30 (O’tuz) KUŞ ,30
HARF OLAN ÂNKA ‘ NIN RÜYASI MASALI 18
kimse kalbini ve dilinden çıkanı ve elinin işlediğini aynı ayarda tutamıyor…kalbine ve diline riyakar olan insan nasıl hakikate ulaşsın ki?!..kişi ,uydurduğu yalan dolan labirentlerinde kendini zihnine hapseder. onu ancak yine kendi kalbi kurtarabilir. kendini kurtarmak istemeyene kimse yardım edemez.. kalbin 4 odacığı ,4 kapısı, 4 anahtarı vardır.. bunlar şeriat ,tarikat, hakikat ,marifet ilmidir..
YÜREK cesur kalbin adıdır, O CÖMERTTİR....
GÖNÜL, olmuş, göynümüş aşık kalbin adıdır, O CÖMERTTİR..
DİL, kalbin dile gelmiş OL EMRİ madde adıdır, O CÖMERTTİR.
EL, kalbin duygu ve hislerinin dilden çıkarak tezahür ettirilip OL EMRİ verildikten sonra manayı yaratma –eylem halidir.. O CÖMERTTİR..
ve MAKAM-I KALP =tüm bu manaların birliğidir.. KALP ALMADAN VERİR, O CÖMERTTİR..
kimse kalbini ve dilinden çıkanı ve elinin işlediğini aynı ayarda tutamıyor…kalbine ve diline riyakar olan insan nasıl hakikate ulaşsın ki?!..kişi ,uydurduğu yalan dolan labirentlerinde kendini zihnine hapseder. onu ancak yine kendi kalbi kurtarabilir. kendini kurtarmak istemeyene kimse yardım edemez.. kalbin 4 odacığı ,4 kapısı, 4 anahtarı vardır.. bunlar şeriat ,tarikat, hakikat ,marifet ilmidir..
YÜREK cesur kalbin adıdır, O CÖMERTTİR....
GÖNÜL, olmuş, göynümüş aşık kalbin adıdır, O CÖMERTTİR..
DİL, kalbin dile gelmiş OL EMRİ madde adıdır, O CÖMERTTİR.
EL, kalbin duygu ve hislerinin dilden çıkarak tezahür ettirilip OL EMRİ verildikten sonra manayı yaratma –eylem halidir.. O CÖMERTTİR..
ve MAKAM-I KALP =tüm bu manaların birliğidir.. KALP ALMADAN VERİR, O CÖMERTTİR..
Hakk’ın kendisine muhatap saydığı
yeğane şey MUTMAİN OLMUŞ NEFS, ENFES
MAMUR olan EVİ kalbidir...
FECR SURESİ: 27-30: Ey huzura –tatmin olup eminliğe kavuşmuş insan! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!
FECR SURESİ: 27-30: Ey huzura –tatmin olup eminliğe kavuşmuş insan! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..nasılsın?.. bugünde kaldığımız yerden devam
ediyoruz.. çünkü artık geriye dönemem ve Sende benle Tibet Budizm ve Nakşibendiye Usulü ,ölmeden evvel ÖL’ME deneyimime
geliyorsun J..bakalım
birlikte neleri deneyimleyeceğiz.. mürid mürşidinin elinde bir mevta gibi
olmalıdır..yani tam uykudaymış gibi teslimiyet beklenir.. biliyorsun ki, bu
benim yapıma çok ters bir şey.. benden ancak “diren
ben!!” olabilir J. sadece
uyurken-küçük ölümde tam teslim olabilirim…
yine Sevgililer günümüze onbeş
gün kala, kendimizi ölçüp biçelim istedim.. aşk
dersimi başaramadığımdan dolayı azledilip, ilimle yola devam ettirildiğimi düşünmekteyim..
çok yaşlandım ya hanii..kim, heyeCANSIZ bir
acuze ile aşk yolunda yürümek ister ki J..onca şeyi boşuna yaşamadığıma inanıyorum.. anladım
ki tecrübe ve deneyimler kişiye hayatı
ve kendini ,dolayısı ile her şeyi kolayca okumayı öğreten tek sistemmiş.. yani yapmak fiili.. yola bakmak değil, yolda
yürümek eylemi.. Sevdiğim,benimle yürüyorsun unutma ,etrafa bakmayı ve
aranmayı kes lütfen !!! J..
Geçen gün Tibet’in ölüler kitabını
okudum..bir kaç sene evvel okuduğum
mısır ölüler kitabının son pasajı hariç ,ona ait şuan aklımda hiçbir şey
yok ..o çok ağırdı.. bir hafta boyunca hep uyuya kalka zor bela bitirmiş, yazdıktan sonrada
dört gün hastalanmış, ne yazdığımı ise, ne kadar uğraşsam da okuyamamıştım.. o
yazı beni güçten düşürmüştü.. onun sırf
sihirle yazıldığı, tercümesinin
tercümesinden dahi insana nüfus ediyordu.. çok tehlikeli bir kitap o .. ama bu
masal için geriye dönüp onu okuduğumda hayret ettim..ilk defa bir defada ne
yazdığımı okumayı başardım. demek ki zamanı şimdi yani, üç sene sonra imiş..
