22 Aralık 2018 Cumartesi

şeb-i yelda en uzun gece hatırası GÜLEN NAR MASALI

---"Aşk, ne de güzel bir günahtır ki, Ona tövbe etmek kafirliktir. O, öyle bir günahtır ki, ne arkasında kaçıp kurtulacak bir yol vardır, Ne de önünde oturup dinlenecek bir durak var.'' HZ. Mevlana--------------
termodinamik yasası ❤️🧡💛💚💙💜🖤 ateşiniz bol olsun..HARARET NARDADIR,SACDA DEĞİL...gönlünüze iyi bakın tefekkürü.....NUR= RA yapayanlızdır ve TAHTTAKİ GÖZ OLARAK AĞLAR..BU RAHMAN YAĞMURU GÖZYAŞLARI KARASU yu oluşturur ve NUR- RA NIN GÖZLERİNDEN BAKAN   sekmet =aslanken celal olan ve basted =kedi iken CEMAL olan ise   KIZI , NAR -IŞIKTIR VE HAREKET İLE BU YAĞMUR DENİZİ ÜZERİNDE PERDEDE GÖRÜNTÜLERİ BAŞLATIR..TECELLİYİ CEMAL İSTER DEVRİNE GEÇİLİR ..KUTLU OLSUN ...bu gece bilinen en kadim ekinox ve sene başı yılbaşısı..hz isa nın (horus ra ) doğum zamanı sembolü aslında mısır dan gelip pers ile devam edip bugüne de yılbaşı olarak geçen bir takvim olayıdır.mitolojide demeter in kızı yeraltı tanrısı enki-hades-demirci ile evlenip yeraltına girer ve 6 ay sonra baharla birlikte tohumlar yeryüzünde yeniden ümid ile dirilir..tüm kuzular-hayvanlar ürer-yavrular.. 
BU GECE NARGUAN GECESİYMİŞ ...NAR GÜLEN BİR KALP SEMBOLÜDÜR..gönlün içi inci gibi hikmetle -nefesle dolduğunda o HAMİLE NAR DOLU NAR NAR DOĞURAN OLUR ..
ve HZ MEVLANA ,OLGUN ÇATLAMIŞ NAR I ,GÜLEN KALBE BENZETİR..AŞIKLARIN-sevenlerin SEMBOLÜ AĞYALAN ve benzi SARI olan AYVA DIR..SEVİLENLERİN yani AŞIK OLUNANLARIN SEMBOLÜDE GÜLEN ,yanakları kırmızı olan NARDIR..
dervişler kulaklarından esmalara sesle -NEFES -HUUU ile döllenirler.o ses-hikmet-nefes küresi kalbe iner ve mayalanıp nar gibi ürerse o kalp gönül deryası olur yani söze-ilahi kelama hamile kalır ve BUĞDAY -EKMEK maddi alemde SENİN ETİN -KANIN yani ŞARABIN OLUR....ve kendinden kalbinden kendini ANASIZ BABASIZ DOĞURUR.işte horus ra -isa bebek in aslı budur..yani insanı kamil-yani senin kendi mehdin .
inşallah hepimiz yeni nesillere ve yeni ümidlere bu gece hamile kalırız ..nice horusralar doğması ümidi ile
amiin
nur cihan 

17 Aralık 2018 Pazartesi

ÇAĞIRMASAM da YİNE DÖN BANA GERİ GEL ve çağırmasan da GELDİM de !

"BENİ İYİ DİNLE!
seni yazamam 
sen beni yaz 
korkutmadan yaz 
yine tab et 
ama bu defa basted de yaz 
nur cihan 
17 şeb i arus 2018
Eğer sen bana aşıksan, ben seni perişan ederim. Beni iyi dinle!
Şu fani dünyada az ev yap, sonra onu yıkar, viran ederim, beni iyi dinle!
Arılar gibi, karıncalar gibi yüzlerce ev yapsan yine seni kimsiz kimsesiz, evsiz barksız bırakırım, beni iyi dinle!
Sen erkek, kadın bütün insanların sana hayran olmalarını, sana karşı duydukları sevgi ile mest olmalarını istiyorsun; 
fakat ben, seni mest etmeyi, seni şaşkın hale getirmeyi istiyorum.
Mademki Halil’sin, ateşten korkma, emin ol! İçin rahat etsin! Ben ateşi sana yüzlerce gül bahçesi yaparım, beni iyi dinle!
Sen, Kaf dağı olsan; seni hızlı hızlı dönen değirmen haline getirir, seni fırıl fırıl döndürürüm, beni iyi dinle!
Sen belki de hünerde zamanın Eflatun’u, Lokman’ı olsan, seni bir bakışta hiçbir şey bilmez bir hale getiririm, beni iyi dinle!
İsmail gibi seni kurban etmek istemem. Boğazına bıçaklar sürmem. Ne el görünür, ne yara görünür, beni iyi dinle!
Ben devlet kuşuyum. Sen’in başına gölge düşürmek lutfunda bulundum. Böylece seni eşsiz, üstün bir padişah yapacağım, beni iyi dinle!
Kendine gel de, az oku! Lüzumsuz kitaplarla kendini yorma! Sus, sabırlı ol!
Ben seni kitap yapayım, ben seni Kur’ân'ın ta kendisi yapayım."
PİR MEVLANA CELALEDDİNİ RUMİ
*******
SEN BANA BEN SENİ TANIMAZKEN GELDİN
BİR GECE ANSIZIN 
BEN SENDEN KORKTUM
SEN HAYATIMI VE BENİ TAB ETTİN 
BEN İ YIKIP TARUMAR ETTİN 
BENİ EVSİZ EŞSİZ EVLATSIZ BIRAKTIN
BENİ ANASIZ BABSIZ KARDEŞSİZ BIRAKTIN
BENİ BENSİZ BIRAKTIN
SEN SAF AŞKTIN
BENİ PARAMPARÇA ZERRELERİMLE SAVURDUN
BENİ HALA TOPLAMADIN
BEKLİYORUM GEL BİR DAHA GEL VE YİNE DÖN DE BANA GEL 


