30 (O’tuz) KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI
MASALI 9
babam
bende ben babamda iken baba doğurdu anamı
anam da
meme emerken anam doğurdu babamı
babam
anamı doğurdu,anam babamı büyüttü.
ikisi de
birlik idi talak etmezden evvel anamı
böyle
bir zade-i mader değilim sanma ben ebter
babamla
ahd ettim ol dem ki doğursun o anamı
babam
bana veled dedi her emrine mütekidem
anama
mahrem dedi görmedim vech-i anamı
(Arif-i billah ve vasıl-ı Selanikli
Hacı Ali Örfi k.s)
(Fatih Setürbedarı Kutbu’l
–Arifin,Gavsu’l Vasilin Mürşid-i Kamil Ahmed Amiş Efendi/derleyen:İsmail Hakkı
Altuntaş)
HURŞİD’İMDEN MÜRŞİD’İME BİR TÛTİNİN GÜNCESİ
Merhaba masalın çocukları ve merhaba..nasılsınız? çok şükür ki bendenizde iyiyim inşallah..eee.aslında yazacak hiçbir şeyim yok.ama şimdi yazmazsam çok harf birikiyor ve sonra onları ne yazarak nede okuyarak bitiremiyorum malum.. o yüzdende yazı seansımız başlıyor.. pekii şimdi ne yapalım ?.bence hem masalı, hem beni, hem de siz masal severleri yerden yere vuran acaip değişik bir adamla tanışalım olur mu?.. taaa ilk baştan beri bize hediye ettiği yumurta & sperm- meni insancık ilmini bu masal çocuğuna 7 sene 3 ay evvel sadece 30 dakikada öğretenle yani. inanıyorum ki O’nu tanıyınca ve bu atmasyon masallarla vakit geçiren sizlere dediklerini duyunca beni ,masalı, kendinizi sevmeyecek ve tüm bildiğiniz her şeyi yağmalanmış hissedeceksiniz. yani bazıları hariç tabiiJ ..değil mi Sevdiğim..
*haaa bu arada. merak etme yine Sendeyim. gözüm gönlüm ruhum Sana ipotekliymiş bir defa daha anladım ve bana yaptıklarından nefret etsem de, hala SENİ AYNEN ÖYLE SEVİYORUM ,ELİMDE DEĞİL.sadece kırgınlığım geçmedi, bir türlü keçi nalet inadımı kırıp başarıp, Sana dönemiyorum.. Sen gel, beni Sana al.. emanetine sahip çık.
2
eylül Salı.. sabahın er vakti yoldayım. Pendik’ten Ankara’ya giden hızlı
trenle ilk deneyim.. konforlu, güzel.. istasyonlar, bilgi merkezleri ,alt
yapılarsa bu gelişmişliğe hazır değil.çok eksik var. son teknoloji ile ilkel
kasaba istasyonu birleşmiş…günümüzde çok hızlı gelişen teknolojiyle geçmişin genel
hali trajikomik halde ki,örnek ;mesela benJ .. 3,5
saat sonra An-kara.. ilk kez içinde gezeceğim.. buraya
Engürü-Çapa- Başşehir de deniyor. sevdiğimi söyleyemem.hala tüm yatırımın neden
Güneydoğuya yapıldığını çözemedim. aşiretlerce yönetilen- kavimci genel
etnik halkı ülkemize ve devleti milletimize inanmayan, kendilerini bizden ayrı gören bu güneydoğuda; hemen tüm
şehirlerin yolu, suyu, iklimi değiştirecek kadar bol barajı, yüksek bereketli tarımları
var. diğer bölgelerden daha görkemli yatırımlarla gelecek adına bizlerden çok ilerideler ..neden bütün vergiler Güneydoğuya
gidiyor ve biz büyük şehirdeki enayiler
pahalılık, hiç bitmeyen korkunç
faturalarla süründürülüyoruz?.. halk bunun hesabını yönetimden sormalı..
Engürü belde başkanı, ülkemizdeki en yeşil ,en çok ağaç olan ilk şehir kendilerinin olduğunu söylemiş, ki, çok güldüm. sanırım otları ağaç diye saymış.. tabii bu şehrin yeni yapılanma olan yerlerini göremediğimizden, birde o bakış açısı değişikliği var!! ama görsem ne olur ki ? kendi yaşadığım betonşehir de dahil, her yanını yönetimin mahreminin sülalesi beton tarlalarıyla dolduruyor(işte o korkunç hırsları tamahları yüzünden halk ondan ve islamdan bu derece nefret ediyor.)üstelik islamı güya temsil ediyorlar ama mahremiyete zerre saygıları yok. bu nasıl islamı temsil etmek?!.ne komşu, ne göz hakkı var. kendileri için tasarladıkları yaşam alanlarına namahrem sokuyorlar mı? hayıırr! ya halka yaptıkları ahlaksızlık aşılayan içiçe, dipdibe camlar, mahremiyetsiz, yalıtımsız sefertası evlere ne demeli? .benim yaşadığım yerde belediyece talan edilmedik metrekare kalmadı mesela. hava akımı dönmüyor, sıcaktan nefes alınmıyor, bu kadar iğrenç beton tarlalarına ve kilometrelerce duran iğrenç ötesi o duvar görüntülü tamahkar binalara nasıl izin veriyorlar, ne zevk alıyorlar anlamıyorum ki.. görgüsüzler. GELEN GİDEN HEP AYNI ÇİRKİN YAPILAŞMADA.. ama ne o paralar, ne kartvizitler bir yerden sonra aynı diğer gelip geçen aç gözlülerde olduğu gibi, onlara da fayda vermeyecek....
