BAKARA/156 :O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler.
bugün var yarın yok denen EY
İNS’AN!!.. sen dün vardın, yarında var olacaksın unutma!..SEN YOK OLMAN İÇİN
YARATILMADIN!!senin var olmanı dileyen seni her halinle sevdi..seni tüm
kusurlarınla sevdi..insan sevince nasıl ki, hata kusur göremez .. işte O’da seni
ayn’ı öyle sevdi ..
İnsan kendi zâtında hala yüce
,hala mukaddes..insanın ruhu bir cevheri âkdes.. su’mu temiz ruhun mu temiz
dense, suya temizliği verende ruhundur.. öyleyken, maddeşebilmek için, ruh
neden kirlenmeyi göze aldı deme sakın..ruh pisliğe tamah etmedi!! O emre itaat
etti ve kûl emrine kul oldu!!..her varlık dokunmak-dokunulmak ve sevmek sevilmek ister..her varlık bilinmek ve bilmek ister..her varlık gözlerinde kendisini
seyredeceği bir aşk iksiri,ruhun aks’ı ayn’ı aynasını diler..
Ne sen sensin, nede ben
ben..bizden var olan topyekün bir biri var..üçü birdir onların.. herkesin bir
temel sacayağı vardır..o üçü tamam olunca işler hep âsândır..ilim ve bilim
yaratım için esas olan fendir..ona hayat verense mukaddes olan candır..eğer bir
ülkede üçgen’i kuran sacayak yoksa; bil ki, o ülke sağlam temeller üzerinde
inşa edilmemiştir..her an yakılıp yıkılmaya hazır ve nazırdır..
ilimsiz, bilimsiz fensiz icât
olmaz..manada olup bitenler daima manada
kalır..o yüzden rüyalar yoruma muhtaçtır. dünya rüyanı güzel yor ki, güzel
manada tezahür etsin..batınılikte kalan tek kanatlı kuş uçamaz.. mana ile
beraber eşit madde ilmine haiz olan ancak İskender-i Zülkarneyn olur ,o Zülfikarı kuşanır ve Fûrkan kılıcı ile Hâk ile
batılı bir tek o ayırabilir.. aslolan dengedir..mizan terazisinde ölçü âsân’
dır..
O halde sende ayağa kalk ve
kendi üçgen prizmandan 7 tayfınla rengarek ışı, ısıt bizi..ayndınlat ki,
aydınlansın kendi şuur dünyan..aydınlan ki, aydınlansın karanlık bilinç dehlizlerin.. kendine arif ol!! Bil ki
sen ne SİN? Neci SİN? Kendini tanı ,kendini ara, kendini bul ve kendini fethet!!
Bu beden mülkü topraklarında Zât-ı Hakka mahrem sensin …kendini sev..O’nun
sevdiği kadar kendini sevemezsen de, O’nun sana olan aşkına saygı duy ve
kendine zulmetme!!
A'RÂF/23: (Âdem ile eşi)
dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize
acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.
HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR
MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ
FE: FE Harf değeri 80… insanın meleküt aleminden madde alemine bendenlenmesi ve yine geldiği yere- feyz haline dönmeyi başarabilmesi ilmidir.. RABITA yayınında yani, telepatik hipnozla yönetilmek bahsindeyiz...o halde Sevdiğim, hikmet-i himmet SENDEN, hizmet de Senden J..
ters aynalanmış vav harfinin, üstü tek noktalı haline Fe harfi denir..fe yi bugün faz (elektrik) anlamı ile en güzel manada anlayıp anlatabileceğimize inanmaktayım.. ayette, Rabbimiz C.C arıya vahy ettiğini söyler.. arı ruha remizdir..Arı’nın esma- çiçekten topladığı ilimle yaptığı altın sarısı BAL’a MARİFET denir.. yani bir kişi ancak ,vahye –ilhamat-ı rabbaniye mazhar olunca ehli marifet olabilir..
