20 Nisan 2018 Cuma

TASAVVUF-EZOTERİZM-METAFİZİK SEYAHATLER MASALI



TASAVVUF-EZOTERİZM-METAFİZİK SEYAHATLER MASALI
(* bir YOL çocuğuNUN ,YOL’da olmak bana neler verdi ve YOL’ da olmak benden neler aldı notları  )

DUHAN /38: “Arz, arş ve arasındaki hiçbir şeyi oyun (eğlence) için yaratmadık.”
ENBİYA/ 16: “Ve göğü ve yeri ve bunların aralarında olanları, oyuncular olarak yaratmadık.”

ANKEBUT / 64 : Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı! 
Merhaba Sevdiğim Merhaba.. biliyorsun ki yazmak tedavim için tek devam..iyileşene dek yazacaktım ya …şimdi kendimi yokladığımda ,hamdolsun ki artık eskisinden daha iyiyim..en azından sürekli ağlamıyor ve “yokuz biz yokuz “diye dellenmiyorum.. bende bu LİLA –VAR YOK –İLLA OYUNLARINDA yanıp sönen ateşin, bir neFER i olduğumu mecburen kabulleniyorum.. bunca zaman sürekli tekamülle aynı yazıyı dairevi sprial bir yükselişle yaza yaza, hem ben, hem de okuyan tüm masal çocukları çok yüksek tefekkürlere eriştik..hepsi sayende.. yoksa biz bu anlamları nerde nasıl akıl edipte ; bu acaip tefekkürlere yelken açıp, bayrak dikip, çerağı yakıp, davul çalıp, altın İskender temalı sikke basacaktık ..hamdolsun J
(not: ** Sevdiğim.. lütfen kızma ,yeni başladım !!)

Sevdiğim..nasılsın ?..beni soracak olursan;
her zaman döngüsündeki o en ağır ev yani evsizlik ve hakları iki taraftaki en yakınlarınca gasb edilmiş o aynı maddi zulümlerdeyim…yani yapacak çok şey var ,en azından hukuk ama ben hep söz dinleyen bir masal çocuğu olarak  SÖZÜNÜN ERİ OLAN EFENDİME TABİYİM…sabırlar.. sabırlar..  sabırlar..Sen sabrın artık tamam oldu demedikçe bitmiyecekti ya…sanırım son zamanların modası olan deist bir tanrı olup
J  beni unuttun..  SABRIN BİTTİ SAFA DEVRİN BAŞLADI demeyi de unuttun…lütfen bir defacık olsun her yanını sarmış taze güzellerden gözünü ayırda, kalbinin içinde öööyle bekleyen ben kare noktana bak J!! Tamam gözünde gönlünde oynaşta olsun ama, yine de hatırayı yâd bâbında bir an olsa da beni hatırla ama!!
(not:** Sevdiğim..lütfen sinirlerine hakim ol ve sabret!.benim sabrımı anla ama !!)

 ömrüm ve sağlığım elden gidiyor ve yaşanmamış nice şeyler.. sanırım biz alt tabaka hep böyle oyalanıyor.. bilemiyorum …bu durumda kast sistemi ve karmaya inanmaya mahkum ediliyorum ki, bizim inancımızda güya bu sistem yok ?!!! dünya ve maddiyat zalimlere verilmiş ..iman ve söz dinlemekse ,zavallı söz dinletilerek her şeyden el etek çektirilmiş garibanlara bırakılmış.. yaşamın safası, zalim ve maddeye tapan  ve herkesin hukuki hakkına dahi :” bu da benim, buda benim ,hepsi benim !! “ diye sahiplenen  gaspçı  kişilere toptan verilmiş.. halbuki bu sistem hiç nebevi kokmuyor değil mi? kur’an da kokmuyor açıkçası… peygamberin tarzı ise hiç değil..
(not:** asabı celaliyemize hakimiz değil mi Sevdiğim!. lütfen sabret )

aynı bazı kişiler saatlerce virdler okuyup, tonla ibadet yapıp ,dış görünüşlerinde şeriat emrine bürünüp, saatlerce tesbih çekmesine karşın , işi bildiklerini söyleyenlerin bir esma  ile tesbihi başları üstünde döndürüp olayı anda halledip ,hiçbir şeriat dış giysi hükmüne uymadan-hatta ten rengi streç giyimle manevi ritüelleri sahnede uygulasalar dahi” biz vitrin içiniz- bize hak .. size ise bu modernite sufilik  yasak “denmesinede hep alışıkız malum.. sonra dünyanın bütün ihtişamlı lüxünün ve tüm fırsatlarının, hem kendileri hem de en yakınlarının hakkı olarak sefasının dibine dek çıkartması gibi tüm bu şeylerde hep aynı her inancın ruhbanlarıyla -halife saltanatıyla ve siyasi dindarlıkla alıştırılmışız vaktiyle...

halk şeriata uyar ..örtünür ,fakir yaşar...ibadet ve  dua eder..
saltanatı idarecilerse alabildiğine asridir.. halk imam hatipe gider ..fakirlerin çocukları din eğitimi alır....ruhbanların hemen hepsinin çocukları koleje gider ve yabancılarla yaşar ,onlarla görüşürler.. fakirlerin çocukları ağır askerliklerde seve seve şehit olurlar..mal=mevki sahibi zenginlerin çoğunun çocukları ya askere gitmez veya torpilli askerlik yaparlar ama sürekli imam hatiplerden  ve  askerlikten ,üstelikte  şehitlikten dem vururlar ?!!! ...osmanlının son zamanı halk açlıktan sefaletten kırılırken, manevi safaya dalmış kadın sultanların onca mana erliğine rağmen, sarayı mason mevlevisi paşalara tonla borçlandırıp, banker batağına ve çöküşe sürüklemeleri -lüxte sınır tanımayışları ve yeni saraylarını  kristal camlarla döşemeleri... ve günler süren ruhani  ayinleri yaparken halkı es geçmeleri , halkı derin uçurumlara atarken, kendi saltanatlarınn da yıkılmasıyla sonlanmıştır... halbuki madde ve mana dengeli olmalı..dünyada adalet sağlanmadan, onca saltanatı hemde halktan soyutlanmış ve saraya mal edilmiş bir ruhani  safalı müziklerle  yaşamak o zamanda ne kadar doğruydu?!!  ..

