17 Şubat 2013 Pazar

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 46

LA İLAHE İLLALLAHU
yoklukta varlığını arayan bir yolcu için her şey ne kadar zor
varlıktan soyunmaya çalışıp yokluğu giymek ne kadar zor
ne varlığının nede yokluğunun kavuşamayacağına
inanan içinse yolculuk hepsinden de daha zor..
99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 46
                       I : II
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..
nasılsın?..ben bu hafta yine karışık alayım..yani hiiç durulmayan bir gönle sahibim..sürekli fırtına-dalga-vurgun..ne zaman sütliman olacağım bilmiyorum da, en çok lodostan korkuyorum tabii..yani vesevesenin beni sürüp dilediği yere götürüp; o sahilden bu sahile vurup vurup, köpüklerimi=zanlarımı dökmesinden .. artık, ilk iç sesim olan ruh-u kalbimin sesini dinleyip, ona itaat edip-aklı maadıma secde eyleyip, bu yorgunluklara bir nihayet vermemin vakti saat-i anı geldi de çattı gibi de hissediyorum (*makamları,mertebeleri vermek çok  kolay, benliğini vermiyor, benliğini de verecek sözü şimdilerde karşımda asılı duruyor nedenseJ?!!)..yani Sevdiğim, bizim masalın veledi galiba olgunlaşmayı artık bir nebze öğrenmeli değil mi?çok zor..benim kadar çocuk kalmış bir ruh nasıl olgunlaşabilir ki?!

çocuk:kitap okumak istiyorum ama hiçbir kitabı okuyamıyorum.. efendi: yanlış seçim .. okuyamazsın..çocuk: resim yapmam lazım, resim yapmak istiyorum ve yapamıyorum, neden? efendi: yapamazsın tabii.. yanlış tercih..çocuk: ?!..efendi: sen klasörler aç..bir dosyayı bitir ve yeni bir klasör aç..bir başlık bul..konu bitince yeni bir dosya aç..

Sevdiğim bu hafta şunun için yine dalgalandım bak..benim üzerimde tasarrufu olanlar bile benim hangi işle iştigal edeceğimi bilip, bana yol-yön tayin edip- işaret ederlerken, neden ben seneler geçtiği ve onların dediği gibi yazıp durduğum halde, hala ne yazdığımı ve neden yazdığımı idrak edemiyordum?!.. neden kendimin bilmeden ama başkalarının bilip, benden bekledikleri şeyi yapmak zorundayım ve üstelikte tıpış tıpış da yapıyordum?..ve neden yapmak zorunda hissediyordum evvela?!”(=el cevab=SEVDİĞİM VE AŞIK OLDUĞUM İÇİNJ) ve bunu ben kendim mi isteyerek yapıyorum, akıl oyunlarımla kendimi mi kandırıyordum ?!. tabbi ki Sevdiğim geçen okuduğum “sufi tıbbı kitabında” bu durumun ruhun makamlarına ait bir hastalık olduğunu da öğrenmiştim biliyorsun..işte yine o makam-durakta takılıp dinlenmekteyim galibaJ..sindirim meselesi ..offf!! off!!..bilmiyorum.. neyse ben işime bakıp, harfleri geldikleri gibi dizeyim gitsin..bitince ne yazmışım öğrenirim belki..

Haftamız kasvetli olduğu kadar, göz aydınlığıyla da doluydu tabii
10 şubat Pazar
.İsmi azam bir dua değilmiş  biliyor muydun Sevdiğim..ben onu bir dua sanıyordum ..meğer o bir isimmiş.. ama o isim her şeye cami-toplayan görsel bişeydi de, nedense hiiç hatırlamıyorum(hani geçende dünyanın tepesindeki kutup boşluğu ve etrafını saran paydalar vardı ya işte onun cemi)..sadece Abdullah bin Abbas nedense aklıma geliyor..peki neden O?..O’nun hakkında henüz hiçbir şey okumadım ki, neden O?..