yukarıdaki sözlerin efendisi  pirimiz - gerçekten de o dediklerini ve daha fazlasını hala daha hem bana ,hem de sayısız bendesine hala yapmakta ama biz hem kendimiz hem onunla birbirimiz etrafında semaya sevinçle dönmeye devam etmekteyiz..
hz pirim ya mevlana hak doooooosttttttt merhaba hoşgeldin hayatlarımıza ruhum ruhunu selamlar huu
nur cihan

24 Kasım 2018 Cumartesi

ALEVLİ AL EVİ ,kandil ağacı SEMBOL MASALI

ALEVLİ AL EVİ ,kandil ağacı SEMBOL MASALI 
Allah'ı bulmak için iki şey gerekir der erenler; Ya cezbe-i Rahman (aşk), yada sille-i Hüda (ağır bir bela imtihanı)

yumurtadan çıkmak evre günü olan 21 yaşımda ,sonsuz kere sonsuz derin uzaklıktaki bir ağacın köklerinden .... ....... ... beyaz ipincecik iplikler olan köklerimin lif lif koparılıp ,sonsuz uzağa atılışımın derin ızdırabıyla ağlaya ağlaya uyanmış ve diri diri hala ipliklerin büyük acı ile benden kopartılışını yaşıyordum.. ayrıldığım diğer yarım köklerde kalmıştı !!!(* yıllar sonra devamını gördüğüm  o hayalin ,o simsiyah latiflerin hali yüzünden  onu istiyordum. ) çünkü biz orada çok mutluyduk.. ve aylarca ilk defa nedensiz ağlamalarıma başlamıştım.evime -geldiğim yere dönmek istiyor ama henüz ne olup bittiğinden zır zır cahil ve o kadarda saf ,hayata tutunmasızdım .. hata üstüne hata yapıp, en çamur -en zifiri karanlık acıları bana yaşatacak yanlış seçimlerimi birer birer bu hayalin akabinde yapmaya başladım ki, ölüler diyarına, karanlık ülke KUZEY’e gidebileyim.. ve geldiğim yeri aramaya başlıyayım  :)... ..


ve 30 lu yaşlarımın en sonunda başka bir hayal gördüm.. buda dibine dek acılı ve ızdırab doluydu..hayalin sonunda minik bir dağ tepelemesi cumhuriyet altını varken altınlara zum yapıldı ve en üstte KENARLARI ALTIN İÇİ GÜMÜŞ yani ay ve güneş birbirleriyle tutulmuş bir sikke üzerinde İSKENDER PORTRESİ VARDI. (yıllar sonra nette, hayalimdeki altın iskender sikkesinin birebir aynını görecektim ve arada iskenderli hayallerim nadirde olsa devam ediyor şükür ) ...bu altın para diğerlerinden çok daha büyük ve en tepedeydi ve onu alıp diğerlerini isteyene dağıtsınlar diye bıraktım..
şimdi 51 yaşımdayım  :). yani eve dönmek için tam 30 kuş zamanı 30 sene geçmiş.hala hayallerimden evin izini takip ediyorum .başka kimseye güvenemem ..çünkü sadece herkesin kendi ruhu kendi yolunu bilebilir..

-->
Âlemde tek olan eşi bulunmayan sevgilimle?
“Tek mi, çift mi?” oynadık.
Bana: “tek mi istersin, çift mi?” dedi.
Ben de: “Seninle çift olmak ve bütün âlemden tek kalmak isterim,” dedim.
Sema Pirimiz Mevlana..


