18 Nisan 2019 Perşembe

KARA ve AK DELİKLER –HUNNES KUNNES- gül MÜHÜR açılırken SEMBOL MASALI

KARA ve AK DELİKLER –HUNNES KUNNES- gül  MÜHÜR açılırken  SEMBOL MASALI

RAHMAN 37-38 : Gök yarılıpta erimiş kızıl bir yağ gibi kıpkırmızı bir güle dönüştüğü zaman... Artık ey insanlar ve cinler! Rabbinizin hangi yüce nimetini inkâr edeceksiniz?


Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.. nasılsın? Hani son masalımda gördüğüm gözlerimin kara deliğinde gözlerimi kaybedip, yine O'nu buluş dehşetli hayalim vardı ya.. işte o bu defa o, maddi ilimde nasa nın bize sunduğu uzaydaki kara delik olarak zuhur etti..oysaki ben bir vakitler Senin gözlerinden bana bakan kendi ruhumun ,Senin yaşadığın hallerinin bendeki yansıması olarak da düşündüm ..yani o masala yazdığım iki öngörüm de doğru çıktı.. sanki biz tek vücud gibiyiz belki de..bilemiyorum..


14 nisan Cumartesi günü ,tam üç saatlik bir TAOcu felsefik düşünce dersine katıldım ..(*bu hafta da zen budizm öğreneceğim :- ) .TAO ,YOL demekmiş. Bizde TÂRIK-TURÛK-TARİKAT olan anlam yani.. taocu insiyasyonda tek bir tao-yol yokmuş..mesela aksilikler oldu ve yol tıkandı ve sen o ÇİLELİ yolu sevemedin ; o vakit hemen kendine yeni bir yol tasarlayıp-kurgulayıp , o yeni yolu açıp ,o yoldan hedefe gidebilirmişsin.. yani.. bizdeki kaza ve kaderin sadaka ile değişmesi veya becerebiliyorsan kendine bir şans daha verip , levh-i mahfuza uzanıp, o eski yazgıyı silip kendimize yeni yazgı yazabileceğimiz idrake gelişimiz gibi..

tabii bunun için tüm korkularla yüzleşip, tüm kapı eşiklerinden korkusuzca geçmek gerek..

tarihte tao'nun bir öğrencisi BOŞLUK a KARA DELİK adını verip onu İSİMSİZLİK HALİ tanımı ile  bir vakitler  kaydetmiş..ama eski mısır  da tanrı atON zaten kendisini böyle tanımlar..yani O tanım daha eski.. ve hz ALİ kendisini BE NİN ALTINDAKİ NOKTA olarak işaret etmesi ile, zaten tüm TAO=TURUK=YOLLARI ,o HALVET =BOŞLUK DELİĞİNE yani İSİMSİZ =CİSİMSİZLİĞE  ERMEK İÇİNDİR..vuslat budur..ben damla iken denize kavuştum ve bende birlik denizinde O oldum denilir ya..hem bu anlam, hem de mutlak ayan-ı sabite de durmak olabilir…bilemiyorum..bilmek istemiyorum .. orayı sevmiyorum..

DEVAM EDEN I:II ' LER İLMİ..

Taoculukta   belli BİR tanrı –tao fikri  olmadığından, yolun-taonun sonunda aynı bizdeki ve diğer her kendini bilmek öğretisindeki gibi yine mutlak hiçlik olan yokluğa yani BOŞLUK DAİRESİNE =O halvet dairesine =HU ya girmen gerekiyormuş ☯...belki YOL'UN KENDİSİ TANRI..HEP SEYR DE KALMAK .. SEYRİ SÜRDÜRMEK İÇİN de " REFİKİ ÂLÂ "denmişse ,o halde TURUK=YOLLAR  TANRI nın ta kendisi DEĞİL DE NEDİR ?(* gizli özneleri saklıyor, ser verip sır vermiyorum Sevdiğim ,dikkat et !)

taoculukta , kişi ile boşluk arasında bir çekim alanı var kabul edilip, bu çekim sahasında kişinin sürekli yolunun ideasına göre değişebileceği varsayılırmış.. zaten tao kitabının adı DÖNÜŞÜMLER KİTABI olup IIIII çubukları ile öngörülerin sürekli değiştirip yolların dönüştürüldüğü, OK ÇEKME ve İSTEDİĞİN ŞEY ÇIKANA DEK BAHSİ YÜKSELTİP  SÜRÜMDEN KAZANMA VARMIŞ... yani  dönüşümler yasası olan =& 
var yok..li la..künfeyekün..


