25 Eylül 2016 Pazar

AŞKI MEŞK İLMİ MASALI

AŞKI MEŞK İLMİ MASALI
ALİ ruhumdan , ALİ ruhuna aşkla
Merhaba Sevdiğim Merhaba ,nasılsın J? .mektuplarımın arası açılıyor.çünkü minik korkak  Ay ve Güneş’in tutulduğu aşk hastalığından giderek çıkıyorum.. tutulma etkisinin bu kadar uzun süreceğini tabii ki ben cahil asla bilemezdim.. neyse, artık tutulmalar kalmadığından,  olaya dışarıdan bakıp, kendime durum psikanaliz didiklemesi yapabilirim. tutulduğum bu aşk hastalığı çok şükür ki nihayete erdi. arada bir geçirdiğim aşk kıskançlığı nekâhat krizleriminde kontrollü olması, bu nihayete ermiş aşkı meşk masalını yazmaya ” iyileş miyim ,iyileşmemiş miyim bir de sen bak “ diye  son kontrolle KENDİMİ SANA SUNMAYA  beni sevk etti.. sonuç tahlili durumumu, ortak anlayacağımız dilden özelimden yazarsan sevinirim J..


Her zaman ki gibi yine ne yazacağımı bilmemek  güzel bişi..öylesine yazmaya başlamak, ruhumun Sana olan hasretini suya yazar gibi seyr etmek istiyorum.ruhu aşık biriyim ve ne kadar özel bir şey deneyimlediğimi bilincindeyim...çok şanslıyım tabii.o kadar muazzam  bir şeyi deneyimlemek ve kaydetmek kaç yaşayan bahtlı dünya delisine nasip olur ki J.. normalde aşk hastalıkları dünya tıbbına göre en fazla 2 sene sürermiş.. bende, başta hep iki yıla şartlandığımdan ,kaç iki yıl geçirmemi anormal buluyorum..neyse artık seni herkesle kıskanmadan paylaşabiliyorum..ben yazı üzerine irşad gördüğümden,  genel  masal çocuklarımız da yazan-çizen-söyleyenlerden mürekkep.... BİZLER, her bi haltı kaydetmeden  duramıyoruz ya hanii J..işte,  o görüş vakti gelip te, an be an raporlar-hayaller  kaydı  bana gelmeye başladığında, her birinde inanılmaz içli ağlıyorum.. ve kıskançlığımı hala yenememiş olmamın ezikliği ile, daha bir utançla, hala başaramadım diye yine ağlıyorum..


insan sevdiğini başkası ile paylaşır mı?
ama ben gerizekalı biri olduğum için, vakti ile doğal şartlar –imkansızlıklar sonucu üreyemeyenler yani eşi olmayanla eşini paylaşabileceğini söylemiş biri olarak da- bunu bedelini canlı zahirde ve  batında  deneyimleyen biriyim..çünkü kelam canlıydı.. harfler canlıydı. bazı kişilerde  o harfler olayı ele almışlardı…antik Hitit-Eti geyiklerinin en  bol boynuzlusu benim.. Sevdiğimin,dünyanın her yanındaki her tür ile beni boynuzladığını  ve boynuzlayacağını taa en baştan ağlaya zırlaya feryadı figan, için için seyrederek kabullenmişim..ki,şunu yazarken de o meşum – TÜM DÜNYA halkları UYURKEN, BİR GECEDE HAVADAKİ NEFESle  tüm cinsel türler ile  beni nasıl aldattığını deneyimlediğim  o geceki hayalimi hatırlıyorum..

kader bu, ağlarını dallı arakiye ile başıma sarmal yılan ile, servi ağacı misali  ilmik ilmik örerken ,her dal sarkar kartal kalkar da,  gözyaşlarıma boğuluyordum J..Sevdiğim büyük yeşil irşad yol yılanı-asâm-destarlı yılanım..püsküllü yeşil ipekten belam..başıma dolanan en muhteşem aşk-ışk-sarmaşık Sensin..başıbağlım..püsküllü sevdam …


Sevdiğim,her zaman beni okurken çok eğlenip gülmeni istiyorum biliyorsun..ben büyük melikin hicviyecisi  ve bazen de saray soytarısı olarak her an seninleyim.. Seni kıskançlık devriyelerimde çılgına döndürüp kızdırdığımda, bedelini fitil fitil ödediğim ama kıskançlıktan yine krize girip ,Sana yapmadığını bırakmadığımsın..bir hükmüm yok biliyorum..ama söz verilmiş ŞIMARIĞINIM.. Sana şımarmayacağım da kime şımaracağım ki şu hayal alemlerinde ..kimim var ki? bunu neden istediğimi ve kabul ettiğimi tabii ki bilemiyorum.

 ve masalın yeni bir aşk çocuğu ,astrolojik haritama baktı.. madde sembolü toprak, bende en az olan unsurmuş.o yüzden de  ben hiçbir maddiyata sahip olamadığım gibi, çalışıp para kazanmam da zamanlarımın bir zamanlar bu çocuğa yasakladığı gibi yasakmış.. ayrıca karmama göre eskiden başkalarının her şeylerini maddede fazlası ile tükettiğimden, bu hayatımda muhtaç yaşamam gerekmiş J ..sadece mirasyedilik rolüm varmış..horuskopuma göre ,bu hak edilmiş miraslarımı çoktan almam gerektiği halde ,madde de halen alamamış olmam çok hayret vericiymiş.. Sevdiğim, ne çok doğru var değil mi.?..ilk defa astrolojiye inanmaya başladım,ne garip..

ve bu masalı, birlikte çalıştıkları diğer yaratılmış  varlıkları istediği için okuyan masal çocuklarına notlar :  aranızda bazı özel durumlar yaşayanlar var. Sevdiğim ,Senden dolayı bu varlıklar bana  atom aldı küllide nüfus etmeye çalışıyorlar … yazdıklarına göre,Sen beni mühürleyip tepeme pek çok bekçi dikmişsin. Ayrıca da mirasımı kilitleyip bana göstertmeyip, kullandırtmıyormuşsun J… BEN ŞİŞEYE TIKILMIŞ SÜLEYMAN’NIN CİNİMİYİM YOKSA J ??? beni boşuna takiple  ziyaret edip- nüfus etmek istemiyorlar yani o şeyler…..bilemiyorum doğru mu? Beni korumak HA’MİM OLAN SENİN İŞİN,UNUTMA!!