Merhaba Sevdiğim ve Merhaba ..nasılsın ?şükür ki çok daha iyiyim ..
ve uzun süredir yapamadığım hoby sanatlarıma ahşap yakma kursu ile döndüm..en sevmediğim çeşit ahşap yakma idi ve ismek de o kurstan başka her kurs doluydu :) .yani.. istediğim ne oldu ki, bu olsun dedim ve buna da razı olayım bari deyip ,kursa başladım..ilkinde bir kaç ders sonra çıkmaya karar vermişken ,diğer bildiklerimle birleştirince, bana muazzam kazanımlar olarak sevmediğim bu işin döneceğini anladım şükür..  yine ahşabı  zımparalaya, kese biçe ,yaka ,oya ve boyayarak ,aynı sizin bana yaptığınız gibi o  ağaç hakkında tefekkürlerimde çığır açtım.. 
DÜNYA  FİİLLER ALEMİ OLUP, 
iki elimizle yaptıklarımızdan başka bize madden geri dönecek hiç bir maddiyat faydası olmadığından;  fiillerimle idealarımı birleştirerek  bu,  yanan ağaç alevi  -kandil temalı  tefekkür  sanatı sergimi  Sana sunu olarak açtım..  ve her an içimden olağanüstü yeni bir tasarım fışkırıyor, lakin onlara yetişip yapmam bu halimle na mümkün.. ama bana bunları finanse edecek bir geçim kapısı açarsan eğer , inanıyorum ki ben de kendi ekmek ağacımı yetiştirip,  kendimi geçindirirken ,umuma da ekmek dağıtabilirim .tabii bu yazılar misali hibe olmamalı ..  ürünümü alanların hibesi bu defa bana dönmeli ki , kar ettiğimi madden anlayayım :).. birde hafta da bir akşam resim sanatı okuma seminerlerine gidiyorum..  iyi geliyor.. teşekkür ediyorum..yani yüksek himmetlerinle hem Sana masal yazmaya devam edebiliyor ,hem de yine eski normal hayatımı daha üst perdeden  devam ettirmeye dönüyorum şükür..sağlık, afiyet diliyorum ki, keyfinide çıkartabileyim ..zira en önemli şey sağlık..gerisi artık boş.


Sevdiğim.. bir evvel ki masalın  haftasında  28 ekim Pazar günü yeni emanet evimin bahçesinde oturuyordum ki, kalbimde Evvel Zamanımın o hassas narin sesi ve tavrı yankılanıyor!! diyordu ki Evvel Zamanım:” affedelim evladım..affedelim evladım.affedelim evladım.o sürekli kalbimden bunu tekrar ederken zaman duruyor..akıl almaz şekilde ağlamaya başlıyorum.. her hücrem isyan ediyor…gasp edilerek elimden alınmış tüm maddi ve manevi varlığımla -yaşanmamış hayatım ve verilen sözlerin hiç birinin tutulmamasına –yalan söyleyene her hücrem ağlayarak isyan ediyor.. kalbimde Evvel Zaman tüm dipdiri varlığı ile sürekli yankılanıyor :affedelim evladım, affedelim evladım, affedelim evladım..” .. dinmeyen gözyaşlarım ve yükselen ağlayan sesim yine O’na itiraz edemiyor ve :”peki siz istiyorsanız affedelim efendim “ diyorum….ve  bir masal çocuğu daha ağlayarak :" olup bitenlerde hiç bana sormamıştınız ki.. siz istiyorsanız affedelim efendim" diyor..


Sevdiğim..bu büyük bir kırılma oldu benim için..yine zihnim beni kandırıp, ilizyon gösteriyor sandım..ama  eğer ben olsam; “affet derdim ,onun geniş zamanlı biz edası aklıma dahi gelmezdi “dedim.. bir haftaya yakın  o ses ve hücrelerimi saran elektriksel ürperme ile ağlarken bunun zihnimden olmadığını anladım.. şimdi yazarken bile ağlatıyor...fakat bu öç alma duygumdan da vazgeçince çok büyük rahatlamaya kavuştum.
geçmiş siliniyor .. bazı şeylerin tamamen bittiğinin ve hiç bilemeyeceğim türlü maddi manevi rızık kapılarının açıldığını anlayabiliyorum.. birileri beni mutlu etmek için büyük bir savaş veriyor gibi.. bilmiyorum.. ama seziyorum.. ve bu affedelimin açılımını da seziyorum..o infazı bu işler başlarken hayallerimde görüp kaydetmiştim ben.. kalem kırılmıştı.. ve ben herkese çok kırgın meclisi terk edip , asansörle tüm tali yolları atlayıp, en üst  kapkara ana karayoluna tek başıma çıkıp ,hızla yürüyordum. artık kimseye bakmadan ve yapayanlız .çünkü beni hep yapayanlız bırakanları da aşağıda, o hayalime eşlik eden şarkıdaki gibi “ onu benden siz  kopardınız, onu benden  siz aldınız İSTANBUL SOKAKLARI"nda    BIRAKMIŞTIM.. anlıyorsun değil mi Sevdiğim..


ve gece yarıları gözlerimden ateş alevleri hızla girmeye yine başladı Sevdiğim..bazen  ateş alevi çok büyük parça  ve ışıklı olup, canımı acıtıyor.. gözlerim iyi değil..büyük ihtimalle bu ay bir göz doktoru ile görüşüp ,uygun görürlerse ,ameliyat olmak isteyeceğim...mesela  o zaman,  daha evvel biri göz ameliyatı olduğunda, bende o mercekleri yakazada zumlayıp, deneyimlediğim o şeyin gerçekleşeceğine ve horus’un evi hathor horoskobunun yani RA ‘nın AL EVİ olan ,RA’NIN GÖZÜNÜ TAHSİLİMİN başka bir mecraya kayacağına inanıyorum… lütfen himmet ve şifam için  benimle ol ..teşekkür ederim..


