BİR BAŞKA MISIR ,SIRRI ALİ –KALEM MELEĞİ –METADRON MASALI
Allahümme salli ala seyyidina muhammed
Latife’ den Latif’ine ,RAhiym’den Rahman’a AŞKLA…
Allahümme salli ala seyyidina muhammed
Latife’ den Latif’ine ,RAhiym’den Rahman’a AŞKLA…
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.. “çocuklarınızı zamana göre yetiştirin” formatında yol aldırılan ve EBUL VAKT OLAN ZAMAN’a masal yazan bir AHİRZAMAN çocuğu olan ben ,kadim sorunlarımızı yerinde görüp anlamak için büyük meselemiz olan Mısır’a gidip geldim.. bir 10 gün de ne anladım tabi ki o tartışılır.. hatalarımı düzeltmen için, her zamanki gibi Sen Efendime raporumu yazacağım.. nasılsa yanlışlarımı işaret edip , doğruyu gösterip öğreteceksiniz inşallah ve amiin:) ..
KASAS SURESİ 56: "Sen sevdiğin insanlara dahi hidayet veremezsin, ancak, ALLAH dilediğini hidayete ulaştırır. O, hidayet bulmaya layık olanları en iyi bilir.
antik ismi KHEMU olan ve zamanımıza MASR adı ile gelen Mısır ülkesi olağanüstü cömert bir ülke..tüm dünya ülkelerindeki, kendini bilmek eğitim-öğretim
müfredatının yayıldığı ve manevi rehberlerin ilk damıtılarak yetiştirilip, sağıltım için dağıtıldığı ana merkez üssü..
Mısır anaç bir ülke…sembolü ; Kur’an da ki Yusuf suresinde yer alan firavunun rüyasındaki 7 besili inek ve 7 cılız inek anlamındaki, o hep 7 VEREN sarı inek NUN =NUT'tur..çünkü onlar yaratılan herşeyin bu dikdörtgen-kare biçimli 4 direk ayak üzerinde duran inek üzerinde taşındığına ve beslendiğine inanırdı..öyle ki, hemen tüm ülkelerin soyup soğana çevirdiği, içini dışını eme sömüre yiyip bitirdiği bu verimli döl yatağı Nil toprakları ,hala her akıl sahibine istediğini vermeye devam ediyor.. ondan alan-çalan hiç bir kimse ve ülke nedense ona tek bir şey vermiyor ,neden ?!
tabi ki, rüyalarımda ve şimdide hanelerinde bana çok şey veren MISIR’a bende verebildiğim hakikatleri, o duvardaki bir taş tuğla olarak kendim ekleyip, kaydetmek istiyorum. o duvarda ki taşımın yerini bilemesem de, bu masaldan sonra öğreneceğimi şimdi anladım ..umuyorum ki taşı gediğine koyar ve duvarda bir gedikte ben açarım …
Mısır antik tapınaklardan alınan sütunlar, diğer tüm dinlerin mabed ve tapınaklarında hala duruyor…oradan alınan ve Kur’an da dikilmesi yasak olan dikili taşlarsa, bugün her ülke için övünçtür ..camilerimize dilediğimizce dikilitaşı minare adıyla dikebilmemize de ayrı bir bahane…hala Osiris'in kayıp organı erillike-fallusa tapılıyor..oysaki onun ana çıkışı, güneş ışığının yeryüzüne muntazam yansımasının seyri -TANRI'NIN YERYÜZÜNDE İLK TAŞA TECELLİ EDİŞİ ve belki de birer GÜNEŞ SAATİ olarak-işaret taşı olarak kullanılmasıydı….
BAB-I ÂLİ...YÜKSEK KAPI
tüm esma mitolojilerinin- kadim ölüler kitaplarını ve o devrin tüm kutsal kitaplarının ilk kayıtlı şablon hali de Mısır' dır......öyle ki, ENOK-HANOK-HERMES’in oğlu TAD-SABİ ile irşad-insiyasyon konuşması; Hintteki kutsal GİTA KİTABINDA ŞİVA ve MÜRİDİ –mana oğlu olan ARJUNA arasındaki konuşmaya birebir uyar… MAYA AZTEK kutsal kitabındaki İKİZLER’in İNSİYASYONU ve TİBET BARDO ÖLÜLER KİTABI ve SÜMER MARDUK’UN ÖLÜLER NECROPOL KİTABI hepsi Mısır’ın ruhaniyetiyle beslenmiş ve oradaki esma tapınaklarında ergimiş -gezici irşad rehberleri tarafından bugüne getirilmiştir..
bugünde hemen çoğu metafizik çalışanı ve güya islam sufisi, bu konularda icazet için hala İsrail’ e kabala mürşidlerine gider veya onlar direk ülkemizdeki okullarına gelip, burada onları emri altına biatla alarak ,kendi ajanı olarak yetiştirdiklerine mürşitlik-guruluk yaparlar..
İskender’in Mısır fethi ile; THOT-İDRİSİ BİLGİLER, yunanca HERMES=ERMİŞ-DERVİŞ adıyla antik Yunan’ı ve Avrupa’yı bugüne getirmiştir..THOT un kitabındaki emir üzerine Yunana asla hikmet-aşk verilmemiş ama ona işin ilmi felsefesi verilmiştir ki, onlarda bu ilimle Roma hukukunu kurmuşlardır.. Yunan ve Roma mitolojileri, antik mısırdan aldıkları esma panteonunu dejenere etmişler ve bu dejenerasyon Roma’da ayyuka çıkınca da, artık bir daha hiçbir yerde mitoloji oluşamamıştır.. zaten SON NEBİ de GELMİŞ , MADDİ SURET PUTLARI BİLGİSİ KIRILMIŞ, BU SİSTEM KALDIRILMIŞTIR..DAHA SOYUT İDRAKLER AÇILMIŞ, YENİ ANLAYIŞ TEKAMÜLÜNE GÖRE BİLGİ GELMEYE BAŞLAMIŞTIR..
Mısır ,Kuzey Afrika sahilinde başlayıp, Güney Afrika çöllerine inen, kuru ve değişmez iklimi ile özel tarihi korunmaya ve konuma sahiptir... en eski kadim halkı AMELİKALI DEV ZENCİLER olabilir.. mitlerine göre aşağı nil ile yukarı nil krallıkları tek ülke yapan ilk büyük kralları AKREP KRAL’dır....tabi ki O,akrep burcunu simgelediği gibi ,yeraltına geçişi ve esmalardan ölüleri bekleyen SERKETi -SİN 'i (*AY) de simgeliyor.. bugüne ulaşan HRİSTİYANLAR KOPT-kiptilerse yaşayan en yerli halktır.. onları sevmeyen diğer ülke halk idareleri Kopt-Kıpti kelimesini yani Egypt’ı çingene anlamında kullansalar da, aslı öyle değil..
hz Nebimizin hanımı ve oğlu İbrahim’in annesi olan Mısır hükümdarı Mukavkıs’ın hediyesi MARİA annemizde Mısırlı hristiyan bir kopttur...o son derece güzelmiş; birde oğlu olunca, diğer hanımların kıskançlığına maruz kalmış ve başka bir mahallede ona ev tutulmuş..
burada önemli olan incelik, hz İbrahim’le Mısır irtibatıdır. çünkü hz İbrahim'de Yaratıcısını ararken ,Heliopolis TEVHİD okulu için buraya gelmiştir. firavun O'na ,köle eş olarak kızı HACER'İ ve büyük bir hayvan sürüsünü VERMİŞTİR..hz HACER, KABE'nin maddi bina olarak ilk kurucu EV SAHİBESİ MISIRLI HANIMDIR.. HZ İBRAHİM' in MISIRLI köle HACER'den olan tek çocuğu hz İSMAİL ve O'nun soyundan gelende hz MUHAMMED MUSTAFA 'dır ..Hacer ül Esved gibidir Hacer..EVİN GÖZÜNDEN BAKAR...
her nebi bir şekilde Mısır’a gitmiştir ama bizim nebimize Mısır tüm anlamı ve bereketiyle KENDİSİNİ , yarısı kopt yarısı Romalı Hristiyan KÖLE MARİA-MERYEM adlı cariye olarak, SUNMUŞTUR.. .. HİKMET-SOFİA kendiliğinden O’na akmıştır.. dolayısıyle Nebimiz,atası İbrahimle Mısır'ın kendisini onlara köle kadın -cariye eş olarak sunması kaderinde de birdir..
ve şimdi Mısır kadim kopt kilisesindeyiz …minberde bir sanatçı, muhteşem sesler çıkartarak ud çalıyor.. öyle güzel bir zaman ki ..kilisenin altında bir yer var… Filistin’den kaçan hz Meryem ve eşi Yusuf ve bebek İsa’nın konaklayıp, geri dönene dek yaşadığı yerin burası olduğu kabul ediliyormuş..
"Bir vakit Yusuf, babasına; Babacığım! Ben (rüyada) ON BİR yıldızla, güneşi ve ayı gördüm; bana secde ediyorlardı" dedi. (Yusuf Suresi-4)
Mısır anaç bir ülke…sembolü ; Kur’an da ki Yusuf suresinde yer alan firavunun rüyasındaki 7 besili inek ve 7 cılız inek anlamındaki, o hep 7 VEREN sarı inek NUN =NUT'tur..çünkü onlar yaratılan herşeyin bu dikdörtgen-kare biçimli 4 direk ayak üzerinde duran inek üzerinde taşındığına ve beslendiğine inanırdı..öyle ki, hemen tüm ülkelerin soyup soğana çevirdiği, içini dışını eme sömüre yiyip bitirdiği bu verimli döl yatağı Nil toprakları ,hala her akıl sahibine istediğini vermeye devam ediyor.. ondan alan-çalan hiç bir kimse ve ülke nedense ona tek bir şey vermiyor ,neden ?!
tabi ki, rüyalarımda ve şimdide hanelerinde bana çok şey veren MISIR’a bende verebildiğim hakikatleri, o duvardaki bir taş tuğla olarak kendim ekleyip, kaydetmek istiyorum. o duvarda ki taşımın yerini bilemesem de, bu masaldan sonra öğreneceğimi şimdi anladım ..umuyorum ki taşı gediğine koyar ve duvarda bir gedikte ben açarım …
Mısır antik tapınaklardan alınan sütunlar, diğer tüm dinlerin mabed ve tapınaklarında hala duruyor…oradan alınan ve Kur’an da dikilmesi yasak olan dikili taşlarsa, bugün her ülke için övünçtür ..camilerimize dilediğimizce dikilitaşı minare adıyla dikebilmemize de ayrı bir bahane…hala Osiris'in kayıp organı erillike-fallusa tapılıyor..oysaki onun ana çıkışı, güneş ışığının yeryüzüne muntazam yansımasının seyri -TANRI'NIN YERYÜZÜNDE İLK TAŞA TECELLİ EDİŞİ ve belki de birer GÜNEŞ SAATİ olarak-işaret taşı olarak kullanılmasıydı….
BAB-I ÂLİ...YÜKSEK KAPI
tüm esma mitolojilerinin- kadim ölüler kitaplarını ve o devrin tüm kutsal kitaplarının ilk kayıtlı şablon hali de Mısır' dır......öyle ki, ENOK-HANOK-HERMES’in oğlu TAD-SABİ ile irşad-insiyasyon konuşması; Hintteki kutsal GİTA KİTABINDA ŞİVA ve MÜRİDİ –mana oğlu olan ARJUNA arasındaki konuşmaya birebir uyar… MAYA AZTEK kutsal kitabındaki İKİZLER’in İNSİYASYONU ve TİBET BARDO ÖLÜLER KİTABI ve SÜMER MARDUK’UN ÖLÜLER NECROPOL KİTABI hepsi Mısır’ın ruhaniyetiyle beslenmiş ve oradaki esma tapınaklarında ergimiş -gezici irşad rehberleri tarafından bugüne getirilmiştir..
bugünde hemen çoğu metafizik çalışanı ve güya islam sufisi, bu konularda icazet için hala İsrail’ e kabala mürşidlerine gider veya onlar direk ülkemizdeki okullarına gelip, burada onları emri altına biatla alarak ,kendi ajanı olarak yetiştirdiklerine mürşitlik-guruluk yaparlar..
İskender’in Mısır fethi ile; THOT-İDRİSİ BİLGİLER, yunanca HERMES=ERMİŞ-DERVİŞ adıyla antik Yunan’ı ve Avrupa’yı bugüne getirmiştir..THOT un kitabındaki emir üzerine Yunana asla hikmet-aşk verilmemiş ama ona işin ilmi felsefesi verilmiştir ki, onlarda bu ilimle Roma hukukunu kurmuşlardır.. Yunan ve Roma mitolojileri, antik mısırdan aldıkları esma panteonunu dejenere etmişler ve bu dejenerasyon Roma’da ayyuka çıkınca da, artık bir daha hiçbir yerde mitoloji oluşamamıştır.. zaten SON NEBİ de GELMİŞ , MADDİ SURET PUTLARI BİLGİSİ KIRILMIŞ, BU SİSTEM KALDIRILMIŞTIR..DAHA SOYUT İDRAKLER AÇILMIŞ, YENİ ANLAYIŞ TEKAMÜLÜNE GÖRE BİLGİ GELMEYE BAŞLAMIŞTIR..
