SU
KANUNLARI VE ÜMMİLİK -anne'ye MASALI
“Allah arş’ı su üzerine kurdu ve arş’a istiva
etti ve arş üzerine tahtını-kürsiSİNi kurdu “ ayetini hatırlayalım lütfen..
EN’AM 59: Gayb'ın anahtarları
Allah'ın katındadır, onu yalnız O bilir. Mutlaka O'nun bilgisi altında dalından
düşen her yaprak, yerin karanlık derinliklerindeki her tane, yaş- kuru ne varsa
hepsi apaçık bir kitaptadır.
tüm kadim mitolojiler ve dini bilgiler bize,
ilk yaratımın KAOS adlı karasu da ilk hareketin başlaması ile süregeldiğini
anlatır.. bu ilk hareket - İLK AKIL
olan Yaratıcımızın dileme iradesidir. O
SES OLARAK kabul edilir.. İRADE SES
KURUDUR &OLUŞ YARATIM İSE NEMLİ VE ISLAKTIR.. KÜN=OL EMRİ İLAHİSİ emrini alan ve O SÖZÜ ilk
dinleyense, o karanlık suyun üzerinde ilk NUR
olarak aksededir.. NAR İLE NUR BİRLEŞİR ..ilk tevhid oluşur ve
OKSİJEN de YANAR ..böylece ilk ateşgede olan suda, aşk kandilinin yağı KALEM OLAN FİTİLLE tutuşur.. hararet-ısı –nem-ıslaklık-yaş meydana gelir…ve sular aydınlanır…KALEM NUR, SUYA YAZIYI -yazgıyı YAZMAYA BAŞLAR.. ilk
şahitler, ilk akıllar olan, ilk söz dinleyip uyananlardır.. bingbang diye bir
şey yoktur…bir su damlası olan noktanın, suda dairesel açılması ve dalgaların
içten dışa & dıştan içe gelgitleri –su kabarcık küreleri vardır..
insanların da heyecan ve şehvet anlarında
damarlarındaki kanın kızışıp yanması ve ısılarının artması bu hatırattandır..
heyecanlanınca terlememiz ve ısımızın artması, korkunca kanımızın çekilip
iliklerimize dek kuruyuşumuz bu hatıramızdandır… duygulanınca göz yaşlarımızın
dökülmesi…. Lezzetten ağzımızın suyunun akması ..ve insan bedeninde de doğadaki
sular gibi nehirler vardır..denizler gibi tatlı ,tuzlu, ekşi, tatsız kokusuz
türlü doğal kaynak suları vardır..kimisi pis ve murdarken, kimisine kutsiyet
bile atfedilir.. gözyaşı ve süt.. hepsi
insan vücudunda akan her biri ayrı mana içeren
bu sular; insan adlı prototip , kendi küçük ama anlamı büyük alem
modelinde yüklüdür..
insan
topraktan yaratılmıştır..toprak balçıktandır ..çamuru ısıda pişirilmiş insan
binasını, tuğla tuğla örmüşlerdir.. insan kurudur…onu nemli,ıslak ve yaş
yapansa aşk adlı ruh süvarisidir.. ruh, bu kuru ev olan beden kalıbına aşkla secde eder ve o suret
elbisesini giyer ama, içine girdiği bu insan binasına da hapis olur..
olay,tıpkı Süleyman’ın cinlerini küplere hapsetmesi misalidir..ruhu
özgürleştirip, bu beden kalıp heykele tapınmaktan azad edip,bu heykel putunu
kırmaksa en zor iştir..
nefes
sıcak ve soğuk ikiye ayrılır.. ruhanilik soğuk ,dünyevi şehvet sıcak kabul
edilir.. dolayısı ile, insan
beden mülkiyeti topraklarındaki iklim mevsimleri de sürekli değişir.. biz tabiatımızın esiri olurken, ruhumuz
giderek ısınır ve şehvete-maddeye esir olup, geldiği yeri unutur..ona geldiği
yeri hatırlatmak için; her sabah seherinde yepyeni-taptaze bir RAHMAN SOLUĞU
ÜFLENİR.. serin , diriltici, canlandırıcı ve hatırlatıcı esintilere penceremizi
açarsak, bizi yatağımızda aşkla sarıp sarmalar.. ilahi hikmetler yatağımıza, ıslak
nemli bir bulut misali dolu dolu yağıp,
taşar.. bizi ıslatır ve hikmetle döller....
HACC 22/5: "Ey insanlar, eğer
öldükten sonra dirilmek hususunda herhangi bir şüphe içinde iseniz, şu
muhakkaktır ki biz sizi (aslınızı) topraktan, sonra (onun neslini) insan
suyundan (spermadan) sonra alaka (yapışan şey)'dan daha sonra da hilkati belli
belirsiz bir çiğnem etten yarattık (ve bunları) size (kudretimizin kemalini)
apaçık gösterelim diye (yaptık) sizi dileyeceğimiz muayyen bir vakte kadar
rahimlerde tutuyoruz, sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz."
mesela
kadim mısır mitolojisinde ilk yaratım da NEM ve HARARET VARDIR..gök ve yer ayrıldığında; göksel eril sular (göksel yılan-ahi ) ile yer dişil
suları (yersel yılan -tiamat ) birleşerek varlıkları ortaya bir bitki gibi
çıkartır…su= rahman = yağmur = TOHUM OLARAK, rahiym olan yaratıcı ve suretler bahşeden
rahme yani toprağa düşer.. rahmanın
tatlı suyu ,rahiym olan tuzlu su toprağı döller.... toprak gebe kalır..
RA-NUR-GÜNEŞ ‘in ısısı ve ışığı feyzi akdes ateşi , yerin sularını ve mağmaları
tetikler ..böylece ilk canlı organizmalar narın içinden nura yükselir …
"Allah
sizi (Hz. Âdem'i) bir topraktan, sonra bir meniden (Hz. Âdem'in neslini)
yarattı." (Fatır, 35/11).
bize
şah damarımızdan daha yakın olan
rabbimiz “KANIMIZDA ŞEYTANIN GEZDİĞİNİ “DE SÖYLER..kan yani can sıcaktır…demir eriği olan atom altı mıknatıslık, bize sinir sistemi ve
hormonlar ağı ile bir iletişim ağ sistemi kurar..HÜCRE –HÜCURAT –ÜMMET,
BİATLA VÜCUD VARLIĞA yani ZAT’A
BAĞLANIR..
demir –kan düşerse mıknatıslık bozulur ve biz fısıldayan vesvese adlı şeytanın
elinde aklımızı ve irademizi yani, el eminliğimizi yavaş yavaş yitiririz..iblis
olur, şüpheye düşer, kendi kendi kendimize gelin güvey kuruntusuna kapılırız..
kazandıklarımızı heba ederiz..
