31 Ağustos 2014 Pazar

30 (O’tuz) KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI MASALI 8

30 (O’tuz)  KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI  MASALI  8

ibn ül vakitten EB ül VAKT’ e J..her şey Senden Sana..
Masalın çocuklarıyla hasbihâl

 MERHABA MASALIN ÇOCUKLARI nasılsınız ?
şükür bende iyiyim.. istedim ki bu  masal; masalcıyı idare edenle, masalcı, masalın çocukları arasında  bir muhabbet- tanışma olsun..çünkü sorumluluk duygum ağır basıyor. kendimi mecbur hissedip, yazdığım şeylerden vebal istemiyorum. beni anlayacağınızı umuyorum.. Sevdiğim geçimsizim, naletim bilirsin.. her ne kadar aşk-i yolumuza sekte vurduysak ta, bizimle yola devam eden pek çok yol çocuğumuz var.. anlaşmamızda; Senin dileğinle, sadece Sana hizmet edecektim, böyle ağır bir yük benim işim değil..ben kendime ve çocuklara masal anlatabilirim ama, onların yükümlülüğü  Sana ait unutma..şimdilik Sana kırgın olup yoldan sapıp çıkmış olsam da, biliyorum ki gittiğimiz yol kıldan ince, kılıçtan keskin.her an gayya kuyusuna yuvarlanabiliriz...

56/VÂKIA-41:
Ashab-i Şimal ise ne Ashab-i Şimal! (Defterleri soldan verilenler; ne yazık o solculara!)
74/MUDDESSİR-39:Ancak Ashab-ı Yemîn(defteri sağdan verilenler hariç)

hangisi sapmışların, hangisi ehli yeminin yolu bizler yolda giderken asla bilemeyiz. çünkü seyr halinde olan biri ancak önünü ve az bişi yanları seyredebilir. Hak & batıl, zahir & batîn,+ -, KALP & BEYİNe ait iki kanatla uçamayan kuşlar ise  daima yol simsarlarına av olur.. işte yol bu derece çetin, ateşli çalı doludur ..

Çocuklar, bazılarınız bana yazıyor,bazılarınız yazmıyor. yazanların yorumlarından biraz kaydetmek istiyorum ki, hali hastalığımızı teşhis edelim ve yazdıkça yazdıkça tedavimiz de kendisini bize sunsun. tarzımız bu. Ben kendisiyle dahi geçinemeyen, huysuz, huzursuz, ikinci bir kişiye tahammül edemeyen nalet biriyim ve yazmak çok fazla yalnızlık isteyen bir meslek malum. ehli sesli sohbet nasıl kalabalıklara ve iltifata mahkumsa ,yazmak ehlide yalnızlığa mahkumdur.. masallarımı kendimi şifalandırmak için yazıyorum.kimseyle alıp veremediğim yok. 

harflerimin canlı olduğunu, bazı çocukları kimsenin kurtaramayacağı şekilde sarıp sarmalayıp, paket haline getirip, meşrebi rehberi kimse ona yollamak üzere hazır ve nazır ettiğini de biliyorum J. eee.. çocuklarınızı zamana göre yetiştirin diye boşuna dememiş hz Ali.. işte bizimki de o hesap..eğer sizde Zaman’ın çocuğu iseniz, vazifeniz bu olacaktır vesselam..


bu masalları yazan kişi dünyamızda 47.yaşında, masallarını hiiç okumamış ve böyle şeylerden nefret eden üç çocuğun da dünyevi emanetçisidir.. kendimi bildiğimden beri içimden taşan bu şeyleri hiç kimseyle konuşamadığım,  çok ehli sohbet olmayıp, insanlardan korkup kaçan ve çok insan sevmeyen biri olduğumdan dolayı da, kendime böyle bir yol çizildiğine inanıyorum. yaklaşmak yok, sesli konuşmak yok (*telefonla konuşmaktan nefret ederim. son derece sıkıcı-başarısızımdır, lütfen talep etmeyelim
J),birbirlerimizin hayatlarımıza burnumuzu sokmak yok. tarzımız olan harflerle yazarsak eğer, harflerimizi dizişimizden, o kelime vurgularından karşımızdakini sakince okuyabiliriz.  Suret-i putsa benim için elzemdir. çünkü ben önce gören, sonra secde edenlerdenim..


masalın bazı çocukları;ben aşık olacağınız o hayal perisi kişi değilim ,yanlış adrestesiniz(beni tanısanız geçimsizliğimden fersah fersah kaçardınız).. ayrıca hakikatte benden aşık olduğum O ŞEYİ istediğinizi biliyorum. ve burnunuzu her yere sokup çıkartıp, pek çok sahte efendinin? ! nefsiyle mücadele ettiğiniz içinde artık çok yorulduğunuzu ,en güvenli sakin limanı  aradığınızı da biliyorum.. şimdilik en güvenilir efendili yerin bu masalın efendisi olduğunu, onun kervanına katılmak istediğinizi de yazdıklarınızdan öğreniyorum..istesem de istemesem de, kıskançlıktan gebere gebere senelerdir el mecbur zaten O’nu Sizle paylaşıyorum ve O sizin içinizden aradıklarını buluyor..AliCemGiz Üstadım Efendim o nefesin çocuklarını biliyor ve ait oldukları yere, birde değişik bir tarzla,  bir de böyle yolla bazılarınızı alıyor..çünkü Zamanın çocukları Zamana göre seyretmeyi seviyor. aynı ben gibi itaatte keçi kadar inat;söz dinlememe meşrebi tarikinden olup, özgür olduğunu sananlarsa masalımızın müdavimleridir J..yani bir manada gerçekten sevmeyi bilmeyenler ve aşkın tuzağına düşeceklerin av sahası bu masal otlağıdır..


