Mutlaka öğreneceğini bildiğin bir şeyi sormakta acele etme.Zira hikmete uygun değildir.
Sadi-i Şirazi ……..böylece Attar’ın Mantıkut Tayr’ı hayat buluyor ve tüm tefekkür düşünceleri kanatlanıyor..tutana aşk olsun:)…. İşte ankaları bile vuruyorlarmış…hem de hiç acımadan..vurmaya bile üşeniyorlarmış üstelik.. o, O duvara çarparak paramparça oluyormuş sadece..bu masalın 2. bölümünden itibaren hep 5. yi yazabilmek hevesi ile ilerlemiştim biliyorsun..oysa, O, hayallerimin erişilmez duvarına bir kez daha yığıldım..yağmalandım…beni paramparça yaptın.. sevinçlerimi, özlemlerimi, dokunuşlarımı, lezzetlerimi, heveslerimi, sorularımı, cevaplarımı, gururumu-benlik dağlarımı yağmaladın yine..aslında bende, Sen gibi esebilirdim..hakkım vardı biliyorsun..sadece Sen incinme diye yapmadım..Sen incinme..ama tüm incilerimi saçtığımı da bil..bir tane bile kalmadı bence..ne önemi var ki artık..istemiyorumm.galiba ben farketmeden olgunlaşıyorum…belki de Senin istediğini yapmalıyım..fırtınanın gözüne girmeyi başarabilmeliyim..bilmem kaç “el nino” gördüm..kendimde öyleyim zaten biliyorsun..iki dalganın-iki fırtınanın gözü beraber nasıl oluyor deneyimlemeliyim değil mi?Sen istersen evet..bu diğerlerine benzemeyecek …onu Zamanla öğreneceğim..Zamanımla yani..
ne dersen de…aynı tarihler ve aynı tekerrür… Kapı Duvar..HayAlim; en gerekli yerde tuzla buz..neden demeyeceğim?çünkü, beni yapayalnız bıraktığın için bu masal hiçbir şeye benzemeyecek biliyorum..ben bu bölüme destan yazacaktım halbuki…göz cemal ,kulak da seda istiyor ne yazık ki…bu bir sanatsal masaldı ya hani..işte sanat özgür ve şımarık olur..sınırlarsak istenilen mana çıkmaz..burada iznim olanı resmedecektim..lakin hayatı boyunca ülkeme: muhalefetin mirasçısı olarak gelmiş, taaaa ölümüne dek bu işi kimseye bırakmadan sürdürmüş ve halen mirasçılarına da aynı muhalefeti devretmiş- o gerçek maviyi asla giyemeyen -ve asla gerçek bir lider olamayan adam ….güvercin seven fakat, daima, uçamasınlar diye kanatlarını yolan adam.. …hayalime bile muhalefet edip, Senle arama girene kadar..bana set çekmesine izin verdin…halbuki, onun ölümü bile muhalefetti..adı güzelliğin sınırıydı ve güzeli görmeme sed çekti..belki Rahman’ın Rahmetiydi, bilmiyorum…bilmeyi umursamıyorum artık.. belki de burası en nihayetim-sınırımdı..bilmem kaçıncı kez tosladığım yer..biliyorsun ki bunu yaşadım..hatırlayamıyorum sadece..hatırlamak için yaptığım her hamlede beni tekrar tekrar öldürüyorsun..Hz.Pir’in: bir dairenin bölümlerine dilimlenmiş- bilmem kaç ölümünü- deneyimliyorum sanki..ilki o meşhur depremim..diğeri beni kömür tozu haline getirmen..diğeri sayha sayha sesle vurman..her birinde dirilişim mutluydu..bir bakış bir tebessüm…şimdi o beyaz şey, bütün gece bana gülümsedi..beyaza kırmızı yakışır değil mi?ama o üstüne kırmızıyı değdirmez..leke tutmuyor..beyazdan başka renk kabul etmiyor.. çok manidardı..inceliğin için teşekkür ediyorum…kendim istedim zaten..
