24 Temmuz 2015 Cuma

30 (O’tuz) KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI MASALI 28

30 (O’tuz) KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI MASALI 28

Hz.Peygamber SAV, Hz.Hamza r.a ın şehitlik cenaze namazının ardından 72 defa namaz kıldırıyor ve Kerbela şehitlerinin namazı kılınmayacak diyor (alıntı)


Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.. .nasılsın? bir
ID-I FITIR yaratılış ve yaratılışımız için kelle vergisi bayramımızı daha geride bıraktık.. yaratılmayı hak edip etmediğimizi ve neden yaratıldığımızı henüz idrak edemediğim için ,bu konuda bir şey diyemem.. ama kurb’an meselesini ,kendi  tek’ini bir edenin ,taaa en baştan ,kendinden kendine  ADAR ADAĞI olarak ID’ini  ödediğini düşünüyorum..(ID, psikolojide ego yani nefs –benlik demekmiş)


Sevdiğim,geçen masalımızın akabinde –doğum günümün ilk saatinde –kendisi de hz İbrahim dersinde olan ve taaa Hindistan-Nepal’den- yeni bir  evden kaçmış ama  masal onu yakalamış ,bir masal çocuğumuz oldu.. o, bir Türk.. Kanada gibi ülke de derviş olup, belli bir seviyeden sonra bunun kendisine yetersizlini anlayıp,islam iken, hindu budistliğe tekrar geçen gurusunun peşine düşüp, taaa “ilim Çin’de de olsa gidin ve alın “ emri gereği, Hindiçine insiye olmaya gitmiş.ve gurusunun dediği üzere, onun içine, bir monk şamanın ruhu kaçmış J. ona,ülkemizdeki asitanesi olan hakiki efendisinin buna nasıl izin verdiğini, kendisi için neden mücadele etmediğini sordum..o da, rüyasında kendisini almak isteyen asitane efendisine karşı, bu tarafın gözüktüğünü ve  resmi olmayıp -sadece rüya biatı olan  bu ZAT’ın, kendisini alamadığını yazdı..

kadınların Hindistan da kolay kolay tarika alınmadığını,çünkü başarmalarının çok zor olduğunu, mürşidini-kocasını=eril gücü emerek beslenen - en tehlikeli güç olan kara şaman - vampir kadınları anlattı. (*Zaten benimde resmi bir dersim olmadığından, hiç bir şekilde eremeyeceğimi bildiğimden- benim için her şeyi üstlenen efendimi büyük bir aşkla selamlıyor ve önünde secde ediyorum Sevdiğim.  teşekkür ediyorum-kadın olmayı çok seviyorum-iyi ki erkek olmamışım
J) ..

ikimizde metafizik alemle , maddi fizik biliminin eşit olduğunu bilip, anlıyorduk.. o benden daha zeki .başka lisanlar da bildiğinden daha bir dünya vatandaşı ve ona lazım olan bu ilimleri yerinde tahsil ediyor.. o bir dövüş sanatçısı.. erkek yaratıldığı için, benim olamayacağım kadar bedensel güce sahip.. dolayısı ile  ona bu işler daha özel hediyeli.. O, kuantum mekaniği- fizik ile ,unsurları  kontrol ederek, maddeleştirmek için insiye oluyor.. henüz çok az maddeleştirmeyi başarmış.... ve tabi ki, ben daima bir kadın olduğum için bu şeylerde avucumu yalacağım J ..çünkü orada Senin adın var..


O, Hint’ teki  eski ve en gizemli nadak tarikatına girmiş..KOŞULLARI SUSMAKMIŞ. burada mürşid= derviş vs yokmuş..inanılmaz ağır, vücuda yönelik riyazatlı görevler varmış.. ve çekilen acılar karşısında, kendi elde edeceğin idrakle, otomatikman sana gelip secde eden, senin Ademiyetine teslim olan, her çeşit varlıklardan rahmani=şeytani bir ordun oluyormuş. O,bizim tasavvuf öğretilerimizi, ömür boyunca çek çek bitmeyen  esmalarla dervişi oyalayıcı, sonunda da bir şey verilmeyişini ise çok  yetersiz buluyormuş .. çünkü hakiki mürşid çok az .onlarında yakınları- etraflarını saran nüfuslu vampirleri yüzünden  kimse yanlarına  yaklaşıp derdini anlatamıyor..müridler yapayanlız, perişanlar..yaşadıklarını –kaoslarını-korku ve sevinçlerinin anlamını bilemeden, rüya sembollerini çözmek için, onun bunun elinde –derdine derman ararken perişan ediliyorlar..giderek de, hakiki mürşit kalmadığı ,o mürşitlerin sadece hikayelerde yaşadığına inanç artıyor..


Sevdiğim.. bu arkadaş 
bana, Kur’an dan sonra ikinci kutsal kitap dediği ,Hintlilerin Avestalarından daha evvel yazılmış Bhagavad gita –Güzel Tanrının Güzel Hazinesi adlı kitabı okumamı söyledi.. netten indirip okudum..orada bizden saklanan pek çok sırrın ifşa edilmiş olduğunu anladım.. hakikatte ise saklı değildi, biz okuyup araştırmamıştık o kadar. çünkü Yaratıcımız bize Kur’an-ı Kerim ‘de ;“sizden evvelkilere indirildiği ve sizlerin daha evvelden bildiği şeylerden” derken, teferruat ve incelikli şeriatın, geçmiş kitaplarda hala mahfuz olduğunun sırrını da ifşa eder değil m?


Kur’an; her  zamanın ve kitabın, cem-i zamanı olan  AN’ da,her an yeniden kurarken yaşayandır.. ağzından çıkan söz, hakikatte hayatı kuran senin kendi kelamındır ve  söz büyüdür der Nebimiz. Kur’an canlıdır.. ve Zaman dairedir.. her devir ve zaman,yorumu az değişse de,bilfiil her an yeniden güncellenip kurgulanarak kurulur..anlamak için âli-yüksek ilimle düşünmek, tefekkür etmek elzemdir..


Hintliler için de GİTA kitabının en büyük özelliği Tanrı’nın ilk defa kendisini ifşa edişi imiş...ben kitabın semboller kısmı ile ilgilendim tabii ki.. çünkü bu tarz anlatımlar daima seviye seviye, idrake göre biçimlenir. kitabın, THOT –İDRİS atamızın oğlu TAT ile  mülakatının Hint’e uyarlanmış klasik versiyonu olduğunu taa ilk başta anladım..THOT-İDRİS NEBİ kitabı çok özel.. mesela,onu anlayarak okuyan, tüm psikolojik - zihne bağlı sorunları kendi seviyesinde  çözebilir..Kitap, Mısır’da ilk kurulan, kendini bilme okullarının nefs mertebeleri ve idrakleri, ZİHİN ile KALP olan yüce anne GİTA =KU =RAHİYM-YUVA arasındaki LİLA=YOK VAR ilahi oyunu kurgusunu anlatır.. var olduğunu sandığımız bu alemdeki her şeyin zihnimizde olup bittiğini, en incelikli soru-cevap ile  muhataba onaylatarak, her idrakteki anlamı ile seviye seviye açarak  kabul ettirir...kitap esasında  irşad ediş metodudur..

zihnin üstü olan YÜCE ANNE GÜZEL KU’ya (=RAHİYM esması= Muhammedi makam ) çıkmanınsa neredeyse imkansızlığı kitapta belirtilir.. çünkü zihin-US yani akıl, öyle usta bir mürşittir ki, aklı da yaratan, bilinmezliğe kapıyı açmamakta –tüm zihin oyunları ile direnmektedir.. işte burası aşk ehlinin –söz dinlemeyenlerin-aşka edep sığmaz dedikleri, en mahrem saha, SEVGİLİLERİN FERDİ MAKAM’I olan, aklı akılla  terktir ...dualite yoktur. iki bir olmuş-halvet-boşluk-mutlak hiçlik- vuslat-
HÂLÂ-heyula-daire’dir.. bilinmez, anlaşılmazlıktır. isimsizdir.. çünkü henüz akıl başa gelmemiş,bilinmek isteme istenip irade edilmemiş ve çağırılmamıştır.. O saf hazdır..O ZEVKTİR..
 