not: sevgili insicin masal çocukları ALLAH’IN SELAMI ÜZERİNİZE OLSUN HUU…
ve yazdıklarımı bilip ,yaşadıklarınızı delilleri ile tevhid edilmiş bulup destekliyorsunuz ki, teşekkür ederim…sizler beni okuyorsunuz çünkü, bu masal çocuğunun zamanları insin ve cinsinde rehberi makamındalar…ayrıca da bir hanifim.dolayısı ile istenen her anlamı kolayca birleyebilirim…ben sizleri görüp anlayamıyorum diye bana kızmamanız lazım.. çünkü ben de sizler gibi surete muhtaç ve kendime tapacak  bir heykel -bir suret arıyorum. .ama kötüye  kullanacağım bir bedeni işgal etmeyi asla düşünmüyorum.. sizlerin bu masala çekilmeniz nasıl sizin elinizde değilse, benimde sizleri anlayıp görememem benim elimde değil..ben sadece her şeyi kopyalar ve kesip biçip, her manada tevhid edip size sunabilirim, o kadar… İŞİM BU KADAR.MASALI KAYDETMEK ..




İyi bir mirasyedi olarak ölmeyi istiyorum ki ,bu emanetin hakkını tam vereyim Sevdiğim… benden evvelki mirasını kullanamayanları şad etmek için ahit sandığımı açayım.mührümü kırayım. aklım suya ersin ve o muazzam kudretli ve çok tehlikeli sermayemi alayım ve hakiki bir savaşçı gibi iki alemde tam yetkin kullanayım. kılıcım istediğime keskin ve dilediğine bir kuş tüyü kadar masum olsun..


hatırlıyor musun,”her şeyimi alın,hiç birini istemiyorum,ben hak etmiyorum,siz alın ama karşılığında sadece beni sevin “ demek gafletinde bulunduğum o ağlayan küçük çocuk halimi.. ne cahilmişim..büyük bir bedel ödemek zorunda kaldım bu söze karşı …çünkü “sadece beni sevin, benden başka kimseyi sevmeyin “ demiştim..başkalarını kabul edip sevdiğiniz, hatta buna mecbur bir mesleğiniz olduğu için yaptığımız o sert-ağlamalı-bağırmalı konuşmayı hatırlıyorum da, yaptığımın ne ağır bir bencillik olduğunu bugün ancak anlıyorum.. artık, Seni hak ettiğine inandığım her masal çocuğu ile paylaşıyorum..her seferinde çok ağlıyorum.içim acıyor. ama böylece de  GERÇEK SEVMENİN,SEVİLMEK DEĞİL SEVMEK SANATI OLDUĞUNU ÖĞRENİYORUM..


ben Seni sevmenin aşıkı oldum..Seni sevmek adlı muazzam bir aşkı doya doya ,en tehlikeli, en uç –en kırılgan delidahi gizemli noktalarıyla bana deneyimlettiğin için çok teşekkür ederim.. kimse hatta Sen bile benim bu aşk oyunlarımda neler yaşadığımdan bihabersin  aslında, biliyorum..bu aşkı bana lütfeden Allah ,bana suret olarak Seni aşk mürşidi seçti.. Seni ruhuma ayna yaptı..ruhum senin gözlerini kendine ev seçti..ve beni Senin gözlerinden yakalayıp, bu tecellinin şiddetli sevinciyle de Sana aşkla sarıldığımda, gözlerinin içinden  bakan sevgili apak ruhum bu defada, sımsıkı sarıldığım boynundan-omuzunun üzerinden “seni nasıl buraya getirtip ,o meşum kibrini yerle bir edip,aşka diz çöktürtüp-secde ettirdim” diye ne muzur  bakmıştı…Ya Rabbim, ne akıl almaz şeyler görüp öğrendim ben bu aşkı meşk irşadında, şükür.. şükür..


sevmek her şeyini vermekmiş anladım..insan  verdikçe çoğalıyor ve  güzelleşiyor..biri tarafından sevilmek sadece nefse hoş geliyor ve bir süre sonra bu egoistçe saplantılı bir itmeye ve nefrete dönüşüyor ki, eskiden biliyorum..oysaki sevmeyi öğrenmek,biri seni sevsin diye beklemeden sevmenin tadını çıkartmak, düşüneceğin ve hayallerini kurup yanlızlığını paylaşacağın bir aşkının olması ne büyük zenginlikmiş ki, öğretildiği gibi şükrediyorum.. şükredeceğim bir Sevdiğim, hatırası ile avunacağım bir hikayemin olması geleceğe en büyük zikir –anın anayım TEK yatırımım biliyorum..en büyük sorunu hayallerinde suret görememek olan ben,o hırkanın içini Senin hayalinle dolduracağım için sevinçliyim. bizim hırka hikayemiz –ehlibeytimiz- ali=aile evi-çadırımız var şükür ki.. içinde senbenSİN &bensenSİN..


hatırlıyor musun bir gününü benle geçirmeni istediğimde “tamam” demiştin.ve ben yalan söylediğini biliyordum. Beni avutmak için  söylenmiş bu yalancı –oyalama vaadinin  hiç gerçekleşmeyeceğini  Sana sorduğumdaysa Sen “zaman bereketlenebilir biliyorsun” demiştin…evet zaman bereketlenip genişleyebiliyor ama ne yazık ki beden denen şey bu dünya şartlarına o bereketli zamana yenik düşüyor Sevdiğim.. kim yaşlanmış bir suretle aşkı meşk ister ki kim?
Ki, yaş insanın pek çok şeye hevesini, heyecanını, şevkini tamamen körlüyor.. elini uzatıp alacağın mesafedeki şeylere bile  artık tenezzül  edip, elini uzatmaz oluyorsun ve onu kolayca başkalarına alıp kullansınlar diye verebiliyorsun…eşyaya-esmaya; belli bir yaştan sonra hizmet etmekten usanmanın veya artık hizmet edemeyecek hale gelmenin  bedeli ,eski nesillerden yeni nesillere el değiştirerek  dönüşüp, devrederek ödeniyor…. Herkes kendisine en iyi hizmet edeni en yakınında ister malum.. en gencini, en tazesini, en güzelini, o işin en ehlini .. bu her imkanı olan kadın ve erkeğin  en büyük hakkıdır zaten. parayı veren düdüğü çalar J..