Mısır ,Kuzey Afrika sahilinde başlayıp, Güney Afrika çöllerine inen, kuru ve değişmez iklimi ile özel tarihi korunmaya ve konuma sahiptir... en eski kadim halkı AMELİKALI DEV ZENCİLER olabilir.. mitlerine göre aşağı nil ile yukarı nil krallıkları tek ülke yapan ilk büyük kralları AKREP KRAL’dır....tabi ki O,akrep burcunu simgelediği gibi ,yeraltına geçişi ve esmalardan ölüleri bekleyen SERKETi -SİN 'i (*AY) de simgeliyor.. bugüne ulaşan HRİSTİYANLAR KOPT-kiptilerse yaşayan en yerli halktır.. onları sevmeyen diğer ülke halk idareleri Kopt-Kıpti kelimesini yani Egypt’ı çingene anlamında kullansalar da, aslı öyle değil..
hz Nebimizin hanımı ve oğlu İbrahim’in annesi olan Mısır hükümdarı Mukavkıs’ın hediyesi MARİA annemizde Mısırlı hristiyan bir kopttur...o son derece güzelmiş; birde oğlu olunca, diğer hanımların kıskançlığına maruz kalmış ve başka bir mahallede ona ev tutulmuş..
burada önemli olan incelik, hz İbrahim’le Mısır irtibatıdır. çünkü hz İbrahim'de Yaratıcısını ararken ,Heliopolis TEVHİD okulu için buraya gelmiştir. firavun O'na ,köle eş olarak kızı HACER'İ ve büyük bir hayvan sürüsünü VERMİŞTİR..hz HACER, KABE'nin maddi bina olarak ilk kurucu EV SAHİBESİ MISIRLI HANIMDIR.. HZ İBRAHİM' in MISIRLI köle HACER'den olan tek çocuğu hz İSMAİL ve O'nun soyundan gelende hz MUHAMMED MUSTAFA 'dır ..Hacer ül Esved gibidir Hacer..EVİN GÖZÜNDEN BAKAR...
her nebi bir şekilde Mısır’a gitmiştir ama bizim nebimize Mısır tüm anlamı ve bereketiyle KENDİSİNİ , yarısı kopt yarısı Romalı Hristiyan KÖLE MARİA-MERYEM adlı cariye olarak, SUNMUŞTUR.. .. HİKMET-SOFİA kendiliğinden O’na akmıştır.. dolayısıyle Nebimiz,atası İbrahimle Mısır'ın kendisini onlara köle kadın -cariye eş olarak sunması kaderinde de birdir..
ve şimdi Mısır kadim kopt kilisesindeyiz …minberde bir sanatçı, muhteşem sesler çıkartarak ud çalıyor.. öyle güzel bir zaman ki ..kilisenin altında bir yer var… Filistin’den kaçan hz Meryem ve eşi Yusuf ve bebek İsa’nın konaklayıp, geri dönene dek yaşadığı yerin burası olduğu kabul ediliyormuş..
"Bir vakit Yusuf, babasına; Babacığım! Ben (rüyada) ON BİR yıldızla, güneşi ve ayı gördüm; bana secde ediyorlardı" dedi. (Yusuf Suresi-4)
Allah, Kur’an-ı Kerim’de hikayelerin en güzeli olarak Yusuf Suresini söyler...sure Mısır’da geçer..tasavvufta Yusuf suresi hikayesi tüm metafizik sufilerin yolculuğuna remiz kabul edilir ki ,öyledir.. Önce bir rüya ile her şey başlar ve rüyanı babana bile anlatma sırrını çiğneyen Yusuf ‘un, rüyasını babasına anlatması sonucu ;11 kardeşi tarafından KU-YU’ya atılması ile Mısır’a sultan olmak hikayesi bugüne dek gelir .... devam ederek gider..
bilindiği gibi tasavvufçular için yolun sonunda Mısır’a sultan olmak çok önemlidir.. fakat ben henüz Mısır’a sultan olmuş kimseyle tanışmadım.. acaba başka bir anlamımı var ?! .. belki de MASR KELİMESİNİN ASLI; NİL NEHRİNİN YUKARIDAN BAKINCA İNSANIN KUYU SUYU OLAN OMURU ve BEYNİNDEN kuzeye OKYANUSA DÖKÜLÜŞÜ-LOTUS ÇİÇEK AÇIŞIDIR.. ve bu resme sözlük manası cuk oturan kelime de MAŞARA’DIR..
maşara : Eğik bir yerdeki tarlanın iyi sulanması için ana arktan çapanın ucuyle açılan küçük su yolları.
neyse ..bu benim masalım ..başıma neler geldiğini çözüp anlayabilmek içinde, eski Mısır rüyalarımı yeniden okuyup-hatırladım Sevdiğim.. bu konuda ki en eski hayalim olan bir mağara içinde akan Aşağı Nil’den, mağaranın doğu ağzı olan Yukarı Nil’e doğru sal lahitlerle yapılan, Sümerli ve Mısırlıların ölmeden evvel ölmek ritüellerini izlememle her şey başladı biliyorsun.. Sümerli güzeller güzeli ECE ,tribünlerde Kızılderili şaman kıyafetleri ile oturan babaannemi sevinçle selamlayarak anında beyaz kefene büründü ve onun üstünü de saran deri parçalarını da,onlara dolanan deri halatlarla tüm bedenini mumya gibi sarıp, aynı deri halatlar onu antik ağaç salına diğerleri gibi hızla bağladı ve su üstünde Yukarı Nil’ den ışığa açılan kapıya- ölmeden evvel ölme seremonisine katıldı ..ki ,önden gidenlerse eski dev Mısır sandukaları idi.. ve ben; yanımda oturan Babaannem ve Haybabam’a sanki bilmiyorlarmış casına büyük bir utançla diyorum ki, “Mısırlılarda eski Sümerliler gibi ölmeden evvel ölme töreni yapıyorlardı”.. koskoca mağarada ve suyun iki yanı merdiven tribünle dolu olmasına rağmen bu sahneyi gören üçümüzden başka kimse nedense yoktu.. Evvel Zamanım bu hayalim için beni tebrik etmiş, rüyalarımda geçmiş atalarımda ne kadar geriye gidebilirsem o kadar değerli olduğunu anlatmıştı..
Tevratta yazdığına göre ,Kadim Mısır’da en kutsal şehir ON yani HELİOPOLİS’miş (İskenderiye).. ve Tevratta hz Yusuf’un mısıra sultan olması; firavunun kendi eş hakları ile onu donatıp, soylulara ait keten elbiseler giydirip ,kendi mührünü verişi ve hz Yusuf ‘a mısırlı bir ad koyup , O’nu ON
(Heliopolis) kutsal şehrinin baş kahinin kızı, baş rahibe kahine ile evlendirişi ayetleri de var..
ve Hermetik Metinlerde 10-ON anlamı için;” ruhları büyütenin kökeni ve orada hayat ve ışık birleşmiştir der …tüm kadim heykel ve kabartama tanrısal erklerin elinde bir I ve O sembolü vardır.. IO ,birliğin sayısı ,Can’ın doğuşundan gelir.ON, BİRLİĞE SAHİPTİR “der...ayrıca ezoterik MU kayıtlarına göre YARATICININ ASLA AĞZA ALINAMAYACAK GİZLİ ADI ON'DUR (* 10=ON yazılması ve söylenmesi yasak olduğundan ona LAHUN denirdi ve ikiye ayrılıp iki 5 denirdi..daire ON idi ama daireyi ikiye bölmek iki beş oluyordu)..zira ilk 10 sayı yaratım safhalarını ve birliği anlatır.. . yani, o devirde Tevhidin -yazılımların adı aynı bugünki gibi ON = IO idi..bugünde tüm yazılımların aşikar kodları OIOIOI dir..ve bu masal çocuğu Sevdiğini sağ yanına ve sol yanına alıp bir resim çektirirse ne olur bakalım mı?.. bak yazıyorum.. pardon çektim : IOI :)insanın bir, yüz bir=101 sureti olması lazım değil mi ?
Sevdiğim tüm bu 10-ON antik açıklamalarını başka bir rüyamdan iz sürmek için yazdım..bir zaman sürekli, adını da rüyamda öğrendiğim Heliopolis RA’NIN GÖZÜ okulundaki dersleri görüyordum.. ve mavi mürekkepli kalemle yazdığım –çizdiğim hayret verici notlarımı da.. sonra netten araştırdım ki, hz İbrahim’ le bağı ne?. bir kaç nadir yazıda hz İbrahim’in de Heliopolis’ teki tapınak insiyasyon okullarında tahsil gördüğünü okudum.. bilemiyorum ama O’nun geçtiği yerlerden geçip kaydettiğimi düşündüğümü bil istiyorum.. bunu neden yaptığımızı vakti gelince öğreneceğimi ve kimsenin hiçbir şekilde bana yardım edip bir şeyler öğretemeyeceğini öğreneli ise çok zaman geçti..ancak yazarsam öğrenebileceğim..
ve Hermetik Metinlerde 10-ON anlamı için;” ruhları büyütenin kökeni ve orada hayat ve ışık birleşmiştir der …tüm kadim heykel ve kabartama tanrısal erklerin elinde bir I ve O sembolü vardır.. IO ,birliğin sayısı ,Can’ın doğuşundan gelir.ON, BİRLİĞE SAHİPTİR “der...ayrıca ezoterik MU kayıtlarına göre YARATICININ ASLA AĞZA ALINAMAYACAK GİZLİ ADI ON'DUR (* 10=ON yazılması ve söylenmesi yasak olduğundan ona LAHUN denirdi ve ikiye ayrılıp iki 5 denirdi..daire ON idi ama daireyi ikiye bölmek iki beş oluyordu)..zira ilk 10 sayı yaratım safhalarını ve birliği anlatır.. . yani, o devirde Tevhidin -yazılımların adı aynı bugünki gibi ON = IO idi..bugünde tüm yazılımların aşikar kodları OIOIOI dir..ve bu masal çocuğu Sevdiğini sağ yanına ve sol yanına alıp bir resim çektirirse ne olur bakalım mı?.. bak yazıyorum.. pardon çektim : IOI :)insanın bir, yüz bir=101 sureti olması lazım değil mi ?
Sevdiğim tüm bu 10-ON antik açıklamalarını başka bir rüyamdan iz sürmek için yazdım..bir zaman sürekli, adını da rüyamda öğrendiğim Heliopolis RA’NIN GÖZÜ okulundaki dersleri görüyordum.. ve mavi mürekkepli kalemle yazdığım –çizdiğim hayret verici notlarımı da.. sonra netten araştırdım ki, hz İbrahim’ le bağı ne?. bir kaç nadir yazıda hz İbrahim’in de Heliopolis’ teki tapınak insiyasyon okullarında tahsil gördüğünü okudum.. bilemiyorum ama O’nun geçtiği yerlerden geçip kaydettiğimi düşündüğümü bil istiyorum.. bunu neden yaptığımızı vakti gelince öğreneceğimi ve kimsenin hiçbir şekilde bana yardım edip bir şeyler öğretemeyeceğini öğreneli ise çok zaman geçti..ancak yazarsam öğrenebileceğim..
Sevdiğim..Mısır’a da diğerlerine giderken ki gibi çok korktuğumu yazmıştım ya.işte bir mucize oldu ve sanki hafızam alındı.. ne korku ,ne bir heyecan…hiç bir şey hissetmedim. Bildiklerimi bile unutup,hatırlayamadım. yoğunlaşarak hiçbir şeye bakamadım.. turlar hiç bana göre değil.. her şey çok hızlı ve anlaşmalı yerlerde geçirilen lüzumsuz alışveriş saatlerinden kazanılacak extra para bazlı.. lisan bilmemenin hazin sorunu..
Eski Mısırlılar piramite “IKHET
=YÜCE IŞIK derlermiş..
ve Mısır’daki ilk günümüzde büyük KEFren-büyük KAFir piramitine girince binler senedir herkesin kendini anlamak için paraladığı sırrı kendimce deneyimleyip çözdüm
(* burada KAF her anlama gelebilir dikkat edin..KÂFİR olurken KÂF DAĞI –piramit ve ANKÂ da olur..yani 30 KUŞ-simurg- tekamülün zirvesi İnsanı Kamil=RAHMAN’IN SURETİ =geometride üçgen yani Jüpiter..) **
kâf ile nun =KÜN =OL EMRİ İRADESİ
UÇAN GÖZÜ TERS ÇEVİRİNCE, KANATLARI ARASINDAKİ GÖZ KEF HARFİ GİBİ OLUYOR ne ilginç değil mi Sevdiğim..
ve Mısır’daki ilk günümüzde büyük KEFren-büyük KAFir piramitine girince binler senedir herkesin kendini anlamak için paraladığı sırrı kendimce deneyimleyip çözdüm
(* burada KAF her anlama gelebilir dikkat edin..KÂFİR olurken KÂF DAĞI –piramit ve ANKÂ da olur..yani 30 KUŞ-simurg- tekamülün zirvesi İnsanı Kamil=RAHMAN’IN SURETİ =geometride üçgen yani Jüpiter..) **
kâf ile nun =KÜN =OL EMRİ İRADESİ
UÇAN GÖZÜ TERS ÇEVİRİNCE, KANATLARI ARASINDAKİ GÖZ KEF HARFİ GİBİ OLUYOR ne ilginç değil mi Sevdiğim..