mısır ölüler kitabı masalı:http://ruhumunmasali.blogspot.com.tr/2011/12/sey-lerin-goreceli-tekamulleri-masali_31.html
mısır ölüler kitabı masalı:http://ruhumunmasali.blogspot.com.tr/2011/12/sey-lerin-goreceli-tekamulleri-masali_31.html
oysa Tibet’in ölüler kitabı
çevirisinde hiçbir yan etki hissetmedim..çok kolaydı.. aynı günde okuyup
bitirdim.. nakşibendilikte ki anlayamadığım letaifleri bu derece yakinen ve anlayarak, bunca sene
sonra okumak muhteşemdi.. yani onca sene, anlayamayalım diye yazılmış onca
saçma şeyi okumak zorunda kalmış ve asla öğrenememiştim.. bence her
şeyi ilk elden okumak çok daha doğru..ama bu idrakim içinde tüm o deneyimlerden
geçmem gerekti tabii.. o şeyleri yaşamasaydım, bugün asla bu yazıyı
yazamayacaktım..
Üzerimde terbiyeci
esmam ,mürşidim olan RAB ‘imin İSMİNE yemin ederim ki ,hayatımın en güzel
deneyimlerinden biri idi.. anladım ki, bir vakitler
yaşadığın şeyleri ilmen de bilip - aynel yakiin olmak ,cennetin ta kendisi imiş
…çünkü akabindeki sabah rüyamda hem Seni gördüm, hem de paşabahçe’ den yeni
bir pembe –erguvani cam vazo alıp, işin şeriatını da öğrenip ders edinenin evinden
çıkan alev alev KIRMIZI nurları gördüm..
ve kalbimin zikrettiği O İsminin ne muazzam bir rehber olduğunu bu kitapta okumaksa zevklerin en hoşu idi..
NUR SURESİ/36 - (Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin okunmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O'nu tesbih ederler.
NUR SURESİ/36 - (Bu kandil) birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin okunmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O'nu tesbih ederler.
bana söz vermiştin ya hanii”artık
beraber yol alacağız.birlikte başaracağız” demiştin ya !! ve şimdi de beraber öleceğiz tamam mıJ?!!..
yani tüm kadim dinler ve kendini bilme ekolü rehber-üstad- mürşid –gurularınında bize
eşlik edeceğini nedense bilmekteyim.. yazmakta olduğumuz bu kitaba ,tüm yüksek
âli –iliyyun- âlûn ruhların eşlik dilediğini
de anlıyorum.. bunu ben yazmış gözüksem de, böyle acaip bir idrakin sadece
onlardan geldiğini de bilmekteyim.. çünkü senelerdir oku oku, dinle
dinle, sor sor, kopyala yapıştır
zerre yol alamadığım bu letaif nurlarını, ilk defa birkaç saatlik
bir okuma ile yazıya dökmenin normal olmadığının bilincindeyim.. her şey Senin
lütfun ve himmetinle..Senden Sana.. zat-ı âli ,sıfat-ı pâk yüksek
müsaadelerinle..
Sevdiğim, yavaş yavaş bana
geriye döndüğünü hissediyorum..bu Ayın harfi, belki de aşk-ı gınada en zengin harf olan Gayın yüzündendir..
her ne olursa olsun önemli değil. önemli olan Senin beni düşündüğünü yine
hissedişim. J..SENİ SEVİYORUM, hiç değişmeyen, o
utanmadan söylediğim aynı duygumla ve üzgün de değilim …
Sanma ey hace ki
senden zerrü sim isterler. Yevme la yenfeu da kalb-i selim isterler. /RUHİ
"Zannetme ki
yarın kıyamet gününde senden altın ve gümüş isteyecekler;
mal ve evladın fayda
vermediği o günde senden arınmış bir kalp isteyecekler."
Evet.. bugün Tibet’in
Ölüler Kitabını (BARDO) okuyoruz ..Tibet
budizmi hakikatte Uygur Türklerinden oraya intikal etmiştir.. daha evvel şaman
olan tibetliler , türk hakanı ile karşılıklı gelin alışverişinde bulunmuşlar ve
birbirlerinin din,dil,örflerini de kopyalamışlardır.. o yüzden de, biz Türklerde
ki hemen pek çok gelenek-atalar kültü de dahil Çinlilerle aynıdır.. bunlara şaman geleneği
dersek yalan - yanlış olur .çünkü tüm bunlar deneyimlenmiş kadim hakikat bilgileridir... Tibet ölüler
kitabı, bir ölünün 50 günde yaşadığı manevi halleri anlatır.. (eski mısırda ise bazı firavun mumya işlemleri 10 ay sürebilirken, asillerin
mumyalanma süreleri 70 gün, diğer zenginlere
50 ila 40 gün, fakir halkaysa
birkaç gündü..) bizde de ölünün 7 si,40’ı ,50 si yapılır ya hani
..işte bu da kadim, deneyimle sabit , ruhun yerine ulaşma yolculuğuna eşlik
edebilmek içindir.. yapılan hiçbir şey anlamsız değildir..