insan
bedeni topraktan yaratıldığından, doğal bir su küpü yani pil
kabıdır..içindeki tatlı ve tuzlu su dengesi; RUH ADLI SOYUT ELEKTİRİĞİN KANIMIZ olan
CANIMIZDA SAĞLIKLA DOLAŞIP, BİZİ
ÇALIŞTIRMASINI SAĞLAR..topraki bedenlerimiz suyu yani nemi ter ile sızdırdığından
daima topraklanır ve elektrik çarpmasından
korunuz gibi gibi…
KUR’an
bize; YAŞ İLE KURU ARASINDAKİ HER ŞEYİ KAYDETTİĞİNİ söyler..
yani bir şeyi tam anlarsak, tüm eşyada olan
seyri sülüklerin, aynı sıralama yaratımından maddeye- zuhura geçtiğini kolayca
çözüp, gözlemleyebiliriz.. dışardaki alemler ve insanın iç alemleri hep aynı
şekilde çalışır…
ilim
bir nokta…onun çoğalışını ise; durgun bir suya, başka bir damla suyun düşmesi
ile açılan CD DENİZ DALGALARI olduğunu kavradığımız an, tüm CD dalga kayıtlarımızı dilediğimiz şarkı
ve hikayeden baştan başlatıp çalıp,seyr edip, dinleyebiliriz.. yeni ilimlerde
buna dalga –frekans-titreşim yasaları deniyor.. hani yeni ezoterikler sık sık
bir araya gelip meditasyon yapıp, alemin felahı için birlikte titreştiklerini
sanıyorlar ya ..işte onlarda ,öyle bir taklitle gerçeğe
yaklaşmayı umuyorlar..
KOZMİK MAYA =AMMA, HU, AMA, MU, meclisi AM, amentü-duat ahiret alemi ,MERYEM,MATER,MA. (aklı maat), ANNE (uma-umay-amme- ÜMMÜ- ev-yurt-toprak-ana vatan ),HURMA , AB, TİAMAT ,SU ,KU YU KELİMESİ İLMİ
KUr’anı Kerim kelimesi misali, en kadim RAHİYM ESMASI KU’dur.Kuyu sembolü de budur..her insiye-irşad edilen muhakkak ya kuyuya düşer, ya mağaraya girmek zorunda kalır..ilahi yaratıcı anne –ümmi mater’dir (*rahmi mader )..hepimize suretler bahşeden, rahmanın suyunu şekillendiren ve bize nüfus kaydı yapan ilahi rahiym mağara kuyudur… O TEK YUMURTA , O eşsiz AK incidir.. genel sembolü M (mim) HARFİDİR.. kadim medrese ve mabetlerde koskocaman M W harflerini daima mimaride kubbede görürsünüz.. çünkü MİHRABLAR şerbethanelik - selsebil kabul edilir ve suyun aktığı şerbetlik-çeşme lüleleri genelde ejderha olan tiamat ,nefs ağzı gibi yapılır ….
KUr’anı Kerim kelimesi misali, en kadim RAHİYM ESMASI KU’dur.Kuyu sembolü de budur..her insiye-irşad edilen muhakkak ya kuyuya düşer, ya mağaraya girmek zorunda kalır..ilahi yaratıcı anne –ümmi mater’dir (*rahmi mader )..hepimize suretler bahşeden, rahmanın suyunu şekillendiren ve bize nüfus kaydı yapan ilahi rahiym mağara kuyudur… O TEK YUMURTA , O eşsiz AK incidir.. genel sembolü M (mim) HARFİDİR.. kadim medrese ve mabetlerde koskocaman M W harflerini daima mimaride kubbede görürsünüz.. çünkü MİHRABLAR şerbethanelik - selsebil kabul edilir ve suyun aktığı şerbetlik-çeşme lüleleri genelde ejderha olan tiamat ,nefs ağzı gibi yapılır ….
Taban olan KU’YUNUN ters izdüşümü, KUBBE-kaba
yani tavandır.. bu
birleşim TEVHİD-MÜHRÜ SÜLEYMANIN ilk ORJİNALİDİR..…dün de bugün de yeryüzünde rahman ve rahiym esmasını taşıyan kişiler
makam olarak içimizde yaşarken, bunlar yersel “OL “SIRRI” anlamındaki BESMELEYİ –mührü SİMGELERLER.. BULUNDUKLARI
YERLERE RAHMETTİRLER…diğer açılımı ise, baba ve annenin birleşip PUT ‘A adlı
bir çocuk yapmasıdır.. başka bir alt versiyonu ise, insanın iki eli olan celal
ve cemal sıfatları ile kabiliyetlerini
kullanıp, bir eser icad edip maddeleştirmesidir ki, hepimiz bilmeden zaten bu
işleri yapar dururuz… işte gerçek kulluk ve ibadette budur…
zaten
minare ve dikili taşlar erillik sembolleridir..bu iki unsur yani baba ve anne mabedlerin olmazsa
olmazıdır..gerçi her eşya dişi ve erillikle çalışır ..mesela fiş ve priz..+ ve
– fazlar..….X ve Y ..O ve I yazılımları.. vs.
hint
ve Budizm deki OM, ilahi anne KU nun diğer adıdır.o suyu titreştirip dalga dalga yaratan ilahi
kanun yani yasadır.. OM bizdeki ALLAH
kelimesidir..sankritçe OM u çeviriseniz O arapça ALLAH LAFZI olur..aynı
İbranice de ki YHWH kelimesini ters yüz edince arapça ALLAH LAFZINI göreceğiniz
gibi şaşmaz ve değişmez kanundur..yeni mitolojideki denizler tanrısı
ENKİ-NEPTÜNÜN 3 ÇATALLI MIZRAĞIDIR.. OM
,meclisi am da denen, HU ‘NUN İÇİNDEKİ nüve HÜVİYETTİR-NÜFUS tur… O
,umumhane yani halktır..
hakkın halkta açılan gülüdür.. İSİS’İN GÜLÜ denen sonsuz alemlere açılan kat
kat boyutlar ve varlıklardır..alem içre alem seyridir…
O, kozmik döllenmiş yumurta, eşsiz tek
incidir…O ANASIZ VE BABASISIZ İLK
AKILDIR...İHLAS suresi şerhi O dur.. her şey bu beyaz inci yumurtasının devinim
ve salınımları ile sal salli ala ile olur. O’nun kendi zikri salavattır ki,
ilk kadim suret O’na aittir…tüm suretler suretini bu ilk VECH-SURAT-YÜZDEN
alıp, vücudu varlık bulur..
mısır da bu AK İNCİ KAZ YUMURTASI KABUL
EDİLİR (**GAB KAZI zamanla turnaya
dönüşmüştür ve ak horoz olan horus ra’ lık ilmine kademe kademe iner )..ve nihayet RA-NUR, lotus adlı yıldız çiçeği & gülün
içinden, lotusun & gülün terinden,
neminden bir kaz yumurtası halinde baş verip, çıkar..yani RA DAHİL HERKES,
O YUMURTAYA BAŞINI VERMEK –KURBAN OLMAK ZORUNDADIR.. işte bu
yüzden tüm spermler ,anne yumurtaya girerken ,kamçı kuyruklarını
dışarda bırakır-nalınlarını-zanlarını dışarıda bırakarak baş verip, o kesik başla içeriye girip, bir vücut
ve sureti nüfusu alabilirler…
islam mitlerinde nebimiz miraçtayken tevhidde terler ve terinden gül yaratılır.. o kokuya bu-i Muhammedi denir ve her şey bu terden oluşur.. yani bizim anlayacağımız hakikat tektir.. o manaya erenler daima aynı şeyleri yazar ,çizer ve kaydederler…bu dünyanın başından sonuna –aynı zihnin içinde-aynı rüyayı gören zevat içinde hep böyle gelip gidecektir.. Ve işte buna tevhid ilmi denir.. (** bizim salak tarihçilerin dediği gibi her şey sümerden kopya değildir..onlar bu ilmi anlamadıkları için bir yerlerinden, kendi çirkin zanlarını-inançsızlıklarını tarihi gerçek diye uyduruyorlar.)
