8 Ağustos 2014 Cuma

30 (O’tuz) KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI MASALI 6

GÜNEŞ ASLAN BURCUNDA 
30 (O’tuz)  KUŞ ,30 HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI  MASALI  6

HA MİM ‘e… Efendim, Yoldaşım, Haldeşim, Tasarrufatıma..
MELAMETİ ÂHİlik, Milleti HANİF İbrahimlik için..

Şakirtleri taş yonarlar,/Yonup üstada sunarlar.

Mevlanın adın anarlar /Taşın her paresinde.

Ol şardan oklar atılır,/ Gelür sineme batılır,

Aşıklar canı satılır,/ Ol şarın bazaresinde.(Hacı Bayram-ı Veli)


Bir VAR mış ,Bir YOK muş... Var(İLLA) ile Yok(LA) evlenmişler ve çocukları Vücud  (H2O) OLmuş. çocuk günden güne büyürken, geçmişini de merak eder olmuş. daha doğrusu, bir buçuk biatlık yarım akıllı  bu eksik eteği rahat bırakmayan ataları, rüyalarından onu selamlayarak kendilerini tanıtmışlar… ve sürekli antik çağlardan, değişik suretlerden tut ,sayısız biçimdeki kendisi dahi, kendisini arayıp bulması için çocuğu kışkırtmış.. VE BİR GECE BÜYÜK RUH ÇOCUĞU TÂB ETMİŞ..  40 hafta sonra ise bir güzel ruh, çocuğa aşkla bakmaya gelmiş ve bir gün, o güzel ruh, çocuğu seyredeceği aşkına sürükleye sürükleye götürüp, O’nun gözlerinden çocuğa bakmıış.... az kaldı çocuk aklını yitirecekmiş (ehh işte, elde kalan bu J BaBaAnnemin idare lambası gibiyim.. sakın lambaya püf deme Sevdiğim) .


ne yani?! bunca parça birleşip, kat kat, iç içe beni nasıl var ediyor ve  hepsi bağımsız bir hayatı ferd ferd nasıl sürdürüyor?!! İşte bu delilik!. BENCE BEN DELİYİM
J. zaten akıl hastalarının çoğu travmatik fetih çıkartmaları yüzünden öyle kalmışlar diye yazıyor bilenler.nedense HakErenler çok az kişiye el uzatıp kurtarıyor.. şans işte!!


kendini bilme dürtüsü öylesine  akla ziyan bir  merakmış ki, çocuk bir masala hiç bitmeyen harflerle hapsedilmiş.. geçmişle geleceğini; çocuğa depolanmış ve onda fena bulup sırlanmış sayısız programlı harfle  kaydetmesi lazımmış… çocuk başta çook ağlamış.. meşhur inadı ile tepin tepinip  rolünü hep reddetmiş .tek söylediği:” SORUMLULUK YOK ! ASLA SORUMLULUK İSTEMİYORUM TAMAM MI ?!sadece SENİ İSTİYORUM SENİ!” imiş ..ne kadar kaçarsa her seferinde  o kadar belaya düşürülüp, saçından sürüye sürüye, salya sümük ağlaya ağlaya iş başına getirtilip çömezliğine devamı sağlanıyormuş ..ve o kaydedebilsin diye de bazen tüm yoldaşlar seferber oluyormuş ..bu ise muazzam bir görsellikle olduğundan, masal kaçkını  bir hayalperest olanda, daima o görselliklere aval aval avlanıyormuş ..çocuk görmeye aşıkmış J ve tabii cezası da hep görüşüne el konularak oluyormuş?!!


Sevdiiğiim.. Yasağı deleceğim çünkü, kanunlar ve fıkıhı meşrepler sistemi duruma uydurmak içindir unutma!
J..ve benim Bektaşi meşrebi kısa kollu eynim gibi, Mevleviyeden de uzun kocaman kollu yenim var bilirsin J


..  çocuk gemiye zorla alınmış. bu gönülsüz avcı yamağı ise, o esnada aşkının çılgınlık safhalarındaymış...bu haldeyken de imtihanın en ağırı gelmiş…ruhunun aşkı yüzünden; kendinden kendini  ve  yazdığı masalları dahi kıskanan korkunç kıskanç birine dönüşmüş. .işte bu kıskançlığı yüzünden de, en acılı imtihan olan balık avı tahsiline  sürülmüş.. yani kendi eli ile Sevdiğini başkalarıyla  paylaşma mesleği  öğrenimine alınmış..(* kıskançlığımı çok şükür ki henüz kaybedip, Seni paylaşmayı zorla kabul ettirildiğimden beri, içim yavan-kupkuru.. Sana karşı soğuk.. Sen herkesi istiyorsun).


avucuna konan ödül olan minik ölü balıksa çocuk için anlamsızmış ...ve zamanla çocuk, en dev balıkları avlamada uzmanlaşmaya, işini de sevmeye sanki başlamış.. .aradığı gizli özne ise; kendisi gibi ıssız ve tenhada yapayanlız yolculuğa mahkum edilen başka bir yaren var mı onu bulmakmış ?!.. SESİMİ DUYAN VAR MIII?!! ….