"İNSANIN İKİ VADİ DOLUSU ALTINI
OLSA,ÜÇÜNCÜSÜNÜ İSTER.İNSANIN GÖZÜNÜ ANCAK BİR AVUÇ TOPRAK DOYURUR." (
Hadis-i şerif )
aç gözlü müteahhitler, aç gözlü toprak sahipleri, aç gözlü doymak bilmez sürekli talep eden biz alıcılar… güya para yok.daha topraktan evler tüketiliyor.alınan kredilere ömür boyunca eşek gibi fatura ödeniyor. neden bu kadar haris ve aç gözlüyüz bilmiyorum Sevdiğim. hele islamı temsil ettiğini sanan bu talancı akraba-uyduruk rasputinlerin elinde oyuncak olan-gelecek manevi reisliğine yatırım için etrafa dağıtılan vakıf malları- oymaca ve oydurmacalarını hiç sevmiyorum.ve hemen herkesinde bu yakın akrabaların ülkemiz topraklarını yağmalamasına gıcık kaptığını her yerden duyuyorum. yanii Sevdiğim ülkemin kaderi ne despot askerde ne sivilde hiiç değişmiyor. herkes sadece kendi ehlibeytinin kesesini ve nefsini doyuruyor.. hemen tüm inşaatlar birinin kardeşininmiş ve herkes bunun fitnesiyle kaynıyor(halkın her yerde bunu bağıra çağıra söylemesi çok ağır bir şey ).. aç gözlü, topraktan yaratılmış toprak insanın aç gözünü sadece toprak doyurur vesselam..
Neyse .biz seyahatnamemize devam edelim J.hızlı trenden Ulus denilen bir yerde indik.bir taxi ile konuştum.. çünkü gideceğim yer çok uzakmış. şöför, hızlı tren hakkında oradaki yetkililerden öğrendiği her şeyi özetliyor, onu dinliyoruz :”hızlı tren için evvela Japonya ile anlaşılmış. ama sabah ikindi mesaisi, yüksek kaliteli iş gücü, işçilerin himaye maliyeti çok yüksek ve bitiş süresi daha uzunmuş. işte bu yüzden yönetim 24 saat kesintisiz ve daha korunmasız emekler,çok daha çabuk imalat için yarı fiyatına Kore ile anlaşmış. bizim zeminimiz çok yumuşak olduğundan hızlı tren için henüz uygun değilmiş. belki bir 10 senede zemin tam oturup sertleşeceğinden, bu trenlerde olması gereken sürata kavuşacakmış. zaten yolda giderken km lerin çıkış- iniş kaydından zeminleri az çok anlarsınız. işte bu zemin yüzünden sık sık ray değiştirme arızaları olup, verilen süre daha uzayabiliyor...Her şey düzeldiğinde çok güzel olacakmış..
çok zeki, kibar, her siyasi ve olup biten tüüm dedikoduları bilen Urfalı
taxicim evlerin arasında adresimi bulup, gelip beni alıp, o eve teslim etti sağ
olsun.zili çalıyoruz..çıın çiin !!kapı içindeyim.. örtümü açıyorum… ooo..ayağa
kalkmış.. sarılıyorum..gözümden yaş geliyor. özlemişim.. elimden tutuyor ve
hemen yanına oturtup :“yanımda dur. basar-göz ve semi-işitme-kulak
esma tecelli zuhurum neredeyse hiç çalışmıyor. ben o
zamandan beri çok yaşlandım” diyor. 95. yaşındaymış. bizim evveliyatımızın
10-15 yıllık olduğunu sık sık söylüyor.
30.000 küsur sayfa yazısı olmuş. bundan 10 sene evvel rüyamda verilen ALİ KİTABINI deliler gibi her yerde arar fakat asla izini dahi bulamazken , gelen haberle O'nun yazılarından okumuş, telefonla tanışmıştık. daha sonra Evvel Zamanım hayatıma girip; hayalimde bana verdiği Ali Kitabını tüm aramalarıma rağmen hiçbir yerde bulamayınca, mecburen kendi ayaklarımla O’na gidip kitabımı istemiş ve başıma binbir türlü çorabı işte o anda kendim örmüştüm. Talep etmenin bedeli..
evime döndüğümde sokaktaydım J .ve
Mahmud Amcamda yaşadığım şehre gelmiş, telefon açıp: “buradayım gelll, seni göreyim “demişti..işte o perişanlıkla bir gün
sonra O’na da gitmiştim. sadece yarım saatte, öğrencilerinin içinde uygulamalı,
bağıra çağıra, benim asla sesli söyleyemeyeceğim kelimelerle hiiç bilmediğim
bir ilmi anlatmıştı. yarım saat sonra çağrıldığım yere geri dönen ben, belki
bir kaç hafta sürecek korkunç baş ağrılarına gark olmuş ,ölüp ölüp dirilmiş,aklımı
kaybetmiştim .. yani beni iki taraftan da yerle bir edip, birde dünyevi zulme
salmışlardı. üstelik üçü de bana hiiç
acımamışlardı.. neyse bin şükür ki, bu anormal yüksek yıkımla anında yerle bir
edilen ben, taaa temellerimden itibaren yeniden inşaaya başlanacaktım..
işte BUGÜN MASALIMIZIN MİSAFİRİ ASLINDA EV
SAHİPLERİMİZDENDİR VE SİZ MASALIN ÇOCUKLARINI SEVGİYLE SELAMLAR( ahh!! Ey masal çocukları olduklarını
sananlar, sizlere senelerdir kimlerin ders verdiğini bir bilseniz yatıp kalkıp
secde ederdiniz ya neysee) ….