(asillerin kanı mavi olur derler ..neden damarların içinde kırmızı da- dışından mavi gözüküyor peki?=bak bu halde bile soru sorabiliyorum.. bu iki rengin vuslatı mor olur..yani Sen haklısın. daha olmaya çok var, ölüme ise çeyrek:) çoookk efkarlıyız çoook..bu sefer sessiz di ölüm..utançla yıkılmak belki de en ağırı..En Haris Zamanlardayız sanırım..sessizliğin rengi beyaz..hüzün yani..renk yok,ses de yok..kapı duvar…rengarenk noktalarla ölüme merhaba dediğimin bile ötesi bence…ağlamıyorum şimdi..ağlasam bile umursamıyorsun..Sana, hiçbir yol açmıyorsun..hep kalbime bakınıyorum..nerdesin?..yardımın?..ben ağlarken Senin de ağladığını hissediyorum..doğrumu?nasıl dağıldık böyle peki?..neden yaptın?..benim canımı yaktığında Seninde canın yanıyor öğreniyorum böylece…hissediyorum,gördüğümü hissediyorum..ben Sana kendimden daha çok üzüldüm biliyor musun?Sen sakın incinme ..ben …………….. Seni anlayamadığım ve anlatamayacağım şekilde seviyorum..bunun tarifi ve karşılığı yokkk.. bu bölüme zaafım vardı biliyordun?tüm tutkularımı elimden alıyorsun..bu sefer benim için bir sigara içmelisin..içip içmediğini bilemiyorum ama çoook efkarlıyız hani..acemice öksürme ve senin yüzünden sigaraya başladım diye beni sakın suçlama olur mu?..küllükte burada bak..içine yağan, yanmış bir ankanın külleri var..eski delikanlıların yaptıkları gibi dumandan halkalar yap baarii..bir diğeri, halaka-i evvelkinin içinden geçip gitsin ve diğerleri…bu masalda neler yazacaktım neler..şimdi yazmayı canım istemiyor..
geçen, salatta o hayalimi nasıl anladım bak! şöyleydi..7 si benden diğerleri Sen dendi ya hani..onlar bir türlü çözemediğim Tevhid Mertebeleriymiş galiba..bu 7 masalı bitirmeyi başarırsam, bu yazamadığım –yazmama izin vermediğin 5. masalı bana hediye edeceğini anladım..12 yi yani ve tabii 3 ü… yani 1İ…işte yazmam için tek gayret bu hatırlayıştı.. birde Senin yazman.. sadece yazman..içimden yazmak gelmiyor …”Sadi “de iki ay evvel okuduğum bir bölüm vardı, işaretlediğim.. bu bölüme yazacaktım onu..bence tek hak eden O’nun yazısı..o yüzden ben şımarma iznimi O’na devredeceğim. O, bunu yazabildiği için O’nu hayranlıkla kutlamak istiyorum.. “HİKAYE”
Anlattıklarına göre memleketin birinde bir adamın çok güzel bir kölesi varmış..O kadar güzelmiş ki, eşi benzeri az görülür bir güzellikteymiş..Efendisi köleyi dine ters düşecek şekilde seviyormuş..Bir gün arkadaşlarından biri ona demiş ki: “Gerçekten yazık!Ah keşke bu kadar güzel olan bu köle böyle terbiyesiz ve bu kadar uzun dilli olmayaydı?”
Efendi arkadaşına şu cevabı vermiş:
“Eğer birisini seni seviyorum dersen artık ondan hizmet bekleme.Aşk,meşk araya girdiği zaman,ortada ne efendilik kalır ne de kölelik,cariyelik.” Efendi,peri yanaklı cariyesiyle gülüp oynarsa,cariye,kendisi efendi olmuş gibi naz etmeye ve efendi de onun nazını çekmeye başlar..adeta cariye efendi ve efendi de cariye durumuna düşer ki,bu da son derece normaldir..”
bunu kim yazmış?.. tabii ki Zamanın Padişahına sunulmuş, bu hikmet deryasını yazan Sadi-i Şirazi ..bir insanın adı SAD-İ olunca demek böyle şeyler yazabiliyor..bence sad harfinde bir şeyler var…İlahi Maya misali değil mi? ….biliyor musun benim bir sarkaç teorim vardır..hipnoza girmişcesine cezbesine tutulduğum..onun itme- çekme ivmesiyle her şeyin olduğunu öğrenmiştim bir defasında..bilmem nereye çizmiştim gülerek..işte öyle halvet-sıfır-nötr-boşluk-sıfırın içinde noktayım anla yaniii..karanlık ..zifiri..içinden ışık sızan yer hani..aydınlığına muhtaç olduğum..ve bir türlü aydınlatmadığın..bu sabah: aydın isimli mey’in, başka bir el-nino tarafından mayalanmaya başlandığını öğrendim:)..bir ümit yani..fermanteleşmeyen bir türmüş bu?ne demek se, sen bil..her hazineyi bekleyen bir yılan olurmuş biliyorsun..ve yurdu saran destarcasına bir yolllll..aynı mana..uyuyan ejder..kurban istiyor tabii..yumurtaya girmek kolay mı? bilmiyorum..Sen söyle.. uzman Sensin..ben teslimim..