tüm mitolojilerin-kadim dinlerin ölüler kitapları vardır..ölüler-KAPILAR kitapların hepsi o devrin en kamil kişisinin insiyasyon irşadı yani, ölmeden evvel ölmek deneyim kaydıdır..
astrolojik esma yaratım safhalarının o devir
ki inanç ve gelenekle anlatımıdır.. bu
kayıtlar hangi çağ ve gelenekte olursa olsun,bugünki insiyasyon-irşad
sembolleri ile hemen hemen aynıdır.. asla değişmez.. MESELA LETAİFLER yani
ÇAKRALAR ilmi TİBET BARDO KİTABINDA EN
MÜKEMMEL ANLATILIR.. ve bir evvelki kayıtlar olan mısır da henüz letaifler
–çakralar öyle tekamül etmemiştir ve renklerde yoktur.. sadece PİRAMİTİN ALTINDAKİ LABİRENTTE- yeraltında
yolculuk ve İYİ YILANLA ,KÖTÜ YILANIN =gündüzle gecenin SAVAŞI VARDIR..
eğer
çok az sayıda olan, değişik mitlerin ölüler kitaplarını sırası ile okur ve
anlarsanız; tüm sembolleri ilk elden öğrenir -kolayca çözer ve insanların
–eşyanın seyirlerindeki gelişim safhalarını kolayca takip edebilirsiniz. yanlız mesela Mısır, Sümer, Maya Aztek ,Yunan
Roma devrindeki astrolojik çağlar o devirde esas alınır.. BUNLARI O DEVRİN İSMİ
AZAM KANUN YAŞAMI ŞEKLİNDE ANLAMAK LAZIMDIR..
çünkü bu kayıtların hepsi o çağ
astrolojisinde bedenlenmiş bir yıldızın esmasının seyrü sülük kader çağı
yazılımıdır…eğer bu zaman çarkı kaderleri takip edebilirsek, dünyanın
başından geçen afetlerden tutun-siyasete, her şeyin kurgu ve zamanının horoskop
haritasını dahi çıkartabilirsiniz.. yani güneş’in, evlerin üçgen açılarını gezerken; 12 saat diliminde
12 akıl -12 kanun yasa direği olan burç sabit gezegeninin adını ve suret
elbisesini giydiğini bilirsiniz… ve ben astrolojiden hiç anlamadığım için bunu
yapamasam da, böyle olduğunu çok kolayca anlayıp anlatabilirim vesselam…
islam
tasavvufunda ki BE KAYIĞI da, RA NIN göksel
KAYIĞI’dır..
madde de ise mısırlı ölüler, nil nehrinin doğu kıyısından, diğer batısına yani
ölüler diyarına bu sallarla taşınırdı
..sümerliler de ölmeden evvel ölme deneyimlerini mağaradaki nehirde böyle
yapardı yani aşağı nilden yukarı nil e doğuya gidilirdi..… antik yunan da ölüleri
taşıyansa KHARON (PLÜTON ) dur.….
hakiki
ilk kayıkçılık mesleği; mezopotamya daki
tufanı torununa haber veren hz İdris ve irşad ettiği NUH ile başlar ..Nuh
nebi, SEFİNE yani MÜRŞİD adlı GEMİ SEMBOLÜDÜR.. kral nebi yapılacak olan
GILGAMIŞ’a kut vermek için ÖLÜLER
DİYARINA GÖTÜREN ve sağ salim GERİYE GETİREN, KUyudan çıkınca, ABı hayat otunu
ona bulduran ama, yılanla pay eden de
NUH NEBİDİR.. (* Gılgamış destanı
sümerin ilk kaydedilmiş kral nebi olmak –kut almak seyri sülük
irşadıdır..içinde hemen her sembol ilk hali ile vardır..ilk mürşid olma rüyası
ve o rüyayı yoran tapınak rahibesi ise Gılgamış’ın annesidir. İlk kurban olan koku nun –tütsünün, tanrılar denilen letaif ruhlar üzerindeki etkileri ve hayvan kurbanın kanının kokusuna
üşüşen bu ruhların sineklere benzetilişi de çok ilginçtir.. ve gılgamışın
haberci rüya görebilmek için o devirde insiyelerin yaptığı kuyu üstüne un
serpip uyuması ve diğer alemden haber
alması da enteresandır...) yani kuyu ve su aynı zamanda gaipten haber almak
içinde önemlidir.. bazı kişiler suya bakarak görüntü ve ses aldıklarını söyler
ya eskiden ,işte o anlam ..veya filmlerde bir su dalgası salınımı daireler
açılıp kapanır ve hatıralar canlanır ya ,hah işte hakikati öyle..
**tabii,
kadim tüm su kuyularında, vaftiz havuzlarında, bina yağmur oluklarında
olan su yılan ve ejderha=bulut=ahi
sembollerini de define avcıları hatırlasın lütfen …
her
büyük ezoterik kahraman seyrü sülükünü-insiyeliği-irşadı olan ölüler yolculuğunu kaydetmiştir.. bizim mitoloji, efsane diye okuduklarımız
hep bu kayıtlardaki seyrü sülüklerdir.. birini anlamak demek, dünyanın her
yanındaki kaydı anlamak da demektir.. yani bu şablon kalıbı ve sıralamayı bilen
hemen her meseleyi kolayca çözer..
ayın
ilk hilal haline kayık denir.. KAYIKÇI NOKTADIR… BE noktasını, yani dünya
hayatındaki BEN’inini yukarı ulvi alemlere NUN ‘a ilahi anneye –kozmik
kazana-ilk rahme çıkartmış kişi ELİF OLUR.... hilal ve kayıkçı noktası
birleşir ve daire tamam olur..nun kapanır ve nokta bu defa birleştiği kavisten
aşağı salınıp, sarkaç ELİF OLARAK
KENDİSİNİ BEDEN OLARAK SEYR EDER.. kendini hipnoze eder…zaman
durmuştur..an, anı daimdir.. O GÖLGESİZDİR..
ve bu kişi artık NUN-KALEM MELEĞİ denen METADRON
MELEĞİ=HZ İDRİS (*Müşteri-Utarit-Merkür) yani
SIRRI ALİ KALEM olup, risaletini açığa çıkartır....O, kendini bilmek ilmi okul
kurucusu olan kayıtçı HANOK-THOT-hz İDRİS’ e ULAŞMIŞTIR ki; O ,Kur’an da göğe
çekildiği yazan tek kişidir…. O, Hızır yani kayıkçı ve kayıtçıdır..O ŞAHİTTİR..