Sevdiğim..bu aşkı meşk ilmi bana neler kazandırdı yazmak isterim..bir defa o kimselere eğilmez kibrimi, egomu yerlerde süründürdü.. beni deli etti. herkese rezil rüsva ve alay konusu yaptı..ve beşpara etmez yüreği korkaklara, sırtlarını dayadıkları yüce aşkımın köpeklerine - el altı mankurtları ile bana ne  işkenceler ettirdi.. hepsine sustum..sadece içinde olduğum o olağanüstü hal yüzünden, mana kanunlarına göre UYARILIP, edeben  gelmek zorunda olduğum Seni incitmesinler diye.. ben BİLEREK-HÜR SEÇİLMİŞ İRADEMLE –SENİN İRŞADINA EVET DEMİŞ, BİR YOLA GİRMİŞTİM ..çünkü  ben kölelerden değildim.. ezelden ebede hürlerdendim ama öğrenmem gereken bir SEVMEK İLMİ VARDI.. BEN KENDİMDE DE DAHİL KİMSENİN VAR OLDUĞUNA İNANAMADIĞIMDAN, KİMSEYİ SEVİP BAĞLANAMIYORDUM… SURETSİZLİK BENİ PERİŞAN EDİYORDU… çığlıkla girdiğim o karanoktanın içinden,halvetten asla çıkamıyor ve karanoktanın içindeki açılan karanlığın içinde ışık var ışık hipnozumdan kurtulamıyorum..


ve  ikimiz aşkı meşk dersi için anlaşmıştık. ben Sende aşk tedrisatını gerçekleştirecektim ve Sen benim aşk mürşidimdin.. çünkü ruhum aşk mürşidliğim için Seni seçmiş ve Senin gözlerinden bana aşkla bakmıştı ve ben Senin gözlerinde hapsolmuştum. kıskançlıkla “benim gibi çok talebeniz var mı?” demiştim de Sen ümitsiz bir acıyla, “çok az” demiştin..ah nasıl kıskanmıştım ama bu dersi yine kabul ettim… Ruhum kocaya kaçtığı  Sende kaldığı sürece, ben artık hayalet beden pervane misali Seni tavaf edip, ruhumu Senin ruhunla teskin edecek ve ruhum geri dönsün diye beden evimde onu bekleyecektim…Sen bana BEN VARIM.BAK BURADAYIM, YAŞIYORUM..HEY!!! BENİ DUYUYORMUSUN.BAK! BEN VARIM.YAŞIYORUM!! demiştin… hatırladın mı o perişan zamanlarımı?.. Sen beni bu dünyaya bağlayan tek akıl ipimdin yıllarca.. Senin sayende çocuklarımın başında durup, o etrafımdaki birbirinden zalim her tür insana tahammül edebildim.. çünkü Sen vardın ve ben artık hiçbirini ne görüyor, ne duyuyor, nede var kabul ediyordum. benim için tek bir kişi vardı, oda SENdin J..


her kökten melaminin bir  sohbet mürşidi olur.. benimse aşk mürşidim vardı..bal ve kaymak birlikteydik.. başta ne güzeldi.. her şey bana serbest kılınmıştı.. özel bir talebe olduğum için de isteğim sorulduğunda, aniden –hiç aklımda bile yokken şımarmak istediğimi söylemiş ve anında  Senin şımarığın olma  iznimi almıştım .. halbuki şimdi düşünüyorum da aklımı yitirmişim o an..insan makam,servet ,ilim ,güç vs aklına ne gelirse isterdi değil mi? çünkü kesin verilecek..ama benim aklıma sadece şımarmak izni isteği geldi..ne garip esasında.bana bunu aklettiririp isteten güç neydi acaba?.. ve Sen ne mutluydun o gece..biz ne özel bir şeyi gerçekleştirecek olan iki zahir tecelli izniydik ama bizden başka tek kişi bizi bilemeyecekti…tüm bu torpilli izinlerin beni çok daha hızlı baştan çıkartıp, o kapıya  her defasında kanatlanıp uça uça  gelip, o hızla çarparak, paramparça olup, herkesin içinde ağlaya zırlaya düşüşümle hüsrana uğratmıştı.o kapının önünde tüm kanatlarımın kırılıp, o bembeyaz teleklerimle sürünerek geri dönüşümü ve ağlayışımı hiç unutmayacağım.. kendimi o kapıda “beni içeri al “diye rezil edişimi…hiç utanmamıştım ne garip…peki sende kapının ardında VEFA gibi vefalı davranıp VEFA  gibi ağladın mı ?!!


aslında Sevdiğim ,kendimin Sana emanet edildiğimi baştan beri biliyorum..asla kimsenin bana yaklaşamayacağını ve benimde başkasına yaklaşamayacağını da kabul edip anlıyorum.. ama dünya şartlarında bir nefsim var ..nefsimi elinde tutan a yemin olsun ki,O SENİ ÇOK SEVİP ,İSTEDİ  ve HALA İSTİYOR.. yani benden Seni sevip isteyene bak lütfen..