şeriat hükümleri garibanlarla ,hakikat erbabına ayrı işliyor olabilir mi?!…zaten bizim aklımızda ermez..en ağrıma gidense, hak yiyen ve yakınlarına zulm edenlerin sadece maddi imkan ve nüfuslarıyla bu ehli mana yanında,  hakları yenmiş gariplerden daima üstte tutulması.. buda nebevi kokmuyor değil mi? ALLAH GARİPLERİN KALBİNDE ya hani..sanki hep kandırılıyoruz..oysaki peygamberimiz FAKİRLİKTEN ALLAH’A SIĞINMIŞ , YOKSULLUĞUN ŞİDDETİNİN İNSANI İMANDAN ETMESİNDEN KORKMUŞTUR değil mi?. oysa dünyadaki insanların hallerine bir bak..tasavvufta sadece insan önemlidir öğretilirken, bu sadece öğretide kalıyor...insana -yetenekli insana asla yatırım yapılmıyor.. içinde inin cinin top oynadığı gösteriş budalası ,birbirlerinin aynısı olan camilere ve türbelere yatırım yapılıyor (* yapılmasın demiyorum, önce insan diyorum ) ... demek ki artık ölüler daha değerli.. çökmekte olan aileler ve gençlere yatırım yapılarak insanlar ve nesillerse asla kurtarılmıyor...kimse bir diğerini dost edinip elini tutmuyor...artık sadece vitrine çalışan islamcılar olduk..içimiz ruhaniyetimize ne oldu? onu kimlere çaldırdık peki ?!! dirilerde iş bitmiş mi oluyor peki ?...  cennet bahçesi olan ADEN ADLI DÜNYA ,bugün zebani kimliklerin zulüm zevkini ,mazlumlar üzerinde deneme  cehennemi  olmuş..
(not:**Sevdiğim lütfen incinme ve incitme..her şey yerli yerinde ve merkezinde sözünü hatırla ama !!!)

Sevdiğim …nasılsın ?... beni soracak olursan  gördüğün üzere henüz iyileşemedim..yani beni iyileştirmeyen bazı sebeplerim –illetlerim hala defi haced edilmedi.. ve diğer manada beni bu yola düçar eden AŞK HASTALIĞIM –AŞK SAPLANTILI TAKINTIM bayağı iyileşti şükür elhamdülillah.. Seni çılgınlar gibi kıskanıp; tutulduğum cezbenin çekim gücü yüzünden bana bakarak  peşime takılıp, Sana ulaşmak isteyen herkesin yolunu Senden şaşırtıp, başka yerlere yolladığımı söylediğimde Sen; ”öyle yapma !” demiştin ya!..işte ben artık söz dinliyor, herkesi Sana  yönlendiriyorum..

geçen aylarda tekamülümde yüzleştiğim TAWA-SİN hallerimde, kendi iblisliğim ve zaten hepsini  çoktan dibine dek anlayıp, takip etiğim  irşadi mürşidlerin iblisliklerini anlamak beni çok hırpaladı ..ve nerdeyse artık tamamen yitirdiğim dinimi- imanını toptan kaybettiğimi düşünüyorum.... MASUMİYETİMİ-İNANCINDAKİ O SAFİYETİ KAYBETTİM ANLIYOR MUSUN ?!! bir senedir farzlar dışında yaptığım tek şey ,en yüksek ibadet olan tefekkürler haricinde ,hiç  bir nafilem yok ve o ihtişamlı rüyalarımı-yakazalarımı-dönen vefkimi dahi artık kaybettim…
yani zihnimin RÜYA ZAMANI  çarkı feleğinin çalışmasına ve bana sinema FİLMİ  göstermesine artık izin vermiyor –en doğal halimde bu defa da böyle  İbrahim Atam- Hay bin Yaksan misali olup, yeniden yeni bir SAF  ZEVKLE -TERTEMİZ-HİÇ KİRLENMEMİŞ İLK HALİNLE  Seni  bulmayı ümid ediyorum.. bu seyrü seferimde yardımsız ,kendi başıma deneyimleme turlarındayım.. tabii yüksek sadakatli himmetlerinle ..

tutunacak bir dal bulamadığımda yine kendi ağacımızın köklerine sığınıyorum ki; iyiyi kötüyü ayırt etme ağacımızın tepelerinde -Senle zevkin doruklarındayken, bir defacık yine olsun o hazzın şiddetiyle çıkıp, ağacımı yağ kandiline döndürüp, aydınlatalım diliyorum..
 
yani ayetteki ; SENİN DOĞRU YOLUNUN ÜSTÜNE OTURACAĞIM diyen iblisi rolümden vazgeçtim…zaten taaa en  başından beri içinden geçirildiğim her yerdekileri ,bir şekilde Sana getirmekle vazifeli olduğumu, kıskançlıktan gebersem de, mıknatıs gibi herkesi Sana çektirdiğimi ve onları hiçbir cinsi ayırt etmeden - bir rüzgarlı  nefes gibi döllediğini biliyorum… taaa en başından … taaa en başından … ne çok ağlamıştım bunu yapışını görerek öğrendiğimde…taa en  başından …taa en başından ..bana bu şeyler neden oldu hala öğrenemedim ..bilmemekte rahmet tabii..