her şeyimi kendisine vermemi isteyenler ;siz ve ben bu itaatsizliğimiz, isyankarlığımızla daima avucumuzu yalarız unutmayın J.. hey sen!! Ben O kişi-O ŞEY değilim biliyorsun..O zannetin ŞEY bende yok!! ben aşık olduğuma ucundan azıcık yaklaşıp derdimi anlatamazken ,sen, O’nu benden nasıl alabilirsin ki?!ben daha O’na ulaşamadım. yaklaştıkça benden fersah fersah uzağa düşen bir yârı yârenim var. “yürüdüğümüz yol-aşk hiç bitmeyecek ve birlikte yol alacağımıza verdiği söz dahi O’na bu kadar ağır gelirken yük üstüne yük? kim taşır?.. senin yükünü, belli bir süreye dek taşıyacak o yedî emini sen kendin  bul..


Sevdiğim,ben yalana tahammülsüzüm.çok yüzlü oyunlara, sahteliklere ve verilen sözlere uyulmamasına razı  gelmem..eğer vakit ayırabileceğin, derdiyle dertleneceğin dosta sahip değilsen, o zaten dost hiç olmamıştır ki! o yüzden de  şimdilik Sana madden dönmek kalbim istemiyor(ruhumu ise Senden ayıramayacağımı çoktan öğrendim.. içiçesiniz.. kimse sizi ayıramaz).itaatsizliğim için ceza olarak tüüm hayallerimi  yine kestin.ee rüyalarım olmasa yazamayacağımı ve öğrenemeyeceğimi de biliyorsun.çok fenasın & çok fena. Ama senin işin kolay..kimi nefsin beğenirse ona “sen hep bana gel,ne zaman dilersen beni ara, seni yanıma aldırayım” der ve sonrada nefs işte diyebilirsin, kimsede sesini çıkartamaz..neyse ki bu huysuzluğumuzun LA yanı gibi  birde İLLA yanı var ..hiçbir şey sürekli sabit değil,diğerine sırayla devreder. beklemekten başka elden bişi gelmiyor..


ve masal çocukları giderek artıyor. içlerinde en tahsilsiz, en cahil benim.. oradan buradan topladıklarımı aynen akademisyenlerin tez çalışmalarında yaptığı yöntemle  önce dosyaya yapıştırıp, sonra kesip biçip istediğim manaya cımbızla getiriyorum malum
J..masal ya, her yol mübah..ve bazı büyük büyük manevi=dünyevi anlamlı çocuklar masalı çok seviyorlar.




Evet çocuklar.. bazılarınız bana yazıyor ve bazılarınız yazmasa da ben harflerimin canlı olduğunu ve etkisini bildiğimden, bu masalları okuyunca sizlere olağanüstü gelen rüyalar gördüğünüzü –idealarınızın değiştiğini biliyorum J .rüyalarınızdan sakın utanmayın.insanlar onlarla alay etse dahi onlardan korkmayın.. hayallerinizi sevip kaydedin.bir gün onları gerçekleştireceğiniz o büyük XY karşınıza çıkabilir unutmayın J.. hayatınız boyunca olan biten ,sizi etkileyen , unutmadığınız, tekrar eden rüyalarınızı bir dosya –deftere yazın.. araştırın.. atalarınızda özel şahsiyetler varsa onları kaydedin..LEVHİ MAHFUZ-AKAŞİK KAYITLAR-GENLER-DNA=atalar kültü  ölümsüzdür unutmayın.. bu şekilde okudukça okudukça hayatınızın hangi dönemlerinde nelere takıldığınızı, hasta bağımlılıklarınızı  keşfedeceksiniz. o düğümleri –O DÜĞÜMLERE ÜFÜRENLERİ çözemediğiniz müddetçe de, asla o konuda düze çıkamazsınız. bazen kimsenin bilmediği özel bilgilere-yeteneklere  sahip olduğunuzu da anlayacaksınız ..ve en mühimi kendi kitabınızı yazıp, okuyup, kaydedip  İK’RA B’İSMİ RABBİ KE başlayacaksınız. sorumluluğunuz kendinize olup, kendinizi şifalandırıp, kendinizden kendize mürşid mürid olma yoluna adım atıp , hakikisine hazırlık yapmış olacaksınız.. üstelikte gelecek nesillerinize olağanüstü bir miras bırakacaksınız..


Kimse bir başkasının esma kombini terkibine %100 sahip değildir.ondan var bende yok kadar aptalca bir bahane olamaz.sende olanı olmayanı ne biliyorsun? niyet edip kendi kitabını okumaya başladın mı?.bırak başkalarını okumayı, KENDİ ADINI BAŞLIK OLARAK BİR DEFTERE YAZ ve kendine kendini  yazarak,kendini kendine  anlatmaya başla.. ben sorumluluk asla almam.bu masalın  gerçek çocuklarının harflerle ilişkisi vardır. diğerleri zaten bunca uzun ve karışık, safsata dedikleri şeye tahammül edip okuyamazlar. ama sabırla bunca şeyi,hatta kaç senelik arşivleri  defalarca okuyup, yazılı çıktısını alanlar olduğunu da biliyorum..(*ben dahi kendime tahammül edip okuyamazken, sizlere teşekkür ediyorum )