Mahmud Amcam hiçbir ayrıntımı unutmamış. tüm detayları aynen bir babanın evladını himayesi misali tek tek soruyor.haklarım için neden hala başvurmadığıma kızıyor.ona söyleyemem.duysa daha çok bağırır biliyorum J..sorduklarını cevaplayınca yumuşuyor. “iyi bari,hiç yoktan iyidir” diyor.. Sevdiğim, O’nun özel hayatımı unutmaması ve dert edinmesi bana çok dokundu, buna çok ihtiyacım var . .ayrıca hala kendim gibi biriyle tanışıp konuşamadığım için ne kadar yanlızım biliyorsun. O ’nunla konuşmaya, o korkunç tehlikeli yüksek ilmi duymaya ihtiyacım var.çünkü başka şekilde ruhum doymuyor.. ve O’nu sık sık reddedip kaçsam da, ruhen O’nu kabul edip sonuna dek anlıyor, üstelik o anlatırken kolayca hayal edip yaşayabiliyorum.. işte bu ilim yüzünden hiç kimse bizi sevemeyecek ve bizden hep korkup kaçacaklar değil mi Sevdiğim .elimizde değil..belki de ben O’nun meşrebindenim, henüz bilmiyorum. sadece O’na aşık olmadığımı biliyorum..arayanlar bulurmuş ya, bizde aramaya ve yola devam ediyoruz..kendime ahi bir mürşid bulmam lazım. ama ne yazık ki hiç kimse ahilik ne bilmiyor bile.. işim zor..
O’nun dikkati birden değişiyor. hala yazıp yazmadığımı ve sohbetlerimizin devam edip etmediğini soruyor:”hadi bana o millete anlattığın sohbetlerinden , yazdıklarından oku.o nasıl bir masalmış bakalım “ diyor.. “tamam” diyorum (* O’nunla ilk tanışmamızda, kitabından açtığı bir sayfa başını işaret edip, şimdi bana burayı oku deyişini, benim onun tam karşı sayfasının en altını okumaya başlayışımı ve O’nun neden söz dinlemeyip dediği yerden başlamadığıma bağırışını gülümseyerek hatırlıyorum ..hiiç değişmemişiz J) ..
Mahmud Amcam hiçbir ayrıntımı unutmamış. tüm detayları aynen bir babanın evladını himayesi misali tek tek soruyor.haklarım için neden hala başvurmadığıma kızıyor.ona söyleyemem.duysa daha çok bağırır biliyorum J..sorduklarını cevaplayınca yumuşuyor. “iyi bari,hiç yoktan iyidir” diyor.. Sevdiğim, O’nun özel hayatımı unutmaması ve dert edinmesi bana çok dokundu, buna çok ihtiyacım var . .ayrıca hala kendim gibi biriyle tanışıp konuşamadığım için ne kadar yanlızım biliyorsun. O ’nunla konuşmaya, o korkunç tehlikeli yüksek ilmi duymaya ihtiyacım var.çünkü başka şekilde ruhum doymuyor.. ve O’nu sık sık reddedip kaçsam da, ruhen O’nu kabul edip sonuna dek anlıyor, üstelik o anlatırken kolayca hayal edip yaşayabiliyorum.. işte bu ilim yüzünden hiç kimse bizi sevemeyecek ve bizden hep korkup kaçacaklar değil mi Sevdiğim .elimizde değil..belki de ben O’nun meşrebindenim, henüz bilmiyorum. sadece O’na aşık olmadığımı biliyorum..arayanlar bulurmuş ya, bizde aramaya ve yola devam ediyoruz..kendime ahi bir mürşid bulmam lazım. ama ne yazık ki hiç kimse ahilik ne bilmiyor bile.. işim zor..
O’nun dikkati birden değişiyor. hala yazıp yazmadığımı ve sohbetlerimizin devam edip etmediğini soruyor:”hadi bana o millete anlattığın sohbetlerinden , yazdıklarından oku.o nasıl bir masalmış bakalım “ diyor.. “tamam” diyorum (* O’nunla ilk tanışmamızda, kitabından açtığı bir sayfa başını işaret edip, şimdi bana burayı oku deyişini, benim onun tam karşı sayfasının en altını okumaya başlayışımı ve O’nun neden söz dinlemeyip dediği yerden başlamadığıma bağırışını gülümseyerek hatırlıyorum ..hiiç değişmemişiz J) ..
aslında benimle eğleneceğini ve yerin dibine sokacağını biliyor ama kendime hiç acımayıp, O’na yem olmayı severek kabul ediyorum..cep telefonumdan bloğumu açıyor, 7.masalımın karakıtmiri post ve nefes adlı ilk bölümünü okuyorum..aahh! yandımm!.ve bağırmaya başladı!!.”çok hızlı okuyorsun ,anlayamıyor ,duyamıyorum.böyle tane tane oku!! “ Okuyorum, okuyorum, okuyorum ..beğenmiyor.. hep bağırınıyoruz J..sonrada ;”bu ne?! şimdi bana açıkla. bu nefesi nerden anladın da böyle yazdın?” diyor. “rüyamdan “ diyorum. anlat diyor.anlatıyorum..”hıhh. ama o rüya , masal bu ,gerçek değil ,rüya ile ilim olmaz. bunlar boş laf “diyor.. hele karakıtmıripost sahibi efendim cümlemi öyle bir diline doluyor, beni yerden yere vuruyor ki, nerdeyse ağlayacağım. ama ağlamadım, sadece güldüm J.çünkü O’nun kendi ilminden başka kimsenin tek kelimesini dahi kabul etmediğini biliyorum ve sizde az sonra göreceksiniz …
ve beni alayla yerle bir ettikten sonra:”ehh..bunca yıl sonra bizi unutmamış, hatırlayıp o kadar yol gelmişsiniz madem, bizde size şimdi bir üst anlamdan anlatalım” diyor..bende hemen ;ama sizde bana ait hiçbir şeyi unutmamışsınız “diyorum..yine sinirle bağırıp şöyle diyor;” böyle vücûden yaşayan, bu idrakle konuşan biri hiç unutur mu, unutmaz!.. sen masal anlatıyorsun.hepsi palavra ,hepsi rüya,yalan.boş laf.seni okuyan var mı bari?”..çocuk:”evet ,hem de bayağı kültürlü kişiler okuyor” O:”Allah Allah demek insanlar senin masallarını,yalanlarını okuyacak kadar cahiller”. hanımına dönüp diyor ki:”yahuu bu insanlara ne olmuş,masal okuyorlar,rüya okuyorlar,yalanla uğraşıyorlar J”..sonra dipdibe el ele oturduğumuz halde, aynı kurdun kırmızı başlıklı kıza eğilmesi misali sık sık başını başıma eğip , gözlerini gözlerimin içine sokarak anlatmaya başlıyor..