Taocu dersimizi, nasa' nın kara delik resmini yayınlamasının akabinde işlememiz üzerine, tabiki hoca, kara deliklerle benzer olan bu boşluğu da TAO BOŞLUĞU ile  birleştirip bize anlattı ..ÂM ..SEVDİĞİM ÂM  ben tabiiki sayende her şeyi çok farklı anlayıp, bir anda her bilgiyi TEVHİD TOPU haline getirip hocaya atıyordum ve hoca da toplarımı neşeyle kabul edip ,beni tastikliyordu.. yani biz maya kutsal ölüler kitabındaki İKİZLER   gibi muhteşem bir TOP oyunu OYNUYORDUK.. ve böylece ders TAOCU İSLAM HERMETİK TASAVVUFUNA DÖNÜŞTÜ..

hiçbir şey boş ve tesadüf değil ya hani..bu derste tabiki kaderdi..ve bende kaderin bir topu..



huu huuu huuu

her nefeste dolan kadehine huuu huuuu
boş yok...hepsi dolu.
boşlar doluya gelir
dolular boşların dolduruşuna zaten gelmez.
tüm boş kadehleri dolular doldursa da
yine doluluklarından bir şey eksilmez
yaniii HALVET DER ENCÜMEN de
der ki SAKİYE SÜDURİ
ben doldurur ben içerim kime ne OLUR




her şey H2 O yani HU dan yani SU dan olduğu için ;
Taoculukta da tüm yollar ,suyun kendi akışına göre yolunu bulması gibi, olayların gelişimide yolumuzu belirlermiş..  maksat bir saman çöpü gibi suyun üstünde tam teslim olmayı başarmakmış..bizdeki anlamı ile de,  mürşide tam teslim olan bir müridin –ölü yıkayıcısına kendini teslimi gibi.. çünkü ancak ölüler ve uyuyanlar ,aynı 7 uyurlar gibi bilmeden sağa sola rüzgara ve güneşe göre döndürülürler değil mi Sevdiğim?.. Sence bu devrin 7 uyurlarını bulabilir ve uykudan uyandırıp az da olsa konuşabilir miyiz ?..ve o zaman rüya sekteye uğrayıp, dünyamızda ne haller olabilir akledebilir miyiz ! ?




bu arada fazla yorulan sinirlerim ve zihnimi dinlendirmek için el sanatlarımı yaparken sesli kitaplar dinliyorum..geçen hafta sonu olan imtihanım çok ağırdı ve ben de Kündane sanat mekana su ve musiki tımarhanesine gitmek istedim...tabi uzun aylardır göremediğim ama içimde yanar döner gezen o rengarenk auralarımı -kuzey ışıklarımı seyr edemememin sıkıntısıda var.. göremesem de ,onların hala içimde olduklarının rahatlığıda cabası..işte o gece aniden, bir yıldız kayması gibi bir şey yaşadım Sevdiğim..  içimdeki o musiki sever ve sevdiği tınıları duyunca dönerek başımdan çıkan bembeyaz mevlevim, ışık hızıyla benden  çıktı ve muzır bir şekilde kaçtı.onu gördüm inanabiliyor musun ?! gördüm.. ve anladım ki yarın  bana eşlik etmeyecek.. ama ben tedavim için yine de tımarhani bımare gittim....iki saat su ve değişik makamdan kur'an-meal-musikilerle kaybettiğimi sandığım o muhteşem renklerimi, en çokta mor ve altın sarısını seyrettim..ve rebab teline dokununca kalbim titredi..korktum..kalbim ah kalbim..fakat utangaç mevlevim yoktu...

geçen hafta aynı zaman da sesli kitaplardan taocu savaş sanatlarını da dinledim..taocu savaş sanatlarında savaş stratejileride bu tao-yollara göre değişiyor..   mesela Rüzgar =iklimler ,Toprak = arazı yapısı-madenler  ,Su = ortamın bataklık-nehir –deniz –aşırı yağmur vs ,Ateş =güneşin açısı –yangın vs , tahta =arazinin doğası ne göre pozisyon ve askerin davranış biçim yolları üstüne kurulu idi..