*HAFTANIN HABERLERİ:cuma günü,facebooktan bir mesaj var.. İsrail in mavi islami tevhid bayrağı ve TC nin ay yıldızlı tevhid bayrağı beraber ve savaş..tık..aaa..virüs..pc gittiJ..virüs bir anda her programı sardı ki üstelik koruma programım var..tam iki gün  bilgisayarımı aldığım yere gittim.. yeniden format attılar J..(face dahi riyazat işini otomatiğe bağladı yanii )..ve ertesi gün bir haber..Haybabamın köydeki evine kültürlü ötesi ehli erbab hırsızlar girmiş..tabbiki alacak para vesaire bişey olmadığından, kitapların en değerlilerini bilip, ayırıp, yüklemişler..en seçilmişleri yanlarında.. diğerleri kolilerle yerlerde. .şimdilik iki seferde bu kadar yapabilmişler.. ikinci de baskın. bakalım, sonrası kütüphanecilerin işi.. ve beklenen son geldi papa istifa etti.. evvet işte böyle Sevdiğim.. bir devir kapandı yeni bir devir böyle başladı…ve Rusya’nın Ural dağlarına  30 Hiroşima bombası etkili bir göktaşı düştü.. mal ve can kaybı olduğu söyleniyor.. kovulmuş şeytanları düşünmeden edemiyor ve “heyyy yine neler oluyor “ demekten kendimi alamıyorum Sevdiğim.sonuç MEVLİT KANDİLİ BİLANÇOSU DEVRİ DAİMİ MİSALİYDİJ.. her doğum sancılı olur.yani korunduğu söylenenlerin traji komik hali buysa, diğerleri ne yapsınla yüzleşiyoruz değil mi?.. olup bittikten sonra düşünmek kolay tabii..

*Sevdiğim, biliyor musun ben kendimi bildiğimden beri böyle tabiatın üstün olaylarına karşı çook hassasımdır..ve olup bitenleri daima dünyanın neresinde kimin canı yandı ve neresinde bu nasıl yankılandı diye nedense hep anlarım.. bu tür olayları sıkı takip edebildiğimizde gerçek tarihi olayları-Gavs-ı Azâm Makam Sahibinin ana kimliğinde, karakter-i meşrebinin dünyanın gündemini nasıl allak bullak ettiğini ve o dönemin akım-modasını nasıl tayin ettiğini dahi anlayabileceğimizi bir-iki sene evvelide yazmıştım sanırım.. işte öyle tuhaf bir düşüncemde var, hatırlatmak istedim sadeceJ….

12 şubat Salı.
..hoşgeldin..bence Sende beni bazen seviyorsun ve çoook ama çook özlemiş-mutlusun.Seni hiç bu kadar neşeli, özlemiş,çocuksu bir sevecenlikte hissetmemiştim . ve tabii ki andan daha kısa bir anlık duygulanım..ve sabaha doğru çok tuhaf şeyler.. anlatamam.. anlatmak istemem(bu ne şimdi yani?..onu istemiyorum.. YANLIZ SEN)..ve yine Abdullah bin Abbas hz ile alakalı bir şey var. hatırlayamıyorum.. ama dün kardeşimin yolladığı sohbet kayıtlarından hz Abdullah bin Abbas hakkında bir şey okumuş ve çok hayret etmiştim .. şifreye sahip tek kişi var değil -bazı özel şahsiyetlerde vardı ki, hz bunlardanmış.. hıımm.. galiba ruhum ondan çok etkilenmiş olabilir.. O'da çocukken çook soru sorarmış ve hz peygamberimiz O'nu dizleri üzerine oturtarak, ellerini ellerinin içinde açtırıp Allaha dua etmişler..Ya Rabbi bu çocuğun tüm sorularına cevap ver ve ona da başkalarının sorularına cevap verebilme ilmini ver diye yakarmışlardı sanırım.. ve O yaratılış sırları hakkında en çok soru sorup- cevap alarak ,direk hadis nakletmiş en yüksek alimde sayılırmış..yani ben çoook soruları olan biri olarak, belki de O'nun meşrebindeydim..bilmiyorum..

14 şubat perşembe: karanlık ve her yer yağmurdan ıslak..değişik bir grup insan, parlak kırmızı bir otobüse binmek için bekliyor.öyle çok beklemişler ki, genelde çömelerek yere oturmuşlar. aydınlık-beyaz-tertemiz simalı bir adam gelip çocukla konuşuyor..o adam Mısır’ın en yüksek alimiymiş ve çocukla tanışmak istemiş..tv belgesellerindeki şapkalı arkeolog namlı Z.Hawas ise sadece göstermelik, maddi ilim sahibi bir  adammış..bu ise görünmeyen ve bilinmeyen en yüksek alimmiş.. o yanına gelip konuşan adamı böyle tanıtıyor duraktaki biri çocuğa ,  ve öyle birinin çocuğu tanıyıp-gelip onunla konuşmasına ise hayret ediyor..