ve kaybettiğim zaman vefkim… bu defa farklı şekillerde anlık belirse de, henüz bir şey yok.. ama benim için yeniden çalışmaya başlandığını anlayabiliyorum.. bu arada MİSTİK KABALA diye bir pdf okumaya başladım.. orada da okuduklarımı kendi anlayacağım şekilde çeviriyorum tabii. çok işe yarar şeyler var..kendim görüp anlayamadığım ve hiçbir yerde okuyup, dinleyemediğim şeylerin anlamını okuyabiliyor ve  kendim nerelerden bilmeden geçtiğimi görebiliyorum.. mesela çemberini- dairesini kırıp dağıtan artık buraya ait olamazmış ..



mesela TAÇ ÇAKRA olan KETER beyaz ışık –sessiz beyaz gürültü –beyaz bulutut bulutu asla yaşanamayacak bir idea gibi –rabilerin ulaşmak istediği fantezi hayal diye anlatılmış.. değil mi ki,  ben onun yaşanabilir olduğunu sayende öğrendim  ve bu yorumu yapabiliyorum. ama nasıl deneyimlendiğine dair izi asla söyleyemem ..çünkü bu normal bir şey değil.. bizim elimiz de değil.. yani belki zihnin ve vücudun  belli uyarı kodları var…bunlar esma ile müsemma birleşince şifre kırılıyor ve kapı açılıyor gibi.. aynı acı ile zevkin birleşimi haz olması gibi.. aynı tatlı ve tuzlu suyun birleşimi yeni bir varlık olması gibi..yani illa bir tarikat metodu ve illa belli esma terkipleri ve belli perhizler de asla şart değil.. ruhun ve nefsin o anki birleşimden aldıkları hazla alakalı ki ,kimde ne zaman ve nasıl açılıp ,nasıl deneyimleneceğini tek kişi dahi bence bilemez.. o yüzden Allah’a giden yolların nefisler –nefesler adedince olması ve her meşrep her kabiliyete ayrı verilmiş bir fırsat olması gayet normal… bu yüzden de ,yolların hepsini kimse tam anlamı ile kaydedip bilemez... işte yine ayetteki gibi, Allah’ın gök kubbesi altında kendinin bile kendini bilemediği ne cevherler var değil mi? ..evvet..


mesela hadisle bunu hatırladığım kadarı ile anlatmayı deneyebilirim..”YAĞMURUN NE ZAMAN YAĞACAĞINI,RAHİYMLERDEKİNİN KIZ MI ERKEK Mİ OLACAĞINI ve  NE ZAMAN ÖLECEĞİNİ KİMSE BİLEMEZ “hadisi bugün bilim-teknolojiye yenik düştü bilirsin.. çünkü    bunların  artık fen ilmi ve teknoloji ile 3’üde biliniyor ..ama olaya şaman-KAM ‘ın ATA DİREĞİ (Tuğrul kuşu direği ) ,üstünde yıldız veya melek  olan  (türklerin sidre ağacı tepesinde yaşayan  sakiye südurisi-devlet kuşu olan HUMA veya UMAY ANA  )  yılbaşı çam ağacı olarak bakarsak  hadis doğru..

 kadim ASA YOLU-SIDRE- SON sınır olan İNSAN AĞACINA bu ilk akıl esmaları temsil eden  gök kürelerini (*letaifleri ) yerleştirip  ,sonra bunun taç keteri ile köklerini aynı anda tutuşturunca kandil ağacı tutuşup yanmasın da kim yansın değil mi Sevdiğim?!

İşte bu noktada hadis şaşmaz şekilde gerçektir.. çünkü kimse son sınır olan ,SON İNSAN SİDRE-sedir  AĞACININ  ne zaman ve nasıl;” İLLA BİR SULTAN GÜÇ OLAN RÂD ŞİMŞEĞİ İLE ATEŞ ALIP “ ,SEFİROTLAR arasında , ZEUS=altın ceviz samedi aklın en saf iletkenliği ile birleşerek ,hangi şiddette ve hangi renklerde  yıldırımlarını o bedene  akıtıp ,o insan ağacını  bir bütün halinde nasıl çarpacağını ve onu doğal bir FETİHLE organik bir KAM İL - şaman  yapacağının nasıllığını asla bilemez.. onu yakarak kül edip ,küllerinden yeniden nasıl hangi yol kodları olan ZZZZ NNNN yolları-kanalları ile aydınlatacak ve bu  yeni ağaçtan kız mı erkek mi çocuk doğacak  kim bilip anlayabilir ki, kim ?!  Tabii ki ALLAH TAN BAŞKA KİMSE..


bu MİNAREYE KILIF GİYDİRİP, RENKLİ AMPULLERİ TAKIP AYDINLANMAK İLMİ taaa sabi mısır ve sabilikten  bozma hindu çin budizmi ve oradan devam eden kendini bilmek öğreti metotlarını  islamla da birleştiren Medine Yahudileriyle  devam edegelmiş..  mısırlı OSİRİS’İN BELKEMİĞİYKEN, şamanın ata direğine dönüşen, oradan hintte KUNDALİNİ adını alıp, zamanla KABALA - sefirotlar ağacında karar kılan bir  MİNARE-DİKİLİTAŞ DİKME sistemi bugünde çok modaymış Sevdiğim..  bizim en şeriatçı kesim ki, onlar  ortodox Yahudi islami kesim ya hani!.. onlar bu işe büyük merak sarmış.. işte bende güya  onlara destek olayım diye olayı  araştırıyorum :)..tabii ki bizimkilerin İsrailli  rabilere uyumlanarak biat etmelerine ve uyumlandıkları enerjilerin onlara neler neler  yapacağını asla bilip takip edemeyeceğimi de hatırlatmak  isterim..