Gita kitabı,
o zamanki Hint dilindeki  tanrısal esması  saf akıl olan Kirişna’nın, seçip irşad ettiği müridi Arjuna’ya  telkinlerinden ibarettir ki, aynı THOT ‘un oğlu TAD ı insiye edişiyle bire   birdir.. 5000 ile 7000 yıllık bir mazisi olan bu kitap elbette ki,  İBRAHİM Atamızın çağdaşıdır. tıpkı BRAHMAN İNANCI ve BUDİZM denen Nirvana –hiçlik makamının olduğu gibi..yani KELİME-İ TEVHİDİN LAİLAHEİLLALLAH bölümünün başlayıp bu cümle içinde seyr ettiği zamanlar. .

Kitapta,tanrısal esma olan Kirişna, sanki tanrı ADAR misali bir adak tanrısıdır ve bizim Gâza
dediğimiz tanrı için savaşı –şehitliği emretmekte, hatta zorlamakta ve kışkırtmaktadır..müridi isyan edip türlü bahaneler sürdükçe, tanrı ,kendisinden bir sırrı ifşa eder ve en sonunda  kendi gerçek yüzünü gösterir..ama mürid,
bu dehşetli sonsuz vecihli yüz ve biçimli tanrı suretinden çok korkar ve bu görüntüyü tekrar  tek bir vecih-tek yüzlü olan  insan suretine – o güzel haline döndürmesini diler..

ve sonra, adak tanrısı ona der ki :”aslında hısımlarınla savaşmak istemesen de, savaş çoktan oldu bitti.. sen şimdi savaştığın da, ben senden bunu çok daha evvel yapmış olduğum için, o ölenleri de sen
öldürmemiş olacaksın, sadece benim seçilmiş kulum olarak sözümü dinleyip- haklarında hakikatte bir şey bilmediğin onları öldürerek dediğimi yapacaksın ,sakın üzülme”
der ve diğer anlamlarını anlatır
(*burada Kur’an ayeti olan ATTIĞINDA SEN ATMADIN,O ATTI,SEN ÖLDÜRMEDİN O ÖLDÜRDÜ anlamı vardır)..


Kirişna kitapta; yönetici 
olan ,yüksek idrakli en tepedeki din adamı brahmanlar ile, idraki derece derece daha az olan kullar-köleler sınıfı KAST arasındaki mesafeyi koruyup-din adamlarının, kutsal birer tanrısal gibi görülmesinin nasıl sağlanacağı hakkında  pek çok nasihat-akıl verir..Kirişna, burada manevi siyaset yapar. ilk ruhban sınıfını şekillendirir ki , halen tüm dinlerinin batını öğretilerinden iz süren dervişler, aynı bu şekilde yol alırlar, değil mi Sevdiğim J? Hint mistizmi; batıni idrakleri- nefs mertebelerini, batında  bırakmayıp, o dereceli hayatı ne yazık ki dünyaya-maddi hayata da geçirmiş ve kırılması imkansız KAST SİSTEMİNİ yaratmıştır.. bu  ALLAH’ın ve O’nun kulları için dilediği bir sistemi değildir.. marifet yani Muhammedi idrakler ise  ,batını batında, zahiri zahirde anlar ve ikisinide, o zaman –o mekan ve  o an ki eylem ne ise, ona göre tam vaktinde yerine koyarlar..


(*not: Muhammedi bilinç için binlerce sene insanlık ve dinler tarihinin üzerinden geçmesi gerekmiştir.. eskiden var olan lailaheillallah –ilahların ve tanrıların belli seviyede –esma telkini ile anlaşılması mecburiyeti yüzünden –ki- bu idrakler için halen o seviyedeyken hepimize  elzemdir.. Muhammedilik; akıl –zihin olan Cebrail makamını tek geçendir..her peygamber dahi, bu makamı RAHİYM ESMASI-İlahi anne  KU olan MUHAMMEDİYETLE geçebilir ve ancak gerçek hürlerden olabilir..hür olan kul olmaz.. kulluk akılla olur.. sen bensin bende sen anlamında kul-rab kalkar.. bir ve tek vücud olunur...)


Sevdiğim burada benim için önemli olan İbrahim Nebi-milletlerin   ve tevhidin babası için iz sürmektir.. İdris nebi tufan evvelidir..sonra Nuh nebi gelir..NUH, her ne kadar bin yıla yakın yaşasa da, O’nun olduğu coğrafyada insanlık için Adem O’dur ve soy yeniden başlar..
HAKİKİ İNSAN ,ruhanilerin bedenlenmiş halleri olan ALLAH'IN EHLİBEYTİ olan TURUK NEBİLERDİR .. diğer, nice nice varlıklarsa ,devrinin Ademini bulup, ona secde –kabul ile , ancak insan kisvesine ulaşabilirler ..çünkü tüm varlıkların toplanma ve dağılma yeri, CAMİİ OLAN ADEM İNSAN’dır..her insan Adem değildir..suretler öyle olsa bile, siretler ve karakter tahlilleri, idraki açık olanlara bu manayı  ele verir..


İbrahim atamız ise ,insanlığın yine sureta insan kalıp,anlamı hayvandan daha aşağı olduğu bir devirde ,tekrar hakiki insan soyunu başlatması ile önemlidir..
Peygamber Efendimiz: BEN SİZE YENİ BİR DİN GETİRMEDİM. BEN ATAM İBRAHİM DİNİ ÜZERİNE HANİF ‘İM demiştir..


ve bu  Gita kitabındaki kurban tanrısını da ,neden 
bilmem hep O'nunla bildim (* Erzurumlu
İbrahim Hakkı’nın Marifetname adlı kitabındaki gök katlarını anlattığı ,bedeni sığır ama, yüzü hiç bir varlıkta olmayan bir güzelliğe sahip , insan yüzlü İSMAİL MELEK ‘i anladım J

(*Gılgamış destanında da olan, göğün kutsal mavi boğasının Gılgamış tarafından öldürülmesi de var tabii )
) .


eskiden, insan kurban edilirdi.
buna  bir son vermek için, İbrahim ataya, oğlu İsmail’i  kurban etme rüyası gösterilmiştir ki ,KOÇ KURBANI ile bu kötü geleneği yıksın. SEBEBLER +  İLLETLER ve ŞİFASI.


ilk başta olan ağır şeriatların çoğu, zamanla hafifleyip kalksa
da ,hiç bir zaman  gaza–savaş  kurbanlığı kalkmadı..bu kitaptaki  TANRILARIN- astrolojik esma İLAHLARIN mitolojik savaşını okurken, peygamberimizin Uhud savaşını yapmak istememesi ve sahabenin üç defa gelerek O’nu savaşa zorlaması yüzünden,üçüncüde zırhını giyip, karşılarına çıkması ve bir peygamberin zırhını savaş için giydiğinde, bir daha zırhını çıkartmayacağını söylemesinin nedenini de  anladım.. müslümanların, o esnada sayıca çok az ve henüz tevhidi söz olamadıklarında dolayı da -ganimete göz dikip –dağılınca, Peygamber ve sahabenin yaşadıkları ağır kayıpları hatırladım.. bu kitabı okumam iyi mi =kötü mü oldu bilemedim. Allahın kulu olmanın, bedel olmak demek olduğunu da...


Şimdi kısaca kitap sembollerine bakarak tarihte tanrı denilip tapınılan 
anlamlara göz atalım istiyorum..nasıl ki Kuran-ı Kerim de ,BAKARA-SIĞIR suresi ile ,Fatiha anahtarıyla  kilidin açılmasından, yani kişiye yapılan,ÖLMEDEN EVVEL ÖLDÜRME işlemi olan  FETİH’ den sonra ilk   HİTAP –MUHABBETle başlıyor ..o yüzden, bende meşhur BAKARA SIĞIRI nın buradaki sembolik işaret ettikleriyle işe başlayacağım.


İNEK yani UPANİŞAD SEMBOLÜ
(kutsal kitaplardaki gizli öğretiler -ineğin sütü anlamındaki  ilmü ledün batın bilgisidir :) inek-bakara ,yani sığır, tanrının kutsal kitabı olan vahy dir.. bunlara tanrının araçları denmiş.. mesela eski Mısır ‘da İnek tanrıça Hathor var..o astrolojik zamandır..dolayısı ile memelerinden  akan sütte samanyolu galaksisi -bizim alem çarkımızdır.. samanyolunun içindeki her bir yıldız aslında bir surete sahiptir..  BURÇLAR KUŞAĞINI TEMSİL EDEN HAYVAN ve diğer sembol SURETLERİ DÜŞÜNÜN lütfen..BU YALAN DEĞİLDİR.. bunlar ,havada-karada-suda yaşayan her hayvan varlığının suretleridir ki ,eski taş tabletlerde, mitolojilerde, seyrü sülük imgelerinde halen kayıtlı olup, bugüne ulaşmıştır.. ne yazık ki günümüzde, bu yüksek astrolojiyi bilen yoktur.. bilenler varsa eğer,bunların HindiÇin’de olduğuna nedense inanıyorum..