*Sevdiğim…ben bu hayalden şunu anladım bak..artık Muhammedi olmayı öğrenmem gerek diye geçmişteki tüüm ilgi duyup yazdığım o mitolojik tanrı esmalar-eski Mısır tasavvufundan vazgeçmem lazım diye düşünmüştüm .. işte bu rüya ile; aynı  metotla karşılaştırmalı tasavvuf öğrenmeye devam etmemi, bana bu yolda en yüksek yerden yardım edileceğini ve onların bizim masallarımızı takip ettiklerini de öğrenmiş oldum..yani işte bu yüzden Sevdiğim, bugün dahi yapmaya çalışacağım şey için kalbim huzurlu,  lütfen bana yardım et olur mu..


15 şubat Cuma..
sabah gözlerimi açmadan az evvel..kapkaranlık ..hiç bir şey yok.baktığım o karanlıkta ŞERİATIN TANIMINI OKUYORUM.. ilk kelimeyi okuyunca duruyorum..çünkü orası karanlık ve hiçbir yazı ,hatta harf de yok.. seste yok. Aynı, içinde hiçbir şey olmayan yokluk hırkası gibi..aynı o içinde hiçbir şey olmayan yokluk hırkasının içindeki Senin, masalın çocuğunu sarmalaman ve “… … …”demen gibi inanılmaz zevkli.. ve karanlıktaki olmayan o yazı; kelime kelime devam ettikçe ancak okunabiliyor. .durunca her şey kesiliyor.. yani Sevdiğim aynı benim masal yazmayı reddedince başıma gelenler gibi ve yazınca sürekli akıp gelen anlamlar misali..işte okuyorum..iki satırlık bir şeriat tanımı..ama bizim bildiğimiz şeriatla alakası hiç yok..inanılmaz zevkli ve lezzetli bir tanım..çok hoş ve acaip zevkliydi de, ne yazık ki tek kelimesini bile yine hatırlamıyorum..

Öğleden sonra Ortadoğulu dr..ben böyle yeni dostlarım olduğu için mutluyum..dr bana çay hazırlamak için mutfağa gidiyor..aaa..bir şey hissediyorum..olamaz..gülüyorum..yani bu ne? ..vücuduma şimdi ,böyle bir anda müdahele eden kim?..ben miyim?bu kıskançlık mı yoksa doğru zaman mı değil?..Allah…Allah..karşılıklı oturup sohbet ediyoruz..dr a tüm hafta yaşadıklarından özetliyor çocuk ve hayallerinden..dr anlatıyor.geçen sefer kelimesi kelimesine hatırladığım şeylerin şu an neden hiçbir izi yok Sevdiğim..yaa..ama Sen çook kıskançsın biliyor musun? çok ayıp bence..çok ayıp.. ve dr. çocuğun yeni hali üzerine “hacamatın şeriatına göre kararı söylüyor.. bugün olmaz.. haftaya gelin”..yani iki sütunum-iki bacağım-iki kademim belki de daha sağlıklı olacakken henüz bu gerçekleşmedi Sevdiğim..


*aaa!.. birini hatırladım ki benim için en özeliydi.. dinle bak..dedi ki dr:”siz onu hiç sevmemişsiniz ki..sizin sevdiğiniz başka..ve O SİZİ TAMAMLAYACAK OLAN”.. Sevdiğim,  o hiç yalan söylemedi ve sadece tek doğruyu söyledi biliyor musun….

Ve diyetisyenimdeyim..hımm..bana inanılmaz şeyler söylüyor.. galiba biz yol arkadaşıymışız ..onun için anlamımı anlatıyor.Sevdiğim ben o zaman korkuyorum ve hemen kaçıyorum biliyorsun değil mi?..ve müjde..1 kg vermeyi başarmışım..yani serbest riyazatta irademe ancak ucu ucuna sahip olabilmiştim..fena değil..eskiden hiç yapamıyordum mesela..