çünkü insan evvela tabiatındaki yolları –meşrepleri bilmeli ve nefsin 7 haline egemenlik kursun ki, yol klavuzluğunu idrak etsin değil mi? en  büyük cihat –mücadele, insanın kendi içindeki nefsani yollarla olan savaştadır..
su nasıl ki yolunu daima bulur ,hatta yolu bulamazsa dahi yeri aşındırıp yerin altından yine kendisine bir yol bulursa, esasında rüzgar olan hava da her yere nüfus eder ve yolunu bulur.. zaten biri zahirde SU  adını alsa da, diğeri batını  HU dur ..

 
Taocu biri için denge yani sırati müstakim en önemli şeydir..işte  RAHMAN’ın KAPSAMA ALANINDA –RAHMAN ‘IN ÇADIRI ALTINDA MAHFUZ , 3 ayaklı sacayak –ocak evi 🔺 –çadırgede olan insandır O.... O TAHTTAKİ uçan  GÖZ'dür..  3 ayaklı TABURE-TAHT adlı KÜRSİ İNSAN’IN  çadır direğinde , onun kendi asa suyu-ata direği –Kundalinisindeki suyun debisi ve dengesi çok önemlidir...
ona bu can suyunu, döllendiği hikmetli nefesler sağlar ki,: "bu NEY’İN  sır SESİDİR..bişnev!!.. dinle!!..o yanan kut -ateş in –nefes ‘in hararetli soluğunu dinle!!"İnsanın ilahi kamışlık tarlasından koparılıp,aşağı sufili aleme inişi ile başlar mesnevinin ilk 18 beyti..ve ulvi alemde HUUUU HUUU HUUUU diye ,ilahi nefhada salınan bu kamışlar aslında semahanede sarhoş aliyyunlardan başkası belki de değildir... o sarhoşluk hayalinin içinde bir düş görürüler ya hani Sevdiğim..



YA MALİK EL MÜLK- "BUGÜN MÜLK KİMİN ?"  tefekkürü…
o MEYhane aleminden demden kopartılan NEY 'ler , vücudlarına 12 ana esmanın=12 burcun -12 meleki kuvvetin  ses verip, onu inletmesi için delinişinin acısını çilesini çeker.. tüm bu acı, 12 odalı bir Zodyak –zaman vefki-gül’ün evi için çekilir..bu acı, o kişilerin dağlanarak--mühürlenmesi –damgalanması için aşıdır .. mühürlerimizden tanınırız ya hani..

herkesin bir evi vardır ve AL demek EV SAHİBİ DE DEMEKTİR.. ölmeden evvel ölmenin –ilk ölüler kitabı kayıtlarının ana teması daima budur.ana vatan ve sıla-i rahiymi yad etmek için ..ah edip inleyerek vatan özlemi çekmek ..işte derdimiz bu..dermanımız bu..yarimiz  bu, yaranımız bu.yaramız bu ..hatıra-ı yâd..


12 kara delikli kaval –ney adlı insanın 18 =I⇪    numaralı anahtara  sahip olması ile 30 kuş=simurg anlamına ermesi ne demek ? : sen 12 duyuna -12 YILDIZ KAPISI  yolundan giren çıkana sahip misin veya ne kadar O kapıda kontrol bekçisi =KIT'MİR olabilirsin ve bu halinle sen cennetin kapı bekçilerini seni koruyamadıkları için nasıl  suçlayabilirSİN ?

..

HUNnes-KUNnes =KARAdelik AKdelikleri insAnın vücudunda ve düşüncelerinde nasıl tesbit edip bulabilir ve olayın fotosunu çekebiliriz tefekkürüyesi..
insanın 12 delikli bir NEY -bir KAVAL olduğu farz edilmiştir..bu insan neyi ,göksel semadaki ilahi kamışlık tarlasından kesilerek kopartılıp, aşağıya gönderildiği var sayılır ki,  mesnevinin ilk 18 beyti bu ney in şikayet hikayesi ile başlar..yani vaktiyle yarimizle bir ünsiyetimiz var ki, NAZ MAKAMI OLARAK HİKAYEMİZİ ŞİKAYET EDEBİLİYORUZ değil mi Sevdiğim?