çocuk taaa en baştan öğrenmiş ki, tüüm  negatife ve pozitife çalışan Arasat- Bennu-SINIR köşe taşları kaydedilmeyi, hatırlanmayı ve var olacak bir Vücûd bulmayı çok seviyor..

hatırlandıkça ve hatırladıkça maddeleşme kuvvet buluyor –Vücûd bu daim zikri sâlâd ile KÛNFEYEKÛN oluyormuş..



çocuk her ne kadar geçmişini taaa en son noktaya dek deşifre edip, yapabildiği kadar dekoderlik edip kaydetse de, geleceğe ait tek bir niyetsel atılmış adıma da henüz haiz değilmiş..neden gelecek hakkında ve geleceğe ait bir şey yapamadığını ise hiç düşünmemiş.. çünkü çocuk, mekanik-biorobotsal bir hayatı reddettiğinden, geleceği için şimdilik hayal kurmuyormuş… ve kaydettikleriyle yüzleşirken, sık sık canı yanıyormuş.

Senelerdir hayallerini yazarken şunu fark etmiş mesela: ZAMAN DAİREVİ CD MİSALİYMİŞ
. her sene aynı yere gelince hemen hemen aynı sembollerle aynı rüyaları görüyor, bunu bir türlü anlayamıyormuş..ve seneler sonra; her sene gelip gelip takıldığı o ağır belalı imtihanların asıl sebebinin kendisi değil de, bu yoldan daha evvel geçen, çocukta akaşik kayıtları olan iz sürücüler ile, efendisinden kaynaklanan  karmik sorunlar olduğunu idrak ediyormuş...onların bazıları vaktiyle ve hala; âsâ yolu olan TARİK YILDIZI’ nın  durak yerlerine sihir ile onulmaz düğümler üfürüp, OMUR-U YOL’unu sekteye uğratmışlarmış. ve kendilerinden sonra gelenlerin hemen çoğu, bunu idrak edemeyip veya etse dahi, bilgisi yetmediğinden, o düğümlerde ya kalakalmışlar veya o düğümü gordiyonu çözmeden, etrafından dolaşarak yola devam edip, yola büyük zarar verip, yeni düğüm boğumlarına yol açmışlardır..


Düşün ki, mananda sana kahverengi ahşaptan bir tesbih verildi ve her tesbih tanesi arasında bir düğüm bağlanmış. Ve onca sene sonra durup şöyle dersin:” EY DÜĞÜMLERE ÜFÜREN ,EY YOLLARI KİLİTLEYEN!! DUY BENİİ! ŞİMDİ SÖZ DİNLE VE HER DÜĞÜMÜNÜ,  ASLI’nın KEREM’e GÖMLEĞİNİN DÜĞMELERİNİ AÇMASI GİBİ, BANA KENDİNİ AÇ!!AÇIL SUSAM AÇIL!!
ve mağaranın kapısı sonuna dek açılır.içeriden ALİ BABA VE 40 HARAMİLER TEK TEK SELAMLAR…böylece 40+1 tüm sistem bununla olur başarılır ve şifre kırılır..


çocuk kurb’an edilip, benliği satın alınmış bir hayali masal kahramanı olduğundan, bu durumda kendine ait bir şeyi de tabii ki yokmuş..geçmişin  Turûku Âsâ yolunda duruma göre yapılan –emaneti ehline vermeyip-pazarda ekmek dağıtır gibi torpilli- kendini pofpoflayan-şehvetbaz rasputin  teberrükenlere icazet dağıtanların açtığı derin travmaları,bugünkü Sahibi Zaman dahi, nasıl ki  kendi vücûd hucuratında, sık sık spazmlar ve sinir buhranlarıyla, bu hataların etkili tepkilerini  acıyla  hissediyorsa, O’nun hücuratından olan bu masal veledi de, bu heyezanlardan payına düşeni sarayın soytarısı olarak alıyormuş tabii J değil mi Sevdiğim?.. haddii öyle değil de ve beni inandır.. artık inanmam.. bitti..