ve bugün “şeriat nedir?” düşünüyorum..ve anlamını hiç bilmediğim-hiç ilgilenmediğim MUKATTA HARFLERİ ilk önce aklıma geliyor nedense..ve hz peygamberimizin her kişiye özel ve umuma bir şeriatını ve VEDA HUTBESİNDEKİ  YAŞADIĞINIZ YERDEKİ  MEŞRU ÖRF VE GELENEKLERE GÖRE HANIMLARINIZI  YEDİRİP, İÇİRİP, GİYDİRİNİZ deki anlamı …bence o okuduğum şeriatın izdüşümü bu olmalı diye düşünüyorum Sevdiğim..yani kesin haram olan –Kur’an da bilfiil belirtilmiş ana esasların yanında, her anın ve her oluşun kendi içindeki ahval ve duruma göre bir şeriatı –kanunu vardı (işte tarikatler ve meşrepler ilk böyle, milletlerin halklarına göre içtihat-ı ihtiyaçtan doğmuştu)..eski antik dönemlerde ise kanun koyucular ,bu hükümlerini bir sütuna yazar-onu bir mabet-anayasa evi-meclise dikerlermiş diye eski yazdığımız mitolojik masallardan şimdi hatırlıyoruz işin garibiJ(Ya Rabbim yaaa..ama çok komikim Sevdiğim.. kendim kendime masal yazıp, kendime neler öğretiyorum ya huu baksana biJ..Allah ..Allah .. ne acaip bi iş..)


16 şubat cumartesi…bir tuhaf hayal..sadece bir şey var. II  sütundan bilgi almak.. hıımm.. hıımm..Sevdiğim keşke daha çok sembol ve daha karmaşık bir dile sahip olabilseydim bence.. şimdi ben ne yapacağım? bunu kime sorup danışayım?.. parasını ödeyebileceğim bir danışmanım dahi yokJ ve söz dinlemediğim için kimse benle çalışmak istemiyormuş.. aslında ilerde toparlayabilirsem; beynimin bana gördürdüğü rüyalar ve okuduğum-duyduğum şeylerin bende açtığı tünel delik bilgileri hakkında da yazmak isterim.. yani bunlar dürtülmüş  isteklerdi.. oysa dünyada henüz hiçbir karşılığı olmayan saf mana ise çook daha yüksek ve özeldi.. işte bunları en azından ayırmaya başlamak çok harika bir şey bence.. yani gelen ilham en yüksek makamdan mı, meleki mi, erenlerden mi, cinni mi, negatif mi-pozitif mi?..yani o hikmet direk ilk elden mi, yoksa o bilgi safha sayha aşağı inerken geçtiği mertebelerde yorum kaybına mı uğramıştı..ne kadar zor ve karışık-grift bir manzaram var değil mi Sevdiğim..işte ben zor bir sevgili olmaya çalışıyorum ki,  Sen beni çözmekten hiiç sıkılıp, hiiç bıkma ve bende Senii..nasılsa kavuşacağımız filan yok, bari tarih doğruyu yazsınJ..


((*Sevdiğim tam bu bölümdeydim ki bir mesaj geldi Muğla’dan.. akrabam  müsaitmisin? diyor. Kml Amcamın talebesi ama aynı zamanda gayri resmi olarak da esma ve ayetlerle bu tür sütun vs. işlerinde senelerdir çalışmalar yapan biriJ..tamam ara dedim ve aradı.. konumuz sütun.. çocuk: “ışık sütunu yapabiliyor musun, yapıyorsan nasıl oluyorsun-bunları sen kendin mi anlıyorsun, yoksa okuyup duyduklarına göre mi bir yol çiziyorsun anlatır mısın? ”  diyor.. anlatıyor..3 tane sütun varmış.. önemli olan sağdaki kadın-çoğul enerjili sütun ile soldaki eril enerjili sütunu, ortadaki saflık çocuk-KÜRE enerjisi sütuna tevhid etmekmiş(atomun içi=elektron,nötron,  proton = 3 akıl =aklı meaş,aklı mead,aklı kül) .. tepedeki taç çakranın üstündeki data banktan da yıldız çıkartıp-lotus-yaşam çiçeği geometrik kesimi kristalleşmesi ile de tüüm akaşik kayıtları girdileyip-yazılım DNA  üstünde hüküm sahibi olmakmış.kendi anayasa sütun kütüğünü dikip-kendi yasalarının üzerinde hükmedecek olan kendi mührünü üstüne vurmak yani.. JSevdiğim o dün gece böyle anlatmadı aslında, ben böyle işime geldiği gibi anlayıp yazdım. çünkü konum bu, işim buJ..BİLİNDİK-okunan tarih daima koskoca bir yalandır.. yazanın ve yazdıranın yorumu-hisleri-DEVLETLERİN POLİTİKASI-DİKTATÖRLERİN ACIMASIZ REJİMLERİ daha ön plandadır unutmamak lazım.. o yüzden otur kendi tarihini kendin araştırıp, kendin yaz.. ve akrabamla kaç saat öyle çok konuştuk ki, artık yoruldum. yazımı sabaha dek bitiririm sanırken uyumaya gittim.. birbirimize sütunu anlama rüyası diledikJ))