yazar ve yazdırır.. kitaplar onunla yazılır -okunur ve silinir..O yol
rehberidir.. diğer ölüleri bu yolculuğa
sefine-i gemisiyle götürür, seyrü sefa yaptırtır…
mesela Hz MUSA’yı, iki denizin birleştiği yerdeki BALIĞIN=RUH’UN DİRİLMESİ ile denizde seyrü sefere- ölmeden evvel ölmek- idrak açma yolculuğuna çıkartan da O’dur…
mesela Hz MUSA’yı, iki denizin birleştiği yerdeki BALIĞIN=RUH’UN DİRİLMESİ ile denizde seyrü sefere- ölmeden evvel ölmek- idrak açma yolculuğuna çıkartan da O’dur…
not: (* Metadron-Merkabah meleği KABALİSTLER için HANOK-hz İdris’in KALEM OLARAK tanrılaştırılması ve 2. Küçük tanrı olarak kabul edilmesi imiş..hatta gelecek olan MEHDİLİK İNANCI DA O İMİŞ...onlar onu arşta ,tahtın önünde duran Cebrail melek yerine koyup, inanıyorlarmış. Yani tüm var olan mitolojilerdeki tanrı insanın ilk modeli hz İdris’ten başkası değildir..çünkü bu kendini bilmek okullarını ilk kuran ve ders metodlarını zihinlere kodlayan ve kitabımızda da yazdığı gibi göğe çekildiği tek tescilli kayıtlı melekleşmiş insandır..ama islam tasavvufunda Allah iblise ayetle sorar ;”YOKSA SEN ALİYYUNLARDANMISIN?” der ya hani..işte melek tavus unda üstünde melekler olduğu bir gerçektir …)
… ve salik
,bu kozmik ruhlar semahanesini ve üzerinde NEREYE DÖNERSEN DÖN O’NUN VECHİ BAKİ ayetini temaşa eder… ve o
kişi , önce hayretle “SUBHANALLAH” DER.. sonra şükreder ve “ELHAMDÜLİLLAH” DER
ve sonra Yaratanın yüceliğine akıl sır erdiremeyeceğini idrakle pes edip “ALLAHÜ EKBER DER “ve İSLAM=ALLAH A TESLİM OLUŞ BÖYLECE GERÇEKLEŞİR
..kişi hakiki –sarsılmaz imana erer..…EY
İMAN EDENLER İMAN EDİNİZ ayeti tamam olur… ve sağ , salim , esen ,
aydınlanmış olarak geriye getirilir... .irşad sistemi budur.. …
hilal ile nokta birleşirse NUN olur yani AY
YILDIZ..KEMALİ HAK..DAİRE TAMAM ..
bir zamanlar uygur şaman kamları-kahin ve
cadıları kazanla gezerlermiş.su küplerinde yaşayan su cinlerine taparlarmış ki,
İskenderi Zülkarneyn gittiği bir diyarda her evde olan bu su küplerini
kırdırtmış.. bugünde çok kişi kendi KUYUSUNDA
YATAN SU –ATEŞ YILANI KUNDALİNİSİNİN EMRİNDE ve kendi su kuyusu içindeki nefs
ejderhasına-egosuna tapmaktadır.. ve eski masallardaki suyu vermeyen
ejderha nın öldürülüp, suyun serbest bırakılış anlamlarını şimdi anladınız
umarım : ) ..yani bizim suyumuzu da
tutan, yine kendi kuyumuzda yatan egolarımızdır… .. her hazineyi bekleyen bir
yılan vardır.. o yılan ancak hazine sahibi uyanınca ,üzerinde uyuduğu hazineden
uyanıp, sahibine emaneti teslim edip SEKİNE- huzur bulurmuş..aynı kalp arşımızı
saran yılanın ,ancak ALLAH ADINI ZİKREDİNCE sakinleşip uyuması ve kalbe
fit-vesvese sokmaması misali..
SU
KUYUSUNDAKİ SU arı mı değil mi, bilip anlayan yok ki ,O ZEM ZEM OLSUN bizi ARITSIN.. o yüzden de zemzem=durdur bildiğimiz su değilmiş.. zem zem içtiğimizde
vücudumuzdan necasetle çıkmıyor ,TERLE yani
NEM ve RUTUBETLE ÇIKIYORMUŞ biliyor muydunuz ? peki sizce zem zem bu
durumda hangi su oluyor ?.soyut su değil mi? evet..
ve Türk damga ve tüm kilim vs motiflerinde İLAHİ ANNE Kibele “em' eli belinde duruşlu kadın figürü ile gösterilirmiş” …mesela İbn Arabi’de Kabe de Fütuhatı Mekkiye adlı eserini sunduğunda, böyle etekleri belinde hiddetli bir kadını deneyimlemiştir ki, Sevdiğim bu masalın çocuğu da aynı etekleri belindeki o kadının hiddetiyle koşturduklarındanım, biliyorsun ..Harranlı kadim kadınlar gibi giyinen ve başını örten o capcanlı-görkemli beyaz taştan heykel kadın.. O,çok azametli ve cellalli ama çok güzel kadın vesselam… selam olsu KU HUUU ya,selam !!!ve Cebrail geldiğinde hz Hatice’nin eteklerini beline toplayışını gülümseyerek anıyor ve o YÜCE KADIN HATice’yi SELAMLIYORUM…
Mısır da ,Âm- Duat ('Pert Em Hru');
ölülerin Amenti'nin içinden geçerek
ölümsüzlüğe kavuşmasının talimini anlatan ölüler-KAPILAR kitabıdır... ölülerin EBEDİ CANI ALABİLMEK İÇİN ,O Amenti'nin -can veren
ilk rahminden geçmesini anlatır..
madde sembolü kare - dikdörtgendir. .ilk çizilen havuzlar ve tapınaklar ki,
kabe nin aslıda dikdörtgendir.. mısır da ilahi anne NUN-NUT ; *bir alt versiyonda ise RA ‘nın karısı olan
evin hanımı-astroloji evi horoskop göz zamanı olan HAThor=aklı maat’tır ..o göksel inek kabul
edilir .ve bu gök inek in 4 bacağı 4 direk-evtaddır..var olan her bina 4
temel direklidir..4 ayaklı hayvanlar ve 2 ayağı üstünde durup, diğer iki ayak
elleri ile işlerini yapan insanlar da buna dahildir..her şey-her eşya kendince bir bina ,bir mülk, meleklere cami
bir topluluktur … amma kişi bunu bilip,
kendi camisini ve içindeki ümmetini
nedense anlayamaz,..hep unutur .. kendisin hakkını HAKKA TAM TESLİM EDEMEZ…
ve
alem de, bu evtad-çivi -direklerin
üstünde durur..Nun
–Nut anne ,memelerinden taşan süt kozmik
samanyolu olan göksel Nil’dir.. göksel
süt ün içindeki beyaz arı duru noktalar-damlalar yani ruhların döne döne
galaksiler oluşturması ile gök adaları
oluşturarak ,bu nehirde kozmik denizi –dalgaları-akımları ve zıtlıklardan
oluşturan temaşayı meydana getirirler.. bir insanın, ervahların bu su
yollarını –süt yollarını temaşası büyük bir lütuf ve nimettir …eğer bu seyr
size lütfedilirse, gerçek haccı kimler yapıyor siz de anlarsınız.. Allahıma
şükür olsun..
