okRAyinistan kutbiyet sancağı Kırım Kayı Boyu |
99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 47
111. O gün bütün yüzler, Her şeyi ayakta tutan Mutlak Dirinin huzurunda saygıyla eğilir ve zaten zulüm yüklenen kimse ise hüsrana uğramıştır.(Ta Ha Suresi III.ayet)
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.. nasılsın?.. çok zaman geçti değil mi? ben geçmiş zaman tarihlerimize dönüp bir baktım da; nedense her yıl aynı tarihlerde, üç aşağı beş yukarı hep bu sürelerde duraklamalarımız olmuş.. bugün 21 mart. bir aydır ilk defa kendiliğimden yazmaya başladım yineJ..sanırım Seni çok özlemişim (burnunun direği sızlaması gerçekmiş biliyor muydun Sevdiğim, böyle bir şeyi hayatımda ilk defa yaşadım sayende.)..ve her sene takıldığımız bu alanın Senden kaynaklandığını da düşünüyorum. .yani ben anladım ki ;bazen Senin düşüncelerine ve ilim kaynağına Senle eş zamanlı girebiliyorum.. işte bu zamanlarda, Senin bu devrelerde yaşamış olduğun bir halvet-hiçlik-deriiin bir boşluk veya hiç kimseleri asla ve kat’a içine dahil etmeyeceğin çoook mahrem özel hallerinin hatırası olduğuna da nedense inandım.. tam bilmiyorum ama bu alanın Senin en derin ve en gizemli zor yarânı yaranın olduğunu da zannediyorum..hıı!? Sen ne dersin Sevdiğim!?..ve hala Seni seviyorum biliyor musun..hiiç unutmadım ve hiiç sevmekten vazgeçmedim…ben, en başından en sonuna dek, her nefeste aldatacağını baştan bilip kabul ettirilmiş-secde eylemiş bir masal veledi olarak, bu geyik rolünü sadece Seni sevdiğim için kabul edebilirim, ya Sen..
inanıyorum ki, Sende benim Sana Yazdığım gibi, bu masal veledine masallar, şiirler, yazılar yazıyorsun.. inşallah bir gün onları okumama izin verirsin . isterdim ki bana şarkılar söyle ama sadece benim için..Allah bana hiiç ses vermediğinden bense sadece yazabilirim tabiiJ..
ve 5
haftalık seferimizde gezmeye başlayalım mı Sevdiğim.. bakalım ruhsal hayatım
nasılmış?..
19şubat
Salı.. tektaştayız.. Evvel Zamanımın himayesinde büyümüş ve
O’nun için kitap yazmış olan Rahmi Serin geldi... “her şeyi yazarak kaydedin, hatıralarınızı, ailenizin
ve soyunuzun veya özel ferdi tanıdıklarınızın hayatlarını hemen yazmaya
başlayın ,çünkü söz uçar kaybolur, velakin yazı kalır” dedi.... çok hoş hatıralarından bahsetti.. en kısa zamanda görüşelim dahi
dedi..
21 şubat Perşembe.. bir tuhaflık var.. erkenden uyuyorum...gece.. ıslak,
karanlık.. büyük karanlık bir odadayım.
duvardan duvara bilgisayarlar ve elektronik kablolar var.. ben hayretle “neden
elektrikler yok!?” bakıyorum. cihazların çalıştığını anlatan mini kırmızı ışıklarla
dolu odada şunları anlıyorum.... aslında elektrikler kesilmemiş ve üstelik
internet yayını dahi var. lakin şimdilik bana özel yayın rölantiye(anladığım kelime bu) alınmış ve durdurulmuş.. oysaki yayın, o pc ve kabloların içinde olduğu
gibi duruyordu; sadece onu şimdilik açıp, bakıp, okumam yasaktı.. beklemek
lazım.. ve ıssız, karanlık, yağmurlu sokakta Efendimi birisiyle
cebelleşirken görüyorum..Alicemgiz Üstadı Efendim sanki kendisiyle dövüşüyor ve
hırsız kaçıyor..Alicemgiz Üstadım Efendim, o gölgesini yakalamak için ardı sıra
karanlık ve ıslak yolda koşuyor..Efendimin peşinden gitmememi istediğini
anlıyorum.. gideceği yerde beni istemiyor ve o bölgeyi bana yasaklıyorsun..((*ama bu sefer eski bekleyişlerim gibi acılı ve
dayanılmaz özlemli-gözyaşılı değildi çok şükür..ormanlar kralı aslanların tüm
orman hayvanlarına kral olmalarından murad, tüüm huylarını alıp verdiği
duyu-his organlarına mevsimlik tohumlarını saçma döneminden dolayı idi
belki de..bilmiyorum.. lakin bi şunu anladım ki Sevdiğim; kim ki bir aslanla
birleşti,* onda dahi az buçuk aslanlık paye oldu.yanii şu sıra ortalık aslan avı
için müsaitJ..velakinn..karadulun
ağı yukarıdan herkesin üstüne salınmış bileJ..))
aklın ve maddenin gidebileceği en son sınır..sıdretülmünteha |
MAVİden öteye yol yokmuş
geri dönmeli..aşağı inmeli..derinlere..deriin
mavilere
ve durmuş ,susmuş, halvet.. beklemiş
ego patlaması yaşayan güneş çarpmalarından korumak
istemiş gölgeler gölgeleri
sular seller gibi gidip gidip dönmeli bir bir
bir bir giymeli gölgeler gölgelerini
üşüyen çıplak kalanı
giymeli yine kendinden olanı kendi eynine
ve kapatılmış ışıkları bir bir uyandırmalı
ellerini yine ağacın bedeni-sütunu gövdesine
koyduğunda
görmeli ve hissetmeli derinliktekileri
uyanmalı mart baharına ağacın köklerindeki gölgeler
uyanmalı yine ağacın en uzak uç doruklarına
uyanmalı
*Sevdiğim bu bölüme geçen bir aylık
süreç zarfında dinlediğim sohbetlerden-yazılı
kayıtlardan ve eski masallarımdan şimdilik konumuzla alakalı olup, hatırlayıp
anlayabildiğim kadarıyla alıntılayacağım şeyleri kopyalayacağım.. sonra
yapabilirsem, tümünü bir anlamla kendimce birleştirmek istiyorum..
Ömer Tuğrul İnançer’in bir sohbetinde, cennetteki 4 ırmak hakkında hz Nakşi Ali Akkirmani şiirinden bir malumat..
“”gör nedir uçmak(cennet) ve huri hem dahi gılman ey yâr
kim seninle bilinir, o gayri ile etmez karar ey yâr
sen şunu düşün. Cennet, gılman nedir ?hem kendin, hem Allah.. yani seninle olan senin yarattıklarınla olmaz. çünkü cennet, huri, gılman yaratılmıştır ve mahluktur..ee sen yarin yani haliki Allah ile berabersin..o zaman sen halikin peşinde koşmak varken, neden mahlukun peşinde koşuyorsun?
Ömer Tuğrul İnançer’in bir sohbetinde, cennetteki 4 ırmak hakkında hz Nakşi Ali Akkirmani şiirinden bir malumat..