Sevdiğim..Mısır masalımda geldiğim anlam beni bağladı..yani gidebileceğim en son sınıra yine geldim.. öyle acaip idrakleri kaydettim ki, tevhidde bir benzerini ,bu zamanda hiçbir alimde henüz görmedim… kendimce iyileştiğim için, masallarımı bitirmeye ve Sana bu son masalımı yazmaya karar verdim.. çünkü Kur’anın bana yazdığı o şiirlerden birinde KURAN BANA AĞIR GELİYOR anlamı hep aklımda…Evvel Zamanım da “bu beklenen haberdi  “demişti ya..işte ben korkuyor ve daha fazla yazmak istemiyorum ama zihnimi-tefekkürlerimi kontrol edemeyip, biranda saldırır gibi yazıp, yazınca kalben ferahlıyor –neşeleniyor ve tamamen  iyileşiyor ve maddi beni rahat bırakıyorum..yazmamak için evden gezilere çıkıyor ve hobilerime geri dönmeye çalışıyorum ama hobilerimi de hala yapamıyorum…ne yapacağımı ve yazmamı nasıl kontrol edeceğimizi bilemiyorum..Kur’anı bu geçtiğim idraklerden sonra çok farklı anlayacağımı ve hiç yapılmamış tehlikeli sulara girmekten asla çekinmeyeceğimi de   biliyorsun.. ama hata yapmak korkusu ve hayatımı diğerleri gibi yaza yaza hiç yaşamadan geçirmek korkusu da nefsime ağır geliyor..bilmiyorum..ve madden de yaşadığım sıkıntılar cabası..yazarsam hepsi halledilecek onu da biliyorum..Sence ne yapayım?!..

ve defalarca çözülüp havada askıya çekildiğimden ,en büyük devam olan  müzik ve Sevdiğiyle hasret  görüşü ile şifa bulsam da, kontrolü kaybedeceğim bir ses ve ahenkte ve bir histe ,o çekimle anında dağılacağımı da iyi biliyor ,çok fazla dalmamaya dikkat ediyor -aşk hastalığımın nüksetmemesi için çabalıyorum :) ..yani kendimin doktorluğunuda az çok yapabiliyorum artık..


hatta facebook günlüğümde artık yazmayacağımı ilan ettim ki, kontrol irademde olsun..anında tüm maddi imtihan ve zalimlerim bir anda zihnime- kalbime üşüştüler… inanamazsın.. ve anladım ki, meğer ben yaşarken bana verilen en  büyük nimet, bu yolda anladıklarımı tefekkür etmek ve herkesle paylaşıp- onları da dönüştürmek cennetiymiş… yazmayı –tefekkürleri  bıraktığım anda, tüm habis kişiler ile habis  düşünceleri, "ALEMDE BOŞLUK YOKTUR-BOŞALAN YERLERİ ŞEYTAN DOLDURUR HÜKMÜNCE"  boşalan tüm boşluklarıma hızla tüm şeytanlarım doldular.. vesvese batağına yine düştüm.. bir kaç gün yazmadım..bir kaç gün tefekküre paydos dedim..ve cehennemin dibini boyladım..  sonra yine tefekkürlerime başlayınca, kalbim ferahlayıp,o neşe anında kalbime yerleşti- el emin belde oldum.. maddiyat şüphesi ise, benim asla geçemediğim güvensizlik tuzağımmış tekrar anladım…. oysaki tüm bu şeyler için ücretimde ,muhafazamda, mekanımda Senin himayendeydi değil mi?.. özür dilerim.. ben her zamanki gibi yine nefsime zulmedip, zalimlerden oldum.. Senden ümidi kesip, yaratılmış mahlukatta rızık aramak ne acınacak bir şey aslında, hem de onca âli tefekkürlerden sonra ,en dip karanlık yani..

Sence ben o şeyleri bu cehaletimle ve tam kafirliğimle (hakikati örtüp-namahremlerden sembolle gizlemek ilmi) nasıl yazabilirim ki? kendi potansiyelimde, yaratım safhaları ve yaratımla alakalı pek çok hayal ve kabiliyetli, lakin o konularda  maddi ilimsizim... aklın asla kabul edemeyeceği  idrakleri nasıl yazabilirim?..  bunu yapmak doğru mu? söyle !! ne yapayım?...