..ve herkes
kendi meşrebine göre sağa veya sola
dönen bir gökadanın üyesi-ervahı ruhudur… süt damlasıdır.. denizdeki bir
damladır.. ama
hepsi aslında aynı su, aynı süttür.. bu anlamla mana da herkes ilahi anneye
aittir ve onun sütünü –ilmini içmiştir.. dolayısı ile merhamet rahimiyetle son
ve ilk noktada cemdir.. cami de odur..
ve
kadimde upanişad inekleri –kut çantaları işte bu sıvı ile doldurulur ve
insiyelere hikmet olarak içirilirdi.. bu rehberliği ise ÇİÇEK SAATİ SAHİBİ GÖKSEL ASTROLOJİK
VARLIKLAR YAPARDI.. hz Mevlana ;”şeker
kamışı emiyorum ben “dediğinde veya “alemin
bal şerbetinden bana ne, ben önümdeki ayran tasımdan içiyorum” dediğinde,
aslında bu göksel beyaz mayii anlatır.. miraç
mitinde ise, hz Peygamberimiz bu beyaz katı sıvının Tuba Ağacının altından kaynadığını
söylemiştir..
Sevdiğim ,su hakkında ilk hislerim bunlar olsa da Sana kendi deneyimlediğim ve genelde her öğrendiğim şeyi görerek tahsil ettirildiğim soyut su daireleri yani SU KANUNLARI HATIRALARIMI da yazmak istiyorum..bunların hiç biri rüyada olmadı.hepsini madden yaşadım.ama ilmi delili olmadığı için, bugünkü fenne göre biliyorum ki hurafe.. fakat ben masalcı olduğumdan hurafe zaten benim işim.. ve su yasaları kaydım…
İSTEK YASASI SU DALGASI KANUNU :hastalıktan ve akıl almaz
yoksunluklardan-kaldıramayacağınız maddi manevi yüklerden ölmek üzeresiniz.. herkesten
çok uzağa atılmışsınızdır...kimsenin umurunda değilsiniz ..yaşadıklarınızı
kimse ne bilir, ne anlar ve yapayanlızsınız... yattığınız yerden tüm
kemikleriniz kırık kırık ölmeyi beklerken, göğsünüzün üstüne ÖNCE mıknatıslı SOYUT
SU DAİRELERİ sonra bir görünmez EL gelir
ve elinizi zorla göğsünüze kaldırır.. o derece güçsüzsünüzdür ki ,elinizi
göğsünüzde tutmanız imkansızdır ama o zorlar…o el göğüstedir ve parmak göğse
inip kalkmaktadır…o soyut -o olmayan ses "İSTE" der.sen sadece ölmek istediğinden başka şey
istemezsin....o kızar ve zorla “iste”
der.sen istemedikçe baskı artar ve "ne
isteyim" dersin.o söyler sen tekrar edersin; "ŞUNUDA
İSTERİM,BUNUDA İSTERİM,BUNU DA İSTERİM,ONUDA İSTERİM-fakat neler
istettirildiğinden hiçbir zaman haberin olmaz...o kadar çok şey
istettirildiğinden bıkmış dilin dolanmaktadır .. ve sonra da başına gelmeyen bela kalmayan uzun çileli
yılların başlar
:)..........."" .her istekte, isteklerine şahitlik ettirilir
ve o şehadet parmağı göğse inip kalkarken, soyut su dalgası açılır açılır
açılır ve sizi nemli,ıslak,serin bir
bulutla sarıp sarmalar.. siz ürperir,titrer
ve üşürsünüz..
EVE DÖNÜŞ SU DALGASI YASASI: belalardan artık dibe vurmuş ve
karanlık mağarada ölümü beklerken bu defa da ; iki kaş arenizde açılmaya
başlayan su daireleri, muhteşem şekilde içe doğru daireler çizmeye başlar ve
siz eve dönmeye başladığınızı -başaracağınızı anlarsınız..
AF YASASI SU DALGASI KANUNU :şimdi diyelim asla unutamadığınız bir
hatanız var.ve sizin için-SİZİN İNANCINIZA ZANNINIZA GÖRE bu korkunç bir günah
AMA BİR BAŞKASI İÇİN ÇOK SIRADAN BİR ŞEY !! .içiniz yanıyor.. yandıkça ızdırab
çekiyorsunuz. hala günahkarsınız. ama ne zamanki unuttunuz ve pek
hatırlamıyorsunuz, tövbeleriniz kabul oluyor… hiç aklınıza gelmiyorsa
başkasının da aklına gelmez ve siz anlık hatırlasanız o sizi acıtmaz...işte artık af yasası onaylandı....şimdi
bunun su dalgalarındaki haline bir namaz-salatta bakalım lütfen...salat
kılarken günahınızı anlarsınız ve soyut suyu görürsünüz. suyun üzerindeki ince
dalgalar görkemli bir nezaketle silinir ve su dümdüz renksiz olur.. anlarsınız
ki o hatanız af oldu ve artık bitti şükür ve çok ağlar ,şükredersiniz..
EN YAKINDAN,EN UZAK EVRENE DUA
AÇILIMLI SU DALGASI YASASI: başka bir şehirde bir türbe bahçesindesiniz ve bir
his gelir "dua et"..önce kendinizden başlayan siprial su dairesi
açılmaya başlar mahalleden ,semte,semtten şehre,komşu şehir ve ülkeye ve
dünyaya daireler çizip, DURDUĞUNUZ YERDE DÖNÜP- sema ederek dua eder ama ne dua
ettiğinizi bilemezsiniz...
BİLMEDİĞİNİZ YER VE KİŞİLER İÇİN ETMENİZ GEREKEN SOYUT SU DALGA YASASI : diyelim bir yerde
yürüyorsunuz. aniden durursunuz ve durduğunuz yerde soyut sema su dairesi
dönmeye başlar.hiç hatırlamadığınız sözlerle bilmediğiniz hatırlamayacağınız
kişilere dua eder ve iş bitince bir şey olmamış gibi GÜLEREK yürürsünüz..
ALLAH :”DUANIZ OLMASA NE İŞE YARARSINIZ?! “diye boşuna dememiştir.. Evvel Zamanım
:”birbirimiz için temiz ağızla ettiğimiz duanın gerçekleşeceğini
söylerdi.." buradaki temiz ağız.birbirlerini hiç tanımadığı için
,birbirleri hakkında hiç dedikodu yapmamış ve bir diğerinin günahına girmemiş
kişilerdir..