yazdığı şeyler; Zaman’ın içindeki- o esnadaki düğüm yerlerine gelince
de, her defasında ortalığı fitne sarmasına veya başka türlü etkili tepkili zuhurların ayyuka çıkmasına ise hala alışamamış. bazı yazılar ve sembol resimlerin zuhuru kişisellikten çıkabiliyormuş… çocuk son derece her konuda cahil ve hiçbir yetkinlik için sabrı olmadığından dolayı da,  hayatı dımdızlak, yalın ayak başı kabak geçse de, yaratılıştan sahip olduğu-ana kutup-kişisel ismi âzam esmasından dolayı, fıtrati bir mesleği varmış.. her şeyi birleştirmek ve istediği manaya getirmek.. ve o şeyi cazibe merkezi yapıp, kendisine çok sert davranılarak –hem de yok sayılarak- o şeylere alıcı bulmak… bu çok kolaymış.ne zaman dilerse her şeyi paramparça ediyor, ne zaman dilerse her şeyi istenen ve lazım olan anlama birleştirebiliyormuş...ama bu kabiliyet çocuktan değil  yol babasından dolayı imiş..çünkü çocuğa atadan kalan mesleği; taştan put yontup , o putları meşreplere ve zevklere göre satıp , sonrada o putları kırmak-kırdırtmakmış..

işte bu mesleğin pirleri olan efendileri de sırf bu yüzden çocuğa hep suretsiz-beden putlarını kırarak-nefes olup, HUUU gelmişler..


yollar yürüne yürüne aşınmıyormuş amma, eşiklerdeki taşlar basa basa aşınabiliyormuş.VE EŞİK KADINMIŞ .. taşlar durdukları yerde yontulmuyor amma, rüzgar ile yağmurun vuslatından aşınarak her geçen gün biraz daha sivriliklerinden kaybedip, ele avuca gelir yuvarlaklıklara sahip oluyorlarmış.. ikinci eş asi HACER -taş yumuşar mı ? yumuşamaz tabii!... HA-SU yumuşar mı? yumuşamaz tabii! Rüzgarı nefes, HUUUUUU yumuşar mı
J ..Sence Sevdiğim?


Evet bence O Nefes yumuşar.hatta şaşkınca hayret edip; tüm nefesini salıvermeyi durdurarak, sevmediklerini kovalayan hiddetli gürlemesini içine çekerek ,dairevi hava siklonunu içine dürer ve Sûr’una bir müddet üflemez..şaşkınca göz olup, bu  cahil cesur ufaklığına bakar!!


belki nefesi rüzgar dahi aşık olabilir değil mi Sevdiğim?  Bence evet olabilir.. ben böyle bir  nefesi bir kaç defa deneyimlemiştim.. sanırım hafif serin esen rüzgara  aşırı meylim bu yüzdendir.. canım hiçbir varlığa, bilhassa bir insana aşkı artık çekmiyor. ait olduğum nefese bir an evvel geri dönmek için yine dellendim ki, bil istedim.. kırgın mıyım? evet hem de çok.sürekli yalan söylenmesine, çok yüzlü bir fitnenin içine bile isteye tuzağa düşürülmüş olmama ve sevginin yukarıdan geldiğini sanmanın saflığına üzülüyorum. onun ne benden, ne beklerken hissettiklerimden, üstelik bir adım mesafedeyken dahi asla haberi olmuyordu. bunu kaç defa deneyimlemiştim. demek ki o beni hiiç sevmemiş ve rabıtası bana hiiç olmamıştı.olsaydı beni öyle incitmez, incittirmezdi değil mi?..


yani biz salak derviş adayları anlatılan hikayelerle kendimizi kandırıyoruz aslında.. kendi kendimize sevip, kendi kendimize acı çektiriyoruz(* bunu içimdeki kini atabilmek için yazıyorum.çünkü söylemez ve içimde tutarsam genetiğime zarar verebilir, o güne düğüm atar, gelecekteki emanetçiye de, aynı devreye gelince- aynı zulmü çektiririm.. affet Sevdiğim.. elimde değil  biliyorsun .yaratılıştan böyle içimiz dışımızda .. küpümüz tıfıl evliya meşrebinden dolayı su sızdırıyor… huysuz ve naletiz biliyorsun J)..


senelerdir ne taşlar,ne ateşler,ne küfrü hakaretlerden zerre usanmayıp, hala sadık kalacağım diye diretmeminse çok safça olduğunu ilk kez yeni anlayabildim..