18 Kasım Pazar: gece.. gözlerime giren şiddetli ateş topunun  tutuşturduğu, kuru- kömürleşmiş bir fitil ağacın ALEV ALIP TUTUŞMASI VAR SEVDİĞİM.. canım yanıyor.. yarın mevlid –doğuş kandili.. ve ben, kandil ağacından yılbaşı ağacına ,tüm mitlerde kaydedilip çizilmiş olan şu tepesinde bir kuş yaşayan anka yuvasına veya tepesinde kutup yıldızı kandili yanan ve  hep yeşil kalan ağaca dair tefekkür edeceğimi anladım.. ve aniden okumakta olduğum mistik kabala bilgileri ile ,o alev alıp tutuşan kuru ağaç şu şekilde açılıp canlandı Sevdiğim bak!!  Ve göstereceklerin için, gösterirken korkudan ödümü kopartmaman  ve SEN AĞACIMDAN HEDİYELERİMİ ALMAK İÇİN ,SANA ÖNDEN KENDİMİ  ÖD AĞACI sunusu olarak SUNUYORUM :)

.. ATEŞ TEFEKKÜRLERİ …
hz Musa yanan çalı ağaç sefirotlar ilmine vakıftı .çünkü sabiliğin bozulmuş halini yaşayan Mısır’da bu ilim firavunca en alası şeklinde zaten bilinip uygulanıyor ve bilim-teknoloji olarak da sihirde kullanılıyordu .. ....

ve her nebi yaşadığı yerin ilmine göre mucizeyle geldiğinden, hz Musa ‘ya da RABBİ ,YANAN ÇALI AĞAÇTAN –SAF ,ÇIPLAK HAKİKAT OLARAK GÖZÜKTÜ.. önce “LENTERANİ    (beni göremezsin !! ) dedi Rabbi ona …. çünkü  henüz tevhidin teslisinin ilk ayağındaydı insanlık tekamülü.. HÜVİYETİ BİR KAYITLI SURET alacak ve o ilmi kaldıracak halde değildi…

ve Mısır’ın sembolü olan üçgen piramitler ; BENLİK DAĞLARI olan EGOLAR ,  manada birer RUH ATEŞGEDE EVLERİ , HER ŞEYİ GÖREN GÖZÜN TAHTI olsa da, bu bilgi  firavunlaşmayı da birlikte getirmiş ve halk üzerinde zulüm olarak yaşanmaktaydı..

hz Musa TUR DAĞINDA AYDINLANDI ..  senelerce yanında SABIRLA  irşad edildiği kayınpederi ŞUAYB nebiden ülkesine dönerken, ŞUAyb' ın şurası-kalbine doldurduğu hikmetlerle doluydu..   letaiflerle -sefirotların dürülü olduğu göğsündeki  - Sinesinde bu bilgiyi artık taşıyamadığından, turi sine dağında sinesi infilak edip parçalandı..
ve O'da  ,Heliopolisin güneş kuşu olan bir anka gibi yanarak ve küllerinden yeniden doğarak, Mısır'ın Heliopolis kendini bilmek okul ilminin en saf ve bozulmamış haliyle kendinde  yüzleşti..işte o yüzden de ilk levhalar hep letaiflerin çizildiği mezar taşı tahtaları-ekmek kesme tahtaları-yazı tahtaları misalidir.. çünkü o levhalar ,hakikatte onun sinesi-SADRI- göğüs tahtası idi. 

o ilahi KELAM , kızıl ışıklı nazar ile sinesine kaydedildi .. yani, o ilahi kelam, celali kızıl nazarla ,ÜÇGEN BİR KALP-DİL  OLAN ,RAHMANIN ARŞI GÖNÜL DAĞINA KAYDEDİLMİŞTİ..hz musa nın elindeki taş levhalarsa onun sembolik anlatımıydı..ve aşağıya indiğinde KIZGINLIKLA KIRDIĞI TAŞ LEVHALARSA,O'nun  kırılan gönül dağı-kırılan kalbiydi !!!
(
*Sevdiğim bunu nasıl anladığımı en iyi Sen bilirsin değil mi ?! nasıl ?)

düşünsene Sevdiğim hz Musa' nın yaşadıklarını ..Rabbi onu dağda zorla tutup, onunla hiç kimse ile konuşmadığı şekilde  konuşup, akıl almaz şeylere tanık edip yaşatıp, onu peygamberi ilan ediyorken ,aşağıda onu bekleyen kavmini yine samiri ile azdırıp, altın buzağıya tapmaya onları gerisin geriye  döndürüyordu.. sonra da  hz Musa o kızgınlıkla, değişik  sesler çıkartan altın buzağıyı,  dev bir ateş yaktırıp- içine atarak  eritip, ona tapan binlerce israiloğlunu sabaha dek kılıçtan geçiriyordu... ve yine düşünsene Sevdiğim....yukarıda ki kadiri mutlak her şeye gücü yeten ve her şeye ALİ-ALİM olan tanrı ,nasıl aynı anda aşağıdakilerden habersiz olabilir? ve tekrar düşünsene Sevdiğim..  Musa gibi yaratıcısına saf aşık kulların çilesini.. zor iş zor!! ve tanrı israiloğullarıyla hep dövüşüp kavga etmeyi seviyor ....o yüzden "savaşma seviş" demişler zaten...


