24 Aralık 2017 Pazar

SU KANUNLARI VE ÜMMİLİK -anneye MASALI

SU KANUNLARI VE ÜMMİLİK -anne'ye MASALI
 “Allah arş’ı su üzerine kurdu ve arş’a istiva etti ve arş üzerine tahtını-kürsiSİNi kurdu “ ayetini hatırlayalım lütfen..

EN’AM 59: Gayb'ın anahtarları Allah'ın katındadır, onu yalnız O bilir. Mutlaka O'nun bilgisi altında dalından düşen her yaprak, yerin karanlık derinliklerindeki her tane, yaş- kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.

tüm kadim mitolojiler ve dini bilgiler bize, ilk yaratımın KAOS adlı karasu da ilk hareketin başlaması ile süregeldiğini anlatır.. bu ilk hareket - İLK AKIL olan  Yaratıcımızın dileme iradesidir. O SES OLARAK kabul edilir.. İRADE SES KURUDUR &OLUŞ YARATIM İSE NEMLİ VE ISLAKTIR.. KÜN=OL EMRİ İLAHİSİ emrini alan ve O SÖZÜ ilk dinleyense, o karanlık suyun üzerinde ilk NUR  olarak aksededir..  NAR İLE NUR BİRLEŞİR ..ilk tevhid oluşur ve OKSİJEN de YANAR ..böylece ilk ateşgede olan suda,  aşk kandilinin yağı  KALEM OLAN FİTİLLE tutuşur.. hararet-ısı –nem-ıslaklık-yaş  meydana gelir…ve sular aydınlanır…KALEM NUR, SUYA YAZIYI -yazgıyı YAZMAYA BAŞLAR.. ilk şahitler, ilk akıllar olan, ilk söz dinleyip uyananlardır.. bingbang diye bir şey yoktur…bir su damlası olan noktanın, suda dairesel açılması ve dalgaların içten dışa & dıştan içe gelgitleri –su kabarcık küreleri vardır..


insanların da heyecan ve şehvet anlarında damarlarındaki kanın kızışıp yanması ve ısılarının artması bu hatırattandır.. heyecanlanınca terlememiz ve ısımızın artması, korkunca kanımızın çekilip iliklerimize dek kuruyuşumuz bu hatıramızdandır… duygulanınca göz yaşlarımızın dökülmesi…. Lezzetten ağzımızın suyunun akması ..ve insan bedeninde de doğadaki sular gibi nehirler vardır..denizler gibi tatlı ,tuzlu, ekşi, tatsız kokusuz türlü doğal kaynak suları vardır..kimisi pis ve murdarken, kimisine kutsiyet bile atfedilir.. gözyaşı ve süt..  hepsi insan vücudunda akan her biri ayrı mana içeren  bu sular; insan adlı prototip , kendi küçük ama anlamı büyük alem modelinde yüklüdür..

insan topraktan yaratılmıştır..toprak balçıktandır ..çamuru ısıda pişirilmiş insan binasını, tuğla tuğla örmüşlerdir.. insan kurudur…onu nemli,ıslak ve yaş yapansa aşk adlı ruh süvarisidir.. ruh, bu kuru ev olan beden kalıbına aşkla secde eder ve o suret elbisesini giyer ama, içine girdiği bu insan binasına da hapis olur.. olay,tıpkı Süleyman’ın cinlerini küplere hapsetmesi misalidir..ruhu özgürleştirip, bu beden kalıp heykele tapınmaktan azad edip,bu heykel putunu kırmaksa  en zor iştir..


nefes sıcak ve soğuk ikiye ayrılır.. ruhanilik soğuk ,dünyevi şehvet sıcak kabul edilir.. dolayısı ile, insan beden mülkiyeti topraklarındaki iklim mevsimleri de sürekli değişir..  biz tabiatımızın esiri olurken, ruhumuz giderek ısınır ve şehvete-maddeye esir olup, geldiği yeri unutur..ona geldiği yeri hatırlatmak için; her sabah seherinde yepyeni-taptaze bir RAHMAN SOLUĞU ÜFLENİR.. serin , diriltici, canlandırıcı ve hatırlatıcı esintilere penceremizi açarsak, bizi yatağımızda aşkla sarıp sarmalar.. ilahi hikmetler yatağımıza, ıslak nemli bir bulut misali dolu dolu yağıp,  taşar.. bizi ıslatır ve hikmetle döller....

HACC 22/5: "Ey insanlar, eğer öldükten sonra dirilmek hususunda herhangi bir şüphe içinde iseniz, şu muhakkaktır ki biz sizi (aslınızı) topraktan, sonra (onun neslini) insan suyundan (spermadan) sonra alaka (yapışan şey)'dan daha sonra da hilkati belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık (ve bunları) size (kudretimizin kemalini) apaçık gösterelim diye (yaptık) sizi dileyeceğimiz muayyen bir vakte kadar rahimlerde tutuyoruz, sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz."


mesela kadim mısır mitolojisinde ilk yaratım da NEM ve HARARET VARDIR..gök ve yer ayrıldığında; göksel eril sular (göksel yılan-ahi ) ile yer dişil suları (yersel yılan -tiamat  ) birleşerek varlıkları ortaya bir bitki gibi çıkartır…su= rahman = yağmur = TOHUM OLARAK,  rahiym olan yaratıcı ve suretler bahşeden rahme yani toprağa düşer.. rahmanın tatlı suyu ,rahiym olan tuzlu su toprağı döller.... toprak gebe kalır.. RA-NUR-GÜNEŞ ‘in ısısı ve ışığı feyzi akdes ateşi , yerin sularını ve mağmaları tetikler ..böylece ilk canlı organizmalar narın içinden nura yükselir …

"Allah sizi (Hz. Âdem'i) bir topraktan, sonra bir meniden (Hz. Âdem'in neslini) yarattı." (Fatır, 35/11).

bize şah damarımızdan  daha yakın olan rabbimiz “KANIMIZDA ŞEYTANIN GEZDİĞİNİ “DE SÖYLER..kan yani can sıcaktır…demir eriği olan  atom altı mıknatıslık, bize sinir sistemi ve hormonlar ağı ile bir iletişim ağ sistemi kurar..HÜCRE –HÜCURAT –ÜMMET, BİATLA VÜCUD VARLIĞA yani ZAT’A  BAĞLANIR.. demir –kan düşerse mıknatıslık bozulur ve biz fısıldayan vesvese adlı şeytanın elinde aklımızı ve irademizi yani, el eminliğimizi yavaş yavaş yitiririz..iblis olur, şüpheye düşer, kendi kendi kendimize gelin güvey kuruntusuna kapılırız.. kazandıklarımızı heba ederiz..

insan  bedeni topraktan yaratıldığından, doğal bir su küpü yani pil kabıdır..içindeki tatlı ve tuzlu su dengesi; RUH ADLI  SOYUT ELEKTİRİĞİN KANIMIZ olan CANIMIZDA SAĞLIKLA DOLAŞIP,  BİZİ ÇALIŞTIRMASINI SAĞLAR..topraki bedenlerimiz suyu yani nemi ter ile sızdırdığından daima  topraklanır ve elektrik çarpmasından korunuz gibi gibi

KUR’an bize; YAŞ İLE KURU ARASINDAKİ HER ŞEYİ KAYDETTİĞİNİ söyler..
yani bir şeyi tam anlarsak, tüm eşyada olan seyri sülüklerin, aynı sıralama yaratımından maddeye- zuhura geçtiğini kolayca çözüp, gözlemleyebiliriz.. dışardaki alemler ve insanın iç alemleri hep aynı şekilde çalışır…

ilim bir nokta…onun çoğalışını ise; durgun bir suya, başka bir damla suyun düşmesi ile açılan CD DENİZ DALGALARI olduğunu kavradığımız an, tüm CD dalga kayıtlarımızı dilediğimiz şarkı ve hikayeden baştan başlatıp çalıp,seyr edip, dinleyebiliriz.. yeni ilimlerde buna dalga –frekans-titreşim yasaları deniyor.. hani yeni ezoterikler sık sık bir araya gelip meditasyon yapıp, alemin felahı için birlikte titreştiklerini sanıyorlar ya ..işte onlarda ,öyle bir taklitle gerçeğe yaklaşmayı umuyorlar..