“bak evladım bizi sayıp buraya gelmişsiniz, sağ olunuz.. bizde sizle ilk sohbetimize böylece başlayalım madem.. bir kere ben sen gibi yalan, masal, hayal, rüya söylemem.o palavralarla işim olmaz benim.ben vücûdan anlatırım.”bak bana.vücûden varım değil mi?” ….“evet “diyorum.. işte ben her şeyi bu vücudumla ispat ederek anlatabilirim. sesimi mi kaydediyorsun?. tamam bunları da aldın mı? all…işte Kur’an ı bizzat canlı, bilfiil kendimde bilip bulup, yaşayıp vücudumla ispat ederek anlatıyorum.. mesela bir yazım vardır ki başlığı İNSAN Kİİİ diye başlar..ne demek bu söyle? Çocuk; insan ki demek, o insan ki her şeyden ayrı, amma !! demek… O; “evet ama daha ötesi. her şey insana gelir,insan olur”…
Mahmud Amcamız evvela İhlas Suresini vücûden anlatıyor ve çocuğa ispatıyla soruyor. çocuk eski öğrendiklerinden her soruya cevap veriyor.. ve eğer cümle O’nun dilediği şekilde olmazsa yine bağırılıyor.. hem soruyor hem de kızıyor ve şöyle diyor:” sen bişey bilmiyorsun yahuu.her dediğin yanlış.ben senin dediklerinden hiç anlamıyorum. sana sorduklarıma senin kelimelerinle değil, benim kelimelerimle cevap vereceksin anladın mı?!” J “tamam “ diyorum ve O’ndan O’na, ne derse “şimdi evet de” dediğine evet veya “şimdi hayır de” dediğine hayır veya dediği kelimeyi tekrar ediyorum J (*Sevdiğim aynı Sana benziyor değil mi? yani beni zorla itaate çalıştırıyorsunuz )..
arada sık sık başını başıma eğiyor ve gözlerini gözlerime
sokarak şöyle diyor: “nasssııll?!! daha önce hiç böyle
bir şey duymuş muydun? Çocuk: “süpper! Hayır hiç duymadım,ilk defa duyuyorum”..O:
duyamazsın tabiii.daha evvel, M.., M.. A.. , H... B. . V. ,o karakıtmiri post Hızır da dahil ve diğerleri ,hiç biri
bu ilmi bilemediler. onlarda okuyup yazdılar ama dediklerini kendileri bile
anlamadılar.. çünkü bu ilim sadece bende var.. ben bir taneyim..haa sende
teksin o başka. herkes tektir unutma.. …
çocuk: ”ama o zaman ilim ve
teknoloji böyle açılmamıştı ki bu kadar net anlatsınlar, tabii ki böyle
anlatamazlardı, çünkü bu teknik bilinmiyordu”..ahh keşke demeseydim..O
çok sinirle daha bir bağırıyor: ”nerden uyduruyorsun gene bunları.yok bilim
teknoloji açılmamış filan.ben sana Vücuden ispat ediyor ve anlatıyorum değil
mi? bunu başka yapan, ben gibi anlatan hiç gördün mü? Allah’ın ilmi tektir.
Vücûdan vardır. başka türlü teknolojisi, tekniği olmaz. başlangıçtan beri asla değişmez...peki
bu ilmi benim gibi yazanı okudun mu? .çocuk: hayır,bir tek siz J..O:”yok
asla bulamazsın,bir tek Mamud amcan..
ve Sevdiğim O, bana İhlas Suresi ile Kadir Suresini yine uygulamalı vücudan
ispatla tek tek ,kelime kelime anlatıp ,tastiklettiriyor. leylin uyduruk siyah olmadığını karanlık olduğunu öğretiyor. bu masal dedikodu bölümü olduğundan hata yapmamak için karanlık ve aydınlığı bir sonraki masala erteliyorum ..çünkü halen o gözlerden ve pek çok şeyden halsizim. gözlerime sis inmiş misali. sanki göremeyecek ve artık yazamayacağımı hissediyorum, bilmiyorum.. (*bana yine nefes edip, beni nurlandırıp, nefha vermelisin.çok halsiz ve yorgunum..hiç bir şeye ilgim kalmadı.hatta yazmaya bile.. dün vitaminler içmeye başladım..)
sonra diyor ki:”ben sizi ara ara uzaktan hep takip ediyordum..kaç sene mesnevi dersi yaptınız ama hiçbir şey öğrenemediniz,hiçbir işe yaramadı. hoş zaten olsa da anlayamazdınız J..şimdi bana mesneviden ilk cümleyi anlat bakalım ne demek istemiş,hoş O’da söyledi ama kendisi de anlamadı ya neyse!”
