey merkezi olan ricali gaybini da (6  somut ve soyut yön, 4 soyut ve somut unsur,5 duyunun soyut ve somut hisleri=3 ler - 300 ler  vs onunla beraber yaratır. bunu göremeyiz ama gayba iman mecbur olduğundan, imanı sağlam olanlar inşallah bunu anlayabilir.(*daha doğrusu; uydu-çanak vs enerji merkezine bağlanınca aldığın yayınların görüntü-ses ve binbir çeşidi normal karşılıyorsun da, aynı şeyin hakiki olanından da alınabileceğine neden aklın ermiyor ve algılayamıyorsun?.unutma ki yukarıda ne varsa aşağıya o yayın geliyor J )


mesela sıradan bir insanla seyrü sülüğe giren bir adamın rüyaları arasında dağlar- uçurumlar kadar içerik, derin anlam, bilgi farkı vardır.. ve yolun saf hiç bozulmamışlığa ait bilgileri, arkeolojik argümanla ele geçen, başlangıçtan beri aynı sembollerle aynı rüyayı gören kadim dervişlerden anlarız..(*sanırım Aborjinlerin dinleri olan rüya yollarına bir göz atmalıyız.)


Böylece HI HARFİ için asıl önemli olanın
başının üzerinde taşıdığı o nokta’dan yaratılma noktanın kendi Sûr’una üfürerek, kendisini Elif gibi uzatıp, kendine yol olması –atom –zerre-kûnfeyekûn sırrı olduğunu inşallah hep birlikte anladık.. ezoterizmde bu, başının üstünde güneş taşıyan kadim yılan=yol sembolüdür..


siriusA+sirius B+siriusC

NECM(yıldız)SURESİ: 9-O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.
49- Ve şüphesiz Şi'râ'nın Rabbi O'dur.


ŞiR’ Â
:  "zikrâ"  -SİRİ’US - ŞUUR  YILDIZI ..göğün en parlak iki yıldızı SiriUS A-SiriUS B’dir..Köpek takım yıldızındadır..Eski toplumların hemen çoğu bu yıldızı rab edinip tapmışlardır.oysa Allah teâla ayetinde kendisinin Şi’RÂ nında Rabbi olduğunu bize anlatır.. yıldız üçlü teslisle çalışır.. sirius A-sirius B-sirius C = AŞIK+ MAŞUK +RÂKİB

SİRİ’US; ”Demir Kazık- evrenin direği- yer ile göğün irtibatını sağlayan  gök kapısıdır..Osiris’in belkemiği JED, CED-Ata çadır direği, kanun koyucu bilgi veren ilhamat-ı rabbani –vahy sütunu NAMOS, SIRATEL MÜSTAKİM = TÛRUKU ÂLİ YOLU da denen gerçek  Kutup yıldızıdır.. ölülerin ahiret hayatına taşıyan yıldız yolu olduğuna inanılır…Güneş sisteminin O’nun yansıması olduğuna ve oradaki kozmik  Ricalü Gayb tarafından idare edildiğimize inanılır..


mavi köpek gözü yıldızı,Sothis”,”Şira”,”Sirona”,”Kak-si-di”,”Huşi”da denir.. sembolü; köpek-çakal-kurt yer ile göğün bekçisi GÖKBÖRİ-ANUBİS dir. . MİZAN terazisinde, yüreği ve kuş tüyü teleğini tartan odur. adil yargıçtır.. ölüleri yeraltından geçiren kayıkçı da odur...zamanla aslana dönüşen sembolde hakikatte budur
J ..Osiris’in yeryüzünde görünen yüzü olan erkek kardeşi  ANU’BİS- MERKÜR=AKIL ile İsis’in kızkardeşi  ve İsis’in görünmez batını yüzü  olan NEFTİS’in =nefs-VENÜS ‘ün evliliği ile oluşan bilgi deneyimidir=Hızır ilmi olan; acı su ile tatlı suyu birleme-negatif=pozitif( + ve –  )‘ i birleyen meşrep ilmidir (* Sümer’de ANU –Mısır’da AUTUM(ATOM-ATON) aynı zamanda An, gökyüzü tanrısı, cennetin tanrısı, takımyıldızların efendisi, tanrıların kralı olarak adlandırılır ve göksel katmanların en üstünde oturur )..