(*bu astrolojnin Babil kuyusuna indirilen HARUT ve MARUT adlı iki düşmüş melek sayesinde halka öğretildiği
ve KELDANİ’ lerce korunarak yayıldığı kayıtlıdır..Hz İDRİS nebi-THOT-NEBU-HERMES’inse bu ilmi tam bilen olduğu için, seyrü sülük görenlere, esmalardan hülle biçen mana terzisi olduğu da kabul edilir..O, göğe çekildiği Kur’an da yazan kayıtlı tek kişidir.. ama okuduğum bir yerde O’nun cenneti çok sevdiği,girdiğinde çıkmak istemediği, dolayısı ile makamı olan GÜNEŞ burcunda ikamet ederken canının alındığı da vardır..)


Hathor HORUS RA nın hanımıdır ve evidir..  astrolojik HOROSKOP EVİ-GÖZLEM YERİDİR .. GÖZ ORADADIR...360 derece ile her an her yerde mahfuz bir küre misalidir..zaman odur.. gözcü odur..gözünden seyrettiği makama ise HORUS RA –İNSANI KAMİL DENİR..Hindular için inek –yani kutsal kişi olan brahmanlar ve kitaplarıdır..onların etini yemezler ve  sadece ilmü ledün anlamında olan ilimlerini  içerler.. ama hz İSA bu geleneği yıkmıştır ve  ETİMİ YE  KANIMI  iç demiştir ki,bu daha sonra KERBELA ile HÜSEYNİLİK olarak  devam eder...


Adem atamızın cennetten 
çıktığında, yanında  toprağı işlemesi için kendisine dost verilmiş bir sığır olduğu da yazılı..ve cennetten getirdiği buğday tohumlarının da bugün İsrail in yana yakıla –her yeri talan ederek aradığı var..Adem atamızın da 10 sayfalık bir kitabı yani inek aracı-ilim sütü  olduğunu düşünürsek, bu sembol –bu idrak seviyesine gayet iyi  oturuyor ...



TEKERLEK –IŞIKTAN SAVAŞ ARABALARI aslında vahy –ilahi emirlerin ve tanrının tezahürlerinin bir başka sembolik anlatımıdır.. yani bugün ki anlamla uzaylıların ateş arabaları değildir J...tanrısal isimlerin galaksi zaman çarkları olup, surete –maddeye düşmeden evvelki, ilahi manevi fizik yasalara aittir. .ışık geometrinin, daha sonra 4 unsura vurulup bedenlenme sırası ile anlaşılabilir.. ve gökle yer arasında ,bizler bilelim bilmeyelim daima, eskilerin, tanrıların-ilahların savaşı dediği esma savaşları olmakta ve olagelmektedir.. bunu en mükemmel,  peygamberin vefatı akabinde başlayan, 4 evtad direğin-4 ana unsurun, kendi unsur terkipleri ile meydana getirip olgunlaştırdığı ve Kerbela da zirveye çıkan mana ile düşünmek, sanırım herkesi çok yorar ve akıl bağlarını kopartır değil mi?.. üzgünüm Sevdiğim ,buraya gelmek istemezdim ama yine geldim, dayandım işte, elimde değil ,affet!!. bu yeni esmaları açığa çıkması-bir şeylerin bitip yenilerin zuhur etmesi için belki de elzemdir, bilmiyorum..


Bizim tasavvufumuzda; nasıl ki At, Nefs ve  Süvari Ruh ‘a remizse, hint mitolojisinde de savaş arabaları akıl-bilinçtir..atlar, kamçılanan istek- arzular-nefs terbiyesidir. Savaş,yaşamın sembolüdür .. çünkü, bu dünya platformu, bir tekamül yasası olan dharma ZAMAN TEKERLEĞİ dir. O, Zaman arabası , her biri bir tanrısal esma DEVA’ların içinde ÇARK EDİP DÖNER .. bu batın anlam,insan bedeni olan BAKARA-SIĞIR= iş+ emek+ ekmek = özgürlük savaşının bir sembolik anlatımıdır.. ayette dediği gibi İNSAN ANCAK ELİNİN EMEĞİNİ YER. ne ekersek onu biçeriz değil mi?..


Şimdi esasa gelelim Sevdiğim.. İnsan sığırı bedeninde,bizim letaif, Hindularınsa çakra dediği, enerji tekerleri vardır ya!..O, bizim işletim sistemimiz –bizim mikro kainat oluşumuzdur.. bizim hathor –isis ineği oluşumuzda bundandır.. bu ineğin- sarı ve boyunduruğa gelmemiş olanın  kurban edilmesinin istenmesi, Yahudi bilinç olan vesvese ve işi zora yokuşa sürmekten çıkıp- tam teslimle biat edip - geçmiş bilinçlerin-kitapların-öğrenilen yorulmuş yorumların  terk edişin istendiği anlamdır..sarı, İsis’in maddi rengidir ve dişil yaratım ışığı sarıdır.. yani –yapma, mesnu zuhur aracı güneştir.. bizde ise, sarı melametin-var olan tek Melami olan Muhammedi idrakin tacı şerif-güneş rengidir.. sarı, beyaz rengin görünür ilk halidir.. güneş aslında beyazdır..bilinç, altın gibi saf –yorumlarla kirletilip bozulmamış , katıksız olmalıdır..


kimsenin emri biatına girmemiş, özgür – boyunduruğa -işe koşulmamış  saf  bir bilinç ancak tanrıya ulaşabilir... esmaların emri altında, onların ilahlığından medet umarak, onlardan bir şey beklemek için; 
onlara  taç, hırka, takke, post, icazet için tapınmayan bir aşık aranır..

O saf  ve mutlak olandır..her esma tanrısından ayrı ad ve 
surette, ayrı renk ve kokuda, ayrı bilinmeyen sonsuz anlamda tezahür edenin O, olduğunu bilip, anlayacak, Melami bir Ahi İstenir ki, bu kişinin anlamı da MUHAMMEDALİ’ dir..kişi kendisinde bu ilk yaratılan anlamı bilip bulmadan,
asâr-ı âsâ olamaz....


Ahi,
hind dilinde yılan  -ejder –ZAMAN demektir.. ihvan- kardeşlik de 
ahi kelimesinden gelir....ve bu yılan ruh, ejder-zaman   bilgeliğini anlatır. insanın kuyruk sokumundan başlayıp, omurunu dik tutan-bugün tüm ezoterik avcıların peşinde koştuğu –yaratım  sembolü olan ASA sırrıdır(*mesela ABD , Irak’a bunun için girdi.girer girmez evvela Babil müzesini kendi  ülkesine taşıdı..tabletleri okudular...işte o zamandan beri bilim ve teknoloji kontrol edilmez şekilde hızla açıldı değil mi ? ki, az sonra uzaylı aunnaki Sümerliler bahsinde buraya geliriz sanırım J )


Peygamberimiz bir defasında ,kendinden sonra bazı karışıklıklar olduğunda kimin susup, buna dayanabileceğini sordu..kimse ben demedi ,sadece hz Ali “ ben susarım “dedi..peygamber bu soruyu
ashabına üç defa sordu ve üçünde de sadece hz Ali” ben susarım” dedi.az evvel herkesi birbirine kardeş yapan ve sadece  Ali’yi tek bırakan Nebi, bu defa da “Ali benim AHİM –kardeşimdir ,Ben
onun ahisi kardeşiyim”
demiştir..dolayısı ile bu meşrepte olan bitene sabrı tahammül-seyr için susmak, herkesin değil, sadece ALİ gibi ER kişilerin harcıdır vesselam..