“”gör nedir uçmak(cennet) ve huri hem dahi gılman ey yâr
kim seninle bilinir, o gayri ile etmez karar ey yâr
sen şunu düşün. Cennet, gılman nedir ?hem kendin, hem Allah.. yani seninle olan senin yarattıklarınla olmaz. çünkü cennet, huri, gılman yaratılmıştır ve mahluktur..ee sen yarin yani haliki Allah ile berabersin..o zaman sen halikin peşinde koşmak varken, neden mahlukun peşinde koşuyorsun?
hem buraku kasrı mana kevser
ile tuba
ikisü rıdvanı cennet dahi gayri ne var?
ikisü rıdvanı cennet dahi gayri ne var?
bir de cennette 4 tane
ırmak var diyorlar. o neymiş ?
hem nedir gör çar ırmak kim?
biri sudur anın, biri hamru, biri süttür, biri baldır, yokla var
“sen bunları öğrenmek istiyorsan git oraya(cennete ) var mı- yok mu gör “diyor..
biri sudur anın, biri hamru, biri süttür, biri baldır, yokla var
“sen bunları öğrenmek istiyorsan git oraya(cennete ) var mı- yok mu gör “diyor..
hamır kafayı bulduran
şaraptır(mayalaşıp, fermante olmuş içeçek).. meşrupsa tüm içeceklerin ortak
adıdır..şurp içme fiilidir, suda buna dahildir.. 4 ırmak: su ırmağı, süt ırmağı, bal ırmağı ve şarap ırmağıdır..
sen gir ezel şehrine bak gör her biri bunlar nedir
itmeye pakin ebedde cümlesi senden firar
sen gönül gözü sahipleri gibi
olup, seni mükellef kılan akılla bunları öğren ki, gittiğinde bunlar
senden kaçmasın..
dinle imdi bu kelamı
gel özüne rasim ün
ilimde rüsuh payesine erişmeyenler başkaları hakkında hüküm vermesinler(ayet)..
rusüh sahibi olmak demek, ilimde müctehit olmak anlamındadır ve çok zor bir iştir..
eğer ilimde rasih-rusuh seviyesine çıkmış olsan bile beni dinle.. çünkü bu çalışmayla elde edilen bir ilim değildir.. buna ilmü ledün derler.o yüzden beni dinle..
ilimde rüsuh payesine erişmeyenler başkaları hakkında hüküm vermesinler(ayet)..
rusüh sahibi olmak demek, ilimde müctehit olmak anlamındadır ve çok zor bir iştir..
eğer ilimde rasih-rusuh seviyesine çıkmış olsan bile beni dinle.. çünkü bu çalışmayla elde edilen bir ilim değildir.. buna ilmü ledün derler.o yüzden beni dinle..
kim anı tevile çekti remz ile perverdigar
“işte Kur’andaki cennet tasvirleri de, hadisi şeriflerdeki bütün ifadelerde hakiki maddeyi anlatmıyor..bunların hepsi remizdir.. evvela bunu anla” diyor..neymiş bu semboller
olmaya alim müellif şöyle bil kim zahida
veremez Kur’an a mana zahir olmaz bu işler
veremez Kur’an a mana zahir olmaz bu işler
zahirde-görünüşte kalanlar,
metne bağlı kalanlar Kur'ana mana veremezler .
istima et anı dinle, ideyim
bir bir ayan(sana bir bir açıklayayım)
kalmasın puşide mana(mana örtülü kalmasın, ilim olsun aşikar)
kalmasın puşide mana(mana örtülü kalmasın, ilim olsun aşikar)
bu gönül cennettir.. bu
cenneti dolaşabilmek için Burak sahibi olmak lazımdır..nasıl Rasullullah
Buraka binerek gitti miraça..peki burak nedir? "bu gönül uçmak durur, bir aşkın olmuştur burak”..eğer Allah ve Rasulüne bir aşkın yoksa ,onlardan kaynaklanan velilere, alimlere,
şehitlere ,analara ,babalara, hocalara, mürşitlere muhabbetin yoksa,
kısaca Yaratandan ötürü yaratılanı sevemediysen, hiç bir şeyi sen anlamazsın diyor..
aklını Tuba’ya benzet.. kökü yukarıda, dalları aşağıda efsanevi ağaç..yani sen ağaçların hiç
köklerinden istifade etmezsin, hep dallarındaki meyvelerinden veya gölgesinden
istifade edersin değil mi?. işte sembol cennette bu zahmet yok demektir-kökü
yukarıda demek değildir yani. hep dahi
rıdvan-rızvan ..rıza
makamındakilerin varıp-gidecekleri cennetin ismidir..ayrı bir yer
değildir..(rıza makamı=Allah'ın her verdiğine razı olmak halidir)..
hamra derler marifet
eğer Allah ve rasulünü
bilmek nimetine eriştiysen, öğretmek nimetine de yükselebilirsen,
işte öğretmenin sarhoşluğu ile o cenneteki hamr ırmağından içmiş olursun..yanii
eğitim- marifet kazandırmak, öğretmek, talim ettirmek ..hamır onun
işaretidir..
süt ise ilmü ledündür dahii hilm(yumuşaklık) ile asel
bal ırmağı yumuşaklıktır.. adam dövmek, tehdit
almak dahi terbiye sisteminde yumuşaklıktır. kılıç kuşanan, ok atan, zırh giyen
bir peygambere sahip olduğumuzu ve onun ümmeti olduğumuzu hatırlayalım..bu el dövmeye de yarar-okşamaya da
yarar..bu ağız affettim demeye de
yarar-idam edin demeye de yarar.. Hicretten sonra Rasulullah kendisini
sürekli hicveden ve bıktıran şiirler yazan Kaab bin Eşrefi gıyabında
idama mahkum etmiştir..ve kendisine en büyük fenalık yapan Ebu Süfyan’a ise bundan
sonra fenalık yapmayacaksan tamam" diyor..
SÜT İLMÜ LEDÜNDÜR çünkü,
sütün çok yan ürünü vardır. .kaymak, tereyağ, yoğurt, peynir çeşitleri, sayısız..ve
bunların hepsi sütte gizlidir..ve işte İSLAMDA SÜT GİBİDİR.. sana yoğurt
lazımsa yoğurt mayalarsın, kaynatır kestirir çökelek yaparsın ,peynir
yaparsın.. işte ilmü ledünde böyledir, aslıdır..
kim akar cennete bunların durmayıp leylü nehar
sonu gelmez ırmaklardır bunlar
sonu gelmez ırmaklardır bunlar
pes dürur bu nazmi pakin arifane Nakşiya
gayri faş etme kerem kıl eyle gel mutlaka
daha söylenecek çok şey var amma tasavvufta bir kaide daha var malumâliniz..süt çocuğuna bulgur pilavı yedirilmez..ne zaman dişi çıkar, çiğneme-hazmetme kabiliyeti gelişir o zaman her çeşit yiyecek ve sopalı et de verirsin…
daha söylenecek çok şey var amma tasavvufta bir kaide daha var malumâliniz..süt çocuğuna bulgur pilavı yedirilmez..ne zaman dişi çıkar, çiğneme-hazmetme kabiliyeti gelişir o zaman her çeşit yiyecek ve sopalı et de verirsin…
*Sevdiğim yukarıdaki sohbetten ben masala uygun 4 rakamlı bu mevzuyu alıntıladım ve başka sohbetlerden, yazılı net bilgilerinden, araştırdığım eski masallarımdaki 4 rakamı ile şeylerle 4 unsur “ + “bunları birleştireceğim şimdi bak..