var olan en yüksek enerjili birleme tevhidi cinsellikle açığa çıkar. yaşam ve ölüm bu tevhitte sırlıdır..burada tam ve kesin birleme ve atom sırrından açığa çıkan potansiyel enerji bilgisi de vardır. bu sırrı görüntüye dökmek için bir spermin yumurtaya giriş belgesellerindeki olağanüstü serüveni hatırlayabilirsin..

kadim devirlerde  Şİ’R  YILDIZI nı dişi olduğu kabul edip TÂRİK YILDIZIna erillik verilmiştir. tabiiki bu muhteşem ikilinin çekimsel izdivacı ve birleşimi ile açığa çıkacak potansiyel güç yasası kaçınılmazdır. buda bize TURÛKU  ÂLİ YOLCULARININ LOGOS=DÖLLENMİŞ KELAMLA YENİDEN DOĞUŞ=ölümsüzlük  SIRRINI BİR NEBZE AÇIKLAR SANIRIM..

*SİRİUS parlak mavidir .Osiris ahireti simgeler ve Osirisin bedeni mavidir. İsisin başındaki yıldız siriusdur.mavi KELİME-İ TEVHİDİN nurunun rengidir. yeşil renk, mavinin yeryüzündeki izdüşümüdür ve aynı anlamdadır..



yeryüzündeki ilk İnsan
Erlik’e bekçi ve yardımcı rehber-DOST olarak ilk görev verilen varlık köpektir..(*Altay Türk yaradılış destanlarından birinde Tanrı Ülgen’in(OLGEN) sarayına bekçi olarak konulan köpek, Erlik’in( ADEM) saraya girmesine izin verir. ve ceza olarak ERLİK’e bekçilik için yeryüzüne indirilir. )
Zulkarneyn’in, ŞİR’A –SirUS’a  giderek Yecüc ve Mecüc’ü hapsettiği sanılır.

Türklere yol gösteren ve kendisinden türeten göksel kurt gökböri-mavikurt ASENA dır..Yunan’da avcı Orion’un köpeği, Roma ‘da şehrin kurucusu  Romelus ve Remus’u emziren kutsal kurttur. aslında bu semboller tamamen astroloji ve o devrin yetkin göksel haritası ile alakalıdır..

(*Sevdiğiim. galiba ben çaktırmadan gerçek astroloji öğreniyorum değil mi?  teşekkürler..tabii bu şir’A anlamına da geçen masalda ki diğer zaman kıskançlığımız yüzünden nail oldum.sanırım hala beni seviyorsun
J ? haddi itiraf et! belki barışırız.)

HURŞİD’İMDEN MÜRŞİD’İME BİR TÛTİNİN GÜNCESİ

10 ağustos Pazar..bugün ülkem tüm tarihinde bir ilk yaşadı..kendi cumhurbaşkanını kendisi seçti. ben yine oy vermedim.çünkü kaderin üstünde bir kader ve göklerden gelen bir emir vardıyı, taaa elinden tüm hakları alınıp, hapse atıldığında öğrenmiştim..inanıyorum ki oda kaderini hep bildi.o yüzden de o derece yüksek oynadı. Hem de başarmamak için ölümüne en kötü oyunları oynadı.. ama yine vazife –sorumluluk- yük –vebal onun oldu.. inşallah bundan sonra etrafına-yakınlarına-içlerindeki rasputinlere  dikkat eder ve İslama bu kadar zarar verici çirkin siyaset yaptırtmazlar ve yapmazlar..