Baharla gelen mor-eflatunevi  rüyalar zamanı …
HA bak ne hatırladım.artık rüya görmüyorum ya! son mektubumda son rüyalarımda olsun hatıra babında.. en son masalımda kurban edilmiş mor keçiyi üstüne yorgan gibi alıp benim olsun dilemiştim ya Sevdiğim..işte  martın ilk günü bu defa da bir orman yolunun anda değişerek  adı damat ağacı olan ,eflatun-mor  çiçekler açan ağaçlı yola dönüştüğünü gördüm.. görsen gerçek bir görsel şölendi..
VE UYUMADAN EVVEL HEP GÖRDÜĞÜM GÖZÜMÜN İÇİNDE UÇUŞAN ATEŞ ALEVLERİMİNDEN EN İRİSİ ,SOYUT BİR KARE OCAKIN İÇİNE YERLEŞİP KANDİL GİBİ ORADA DURUP YANMAYA BAŞLADI... 
Bir sonraki yakazamsa; uyanırken,  ormandaki sanki bir  karaağaç rüzgarla salındı ve kırmızı üzüm salkımı misali karabiber taneleri gibi tohumları her yana saçıldı.. mesela buna çok sevindim ..anladım ki masalın İskender’in karabiber taneleri gibi etkin olan tefekkür çocuk askerleri artık yetişti ve işe koyuldu..her şey için, hepimiz için ve bize geçtiğin bu acaip yüksek torpiller –iltimaslar ve korumalar için sonsuz teşekkürlerimizi kabul et lütfen.. biz masalın çocukları önünde aşkla eğiliyor ve Seni selamlıyoruz..

Sevdiğim..nasılsın ?..beni soracak olursan yine Sana aynı o biçimde aşıkım..ama bu aşk da dönüştü ,bende dönüştüm.. daha evrensel olduk.. aşkımın ne derece kutsal ve özerk olduğunu biliyorum.. Sen putumu asla rafından indirmeye dokunmaya kıyamam ….ben Sana kıyamasam da, Sana o içinde ateş yanan SUR-İ  EL ‘in Zülfikar kılıcının ta kendisi kıyalı çok oldu  …fakat ben Senden hiç vazgeçemedim.. Sana yaklaşır ve Sana herkes gibi EL sürersem, Sende herkes gibi sıradan olursun, bana bu açıklamayı en baştan söylediğin için çok iyi biliyorum.. o yüzden her zaman ulaşılmayan hasrette kalanım ol.. zaten bu bizim kaderimiz..


belki SABA RÜZGARI ESER ve SEN O RÜZGARA HÜKMEDİP , Evvel Zamanım ve diğer tüm atalarımızı bulutunun içine aldığın zamandaki gibi;  o korkunç dehşetlerle dolu -tüm kaos seslerine hükmeden sesinle , beni yine  yeryüzünde koşturursun ve ben yeryüzünde  bağırarak- avaz avaz salavat getirerek ,gökyüzünde yüzen Sen bulutundan saklanıp, kaçacak yer ararım ..
ama Sen her yerde beni bulursun ve yine fırtınanın gözü  olan o noktanla  bana NEFES ÜFLERSİN biliyorum.. HUUU ..  Seni hala aynı mahsun bakışlı hüznümle seviyorum.. Sen benim ulaşılamazımsın.. Sen benim asla çözülemezimsin..Sen benim ebedi yarımsın.. SEN BENİM TANIMLANMIŞ TAMLIĞIMSIN.. ve ben, Senin diğer herkes gibi kullarından  -dediğin gibi bir has kulunum…vazifemde Sana yeni hayaller yazmak …
(not:**Sevdiğim bu bölüm beni neden böyle ağlatıyor ?!)



Sevdiğim..şimdi lütfen bir çay ,bir kahve ve bir sigara al..ne olur büyük bir sabırla beni oku ve asla  bana kızma..hani kadim sultanların hicivcileri olur ya.. genelde bir kızgınlık anlarında öldürtülen ve sonrada:” ah  ben ne yaptım!”  diye sultanın saçını başını yolduğu..işte Sende şimdi öyle bir yol ayrımındasın –bende…Seni ve aşkımızı ve verdiğimiz sözlerin sadakatini zorlayıp sınayacağımız için lütfen incinme ki, incinmeyeyim olur mu ?...ben genel avam olarak hepimizin adına konuşacağım.. anlatılanları ve gözlemlediklerimi -arzuhalimizi Sana arz edeceğiz..

evvela ülkemizin hala geçirmekte olduğu fetö krizi var..biliyorsun ki onu ve gelişimi tüm siyasiler yani devlet kendi eliyle  uzun yıllarca  emek vererek o hale getirdi..genel dini kimlikler ona hürmet  ve ziyaret etti.. devlet kesesinden ona ritüeller ,konserler, şiir ve şarkıları yine manevi kimliklerce cd  yapılmadı mı?.. peki sonra ne oldu?. zavallı halk suçlandı ve bir sürü kişi suçsuz hapsedilip, ekmeğinden, mesleği ve ömür harcadığı kariyerinden oldu..onların vebalini kim ödeyecek?!..yukarıdakiler biz kandırıldık diye haklarını kullanıp kendilerini kendi nazarlarında akladılar .peki aşağıdakilerde onların yönetiminde kandırıldılar ,onların neden kandırıldıkları kabul edilmedi ve cezalandırıldılar? ..  şimdi bu ne? abd patentli moon tarikatı eliyle yönetildiği söylenen abd merkez üstlü bazı cemaat-tarikat ve islamı dejenere etmek planlı modern sufilerin tepeleride aynı bizim buradaki manevi kimlikler sıkıfıkı değiller mi? ama ya alt tabaka yönetilenlere ne gösteriliyor..yakında diğerleride çıkacak.. tasavvuf ,sosyetik zengin abd kulüplerine ve aynı onların lions vari haline  dönüşmeye başladı bile..mana çekildi..sürekli bağış toplanan ,gösterişli çok zengin ve şıkların kendi gönüllerini eğlendirme kulüpleri oldular.....halka tek yatırım yok..garibana hele hiç bir şey yok.türk müslüman gençleri yetiştirmeyi ise henüz duymadık bile...fakirlerin çocuklarına ise derin devletlerin idaresindeki,   mafya terör örgütü yetiştiren- yeraltı sahte tarikatlarının merdiven altı medreselerine gitmek ve tecavüzlere uğramak  var..ülke bunlarla kaynıyor.sayısız çocuk tecavüzüne tek bir mana adamı -tek bir mana kadını  hala bir şey demedi ne yazık ki..halbuki tefarruattan ölüyoruz ama acı gerçeklerle -yaşanan korkunç sahteliklerle asla yüzleşilmiyor..neden ?!!