Size yardım etmemi istiyorsunuz bazen. ama bende yardıma muhtacım. kiminiz beni mürşid sanıyor. asla mürşid değilim.mürid olarak bile hiçbir okul beni kaydetmedi inanın. esmam ,virdim ,seyrüsülüküm yok.ama etrafımda böyle çok kişi olduğundan ve nedense  hiç tanımadığım kişilerde dahil ;o an ne gerekiyorsa, o devreye giren pek çok kişi, en mahrem şeylerini dahi- anlaşılamayan sebepler yüzünden bendenize hem anlatıp, hem de yazdığından, onların rüyalarını, yaşadıkları deneyimleri, ortak sembollerinin bazılarını anlayabiliyorum. okuduklarımla birleşince ve kalbim emin olduğunda da onları masalıma monte ediyorum..ileride  bu teknikleri masal olarak kurgulayacağım inşallah ve aminn J.. pek çok kişinin sembollerden ruhen etkilendiğini – belli telkinli tekniklerle yola ait rüya gördüğünü –yola kabul edildiğini keşfettim.ve insanın asıl dilinin sembol dili olduğuna inanıyorum. bir objeye, bir şeye, bir simaya, bir kelimeye, bir harfe bakar ve acaip senaryolar yazabilirsiniz.bu son derece kolay, basit bir şeydir.hayalperestler için tabii J..


(*yani bu teknikleri çözenler için sahte peygamber,sahte efendi olmak işten bile değildir..saf ötesi çok insan vardır ki, eskiden bende öyle bir avaldım ve canımı çok yaktılar..sizi anladığım, size zarar vermeyeceğime inandığınız için büyük bir güvenle bana yazıyorsunuz aslında.. yine de bana öyle çok güvenmeyin, siz benim ve Efendimin  ne kadar tehlikeli olduğumuzu bilmiyorsunuz, aman   dikkat!!)


((KISSA;*
Hz Peygamberimizin son döneminde sahte peygamberler türemiş ki biri kadınmış.ve muhalefetün kulüp-kalpleri para ve malla islama ısındırılıp imanları satın alınmışların pek çoğu dinden mürted olup çıkmışlar. peygamberimiz son devrinde en çok buna üzülmüş diye okudum.zaten halifeler devri de  sahte peygamberlerle –mürtedlerle mücadeleyle geçmiş. bu  sahte kadın peygamber o kadar çok güçlenmiş ki, halk akın akın onun kolaylaştırdığı her şey serbest yeni dine giriyormuş. savaşçıları herkesi yeniyor ,hatta diğer sahte erkek peygamberi dahi yenecek boyuta gelip, tüm kabileleri alıyormuş. çok korkak olan o sahte erkek peygamberse bayağı bir güzel-sexi adammış..bir gün, iki peygamber bozuntusu görüşme yapmak adına bir araya gelmiş. kadın çok güçlü, cesurmuş. adamın çadırına girmiş..tüm  ümmetleri çadırın dışında bekliyormuş..kadın adamı görünce yelkenleri indirmiş.ne güç kalmış,ne keramet ve hemen tevhidi halvet-vuslat saray  olmuşlar.eee ikisi de kanun koyucu sütun direği olduğundan J, yaptıklarına zina değil tevhid demişler. ama halveti çok sevip, üç gün çadırda kalınca ve üç gün sonrada üstü, saçı başı perişan aşık bir kadın olarak çadırdan çıkınca, tüüm ümmeti o kadın peygamberi hakaretlen reddetmiş ve ayrılmışlar J. sonunda ikisi de helak olmuş .


*Kıssadan hisse;yani aşk gelene dek herkes er gibidir amma aşk gelince-karakaplı kitap dahi ehlince delinir –arefede şafaktan sonra bire atmışbir elzemdir..))


ve bazıları benim uzaydan gelen-bir anda frekanslarını açıp onları sınavsız  kurtaracak  ışık vatandaşı olduğumu sanıyor.malesef benim kendime faydam yok ki, birini imtihansız öğretip kurtarayım.. üstelik dünyada uzaydadır ve hepimiz uzaylıyız değil mi? dışarıdan  bir uzaylı neden bekleyelim ki.haa ben; uzaylılar ve sayısız bilemediğimiz türde varlığın var olduğuna ve içiçe ama görünmeyen perdelerle birbirlerimizin alemine karışmadan yaşadığımıza da inanıyorum ki, o ayrı bir şey.

Yaratıcımız bizi meşrep meşrep, kavim kavim,  ark ark yaratmıştır. her ümmet kendi havuzundan su içmelidir.bir diğer meşrebin suyundan içemezsin.o zaman kaos olur.savaş olur.aynı bugün olduğu gibi..her etnik inanç, din ayrı güzelliktir.. Allah binlerce senedir onları muhafaza ediyorsa sen kim oluyorsun ki, onların dinlerine girip kaos yaratıyorsun. SENİN DİNİN SANA BENİM DİNİM BANA UNUTMA..