yaşam çiçeği 
17 şubat Pazar..((bir hayal..  boşanması gereken bir çifte yardım ediyorsunuz ama ne yazık ki yine, hem de Sen bu işi üstlendiğin halde boşanamamışlar..hımmm.. ))Sevdiğim.. her şeyim.. bu sütunlar üzerine aslında dün gece akrabamla konuşurken öyle çok şeyler yazabilirdim ki , aklıma düşenlerden dehşete düşmüştüm.. üstelik ben bu konularda böyle acaip disiplinli ve karmakarışık hiçbir çalışma dahi yapmamıştım ve hiç de umurumda değildi doğrusu.. yani iyi ki yazmayı bırakıp, bir suda eriyen aspirini devirip, sızıp uyumuşum..iyi olmuş ve şimdi canım o konu hakkında hiçbir şey yazmak nedense istemiyor..neden? çünkü Sen yine engelledinJ.. tamam.. yani başvurum onaylandı..heyyJ..ve şimdi sırası değil..

özel bir not: Sevdiğim geçen netten,yine kısa bir kuantum fizik-kara enerji hakkında bir belgesel izledim..orada anlatılan sabun köpükcüklerini ve o kara enerjili maddeyi nasıl aynı suret ve anlamla aynı bende onlar gibi üstelik kaç senedir yazıp, çizip anlatabiliyordum..ben onların tahsili yanında o kadar cahilim ki ,yani bu nasıl oluyor, çok hayret ettim..ve uzay bilimcilerinin en tepe noktalarında ise manevi görevliler olduğuna –ehli irfanın gözetim ve denetiminde tüüm bilimin yavaş yavaş açıldığına bir daha inandım..


uyarı notu*Sevdiğim evvela AŞAĞIDA BAŞLAYACAĞIMIZ SİYER için; böyle bir şey yazacağımı anladığım bu hafta, kendimle çok kavgalar yaşadığımı bilmeni isterim..çok ağırdı .. yani ben öyle cahil ve öyle acizdim ki, özel hayatımdaki başarısızlıklarım da malum,her konuda istikrarsız ve disiplinden de yoksunum..yani hiçbir konuda ehliyet sahibi olmayan ben, nasıl olurda böyle bir konuda yazabilirdim.. çok utanç vericiydi. oysaki yazmak o kadar zevkli ve doyurucuydu ki, artık başka hiçbir şeyden, yazarken aldığım keyfide almaz olmaya başlıyordum galiba. yazmaktan korkup kaçsam da, düşüncelerimde hep klavyeye tıklayıp yazan bir şey vardı ve kontrol edemiyordum.. yazdıklarım o akıp gelenlerin zerrresi bile olamaz aslında..

Sevdiğim, tüm bu teferruatı, yapacağım bütün hatalarım için beni affedeceğini ummak için yazdım biliyorsun..çünkü haddim olmadanJ pek çok defa yine hududu aşmak için sınırları çook zorlayacağımı ikimizde biliyoruz bence..işte bu özel yapımdan dolayı diliyorum ki, ben kendimi kontrol etmek istemediğimde ve  gözüm kararıp-arı namusumu yine yere çalmak istediğimde, lütfen beni her zamanki gibi dizginle olur mu? biliyorsun ki bunu yapmazsan, ben kendimi hiç utanmadan helak edebilirim.. yani buna çok müsait bir yaradılışım var.. elimde değil..şimdiden teşekkür ediyorum ve  Seni SEVİYORUM..