**ve sudan sebeplere sakın takılmayın..dalga yani zuhurat ,yani celal
herşeyi kıyıya atar ve deniz tertemiz olur..kaos –fırtına ,çok kirlenen suyu
arındırmak içindir..pislikler boşalınca su yine dalgaları durdurur ve devran
biter...her şey yine unutulur..yeniden uyanan insan yeni tasarım rüyalar
görmeye ve onları gerçekleştirmek için yine cemalden celale-zuhura dalgalanarak
yaşamaya başlar..ve her insan bir hava siklon dairesidir..her insan bir galaksi
adacığıdır .her insan hem deniz hem de bir su damlasıdır..tüm insiyasyon bu su damlacığının;
NARI HAR ATEŞİ ile buharlaşıp, karlı safiye tepelerine yükselip, bir
geometrik melek kar-buz-dolu tanesi olarak yeniden yeryüzüne yaratıma dönmesi
döngüsü- dharma -çarkı feleği içindir.. yani
ZAMANI TEMSİL EDEN DEHR olan değirmenci tengri PTAH ,hayat tekerini her zaman
çeviriyor. yeter ki biz farkedelim..
Hurşidimden
Mürşidime bir tutinin güncesi..
Sevdiğim.ölüler kitapları pdf leri
yanında eskiden İBNİ SİNA’nın ,HAY BİN YAKSAN pdf sinide okumuştum.. ama yeni
bilgilerle donanmış yeni aklımla özel ve muhteşem şeyleri ancak anladım.kısaca özetlemek istiyorum ki, hatırlamak
kolay olsun..bir defa sümerden kalma o,TUFAN EVVELİ suni döllenme tabletleri ve mısır daki
sabilik dini ile yıldızlarla ilişki kurulması ilmi doğru..ve hayalimde
gördüğüm, kadın sevmeyen, dehşetli simalara sahip o ikiz adam ve piramitler içindeki mezar
,piramitin altındaki labirent ve kayıtlı 7 YILDIZA ADANMIŞ 7 ALTIN TABLET
.. ve
hz İdris-Thot-Hanok için anladığım yeniden insanı farklı şekilde yaratmak algım
kesin doğru.. zaten bizde yeni yaşadığımız çağda sonun dibine, aynı o devir
gibi vurduk… bizde bir insan yaratmayı
bugün farklı deneyimliyerek, kendimizi imha etmek üzereyiz ki, İBLİS’İN İDRİS
OLMASI & İDRİS’İN İBLİS OLMASI TAwaSİN adlı bu ilim yine açıldı ..
İbni Sina’nın ülkemizde neden sevilip
,okunup, bilinmediğini anlayamıyorum. o olağanüstü bir idrak..sadece bu kitaba
bakarsak, batının ona neden bu derece değer verdiğini zaten anlarız.. bu
kitapta ENOK-İDRİS-THOT’UN OĞLU SABİYİ MÜKEMMEL ŞEKİLDE İRŞAD-İNSİYE EDİŞİ
KAYDI VAR.. yani HANOK’UN KİTABI ile birleşince kesin doğru kayıtlar olduğu bal
gibi açık ve seçik…bunu ilk farkedip kaydeden olduğum için diğer pek çok ilk
kayıt tevhidi gibi bahtiyarım.
ama ne yazık ki yaptığım işi benden
başka bilip anlayan sanırım yok.yani Evvel Zamanımın: “dilediğini söyle! Serbestsiniz.size izin olmaz.siz ezelden
izinlisiniz. bize izin sormayınız...onlar anlayamayacak ve hep unutacaklar.. çok az kişi
bilip tanıyacak.. O yüzden kimseden korkmayın..” sözleri meğer ne kadar
gerçekmiş değil mi?!! bugün tüm tarihte tüm insiyasyon-ölüler kitaplarında tek
bir tevhidi bulup kaydedip, bugün ki biz irşad edilen dervişlerle
birleştiriyorum amma ,hala herkes bir ölü sessizliğinde .yada ben gerçekten bir ölü, bir hayalim..bilemiyorum.. bunda da
büyük bir hayır var biliyor ve şükrediyorum.. ama çok kişinin idraki inanılmaz
değişiyor ki, sessizce takip ediyor, yine şükrediyorum Sevdiğim.. Sen olmasaydın
bu huzuru ve güveni yaşayamazdım biliyorsun.. teşekkürler.
ve Sevdiğim bir pdf daha yolladılar okumam için..kara büyü kitabı adı
altında olsa da okurken anladım ki Mezopotamyalı MARDUK’UN ÖLÜLER KİTABI idi.. düşünsene bir ilkle
daha karşı karşıyayım.. bu olağanüstü bir lütuf ama yine ıpıssız ve yapayanlız
heyecanlar, sevinçler yaşadım.. fakat yayınladığımda biliyorum ki, anlayacak ve
bunu eserlerinde kullanacak kabiliyetteki
az ama çok önemli kişide çok şey değişti..
izninle Sana kısaca bu ölüler kitabı
insiyasyonunu yani ölmeden evvel ölüp yeraltı ölüler alemi olan 7 cehennemden,7
GEOMETRİK GEZEGENE AİT ,7 GEOMETRİK MÜHRÜ KIRIP -7 KAPIYI GEÇİP ,yeni bir
idrakle yeniden kendinden doğuşu ve ilk şaman olmayı kısaca özetleyeceğim..yani
ben kadın olduğum için bunu esma elbise –sıfatlarıyla yapacağım : ) ..
önce bizlerin Demeter diye bildiğimiz, aslında
mısırlı NUT-İsis -RAHİYM ESMASI yani
TABİAT ‘ın yer altına girişi yani ölüşü ile, kış mevsimine girilmesi takvim
olayları var.. çünkü kadim zamanlarda insanlar için doğa olayları ve tabiatı
takip edebilmek yaşamak için en elzem şeydi..
yeraltı kraliçesi olan kara-gece
LİLİT = ERİŞKALIN, beyaz ve iyi olan gündüzü temsil eden kızkardeşi İsis-İştar’ı
,düğümlere üfürerek yeraltına daveti ve Babasının İştar’a giydirdiği DERVİŞ ÇEYİZİ eşyaları yani esma ve sıfatlarından ONU
SOYUNDURARAK, savunmasız hale getirip ,şeytanlarına onun vücudunu paramparça ettirip-öldürüşü ve bir
kazığa-haça bağlayışı kayıtlı..
bu ilk şaman olmak için vücudu
parçalanan kadın kaydıda oluyor… mesela mısırda bu iş Osirisin başına kendi
erkek kardeşi SET tarafından getirilmiştir.. yani mısırda eril baba şaman-kamlar, tufandan sonraki devir sümer de
dişi ana –kadın şaman kamlara dönüşmüştür.. demek ki buda bir döngü ve
sırayla Sevdiğim..bugün yine olduğu gibi....
İANNA’NIN İNSİYASYONU
iştar’ın ,kötü kızkardeşi yeraltı cehennem kraliçesi kara lilit -erişkal tarafından ESMALARINDAN, varlığından,hallerinden ,güçlerinden
,elbiselerinden soyundurularak öldürülüşü.. iştar yeraltına erişkal in dünyasına
iner .burada Yedi kapı ve Yedi Buyruk vardır….