KOZMİK MAYA =AMMA, HUAMA, MUmeclisi AM, amentü-duat ahiret alemi ,MERYEM,MATER,MA. (aklı maat),  ANNE (uma-umay-amme- ÜMMÜ- ev-yurt-toprak-ana vatan ),HURMA , AB, TİAMAT ,SU ,KU YU KELİMESİ İLMİ
KUr’anı Kerim kelimesi misali, en kadim RAHİYM ESMASI KU’dur.Kuyu sembolü de budur..her insiye-irşad edilen muhakkak ya kuyuya düşer, ya mağaraya girmek zorunda kalır..ilahi yaratıcı anne –ümmi mater’dir (*rahmi mader )..hepimize suretler bahşeden, rahmanın suyunu şekillendiren ve bize nüfus kaydı yapan ilahi rahiym mağara kuyudur… O TEK YUMURTA , O eşsiz  AK incidir.. genel sembolü M (mim)  HARFİDİR.. kadim medrese ve mabetlerde koskocaman M W harflerini daima mimaride kubbede görürsünüz.. çünkü MİHRABLAR şerbethanelik - selsebil kabul edilir  ve suyun aktığı şerbetlik-çeşme lüleleri genelde ejderha olan tiamat ,nefs ağzı gibi yapılır ….

Taban  olan KU’YUNUN ters izdüşümü,  KUBBE-kaba  yani tavandır.. bu birleşim TEVHİD-MÜHRÜ SÜLEYMANIN ilk ORJİNALİDİR..…dün de bugün de yeryüzünde rahman ve rahiym esmasını taşıyan kişiler makam olarak içimizde yaşarken, bunlar yersel “OL “SIRRI” anlamındaki  BESMELEYİ –mührü SİMGELERLER.. BULUNDUKLARI YERLERE RAHMETTİRLER…diğer açılımı ise, baba ve annenin birleşip PUT ‘A adlı bir çocuk yapmasıdır.. başka bir alt versiyonu ise, insanın iki eli olan celal ve cemal sıfatları ile  kabiliyetlerini kullanıp, bir eser icad edip maddeleştirmesidir ki, hepimiz bilmeden zaten bu işleri yapar dururuz… işte gerçek kulluk ve ibadette budur…

zaten minare ve dikili taşlar erillik sembolleridir..bu iki unsur yani baba ve anne mabedlerin olmazsa olmazıdır..gerçi her eşya dişi ve erillikle çalışır ..mesela fiş ve priz..+ ve – fazlar..….X ve Y ..O ve I yazılımları.. vs.

hint ve Budizm deki OM, ilahi anne KU nun diğer adıdır.o suyu titreştirip dalga dalga yaratan ilahi kanun yani yasadır.. OM bizdeki ALLAH kelimesidir..sankritçe OM u çeviriseniz O arapça ALLAH LAFZI olur..aynı İbranice de ki YHWH kelimesini ters yüz edince arapça ALLAH LAFZINI göreceğiniz gibi şaşmaz ve değişmez kanundur..yeni mitolojideki denizler tanrısı ENKİ-NEPTÜNÜN 3 ÇATALLI MIZRAĞIDIR..   OM ,meclisi am da denen, HU ‘NUN İÇİNDEKİ nüve HÜVİYETTİR-NÜFUS tur… O ,umumhane yani halktır.. hakkın halkta açılan gülüdür.. İSİS’İN GÜLÜ denen sonsuz alemlere açılan kat kat boyutlar ve varlıklardır..alem içre alem seyridir…



O, kozmik döllenmiş yumurta, eşsiz tek incidir…O ANASIZ VE BABASISIZ İLK AKILDIR...İHLAS suresi şerhi O dur.. her şey bu beyaz inci yumurtasının devinim ve salınımları ile sal salli ala ile olur. O’nun kendi zikri salavattır ki, ilk kadim suret O’na aittir…tüm suretler suretini bu ilk VECH-SURAT-YÜZDEN alıp, vücudu varlık bulur..

mısır da bu AK İNCİ KAZ YUMURTASI KABUL EDİLİR (**GAB KAZI zamanla turnaya dönüşmüştür ve ak horoz olan horus ra’ lık ilmine kademe kademe iner )..ve nihayet RA-NUR,  lotus adlı yıldız çiçeği & gülün içinden, lotusun & gülün terinden, neminden bir kaz yumurtası halinde baş verip, çıkar..yani RA DAHİL HERKES, O YUMURTAYA BAŞINI VERMEK –KURBAN OLMAK ZORUNDADIR.. işte bu yüzden tüm spermler ,anne yumurtaya girerken ,kamçı kuyruklarını dışarda bırakır-nalınlarını-zanlarını dışarıda bırakarak baş verip, o kesik başla içeriye girip, bir vücut ve  sureti nüfusu alabilirler… 


islam mitlerinde nebimiz miraçtayken  tevhidde terler ve terinden gül yaratılır.. o kokuya bu-i Muhammedi denir ve her şey bu terden oluşur.. yani bizim anlayacağımız hakikat tektir.. o manaya erenler daima aynı şeyleri yazar ,çizer ve kaydederler…bu dünyanın başından sonuna –aynı zihnin içinde-aynı rüyayı gören zevat içinde hep böyle gelip gidecektir.. Ve  işte buna tevhid ilmi denir..  (**  bizim salak tarihçilerin dediği gibi her şey sümerden kopya değildir..onlar bu ilmi anlamadıkları için  bir yerlerinden, kendi çirkin zanlarını-inançsızlıklarını tarihi gerçek diye  uyduruyorlar.) 



tüm mitolojilerin-kadim dinlerin  ölüler kitapları vardır..ölüler-KAPILAR  kitapların hepsi o devrin en kamil kişisinin insiyasyon irşadı yani, ölmeden evvel ölmek deneyim kaydıdır..
astrolojik esma yaratım safhalarının o devir ki inanç  ve gelenekle anlatımıdır.. bu kayıtlar hangi çağ ve gelenekte olursa olsun,bugünki insiyasyon-irşad sembolleri ile hemen hemen aynıdır.. asla değişmez.. MESELA LETAİFLER yani ÇAKRALAR ilmi  TİBET BARDO KİTABINDA EN MÜKEMMEL ANLATILIR.. ve bir evvelki kayıtlar olan mısır da henüz letaifler –çakralar öyle tekamül etmemiştir ve renklerde yoktur.. sadece  PİRAMİTİN ALTINDAKİ LABİRENTTE- yeraltında yolculuk ve İYİ YILANLA ,KÖTÜ YILANIN =gündüzle gecenin SAVAŞI VARDIR..