Galiba en sonunda BEN
J, istenen olgunluğa giriş yaptım değil mi? artık o kadar çocuksu saf olmayacağım. bitti. büyüdüm. bana yetişkin gibi davranabilirsin.. tabii karşında herkese olduğum gibi biri bulacaksın.en frijitinden bir derin dondurucu soğuk duvar..bu bana en kolay gelen şey. buraya ait değilim ve vaktim dolana dek böyle yaşacağım.neden buraya geldiğimi hala çözemedim. hayatımda her şey elimden taaa ilk bildiğimden beri alınır ve her şeyimi herkese vermem gerekirken, neden yaşamak isteyeyim ki? hep bana hep bana Ya RABBINA ?


Sevdiğim en sonunda akıllandım bak!! Hiçbir otoriteye bağlanmayacak ve bağlanmayı kabul etmeyecek bir fıtratım var biliyorsun. kibri egom,ben bilirimcilik hastalığımsa kronikleşmiş. eğer benim bir virdim olsaydı bana verilecek vird şöyle olurdu: ”sen hiç söz dinlemiyorsun ki?” eğer bir tesbihi dersim olsaydı bana verilecek tesbih şöyle olurdu:” sen hiç söz dinlemiyorsun ki”.. efendisinin çocuğa tek söylediği cümle bu olunca, kendisine biçilen rol seneler sonra açığa çıkmış oluyordu. Yani, Sen bana Sana ASİ(İSA) meşreplik yolunu tetikliyordun değil mi? ve üstelik esmalar = hücrelerimiz olan  huy ile suylarda 7 yılda bir kökten değiştiğinden, artık esmamız ve meşrebi yakınlığımızın da kalmadığını söylüyorsun birde... eee.. bende söz dinliyorum… meşreben ve esmaen yakinliğim olmayan bir aynadan ne yansıyabilir ki, irşad olayım değil mi? Senin beni tard etme zarafetinle?!! Seni yine terk ediyorum.. en son bir buçuk sene evvel terk etmiştim ve Sen beni bir sâlâd ta ele geçirip, hiç ayrılmayacağımıza- içiçe- bileşik kaplar halimizle- bana dediklerini tekrar ettirip, olayı bağlamıştın hatırladın mı?! sanırım süre ve sihir bozuldu!!


bu durum bende acaip şiddetli farkındalıklara yol açtı Sevdiğim.
anladım ki irşad ediliyordum.. tesbihim, virdim, biâdım vs bilinen hiçbir resmi tedrisatım olmasa da bişekilde yoldaydım…. yolda öyle salına salına ,oraya buraya sataşa sataşa yürüyorum ya hanii. uçmadan, kaçmadan.. öyle tembihlendiğimden.. uçana kaçana özenmeden.. bir şey beklemeden.. bazen sık sık durup yatarak ,üstümü başımı çamura bulayıp, sonra kalkıp yıkanıp, gözyaşları ile, demir çarık demir asa yine yola koyuluyorum ya hanii.. İŞTE HABERİN OLSUN BEN ARTIK BİR İZ SÜRÜCÜSÜ DEĞİLİM.YOLDAN TARD EDİLDİM VE ÇIKTIMJ..kendimi yoldan çıkartmaya karar verdiğim gecenin sabahı arafe idi ve sonrasını masalın sonunda okuyacaksın..



neden mi? çünkü bugün Senin ŞehRA ZÂT’ın benim..ve benim kitabımı, ben ölene dek merakla okuman için Sana sürekli meraklı hikayeler anlatmalıyım… benden bıkarsan, diğer kitaplar gibi beni de kütüphaneye yollarsın. ve diğerleri gibi unutulurum.. beni elinde- kalbinde - başının üstünde, önünde, arkanda, sağında ,solunda, altında, üstünde ,her anında hatırlamalısın
J..

galiba ben sapıttıım..bahanem hazır bak!  sıcaklardan J .geçen tammuz-marduk-adonis ayında hekate-köpek sıcakları başladı biliyorsun. eskiden buna patlıcan zamanı denirmiş…bu sıcaklarda deliler azdığından onları seyahate götürüp ,serin esen denize karşı oturturlarmış. çok şükür bende bir 13 gün denize baktım. ve bu düzelmiş halim Sevdiğim..oradan nasıl gözüktüğümü sakın söylemeJ!.. duymak istemiyorum.


ve kendimin delirmeden yaşamak  tedavim için verilen reçetem olan yazmak fiilime geri döndüm.bu yazının bana nasıl bir şifalı farkındalık getireceğini ise, önümüzdeki hafta nasılsa birebir yaşayacağız..inşallah huzuru dinginlik getirir, bende yine pasiflorel hep gülen surat olurum ve amiin..


HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ



3/ÂLİ İMRÂN-103 :  Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.