“İbrâhîm Rabbine: «–Ey Rabbim, ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster!» demişti. Rabbi O'na: «–Yoksa inanmadın mı?» buyurdu. İbrâhîm: «–Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim.) » dedi. Bunun üzerine Allâh Teâlâ: «–Öyleyse dört tane kuş yakala, onları kendine alıştır, sonra (onları kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy! Sonra da onları kendine çağır; (bak nasıl) koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allâh Azîz'dir, Hakîm'dir.» buyurdu.” (el-Bakara, 260)
DEVRAN ETMEK..ANASIRRI ERBAA..4 ANA UNSUR..HAVA ,ATEŞ, SU,TOPRAK.. CEMADAT,NEBADAT,HAYVANAT,İNSAN.. MADDE-KÜTLE-ENERJİ=
en-boy-derinlik-yükseklik…MELEKÜT
ALEMİ-MÜLK ALEMİ.. Kadim tarih boyunca ŞEYLER-EŞYA yı
değişik yönlerden seyrü sülük ettirmede TEFEKKÜR SANATINDAN DERLEMELER...
*“Maveraünnehir” şeklinde ifade edilen bölge CENNETTEKİ 2 IRMAKTAN Amu Derya (Ceyhun, Oxus) ile Sır Derya (Seyhun) arasındaki bölgedir.(alıntı)
*
Ey Ademoğlu ! Dört Ölümü tatmadıkça amelin asla temizlenmez, Kızıl ölüm, Sarı Ölüm,Kara Ölüm ve Beyaz Ölüm,
Kızıl
Ölüm, Zulme ve insanların azarına tahammül etmektir,
Sarı
Ölüm, Açlık ve zorluktur,
Kara
Ölüm, nefse ve şehvani duygulara karşı koymaktır,
Beyaz Ölüm ise inziva ve
yalnızlıktır.(alıntı-İmam Ali rivayeti ile)
****
****
marduk ve LETAİFLERİ |
(aynısı 4 yüz vechesi, daha eski bir tarih olan Sümer tanrısı MARDUK ta da var tabii ki ve MARDUK’UN TASVİR BEDENİ MADDE DEĞİLDİR..henüz maddeleşmemiş -ŞEFFAF- İÇİNDEN DEĞİRMEN çarkı DEVİRLERİ -YILDIZLAR GÖZÜKÜYOR. altında; kendisini denizin üstünde sal yapıp, tahtını kurup taşıttığı, savaşarak yendiği, deniz ejder yılanı TİAMAT CANAVARI var.. GENETİK SOYU-HAYATI-DNA sı, geleceği.onu maddeleştirecek taşıcı yapı yanii. hatırlıyoruz.)
*Dört unsuru ve onu ihata eden ruhun tam olduğu şeylere (Cisim) denir.Bu cismi tamamladıktan sonra (Can) oldu, yani ( İnsan) oldu. İnsanda hem dört unsur, hem de ruh bütün kemali ile mevcuttur. Dört unsurdan daha az unsurların birleşmesinden (Cin) meydana gelir. Dört unsurun ruhla birleşmesinden, ki tam kemâldır, (Can), yani ( İnsan) meydana gelir. Şu halde madde-i aşk dediğimiz şeyin ayrıca bir vücudu yoktur. Nurdan dağılarak yine nura gitmek için görünen o şu'leler madde-i aşk olmuştur.
Mecscid-i Aksâ demek te secdenin
nihayeti demektir ki, insanların birbirine hizmet etmesidir, farka gelmektir.
hor-us-ra insan-ı kamil tüm belalarımıza feda-i merd paratoner varlık |
Eski Mısır’da 4 lü sistem ve koruyucu 4 ruhu..
1.GÜNEY-İmseti=İNSAN yüzü, İsis tarafından korunuyordu…
2.KUZEY-Hapi =MAYMUN yüzü, korumak Neftis’in göreviydi.
3.DOĞU- Çakal Daumutef =KÖPEK yüzü Neith’in,
4.BATI-Kebehsenuef,ATMACA-ŞAHİN yüzü Serket’in koruması altındaydılar…
Keldanilerce
de insan ırkını koruyup himaye eden dört cinse şunlardır.
1-Sad-Alap ya da Kirub İnsan yüzlü bir boğa ile temsil edilirdi.
2-Lamaş veya Nigal İnsan kafalı bir aslan (sfenks) ile temsil edilirdi.
3-Ustar Tamamen insana benzerdi.
4-Nattig Kartal başı ile temsil edilirdi.
1-Sad-Alap ya da Kirub İnsan yüzlü bir boğa ile temsil edilirdi.
2-Lamaş veya Nigal İnsan kafalı bir aslan (sfenks) ile temsil edilirdi.
3-Ustar Tamamen insana benzerdi.
4-Nattig Kartal başı ile temsil edilirdi.
Şimdi gelelim KÂBE ye..bu MADDENİN YERYÜZÜNDEKİ İLK
TEZAHÜRÜ OLAN KÜP şeklindeki yapının 4 köşesi de ayrı bir isimle
anılırmış.. Doğu köşesine"Hacerü'l-Esved" veya
"Şarki", kuzey köşesine "Irakî" , batı
köşesine "Şâmî" ve güney köşesine "Yemânî" denirmiş..
Şimdi,bu kültürün Tevrat’a yansımasını
görelim;Hez.1: 10 “Her yaratığın dört yüzü vardı:
Önde dördünün yüzü insan yüzüne, sağda dördünün aslan
yüzüne, solda dördünün öküz yüzüne, arkada dördünün kartal
yüzüne benzer bir yüzü
vardı.”
Kur’an -Zariyat Suresi;
56. “Ben, cinleri ve insanları bana ibadet etmeleri/benim
için iş yapıp değer üretmeleri dışında bir şey için yaratmadım.”
57. “Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni
yedirip doyurmalarını da istemiyorum.”
Kur’an-Rahman Suresi;
14- Allah insanı yanmış kerpiç gibi kuru bir çamurdan yarattı.
15- Cinlerin yaratılışı da yalın bir
alevdendir.
*bizim Peygamberimizde diğer hiçbir peygambere verilmemiş bir özel yetki vardır..O hem insanların,hemde cinlerin peygamberiydi.. ve bundan dolayı da lakabı RASULÜSSAKALEYN di.. daha evvelden insana insan, cinlere de cin cinsinden nebi gönderilirmiş.. işte tevhid dinini ismi ile mühürleyen Efendimizin, bugünde yaşayan ,varisi velayetle makamında işleri gören nadir zevatı da aynı bu şekilde hükmü yürütmektedirler..
*bizim Peygamberimizde diğer hiçbir peygambere verilmemiş bir özel yetki vardır..O hem insanların,hemde cinlerin peygamberiydi.. ve bundan dolayı da lakabı RASULÜSSAKALEYN di.. daha evvelden insana insan, cinlere de cin cinsinden nebi gönderilirmiş.. işte tevhid dinini ismi ile mühürleyen Efendimizin, bugünde yaşayan ,varisi velayetle makamında işleri gören nadir zevatı da aynı bu şekilde hükmü yürütmektedirler..