sümer de ,MARDUK-ENKİ –ERLİK-hz İDRİS-NABU nun (JÜPİTER-MÜŞTERİ)  ,nefsi olan tiamat -su ejder yılanını yenip, emri altına alıp, altına sal yapması hikayesi  vardır ki; bu , mısır da RA (GÜNEŞ) in  göksel KAYIĞIDIR.. çünkü sümerde o dönemde sabilik henüz emekleme safhasındadır.. SABİ çocuk ancak Budist Brahmanlık –İbrahimlikle  gelişir, bluğa erip, ergen olur....hz İbrahim’le ilk tek tanrılı tevhid dinine geçilir..o devre dek esmalar-meleklerin suretleri olarak hayatın her yanındadır.. belki henüz yerdeki insan tam maddeleşmemişti ki, bilemiyoruz.. ama kayıtlar bunu veriyor.. insanın her şeyi unutup maddeye tam esir oluşu, sabi çocuğun erginleşmesi ve reşit oluşu ile emaneti yüklendiğinde yani, HZ İBRAHİM’le  başlar.. ancak bu devreden sonra günah sevap-cennet cehennem kavramları kanunlar oluşmak için start alır.. çünkü yeryüzünde mülkiyetçilik başlamıştır ve ilahi nizam kanunlar mecbur olurken ,insanlarda kendilerini bu yasalarla köleleştirmişlerdir..


eğer çok az sayıda olan, değişik mitlerin ölüler kitaplarını sırası ile okur ve anlarsanız; tüm sembolleri ilk elden öğrenir -kolayca çözer ve insanların –eşyanın seyirlerindeki gelişim safhalarını kolayca takip edebilirsiniz. yanlız mesela Mısır, Sümer, Maya Aztek ,Yunan Roma devrindeki astrolojik çağlar o devirde esas alınır.. BUNLARI O DEVRİN İSMİ AZAM KANUN YAŞAMI ŞEKLİNDE ANLAMAK LAZIMDIR..  çünkü bu kayıtların hepsi o çağ astrolojisinde bedenlenmiş bir yıldızın esmasının seyrü sülük kader çağı yazılımıdır…eğer bu zaman çarkı kaderleri takip edebilirsek, dünyanın başından geçen afetlerden tutun-siyasete, her şeyin kurgu ve zamanının horoskop haritasını dahi çıkartabilirsiniz.. yani güneş’in, evlerin  üçgen açılarını gezerken; 12 saat diliminde 12 akıl -12 kanun yasa direği olan burç sabit gezegeninin adını ve suret elbisesini giydiğini bilirsiniz… ve ben astrolojiden hiç anlamadığım için bunu yapamasam da, böyle olduğunu çok kolayca anlayıp anlatabilirim vesselam…


islam tasavvufunda ki BE KAYIĞI da, RA NIN göksel  KAYIĞI’dır.. madde de ise mısırlı ölüler, nil nehrinin doğu kıyısından, diğer batısına yani ölüler diyarına  bu sallarla taşınırdı ..sümerliler de ölmeden evvel ölme deneyimlerini mağaradaki nehirde böyle yapardı yani aşağı nilden yukarı nil e doğuya gidilirdi..… antik yunan da ölüleri taşıyansa KHARON (PLÜTON ) dur.….

hakiki ilk kayıkçılık mesleği;  mezopotamya daki tufanı torununa haber veren hz İdris ve irşad ettiği  NUH ile başlar ..Nuh nebi, SEFİNE yani MÜRŞİD adlı GEMİ SEMBOLÜDÜR.. kral nebi yapılacak olan GILGAMIŞ’a kut vermek için  ÖLÜLER DİYARINA GÖTÜREN ve sağ salim GERİYE GETİREN, KUyudan çıkınca, ABı hayat otunu ona bulduran ama, yılanla pay eden de   NUH NEBİDİR.. (* Gılgamış destanı sümerin ilk kaydedilmiş kral nebi olmak –kut almak seyri sülük irşadıdır..içinde hemen her sembol ilk hali ile vardır..ilk mürşid olma rüyası ve o rüyayı yoran tapınak rahibesi ise Gılgamış’ın annesidir. İlk kurban olan koku nun –tütsünün, tanrılar denilen letaif ruhlar üzerindeki etkileri ve hayvan kurbanın kanının kokusuna üşüşen bu ruhların sineklere benzetilişi de çok ilginçtir.. ve gılgamışın haberci rüya görebilmek için o devirde insiyelerin yaptığı kuyu üstüne un serpip uyuması ve  diğer alemden haber alması da enteresandır...) yani kuyu ve su aynı zamanda gaipten haber almak içinde önemlidir.. bazı kişiler suya bakarak görüntü ve ses aldıklarını söyler ya eskiden ,işte o anlam ..veya filmlerde bir su dalgası salınımı daireler açılıp kapanır ve hatıralar canlanır ya ,hah işte hakikati öyle..

**tabii, kadim tüm su kuyularında, vaftiz havuzlarında, bina yağmur oluklarında olan  su yılan ve ejderha=bulut=ahi sembollerini de define avcıları hatırlasın lütfen

her büyük ezoterik kahraman seyrü sülükünü-insiyeliği-irşadı olan  ölüler yolculuğunu kaydetmiştir.. bizim mitoloji, efsane diye okuduklarımız hep bu kayıtlardaki seyrü sülüklerdir.. birini anlamak demek, dünyanın her yanındaki kaydı anlamak da demektir.. yani bu şablon kalıbı ve sıralamayı bilen hemen her meseleyi kolayca çözer..

ayın ilk hilal haline kayık denir.. KAYIKÇI  NOKTADIR… BE noktasını, yani dünya hayatındaki BEN’inini yukarı ulvi alemlere NUN ‘a ilahi anneye –kozmik kazana-ilk rahme çıkartmış kişi ELİF OLUR.... hilal ve kayıkçı noktası birleşir ve daire tamam olur..nun kapanır ve nokta bu defa birleştiği kavisten aşağı salınıp, sarkaç  ELİF OLARAK KENDİSİNİ BEDEN OLARAK SEYR EDER.. kendini hipnoze eder…zaman durmuştur..an, anı daimdir.. O GÖLGESİZDİR..

ve bu kişi artık NUN-KALEM  MELEĞİ  denen METADRON MELEĞİ=HZ İDRİS   (*Müşteri-Utarit-Merkür) yani SIRRI ALİ KALEM olup, risaletini açığa çıkartır....O, kendini bilmek ilmi okul kurucusu olan kayıtçı HANOK-THOT-hz İDRİS’ e ULAŞMIŞTIR ki; O ,Kur’an da göğe çekildiği yazan tek kişidir…. O, Hızır yani kayıkçı ve kayıtçıdır..O ŞAHİTTİR.. yazar ve yazdırır.. kitaplar onunla yazılır -okunur ve silinir..O yol rehberidir.. diğer ölüleri  bu yolculuğa sefine-i gemisiyle götürür, seyrü sefa yaptırtır…

mesela Hz MUSA’yı, iki denizin birleştiği yerdeki BALIĞIN=RUH’UN  DİRİLMESİ ile denizde seyrü sefere- ölmeden evvel ölmek- idrak açma yolculuğuna  çıkartan da O’dur…

not: (* Metadron-Merkabah meleği KABALİSTLER için HANOK-hz İdris’in  KALEM OLARAK tanrılaştırılması ve 2. Küçük tanrı olarak  kabul edilmesi imiş..hatta gelecek olan MEHDİLİK İNANCI DA O İMİŞ...onlar onu arşta ,tahtın önünde duran Cebrail melek yerine koyup, inanıyorlarmış. Yani tüm var olan mitolojilerdeki tanrı insanın ilk modeli hz İdris’ten başkası değildir..çünkü bu kendini bilmek okullarını ilk kuran ve ders metodlarını zihinlere kodlayan ve kitabımızda da yazdığı gibi göğe çekildiği tek tescilli kayıtlı melekleşmiş insandır..ama islam tasavvufunda Allah iblise ayetle sorar ;”YOKSA SEN ALİYYUNLARDANMISIN?” der ya hani..işte melek tavus unda üstünde melekler olduğu bir gerçektir …)