Şimdi kısaca kitaptan alıntılara sırası ile bakarak ,öğrendiğim her şey ile bunları yorumlamaya çalışacağım… kişi ölüm –sekerat halindeyken, biz Müslümanlarda yapılan Kelime-i Şehadet in benzeri olan şey, farklı bir telkinle bu kitapta da var.. onlar BİZ MÜSLÜMANLAR GİBİ Kelime-i Şehadet getirmiyorlar .. sürekli telkinli bir anlatımla; ölmek üzere olan bedeni ,kendisini almak üzere gelen o yüce ışığa hazırlıyorlar..
o İLK IŞIK gelir gelmez ,o kişinin de, kendi nefesini- havasını terk eden bir balon misali -benliğini hemen terk edip,o İLK GELEN IŞIĞIN içine girmesini telkinle okuyorlar.…. ama kitapta sık sık vurgulandığı gibi, bunu sadece insiye edilmiş=ölmeden evvel ölme deneyimi olan -bilen bir derviş –yani mürşidi gurusu olan ruhlar tam hakkı ile, ilk denemede başarabiliyorlarmış.. işte bu kişiler,direkt, RAHİM olan KU’NUN KALBİNE YUVAYA –CENNETE DÖNÜP, DİĞER LETAİF IŞIKLARI ve soluk ışıkları ise asla görmüyorlarmış.
bu ilk ışığı kaçıran herkesse; ruhunu almak üzere gelen,nefs mertebeleri - letaif –ışık-nurlarını sırası ile izlemek zorundadır .. her gelen esas parlak ışıkla beraber, onun sanal –soluk bir kopyası olan, aşağıya düşürücü ışıkta onla birlikte gelir. yani henüz hem ışıklar, hem de gölgeleri vardır.. aynı ruhun aşağıda yatan bedenini bir türlü bırakıp, yükselememesi gibidir...
insanlar madde bedenini ve dünyayı asla bırakmak istemediğinden dolayı; o ilk gelen parlak kuvvetli ışık yerine, onun akabinde ortaya çıkan onun soluk kopyası ışığa yani, vesvese zihnin- halisünasyon- cehennem illüzyonlarına kendilerini düşürürler..
şimdi kısaca anlatmaya çalıştığım bu renkli ışıklar ilmini kesmeden; en önemli ilk 7 gün içindeki sıralama ve kendi idraki algıma göre neş’eyle ölerek, an be an olayımızı IŞIK YOLLARINDA IŞK OLARAK kaydediyorum ..
ve mevtamız HAKKIN
RAHMETİNE KAVUŞTU J..ÖLÜM ÖTESİNE IŞIKLAR DİYARINA YOLCULUKTA BAŞLADII..
Ölünün başında bulunan şaman guru, mürşid-i imam ölüye şöyle talkım verir: “Ey soylu oğul, şu dört gündür baygındın. Bu boşluktan çıkar çıkmaz kendi kendine ‘bana ne oldu?’ diye soracaksın. Şu anda bir değişim içindesin... Göreceğin olaylar, ışınımlarsa Yedi renk tayfından olan gökkuşağı öğretmenimiz, üstadımızdır..
Dünyevi 4 unsurdan mürekkeb
bedenin HAVA+ATEŞ+SU+TOPRAK element cevherlerin burada kalacak ve saf enerji olan sen, bu madde
bedenini ışınımla yakarak , kendinde simya
olacak ve özünü çıkartacaksın…
yani ,atom olan ruhunu parçalayıp,kendini yakarak ,bu cehennem madde terkibinden kurtarmayı sadece kendinden kendine SEN başaracaksın...
O NOKTA’NIN İÇİNE GİRMEYİ BAŞARMALISIN...
ait olduğun öze, saf enerji ışığına ,ruhun ışık pirizmasına- Ruh-ül Kudüs’e dönmelisin…
o ışıkların hepsi, sendeki elementlerin yanarken çıkardığı enerji-meleki-kuvve nurlarındır.. o rengarenk ışık olan nur cevherlerin, dışarıda başka bir yerden sana gelmiyor…onlar senin var sandığın ve bu dünyada yaşamak için yüklendiğin yardımcı erk ruhlarının-4 ana unsurunun terkib bilgileriydi.. oysa şimdi bu dünyaya ait olan bilgiler burada kalmalı.. çünkü o maddi element bilgilerine, şimdi gideceğin ÖZ’ de ihtiyacın yok...oraya ,ancak ve ancak oradan geldiğin gibi saf olan ,sıfatlarını damıtıp yakarak arınmış olan Mustafa makamı ile gidebilirsin... yüklerini, ağırlıklarını, var sandığın her renk her sesi, her kokuyu ait olduğu elementiyle birlikte yakıp, bırakarak ilerle!...
ruhun çıplak!!.. onu mana isimleri ile suretlendirip giydirme!!.. onu anlamlandırıp, tanımlayıp, bir surete ,bir sese, bir kokuya büründürme!. .artık onun bir elbiseye ihtiyacı yok!!..çünkü o tanımsız , suretsiz ve isimsiz..ismi olmayanın cismi de olmaz ,unutma!!!
yani ,atom olan ruhunu parçalayıp,kendini yakarak ,bu cehennem madde terkibinden kurtarmayı sadece kendinden kendine SEN başaracaksın...