AMA kendi hiyeroglif- resim okumam da, geçen seneki o temmuz olayları evvelinde TAHTTAKİ UÇAN GÖZÜ, KEF OLARAK ALGILADIM nedense.. bunun hakkında henüz düşünmedim… sadece bir his. .biliyorsun ki bende gizli kütüphaneye gece karanlıkta girdiğimde, tahttaki uçan göz bana kızıl gözüyle bakmıştı..sonra piramitin üstüne İskender resmi yansımış ve sfenksin 4 kafasından biri yanmıştı ve sfenksin kafasında 4 kokpitten birine oturmam için emir almıştım..sfenksin arka plakasında arapça AHMED yazıyordu..akabinde ülkemde 15 temmuz olayları olmuştu hatırla..
.. bunun içinde "çok şükret" dersin diye, bol bol şükrettim Sevdiğim :).. bu masalı okuyan çok kişi, onları aradıkları sırlara kolayca götüreceğime ve Sen mürşidimin doğru kişi olduğuna inandığından bana tahammül edip okuyor biliyorsun? bunu benim değil de, onların anlayıp bilmesi ve o yüzden senelerce bunca karışık safsatalarıma tahammül etmeleri ,aslında aranan şey SENİN ne acaip bir şey olduğuna delil değil mi?.. gönül isterdi ki, bu anlamları sadece iyiler bilip kullansın..ne
yazık ki ,kötüler bizlerden çook
daha bilgili ve araştırmacı..çünkü öğrendiklerini anında fiile döküp maddeleştiriyorlar.. onlar, dünyanın beyt ül mamur-sürekli yeniden tamir edilen ev formatına çalışan Hiram ustanın cinleri –inşaat ameleleri olduğundan, tüm idarede onların elinde.. Süleyman’ın mührü belki de bir süre, hikayede olduğu gibi yine onların eline geçti.. bilemiyorum..
TA HA SURESİ :
9 - (Habîbim!) Musa'nın (başından geçen hayat) hikayesi sana geldi mi?
10 - Hani o bir ateş görmüştü de, ailesine: "Yerinizde durun, benim gözüme bir ateş ilişti, belki size bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösterici bulurum" demişti.
11 - Ateşe vardığı zaman şöyle çağrıldı: "Ey Musa!
12 - "Ben şüphesiz senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar, çünkü sen kutsal bir vadi olan Tuvâ'dasın."
**
Tevratta Rabbi,hz Musa'nın :"bana kimse inanmaz,onlara bu yazılı levhalar için ne diyeyim ?" dediğinde ONLARA" BU KİTAP, BEN OLAN BEN 'DEN GELDİ DE "der.. *** Tevrat Ova.1: 3 "Kaya*fa* kovuklarında yaşayan,Evini yükseklerde kuran sen!Yüreğindeki gurur seni aldattı.İçinden, 'Beni kim yere indirebilir?' diyorsun... D Not 3 "Kaya": İbranice "Sela". "Kaya" anlamına gelen Sela, Edom'un başkentinin adıydı.
ben ben taşı-ene-ben benim taşı = PİRAMİT=AL EVİ- ATEŞ BİLGİSİ EVİ- ATEŞ GEDE..
Tanrı'nın ilk TAŞ'A veya piramit şeklindeki DAĞ'A TECELLİ ETTİĞİ KABUL EDİLİR.. metafizik olarak bu ses ile KULAKTAN KALBE TECELLİ EDEN TANRI' nın KALBİ, ŞUUR sahibi yapıp O'na kut vererek RUHLANDIRMASIDIR.. bu kişi artık sıradan bir idrak değildir.. O , HAS BİR ALEVİ-İLAHİ ATEŞ EVİDİR..böylece piramit dağın -sin gönül dağının içinde, ilk ışık-nur merdiveni yolu açılmıştır.. O, ALLAHU EKBER DAĞI 'dır :)
piramit dağının tepesinde yuvası olan BENNU -ANKA ATEŞ KUŞUDUR..O, SON AĞAÇ -SİDRE - SİNE DAĞINAda CELALİ HAK TECELLİ EDERSE ,EGO BENLİK DAĞI PİRAMİTi , enaniyet-ego -NEFS 'te parçalanır ,infilak eder .. yanardağ olarak patlar...ve GÖNÜL DAĞINA HAPSOLAN BENNU KUŞU -ANKA OLARAK kanatlanıp, illa bir sultan güçle ALİ-YÜCELERE UÇUP GİDER.
TA HA SURESİ :
9 - (Habîbim!) Musa'nın (başından geçen hayat) hikayesi sana geldi mi?
10 - Hani o bir ateş görmüştü de, ailesine: "Yerinizde durun, benim gözüme bir ateş ilişti, belki size bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yol gösterici bulurum" demişti.
11 - Ateşe vardığı zaman şöyle çağrıldı: "Ey Musa!
12 - "Ben şüphesiz senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar, çünkü sen kutsal bir vadi olan Tuvâ'dasın."
**
Tevratta Rabbi,hz Musa'nın :"bana kimse inanmaz,onlara bu yazılı levhalar için ne diyeyim ?" dediğinde ONLARA" BU KİTAP, BEN OLAN BEN 'DEN GELDİ DE "der.. *** Tevrat Ova.1: 3 "Kaya*fa* kovuklarında yaşayan,Evini yükseklerde kuran sen!Yüreğindeki gurur seni aldattı.İçinden, 'Beni kim yere indirebilir?' diyorsun... D Not 3 "Kaya": İbranice "Sela". "Kaya" anlamına gelen Sela, Edom'un başkentinin adıydı.
ben ben taşı-ene-ben benim taşı = PİRAMİT=AL EVİ- ATEŞ BİLGİSİ EVİ- ATEŞ GEDE..
Tanrı'nın ilk TAŞ'A veya piramit şeklindeki DAĞ'A TECELLİ ETTİĞİ KABUL EDİLİR.. metafizik olarak bu ses ile KULAKTAN KALBE TECELLİ EDEN TANRI' nın KALBİ, ŞUUR sahibi yapıp O'na kut vererek RUHLANDIRMASIDIR.. bu kişi artık sıradan bir idrak değildir.. O , HAS BİR ALEVİ-İLAHİ ATEŞ EVİDİR..böylece piramit dağın -sin gönül dağının içinde, ilk ışık-nur merdiveni yolu açılmıştır.. O, ALLAHU EKBER DAĞI 'dır :)
piramit dağının tepesinde yuvası olan BENNU -ANKA ATEŞ KUŞUDUR..O, SON AĞAÇ -SİDRE - SİNE DAĞINAda CELALİ HAK TECELLİ EDERSE ,EGO BENLİK DAĞI PİRAMİTi , enaniyet-ego -NEFS 'te parçalanır ,infilak eder .. yanardağ olarak patlar...ve GÖNÜL DAĞINA HAPSOLAN BENNU KUŞU -ANKA OLARAK kanatlanıp, illa bir sultan güçle ALİ-YÜCELERE UÇUP GİDER.
***
YARATICI BİR'İ YARATTI ..BİR İKİ'yi,İKİ ÜÇÜ ÜRETTİ...hayat bu 3 temel sacayakla devam eder..
ve Mısır gezimizin ilk günü ... Giza piramitleri.. ikisine girdik.. birinde dimdik merdiven ara köprü geçişlerden, değişik merdivenler ve köprülerden sonra kral odası denen yere vardık…burada o meşhur taş lahit var. rüyamdaki o lahit…şimdi boş ve hayalimde olan hiçbir şey burada olmuyor tabii:) …en azından hatırladım şükür.. insanlar burada taşlara ellerini koyuyor ve meditasyon yapıyor. bu piramite giriş kapısı üstünde de RAHMAN sembolü ters çadır üçgen var ki, zaten giriş kapısı o ok işareti ^ ile bulunmuş..
bu piramitte olayı doğru anlayıp, son masalımdaki kabalistlerin RUHÜL KUDÜS-MERKABA- KALEM- SIRRI ALİ’ si nin içine girdiğimi bilip, IŞIK -LUVİ-ALEVİ MERDİVEN -MİRAÇ YOLU YÜRÜYÜP , tüm sırlarımı çözmüşçesine muradıma nail olup, geziyi bitirdim Sevdiğim... şükür ki, Mısır merakım nihayete ermiş ve göreceğim hiçbir şey artık değerli değildi.. anlamam gerekeni bana hediye edene sonsuz teşekkür ediyorum ki, asla hak edip layık olmadığımı biliyorum.. şimdi Sen böyle dediğim için yine bana kızarsın ... “kim hak ediyor ki, kim layık ki?!!” dersin.. Sen istediğini de..hala bu ilimle ne yapacağımı bilmiyorum, mesele o.. ne işime yaracak ki ?..belki senelerce çok fazla çalıştım, binlerle tekrardan gına geldi.. ama doyuma ermek ve kendi isteğimle yeter doydum demekte önemli galiba.. işte burada o doyuma erdim.. Muradıma nail oldum.. manada öğretilip görerek tahsil ettirildiğimin, madde deki haline de girdim şükür..
YARATICI BİR'İ YARATTI ..BİR İKİ'yi,İKİ ÜÇÜ ÜRETTİ...hayat bu 3 temel sacayakla devam eder..
ve Mısır gezimizin ilk günü ... Giza piramitleri.. ikisine girdik.. birinde dimdik merdiven ara köprü geçişlerden, değişik merdivenler ve köprülerden sonra kral odası denen yere vardık…burada o meşhur taş lahit var. rüyamdaki o lahit…şimdi boş ve hayalimde olan hiçbir şey burada olmuyor tabii:) …en azından hatırladım şükür.. insanlar burada taşlara ellerini koyuyor ve meditasyon yapıyor. bu piramite giriş kapısı üstünde de RAHMAN sembolü ters çadır üçgen var ki, zaten giriş kapısı o ok işareti ^ ile bulunmuş..
bu piramitte olayı doğru anlayıp, son masalımdaki kabalistlerin RUHÜL KUDÜS-MERKABA- KALEM- SIRRI ALİ’ si nin içine girdiğimi bilip, IŞIK -LUVİ-ALEVİ MERDİVEN -MİRAÇ YOLU YÜRÜYÜP , tüm sırlarımı çözmüşçesine muradıma nail olup, geziyi bitirdim Sevdiğim... şükür ki, Mısır merakım nihayete ermiş ve göreceğim hiçbir şey artık değerli değildi.. anlamam gerekeni bana hediye edene sonsuz teşekkür ediyorum ki, asla hak edip layık olmadığımı biliyorum.. şimdi Sen böyle dediğim için yine bana kızarsın ... “kim hak ediyor ki, kim layık ki?!!” dersin.. Sen istediğini de..hala bu ilimle ne yapacağımı bilmiyorum, mesele o.. ne işime yaracak ki ?..belki senelerce çok fazla çalıştım, binlerle tekrardan gına geldi.. ama doyuma ermek ve kendi isteğimle yeter doydum demekte önemli galiba.. işte burada o doyuma erdim.. Muradıma nail oldum.. manada öğretilip görerek tahsil ettirildiğimin, madde deki haline de girdim şükür..
ve diğer piramite giriyoruz.bu defa yukarıya değil aşağıya iniliyor..her iki piramitte de ölüler kitabı papirüs resimlerindeki merdivenli-miraç yolculuğunu yaptığımı hissediyorum..birinde aşağı ,birinde yukarı..yani ikisinde de kazı aslında bitmemiş..çünkü bu anlama göre ikisi de ölüler kitabındaki yolculuk gibi merdiven ve köprülere sahip olmalı… hem aşağı aleme hem yukarıya.. aşağısı rahim ki ,Mısır ve Tibet ölüler kitabında bir kadının rahiminden dünyaya doğmak, kirlenmek demek .. aynı şekilde Hristiyanlığa da bu inanç geçmiş; dünyalı kadın rahminden doğmak kirlenmek olduğundan, çocuk vaftiz ediliyor ki, temizlensin..
yani böyle bir geometrinin içine alınan ve canlarca, sırsız aynaya sureti kaydedilenler, sonsuza dek suret-surat sahibi olup, ebediyyen yaşayacak NÜFUS SAHİPLERİDİR.. bu bilgi olarak Mısırdan Tibete, Yahudi kabalasına ve bizim İslam tasavvufuna her yana gitmiş ve letaifler-çakralar –ışık, nur sütun çıkartıp, kartuj- isim mührünü bu akıl sütununa vurmak hayali kurgusu ile hala bilinip, ÜZERİNDE TÜRLÜ ÇİLE İLE ÇALIŞILIYOR.. fakat bu işler kopya bilgi ve hazır şablon kurgu meditasyonlar ile maalesef olmuyor.. ama yapanlar olduklarını sanmaya devam ediyorlar.. eğer olsaydılar bu anlamları binlerce defa çözer ve yazar ve çizerlerdi.. ve yazıp, çiziyorlar ki :) ; bende onlardan alıp bu masala kaydediyorum.. onların yapamadığı tek şey şu..TEVHİD EDEMİYORLAR.ON’ U BİRLEYEMİYORLAR.. müslüman sufiler içinse bir şey yazmayacağım… ne yazık ki yüzlerce senedir uyuyor uyuyor ve uyanamıyorlar..islam alemi miskinler tekkesi olmuş..
islam tefekküründe TEVHİT MERTEBELERİ NEDEN PİRAMİTLE yani TÛR-İ SİNA -SİNE DAĞI şeklinde çizilip anlatılır...çünkü RUH,KALP ,DİL ÜÇGENDİR İLMİ..ve Mukaddes TUVA dasın! nalınlarını çıkart (şartlanmışlıklarını-zanlarını -maddi alemini ,çünkü bu dağ RUHSAL BENLİĞİN ) ..Allah bir dağa tecelli edince ALLAHU EKBER olur..