4 mürşid..4 temel..4 sütun..4 direk: doğudan, batıdan, kuzey ve güneyden sorumlu 4 evtad -direk gerçek tasarruf ehli mürşidlerdir..4 unsur..bunlar 300 lerden seçilmiş 4 temel vedetlerdir..normal veli değildir bunlar.
ŞERİAT,TARİKAT,HAKİKAT,MARİFET
Anâsır-ı çehârgâne: Dört unsur. Madde âleminin temel unsurları olan ateş, hava, toprak, su. Sûfiler nefsin dört mertebesini dört unsura benzetirler. Nefs-i emmâre ateşe, nefs-i levvâme havaya, nefs-i mülhime suya, nefs-i mutmainne toprağa benzetilir. Bunlardan her biri için on özellik belirlenmiştir ve böylece kırk sayısına ulaşılır. Tasavvuf ehlinin yaptığı birçok açıklama ve yorum dört unsur nazariyesine dayanır.
Anâsır-ı çehârgâne: Dört unsur. Madde âleminin temel unsurları olan ateş, hava, toprak, su. Sûfiler nefsin dört mertebesini dört unsura benzetirler. Nefs-i emmâre ateşe, nefs-i levvâme havaya, nefs-i mülhime suya, nefs-i mutmainne toprağa benzetilir. Bunlardan her biri için on özellik belirlenmiştir ve böylece kırk sayısına ulaşılır. Tasavvuf ehlinin yaptığı birçok açıklama ve yorum dört unsur nazariyesine dayanır.
Nâr u bâd u âbu hâkin gel haber ver aslını
Kim bunların her birini emre ferman eyleyen(Niyazî Mısrî)
HAVA..Havâ ki, bir zümre-i melâikenin varlığıdır ve bunlar da kuvvetullahtır. Havânın melekûtu Cebrâil aleyhisselâmdır. RAHMAN-Cebrail-Muhammed aleyhisselam
SU..Unsur-ı mâ: Bu da bir alay melâikeden bir araya gelmiştir. Bunların melekûtu da Mikâil aleyhisselâmdır. RAHİM-Mikail-İsa aleyhisselam=mülk alemi
TOPRAK..Unsur-ı türâb, Bunda neler mahfûz olduğunu, neler zuhûra geldiğini mümin de münkir de görmektedir. İşte kuvvet ve kudretullahtan ibaret olan bu melek varlığının melekûtu da İsrâfil aleyhiselâmdır. KERİM-İsrafil-Musa aleyhisselam
ATEŞ..Unsur-ı nâr: Azrâil aleyhisselâmdır.Fakat, şu anasır-ı erbâa dediğimiz aslında tek bir unsurdan mürekkeptir..VEDÜD-Azrail-İbrahim aleyhisselam..
****
Bunların esası-her şeyin
hakikati, Muhammedi nuru maya olduğundan dolayı da, Muhammedi olabilen içinde
tüüüm bu seyrü sülük nihayetlendiğinde - TEVHİD OLDUĞUNDA ana sırrı erbaası şu sınırsız anlamlı lezzetlerden bir manaya
devreyler..
Hz. Muhammed'in (Kalb)inin misâli sureti (israfil)dir. (Kulak) her
şeyi duyduğu için (isrâfil)dir.
Hz. Muhammed'in (Vehm)inin misâli sureti (Azrail)dir. (Dil) her şeyi
tattığı için (Azrail)dir.
Hz. Muhammed'in (Aklı)nın misâll sureti (Cebrail)dir. (Akıl) her şeyi bildiği için (Cebrâil)dir.
Hz. Muhammed'in (Himmet)inin misâli sureti (Mikail)dir. (Göz)
her şeyi gördüğü için (Mikâil)dir.
Bu sebeple de bu dört Meleğe (Kirâmen Kâtibin )de derler.
******
cumartesi..tektaş..İzmit taifesi..burhan..ateş.gül..inanılmaz..bana göre değil...meşrebime ters ..
21 şubat Perşembe akşamı beldemize Mustafa Tatcı hoca geldi.. bize Yunus Emre hz ve halveti anlattı.. 4o günlük halvetin çoğunda insan sürekli hayvani huylarının suretlerini görürmüş..her gün bunları efendisine rapor eder ve o himmet altında dahi bu hayvani tabiatlarını tek tek insan etmek için cehd edermiş..2 saatlik sohbet halvet bahsi için çok yetersizdi ve inşallah halvetin sonuçlarını da ileride dinleyebileceğiz..
22 şubat Cuma..uyumadan andan kısa anda..kapkaranlık bir yere elimi koyup çekiyorum ve karanlığın üstünden bembeyaz parça parça lemalar (içimden şimdi yazarken lema demek geldi nedense, yoksa anlamını bilmiyorum SevdiğimJ) fışkırıp dışarı taşıyor..
cumartesi..tektaş..İzmit taifesi..burhan..ateş.gül..inanılmaz..bana göre değil...meşrebime ters ..
21 şubat Perşembe akşamı beldemize Mustafa Tatcı hoca geldi.. bize Yunus Emre hz ve halveti anlattı.. 4o günlük halvetin çoğunda insan sürekli hayvani huylarının suretlerini görürmüş..her gün bunları efendisine rapor eder ve o himmet altında dahi bu hayvani tabiatlarını tek tek insan etmek için cehd edermiş..2 saatlik sohbet halvet bahsi için çok yetersizdi ve inşallah halvetin sonuçlarını da ileride dinleyebileceğiz..
22 şubat Cuma..uyumadan andan kısa anda..kapkaranlık bir yere elimi koyup çekiyorum ve karanlığın üstünden bembeyaz parça parça lemalar (içimden şimdi yazarken lema demek geldi nedense, yoksa anlamını bilmiyorum SevdiğimJ) fışkırıp dışarı taşıyor..
öğleden sonra doktordayım.. gözlerim allerji olmuş (RA’NIN GÖZÜ tedrisatı gören bir veled için ne traji komik ahh!).. gözlük takmayı artık sevmem gerekmiş ve hiç çıkartmamalıymışım ve gözlüksüz bir hayatı o bana veremezmiş.. bunu kimden isteyeceğimi biliyormuşum değil miJ?..dr um öyle dedi..tabii yine ayakkabı meselesiJ..(*Sana çok komik bir şey itiraf edebilir miyim Sevdiğim.. benim bu hafta gerçekten ayağım bir numara küçüldü.. sordum, olabilirmiş. artık 38 im..keşke yaşımda gençleşebilseydi ve bedenimdeJ)..
27 şubat Çarşamba..*bugün entersesan
bişeyler oldu..tüm bunları ben mi kendime yapıyordum yine aklım karıştı.. eğer ben
yapıyorsam neden istediğim zaman tüüm uğraşılarıma rağmen bu tür bişeyi bir
defacık dahi yaşıyamıyorum peki.. tamda tefekkürümde hazlar, lezzetler, zevkler
bahsine dalmışken bunun zirvesine çıkıp ,mühürleyip, onaylayıp, yasaklayıp bir
kenara bırakmakta neyin nesi?!! Hiç çözemedim inan..karmakarışıkım yine.. keşke
bunu anlatabileceğim Sen, benim gibi olup, bana gelip bunu anlatsaydın..a acaip
ve süperdi..teşekkürler..