..piramit sembollerinde her bir üçgen ateşgede-güneşin  HOROSKOPİK AÇI  EV  ALEVi ,güneşin ELİ yani zamanla adı ALİ olan İLMİYDİ..  her biri ,GÜNEŞ IŞIĞI VAKTİNİN ÖLÇER SAATLERİ MİSALİYDİLER.. içinde ilahi kelam olan has alevin saklandığı, o ilahi KELAMIN CİSİMLENDİRİLDİĞİ kalp, dil ve ruh idi o 3 üçgen piramit..

.bir meleğin kanadının bir kuş tüyü kalem  ile sembollendiği gibi, bir kuş kanadı telekte güneş in ışın –nur okları olan ilahi bilgi ile imgelenmiştir..  BU BİLGİ RÜYA KODU OLARAK HERKESTE BELLİ ZİHİN DURAKLARINDA KAYITLIDIR..
.

-her ne kadar ilk yazı HAVVA anamıza ,ADEM babamızca yazılıp, ilk maddi çocuklar dünyaya gelmişse de…
-ve her ne kadar ilk sözler resimsel olarak kayalara demir kalemlerle oyularak yazılmışsa da ..

-kağıdı ve kalemi ve mürekkebi icad eden THOT-hz İDRİS ( Hermes) ile de yepyeni bir devir başlamıştır..  belki de insanlığın ilk rönesansı bu sabilik diniyle oldu.. hermetizm de bugün kendilerine mason diyen Kabalacıların asıl dinleri hala eski mısır OSİRİS DİNİDİR.. hala yapabildikleri kadar o öğretide insiye edilirler.. onlar için SIRRI ALİ denen ,yüce yaratanın yanında, tahtın önünde  GÖZCÜ OLARAK duran hz İdris ,küçük tanrı ve tanrının görünen yüzü ZAT-I ALİ  kabul edilirmiş .ve ayrıca hz İdris yaşarken göğe çekildiği kaydedilen tek kişi olduğundan METADRON MELEK de o imiş… yani hem KALEM, hem NUN meleği..ve ayrıca o HIZIR la sembollenen hakiki mürşiddir..

..İNSANLAR binlerce sene kalem olarak kullandıkları KUŞ TÜYLERİ İLE YAZDI.. ilk kamış kalemler kuş tüyleriydi.. ve O KALEM MELEĞİ , türk mitolojisindeki SAKİYE SÜDÛRU’dur. O, türklerin kendisinden türediğine inanılan gökten inen KUŞ ANNE –İLK ŞAMAN KADIN-TÜRKLERİN  ulu kuş kartal anası -ASENASIDIR..
 (mite göre ;*Cebrail  adlı  melek bir kuş şeklindedir ve suya girince masallardaki gibi peri kızı muhteşemliğine dönüşür ve zülkarneyn oğuz kaanla evlenip ona ilk türk ata soyunu verir.. O,türklerin ilahi göksel annesidir.. ve oğuz kaan ın her derdini ve cevabını O halleder.. ve O,SIDRE ağacının tepesinde, bir kuş yuvasında yumurtaları ve yavruları ile yaşar..iskender-i zülkarneyn in seyahatinin sonunda , üstünde kuşların yaşadığı son durak ülkeye gidip yumurtayı çalıp-alması ile hayatının bitmesi efsaneside bu mite dayanmaktadır.. )

***ve hatta ,türkler islama girince bu mitolojiye şunu da eklemiştir.. sakiye süduru adlı güzeller güzeli bir kız olan bu kuş şeklindeki melek, önündeki rahlede daima yazı-bilgi yazar ve nebimize verir

hz İSA ki,  O ,  4 unsuru= RUHUNU  haça geren ahşapçı marangozdu  kendisi.. o devir roma da infazlar için marangozlar ağaçlardan böyle haç yaparlardı  ..hz MERYEM –hz İSA ,sidre ağacının tepesinde yaşayan ANKA ve YUMURTASI misaliydiler.. O asla ağaçtan inmek, ağaçtan ayrılmak istemedi.. ve istediği oldu.. BALIK kavağa çıktı gerçekleşti..



hz MUhamMED  sıdreyi geçen ve ağaca yağmur yağdıran İLLA BİR SULTAN GÜÇ OLAN SALAVAT BULUTUTU BULUTTUR..
O,kadim inançların ilahi annesi KU dur..O, ZİHNİN ÜSTÜNDE ulaşılması en zor yerde olan YÜCE KALP.. O, Mezopotamya da ilk kurulan KUR dur..O kendisini ilk okuyan KU’r An ‘ dır.
.