HABLİ METİN –LEVHİ MAHFUZ-KADER YAZILIM PROGRAMI-DNA ZİNCİRİ


HA 
Harf değeri 8 (TEKVİN..İCAD-I YARATIM).. Sübutî sıfatlar: 1-Hayat..2- İlim..3- İrade..4- Kudret..5- Semİ (işitme)…6- Basar (görme)..7- Kelâm…8- Tekvin (Yaratma, var etme.)

arapça 8  çadır şeklindedir.. Rahman’ın kapsayan varlığı, vücud çadırıdır..yani varlık= vücud O’nundur..öyleyse ne varsa o vücudun içindedir.. VE KAPSANMIŞ OLAN DİĞER YANSIYAN TÜM EŞYA da O’nun vücudunun batını-içi olan V-KUTSAL KASE- RAHİYM idir..



Bu besmelesi çekilmiş 16 lı sistemle ; rüzgar gülü de denen dharma -zaman çarkı dönmeye, ilahi nefesi= RUH'u her yönden HUUUUUU diye  estirmeye başlar..böylece, ilahi nefes üflenerek süreklilik icad eder. hz Peygamberimiz  CÂMÎ olduğu kadar FERD dir de.. o vakit, her bir ruhun sağ ayak başparmağından beyaz bir ip ile, kendi zaman değirmeni çarkına bağlı olduğunu da hatırlamalıyız..çünkü bir ruh dahi, kendi hudutlarının dışına çıkamaz..o başı gibi ayağı da bağlı olarak sahiplidir ,başı bozuklardan değildir
J..

düşünce denen idraki BİLİNÇ'in VARSA, ONUN yaratacağı minhalkan cedîdâ  yani ,her nefeste kıyametinin kopuşu ve yepyeni bir yaratılışla,  andan daha kısa sürede, farkına varmadan her an yeniden yaratılıldığın VÜCUD'un da VAR dır...

17/İSRÂ-49 : Bir de dediler ki:   «Biz bir sürü kemik olduğumuz ve ufalanıp tozduğumuz vakit mi, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?»


isimler ve müsemmalar..ZAT- SIFAT- FİİLLER.. insanın aslı NUR- ışık vücuttur.. mesela BELKIS’ın tahtını düşünce ile göz açıp kapayıncaya dek getiren zamanının kutbu olan vezir ÂSÂF, bu emri bir peygamber kral (III defa ululanmış)olan hz Süleyman’ın (Rahman esması) dilemesi ile yapmıştır. Efendimizde ”Rabbim’in kokusunu Yemen’den alıyorum ” demiştir..sistem daima risalet +nübüvvet = velayet  teslis sacayağı ile çalışır ...  

AYNA( ruh-gönül gözü)= saydam cam( irşad makamı mürşid) + AYNA nın arkasındaki siyah sır ( ehli mana tasarrufu turuku âli) +AYNA dan yansıyan ( irşad edilen müridin gönlü )..

*habl-ül metin; sağlam ip

(Allah'a giden yollar, mahlukâtın nefesleri sayısıncadır. HADİS)

HA.. bir nevi icadi yaratımdır..insanın aklı muhakemesi varsa onun vücudu da vardır ve her organı her azası her hücresi kendindeki kayıtlı programa (fazlı FEYİZ,manevi elektrik AKIMI=hikmet) göre kendi istidadını icad edip  yaşar ve  maddeye dönüştürerek gösterir.. o vücûdunn hücrelerinden hiç biri “ben karşı geliyorum” demez-diyemez.. her organ vazifesini ifa eder.. beraber bir vücudu tevhid ederler..

H GENETİK MİRAC=HANİFLİK=TEVHİD MERDİVENİDİR..

AL-LA- H….eskiden Kabe’nin içinde El-LAH putu da varmış ki, sadece ona inan Hanif’ ler olduğu gibi, onunla beraber diğer putlardan da medet umup onlara ibadet edip kurban sunarlarmış... HUBEL( baba), Habbal- Habbel (İbr), El Lah-Allah ve üç melek kızı-üç beyaz kuğu denilen Lat, Menat, Uzza ise yardımcı ilahelermiş.. 


"Siz de gördünüz değil mi Lât ve Uzza'yı? Üçüncü olarak da diğer putunuz Menat'ı? Demek size erkek, Allah'a dişi öyle mi? Öyle ise bu çok insafsızca bir taksim! Onlar, hiçbir şey değil, sırf sizin ve babalarınızın uydurduğu kuru isimlerdir. Allah, onlar hakkında hiç bir delil indirmedi." Necm suresi..