eski mısır da ,ölüler yolculuğu aşağıdan yukarıya miraç edilerek,  işte bu kamışlık-ney-buğday tarlasında biter.. sonra yıldızına gider ve misbah oyuğunda parlarsın..ve mesnevinin ilk 18 beytinde hz mevlana ,miraçtan yukardan aşağıya inerek başlar..yani fıskıye bu defa selsebil olarak akar ve halen sulamaya -su yolunu bulmaya devam etmektedir ....


insan denen bu ilahi saz -ney kamışında başta delik yoktur..türk mitolojisinde adem de ilk yaratıldığında onda delik yoktur ve enki  ona delik açar...  bu deliksiz kamışı terbiye ediciler, onu değişik aşamalardan geçirerek ona 12 karadelik açarlar..her bir delik bir yıldızın yuvası-oyuğu - burcudur.. ona üflendikçe kara deliklerden ak nağmeler çıkar ve suret alırlar ... içeriye alınan her şeyse kara maddeye gider..  mesela insanın bir karadelik gözünde güneş otururken ,bir kara delik gözünde ay oturur gibi ,diğer delikleride insan sur şehrinin burçlarıdır..

insan adlı ney-kamış kalem, kulaklarından mürekkebini içine doldurur.. gönül hokkasında sesleri toplar.. ilk sözle döllenen organ iki kulak deliğimizdir.. o yüzden "SEMA -SEMİ-İŞİTMEK SEMA İLE OLUR..ve  SÖZ'ü dinleyene "BİŞNEV=DİNLE "denir (*ama unutmaki ,çok söz dinleyen biri bunları bilerek yazdı Sevdiğim )..  ve o sözler kulaktan kalbe iner.. RUH ,KALP, DİL ÜÇGENMİŞ ya hani.. ve  ağız kara deliğinden bunları iyi veya kötü sözler-ollar olarak ifşa edip söylersin.. burundaki iki delikle havayı süzerek HAY-HU NEFESİ YAŞARsın..burun vücuddaki en ileri seviyeli -en çıkık organ olup, nefsi temsil ettiğinden ,mesela secde de alınla beraber yere değip ,BURNU YERE SÜRTSÜNÜ yaşarsın.... alın ise baht açıklığı -yüce talih -mühürle ilişiktir.. bazılarının alın yazısı ak,bazılarının kara talihlidir...

KANDİL AĞACI İNSAN 

insanın iki göğüs deliği vardır ve bir göbek deliği .insan adlı şaman ağacının orta dünyasında normalde bir ağacın gövdesi gibi bir şey yoktur.. göbek deliği, göbek kordonunun bağlı olduğu insanın merkezidir..efsaneviMERU DAĞI gibi..dünyanın merkezi -göbek taşı gibi ..o, bir önceki alemimizde hayatı alıp ,verdiğimiz nefes borumuz ...bu dünyaya ilk doğuşumuzda görünen iplerimiz ..mesela ezoterikler hala gümüşi bir göbek kordonu ile ilahi annelerimize bağlı olduğumuza inanırlar .. ve şimdi ise görünmeyen iplerimizle iliyyinle siicin ipliklerine  bağlı oluşumuz gibi..


yâd eller aldı bizi,yardan yara vurdu bizi ..
insan denen hayat ağacı bir neye benzer?..alt dünyalarımızda iki delik vardır..üreme ve boşaltım kara delikleri ve bir atımlık su olan insan yıldızlarını  doğurma yolları…
bir şeyi yediğimizde o bizde –insan da fena  bulup, amacı-miracını tamamlar ve  insan olur..o insanın gören gözü, duyan kulağı, konuşan dili ,koklayan burnu, fiilleri işleyen elleri ve yürüyen ayağı olur..ama birde bu şeylerin enerjisel olmayan maddi yapıları-posaları vardır ki ,bunlara secde etmeyen yapılar da denir..

insana secde etmeyenler, alemi devrandan yine devre atılır ve BU KARA DELİKLERDEN  BOŞ OL DENİLEREK ,BOŞALTILIR, DEVRE SOKULUR..eski mısırda buna scarabe böceği gübresi –tekamülün bitip yeniden başlaması kara güneş de demişler..mesela masonların en zirve üstadı azamının lakabı da scarabe imiş..
yani artık TAM KAFİR MAKAMINA ERMİŞ..zaten mısır da güneşin tam kemal batış noktasının adı KUFrU (kefren) imiş...

