24 Eylül 2014 Çarşamba

30 (O’tuz) KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI MASALI 10

30 (O’tuz)  KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI  MASALI  10

çocuk BaBa’nın  sırrıdır..var olan tek  İNSAN’ın ADEM  Olduğu idraki ile bu yazıyı okuyoruz lütfen( evet ..kadının adı olmadığı gibi maalesef kendisi de aslında yok çocuklar
J.üzgünüm..yanii  kadını henüz bulamadım. ama önemli olan ERLİKTİR.. kadından(kesret-çoklukta kalmış) mürşid olmaz der pek çok zevat değil mi? oysaki bugün pek çok erkek elbisesi içinde kadın mürşid vardır ki, kendileri de bunu bilmez.ve bu açığa çıkınca da, kadın görüntülü nadir  ER kişi için bu defada şöyle der:”ben kadından mürşit olmaz dedim..ama o Er olmuş (vahdete ermiş,bir olmuş xy)... Er’ den mürşid olur” J) ..  ..


ilahi alemden  gelen  feyz –soyut enerji beden olan insan;
babası Pi –Ra-mit ( BABA RUH'un  Hikayesi)ADEM denen MARDUK=MERD OK un belkemiğine girip ; tiamat tuzlu su canavarı olan nefs- kendini bilme duyguSU  OLmuştur... 
(* ne gariptir ki Sevdiğim, 10. Masal, yine masalımızın rakamsal sembolünü bize verir. yani anahtar kilit-sprem yumurta –erkek kadın ilimini. yani - +.. yanii bugünkü tüm bilgisayar yazılım kod rakamları olan 0101001100 ..)
**

babam bende ben babamda iken baba doğurdu anamı
anam da meme emerken anam doğurdu babamı
babam anamı doğurdu,anam babamı büyüttü.
ikisi de birlik idi talak etmezden evvel anamı
böyle bir zade-i mader değilim sanma ben ebter
babamla ahd ettim ol dem ki doğursun o anamı
babam bana veled dedi her emrine mütekidem
anama mahrem dedi görmedim vech-i anamı
(Arif-i billah ve vasıl-ı Selanikli Hacı Ali Örfi k.s)
(Fatih Setürbedarı Kutbu’l –Arifin,Gavsu’l Vasilin Mürşid-i Kamil Ahmed Amiş Efendi)



ve her ne olursa olsun, ezelde, evvellik kadim makamı da getirir hükmünce,  yine  BABA nın hükmü altına kalan çocuk ile babasının bu olayı konuşması masalına başlıyoruz 
J ..

BABA:
mesela Leyle-i  kadir nedir? LEYL ne demek? herkes kadir gecesi der değil mi? oysa leyl- gece diye bir şey yok.. karanlık var..şu güneşin ışığı karanlığı meydana getirmiş. feza alemi simsiyah karanlıktır. güneş olmazsa her yer kapkara olur.. gece olmaz. karanlık olur. Kainat,şu dünya karanlık içinde. Bak! burası aydınlık değil mi? pekii Amerika şu an da aydınlık mı? değil.çünkü şu anda güneş oraya vurmamış da ondan.. buraya vurduğu için aydınlık. o zaman şu dünya karanlıklar içinde.. güneşin vurduğu yer aydınlanıyor. evet..leyle-i kadir –kadirli bir gece diyoruz ya..

pekii sen bu aleme nasıl geldin, şimdi ona bakalım?..senin annenin karnı karanlık mıydı? evet.. ora seni kadirledi mi? evet.yani sen kendini kadirledin.. baban seni ananın karanlığına göndermiş. sen orada kendini kadirlemişsin. 9 ay kalıp orada insan oluyorsun.karanlık seni kadirlemiş mi pekii?..  evet ..


insan ilahi alemden gelirken fezanın her tarafı karanlık..siz cenneti alem Allah’ın yanından feyzi -enerji beden olarak  çıkıyorsunuz, dünyaya doğru geliyorsunuz.. nereye geliyorsunuz? babamızın karanlığına. gelen enerji babanızın karanlık batınına girer değil mi? evet..nereye giriyorsun? Babanın kuyruk sokumundan bel kemiğine giriyorsun evvela.. belkemiğinde ilik var ..orada   belkemiğinde bir müddet durduktan sonra babanın husyelerine- yumurtalarına  iniyorsun ( ilimle konuşuyorum, anlaşılsın diye )..orası da karanlık değil mi?.orada meni oluyorsun..işte sen şimdi babanın karanlığında meni olarak kendini kadirledin..

o babanın karanlığında senin yanında kaç kişi var biliyor musun? rakamların bittiği kadar hücre boyut insan var orada seninle birlikte.. dünya nüfusu onun yanında sıfır olur. bir milimetreküpü gözünün önüne getir.. bir toplu iğne başı kadarının içinde bir  milyon tane insan var..baba bir atışta 3 cm küp atar.bir milim ne olur ki? işte o kadar insanla beraber babanın husyelerindesin sen.o karanlıklarda  meni olarak kendini kadirlemişsin.. Allah’ın zuhuru olduğu için… insan Allah’ın belireni yani..
ayet ne diyor?  Ve iz ehaze Rabbüke  min beniy Ademe min zuhurihim A’RAF SURESİ (172)... benim zürriyetim adem.. zuhurum benden güneşin ışığı gibi aksetti demek bu..



İHLAS SURESİ: Kul hüvallâhü ehad. Allâhüssamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad
.
 Anlamı: (Ey Muhammed!) De ki: O Allah bir tektir. Allah her şeyden müstağni ve her şey O'na muhtaçtır. O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiç bir şey O'na denk değildir.

BABA: senin annen baban var mı? çocuk: aslında yok ..BABA:hiç yok senin annen baban hiç yok!..bak şimdi..ilahi alemden tek başına geldin ve baban yok, anan yok..Allahın belirenisin ,dünyaya gelişin Allaha kavuşmak, belirlemek… halife olarak geliyorsun. ilk önce feyz bedensin. evvela dünya ya inmeyip,  babanın beline karanlığına geliyorsun.. şimdi baba var ama henüz ana yok. ne vakit ki baban seni annene gönderdi, o zaman senin annen oldu.. işte vaktiyle senin de anan baban yoktu. kıymetine, hikmetine, kim olduğuna bir bak.

ilahi alemden Allahtan ayrılmış geliyor ve bir insanın beline giriyorsun ve o zaman baban oluyor. henüz annen yok.sadece babanla sen varsın..baban seni annene yolladığında ancak annen olur. ihlasta ki lem yelid velem yüled işte budur.. doğmadı doğurmadı demek bu.. yani Allah’ın anası babası yok.şimdi sen bu ilimle düşün senin de anan baban yoktu değil mi Allahtayken ...kulhuvallahu ehad. Allah birdir.. ama sende ,bende birim..

peki Samediyeti-ihtiyaçsızlığı ne yapacaksın?.. evett..sende Allahtayken bir boyutta bir zamanlar  babana gelene dek ihtiyaçsızdın. bir babaya ve bir anaya ihtiyacın o zaman yoktu..babana gelince de ne havaya ne gıdaya hiçbir ihtiyacın yok.sadece babana ihtiyacın var..ananda dokuz aylıkken doğmadan da insansın..işte ananın karnındayken sen insan olarak varsın. doğunca insan olmadın. doğmadan oldun ..yani seni kimse doğurmadan da vardın.daha sonra dünyaya indin..ihtiyaçsızlığını anlıyorsun değil mi? işte senin de bu halinde bir aynın yok.ayetle hem Allah ‘ın hem de senin bir eşin benzerin yok.. ayetleri hem Allah’ta hem kendi vücudumuzda anlıyoruz dikkat..vücûdan öğreniyoruz..


“KADİR SURESİ: 1. İnna enzelnâhü fî leyletil kadr. 2. Vemâ edrâkemâ leyletül kadr. 3. Leyletül kadri hayrun min elfi şehrin tenezzelül melâiketü verrûhü fiyhâ bi izni Rabbihim min külli emrin selâmün hiye hatta metla’il fecr.
ANLAMI:1. Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. 2. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? 3. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gecede Rabb’lerinin izniyle melekler ve Rûh (Cebraîl) her iş için iner dururlar. 4.Tâ fecrin doğuşuna kadar O gece esenlikler ile doludur. “


inna
ben demek. enzelna ne demek?. aşağıya indim. inzal oldum. nereye inzal oldum?.ayete göre şimdi nerdeyim,nereye ineceğim bilmiyorum değil mi?..ee enzelna ya bir daha bakıyoruz.ben iniyorum.beni gönderen yok.. kendim iniyorum.çünkü Allahın halifesi zuhuruyum.şimdi babamın içine-karanlığına iniyorum..o zaman ben kendim iniyorum.beni kadirleyecek yer babamın karanlığı..Kur’an-ı Kerim Allah’ın kelamımı?.evet. insan canlı Kur’an mı? evet.işte o zaman ben sana bunları Canlı Kur’an olarak Vücûden anlatıyorum ..inna ben canlıyım, Kur’an ım. Leyletil Kadr..

enerji bedenim ya ,işte o halimle fezadan geçtiğimi bilemiyorum.. ama, babaya girdiğim belli ilimle..babanın kuyruk sokumundan giriyorsun belkemiğine ,oradan da omuriliğine, orada az bir şey durup sonra da husyelerine iniyorsun. husyelerde iki tane yumurta var. biri + (erkek) biri eksi (kız) değerdedir..  bir yumurtaya erkekler toplanır, bir yumurtaya dişiler toplanır.. artık sen enerji feyz beden değil sperm –meni bedensin.. babandaki karanlıkta sprem olarak kendini kadirledin değil mi?evett.




 BABA:”neden herşey karanlıkta olur?”
çocuk:çünkü tohumlarda toprağın içinde karanlıkta oluşur ve topraktan çıkar ondan. BABA;”evet doğru..pekii..toprağın içinden çıkan bir karpuz, karanlıklarda  yetişti mi? tefek halinde de yetişti mi karpuz?.evet.ee karpuzun içi karanlık. aydınlıkla alakası yok değil mi? evet.. karanlığın içinde karpuzun içindeki çekirdekler karpuzu kadirlemiyor mu? Yaa .hep karanlık.. neden karanlıkta oluyor? aydınlıkta olsaydı diyorum..sende annenin karanlığında oldun ya.şimdi sen kendin annenin karnında o karanlıklarda oluşunu bir görseydin..bir bakıyorsun ki ufacık bir meni olarak ana karnına düşmüşsün değil mi? bir bakıyorsun ki iğne ucundan ufak  ,göz görmez şekilde ufak bir menisin. orada yavaş yavaş kıpırdıyorsun, bir şişkinlik oluyor burnun oluyor,bir kıpırtı bir şişkinlik gözlerin oluyor, saçların ,dudakların ,ellerin ,vücudun oluyor..ee o karanlıklarda kendini oluşurken böyle seyretseydin ne olurdu?!..