O NOKTA’NIN İÇİNE GİRMEYİ BAŞARMALISIN...
ait olduğun öze, saf enerji ışığına ,ruhun ışık pirizmasına- Ruh-ül Kudüs’e dönmelisin…
o ışıkların hepsi, sendeki elementlerin yanarken çıkardığı enerji-meleki-kuvve nurlarındır.. o rengarenk ışık olan nur cevherlerin, dışarıda başka bir yerden sana gelmiyor…onlar senin var sandığın ve bu dünyada yaşamak için yüklendiğin yardımcı erk ruhlarının-4 ana unsurunun terkib bilgileriydi.. oysa şimdi bu dünyaya ait olan bilgiler burada kalmalı.. çünkü o maddi element bilgilerine, şimdi gideceğin ÖZ’ de ihtiyacın yok...oraya ,ancak ve ancak oradan geldiğin gibi saf olan ,sıfatlarını damıtıp yakarak arınmış olan Mustafa makamı ile gidebilirsin... yüklerini, ağırlıklarını, var sandığın her renk her sesi, her kokuyu ait olduğu elementiyle birlikte yakıp, bırakarak ilerle!...
ruhun çıplak!!.. onu mana isimleri ile suretlendirip giydirme!!.. onu anlamlandırıp, tanımlayıp, bir surete ,bir sese, bir kokuya büründürme!. .artık onun bir elbiseye ihtiyacı yok!!..çünkü o tanımsız , suretsiz ve isimsiz..ismi olmayanın cismi de olmaz ,unutma!!!
.. ve ne yazık ki; söz dinlemeyen her avam ile her derviş ölüm esnasında şunu deneyimlermiş..yanii, İlk sekerat anında gelen yoğun saf nur ışığın içine, korkudan giremeyen kendi nefsini..ve bu ilk fırsatı hemen çoğu kişi kaçırırmış... yani, zihnin, snaps snapss düşünce heyüla balonları içindeki halüsinasyon olan ,öğrenilmiş cehennemimizi deneyimlemeye mecbur oluruz.. budist eğitim derslerinde sürekli tekrar tekrar, bu ışığa kavuşma ezber talimleri yaptırılırmış..
ama samimiyetsiz dervişler ve edepsiz–yolun erkanına hürmet etmeyen guru mürşidlerin pek çoğu da dahil ilk anda cennete kavuşamaz ve zihninin cehenneminde, maddeye tekrar inebilmek için çırpınır dururlarmış. …ancak samimi, edebli ve gurusuna tam iman edip, gurusunun ismini anında hatırlayanlarsa, bu alt dünya yolculuklarından hızla geçebilirlermiş..
mürşidi gurumuz telkine devam ediyor dikkat lütfen J!!! ..” bedeni
oluşturan elementlerin enerjilerini salıver!”.. bedenimiz şimdi evrendeki her
şeyin bedenini oluşturan beş elementin beş renk ışığına ayrıldı ve şimdi ey ölü
oğull !!! beden kaydından sıyrıl da, gelen nurların renklerine bak!!
**
*SİMYA DA RENKLER HAKKINDA ÖN BİLGİDİR.. En sıcak, En ısısı yüksek renk mavidir. Mangal kömürü al büyükçe, pürmüzle ısıt, evvela turuncu olur , sonra kırmızı olur ,sonrada mavi olur. en yüksek ısı mavidir. Mutlaka nazar boncuğunda mavi bulunur .Yanında sarı bulunur.. sarı uzaktan en çok görünen renktir. Onun için NAZAR boncuklarda sarı ve mavi renk olur, birisi uzaktan görmek için, biri harareti öldürmek içindir (alıntıdır)..
**
*SİMYA DA RENKLER HAKKINDA ÖN BİLGİDİR.. En sıcak, En ısısı yüksek renk mavidir. Mangal kömürü al büyükçe, pürmüzle ısıt, evvela turuncu olur , sonra kırmızı olur ,sonrada mavi olur. en yüksek ısı mavidir. Mutlaka nazar boncuğunda mavi bulunur .Yanında sarı bulunur.. sarı uzaktan en çok görünen renktir. Onun için NAZAR boncuklarda sarı ve mavi renk olur, birisi uzaktan görmek için, biri harareti öldürmek içindir (alıntıdır)..
burada;TANRI ,YARATIMDA
İLK DEFA TAŞ’A TECELLİ ETTİ sırrı açılıyor.. Beyt Amiktaş..Buda Taş..Bengü Taş..taş
ın içinde bir cevher nuru-ışığı vardır ki, cemadatların kimyası –elementlerin
–ruhların simyası ile aynıdır..cevher ruhdur.. candır.. simya-yakış-cehennem
onlaradır.. yani, yakıtı insanlar ve taşlar olan !!
66.sure TAHNİM ve 6 ayeti : Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.
*(Not: Tahnim suresinde çok büyük bir zevke denk geldik bence Sevdiğim bak!..6 rakamı insanın baş aşağıya doğumunu simgelediği gibi, yaratılışın yani maddeleşmede olan 6 evre simyayı da simgelerdi değil mi? o halde akabinde şu ayet kendisini buraya davet ediyor ..evet..)
50.sure KAF..38.ayet: Andolsun biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde-EVREDE yarattık. Bize hiçbir yorgunluk çökmedi.
RENK KÜRELERİ NOTLARI: Sağ ayağın kaldırılması (Küre-Müselles-ÜÇGEN)e işarettir: 4 kapı 40 makam:
Küre-i har Ateş (ŞERİAT)bir anadan doğmak …
Küre-i hava Hava (TARİKAT) ikrar verip bir yola girmek ..
Küre-i ma Su (MARİFET) Hakkı kendi özünde bulmak..