evet bu yüce ruh aşkı tedrisatımız ikimiz içinde  eşsiz ve benzersiz bir tekamül kaydı izniydi ve ikimizde biliyor ama asla sesli ne olup bittiğini dile getirmiyor, bizden istenen o muhteşem aşkı meşk irşad dersini tam gaz işliyor ve kaydediyorduk…..ama aşk çok edebsiz malum ve söz dinlemiyor.din -diyanet –şeriatı ise asla bilip takmıyor..en tehlikeli yerlerde en tehlikeli şekilde sevdiğinin gözüne gözüne dimdik ruhunu seyr için bakıyor ve bu mıknatısiyet orada olan herkesi de bilsin bilmesin etkileyip baştan çıkartıyordu.. ah o sene nereye gitsek her yer aşka boyanmıştı ve her girdiğimiz meclisi baştan çıkartmıştık hatırlıyor musun.. o devrelerimizde etrafımızda sayısız sanal aşklar gelip geçti Sevdiğim.. bizim fırtınamızdan neler oldu neler bitti ah bilsen.. hiçbiri sağlam kalmadı..nefislerine yenik düştüler (* VEYA BEN ÖYLE SANDIM KISKANÇLIĞIMDAN J )..Sen beni kendinden ve herkesten ve herkesi de benden  uzak tutarak korudun ya hanii.. ve dediğin gibi çok şükrediyorum..çok canım yandı ama en azından aşkı meşkte belli bir yere geldim çok şükür ..nasıl söz dinliyorum gördün mü? …hala şükür… şükür diyerek ,hep artsın hiiç bitmesin diye, elhamdülillah bile diyemiyorum. .çünkü nefsim hala seni o biçim istiyor şükür elhamdülillah J..
(*bunca yaşa geldim hala utanmıyorum gördüğün gibi ve hala çook muzurum ..iyi ki beni Senden hep uzak tuttun.bence bunu hak ettim şükür elhamdülillah L )


ve Sevdiğim,geçimsizim,naletim J..bana yapmadığın cefayı bırakmadığın,beni  onun bunun elinde incittirdiğin halde ,Seni  hala öyle-o biçim seviyorum..aslında Seni seven ben değilim biliyorum. öğrendim.. bu beden ruhuma bir elbise, tanımlanmak için bir kimlik sureti.. hakikatte  gözlerim ve gülüşüm hariç ben bu bene hiç de benzemiyorum.. beni o arı duru bembeyaz suretsiz-bişeye benzemeyen halimle görsen sever misin hiç bilemiyorum.. malum herkes et ben derdinde..nefis, et beni seviyor..ama et benler dünya unsurlarından yaratıldığı için deforme oluyor ve çok kabalar..hastalıklılar..ölümlüler. çok kısa bir yaşam süreleri var.mini bir fragman bile değil hayatlarımız. ayetteki gibi göz açıp kapamaya –uyku ile uyanıklık arası bir rüyadayız. hepsi bu ..o kadar..


AL-ALİ-AİLE OLMAK İLMİ :bu dünya rüyasından hakikate uyanmak ve hakikatin rüyasında dünyaya uyanmak ne ilginç.. iki alemi de an da yaşamak ve kontrol edemeyip sadece seyr etmek keyfi.. Yaratıcın yarattıklarına aşkını deneyimlemek ve bundan zevk almak..O HALVET DELİK –O KARANLIK AMA DEHLİZİ bundan zevk aldığı için buna ortak edilmek,ne büyük bir mutluluk ve haz. hakiki hazlar için insanın ruhuna ulaşması lazım.. çünkü ruh tertemiz ve dupduru ,saf..o huzurun ta kendisi..huzurunda durulan hazret.. O,secdeye varılan yegane eş..nefsine hem kardeş hem eş.. insan  kendine tek aile kendisi..


ALİMLERİN NURU SARI OLUR : bu aşkı meşk ilmi mesela bana EN SON ESMA SABRI öğretti Sevdiğim..ben bitti demedikçe sabrın bitmedi demiştin ya bana kızarak…ya sabır ya sabır çeke çeke sarısabır hastası oldum ..sıka sıka diş kalmadı bazen.. o kadar hava yuttum ki bu aşkı meşk ilmiyle obez oldum …şeklim- şemalim- biçimim bile kalmadı ki,artık biride çıkıp beni beğensin..ve hala bu deformasyonuma rağmen kıskançlık !! son esma olan sabrım çoktan bittiği halde, sarışın =melami=sarı çiçek sever  aşkın beni azad  etmedi..


aşk ilmi bana en çok aşka saygılı olmayı öğrettiği için minnettarım..eğer bir varlık başka bir varlığı aşkla seviyorsa ,onlara her şekilde teloranslı oluyorum.. o aşkı korumaları, kaybetmemeleri ,besleyip büyütüp bu yüce yaşanmış özel duyguya saygıyla gittiği yere kadar yol vermelerini öğütlüyorum.. çocuklarımın aşkına büyük hürmet ediyor ve onlara da aşık olmalarını  söylüyorum.. aşk en büyük simyacı ve dönüşüm kimyasıdır..ama hakiki aşka hoşgörülüyüm tabi ki..karşılıksız ve o aşık olduğun mutlu olsun diye ,onun aşık olduğu ve talep ettiği diğerlerini de ona götürüp, ağır acıyla seyrettiğin ve bildiğin şeylerin sıralaması ile olacağı o kayıtlarını takip ettiğin diğer seyrü sülük yol aşklarını.. aşk ,oda seni sevip aşık olsun diye beklememektir. aşk fedailerin fedakarlıklarıdır. kendilerinden infak etmeleridir....


insan hayatında bir defa büyük bir aşkı dibine dek yaşamalı ki, tekamül ve seyrüsülük neymiş dibine dek anlasın derim…aşkın kendisi tek başına en yüce mürşiddir.. aşk adama her şeyi öğretir..çünkü aşk korkusuzdur.akıl bağını kopartıp ta en baştan atar.kim ne diyecek ,ne düşünecek kaygısı yoktur aşkın. ince hesaplar hinlikler yapmaz. lüx pahalı güller,orkidelere tamah etmez.. aşk bir mor leylak’ a kurdeleyle bağlanmış bir sarıbeyaz papatyadan bukete gözyaşı döker..aşk bir şeffaf kutuda “sadece sana özel,sadece senin için ,ben sana aldım” denen 99 acve hurmasına tek tek 99  adet masal yazmaktır.. aşk, “Sana latif hikmet daireleriyle  dolu şeffaf kalp küremi  verdim. gönlüm Senin elinde...Seninim ,ister kır ister sev, benim camdan can kırıklarım var "derken, başına geleceklerden elleri titreyerek
, gözleri ağlamaktır...