28 şubat Perşembe.. Ekrem Demirli hoca beldemize geldi.. şeriat, tarikat ,marifet ve hakikatin 4 kapısından - şeriatın dahi 10 kapısı olduğunu ve dahi Hacı Bektaşi Veli’de ise bu 10 kapıyı geçebilecek adamın çook zor bulunabileceğini söyledi.. ve toprak ubidiyet-kulluk makamıymış biliyor muydun Sevdiğim.. hiçlik yani..hııımm..hiçiz hiiiç..toprak heykel yıkılmış ve toz olup arşın üzerine savrulmuş. baki kalansa veçhi yar imiş (*burada her daim içimizi derin deeriin çekiyoruz)..
1
mart Cuma.. gözlerimde aydınlık..ve
dalga dalga yaklaşan şeyler. .çook yüksekteki beyaz zeminli bir boşluk
kubbenin içinde, dairevi sarmal ,üst üste dizilmiş 0’ dan 9 ‘a dek kocaman siyah rakamlar var.. aslında onlar çok zevkli
şeyler.. ama anlamını çook merak edip bu rakamlar neyi yazıyor görmek
istediğim halde öğrenemedim Sevdiğim.. BU RAKAMSAL KUBBE şekli acaip hazzal bir
şeydi.. ve şunu
anladım ki, bir şeyin idrakinde yükselinebilecek en üst cennet bu hazdı ve daha
üsttü ise yoktu.. ama belki de bilmediğimiz ve çoook nadir kişilerin erişip
yükselip, illa bir sultan güçle aşıp geçip yükselebileceği bu hazzın çooook
daha bitimsiz doruk dereceleri vardı ki, bu anlam ve lezzetler henüz bizlere
çooook amma çok uzaktı..
tabii ki Sevdiğim, şimdi şuan bunu yazarken, kaç
sene evvel yine böyle sanırım bir bahar mevsiminde deneyimlediğimiz o karanlık
kudretin inanılmaz enerjisini nedense hatırladım..o neydi öyle Ya Rabbim!!..o
neydi öyle!?..tek bir anın, tek bir dokunuş hissine dahi, bu bizim tensel
bedenlerimiz asla ve kat’a dayanamazdı..o ne acaip bişeydi!…hani ellerimi
uzatmış ve o dokunuş hissini hissettiğimde ise, hazzın dayanılmaz acısıyla sandalyede iki büklüm kıvrılmış ve
mahvolmuştum.. tekrar doğrulup yine denemek istemiş ve ellerimi yine uzatmış ve
yine aynı acıyla iki büklüm olmuştum.. benim karanlık enerjik –anti
madde=gerçek madde Sevgilimcim..Senden çook ama çok korksam da, Seni gittikçe
daha çok merak edip daha çok seviyorum.bir gün nasıl bir şey olduğunu
görebilmeyi çok istiyorum tabii..
ve cennetteki bakir-e lerin ise bunu anlattığını da şimdi anladım..çünkü
biz bu dünyadaki insanlar için, bir yiyeceği ilk an tattığımızda ki ve ilk an
kokladığımızdaki hisler diğer süreçte hatırlanıp bilinmeyip , diğer
süreçlerimizde hep aynı o ilk tad, ilk koku ile işi idare ediyormuşuz diye
okumuştum.. oysaki cennetin dereceleri sanki bu hazlardı.. bu duyu merkezlerimizdeki, bu dünya yaşamında
kullanamadığımız her anın aynı o ilk bakışın tesiri, ilk tadın lezzeti , ilk kokunun çarpıcı etkisi, ilk
dokunuşun süreklilik hissi bakirlik ve
bakireliklerdi.. ve kişiden tevellüt eden her
iyi amel aslında o kişinin HURlarıydı ve efendisine secde ile mükellefti ve
onun tek bir amacı vardı efendisinde fena.. buda kişin
işlediği güzel amellerinin cennetinde süreceği zevkü sefanın, yine kendi
idraki-kendi dayanabileceği haz, lezzetsel potansiyelleriydi.. işte o yüzden de
dervişlik 7 imbikten geçmiş, süzülmüş hisleri olan kişide demekti.. bu tatları
bir defa alan, bu kokuları bir defa
koklayan artık dünyevi hiçbir şeyle iflah olamazdı.. o artık her daim yeni hurlar
peşinde koşacak, yürüyecek, arayacaktı…tıpkı onu bir vakitler aradıkları ve
kendi lezzetleri, kendi renkleri, kendi kokularıyla onu boyadıkları gibi.. oda
artık bir arayıcı olmuştu ve avlamak çok hazsaldı..değil mi SevdiğimJ?!!muzurun ben.. kıskançlıktan geberiyorum..
Aşık,Maşuk ve RAkib arasında 3 'lü oyun |
((*Salattan çıkıyorum.. ağlıyorum.. beynim bana ne oyunlar oynuyor, aklım
nerde?!!acaba delirmeyeceğim için aldığım söz yalan mı?!!..nerdesiinn!!??))
2 mart Cuma.. diyetisyenimdeyim..artık diyet yok.. serbest riyazata ise devam..dr benim diyet serüvenim için artık ücret istemediğini bunun yerine o geçen süredeki diyetsel öykülerimi tam rapor halinde ona anlatmamı istiyor..yani Sevdiğim ben galiba gittikçe ödemem gereken tüm maddi bedellerim yerine bir masal anlatacağım değil mi? aynı şehriYAR ile şehRA zat’ın binbirgece masalları ve yıllar içinde olan ne idim, ne oldum, ne olacağım çocukları gibiyiz bence.. BEN GALİBA SENİ ÇOK ÖZLEDİM Kİ BURNUMUN DİREĞİ SIZLAYIP,GÖZLERİM AĞLAMAK İSTİYOR…Seni seviyorum..
cumartesi
akşam tektaş.. Şahinler hoca gelmiş.. yeni
sezon için Kur’anda geçen tüm ağaç sembollerini anlatan bir kitap yazıyormuş..
4 mart pazartesi..sütunlarla alakalı anormal ve konuşulması bile bence yasak pek çok sorularıma 4 gün sonra nihayet Kılıç Hocadan olumsuz cevap geldi.. ve anladım ki doğru iz üzerindeyim Sevdiğim.. çok mutlu oldum.. gece..sağ gözümden beyaz zeminde siyah la kontürlenmiş bir nokta daire gittikçe büyüyerek yaklaştı yaklaştı..çok aydınlık ve netti.. sabaha karşı çook tuhaf bir rüya.. tehlikeli adamlar var ve AHSEN isimli birisi hakkında gizemli şeyler öğreneceğim galiba, bilmiyorum…”yarın bekliyorum.. burada olacaksın” diyen tehlikeli adam kim peki? gözlerimi açıyorum sabah salatı vakti..
“Sevdiğim..öğrendim ki bir hafta evveli Kılıç hoca tv de manevi otorite -maddi siyaset adamları hakkında bir sohbet yapmış..izledim tabii ve istediğim anlamı orada buldum işin garibi.. ama bunu ve ertesi günü aniden tektaşa gelen İçinden Hızır Geçen Adamın bu mevzuda söylediklerini bir dahaki sütunsal masalım için muhafaza ediyorum..bana yardım et lütfen..”