Küre-i hak Toprak (HAKİKAT) Tanrısal-İLAHİ Makama Ulaşmak…
(bektaşilikten alıntı)
kabalada renklerin simyası…Sefirot tablosunda, beyaz Aklı hikmet, Lûtuf ve Zafere, kırmızı Zeka, Sertlik ve San'a, mavi Taç, Güzellik ve Esas'a, siyah da Krallık'a tekabül eder.
Taş maddesi kutsal sırlardan yüce bir sırdır ve buna ulaşmak ezeli lütûf ve sanat işlemleriyle mümkün olur. Çünkü bu işlem, hakkında bilgi verilmeyen ve kolay mükemmellikte bir amaçtır..(hz.Ömer Şifaî)
2. GÜN: bembeyaz bir ışık-iyilik ışınımı gibi çıkacak. Buna zorlukla bakabileceksin ve bu ışık sana doğru gelecek. “Bu ışığın yanında cehennemden gelen kurşun renkli bir duman da olacak. Öfkenden ya da korkundan beyaz ışıktan kaçmak isteyecek ve cehennemin kurşuni dumanının içine düşeceksin. O yüzden beyaz ışıktan korkma ona kendini bırak!!
3.GÜN: tacı şeriflerin tepe rengi ,güneş ve alimlerin nuru sarı renkli olurmuş. Ve hazzın rengi de parlak sarıdır ya hanii..işte tüm zevklerin yaratıcısı ZİHİN-zeka ve bilgelik ışığı SARI RENKLİ NURLA tezahür ediyormuş :) Bu ışıkla yana yana, insan dünyasının soluk mavi-sarı aydınlığı da, Bilgelik ışığıyla aynı zamanda gelip sana dokunacak. sakın ona kendini verme ,parlak ilk olan ışığı seç ey oğull!!
5. GÜN : şimdi de YEŞİL-HAY-HIZIR -İRŞAD EDİCİ IŞIK geldi.. yeşil ışık ‘Hava’ elementinin ilk biçimidir.. üzerinde haça benzer + şeklinde ışıkla parlayacak ..“Bu gördüğün, kendi kişisel bilginin doğal gücüdür. İRŞAD KENDİNDEN KENDİNEDİR..“Bu yeşil ışığın yanında, kıskançlık duygusunun neden olduğu koyu yeşil bir aydınlık da gelip üzerinde parlayacak, sakın ona aldanma!! Yeşil kalp çakramızın rengidir..orada olan ANKÂ RUH kuşumuzda zümrüt yeşili cevher nuru ışığındandır.
6.GÜN: 4 ana unsurun olan su+ toprak + ateş +hava ilkel halleri olan dört renk hep birden üzerinde parlayacak. Bu Tohumundan yayılan güç dışarıdan gelmedi.. bu güçlü ışıklar Senin kalbinin dört bölümünden gelmektedirler. Merkez de sayılırsa, bu beş yön anlamına gelir. Kalbinden çıkar ve üzerinde parlarlar.
Yardımcı nur ruhları-tanrısal ışıklar senin benliğinden başka bir yerden gelmezler ve senin kendi zekanın bölümlerinde ezelden beri vardırlar. Bu idrake eremeyenler bunlara ilahlık atfedip TANRILAR DEMİŞ ve zihnin ışıkların soluk girdaplarında daima sanal ilahları ile kaybolup, unutulmuşlardır.... Şimdi sen Onların doğasını tanıyorsun...onların her birinin belli renkleri ,süsleri, tavırları, tahtları ve sembolleri vardır.. değişmezler.. o yüzden de başlangıçtan beri zihin; kendini bilmek isteyen yolcularına daima, aynı renk ve aynı sembollerle, aynı imgelerle kendisini öğretip tanıtır.. tüm dervişan aynı sembollerle aynı yerde, hangi makam ve halde olduğunu böylece kolayca bilir.. anlar.. her yolcu dili,dini,ırkı ne olursa olsun birbirlerini tanıyarak bulurlar..
Şimdi çakra-şakra-letaifleri az çok kavradın değil mi? bu enerji tekerleklerin 5’ER çift ışınım çemberi olarak gruplanmışlardır.. onları bazen harikulade ışık küreleri olarak ta deneyimleyebilirsin.. tek renk görebileceğin gibi, gökkuşağı gibide görebilirsin.. daima parlak, net, sevinç ve neşe veren huzurlu olanı sev..soluk ve belirsiz donuk renklerden uzaklaş.. bunların hepsi senin zihninin bilgi dolu himmet-hikmet daireleridir unutma!!
7 GÜN: ölüyü almaya 6 ışık toplu halde gelir ve onu parlak ve soluk zıt halleri ile etkilemeye çalışır. KİŞİ KENDİ SAF IŞIĞINI YAKALADIĞI ANDA KURTULUR. .“Dairenin merkezinde, Bilginin sahibi, Dans üstadı Lotus, GÜL karmanın meyvelerini olgunlaştıran sahip, beş renkte ışımaktadırlar. İSİS’İN GÜLÜ, BRAHMAN’NIN LOTUS’U, BÛ-İ MUHAMMEDİ KOKUSU işte tam da burasıdır..