Ve bu secde etmeyen yapıları boşaltan SU YOLU deliklerinden;  insanın döl suyu da babanın kara deliğinden ,annenin kara deliğine bir atımlık darbe –tarık ile atılır.. anlayabilirsek eğer İNSAN ,bu kara deliklerin –boşluğun-kuyunun çıkardığı bir ak delik macerasından başka şey değildir..



gün içinde bu 12 kara deliğimizden giren ve çıkanlardan haberdar (el habir= @ )ve farkındamıyız ?.. hayır tabiiki aklımıza bile gelmez değil mi? 12 zodyaklı gül ün, 1001 taç yapraklı sayısız lotus alemlerinden, gün içinde kaptan kaba –halden hale her dem geçeriz ..dirençsiz –renksiz, isimsiz - cisimsiz yani ne kadar   teslim olursak o kadar kolay seyrde kalırız.. o zaman ,bu tanrısal esmalar bizim canımızı çok acıtamaz ve günlük rutinsel ibadetleri olan ,her şeyin bir ölçü ile yapıldığı o  seyrlerini "VAKİT NAKİTTİR" HÜKMÜNCE, İCRAİ NAMAZı  KIYAM EDERLER..ÇÜNKÜ ONLAR DAİM NAMAZDADIR.. VAKTİN NAKTİNİ VERMEKLE EMROLUNMUŞLARDIR..
ve DUR RABBİN NAMAZDA idrakine gelen için devran gül durur ..ayanı sabite de vaktin babası anlamına erer..


insan adlı ağacın iki eli vardır ki, kendi  neyini –enstrümanını  çalsın ve kendini beslesin .. kendi ağacının meyvelerini kendisi devşirip  toplasın.. insan adlı ağacın ayakları vardır ki ,bu ağaç yürüsün ,gezsin ,değişik iklimlerde değişik ağaçları tanısın.. bazen aşı alsın .. bazen aşılasın.. ulaşamadığı yerlereyse İLAHİ NEFHA HUUUUU ile  polenlerini savursun..bu ağacın mahrem halvethane-i vuslat saray kökleri vardır ki, burası tüm suların yatağı-kaynağı-menba-ı  sebilidir.. bu köklerdeki olan işten dolayı bu ağaç hiç kurumaz-kuruyamaz ....

.. bugünkü internet haberleşmesi sembolü olan @ (hotmail-hathor) işareti dahi bu kara delikin yani HU nun içindeki gizli VAV = 9 un(hüve ) ta kendisidir… işte bugün de @ diye kullandığımız o kadim vefklerdeki EL HABİR ESMASININ  İbranice SEMBOLÜ olan @ =hotmail haberleşme kodlarımızdır.. anlayacağımız ezelde şeylere-eşyaya verilmiş isimler ,bugün dahi değiştirilememektedir.mesela bu  en özel konudur..başlangıçta eşyalara-şeylere verilen isimler dünyanın hiçbir yerinde değiştirilememekte ,hatta yeni farklı anlamlı bir ad dahi verilememektedir.. bunun ibretle  düşünülmesi lazım değil mi?

yani HU nun içinde, yine velayeti insan denen ve ALLAH ‘IN  ADINA YAŞAYAN ,O ‘NUN VALİSİ –VELİSİ –VARİSİ –VEKİLİ olarak dünya işlerini O’NUN ADINA YAPAN –İŞLEYEN İNS’AN VARDIR vesselam...

devri daim O (HU) n dan O ‘na dır..ON =IO nasıl ki yazılımların tam kodudur ve kadim devirlerde de ON tanrı adıdır ..ve eski mısır da şehir isimleri hep ON ile biterken, yunandan sonra Onların yerine HELİO(N) polis kelimesi ile değişmiştir..

dünyanın en kadim sembolü arşın etrafını sardığı kabul edilen kuyruğunu ısıran yılan olan  daire=boşluktur.. dairenin ortası ise ZAT –NOKTAdır (kara nokta-süveyda) ..

bir damla suyun, arşı=kalbi temsil eden su üstüne damlaması ile açılan dalgalar da seyir sahasıdır.. semahanedeki dönen damlaların girdapları –kendi küresel galaksileri-kendi ferdi esma alanlarıdır.. kişiler kendi  FERDİ aynalarından seyr ederken ,diğer aynalardan yansıma ve yansıtarak levhalarını okumalarının  zevkidir farka gelmek..