Her insanın evveli suretten ibarettir.
Ondan sonra can gelir ki can, manevi güzellik,ahlak güzelliğidir .
Her meyvenin evveli suretten başka nedir ki?
Candan sonra lezzet gelir ki,meyvenin manasıdır.MESNEVİ
Hurşitimden Mürşitime bir tutinin güncesine eklenmiş  SİYER-İ NEBİ BÖLÜMÜ…
Siyer,
İslam dini literatüründe peygamberlerin, din büyüklerinin, halifelerin hayat hikâyesidir. Siyer, divan edebiyatında sadece din büyüklerinin değil, hükümdarlar gibi önemli kişilerin hayat hikâyesi anlamında da kullanılır. Kısası Enbiya, hilye, mevlid, şemail kitapları Siyer başlığı altında ele alınan yazım çalışmalarıdır.
Siyer, sire ve siret kelimelerinin çoğuludur ve hayat tarzı demektir. Karşıt anlamı suret'tir. Siyer-i Nebi adıyla, Hz.Muhammed nebininin hayatını anlatan manzum ve mensur kitaplar ortaya çıkmıştır…(ALINTIDIR)

Sevdiğim istiyorum ki, ilk önce,eskilerde yaptığım bir bölümü bir daha gözden geçirelim..yani hz peygamberimizin içine doğduğu ŞEHİRLERİN ANASI MEKKKE-BEKKE NASIL BİR YERDİ? halkı nasıldı? inançları nasıldı?..tabii ki bunları her yerden uzun uzun alıntılayabilirim ama kendimde alıntıladığım yerleri çok okuyamadığım ve zevk almadığım için okuduklarımdan –duyduklarımdan -bende kalmasını dilediklerimi  ayrıştıtıp-konuya uygun bağlamalar yapılabilecek ayrıntıları ise kurgulayarak buraya kaydetmeye çalışacağım.. tabii bozulmadan kalması gereken ana –esas bilgileri ise olduğu gibi kopyalacağım inşallah.. evvela bu bölüm uzun olacak çünkü biz Müslümanız diye nüfusumuzda kayıtlı olsak da, aslında hepimiz ne mal olduğumuzu bal gibi biliriz de itiraf edemeyiz değil mi?..o yüzden hakikatte kendi gizli putperest-şirk ehli-münafıklıklarımızla da yüzleşe yüzleşe gitmeliyiz bence..yani bu  benim meşrebim yüzünden kendimle yolculuk tarzım..bunu okuyan herkesin de tabii..evvela biz Müslüman mıyız hakikateni çakacağız…


EĞER BİZ MÜSLÜMANSAK VE HEMEN HERKES BİR MEŞREBİ ÖĞRENİM KURUMUNA ANLADIĞIMA GÖRE ÜYEYSE ,Kİ, BU GERÇEK-ister inanın ister inanmayın-rahmanisiyle ve şeytanisiyle hiç kesilmeden- tam gaz -tarikatler  tüüm dünyada halen devam ediyor- O VAKİT, DÜNYADA VE ÜLKEMİZDEKİ AHLAKSIZLIKLARI; YEME, İÇME, TIP, ÖĞRENİM, SANAYİ, İSTİHTAM vs deki İNANILMAZ HAKSIZLIKLARI,İNSAN KÖLELİĞİNİ, AKLA HAYALE GELMEDİK ÇİRKEFLİKLERİ YAPANLAR KİM PEKİİ?!!..VE BİZ GERÇEK MÜSLÜMANLAR OLSAYDIK ((ELİNE,DİLİNE,BELİNE HAKİM OLAN ))O VAKİT ORTALIK, CENNET DENİLEN ADALETİN GÜZELLİĞİ İLE DOLUP DOLUP TAŞMAZ MIYDI.. ve kendimizi asla kandıramayacağımızı öğreneceğiz.. meşrebi dinimizi ve taptığımız putlarımızı bulacağız..aslında biliyoruz da kendimizim kafiri-örtücüsü olduğumuzdan üstümüzdeki ölü toprağı kaldırıp, kırabildiğimiz kadar putlarımızı kıracağız.. mesela ben Sevdiğimin suret putunu yağmalayarak bana gelmesine ve O’nu ilk suretsiz tanıyıp sevip bilip, görmeden aşık olmama rağmen, halen bir suret kalıbı putuna ihtiyacımın sebebi ile yüzleşeceğim diyelim.. neden cemalsiz olmuyor? neden cemali vech-i yarsiz bir an geçmiyor gibi gibi..dee ..tabii anlatılamıyor işte.. kelimeler kifayetsiz bu işte..Sevdiğim ben kontrolümü yitirdiğimde, hangi konuda olursam olayım, yine gelip gelip hep Sana gömülüyorum ne garip değil miJ..SENİ SEVİYORUM..