MİH' RAB
çocuk: KORKARDIM..BABA:yaa korkardın değil mi? karınca yavrusunu, hıyar kendini oluştururken karanlıkta ,hepsini seyretseydin dayanabilir yaşayabilir miydin söyle? Çocuk: HAYIR, KORKAR,YAŞAYAMAZDIM.. BABA: yaa neden karanlık? DAYANAMAYACAĞIMIZ İÇİN..hah.işte gördün mü, dünya ne için karanlıkmış. Kainattaki tüm oluşumlar,güneş,dünya tüm oluşumlar karanlıkta oluştu. sen onu seyretseydin yaşayamazdın.. ama doğduğun zaman bu halini görüyorsun ve rahatsın..


İnna enzelnâhü fî leyletil kadri:
beni karanlık kadirlemiş.nerde? babamın karanlığında, sonsuz sayıda meni hücre insan olarak..şimdiii, babam hepimizi birden gönderiyor anneme.. sonsuz sayıdayız.anamın iki yumurtası var. ben erkek olarak gidiyorsam  anamın dişi yumurtasına giriyor,onunla sevişip onu döllüyor muyum? evet.. şimdi döllenmiş yumurta oluyor muyum ? evet..bunu ,benim o halimi bir seyretseydin yaşabilir miydin? yaşayamazdın. mesela sen erkeğe gitmişsin,erkekle birleşmişsin annende.. karanlığın neden karanlık olduğunu anladın mı artık
J.o gece esasında karanlıkta kendini kadirledin. neden?.aydınlıkta kendini  kadirleseydin etin kemiğin oluşurken çıldırırdın. bir timsah kendisini aydınlıkta  KAdirleseydi oluşurken korkar mıydın korkmaz mıydın. korkardın değil mi?..ne için karanlıkmış. görmiycen bu oluşumları. göstermiyor Allah.. doğduktan sonra timsahdır der tedbirini alırsın. insansa kucağına alır seversin..

Güneş eksi(-) değerde dişidir. Arz artı(+) değerde erkek .onlar gizli birleşme yapıyor ki hayat devam etsin hayat olsun diye..


BABA: çocuk doğurdun mu sen?.. ya kurbağa doğursaydın hayret eder miydin? bir timsah doğursaydın korkmaz mıydın? çocuk: KORKARDIM. HERKES BENDEN KORKUP KAÇARDI..BABA: eee çocuğunu da doğuruyorsun hiç korkup kaçmıyorsun.. çocuğum oldu efendiim diye seviniyorsunJ..bu ne bilgisizlik.karnından bir insan çıkartıyorsun.o çocuğu sen hâlk ediyorsun. sen olmasaydın Allah o çocuğu göndermeyecekti.. o karanlıklarda o çocuğu sen yapıyorsun.Allah ananın karnına elini sokup seninle uğraşıp yapmıyor..karışmıyor bile.ZEVKİMİN İMANI İLE KONUŞUYORUM ..kendime ait iman bu..

çocuk ;
hani renk ışıkta olur deniyor ya.ama karpuzun içinde kırmızı nasıl oluşuyor?..karanlıkta renk nasıl oluyor bunu anlayamıyorum?

BABA:RENGİ KENDİN YAPIYORSUN,KARPUZUN KENDİSİ DEĞİL,SEN YAPIYORSUN.. karpuzun tadı var mı? .çocuk: var. BABA: BAK!! KARPUZUN TADINI  kainatta  BİLEN YOK..şimdi karpuz şurada dursun,sen oradan karpuzun tadını bilebilir misin ,bilemezsin. kainatta da kimse o karpuzun tadını bilemez.. nasıl biliniyor?. yiyince .hah .o zaman o tadı senin dilin mi yaptı, yoksa o karpuz tatlı mıydı?.. şimdi o karpuzun tadı yok.tüm dünya- kainat zifiri karanlık, güneş aydınlatıyor.aslında karpuz dahil hiçbir şeyinde tadı yok.. karpuz kendisini karanlıkta hazırlıyor, çekirdeği filan da içinde. ama kırmızısı rengi yok. ham halinde düşün karpuzu şimdi.. karpuzdan yiyince tadını anlıyorsun ,neyle dilinle o tadı anlıyorsun.. şuna bak aslında hiçbir şeyin tadı yok.nasıl tadı biliyorsun.. şu dilinle değil mi? karpuzun tadını bilen dil, karpuzun tadını da yapmıştır. çocuğu yapıyor da karpuzumu yapamayacak
J.


çocuk:RENGİ NASIL YAPTIM  PEKİİ? ..
BABA :
rengini de söyleyeyim. renk diye bir şey yok.. dünya siyah beyazdır.siyah dediğim karanlık, beyaz dediğimse aydınlıktır. başka renk yoktur hakikatte. güneşten gelen ışık karanlık dünyaya vurunca aydınlık oluyor. yani aydınlık yapmadır. karanlıksa orjinaldir ..her şey karanlık tamam mı?!.. bazı köpekler var.sadece siyah beyaz görürler.. doğa siyah beyazdır.. rengi yok.şimdi göz ne yapıyor?.şimdi şuradaki ağacı yeşil görüyorsun, şurayı sarı görüyorsun değil mi? aslında böyle bir şey yok.. şu tv alıcımı? Burada siyah beyaz hareketli insanları görüyor musun?. renkli mi geliyor?...nerden geliyor bu alıcıya o insanlar havadan mı? çocuk: kablodan dalga  geliyor.. BABA: DALGA GELİYOR..alıcı olduğu için kırmızı gözüküyor, yürüyor gözüküyor, insan gözüküyor.. o zaman şu bahçedeki ağaç siyah beyaz.. oradan sana bir dalga geliyor. sadece dalgası geliyor. gözünün retina renk tabakasına o dalga çarptı mı? Gelen dalgaya göre kırmızı yeşil sarı görüyorsun. KOKU AYNI..SES AYNI..HER ŞEY AYNI..

çocuk: o zaman bu duyu organları kendi kendine bunları yaratıyor.
BABA: evvet. YARATICI  amma ALLAH DEĞİL! sakın karıştırma.bu ilim.. çocuk : bu ilimler herkes için değil..BABA :herkes için değil tabii.ama herkes yaşıyor da haberi yok..çocuk: insanlar bunları bilirse çok mutsuz olurlar..BABA: işte mutsuz olmamaları içinde onlar bu karanlıkla idare ediyorlar.bu karanlıkta gözükmüyor hiçbir şey
J.  gözüne böyle dalga gelirde böyle yeşil görürsen mi mutlu olursun?..baktın yeşil ağaç dediğinde mi mutlu olursun? çocuk:yeşil ağaç dediğimde mutlu olurum . BABA: ya yeşili yapan sen olursan mı mutlu olursun (bilen için)?..çocuk:bilen için tabii ki yeşili yapan ben olunca mutlu olurum. BABA: haa .BEN BİLENİ KONUŞUYORUM.OKU DEMİŞ ALLAH DEĞİL Mİ*OKU BAKALIM KENDİNİ !!O lafla kolay.KENDİNİ OKUUU!!.seni sana tanıtayım. seni sana konuşayım. kendini tanımıyorsun bunca sene geçmiş. vücûdan okuyacaksın.. yoksa boş..


İKRA OKU!.
.İLK AYET KUR’AN DA .. okuyoruz. hz Muhammed’e gelmiş mi oku emri?.hz Muhammed’e gelmişse oku emri, sana da gelmiş mi? Evet. fransıza, ingilize de her insanoğluna gelmiş.İKRA B İSMİ RABKELLEZİ ALÂK..ne diyor ordada.OKU rabbinin İSMİ ile OKU diyor.Allah’ın ismi kaç tane?. çocuk: sonsuz..


BABA:
evet.Kur’an da 99-100 tane sayılıyor değil mi?. evet..birisi BASÂR mı yani GÖZ dür..BASİR GÖRMEK tir.ikisi aynı değildir.biri soyut görme BASİR dir.diğeri somut BASAR göz dür ve Allah’ın ismidir..Allah’ın ismi sende göz olmuş.. yani Allah’ın BASÂR İSMİ sende GÖZ YARATIRMIŞ.
İKRÂ OKU!! İKRA Bİ İSMİ..bak halk oldun bi isimden..Allah’ın bir ismi göz oldu üzerinde değil mi..evet.. hâlk edici göz üstelik.

BASAR ile BASİR çiftleşiyor,sevişiyor .ondan sonra görme işlemi oluyor.. aynı kadın kocası ile çiftleşir ve çocuğu alır ya aynı onun gibi. kutuplaşma .. ayeti: HALAKAKÜM EZVACAhalâka hâlk olmak.ezvaca evlendi..her şey hâlk oluyorsa ,göz görüyorsa bir olay hâlk oluyor değil mi?.tüm şeyler bir hâlkiyet bir ezvaç çiftleşme ile olur.. Allah ben insanı, şunu bunu,dağı taşı yarattım demiyor..sadece "OL" DİYOR ALLAH..EMİR VERİYOR .. ama ayet ne diyor.halkiyet ezvaç-çiftleşmekle olur.o zaman gözün görmeyle çiftleşiyor ve ancak sen o zaman  ağacı oradaki gelen enerjilerden dolayı gözün yeşile çevirip halk ediyor ve  yeşil görüyorsun anladın mı? ..evett.  Allahın isimlerinden hâlk olmuşsun ,gözünde aynı işi yapıyor hâlk ediyor. Burnun hâlk ediyor,kulağın hâlk ediyor, dudağın hâlk ediyor. her yerin hâlk edici. çocuğu da hâlk ediyorsun ..vücuden –bedenen anlatıyorum bunları sana..

Kainat seninle kurulmuş,sen olmasaydın kainat, bu dünya olmazdı.bu bedenin olmadan da senin soyut gözün, soyut kulağın, soyut bedenin vardı.. bu ilimlerin hepsi üzerindedir. insan ezeli başlangıçsız ve ebedi  sonsuz-bitimsizdir..ee. ezeliysen varsın.kainat yokken bile sen varsın… Allah sensiz ,sende Allahsız olmazsın..Allahın işi sensin. senin işinde camız, balta, eşya, vs..


Nedir bu insan?!.İNSAN Kİ !!.HER ŞEY DEMEK..kendini o karanlıklarda inzal olup yapmışsın.o zaman Leyle-i Kadir sen misin ? evet..o zaman her şey insan..İNSAN Kİİ.. (*haaa sen yine kadir gecesi kalk, ibadetini et ve duanı yap.kabul edecek olan Allah.. ben kabul edilip edilmeyeceğini bilemem. O, O’nun işi)

çocuk: sesi nasıl yapıyorum?!!
BABA:Şimdi şu ağaçta bir bülbül öttü. onun sesini duydun mu? Evet.. ağaçta ötüyorsa bülbül, sen henüz onun sesini duymuyorsun.bübül sesini önce havaya veriyor.. hava ne yapıyor biliyor musun ? hava bir çeviriyor o sesi dalga haline getiriyor.. o zaman bende de ne var, kulak var değil mi? hava var, bülbülün sesi var,dalga var.. ben de şu kulak olmasa, o sesi duyabilir miydim?. bak işte olayın gizli tarafı bu.bülbül sesini havaya veriyor. o zaman oradan ağaçtaki bübülün sesi bana dalga enerji olarak geliyor, ama gözüm o enerji dalgayı görmüyor..amma kulağıma o dalga girdiğinde, kulağımın içindeki örs –çekiç-üzengi var ya,  o kemikleri o dalga titreştiriyor. Titreştirdi mi benim kulağım o dalgayı ,bülbül sesine çeviriyor.. yani ne yaptı kulağım.. çocuk: yani bülbül sesini yarattı ..SEMÎ oldu..