ALİYYUNLARIN SEMAHANESİNDE RUHSAL  BİR TUR
… ve salik ,bu kozmik ruhlar semahanesini ve üzerinde NEREYE DÖNERSEN DÖN  O’NUN VECHİ BAKİ ayetini temaşa eder…  ve o kişi , önce hayretle “SUBHANALLAH” DER.. sonra şükreder ve “ELHAMDÜLİLLAH” DER ve sonra Yaratanın yüceliğine akıl sır erdiremeyeceğini idrakle pes  edip “ALLAHÜ EKBER DER “ve  İSLAM=ALLAH A TESLİM OLUŞ BÖYLECE GERÇEKLEŞİR ..kişi hakiki –sarsılmaz imana erer..…EY İMAN EDENLER İMAN EDİNİZ ayeti tamam olur… ve sağ , salim , esen , aydınlanmış olarak geriye getirilir... .irşad sistemi budur.. …

hilal ile nokta birleşirse NUN olur yani AY YILDIZ..KEMALİ HAK..DAİRE TAMAM ..


TAKLİTLER DAİMA ASLINA DELİLDİR VE TAKLİTLER ASLINI YAŞATIR İLMİ..
bir zamanlar uygur şaman kamları-kahin ve cadıları kazanla gezerlermiş.su küplerinde yaşayan su cinlerine taparlarmış ki, İskenderi Zülkarneyn gittiği bir diyarda her evde olan bu su küplerini kırdırtmış.. bugünde çok kişi kendi KUYUSUNDA YATAN SU –ATEŞ YILANI KUNDALİNİSİNİN EMRİNDE ve kendi su kuyusu içindeki nefs ejderhasına-egosuna tapmaktadır.. ve eski masallardaki suyu vermeyen ejderha nın öldürülüp, suyun serbest bırakılış anlamlarını şimdi anladınız umarım : )  ..yani bizim suyumuzu da tutan, yine kendi kuyumuzda yatan egolarımızdır… .. her hazineyi bekleyen bir yılan vardır.. o yılan ancak hazine sahibi uyanınca ,üzerinde uyuduğu hazineden uyanıp, sahibine emaneti teslim edip SEKİNE- huzur bulurmuş..aynı kalp arşımızı saran yılanın ,ancak ALLAH ADINI ZİKREDİNCE sakinleşip uyuması ve kalbe fit-vesvese sokmaması misali..

SU KUYUSUNDAKİ SU arı mı değil mi, bilip anlayan yok ki  ,O ZEM ZEM OLSUN bizi ARITSIN.. o yüzden de zemzem=durdur bildiğimiz  su değilmiş.. zem zem içtiğimizde vücudumuzdan necasetle çıkmıyor ,TERLE yani  NEM ve RUTUBETLE ÇIKIYORMUŞ biliyor muydunuz ? peki sizce zem zem bu durumda hangi su oluyor ?.soyut su değil mi? evet..

ve Türk damga ve tüm kilim vs motiflerinde İLAHİ ANNE  Kibele  “em' eli belinde duruşlu kadın figürü ile gösterilirmiş” …mesela İbn Arabi’de Kabe de Fütuhatı Mekkiye adlı eserini sunduğunda, böyle etekleri belinde hiddetli bir kadını deneyimlemiştir ki, Sevdiğim bu masalın çocuğu da aynı etekleri belindeki o kadının hiddetiyle koşturduklarındanım, biliyorsun ..Harranlı kadim kadınlar gibi giyinen ve başını örten o capcanlı-görkemli beyaz taştan heykel kadın..  O,çok azametli ve cellalli ama çok güzel kadın vesselam… selam olsu KU HUUU ya,selam !!!ve Cebrail geldiğinde hz Hatice’nin eteklerini beline toplayışını gülümseyerek anıyor ve o YÜCE KADIN  HATice’yi  SELAMLIYORUM…


 Mısır da ,Âm- Duat ('Pert Em Hru'); ölülerin  Amenti'nin içinden geçerek ölümsüzlüğe kavuşmasının talimini anlatan ölüler-KAPILAR   kitabıdır... ölülerin EBEDİ CANI ALABİLMEK İÇİN ,O Amenti'nin -can veren ilk rahminden geçmesini anlatır..

madde  sembolü kare - dikdörtgendir. .ilk çizilen havuzlar ve tapınaklar ki, kabe nin aslıda dikdörtgendir.. mısır da ilahi anne NUN-NUT ; *bir alt versiyonda ise RA ‘nın karısı olan evin hanımı-astroloji evi horoskop göz zamanı olan  HAThor=aklı maat’tır ..o göksel inek kabul edilir .ve bu gök inek in 4 bacağı 4 direk-evtaddır..var olan her bina 4 temel direklidir..4 ayaklı hayvanlar ve 2 ayağı üstünde durup, diğer iki ayak elleri ile işlerini yapan insanlar da buna dahildir..her şey-her eşya  kendince bir bina ,bir mülk, meleklere cami bir topluluktur … amma  kişi bunu bilip, kendi camisini ve içindeki  ümmetini nedense anlayamaz,..hep unutur .. kendisin hakkını HAKKA TAM TESLİM EDEMEZ…


MİLK WAY- SAMAYOLU –SÜT YOLLARI-KOZMİK NEHİRLER İLMİ
ve alem de,  bu evtad-çivi -direklerin üstünde durur..Nun –Nut anne ,memelerinden taşan süt  kozmik samanyolu olan göksel Nil’dir.. göksel süt ün içindeki beyaz arı duru noktalar-damlalar yani ruhların döne döne galaksiler oluşturması ile gök adaları  oluşturarak ,bu nehirde kozmik denizi –dalgaları-akımları ve zıtlıklardan oluşturan temaşayı meydana getirirler.. bir insanın, ervahların bu su yollarını –süt yollarını temaşası büyük bir lütuf ve nimettir …eğer bu seyr size lütfedilirse, gerçek haccı kimler yapıyor siz de anlarsınız.. Allahıma şükür olsun..

..ve herkes kendi meşrebine göre  sağa veya sola dönen bir gökadanın üyesi-ervahı ruhudur… süt damlasıdır.. denizdeki bir damladır.. ama hepsi aslında aynı su, aynı süttür.. bu anlamla mana da herkes ilahi anneye aittir ve onun sütünü –ilmini içmiştir.. dolayısı ile merhamet rahimiyetle son ve ilk noktada cemdir.. cami de odur..

ve kadimde upanişad inekleri –kut çantaları işte bu sıvı ile doldurulur ve insiyelere hikmet olarak içirilirdi.. bu rehberliği ise ÇİÇEK SAATİ SAHİBİ GÖKSEL ASTROLOJİK VARLIKLAR YAPARDI.. hz Mevlana ;”şeker kamışı emiyorum ben “dediğinde veya “alemin bal şerbetinden bana ne, ben önümdeki ayran tasımdan içiyorum” dediğinde, aslında bu göksel beyaz mayii anlatır.. miraç mitinde ise, hz Peygamberimiz bu beyaz katı sıvının  Tuba Ağacının altından kaynadığını söylemiştir..


