Matrix Programımın Oyuncularına İthafdır…
(harflerinin Neo’su tarafından)
(İçimizden konuşuyoruz, hepsi kurgusal bir hayaldir.:)
ne yazacağımı bilmiyorum
sadece yazmak istedim
beyaz bir zemin ve pembe harflerim
ve pembe cümlelerim olsun istiyorum
kimse beni anlamasın, hayal bile edemesin
sadece sen, beni anla istiyorum:)
kimse bizi görmesin, ben sana yazayım
sen oku beni, ve sen de bana yaz istiyorum
sen kendini bana anlat, ben senden korkmayayım
lütfen beni ürkütme, beni bilginle korkutma
gülümse bana ve sessiz cümleler kur gönlüme
ve görüntüsüz görüntüler seyrettir bana
ben sana yazayım, senin harflerinle
pembe olsun rengimiz ve zeminimiz beyaz
böyle arı bir boşluk ve zamansız, hem de mekansız
boşlukta salınırcasına, özgür savruk
ben sana yazayım, sen oku beni ve sen de kalbime yaz
o geçişlerde uyandır ve seyrettir bana
öğret, nasıl yazılır kelimeler
ve noktalar, nasıl harfleri oluşturur
ve öğret nasıl bilir, hangi nokta: hangi harftedir, yerini
ve bana harfimi göster, ben hangi cümledeyim
elimi şakağıma koydum ve harflere baktım
neler oluyor yine diye
ben sana yazayım sen oku beni…
biliyorum, yazarken, sen okudun zaten beni, hatta yazmadan okudun:)
ben sadece yazdığımı sanıyorum
ve sanmayı ne çok seviyorum, seni seviyorum
sadece seni seviyorum, sadece seni seviyorum
sadece seni seviyorum, sadece seni seviyorum (20-8-2007)
* * *
bir kez daha sana yazacağım
cevabından hiç anlayamadım
yokluktan çıkan hologram ışık
nasıl ilerlerken maddeye dönüştü
ve içinden ben nasıl geçtim
ve ellerimi uzattığım o görüntünün içinde
sanki hiç bir şey yoktu
ve gerçekten de aslında hiç bir şey yoktu
bir yerden çıkıp gelen o şeffaf ışık
nasıl da değişerek ilerliyor
önce renkleniyor aynı zamanda biçimleniyor
bu neyce bir yazı, kökeni ne?
oyuncaklar var, renk renk bilinmeyen müzikler çalan
saf duygular bunlar asla kirlenmemiş
bana aura nedir, hologram nedir
aslım nedir yazıyorsun
ben anlamıyorum..!!!
hologramın içine giriyorum ve ışıkla oynaşıyorum??!!
ben saf bir çocuk ruhuna sahibim
oyuncaklar benim için
bana yazdığın için sana minnettarım
yine yaz ve yazdıklarını okut bana
seni seviyorum, seni seviyorum
seni seviyorum, seni sevmeyi seviyorum
sen beni sevmeyi dilediğin için, seni sevebilirim
sen yaz ve sen oku, anlat bana
hep istediğim gibi (20-8-2007)
* * *
harflerim benim matrix proğramım
ne de güzel yüklendiniz bana
ve ben harflere hamile kaldım
tek tek ve kitap halinde
kendimizi okumak için ……..
basılmıyor bu kitap ama bak yazıyoruz hücrelerimizle
hem uzaya, hem de hücre bedene…
ben de ki mana ne acaba, ya da benim levhim deki ismim ne?
bak takıldım geldim o hizaya, O Kral’ın Sözcüsü’ nün değiştirdiği Levhaya.
yok şimdilik bir haber, bu kader nasıl değişti …..?
gaibi bilen, ne merhametli ve ne cesur
ilim O’nun ……. O dilediğini yapar
kim hesap sorabilir ki O’na?
bu şımarık ve bencile bu kıymet neden..?
aslında, herkes aynı hükümde
ama altının ayarı farklı..
sen de güneşin ayla tutulduğu kaç İskender sikkesi var?
belki de sen cumhuriyet altınısın..
devir bu: her an devinir durur, sen de aslında o devinimde debelenmedesin
bir ip uzandı bak kuyuya “tut, ey ruhum latife, bak yukarıya”
kanatların çıksın diye hiç boşuna bekleme
yasak sana uçmak ve kaçmak
kerametçilere öyle bakakalma
bizim Ali’miz keramet sevmez, zira en büyük keramet insanın kendisi
dura dura yürümek bizim emrimiz ..