BABA: MESELA BAĞLAMA ÇALINIYOR.ASLINDA TELİN SESİ YOKTUR.O DALGA KULAĞINA GELİNCE, SENİN KULAĞINLA ÇİFTLEŞİNCE BAĞLAMA SESİNE ÇEVRİLİYOR.. o sesi yapan- telin titreşimini bağlama sesine hâlk eden kulağın semii dir..yoksa telin sesi mi olur?.olmaz..sen yapıyorsun.. sana her şeyi vücûden anlatıyorum ..yanii dışardaki her şey cansızdır. sana insana gelince, senle çiftleşince, sen onu hâlk eder, canlandırırsın.. bu açılış konuşması. görüşmemizin ilk konuşması olsun diye bir izah …


Şu ışık yapma.
aydınlık diyoruz.yapma.karanlığın içine girmiş aydınlık olmuş yapma.şu fizik beden masnu yapma…neden yaratıldın söyle?.. çocuk: ışıktan ,nurdan.. BABA: şimdi dışarda sorsan şöyle der. Topraktan .. ee o zaman Allah yaratmamış seni .toprak yaratmış değil mi?. ağzınla söylüyorsun bak. topraktan yaratıldım diyorsun, bu cümle içinde Allah yok değil mi? Halbuki insan için  Kur’an da katiyyen  toprak yok..Adem için var ..HALÂKA ADEME MİN TÛRAB dir KUR’AN DA..HALÂKA hâlk olmuşun ADEM TOPRAK’TAN.. şimdi şöyle yaz yazıyı..HALÂKA ADEME MİN TÛRAB..sonu TÛRAB mı* evet.. HALÂKA halk olmuş.. ADEM TOPRAKTAN.. birde böyle yazıyı böyle tersinden oku..TOPRAĞI ADEM HÂLK ETTİ..nasssıll!! çocuğu yaratan toprağı nasıl yaratmaz!!.işte gizlilik ,gizem bu. bu dünya bedeni ,bu dünya hiçtir.yapma *mesnudur (*Sahte, düzme, uydurma )..esas ilahi alemdeki ruhi vücudundur. .o soyut  değerdir. Bu ise artı  + somut.


BABA: Dünya çift kutupludur
( - + )..çift kutupsuz bir şey var mı?.. çocuk: yok.. BABA: ispat et bakiim!! çocuk: çünkü Allah biz her şeyi çift çift yarattık der..BABA: Allah sadece OL der.OL YARATMAMI EMİR Mİ?!..çocuk: emir.. BABA: OKU !!Allah seni okutuyor mu EMİR Mİ VERİYOR?!.çocuk: emir  veriyor..BABA: gördün mü..seni sana bırakıyor. emir veriyor.. sen aldığın emirle yapıyorsun. ALLAH’IN EMRİ SENSİN. ALLAH OKU diye sana  EMRETMİŞSE eğer LAF ile EMRETMEZ.ŞU VÜCÛDUNLA EMREDER..  Kadir Suresindeki FİYHA Bİ İZNİ= Allah’ın izni ile aldığın emirle bu fizik bedeni yaparsın..ALLAHIN EMRİ ŞU BEDENLE SENSİN.. dünyaya anadan doğuşun senin FECRİNDİR.. güneşin doğuşu  güneşin fecri ise ,seninde anadan inişin senin fecrindir..

İKRÂ SURESİNİ OKUYOR ve devam ediyoruz..

BABA: Allah alâka dan hâlk oldu diyor değil mi? ben hâlk ettim demiyor.. alâkaya hocalar ne diyor? kan pıhtısı veya bir çiğnem et der.. diyor mu?.. evet doğru ama tarifi yanlış..sen bir zaman babanda meni miydin?...anana gittin.. o meniyi göz görüyor mu?. o sen miydin?..seni gören var mı orada? yok. sen orada  yavaş yavaş bir çiğnem et veya kan kan pıhtısına dönüştün değil mi? yani ne oluyor. sen gözle görünmez enerji feyzden babana geçtin. gözle görünmez meni olup, anana geçtin.ananın karanlığında ne oldun?. gözle görünen kan pıhtısı bir çiğnemlik ete dönüştün şimdi..o karanlıkta kendini kadirleyip kendini meydana getiriyorsun.. kaderin bu. kendin yapıyorsun..meydana getiriyorsun.. yavaş yavaş mercimeğin %1 i kadar et oluyor.yavaş yavaş büyüyor ,fındık kadar et oluyorsun.. meniyken o şekle döndün.bir bakıyorsun gözün olmuş, bir bakıyorsun kulağın, ağzın, elin bacağın yerine konmuş.. o zaman neden hâlk oldun?!! SEN, SENDEN KENDİNİ  O KARANLIKLARI  KADİRLEYEREK HÂLK ETTİN..o halde Allah EMR EDİCİDİR.sende söz dinledin ve kendini o emirle ,o izinle ,o verdiği isimlerle hâlk ettin değil mi?..


çocuk: karanlığın içinden ışık nasıl çıkıyor..aydınlık nasıl oluyor?..
BABA: esas âmâ – kör bu ilimleri bilmeyenlere denir..ayet var.dünyada ama kör olan ahirette de kör olur diye.. birde doğuştan âmâ körler var. o yalan.kimse bilmez,onlar bizlerden daha iyi görür, bilirler..


çocuk:
her şey karanlıkta oluyor ya ..ışık?
BABA: ışık sensin..ziya-i vücut insansın.. her şey insan kii: her şey sensin. karanlığa nasıl geldin. Feyiz beden -enerji beden olarak  geldin değil mi? *atayı  esma denir ona(*verilmiş isimler). Yani şu yapma fizik beden , Allah’ın isimleri sende göz kaş,burun, saç vs vücut buluyor..Allah kendine cahil midir?. her şey O’nun zuhurudur.. insan cahil olur mu?. göz görmeyi, burnun kokuyu yapıyor, nasıl cahil olursun?!!.Kur’an’ da cahil yok cehil var..ama acûla var .aceleci demek acûl.neden insan acûla .. şimdi ki aceleciliğin değil. taa ilahi alemden  buraya 1000 sene olsa gelemezsin .. sıfır saniyede buraya gelmişsin.. aceleciliğin ondan .

ayeti : (1) hel eta alel insani hiynüm mined dehri lem yekün şeyem mezkura(dehr İNSAN SURESİ)..
min hiyn- sıfır zaman..dehr- sonsuz zaman.yani kainatın kuruluşu muruluşu hepsi bitti sonsuz zaman.. şuan sıfır zaman..o sonsuz zaman içinde gelmene imkan yok ama HİYN- an -sıfır zamanda kendini dünyada ana rahminde meskür etmişsin.. aceleciliğin esas anlamı budur. yoksa bu dünyadaki acelecilikle ilgisi hiç yoktur..sen kendini mezkur ediyorsun..
*
(alıntı: *bu özel ve çok yüksek ilimden olan sohbetini biz masal çocuklarına hediye eden sevgili BaBamıza teşekkür ediyoruz)

****

HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ 

SİN Harf değeri 60… YA SİN=EY İNS’AN …İNSAN-I KEBİR-KEMALAT-I İNSANİYE: ruhlar aleminde olup, güneşten feyz beden olarak AY’a -SUYA GELMİŞ amma  henüz beşer elbisesi giymemiş, dünyaya inmemiş insan demektir....ve yaratılış 6 evre - 6 safhada olur..SİN HARFİ dikey halde, bizim tüüm yukarıdan aşağıya iniş ve çıkışımızın harita yolu olup, AY’ın suların eril meni prensibi üzerindeki yaratılışı semboller.. belki de ins kelimesi, tüm yaratılmışlar içinde sadece ve sadece insan cinsinin insiye edilebileceğini (KEMALAT YOLU) anlatıyordur ..İNS denen cin ve melek karışımı olan her bir fısıltıyı almış vesvese kişi, ancak nefs terbiyesi ile AN ı yakalar ve farkındalığı ona  bu defa da İNSAN der..

mitolojide ise SİN HARFİ, AY ile yani yaratılışla alakalıdır.. başlangıçta Sin tanrısı El İlah dır. Sümerdeki adı SİN-NANNA (*nun-eski mısırda nut karşılığıdır.. zamanla ay tanrıçalığı kadına devretmiştir )Kanatlı bir boğaya binen Sin'in lapis lazuli- mavi bir bıyığı vardı. Aydınlık ve Nur’dur.. kaderi temsil eder, yani genetik yazılım-DNA-gen ilmidir.. yılan yolları olan iliyyin ve siccin’in orta yol olan asâ sırâtel müstakim TURUKU ÂLİ YOLUNA DEVRİNİ bize verir..

YARATILIŞ BİLGELİĞİ:Ruh (bilgi-kanunlar-idare) ile nefs ( hayat-ı genetik )

(*Hayye:
 Bu kelime, Musa kıssasının anlatıldığı diğer surelerde “cân” ve “su'bân” lafızlarıyla anılır. “Hayye” kelimesi tür adı olup küçük büyük, erkek dişi, bütün yılanlar için kullanılır. “Su'bân” ve “cân” kelimeleri arasında ise farklar vardır. “Su'bân” yılanların büyüğü; “cân” da incesi ve küçüğüdür.Şu halde Musa’nın asası yılan haline gelirken ince bir yılan biçiminde değişmeye başlamış, sonra irileşip cüssesi büyümüş ve su'bân haline dönüşmüştür. Bu yüzden cân kelimesi ile asanın yılana dönüşmüş ilk hali, su'bân ile de son hali kastedilmiştir. Demek ki bu yılan su'bân görüntüsünde ve cân süratinde idi.)(ALINTIDIR)



kadim astrolojide Yılan-spritüel insiye yolcunun  sembolüdür:

çift cinsiyetli olan YILAN (XY ,-+)dır..deri-vücûd(ESMA-İSİMLER) değiştiren ölümsüz yılan; yaratılış ve su-yağmur ile alakalıdır. Havadaki fizik dalga akımlarını ve esasında erkek erilliğini  işaret ederek meni –sperm insancığın sonsuz devridaimliğini bize anlatır..




Sümer’de: Yer ve gök ilahlarını yaratanlar biri erkek biri dişi olan iki yılandır= göksel sular ve yeryüzü sularından yaratım başlar.
Her şey sudan yaratılmıştır..
DAİRE SEMBOLÜ
“uroboros” (ouroboros) adı verilen, kuyruğunu ısıran yılansa, kozmik gelişimin devri-hareketini ve doğum-ölüm çemberi de denilen deri değiştirme=isim- esma-don-elbise değişim devriye çarkı feleki SAMSARA yı ifade eder. …..uyanmış yılan, kundalini enerjisini temsil eder..
7 kollu şamdan
aslında 7 başlı  nefs ejderinin tekamül edip, 7 kollu Süreyya kandiliyle  aydınlanan ve aydınlatan’a dönüşümü simgeler..