FE: FE Harf değeri 80… insanın meleküt aleminden madde alemine bendenlenmesi ve yine geldiği yere- feyz haline dönmeyi başarabilmesi ilmidir.. RABITA yayınında yani, telepatik hipnozla yönetilmek bahsindeyiz...o halde Sevdiğim, hikmet-i himmet SENDEN, hizmet de Senden J..
ters aynalanmış vav harfinin, üstü tek noktalı haline Fe harfi denir..fe yi bugün faz (elektrik) anlamı ile en güzel manada anlayıp anlatabileceğimize inanmaktayım.. ayette, Rabbimiz C.C arıya vahy ettiğini söyler.. arı ruha remizdir..Arı’nın esma- çiçekten topladığı ilimle yaptığı altın sarısı BAL’a MARİFET denir.. yani bir kişi ancak ,vahye –ilhamat-ı rabbaniye mazhar olunca ehli marifet olabilir..
Nasıl
ki hava denen şey TEN’ENFÜS’ü, ciğerlerimize
çektiğimiz dinlencelerimizde O oksijen, ciğerlerimizde yanarak, yani bizde ölerek bize hayat
verirse ,bizde içimize aldığımız bu hawasül havas ilmi olan ilmü ledünü yakarak –simya ile işler, lazım olduğu kadar
bilgiyi, fiille yaratıma dökeriz.. insan
denen makinenin çalışma sistemi böyledir..insan
yaratılmış biyolojik bir robot misalidir
..
yaratıldığından dolayı da, bu yaratım bilgisi- yapılışı ve kullanma kılavuzu da herkesin kendi içinde saklıdır..nasıl ki, büyük mimari ustalar yaptıkları eserin en özel bir taşının altına, inşaat detaylarını tam çizimiyle anlatan bir projeyi ustalık şaheseri olarak saklarlar.. işte buda aynen öyledir.. zira her ustanın en büyük hayali şudur ki; bir gün kendisini sobeleyecek büyük bir ustanın onu bulması, kendisini neşretmesi ve ustalık icazeti olarak ta kendisini geçmesi, kendisini de onunla beraber gelecek basamağa taşımasıdır ..
Ayrıca
insanın inşa edilerek yaratılmış olması ,onunda kendinde var olan
bu bilgiyle tekrar kendisini yaratmak
arzusunu doğurmaktadır.. çünkü insan bunu hatırlayamaz..hatırlamak için
çırpındıkça, sandık denen tabuta daha bir gömülür..insanın yaratım sırrını
anlayabilmesi için, bu
ahit sandığı denen beden kalıp tabutundan ölerek ruhen ayrışması ,kendisine
dışarıdan bakabilmesi lazımdır..
Kişilerin
kendi çağında hatem olması demek, sonsuza dek o manayı mühürlemesi demek asla
olamaz..her çağda, o mühürleri kırıp, kendi adını mühür
olarak basacak yeni esma terkipleri olacaktır.. mühürler zihnimizi ancak kilitler ve bizi sahadan uzak
tutar ki, buda bir çeşit sihir-büyüdür. .sakın kendini başkasının
sözü ile mühürleme!!…ilerle!!..yüksel ve tüm mühürleri birer birer kır!!…atalarını,
kendilerini hapsettikleri benliklerinden özgürleştir… inan ki,onlar sana
severek eşlik edeceklerdir..bunu
unutma!!..
Pekii..neden her usta, boynuz kulağı geçer misali,
kendisinden daha üstün bir usta yetiştirmek zorundadır ? Çünkü ilim ve bilmek tutkusunun
zevki sonsuzdur.. ben bildim- ben oldum diyenler ,oldum dediği
noktada donup kalarak o boyuta kendilerini hapsederler.
O, ancak ve ancak o boyuta gelen yeni bir UStanın ona merhamet edip,onu anarak-hatırlaması ve onu yanına alıp ,oradan çekip çıkartması ile hapsolduğu sabit idraklilik aleminden
kurtulabilir..ve Usta,hatırladığı bu donmuş
noktayı çözerek, ona tekrar ivme kazandırır ..onu günceller,onu insanların
hatıralarına tekrar sokar.. böylece “ anın
beni ki sizi anayım..bana yardım edin ki size yardım edeyim” gerçekleşir..ve o kadim usta
tekrar tasarrufata başlayarak, kendi esma terkibinde yetişeceklere feyz
akıtmaya başlar..