Sevdiğim bu 7 günlük ritüeldir..49
güne dek sürüyor..bense bu 50 günlük anlatılan olayın, o tek anda olup bittiğine inanıyorum.. zaten
kitapta bunun söz dinleyen ve Rabbi’nin adını bilenler için anlık olduğunu ,bu
saydığımız tüm kademelerinse, ilk anda başaramayanların geçirdiği arınma=YANMA seyrü sülük çalışması olduğunu bize anlatıyor..
ve kişinin ölüsünün Budist inancına göre ya nehre salınacağını, ya yakılacağını veya akbabalara yem edileceği de var.. .kitap bize ,yakılınca küllerin içinde aranacak ama bulunamayacak o kemiği işaret edip, sırrınıysa asla faş etmiyor!! Tibet lamaları, ölülerini dağa çıkartıyorlar… bir rahip onlara bıçakla yarıklar açıyor ve anında tüm akbabalar onu yiyorlar.. onlar inanıyorlar ki ;ölülerinin bedeni asla alt dünyanın 4 unsuruna karışmayacak,uzun devriyelere girmeden hızla yükselecek ve daha yüksek kast –bilgi sisteminde tekrar bedenlenecek..
ve kişinin ölüsünün Budist inancına göre ya nehre salınacağını, ya yakılacağını veya akbabalara yem edileceği de var.. .kitap bize ,yakılınca küllerin içinde aranacak ama bulunamayacak o kemiği işaret edip, sırrınıysa asla faş etmiyor!! Tibet lamaları, ölülerini dağa çıkartıyorlar… bir rahip onlara bıçakla yarıklar açıyor ve anında tüm akbabalar onu yiyorlar.. onlar inanıyorlar ki ;ölülerinin bedeni asla alt dünyanın 4 unsuruna karışmayacak,uzun devriyelere girmeden hızla yükselecek ve daha yüksek kast –bilgi sisteminde tekrar bedenlenecek..
diğer bölümleri
yazmıyorum..çünkü bu bölümün islam tasavvufunda sır olduğunu, hiç
bahsedilmediğini biliyorum..ve kendi yaşadığım bir yakaza-rüyetle de, bunun
herkes için olmayıp, anlaşılıp kabulünün insan idrakine ızdırap ve kaos yaratacağına
inanmaktayım..ama nasılsa kitap umuma
açık ve herkes artık her ezoterik yazıda bu bilgileri kolayca okuyor.. bende
anladığım kadar, kopya özet yapacağım..
o yüzden de RAHMİN yani KU nun ,yani KALBİN 4 KAPI -40 MAKAMININDA SIKI SIKIYA KAPANMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLÜYORLAR.. böylece insan özü saf olup,ilk olan ,yaratılmamış haline kavuşabilecek ve daha üst manada dilediği şeyi yaratabilecektir..bu makam ise bizde de olduğu gibi mutlak hiçlik noktası olan, Onlardaysa Nirvana denilen cem makamıdır..
VE ZİHNİN SUYA ERMESİ..HİÇLİK MAKAMINA GELİŞ J .. "İşte, her cevher benim kendi ruhumdan ileri geliyor ve bu ruh boştur, doğmamıştır ve ölümsüzdür.” Böyle düşünerek ruhunuz yaratılmamış hale getirilir:
SEYRÜ SÜLÜKTE MÜRŞİDİN ÖNEMİ VE AYNAYA BAKINCA KENDİNDE SURET GÖREMEMEK MAKAMIJ ..Bunun kanıtı, suya veya aynaya bakarsan, yüzüne veya vücuduna ait hiçbir şey görmemendir ve vücudunun hiçbir gölgesi yoktur… yelkovan akreb olmuş ve saat 12 dir … Osiris’in 12 parçaya ayrılmış vücudu birleşmiş, ölü OSİRİŞLEŞMİŞ ,gölge ait olduğu yere gelmiştir.. İbnül Vakt, Ebûl Vakt olup, zaman VAKTİ ASR OLMUŞ, olay tamamlanıp VAHİD EHAD bir olmuştur.. ..
Evet benim için Tibet’in ölüler kitabının anlamı bugün budur ..ama astrolojiden hiç anlamasam da, birde şunu sezdim Sevdiğim, bak!! olayı ,haftanın 7 günü,7 nefs beden ışığı ile ve 4 ana unsura ait 4X4 =16 olmak üzere, AY'IN EVRELERİ OLARAK ANLADIM..
tasavvufta iki yol vardır..biri aşk ehli içindir.aşk, en
hızlı eren ama en acı çekilen yoldur.aşka ar ,namus ve hiç bir kanun
sökmez ..aşk ehli ,tüm idrak perdelerini
hızla yırtabilir..ama aynı yolu ilim ve bilimle de yavaş yavaaaş, yavaaaaş yorulup
acı çekmeden de gidebiliriz.. bu bir vergidir.. hangisi denk gelmişse kabul
edilir.. sonuç hedeftir ve şaşmaz. tevhid elbisesi giymeyi ve her gördüğüne
tevhid elbisesi giydirmeyi öğrenerek FARK’A GELEN KİŞİ İÇİN din ,dil,ırk
,kanunlar yoktur..tek bir idare, tek bir din ve tek bir yasa vardır…oda
Tevhiddir. .tüm bu oluşumlar Kelime-i
Tevhid’de sırlıdır.. hepimiz,bilelim bilmeyelim Kelime-i Tevhid cümlesinin içinde yol alırız …
*islam tasavvufunda 4
ANA UNSUR’UN 4 ÖLÜMLE çarmıha gerilip ÖLDÜRÜLMESİ: beyaz,
kırmızı, siyah ve yeşil
.... beyaz
ölüm açlık demekmiş...kırmızı ölüme
mevt-i camii de deniyormuş.. Arabi Hocaya göre bu ölüm daha fazla melamiyedekiler
de görülüyormuş ve ölüm demek tövbe demekmiş.. yeşil ölüm yamalı giysilerle sembollenmiş..aynı tabiatın her daim
değişen yeryüzü nebatatını simgeliyormuş bu yamalar..ve siyah ölüm..ezası= cefası fark
etmeyen?!! ve sevenin sevdiğinde fena olmasıymış.(İsmail Hakkı Bursevi
/Tamamü’l Feyz )
tüm bu
idrakler bize simya ilmini de verir..madde de elementler kimya ile çözülür.. soyut manadaysa, yanmak=ölüm=tevbe ile arınılıp, damıtılır..