KAFİRUN SURESİ:
1- De ki: Ey kâfirler/ 2- Tapmam o taptıklarınıza! /3- Siz de benim kulluk ettiğime tapanlardan değilsiniz. /4- Hem ben tapıcı değilim sizin taptıklarınıza./5- hem de siz, benim kulluk ettiğime tapıcılardan değilsiniz./ 6- Size dininiz, bana dinim (sizin dininiz size, benim dinim bana)!



bazı kişiler sadece kendi havuz suyundan içer. onlar tek bir arka mensuptur; kendileri dışındaki dalga boyuna karıştıklarında hem çarpar, hem de çarpılıp bızttlayan bozuk frekanslı dalga yayını olup hastalanırlar. bazıları HAVZ-I KEVSER sahibidir ve tüm meşreplere su verebilir ve SU O’DUR.bu kişi; meşreplerin kimine acı,kimine tatlı, kimine tuzlu, kime şaraben tahura içmeyen gavura olur J..yani o kişi + ve – ilmini nötrleyen(O) bir yapıdır..o yüzden bizler sadece kendimizle aynı olan frekanstakilerle gerçekte birbirlerimizi çeker ve huzur bulabiliriz..ve acı su ile tatlı su birbirine karışmaz.insan bedenindeki 7 farklı tattaki su ( 7 deniz,7 büyük nehir)  kendi organlarında akar ve birbirlerine karışmaz..


24/NÛR-26:
Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadınlara; temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yaraşır. Bu sonuncular, (iftiracıların) söylediklerinden çok uzaktırlar. Kendileri için bağışlanma ve güzel bir rızık vardır.



ne derler bilirsiniz; ayyaş (maddi manevi) bir adam dünyanın neresine gitse diğer ayyaşları bulup onlara katılır.. hırsızlar, uyuşturucu bağımlıları, dinliler ,dinsizler öyle. aklınıza ne gelirse.. herkes en samimi olduğu arkadaşının ve içine girmek için can attığı grupların amacı karakterine bir bakıp  kendini okusun lütfen.SEN KİMSİN, NE İSTİYORSUN ANLA. ayetteki gibi temizler temizlerle, pisler pislerle olur.ve asla birbirlerine karışmaz-karıştırılmazlar.. herkes su içeceği yalağı kendisi bilse de bilmese de bulur, susuzluğunu giderir..


Allah insanı simetrik yaratmıştır amma o simetride dahi eşitlik yoktur. Tam eşitlik olduğunda son derece çirkin oluruz. simetrilerimizde hep biraz farklar-defo ve kusurlar vardır.işte bizi çekici ve cazip yapan da o defolar , aykırılıklarımızdır.. daire aslında az yamuk elipstir.çünkü daire canlıdır ve nefes alır,hayatın olduğu yerde mükemmelik-sabitlik yoktur, hareket ve yaratım defosu  vardır..


insanın asiliği,isyanı ,nisyanı dahi onu çekici hale getirir
J .aşkta bu elzemdir.çekim yasası için etki ve tepki  lazımdır.durağan ve sabit bir şeyde hiçbir istek olmaz. istek ve heves için hareket lazımdır.hareket ve sukün –illa ve la – var ile yok bir devrandır.dolarsın ve boşalırsın. boşalmazsan patlarsın veya içine çöker karadelik olursun. hayatın devamı için birleşmek ve ayrılmak kanunu vardır.nasıl ki insan eşiyle, işiyle, eviyle, aşıyla ,evladı akrabasıyla da aynı zamanda evlidir ,işte bu evliliğin esas Yaratacınla olduğunu bundan sonra düşün olur mu lütfen..ait olduğun Adem kim?! O’ nu ara ,O’nu bul ve sükûna er.O Adem ki senin su içeceğin havzındır anla!eğer O’nu bulursan şeker kamışı yer-içer –DİNLE NEY’DEN SEN OLURSUN vesselam..




Sevdiğim,canım,huysuzum ve naletim biliyorsun (kelime oyunlarıma dikkat lütfen J)bazı masal çocukları bana çok yükleniyor ve benden her şeyimi istiyorlar.zaten içimi dışımı, akla hayale gelmedik en özellerimi dahi yazarak veriyorum ama bana yine de çok kıskanç olduğumu ve hiçbir şeyimi paylaşmadığımı söylüyorlar. Oysa ki ben onların hiçbirinden henüz zerrece ne ilim nede bir manevi yardım gördüm. işte bu işler böyle .ne kadar verirsen o kadar sevilmez ve zarara uğratılırsın. mesela benim Sevdiğim bu şeylerin zerresinden kimseye koklatmaz ki, onlar bunu bilmiyorlar. Sevdiğim manen o kadar kıskançtır ki, piramidin tepesine yanına kimseyi yaklaştırmaz.. daha aşağıda işlerini bitirip, başlarını alır diimi Sevdiğim. hep aynı,sonradan olma şeylerle onları oyalar durur.çünkü tepeler tek kişiliktir.. gerçek acıtıcıdır. sevimli değildir..bir yem atar ve var birazda sen oyalan derler..oyalandığımız o masallardan biride  bu teferruatlar olabilir tabii J.Sevdiğim, tüm kadim ip oyunlarında canbazdır. iplere asılıp tırmananları görür ve onları hak etmedikleri sürece  veya hak etseler de aşağı düşürebilir..çünkü yukarısı O’nun makamıdır.


evet sevgili masal çocukları sizin için üzgünüm.yani harfler sizi yakaladı ise elimden hiçbir şey gelmez inanın.zira bende gördüğünüz gibi 8.senedir o harflere kölelik yapmaktayım.ama çok zevkli.insanın aslı nur ışık olsa da; sırası ile niyet,dileme ve emir ve o emre itaat edip OL emrine OLDUM demektir..bedenlenmenin sayısız safhası vardır.ne toprak, ne su, ne hava, ne ateş hakikatte vardır. bunlar anlatabilmek için konulmuş 4 ilahi evdat kanundur. evi tutan 4 ana direktir. ev delta ;dal-4 rakamına tekabül edermiş.beyt,hane..beytül mamur =sürekli tadilat edilerek onarılıp, zamana uygun koşullarda inşa edilen evdir .