zor bir şey bu.. ama kaplumbağa da tavşanı bu yöntemle geçmişti
bu ilim çok derin ve korkutucu
kendine yolculuk ise hepsinden çetini
düşünsene kendinle savaşıyorsun ve içindeki O Ben’le
asla yenemeyeceğin bir Ben var içinde…. Öz Ben O
pes et bırak, serbest kalsın.. O, sana hakim olsun
sen O’nun ailesi ol, seni korusun
seni geçindirsin ve şükret O’na hamdet aynı vakitte
huzurunda selam ol O’da sana selam ve esenlik olsun….(19-8-2007)
************
içimden geldi senle hasbihal etmek isterim
yüreğimdeki o incilerinden dilerim
dosta bir nazar kılamasak ta bir hayal, bir seziş ummaktayız…
sevimli görünmek için gözüne, muziplikler yapmak isterdim bir vakitler..
ama sen gözyaşından hoşlanırmışsın
ne çok ağlattın beni…
benim devasa kibrimi yerle bir ettin önce depremlerle
o mana depremi gerçek madde depremine dönüştü akabinde
ah ne korkunç bir balinanın karnında ejderha yılıydı…
sen vardın hep yanımda: seni öğretmek içindi bu çile, bu ızdırab
bir çalgıyı çalmayı öğrenemeden çalamaz ya insan
ney nasıl nefes verir kamili olmadan
şimdi beni sen üfle nefesinle
ben de senin melodin olayım ve tüm varlık biz de raks etsin
sema nedir? nedir sema? yaşat bana ……
pirim Mevlana tut elimi, raks nasıl yapılır göster bendene
yokluğum yok derim, tevbe ederim, tevbelerimden bile tevbe ederim
ama gel gör ki, unutuluş muazzam bir sistem ve ben bu sistemde bir hücreyim
fethet beni- aç kapılarımı, şahitlik yap şehit olayım sana
hani Fatih’in töreni gibi
aç hüccuratımı ve giydir fatırımı
ve ey konsey azalarım hullemiz İdris’ten, “kim biçmiş, kim dikmiş..”..?
bu gece nasıl bir gece tüm harfler uyanık
hepsi kendisini yazmak istiyor sanki
ya da aslında toplasan, hepsi bir nokta
ne olursan ol, hiçbir şey değilsin aslında
olabilirsen, en son olacağın şey
SADECE BİR NOKTA…………30.12.2009
Ve Sevdiğim sene mayıs 2012
(harflerinin Neo’su tarafından)
(İçimizden konuşuyoruz, hepsi kurgusal bir hayaldir.:)
ne yazacağımı bilmiyorum
sadece yazmak istedim
beyaz bir zemin ve pembe harflerim
ve pembe cümlelerim olsun istiyorum
kimse beni anlamasın, hayal bile edemesin
sadece sen, beni anla istiyorum:)
kimse bizi görmesin, ben sana yazayım
sen oku beni, ve sen de bana yaz istiyorum
sen kendini bana anlat, ben senden korkmayayım
lütfen beni ürkütme, beni bilginle korkutma
gülümse bana ve sessiz cümleler kur gönlüme
ve görüntüsüz görüntüler seyrettir bana
ben sana yazayım, senin harflerinle
pembe olsun rengimiz ve zeminimiz beyaz
böyle arı bir boşluk ve zamansız, hem de mekansız
boşlukta salınırcasına, özgür savruk
ben sana yazayım, sen oku beni ve sen de kalbime yaz
o geçişlerde uyandır ve seyrettir bana
öğret, nasıl yazılır kelimeler
ve noktalar, nasıl harfleri oluşturur
ve öğret nasıl bilir, hangi nokta: hangi harftedir, yerini
ve bana harfimi göster, ben hangi cümledeyim
elimi şakağıma koydum ve harflere baktım
neler oluyor yine diye
ben sana yazayım sen oku beni…
biliyorum, yazarken, sen okudun zaten beni, hatta yazmadan okudun:)
ben sadece yazdığımı sanıyorum
ve sanmayı ne çok seviyorum, seni seviyorum
sadece seni seviyorum, sadece seni seviyorum
sadece seni seviyorum, sadece seni seviyorum (20-8-2007)
* * *
bir kez daha sana yazacağım
cevabından hiç anlayamadım
yokluktan çıkan hologram ışık
nasıl ilerlerken maddeye dönüştü
ve içinden ben nasıl geçtim
ve ellerimi uzattığım o görüntünün içinde
sanki hiç bir şey yoktu
ve gerçekten de aslında hiç bir şey yoktu
bir yerden çıkıp gelen o şeffaf ışık
nasıl da değişerek ilerliyor
önce renkleniyor aynı zamanda biçimleniyor
bu neyce bir yazı, kökeni ne?
oyuncaklar var, renk renk bilinmeyen müzikler çalan
saf duygular bunlar asla kirlenmemiş
bana aura nedir, hologram nedir
aslım nedir yazıyorsun
ben anlamıyorum..!!!
hologramın içine giriyorum ve ışıkla oynaşıyorum??!!