Gökgürültüsü Tanrısı (RÂD). Özellikle Suriye Araplarında Ba’al” a karşılık gelen SİN- Ay  “erkekti ” fakat hakikatte XY çift karakterli GÜNEŞ ve AY’ dı.. .. En yüksek onura sahip Yağmur tanrısıydı..Suriyelilere göre Babil’i kuran Arapların MAVİ YÜKSEK  TALİHİ Jüpiter di.. Kâbe’ye Suriye’deki putperest moABi kabilesinden yağmur yağdırması için getirildi…oradaki adı bel ken, araplar ona EL- ELLAH adını vermişlerdir.. Kırmızı akik taşından yapılmış insan şekilli erkek bir heykeli vardı. Sağ eli kopunca altından bir el yapılarak yerine takıldı.ve bu putu ilk Kabe’ye getiren ,ona el takan adam ve kabilesi de artık ilelebet Kabe’nin bekçiliği görevine el koymuştu..

EL LAH..aslında EL İLAH dır..yani O ALLAH ki, O ALLAH ,bilinen- belli bir tapınılacak- tek  bir olan- İLAH  HU’ dur....zaten hz Kur’an da Cenab-ı ALLAH “ size İLAH olarak ben yetmiyor muyum? ..sizin İLAHINIZ BENİM BEN” demiyor mu?


LA yok..İLLA HÜVE var.. var olan, bilinen yaratılmış her şey seyrü sefer halinde bir hareketin devrindedirler..esmalar da yaratılmıştır..

SÛBHANALLAH –ELHAMDÛLİLLAH ve AL-LA-HUEKBER ASLINDA BUNU ANLATIR.

TA-HA /20.Bunun üzerine Musa onu hemen yere attı. Bir de ne görsün; o, hızla kıvrılıp kayan bir yılan olmuş!” ..


(*TA eski Mu dilinde YILDIZ ,HA  ise SU demekmiş. TAHA  anlam içeriği su ihtiva eden MÜJDECİ-HABERCİ KUYRUKLU YILDIZ oluyormuş.. )


Ruh (bilgi-kanunlar-idare) ile nefs ( hayat-ı genetik )
(*Hayye:
 Bu kelime, Musa kıssasının anlatıldığı diğer surelerde “cân” ve “su'bân” lafızlarıyla anılır. “Hayye” kelimesi tür adı olup küçük büyük, erkek dişi, bütün yılanlar için kullanılır. “Su'bân” ve “cân” kelimeleri arasında ise farklar vardır. “Su'bân” yılanların büyüğü; “cân” da incesi ve küçüğüdür. Şu halde Musa’nın asası yılan haline gelirken ince bir yılan biçiminde değişmeye başlamış, sonra irileşip cüssesi büyümüş ve su'bân haline dönüşmüştür. Bu yüzden cân kelimesi ile asanın yılana dönüşmüş ilk hali, su'bân ile de son hali kastedilmiştir. Demek ki bu yılan su'bân görüntüsünde ve cân süratinde idi.)(ALINTIDIR)


KaBE’nin damından   indirilen B'EL putunun anlamı da budur.. putu kıran o esnada neyi kırdı? ..putu kıran BE’nin altındaki NOKTA, o esnada neyi gördü?..O, nokta nın  herkeste ve her şeyde seyredip gördüğü o tek mana görüntüsü kimdi?..

bazen tüm kainat tek bir kişiye bir şeyi öğretmek için olabilir … çünkü O öğretilen kişinin anlamı da, O’na bunu yaşatarak gösterenle aynıdır..
ve HER İNSAN BİR KAİNATTIR.. MUHAMMEDALİ’ liğin açılması için, mürşidmürid tevhidi vuslatı elzemdir..

başlangıçta 2 güneş vardı..ve biri diğerine yaratılır yaratılmaz secde etti: ”eğer dünyada insanın bir diğerine secdesi emir olunsaydı bu karının kocasına secdesinden başkası da olmazdı ”(hadis)..
((LAMELİF TEK BİR HARFTİR..SAKIN ONU AYIRMAYINIZ hadis))


her şey tekamüller açısından anlaşılmalıdır.. cinsiyetlere, bedenlere ,eşyaya, isimlere, esmaya takılmış birisi asla ruhu anlayamaz.. akıl –beyin asla yaratılmışlık hududu sidre-i geçemez. .orası sadece anlayan kalbin- AŞKIN MEKANIDIR VE AŞK ÇOK KISKANÇTIR.. “ben varım!” diyen oraya giremez..putunu kır öyle gel!!..sende bu putu kıracak kişi değilsin!!..putunu kırmış birinin eli ancak buna izinlidir…

kişinin RUH’ undan=  Muhammedi NUR’ u IŞIK VÜCUDUNDAN ne kadar haberdar olduğu önemlidir..bunu bilip anlayan kişi, kendi içindeki HAKK GÜNEŞİNİ de BATININDAN DOĞURMUŞ ve kendi KEVSER-i, kendi SELSEBİLİ ARTIK KAYNAMAYA BAŞLAMIŞTIR…. o artık ebter değildir.. soyu hiç kurumayan ÂNÂ(HÛ) ümmül kitap O kaynaktandır..DAMLA DENİZ OLMUŞTUR..O ÖLÜMSÜZLER KERVANINA ALINMIŞTIR..