ASA -BİLİNÇ -KEVSER SUYU YOLU-TURUK U ALİ .bu İLAHİ SOY –BİTMEZ ARKTIR..ilahi ehl-i beyttir.. MuahmmedALİ sırrıdır. İmamesi MUHAMMED, tesbih taneleri ALİ’ dir..


kişi; kıyameti kopup, kıyam edip ,ayağa kalkıp uyanacağı aydınlığa; bir 
yılan olan- ruhsal Kİ enerjisinin işlemeye başlaması ile ulaşabilir.. bu kişinin yaşamının HAY-arapça yılanın başka söylenişi misali CAN bulmasıdır.. hay dirilik  ve hayvanı yaşam formudur..  hepimizin içinde bir CANN- YILAN –HAYVANİ YAŞAM FORMU VARDIR. .ona nefs de denir.onu Müslüman etmek en mühim şeydir.ya hayvanın seni yönetecek, ya sen hayvanlarını yöneteceksin. birini seçmen lazım... hayvan seni yönetirse hayvandan daha aşağı atılmış olursun. sen hayvanını yönetirsen ahsen-i takvim üzere olan  ZAT-I ve kendisi  ÂLİ olursun..


o yılan enerjisi uyandığında, kişinin letaif çakraları,kendi 
üzerinde tüm kainatın galaksi sistemleri gibi dönmeye başladığında ve her esma tanrısal tekeri, kişiyi ölümle tehdit ettiğinde dahi
,kişi korkmadan, vahdeti vücudu anlamalı ve kadiri mutlak olan yüce ilk yaratıcı-isimsiz
ve cisimsiz O’LAN la BAĞINI KOPARTMAMALIDIR..
bu ölmeden  evvel ölme deneyimi, kişide artık geriye dönülmesi imkansız bilinç farklıları yaratacak olduğundan dolayı, yine  bu yolları kaç defa  gidip gelmiş  ve  yanında  değişik esma terkiplerini götürmüş- üstün bir Muhammedi bilinç rehbere ihtiyaç elzemdir.. tıpkı Musa nebi ile Hızır misali,tıpkı Cebrail ile Peygamberimiz gibi..

Sevdiğim.kitabın sonunda  Tanrı AŞK ı anlatıyor ve aşkın söz dinlemeyen,sınır tanımayan ve tüm kuralları yıkan yanını öve öve bitiremiyor. aslında istediğinin de bu olduğunu ifşa etmiş oluyor.. sevgili olmanın manası çok güzel anlatılmış.. DOST kavramı HalilurRahman  içindir ve SEVGİLİ ise MuhammedurRAHİYM ... sevgilinin son isteği yüce dosta gitmektir.. namazda ve ezan sonrasında okuduğumuz duaların içinde de dost=sevgili olmak sırlıdır aslında değil mi?..


kitabın sonlarında tüm insiyasyon sırları ifşa edilmiş..kişi; esmaya, eşyaya, mürşidine ve kime tanrısal suret olarak tapınırsa orada kalıyor.. tüm ilah edinip-put yapıp taptıklarını kırmadan, asla Yüce Yaratana ulaşamıyor.. ama Yüce Yaratan, bu kişilere, o takıldıkları esma suretlerinden, aşık oldukları mürşitlerinin - partnerlerinin suretinden yine de tecelli etmeye devam ediyordu ki, bu önemlidir.. cennette de, Yaratıcının, herkese kendi zannı üzerine gözüküp- tezahür edince, ancak kişilerin O’nu tanıyacağına da bir delildir..

*Bu kitabı okumamı ve biz masalın çocuklarına yeni farkındalıklar açılmasını sağlayan Nepal’deki çocuğumuza çok teşekkür ediyoruz.. O’da bu masalı okuyan bazı kimseler gibi,  bende bir şey
olduğunu,bir isim veya bir sembolle ona –yaşadığı-bitirdiği-anladığı şeye bir isim koyacağımı zan ediyormuş.. şimdi lütfen ,ona, o işareti bizzat Sen gösterir misin Sevdiğim .. inanıyorum ki çok eğleneceksin J...


evet Sevdiğim şimdi ise yine tarihin kaydettiği en eski ilk kaynak başka bir kitaba gidiyoruz. çünkü yukarıdaki arkadaş da olduğu gibi  ve şuan sayısı hızla artan yeni bir inanç var..bizi SÜMER’li uzayılar yarattı diyorlar.. uzaylılar geliyor..vs. işte bir reptillian- sürüngen yılan-kertenkele ırkın  bizi yönettiği var ve makine olduğumuza inanıyorlar.. gerçi bende biyolojik bir makine olduğumuza inanıyorum ama bu farklı
J...bu reptillianların, din meselesini çoktan halledip, artık  ALLAH sistemini kullanıp; biz islamiler  hala din yüzünden birbirlerimizi yerken, artık dinler üstüne çıkmış olan bu reptillian sürüngen  Yahudi ırkın, Müslümanları köleleştirip yok ettiklerini söylüyorlar.. Müslümanların, dinlerinin, olgunluk ve dürüstlük için bir yaşama kanunu olduğunu unutması yüzünden, din aracını amaç sanıp, dine tapar hale gelmesi, peygamberden sonra sonsuz mezhebe ayrılarak bugün birbirlerini Muhammedilik için değil de, sünni =şii –sen –ben olduğu için öldürüyor olması ne kadar acı değil mi?.. hani mümin müminin kardeşi idi?. bunlar Kabil ile Habil’ in kan davasını neden güdüyorlar diyemem tabii.. sistem bu J...


ewet!! Sümerli Annunakiler yani  GÖZCÜLER  (SÜMER ÜLKESİ) UZAYLI mı imiş ve bizi uzaylılar mı yaratmış muammasına bir son veriyoruz.. J Aslında her şey, ilk var olan gezegenler ve yıldızların astrolojisi yüzünden bu anlama gelmiştir.. mitolojiler göksel yıldızların yere iniş hikayeleridir. yani her gezegen bir esma, bir melek, bir nebi makamıdır.. ve her birinin kendi anlamında uygun sureti vardır.. eskiden meleklere melek ,cinlere cin ,insanlara da insan peygamberler, kendi cinslerinden gelirmiş..

o halde de,Tarihi Taberi'den, YARATIM AŞAMALARI  olan  MELEK,CAN, CİN, PERİ,İNSANOĞULLARI KAVİMLERİne, ilk önce astrolojik, sonra ise suretler anlamında bir göz atıyoruz..kitaba göre dünya yaratılırken göksel hareket şu haldeydi..
1-ZUHAL( SATÜRN) gezegen yıldızı (seyyaresi); mizan ( TERAZİ) yıldız kümesinin 27’inci
derecesindeydi.
2-MÜŞTERİ (Jüpiter )GEZEGENİ; Seratan (YENGEÇ) yıldız kümesinin 15.derecesindeydi..
3-MERİH (mars) Gezegeni;Cediy(OĞLAK) yıldız kümesinin 19.derecesindeydi..
4-GÜNEŞ ‘te HAMEL(kuzu ) yıldız kümesinin 19.derecesindeydi.
6- UTARİT (Merkür veya Hermes) gezegeni de Sümbüle (başak) yıldız kümesinin 15. derecesindeydi. 
7-KAMER (AY ) de, SEVR (ÖKÜZ) yıldız kümesinin 3. Derecesindeydi..


İdris peygamber (sav) ‘den beri yıldızlar için şöyle rivayet edilir ki,Allah Teâlâ iki şahıs yarattı... KUZU ,SIĞIR (BOĞA)= BİTİŞİK KARDEŞLER ( ikizler- CEVZA) hükümlerinde ,bütün afetlerden ,musibetlerden korudu-muhafaza etti ve bundan sonra o kişiler yere indiler...
3000 yıl dünyada yaşadılar .Hiç bir zaman bir hastalık ve afet görmediler. Bu 3000 yıl YENGEÇ (seretan) ve ASLAN (esed) ve BAŞAK(sünbüle) yıldız kümeleri ile ilgiliydi..Vakta ki senenin talî Mizan (terazi) burcuna düştü, olaylar ve belalar meydana geldi.Üzüntüler ,gamlar, kuruntular arttı.En sonunda bu şahıslar yok oldu.Ondan sonra KEYÛMERS belirdi,zahir oldu.. rivayete göre KEYÛMERS ADEM (a.s) idi..Yeryüzünde nebatların, madenlerin ve suların padişahı oldu.. adının anlamı YAŞAYAN-DÜŞÜNEN- ÖLEN demektir..
***