ben saf bir çocuk ruhuna sahibim
oyuncaklar benim için
bana yazdığın için sana minnettarım
yine yaz ve yazdıklarını okut bana
seni seviyorum, seni seviyorum
seni seviyorum, seni sevmeyi seviyorum
sen beni sevmeyi dilediğin için, seni sevebilirim
sen yaz ve sen oku, anlat bana
hep istediğim gibi (20-8-2007)
* * *
harflerim benim matrix proğramım
ne de güzel yüklendiniz bana
ve ben harflere hamile kaldım
tek tek ve kitap halinde
kendimizi okumak için ……..
basılmıyor bu kitap ama bak yazıyoruz hücrelerimizle
hem uzaya, hem de hücre bedene…
ben de ki mana ne acaba, ya da benim levhim deki ismim ne?
bak takıldım geldim o hizaya, O Kral’ın Sözcüsü’ nün değiştirdiği Levhaya.
yok şimdilik bir haber, bu kader nasıl değişti …..?
gaibi bilen, ne merhametli ve ne cesur
ilim O’nun ……. O dilediğini yapar
kim hesap sorabilir ki O’na?
bu şımarık ve bencile bu kıymet neden..?
aslında, herkes aynı hükümde
ama altının ayarı farklı..
sen de güneşin ayla tutulduğu kaç İskender sikkesi var?
belki de sen cumhuriyet altınısın..
devir bu: her an devinir durur, sen de aslında o devinimde debelenmedesin
bir ip uzandı bak kuyuya “tut, ey ruhum latife, bak yukarıya”
kanatların çıksın diye hiç boşuna bekleme
yasak sana uçmak ve kaçmak
kerametçilere öyle bakakalma
bizim Ali’miz keramet sevmez, zira en büyük keramet insanın kendisi
dura dura yürümek bizim emrimiz ..
zor bir şey bu.. ama kaplumbağa da tavşanı bu yöntemle geçmişti
bu ilim çok derin ve korkutucu
kendine yolculuk ise hepsinden çetini
düşünsene kendinle savaşıyorsun ve içindeki O Ben’le
asla yenemeyeceğin bir Ben var içinde…. Öz Ben O
pes et bırak, serbest kalsın.. O, sana hakim olsun
sen O’nun ailesi ol, seni korusun
seni geçindirsin ve şükret O’na hamdet aynı vakitte
huzurunda selam ol O’da sana selam ve esenlik olsun….(19-8-2007)
************
içimden geldi senle hasbihal etmek isterim
yüreğimdeki o incilerinden dilerim
dosta bir nazar kılamasak ta bir hayal, bir seziş ummaktayız…
sevimli görünmek için gözüne, muziplikler yapmak isterdim bir vakitler..
ama sen gözyaşından hoşlanırmışsın
ne çok ağlattın beni…
benim devasa kibrimi yerle bir ettin önce depremlerle
o mana depremi gerçek madde depremine dönüştü akabinde
ah ne korkunç bir balinanın karnında ejderha yılıydı…
sen vardın hep yanımda: seni öğretmek içindi bu çile, bu ızdırab
bir çalgıyı çalmayı öğrenemeden çalamaz ya insan
ney nasıl nefes verir kamili olmadan
şimdi beni sen üfle nefesinle
ben de senin melodin olayım ve tüm varlık biz de raks etsin
sema nedir? nedir sema? yaşat bana ……
pirim Mevlana tut elimi, raks nasıl yapılır göster bendene
yokluğum yok derim, tevbe ederim, tevbelerimden bile tevbe ederim
ama gel gör ki, unutuluş muazzam bir sistem ve ben bu sistemde bir hücreyim
fethet beni- aç kapılarımı, şahitlik yap şehit olayım sana
hani Fatih’in töreni gibi
aç hüccuratımı ve giydir fatırımı
ve ey konsey azalarım hullemiz İdris’ten, “kim biçmiş, kim dikmiş..”..?
bu gece nasıl bir gece tüm harfler uyanık
hepsi kendisini yazmak istiyor sanki
ya da aslında toplasan, hepsi bir nokta
ne olursan ol, hiçbir şey değilsin aslında
olabilirsen, en son olacağın şey
SADECE BİR NOKTA…………30.12.2009
Ve Sevdiğim sene mayıs 2012
yeni yeni akıp gelen harflerimiz var
Yağmur gibi yağan hiç kesintisiz harflerimiz
Yağmur gibi yağan hiç kesintisiz harflerimiz
Ve durup bekleyen bir çocuk var
rahman rahman üstüne hiç durmadan yağarken
Yıldızların içinden akıp geldiği Ey Sur!!
bizim bir galaksimiz olacak değil mi?J!!!!..(Sende o muazzam keyfi hissettin mi peki?)
SENİ SEVMEYİ; Seni, SENDEN DAHA ÇOK SEVMEYİ ÖĞRENİRKEN,
YÜRÜYEMEMEK KORKUSUNDAN DURAN, BİR ELİFLİK NOKTANJ
nur cihan…….22.5.2012