Aslında her şeye rağmen O, çok çok daha fazla oy alacaktı Sevdiğim.. ama o kadar çok kişiyi kanunları delerek-hak hukuku çiğneyerek incitmişlerdi ki, onlarda O dahil, kimseye oy vermemişlerdi. bazısı da ben gibi kesin kazanacağını bildiğinden evden çıkmadı ..neden o kazandı? hakikatte ne o ne de hiçbir siyasi kimlik kazanmadı. Artık biz ülke olarak refaha alışmıştık ve ne kadar nankörlük etsek te düzenimiz bozulsun-bu lüx elimizden alınsın istemiyorduk. diğerleri korkunç kabiliyetsiz, ülkeyi iki günde batıracak kimliklerdi malum..hepsi yağma için bekleşiyordu.. savaş yıkıcı idi ve çift kutba çalışan lider nadir yetişiyordu.insan alışkanlıklarından vazgeçemiyor. hepsinden ötesi Turuku Âli bizim bilmediğimiz nedenlerden onu istiyordu ve hemen tüm rehberler emir verdiler.. oyların kaderi  bir öncekiler gibi belirlendi.çünkü aynı Osmanlı yıkılırken ki durum tekrar etti. elde ondan daha iyi bir lider yoktu.. (*ve tüm + - ye çalışan –birleyen  liderler despottur ,benim Sevdiğim de dahil J..)

herkes gibi balkon konuşması yapan onu dinledim.ve onun kelimelerini Sevdiğim konuşuyormuşçasına-nereden yansıdığını gülümseyerek okudum. yüzlerce yıl sonra ilk defa vazifesini, anlamını bilen biri emaneti devralmıştı .bir imparatorluk tekrar uyanıyor ve elinden yitirdiği emanetlerine;” ben uyandım, ben buradayım ve seni ait olduğun yere alacağım” diye mesaj veriyordu. böylece Turuku  Âliyenin neden onu seçip yetiştirdiğini biraz anladım..çünkü o kaderinin içinde var olan ders programını da baştan alanlardandı.ve tüm o program büyük bir cehtle uygulanacaktı vesselam..


Şuan kimse fark etmiyor amma biz yepyeni bir devlet sistemine geçtik. zamanla uyandıkça anlayacaklar. ve mana da dahi,  yeni yönetici, bir evvelki devlet'in BAŞLANGIÇ  sembol LİDERİNİN YERİNE GEÇTİ  sayılır.bu melameti ahilik için  çok özel ve önemli bir not.


12 ağustos Salı.. Agora adında, İskenderiye Kütüphanesindeki bir felsefe okulunda geçen filmi izledim..filmin sonunda  gökyüzüne- yıldızlara aşık panteist felsefe hocası kadının sonunu gördüm.kendimde hissettim.sonra sâlâta durdum.bana da öyle yapıp yapmayacağına bayağı bir ağladım. çok canım yandı.. ama ben ölümden hiç korkmadığımdan ve ölmeyeceğimi bildiğimden sanırım başka bir şeye ağladım J….


13 ağustos Çarşamba.. Sevdiğim..KONUSU beynin % 100 ü kullanılırsa neler oluyor için yapılmış LUCY filmindeyim..hıım süperdi..filmin başı muazzamdı.. HUCURAT SURESİni canlandırmışlar. çok heyecanlandım. Kendimi seyrediyorum. şiistt!! sizde dikkat lütfen !! Herkes kendi yaratılışına şimdi şahitlik ediyor!.


önce XY OLAN  TEK HÜCRE  hermafrodit(çift eşeyli-kendi kendine üreyebilen ) KENDİSİNİ  ZÂT’INDAN ZÂT’INA İKİYE BÖLDÜ?! ..böylece  X ve Y ikilik duaite-sen & ben=aşık & maşuk   ER RÂKİB olan ER’LİKTEN  den ortaya  çıktı. .eee ikilik olurda Muhabbet olmaz mı? iki ayrı hücre fıtratları olan tek’ e dönmek için anında birleşip, tevhid olup sevişti.
(“ birbirlerinizle sevişin –hediyeleşin ki birbirlerinize muhabbetiniz artsın  “hadisi olan, nafile ibadetle O’NA YAKLAŞMAK GERÇEKLEŞTİ
J )


ey dünya söz dinle!!artık savaşmayın, sevişin ey dünyalılar!!

Şu halde TEK BİR ‘in kendisini sağaltması: yani, kendi zâtından zâtını ayırıp= FİİL; isim ve sıfat olarak kendisini bilmek istemesi, ilk ATOM ÇEKİRDEĞİ olan BE nin altındaki HÜve –hücre noktasını da bize ispat eder değil mi?.. yani CERN de bugün yapılmaya çalışılan şey- zerre ilmi, KÛN FEYEKÛN- yaratılış sırrı böylece açılmış oldu.