((*
2 Hidrojen +1 Oksijenin  ezvacı vuslatı tevhidinden, çocukları SU(HU) doğmuştur J = Allah her şeyi sudan yaratmıştır.. SÛBHÂN O’DUR..ve  O iki eşlidir. (iki kavis sahibidir )

H
etken(  RUH-dişil+ Onötr(AYN’Â -eril) Hedilgen (NEFS-dişil) İNSAN-I KAMİL       ( H HARFİ için eski bir masaldan alıntıdır)



(*7 ağustos perşembe ..Sevdiğim ..bu masalı yazarken yaşadığım yerde kış oldu. gök delindi.yerle vuslat etti ..besmelenin sırrı tamam oldu.yönetim tamamen göğün, rahmanı yağmurun,RÂDı gök gürültüsü ile şimşeklerindi.. ve yeryüzünün efendiye teslimiyetine şahit olduk.yer yükünü aldı ve döllendi  )

HURŞİD’İMDEN MÜRŞİD’İME BİR TÛTİNİN GÜNCESİ

 Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..
bir tammuz ayı daha geldi ve deldi de geçti. son masalımın akabinde, Haybabamın denizevine denize bakmaya tabiiki gittim.burada internet yok.cep telefonumun hattı da hemen hiç çekmiyor. tecrit edildim J.iletişim yok denecek kadar az.. günlerden 24 tammuz Perşembe..her şey aynı idi. yeni kararlar aldım. yine İstanbul’u terk etmeye ve yoldan çıkıp dağıtmaya karar verdim..


bazen Güneş’de bedenlenir ve Nefsine yenik düşer…

Bugün arefe sabahı 27  tammuz Pazar..
uyku mahmurluğu gözsüz gördüğüm latiflenlatifeye bakıyorum..hııımm! Senin en büyük günahınım bence..kanunu-kara kaplı kalın kitabı deliyorsun.kendi kanun sütunumu dikince bunu bende Sana yapacağım unutma J..henüz barışmadık..daha var..

28  tammuz pazartesi.BAYRAM. yine emanet bir çocuk verilecek sanırım.Sevdiğim ben neden kısırım ?hep başkalarının çocukları geliyor, neden?

29 tammuz  salı ..
çok güzel sarışın bir genç kız, sırılsıklam aşık olduğu gence sarılmak için uzanıyor.aaa onları seyrediyorum.genç aniden cenin bedeni üzerinde siyah saçlı normal erkek başlı bir gence dönüşüyor.beyaz et teni aynı cenin misali..CENİNLERDEKİ O UZUN ÖLMEYEN KUYRUK SOKUMU ACBÜ'Z-ZENEB-deniz atı gibi kuyruğu var. sanki o mitolojilerdeki yarısı insan yarısı at sentorlardan olacak gibi ..kız onu o haliyle bile sevip kucağına alırken şöyle diyor hayretle:"sen ne kadar hafifmişsin böyle :)!!


Genel ailesel istek üzerine öğleden sonra denize giriyorum.suyun kaldırma gücü ve tembelliğimle öööle dairevi formumla duba gibi yatıyorum.Ra’nın gözü tedrisatı gören, yazdığı masallar yüzünden artık gözlüksüz hiçbir yazıyı okuyamayan, güneş allerjisi olan, aşırı ince defolu ciltli ben yine haşlanıyor, kırmızı istakoza ve sonra mor renge dönüyorum..bundan nefret ediyorum. Son masaldaki “sen bugün yansıyan ve ağlayan kadınsın içine çek” kaderime hüzünle gülüyorum J..yani anlamı bu muymuş diyor ağlıyorumJ ?!! havanın sıcağına tenimin yangısı eşlik ediyor.bir kaç gün sonra gözlerimin allerjiside başlıyor ve tüüm gün kendiliğinden akan gözyaşlarıma mendil dayanmıyor J...neyseki allerjen ve antibiyotikli iki göz damlası işe yarıyor..yaz mevsimi, yazlık ve oteller hiç bana göre değil. sevmiyorum..ama serin esen rüzgarda oturup hiç bitmeyen dalgalara bakmaya bayılıyorum..merak etme dalgaları saymıyorumJ.daha o kadar delirmedim bence..