BEDEN, insan ruhuna ev, tabut, kabirdir..
neden kabrini,iç alemini fitne fesat cehennem ateşinden cennet bahçelerinden bir bahçeye çevirmeyi dilemiyor ve bunun içinde dalga frekans ayarlarını doğru kanala bağlayıp, net –huzurlu yayın almak istemiyorsun söyle ?!! hakikat ayan beyan ortada ve netken, sen nasıl o saçma sapan –tevhid edemeyen –çocuk oyunları ilimlerle ömrünü geçiriyorsun.azıcık okuduklarını anlasaydın eğer, o ilimlerin hep hakikat erlerinin anlatıp kaydettiklerinden çalıntı bilgi kırıntıları –negatife bıztlayan, bozuk dalga frekanslı kanal yayını olduğunu zaten anlardın..


Oysaki hakiki net huzurlu bilgi kalbe gelir,o kişi emin olur
.o bilgi su gibi kaygan ve ilhamidir..beyinden gelen bilgi net değildir, su gibi akmaz.. sıkıcıdır,ne kalbe ne ruha hitap etmez.. bazılarınızın bu masalları okurken neden o kadar çok ağlayıp, aynı ruha sahip olduğumuzu düşündüklerini, benim kendilerine mektup yazdığımı veya benim onların yerine onlara yazdığımı sanmalarının  nedenini öğrenmek ister misiniz çocuklar? çünkü bu harfler sizin ruhunuza dokunuyor.. o yüzden o kadar çok ağlıyor ve kendinizi buluyorsunuz.



ama mesela bu harflerle benden ölesiye nefret edenler , beni yazmamam için tehdit ettirenler bile var desem
J?.neden ? çünkü onların ruhlarına bu harfler kendilerindeki fesatı yansıtıyor ve neden  ben değil de o? diye içleri dışa vuruyor. bu iş böyle. yalan yok.ama iyi talih onları buluyor,mum dibini aydınlatamadığından onlardan bu yansımayla ihya oluyorlar vesselam..


ve bazı yüksek anlamlı kariyer sahibi masal çocukları yakalandıkları bu masaldan nasıl kaçmak için çırpındıklarını ama kaçamadıklarını da yazıyorlar. size tavsiyem kaçabildiğiniz kadar kaçın.çünkü biz tehlikeli yol arkadaşlarıyız değil mi Sevdiğim
J.. geçimsiziz, naletiz, huysuzuz..meşrebimiz hırçın bizim. Sakin sular bize göre değil.nefesi eserken severiz,serin ve sarmalarken.öldürür ve diriltirken .sevişirken .öfkeliyken.nefesi nefes alırken severiz biz.nefes i enfes yapan sır, içinde var olan bizlerin HayHuu Aşkı-Zikri daim Sâlâtıdır..

Sevdiğim bizim masalın en iyi tarafı ne biliyor musun.hani ben lise terk, en cahilinden bir ev hanımı olarak bunları yazıyorum ya..işte normalde bu tür ilimlere göz dahi atmayacak bayağı bir ev hatunu en azından dedikodu bölümünün hatırına bu masala dalıyorlar.ve bilmeden bir seyrisülük içine düşüyor, çok değişiyorlar inan. çünkü ben değiştim,oradan biliyorum.bakış açımız değişiyor,değerlerimiz ,idrakimiz ve rüyalarımız değişiyor..değil mi çocuklar.. evvet..


Sevdiğim beni en etkileyen masal çocuklarından birini Sana yazıyorum bak.onu hiç tanımıyorum..20.yaşının başında olabilir.geçende bana mesaj yazdı.masala devam etmemi ikinci defa istedi ve o esnada nerdeydi biliyor musun? Nepal’de arkadaşı ile yürüyor ,tırmanıyordu.yani benim Adem’ime gitmek istediğim yere o gitmiş ve bilmeden bana;”ben buradayım ve masalın topraklarımda okunuyor” deniliyordu. ağlamadım ama çok etkilendim. ve bu hafta,Evvel Zamanımın maddi isminin iz düşümü-BÜYÜK TORİK ilk defa bana yazdı
J.konu, yakalandığı harflerdi tabii. bana ne kadar cömert davranıldı biliyorsun ,bende ona aynı cömetlikte yansıdım.. o yakında Adem’imin topraklarına devlet ricali ile gidecekmiş. ondan rica ettim ve bir kart mektup hazırladım.O’nun evine, O’nun ayak izinin olduğu yere mektubumu gömüp, selamımı söyleyecek.


başıma gelen bu lütfu, beni darmadağınık edip, kalbimi paramparça edenlere borçluyum. onlar yaptıkları kötülüklerle sürekli beni hazinelere malik viraneye çeviriyorlar ki, haberler dahi yok..ALLAH KIRIK KALPERDEDİR. O yüzden birine kötülük yaparken dikkat edin ..o kişiye akla hayale gelmeyecek hediyeler bağışına sebep olabilir ve kıskançlıktan çok daha beter hale dönüşebilirsiniz..