Sevdiğim ,su hakkında ilk hislerim bunlar olsa da Sana kendi deneyimlediğim ve genelde her öğrendiğim şeyi görerek tahsil ettirildiğim soyut su daireleri yani SU KANUNLARI HATIRALARIMI da yazmak istiyorum
..bunların hiç biri rüyada olmadı.hepsini madden yaşadım.ama ilmi delili olmadığı için, bugünkü fenne göre biliyorum ki hurafe.. fakat ben masalcı olduğumdan hurafe zaten benim işim.. ve su yasaları kaydım…


İSTEK YASASI SU DALGASI KANUNU :hastalıktan ve akıl almaz yoksunluklardan-kaldıramayacağınız maddi manevi yüklerden ölmek üzeresiniz.. herkesten çok uzağa atılmışsınızdır...kimsenin umurunda değilsiniz ..yaşadıklarınızı kimse ne bilir, ne anlar ve yapayanlızsınız... yattığınız yerden tüm kemikleriniz kırık kırık ölmeyi beklerken, göğsünüzün üstüne ÖNCE mıknatıslı SOYUT SU DAİRELERİ sonra  bir görünmez EL gelir ve elinizi zorla göğsünüze kaldırır.. o derece güçsüzsünüzdür ki ,elinizi göğsünüzde tutmanız imkansızdır ama o zorlar…o el göğüstedir ve parmak göğse inip kalkmaktadır…o soyut -o olmayan ses "İSTE" der.sen sadece ölmek istediğinden başka şey istemezsin....o kızar ve zorla “iste” der.sen istemedikçe baskı artar ve "ne isteyim" dersin.o söyler sen tekrar edersin; "ŞUNUDA İSTERİM,BUNUDA İSTERİM,BUNU DA İSTERİM,ONUDA İSTERİM-fakat neler istettirildiğinden hiçbir zaman haberin olmaz...o kadar çok şey istettirildiğinden bıkmış dilin dolanmaktadır .. ve sonra da  başına gelmeyen bela kalmayan uzun çileli yılların başlar  :)..........."" .her istekte, isteklerine şahitlik ettirilir ve o şehadet parmağı göğse inip kalkarken, soyut su dalgası açılır açılır açılır ve sizi  nemli,ıslak,serin bir bulutla sarıp sarmalar.. siz ürperir,titrer  ve üşürsünüz..

EVE DÖNÜŞ SU DALGASI YASASI: belalardan artık dibe vurmuş ve karanlık mağarada ölümü beklerken bu defa da ; iki kaş arenizde açılmaya başlayan su daireleri, muhteşem şekilde içe doğru daireler çizmeye başlar ve siz eve dönmeye başladığınızı -başaracağınızı anlarsınız..

AF YASASI SU DALGASI KANUNU :şimdi diyelim asla unutamadığınız bir hatanız var.ve sizin için-SİZİN İNANCINIZA ZANNINIZA GÖRE bu korkunç bir günah AMA BİR BAŞKASI İÇİN ÇOK SIRADAN BİR ŞEY !! .içiniz yanıyor.. yandıkça ızdırab çekiyorsunuz. hala günahkarsınız. ama ne zamanki unuttunuz ve pek hatırlamıyorsunuz, tövbeleriniz kabul oluyor… hiç aklınıza gelmiyorsa başkasının da aklına gelmez ve siz anlık hatırlasanız o sizi acıtmaz...işte artık af yasası onaylandı....şimdi bunun su dalgalarındaki haline bir namaz-salatta bakalım lütfen...salat kılarken günahınızı anlarsınız ve soyut suyu görürsünüz. suyun üzerindeki ince dalgalar görkemli bir nezaketle silinir ve su dümdüz renksiz olur.. anlarsınız ki o hatanız af oldu ve artık bitti şükür ve çok ağlar ,şükredersiniz..

EN YAKINDAN,EN UZAK  EVRENE DUA AÇILIMLI SU DALGASI YASASI: başka bir şehirde bir türbe bahçesindesiniz ve bir his gelir "dua et"..önce kendinizden başlayan siprial su dairesi açılmaya başlar mahalleden ,semte,semtten şehre,komşu şehir ve ülkeye ve dünyaya daireler çizip, DURDUĞUNUZ YERDE DÖNÜP- sema ederek dua eder ama ne dua ettiğinizi bilemezsiniz...

BİLMEDİĞİNİZ YER VE KİŞİLER İÇİN ETMENİZ GEREKEN SOYUT SU DALGA YASASI : diyelim bir yerde yürüyorsunuz. aniden durursunuz ve durduğunuz yerde soyut sema su dairesi dönmeye başlar.hiç hatırlamadığınız sözlerle bilmediğiniz hatırlamayacağınız kişilere dua eder ve iş bitince bir şey olmamış gibi GÜLEREK yürürsünüz..

İNSANIN ELLERİNİN İÇİNDEKİ SOYUT SU ŞİFA SPRİAL DAİRELERİ YASASI: bilelim bilmeyelim hepimiz sayısız ELEKTRİK çakra enerji dairesi ile çalışırız.. bizler yani eşyalar ,adeta yaşayan sayısız saat dişlisi çarkı feleki gibiyiz..  bizi çalıştıran zikir yani hatırlayıştır...bu daireler bazen bıztlayan çarpan elektrik enerjisi olan CİNNİ frekansımızdır..yalansız yaşadığımızda dalga boyumuz da şifayap MELEKİ olur, düzgün salınır ve huzurla açılıp kapanan dairelerimiz bize istenen saf net görüntü ve sesleri verebilir....yalan söylemek neden affedilmez.. çünkü yalanın olduğu yerde su bulanır ve  hakikat gelemez..ne saf görüntüleri görebilir ,ne saf sesleri duyabiliriz.. ancak cinni vesveselere köle oluruz o kadar..

ALLAH :”DUANIZ OLMASA NE İŞE YARARSINIZ?! “diye boşuna dememiştir.. Evvel Zamanım :”birbirimiz için temiz ağızla ettiğimiz duanın gerçekleşeceğini söylerdi.." buradaki temiz ağız.birbirlerini hiç tanımadığı için ,birbirleri hakkında hiç dedikodu yapmamış ve bir diğerinin günahına girmemiş kişilerdir..
**ve sudan sebeplere sakın takılmayın..dalga yani zuhurat ,yani celal herşeyi kıyıya atar ve deniz tertemiz olur..kaos –fırtına ,çok kirlenen suyu arındırmak içindir..pislikler boşalınca su yine dalgaları durdurur ve devran biter...her şey yine unutulur..yeniden uyanan insan yeni tasarım rüyalar görmeye ve onları gerçekleştirmek için yine cemalden celale-zuhura dalgalanarak yaşamaya başlar..ve her insan bir hava siklon dairesidir..her insan bir galaksi adacığıdır .her insan hem deniz hem de bir su damlasıdır..tüm insiyasyon bu su damlacığının;  NARI HAR ATEŞİ ile buharlaşıp, karlı safiye tepelerine yükselip, bir geometrik melek kar-buz-dolu tanesi olarak yeniden yeryüzüne yaratıma dönmesi döngüsü- dharma -çarkı feleği içindir.. yani ZAMANI TEMSİL EDEN DEHR olan değirmenci tengri PTAH ,hayat tekerini her zaman çeviriyor. yeter ki biz farkedelim..