…ben akla hayale gelmedik masal cümlelerimle boğuşurken O büyük bir zevkle gülüyor ve:”hah haa!! Nerden atıyon bunları koca Yozgatlım benim!!bari konuşma da sus! Konuştukça dibe,çamura batıyon,hiçbir şey anlamadığın ortaya çıkıyor”diyor.. .. ben gülmekten öleceğim ama .. ”tamam siz anlatın” diyorum.. DİNNLEEE NEY’ DEN derken az evvel anlattığı NEY’den çıkan sesin nasıl vücûd yaptığını tekrar ediyor (heyyt be süper..O anlatırken anlamını çözememiş, ne basit anlamış demiştim..çok özür dilerim..ŞİMDİ YAZARKEN NE YÜKSEK ANLADIĞINI ÇÖZDÜM. teşekkürler .. böylece söz dinleme erdemine ilk kapım inşallah açılmış oldu ve amiinn) .. hııım bu bölüm çok ağır Sevdiğim.. yüksek ilimler diğer masala..görme ve işitmenin nasıl vücûd bulduğu vs.
diyorum ki:” diyanet sizle
çalışmalı, bu ilimle bir meal hazırlamalısınız.. herkes bu yüksek idrake
ermeli”… O,kimsenin anlamayacağını ve kabul edemeyeceğini yineliyor. hanımı
:”öldükten bayağı seneler sonra o
dediğini yapacaklar merak etme” diyor. .elimdeki ses kaydını masalıma
ekliyeyim mi diyorum..oo .tüm öfkesi ile bağırıyor:” sen kim oluyorsun da benden izinsiz bu kaydı yayınlarsın” diyor..
çocuk:”ama hem kimseye duyurup
öğretmiyorsunuz, hem de kimse anlamıyor diye kızıyorsunuz .işte o yüzden de
ortalık benim gibi masalcılara, hayalcilere, rüyacılara , yalancılara kalıyor”
diyor.O diyor ki: “bunları anlatsan sana gavur derler..seni domuzbağıyla boğarlar. hani
bir kadın vardı.az önden gidip bir iki şey söyledi ,aynı onun gibi domuzbağı
yaparlar.. hoş zaten tüm milleti boğaz köprüsü ipleriyle domuzbağıyla
bağlamışlar ya..yavrum.. bu ilim herkese
göre değil. keşke yapabilsen, keşke anlayıp yazabilsen de öğrenseler..ama
nerdeee. sen hiçbir şey bilip anlayamıyorsun ki, beni yazacan..sen bunca yaşa
gelmiş geçiyorsun, daha ne kendini bilmiş, nede bildirebilmişsinJ .sen
yapamazsın.ama bana papazı getir, en yüksek bilim insanını getir anlatır ve
vücûdan ispat ederim. hatta taşı getir taşa anlatır ve taşı gözünün önünde
çatlatırım.. ama sen hiçbir şeyden anlamıyorsun, yapamazsın..
*Sevdiğim ,ilim müminin yitik malıdır.Onu Çin’de dahi olsa alıp getirmeliyiz, kullanmalıyız ya hanii.işte ben bu anarmol sohbetin tesadüf olmadığının farkındayım..bu yüksek lütfa nail oldurulduğum için çok şükrederim. .onu en doğru ve en kolaylaştırılmış şekilde masallarıma monte edeceğim inşallah. tabii ben son derece cahil olduğumdan ancak, bir ev hatunu –masal seviyesiyle kaydedeceğim ..
Birazdan başka yetkin resmi makam talebesinin geleceği haberi geliyor.örtümü başıma alıyorum.O
çılgına dönüyor..örtüme çok hakaretler edip diyor ki:”bu ne? ıııyy!! ..Çok çirkin oldun.yüzüne bile bakamıyorum.at şunu başından, çıkartt!
Nerden çıktı bu.yok öyle bir şey islamda. o devirde altın çok
kıymetli.hırsızlık ve katiilik çok yaygın.örtüyü omuzlara dek indirmek kadınların
ziynetlerini saklamak içindi, o kadar.şimdi öyle tehlike yok. aç çabuk o başını”..