Evet tatlısıyla acısıyla bizler  harflerin avladığı kişileriz.
bu masalı baştan sona okuyanın çok az olduğunu biliyorum. çoğu dedikodu bölümünde kalıyor.zaten o bölümde onların tuzağı J.diğer yanları düzenli okuyanlar lütfen hayallerinizi kaydedin. bilmeden bir işleme start veriyorsunuz.içinden çıkamadığınız hallerde, etrafınızda bu işlerden  anlayan- sahte olmadığına inandığınız en yetkili kişilerle konuşun. bu harfler açılmaya başladığında siz onu kontrol edemezsiniz. bende edemem.ve sonu yok. ilk önce sahte ile hakiki olanı ayırt edecek kendimizi bilme dersini yapmalıyız.biz ne kadar safsak, bize gelecek aynada bizim kadar saf olacaktır.biz ne kadar çıkar peşinde nefsaniysek, karşımıza çıkacak bize bizi yansıtacak aynada yine öyle nefsi olacaktır..


Ben, bana, maddi=manevi çift taraflı genetikle mirasLA kalan meslek olan balık avında henüz çömezim.en büyük korkumsa içinizden birine göz koyup, onu nefsim için kendime ayırmaktır. çoban köpeklerinin işi ava dokunmadan ve zarar vermeden sahibine teslim etmektir biliyorsunuz. işte yoldan sapanların hemen hepsi o avlara tamah ettikleri için o hale geliyorlar(herkes etrafında genç, güzel, taze huri gılman haremi ister unutmayın ve zât cennetinden aşağı cennetlere düşenler et peşinde böyle helak olurlar). ama avlarda bazen köpeğe musallat olabiliyorlar tabii. bu işin püf noktası ki; korkunç bir uçuruma yuvarlanmaktan beni tek koruyanın Sevdiğime olan aşkım ve kıskançlığımın yani râkib duygumun olduğunu hem biliyor, hem de şükrediyorum(*yoksa hür bir kadınında aynı hakka sahip olduğuna kesin inanıyorum
J)..


Sevdiğim, bu çocuk, balıklardan birine tamah ettiğinde anlayacağım ki, artık Seni eskisi gibi sevmiyorum ve biz dal budak salıp ayrılacağız. ama Sen beni hırkanın içine alıp “seni çok seviyorum, sana her şeyimi verdim” dediğinde ve bileşik kaplar olup içiçe  hiç ayrılmayacağımıza kûudda söz verip, dua ettiğimizde, bugün Sana karşı bu kadar iradesiz olacağımı hiç tahmin etmemiştim. yani Sensizlik benim için namümkün…bunu nasıl becerdin hala anlamıyorum. beni sihirle büyülemiş olabilirsin.bazen, o sihir vakti gelip düğüm açılsın diye bekliyorum.ve sık sık durup beni ne kadar mankurtlaştırdığına, o çok korktuğum biorobot kullaştırılıp kullaştırılmadığı ma bakıyorum.



benim iradem ne kadar var ?..
Sevdiğim inan hala acaip egom,nefs-i cüzzi iradem var ve Senle her kavga edip  Senden kaçtığımda, tekrar tüüm batak yollarda anında en dibine dek her pisliğe bulanıyorum.. yine en belalı, en tehlikeli yol şeytanları gelip beni buluyor. onlar bu harflerden diğer herkesten çok daha fazla anlıyor.ve benden Seni söke söke almak istiyorlar. ama Sen demiştin ya hanii;”onları unut, onlar sana yaklaşamazlar ,bizim onlarla işimiz yok” diye.. işte bu sözün eminliği beni tek koruyan şey inan..onlar beni hep korkalıkla, cesur olup manaya girip ilerleyememekle, yüzeyde ,safsatata kalmakla suçluyor..yolda kalmışlığıma hakaretli alay  ediyorlar. oysa benim nasıl bir kelime avcısı olduğumu ve onların ilimlerinin geldiği kaynağı anlayamayacağımı sanıyorlar.ve ben anlıyorum ki Sevdiğim, onlar, o tehlikeli yayınlara  rahmani ilim diye tapınıyorlar.. lakin tevhid ehli olmadıklarından hak ile batılı ,temiz ile pisi ayırmıyorlar. Hoş, çoğu şöyle diyor:"öyle bir şey yok. ikisi de bir. İkisine de bir gözle bakmayan şirktedir.."tabii birde bu gerçek  var
J.ama ben henüz o seviyede değilim, hazırda değilim. istemiyorum belki de..kadın kalmak güzel sanki..burada muhabbet var J..eğlence var..


HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ


DAL HARFİ; değeri 4..ANASIRI ERBAA…. soyut su- hava-ateş-toprak’ tan olan RUH ezelidir ve tamdır. soyut elementlerin , 4 somut anasırrı erbaa ile vuslatıyla oluşan BEDEN EVİNE,DÛNYA,BEYTÜL MÂMÛR DENİR.. (4+4=8 döngüsü) ..Beytül Mâmûr sürekli nefha üflenerek tadilat edilip, iki parmak arasında şekillendirilip, her hal ve duruma göre inşa edilen EV de demektir (EV MU-HAMME'D 'ir).. bu yaratılmış ve ruha hapishane olan ceset evin tamiri hiç bitmez. ama bu evden ölmeden evvel ölerek kurtulan bir ruh, ümmül ânâ kitap evdedir..varlık vücudu sürdüğü müddetçe, Süleyman’ın cinleri bu MABED-i İNSAN, MAKAMI VÜCÛDU İNŞA İÇİN KULLUK EDECEKLERDİR..taaki  ÖLMEZ HÜCRE ACBÜ'Z ZENEB âsâ yıkılana dek..