4 mart pazartesi..sütunlarla alakalı anormal ve konuşulması bile bence yasak pek çok sorularıma 4 gün sonra nihayet Kılıç Hocadan olumsuz cevap geldi.. ve anladım ki doğru iz üzerindeyim Sevdiğim.. çok mutlu oldum.. gece..sağ gözümden beyaz zeminde siyah la kontürlenmiş bir nokta daire gittikçe büyüyerek yaklaştı yaklaştı..çok aydınlık ve netti.. sabaha karşı çook tuhaf bir rüya.. tehlikeli adamlar var ve AHSEN isimli birisi hakkında gizemli şeyler öğreneceğim galiba, bilmiyorum…”yarın bekliyorum.. burada olacaksın” diyen tehlikeli adam kim peki? gözlerimi açıyorum sabah salatı vakti..
“Sevdiğim..öğrendim ki bir hafta evveli Kılıç hoca tv de manevi otorite -maddi siyaset adamları hakkında bir sohbet yapmış..izledim tabii ve istediğim anlamı orada buldum işin garibi.. ama bunu ve ertesi günü aniden tektaşa gelen İçinden Hızır Geçen Adamın bu mevzuda söylediklerini bir dahaki sütunsal masalım için muhafaza ediyorum..bana yardım et lütfen..”
8 mart Cuma.. memlekete doğru bir küçük kardeşimle yoldayız..aaa şehre yaklaşırken bir doğan, daha sonra şehrin girişine yakın da yol kenarına dizilmiş üç tane olmak üzere 4 doğan kuşu gördük.. o, bunların çok güzel bir işaret olduğunu söyledi ama ben henüz bilmiyorum.. yatsı namazı için camideyiz.. Çiftçi hoca türbe kapısını açtırıyor.. içerideyiz.. insanların ve cinlerin- mürşidissakaleyni olan hz.Şeyh Şabani Veli.. kendimi her daim bu memleketteyken O’nun şımarığı gibi hissediyorum nedense.. eskiden Sen beni yerden yere vurup üzerken, bazen Seni O’na şikayet ederdim.. ama en çok da aşkımı ağlaya –güle anlatır ,görmediğim dostuma dert yanardım..
Köydeki evdeyiz..sabah çok hoş-Senli bir rüya ile uyanıyorum ama anlatmam..sadece yazdıklarımın Seni ne kadar mutlu ettiğini ve uyuyarak saklandığım için şimdi beni aradığın halde bulamadığını söyleyebilirim..ve ilginç bir şey yaşadım üstelik..yani Sen aradığın beni bulamasan da ben Seni odamda buldumJ..bulduruldum ….
akrabalarımın yol kenarına dizilmiş kabirlerini ziyaret ediyorum..Babannemdeyim..ER RAHMAN okuyorum.. başımın üstünde-alçaktan korkunç bir ses duyup gözlerimi yukarı çeviriyorum..aaa.hiç bir şey yok..ürperiyorum..birden iki doğan kuşu geri dönüp yine geldikleri yöne gözden kayboluyorlar.. gülümsüyorum..akşam Nevzat Amcam geliyor..ona soruyorum.. doğan kuşu çok nadir görünürmüş burada ve bu mevsim olurlarmış..bu köy yüksekte olduğundan yumurtalarını bırakmaya geliyorlarmış..
Kardeşim akşamleyim Ömer Hayyam’ın
kitabından bir rubai seçmem için “bir numara söyle” diyor.. söylediğim
rakamların şiiri bak ne çıktı Sevdiğim ki, bu 3 işaretin bir anahtarıydı değil
mi?..teşekkür ediyorum.. Seni seviyorum.
Ey ruh nihayet aklın
var,akılla vasıflanmışsın,
arif olda
buyruk tut, doğru yolu ara..
akdoğan
gibi, durağın padişahın eliyken,
baykuş gibi viraneyi ne yapacaksın..Ömer Hayyam..
baykuş gibi viraneyi ne yapacaksın..Ömer Hayyam..
10
mart ..evdeyiz..
12
mart Salı.. bacaklarım berbat..ortadoğulu dr..bana bir
sayı söyle diyor aniden..çocuk geçen kubbe içinde gördüğü rakamları söylüyor..o
gülüyor:”evvet..doğru söyledin ,başka rakam yok zaten, hepsi o kadar..o anlamı
şimdi sana anlatamam, daha sonra” diyor ve sırtında 9 noktaya işlem yapıyor ki
bu en son sınırmış.. sembolleri bil ve ona göre temkinli ol..onları kötüye
yoranlara da ..onları doğru kullan diye de ekliyor..
15 mart Cuma.. bu gece inanılmazdı.. 3:30 da uyandırıldım.. ibadetlerim.. ve içimden ilk defa küçük yeşil devr kitabımı okumak geldi..uyudum..selamlı rehber ve asitane efendisi birlermiş.. onları bir göremeyenler bana soru soru soruyor.. bende asitane sahibinin bana göstererek anlattığını onlara aktarıyorum.. biz bir çorbayız. çorbanın hangi malzemesini ayırabilirsiniz ki. .bizi bir görüp tevhid edemeyen yolu nasıl ilerleyebilir diyor..uyanınca Selamlı rehberi arıyor anlatıyorum..çook seviniyor..o gördüğüm tek odalı, tahtalarının içinden deniz gözüken mekan ise oranın 400 sene evvelki hali imiş.. sonradan öğrendim ki Sevdiğim, uzun vakittir ilk defa bu kadar güzel bir rüya gelmiş ..inşallah kendim içinde bir gün güzel şeyler görebilirim ha ne dersin!..
16
mart cumartesi.. bir yerdeyiz..annem
dikdörtgen cam bir akvaryum şeklindeki kovaya su koyuyor.. galiba içtim..aaa..suyun
içine şimdi bakıyorum..dibinde bir karaltı büyüyor, büyüyor, hızla büyüyor..kesecik
içindeki kurtçuklar, annemin eskiden anlattığı köy efsanesi cemreyi bana anlatıyor..ve
onlar sürü halinde balık yılanına dönüşüyorlar.. içlerinden biri ise pespembe
şeffaf ,sevimli ve zeki bir tuhaf balık şeklinde büyüyor..onu kucağıma alıyorum
galiba ..hatırlamıyorum..ama diğerleri tehlikeli ebata ve siyahlığa gelip akvaryuma sığmayınca ve biri korkunç
derecede irileşince onlardan çok
korkuyorum..onları pencereden aşağıdaki bahçenin toprağına atmalarını ,böylece
susuz kalıp toprakta öleceklerini söylüyorum.. işte böyle dehşetle, korkmuş bir
haldeyken, gözlerim yarı uyanık halde şu anlamı anlıyor ve ferahlayarak
gözlerimi açıyorum Sevdiğim..anlamı ise şu ”suya cemre düştü ve bahar geldi”..
(öyle korktum ki, bu anlamı göz kapaklarımın içinde anlayana dek
asla rüyamdan çıkmadım Sevdiğim, ne tuhaf değil mi)..
şah-ı merAN..GENETİK..dna kendinden olup kendini boynuzlama OKLAŞMA-ilim verme |
”20. Bunun üzerine Musa onu hemen yere attı. Bir de ne görsün; o, hızla kıvrılıp kayan bir yılan olmuş! ..