açmıyor ve gülümsüyorum..O’na benimde bir zamanlar kalbim bu konuda çok
bozulduğunda ve günümüzde hiçbir erkeğin kadınının örtünmesini hak etmediğini
anladığımda; Evvel Zamanıma örtüsüz olmak ,çalışmak, hür olmak izni için
gidişimi hüzünle hatırlıyorum..O’nun sabahın erinde hasta yatağından nasıl
fırlayıp hiçbir talebime izin vermeyişini de tabii.ve akabinde hayalime giren din
sahibimizin nasıl örtüneceğimi uygulamalı gösterişi gözlerimin önüne
geliyor..SONRA NUR SURESİNİN İLK AYETİNİ İDRAK ETTİRİLİŞİM..Ona bazı kişiler
nasıl örtünemezlerse, bazı kişilerinde soyunmalarına izin verilmediğini
söylemedim tabii..gerçi benim örtüm hiçbir işe yaramıyor amma sembolen de olsa,
bilmediğim bazı sırları sanırım ki var, değil mi Sevdiğim…
Ona kalbimin örtü konusunda en bozulduğunda; örtüyü ret ettiğim en dip yerde dahi, yine Onun bana, yine kendi tenimde uygulamalı anlattığı sayısız sperm meni insancığın hiç durmadan çiftleşerek , bana- beni vücut kıldıkları mahremiyetimi idrak ile,beden evimdeki bu çok özel mahremiyeti-haram şehrimi muhafaza için mecburen örtünmenin farz olduğunu kabullenip, kalbimin sukûna erdiğini de anlatmadım...ama O bile, kendi anlattığını demek ki kendisi dahi anlamamıştı.. DİNLEYEN ANLATANDAN ARİF GEREK GERÇEKLEŞMİŞTİ yani. J(hz Pir’in intikamını yazarak almış oldum şükür )…
birde geçen sene bir arkadaşımın kalbi böyle
bulanmıştı.geçen sezon belediyedeki tasavvuf sohbetinde dinlediği bir yetkin
makamın elindeki İngiliz kraliçesi resmini onlara göstererek şöyle dediğini
duymuş ; müslüman kadının İngiliz kraliçesi gibi giyinip öyle gözükmesi
gerektiği vs. ben arkadaşıma o zaman inanmamıştım Sevdiğim. sen yanlış
anlamışsın ,o asla öyle demez demiştim. ama şimdi bizim köyde öğrendim ki, o
birde aynı sözleri tv de tekrar etmiş.. işte islam erkeklerin kalbi bozulmuş, kadınların
bu derece iğrenç, eğreti, altı kaval üstü şişhane, her geçen gün çirkinleşen
örtülere bürünmeleri ve o kadar hakarete uğramaları aslında hep erkeklerin
nefislerinin tecellileri –zuhurlarından başka bir şeyde değil. erkeklerin
içlerinin dışa çıkmış halidir aslında kadınlar. .balık baştan kokar zaten .üstelik
bugün hemen çoğu efendi örtü sevmiyor,
yanındakiler sırf vitrin malzemesi, medyatiklerden seçiliyor..hatta bana da bir
defasında, çook magazinsel ünlülerin bir efendisi eğilerek şöyle demişti: ”siz
bilirsiniz aslında, islamda kadına örtünme yoktur.baş örtüsü Yahudilerin
devrinde kadının kafasına geçirilen
çuvaldan bize geçmiştir”..
Sevdiğim .. zaten ölüme doğru gidiyorum.ha başım açık olmuş ha kapalı. ben aslında tek bir erkek için dahi saçımı örtmem .değmezler. hatta onlara örtüneceğime açabilirim de. ama sadece tek bir kişi için ,O’nun hatırına, bana rüyamda nasıl örtünmem gerektiğini en zarif haliyle uygulamalı gösteren için hayatımı böyle, gösterdiği gibi geçireceğim vesselam..
Birazdan beni en güzel şekilde ağırlayan bu asırlık dostumdan ayrılacağım.. şimdi yetkin makam bir öğrencisi de bize katıldı..veda ederken aniden ona sekte koyduğum rüyamı hatırladım.. söyledim. “anlat onu bana “dedi..çocuk:O zaman sizi rüyamda görmüştüm.yatakta üzüntüden hasta ve çok ağlıyordunuz. bana dediniz ki :kızım evden kaçtı, onu bulup eve geri getir..sonra ben bir eve girdim ki 16 yaşlarında çok genç bir kız sizin kızınızmış .ona şöyle dedim: “sen evden kaçmışsın,baban çok ağlıyor,üzüntüden hastalanmış ,eve geri dönmeni istiyor,eve dön”. aaa kız bana dönüyor ki, o kız benmişim.ve kız omuz silkiyor.. gülümsüyorum. işte rüyam böyleydi aniden hatırladım diyorum”.
karşı koltuktaki yetkin makam talebesi hemen rüyamla alay etmek için
atılmak üzereyken, O, aniden onu durdurup susturuyor ve diyor ki:dur! Rüyada nice hakikatler gizlidir, bir
şey deme”..
İşte Sevdiğim Onunla
vedalaştık..izninle(ki izin sormama gerek yok demiştin hatırla lütfen,edeben
soruyorum J) canım böyle özel yüksek ilimle sohbet çektiğinde yine O’na
gideceğim …
…
Hacı Bayram-ı Veliden, bir 95 lik ruh doktorunun baş yardımcısı yanında kardeşimle birlikte gelip beni alıyor..oradaki türbeleri gezdiriyor.gece oteldeyiz.sabah telefonuma bu şehirde yaşayan bir masal çocuğundan mesaj gelmiş.bana anlatması gerektiğine inandığı bir hayalini yazmış.. okuyorum. yalan söyleyemem. buradayım diyorum. seviniyorlar. görüşmek istiyorlar.. aynı prize fişlerin bağlı olması ne ilginç şeyler yapıyor değil mi Sevdiğim..kaçamazsın..kimse kaçamaz.. bugünde S. Bey yine türbe gezdiriyor. AHİ MEZARI soruyorum.hemen yakınmış. yürüyoruz. fotoğraflıyorum..olamaz.süper. ne keşfettim.ve burada siyaset çok baskın bir ilim var.ahilikle alakalı harika şeyler öğreniyorum ama şimdilik zulaya J…
Hacı Bayram-ı Veliden, bir 95 lik ruh doktorunun baş yardımcısı yanında kardeşimle birlikte gelip beni alıyor..oradaki türbeleri gezdiriyor.gece oteldeyiz.sabah telefonuma bu şehirde yaşayan bir masal çocuğundan mesaj gelmiş.bana anlatması gerektiğine inandığı bir hayalini yazmış.. okuyorum. yalan söyleyemem. buradayım diyorum. seviniyorlar. görüşmek istiyorlar.. aynı prize fişlerin bağlı olması ne ilginç şeyler yapıyor değil mi Sevdiğim..kaçamazsın..kimse kaçamaz.. bugünde S. Bey yine türbe gezdiriyor. AHİ MEZARI soruyorum.hemen yakınmış. yürüyoruz. fotoğraflıyorum..olamaz.süper. ne keşfettim.ve burada siyaset çok baskın bir ilim var.ahilikle alakalı harika şeyler öğreniyorum ama şimdilik zulaya J…
Hacı Bayram-ı Veli’den bize jest var..az sonra kilitler açılıyor.yerin altında eğilerek yürüyoruz..hıım.çok özel.4 hücre var.biri başta O lider. yanında 3 mini odacık.ben ortadaki Akşemseddin hz hücresinde karar kıldım..teşekkürler Sevdiğim.ve tabii geçen idare değişiminde bu dehlizde yapılan ritüeli de öğrendik..biz çok şanslıyız değil mi?