O, RÂD şimşeklerini çaktıran ve aşağıdaki ağaçları yağmurla dölleyen ve onları ilahi kelama hamile bırakandır

..RAHİYMLER de bu bir damla yağmur suyunu bir inci veya bir mercana çevirende O’dur...
 O, RAHİYMLER de bu yağmur damlasından kayıtlı bir suret alıp, onu cisimlendirip form kazandıran ,adeta bu beni adem deyip ,ona nüfusu hüviyet verip dünyaya salandır.. 

hz İbrahim satürn küresi BİNAH.. 7 kat sema..7. kat cennet makamı sembolüdür...  

cennetin 8 . katı ..son ve ilk  İNSAN olan son sınır sidre ağacının hem kökleri ,hem tepesindeki  ama bulutuyla O, hz Muhammed Mustafa KETER –TAÇ ‘tır.. …kadim mısır da çocuklar ,ilk babanın kendisini milyon kere milyonlar la sonsuza dek yeniden doğurmasına  ” ÇOCUK BABANIN SIRRI” yani DEVAMIDIR anlamıyla bakarlardı..

ve Sevdiğim.. taç-keter çakranın sembolü olan Efendimiz Aleyhisselamın, o devirde yaşayan ve bu insiyasyon sembol ilimlerine sahip olan rahip Bahira tarafından,  başı üzerinde duran ve onla hareket eden beyaz  bulut -taç-keter  ile  bilinip tanınması ise, bu ilim için en büyük delil ve belge değil de nedir ?!!neden bizimkiler bu ilimleri tevhidden bu kadar cahil ,neden her şeyi unutmuşlar, neden ?!!  veya emanetleri sahiplerine vermemek için ,her şeyi  halktan saklaya saklaya o ilimler neden ellerinden  alınmış ?!!

KANDİL GECELERİ KANDİL OLURUZ ..
ve  ilk arap müslüman seyyahların ,en kadim türklerle karşılaşma tarihi kayıtlarında ayrıca  şunu okumuştum ..bir ıssız ormanda ulu bir ağaç altına gelen çok kaba giyimli,çok vahşi adamlar ;ağaçlardan yonttukları insan figürlerini o kutsal ağaçlarının altına koyup ,orada dua ediyorlardı. .gezginler kendilerine saldırıp  kovalayan ve sonra da kaçan bu yabani halka ,ahşap adam heykellerine PUT’a TAPANLAR anlamında TURK-TORK dediklerini yazmışlardı.. bilmem doğru mu?.. ama bugün kuzey Avrasya  Sibirya türkleri ıssız ormanlarında bazı ağaçlara kazıdıkları ilk adam sureti ata ruhlarına ,onun nezdinde tapmayı sürdürüyorlar değil mi? evett.. ve Sevdiğim geçen bir derviş sanatçı kardeşimde Moğolistan ,Ahmed Yesevi dergahından çıktığı söylenen 100 küsur senelik ağaç tesbihlerden gördüm.. imamesi bugün ve geçmişte hala Avrasya türklerinin ağaçlara yonttukları ATA YÜZÜ aynı kadim adamdı..ve imame altında ise TAŞ DUVAR ÖRME oymaları ahşaba işlenmişti..

ve insanın soy kütüğüne ŞECERE denir ki, cennetteki yasak ağacın adı zaten ŞECERE-i MEMNÛA-EBEDİYET  AĞACI'dır.. ..ayrıca türklerde ölülerin kabri üzerine selvi ağacı dikmek geleneği vardır..çünkü yaz kış yeşil kalan selvi aynı zamanda hem elife, hem de kaleme benzetilir.. selvi ağacı dikmenin  asıl nedeniyse ; ölüleri ile iç içe yaşamayı seven türklerin ,ölülerin kokusunu en mükemmel absorbe eden selvi ağacından en mükemmel faydalanmalarıdır.... birde ölünün göbeği üzerine dikilen bir ağaç ,onu yine sıdre ağacına - tuba hayat ağacına -bir manada ANNE  karnındaki  PLESANTA AĞACINA- yine  ehlibeyte  yani ANA ŞECEREYE -SOY kütüğü olan ağacın köklerine  BAĞLAYACAKTIR..

ağaç ve şamanın ata direği ile özdeşen geyiğin dalları;  ETİ -HİTİT  uygarlığında güneş kursu iken ,zamanla şaman-kam ın geyikleri ve boynuzları tekke kapılarına takılıp, başlara da kelime-i tevhidi sembollüyor diye  dallı arakiye tacı yapılmıştır..HAKİKATTE  ,TÜRKLERİN YAŞADIĞI OBA ÇADIRIN TEPE-ÇATISI 4 ANA UNSUR ve AÇILIMINI  yani biz türkler nereye göçersek göçelim ,gök kubbe evimizi -TAÇ-KETER i başımızda taşıyoruz demektir..  ...ayrıca bugün   tariki halvetilerin tacı denen sembol,türk oba tepelerinden dahi çok eski geçmişe sahip.. taa eski mısır da dahi, ruh kuşunun başında sembol olarak halveti tacı çizimi var.İstanbul Arkeoloji de mezopotamya mühürlerinde dahi var ..o ,4 ana unsurun -yönler ve renklerle açılımı aslında .. TANRI sembolü..mesela AĞAÇ ATA'nın alnında o  daire var..