O-HÜVE ÇEKİRDEĞİ  tek hücre ,kendisini paylaştıkça-hediyeleştikçe-tevhid edip seviştikçe -hep daha da çoğaldı –türedi.bu sevip, tevhid edip, paylaşımlar sonunda kendine bir vücud ördü. yani hücre kendisine istediği mekana uygun bir elbise- bir zuhur mekanı yarattı. ama bunu kendisine emredeni de bildi.çünkü aldığı emre itaat- söz dinlemek her HÜcreye taa  HÜcurat suresinden farz kılındı..




ve film başladı J..Lucy, tarihte ilk dişil bir maymunun insan cinsi kadına evriminin adı imiş.. insanın atası olarak maymun başrolde..film hakikati son derece güzel anlatsa da, bu bilgileri bize sunan beyinler, kalbi vahyi değildir. sadece tek yönlü olup, beyinsel= iki çıkarcı lobla nefsani çalıştıklarından dolayı da, tabii ki  TEVHİD –HANİFLİK ilmine de sahip değiller. Tevhidi  ancak ANLAYAN BİR KALBE SAHİP Hanif Muhammediler yapabileceğinden; yy lerce yıldır , Süleyman’ ın cinlerinin yaptığı mabed bitsin de, bizde içine “O KALP Kİ, İÇİNDE ARŞI RAHMAN GİZLİDİR” misali kurulalım diye bekleşiyoruz zaten J .. halbuki bu devir teslim –birleme, nüfus kağıdı sahtekar mürted Müslümanlarının mesleği değildir.. Muhammedilerin  artık devreye girerek tüm devreleri ele geçirme vakti geldi..


Evet.. filmdeki Lucy, mesleken bir sex işçisi- fahişedir..hani dünya içinde öyle derler ya, ondan..Lucy, Uzakdoğu’da  yeni geliştirilmiş  sentetikten imal edilmiş- mavi jel kapsül uyuşturucu çetesinin eline geçer.. yurt dışına kaçırması içinde bağırsaklarının içine yarım kg hap yerleştirilir.Lucy işkence görürken açık yarası kanayıp , ilaç kanına, hücrelerine yayılıyor. zihni son sürat açılmaya ve eşyanın dışına taşıp, tanrısallığa doğru yol almaya başlıyor..bu yüksek dozdaki beyin uyarıcı ile, artık beden enerjisi bu yeni haline uyum sağlayıp yetmediğinden, bedeni, kendisine yaşamak için yeni enerji kaynakları aramaya başlıyor..

Zaten  bu durumda hücreler ya ölürmüş veya kendilerini dönüştürerek yeni bir yaşam formunu ,yine kendileri yaratarak, o hale uygun formla eşya olarak zuhur eder- kendine yeni bir sistem yaratabilir-yeni yaşamına evrilebilirmiş.... yani HÜCRE KENDİSİNE VELAYET EDECEK YENİ HAYATI, HÜ-VE =  NÜ-VE  çekirdeğinde=ölmeyen hücre acbü’z zeneb’i  yine kendisi barındırıyormuş..


Sevdiğim, filmde,  onların tevhidi anlamayıp  çözemediği saçma bir mana var..Eski Mısırlıların bildiği ama İskender’le  ülkelerine giren eski Yunan’a asla söylemedikleri  sırlardı bunlar .zaten irfani hikmeti eski Yunan’a vermediklerinden dolayı, onlarda hikmet felsefeye dönüştü.. zamanla da beyin  kalbin yerini alarak, bugünkü sanal- teknolojik tek taraflı acıtıcı bilim ortaya çıktı.. şifa vermeyen bu geçici, uyuşturan ilim, elbette ki yakında yine irfani hikmete geri dönecek ve beyin kalbe( manası gönül) bağlı çalışmaya mecbur olacaktır… bu zamanımızın Hermetiklerinin  anlayamadığı bir şeydir.. sistem ikinin ve üçün birlikte çalışması üzerine kuruludur..