İkindiye yakın medeniyetler müzesindeyim.çok harika.tam büyük bir zevkle geziyordum ki masalımın iki yuvasını bulmuş çocuğu tel açtı.biz kapıda sizin çıkmanızı bekliyoruz diyorlar..Allahım ya! diyorum isyanla içimden.tanrılara ne kadar düşkün olduğumu biliyorsun ve beni olağanüstü bir yerden, aradığım şeyi göstermeden yine çıkartıyorsun diyor ,dışarı çıkarken gülümsüyorum..ve geçen masalıma yazdığım yaklaşmak ,konuşmak, hayatlarımıza burnumuzu sokmak yok yasağım lime lime ediliyor. hiç tanımadığım insanlar beni bir araca koyup hiç bilmediğim bir yerdeki evlerine getiriyorlar. ev çok kültürlü ve çok yaşayan özel bir ev. içindekiler daha özel tabii…Ev sahibimle dalga boylarını daha derin konuşabilmeyi çok isterdim..4 saat süren an kadar kısa bir sohbet (Mahmud amcam bu zamana zamansızlık dedi.sohbetteki zevk zamanı yok edermiş yaaa) onlar çok derin bilgi yüklüler. üstelik yaşayan bilgilerini çalışarak kazanmışlar. masalım onlarla çok daha anlamlı ve daha zengin..
paşa adında melami meşrepten gri bir papağanı var.inanılmaz kabiliyetli. şu sıra yasin ezberliyor. Allah, Muhammed,Ali ve kelimei
tevhid dahil çok şey söyleyebiliyor. paşa ya tevhit mertebelerini öğretirse onu
tektaşa kadrolu rehber olarak işe alacağımızı söylüyorum. gülüyoruz. çünkü biz
senelerdir tevhit mertebelerini ne anladık, ne öğrenebildik ama bu papağan
hemen ezberliyor. gerçi bende Sevdiğimin
tûtisiyim. yani bir farkımız yok."Davut abi bu papağana verdiğin emek ve
zaman kadar bir insanla uğraşsaydın onu mürşid yapardın biliyor musun" diyorum..
gülüyor ,doğru diyorsun yeğen diyor..
9 eylül Salı… birbuçuk saatlik yoldan sonra yine Kastinneydimoni’ deyiz. bugün buradaki dostlarımız bize şehir turu attırdıktan sonra rastgele açılıyoruz. yolumuzda 400 sene evvel Mekke’den buraya yerleşmiş Balabanağa konağı ve ehlibeyt sakinleri var.bir kaç nesil akraba bir konaktalar.. turizme başlamışlar..bizi ağırlıyorlar.harika insanlar.. sonra DADAY da Emirbey atlı tesislerindeyiz.. burası yeni açılmış. herkese tavsiye ederim.fiyatlar çok uygun.tabiat muazzam. Her şey nezih, huzur, güven, kalite hepsi var..ATV lerle güneşin batımına gölete gidilecek..ben araba kullanmayı bilmiyorum diyorum..oranın sahibi hayır biliyorsun,çok basit. bak bu gaz ,bu fren.ben yanında olacağım.korkma sen kullan diyor.ve inanılmaz hızla,ilk defa bir atv de, yılan kıvrımlı, engebeli yollarda en süratle giden ve herkesi hayrete salan benim..nedenn?çünkü cahiller cesur olur da ondan..tam 18 km sonra indiğimde, herkes bendeki bu korkusuz sürati ve başarıyı coşkuyla tebrik ediyor..
10 eylül Çarşamba.. hz Pir’in imamını da köyünden alıp, Benli Sultan’a gidiyoruz.oranın imamı ve devam eden gölgelerin inanılmaz lezzetli çiçek balı üreten bir talebesi bizi bahçede ağırlıyorlar.. buranın iklimi ve tabiatı harikaymış.. zaten burası çok yüksek bir yer..
11 eylül sabahı evdeyim..yorgunum.o başımı koyar koymaz uyumalarım nedense kalmadı..eski halime döndüm..uyuyamamaktan nefret ediyorum.. korkunç baş ve göz ağrılarım var ki, bir haftadır hiç geçmedi Sevdiğim. yine göz doktoruna gitmem lazım.uykumun Senle alakalı olduğunu düşünüyorum.hiç hayal göremediğimi, tekrar etmeme gerek yok sanırım. sadece uyumadan evvel gözlerimin içinde ateşler yanıyor veya ışık parçaları düşüyor nedense. gözlerim iyice bozuldu bence. bu seyahatin izdüşümü rüyamda ülkem yöneticisini görüyorum. ama ona ne verdiğimi bilmiyorum. ahilik veya yukarıda yazdıklarım olabilir.. rüyamda ilk defa onunda aynı rüyayı o anda gördüğünü anladım. çok ilginçti..bakalımm. haftaya yerimiz olursa ahilik ve karanlık ve aydınlık denemelerimiz olsun inş ve amiin..