aşk, ruhu Mevlevi,nefsi Melami,bedeni Ahi birinin, GECE VAKTİ ,Sevdiğini görebilmek için aşık ruhların ibadeti olan semaya; hiç bilmediği yerlere- aşkla, kör kütük sarhoş-gözyaşları döke döke, buz tutmuş yollarda düşe kalka,soğuktan tirtir titreyerek  dona dona,yanlış indiği yollarda kabirler içinde  kaybola kaybola, Sevdiğini bulacağını sandığı semahaneye gitmek  ve Sevdiğinin orada olmadığını görünce o buz tutmuş yollarda düşe kalka, ağlaya ağlaya eve dönmektir....kimse ne duyar, ne bilir.. şikayet yok.. kimi kime şikayet edeyim?. sadece aşk mükafatını verir..

aşk birini haberi olmadan sevmektir.. ruhum aşık deyip; kendisini terk eden ruhuna saygı duyup, her gece sevdiğinin peşinde nereye gitse acıyla gezinen ruhunun çektiği o büyük aşk  ızdırabına ortak olup, ruhuna dua edip ağlamak, ruhunu teskin etmektir.. aşk en ağır dibe  vuruş hicranlarında Sevdiğinin: SEVGİLİM!! diye feryad edip ağlamasına bedeniyle secde ederken,  bedeninden ayrışan bembeyaz ruhun yerlere kadar iki kanadının uzadığını görmek ve  ruhunun SEVGİLİM diye ağlayan SEVDİĞİNE DOĞRU,BEMBEYAZ KANATLARINI YERLERDE SÜRÜYEREK gidişine tanık olmaktır...ve ruhunun ardına bile bakmadan ,aşk  mevsimi o şubatın soğuğunda  inleyen Sevdiğine sımsıkı sarıldığını görmektir.. ne muazzam bir seyr, ne haşyet dolu bir hatıra.ve ne mübarek ,ne büyük bir hazine....


aşk ızdırabında sevinçlerinde en uç noktasıdır. .aşk kırmızı değildir..aşk bembeyazdır..ölüm gibi soğuktur. aşk sıcak değildir.. aşk tek kişiliktir.. aşk çok kıskançtır.. aşkta ikinci kişiye yer yoktur.. aşk tevhidin  tekvücud haz halidir.. aşk sevdiğini öldürür.o öldürdüğünü alır ve kendine giyer..yeni aşkları o elbiseden arar ve bulur-buldurur.. ONLARIDA AVLAR VE ÖLDÜRÜR KENDİNE ALIR.YANİ HERKESİ BİRLEYEN  TEKBİR O’DUR.. aşk çocukları aşkın çocuklarını avlar ve onları aşkın haz dolu kucağına bal kasesine atar..


AŞK BEMBEYAZ BİR KUŞ TÜYÜ TELEĞİDİR..o naif ve hafiftir..bir kalp ,bir telek..işte adalet..
aşk çocukları ölümsüz şahitler-şehitlerdir..onlar sayısız defa öldükleri için ölüme inanamazlar.. çünkü onlar yaşarken ölmeyecekleri müjdesini almış tek kuraldışı –kayıtdışı  kişilerdir..her cefayı bilirler..en yakınlarından en büyük zulmu görürler ki ,bu dünyaya karşı bir beklenti ve istekleri -hevesleri kalamasın... eşyaya –surete olan düşkünlükleri paramparça edilir ki, muhtaç oldukları suret putuna tapınmak için her heykel dikişinde yeniden bir rüzgar essin  ve  o heykeli savurup kum yapsın..ademden vazgeçmek lazım….nereye bakarsan bak.. O’nun veçhi baki … Ademdeki Havvayı,Havvadaki Ademi bulmayı öğrensin..


aşk insanı cesur yürek yapar.en kudretli,kural tanımaz  savaşçılar aşıklardır…aşıklar aşık olduklarına secde edip,sadece O’na kulluk ile iman ederler. TANRIY I tam tanıyan sadece aşıklardır..onlar EHAD ve VAHİD i bilir..onun adı ismi azamlarıdır ve onun ismini ders olarak çekerler.. aşıklara kimse karışamaz..onlar fedai ferdilerdir… onlara neden,ne ,niçin hesap sorulamaz.aşıklar kimseden hiçbir şey için izin almaz.onlara ezelden her şeye izinlidir.. çünkü dünyada onlara zaten ,kimseler değer verip kale bile alıp takmaz.. onlar, maddeye-şöhrete –paraya-kariyerlere-et suretlere tapan dünya insanları için değersiz ve hafif aklını sıyırtmış sevimli meczuplardır… onlar adamdan bile sayılmaz..disiplin tanımadıklarından hiçbir meclise  alınmak istenmezler.. çünkü, bu çocukların olduğu her ciddi mecliste; o tapınılan yüce  dünya tanrıları, kolayca birer soytarıya dönüştürülebilir .. çünkü kuralları yıkmak dünya şeriatında yasaktır ve imtihan düzeneğine hafif tüyolar vermeleri haricinde, kimseye imtihan sorularını verip imtihanı atlatamazlar.. buna izin yoktur.


herkes yumurtası olgunlaşınca ,kendi yumurtasını kendisi içten kırınca yumurtadan çıkıp yaşayabilir…eğer yumurta dışarıdan kırılıp kolay çıksın diye yardım edilirse, o kuş ölür…özgürleşip kendi kanatları ile uçamaz ve yine devre girip dünyaya mahkum olur..