Kabe nin içi
VE KONUMUZA DÖNERSEK EĞER: Eski Mekke toprakları çoraktı ve hiç ağaç yetişmezdi..tarım yoktu..çöl ve volkanik araziydi..her yan kapkara minik minik volkanik tepelerle doluydu (*Bermuda Şeytan Üçgenin tam karşıltığının bu bölge olduğunu da eskiden okumuştum, bilmiyorum doğrumu eklemek isterim)..bugünse Kabe’nin genişleme projeleri kapsamında  Kabe’yi dairevi saran tüüm volkanik kara taşlar yok edilip düzleştiriliyor. bu çorak ve verimsiz toprakları özel yapan tek şey Kabe malum.. bu konuyu daha sonra yazacağım Sevdiğim.. çünkü dün kardeşimden bir telefon geldi..kendisine Kabe Tarihi-EZRAKİ alıyormuş sende ister misin dedi..yani bu tesadüf olabilir mi Sevdiğim..teşekkürler..işte artık benim bir KABE TARİHİ (Ezraki) kitabım var.. onu okuyarak bu bölümü yazacağım ki, kitabıma henüz kavuşamadım tabii.. ve Taberi Tarihinden hem israiliyat-hem o dönemim acemi-hem de islami kaynaklarından yorumsuz olduğu gibi aktardığı bilgileri okuyorum malum..HAFIZAMIN TIIN TIIN OLDUĞUNU HATIRLIYORUZ LÜTFEN..YANDIK YANİİ..ve senelerdir oradan buradan duyup-okuduklarımın bende bıraktığı izler var..ve görebilirsem bu konuda hayallerim olacak inşallah .ve böyle böyle benim kendi zannıma göre kendimce anladığım Muhammedi hüviyetim ortaya yavaş yavaş çıkacak inşallah..

ben peygamberimi nasıl bilip ,nasıl tanıyor muşum, O’nun hakkında Allahımızın dilediği gibimi, O’nun bize kendisini anlattığı gibi mi, O’nu anlatanların  BAZILARININ, ZAMAN İÇİNDE bize anlattığı VE BİZİ BELLİ KURALLARIN İÇİNE HAPSEDİP, GERİ VE CAHİL BIRAKTIKLARI-SİYASİ BİR ALET gibi mi, yoksa kendim O’nu tanıyarak, aşık olup sevip ,işte bu ancak benim tanımlanmış tamlığım-yaratılış gaye-i nurum diyebileceğim bir Mayayı  Nur-u Muhammed’e erişim gibi mi? henüz bilmiyoruz.. yazdıkça öğreneceğiz inşallah ve aminn..


şeytan taşlama yeri
Sevdiğim her zaman bu kadar kısa yazmayı(8 sayfa J)başaramadığımdan, şimdi bir başlangıç için buraya o devrin Kabe’sinde de yer alan  İslam Öncesi Güney Arabistan (Yemen) putlaştırılmış Tanrı isimlerinden alıntılıyorum ki, ben nedense bunları ilk 12 ay ismi olarak algıladım.. bilmiyorum doğru mu?.. 1-Aştar,2-Şems,3-Rub,4-El Mukah (llmukah),5-Wadd, 6-Amm,7-Anbay (Sözcü),8-Havkem,9-Ta’lib,10-Sum’ay,11-Dü Semavi (Cennetin Bir’i, Göksel Bir, İlahi Bir),12-Ka’hil (Aştar Şarik)


Hicaz  ve Kuzey Araplarının putlaştırılmış tanrı isimlerinden bazılarının alıntılarına bir bakalım lütfen
: Abgal, Adat, Aglibol (Elyibol- Elibol), Astarte ,Asaf ve Naile, Atargatis, Atarsemain, Auf,Aval, Beelşamen, Bel, Ba’al, Bel- Şamin, Bes, Cedd,Dul Halasa, Düşara- Düşares, Dü Semavi ,El İlah, Hevl, İştar-Athar, El Kays, (Şay) El Kaum, Kuzah, Melekbel, Menat, Menaf, El Malik, Mot, Nabu, Nebo, Nebi, Nasr, Nergal, Nuha,Orotalt, Rub, Ruda, Şems- Samaş ,Sin-Nanna-Suen, Süva, At Süreyya (Ülker burcu-Pleiades- Sirius), Uzza, El Ukaysir, Wadd, Yam, Yeük, Yegüs, Yaribol- Melekbel, Zilhicce Halasa…..