Hurşidimden Mürşidime bir tutinin güncesi..
Sevdiğim.ölüler kitapları pdf leri yanında eskiden İBNİ SİNA’nın ,HAY BİN YAKSAN pdf sinide okumuştum.. ama yeni bilgilerle donanmış yeni aklımla özel ve muhteşem şeyleri ancak  anladım.kısaca özetlemek istiyorum ki, hatırlamak kolay olsun..bir defa sümerden kalma o,TUFAN EVVELİ  suni döllenme tabletleri ve mısır daki sabilik dini ile yıldızlarla ilişki kurulması ilmi doğru..ve hayalimde gördüğüm, kadın sevmeyen, dehşetli simalara sahip  o ikiz adam ve piramitler içindeki mezar ,piramitin altındaki labirent ve kayıtlı 7 YILDIZA ADANMIŞ 7 ALTIN TABLET ..  ve hz İdris-Thot-Hanok için anladığım yeniden insanı farklı şekilde yaratmak algım kesin doğru.. zaten bizde yeni yaşadığımız çağda sonun dibine, aynı o devir gibi vurduk… bizde bir insan yaratmayı bugün farklı deneyimliyerek, kendimizi imha etmek üzereyiz ki, İBLİS’İN İDRİS OLMASI & İDRİS’İN İBLİS OLMASI TAwaSİN adlı bu ilim yine açıldı ..

İbni Sina’nın ülkemizde neden sevilip ,okunup, bilinmediğini anlayamıyorum. o olağanüstü bir idrak..sadece bu kitaba bakarsak, batının ona neden bu derece değer verdiğini zaten anlarız.. bu kitapta ENOK-İDRİS-THOT’UN OĞLU SABİYİ MÜKEMMEL ŞEKİLDE İRŞAD-İNSİYE EDİŞİ KAYDI VAR.. yani HANOK’UN KİTABI ile birleşince kesin doğru kayıtlar olduğu bal gibi açık ve seçik…bunu ilk farkedip kaydeden olduğum için diğer pek çok ilk kayıt tevhidi gibi bahtiyarım.

ama ne yazık ki yaptığım işi benden başka bilip anlayan sanırım yok.yani Evvel Zamanımın: “dilediğini söyle! Serbestsiniz.size izin olmaz.siz ezelden izinlisiniz. bize izin sormayınız...onlar anlayamayacak ve hep unutacaklar.. çok az kişi bilip tanıyacak.. O yüzden kimseden korkmayın..” sözleri meğer ne kadar gerçekmiş değil mi?!! bugün tüm tarihte tüm insiyasyon-ölüler kitaplarında tek bir tevhidi bulup kaydedip, bugün ki biz irşad edilen dervişlerle birleştiriyorum amma ,hala herkes bir ölü sessizliğinde .yada ben gerçekten bir ölü, bir hayalim..bilemiyorum.. bunda da büyük bir hayır var biliyor ve şükrediyorum.. ama çok kişinin idraki inanılmaz değişiyor ki, sessizce takip ediyor, yine şükrediyorum Sevdiğim.. Sen olmasaydın bu huzuru ve güveni yaşayamazdım biliyorsun.. teşekkürler.

ve Sevdiğim bir pdf daha yolladılar okumam için..kara büyü kitabı adı altında olsa da okurken anladım ki Mezopotamyalı MARDUK’UN ÖLÜLER KİTABI idi.. düşünsene bir ilkle daha karşı karşıyayım.. bu olağanüstü bir lütuf ama yine ıpıssız ve yapayanlız heyecanlar, sevinçler yaşadım.. fakat yayınladığımda biliyorum ki, anlayacak ve bunu eserlerinde kullanacak kabiliyetteki  az ama çok önemli kişide çok şey değişti..

izninle Sana kısaca bu ölüler kitabı insiyasyonunu yani ölmeden evvel ölüp yeraltı ölüler alemi olan 7 cehennemden,7 GEOMETRİK GEZEGENE AİT ,7 GEOMETRİK MÜHRÜ KIRIP -7 KAPIYI GEÇİP ,yeni bir idrakle yeniden kendinden doğuşu ve ilk şaman olmayı kısaca özetleyeceğim..yani ben kadın olduğum için bunu esma elbise –sıfatlarıyla yapacağım : ) ..

sümerde ilk şaman bir kadın olan İştar’dır.onu kartal doğurduğu kabul edilir.
önce bizlerin Demeter diye bildiğimiz, aslında mısırlı   NUT-İsis -RAHİYM ESMASI yani TABİAT ‘ın yer altına girişi yani ölüşü ile, kış mevsimine girilmesi takvim olayları var.. çünkü kadim zamanlarda insanlar için doğa olayları ve tabiatı takip edebilmek yaşamak için en elzem şeydi..
yeraltı kraliçesi olan  kara-gece LİLİT = ERİŞKALIN, beyaz ve iyi olan gündüzü temsil eden  kızkardeşi İsis-İştar’ı ,düğümlere üfürerek yeraltına daveti ve Babasının İştar’a giydirdiği   DERVİŞ ÇEYİZİ  eşyaları yani esma ve sıfatlarından ONU SOYUNDURARAK, savunmasız hale getirip ,şeytanlarına onun  vücudunu paramparça ettirip-öldürüşü ve bir kazığa-haça bağlayışı kayıtlı..

bu ilk şaman olmak için vücudu parçalanan kadın kaydıda oluyor… mesela mısırda bu iş Osirisin başına kendi erkek kardeşi SET tarafından getirilmiştir.. yani mısırda eril baba şaman-kamlar, tufandan sonraki devir sümer de dişi ana –kadın şaman kamlara dönüşmüştür.. demek ki buda bir döngü ve sırayla Sevdiğim..bugün yine olduğu gibi....

İANNA’NIN İNSİYASYONU
iştar’ın  ,kötü kızkardeşi yeraltı cehennem kraliçesi kara lilit -erişkal tarafından ESMALARINDAN, varlığından,hallerinden ,güçlerinden ,elbiselerinden soyundurularak öldürülüşü.. iştar yeraltına erişkal in dünyasına iner .burada Yedi kapı ve Yedi Buyruk vardır….
İlk Kapıda ,kapı bekçisi tüylü yılan NINGHIZHIDDA  ,KUTU NUN KURALLARI GEREĞİ İştar’ın başından tacını alır..2. Kapıda ,Lacivert Taşından Asayı alır..3 .KAPIDA, Boynundaki mücevherleri aldı götürdü…4. Kapıda, Göğsündeki mücevherleri..5.Kapıda. Kalçası etrafındaki Taşlı Kuşağı aldı götürdü.6.Kapıda, ayak bileği etrafındaki mücevherleri aldı götürdü.7.Kapıda, Taşlı Kaftanını aldı götürdü. ve ISHTAR, korunmasız,güvenliksiz, tılsımsız - muskasız kaldı..
burada kötü kara erişkal ın ,beyaz ı öldürüp ,mafya adamlarına onun bedenini parçalatışı var…
bunu anlayan  ENKİ, önce kili ve rüzgarı çağırır ve iki elementale  yeniden şekil verir..sonra şöyle emreder onlara :