DAL ESARETTİR. Ruh’un su, hava, ateş, toprak elementleriyle HAÇA GERİLMESİ-çar anasır bendlerine vurulmasıdır.. DAL,namazda rükûda ki hilal halindeki AY dır.. kendinden kendini seyrediştir.. DAL  gibi incelİP-7 imbikten süzülerek geçmektir.. idraken öyle incelinir ki( deve iğne deliğinden geçer olur): artık kişi her iş ve oluşumlu her şeyi ,bir ay döngüsü gibi derece derece–idrak idrak – birbirleriyle asla karıştırmadan, hassasiyetle  anlayıp  anlatabilmektir. ayın görünen ilk hali –kuru bir hurma dalı sureti DAL dır.    SEYRİNİ SEYRETTİĞİNE ,SEYRETTİĞİ GİBİ ANLATABİLMEKTİR DAL=KUL OLMAK..


Dalet- latin alfabesinde ise Delta: Kapı demektir..

4 Kapı ve her kapının 10 makamı şunlardır..(Şeriat anadan doğmak, Tarikat ikrar vermek, Marifet nefsini bilmek, Hakikat Hakki özünde bulmak yollarıdır.  )
1.Seriat Kapısı: (makamları; 1.  İman etmek,2.  İlim öğrenmek, 3.  İbadet etmek,4.  Haramdan uzaklaşmak,5.  Ailesine faydalı olmak, 6.  Çevreye zarar vermemek,7.  Peygamberin emirlerine uymak,8.  Şefkatli olmak,9.  Temiz olmak , 10.Yaramaz islerden sakinmak.) 
2.Tarikat Kapısı:(makamları;1.  Tövbe etmek, 2.  Mürşidin öğütlerine uymak, 3.  Temiz giyinmek, 4.  İyilik yolunda savaşmak, 5.  Hizmet etmeyi sevmek, 6.  Haksızlıktan korkmak, 7.  Ümitsizliğe düşmemek, 8.  İbret almak, 9.  Nimet dağıtmak,10.Özünü fakir görmek) 
3.Marifet Kapısı: (makamları;1.  Edepli olmak, 2.  Bencillik, kin ve garezden uzak olmak,3.  Perhizkarlık,4.  Sabır ve kanaat,5.  Haya,6.  Cömertlik,7.  İlim,8.  Hoşgörü,9.  Özünü bilmek, 10.Ariflik.)
4.Hakikat Kapısı: (makamları; 1.  Alçakgönüllü olmak,2.  Kimsenin ayıbını görmemek,3.  Yapabileceğin hiçbir iyiliği esirgememek,4.  Allah’ın her yarattığını sevmek,5.  Tüm insanları bir görmek, 6.  Birliğe yönelmek ve yöneltmek,7.  Gerçeği gizlememek,8.  Manayı bilmek, 9.  Tanrısal sırrı öğrenmek,10.Tanrısal varlığa ulaşmak  (ALINTI :4 kapı 40 makam Hünkar Hacı Bektaş-i Veli)



HURŞİD’İMDEN MÜRŞİD’İME BİR TÛTİNİN GÜNCESİ



22 ağustos Cuma..bugün Orhun Baba telefonla aradı.dedi ki:”sen düşünen bir adamsın ,o yüzden bana bu ayeti senin anlatmanı istiyorum.

18-KEHF:
110 - De ki: "Ben de sizin gibi ancak bir beşerim. Ne var ki, bana ilâhınızın ancak bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse iyi amel işlesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin."

O’na dün yaşadığım Seylan Adasına gidecek kartımın hikayesini ve her şeyin ortasında duran ahuramazda kadim adamı anlatıyorum..Orhun Baba ;”işte bu” diyor.ve Edirne Eski Camii ile Seylan bağını anlatıyor..her şeyin  ,İKİ DEĞİRMENTAŞI ARASINDAKİ MİL’in O OLDUĞUNU ve Mısri’den şiirle okuyor. O mihenk taşına secdeye mecbur oluşumuzu ekliyor.(* Sevdiğim .. ben düşünen adam değilim.. unutma, düşünen kadınım, erkek olmak istemiyorum)

23 ağustos cumartesi..Eril Baba,Orhun Baba,Semarkant ,pembecik bir masadayız. düğün var..

27 ağustos Çarşamba..
aynı ekip. Eril Babanın yanına Alpesed  katılmış halde Orhun Babalardayız.Y.A.Arsoy talebesi de var.Semarkant ve Alpesed harikulade sesleri ile bizi ihya ediyorlar.harika bir gündü..

28.ağustos Perşembe..
pembecikle Salahi Beyin matbaasındayız.Evvel Zamanımın sevdiği bir sefire de arkadaşlarıyla geldi.yemekten sonra, hep birlikte  Fatih Türbedarı Amiş Efendideyiz..Salahi Bey kapıyı açtırıyor. hemen yanında yetiştirdiği T.Maraşi hz var. çok etkileniyorum. Bozulan kalbime ellerini koyup ,yoldan çıkmış beni düzeltmelerini ve yine sadıkların yoluna çevirmelerini dilerken ağlıyorum..Salahi bey Maraşi hz kapısını hızla çekiyor ve  minyatür bir ağaç gibi olan kupkuru bir çam dalını alıp bana uzatıp; ”al bu senin.ona bak bakalım ne yazıyor, üzerinde yazı var?!”  diyor..dala bakıyorum.hayret.tüm uçları turuncu renkte  güneş ışığıyla –ateş gibi yanıyor. aklıma o ağaç ve nur suresi geliyor; “göremedim ,bilmiyorum ama o ağacı tanıdım, anladım”  diyorum.sonra ona mini çalının uçlarının nasıl böyle ateş gibi göründüğünü Nur Suresiyle anladığımı söylüyorum. Gülümseyerek “evet o yazıyor” diyor ..