beyin sadece bilgiyi işleyicidir.. onun %100 çalışması asıl mesele değildir!!. Allah ın yarattığı her şey zaten tam kapasite işini yapar.. ALLAH İŞE YARAMAYACAK BİR ŞEYİ YARATMAZ!..filmde tabii ki kalp-vahy ilmi yok.(* aslında var.lakin onlar bu manaya giremiyorlar J ) çünkü onlara bu safha yasak. onlar sadece belli beyin açıcı uyuşturucular ve bazı Uzakdoğu meditasyon teknikleri ile bu bilgileri çalabilirler amma ,sınıra gelince, daima ilmi feyz şualarıyla taşlanıp aşağıya düşürülürler. zaten filmin sonuna gelince, bu ilkel teknolojik ve maymunsal düşüşe çok hayret edip ,Allah yardım etmediği müddetçe  insan denen mahlukatın anlayan bir kalbe sahip olmayacağını da anlıyorsunuz...


neyse filmdeki Lucy, hücrelerine yayılan bu mavi sentetik uyuşturucu ile (yani,anne karnındaki gelişen cenine 3-4 aylık devrinde annenin ürettiği hızla kemik yapan maddenin yapayı) geçmişinin tüüm kayıtlarını okuyarak  bilmeye başlıyor. ve olan biten her şeyi-hücurat suresinden dolayı; her hücrenin-her esma-sıfat ve fiilin birbirleriyle ilişkisini anlayarak görüp çözüyor. aklına gelen her yerde olabiliyor ve neye ihtiyacı varsa o bilgiyle birleşebiliyor. yani Lucy artık yaşayan Gavs-ı Âzama-sistemin Vücûduna dönüşmeye başlıyor. tabii bu kazanılmış bir seyrü sülükle MAKAM olmayıp, hızlandırılmış sanal bir lütuf HÂL olduğundan dolayı, sâfâsı da sadece tek bir günlük oluyor.
 

ve Lucy bir gün içinde öleceğini bildiğinden, bu sentetik uyuşturucu işinde çalışanların hepsinden intikamını alıp, onları polise tek tek yakalatırken ,beynin %100 çalışması hakkında kitap yazan ve bu konuyu insanlığa sunan Morgan Freeman’ı da üniversitesinde buluyor. laboratuvarda Lucy’e diğer var olan 3 poşet uyuşturucu da  zerk ediliyor. o esnada Lucy tüm dünyayı aynı anda tayyi mekan ediyor..her yerde –paralel ve meridyen evrelerinde kendi kopyalarını nasıl yaratabileceğini özümsüyor
J..  duyuları, acı hissi vs kalmadığını sanıyor ve sanılıyor. oysaki Lucy artık saf –cüzi bilgi merkezi data veribank- külli akla dönüşmek üzeredir ve kendisine bir ademiyet bulması elzemdir. o adem tabii ki baskın bezelye –siyah derili olan Freeman dırJ ..


*Sevdiğim bak iyi seyret olur mu?beni en etkileyen ruhuma dokunan sahneleri yazıyorum.. Lucy uyuşturucu suçlularını yakalarken taxinin ön camına bakarak oradan akan harfleri-dna -kader siccin ve iliyyin ata direği ipçik yazılımlarına zoomluyordu J. kimi dilerse onun ipçiğinin yazılımını  eliyle çekip-okuyarak yer saptıyor ve işini bitiriyordu. yani kaderi bilip yönlendirmeye –eşyaya müdaheleye başlamıştı ki, filmin esas teması da zaten eşyayı kontrol edebilmek üzerineydi.. bu sahne benim için öyle sarsıcıydı ki, nefessiz içine düşecektim nerdeyse..ağladım..


(*yani Lucy’nin  kendi elinde ,her yaratığa dönüştürerek yaptığı şeyi, bende kendimde rüyalarımdan biliyordum..  hayvanlarımın huy ve karakterlerimi nasıl biçimlendirdiğini, tam bir orman dolusu hayvani duyguya –hisse sahip olduğumu ve onları yönetebildiğim kadar insan olabileceğimi ,onların beni yönettiği kadarda hayvanlık makamında kaldığımı biliyordum ..tabii çevremdeki herkesin de..)