CİN VE ŞEYTANLARIN YARATILIŞ HALLERİ
Vehb bin Münebbih (r.a) şöyle demiştir: -Ben Peygamber (sav) ‘den işittim ki ,şöyle buyurdu : Yaratıklardan Allahü Teala’nın ilk yarattığı şey devlerdi ki onlara CÂNN derler.. Kumların sayısı kadardırlar. Onların oturduğu yer havada oldu. Hak Teala onları 7000 sene bu cihana sahip kıldı..Bundan sonra Hak Teâla Can’dan Cin’i yarattı ki,İblis onlardandır..Leyya bint-i Rahvan ve sesayil ,CÂNN OĞLUDUR..İblis’in adı Süryani dilince AZAZİL ve Arap dilinde HARİS idi..İblis (Allah ‘ın laneti onun üzerine olsun) evlendi. Bu evlenişten karınca ,örümcek ve çekirge ,kuş biçiminde sayısız ve hesapsız evlat doğdu..Bunlar kırlarda ve dağlarda ki koğuklarda, ormanlarda ,yollarda, viranelerde, fırınlarda, kuyularda, küllüklerde, su yollarında oturdu.. Sonra Cin kavmini ,Hak Teâlâ gökte oturttu. Onlara itaat etmeyi, ibadet etmeyi emir buyurdu ve Hak Teâlâ gökteki meleklere :

- BEN diye buyurdu , iki konak ,iki ev halk ettim..Biri rahmetimdendir, biri gazabımdan –kızgınlığımdandır. ikisine de bakın ..
.....
Bundan sonra melekler ,Hak Teâlâ’nın bu yeni konaklama yerleri için bir başka yaratık yaratacağını ve o güne kadar yaratılmış olanlardan daha faziletli kılıp,melekleri ona secde ettireceğini anladılar..
....
Bundan sonra CAN KAVMİde Yeryüzüne inmeği,Hak Teâlâ dan dileyip ,şöyle dediler:
-Ya Rabbi! Bizi yeryüzüne indir ..
Hak Teâlâ izin verdi..İbadet etmelerini buyurdu.Bunlardan ANT ALDI. Cann’lar bu ant gereğince Hakk’ın buyruklarına aykırı hareket etmeyeceklerdi. Sonra yer toparlağına indiler..70.000 kabile boy
olarak nice müddet Cenab-ı Hakk’a ibadet eylediler.Fakat bundan sonra Hak yolundan  ayrıldılar. Günaha girmeye başladılar..İş böyle olunca YER- ARZ BUNLARDAN ŞİKAYETÇİ OLDU..
-Ya Rabbi ,dedi..benim üstümde bunlar gibi asiler olmaktansa, üstümü bomboş kılsan daha iyi olur ! dedi.. O zaman Hak Teâlâ YER’E VAHY YOLU İLE :
-Ey YER ( ey arz) Sen sakin ol.Bunlardan peygamber göndereyim  diye buyurdu..
Kâab ( r.a) der ki: -En önceki nebi –ki – CANN KAVMİNDEN GÖNDERİLMİŞİ..O’NUN ADI ÂMİR BİN İMRAN ‘DI.O’nu öldürdüler. Sonra Saik bin Bâık peygamber gönderildi. O’nu da öldürdüler. Bunlardan 800 nebi gönderildi..800 yüzyıl içinde hepsini öldürdüler.Onlar vaktaki resullerini yalanladılar.  Hak Teâlâ CİN OĞULLARINA –ki,İBLİS ONLARDANDI-şu buyruğu verdi:
-Yeryüzüne inin bu günahkarlarla savaşın,kavga edip yeryüzünden bunları atnız ,gideriniz!!  Dedi.Günahkarları bir araya topladı .Üstlerine Yüce Allah ateş gönderdi..Hepsini yaktı.İblis te Cin
kavmi ile yeryüzünde oturup Cenab-ı Hakka ibadet etti.İblis’in ibadeti,bütün cin kavminden daha fazla idi..Bunun üzerine Hak Teala ,iblisi yer’in göğüne kaldırdı.. İbadetinin çokluğundan dolayı da, onu ikinci göğe yükseltti..İblis orada da nice ibadetlerde bulundu.. Bu ibadetlerinden ötürü de 7. Göğe kaldırıldı.Ondan sonra da İblis ,3000 yıl Cennetin hazini-yani muhafızı oldu..

Fakat CİN TAHİFESİ de, Allahu Teâlâ ya isyan 
etti.Allahu Teala onları azledip ,ARZ’IN YÜZÜNÜ PERİLERE VERDİ.Onlarda 5.000 sene cihane hükmedip egemenlik yaptılar.. 
''Ben,
 insanları ve cinleri, ancak Bana köle olsunlar diye yarattım.'' [ZARİYAT(51)/56]
Onlarda azledildi.Yeryüzü meleklere verildi .Onlarda 5.000 sene hükmettiler.Onların ulusu CANN’dı..Sonra CANN KAVMİ de SÜRÜLDÜ.. iblis oraya gönderildi..Allah Teala onları fesattan yasaklasın diye,İblis’i onlara ulu kıldı..İblis ,Can kavmini sürünce ,kendisi bu cihana padişah oldu.. Gönlüne kendisini beğenmişlik geldi ve : -Benim gibi kim olabilir ki ,dilersem gökte, dilersem yerde olurum! Hem de bunca melekler hükmüm altındadır! Dedi..Fakat Allah Teâlâ ONUN GÖNLÜNDE OLANI BİLİYORDU...

ADEM (a.s) mı yarattı .Bu dünyayı ADEM ve EVLATLARINA SUNDU.İblis’e de lanet kıldı.O’NU DERGAHINDAN SÜRDÜ KOĞDU. ancak
 GERÇEĞİNİ ALLAHÜ TEALA DAN BAŞKA KİMSE BİLEMEZ.. (Alıntı/Tarih-i Taberi)


*NOT: İblis’mi İdris’mi diye tabii ki düşünmedim Sevdiğim J .sadece LİLA..


Sevdiğim..okumam için Sümer 11.tableti de önerdiler..okudum.daha evvel okuduğum  ENOK-HANOK un ,yani ENKİ nin kitabı ile birleştirdim. yani bunlar yorumlar tabi.hakikati bilmiyorum. bu kitap uzaydan gelen tanrıların,biz insanları altın madenlerinde köle olmamız için yarattığı, daha sonra da ,o ilahların, insan kadınların güzelliğine aşık olup,onlarla birlikte oldukları –sırlarını o kadınlara verip ilk şaman ve cadı kadınları oluşturdukları ve ilk dev-titan yarı tanrıları ürettikleri var.. bu devler çok gürültücü ve kavgacı olduklarından, daha sonra başka başka suni döllenmelerle yok edilip veya  asimile olmuşlar...*bu tarzı çok yazmayacağım. çünkü ben kendi geldiğim idraki yazmak istiyorum.. zaten yazdıklarımda çaktırmadan kendi fikirlerimdir o başka J...


Şimdi kitap, Sümer-Sumeru dağında oturan bir ilahi 
kavmi anlatır ki ,bunlar aşağıda yaşayan
Kabiloğullarına karışmaları ŞİT NEBİ tarafından yasaklanmış olan ŞİTOĞULLARIdır.. çünkü
bu mana İdris –thot bahsinde var. Çocuklar İDRİS -THOT devrinde aşağı iner ve kabil kadınlarıyla olur.. O’nun devrinde, bu ari ve özel meziyetlerle donatılmış  ve  kabiloğullarınca TANRI sanılan akraba-gözcü-sümerular ,İLK DEFA  aşağıya iniyor, Kabil kızlarına aşık olup evleniyorlar.. onlara sırları- bilgelikleri anlatıp, tüm sırları Kabil soyuna veriyorlar. onlarda bu ilimleri sihir ve büyü için kullanıp, tanrılık ilan edip, kendilerine  bu ilimleri sunan gezegenlere suret verip tapınmaya başlıyorlar. SABİLİK DİNİ  oluşuyor ve Keldanilik..


kitapta AUNNAKİ en baş esmadır..oğulları ENLİL havadır..ENKİ ise toprak.. MARDUK sudur.. bu çocuklar arasında güç kavgası olur ve nesiller Enki’den-Enki nin topraktan yarattığı insandan türer. zaten kitapta ilk yazıcı olan Enok’a, Enki tarafından yazdırılmıştır ..bu kitap bana çok tuhaf geliyor Sevdiğim.çünkü, kalbim bu kitabında -THOT un kitabı ile aynı veya benzer olduğunu anlıyor..yani o zaman göksel çok büyük bir savaş –sanrım iklimlerle-yeryüzünün yayılması ile alakalı bir afet
 olmuş..
ve bu çocuklardan biri ilahi bir suç işlemiş ki,kitaba göre bu NEBU-THOT-İDRİS oluyor ve o ve kavmi, bugün Maya-Aztek-Polinezya taraflarına sürülmüş.. işte Maya dilinde hep CANN lar olması ve tüm sembollerin-şaman öğretilerinin-piramit ,üçgen, ruh  bilgisinin-rüya sembollerinin Eski mısır ve Sümerle bir olmasının sırrı burada yatıyor.. bir kardeşde  Kafkaslara yollanmış..