özgürdür aşk..ama aynı zamanda esir köledir..o hür olduğu için istediğini yapmakta serbest olsa da, aşkına köle olmayı seçer ve kendisini zincirleyen silsileye bir halka  olarak eklenir..âlâ silsiletihim zincirleme içiçe halka dairelerle salınır durur bu sarkaç.bir sağa bir sola.tik tak ..tik tak…olur mu hiç çalışmamak J..salınım .her şey sarkaç teorisi ile olur..bu ritm düzenli atan bir kalp gibidir..sarkaç salınır ve hipnoz başlar…suyun üzerine salınan bir uzanmış sicim gibi siccindir o iliyyin..bazen sağa bazen sola salınarak terennüm edip döner..aşk tüm döngülerin  mayasıdır..


HAYVANSEVİCİLERDE AŞKI MEŞK İLMİ ANLATIMI
not: iyi güzelde ,sen de hakikisine, her pisliğe ve sahtesine dibine dek çamura bata çıka ulaşmışsın.. ya biz senin girdiğin o bataklara bulaşmadan bu aşkı meşk irşadı nasıl yaşayacağız diyenlere tüyo :
EĞER BİR İNSAN nefsine yedirip bir insandan MÜRŞİDe TABİ OLAMIYORSA ,EVİMİZE BİZİ TERBİYE ETSİN DİYE BİR HAYVAN ALMALI ve NEFSİMİZİ TEBİYE ETMESİ İÇİN ONA HİZMET ETMELİYİZ :) insandan terbiye olamayan nefs, hayvandan daha kolay terbiye oluyor buna inanın.....Kamil İnsandan-Ademden  irşadı red eden sayısız insansı var ve  kendi karakterlerini oluşturan her huyunu aldığı bir hayvanın bedenlenmiş suretine aşık olup- o hayvanına hizmet ederek ve o hayvanının her dediğini-leb demeden leblebi kıvamında anlayıp -hayvanını memnun etmek için hemencecik o işi yapıp, hizmetinde kusur etmiyor değil mi ? YANİ MÜRŞİD OLARAK HAYVANI BİR HUYUNU SEÇENDE AZ DEĞİL ve insanın bir alt seviyesi hayvan olduğu için,oda makbul..

mesela bizim taptığımız,almak için neleri feda ettiğimiz ,gözümüz gibi bakıp hizmet ettiğimiz o canıım eşyalarımız ev tipi mürşid hayvanlarımız için, bir sinek avlamak uğruna kolayca kırılacak şeylerdir..tüm kıymetli döşemelerinizi,halılarını ve tüllerinizi itina ile yoluk yoluk edip yırtarlar..eğer bunu başka insan yapsa sinirden öldürebilirsiniz ama onu sevdiğiniz nefs terbiyeniz için biat edip ,aşık olduğunuz ev erk mürşid hayvanınız yaparsa, size bu çok sevimli geldiği gibi, aynı zamanda bu ,mürşid hayvanınızın olağanüstü başarısı gibi de gelir..ve zamanla sizin eşyaya tapma hastalığınız geçer ve eşyaya çok değer vermezsiniz ve putlarınızdan çoğu kırılır vs böyle böyle erk hayvan mürşidiniz sizi sadece kendisini sevmeye odaklı hale getirebilir..önemli olan birlemek-tevhid etmektir zaten..bire odaklanmak ..
Seyrüsülük heryerde aynıdır.yeter ki sen yaşadığın anlamın farkına var ve işe yarar bilinçe yüksel...
***
HURŞİDİMDEN MÜRŞİDİME BİR TUTİNİN GÜNCESİ
Sevdiğim şimdi diğer hayal günceme geçiyorum ki, bana yardım edesin.malum iki kaş aremdeki o mavi ışıklı mühür dağılmış,ülkemde işgal girişimi olmuş ve suçsuz masumlar hapse tıkılıp,tüm azılı üst suçlular hala işbaşında rollerine devam etmektedir..ve masalımın hükema masal çocuğu da ne yazık ki tüm masumiyetine rağmen içerdedir..fakat tüm soy sop bu işlerin içinde olanlar dışarda göbek atmaktalar..dinler arası diyalog zırvaları ile Mevlevilik-melamilik-bektaşilik hatta diğer tarikatlara sızan tüm ajanlar genel manada bu yolların içine etmiş ama tüm dünyada güya tasavvufu tanıtıp kendilerini meşhur etmişlerdir....ama zahirde ve batında islama-tevhide ait tek bir güvenilirlikleri –emanetleri ehline vermek  muhabbetleri ne yazık ki artık kalmamış, çırılçıplak soyulmuş amma dibine dek paraya-kariyere ve şöhrete bulanmışlardır..tabiiki şöhret en büyük afettiri kimse takmıyor ne yazık ki…

işte Sevdiğim,o dağılan vekf-mührümün yepyeni ve daha muazzamı tekrar kurulup,içinden sadece NUN harfi zumlamıştı ya hani..olaylar sonra özetle şöyle geçti bak..

Moğolistan da gidip şaman olan arkadaşım ki,o aynı zamanda bir şifacı..ellerinin altında o daire ses dalgaları ve dönüşlerinin görüntüsünü görüntüsüz görü ile  görebiliyorum. onun rehberi bir Budist guru..işte son görüşmemiz sabahı ellerimin altındaki o ses dairesi dalgasında budizmle uzaylı bağını gördüm ve okuduğum her Budist kadim bilgiyi hatta traşlı baş ve giyimlerini bile birleştirdim hayalimde..