* “Hayye” kelimesi tür adı olup küçük büyük, erkek dişi, bütün yılanlar için kullanılır. “Su'bân” ve “cân” kelimeleri arasında ise farklar vardır. “Su'bân” yılanların büyüğü; “cân” da incesi ve küçüğüdür. Şu halde Musa’nın asası yılan haline gelirken ince bir yılan biçiminde değişmeye başlamış, sonra irileşip cüssesi büyümüş ve su'bân haline dönüşmüştür. Bu yüzden cân kelimesi ile asanın yılana dönüşmüş ilk hali, su'bân ile de son hali kastedilmiştir. Demek ki bu yılan su'bân görüntüsünde ve cân süratinde idi. / alıntı”
bugün
naneyle muhteşem oz filmine gittik.. baştan sona
semboldü ve tüm dünyayı eski mısır dini üzerine sürekli insiye edilen yeni tür
masonların yönettiğini acıyla bir defa daha şahit oldum..neden islam alemi bu
derece cahil, bu derece aptal, bu derece kukla olmayı seçmişti bir türlü
anlayamadım Sevdiğim.. milletleri bırak, devletler kuklaydı ve onların elinde
hepimiz oyuncak olmuştuk..bizi, sadece ne dilerlerse- İSTEDİKLERİ VE İŞARET
ETTİKLERİ ŞIKKI TIKLAMAK üzere formatlıyorlar gibi değil mi?.. ama bence
yanılıyorlar..hem de öyle bir oyunun içine kendilerini hapsetmeye doğru
gidiyorlar ki, oyun biterken onlar dahi bu işe şaşacaklar bense Senin boynuna
gömüleceğim ve öylece kalacağımJ..ve
teşekkürler..bugün yazmadığım sürecin 30.günü..ve bir aydır ilk yazdığım masal
pasaj NOTLARIM bunlardı ki araştırdığım
konuyu okurken istemsiz olarak aniden yazmaya başladımJ..Seni seviyorum..
KADİM GENETİK İLMİ |
19 mart Salı…bir köpek var..idrarını yapıyor..sonra içinden döl kesesini dışarı fırlatarak çıkartıp, atıyor..bu işlemi bekleyen kardeşim keseyi hemen alıp, bir poşete koyup ,onu benim çantama bırakıyor.. ben sadece seyrediyorum..sonra nazik Derman çiftini görüyorum..benim koskocaman, bembeyaz, tertemiz yatağımın ölçüsünü alıyorlar..kendi özel tasarımlarından yenisini yapacaklarmış nedense..(Sevdiğim, yeni masalım için emmarenin de dibine indirildim değil mi?.. ya huu..ben nasıl bu kadar aşağı alemden yükselebileceğim ki!..halime bak!.. tüm hayvanlarım yine uyandı.. kendimden nefret edemem çünkü onların hepsi de benim huylarım, tabiatım…)
((*KITMİR..eski zaman ağırlık ölçülerinden birinin adıdır. miskalin dörtte birine denk, dörde ayrılan dengin her birine kırat, yine dörde ayrılan kıratın her bir kısmına buğday, bir daha dörde ayrılan buğdayın her birine fitil, ikiye ayrılan fitilin her birine nakir, yine ikiye ayrılan nakirin her birine kıtmir, yine ikiye bölünen kıtmirin her birine zerre denir. miskal mi ne? o da orta büyüklükteki yüz adet arpa demek...ya da 4.5 gram. varın gerisini siz hesaplayın. ALINTI))
Bu öğlen Fatih’te Güngör teyzedeyim..o, geçen yaz dr hatası yüzünden aylarca ölümle savaştı.. ve o dr pek çok kişinin
hayatını mahvetmeye halen devam ediyormuş ne yazık ki....her zamanki gibi ilk
sorusu, bir vakitler hayatımın bir dönemi için bana aracılık ettiğinden, ona "ahh!" edip etmediğim.. bir defa bile aklıma gelmedi diyorum tekrar.. ben kendim
seçtim, kendim çektim.. kader .bu arada çok çirkin yeni bir aldatılış hikayemi
duyuyorum.. Ya Rabbim bu nasıl bir çirkinlik böyle.. neyse ki geçmişte
kaldı..çook uzak bir geçmişte.. evde hiçbir şey yok.. gidip biraz alışveriş
yapıyorum..aa..bir balıkçı.. alıyorum..az sonra sofra hazır..”alt kattaki
komşum Ayşe’yi de çağırayım mı?” diyor.. tamam diyorum.. birazdan yemek yerken
sohbet ediyoruz..o Evvel Zamanımın efendisi Ali Haydar Hz.nin torunun çocuğu
değil miymiş meğerse.. Ya Rabbim bana ne oluyor.. ağlıyorum.. onun gözleri
mercek gibi ve mürşid gözü gibi kadim bakıyor..ona “sizin gözlerinizde o mana
var” diyorum ki birden bişey oluyor Sevdiğim.. gözlerim kontrolden çıkıyor ve
ona bişey yapıyor..bir an.bunun adı projekte etmekmiş ki, o an anladım..
onun gözünü vakumlamak misaliydi ve celalin çok şiddetlisiydi galiba.. bunu
yapan kim peki?.. neyse..o anlatıyor..onların bir mekanları varmış.. oraya
davet ediliyorum..ve padişaha huzur hocalığı yaparken, hz.Zatına, haremden
hediye edilmiş, zırh içine giyilen bir gömlek de onlardaymış..hıım..”onu
gösterirseniz gelmek isterim” diyorum aniden..”tamam..çalışacağım” diyor..
Üstümde
inanılmaz bir celali ağırlık var.. sinirden ölebilirim.. hiç bir kimseye
tahammülüm yok.. kendimden dahi kaçıp yalnız kalmak istiyorum ama kendimle de
çok kalabalıkım.. kendimden kurtulamıyorum.. ve gözlerim böyleyken kimseyle
görüşmek istemiyorum..
20 mart Çarşamba..bu gece Kabe Tarihine başladım.. ilk hayalim.. Kabedeyim..sabiiler gibi bembeyaz giyinmişim.. kefene benziyor..ve üstelik bu dokuma el yapımı ve mumya sargı bezi gibi kadim.... kadim bir uygarlık evinde, duvara oyulmuş bir mezar- raf yatakta kundakta bir bebek uyuyor ve o bembeyaz. .bir fosforlu yeşil ejder kertenkelesi gelip, o bebeği alıp, üst bir yatak oyuğu rafa çıkıp, bebeğe mutlulukla sımsıkı sarılıp uyuyorlar.. ondan korktuğum için aynı sabiiler gibi bembeyaz hac giysili –değişik ağbim, o bebeği benim isteğim üzere ondan alıp, yerine yatırıyor.. ikisi de huzurla uyumaya devam ediyorlar..rahatlıyorum…(Sevdiğim..nefsim ne halde değil mi?üzgünümm..)
ehli beyt=varlık çarkı sistemi HU-NEFES |
21 mart Perşembe..NEVRUZ..Kabe Tarihini ikinci okuyuşum..bir kağıt gözüküyor.. değişik renkte resimlerle içleri dolu olarak karelere bölünmüş.. her kare yakınlaşıp film gibi canlanıyor .. Hüseyin Salahi beylerdeyiz..meşkhanesine dairevi oturmak üzere bizi davet ediyor.. kağıdın bir karesinde ise başından aşağı yeşil giysili biri var ve karşısında oturan bir masal veledi. YAKINLAŞIYOR.. Hz. Hüseyn’ den ilim almak ne demek Sevdiğim?!.. ve birden iki tane, maddesi olmayan, sadece latif fosforlu ışıktan iki tesbih iç içe parlıyor.. biri yeşil ,diğeri ise turuncu-altın sarısı renkli.. çok güzeller..