SPRİTÜEL MANEVİ-SOYUT GÜNEŞİN SEMBOLÜ OLAN SİRİUS Mayalar’da  yeşil tüylü yılan  Kukulkandı ve S ‘ler çizen –iki sarmal –çift yıldız yörüngeli(sirius A-sirius B) yi anlatırmış... Eski Mısır’da Osiris’e büyük yeşil denir ve mizan terazisinin ortasındaki yaratıcı yılan yeşil Kneph”(Apofis) sembollenirdi.. Ra’nın gözü ve RA’nın kayığı daima yılan yani irşad destar sembolü ile TURUKU ÂLİ GENETİK YOLuydu.. YILAN YOL DEMEKTİR.. islam tasavvufundaki DERVİŞ ÇEYİZLERİNDEN MÜRŞİDLİK SARIĞI OLAN  yeşil destar, işte bu kadim yeşil yılan HAYYE –dirilik -TURUKU ÂLİ genetik  yolunu anlatır..


Eski Mısır’da  Üç başlı yılan, kanatlı iki yılan, başında iki boynuz ve bir disk taşıyan yılan, yaratıcı yılan “Kneph” ve “Apofis” yılanı sembolleri vardı...
Yaratıcılık sembolü olarak Osiris’e “büyük yeşil” KNEPH yılanı denirdi.
Ölüm sonrası hayatın kralı olan Osiris’e ‘Siyah Olan’ denirdi.
Saflık ve aydınlık olan hayatı temsil edende beyaz yılan   Ra’nın yanan gözü olarak da adlandırıldığı görülmektedir (Uraeus)..o yeşil osiris yılan gözünün dünyevi tezahürüdür.. Güneş’ in Ay gözü olarak HorUS dan tasarrufi bakışıdır.. URAEUS=KUTSAL  ENGEREK’dir..

işte tüm hikaye aslında sadece bu engereğin kuyruğundaki ZİLDİR.duydunuz zilin sesini ve herşey sizin için artık farklı çalışıyor....  çam kozalağı sanılan-epifiz bezi sanılan çan sesinde HER ŞEY gizlidir Sevdiğim. böyle bir şeyi keşfettiğim için kendimi tebrikler ediyorum, sayende tabii.. buluşuma patent almalıyım....SENİ SEVİYORUM ..görüşürüz J..

HURŞİD’İMDEN MÜRŞİD’İME BİR TÛTİNİN GÜNCESİ

17 eylül çarşamba..
masal sabahım. rüyamda köydeyim ve orada kalmak istiyormuşum ama  orada işim bittiğinden İstanbul’a dönmem söyleniyor.. aaa dimdik toprak bir yokuştan, ayağımın altına konmuş lamelif şeklinde bir metal maşaya  sağ ayağımla basmış,neşeyle  hızla aşağıya kayıyorum.. (*daha Lamelif harfine çok var J..ama Senle ben lamelif maşası gibi olduğumuzdan, tabii ki ne yaparsak yapalım asla ayrılamayız..)

*Sevdiğim. bugün yeni masalım için bir mail aldım.
O bir hukukçu, şehrindeki Mevlevi derneğinin de yönetiminde ki Şemseddin Bey ..O bazen bana enteresan hikmetli mini hikayeler yolluyor .şimdide o yeni hikaye ile, geçen masaldan almamız gereken hisseye bakalım mı lütfen?
…….
*NETİCE  : Allah C.C herkesin sahibi.Tüm yarattığı kullarına devir devir selahiyet verir ki mazeretleri olmasın. İyilerin devri olduğu gibi kötülerin de devri vardır. Tüm sıfatların sahibi olan olan Yaratıcının her yönüyle zuhuru gerekir. Karagöz perdesi üzerindekileri seyreden bir arnavut,kötü karakterin yaptıklarına dayanamayıp Piştov'unu çeker ve perdeye ateş eder. Halbuki perde üzerindeki tüm karakterler (Karagöz, Hacivat, zenne, Tuzsuz Bekir ,beberuhi v.s)perde arkasındakinin el hareketine tabidir. KESRET'e takılmayıp VAHDET'te kalabilsek her taraf CENNET.her şey O(C.C)……… Baki Selamlar.

18 eylül Perşembe..hayalimde iki kanatlı çok büyük bir kapı görüyorum. yarısının üstünde  kocaman bir daire işlemesi var. işlemelerin arasındaki camdan ışık gözüküyor.kapıdan giriyorum. içerisi çok büyük bir mekan. insanlar var..Seni görüyorum ve Senden kaçmak istiyorum..beni tutarak yanına bir kanepeye oturtup, olanları anlatmak istiyorsun ki, uyandım.
*Uyandığımda şunu anladım.benim Adem’im Sen olduğundan benim o kadim Ademle işim yok ve  benim Ademim Seylan da değildi.. hıım .Sevdiğim sonra o  kapıyı Mescidi Nebevi kapısı olarak algıladığımdan, sevgili aklı maaş hz googleme sordum.ve aaa .o hayalimdeki kapı gerçekmiş..hem de Kral Fahd kapısı yazıyor. yaaa.ne ilginç..demek ki bu sene  çok günahkar olduğumdan, manen hacca gidemeyeceğim hakkında yanılmışım. ruhum yine her seneki gibi ait olduğu yere gitmiş..


19 eylül Cuma..
Sevdiğimm.Evvel Zamanımın hem genetiği hem de  maddi isminin izdüşümü olan yeni masal çocuğumuz gittiği Seylan’da ADEM’e MEKTUBumu binbir zahmetle oraya götürdü ve işlem tamam olunca ,aynı gün, şu mektubu masalımıza yolladı. okuyoruz lütfen
J..

Eveet selam olsun hz.Adem'in memleketinden.
Ablacım o yolu tam 2 saat 45 dk da çıktım. Öncesinde de 5 saat arabayla gittik. Çıkış tam 5.200 merdiven ve 18km dikliğindeymis. Çok çok zordu. Dönüşte de 2 saat 15 dk kadar sürdü ve son 1 saati zifiri karanlıkta indik. Gerçekten çok enteresan ve unutulmaz bir deneyim oldu. Tepede ayak izinin olduğu yerde Muti adında bir meczup vardı. Orda yaşıyormus. Kapalı yere bizi soktu sonra evine aldı.Ordayken yağmur yağmaya başladı. O yağmurla abdest alıp, öğle ve ikindi namazını Mutinin evinde kıldık. Kılmadan önce ezan okudum. Dönmüş ve pür dikkat hayranlıkla beni izlemiş.

Başta bir köyün içinden geçiyorsun yürüyerek. Sonra hafif hafif tırmanmaya başlıyorsun. Tabi her yer rahmet, her yerde metrelerce ağaç var. Bitki örtüsü bütün toprağı kapatmıs. Yolda ara ara Buda heykel ve heykelcikleri vardı. İki tane budistlerin temple dedigi tapınaktan gördük. Yerleşim ve heykeller bittikçe merdivenler diklenmeye başladı. Her yer sis olduğundan zirveyi görmen mümkün değildi.. En zor anımda sen geldin aklıma. Önce dua ettim. Dedemi andım.. sizi andım ve ilk mektubu orda havaya bıraktım... Daha sonra vallahi bir enerji geldi ağır ağır çıktık. Ve son noktayı gördüm. O duygu muazzamdı. Başarabilmek çok güzeldi. Çünkü gerçekten çok çok zorlandık çıkarken. İyi beslenemedik, techizatımız yok, elimizde çantalar, yağmur yağıyor, rüzgar esiyor. Çıkarken 10-15 kişi gördük ve herkes bize acır gibi baktı ;) iyi şanslar daha çok var dediler. Onu duymak bile zordu.



Velhasıl kelam zirveyi gördüm. Şükür Yarabbi diye haykırdım o an
J beraber çıktığımız abide çok sevindi. İsmi Yüksel. Tam manasıyla yükseldik beraber. Sonra tapınağa yaklaştık ve Muti çıktı. Yasak giremezsiniz kapalı ve tehlikeli dedi. Israr ettik kırmadı bizi;) atladık duvarlarından, içine girdik.tam uç noktada olduğundan baya esiyordu. Dua ettik. Dediğin gibi Havvamıda diledim. Sonra ikinci mektubu tam ayak izinin olduğu yere bıraktım. Sonra oradan yine atlayarak çıktık. Muti eve çağırdı bizi. Isıtıcıyı açtı çay yaptı.Yanıma aldığım ekmekleri paylaştım, beraber yedik. Yüksel abide kuruyemis verdi. İncirle bademi sevdi. Yağmurda abdest aldık ve namazları kıldık. Sonra inmeye başladık. Hemen bi kaç mt asağıda kayadan gelen bir sudan su doldurdum. Yüksel abiden bir mübarek istemiş, bende aldım. Son mektubu da o suyun koynuna bıraktım. İnişte karanlık cöktü. Yüksel abinin bacağıda sakatlandı. Kol kola inmeye basladık. Ayetel kürsiler, Fatihalar, nas felaklar bize eşlik etti hep. O tapınakların bahçesinden geçmek zifiri karanlıkta çok zordu. Ne ay ne yıldız aydınlattı yolumuzu. Dönerken elinde kılıçlar olan bir grup bile gördük. İki kere merdiven sanarak uçurumun ucundan döndüm. Bi çok kere de düştük. Yolu kaybettiğimizi düşündük. Basta tanıyamadık bazen, sonra anımsadık.Ama çok şükür yolu bitirip döndük.

(* bu zorlu kadim hac yolunu bizim için yapan bu iki kutlu adama masal çocukları olarak hepimiz çok teşekkür ederiz değil mi Sevdiğim.en azından sayelerinde bizde Adem’in indiği o dağa, onlarla  çıkıp indik ,şükür.vatan sevgisi imandandır. atamız Adem’i ve yaratıldığı kadim toprağını da andık şükür ki, O’da bizi ansın inşallah ve amiinn)



21 eyül Pazar.. çok acaip bir gece.sabahki hayalim daha tuhaf Sevdiğim.. sanırım Server halamın bir evi varmış.ben o evi temizleyecek yada başka bir şey yapacakmışım.hatırlamıyorum.burası taştan kare  içi bomboş su deposu gibi bir yer.hortumla tertemiz su tutuyor temizliyorum..aaa ama taban ve taban kenarları çok eski kayalardan oluşan bu mekanda yılan yuva delikleri var. suyun içinde incecik siyah  bir su yılanı yüzüyor. sonra kaya oyuğundan beyaz ipince başka bir su yılan çıkıyor.hıım .çok kızıyorum. Ve bakıroksit-limonküfü yeşil bir yılanda yüzüyor..suyu kesip depoyu boşaltıyorum ve yılanlar benden korkup hemen yuvalarına kaçıyor.ama beyazın azbişi kuyruğunu koparıyorum sanırım  ve ben bu beyaz parçayı hatırlıyorum(off yine mi?? daha fazla kıskançlığa asla dayanamam lütfen!!)…Sevvdiiğimm.beni koruu..ve bakıyorum .oraları tamir ettirmeğe karar veriyorum.sonra temiz olduğunu ve bu eski haliyle yılanları engeleyemeyeceğimi anlıyor ve hortumu yine açıyorum..yerlere-boydan boya- yıkamak için yemyeşil ıspanak yapraklarını sermişim..depo  tertemiz suyla dolmaya başlıyor..
 