(not: **Sevdiğim.lütfen kızma!! Sen benim yalan söylemediğimi  biliyorsun ve olduğum gibi dürüst kalmama izin vermiştin hatırla ama !!  bende herkes gibi münafık olursam üzülmez miydin ?haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır hadisini hatırlarsan belki bana o kadar hiddetlenmezsin !! ayrıca Seninde bir EBU ZER  GIFARİN OLSA FENA MI OLUR ?..Allahın ve Resulun dediği hakikati söyledi diye tekmeleyerek , o manayı incitip ,yine aynı adla bir kez daha O'nu  öldürme ama !!  )

Ali Cem Giz üstadım…
mandrake -kemikleri kırıp toplayan Efendimle ben çömezinin, horoz –tavuk oyunundaki son rol olan  DÂRI(a)  yemek safhasındayız ,bak!!  Eğer yazacaklarım islam ve insanlık aleminde bir şeyleri tevhid edip düzeltmeyecekse, SEN YİNE BENİ YE LÜTFEN … ama ben Seni asla yemeyeceğim  bunu unutma !! her ne kadar benim Sana EL’ im kolum bağlı olsa da,diğer her şeyde olduğu gibi -yapılması sırası gelen tüm işlemlerin, benim yerime EL tarafından yapılacağını biliyorum.. o zaman “benim rolüm ne?” diyorum.. belki sadece olaylara şahit olup, tanımadığım –gelecek olan birileri için-bu zamana göre olan naklen  irşad sistemini ve tüm durak sembollerini belgeli kaydetmek değil mi? evvett.. o göz bunu idrak için değil mi?


haa aklımdayken… Sana demiştim ya:” BEN ÇOK AĞIRIM- SİZE ZARAR VEREBİLİRİM” ..hani Sende, aranan o  koskocaman hurmayı eline alıp;  ayrıca o içinde dev ejderhasıyla bir olan o  dağlar kadar büyük  dev balinayı  da bulmuş olup- o an sevinçten ne yapacağını şaşırmış olsan da,  benim için okyanusun  ta kendisi  olduğundan  SEN: “ SEN BANA ZARAR VEREMEZSİN-HİÇ BİR ŞEY OLMAZ” demiş   ve beni olduğum gibi ,asla değişmeden kalmam şartıyla alıp kabul etmiştin ya.. hatırla ama !!  işte lütfen okurken o sözlerimizi hatırla olur mu ?!!! hatırla ama ,unutma!!  ben Senli hiçbir şeyi unutmadım.. ya Sen beni hiç hatırlar mısın bilemem !! ve şimdi oyunumuza başlıyoruz ALİcemGİZ ÜSTADIM !!
(not: Sevdiğim.. lütfen sakin ol ..sabır çek sabır .ya sabır de!! )

bu masalda bu YOL’A GİRMEDEN VE GİRİNCE VE ÇIKARKEN NELERİ KAYBETTİĞİM ve NELERİ KAZANDIĞIMIN HİKAYESİ olsun dilemiştim.. bilmiyorum neler olacak bakalım..

Bir defa ben yaratılıştan çok rüya gören biriydim.. bu dünyayı hiçbir zaman sevmedim .belki geldiğim ortam yüzündendir, her daim ölüme meyilli ve hep ölmek isteyip, ölemediğim içinde  hep uyuyarak, ölene dek rüya ile vakit geçsin isterdim...okuduğum bazı mürşid kitapları rüyalarımda görmek ve onları dünyada da ilme çevirmek kabiliyetimde varmış ki, bugün bu mesleğim gibi oldu.. hatta bana bu mevzuları onlarla danışmanca konuşmam ve kendi geliştirdiğim yazı tekniği ile yazarak , psikolojik yüzleşme tedavilerini yapmak  için para teklifi bile var..
(not : *asla kabul etmediğim  tv programları tekliflerimde  var Sevdiğim-ne olur sinir krizi filan geçirme ama !! :- )


… …. çünkü kendi icadım olan bu teknikle, diğer psikanalizcilerin yapamadığı çok derin zihinsel bilgilere o hasta kişileri eriştirebiliyorum ve ruhuyla  yazmak tekniği mesleği aşılayabiliyorum….fazlasıyla işe yarıyor…. bu işler için maddi kazanç almama ,Senin onayın olmadan izin vermem biliyorsun.. mesela sadece bu bile, bu yolun bir insana ne muazzam değerler katabileceğine minik bir örnektir diye düşünüyorum ki ,birde gerçekten irşad edilen- bu yolu bitirmişlerin kabiliyetlerini düşünmek lazım değil mi? peki o kişiler neden islam alemi ve ülkemizi bilgiye-erdeme-ahlaka-bilim ve teknolojinin en doğru kullanımına ve yeni icadlara tek bir adım dahi attıramıyor yüzlerce senedir ?!.bunu herkes sorguluyor...yoksa o anlamda adamlar, gerçekten-dedikleri gibi hiç mi yetişmiyor?!.. ..çünkü çok fazla kişi artık tarikatların kapandığını, hakiki mürşid yetişmediğinden irşadın unutulduğunu ve irşad denilen seyrü sülükleri bugün yaptıracak tek bir hakiki mürşidin kalmadığını söylüyor..