22 mart Cuma..kaç gündür üzerimdeki dayanılmaz ağırlık ve gözlerimden her yanımı saran asabiyet beni çok yıpratıyor.. ya o gün ben o hanıma bir zarar verdiysem..ne olduğunu bile bilmiyorum ki Sevdiğim.. gözlerim beni dinlemiyor..aaa..bir telefon.. Ayşe..cumamı tebrik ediyor ve öğleden sonra mekanlarına gelebilir miyim soruyor..bugün uygun değilim..haftaya sözleşiyoruz..ve merakım için soruyorum..”sizde hz Hüseyn’ le alakalı bir bilgi var mı?” diyorum..”var”diyor ve devam ediyor:”onu geçende kızıma ev ödevi vermişlerdi bende merak edip Fuzuli’den okudum ve sohbetlerde paylaştım..ve başlarına gelene çok üzülüp utandım.. çok etkilendim . . hz Hasan söz ve şiirde mahirmiş. .ama hz Hüseyin ise ümmetin günahlarına şehadeti ile fedai olarak bu sırra da sahipmiş”diyor.. Sevdiğim canım daha bir yanıyor..peki diyor çocuk” o gün size bir şey oldu mu, etkilendiğiniz nedir?”Ayşe: “benim üzerimde ne zamandır yaşadıklarımın verdiği dayanılmaz ağırlık ve rahatsızlık vardı. çok kötüydüm..eve gelince birden neşelendim..tüm o ağırlık üzerimden kalktı, hatta hatırlayamadım bile ..kaç gündür çok hafif ve çok mutluyum” diyor..
Sevdiğim.. gözlerim en azından zarar vermemiş değil mi. çok şükür..ama ben kaç gündür ağır asabiyetten ölüyorum yahuu..ve etrafımdaki bazı kişilerin bana neler yaptığını ve neden beni onlardan hala korumadığını ise çözemiyorum.. neden?!! akşam..tuzlu sulu küvet ve uyku..
23
mart cumartesi..Sevdiğim bu gece sabaha dek masalımı yazmış ve gözlerimin tam da projekte kısmını yazarken ise pc ye bişey olmuştu..uzun süre makine açılmadı ve
güncellemelerini bitirdiğinde yazdıklarım yoktuJ..GÜLMEEE.. Sabah salatı.. bir şey ..güldüm.. inanayım mı?(insanın kanatları olsa gelir ve sevgilisini
sarmalar değil mi?) bilmiyorum.. uyudum.. uyandım.. yine o bölümleri
hatırımda kaldığı kadar tekrar yazdım..
ve Sevdiğim ben yazmadığım bu 34 günlük sürede
şunları yaşadım bak..hiç bir kitabı hatta yazdıklarımı dahi okuyamadım..özellikle inanılmaz biçimde erkenden yatıp, sabahlara dek uyudum..uyudum..uyudum. ve yazılarım bana ait değildi.. sahiplendiğim an
veya onlardan çok zevk almaya başladığımda her şeyime el konuyordu..o zaman ne
yazabiliyor, nede hiçbir kitabı, yazıyı okuyabiliyordum.. bloğumun klip ekleme
yerine de muzurluğum yüzünden yasak geldiğini bilmeni isterim.. şu an çalışmıyorJ..pc mi dün tam gün tamircide bekledim yine..ve üstelik böyle hallerimde algım 0 noktasına
dek geriliyordu ki, bu durum beni çok yıpratıyor biliyor musun..kendim kadar basit,aciz bir cahili de henüz tanımadım ki ,buda çok utanç verici..o vakit kendimi ve
diğer insanların biyolojik robot olduğumuz hususunda daha çok çıldırıyorum.. ve
dünyada çok az gerçek insanın yaşadığını daha iyi bir anlıyorum.. bir yaşayan
ölünün neden dünya malına bir türlü sahip olamadığını ise hala çözemesem de,
galiba boyun eğerek anlıyoruz.. biz bilsek te bilmesek te maddelerimiz asla bir
araya gelemiyordu.. çünkü alemlerimiz ayrıydı değil mi?..
ve mademki yazma kabiliyetime el konmuştu, o halde
bende eskisi gibi sanatsal hobilerime dönebilirdim..tekrar dünyanın masrafını
yapıp hoby malzemelerimi toplamaya başladım..tam 10 yıldır bir defa bile resim
yapıp, boya kullanmadım ve hiçbir eşyayı boyayıp, değiştirip, onu ona monte
edip yeni şeyler üretmedim..galiba o halime geri dönmem lazım..bilmiyorum ama
aldığım tek bir hobi malzemesinin dahi kutusunu açıp bakmıyorum işin tuhafı..bana ne oluyor Sevdiğim..
Sen olmasaydın ben bunların hiçbiriyle başa çıkamazdım.. öyle derin ve karışık işler ki..işte bu yüzden yolun ileriki safhaları çok daha travmatik sanki.. oysaki ben yolun sonunda zirvesindeyim, hazlar, zevkler, lezzetler, tatlardan bahsedeceğim sanmaya bile başlamıştım.. ve o zevkin sonsuza dek süreceğini de.. ne yazık ki çok yanılmışım.. tepe taklak aşağı yine düşürüldüm.. orada kalmak neden yasak sanki. bilmiyorum.. sadece bir tek şeyi biliyorum.. oda halen Seni aynı şekilde SEVDİĞİM..
Sen olmasaydın ben bunların hiçbiriyle başa çıkamazdım.. öyle derin ve karışık işler ki..işte bu yüzden yolun ileriki safhaları çok daha travmatik sanki.. oysaki ben yolun sonunda zirvesindeyim, hazlar, zevkler, lezzetler, tatlardan bahsedeceğim sanmaya bile başlamıştım.. ve o zevkin sonsuza dek süreceğini de.. ne yazık ki çok yanılmışım.. tepe taklak aşağı yine düşürüldüm.. orada kalmak neden yasak sanki. bilmiyorum.. sadece bir tek şeyi biliyorum.. oda halen Seni aynı şekilde SEVDİĞİM..
hamiş: siyer bölümüne ayrı başlık atmaktan vazgeçtim Sevdiğim.. çünkü esas anladığım o değildi, ben yalan söylemiştim.. yani kaldıramayacağım ve bir başkasını bırak, kendime bile tekrar edemeyeceğim şey yüzünden öyle hatalı davrandım ve cezalandırıldım sanırım..neyse ..zaten ben siyer bölümünü her daim Seni tanımaya çalışarak senelerdir yapıyorum ve bu masalı okuyan herkeste tabii.. biz Seni tanıdığımız kadar varız ve Seninle SENDEYİZ..
nur cihan
23 mart 2013
nuralem7@hotmail.com