Sevdiğim III yılanı tabiiki  III sütunla (kadüse=iki yılanın ortadaki yılana sarılarak bir olmaları ile açığa çıkan kutsal şifa kasesi ilmi yani) düşüneceğim. ve eski mısır sembollerinde de bu kara- yeşil-beyaz yılanı okudum.. zor bir bahis.. 3 genetik gelen var  ve hiç anlamıyorum..


22 eylül pazartesi ..uyuyorum sanırım. ama Seni hissediyorum. mutluyuz. bir tuhaflık var. sağ elime bir şey olmuş. uyanıyorum.elime ne oldu? ağırlık var.sol elimi uzatıp örtümün altından sağ elimi tutuyor bakıyorum, neden elim bu kadar ağır?. Aaa.sağ elimin şehadet parmağı orta parmağıma sımsıskı dolanmış..Allah Allah!! Bu ne şimdi? Darıldık mı barıştık mı  anlayamıyorum bu LAMELİFi.. sol elimle sağ birleşik parmaklarımı çözüyorum ve artık eskisi gibi erkenden uyuyabildiğim için mutluyum : Seni seviyorum Sevdiğim. biliyorsun ki inadımdan ve artık yolunacak kanadım, kırılacak kalbim kalmadığından Sana kendim gelemem. Sen beni istediğinde hep böyle gelip alacaksın..daima ve ilelebet Seni hep öyle aynı seveceğim.öptüüm..
nur cihan
24.9.2014
nuralem7@hotmail.com

15 Eylül 2014 Pazartesi

30 (O’tuz) KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI MASALI 9


30 (O’tuz)  KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI  MASALI  9

babam bende ben babamda iken baba doğurdu anamı
anam da meme emerken anam doğurdu babamı
babam anamı doğurdu,anam babamı büyüttü.
ikisi de birlik idi talak etmezden evvel anamı
böyle bir zade-i mader değilim sanma ben ebter
babamla ahd ettim ol dem ki doğursun o anamı
babam bana veled dedi her emrine mütekidem
anama mahrem dedi görmedim vech-i anamı
(Arif-i billah ve vasıl-ı Selanikli Hacı Ali Örfi k.s)
(Fatih Setürbedarı Kutbu’l –Arifin,Gavsu’l Vasilin Mürşid-i Kamil Ahmed Amiş Efendi/derleyen:İsmail Hakkı Altuntaş)

HURŞİD’İMDEN MÜRŞİD’İME BİR TÛTİNİN GÜNCESİ

Merhaba masalın çocukları ve merhaba..
nasılsınız? çok şükür ki bendenizde  iyiyim inşallah..eee.aslında yazacak hiçbir şeyim yok.ama şimdi yazmazsam çok harf birikiyor ve sonra onları ne yazarak nede okuyarak bitiremiyorum malum.. o yüzdende yazı seansımız başlıyor.. pekii şimdi ne yapalım ?.bence hem masalı, hem beni, hem de siz masal severleri yerden yere vuran acaip değişik bir adamla tanışalım olur mu?.. taaa ilk baştan beri bize hediye ettiği yumurta & sperm- meni insancık ilmini bu masal çocuğuna 7 sene 3 ay evvel sadece 30 dakikada öğretenle yani. inanıyorum ki O’nu tanıyınca ve bu atmasyon masallarla vakit geçiren sizlere dediklerini duyunca beni ,masalı, kendinizi sevmeyecek ve tüm bildiğiniz her şeyi yağmalanmış hissedeceksiniz. yani bazıları hariç tabiiJ ..değil mi Sevdiğim..

*haaa bu arada. merak etme yine Sendeyim. gözüm gönlüm ruhum Sana ipotekliymiş bir defa daha anladım ve bana yaptıklarından nefret etsem de, hala SENİ AYNEN ÖYLE SEVİYORUM ,ELİMDE DEĞİL.sadece kırgınlığım geçmedi, bir türlü keçi nalet inadımı kırıp başarıp, Sana dönemiyorum.. Sen gel, beni Sana al.. emanetine sahip çık.


2 eylül Salı.. sabahın er vakti yoldayım. Pendik’ten Ankara’ya giden hızlı trenle ilk deneyim.. konforlu, güzel.. istasyonlar, bilgi merkezleri ,alt yapılarsa bu gelişmişliğe hazır değil.çok eksik var. son teknoloji ile ilkel kasaba istasyonu birleşmiş…günümüzde çok hızlı gelişen teknolojiyle geçmişin genel hali trajikomik halde ki,örnek ;mesela benJ .. 3,5 saat sonra An-kara.. ilk kez içinde gezeceğim.. buraya Engürü-Çapa- Başşehir de deniyor. sevdiğimi söyleyemem.hala tüm yatırımın neden Güneydoğuya yapıldığını çözemedim. aşiretlerce yönetilen- kavimci genel etnik halkı ülkemize ve devleti milletimize inanmayan, kendilerini bizden ayrı gören bu güneydoğuda; hemen tüm şehirlerin yolu, suyu, iklimi değiştirecek kadar bol barajı, yüksek bereketli tarımları var. diğer bölgelerden daha görkemli yatırımlarla gelecek adına bizlerden  çok ilerideler ..neden bütün vergiler Güneydoğuya  gidiyor ve biz büyük şehirdeki enayiler pahalılık, hiç bitmeyen korkunç  faturalarla  süründürülüyoruz?..  halk bunun hesabını yönetimden sormalı.. 


Engürü belde başkanı, ülkemizdeki en yeşil ,en çok ağaç olan ilk şehir kendilerinin olduğunu söylemiş, ki, çok güldüm. sanırım otları ağaç diye saymış.. tabii bu şehrin yeni yapılanma olan yerlerini göremediğimizden, birde o bakış açısı değişikliği var!! ama görsem ne olur ki ? kendi yaşadığım betonşehir de dahil, her yanını yönetimin mahreminin sülalesi beton tarlalarıyla dolduruyor(işte o korkunç hırsları tamahları yüzünden halk ondan ve islamdan bu derece nefret ediyor.)üstelik islamı güya temsil ediyorlar ama mahremiyete zerre saygıları yok. bu nasıl islamı temsil etmek?!.ne komşu, ne göz hakkı var. kendileri için tasarladıkları yaşam alanlarına namahrem sokuyorlar mı? hayıırr! ya halka yaptıkları ahlaksızlık aşılayan içiçe, dipdibe camlar, mahremiyetsiz, yalıtımsız sefertası evlere ne demeli? .benim yaşadığım yerde belediyece  talan edilmedik metrekare kalmadı mesela. hava akımı dönmüyor, sıcaktan nefes alınmıyor, bu kadar iğrenç beton tarlalarına ve  kilometrelerce duran iğrenç ötesi o duvar görüntülü  tamahkar binalara nasıl izin veriyorlar, ne zevk alıyorlar anlamıyorum ki.. görgüsüzler. GELEN GİDEN HEP AYNI ÇİRKİN YAPILAŞMADA..  ama ne o paralar, ne kartvizitler bir yerden sonra aynı diğer gelip geçen aç gözlülerde olduğu gibi, onlara da fayda vermeyecek....


"İNSANIN İKİ VADİ DOLUSU ALTINI OLSA,ÜÇÜNCÜSÜNÜ İSTER.İNSANIN GÖZÜNÜ ANCAK BİR AVUÇ TOPRAK DOYURUR." ( Hadis-i şerif )

aç gözlü müteahhitler, aç gözlü toprak sahipleri, aç gözlü doymak bilmez  sürekli talep eden biz alıcılar…
güya para yok.daha topraktan evler tüketiliyor.alınan kredilere ömür boyunca eşek gibi fatura ödeniyor. neden bu kadar haris ve aç gözlüyüz bilmiyorum Sevdiğim. hele islamı temsil ettiğini sanan bu  talancı akraba-uyduruk rasputinlerin elinde oyuncak olan-gelecek manevi reisliğine yatırım için etrafa dağıtılan  vakıf malları- oymaca ve oydurmacalarını hiç sevmiyorum.ve hemen herkesinde bu yakın akrabaların ülkemiz topraklarını yağmalamasına gıcık kaptığını her yerden duyuyorum. yanii Sevdiğim ülkemin kaderi ne despot askerde ne sivilde hiiç değişmiyor. herkes sadece kendi ehlibeytinin kesesini ve nefsini doyuruyor.. hemen tüm inşaatlar birinin kardeşininmiş  ve herkes bunun fitnesiyle kaynıyor(halkın her yerde bunu bağıra çağıra söylemesi çok ağır bir şey ).. aç gözlü, topraktan yaratılmış toprak insanın aç gözünü sadece toprak doyurur vesselam..

Neyse .biz seyahatnamemize devam edelim
J.hızlı trenden Ulus denilen bir yerde indik.bir taxi ile konuştum.. çünkü gideceğim yer çok uzakmış. şöför, hızlı tren hakkında oradaki yetkililerden öğrendiği her şeyi özetliyor, onu dinliyoruz :”hızlı tren için evvela Japonya ile anlaşılmış. ama sabah ikindi mesaisi, yüksek kaliteli iş gücü, işçilerin himaye maliyeti çok yüksek ve bitiş süresi daha uzunmuş. işte bu yüzden yönetim 24 saat kesintisiz ve daha korunmasız emekler,çok daha çabuk imalat için yarı fiyatına Kore ile anlaşmış. bizim zeminimiz çok yumuşak olduğundan hızlı tren için henüz uygun değilmiş. belki bir 10 senede zemin tam oturup sertleşeceğinden, bu trenlerde olması gereken sürata kavuşacakmış. zaten yolda giderken km lerin çıkış- iniş kaydından zeminleri az çok anlarsınız. işte bu zemin yüzünden sık sık ray değiştirme arızaları olup, verilen süre daha uzayabiliyor...Her şey düzeldiğinde çok güzel olacakmış..


çok zeki, kibar, her siyasi ve olup biten tüüm dedikoduları bilen Urfalı taxicim evlerin arasında adresimi bulup, gelip beni alıp, o eve teslim etti sağ olsun.zili çalıyoruz..çıın çiin !!kapı içindeyim.. örtümü açıyorum… ooo..ayağa kalkmış.. sarılıyorum..gözümden yaş geliyor. özlemişim.. elimden tutuyor ve hemen yanına oturtup :yanımda dur. basar-göz ve semi-işitme-kulak esma tecelli zuhurum neredeyse hiç çalışmıyor.  ben o zamandan beri çok yaşlandım” diyor. 95. yaşındaymış. bizim evveliyatımızın 10-15 yıllık olduğunu sık sık söylüyor.