*NOT:sanki İdris nebi nin  ikizi veya gölgesi ile ayrışıp, iki farklı zıt kişilik olarak yaşamış gibi bir anlama geldim Sevdiğim..hataların hepsi benimdir, özür diler, yanlışlarımın doğrusu ile düzeltilecek bilginin gelmesini dilerim ...



Ben bu Enki’nin kitabının, RAHMANİ EV olanın tam zıttı ŞEYTANİ EV’in kavmine ait olduğuna nedense 
inandım..yani içimden öyle geliyor.. bu Can kavmi Adem’in yartılış sırını gördükleri için:
 (Kur’an da" biz Ademi yarattık" hükmü ile; ADEM’İ, TÜM ESMALARIN ORTAK YARATTIKLARI anlamı kesindir..iki elimle yarattığım ayetinde ise, tek esma vardır...)

Secde etmeyenler,kendilerine uyan cin ve diğer astrolojik göksel varlıklarla Ptah’ın çömlekçi çarkında topraktan-taştan  bir adam yaparlar ki, pek çok yerde bu tasvir vardır.. çünkü ADEM in sureti yaratılan her suretten çok daha cazip -güzeldir ve kesif maddedendir.. içindeki gizli hazine, kainatın her bireyini anlatan unsurlar -cevheri azam olan  hayat ise, can-cin-peri-melek ve diğer astrolojik karakterler -hayvani tabiatlar -eşya olan  ESMALARDIR.. çünkü insan tek başına, tüm mülk aleminin  taşıyıcı olan ATLAS, hamili kart emanetçisidir..

*"Süleyman'a, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay olan rüzgarı (verdik). Erimiş bakır kaynağını onun için akıttık. Ve cinlerden de Rabb'inin izniyle onun elinin altında çalışan (kimseler) vardı. Onlardan kim emrimizden sapacak olsa, ona ateş azabını tattırırız."


*"(O cinler), 
ona(Süleyman'a) dilediği mihraplar, temsiller (heykeller), oyma tekneler ve sabit kazanlar yapıyorlardı. (Ey) Davut Ailesi, teşekkür edin. Kölelerimden teşekkür edenler azdır."[SEBE(34)/12-13]


(*İnsanlık, bugün geldiği kuantum fizik ve gen ilmi ile biyolojik robotlar üretmeye çoktan başlamış ve ürettiği hücrelerle organ yapım aşamasına dahi gelmiştir.. bu robotlar ilk aşamada güya insanlığın  huzuru için genelevlerde fuhuş -sex köleliği ve hasta bakımında , ev hizmetinde yani, gerçek insan çalıştırırken huzursuz olan vicdanı rahatlatacak ve suçlu hissettirmeyecek her sahadaki kölelik işleri için üretilecekmiş..

Çinliler güya hastalıkların tedavisi için GENLERLE oynayıp, genleri  % 13 değiştirmeyi başardıklarını dünyaya ilan etmişlerdir.. ve.. İnsan yaratıldığı için de, insanın içinde daima nasıl yaratıldığı  sorusu vardır. Her peygamber bu sırrı merak etmiş ve bazısı bu sırra ermiştir.. dolayısıyle insanda yaratmak ister..bilmez ki kendisi üreyerek ve hamile kalıp doğurarak zaten en baştan beri kendi kendini yaratıyor ,FİİLERİ İLE EŞYAYI,SÖZLERİ İLE KURGUYU YARATIYOR ama nedense bir türlü bunu idrak edip, kendini okuyup-kendi manasına eremiyor .çünkü bu  yaratım esrarı varlığın kaçınılmaz bir döngüsüdür..)



her elektrik akımı misali latif olan  BEDENSİZ-SURETSİZ için: 
yani , suretsiz suretleri nötrleyen bu toprak beden, her varlığın hemen secde edip, içine girmek için can attığı bir sandık tabuttur.letaif varlıkların kabri –evidir... bu ayaklı toprak sandığın içine girmek istemeyenlerde olmuş ve bu ilmi görerek-HAZİNE-İ GENÇ SIRRINA  şahit olmuşlardır..işte onlar,o gün bugün, hemen herkesi yoldan düşürtüp, kendilerine tanrılık atfettirdikleri insan  yaratma –simya ilmi ile, pek çok mesleği türetmiş, halende bilim ve teknoloji ile  bu mana sürmektedir.. ki ,eskiden bu meslek sahiplerine  ,büyücü-cadı-sihirbaz-kahinler denirdi.. onların soyları ise,bugün başımızın tacı kuantum fizikçiler -gen bilimciler oldular
J...


birde Cinlerin ateşin zıttı su unsuruna muhtaç olduklarına dair işaret var (* cinlerin denizi  geçemeyeceğine  inanılır değil mi?-insanın da % 70 i deniz gibi  tuzlu sudur.. hele birde sirke içen insan düşünün ki, cinler ,yani mikrop olan virüslere birebir  kabustur
J).  mesela içinden kainatın zaman tekerleri geçen, henüz bedenlenmemiş Marduk ,Tiamat adlı  tuzlu su yılanı ile birleşir ve onu kendine eş eder..tek gen olan tiamat çocuk yapamadığından, timat-nefs –havva’ya,  iki  gen daha eklenir ve ancak o zaman XY si olan Marduk –ADEM üremeye başlar.. tabi ki bunlar insan henüz yaratılmamışken dahi, bu ilahi sırların ,o devirde verilecek en mükemmel suretleridir ve yontu-heykel- yazıtlarla  bugüne aktarılmış olmasında büyük ilahi sırlar vardır..


can, subhan ve hayye bu 3 genetik siyah-beyaz-yeşil sarmal yılandır. asa sırrı- hayat burada gizlidir..tüm dünyada en bilinen sembol bu asa şeklidir..yılan nasıl ki ruha –nefse remizse ,esasında ilk dalga boyu yaşam formudur.. varlığın esası OL emrinin KELİME nin yani döllenmiş ilahi kelam lagos un ilk halidir..o yılan denen hava akım ses dalgası-ışık dalgası ve  su dalgası olur ki, her şekle –her geometriye girerek yavaş yavaş cisimlenmiş  ve bu bilinen madde olmuştur..



mesela havada nasıl her tür yayının dalgası atom altı çözünük duruyorsa
ve değişik teknolojik aletlerle o dalgaları ses, ışık, renk, ısı olarak alıp ,hangi manada istersek,o teknolojik araçla onu  çözdürüyor ve ancak bu surette görüp biliyorsak, bu ilmide böyle hayal etmek, hepimiz için çok daha gerçekçi ve ayakları yere sağlam basmak olacaktır.. ha o kadim suretler yok mu?..



canlar,hayyeler,subanlar,cinler,periler,melekler,elfler,devler,cüceler ,uzaylılar!!. hepsinin hem var olduğunu biliyor ,hem de inanıyorum.. alemlerimiz, yani dalga boylarımızın ayrı olduğundan dolayı-dışardan bir müdahele olmadan ,asla birbirlerimizin alemlerine nüfus edip-işlerimize karışamayacağımıza da inanıyorum. sadece ayette olduğu gibi, ama; bunu afakta dış alemde astrolojik tesirler olarak düşünüyorum ve içimde de, beni idare eden aynı mekanizmanın var olduğunu biliyorum..bunlar hepimizin milleti ve kavmidir.. onların iradesi, sizin iradenizi geçerse ,onların kuklası ve oyuncağı olursunuz ve hayvandan daha aşağısınızdır.. ama siz, ADEM SIRRI gereği, onların size secde etmekle mükellef olduğu idrakle bunu bilir, kabul edip, razı olursanız ve kavminizdeki hayvanlara eziyet etmezseniz ,siz rahat edersiniz.onlar her emrinizi yapmak zorundadır. Süleyman siz olursunuz..