Başkaa.. Lucy’in duygularını yitirmesi.. ne acı bişi bilsen. Bilmek?!! perde arkasını maddeye  bağlayarak çözerken, acıma duygun yavaş yavaş siliniyor. herkes eli ile işlediğinin yansımasını yansıyordu ve sen artık bunu idrak etmiştin. .ama bazıları da bedel seçiliyor ve kurb’an oluyorlardı. gerçi onlar için ölüm bir neş’e idi. zira onlar ölümsüzlerdi.. neyse.. 


 hakikatte duygular yitirilmiyor.. duygular bilgiye -ilahi kanunlara dönüşüyordu.ve bilgiye dönüşen-seyreden sen, eskisi gibi duygularının esiri olmayıp , duygularını kontrol ederek ,süre kaybetmeden en doğru zamanda ve en doğru anda olaya tek müdahele ile yön verebiliyorsun.. belki asırlarca sürecek bir tekamülü de bu sayede ışık hızıyla geçebiliyordun..


bu yöntem, yani bilgi, kişiden tüüm korkuları alıyor. korkusuzluksa ÂHİ MEŞREP-YILAN-TANRISAL SOY OLAN ÖLÜMSÜZLERE AİT BİR ŞEYDİR.  *bu hislerin kaybında da ağladım Sevdiğimm..Senin bana neden o derece acımasız davrandığını aslında anlıyor ve biliyorum. ama ben insanım unutma ve kadın olmayı çok seviyorum J!! düşünsene bi kanun sütunu olduğumda bu zevksel şeylerin hiçbiri olmayacak ve ööölece orada duracağım ..oysa içimde ne hazineler gizli ve beni keşfedecek bir kaşifi kim bilir kaç asır bekleyeceğim değil mi? oysa ben senin kanun sütununa ışk attığımda, Seni kendime dilersem çekebilirim. Unutma ki bu halde Sen Ben eşitiz…geçerli olan sütun sahibi olmak ve mührü vurmak.. ve bir taçlı tahtlı bisultanla evliysen eğer, onun dediği olur..ve cariye de yasak !!


 Filmin sonunda Lucy’in  tayyimekan yaşarken, tarih öncesi maymun kadın Lucyle tanışması ilginçti ve fimin senaryosunu yazanı aniden gözümden diplere şükür ki düşürdü J defo her zaman iyidir.hem nazardan korur hem de sizin tanrı olamayacağınızı müjdeler J..ve ilk maymun kadın lucy ile, insan cinsi kadın lucy o meşhur Tanrı-İsa işaret parmaklarını birbirlerine dokundurup tanrı dokunuşu biatını gerçekleştirdiler. Nuh Tufanı filminde vardı hatırla!.. hani Nuh ,Yahudilerin türediği oğlu Sam’ı sağ koluna doladığı kadim yılan derisi ile kutsarken, işaret parmaklarını birleştirmişlerdi ya.. aynı sahne..

*Film aralarında samsaRA  ve baRAka belgesellerinden  teknolojinin insanlığa getirdiği o korkunç aç gözlülüğün can alıcı sahneleri var.
tabii benim kadar hayal gücü yüksek biri için yazamadığım ve anladığım daha çok şey var.yaza yaza bitiremem  biliyorsun.esas toplum olarak bizi ilgilendiren anlamamız gerekeni ise sana kısaca şöyle özetliyebilirim ..


 Bir defa anladım ki kabalist bilim derviş adamları cern de çok özel bir şeye sahip olmuş ama bunu ahaliden saklıyorlardı. fakat kimse eriştiği gücü sırrı içinde tutamaz ya hani Sevdiğim.


çünkü hz Peygamber dayanamadı hz Ali’ye anlattı,O dayanamadı kuyuya anlattı, kuyu dayanamadı taştı çöllere anlattı. çöller  döllenmiş kelam logos ile döllendi ve kamışlar boy boy yükseldi..ve İnsanı Kamiller bu ilahi nefes  yüklenmiş her bir kamışı kesip, biçip ,yontup ,ciğerlerini dele dele onları üflemeye ve aleme nizam vermeye"DİNLE NEY'DEN NELER HİKAYET ETMEDE ,AYRILIKLARDAN ŞİKAYET ETMEDE "demeye  başladı ve sistem hep devam etti.ilahi musiki ruhları tek tek uyandırırken KÛN DAVULUDA HEP ÇALDI DURDU!!