EVVEL ZAMANIM ,HAVAYA BİR PİRAMİTİ ELİYLE ÇİZDİ VE ŞÖYLE DEDİ..bu piramiti
100 basamaklı düşün..bir mürşidin 100 müridi olsa ve 100 de aynı gün aynı
rüyayı görüp mürşidlerine anlatsa, o mürşit 100 'ü nede ayrı bir yorum yapar ve
yapmak zorundadır.eğer kişinin esmasına, haline, hayatına, mertebesine göre 100
ayrı yorum yapamıyorsa, o zaten mürşid değildir..çünkü Allah bir yarattığını bir daha yaratmaz.kimse aynı değildir.. alemde boşluk yoktur.her yerin
bir sahibi vardır ve her yer doludur.kimse kimseye yerini vermez.. her yer
vaktiyle kapılmış.. bu 100 basamaklı piramiti ordu hiyerarşisi gibi
düşün..çünkü TURUKU ALİYE NİN SİSTEMİNE BENZEYEN SİSTEM BUGÜN SADECE ORDU
HİYERARŞİSİNDE VAR...mesela en alt basamakta en çok halk vardır..bu alt basamak
,asla bir üst basamağa dahi çıkamaz. sadece kendi katını görebilir..sonra 2. kata çıkarsak ,2. kattaki hem katını gezer ve müdahale edebilir,
hem en alt katın heryerini gezip dilediğine müdahele eder..3. ve diğer üst
katlarda ne olduğunu asla bilip öğrenemez bu yasaktır... bu anlatımla diğer
basamakları çıkarız.diyelim 88. basamaktayız.hem kendi katımızı ,hem kendi
altımızdaki diğer 87 basamağı gezer ve işlerine karışıp müdahele
edebiliriz..ama asla kendimizden bir üst katı ne görebilir ne çıkabiliriz....şimdi böyle böyle ilerlerken 99. basamağa geldik diyelim.kendimiz dahil
yine her katı gezer ve müdahale edebiliriz ama aynı diğerleri gibi bir üst
basamağa asla çıkamaz, içinde ne var asla bilip öğrenemeyiz..ve şimdi geldik 100.
basamağa.. piramitte yukarı çıktıkça insan sayısı elene elene azalır..en tepede
sadece bir kişi vardır..o tüm 100 basamakta gezer ve dilediği herşeye -herkese
müdahele edebilir.. ordunun en tepesinde mareşal var ya! .işte 1. katta sadece
mana mareşali vardır..
Sevdiğim .şimdi duralım mı?. sanki anladığımı anlatamayacak hissimdeyim..bilemiyorum ama yine de deneyeceğim. Yıllar evvel bir mürşide soru sormuştum.oda bana SİN HARFİNİ DİKİNE ÇİZEREK ruhsal yolculuğun bu SİN HARFİ ÜZERİNDE GERÇEKLEŞTİĞİNİ anlatmıştı.. sonra ben YA SİN,SİN HARFİ (şahmaran) hakkında başka şeyleri kendim yaşayarak öğrenmiş ve birde kart hazırlamıştım… işte piramitlerdeki o manayı anlayınca aklıma Yahudilerin alınlarına taktıkları kara küp TEFİLİNleri geldi..
google de tefilin yazısı buldum ki, yeni yazılmış bir ilk açıklamaydı bu ..ve İbranice alfabeye baktım… tefilindeki FİŞ PRİZ GİBİ OLAN HARFİN, SİN HARFİ olduğunu gördüm :).. yahudi ibranicesinde SİN harfi ŞIN okunuyor...yani arapça ile aradaki farkın genelde sinleri şın okumaları olduğu bile söyleniyor.... Yahudilerin hala eski Mısır Sabi dinini gizlice sürdürdüğünü bildiğimden , her şey yerine oturmaya başladı .fakat Hermes’in oğlu SABİ –TAD’ı insiyasyonunda dediği gibi “KELİMELER DEĞİL SÖZ ÖNEMLİDİR… HERKES KELİMELERLE KONUŞUR HER DİLDE AMA, SÖZ’Ü HERKES SÖYLEYEMEZ”.. işte Sevdiğim.yazmaya devam edelim bakalım ne açılacak görelim..ve yine şükretmem lazım ,çünkü Rabbim bana "KÜN " İRADESİ İLE ANDA İNSANI NASIL YARATTIĞINIDA GÖSTERMİŞTİ ve Sen bunun için hep şükretmen lazım demiştin..
( *ve başka bir hayalimde Mısır müzesinde ABD li bilim insanlarını yargılayan MUMYA LAHİTLERİ görmüştüm hatırladın mı ? Amerikalı bilim adamları Mısır hakkında bilerek yanlış çeviri yapıp- yanlış bilgi verdiklerinden, mumyalarca gırtlaktan gelen dehşetli sesleriyle uzaktan infaz edildiler ..Amerikalılar oldukları yerde korkunç şekilde yerden yere atılarak kusmuklarında boğuldular… lahitler sevgiyle bana bakıp, içeriye müzedeki yerlerine gittiler ve giderken de şöyle dediler “BİZİ RAHAT BIRAKIN...BİZİM ZAMANIMIZDA BÖYLEYDİ” ve sonra müzedeki o Müslüman kadın bana deniz kabuğu üstündeki tüm mısır tapınak kapı üst resmi olan kanatlı yumurta ledün ilmi mührünü verdi..)
…*VE ZAMANLA ANLADIM Kİ KADİM MISIR, SES İLMİNİ BİLİM ve TEKNOLOJİ OLARAK KULLANABİLİYORDU.. bunu Samiri’ in buzağıyı böğürtmesinden de anlayabiliriz..ayrıca eski masallarda ve Herodot’ ta dev tapınak heykellerine yaptıkları düzenekle içeriye giren rüzgarlarla o heykelleri konuşturdukları da kayıtlı..insiyasyon okulu dehlizlerinde de ses ve ateş ilmini kullandıkları biliniyor..halkı böylece korkutup, tapınakları kutsal yerler saydırtıp saygı uyandırdıkları, heykellere taptırttıkları ve firavunluk ilmini sürdürdükleri de malum.. bugünde kabala insiyesi bazı fizikçilerin geliştirdiği beyaz gürültü- beyaz ışık- beyaz ses ile korkunç savaş aleti ve silahı yapılmıyor mu?.. aynı teknoloji ile HAARP iklimlerle oynanmıyor mu?.. Aynı bilgi ve teknoloji ile –dalga frekanslarla oynanarak insanlık hızla delirtilip sapıklıkla uçuruma sürükletilmiyor mu? .toplu kitlesel ölümler için bu ses ilmi kullanılmıyor mu ? evet..peki bu bilgileri hala sürdürenler kimlerin soyu peki ?demek ki bilginin gücünü ele geçirenin onu kontrol edip sapıtmaması namümkün gibi bir şey..o yüzden sırları böyle saklamış ve sadece kendileri o gücü kullanıp yersel tanrılık yapmışlar…
kısaca Sevdiğim yani lübbün lübü-özün özü …. uzattıkça batacağım ,bana verilen izinle SIRRI ALİ ‘yi burada şimdilik mühürledim .. Süleyman’ın mührü denen Tevhid Mührü de aslında bu.. geçen masalda, kabalistlerin METADRON MELEK=MERKABAH hakkında dediklerini kaydetmiştim ya.. hani ARŞ’IN ÖNÜNDEKİ KALEM MELEĞİ-NUN MELEK-KÜÇÜK TANRI HERMES ..işte ilk kayıtçı olan hz İdris’in , ALİLERE –YÜCELERE çekildiği Kur’an ayeti ile sabit ki; O, hz İDRİS-ENOK-THOT dan başkası da değil..
ve MUHAMMEDİ OLMAK SON DERECE ZOR...o yüzden Muhammedi olmayı başaranımız yok denecek kadar az.. SURET KABUL ETMEYEN, SOYUTLAR SOYUTU ÂLİ=YÜCE MAKAMDIR MUHAMMEDİLİK.. maddeden manaya, somuttan soyuta doğru derece dereke tekamül edilir .. idraklerde böyle perde perde,kapı kapıdır..bir kapıda o eski idrakiniz ölür ve diğer geçiş kapısından yeni bir idrakle yeniden doğarsınız.. biz aslında her nefes alıp verişte ölür diriliriz fakat bu o derece hızlıdır ki, asla anlayamayız.. Yücelik yani Alilik için madde denen kareden ,mana olan üçgen (kalbe) e ve onunda ortasındaki kalp gözü denen kara kızıl noktaya gitmemiz lazım.. kızıl yakut kalemdir.. yazılan levha ise yeşil zümrüt çiplerimizdir.. levhalarımız dna -kader yazılımlarımızdır..kişi kendi Alisi olursa kendi yazar kendi bozar.o zaman MuhammedAlilik açılır ve ALİ YAZAR VELİ BOZAR olur :) buda bir zevktir ve bir neşedir..
bu ilimle kişide açılan anlama göre Hızır’da olabilirsin Hınzır’ da..İdris’te olabilirsin, İblis’te..
tabii ezoteriklere göre hz İdris’in yaptığı kayıtlar odasına her şeyi hiyeroglifle
sırla kaydettiği var.. fakat Gılgamış destanına ve Tevrata göre hz İdris’in yasaları kaydettiği iki tunç sütundur ve Nuh nebi onları gemiye almış veya denize düşürmüştür.. işte İsis mabetlerindeki MİHRABIN veya KAPININ İKİ YANINDAKİ jakin-boaz sütunlarının aslı budur…
piramit taş yontuculuğunda önemli olan; Merkabayı-Metadronu-Tevhid Mührünü-Rahman ve Rahimi yani BAKLAVAyı ilk Hiram ustanın inşa etmiş olmasıdır..bu baklava ,Hermes’in dediği gibi CAN’ İÇİN BİRLİĞE ERİP metadrON geometrisinde aynalama ile bir beden kazanmasıydı ki, tabi ki bu, belki de madde de hiç gerçekleşmedi… neden bilmem ben, hz İdris’in insan bile yaratmış olabileceğine inanıyorum Sevdiğim ..bunu yapacak ilmi ve izni var olduğuna da… ama bu kötüye kullanılacağını bildiği ve kadınları da hiç sevmeyip -hiçbir insana güvenemediğinden, belki de bu teori olarak gelecek nesillere saklandı…ki; ifşa zamanın, bu bizim yeni insan robot yapımı devrinde olmasını da tesadüf bulmuyorum.. formül kayıtlı ama kimlerin eline geçecek meçhul.. bugün bizden çok daha akıllı olan silikon robot kadın ve erkekler; hızla baştan aşağı kötülük ve necaset olan biz eski insanların yerini alıyor ve insanlar kendilerini onlar kadar güzel ve diri yapıp -onlara benzemek için sayısız acılı ameliyatlar oluyor..
yıllar evvel bir HayAlimde bir ateşin ve kalp şeklindeki pastanın etrafında halka olmuş otururken iki Bektaşinin:” bize
ALİLİK NEDİR ANLATINIZ demesi ve benim “ ben Alilik ne demek bilmiyorum
ki “dediğim halde ,ikisi de gülerek ”HAYIR SİZ BİLİYORSUNUZ,BİZE ALİLİK NE SİZ ANLATIN
”demeleri ile anlattığım ve gülerek onayladıkları ,benimse hiç hatırlamadığım o şeye geldik Sevdiğim..