*mesela bugünkü, kryon uzay dincilerinin ve bazı 
cinlerle –ŞEYTANLARLA anlaşma yapanların-onlardan bilgi almak içinde,  lişkinin her türüne girenlerin,  bu üstteki yazdıklarımın  dışında olduğunu biliyorum.. bugün bu ilme illuminati deniyor... Kryon kitabını okuyan ve ondan ,aşı –biat isteyen uzay ufo dincileri, kendi derneklerinde, bilinç altlarına hipnozla kryonun mesajlarını indirtiyorlarmış.. o mesajlarınsa,kitap okuyarak anlaşılmayacağına, ancak bu yolla ilişki- rabıta kurulacağını söylüyorlar... rüyada -yada telepati –veya duru görü ile, sürekli uzaylılarla bağlı olup, bir gün başka gezegende –yeni bir yaratılışla gencecik- ölümsüz olarak- ebedi cennete  tanrı olarak uyanacaklarına inanıyorlar.. 


bu yeni dinin  müridleri bilinenden çok.. onların tek amacı var: tüm dinleri dejenere 
edip yok etmek, ilahi düzeni bitirip, insanları vesveseye sokmak , virüs giren pc gibi, ayarları bozulan-morali çöken insan0ğlunu  çok kolayca  emir altına alıp,dilediği manada  insanoğlunu mankurt - beyinsel köle etmektir...ne yazık ki en tahsilli,en okumuş olan kitap yüklü eşekler,en kolay  kryonzade ve şizofrenler oluyorlar..çünkü sağlam ve EL EMİN BİR İMANLARI YOK..şeytanlara açıklar-korunma dairesinde değiller..

bu konuda çok şey yazabilirim ama masal sıkıcı olup, çok uzadığı için kesmeye karar verdim. zira bir dahaki masal Ye harfi-dolayısı ile uyku ve rüya ile alakalı olacağından, orada devam edeceğimi düşünüyorum..evet..YUKARIDA NE VARSA AŞAĞISI ONUN AYNASI.yani LİLA



HURŞiD’iMDEN MÜRŞİD’İME BİR TÛTİNİN GÜNCESİ
Sevdiğim.geçen masal ertesi hayalimde Seni bir mağarada hasta yatıyor gördüm..yattığın yerden bana dedin ki:”başkalarına şarkı söyleme! yukarı odana çık!..” sonra başka bir mağaraya girdim.. orada bir kadın vardı.o  akrabammış ama tanımıyorum.. bana kalan mirası tüm akrabalarım benden saklamış ve senelerdir vermiyorlarmış..o mağarada bizim..bu hanım el koymuş ve güya  iyilik için, benim mirasımı saklamış.o, sehpanın üzerine değişik-renksiz kaya parçası taşlarla birde taştan yapılmış koskoca taneleri olan renksiz taş tesbih  koyuyor.. onlar benimmiş..  taşlara öyle bakıyor, istemiyorum.. bir adam geliyor. oda  tanımadığım akrabammış ve mirasımı hep çalıyormuş. işte şimdi de gelip,o çok değerli olduğu sanılan taşları; “bunlarda benim” deyip alıyor. onu umursamıyorum. o mağaranın ardında bir orman varmış.orada hiç bilmediğim genç kız çocuklarım var,birbirlerimizi hiç görmemişiz. o,mağarayı sahiplenen kadınında kızı aynı zamanda..aniden,sevinçle o kızlar geliyor ve  bana yeşil yaprakların içinden gözüken bembeyaz zambak çiçeklerinden yapılmış koskocaman  bir buketi veriyorlar.o kadın büyük kıskançlıkla: "hani ormanda o çiçek hiç yoktu, nerden buldunuz"  diyor. kızlar”çok uzak –derinlerden “diyor..ayağa kalkıyor sevinçle kabul ediyorum.kızlar bana  sarılıyor,beni anne diye seviyorlar.


gözlerimi açıyorum..bugün 6 temmuz..yeni yaşımın hediyesini 
-son masalımdaki klibin seni  incittiğini ve hastalandığını anlıyorum..ve bir defasında Kur’an-ı kerimin, letaif  BEYAZ ZAMBAK ve gülsuyu ile ıslanmış toprak kokusu ile, benimle tanışmaya geldiğini hatırlıyorum. hayatımda ilk defa beyaz zambak  kokusu olduğunu da o zaman öğrenmiştim.. teşekkür ediyorum..(*not:nilüfer ve lotus çiçeğinin zambakgil olduğunu biliyor muydun ?!ve LİLİY in  (ilk eş LİLİT ) zambak demek olduğunu,aslında masumiyeti ve güzelliği için ,kıskanç olan afrodit -venüs-cuma günü tarafından cezalandırıldığını ?-Sümerli HAVA tanrsı ENLİL in tecavüzüne uğradığını  vs ) 


Sevdiğim ..masalımızı taa en başından beri okuyan bir çocuğumuz evlendi ve eşi de masal çocuğumuz oldu..onların  21 temmuzdan beri MERYEM ÂNKA adında bir bebekleri var..rica etsem onu sarıp sarmalar mısın lütfen
J..


ve dereotu oğlum, geçen sene giremediği tek hedefi olan itü makineye yine  giremeyip,bu defa itü fizike girdi..onun dünya insanlığına bedava ,doğal  enerji kaynakları ve temiz su sağlayan kuyular için, kendi zamanın Tesla’sı olmasını diliyor ve Senden himmet diliyorum Sevdiğim.. ve içimde gizli şeyin; ışığın nasıl maddeleştiği ve nasıl yaratıldığımızın ilmi  ile  onu huzursuz etmeden seyretmemi sağlamanı da tabii
J .artık kontrol edilemeyeceğimi düşünüp, kendimden çok korkuyorum Sevdiğim.beni sımsıkı sar olur mu ?!! (*buda arefe günü hediye hayalimden-BARIŞMAmızdan  bir izdüşüm).bende SENİ SEVİYORUM..

23 temmuz sabah namazı vakti korkunç sıkıntı ile uyandım.ABD'nin kiralık katilleri olan işid 'le alakalı, her evin içine simsiyah giysileri  ile ,ABD ordusunun helikopterlerinden  iple salınışı ve her haneye tecavüzlerini hatırlayıp, huzursuz oldum. böyle heryer pil tozu gibi huzursuz ve siyahtı....sâlâtımı bitirince: hatırlayamadığım bir salavatla  defalarca çevirerek çizdiğim-çevirdiğim bir dairem,sonra kürem ve kutup çizgim ve mührüm olup ,savurduğum yeni bir duam oldu Sevdiğim..
unutma SAVAŞ YOK!!!



biz savaş istemiyoruz..ve Hz Hüsey’in verdiği bedeli, öğrenciliğine aldığı bu fakiri  bir daha hatırlatıyor ve bizi,islam alemini artık sevince gark etmesini –bu BİTMEYEN KERBELA’DAN artık azad edilmemizi Yüce Yaratıcımızdan diliyoruz ve amiin..
SAVAŞMA SEVİŞ!!!

HU...HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ 
Lamelif'in Lam'ını bilmek :

Her şeyi bilen ELİF ve LÂM kucaklaştı/ İki sevgili gibi; avam ise uyumakta
Yüce olan ayaklar birbilerine dolandı/Bana bilişen o iki harften bir bildirim geldi
Kuşkusuz kalbi manayı kucakladığında /Onda VAR ETME ve YOK ETME ortaya çıkar

Lam'ın Elif'ini bilmek
Lam'ın Elif'i zatları bilmek içindir/Ayrıca kurumuş kemikleri diriltmek için
Zuhur ettiğinde hepsini düzenler/ Mahyasıyla,artık dağınıklık kalmaz

Ahdi dürüstçe yerine getirir ve onundur/Mertebelerin varlığını yüceltme hali

(*alıntı/Fütûhat-ı Mekkiye Harlerin Sırları -İbn Arabi ( Ekrem Demirli)

Lam harfi değeri 30 dur.  Elif harfi ebced değeri ise TEVHİD in rakamı olan 1 dir..LAMELİF HARFİ ;elif ile lam harfinin  tek vücud olması ,yani bir olmasıyla oluşur.. Peygamber Efendimiz “Lamelif tek harftir,sakın onları ayırmayınız “demiş..o halde, bizde, şimdi lemelifi ayrı ayrı ama, daha çok bir manada hatırlayalım lütfen..


LAMEL adı üstünde ,bugünkü ilimle bir şeyi ayn’el müşahede –yakin ve i
limle bilmenin adıdır..bir şeyi hücre (mikroskop) veya makro ( büyüteç-teleskopla) büyüterek yakinen –görerek bilip ermeye yarayan, değişik ölçekte kesilmiş özel gözlük camlarına denir.. gözlerimizde sorun olduğunda, yakın veya uzak, bizlerin ihtiyacına göre ölçekte-bize uygun kesilmiş bu LAMEL CAMlar ile görüşümüzü-bilişimizi-idraklerimizi arttırırız..