İlk Kapıda ,kapı bekçisi tüylü yılan NINGHIZHIDDA ,KUTU NUN KURALLARI GEREĞİ İştar’ın başından
tacını alır..2. Kapıda ,Lacivert
Taşından Asayı alır..3 .KAPIDA,
Boynundaki mücevherleri aldı götürdü…4.
Kapıda, Göğsündeki mücevherleri..5.Kapıda.
Kalçası etrafındaki Taşlı Kuşağı aldı götürdü.6.Kapıda, ayak bileği etrafındaki mücevherleri aldı götürdü.7.Kapıda, Taşlı Kaftanını aldı
götürdü. ve ISHTAR, korunmasız,güvenliksiz, tılsımsız - muskasız kaldı..
burada kötü kara erişkal ın ,beyaz ı öldürüp ,mafya adamlarına onun
bedenini parçalatışı var…
bunu anlayan ENKİ, önce kili ve rüzgarı çağırır ve iki elementale yeniden şekil verir..sonra şöyle emreder onlara :
bunu anlayan ENKİ, önce kili ve rüzgarı çağırır ve iki elementale yeniden şekil verir..sonra şöyle emreder onlara :
Hayat
Besini çantasını al
Hayat Suyu çantasını al
…o iki elemental latif varlık ,kazıkta bağlı parçalanmış iştarın cesedine 60 defa hayat suyu ve 60 defa hayat besini serperek onu tekrar birleştirip diriltirler.bu esnada onu gözetleyen tahtın üstündeki göz uçmaya başlar.. Sevdiğim bu uçan göz ne ilginç ki mısır resimlerinde var!!
Hayat Suyu çantasını al
…o iki elemental latif varlık ,kazıkta bağlı parçalanmış iştarın cesedine 60 defa hayat suyu ve 60 defa hayat besini serperek onu tekrar birleştirip diriltirler.bu esnada onu gözetleyen tahtın üstündeki göz uçmaya başlar.. Sevdiğim bu uçan göz ne ilginç ki mısır resimlerinde var!!
ve İANNA ,geldiği 7 kapıdan yukarıya ,aydınlığa çıkarken; bu defa da
soyunduğu koruyucu derviş çeyizi görev sıfatlarını giymeye başlar..kaftanını, taşlı
bilekliklerini, taşlı kuşağını, taşlı kolyesini, taşlı kemerini ,lacivert
taşından asasını ve 7. Kapıda da tacını alıp giyinir.. böylece yine gücüne
kavuşur..
Bu kitaba göre Babil de 50 tanrısal esma var .. her birinin
ismi , geometrik mührü ,madeni var..ve sümer 7 gezegenli ENKİ KOLYESİ resimlerine
bakınca ,Budist çakra –letaif geometrilerinin o devirden geldiği açıkça
anlaşılıyor…7 tanrısal esma yani göksel küre ve 7 kapı var…dolayısı ile 7 mühür var...
Kitapya yazdığı gibi bu işlemler ;ölülerle konuşmak isteyen-diğer alemden bilgi almak isteyen bir BÜYÜCÜNÜN ÖLÜM ÖTESİ YOLCULUĞU- İRŞAD SEYRÜ SÜLÜĞÜ yani ÖLÜLER KİTABI KAYDI...
tabi ki babil astrolojide dünyanın kadim
ırkı...Harut ve Marut melekten henüz tüm astrolojiyi taze öğrenmişler ve ayetle
sabit ki, tümünü kötülük ve karı koca ayırmak için büyüyü kullanmışlar..
kitapta ANU ‘nun naipleri ki,Marduk’un da mensubu olduğu ANUNNAKİLERİN çantaları da var..çantalarda ölüleri diriltmek için verilen hayat besini ve hayat suyu varmış..
ve kitapta Mısır’ı kuran ilk AKREB kralda var...Gılgamışta
ise yeraltı dünyasının kapı bekçisi akreb karı kocadır.. bizim tasavvufta da
akrebiyyunlar vardır..en yakınlar..ve SAAT İ GÖSTEREN AKREP’ TİR..unutmuyoruz
ki biz hala kadim bilgileri aynen kullanıyor ve üstüne yeni bir şey ekleyemiyoruz
.sadece bu çağın modasına göre elbise-isim ve eşya biçimi değiştiriyoruz o
kadar.. :)
Üç Yüce Yaşlı, ANU, ENLIL ve ENKI’ dır.. Ve ANU’nun Sayısı 60, Kusursuz Sayı,
çünkü O Gökyüzünün Babasıdır. ENLIL’in
Sayısı 50 ve O Rüzgarın Babasıdır. ENKI’nın
Sayısı, muhteşem sayı,40
Marduk’un görevleri yani irşadı: Yaşlılar arasından KUR ile savaşması ve Akrep Dağları altında ikamet eden Uyuyan Yüce Yılanı çekip çıkarması için MARDUK seçilmişti. MARDUK’a, berbat TIAMAT ile savaşması için bir silah ve bir İşaret ve 50 tanrısal esma- olan 50 Güç verilmişti ve her bir Güç kendi silahına ve İşaretine-mührüne sahipti…
Sevdiğim , gördüğün gibi, perseus-herkül
–prometeus tan çooook evvel de irşad aynen vardı..ama tek sorun sözde
tarihçilerin bu kendini bilmek ilim kayıtlarını hala anlayamıyor olmaları..ve
tüm bu alıntılar yanında çok uzun olduğu
için kopyalamadığım nice nice sembol ve bilginin ilk kaydı da bu alıntıladım
NECROMICION-KARA DÜNYANIN KİTABInda var..
Sevdiğim,şimdi sıkı dur.yukarıdaki metinde İANNA nın derviş çeyizinin bizim
islam mitinde hz FATIMA ya nasıl uyarlandığını sana göstereceğim..bak!! biz, güvercin
gerdanlığı ,hz Fatımanın gerdanlığı ve çifte küpeleri ve KEMERİNİ
hatırlayacağız.. çünkü o bildiğimiz tüm hikayeler kadimden gelen mitlere islam
giyidirilmiş halidir.. bugünde erkek şaman ve mürşidler uzun kara cübbe
,destarlı sarık-uzun saç ve kadınsı dans ayinlerinden evvel tütsü -buhur ve
kokular yakar, bu en kadim ritüelleri devam ettirirler…çünkü soyut varlıkların
gıdası kokudur.. her şey kendi gibi olanla rızıklanır..
"Tanrı kâinatı yarattığında, daha siyah parçaları yokken, yer ve gök
su iken, Kandilde bir Nur parladı. Bu nur’un içinde bir kadın gözüktü. Başında
bir Taç, 2 kulağında 2 Küpe, belinde de bir Kemer vardı.
Cebrail Nur içinde Kadın’ı görünce şaşkınlığa düştü. Hakk’a niyaz etti, kim olduğunu bilmek istedi…
Cebrail Nur içinde Kadın’ı görünce şaşkınlığa düştü. Hakk’a niyaz etti, kim olduğunu bilmek istedi…
Hakk’tan bir nida
geldi; dedi: “Ey Cibril, O, Cennetin Seyyidesi Fatıma-tüz Zehra’dır.”