BAKARA/152: Artık Beni anın, Ben de sizi anayım; Bana şükredin, nankörlük etmeyin..
eski ile yeni denen şey, kopmayan ip olan zincir-i habli metin yazılımının halkalarıdır.. kimse ipin ta kendisi ve bütünü olamaz.. en yüksek bir piri azam dahi, ancak o ipteki bir altın halka olabilir..o yüzden de tarikat icazetlerinde ki alasilsiletihim mühimdir.. Turuku Âli’yi , imamesi Muhammed Mustafa güneşi olan bir tesbih gibi düşünün …işte altın silsile budur..
Allah
Allahlığını kimseye vermez ama, kendisini tanıtır ve sistemini öğretebilir..hiçbir
nebi ve resul peygamberliğini vermez ama, kendisine misafir edip, olanı biteni
göstererek öğretebilir.. hiçbir veli veliliğini ve hiçbir insan da kendi ismiyle
manasını asla bir başkasına vermezmiş.. o halde alemde boşluk olmaması ve iğne atılsa, o iğnenin düşecek nokta bulamaması hadisi ,bu
halimize işaret değil de nedir?..
Havada tüm bilgiler (yazılımlar + programlar + kokular + sesler + renkler + görüntüler ) çözülmüş halde askıda durur.. bugün onları; değişik dekoderlik yapabilen teknolojik aletlerle indirip, seyredip dinleyebiliyoruz..tv lerde yüzlerce kanal ve her kanalın bir tarzı- seçimi var..bizler seçimlerimize göre bir kanalı tıklayarak seyrederiz.. seçtiğimiz kanal, bizim cüzi irade dediğimiz, seçimlerimiz kaderimizdir’i de bize anlatır … hayatı boyunca tek kanala bağlı kalan ve hatalı kanala giren kişi,kendisini o kanal alemine hapsetmiş olur… o yüzden de ana trafoyu hedef almak lazımdır..işte bunu ancak alemin ata direği olan , turukul âli’nin bugünkü Tuğrul Direği ( Djed-Osiris’in belkemiği-ASA ola ŞAH TAŞI) ile anlayabiliriz. .O’NUN ADInı bilmek, İSMİ AZAM’ı bilmektir...
Ana
yayının geldiği büyük trafo kablo her idrake göre ince dal- kollara ayrılır.O,
yaşayan Tuba Ağacı- dünyanın Kutup Direğidir (* KÖKLERİ YERİN MERKEZİNDEYKEN
DALLARI GÖKLERİ –kökleri DELENDİR).. şimdii, o ağacı, dünyanın ana yayın faz hattı olarak düşünün lütfen.. kendisi
NÖTR olduğu halde, yaptığın yayın pozitif –online dır..ve ona şimdiye dek
öğrendiğimiz öğretilerden olan, şaman merdiveni olarak ta bakın.. bu MİL denen KUTUP’un kökleri yeraltı alemine yayın yapar .. unutmayın ki,yaratım-ölüm –doğum daima karanlıktadır...o halde, Âmâ denen
karanlık madde, aslında dev bir tohumdur…
EN’ÂM 59:Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan
başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir
yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir.
Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.
Ağacımızın
bedeni tek bir ana gövdedir.. o yaşam
sahamız olan orta dünyadır.. Orta
Dünya - tampon –Araf Bölgesidir.
O, yeraltındaki sayısız sinir -damar
ağını temsil eden köklerinin, kimseye
zarar vermemesi için, tek bir koruyucu ağaç kılıfla=bedenlenmiş olan
tezahür mahalidir... dallar ve köklerde açığa çıkan sinir-alıcı verici
ağlar, bu alemdeki ana kablo direğinin içinde absorbe edilerek korunur..