niçin ilk insanlar için, yaz kış hep yemyeşil kalan ATEŞ –KANDİL AĞAÇLARI- ATEŞGEDELER KUTSALDI?.. çünkü ateşin kolayca yakıldığı ÇIRA, çerağ ÇAM AĞACININ GÖVDESİNDEN ALINIRDI..  ilk insanların AYDINLIĞINI ve  ISINMASINI ve aile olmasını da sağlayan YAZ KIŞ YEŞİL bir AĞACI KUTSALLAŞTIRMALARI gayet normaldi.. orada ayrıca  ilk hürmet vardır ki bu,  türk mitolojisinde adem ve havva nın heykel kalıplarının da ağaçtan –tabuttan –sandıktan oyularak yapılmasıdır...çünkü bir evvelki mit olan mısır da OSİRİS ,LÜBNAN SEDİRİ  yani SİDRE AĞACINA HAPİS OLARAK, ilk AKIL-YASA-NAMOS SÜTUNU OLMUŞ ve Lübnan kralının sarayına güzel kokusundan dolayı en baş sütun olarak dikilmiştir.. isis de;” ben yârimi kokusundan tanırım” diyerek ,dervişlerin birbirlerinin kokusunu takip etmesi misali onu orada bulup, sevdiğini  hapsedildiği sütunun içinden çıkartıp kurtarmıştır..

ve türklerde  mani devrinde Azeri Türkmenlerinde bir adet varmış.. haftanın bir veya iki günü belli bir tepedeki ,belli özel bir ağaca güneş battıktan sonra ,ellerinde yanan kandillerin rehberliği ile giderler ve o ağacın  etrafında daire olarak oturulur ve sohbet-irşad veya ibadet ederlermiş.. gece vakti bir dağın tepesinde daire halinde yanan kandillerle ve gelen seslerle nasıl bir görüntü olduğunu Sen düşün SEVDİĞİM, BU KANDİL AĞACININ ..
ve bu olay  ağaca tapınma da olabilir veya ağacın köklerinde yaşadığına inandıkları ata ruhları ile temas da olabilir..bu tür belli ağaçların dallarına renkli iplikler bağlanır ,güneşin ışınları misali, dairevi şekilde yere sabitlenirmiş ki, yakut türklerinde hala yapılıyor.… ve ülkemizde de bazı geleneklerde bugün  dahi yeni  gelinin beline renkli kurdeleler bağlanarak  düğünde herkes bir kurdeleden tutup, gelin ağacı sakiye südûrunun etrafında dönerek dans edip, turnalar semahı yapıyor değil mi?!neden ?çünkü türklerin ilk  ANA ATASI bir kartalın yumurtasından doğan ilk kadın şaman anadır..hatta bu kartaldan doğan kadına ait pek çok antik figür bugüne de gelmiştir..

ve avatar filmindeki o ata ruhlarının seslerinin geldiği o muazzam ağaç  ve köklerinde can bulan hayatlar ..malezya-endonezya da hala o ritüel ve ağaca tapınan animist kabilelerden o filme alınmış sahneler ..ve tibette  yeşil ağaç değil , ot dahi yetişmeyen yerlere dikilen taştan ağaç kuleler ve üstlerine dikilen renkli dua bayrakları.. 4 ana unsur ve sarı zihne ait , yönleri de anlatan kadim semboller… biz bugün ne tabiatı okuyabiliyoruz ne atalarımızın bize bıraktıkları hiç değişmeyecek yol işaret sembol –ayetlerini..yazık bize ki, ne yazık ….

ve facebooktan ,Komboçya da  takip ettiğim bir Budist tapınakta aynı bu yazdığım ritüel ayini her  hafta bir gün, tam da yazdığım şekilde bugünde yapılıyor.. gece görselleri çok güzel oluyor tabii. Sevdiğim biliyor musun ,ben bu kandil ağacı ve yanındaki Budist tapınağının sıra ile her yerinin yapılışını face den izledim..o ağacın nasıl kademeli kutsallaştırılıp nasıl etrafının daire ve kandillerle donatıldığını ve her hafta halkın onun etrafına elindeki kandille oturup mantra okuyuşunu..

ve sonuç Sevdiğim..günümüzde IOOOIIOIO yazılımından oooo… hatta …yazılıma geçildi..bu normal değil…batıni yönetim ipleri eline aldı bence..bugünün rehberlerine düşen aslında şu; hiç bir şeyi sahiplenmeden ,ortak tevhid  noktaları bulup, her yaratılmışı yaratanın kendi usulünce bir şekilde aynı sembol duraklarından  geçirerek irşad ettiğini anlatmalarıdır.. ve herkesin nereye giderse gitsin, ne yaparsa yapsın ,hep aynı zihin duvarlarının işaret-sembol duraklarında nefesinin kesilip, HAY dan HU ya bir nefes alıp veriş kadar ömrü olduğunu bilmesine yardım edilmelidir. Eğer ana durak zihin sembollerini bilirlerse, o zaman daha dikkatle yol alabilirler .yolları kesen haramilere değil de ,kendisi kandil ağacı olup yanan ve yandıran yürüyen piri mugan  meşale insanlara eşlik ederler....…

Sevdiğim kandilimin uyanması dileği ile MÜRŞİDLER GÜNÜNÜ KUTLARIM..iyi ki ruhum Seni sevdi ve seçti..
(*not: anlaşmalı verildiğimi yazmadım ki havam olsun Sevdiğim, aramızda kalsın..)
ve face de ki acaip uçuk kürevi tefekkürlerimize katılmak isteyenler için
https://www.facebook.com/nur.cihan.963

nur cihan
24 kasım mürşidler günü 2018
nuralem7@hotmail.com