SIR denen şey nasıl ki KARA TOPRAK kabul edilirse, aynaların sırrı da KAOS tur..mitlerde kaos karanlık su adıyla anılır.. hiçbir şey yokken ,mutlak ÂMÂ diye bilinir..bu kara suyu aynanın ardındaki kara sır perdesi olarak hayal etsek ve henüz mutlak KÛN =OL emri irade buyrulmasa hala hiçbir şey kendisini bilip göremeyecekti değil mi? evet..işte ilahi yaratıcının kendini bilmek muradı ilahisine NUR denir..

Bu NUR karanlığın içinden çıkan  beyaz ışık misalidir..karanlığı aydınlatır..ama aslında karanlığın en koyu halinde tam zıddı olarak kara delik-boşluk halvethanesinden geriye döner..Sevdiğim …ağlamıyorum biliyor musun..ağlamayacağım.. ben neler yazıyorum bak..şimdi korkmuyor ve “ben yokum, biz yokuz, hiçbir şey yok!!orada hiçbir şey yoook..orası kapkaranlık, ıssız ,orayı istemiyorum” diye heyezanlarla aklımı yitirmiyorum.vakti gelince anlayıp öğrenecektim ya hani..işte galiba ben, tedavimde daha iyiyim..ama hala sık sık bildiğin gibi o kara boşluğa düşüyor ve  kendi bilgisizlik cehaletimin kara delik girdabında boğulup, boğulup diriliyorum..iyiki sen varsın ve benim can simidim O sun ..Seni sevdiğimi hiç söyledim mi bilmiyorum..ama Seni hala o biçim seviyorum..


.. taocu çin sembolü yinyang ın    içinde olduğu halvethanei daireyi fena nın arkasında SUYA REMİZ olan AYNA vardır..ayna =suya bakanlar ancak  nergisos gibi kendisinin yansımasını ayna da görür...ve bazen o ayna da yansıma olmaz..çünkü sen artık KİMSEsindir..YOKSUN Kİ AYNA DAN GÖRÜNESİN!!

o yüzden kişinin kendinde ne varsa, başkasının halinde görüp anladığı da, ancak kendi gerçeğidir...o halde AYNAYA BAKTIN KENDİNİ =ZAT- ı ÂLİ 'yi GÖRDÜN, aynaya çamur yapışmaz gibi ata sözlerine bundan kelli daha dikkat etmek lazım..tabii birde halkın argo deyimleri var malum..hakikati anlamak için onlara da bakmak görmek lazım..nasıl ki ağacın köklerini harem dairesinden yazamıyorsak ve siyah-leyla-gece  zaten bu iş için varsa ,sende kalbinde bunu fikret vesselam..

bildiğimiz üzere aynanın arkasında ise SIR denen pil tozu-demir tozu -toprak misali atomik kara elmas bir yüzey vardır.. bu sırrı ; isimsiz cisimsiz, henüz ismi söylenmediği için cisim alamamışlık halleri -kaotik deniz-belirsiz=LA MEVCUD VÜCUD  olarak ancak anlayabiliriz..
zaten Taoculukta da BOŞLUK alemine İSİMSİZLİK HALİ demişler.. yani eşya şeyler bir isim almadığı için kendini bilip tanıyıp ,ayrı bir benlik iddia edip;" bende ayrı bir varlık -iblisim" diyemiyor yaaaa .işte sen ben ayrı müstakil varlıkım, ben benim dedikçe nesin  sen şimdi düşün, Ey LİBASeci ? SECİYEN ne anla !!



ee ismi olmayan bir şeyin cismi sureti de yoktur..zaten ADEM =YOK demek miş .. ADEM adlı toprak, içi boş heykel kuyunun içine yaradıcısı ;ilahi nefhasından bir parça NUR’u ÜFLEYİP, O'na RUH VERDİĞİNDE ,ADEM denen boşluk-yok alemi, aniden var alemine dönüşerek döndü..ve ADEM' in kandili uyanıp, ADEM AYDINLANDI !  içine üflenen havanın elementallerinin isimlerini ve işlevlerini tek tek söyleyerek, o bedensiz varlıklara=mülk alemindeki melekutuna  OLMALARI GEREKEN ŞEYLERİN VAZİFELERİNİ EMR=RUH EDEREK, VAZİFEYE yani KULLUĞA DAVET ETTİ...AlaadDİN in sihirli yağ kandilindeki cin gibi..her zaman Zekeriyağı bulmak ve hatırlamak lazım..


o yüzden ADEM i iyi anlamak, A'DEMİ tanımak ve bugünkü ademlerimizi bulup ,ona secde etmek yani onaylamak –kabul etmekliğimiz vardır... istesekte istemesekte..kabul etsekte ,etmediğimizi sansakta ..ayetle sabit alınlarımızdaki perçemden tutup bizi çekerler yaaa..