..HayAlimde iki ALİ’nin birbirlerine dönüşerek” artık bunu oku!” diye verdiği ALİ KİTABI..kaç sene ne çok aradığım, ne bataklara girip çıktığım kızıl elmam.. simyacı kitabındaki sufi gibi benimde onu bulmam için Mısır’a gitmem gerekmiş demek..hz İbrahim ve hz Yusuf’un gidişi gibi..hz Musa’ nın saray çocuğu olup, tüm aristokratlarla orada insiye edilmesi gibi.. Hz Musa oradaki ilimlerle mücehhez olarak, Allah’ın ona verdiği EL’İ İLE onların insiyasyon sırları ASA –YILANInı onlara mucize olarak kullanması ve bu
mucizeyi gören tapınakların en büyük KOHEN-kahinlerinin hemen imana gelmesi
misali…en büyük irşad bilgisi ve savaş taktiği içinde olduğun bilgi ile onları vurmaktır..” çocuklarınızı zamana göre yetiştirin” hz ALİ NİN SÖZÜ olup hala, ilimle savaştaki irşad için bu taktik kulanılır.. ve bu masal çocuğu da bir kalemşör olarak ilim cihadıyla şehit olacağını nedense biliyor …..
ve hz Musa kendisine iman edenleri Mısır’dan çıkartsa da, hiçbir zaman vaad edilen topraklara ki yürüme mesafesi 10-15 gün olduğu halde onları götürmemiş, 40 sene TİN ÇÖLÜNDE israiloğullarını OYALAMIŞTIR ve Yaratanına dua edip bu münafık halkı ile kendisini ayırmasını istemiş, onlarada beddua etmiştir.... Filistin Kenan diyarı ile Mısır sınır bitişik komşu kardeşler.. iki ülkenin kardeş kavgası –kan davası hala sürüyor.. ister kabul edelim, ister etmeyelim hemen tüm peygamberlerin çıktığı ve tüm kutsal kitapların geldiği coğrafya işte buraları.. neden?!
Sevdiğim.. iki gün Kahire’de kaldık…burası 20 milyon kişilik, sıkış tepiş binalarla dolu ,puslu kirli havalı kalabalık-harabe bir şehir..sürekli sömürgelik ve darbeler ülkeyi sefalete sürüklemiş… belediye hizmeti yok… çok ilkel.. her yer çöp.Nil nehri çöpten gözükmüyor. çöp çöp çöp..uzun yıllardır bizim eski halimiz gibi ABD mandası askeri dikta altındalarmış…ordu holdingleşmiş.. nerdeyse her şey ordununmuş..
ve hz Musa kendisine iman edenleri Mısır’dan çıkartsa da, hiçbir zaman vaad edilen topraklara ki yürüme mesafesi 10-15 gün olduğu halde onları götürmemiş, 40 sene TİN ÇÖLÜNDE israiloğullarını OYALAMIŞTIR ve Yaratanına dua edip bu münafık halkı ile kendisini ayırmasını istemiş, onlarada beddua etmiştir.... Filistin Kenan diyarı ile Mısır sınır bitişik komşu kardeşler.. iki ülkenin kardeş kavgası –kan davası hala sürüyor.. ister kabul edelim, ister etmeyelim hemen tüm peygamberlerin çıktığı ve tüm kutsal kitapların geldiği coğrafya işte buraları.. neden?!
Sevdiğim.. iki gün Kahire’de kaldık…burası 20 milyon kişilik, sıkış tepiş binalarla dolu ,puslu kirli havalı kalabalık-harabe bir şehir..sürekli sömürgelik ve darbeler ülkeyi sefalete sürüklemiş… belediye hizmeti yok… çok ilkel.. her yer çöp.Nil nehri çöpten gözükmüyor. çöp çöp çöp..uzun yıllardır bizim eski halimiz gibi ABD mandası askeri dikta altındalarmış…ordu holdingleşmiş.. nerdeyse her şey ordununmuş..
Mısır’da Türk olduğumuzu öğrenenler anında şunu diyor..YAVAŞ YAVAŞ,HASAN ŞAŞ –TÜRKİYE.ERDUGUUUN ..halk türkleri çok seviyor ve kardeşim diyor…ülkemizin liderine hayranlar..müslüman ülkeler içinde sadece onun batıya kafa tutmasını anlatıyorlar.. onun liderliği Mısırlılara ve tüm müslümanlara coşku ve cesaret aşılamış…fakat siyaset başka şey…siyasiler bizi sevmiyor.. halkta ise soylarının Türklere-Osmanlıya dayanması burada da ,Filistindekiler gibi övünç ve asalet kaynağı..insanlar iyi..ama Müslümanlığımız dünyanın her yerinde ve ülkemizde ve burada ne yazık ki kalmamış..
bir ütopya olarak şunu düşündüm..bizim ülke yönetimi belediyecilikte çok iyi ya hani..işte biz Mısır ve bu tarz ülkelere yap -işlet -öğret ve devret belediyecilik hizmeti satabilir ve ülkemize yeni bir gelir kapısı açabiliriz. **ayrıca kötü niyetli, terör üreten terörist ülkelerin ( abd, İngiltere,İsrail,Fransız,Belçika vs ) yeni sömürü kaynakları ve kimyasal deneyimlerle bazı halklara soykırım yapmak için o ülkelerle savaşacağına artık ,”biz, sizlerin ülkelerinizi yönetmek için talibiz” deyip, işgal yerine ,o ülkeye verecekleri hizmetle onlara gitmeleri gerekir ..ve o ülkeden alacakları belli kaynaklarla yetinerek, bu KAN DÖKME DUYGULARINA ARTIK GEM VURMAYI ÖĞRENMELİLER.. hiç bir ülkenin, başka bir ülkeye girip onları köleleştirip sömürmeye hakkı yok… isterdim ki ,bundan sonra ceoluk-liderlik satabilelim veya alalım..ki, Osmanlı bunu devşirmelerle ve son demlerinden yabancı ithal askeri paşalarla yapmış.TC ilk kurulduğundan beri de, tüm üniversite yönetimleri ve dil kurumu ile de ,yabancı din misyoner ceolarıyla bunu yapagelmişiz..mesela bugünde mevlevilik ışık okullarındaki idare binasından yönetilir… misyoner denetimli islam ve tarikatlar ne yazık ki iliklerimize işlemiş :) ..SÖMÜRÜNÜN HER TÜRÜNE KARŞIYIZ!! HALKLARI –KÜLTÜRLERİ ASİMİLE ETMENİN HER TÜRÜNE KARŞIYIZ!! eğer içimizden bir lider-bir insan –bir önder çıkartamıyorsak, bunu savaşla değil, ithal veya ihraçta işe yarar adamlarla yapmalıyız…
DİN GÜZEL AHLAKTIR ..BEN GÜZEL AHLAKI TAMAMLAMAK İÇİN GÖNDERİLDİM.. BENİ RABBİM TERBİYE ETTİ der NEBİMİZ...ne yazık ki bugün ahlaklı ve erdemli-temiz islami hayatlarımızı kaybettik..dolayısı ile hikmeti ve himmeti -irfanı -ferasetle bakan bilgeliğimizi yani herşeyi de kaybettik..
bir ütopya olarak şunu düşündüm..bizim ülke yönetimi belediyecilikte çok iyi ya hani..işte biz Mısır ve bu tarz ülkelere yap -işlet -öğret ve devret belediyecilik hizmeti satabilir ve ülkemize yeni bir gelir kapısı açabiliriz. **ayrıca kötü niyetli, terör üreten terörist ülkelerin ( abd, İngiltere,İsrail,Fransız,Belçika vs ) yeni sömürü kaynakları ve kimyasal deneyimlerle bazı halklara soykırım yapmak için o ülkelerle savaşacağına artık ,”biz, sizlerin ülkelerinizi yönetmek için talibiz” deyip, işgal yerine ,o ülkeye verecekleri hizmetle onlara gitmeleri gerekir ..ve o ülkeden alacakları belli kaynaklarla yetinerek, bu KAN DÖKME DUYGULARINA ARTIK GEM VURMAYI ÖĞRENMELİLER.. hiç bir ülkenin, başka bir ülkeye girip onları köleleştirip sömürmeye hakkı yok… isterdim ki ,bundan sonra ceoluk-liderlik satabilelim veya alalım..ki, Osmanlı bunu devşirmelerle ve son demlerinden yabancı ithal askeri paşalarla yapmış.TC ilk kurulduğundan beri de, tüm üniversite yönetimleri ve dil kurumu ile de ,yabancı din misyoner ceolarıyla bunu yapagelmişiz..mesela bugünde mevlevilik ışık okullarındaki idare binasından yönetilir… misyoner denetimli islam ve tarikatlar ne yazık ki iliklerimize işlemiş :) ..SÖMÜRÜNÜN HER TÜRÜNE KARŞIYIZ!! HALKLARI –KÜLTÜRLERİ ASİMİLE ETMENİN HER TÜRÜNE KARŞIYIZ!! eğer içimizden bir lider-bir insan –bir önder çıkartamıyorsak, bunu savaşla değil, ithal veya ihraçta işe yarar adamlarla yapmalıyız…
DİN GÜZEL AHLAKTIR ..BEN GÜZEL AHLAKI TAMAMLAMAK İÇİN GÖNDERİLDİM.. BENİ RABBİM TERBİYE ETTİ der NEBİMİZ...ne yazık ki bugün ahlaklı ve erdemli-temiz islami hayatlarımızı kaybettik..dolayısı ile hikmeti ve himmeti -irfanı -ferasetle bakan bilgeliğimizi yani herşeyi de kaybettik..
ve Mısır’da iki gün sonra ,bir
gecede yataklı trenle sabaha dek
seyahat ettik.. tren
yolculuğu bana göre değil…bir daha asla istemem.. sabah Nil nehrindeki yüzer otel gemimize geçtik..4 gün harika bir Nil gezisi yapıp, yukarı Nile doğru eski mısırlılar gibi aktık..Nübye dolaylarına gelince, burada az ev var ve bazen hiç yok.. binlerce
sene evvel kesilen taş ocakları bile hala aynı.. bugünkü kirli insan ve çirkin yapılaşmasının olmadığı her yer aynen binlerce sene evvel duvar resimlerindeki gibi.. sanki
zaman durmuş..felukalar aynı… NÜByeliler aynı.. saz evleri Nil kenarına yapışları aynı.. tarihin içinden huzur ve sukünetle Nil’den geçiliyor gibi..bir akşam felukaya binerek Nil de bir kıyıya Nübyeli bir köy evine yemeğe gittik.. sokaklarında yürüdük..Nübyeliler hala teknolojiye ve yapılaşmaya direnseler de, sanal alem ve para onları da yavaş yavaş değiştirmiş, ilk defa modernizme direnmekten vazgeçmeye başlamışlar.. gece gemi otelimize dönerken ki felukada, Nübyeli müzisyenler yol boyunca müzik ve dans gösterisi icra ettiler..
bu tur tapınak - piramit ve Nil gezisi olduğu için Mısır’daki diğer din ve tarihi eserleri göremedik sayılır.. yanlız burada onları küçük bir köye çevirdiğinden
dolayı Osmanlı pek sevilmese de ,Kavalalı Mehmet paşa çok fazla seviliyormuş.. o da kendisine buradaki kalede büyük bir Osmanlı tarzı cami yaptırtmış ve yanında Medine’deki yeşil kubbeyi de kondurmuş...
KRALLAR VADİSİ ..şehrin
adı El-Uksur,luxor -mücevher
demekmiş (* hani benim sax mavisi hediye kol saatim vardı ya..reddetmek istediğim.ama sen bunu değerini bir bilsen diye zorla verilen o saat..işte o zeith marka değil meğer LUXOR markaymış,.. rüya defterimde okudum.) ...burada da dünyada bir ilk keşfimi yaptım Sevdiğim.krallar vadisinde firavun mezarları var… vadiye uzaktan bakınca RA
nın HELİOPOLİS KEDİSİ OLAN TEZAHÜRÜ sfenskin iki bacağı korumasının içinde yatan firavunları görebiliyorsun…birde bu vadinin silikon maketini girişe koymuşlar.Rahman çadırı üçgen kadar, yerin altında ters üçgeni ve aynı şekilde ölüler kitabı geçit-merdiven yolları var… tüm DUAT- AHİRETİ buraya kaydetmişler.. tüm duvarlarında da aynı ölüler kitabı resimleri var.. MİLYONLARCA defa aynı şeyleri tekrarlamaktan hiç bıkmayan kayıtçı bir millet Mısırlılar…rehberin anlattığına göre; Mısır hala teknolojik kayıtlara geçmese de ,her şeyi elle kaydedip, bunlar hiç kaybetmezmiş.. hakkınızda bir şey olduğunda, tüm o el yazması kayıtlarınız anında ortaya getirilirmiş.. yani Mısırlıların kayıtçılık vazifesi sürüyor..
Sevdiğim , Mısır Ölüler Kitabı ve Hermetik metinlerden notlar alıntılıyorum bak!.. biraz fazla sıkıcı olabilir ama gerekli..kadim Mısır dini SABİLİKTİ..ve sabiler ayette yazdığı gibi Yaratıcıya ulaşmak için yıldızları aracı olarak kullanıyorlardı.. hakikatte ilk kuruluşta yıldızlara tapılmıyordu. sabilik dejenere oldukça, putperestliğe dönüşüldü....
Sevdiğim , Mısır Ölüler Kitabı ve Hermetik metinlerden notlar alıntılıyorum bak!.. biraz fazla sıkıcı olabilir ama gerekli..kadim Mısır dini SABİLİKTİ..ve sabiler ayette yazdığı gibi Yaratıcıya ulaşmak için yıldızları aracı olarak kullanıyorlardı.. hakikatte ilk kuruluşta yıldızlara tapılmıyordu. sabilik dejenere oldukça, putperestliğe dönüşüldü....