Hayat Besini çantasını al
Hayat Suyu çantasını al

…o iki elemental latif varlık ,kazıkta bağlı parçalanmış iştarın cesedine 60 defa hayat suyu ve 60 defa hayat besini serperek onu tekrar birleştirip diriltirler.
bu esnada onu gözetleyen tahtın üstündeki göz uçmaya başlar..  Sevdiğim bu uçan göz ne ilginç ki mısır resimlerinde var!!

ve İANNA ,geldiği 7 kapıdan yukarıya ,aydınlığa çıkarken; bu defa da soyunduğu koruyucu derviş çeyizi görev sıfatlarını giymeye başlar..kaftanını, taşlı bilekliklerini, taşlı kuşağını, taşlı kolyesini, taşlı kemerini ,lacivert taşından asasını ve 7. Kapıda da tacını alıp giyinir.. böylece yine gücüne kavuşur..
Bu kitaba göre  Babil de 50 tanrısal esma var .. her birinin ismi , geometrik mührü ,madeni var..ve sümer 7 gezegenli ENKİ KOLYESİ resimlerine bakınca ,Budist çakra –letaif geometrilerinin o devirden geldiği açıkça anlaşılıyor…7 tanrısal esma yani göksel küre ve 7 kapı var…dolayısı ile 7 mühür var...
 
Kitapya yazdığı gibi bu işlemler ;ölülerle konuşmak isteyen-diğer alemden bilgi almak isteyen bir BÜYÜCÜNÜN ÖLÜM ÖTESİ YOLCULUĞU- İRŞAD SEYRÜ SÜLÜĞÜ yani ÖLÜLER KİTABI KAYDI...
tabi ki babil astrolojide dünyanın kadim ırkı...Harut ve Marut melekten henüz tüm astrolojiyi taze öğrenmişler ve ayetle sabit ki, tümünü kötülük ve karı koca ayırmak için büyüyü kullanmışlar..

kitapta ANU ‘nun naipleri ki,Marduk’un da mensubu olduğu ANUNNAKİLERİN çantaları da var..çantalarda ölüleri diriltmek için verilen  hayat besini ve hayat suyu varmış..
ve kitapta  Mısır’ı kuran ilk AKREB kralda var...Gılgamışta ise yeraltı dünyasının kapı bekçisi akreb karı kocadır.. bizim tasavvufta da akrebiyyunlar vardır..en yakınlar..ve SAAT İ GÖSTEREN AKREP’ TİR..unutmuyoruz ki biz hala kadim bilgileri aynen kullanıyor ve üstüne yeni bir şey ekleyemiyoruz .sadece bu çağın modasına göre elbise-isim ve eşya biçimi değiştiriyoruz o kadar.. :)

şimdi de ,Mezopotamya da ricaül gayb üçlere ve sayı değerleri ebcetlerine bakıyoruz Sevdiğim…
Üç Yüce Yaşlı, ANU, ENLIL ve ENKI’ dır.. Ve ANU’nun Sayısı 60, Kusursuz Sayı, çünkü O Gökyüzünün Babasıdır. ENLIL’in Sayısı 50 ve O Rüzgarın Babasıdır. ENKI’nın Sayısı, muhteşem sayı,40

Marduk’un görevleri yani irşadı:  Yaşlılar arasından KUR ile savaşması ve Akrep Dağları altında ikamet eden Uyuyan Yüce Yılanı çekip çıkarması için MARDUK seçilmişti. MARDUK’a, berbat TIAMAT ile savaşması için bir silah ve bir İşaret ve 50 tanrısal esma- olan 50 Güç verilmişti ve her bir Güç kendi silahına ve İşaretine-mührüne  sahipti…

Sevdiğim , gördüğün gibi, perseus-herkül –prometeus tan çooook evvel de irşad aynen vardı..ama tek sorun sözde tarihçilerin bu kendini bilmek ilim kayıtlarını hala anlayamıyor olmaları..ve tüm bu alıntılar yanında  çok uzun olduğu için kopyalamadığım nice nice sembol ve bilginin ilk kaydı da bu alıntıladım NECROMICION-KARA DÜNYANIN KİTABInda var..

Sevdiğim,şimdi sıkı dur.yukarıdaki metinde İANNA nın derviş çeyizinin bizim islam mitinde hz FATIMA ya nasıl uyarlandığını sana göstereceğim..bak!! biz, güvercin gerdanlığı ,hz Fatımanın gerdanlığı ve çifte küpeleri ve KEMERİNİ hatırlayacağız.. çünkü o bildiğimiz tüm hikayeler kadimden gelen mitlere islam giyidirilmiş halidir.. bugünde erkek şaman ve mürşidler uzun kara cübbe ,destarlı sarık-uzun saç ve kadınsı dans ayinlerinden evvel tütsü -buhur ve kokular yakar, bu en kadim ritüelleri devam ettirirler…çünkü soyut varlıkların gıdası kokudur.. her şey kendi gibi olanla rızıklanır..
ve RAHİYM=GÖNÜL= HZ MERYEM makamı olan HZ FATIMA ‘nın derviş çeyiz mitine bakıyoruz…. 

"Tanrı kâinatı yarattığında, daha siyah parçaları yokken, yer ve gök su iken, Kandilde bir Nur parladı. Bu nur’un içinde bir kadın gözüktü. Başında bir Taç, 2 kulağında 2 Küpe, belinde de bir Kemer vardı.
 Cebrail Nur içinde Kadın’ı görünce şaşkınlığa düştü. Hakk’a niyaz etti, kim olduğunu bilmek istedi…
Hakk’tan bir nida geldi; dedi: “Ey Cibril, O, Cennetin Seyyidesi Fatıma-tüz Zehra’dır.”
Cibril sual etti: “Ey Tanrım, ne kadar güzeldir.”
Tanrı buyurdu: “Biz O’nu nur âlâ nur’dan yarattık.”
Cibril sual etti: “Ya Rab, başındaki nedir?”
Tanrı buyurdu: “Başındaki Taç, Tac-ı Devlettir ki bu Muhammed Mustafa’dır.”
Cibril, belindekini sual eyledi.
Hakk buyurdu: “Ya Cibril, belindeki de Kemer olup, Fatıma’nın helâli olan Ali’dir.”
Cibril sual etti: “Kulaklarındaki nedir?”
Hakk buyurdu: “Şebber-ü Şübber (Hasan ve Hüseyin) Cennetin Efendileri.”

ve Sevdiğim, bu defa başka bir yerde türklerde yaratılış mitini okurken ilk kelime-i tevhid = ALLAH'TAN BAŞKA TANRI=İLAH YOK kaydını da tesbit ettim.lütfen kontrol eder misin ?
Ülgen, insanlara şu buyruğu verdi. "Var olana yok demeyin; vara yok diyen de yok olur!".
Ne ilginç ve güzel değil mi?hep aynı şey .aynı anlama  hint vedalarda Lİ LA =VAR YOK oyunu deniyor

Sevdiğim..birde ,bir buçuk ay boyunca  deneysel tasarım iletişim dersi diye bir kursa gittim..toplam üç kur.aşırı pahalı.yani bildiğin, piramitsel titan para  kazanmak için kurulan zihin kontrolü  ağı firavunluğu... anlamak için sadece ilk kura katıldım.gördüm ki, tüm kutsal kitaplardaki anayasa –kanunlar alınarak ,BEYAZ ve SİYAH üzerinden insan ve ilişkilerin tahlili isniyasyonu –irşad sistemleri ve tanıdığım insanı kamillerin kalıp cümleleri birebir kullanılarak, gayet bilimsel zihin çözümü ve suret-davranış tahlilleri yapılıyor..yani, artık insan zihni ve çalışma yasaları irşadı korkunç parayla sistemleştirilerek bir şekilde anlatılıyor..bence bir insan psikoloğa veya psikiyatra para ve zaman harcayacağına; ilaç içerek ruhuna büyük ızdıraplar yaşatacağına,  bu kurslara katılarak kendisiyle yüzleşirse, hayatta daha hızla başarıya ve huzura dönüşerek  erişir..