30.000 küsur sayfa yazısı olmuş. bundan 10 sene evvel rüyamda verilen ALİ KİTABINI deliler gibi her yerde arar fakat asla izini dahi bulamazken , gelen haberle O'nun yazılarından okumuş, telefonla tanışmıştık. daha sonra Evvel Zamanım hayatıma girip; hayalimde bana verdiği Ali Kitabını tüm aramalarıma rağmen hiçbir yerde bulamayınca, mecburen kendi ayaklarımla O’na gidip kitabımı istemiş ve başıma binbir türlü çorabı işte o anda kendim örmüştüm. Talep etmenin bedeli..

evime döndüğümde sokaktaydım J .ve Mahmud Amcamda yaşadığım şehre gelmiş, telefon açıp: “buradayım gelll, seni göreyim “demişti..işte o perişanlıkla bir gün sonra O’na da gitmiştim. sadece yarım saatte, öğrencilerinin içinde uygulamalı, bağıra çağıra, benim asla sesli söyleyemeyeceğim kelimelerle hiiç bilmediğim bir ilmi anlatmıştı. yarım saat sonra çağrıldığım yere geri dönen ben, belki bir kaç hafta sürecek korkunç baş ağrılarına gark olmuş ,ölüp ölüp dirilmiş,aklımı kaybetmiştim .. yani beni iki taraftan da yerle bir edip, birde dünyevi zulme salmışlardı. üstelik üçü de  bana hiiç acımamışlardı.. neyse bin şükür ki, bu anormal yüksek yıkımla anında yerle bir edilen ben, taaa temellerimden itibaren yeniden inşaaya başlanacaktım..

işte BUGÜN MASALIMIZIN MİSAFİRİ ASLINDA EV SAHİPLERİMİZDENDİR VE SİZ MASALIN ÇOCUKLARINI SEVGİYLE SELAMLAR( ahh!! Ey masal çocukları olduklarını sananlar, sizlere senelerdir kimlerin ders verdiğini bir bilseniz yatıp kalkıp secde ederdiniz ya neysee) ….


Mahmud Amcam hiçbir ayrıntımı unutmamış. tüm detayları aynen bir  babanın evladını himayesi misali tek tek soruyor.haklarım için neden hala başvurmadığıma kızıyor.ona söyleyemem.duysa daha çok bağırır biliyorum
J..sorduklarını cevaplayınca yumuşuyor. “iyi bari,hiç yoktan iyidir” diyor.. Sevdiğim, O’nun  özel hayatımı unutmaması ve dert edinmesi bana çok dokundu, buna çok ihtiyacım var . .ayrıca hala kendim gibi biriyle tanışıp konuşamadığım için ne kadar yanlızım biliyorsun. O ’nunla konuşmaya, o korkunç tehlikeli yüksek ilmi duymaya ihtiyacım var.çünkü başka şekilde ruhum doymuyor.. ve O’nu sık sık reddedip kaçsam da, ruhen O’nu kabul edip sonuna dek anlıyor, üstelik o anlatırken kolayca hayal edip yaşayabiliyorum.. işte bu ilim yüzünden hiç kimse bizi sevemeyecek ve bizden hep korkup kaçacaklar değil mi Sevdiğim .elimizde değil..belki de ben O’nun meşrebindenim, henüz bilmiyorum. sadece  O’na aşık olmadığımı biliyorum..arayanlar bulurmuş ya, bizde aramaya ve yola devam ediyoruz..kendime ahi bir mürşid bulmam lazım. ama ne yazık ki hiç kimse ahilik ne bilmiyor bile.. işim zor..



O’nun dikkati birden değişiyor. hala yazıp yazmadığımı ve sohbetlerimizin devam edip etmediğini soruyor:”hadi bana o millete anlattığın sohbetlerinden , yazdıklarından oku.o nasıl bir masalmış bakalım “ diyor.. “tamam” diyorum (* O’nunla ilk tanışmamızda, kitabından açtığı bir sayfa başını işaret edip, şimdi bana burayı oku deyişini, benim onun tam karşı sayfasının en altını okumaya başlayışımı  ve O’nun neden söz dinlemeyip dediği yerden başlamadığıma bağırışını gülümseyerek  hatırlıyorum ..hiiç değişmemişiz
J) ..


aslında benimle eğleneceğini ve yerin dibine sokacağını biliyor ama kendime hiç acımayıp, O’na yem olmayı severek kabul ediyorum..
cep telefonumdan bloğumu açıyor, 7.masalımın karakıtmiri post ve nefes adlı ilk bölümünü okuyorum..aahh! yandımm!.ve bağırmaya başladı!!.”çok hızlı okuyorsun ,anlayamıyor ,duyamıyorum.böyle tane tane oku!! “ Okuyorum, okuyorum, okuyorum ..beğenmiyor.. hep bağırınıyoruz J..sonrada ;”bu ne?! şimdi bana açıkla. bu nefesi nerden anladın da böyle yazdın?”  diyor. “rüyamdan “ diyorum. anlat diyor.anlatıyorum..”hıhh. ama o rüya , masal bu ,gerçek değil ,rüya ile ilim olmaz. bunlar boş laf “diyor.. hele karakıtmıripost sahibi efendim cümlemi öyle bir diline doluyor, beni yerden yere vuruyor ki, nerdeyse ağlayacağım. ama ağlamadım, sadece güldüm J.çünkü O’nun kendi ilminden başka kimsenin tek kelimesini dahi kabul etmediğini biliyorum ve sizde az sonra göreceksiniz …


ve beni alayla yerle bir ettikten sonra:”ehh..bunca yıl sonra bizi unutmamış, hatırlayıp o kadar yol gelmişsiniz madem, bizde size şimdi bir üst anlamdan anlatalım” diyor..bende hemen ;ama sizde bana ait hiçbir şeyi unutmamışsınız “diyorum..yine sinirle bağırıp şöyle diyor;böyle vücûden yaşayan, bu idrakle konuşan biri hiç unutur mu, unutmaz!.. sen masal anlatıyorsun.hepsi palavra ,hepsi rüya,yalan.boş laf.seni okuyan var mı bari?”..çocuk:”evet ,hem de bayağı kültürlü kişiler okuyor” O:Allah Allah demek insanlar senin masallarını,yalanlarını okuyacak kadar cahiller”. hanımına dönüp diyor ki:”yahuu bu insanlara ne olmuş,masal okuyorlar,rüya okuyorlar,yalanla uğraşıyorlar
J”..sonra dipdibe el ele oturduğumuz halde, aynı kurdun kırmızı başlıklı kıza eğilmesi misali sık sık başını başıma eğip , gözlerini gözlerimin içine sokarak anlatmaya başlıyor..


“bak evladım bizi sayıp buraya gelmişsiniz, sağ olunuz.. bizde sizle ilk sohbetimize böylece başlayalım madem..
bir kere ben sen gibi yalan, masal, hayal, rüya söylemem.o palavralarla işim olmaz benim.ben vücûdan anlatırım.”bak bana.vücûden varım değil mi?” ….“evet “diyorum.. işte ben her şeyi bu vücudumla ispat ederek anlatabilirim. sesimi mi kaydediyorsun?. tamam bunları da aldın mı? all…işte Kur’an ı bizzat canlı, bilfiil kendimde bilip bulup, yaşayıp  vücudumla ispat ederek anlatıyorum.. mesela bir yazım vardır ki başlığı İNSAN Kİİİ diye başlar..ne demek bu söyle? Çocuk; insan ki demek, o insan ki her şeyden ayrı, amma !! demek… O; “evet ama daha ötesi. her şey insana gelir,insan olur”…


Mahmud Amcamız evvela İhlas Suresini vücûden anlatıyor ve çocuğa ispatıyla soruyor. çocuk eski öğrendiklerinden her soruya cevap veriyor.. ve eğer cümle O’nun dilediği şekilde olmazsa yine bağırılıyor.. hem soruyor hem de kızıyor ve şöyle diyor:” sen bişey bilmiyorsun yahuu.her dediğin yanlış.ben senin dediklerinden hiç anlamıyorum. sana sorduklarıma senin kelimelerinle değil, benim kelimelerimle cevap vereceksin anladın mı?!
Jtamam “ diyorum ve O’ndan O’na, ne derse “şimdi evet de” dediğine evet veya “şimdi hayır de” dediğine hayır veya dediği kelimeyi tekrar ediyorum J (*Sevdiğim aynı Sana benziyor değil mi? yani beni zorla itaate çalıştırıyorsunuz )..


arada sık sık başını başıma eğiyor ve gözlerini gözlerime sokarak şöyle diyor: “nasssııll?!! daha önce hiç böyle bir şey duymuş muydun? Çocuk: “süpper! Hayır hiç duymadım,ilk defa duyuyorum”..O: duyamazsın tabiii.daha evvel, M.., M.. A.. , H... B. . V. ,o karakıtmiri post Hızır da dahil ve diğerleri ,hiç biri bu ilmi bilemediler. onlarda okuyup yazdılar ama dediklerini kendileri bile anlamadılar.. çünkü bu ilim sadece bende var.. ben bir taneyim..haa sende teksin  o başka. herkes tektir unutma.. … çocuk: ”ama o zaman ilim ve teknoloji böyle açılmamıştı ki bu kadar net anlatsınlar, tabii ki böyle anlatamazlardı, çünkü bu teknik bilinmiyordu”..ahh keşke demeseydim..O çok sinirle daha bir bağırıyor: ”nerden uyduruyorsun gene bunları.yok bilim teknoloji açılmamış filan.ben sana Vücuden ispat ediyor ve anlatıyorum değil mi? bunu başka yapan, ben gibi anlatan hiç gördün mü? Allah’ın ilmi tektir. Vücûdan vardır. başka türlü teknolojisi, tekniği  olmaz. başlangıçtan beri asla değişmez...peki bu ilmi benim gibi yazanı okudun mu? .çocuk: hayır,bir tek siz J..O:”yok asla bulamazsın,bir tek Mamud amcan..


ve Sevdiğim O, bana İhlas Suresi ile Kadir Suresini yine uygulamalı vücudan
ispatla tek tek ,kelime kelime anlatıp ,tastiklettiriyor. leylin uyduruk  siyah olmadığını karanlık olduğunu öğretiyor. bu masal dedikodu bölümü olduğundan hata yapmamak için karanlık ve aydınlığı bir sonraki masala erteliyorum ..çünkü halen o gözlerden ve pek çok şeyden halsizim. gözlerime sis inmiş misali. sanki göremeyecek ve artık yazamayacağımı hissediyorum, bilmiyorum.. (*bana yine nefes edip, beni nurlandırıp, nefha vermelisin.çok halsiz ve yorgunum..hiç bir şeye ilgim kalmadı.hatta yazmaya bile.. dün vitaminler içmeye başladım..)


sonra diyor ki:
ben sizi ara ara uzaktan hep takip ediyordum..kaç sene mesnevi dersi yaptınız ama hiçbir şey öğrenemediniz,hiçbir işe yaramadı. hoş zaten olsa da anlayamazdınız J..şimdi bana mesneviden ilk cümleyi anlat bakalım ne demek istemiş,hoş O’da söyledi ama kendisi de anlamadı ya neyse!”