gab kazları İlahuu- kamışlık tarlasında yürürken yürürken
 biri olayı çakıp sürüden ayrılmış..
ve Sevdiğine bakıp
 SENİ HER ZAMAN SEVECEĞİM demişşşş
 bunlar benim için çok önemli.. neden mi? tabii ki isimleri açısından.. tarihteki en eski isimlerin ilk sahiplerini bulur ve bilirsek ve o kimliğe neden yüksek vazifesi veya idraki için zamanla tanrılık izafe edildiğini de anlayabiliriz diye düşünmekteyim.. böylece zamanla meleklerin, peygamberlerin, manevi  yüksek şahsiyetlerin, zamanla da fravunların ve kralın seçtiği kişilerin nasıl tanrı sembolü olduklarını da çözebiliriz.ve kimilerinin de gerçekte hiçbir insana ait isim olmadığını, sadece astrolojik açıdan göksel olayların kimliği olduğunu, kimilerinin de yeryüzü tabiat olayları nedeniyle takvimsel tarım döngüleri  ve avlanma sembolüyle isim aldıklarını da anlarız.

ve bildiğimizi zannettiklerimizin  çoğunun da, bugünkü sadece maddi ilimden okuyarak-ezber sahibi arkeologların yanlış aktarım hatalarıyla dolu olduğunu da öğreniriz  tabii.. ve bugün ki teknolojik ilme-haberleşmeye sahip olmayan binlerce senelik kadim atalarımızın; bugün bizlerin henüz 100 sene civarındaki sözde yüksek teknolojik medeniyetimizle henüz çözemediğimiz pek çok şeyi nasıl bilip anladıklarını, nasıl heykelleştirip, resmettiklerini ve onlardan aldıkları haberleri ,bugün yine aynı yolun yolcularının aynı sembollerle, aynı usulde, nasıl halen yaşadıklarını da anlamak için bir adım atabiliriz belki.. İNSAN BİLMEDİĞİNDEN KORKARMIŞ..BİLDİĞİNDE İSE KORKMAZ VE SEVERMİŞ..


unutmayalım ki, bizim Peygamberimiz Efendimiz putperest bir toplum içinde doğup büyüdü.. ve içinde bulunduğu topluluk öyle acaip bir sistemdi ki, bugün hiçbir demokraside bu tür bir şey yok..hem putperestler, hem hak dine mensuplar - hanifler- sabiiler hep beraberdiler ve aynı Kabe de ibadet edebiliyorlardı. bir aile içindeki her fert değişik bir dine mensup olabiliyor ve bu normal karşılanıyordu..tüüm bu tanrılarla Kabe’nin içi ,dışı alabildiğine doluydu..masallar, öyküler, şiirler,efsaneler sadece onların üzerine kurguluydu.. işte madem ki bizde Muhammedi Müslüman olmak istiyoruz, o zaman aynı O’nun yaşadığı devirde, aynı O’NUN GİBİ HİSSEDİP DÜŞÜNEBİLMEYİ, hak ile batılı ayırt edebilmeyi de öğrenmeliyiz.. lütfen kafir olurum diye korkmayınız. biz Peygamberimizden daha fazla Müslüman olamayız inanın.. gerçek şu ki,bizim  hemen çoğumuz göstermelik Müslümanlarız.. kimsenin kimseyi kandırmasına lüzum yok. .insanlığımız ortada.. her gün ki medyadaki hallerimiz ise, sadece yansımasına izin verilenlerle dolu, ya saklayıp örttüklerimiz..(*ve biraz tefekkür etsek, bir bakacağız ki, aaaa biz halen içi dışı put dolu o devrin  Mekke’sinde yaşayanlardan biri değilmiymişiz yaaaa..işte böyle çocuklar.)


YA, RABBİMİZİN SETTAR İSMİ İLE BİZLERİ UTANDIRMAYIP, BİZİ ÖRTTÜKLERİ..HANGİMİZ HANGİMİZİN YÜZÜNE BAKABİLİRDİK Kİ GERÇEK YÜZLERİMİZLE ORTAYA ÇIKTIĞIMIZ DA..HİÇ BİRİMİZ TABİİ..işte sadece bu yüzden bilip öğrenmekten korkmuyoruz.. ne, neden, niçin?.. ne idim, ne oldum, ne olacağım?..sormaktan korkmadan..sorularımızın içindeki sadece kendimize özel, bize has cevabı yine kendimizde seyredip okuyarak YA B’İSMİ ALLA HUU..

nur cihan
17.02.2013
nuralem7@hotmail.com