Sevdiğim bu sağlık problemlerim nedense bana Mahmut Amcamın anlattığı ilmi hatırlattı ve O’na hak verdim.demişti ki:” Allah sana kendindeki her esmadan verdi ve sen yukarıdan aşağıya inerken kendine iyi kurgu yapıp ,o sağlamlıkta bedenlenemedin ve kendine düzgün bir hayat kuramadın. suçu Allah’a atma !O vermedi deme!.sen beceremedin!. ben başaramadım affet de”..


 İşte bu haldeyken fena halde O’nu özlediğimi anladım.100 yaşına dek kendine ömür biçmişti ya hanii.daha birkaç senesi var şükür.artık O’nu ziyaret vaktim geldi. Lütfen kıskanma. 8 sene önce;ilk ve son seferki gibi sadece bir 45 dakikalık olmasın..izin sormamam gerektiği sözünü dinliyor ve sormuyorum
J. gidip dönmeyi başardığımda Sana yazarım inşallah. kendimi emanet alıcısı gibi hissetmeme lütfen izin verme, dayanamıyorum .. Sende gel olur mu?


Gelelim bir türlü istediğim gerçek astrolojiyi öğrenmeye kapımın açılmayışına.
ben zaten hiçbir şeyi aklımda tutup ezberleyemiyorum malum.zor olan hiçbir şeyi de ne okurum, ne ilgilenirim.bilinen astroloji benim yanına dahi yaklaşamayacağım zorlukta. Bekle bekle ömrüm bitiyor ve hevesim kalmıyor gibi.ama geçende, diğer zamanın yardımcısı aradı Sevdiğim..efendisinin beni çok sevdiğini, sık sık sorduğunu ,çok yüksek terakkilere haiz olduğum halde, neden kendimi onların yüksek ilimlerinden mahrum ettiğimi yineledi.. efendisinin telefonunu verdi.üstelik beni çılgına çevirebilecek, bir senedir yazdırmakta olduğu Şİ’RA yıldızı hakkında kitabından bahsetti. tabii ki kitap çıkınca ilk okuyacaklardan olacağım..



Sevdiğim, teslim olup söz dinleyenlerden olamadığımdan dolayı bir türlü açılamayan –hevesle beklenen o ilmim, tam bir fiyaskoymuş meğer..ne yazık ki o farz edilen, fııs fııs  yüksek potansiyelim yüzünden  çok cazip tekliflerle karşılaşıyorum... ama o kadar çok kandırılarak yenilmeye ve bozguna uğramaya alıştım ki, artık çok yorulup  pes ettim.. girdiğim her disiplini ve otoriteyi bozup, kendime benzetebilme kabiliyetimi biliyorsun.o yüzden kimseye bulaşmamaya, kendi ıssız tenha yolculuğuma dönmeye karar verdim.zaten benim öyle bir Efendim var ki, tüm putları yapan ,satan ,kıran da O ..O VARKEN NEDEN MADDEYE TAKILAYIM Kİ,değil mi? söyle!!


hani demiş ya  eskiler :derviş dediğin kimseye bâr olmaz, yâr olur. Bende artık, o tahammül edilmez ağır emanetimi kimseye yüklemeyip,  kendi hamallığımı kendim yapacağım ve kimseyi rahatsız etmeyeceğim..



4 ağustos pazartesi..dönüş.bugün Evvel Zamanımın sene-i devriye göç günü..ne tesadüf değil mi?! Bandırma Tekke caminde Evvel Zamanım.. yeni cami harikulade, eski Türk camilerinden olmuş.ve üst kat kafeslerini çok beğendim.hepsinin kilidini açıp aşağıya indirdim.kafes arkasına-perde ardına atılmaktan nefret ediyorum. nefes alamıyorum.. sonra Evvel Zamanımın evindeyiz. aniden  yatak odasına çekiliyorum.. yatağın karşısındaki, o bir zamanlar sabahın köründe buraya gelip yatakta yatana bakıp sohbet ettiğim günü ,o kanepeye yavaşça otururken hatırlıyorum. sonra tesir gelip beni sarıyor. ellerimi kulaklarıma bastırıp bükülüp ağlıyorum.. beni unutmamış. başaramadığım ve O’na layık bir evlat olamadığım için O’ndan özür diliyorum..SENCE BENİ AFFEDER Mİ? Ya SEN? Bana zorla verdirdiğin söz vardı ya hanii! Senden sonrakine gideceğim ve onu kabul edeceğim hakkındaki .. işte onu asla yapmayacağım…..

nur cihan

08.08.
2014
nuralem7@hotmail.com