…ben akla hayale gelmedik masal cümlelerimle boğuşurken O büyük bir zevkle gülüyor ve:hah haa!! Nerden atıyon bunları koca Yozgatlım benim!!bari konuşma da sus! Konuştukça dibe,çamura batıyon,hiçbir şey anlamadığın ortaya çıkıyor”diyor..  ..  ben gülmekten öleceğim ama .. ”tamam siz  anlatın” diyorum.. DİNNLEEE  NEY’ DEN derken az evvel anlattığı NEY’den çıkan sesin nasıl  vücûd yaptığını tekrar ediyor (heyyt be süper..O anlatırken anlamını çözememiş, ne basit anlamış demiştim..çok özür dilerim..ŞİMDİ YAZARKEN NE YÜKSEK ANLADIĞINI ÇÖZDÜM. teşekkürler .. böylece  söz dinleme  erdemine ilk kapım inşallah açılmış oldu ve amiinn) .. hııım bu bölüm çok ağır Sevdiğim.. yüksek ilimler diğer masala..görme  ve işitmenin nasıl vücûd bulduğu  vs.



diyorum ki:diyanet sizle çalışmalı, bu ilimle bir meal hazırlamalısınız.. herkes bu yüksek idrake ermeli”… O,kimsenin anlamayacağını ve kabul edemeyeceğini yineliyor. hanımı :”öldükten bayağı seneler sonra o dediğini yapacaklar merak etme” diyor. .elimdeki ses kaydını masalıma ekliyeyim mi diyorum..oo .tüm öfkesi ile bağırıyor:” sen kim oluyorsun da benden izinsiz bu kaydı yayınlarsın” diyor.. çocuk:”ama hem kimseye duyurup öğretmiyorsunuz, hem de kimse anlamıyor diye kızıyorsunuz .işte o yüzden de ortalık benim gibi masalcılara, hayalcilere, rüyacılara , yalancılara kalıyor” diyor.O diyor ki: “bunları anlatsan sana gavur derler..seni domuzbağıyla boğarlar. hani bir kadın vardı.az önden gidip bir iki şey söyledi ,aynı onun gibi domuzbağı yaparlar.. hoş zaten tüm milleti boğaz köprüsü ipleriyle domuzbağıyla bağlamışlar ya..yavrum..  bu ilim herkese göre değil. keşke yapabilsen, keşke anlayıp yazabilsen de öğrenseler..ama nerdeee. sen hiçbir şey bilip anlayamıyorsun ki, beni yazacan..sen bunca yaşa gelmiş geçiyorsun, daha ne kendini bilmiş, nede bildirebilmişsinJ .sen yapamazsın.ama bana papazı getir, en yüksek bilim insanını getir anlatır ve vücûdan ispat ederim. hatta taşı getir taşa anlatır ve taşı gözünün önünde çatlatırım.. ama sen hiçbir şeyden anlamıyorsun, yapamazsın..


*Sevdiğim ,
ilim müminin yitik malıdır.Onu Çin’de dahi olsa alıp getirmeliyiz, kullanmalıyız ya hanii.işte ben bu anarmol sohbetin tesadüf olmadığının farkındayım..bu yüksek lütfa nail oldurulduğum için çok şükrederim. .onu en doğru ve en kolaylaştırılmış şekilde masallarıma monte edeceğim inşallah. tabii ben son derece cahil olduğumdan ancak, bir ev hatunu –masal seviyesiyle kaydedeceğim ..


Birazdan başka yetkin resmi makam talebesinin geleceği haberi geliyor.örtümü başıma alıyorum.O çılgına dönüyor..örtüme çok hakaretler edip diyor ki:”bu ne? ıııyy!! ..Çok çirkin oldun.yüzüne bile bakamıyorum.at şunu başından, çıkartt! Nerden çıktı bu.yok öyle bir şey islamda. o devirde altın çok kıymetli.hırsızlık ve katiilik çok yaygın.örtüyü omuzlara dek indirmek kadınların ziynetlerini saklamak içindi, o kadar.şimdi öyle tehlike yok. aç çabuk o başını”..

açmıyor ve gülümsüyorum..O’na benimde bir zamanlar kalbim bu konuda çok bozulduğunda ve günümüzde hiçbir erkeğin kadınının örtünmesini hak etmediğini anladığımda; Evvel Zamanıma örtüsüz olmak ,çalışmak, hür olmak izni için gidişimi hüzünle hatırlıyorum..O’nun sabahın erinde hasta yatağından nasıl fırlayıp hiçbir talebime izin vermeyişini de tabii.ve akabinde hayalime giren din sahibimizin nasıl örtüneceğimi uygulamalı gösterişi gözlerimin önüne geliyor..SONRA NUR SURESİNİN İLK AYETİNİ İDRAK ETTİRİLİŞİM..Ona bazı kişiler nasıl örtünemezlerse, bazı kişilerinde soyunmalarına izin verilmediğini söylemedim tabii..gerçi benim örtüm hiçbir işe yaramıyor amma sembolen de olsa, bilmediğim bazı sırları sanırım ki var, değil mi Sevdiğim…


Ona kalbimin örtü konusunda en bozulduğunda;
örtüyü ret ettiğim en dip yerde dahi, yine Onun bana, yine kendi tenimde uygulamalı anlattığı  sayısız sperm meni insancığın hiç durmadan çiftleşerek , bana- beni vücut kıldıkları mahremiyetimi idrak ile,beden evimdeki bu çok özel mahremiyeti-haram şehrimi muhafaza için mecburen  örtünmenin farz olduğunu  kabullenip, kalbimin sukûna erdiğini de anlatmadım...ama O bile, kendi anlattığını demek ki kendisi dahi anlamamıştı.. DİNLEYEN ANLATANDAN ARİF GEREK GERÇEKLEŞMİŞTİ yani. J(hz Pir’in intikamını yazarak almış oldum şükür )…



birde  geçen sene bir arkadaşımın kalbi böyle bulanmıştı.geçen sezon belediyedeki tasavvuf sohbetinde dinlediği bir yetkin makamın elindeki İngiliz kraliçesi resmini onlara göstererek şöyle dediğini duymuş ; müslüman kadının İngiliz kraliçesi gibi giyinip öyle gözükmesi gerektiği vs. ben arkadaşıma o zaman inanmamıştım Sevdiğim. sen yanlış anlamışsın ,o asla öyle demez demiştim. ama şimdi bizim köyde öğrendim ki, o birde aynı sözleri tv de tekrar etmiş.. işte islam erkeklerin kalbi bozulmuş, kadınların bu derece iğrenç, eğreti, altı kaval üstü şişhane, her geçen gün çirkinleşen örtülere bürünmeleri ve o kadar hakarete uğramaları aslında hep erkeklerin nefislerinin tecellileri –zuhurlarından başka bir şeyde değil. erkeklerin içlerinin dışa çıkmış halidir aslında kadınlar. .balık baştan kokar zaten .üstelik bugün hemen çoğu  efendi örtü sevmiyor, yanındakiler sırf vitrin malzemesi, medyatiklerden seçiliyor..hatta bana da bir defasında, çook magazinsel ünlülerin bir efendisi eğilerek şöyle demişti: ”siz bilirsiniz aslında, islamda kadına örtünme yoktur.baş örtüsü Yahudilerin devrinde kadının  kafasına geçirilen çuvaldan bize geçmiştir”..


Sevdiğim .. zaten ölüme doğru gidiyorum.ha başım açık olmuş ha kapalı. ben aslında tek bir erkek  için dahi saçımı örtmem .değmezler. hatta onlara örtüneceğime  açabilirim de. ama sadece tek bir kişi için ,O’nun hatırına, bana rüyamda nasıl örtünmem gerektiğini  en zarif haliyle uygulamalı gösteren için hayatımı böyle, gösterdiği gibi geçireceğim vesselam..


Birazdan beni en güzel şekilde ağırlayan bu asırlık dostumdan ayrılacağım..
şimdi yetkin makam bir öğrencisi de bize katıldı..veda ederken aniden ona sekte koyduğum rüyamı hatırladım.. söyledim. “anlat onu bana “dedi..çocuk:O zaman sizi rüyamda görmüştüm.yatakta üzüntüden  hasta ve çok ağlıyordunuz. bana dediniz ki :kızım evden kaçtı, onu bulup eve geri getir..sonra ben bir eve girdim ki 16 yaşlarında çok genç bir kız sizin kızınızmış .ona şöyle dedim: “sen evden kaçmışsın,baban çok ağlıyor,üzüntüden hastalanmış ,eve geri dönmeni istiyor,eve dön”. aaa kız bana dönüyor ki, o kız benmişim.ve kız omuz silkiyor.. gülümsüyorum. işte rüyam böyleydi aniden hatırladım diyorum”.
karşı koltuktaki yetkin makam talebesi hemen rüyamla alay etmek için atılmak üzereyken, O, aniden onu durdurup susturuyor ve diyor ki:dur! Rüyada nice hakikatler gizlidir, bir şey deme”..

İşte Sevdiğim Onunla vedalaştık..izninle(ki izin sormama gerek yok demiştin hatırla lütfen,edeben soruyorum J) canım böyle özel yüksek ilimle sohbet çektiğinde yine O’na gideceğim …



Hacı Bayram-ı Veliden, bir 95 lik ruh doktorunun baş yardımcısı  yanında kardeşimle birlikte   gelip beni alıyor..oradaki türbeleri gezdiriyor.gece oteldeyiz.sabah telefonuma bu şehirde yaşayan bir masal çocuğundan mesaj gelmiş.bana anlatması gerektiğine inandığı bir hayalini yazmış.. okuyorum. yalan söyleyemem. buradayım diyorum. seviniyorlar. görüşmek istiyorlar.. aynı prize fişlerin bağlı olması ne ilginç şeyler yapıyor değil mi Sevdiğim..kaçamazsın..kimse kaçamaz.. bugünde S.  Bey yine türbe gezdiriyor. AHİ MEZARI soruyorum.hemen yakınmış. yürüyoruz. fotoğraflıyorum..olamaz.süper. ne keşfettim.ve burada siyaset çok baskın bir ilim var.ahilikle alakalı harika şeyler öğreniyorum ama şimdilik zulaya
J


Hacı Bayram-ı Veli’den bize jest var..
az sonra kilitler açılıyor.yerin altında eğilerek yürüyoruz..hıım.çok özel.4 hücre var.biri başta O lider. yanında 3 mini odacık.ben ortadaki Akşemseddin hz hücresinde karar kıldım..teşekkürler Sevdiğim.ve tabii geçen idare değişiminde bu dehlizde yapılan ritüeli de öğrendik..biz çok şanslıyız değil mi?