kişinin kendi vehimlerinden sıyrılıp, yüklendiği emanet ilimleri süze süze, aldığı yerlere tam vaktinde geri
verişidir..
kendi içsel
noktasına geriye çekilmesi ise; suya düşen tek bir damlanın 7 dalga açılıp
,tekrar huzurla 7 dalga içe dönerek ,geldiği noktaya dönmesidir vesselam..
eskiler ”bu fani alemde nefesini sebil etme, nefesi
kimya et” demişler ..ne de güzel demişler
Kenz
açılmaz bir gönülde, ta ki pür nur olmadan
Sur çıkar ağyarı dilden ta tecelli ede Hak
Padişah
konmaz saraya, hane mamur olmadan
Mest olan mestane gelmiş ta ezelden ta ebed
İçtiler
aşkın şarabın abı engür olmadan
"Ölmeden evvel ölünüz" sırrına mazhar olan
Haşrı neşri
gördü burda, nefhayı sur olmadan
Hak cemali
Kabesin kıldılar aşıklar tavaf
Yerde Kabe,
gökyüzünde Beyti Mamur olmadan
Arif olanın
kelamı gayriden gelmez amma
Pes
"Enel Hak" nice desün kişi Mansur olmadan
Bir muhal
sevdaya düşmüş gün, gece Şemi daim
Hakka vasıl
olmak ister halka menfur olmadan.(Şems-i Sivasi-Kara Şems)
HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ
AYIN HARFİ…Değeri 70 : Koca Yun-US ; aklı suya erip de, göynümüş gönle sahip olduğunda O, YUNUS’un dediği gibi:” milki bekadan gelmişim fani cihanı neylerem” misalidir... AYIN HARFİ ;4 ana unsur başlığı altında toplanan, yani insanı ve diğer her şeyleri de maddeleştiren, her enerjik melek-i kuvvet yapının tezahürü AYN-I ÂLİ dir..ZÂT-I ÂLİ misalidir RA’NIN GÖZÜ....yanii, maddeyi ve manayı yese yese, asla doymayan karnı-gözü büyük kocamAN dünyamız gibidir J..
güneş ;dünyevi varlıklar için
yaşam kaynağı ve hayatı oluşturan ana
sistemdir.. GÜNEŞ-RA-NUR ‘un terbiye ediciliği bizim üzerimizde RAB oluşundandır. güneş
Rahman’dır… yeryüzündeki hiçbir canlıdan yaşam ışığını, ısısını engellemez ..varlıklar
perdelerini ona açtıkları kadar ışık huzmelerine , onun ışığındaki varlık –zerre-
tohum- meleki vücudlarına kavuşabilirler..bunlara feyz de diyebiliriz.. veya
bugün anlayacağımız şekilde, içi bilgi dolu kuant balon-hava zerrecikleridir ..
galaksimize samanyolu-milkway-süt
yolu denmesi boşuna değidir.. süt de
su da ilimdir, bilgidir.. SOMUT yeryüzü suları
olduğu gibi, göksel SOYUT sularda
vardır.. yeryüzündeki tüm suların , yeraltındaki tek nehir olan NİL’e ait kollar olduğunu duymuştum.ve göklerinde soyut
bir NİL’i olduğunu ,buna da GÖKNİL-MİLKWAY-SÜT YOLU dendiğini bilelim istedim (bu Göknil
işaretimi dün geceki rüya verilerinden elde ettiğimi itiraf etmeliyim J..yani bana ait
değil)....
bizler nasıl ki burada, cem
makamını-vahidiyeti-birlikte bir olmayı- damlamızın denize karışıp deniz
olması diye açıklayıp anlamaya çalışıyorsak, artık şunu da tefekkür
edebilmeliyiz.. bir vakitler hepimiz göksel yıldızlardık ve samanyolundan,
yerdeki suya OL’AN aksimizi
seyrediyorduk.. işte ne olduysa o zaman oldu
ve suya düşen aksimizin ışıltısına vurulduk
JNARSİZİM HASTALIĞINA tutulduk ..
yani KENDİMİZE AŞIK OLUP KENDİMİZE VURULDUK....ve düşmüş melekler denilen
bizler ,maddeleşerek bedenlendik.. bunun nasıl olduğunu, her biriniz yıldızınızı
bulduğunuzda ve SABAHIN ŞAHİDİ
kayıkçı , sabahın seherinde düştüğünüz denizden elini uzatıp sizi topladığında ve metal bir
metelik olan sizi, göz kapaklarınıza örtmek için bedel olarak aldığında
anlayacaksınız ..