hayallerinden öğrenen biri olarak bu kadar hayal yeter bence.. çok bile..birde rasgele açılmış “Kamil Kitaplar” var tabii hayatımı yönlendiren..bak, yardım dilendiğim günün gecesinden… al ve seç diye elime tutuşturulmuş bir kitaptan açılmış bir sayfa..niyetim: “o yerle yeksan oluşumu, Senin bana anlatmandı” ve gerçekten anlattı..teşekkür ediyorum..her şey için..Dostluğun için..Var olduğun için.Seni tanımama izin verdiğin için..Seni sevmeme izin verdiğin için..beni koruyup, gözetip, rızıklandırdığın için…………..yazamadıklarım için………… bu sefer” yokuz işte” diye bas bas bağırıp ağlamayacağım biliyor musun..ağlamayacağım..ağlamayacaaağımmm….Sen gibi susmayı öğreneceğim..sessiz ölümle dost olacağım..Seni hala seviyorum..beni bırakıp gittiğinde , asla, sistemi-kurumu düşünüp “bir diğerine-gözüme gözüme gösterdiğin ardılına” yönelmeyeceğim..burada, sevmenin verdiği hakkımı sonuna dek kullanacağım..aynen Hz. Bilal-i Habeşi gibi, kendimden bile vazgeçip her şeyden hicret edeceğim….Sen, beni burada son kez öldürüp, Sende diriltene dek………………….. ”””Cenab-ı Hak insana tekamülüne vesile olması için nefis verdi..bu sayede de insan meleklerden bile daha şerefli oldu..Meleklerde nefis olmadığı için,daimi surette ibadette bulunsalar da yine Adem seviyesine çıkamazlar. İnsan emaneti kabul etmekle,nefsinin aldatışlarına karşı durup,Allah yoluna koyulduğu,nefsini garip bırakıp ruhunu yükseltmek savaşında bulunduğu için zalim oldu. Hz. Mevlana da Mesnevi’sinde:Ney,kanlı yolun sözlerinden bahsediyor..Mecnun’un aşkı kıssalarından bahsediyor,buyurur.Çünkü aşk yolu kanlı yoldur.Aşk,ikilik kabul etmez.Hem nefis hem canan olmaz.Aşk sahibi ölmeden evvel ölür. Bu yol kanlı yoldur.Nefsin izzeti,şerefi kırılıp Allah namına feda edildiği için kanlıdır..Fakat insan da bu kanlı yolu seçmekle bütün İlahi İsimlere mazhar oluyor.
Böylece Adem’in,herkesten,her şeyden hatta Meleklerden, Arş ve Kürs’ten ilmen üstün ve tercih edilmiş olması,hiçbir yaratılmışın kabul edemediği İlahi Emaneti kabul etmesi ile sabit olmuyor mu? Emanetten maksat,nefsini bilen Allah’ını bilir manasıdır,yani aşktır,cezbedir.hayvanlarda vesair eşyada bu kabiliyet var mıdır?Bu kabiliyet yalnız insana verilmiştir.Rahman’ın cezbesine,aşka istidadı olan yalnız insandır.””” --------------------- SOHBETLER/KEN’AN RİFAİ(515.sayfa) Hiç bir şeyi olamayan bu masalın, bari bir şarkısı olsun… ben bir kadın(adam)sevdim Sen Uyurken hasretin dökülür gecelerden sokaklara,
Gelir yüreğime çöker Her gün başka bir pencerede,
Sensizliğim yollarına bakar ve boynunu büker,
Ben bir tek kadın sevdim o da sensin o da sensin,
Ben bir tek sende yandım alevlendim delilendim,
Ben Bir Tek Adam Sevdim O da Sensin, O da Sensin,
Ben Bir Tek Sende Yandım Alevlendim, Delilendim,
Ben bu sevdayı yemin bildim söz bildim,
Ben bu sevdayı kutsal bildim….
|