Film BİTERKEN Lusy bağlı olduğu koltukta yavaş yavaş kara-siyah madde ile kaplanıp, Fenafillah oldu .yani cem makamına erip LAİLAHEİLLALLAH - O OLDU…karanlık madde asıl var olandır. buradaki aydınlıksa sanal olan yansıyan alem kabul edilir.. işte Lucy tam fena olduğunda, mutlak olan bütüne karıştı ve artık “ben her yerdeyim, ben O yum” dedi.ve kendini bilme sırrı olan anahtarı olan ANKH-FATİHA yı da  kendisine mürid seçtiği –yetiştireceği Freeman ademine verdi.. burasıda çok heyecan verciydi Sevdiğim.lucy siyah noktanın içine alınmamış, siyah akışkan madde?! onu kaplamıştı ki arada fark var sanırım
J.


en nihayetinde ise Lucy bilim adamına verdiği sözü tuttu.
kendisini ve tüüm eriştiği %100 bilgiyi KLASÖRLER AÇIP J bir bilgisayar dosyasına, bunuda bir pc verianahtarına dönüştürüp, bu anahtarı da yani kendi emanetini de, yaşayan yeni emanetçi  ademiyet makamına teslim etti… film bitti..

ve Freemanın temsil ettiği bilim kuantum fizik alanına girdiğinden, gelecek zamanın kahinleri-ezoterik derviş –kabalacı mason –hermetik bilim insanlarına da  -bir gün gelecek,insana gizli saklı hiç bir sır kalmayacak hükmünce- anahtarların tümü,  madde ilmine aşikare emanet edilmiş oldu..


 Sevdiğim ayrıca şunu da anladım bak!! hemen hepimizde  androit yaşayan ve gelişen hücre formunun biorobot işlemcisi cep telleri ve pc leri var. bu androit telefonlarımız kendi kendine güncelleniyor ya hanii. Ve bize sormadan bilgi işlem hesaplarımızı birbirlerine bağlayarak ,tüm dünyayı tek bir noktadan  yönettiklerini yavaş yavaş bize kabul ettiriyorlar ya birde..işte filmde bize gizlice fısıldadıkları esasında buydu. bir gün gelecek, her birimizi eğer isterlerse, canlı birer bombaya çevirip, imha edebilecekleri yaşayan mayın tarlasına dönüştürülmek üzereydik. bu bazılarına hayal gelebilir tabii. ama bu bir gerçek, o fimde bunu o kadar derinden hissedip yaşadım ki Sevdiğim ürperdim inan.... (*islam alemi artık uyanmalı ve bizim hücrelerimizle bizi istedikleri gibi programlayanlara geri yansıtıcı kendi programlarımızı üretebilmeliyiz..)

Ayrıca yeni güncellenen face lerin cep teline gelen hücre-hikmet konuşma baloncukları var Sevdiğim.onları görünce çok huzursuzlanıyor ve rahatsız oluyorum.O zaman bu ilimleri yapan ve dünyayı köleleştirenlerin  kimliğine  …. … .. kalbim bozuluyor.. anlıyor musun ?!!


hepimiz İsrail’e vs ülkelere kızıyoruz amma bu teknolojik saltanat ve rahatı da onların üretimleri ve icatları ile yaşayabiliyoruz ki, birde bu gerçek var. islam alemi ise utanmaz bir rehavetle birbirlerini güya islam adına boğazlamakla meşgul.. bir sahte veya gerçek efendiye ve bir tekkeye mensup olmayan nerdeyse yok.. tek dertleri ise daha çok adam toplamak ( bu yalan değil, bildiğim için söylüyorum).. esmalar, virdler ,takkeler ,tesbihler ,senin efendin benim efendimler havada uçuşuyor. ama üretimde  en hilekar insanlar, dini siyasete alet eden en seviyesiz siyasiler, en şerefsiz hileleri yapan sahtekar ticaret ehlide  ne yazık ki bizleriz .. hiçbir efendi dervişlerine gıda ile oynamayacaksınız, ticarete hile sokmayacaksınız, üretimde yamukluk yapmayacak hep kaliteyi yükselteceksiniz, yalan söylemeyeceksiniz, insan mahremiyetine aykırı iç içe pencereli yakınlıkta evler inşa etmeyeceksiniz, vs , insanı insan yapacak hiçbir şeyi emretmiyor. ben biliyorum ki efendiler, ahilik meşrebini bilip uygulasa idi, Türk  müslümanları tekrar Merd-ü Hüda Erler olacak ve sözlerinin eri oldukları içinde, ahdi bozmadıklarından, Hâk Teâlâ’ da onlara hak ettikleri  değeri tekrar verecekti.