YANİ BUNUN İÇİN MANADA, ÖLMEDEN EVVEL ÖLMEYİ -ÖLürken OLmayı MUHAKKAK DENEYİMLEMELİSİNİZ.. ..buradaki gözlerimiz kapanacak, yeraltı aleminden göksel sulara kayık bizi götürecek…
AYIN.. Enerji ve madde aslında aynı şeylerdir.. mesela bir mum balmumundandır ve içinde daima bir ipten fitili vardır.. ışık vermek için fitili tutuşturduğumuzda balmumu da erir.. yani ruh ve nefs birlikte tükenir.. ışık yapmadır ve fitil ile balmumu eridiğinde ışıkta karanlığa döner.. peki kalıcı olan nedir?..ışık ın aydınlığında gördüklerimizin hoş sâdâsı, gördüklerimizin hayranlığı, hayreti ve iz süreceğimiz manaların gölgeleri bize kalan yegane kârımızdır….
YANİ BUNUN İÇİN MANADA, ÖLMEDEN EVVEL ÖLMEYİ -ÖLürken OLmayı MUHAKKAK DENEYİMLEMELİSİNİZ.. ..buradaki gözlerimiz kapanacak, yeraltı aleminden göksel sulara kayık bizi götürecek…
AYIN.. Enerji ve madde aslında aynı şeylerdir.. mesela bir mum balmumundandır ve içinde daima bir ipten fitili vardır.. ışık vermek için fitili tutuşturduğumuzda balmumu da erir.. yani ruh ve nefs birlikte tükenir.. ışık yapmadır ve fitil ile balmumu eridiğinde ışıkta karanlığa döner.. peki kalıcı olan nedir?..ışık ın aydınlığında gördüklerimizin hoş sâdâsı, gördüklerimizin hayranlığı, hayreti ve iz süreceğimiz manaların gölgeleri bize kalan yegane kârımızdır….
AYN-GÖZ-AYNA-yakınlık..ayniyet..aynalamak..RÛHÜL KUDÜS üçgenin üstünden bakan GÖZ’ün ışığı NUR ’dur..o RA’B ‘in gözbebeğinde ki karanlığın aksidir..o öyle bir âmâdır ,öyle bir parlak latif karanlıktır ki ,kendini aydınlatır.. NUR ÜSTÜNE NUR’DUR..
aynada görünende kendisidir, aynaya ışık tutan da ,aynanın arkasındaki karanlık kömür tozu sırda O’dur.. atomda O’dur.. kendini bilmek duygusu ile kendini parçalayarak kurb’an edip yakan yıkanda O’dur..açılıp saçtığı her damlası ferdidir..ve hiçbir zerresi birbirlerine Ay ile Güneş misali asla yetişip kavuşamazlar..oysaki hepsine camii olan ilah ALLAH HU atomu cem eder. . ZAT-I ÂLİ,SIFATI ÂLİ OLAN EHAD O’dur..VAHİD O’dur..EVVEL AHİR O’DUR..BATIN ZAHİR O’DUR.RAHMAN RAHİM O’DUR.
NUR SURESİ /34 - Andolsun ki biz size açık açık bildiren âyetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvaya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik.
35 - Allah, göklerin ve yerin nurudur (aydınlatıcısıdır). O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. (Bu öyle bir ağaç ki) yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. (Bu ışık) nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara (işte böyle) misal verir; Allah her şeyi bilir.
HURŞİD’İMDEN
MÜRŞİD’İME BİR TÛTİNİN GÜNCESİ
Bu hafta
Hüsn ü Aşk kitabını bitirdim..Hüsn bildiğimiz
Leyla, Aşk ise bildiğimiz Mecnun rolünde.. başta Hüsn Aşk’a aşık ve
peşinde koşuyor.. Aşk’ın cemali veçhi
,Hüsn ‘ün kıblesi ve ayn aynası..gıdası..herşeyi..ama râkîb olan felek
rüzgarı estiriyor ve alem karışıyor..çünkü Hüsn ün Aşkı görmesini kıskanıp, onların arasına perde çekiyor..Aşk’ın mürşidi olan HÜSN tarafından irşadı
da işte o vakit ,himmet, gayret
ve ismet adlı erk ruhları ile başlıyorJ …
Sevdiğim bu kitapla alakalı inanılmaz muzurluklar yapabilirim.. hele Aşk’ın çini maçin padişahının ,Hüsn’ün soluk bir kopyası olan hatun ile vahdet gecesine dair.. şarap şişede, şişe şarapta demiş hazret..Allah ,Allah!!..bence erken yaşta bu eserdeki ifşası yüzünden hercümerç olmuş zahir J..o yüzden uslu duracağım ve bişi yazmayacağım !!?mazallah ,bir gramcık aklım var, oda alınmasın..takkk!! takkk!! Tahtaya vur!!! Huu!!
Sevdiğim bu kitapla alakalı inanılmaz muzurluklar yapabilirim.. hele Aşk’ın çini maçin padişahının ,Hüsn’ün soluk bir kopyası olan hatun ile vahdet gecesine dair.. şarap şişede, şişe şarapta demiş hazret..Allah ,Allah!!..bence erken yaşta bu eserdeki ifşası yüzünden hercümerç olmuş zahir J..o yüzden uslu duracağım ve bişi yazmayacağım !!?mazallah ,bir gramcık aklım var, oda alınmasın..takkk!! takkk!! Tahtaya vur!!! Huu!!