""Ey Dil Bu Yeter İki Cihanda Sana İz’an

Birdir Biri Ki Olmaya Yok Bilmiş Ol İmkan
Mabudum Allah Hak Söyleyecek Sende Seni Ortada Nen Var
Alemde Heman Ben Dediğindir Sana Noksan Mabudum Allah
Dîvâne Mehmed Çelebi""

ve taoculukta bizim kendini bilmek öğretilerinde de ana gaye hiçlik değil ,LA YOK tan lLLA MEVCÛDE İLLALLAH haline yani ALLAH TAN BAŞKA MEVCÛD VÜCÛD YOKTUR anlamı ile yine vahdeti vücûda ermektir..o yüzden ey seyrü sülükteki salik!! iz bırakacağım diye salya akıtmayı bırak ve bir an evvel panTEİST parçalarını toplayıp,  VAR VÜCUDA -MEVCUDA GEL!! :) 

kıssadan hisse ..tüm kadim öğretilerde kendini bilmek okul öğrencileri ancak YOKLUĞA –KAOS A dek gidebilirler.. Kuyunun içinde ölür ve uyanarak kuyu suyundan ab-ı hayat içerek dirilip, yeniden doğarlar..fakat bu defa kendilerini kendileri doğurup, kendilerini yetiştirdikleri için, farkları fark etmeye başlayan yepyeni bir bilinçle hayata bakarlar....bu değişim dış görünüş zahirden hiç belli olmaz ..hayatlarınıda değiştirmez..sadece algılar, hayata bakış açısı ve  duruşunuz değişir..kader kaderdir..kaza kazadır.. ALLAH ALLAH'TIR..kul kuldur..asla değişmez..Allah Allahlığını hiç bir kimseye vermez-yar etmez..ama sen ben de kendi benliğimizi kimseye vermeyiz mesela..



LİLALA İLla HU da varlık nerede diyebiliriz .yani bunun  tüm acısını yaşamış ve aklını bir vakitler bu yüzden kaybetmiş biri olarak tabiki ,  bende (*kul)  kendime sorarım..
"varlık nerede?..ben gerçek miyim?.. ben gerçekten var mıyım? "
 …  Sevdiğim..hatırla !! "biz yokuz ,hiç bir şey yok ,orası karanlık ,orayı istemiyorum" diye ağlayan bir masal çocuğuna o vakitler Sen ne demiştin:”bana bak! beni görüyor musun?ben varım!!beni gördüğünü söyle hadi!ban buradayım ve varım !! tekrar et!gördüğünü söyle !! ..”


HATIRLADIN MI? ben hiç unutmadım..seneler sonra bugün bu masalı yazıyorum..Sana anlatmadığım o kadar çok nokta-kara boşluk-daire- inci vs hayali görüp yaşadım ki ..ve bir kişi için fazla kere çözülüp havada askıya alınıp çekildim.. maddedeki çileli ağır imtihanımda cabası .. aslında suretsizlik aleminden çok yoruldum..suretlere –putlara aşırı düşkünlüğüm bundan..tüm tarihte ,tüm ölüler kitaplarında yazan seyri sülüklerde tulum çıkartırken, hepsinin aynı şeyi kaydettiğini anladım..

tüm seyr : ilahi ev olan zodyakta-horusun gözü kabul edilen RA GÖZÜNDE , RA’nın hatunu hathor=NUN nun  RASATHANESİNDE OLUP BİTİYORDU..yani tahttaki göz de... bu dehşetengiz idrak aslında beni çok korkutuyor biliyor musun?.. 