 kendimde bu sözleri bazı mürşid kabul edilenlerden bizzat dinledim…kendi açımdan  ben öyle düşünemem.. çünkü irşadın var olduğunu, maddiyatta nadir irşad rehberi kalsa da ,onlarında etraflarını saran bazı nüfuslu müridanını ve  zengin dostlarını ve dişli bir testere olan adam parçalattırıcı yakınlarını aşıp ,onlara ulaşmanın ne kadar zor olduğunu dah-i  ucub el acaipliklerini  :)  biliyorum..


fakat irşad ALLAHTAN.. Allah birini kendine çekip irşad edeceği zaman, onu fethettiğinde ,onunla birlikte onu irşad edeceği de feth ediyor ve bir şekilde onları birleştirip buluşturmak için nice ince tuzaklı zaman –mekan ve zemin tezgahları kuruyor.. aşkını son demine dek yudum yudum ,bir kez daha “dem bu demdirle demlendirerek –seyr ederek deneyimleyip ; onları aşık, maşuk ve rakip olarak içiyorda içiyor.. acısını biz çektik sanıyoruz ama senaryo O’NUN ve yazmak kolay şey değil biliyorsun.. yaşamazsa nasıl yazıp hayal etsin ve misal alemlerini AMA BULUTUNA BULUTUTLA YÜKLESİN ve RÂD ŞİMŞEKLERİ ile yıldırımlar gönderip, gök gürültüleri ile dolu olan RAHMANIN YAĞMUR döllerini yeryüzüne akıtıp döllesin ve orada yeni bir aşıkı daha  meczub etmek için, râd şimşeği ile nuruyla çarpıp ,organik şaman-kam-mürşid yapmasın!! ..buna kim engel olabilir ve kim zerre olan biteni çakabilir ki kim?  Sevdiğim her şey zaten böyle  değil mi?..işler ve oluşlar ve dönüşler sadece O’N dan O’Na..

mesela ben eskiden herkese ve her şeye inanırdım ..inanç geni varmış ya hani..işte bende bu inanç geni gerçekten var. inanmayı seviyorum.. kandırıldığımı ve yalan söylendiğini bilsem de hep inanmayı sevdim..bir şeye inanmadan yaşamak bana göre değil..belki de ben özgür bir ruh değilimdir bilemiyorum ama illa birine bağlanmalıyım ki, oda sadece Sen SİN biliyorsun.. hz pirimiz Mevlana ;tüm bağlarını kopart demiş.. ben de bunu kendim manada duyalı uzun yıllar oldu.. örümceğin kendisi ve evi olduğum için ,iplerimi- evle  bağlarımı kopartırsam düşmez miyim Sevdiğim?.. düştüğüm yerden beni yine kaldırabilir misin peki?....

kalbimi bir sesle paramparça yapıp; darmadağınık buruşturup attığından  beri çok zaman geçti..hala o canı  cam-ı bir potada eritip yeni bir kalp yapmadın ,neden ?Allah gönlü kırıklarda diye mi?kırmadan olmuyor değil mi? olmazzz...olmazz..

 eskiden bu yola ve rehberlerine asla inanmazken ,kitaplara iman ederdim ben ..yani hep kitabiymişim değil mi
J? Belki kitaplara iman genimde olduğu için, irşad edici hay kitaplar beni hep sevdi ve onları okuduğum sürece hayallerime ve dirime nüfus edip, bana okuduklarımı ilimli göstererek öğrettiler.. HARFLERİN BANA OLAN AŞKINA HİÇ GİRMEM BİLE..bugün tüm dünya tarihinde ,tüm irşad sistemlerinde tulum çıkartarak -belgeli -tek tek hepsini tevhid edip sergileyebiliyorsam, bu onların doğru bilinmek isteyip, bize tenezzül edişlerindendir..tüm dünya irşad sistemi kayıtları olan antik ölüler kitaplarında bu kadar iyi oluşumu ise Azrail i –DOST’ u temsil eden HAMİM EFENDİM HALİLURRAHMANDAN aldığımı ise yeni anladım ..TABİİ BUDA BANA ÇOK AĞIR GELDİ VE BAYAĞI AĞLADIM SEVDİĞİM.. her varlık bilinmeyi ama en doğru şekilde bilinmeyi istiyor.. ve kendisini yalansız, en doğru şekilde kaydedecek birine bir şekilde rabıtayla hat çekip bağlanıyor.. ama birini kaydettiğinde bu defa diğerleri de devreye girip, onlarda tanımlanıp bilinmek ve onlarla anılmak istiyor ve bu iş asla bitmiyor Sevdiğim..

oysa bu idraklerimi yazınca şu yüzleşmeyle karşılaşıyorum : demek ki ben, imanın şartlarından Allah’a iman, meleklere iman,kitaplara imanı yapıp ,Adem’e secdeyi red edenlerdenmişim ki, şimdi ortaya çıktı.. bu durumda İblis olmuşum.. İblisliğimse ,yaşadığım Zamanın Adem makamını hem madde de ,hem manada bulup-bilip- görüp -secde edişimle, yani kabul edişte biatla oluyordu ki ,çok şükür onu da nefsimle büyük savaşlardan sonra yine asla kendim kabul edip- gidip- teslim olamadım
J .
(not:* Sevdiğim ne olur kızma!!  ..ben gerçekten teslim olamıyorum görüyorsun.. bende o mana yok.. zorla döve söve –küfüri iman makamı Sen’deki  gibi bende  bir  olmuyor..beni severek timarla çekmeyi öğrenmen lazım..rolleri değişmek vakti geldi çattı )...