ve film bittiğinde kendimi devasa  halde, şişmiş gibi hissediyordum Sevdiğim..avm de yürürken bastığım yerlerde koskocamANdım.o kadar huzurlu ve mutluydum ki, çünkü ben Lucy dim..ve bir mağazaya girdim.beğendiğim bir şey yarı fiyatına inmiş. hııım almadım. artık ilgimi çekmiyor .ben her şeye sahiptim ve artık hiçbir şeye ilgi duymama gerek yoktu..Allahım ya hep yürümek istiyordum.. neyse eve geldim. yemek yedim.hani hz İsa ‘yı Allah Teâlanın azarladığı ayet var ya.. işte aklıma o ayet geldi.. güldüm. Evet.. ben kusurlu ve defolu bir yaratılmış kuldum ama neden  tanrı olmak istiyordum anlamıyorum..ve kendi yazdığım her şeyle bir anda yüzleştim Sevdiğim..evet ,ben gizli gizli aslında tanrı olmak istiyordum. üstelik olamayacağımı bildiğim ,var olan tek adem putunun son yerde nasıl kırılıp toz olup  havaya savrulduğunu seyrettiğim halde ben bir tanrı olmak istiyordum ..nedeeenn?? nedeeen ? ve isteyene kendi ellerimle taştan put oyup veriyor, vakti gelince nasıl kıracağının da  tüüm tekniklerini yazıyordum. Allahım mesleğime bayılıyorum
J..


5/MÂİDE-116:
Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, «Beni ve anamı, Allah'tan başka iki tanrı bilin» diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, «Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin.


Sevdiğim geleceğimi inşa edemeyişimdeki sırrımı araladım. yani ben bu sonu görüp, yaşayıp, aklımı yitirmeseydim, bugün kendime bir gelecek kurmak için çalışıyor veya kurmuş olacaktım değil mi? sanki kendimden ve bana o manayı yaşatan Efendimden intikam alıyor gibiyim. ilk defa bunu anlayıp fark ettim.  Sende de böyle olmuş muydu? Sen nasıl geriye dönebildin  ve hayata tutunabildin pekii? artık; bana ne yaptın bana ne yaptın !?diye ağlayıp dövünmüyorum.. gördün mü, büyüdüm. belki yeniden hayata tutunacağım bir ağaç bulur evlenirim  J..o ağaç olur ve ben yine sarmaşık ..ona sarılırım .sonrası malum J..önce ağacımın cinsini seçmeliyim. Sevdiğim Sen ne ağacıydın lütfen ?! sesime ses verdin, kanunuma oy verdin, bugün toy, yarın düğün bizim … köklerime gel. köklerindeyim unutma..


Lucy’i izlediğim gece uyumadan evvel.karanlık göz kapaklarımın içinde kıpkırmızı RAKAMLAR-HARFLER o kadar hızla dönüşerek yazıyorlar ki, hiç anlayamıyorum..

ertesi gün ve sonraki birkaç gün.vücudumun içinde simyayı kimya değişimleri var. sular seller misali süt deniziyiz..o beni yine ele geçirdi ve bedenim beni dinlemiyor. o zevküsefayı kendinden kendine sürüyor.

19 ağustos Salı..hayalimde simsiyah, gencecik, yalap yalap yanan, insanı meşrep bir atı seviyorum..
nur cihan
19.08.2014
nuralem7@hotmail.com