Sonra ise senelik kabir ziyaretim için Kastinneydimoniye gittim..hz pir imamı Çiftçi hocam gelip beni gardan aldı..hava aşırı sıcakken aniden dönüp karardı..Çiftçi hocamın beş kızıyla balkon sefası yaparken aniden çok iri dolu fırtınası yağmaya başladı..muazzamdı..bu karşılamaya çok sevindim ve birkaç iri taş doluyu yedim J….biz serin severiz … o gece hz pire komşu  müştemilatta ilk defa KORKMADAN tek başıma yattım.. hatta iki sabah namazında camiye,o karanlıkta kalkıp gittim.. sonra  köye gittim.. biz ölülerimizi yaşadığımız şehirde bırakmayıp, köy evimize en yakın yerlere gömen bir ırkız.. herkes ölümden çok korkuyor.. bizlerde ise ölüm çok neşeli …Haybabam bize 14 tane  mezar yeri hazırlattı. Ölülerini bekleyen boş evlerimiz hazır yani..şimdilik sadece birinde O yatıyor..ilk yaptığında “git sende bak yerini seç” demişlerdi J.gidip bakmış ama ben buraya yatmayacağım demiştim..benim sorunum ölmeyeceğime inanamam ve kendimde toprak altı defineliğini red etmemde.. Avrasya şamanları gibi ancak bir ağacın üstünde ölümün yatmasını isterim..bilemiyorum.. Haybabamın karşısına geçip yine fikirlerimi söylerken, onun başına eğilmiş büyük ağaç’ ada göz alıcı baktım tabii J

Haybabam bana herşeyimi herkese hemen verdiğim için çok kızardı..halbuki bu huyumu ben ondan almışım .bu huyum yüzünden  kendime nasıl kızdığımı ve kendimden nefret ettiğimi anlattım ağlayarak.çünkü “aşk verilir mi,sonra nasıl yolda gideceksin,sakın aşkını verme!?”  dediği aşkımı bile vermiştim..

 İlk defa o gece köyde  tek başıma kaldım.korkumu yenmek için yaptığım bu seyahat çok işe yaramıştı ki, kaldığım dört gece de zerre korku gelmedi..kurt,çakal vs ulumalar ürperticiydi tabii… korku vesveseydi ve ben kendimin vesveseye düşmesine izin vermiyor,yaklaşırken kovuyordum ..

 tesbihatımı yapıp uyuduğum o gecenin sabahında (25.8.2016 ) inanılmaz bir rüya gördüm Sevdiğim..masmavi,kıyısı olmayan bir uçsuz bucaksın denizde başı ve  sonu gözükmeyen, rüzgarda yalpalamış ve eğilip bükülmüş,yarısı batmakta olan  sallanan bir köprü vardı..bazı yerleri batmış, denizde gözükmüyordu..ileride bazı nadir tek tük adamlar denizin üzerinde yürüyerek o batmakta olan köprüye biniyorlardı…bende denizin üzerindeydim..ama ben korktuğum için binmek istemiyordum.. sol yanımda duran- görmediğim, sessiz- mana sesli bir adam  anlam olarak : BABAN OLSA YAPARDI..GİR VE KÖPRÜYE ÇIK.SİZ ONUN ÜZERİNE ÇIKINCA O DÜZELİR dedi..ve batmakta olan köprüyü gösterip BAK DÜZELİYOR dedi..ve bende o çılgın-sert rüzgarlı dalgalı denizin üzerinde yürüyerek ,batmak için su seviyesine gelmiş ve sürekli kayan köprü demirlerine ilerliyor, sürekli kaydığı için ayağımı basamayacağımı sanıp ,korkuyordum..fakat ben ayağımı köprü demirlerine atmak için adım atar atmaz, köprü aynı o aşk dolu çay bardağı gibi bana temayül edip, eğilip ,durdu ve gelip beni üzerine aldı..

Sevdiğim..uyanıyorum ve doğru Haybabamın yanına gidip ayak ucunda durup, asker selamı ile başımı önüme eğip,teslim törenim için teşekkür ediyorum.az sonra cep telime TC başkanlıktan mesaj geliyor.şehrimizdeki 3. Köprü bu ikindi açılacakmış ,davet var J..sonra hatırlıyorum ki ben bu 3. Köprü temeli atıldığı gün sabahı da habersiz bu köprünün temelinin atılışını ve helikopterle köprünün karşıya uzatılıp ilk benim geçişim rüyasını da görmüştüm… demek ki ruhum ben uyurken inşaat işlerini okuyup, takip ediyor değil mi Sevdiğim J..bilinç altı işte.etkileşim hayal alemleri..(*bir sonraki masal konum rüya ve zihin labirenti oyunları olsun diliyorum…lütfen bana yardım et olur mu?)


Sonra Bayram için önce Bandırma ,sonra Çanakkale’ye gittim( dönüşte aynı  geleneksel güzergahtı ) ..arefem ..uzun zaman oldu ..hoşgeldin!! J…bayram hediyesi görümse şuydu bak!! O NUN denizim kurşuni renkti ve su hafif titreşim daire dalgalıydı..üzerine çok daha açık kurşuni gri renkte tâlik harekesiz arapça harfler yazıldı..ama ne yazık ki hiçbirini harekesiz olduğu için okuyamadım..

ayrıca şunu da söylüyordum kendime ağlayarak,”ben ses dalgalarını hissettiğim için diğer insanlardan çok daha fazla acı çekiyormuşum” ama onlar beni anlayamıyormuş.ve bu benim için daha büyük acı tabii …

ses  /bir nefes bir titreşim ver./ ve su daki ses dalgaları hisler/ neden acıtır insanı...
kaçmak istesen de kaçamayacağın bir anlamın var/ güneş ayna görünen dünya
sen bugün ağlayan ve yansıyan kadınsın/ içine çek/ içe çekilen daireler ve dışa aktarılan daireler
eve dönüş iç ..........ev hem iç hem dış


17.9.2016…dün AY tutuldu …ve bende bu ay tutulmasını anlamak için niyet edip uyudum ve şunu gördüm..
rüyamda çok  yaşlı bir kadın ,sabah güneş denizin üzerinde yükselirken ölmek için güneşe doğru yürüyerek girdi .. bende o hanımın güya rol olan bu halini videoya neşeyle çektim... kadın çok zeki,herkesle oynuyor gibiydi..o ölmeyecek ama ölüyor numarası yapacakmış.. ölümü  kayıt içinmiş ve bende kaydedendim.. sahilde tarla işleyen bir adam var, o kadının mirasını bekleyen ve almak isteyen.ama kadın ona zerre bir şey bırakmamış ve mirasını kimselerin bilemeyeceği yerlere daha yaşarken aktarmış…
Sevdiğim bu hayalden uyanınca,ağlayarak Misri’nin  "hey Niyazi ,katremiz ummana saldık katre nice anlasın,umman  olan anlar bizi " söylüyordum..bu rüyamın akabinde ve bu dilimden düşmeyen mısraları nette dinleye dinleye ağlamaktan helak oldum ve o kadının ölüm acısı tüm bedenimi hızla sardı..halsizlik ve ruhi çöküşle birkaç gün acaip hastalandım..
**
Şöyle dedi bana, bilge ve dürüst;
“Yoktu önceden sudan başka bir cevher.”