İkindiye yakın medeniyetler müzesindeyim
.çok harika.tam büyük bir zevkle geziyordum ki masalımın iki yuvasını bulmuş çocuğu tel açtı.biz kapıda sizin çıkmanızı bekliyoruz diyorlar..Allahım ya! diyorum isyanla içimden.tanrılara ne kadar düşkün olduğumu biliyorsun ve beni olağanüstü bir yerden, aradığım şeyi göstermeden yine çıkartıyorsun diyor ,dışarı çıkarken gülümsüyorum..ve geçen masalıma yazdığım yaklaşmak ,konuşmak, hayatlarımıza burnumuzu sokmak yok yasağım lime lime ediliyor. hiç tanımadığım insanlar beni bir araca koyup hiç bilmediğim bir yerdeki evlerine getiriyorlar. ev çok kültürlü ve çok yaşayan özel bir ev. içindekiler daha özel tabii…Ev sahibimle dalga boylarını daha derin konuşabilmeyi çok isterdim..4 saat süren an kadar kısa bir sohbet (Mahmud amcam bu zamana zamansızlık dedi.sohbetteki zevk zamanı yok edermiş yaaa)  onlar çok derin bilgi yüklüler. üstelik yaşayan bilgilerini çalışarak kazanmışlar. masalım onlarla çok daha anlamlı ve daha zengin..



Gece Kastinneydimoniye hareket.. 4,5 saat sonra hz Pir Şeyh Şaban-i Veli sokaklarında yürüyüş. yan komşu kapısından giriş ve uyku…iki gece sonra köye gidiş..aaa .baharda sık sık yağan dolu yüzünden hiçbir meyve ağacında meyve yok..bizde düz arazi olmadığından denize giren şehirlerine geri dönmüş.köy sakin, ıssız.sadece en büyük torun Davut abi var..Haybabam onuda kendi rehberine götürmüş vaktiyle..hergün  sohbete geldi sağolsun.Hacı Bayram-ı Veliden,Muhammed Nurül Arabiye,Şems i Ergüneş’ ten Kazım  ve Ali Rıza Efendilerine silsilelerini sayıyor.. gülümsüyorum.. oda hamzavi Melamiler gibi coşunca aynı şeyleri söylüyor,  tabii böyle anlarda onların kontrolleri namümkün J..

paşa adında melami meşrepten gri bir papağanı var.inanılmaz kabiliyetli. şu sıra yasin ezberliyor. Allah, Muhammed,Ali ve kelimei tevhid dahil çok şey söyleyebiliyor. paşa ya tevhit mertebelerini öğretirse onu tektaşa kadrolu rehber olarak işe alacağımızı söylüyorum. gülüyoruz. çünkü biz senelerdir tevhit mertebelerini ne anladık, ne öğrenebildik ama bu papağan hemen ezberliyor. gerçi bende Sevdiğimin tûtisiyim. yani bir farkımız yok."Davut abi bu papağana verdiğin emek ve zaman kadar bir insanla uğraşsaydın onu mürşid yapardın biliyor musun" diyorum.. gülüyor ,doğru diyorsun yeğen  diyor..


 9 eylül Salı…
birbuçuk saatlik yoldan sonra yine Kastinneydimoni’ deyiz. bugün buradaki dostlarımız bize şehir turu attırdıktan sonra rastgele açılıyoruz. yolumuzda 400 sene evvel Mekke’den buraya yerleşmiş Balabanağa konağı ve ehlibeyt sakinleri var.bir kaç nesil akraba bir konaktalar.. turizme başlamışlar..bizi ağırlıyorlar.harika insanlar.. sonra DADAY da Emirbey atlı tesislerindeyiz.. burası yeni açılmış. herkese tavsiye ederim.fiyatlar çok uygun.tabiat muazzam. Her şey nezih, huzur, güven, kalite hepsi var..ATV lerle güneşin batımına gölete gidilecek..ben araba kullanmayı bilmiyorum diyorum..oranın sahibi hayır biliyorsun,çok basit. bak bu gaz ,bu fren.ben yanında olacağım.korkma sen kullan diyor.ve inanılmaz hızla,ilk defa bir atv de, yılan kıvrımlı, engebeli yollarda en süratle giden ve herkesi hayrete salan benim..nedenn?çünkü cahiller cesur olur da ondan..tam 18 km sonra indiğimde, herkes bendeki bu korkusuz sürati ve başarıyı coşkuyla tebrik ediyor..


 10 eylül Çarşamba..
hz Pir’in imamını da köyünden alıp, Benli Sultan’a gidiyoruz.oranın imamı ve devam eden gölgelerin inanılmaz lezzetli çiçek balı üreten bir talebesi  bizi bahçede ağırlıyorlar.. buranın iklimi ve tabiatı harikaymış.. zaten burası çok yüksek bir yer..


 11 eylül sabahı evdeyim..
yorgunum.o başımı koyar koymaz uyumalarım nedense kalmadı..eski halime döndüm..uyuyamamaktan nefret ediyorum.. korkunç baş ve göz ağrılarım var ki, bir haftadır hiç geçmedi Sevdiğim. yine göz doktoruna gitmem lazım.uykumun Senle alakalı olduğunu düşünüyorum.hiç hayal göremediğimi, tekrar etmeme gerek yok sanırım. sadece  uyumadan evvel  gözlerimin içinde ateşler yanıyor veya ışık parçaları düşüyor nedense. gözlerim iyice bozuldu bence. bu seyahatin izdüşümü rüyamda ülkem yöneticisini görüyorum. ama ona ne verdiğimi bilmiyorum. ahilik veya yukarıda yazdıklarım olabilir.. rüyamda ilk defa onunda aynı rüyayı o anda gördüğünü anladım. çok ilginçti..bakalımm. haftaya yerimiz olursa ahilik ve karanlık ve aydınlık denemelerimiz olsun inş ve amiin..


Mahmud Amcamı teşekkür için arıyorum..
tüm işlerine bakan ve her şeyi elinde tutan-bu ilimleri kendinden başkasına verdirtmeyen yardımcısı telefonu açıyor .eee Mahmud, adına yaraşır büyük bir jesti, işte şimdi biz –alay ettiği o masal çocuklarına yapıyor, sıkı durunuz lütfen..O yüksek sesle ne söylerse ,yardımcısı aynen o kelimeleri çocuğa aktarıyor. denen şu ki: “bundan sonra rüya anlatmak,masal yok.vücuden benim sana anlattıklarımla herkese konuşup anlatacaksın tamam mı..çocuk tamam diyor gülerek.o aldığın ses kaydı var ya.işte sık sık onu dinle.aynı o kelimelerle herkese anlat”..Allahım kalbim ferahladı..izinin duyurulması kadar güven verici hiçbir şey yoktur hayatta ki,gayet iyi bilirim..


Sevdiğim tüüm hediyelerin için teşekkür ediyorum..
bunların incinen kalbime deva olacağını sanıyorsan aldanıyorsun. Anladım ki hiçbir bilgi, hiçbir ilim, hatta kimselerin ulaşamayacağı kadar yüksek bilmekler dahi AŞK’IN HAZZINA YAKLAŞAMAZ.. bana verdiğin ders için teşekkür ediyorum.. Seni karanlığın içindeki ışıkla selamlıyorum. öptümm..



HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ

103.ASR SURESİ: (1-3) Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.


ZEL..harf değeri 700...kainatı, her şeyi kudreti ile ihata edip ,tasarrufatı altına alıp, olaylara ve şeylere hükümdar olan  Z güçtür..mesela bizim alemimiz de bu güce Güneş sahiptir.. güneş, her iş ve eylemini İNSAN İÇİN YAPAR.. yeryüzünde de iki boynuz sahibi-makamı Z’ÜL KARN EYN -İnsan-ı Kamil=KÂBE KÂVSEYN ALEMİ bunu temsil eder..
Z ÜL KARN EYN: Z ÜL ;ÇİFT ZAMANLI
KARN kelime anlamı ;boynuz
EYN kelime anlamı ;Zaman, an anlamında eski sözcük, Zaman, Yaman, Sırt, üst baş,

İnsanın İNZAL OLUŞU; soyut alemden –ilahi enerji-feyz bedenimizin ,somut –madde alemine gelerek kendisine bir vücûd inşa edip, bedenlenmesidir .Güneş’ten gelen ziya-ışık parçacıkları İnsan’a can verir.. insan bedeni  aslında karanlık ve soğuk bir mağara gibidir..4 anasır-ı erbâ da denilen ,aslında sayısız maden ve elementten mürekkeb bir cevher madeni dağıdır UHUD DAĞI İNS’AN…kim ki mağaradaki bekçiyi geçer ve içeri girebilirse UHUD  DAĞI altındaki sayısız cevher yatağından dilediği taşı alabilir J(masalın bir çocuğuna özel jest ).. Ashab-ı KEHF..  

99-ez-ZİLZÂL SURESİ:
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Yerküre kendine has sarsıntısıyla sallandığı,
2. Toprak ağırlıklarını dışarı çıkardığı,
3. Ve insan "Ne oluyor buna!" dediği vakit,
4. İşte o gün (yer) haberlerini anlatır,
5. Rabbinin ona bildirmesiyle.
6. O gün insanlar amellerini görmeleri (karşılığını almaları) için darmadağınık geri dönüp gelirler.
7. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.
8. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.


güneş RAHMAN GİBİDİR.. kişiye özel değildir.. tüm yaratılmışlara eşit doğup, batar.  yaratılmışlar perdelerini güneşe açtıkları miktarda O’nun ışığından, ısısından, ilminden faydalanarak  RAHİM –KAPSANAN ve KORUNANlar dan olurlar...her şey insana gelir ve devrini insan olunca tamamlar..ama hangi İNS’AN?. Bu aynı kişinin RUH’ undan=  Muhammedi NUR’ u IŞIK VÜCUDUNDAN ne kadar haberdar olduğu  misalidir.. işte bunu bilip  anlayan kişi kendi içindeki HAKK GÜNEŞİNİ de battığı yerden  DOĞURUR.. kendi KEVSER-i, kendi SELSEBİLİ  KAYNAMAYA BAŞLAR…. o artık ebter değildir.. soyu hiç kurumayan ANA(HÛ) kaynaktandır..


((*2 Hidrojen +1 Oksijenin  ezvacı vuslatı tevhidinden, çocukları SU(HU) doğmuştur..J = Allah her şeyi sudan yaratmıştır.. SÛBHÂN O’DUR..

ve  O iki eşlidir.
(iki boynuzlu –ZÜLKARNEYN iki kavis sahibidir )

H
etken(  RUH-dişil+ Onötr(AYN’Â -eril) Hedilgen (NEFS-dişil) İNSAN-I KAMİL MÜRŞİD ..



kim ki; artık bu  kişi, aynı Zülkarneyn misali güneşin battığı karanlıkta kendisini kadirler işte ona o karanlıkta nurlar iner ve çerağı uyanır, KADİR O OLUR…  hem kendisini aydınlatır, hem de başkalarına güneş olabilir.. ve bazen bir semada, arzda ve ikisi arasında  2 güneş olabildiği gibi pek çok güneşlerde zuhur edebilir değil mi Sevdiğim
J
nur cihan
15 .09.2014
nuralem7@hotmail.com