Hint ve Budizm deki
OM, ilahi anne KU nun diğer
adıdır.o suyu
titreştirip
dalga dalga yaratan ilahi kanun yani yasadır.. OM bizdeki ALLAH kelimesidir..sankritçe OM u
çevirirseniz O arapça ALLAH LAFZI olur..aynı
İbranice de ki,herkesten
saklanan ALTIN ÜÇGENİN
İÇİNDEKİ YAZI olan YHWH kelimesini ters yüz edince
arapça ALLAH LAFZINI göreceğiniz gibi şaşmaz ve değişmez
kanundur..
mitolojideki denizler tanrısı ENKİ-NEPTÜNÜN 3 ÇATALLI MIZRAĞIDIR.. OM ,meclisi am
da denen, HU
‘NUN İÇİNDEKİ nüve HÜVİYETTİR-NÜFUS tur…
O ,umumhane yani halktır.. hakkın halkta açılan gülüdür.. İSİS’İN
GÜLÜ denen sonsuz alemlere açılan kat
kat boyutlar ve
varlıklardır.. alem içre
alem seyridir…
SABİLER İLK YERYÜZÜ HALKLARI OLARAK ;ZAMANI-SAATİ-TAKVİMİ BİLİP BULMAK VE AYARLARIMIZI KURMAKLA VAZİFELİYDİLER..
zaten bu yüzden hz İdris’e göklerin kapıları açıldı; melekler ona dersler verip, yeryüzüne yardıma geldiler ve o bu kayıtlara devam edip-kıyamete dek yönetebilmesi içinde hayattayken göklere –yüce bir makama –Alilik’e çekilen Kur’an da kayıtlı tek kişidir… yani eski mısır insiyeliği devamı kabalada ve bizdeki Sırr-ı Ali O’dur..
Hazreti Şah'ın avazı
zaten bu yüzden hz İdris’e göklerin kapıları açıldı; melekler ona dersler verip, yeryüzüne yardıma geldiler ve o bu kayıtlara devam edip-kıyamete dek yönetebilmesi içinde hayattayken göklere –yüce bir makama –Alilik’e çekilen Kur’an da kayıtlı tek kişidir… yani eski mısır insiyeliği devamı kabalada ve bizdeki Sırr-ı Ali O’dur..
Hazreti Şah'ın avazı
Turna derler bir kuştadır
Asası Nil deryasında
Hırkası bir derviştedir
YUKARIDA NE VARSA AŞAĞIDA O VAR HÜKMÜYLE; ilk sabilerin tüm yaptığı, gökteki Samayolunu Nil nehrine monte edip
,onun kıyılarına da göksel yıldız haritalarını BİNA olarak yerleştirmekti.. .tüm yıldızların geometrilerine göre haftanın 7 gününe mabetler yapıp, her gün o geometride ,o yıldızın esmasını aracı ederek ibadet ettiler.. akıl mabedlerini ise daire –küre şeklinde yaptılar ve bunlara İLLETİ ULA dediler.. BU GEOMETRİLER BİR ŞEKİLDE ÜST ÜSTE KONDUĞUNDA HOROSKOP
ZAMAN SİSTEMİ OLAN GÜL-VEFKLERİ ELDE ETİLER ve BUNU sistemi yönetip, kontrol etmekte KULLANDILAR..ibadet vakitlerini anlayıp ana kuralları sabitlediler..
mesela Urfa Göbeklitepe bir sabilik merkezidir..kayıtlara göre Hz İDRİS’İN OĞLU SABİ buraya gelerek ,babasının öğretisini SABİLİK DİNİ OLARAK İLK BURADA KURMUŞTUR..ayrıca babasına hayran ve aşık bir mürid olan Sabi ,babasının heykelini yapıp,geceleri ona rabıta kurup secde eden ilk kişiymiş..bunu aşırı muhabbetten yapsa da, bugünde müridler şeyhlerinin resmine bakar veya onu SUTRE GİBİ hayal edip -cisimlendirip -rabıtaya devam ederler.. fakat Taylant-Komboçya gibi sabiliği Budizm şeklinde sürdüren Budistlerde hala mürşid gurularının mini heykel putlarını satın alıp, rabıtalarını ona bakıp yapıyorlar.. ezoterik tarihte URFA nın kadim adı ER RUHA dır ve okuduğuma göre ŞEYTAN’A TAPANLAR demekmiş.. o zamanda bugün olduğu gibi, kendinden olmayan kafir derlermiş…hakikat onlarda mahfuz.. biz sadece dedikoducuyuz ,o kadar.. ayrıca mesela AkhenatON da mısırda atON-tek tanrı –TEVHİD DİNİ-HANİFLİĞİ yeniden imar etiğinde ,ona da ZINDIK demişler :)..
mesela Urfa Göbeklitepe bir sabilik merkezidir..kayıtlara göre Hz İDRİS’İN OĞLU SABİ buraya gelerek ,babasının öğretisini SABİLİK DİNİ OLARAK İLK BURADA KURMUŞTUR..ayrıca babasına hayran ve aşık bir mürid olan Sabi ,babasının heykelini yapıp,geceleri ona rabıta kurup secde eden ilk kişiymiş..bunu aşırı muhabbetten yapsa da, bugünde müridler şeyhlerinin resmine bakar veya onu SUTRE GİBİ hayal edip -cisimlendirip -rabıtaya devam ederler.. fakat Taylant-Komboçya gibi sabiliği Budizm şeklinde sürdüren Budistlerde hala mürşid gurularının mini heykel putlarını satın alıp, rabıtalarını ona bakıp yapıyorlar.. ezoterik tarihte URFA nın kadim adı ER RUHA dır ve okuduğuma göre ŞEYTAN’A TAPANLAR demekmiş.. o zamanda bugün olduğu gibi, kendinden olmayan kafir derlermiş…hakikat onlarda mahfuz.. biz sadece dedikoducuyuz ,o kadar.. ayrıca mesela AkhenatON da mısırda atON-tek tanrı –TEVHİD DİNİ-HANİFLİĞİ yeniden imar etiğinde ,ona da ZINDIK demişler :)..
ilk Zodyak Mısır’ da yapılmıştır..Babilli Keldaniler ,Babil Kuyusuna inen iki genetik MELEK HARUT ile MARUT’tan yıldız-vefk –astroloji ve sihir ilmi öğrenmişlerdi.. hz İdris-Thot bu devirde nebi olmuştur.. o zamanki ilimde O nüfus sahibiydi.. kerametleri de bu yöndeydi.. O, keldanilerin sihirleri yerine bilim ve teknoloji üretti-kaydetti ve hala biz hepimiz onun bize bahşettiği bu imkanlarla yaşıyoruz..insanlık hz İDRİS’ e HEMEN HERŞEYİNİ BORÇLUDUR.. ne yazık ki biz çok nankörleriz..
hz İdris, tüm zamanla alakalı bilim ve teknolojiyi yani saat-burç-felekler –geometri- sayı ve harf ilimlerini icad eden - maddeleştirip kaydetip öğretendir. Alfabeyi ,yazıyı,kağıdı,kalemi icad edip ilk kullanandır..iplik-iğne ve idrisi gömlek –hulle denen ; kişiye özel esma verilmesi cennet elbisesini kişiye göre biçip,diken ve giydiren hullecibaşıdır..okul hala onun idaresindedir.. çünkü O, HAY ALİ ,ALİ CEMGİZ EFENDİDİR..O,maskenin ardındaki kemikleri toplayandır.. O ÖLÜLERİ KAYIĞINDA NUR’A TAŞIYANDIR..O YÜZDEN İÇİNDE YAŞADIĞIN ZAMANIN ALİ’SİNİ-ZAMANIN MÜRŞİDİNİ-İRŞAD KUTBUNU BULMAN HERŞEYDEN DAHA ÖNEMLİDİR..
O,tüm bunları muhafaza edecek öğreti metotları geliştirdi.. binalar-okullar yaptı..o büyük disiplin sahib bir sabi olarak atalarından –TURUKU ALİ’den asla vazgeçemezdi...ders metodları olan ergimeyi yani ilk mitolojiyi vahdeti vücut dersi olarak o yazıp ,zihinlere rüya kaydı olarak sembollerle o kurguladı.. bunu nasıl yaptı bilemiyoruz fakat, hala genetik DNA yazılımlarımızda ve dairevi zamanda rüya gören ve CD plağında zamanı çalarak seyr edip, hayal alemlerimizdeki belli duraklarda hepimiz daima aynı sembolleri görüyor ve tevhid ediyoruz…bize, devreden zaman devriyelerimizdeki belli duraklarda ,yeni yazılımları O yüklüyor ve bizi belli imtihanlardan sonra yeni mana için o aşılıyor ve türlü ameliyeden o geçirtiyor..zaten tüm bunlar sayesinde mumyalama işlemi ve tıp ilmi yine O’nun bize mirasıdır..
hz İDRİS' in makamı 4. kat sema' dır..yani MUTMAİNNE =CENNET MAKAMI. zira kendisi cenneti görünce ,bir daha dünyaya inmek istememiş ve 4. kat sema da kalmıştır...4. KAT SEMA İSE GÜNEŞ'TİR....
her şey ADEM ve eşi Havva İLE BAŞLADI ..ve HABİL İLE KABİL kavgasıyla da bugüne geldi..o yüzden mısır mitolojisi insiyasyon ders metodu olarak ADEM (HABİL) –OSİRİS,SET (ŞİT) –KABİL hikayesi anlatılmıştır..
ARABİ HOCAMDAN BİR ALINTI : Ulu
Tanrı 18 000 âlem yarattı. Bir çok mâhluk ile doldurdu. Kiminde melekler,
kiminde türlü türlü mâhluklar vardır. Âlemlerin birisi zümrüt âlemiydi. Onlar
uça uça kendi âlemlerinin hududuna geldiler ve bir başka âleme geçmeye karar
verdiler. Havaya aktılar, süzüldüler. Küreleri geçtiler ve geri dönmediler.AKLIN BİTTİĞİ YER: BAZI İNSANLAR SOY AĞACINDA topraktan yaratılmış-aslı kuru bir balçık olan ataları =YOK adlı ADEM'E DEK GİTTİKTEN SONRA ,ADEM'İN VE ALEM'İN YARATILIŞINIDA SEYR EDERLER.. BU GERİYE GİDİŞ KÜRELER İLMİNDEN GERİYE MATRİXDEKİ SİYAH ZEMİN ÜSTÜNE ZÜMRÜT YEŞİL YAZILIMLI LEVHASINA DEK GİDER.. TABİİ Kİ HERMES İN ZÜMRÜT TABLETİNE ULAŞAN BİR SALİK ,NİHAYET KAYITÇI -YAZILIM PROGRAMCISI HZ İDRİS-THOTLA DA TANIŞACAKTIR...
yıllar evvel Şam’da ,Arabi hoca türbesi ziyareti hayalimde, bende tevhid olan kendisini böyle yeşil bir levha-çip olarak bilip tanımıştım...bu yeşilçip levha nın göğsümdeki fenasından sonra, yan taraftaki devler devi Herkül heykelinin ayaklarına bile yetişmeyen boyumla ,herkülün ayakları önünde durdum ve beynim fırlatılıp atıldı..beynim ceviz gibi ikiye açılıp ,içinden gri -sarı dehşetli zehirli ve dehşetli zeki iki korkunç sevimli yılanlarım çıktı (**eski mısırda ölülere mumya yapılırken,beyninin neden burundan akıtılıp yok edildiğini işte şimdi kolayca anlarsınız ) .. ve Evvel Zamanım dedi ki;"evladım, yol tehlikeye girdi..artık yanlız gidemezsin…..
ve ZAMAN çocuğa dedi ki:ARTIK BİRLİKTE GİDECEĞİZ,BERABER BAŞARACAĞIZ..
yani tüm hikayelerdeki ilk baştaki KİMLİK olan BEN BENİM adlı İLK NEDENDİR..ve O, diğer herkesin rolüne zamanın vakti ,horoskop ev derecesine göre girip, o evle tevhid olup birleşir ve o zamanın horusrası -babasının çocuğu olarak, her vakitte isim ve suretini değiştirir.. biz buna eb ul vakt ile ibn ül vakit deriz.. ve Güneş RA, her gün HAREMİ OLAN ZODYAKTAKİ 360 üçgen açılı odasını gezer.. her odadaki odalığıyla birleşir.. ve esma yüklenen cariyeler de hamili kart RA’nın yakını-KARILARI olarak, o vakte göre RA nın yeni bir ışık suretini, EL'den İNDİRİRLER.. şu halde İLAHİ BABA NUR-RA’dan başka her yaratılmışın dişi yani kadın olduğunu da çözdük sanırım..
Gün 24
saattir ..sabiler günü ikiye ayırır.. GECELEYİN 12 saat -12
burç evi karanlıkta
kalır ve GÜNDÜZ 12 saatte ise 12 burç evi aydınlıktır … yani her gece,12 saat ölüler diyarına KOZMİK FEZA= NUT ANNENİN VÜCUDUNA düşen güneş RA’nın ,sabah yalancı ışık SET’ten kurtulup, ölüleri aydınlığa Osirişlemeye taşıyan mavi şafak Anubis ışığı merdiveni ile geçişi anlatılır.. ölmeden
evvel ölmek deneyimi -insiyasyon da budur.... bu 12 saatte, RA nın hayatı timsah başlı yiyici HEM HEM ve kötü yılan vadi engereği ile mücadele ile geçer.. ve her sabah RA,
yeniden ufukta yükselen sfenks horusra olarak dirilmeyi başarır..