Nizâmî-yi Gencevî


SAATLİ MAAİRF-AHSENİ TAKVİM OLAN SUYA YAZILMIŞ İNSANIN İLMİ
ahenkle salın ve titreş..önce ahenkle dairevi açıl ve sonra ahenkle açıldığın noktana dön..huzurlu evi deneyimle..

8 - Sonra (Cebrail ona) yaklaştı ve (aşağıya doğru) sarktı.
9 - Onunla arasındaki mesafe, iki yay kadar, yahut daha az kaldı.
10 - (Allah), kuluna verdiği vahyi verdi.
11 - Onun gördüğünü kalb(i) yalanlamadı.(Necm suresi)

Sevdiğim..geldim yine başa..sudaki ses dalga dairelerime ..AKLIN SUYA ERMESİ -yunUSluk MESLEĞİ …offf.bu bölüm çok zor..kendim gibi kimseyi bulamıyorum..sadece dünyanın en kadim mağara resimleri ve CD bilgisi,sonar cihazı dalga resimleri var Allahtan.. çok sıkıcı bir ilim..çünkü içinde suret ve sevgili putlarım yok..üstelik su ve titreşimden başka hiçbişi yok ve ben bu ilmi öğreneceğim.. öğreneceğim kimsemde yok.amma Allahtan bir ses bilimcisi masal çocuğum var..ona yazıyor ve soruyorum.. antik daire labirent-hattı istivalı daire resimlerini yolluyorum..”bu ses dalgaları nasıl görüntü ve sese veya başka  maddi surete dönüşüyor ?”diyorum..oda bana “bu CD çaların, ancak CD çaların iğne ucuyla görüntü-ışık-sese dönüşebileceğini “anlatıyor ve ilk defa kutup-mil kavramım açılmaya başlıyor Sevdiğim..teşekkür ediyorum..diyor ki ses bilimcisi çocuk: herşey ,o sudaki ses dalgasını,çözen- dekoderlik edenin, iğne-milinin çözümünden ne anladığı -ne okuduğuna  bağlıdır ...çünkü o bize nasıl anlatırsa ,bizler öyle anlayıp bilebiliriz..

ve Sevdiğim şunu da buldum bak!! Arapça atom kurtçuk demekmiş..dolayısı ile ALAK SURESİ benim için şimdi çok farklı manaya dönüştü..ben Kuran meallerini nette sözlük –kelime anlamı için kullanıyorum. çünkü ben Kur’an-ı acaip değişik anlıyor ve  bazen çaktırmadan yazıyorum.. başta çok korkuyordum ama şimdi yanlış yapmadığımı öğrendiğimden korkumu yendim şükür.. bizi kandıran-bizi kapkara cahil bırakan o zalim-bizi paramparça fırkalara ayırıp bölen-kardeşi kardeşe din adına kırdırtan mezheplere - güya din adamlarına nisbetle, hepsini kaydedeceğim inşallah..

 ***

hayallerim bitti Sevdiğim.. yeni ders sezonu hızlı girdi..ben kendim için artık kaç senedir tasavvuf sohbetlerinin bitip kaldırıldığını düşünüyor, özel davetler hariç gitmiyordum.. geçen beni aniden Mevlevi Keriman anneye götürdüler ( o denize giden kadını hatırlıyor ve susuyorum)....

ve iki gün sonrada caddedeki harika bir villaya
(*birkaç güne de başka yere davetliyiz).. buradaki kişide kaderimdeki tüm mana adamları gibi maddi manevi hukukçuydu.. Osman Kemali hz de yetişmiş bir Melami rehber.. oraya girdiğimde şok geçirdim.. sanki Haybabam buradaydı.ofis ve kitaplar ve kocaman masasının başında O, Mu-Atlantis-ezoterizme bulanmış benim yaşlı versiyonum gibiydi....



ALLAHIM NELER OLUYOR ?!! hepimiz az sonra on kişi oluyoruz.. Haluk bey diyorki tanıtım için :” Dipşar bey ehli şeriat sağcıdır ,Kutay bey de mana ehlinin solcusu”  ve 90 lı yaşlardaki Haluk efendi de kürsinin arkasındaki J olarak, her yerden anlatıyorlar.. Kutay beye geometri soruyorum..öğlenleyin saat 13’den akşam 18 e dek hiç kesintisiz  ,muhteşem bir ezoterik tasavvuf denizinde yüzmeme izin verdiğin ve ilk defa sınırlarımı bu kadar açıp yükselteceğim bir grubum olduğu için çok teşekkürler Sevdiğim..çıkışta Haluk beyle yalnız kalıyoruz..diyor ki : siz boş biri değilsiniz.. anlatıp bildikleriniz kitaptan ve birinden öğrenilmiş şeyler değil..onları nerden öğrendiniz..benim bir mürşidim var diyorum..gülümsüyor ve sonra :”çok zarif örtünmüşsünüz, çok da yakıştırmış ama artık yeter ..yavaş yavaş açılırsınız olur mu?” “diyor ..ona bunu yapamayacağımı, buna mürşidim ve peygamberimizin izin vermediğini söylüyorum. peki o zaman deyip, gelecek toplantı için adımı- tel kaydımı alıyor..

nur cihan
25.09.2016
nuralem7@hotmail.com