Sana uzun zamandır söylemediğim bir şeyi itiraf edeceğim..ne zamandır bazen kendimi sadece göz gibi ,olayları rasat ederken hissediyor ve kendimi o halde yakalayınca korkup red ediyorum.. artık eskisi gibi kendimden kaçmasam da hala korkuyorum.. ya SEN OLMAZSAN NE OLACAK PEKİ?!! BANA KİM BAKIP, KORUYUP, KONTROL EDECEK?!! bana yardım edip etmeyeceğini bilmiyorum...

dünya da maddi olan hiçbir şeyimin söz  verildiği gibi refaha ermeyişinde, geçen gün yeni bir idrake geldim mesela..dünya benimdi.. dünya benim ben dediğimdi.. yani kendi mülkümde kendimi mahrum bırakıyordum..bunu Sence neden yapıyorum ? kendime neden hiç acımadan her şeyimi herkese öylesine  verirken, kendime zerre bir şey vermiyorum dersin ? hammadde yerinde ağırdır değil mi?
kütle çekim ..beni vakumlayan ve çözen dağıtan Sensin..neden beni toplamadan bıraktın peki?!! 


Sevdiğim..Vücud ve O Vücudun Sağlığı kitabımda =ALİ’DEN ALİ’YE anlamında zaten bitkinim.. zevklerde güzel, neş’e de..ama işte AH!! İşte DÜNYA başka bir şey !! madde sandığımız bu algıyı kırıp, yıkmak başka bir şey ! atomu bile parçalamaktan zor demişler ya zanları parçalamak  için.. ve ayette der hani BEN KULUMUN ZANNI ÜZEREYİM.. işte tüm bunları Sanan yazan benim zanlarım ..


Ve yollar hep aynıdır .yolcular halden hale ,yoldan yola aktarılarak o yola uygun tüm araçlarla seyahat ettirilirler ..her aracın yolunun meşrebi-rehberi farklıdır.. yol bitsede ,seyr bitse de ,usta bir seyrci üstad  kendisine daima yeni turuk-taolar,dallar açabilir..



Nûr 36:(Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O’nu (öyle kimseler) tesbih ederler..

"
NUR-FOTON-IŞIK: Masal bitmişti ve bir daha asla yazmayacağım dediğim gece Sen geldin.. Ağzımdan çıkan her sözle imtihan oluyorum.. Susmayı da öğreneceğim demek ki..

“Sor, dedin, sor bana”..
Sessiz ve harfsiz kelimelerinle..
Olmayan klavyemden olmayan harflerimle yazdım…
“ne sorayım”…
“Nur’u sor” dedin…
“Nur nedir..? yazdım…
“Nur benim dedin…(2008)

☯BOŞLUK -KARA DELİK TEO-REMim DE DİPNOT: 🌀alemde boşluk -kara delik olmadığı söylenir... kişilerin safları sıkı tutup, boşlukları doldurması istenir ki ,o boşlukları şeytan doldurmasın.. işte herkes bulunduğu yerin boşluğunu doldurandır..ŞEY-TAN KİM,yıldız deliklerinden ışınlar çakan kim ?şimdi de sen düşün !!o yüzden şeytanını bir an evvel müslüman etmeye bak ki, sana hizmet etsin ...

 
sen HAKkını verirsen HAKKIN ,o boşluk ,o oyuk bir misbah kandil gibi aydınlanır..

sen HAKkını verirsen HAKKIN,o yüzük halkasının oyuğunda tek taş aynası- yansıyan ve yansıtan olursun..

sen HAKkını verirsen HAKKIN ,o halvet dairesi içindeki dönüp duran inci sen olursun..

sen HAKkını verirsen HAKKIN, vermez olur mu EL HAK SENİN HAKKIN!!

ve eğer senin, aldığın ışığı tutacak ve yansıtacak bir sırrın yoksa 

ve gelen tüm ışıkları yutup yok ediyorsan 

ve kimseye bir fayda vermemek ve paylaşmamak için  geleni dahi kıskanıp saklıyor, kullanmıyorsan
ve yetimin malına el koyup, yansıtıp vermiyorsan

bil ki; o olduğun yerin karadeliği-dipsiz-deliksiz YOK KUYUSU SENSİN vesselam.. ..


☯☯☯

nur cihan 

18 nisan 2019
 
nuralem7@hotmail.com
günlük tefekkürlerimize katılmak isterseniz https://www.facebook.com/nur.cihan.963