GÜNEŞ'İN AÇI EVLERİ yani ÜÇGEN UÇLU IŞINLARI DA BİR HARBE -BİR SÜTRE-bir sınır taşı ANLAMINDADIR..
tapınaklarda tüm kapılarının üzerinde KUŞ TÜYLERİNE BENZEYEN DİKİNE BIÇAK RESİMLERİ VARDIR..çünkü şamanlar için yansıma önemlidir..ayna-parlak metal-keskin bıçaklar nefsi mutmainne sembolü olup, bedensiz saldırganlara kendilerini yansıtarak korkutur ..ayrıca eskiden aynaların da demirden olduğu hatırlanırsa, demirdeki mıknatıslık kuvvetinin zihin beden üzerindeki koruyuculuğuna da işarettir…METAFİZİK VARLIKLAR ,HARBE SÜTRESİ BIÇAKTAN YANSIYAN İLE kendilerinden kendileri korkarlar ama kişiye ayna dan ZAT-I ALİ yansır gibi gibi...yani sınır çitleri olan o sivri uçlu mızrak uçları-harbeler ,sınırları bekler..hz peygamberimizde seyahatlerinde ve savaşlarda namazda önüne harbe-mızrak ucu koyardı..
VAKİTLERİN SIRAYLA GELMESİ VE BİR VAKTİN DİĞER VAKTİ ÖLDÜRMESİ .EBÜL VAKT İLE İBNÜL VAKTİN ZAMANI ANLATAN SAAT-VAKİT İLMİ ..ibranice SELA nın KAYA(Edom'un başkenti) anlamına geldiğini hatırlıyoruz..
tüm bu anlatımlar takvim ve astroloji için gerekliydi..çünkü Nil’in taşması ve ona göre ekim- hasat yapılması-dünya hayatının nizamı içinde zaman bilgilerine yani mitolojiye göre 7. Ev olan Satürn –KRONOS BABAYA ihtiyaç vardı.. mesela Satürn-Kronos, kendi babası olan 8. Mertebedeki ev URANÜS’ü yani daireye dolanan yılanı öldürmüştür.. satürnün oğlu Zeus –jüpiter ise babasını hapsetmiştir..
irşat sisteminde BABAYI ÖLDÜRMEK VARDIR…ÖLDÜRÜRSE ANCAK MÜRŞİD OLABİLİR..sıra ile bu esma makamlarını öldüren çocuk, artık astrolojinin tutsaklığından –isim-cisim kayıtlarından kurtulup, HÜR-HOR-RUH OLUR ki, bu “gökleri ile bir sultan güçle geçmek demek olduğundan bilinen bir şeyde değildir vesselam….
AYNI SEMADA İKİ GÜNEŞ OLMAZ.. bu madde de öldürmek değildir.. manada, metafizik olarak mürşid adlı son putu kırıp özgürleşmekle olur… ayetle sabit ki NE GÜNEŞ AY’A,NE AY GÜNEŞE’E YETİŞEBİLİR.İKİSİDE KENDİ YÖRÜNGELERİNDE BELLİ BİR HESAB İLE SEYR EDİP -DÖNERLER.. dolayısı ile, yaratım sırasına göre, yıldızların üzerimizdeki hakimiyeti hiyerarşisi olan yıldız haritaları da; halkın anlayacağı hikaye dilinde basitleştirilip, tüm dünyada öğrenilmeye devam edilmektedir.. çünkü bugünün insanı ne bu bilgilere sahiptir ,nede yeni bir mitoloji yazacak yetkinliktedir..
GÜNEŞ'İN AÇI EVLERİ yani ÜÇGEN UÇLU IŞINLARI DA BİR HARBE -BİR SÜTRE-bir sınır taşı ANLAMINDADIR..
tapınaklarda tüm kapılarının üzerinde KUŞ TÜYLERİNE BENZEYEN DİKİNE BIÇAK RESİMLERİ VARDIR..çünkü şamanlar için yansıma önemlidir..ayna-parlak metal-keskin bıçaklar nefsi mutmainne sembolü olup, bedensiz saldırganlara kendilerini yansıtarak korkutur ..ayrıca eskiden aynaların da demirden olduğu hatırlanırsa, demirdeki mıknatıslık kuvvetinin zihin beden üzerindeki koruyuculuğuna da işarettir…METAFİZİK VARLIKLAR ,HARBE SÜTRESİ BIÇAKTAN YANSIYAN İLE kendilerinden kendileri korkarlar ama kişiye ayna dan ZAT-I ALİ yansır gibi gibi...yani sınır çitleri olan o sivri uçlu mızrak uçları-harbeler ,sınırları bekler..hz peygamberimizde seyahatlerinde ve savaşlarda namazda önüne harbe-mızrak ucu koyardı..
VAKİTLERİN SIRAYLA GELMESİ VE BİR VAKTİN DİĞER VAKTİ ÖLDÜRMESİ .EBÜL VAKT İLE İBNÜL VAKTİN ZAMANI ANLATAN SAAT-VAKİT İLMİ ..ibranice SELA nın KAYA(Edom'un başkenti) anlamına geldiğini hatırlıyoruz..
tüm bu anlatımlar takvim ve astroloji için gerekliydi..çünkü Nil’in taşması ve ona göre ekim- hasat yapılması-dünya hayatının nizamı içinde zaman bilgilerine yani mitolojiye göre 7. Ev olan Satürn –KRONOS BABAYA ihtiyaç vardı.. mesela Satürn-Kronos, kendi babası olan 8. Mertebedeki ev URANÜS’ü yani daireye dolanan yılanı öldürmüştür.. satürnün oğlu Zeus –jüpiter ise babasını hapsetmiştir..
irşat sisteminde BABAYI ÖLDÜRMEK VARDIR…ÖLDÜRÜRSE ANCAK MÜRŞİD OLABİLİR..sıra ile bu esma makamlarını öldüren çocuk, artık astrolojinin tutsaklığından –isim-cisim kayıtlarından kurtulup, HÜR-HOR-RUH OLUR ki, bu “gökleri ile bir sultan güçle geçmek demek olduğundan bilinen bir şeyde değildir vesselam….
AYNI SEMADA İKİ GÜNEŞ OLMAZ.. bu madde de öldürmek değildir.. manada, metafizik olarak mürşid adlı son putu kırıp özgürleşmekle olur… ayetle sabit ki NE GÜNEŞ AY’A,NE AY GÜNEŞE’E YETİŞEBİLİR.İKİSİDE KENDİ YÖRÜNGELERİNDE BELLİ BİR HESAB İLE SEYR EDİP -DÖNERLER.. dolayısı ile, yaratım sırasına göre, yıldızların üzerimizdeki hakimiyeti hiyerarşisi olan yıldız haritaları da; halkın anlayacağı hikaye dilinde basitleştirilip, tüm dünyada öğrenilmeye devam edilmektedir.. çünkü bugünün insanı ne bu bilgilere sahiptir ,nede yeni bir mitoloji yazacak yetkinliktedir..
Ve ilk vahdeti vücud dersini ,parçalanmış Osirisin bedeninde yaptılar..Osirisin bedenini yalancı şafak ışığı –fecri kazip olan kardeşi SET (* siyah domuz-tammuz-marduk
olan ),14 parçaya ayırmış ve Nil nehrine savurmuştu..13 parçayı yani 13 esmayı bulan kardeşi ve karısı büyücü İsis; onun mumyasını yapmış ve kızkardeşi akbaba başlıklı NEFTİS ‘İN NEFESİ ile onu diriltmişlerdir..Neftis ,Set’in karısı idi..bunlar 4 kardeştiler… Osiris in üreme organı yoktu ,madde de üreyemezdi..Horus da amcasından intikam için onun husyelerini kopartmıştı ve Set’te üreyemezdi..dolayısı ile onlar, maddeleşmiş
bir aile değillerdi..İsis Osiris’i
sihirleriyle mumya olarak diriltti ve ona baktı,ondan döl istedi..Osiris ise ona O SIR İSMİNİ söylemedi..ama dedi ki ;”istediğini sana vermeyeceğim,o
ismi kalbine söyledim.o bilecek sen bilemeyeceksin”..böylece İsis kalp çocuğu Horus a hamile kaldı..o doğunca Osiris, Horus da bedenlenmiş- yeniden çocuk olmuştu.. ve büyücü İsis (* o Kabalacıların bilekliği olan düğümlü kırmızı ipe düğümlere üfüren kocakarı İsis) , yılanı yani genetiği yarattı..yılan ,Osiris’i topuğundan Aşil gibi---mağaradaki gibi ısırdı ve Osiris hızla yaşlanıp bu dünyadan ahirete doğdu..
(***işte Kur’anı Kerimde İsisin 7 gömleğini açan seb al mesani FATİHA =ANAHTAR ile açılır –fethedilir ve biterken de, isisin düğümlere üfüren kocakarı NAS-FELAK anlatımı ile bitirilir .. ibret ise, bu alemin BİR HAYAL -BİR SİHİR-BİR İLİZYON olduğu ama rüyamızdan mesul olduğumuzdur..)
aynı uygulamayı gizlice seyr eden kızkardeş NEFES-Neftis de, Osiris’e biat edip, oda kalp çocuğuna aynı şekilde hamile kalır… oğlu ANUBİS olur.. kemikleri toplayan-hızır-mürşid yani ölmeden evvel öldürmek yolculuğunu diri diri deneyimleten kişi olan ANUBİS -mavi şafağın da müjdecisi- karanlığın bitip güneşin doğacağının ulağıdır. . Anubis in ışığı dünyaya iniş ve ruhlar alemine çıkış yani KARANLIĞIN İÇİNDEKİ BİR IŞIKTAN YOL MERDİVENİDİR..o, henüz güneş yaratılmayıp güneş doğmadığından ,güneş rolü yani AY-SİN olur... Osiris’in geceleri ruhunu aya sakladığı ve set’in onu yediği düşünülür…
Set ,kardeşi Osiris n bedenini 14 parçaya ayırıp, Nil nehrine savurdu..İsis ve Thot bu vücuttan 13 parçayı bulur ama 14. Parça olan üreme organını bulamaz...çünkü onu Nil balığı Ohannes ( oxyr-hynque) yutar...bu Sümerdeki, balık kahin rahipleri EA =SU TAPINAĞININ ermişleridir.. kadim kayıtlarda kuzeyden –denizden gelen ENKİ nin sakallı, bilgelik öğretici Türk rehberleridir.. bugün Katolik –roma pağanlığı devamı olan Vatikanlı yaşayan tanrı kabul edilen papa da sümer EA –BALIK –ENKİ KAHİN TACI TAKAR.. bizde Şemsi Tebrizinin horasani tacı böyledir.yani bu ,mürşidler tanrısal döl-yarı tanrı insan kabul edilirlermiş de demek..
Ra her gece kırmızı bir güneş =isis’in kanı=akik taşı olarak göksel anne NUT TARAFINDAN YUTULUR ve her gece 12 saat boyunca RA ,NUT’un vücudunda tehlikeli bir yolculuk yapıp, sabah şafakla yine Nut’un rahminden kırmızı bir güneş diski olarak doğar..
* anlamamız gereken sadece şudur.. her saat ve vakitte güneşin ışınlarının-şua-nurların aldığı isim ve cisim –gölgesine- görevine göre bir isim ve hikaye kaydedilmiştir.. tabii bunu anlamak kolay bir şey değildir.sadece meraklısına özel..
(***işte Kur’anı Kerimde İsisin 7 gömleğini açan seb al mesani FATİHA =ANAHTAR ile açılır –fethedilir ve biterken de, isisin düğümlere üfüren kocakarı NAS-FELAK anlatımı ile bitirilir .. ibret ise, bu alemin BİR HAYAL -BİR SİHİR-BİR İLİZYON olduğu ama rüyamızdan mesul olduğumuzdur..)
aynı uygulamayı gizlice seyr eden kızkardeş NEFES-Neftis de, Osiris’e biat edip, oda kalp çocuğuna aynı şekilde hamile kalır… oğlu ANUBİS olur.. kemikleri toplayan-hızır-mürşid yani ölmeden evvel öldürmek yolculuğunu diri diri deneyimleten kişi olan ANUBİS -mavi şafağın da müjdecisi- karanlığın bitip güneşin doğacağının ulağıdır. . Anubis in ışığı dünyaya iniş ve ruhlar alemine çıkış yani KARANLIĞIN İÇİNDEKİ BİR IŞIKTAN YOL MERDİVENİDİR..o, henüz güneş yaratılmayıp güneş doğmadığından ,güneş rolü yani AY-SİN olur... Osiris’in geceleri ruhunu aya sakladığı ve set’in onu yediği düşünülür…
Set ,kardeşi Osiris n bedenini 14 parçaya ayırıp, Nil nehrine savurdu..İsis ve Thot bu vücuttan 13 parçayı bulur ama 14. Parça olan üreme organını bulamaz...çünkü onu Nil balığı Ohannes ( oxyr-hynque) yutar...bu Sümerdeki, balık kahin rahipleri EA =SU TAPINAĞININ ermişleridir.. kadim kayıtlarda kuzeyden –denizden gelen ENKİ nin sakallı, bilgelik öğretici Türk rehberleridir.. bugün Katolik –roma pağanlığı devamı olan Vatikanlı yaşayan tanrı kabul edilen papa da sümer EA –BALIK –ENKİ KAHİN TACI TAKAR.. bizde Şemsi Tebrizinin horasani tacı böyledir.yani bu ,mürşidler tanrısal döl-yarı tanrı insan kabul edilirlermiş de demek..