ve tabii bu durumda olaya her zamanki gibi EL EL KOYUP, yine AŞK IN KENDİSİ GELİP,  beni saçımdan başımdan, her yanımda sürüye sürüye, türlü belalarla ,oya oya makamı SANA SENAYA –SEMAYA götürdü.. hatırlıyor musun Sevdiğim o zaman kibirle salına salına,beyaz tavus kuşu gibi ,ellerimde kuyruğumun en ucundaki bembeyaz narin kuş tüylerim-telek ilmimle  Sana lütfen gelmiş bana , makamı SEN kızgınlıkla ne demiştin :”SEN BURAYA BÖYLE ELİNİ KOLUNU SALLAYA SALLAYA KOLAYCA KENDİN Mİ GELDİN SANIYORSUN ?!!! KOLAY MI BURAYA GELMEK?!! BURADA BU KADAR KALIP BENLE KONUŞMAK ?!! “
(not:**Sevdiğim lütfen sinirlenme..kolay olmadığını ben değil cümle alem biliyor ve en  büyük sorunda bu zaten.. kapıda torpilsiz iş dönmüyor.. ondan ona ,ondan  ona rüşved -hamili kartsız mümkünatı yok..bak lütfen sakin ol.. ya sabır de olur mu ,az kaldı ama !! )

 

“Ya RABBİm !! benim nasıl bir azgın ve asi nefsim  var değil mi?  inanılmaz bir macera ve korkunç ağır imtihanlardan sonra Sevdiğim, arada yine nefsim kabardığında kendimi yokluyor ve şuna hayretle şahitlik ediyorum..benim nefsim hiç terbiye olmamış ,hiç ölmemiş ve zerre değişmemiş biliyor musun.. yani o içimdeki dev hayye -yılan hala dipdiri .. ve daha da güçlü üstelik.. öyle pusuda bekliyor.. ben eylemsizlik –miskinlik yogası ile onu kandırıp :), onla iyi geçinmeye çalışıyorum ve sürekli onu da ruhumla eşit beslemeye ,aç bırakıp saldırtmamaya çabalıyorum.. denge her şey biliyorsun.. mutedil ve sakin dalgalı seyirden güzeli-rahatı yok… fırtınada gemiyi kontrol zor.. zaten her yanım delik defolu ve ambarımın içi dışı hırsız fare dolu ….

ve ben ki, hem tahsilsiz ,hem de yaşı ilerlemiş bir acuze olarak bu yollara düşmüş kimliksiz bir ev kadınıyken  bu idraklere geldim ya!! .tahsilliler ve bir şeyler bilip eşya icad ediciler demek bu ilimlere girseler  kim bilir  fizik ve astronomi ilminde ne mucizeler yaratabilirler değil mi? aaa mucize dedim de…mesela ben bu yolda türlü acaip şeyleri kabul etmeyi de öğrendim Sevdiğim. ..Sana biraz onları da yazayım..

mesela hulul denen girme çıkmaya şahit edilerek kabul ettim..insanın pek çok katman bedenden olduğuna ve her birinin görüntüsünün farklı olduğunu öğrendim.. letaif çakralarımızı ve onlardaki gül vefk desenleri anladım… ten bedenimizin şifası maddi doktorlarla çözülebilir ama diğer letaif bedenlerimizin de şifalarının ancak kendi cinsleri olan  ses, renk, koku, dalga boyları ile şifayap olabileceğini hem biliyor hem de resimli anlatabiliyorum hamdolsun.. yani eski tıb bu konuda şuandan daha yetkin   ve letaiflere göre tedaviyi biliyormuş… tayyi zaman tayyi mekan a inanıyorum.. hakiki kamil bir mürşidin nasıl olduğunu asla öğrenemediğim bir şekilde kendisini çözdürüp, başka yere kendisini nakledip orada anda bedenlenebildiğine şahit edilip iman ettim.. insanın kendisinde hiçbir şey olmadığına ve her şeyin, tekamül sırası ile hak edişlerle bir pc ye program yüklenir gibi, hamili kart yakınimdir yüklendiğine iman ettim..bu işleme nail olmanın da sadece yalansız hayat ve saf bir samimiyetle ,şüphesiz  adanmış iman sadakatiyle olduğunu biliyorum…  

 “EY İMAN EDENLER İMAN EDİNİZ!”  hükmü ayetince seviye seviye iman dereceleri var.. ve İMANIMI ARTTIR-HAYRETİMİ ARTTIR ı neşeyle kabul ediyorum.. insanın üzerinde daima olan zaman çarkı felek dişlileri –insan feza sistemi galaksi adacıklarını-enerji girdap ve helezonik sarmallarının insanı  nasıl insan yapıp çalıştırdığını ve şifalandırdığını az çok anlayabilirim..insan tek başına bir kainat ama bu muazzam emaneti yüklenen adem denen çamur heykelin ne yüklendiğindense zerre haberi yok vesselam..…