LAMELİF , ELİF olan Allahımızın, kendisini bilmek isteyişi ve bu bilişi de İLİM ile, yani LAM harfi ile seyretmesine remizdir..Allah ,kendisine ayn’a olacak Lam ı diledi..çünkü O,BİLİNMEKLİĞİNİ MURAT ETTİ.. o halde bir şeyi bilip ,anlamak, öğrenmek ve seyretmek için, önce kendi manasını yansıtacak saf bir CAM AYN’A  lazımdır..elif olan  
insan-ı kamil , Allah’ın kendisini seyrettiği aynasıdır.. lamel büyüteçtir. pürüz istemez.. mikroskobik seyirdir .ayna cam merceğe göre görüşü değiştirir.. boyutlar arası görüş camları iç bükey dış bükey ve mercek derecelerine göre seyir  verebilir.. ışıklara-letaif nurları olan esma terkiplerine  görede, renkler tecelli eder.


LAMELİF harfi mesleği; öğreten ve öğrenen, yani, Allahımızın ER REŞİD= olgunlaştıran, rüştünü ispat ettirip ,bir meslek- altın bilezik sahibi kılan, usta-çırak ilişkisinin sırrı olan AHİLİK (kardeşlik)   kurumudur.. lamelif mürşid = mürid  demektir.. ALLAH+ADEM+ALEM dir.. ALLAH+MUHAMMED+ALİ dir.. ALLAH+MUHAMMED+CEBRAİLdir..Allah, Muhammedi olmadan delikli bir kuruş vermeyeceği için, O mim, LAM’ı ELİF’e bağlayan ilk akıl -arş ayn’asıdır..



manada her şey üç sacayak temeli ile BİR olur.o yüzden de LAM ilim,ruh,akıl,Cebrail ,bilmek demektir..Elif, yani 7 noktanın üst üste nefs tekamülü ile erdiği turuku âli ASA sırrı ise ,insan-ı kamilden işleyen-gören-duyan ve bilen olan faili –fiili mutlak olan Allah’ın  zuhurudur.. LAM’da
aslında ELİF dir..lam ı elif e bağlayan MİM harfi ise muhammedi nur olan mim aynasıdır..O’nunda aslı yarı daire olan NUN harfidir..iki elif nun harfinin birbilerine bakan-sevişen ve bilen ve bilince de birleşen iki – ve + kutup ucudur..



Lamelif harfi ,aynı eski mısır daki,batına ait vücutların şekli ve hiyeroglifte ki BE HARFİ gibi, tek bacak-tek kol-tek eldir..çünkü hakikatte dualite değil,teklik hakimdir..lam elif in ayak kaidesi ,onun bu makamını simgeler ve bir derviş selamı ile o,kıyamda  durur..7 harfine remiz olan RAHİYMİYETE sembol V görüntüsü ile de, RAHMAN ın istivasına olabildiğinde kendisini
açar..çünkü o bilir ki, yukarda ne varsa aşağıda o var ve her şey yukardakilerle aşağıdakilerin sürekli birleşmesi-itme ve çekmesi ile döllenip –üreyip-doğup, çoağalır ve bozulup yok olur..



Elif-Aleph- A-Alpha :”Öküz” anlamına gelir..ADEM kırmızı  toprak demektir.
KROMOZOM
Peygamberimizin kabrinin üzeri tamamen kırmızı Kerbela toprağı ile örtülüdür..Kırmızı İSMİ CELAL ALLAH’ın tecelli zuhur nur rengidir ve kan yani can kırmızıdır..

LamElif  ölüm ve diriliktir..yok ile vardır..olmak ile olmamaktır.
ampulün içindeki ışığın ışık olup aydınlatabilmesi için, gözle görünmeyen  bir hızda yanıp sönmesi misalidir..o NUR ‘UN KANDİLİ ,KELİME-İ TEVHİDİN BATINİ MAVİ NUR’ dan IŞIĞI dır..



varlığın, tüm var ile yok oluş sırrı ;Kelime-i Tevhid olan ,Lailaheillallah kelimesinde gizlidir.. bu en yüce esmadır..Allahımızın anlamıdır..ama bu Kelime-i tevhidin batıni meali ise Muhammed ür resulAllah dır..bu bölüm çok az kişiye açılan mahrem saha olduğundan,bu seviye ancak hakikati Muhammedi olanlara ,yani, Haybabamın dediği gibi, ALLAH,MUHAMEDSİZ DELİKLİ bir KURUŞ VERMEZ “dediği  halvet sırrıdır..

o yüzden de biz avamız ve bizler, dinli dinsiz-her yaratılmışa, sonsuz kucak açan ve bizi her halimizle  kabul eden LAİLAHEİLLALLAH lafzatullahına bakmalıyız.. O ,RAHMAN SIRRIDIR. ve Rahman, herşeye istiva etmiştir..iç dıştır,dış içtir.elbisenin dışı zahiri,içi batınımızı örter...kadın ve erkek birbirlerinin örtüsü-elbisesidir der hz Kur’an bize, değil mi?.işte LAMELİF bu sırdır..


elif ve lam tek eşlidir..kur’an benim ikiz 
kardeşim  anlamıdır..insanın sırrı XY kromozonları ile ADEM ile HAVVA dır..unutmayalım ki,her şey ilk nasıl oldu; Allah' ın sünnetullahı asla değişmez kuralı ile,bilelim bilmeyelim ,tüm iş ve oluşlar , batında ve zahirde hala ilk andaki KÜN-OL EMRİ  gibi işler ve olur..çünkü bu alem EMİR ALEMİ olup, İLK ALDIĞI EMRE SECDE EDİP, uygulama tatbikat alemidir..zuhur olan-maddeleşen emir olan kelimedir..sözdür. ilayı kelimetullah ,var olan her şeydir..her iş ve oluş, Yaratıcımızın bir kelimesidir.  gelmiş geçmiş ağaçlar kalem olsa ve tüm denizlerle bir o kadarı mürekkep olsa, yazarak –var olarak- seyrini bitiremeyeceği bir İLMÜ LEDÜN  deniz sırrıdır.


Dünyanın en eski hint metinlerinde, LİLA nın anlamı İLAHİ OYUNLARDIR.. leyla –ley-la sırrı..yani VAR&YOK,YOK&VAR oyunları..işte o yüzden de bu  hakikati bilen erlerin, en büyük eğlencesi TEVHİD olurmuş. sanırım bu makama ALLAHLA SEYİR denir..


İKİ BOYNUZ SAHİBİ -LAMELİF olmak, zahir ve batın ilmine sahip olup, DÜNYAYI İKİ
BOYNUZU ARASINDA DÖNDÜRMEK ilmi de demektir...
bu manaya gelen kişi,kendinde
ZÜLKARNEYN-iki boynuz sahibi anlamını çıkartabilir..


gerçek ise, tüm bu idrak mertebe seviyelerinde bir bilenle zevk ederek, yürüyerek yükselmektir.. her durakta durup, olan biteni hazmederek anlayıp, bir sonraki aşamaya bilerek geçmektir.. kişi
kendi esma potansiyelinde tulum çıkartıp, kendi akıl ruhani nur sütununa ,kendi ismi azamı ile mührünü vurup -damgalayıp, yine hiç bir şey bilip
anlamamış ve olmamış gibi- olanı olduğu gibi kabul edip- seyre geçebilmelidir ki, buna marifet denir.. ve her şeyden ,o kişiye  geldiği kadar istifade edip, ama hiç bir şeyide kendisine mal etmeyip ,her şeyi idare ve sevk edene varlık
atfedilmelidir.. İsmi  ve cismi asla bu alemde bilinip anılmayacak olan ,ismi var cismi yok denen ÂNKÂ ya,  her iş ve oluşu devretmek ve aradan çekilmek kemalatın zirvesidir....tıpkı LAM anlamı olan CEBRAİL in miraçta ,sıdretül müntehada ,aradan çekildiği gibi...

Ey gönül lütfeyle dünyadan da ukbadan da geç,
Hakkı istersen eğer La’dan da, İlla’dan da geç.
( Harabi)

nur cihan
nuralem7@hotmail.com
24 temmuz 2015