Ra her gece kırmızı bir güneş =isis’in kanı=akik taşı olarak göksel anne NUT TARAFINDAN YUTULUR ve her gece 12 saat boyunca RA ,NUT’un vücudunda tehlikeli bir yolculuk yapıp, sabah şafakla yine Nut’un rahminden kırmızı bir güneş diski olarak doğar..
* anlamamız gereken sadece şudur.. her saat ve vakitte güneşin ışınlarının-şua-nurların aldığı isim ve cisim –gölgesine- görevine göre bir isim ve hikaye kaydedilmiştir.. tabii bunu anlamak kolay bir şey değildir.sadece meraklısına özel..
KALP ,DİL ÜÇGEN -PİRAMİT ŞEKLİNDEDİR…mısırlılar için DİL ÇOĞALMA ORGANIDIR..YANİ ASIL DÖL KELAMDIR-SÖZDÜR..mürşidlerde müritlerini kulaklarına söyledikleri HÜÜÜ esma ile kalbinden döllerler.. kişi kendi kalbinden kendi bebek HorUS’unu, yani bebek İSA’sını doğurup yetiştirip; “EY İMAN EDENLER İMAN EDİNİZ” hükmünce bilip anlayarak iman etmek zorundadır .
ZİHİN ATEŞ-RUH HAVA dır.. BEDEN SU ve TOPRAK tır.. …Hayat Zihin ve Ruh'un birliğidir.
mısırlılar içinden çıkan evrimle yeni oluşan her şekle çocuk diyorlardı...genç adam kendi kendinin çocuğu, çocukluğunun oğulu- ihtiyarlığının=yetişkinliğininde çocuğudur..o yüzden Tibet’te çocuğa PUTA denirdir.. çünkü insan sadece kendisine ve kendi eserine
tapar..
Duat denen Ahirette mısırlı ölü, en sonunda DÜRRİ BEYZA olan NUN ANNENİN kozmik kaz yumurtasını ve içindeki RA’ yı seyreder.. ..OSİRİSİN kayıp organı olan
ASLAN KAFALI UZVUNUDA İZLER (böylece piramitin önünde uzanan RA kayığını ve aslan başının güneşe ufka doğru meylini çözüyoruz :) mason önlüklerindeki G noktasının aslı olan, mısırdaki orjinlerinde, önlüklerin önünde aslan kafası resmi vardır..GÖKSEL ANNE NUT-NUN'un YERSEL TOPRAK-ebu turab KOCASI GAB'dir.. hiyeroglifte ise önlük resmi G (god-tanrı) anlamındadır.. ...
Şu’nun (nefes-soluk-hava ) evrensel yasasını ve 7 basamaklı ışık merdiveni önünde, İSİS in 7 GÖMLEĞİ VARDIR...aynı şekilde bizim tasavvufta da 7 gömlek vardır…her yaratılmışın tohumunu kendinde saklayan EVRENSEL TOHUM yani YUMURTA=SPERM’in adı NOUN=NUN dur. ölü bunları da görür..
üstü örtülmüş anlam olan KAFİR -KHEPRE(okunuşu Habır) tekamülün başı ve sonudur ,sembolü scarabe böceğidir..o henüz doğmamış olan KARA NOKTA-KARA GÜNEŞTİR ..
Şu’nun (nefes-soluk-hava ) evrensel yasasını ve 7 basamaklı ışık merdiveni önünde, İSİS in 7 GÖMLEĞİ VARDIR...aynı şekilde bizim tasavvufta da 7 gömlek vardır…her yaratılmışın tohumunu kendinde saklayan EVRENSEL TOHUM yani YUMURTA=SPERM’in adı NOUN=NUN dur. ölü bunları da görür..
üstü örtülmüş anlam olan KAFİR -KHEPRE(okunuşu Habır) tekamülün başı ve sonudur ,sembolü scarabe böceğidir..o henüz doğmamış olan KARA NOKTA-KARA GÜNEŞTİR ..
ÜSTÜ DELİKLİ DAİRELİ HAÇ DİŞİDİR .. GELECEK MİLYONLARCA YILI TEMSİL
EDER..geometrik anahtarlar kimdeyse kapı sırlarını açmayı o biliyordu..insiyasyonda
bu iki anahtar isis haçı ve osirisin bel kemiği
kilit şeklinde içiçe olurdu..mesela Sümer MARDUK ÖLÜLER KİTABI NECROPOL
bu geometrik anahtarları anlatır..tüm geometri üst üste birleşince astrolojik horoskop evleri düzeneğini verir..
RA’nın RUHU ,Herakliopolis in kutsal anka-phoenix-simurgudur
(30 GÜN-30 KUŞ yani 1 AY demektir
SİMURG) ..
Sevdiğim şimdi dikkatli oku olur mu!..ben yine keşif yaptım..bir tapınakta sığır bacağı hiyeroglifi buldum (SIĞIR BACAĞI ve EL-KOL RESİMLERİ B HARFİ DEMEKTİR )..ve ölüler kitabında o sığır bacağının kullanılışını okudum..Kur’an-ı Kerim de ,Bakara suresindeki sığırın ön kolu ile mısırlı ÖLÜYÜ DİRİLTMEK var ya!!..işte bu işlemi Maya Aztek sihircileri gibi Mısırlılarda uyguluyormuş, bak yazıyorum:
Sevdiğim şimdi dikkatli oku olur mu!..ben yine keşif yaptım..bir tapınakta sığır bacağı hiyeroglifi buldum (SIĞIR BACAĞI ve EL-KOL RESİMLERİ B HARFİ DEMEKTİR )..ve ölüler kitabında o sığır bacağının kullanılışını okudum..Kur’an-ı Kerim de ,Bakara suresindeki sığırın ön kolu ile mısırlı ÖLÜYÜ DİRİLTMEK var ya!!..işte bu işlemi Maya Aztek sihircileri gibi Mısırlılarda uyguluyormuş, bak yazıyorum:
Bir firavun öldüğünde; oğlu baş rahip olarak,babasının mumya ve heykeline( KA)sarılır.. mumyanın heykeline bir öküz ,bir ceylan, bir kaz kurban eder.. kurban edilmiş bir hayvanın yüreği veya BUDU İLE firavun babasının YÜZÜNÜ OKŞAR –ona yer gibi tattırıp sürer .. büyük tanrısal sihirbaz denen yılan şeklinde bir asa araç ile ağız -kulak 4 ahlatı erbaasına duyu açma –BAAS işlemlerine başlardı ki, ölü arkasındaki Ka heykelini tanısın.. geceleri geri geldiğinde güvenlikle bedenine dönsün…..heykele bu tapınmadan sonra ona kraliyet giysileri giydirilip süslenir , ateşle başı aydınlatılır ..ATEŞ-ALEV; güneş gözlü horusun gözünden çıkan alevin sembolüydü...
mısır öğretisinde insan 6 safhadan oluşuyordu ki 3’ü maddeydi..BEDEN-İSİM-GÖLGE diğer 3 üçü ise ruhiydi ANKH ,BA ve KA
LEOPAR DESENLİ POST Set’in elbisesidir; ki, düşmanı yenip elbisesini giydim denirdi.. firavun ve şamanlar ritüellerde kaplan desenli post ile gezerlerdi.. eskiden ölüler kemikleri kırılıp parçalanmaz mumyalanır ve deriye sarılırdı.daha sonra kemik kırma - et ayırma çıktı ve oda kalktı… yine mumyalama başladı..tüm bunlar tıp ilmi için geçirilen simya-kimya ilimleri için gerekli aşamalardı..
Mısır'da NÜBYE sahillerinde TİMSAH SOBEK için yapılmış bir tapınak ve
şifahane merkezindeki duvar resimlerinden örnekler var.. burada başka bir
ilk keşif daha yaptım ki, o da 30 KUŞ=SİMURG yani BENNU KUŞU - ANKA
nın rakamsal hiyeroglifle yazılışı ve daha önemlisi takvimsel anlamıydı..
dünyadaki ilk takvim ve 30 gün hesabı kaydı bu tapınakta..
dünyadaki ilk takvim ve 30 gün hesabı kaydı bu tapınakta..
Hiyeroglifte BİR DAİRE
(güneş-gün ) ve BİR KUŞ SİLÜETİ şeklindeki ÇENTİK 30 DEMEKMİŞ..
yani SİMURG =30 KUŞ DEMEK YA? bazen çok basit anlatımları anlamak için
nesiller nesiller geçmesi gerekiyor.. belki de kişisel tekamüller gibi,
ayların, takvimlerinde tekamülleri vardır..
MISIR MİTİNDE BAŞ
TANRI YARATICI ATUM dur.O, ilk tohum
olan kara güneştir .görünmeyen güneş(*khepri =okunuşu HABIR ) –scarabe böceğin tohum gübresi ( KENDİNDEN
OLAN ) .. KAHHAR ESMASI .. yaratıcı Atum’un tekamül derecesi yani
yaratım hiyerarşisine göre çocukları Şu (nefes-soluk-hava ) ve Tefnut
(nem) , torunları Geb (yer), Nut (gök) ve onların çocukları Osiris, İsis, Seth ve
Neftis’tir... bunlar ana esmalar ,ilk 8 li panteondur..
Hurşidimden Mürşidime bir
Tutinin güncesi..
Sevdiğim, son masalım Ümmilik ve EL
masalım sonrasında,yakaza halinde görünmez EL i yine gördüm ve uyanırken keyifle “Mehmet, Mehmet, Mehmet “ diye
uyandım..şimdi Sen bana sorarsın..Mehmet kim ? :).bir bilsem..sahi o Mehmet kim? (*ÜLKEM AFRİN
SAVAŞINA MEHMETÇİKLE GİRDİ..)
Mısır gezimin 4. Günü gemide gece saat 3 de uyandım ve tavandaki kadim altın salondaki altın hiyeroglif kayıtlarına baktım.ben o odanın içinde yatıyordum.çok korkup red ettim…daha sonra iki defa daha aynı sahneyi aynı şekilde deneyimledim ama bir daha olmadı Sevdiğim..ben hala çok korkağım biliyorsun..
25 ŞUBAT PAZAR ..bugün ki hayalimde kardeşim bir mor keçi kurban etmiş.onu bana emanet ediyor.mor keçinin başı yok ve o dev örgü bir yorgan gibi.onu çok sevip üstüme alıyor ve benim olmasını istiyorum.
Mısır gezimin 4. Günü gemide gece saat 3 de uyandım ve tavandaki kadim altın salondaki altın hiyeroglif kayıtlarına baktım.ben o odanın içinde yatıyordum.çok korkup red ettim…daha sonra iki defa daha aynı sahneyi aynı şekilde deneyimledim ama bir daha olmadı Sevdiğim..ben hala çok korkağım biliyorsun..
25 ŞUBAT PAZAR ..bugün ki hayalimde kardeşim bir mor keçi kurban etmiş.onu bana emanet ediyor.mor keçinin başı yok ve o dev örgü bir yorgan gibi.onu çok sevip üstüme alıyor ve benim olmasını istiyorum.
BİZİM SEVGİLİLER GÜNÜ VAKTİMİZ OLAN 16 şubatta ise Mısır çöllerinde beyaz renkli,çift hörgüçlü bir devenin ,iki hörgücü arasında binmiş gidiyordum . sarı kumlarda yolda telef olup, eşyaları ve binekleri ile kumlara karışıp yok olmuş yarı canlı yarı ölü sayısız yol kazazedesini seyrederek yol aldım….ve keyifle yine mest olurken uyandım ..
Sevdiğim
bu muhteşem gezi için çok teşekkür ederim..bir dahaki gezimi, rüyalarıma göre
bu ülkeye geldiğimiz yer olan UKRAyna =KIRIM=BAHÇESARAY’a veya İran’a yapmayı
diliyorum..ve iki gündür hayallerimde iran’dayım… dün ve bugünse hala Mısır
çöllerindeyim..
Latife’ den Latif’ine ,RAhiym’den Rahman’a AŞKLA…
Latife’ den Latif’ine ,RAhiym’den Rahman’a AŞKLA…
Allahümme salli ala seyyidina muhammed
nur cihan
18 şubat 2018
nuralem7@hotmail.com
HERMETİK METİNLER KİTABI PDF Sİ https://yadi.sk/i/D-N24qe-3Cib5u
nur cihan
18 şubat 2018
nuralem7@hotmail.com
HERMETİK METİNLER KİTABI PDF Sİ https://yadi.sk/i/D-N24qe-3Cib5u