ARALIK 2017 –KONYA …Ve 2007 de dağıtılıp , bir saate yakın dev bir mıknatısca  havada askıya çekildiğim, atom altına ilk indirildiğim hz Pir Mevlanamızın TÜRBE  diyarındayım.. Evvel Zamanımın buradaki  dostları, her gün bizi ayrı yerde gezdirip ağırladılar ..Ladikli Ahmet Ağa’ya da götürdüler..O’nun torunu evinde yemekli bizi ağırladı.. sohbet etti.. sorularımı cevapladı.. O’nun sesi ve  tavrıyla, aynı O gibi bize ilahilerini söyledi..


tam 12. senedeyim…saat belki de tamam oldu ve 12’yi vurdu.. 6 gün kaldığım bu mekanda kendim gibi kalenderi, hippi ,sufileri hemen buldum ve her gece onların mekanlarındaydım.. ilk sabah ,ilk ziyaretim Sadrettin Konevi de Letonyalıların zikrini gördüm..onların kadın mürşidesi beni gece ayinlerine davet etti ve gittik.. çok güzeldi..bir gece Aziziye Kültür merkezindeki dünyaca meşhur bir İranlı sanatçı konserine gittik.böyle bir rezillik olamaz.. kaç saat kapıda izdiham içinde-fenalıklar geçirerek, binlerce iranlı ile binada tutulduk ve salonun kapısı konser başlama saatinden sonra açıldı…madem beceremiyorsunuz neden konser yapıyorsunuz değil mi?..yetmez miş gibi protokol daha da geç geldi ve hala bekliyoruz..yetmez gibi protokol şapşal bir şilt verme töreni için sahneyi işgal etti..vs vs.

ve son gece .. ben yanlızım.arkadaşım “meydana gel” dedi..gittim.muhteşem herkes doğal ve kimi rubai söylüyor, kimi def çalıyor, kimi sema ediyor, kimi bayrak sallıyor ve muazzam meşk devranı başladı..ama polis düdükleri bu izinsiz eylemimizi basıp bizi dağıttılar ?!! sormak lazım.o zaman neden kardeşlik ve birlik temalı etkinlik düzenliyorsunuz? sadece resmi kişiler ,sahnede yalandan bir olsun ve birbirlerine ödül verip konuşma yapıp-foto çektirsin ama sırtlarını dönünce birbirlerine olan nefretlerini anlatsınlar diye mi? dünyanın her yanından gelmiş gayri resmi hz pir ve hz şems severlerin-gönüllülerin illegal sayılması, onların öğretisine hiç uyuyor mu peki?!! Hani kardeşlik.?esas kardeşlik ve birlik sokak sufilerindeydi,tören sufileri sahneden inince onların tevhidi zaten yok ki..


bu arada Sevdiğim ,orada ve burada her yanı saran yolun mafya analarının yine gözetiminde ve göz dağı verilmesindeyim.. o protokol egolarını görecektin.. nefs terbiye edicilerinin nefsten şişmiş nefslerini.." teni tenime değdi ya !bende tanrıçayım! kurumlar ,arenalar, salonlar benim denetimimde.ben izin vermezsem bu devletin umuma açık yerlerinde -paranla-biletinle bile sana cehennemi yaşatırım!! -seni bir yere sokturmam! " gibisinden, herkes kendisini tanrı karısı tanrıça sanıyor!! bu dünyanın birde tersi var ve orada kim kimmiş görüşülür !! incinmedim...taş atana yine gül yolladım ve  gecemin  sabahında dün yine bir fetalık vazifemi yaptığım o gül ,övgüden büyük bir enaniyetle döndü ki ,güle de bu yakışırdı ...gerçi onuda çözemedim..övgüden ruhunun duyduğu memnuniyetle bile övünen ve bu övgülerin ruhunu okşadığını -ruhuna çok iyi geldiğini söyleyen yüksek manevi bir kimlik!!  o, kızdığında daima şöyle der;" şunun çocuğu ben, şunun teni tenine değmiş karısı  ben ve şunun gelini ben!! sizi kendimden mahrum ederim ".. biz hepimiz onun bize gösterdiği tevazuya -aşırı övgülerine alışıkız.demek iç ve dış çok farklı! ..işte o gece duyduğu övgülerle sabah karşımda otururken; oturuşundan bakışına-tavrına  yine değişmiş, ellerini kollarını ve gözlerini havaya dikip, "nasılda yüce övüldüğünü "kendinden geçmiş,  her zamanki gibi anlatıyor...dehşetle izliyorum...ve Sevdiğim.benim kalbim yine bozuldu..ma dı …herkesin kendi meşrebi-kendi yolu ona sevdirildiyse, herşey yerli yerinde ve doğru galiba..o yüzden nasıl ki iki su  karışmıyor, nasıl ki deniz içinde dahi damlalar asla birbirine değemiyor.. yani canım yine acımadı :) .. hepsine alıştım.yeterki bana değemesinler...benim önümde ayran tasım ve toprak aşım ama kendi kaynağından ağrısız başım şükür..




Sevdiğim, geçen ay ilginç bir rüya gördüm .
.Sana onu yazmak istiyorum..astrolojide bu gece VENÜSLE JÜPİTER BİRBİRLERİNDEN TEĞET GEÇMİŞ.. hayalimde ,sabaha karşı Beyoğlu'nda sokakta yürüyordum ve karanlık bir vitrin gördüm..vitrinde beyaz suratlı makyajlı bildiğimiz MASKE VARDI..ve ben maskeyle konuşuyordum..onu tanıdığımı maskesi ardında hava olduğunu söyledim.o beni dinliyordu.sonra hayır aslında maskenin ardında ATEŞ VAR dedim..yürüdüm..arkama baktığımda maskenin vitrinde yer değiştirip, muzip şekilde beni vitrin köşesinde izlediğini gördüm  :)MASKE ye SELAM!!!


ve bir dahaki masalımın yıllardır tedrisat edildiğim yerin-HELİOPOLİS ,RA NIN GÖZÜ DERSLİĞİ masalı olmasını diliyorum Sevdiğim..inşallah nasip olursa, defalarca iptal edilen Mısır Gezime, astrologlara göre en acaip tehlikeli bir zamanda-çok özel bir yıldız konumunda 1. Ayın son haftasından 2. Ayın ilk haftasına dek 10 gün  gideceğim.. umuyor ve diliyorum ki, benimle gelir ve beni korursun.. kalbimi hiç bozmuyor ve şüpheye düşmemeye çalışıyorum.. elimde ,mısır hayalimde; “o müzede bana  verilen deniz kabuğu ve üzerindeki turuku ali mührü olacak”…döndüğümde çok başka biri olacağıma nedense inanıyorum..  korkmuyor ve artık  kabul ediyorum.. lütfen benle gel..lütfen benle gel..lütfen benle ol..

nur cihan
24 aralık 2017
nuralem7@hotmail .com