Cibril sual etti: “Ey
Tanrım, ne kadar güzeldir.”
Tanrı buyurdu: “Biz
O’nu nur âlâ nur’dan yarattık.”
Cibril sual etti: “Ya
Rab, başındaki nedir?”
Tanrı buyurdu:
“Başındaki Taç, Tac-ı Devlettir ki bu Muhammed Mustafa’dır.”
Cibril, belindekini
sual eyledi.
Hakk buyurdu: “Ya
Cibril, belindeki de Kemer olup, Fatıma’nın helâli olan Ali’dir.”
Cibril sual etti:
“Kulaklarındaki nedir?”
Hakk buyurdu:
“Şebber-ü Şübber (Hasan ve Hüseyin) Cennetin Efendileri.”
ve Sevdiğim, bu defa başka bir yerde türklerde yaratılış mitini okurken ilk kelime-i tevhid = ALLAH'TAN BAŞKA TANRI=İLAH YOK kaydını da tesbit ettim.lütfen kontrol eder misin ?
Ülgen, insanlara şu buyruğu verdi. "Var olana yok demeyin; vara yok diyen de yok
olur!".
Ne ilginç ve güzel değil mi?hep aynı şey
.aynı anlama hint vedalarda Lİ LA =VAR YOK oyunu deniyor
Sevdiğim..birde ,bir buçuk ay boyunca deneysel tasarım iletişim dersi diye bir kursa
gittim..toplam üç kur.aşırı pahalı.yani bildiğin, piramitsel titan para kazanmak için kurulan zihin kontrolü ağı firavunluğu... anlamak için sadece ilk kura katıldım.gördüm
ki, tüm kutsal kitaplardaki anayasa –kanunlar alınarak ,BEYAZ ve SİYAH
üzerinden insan ve ilişkilerin tahlili isniyasyonu –irşad sistemleri ve tanıdığım insanı kamillerin kalıp
cümleleri birebir kullanılarak, gayet bilimsel zihin çözümü ve
suret-davranış tahlilleri yapılıyor..yani,
artık insan zihni ve çalışma yasaları irşadı korkunç parayla sistemleştirilerek
bir şekilde anlatılıyor..bence bir insan psikoloğa veya psikiyatra para ve
zaman harcayacağına; ilaç içerek ruhuna büyük ızdıraplar yaşatacağına, bu kurslara katılarak kendisiyle yüzleşirse,
hayatta daha hızla başarıya ve huzura dönüşerek erişir..
ARALIK 2017 –KONYA …Ve 2007 de dağıtılıp , bir saate yakın dev bir mıknatısca
havada askıya çekildiğim, atom altına
ilk indirildiğim hz Pir Mevlanamızın TÜRBE diyarındayım.. Evvel Zamanımın buradaki dostları, her gün bizi ayrı yerde gezdirip
ağırladılar ..Ladikli Ahmet Ağa’ya da götürdüler..O’nun torunu evinde yemekli
bizi ağırladı.. sohbet etti.. sorularımı cevapladı.. O’nun sesi ve tavrıyla, aynı O gibi bize ilahilerini
söyledi..
tam 12. senedeyim…saat belki de tamam oldu ve 12’yi vurdu.. 6 gün kaldığım bu
mekanda kendim gibi kalenderi, hippi ,sufileri hemen buldum ve her gece onların
mekanlarındaydım.. ilk sabah ,ilk ziyaretim Sadrettin Konevi de Letonyalıların
zikrini gördüm..onların kadın mürşidesi beni gece ayinlerine davet etti ve
gittik.. çok güzeldi..bir gece Aziziye Kültür merkezindeki dünyaca meşhur bir
İranlı sanatçı konserine gittik.böyle bir rezillik olamaz.. kaç saat kapıda
izdiham içinde-fenalıklar geçirerek, binlerce iranlı ile binada tutulduk ve salonun kapısı konser
başlama saatinden sonra açıldı…madem beceremiyorsunuz neden konser yapıyorsunuz
değil mi?..yetmez miş gibi protokol daha da geç geldi ve hala bekliyoruz..yetmez
gibi protokol şapşal bir şilt verme töreni için sahneyi işgal etti..vs vs.
ve son gece .. ben yanlızım.arkadaşım “meydana
gel” dedi..gittim.muhteşem herkes doğal ve kimi rubai söylüyor, kimi def
çalıyor, kimi sema ediyor, kimi bayrak sallıyor ve muazzam meşk devranı
başladı..ama polis düdükleri bu izinsiz eylemimizi basıp bizi dağıttılar ?!!
sormak lazım.o zaman neden kardeşlik ve birlik temalı etkinlik düzenliyorsunuz?
sadece resmi kişiler ,sahnede yalandan bir olsun ve birbirlerine ödül verip
konuşma yapıp-foto çektirsin ama sırtlarını dönünce birbirlerine olan
nefretlerini anlatsınlar diye mi? dünyanın
her yanından gelmiş gayri resmi hz pir ve hz şems severlerin-gönüllülerin illegal
sayılması, onların öğretisine hiç uyuyor mu peki?!! Hani kardeşlik.?esas kardeşlik ve birlik sokak sufilerindeydi,tören sufileri sahneden inince onların tevhidi zaten yok ki..
Sevdiğim, geçen ay ilginç bir rüya gördüm ..Sana onu yazmak istiyorum..astrolojide bu gece VENÜSLE JÜPİTER BİRBİRLERİNDEN TEĞET GEÇMİŞ.. hayalimde ,sabaha karşı Beyoğlu'nda sokakta yürüyordum ve karanlık bir vitrin gördüm..vitrinde beyaz suratlı makyajlı bildiğimiz MASKE VARDI..ve ben maskeyle konuşuyordum..onu tanıdığımı maskesi ardında hava olduğunu söyledim.o beni dinliyordu.sonra hayır aslında maskenin ardında ATEŞ VAR dedim..yürüdüm..arkama baktığımda maskenin vitrinde yer değiştirip, muzip şekilde beni vitrin köşesinde izlediğini gördüm :)MASKE ye SELAM!!!
ve bir dahaki masalımın yıllardır tedrisat edildiğim yerin-HELİOPOLİS ,RA NIN GÖZÜ DERSLİĞİ masalı olmasını diliyorum Sevdiğim..inşallah nasip olursa, defalarca iptal edilen Mısır Gezime, astrologlara göre en acaip tehlikeli bir zamanda-çok özel bir yıldız konumunda 1. Ayın son haftasından 2. Ayın ilk haftasına dek 10 gün gideceğim.. umuyor ve diliyorum ki, benimle gelir ve beni korursun.. kalbimi hiç bozmuyor ve şüpheye düşmemeye çalışıyorum.. elimde ,mısır hayalimde; “o müzede bana verilen deniz kabuğu ve üzerindeki turuku ali mührü olacak”…döndüğümde çok başka biri olacağıma nedense inanıyorum.. korkmuyor ve artık kabul ediyorum.. lütfen benle gel..lütfen benle gel..lütfen benle ol..
nur cihan
24 aralık 2017