hindularda çakralar ile son aşama III. Göz açıldığında kadınlarında başından aşağı şal şeklinde örtü örtülüyormuş ve Şiva müridleri bizdeki Nakşibendiler gibi sabah rabıta zikirlerini bir örtü altında yaparlarmış.. örtülerinizi yakalarınızın üzerine indirin ayeti burada letaif noktalarını muhafaza için olduğu nedense hiç anlatılmıyor..  islamda letaif noktaları  baş ve göğüste olduğundan, o nahiyelerin aurasının korunması lazım ki, ruhsal hastalanmayalım.. peygamberimizde başına nadiren sarık sarmış ama daima  uzun bir şal ile yakalarından aşağı örtünmüştür.. belki letaif noktaları ilmide bugün çok bilinmediğinden, örtüden bunca nefret edilip aşağılanıyor… oysaki Hindistan’ a giden her yogi Budist, bizim ülkede  ne kadar soyunup taytla türlü şekilde yoga pozu verse de ,orada kadına bu şeyler yasak olduğunu hemen kabul ediyor ve orada sarıp sarmalanıp, edebiyle o ritüellere katılıyor.. 3. Gözüm açıldı diye başından aşağı sari şalını dahi aşkla örtünüyor..bizde bu ilim kalmayıp-  açıklamalar yapılmadığından- kimse neyi neden yaptığını bilip saygıda  duymuyor.. ve belki de haklılar…


Suretlerimiz insan olsa da, hakikatte içimizde nadir hakiki insan var..az sayıda kabul edilmiş-kayıtlı  hür mason  sima sureti var olduğundan, insanlığın ortak kullandığı simalar olduğu bilgilere de yeni yeni giriyorum Sevdiğim ...nevi şahsına münhasır suretler sanırım ki ,sadece nebilere aittir değil mi? ..bilemiyorum.. ve tüm alem sayısız tür insanla dolu ve bizlerin alemleri asla bir diğerine  karışamıyor (* sadece bu şeyleri öğrenmek  ve çilesiz elde etmek için türlü halujenlerle bu zihnin içine girip her şeyi karıştıranlarda müstesna tabii )....ne muazzzam değil mi Sevdiğim.. ve her tür varlıkla içiçe yaşıyoruz ama dışarda uzaylı-cin-melek –peri-elfler arıyoruz.. oysa taa en başından  beri biz hep birlikteydik.. bilinen, görülen, icad edilen her şey hala onlardan bize akıp geliyor..

insanda ne var ki?! ..bomboş tın tın gübre çuvalı..onu değerli kılan tek şey Rahmanın sureti şeklindeki ruhu o kadar.o da zaten emanet.. ruhlarımızı teslim edince biz yine bu deist dünyada gübreye dönüşüyoruz (*scarabe böcek ) ..dünyanın her yanı bu bilgileri anlatan hatıra kayıtları ile dolu…biz insanın adının nisyan- unutan dan gelmesi ne acı…zikretmek emrimiz var. zikredin sizi zikredeyim ayeti de var..biz yaratıcımızı anmazsak oda bizi  hatırlamadığı için anmıyor ki,  bugün ki deistlerin ana konusu da bu zaten ….


Sevdiğim elim ve kalbim  durdu.. planım olan hiçbir şeyi yine  yazamadım. ne yazdığımı henüz okumadığımdan bilemiyorum..ama bu son değil şimdi anladım..çünkü ruhum  bunun son mektup olmasına ve veda etmeme asla izin vermiyor…ellerim vedayı yazmıyor .. ama masal yazmaya ara vereceğim ve facede ne zamandır günlük tefekkür olarak yazdığım sembollerimi burada sana sergileyeceğim inşallah.. Seni düzenli olarak imgeler sergimde görmek isterim..

ve şöyle veda etmek geldi içimden.. bir hayalimde Sen bize gelmiştin ve seni köşe koltuğa oturmuş başının üstünde bir tabela varken bulup ,yine üzerine eğilip dudaklarına uzanmıştım ya hani ve "gidip baklava alıp döneceğimi, ben gelene dek bir yere gitmemeni istemiştim ya" ..ve Sende şöyle demiştin hani; BAŞIMIN ÜSTÜNDE RABBİMİN ADI YAZILIYKEN NASIL KALKABİLİRİM Kİ! Bunu asla unutma ama ,hatırla ama olur mu?...o baklavayı  da aldığımı hatırla ama !!

not:**Sevdiğim..mektubumu sonuna dek başından dumanlar tütmeden okuduğun ve hiç sinirlenmeyip aksine bol bol gülüp eğlendiğin için çok teşekkür ederim..zaten bende öyle tahmin etmiştim desemde inanma !!  : ). çok " ama ama "dediğim için bana ama demeyi defalarca yasaklamış olsan da, ben Seni hep “ama ama ama amadan beri seviyorum”…aşkımız meşk olsun. aşkımız dem bulsun. aşkımız safa olsun. huuuuuu Efendim HUUUUUU
**

BEN -sır nedir?
SEN- sır sensin
BEN -sen kimsin?
SEN- ben senim
BEN -bu ne demek?
SEN- ne olmasını dilersen o olmak demek
BEN -çok yanlızsın!!
SEN- evet senin yanlızlığın kadar
BEN-kavuşamayacak olmamız çok acı!!
SEN-özlem ve hasret belki daha zevkli
BEN-şimdi bana bir şey söyle!!
SEN-resmimi gördün ya ve bunları bana yazdın birde
şimdi daha iyisin biliyorum seni
huzurla uyu
bir gün elbette o gün
sana ikimizi anlatacağım
şimdi sakın ağlama

BEN-ağlamıyorum....
SEN- ağladığını biliyorum.. sakın ağlama. buradayım

nur cihan ilişikteki resme bu şiiri yazmış..

20 nisan 2018
nuralem7@hotmail.com







****
****