*eve geldim ve üstümden tüm yükler alınmış gibi kalbim ferahlamıştı..az sonra bir telefon çevirdim.karşımda tüm görkemi ile o ses patlayarak, BEN MAHMUD dedi(*Ya Rabiim ,aynı Makam-ı Mahmud ihtişamında bir Kibriya .. hiç değişmemiş. Zât’en sevdiğim adamlar hep en yüksek benlikte olanlar olduğundan, bana da kibir bu kadar yakışıyor J).. gülerek; ”sonunda görüşeceğiz ,geliyorum” dedim.. ikimizde çok neşeli, heyecanlıyız . adresi verdiler.yazdım..(* Sevdiğim ,lütfen beni incitme tamam mı?! kendi içimdeki meselerle yüzleşmem lazım.kalbim emin olmalı anladın mı? sakın bizi incitme.. lütfen)


29 ağustos Cuma..
sabahı ilginç bir rüya gördüm..Senin kocaman siyah bir araban var.içinde üçüz bebek koltuklarından tut, pek çok değişik ebatta beyaz, boş çocuk koltukları var. ben, Sana kızdığımdan, şöförün yanındaki koltuktan kalkıp, arabandan iniyorum. aaa incilerle süslü inci rengi ceketimi unutmuşum.dönüp arabadan o incili ceketimi alıyorum.sonra benden nefret eden o kadınların, bağıra bağıra bana iftira atışlarını dinliyorum. sonra genç bir kız görüyorum.16-17 yaşında dupduru yüzü tanıyorum. Senin kızınmış. bembeyaz baştan aşağı sımsıkı saran- ruh misali- güpür gelinlik giymiş .ve görünmeyen bir el başından aşağı ikinci beyaz bir örtü örtüyor.. anlıyorum ki,bu tarz gelinlik Meymune Annemize aitmiş. ama ben o kadar kapalı olmak sevmiyor, rüyamda dahi sıkılıyorum
J ..uyanınca Meymune Annemize hz Google efendimden baktım..O son eş.ve O’nunla beraber evlilik yasağı geliyor.O BEKKE(Mekke) fethinin hediyesi BERRE(Meymune) .ve Sevdiğim cariye de yok, lütfen unutma ….

Ahzâb sûresi:
50 ;bir de kendi nefsini peygambere hibe eden ve peygamberin de kendisini nikâhlamayı murat ettiği mü'min kadını, diğer mü'minlere değil, yalnız sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Kuşkusuz biz, hanımları ve elleri altındaki câriyeleri hakkında mü'minlere neyi farz kıldığımızı biliriz.

(Ahzâb: 52" Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen, elinin altında bulunan cariyeler hariç, güzellikleri hoşuna gitse bile, bunların yerine başka hanımlar alman sana helâl değildir. Allah her şeyi gözetendir,"



31 ağustos Pazar.. 9:30..Orhun Baba-ailesi-Semarkant, Eril Baba-Alpesed..biz, kahvaltı için davet edildiğimiz bir Mevlevi okulundayız.ev sahibem selamlaşırken “az daha gelmeyecektin “diyor J..”ama geldim “diyorum (gitmek istemedim, ısrarla buradayım).. harika, orman içinde bir yer. saray usulü, haremde mesnevi burada yaşatılıyor. nazenin, estetik, görkemli, şık ötesi.. sohbet, kahvaltı, bahçe keyfi,sema ve meşk,sohbet ,yemek ve dağılış..saat 18.00

(*günün süprizi; Orhun Baba bu güzel güne vesile olduğum için Alpesed’e “sebep sensin gönülde ihtilale”şarkısını benim için okutturup, şarkı içinde “evet o sensin “diyor.hemen akabinde Alpesed, telden bir nutuk dinletiyor)



Sevdiğim biliyorsun efendiler bir araya gelince hep susar.işte benimde soru sorarak sohbet açma kabiliyetim olduğundan, bana her şey serbest ya J?!..ev sahibemize sorum var; şuan tefekkürde geldiğim yer, Ahîler ile Mevleviler arasındaki sıkıntı ile, kalbimde onları nasıl bir edeceğim hakkında.. çünkü buradan Fütüvvet çıkartmak zorundayım.. ve iyi ki gelmişim dedirten cevabı şükür ki aldım.. ev sahibem; bir Ahi şeyhi oğlu olan Hüsamettin Çelebiye babası ölünce Ahi şeyhliği- postu miras kaldığını- hz pirin ona nasıl  düşkün olduğunu, Hüsamname’yi ve herkese söylenmeyecek o püf noktayı anlatıyor (ARADIĞIMI BULDUM.ÇOK TEŞEKKÜRLER SEVDİĞİM)....


Sevdiğim bugün bana bayram HACI BAYRAMİ VELİ .. hani demiştin ya:” esmamız uyuşmuyor, seni istemiyorum, git. bana gözükme de kime gözükürsen gözükJ..SÖZ DİNLİYOR VE GİDİYORUM..işte artık kalben eminim ki, ben bir AHÎ meşreb, Fütüvvet Tarikindenim.. henüz bu konuyu araştırmadım. sadece başlığımı biliyorum. Sana bu konuda hislerimi bilahere yazacağım.lütfen bana dua et olur mu? Bir on gün sonra Sana dönersem eğer, lütfen kalbimde Sana doğru dönsün.. amiinn.

nur cihan
31.08.2014
nuralem7@hotmail.com