Mahmud Amcamı teşekkür için arıyorum..tüm işlerine bakan ve her şeyi elinde tutan-bu ilimleri kendinden başkasına verdirtmeyen yardımcısı telefonu açıyor .eee Mahmud, adına yaraşır büyük bir jesti, işte şimdi biz –alay ettiği o masal çocuklarına yapıyor, sıkı durunuz lütfen..O yüksek sesle ne söylerse ,yardımcısı aynen o kelimeleri çocuğa aktarıyor. denen şu ki: “bundan sonra rüya anlatmak,masal yok.vücuden benim sana anlattıklarımla herkese konuşup anlatacaksın tamam mı..çocuk tamam diyor gülerek.o aldığın ses kaydı var ya.işte sık sık onu dinle.aynı o kelimelerle herkese anlat”..Allahım kalbim ferahladı..izinin duyurulması kadar güven verici hiçbir şey yoktur hayatta ki,gayet iyi bilirim..
Sevdiğim tüüm hediyelerin için teşekkür ediyorum..bunların incinen kalbime deva olacağını sanıyorsan aldanıyorsun. Anladım ki hiçbir bilgi, hiçbir ilim, hatta kimselerin ulaşamayacağı kadar yüksek bilmekler dahi AŞK’IN HAZZINA YAKLAŞAMAZ.. bana verdiğin ders için teşekkür ediyorum.. Seni karanlığın içindeki ışıkla selamlıyorum. öptümm..
HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE
HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ
103.ASR
SURESİ: (1-3) Asra yemin ederim ki insan
gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler,
birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.
ZEL..harf değeri 700...kainatı, her şeyi kudreti ile ihata edip ,tasarrufatı altına alıp, olaylara ve şeylere hükümdar olan Z güçtür..mesela bizim alemimiz de bu güce Güneş sahiptir.. güneş, her iş ve eylemini İNSAN İÇİN YAPAR.. yeryüzünde de iki boynuz sahibi-makamı Z’ÜL KARN EYN -İnsan-ı Kamil=KÂBE KÂVSEYN ALEMİ bunu temsil eder..
Z ÜL KARN EYN: Z ÜL ;ÇİFT ZAMANLI
KARN kelime anlamı ;boynuz
EYN kelime anlamı ;Zaman, an anlamında eski sözcük, Zaman, Yaman, Sırt, üst baş,
İnsanın İNZAL OLUŞU; soyut alemden –ilahi enerji-feyz
bedenimizin ,somut –madde alemine gelerek kendisine bir vücûd inşa edip,
bedenlenmesidir .Güneş’ten gelen ziya-ışık parçacıkları İnsan’a can verir..
insan bedeni aslında karanlık ve soğuk bir mağara gibidir..4 anasır-ı erbâ da denilen ,aslında sayısız maden ve
elementten mürekkeb bir cevher madeni dağıdır UHUD DAĞI İNS’AN…kim ki
mağaradaki bekçiyi geçer ve içeri girebilirse UHUD DAĞI altındaki sayısız cevher yatağından
dilediği taşı alabilir J(masalın bir çocuğuna özel
jest ).. Ashab-ı KEHF..
99-ez-ZİLZÂL SURESİ: Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Yerküre kendine has sarsıntısıyla sallandığı,
2. Toprak ağırlıklarını dışarı çıkardığı,
3. Ve insan "Ne oluyor buna!" dediği vakit,
4. İşte o gün (yer) haberlerini anlatır,
5. Rabbinin ona bildirmesiyle.
6. O gün insanlar amellerini görmeleri (karşılığını almaları) için
darmadağınık geri dönüp gelirler.
7. Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür.
güneş RAHMAN GİBİDİR.. kişiye özel
değildir.. tüm yaratılmışlara eşit doğup, batar. yaratılmışlar perdelerini güneşe açtıkları
miktarda O’nun ışığından, ısısından, ilminden faydalanarak RAHİM –KAPSANAN
ve KORUNANlar dan olurlar...her şey insana gelir ve devrini insan olunca
tamamlar..ama hangi İNS’AN?. Bu aynı kişinin RUH’ undan= Muhammedi NUR’ u
IŞIK VÜCUDUNDAN ne kadar haberdar olduğu misalidir.. işte bunu bilip anlayan kişi kendi içindeki HAKK GÜNEŞİNİ de
battığı yerden DOĞURUR.. kendi KEVSER-i,
kendi SELSEBİLİ KAYNAMAYA BAŞLAR…. o
artık ebter değildir.. soyu hiç kurumayan ANA(HÛ)
kaynaktandır..
((*2 Hidrojen +1 Oksijenin ezvacı vuslatı tevhidinden, çocukları SU(HU) doğmuştur..J = Allah her şeyi
sudan yaratmıştır.. SÛBHÂN O’DUR..
ve O iki eşlidir. (iki boynuzlu –ZÜLKARNEYN iki kavis sahibidir )
H, etken( RUH-dişil) + O, nötr(AYN’Â -eril) + H, edilgen (NEFS-dişil) = İNSAN-I KAMİL MÜRŞİD ..
kim ki; artık bu kişi, aynı Zülkarneyn misali güneşin battığı karanlıkta kendisini kadirler işte ona o karanlıkta nurlar iner ve çerağı uyanır, KADİR O OLUR… hem kendisini aydınlatır, hem de başkalarına güneş olabilir.. ve bazen bir semada, arzda ve ikisi arasında 2 güneş olabildiği gibi pek çok güneşlerde zuhur edebilir değil mi Sevdiğim J …
nur cihan
15 .09.2014
nuralem7@hotmail.com