O CELAL,O CEMALdir... O RAHMAN,O ŞEYTANDIR.. her kim ki o direği tanıdı ve bağlandı, ona buradan kendi potansiyeline göre faz hattı çekilir.. dilenirse de şarterleri anında kesilir.. bazen voltaj artırılır .tüm bunlar ana trafo direğin mesuliyetindedir.. kaçak yayın kablosu takanların devreleri atıp yandığında ve başkalarını da devreden çıkartıp yaktığındaysa, mesuliyet kaçak kablo çekenlerindir biline!!..
TUBA Ağacımızın dallarıysa göğe uzanan ters kökleridir.. bu ağaç bir arketip semboldür.. budistler buna MERU dağı demişken, Sümerliler SUMERU dermiş.. dünya yuvarlak olduğundan dolayı, her noktası merkez , kutuptur..işte ,camii olayından çıkıp, ferdi manada anlam idrakine yükseldiğimizde de, tüm bu manaları her birey kendi üzerinde deneyimleyip bulup, bilmelidir.. kendi kutbiyetini çıkaran ve anlayan kişi ,kendi kavmi olan beden ülkesindeki her hücreye camii-i ferd olup, imamlık eder....artık o kişinin kendi mehdisi uyanmış, kendisine kendisi gelmiştir…
O CELAL,O CEMALdir... O RAHMAN,O ŞEYTANDIR.. her kim ki o direği tanıdı ve bağlandı, ona buradan kendi potansiyeline göre faz hattı çekilir.. dilenirse de şarterleri anında kesilir.. bazen voltaj artırılır .tüm bunlar ana trafo direğin mesuliyetindedir.. kaçak yayın kablosu takanların devreleri atıp yandığında ve başkalarını da devreden çıkartıp yaktığındaysa, mesuliyet kaçak kablo çekenlerindir biline!!..
TUBA Ağacımızın dallarıysa göğe uzanan ters kökleridir.. bu ağaç bir arketip semboldür.. budistler buna MERU dağı demişken, Sümerliler SUMERU dermiş.. dünya yuvarlak olduğundan dolayı, her noktası merkez , kutuptur..işte ,camii olayından çıkıp, ferdi manada anlam idrakine yükseldiğimizde de, tüm bu manaları her birey kendi üzerinde deneyimleyip bulup, bilmelidir.. kendi kutbiyetini çıkaran ve anlayan kişi ,kendi kavmi olan beden ülkesindeki her hücreye camii-i ferd olup, imamlık eder....artık o kişinin kendi mehdisi uyanmış, kendisine kendisi gelmiştir…
NEBE /6,7 : Biz yeryüzünü bir beşik, dağları da onun için birer
kazık (direk-sütun) kılmadık mı?
bu idrake eren kişi; kavmi içinde ilk iman edip- ilk teslim- Müslüman olur ve kavime kendi minaresinden ezan okuyarak onları kendine imana davet eder.. kavmi bilerek veya bilmeyerek ona gelirler..çünkü o artık ADEM olmuştur.. ADEM in bulunuşu ve bilinişi ise TEN’ENFÜS denilen bilinmek isteği HAWASÜL HAWAS ilmi olan NEFeS’İ İLEDİR.
O halde NEFES alıp verirken bundan sonra tefekkür
edelim lütfen..bizleri
hayata bağlayan ve öldüren bu NEFES DEDİĞİMİZ ŞEY HAKİKATTE NEDİR?
nasıl oluyor da Nefes’in ,bir leş hükmünde olan maddeye NÜFUS EDİŞİ ile, o leş ,aniden bir eşref-i mahlukata dönüşebiliyor veyahut ta hayvandan daha aşağı bir tecelliye maruz kalıyoruz.. lütfen idrak edelim ve bizi çalıştıran o şeye, her nefeste şükredelim..
nasıl oluyor da Nefes’in ,bir leş hükmünde olan maddeye NÜFUS EDİŞİ ile, o leş ,aniden bir eşref-i mahlukata dönüşebiliyor veyahut ta hayvandan daha aşağı bir tecelliye maruz kalıyoruz.. lütfen idrak edelim ve bizi çalıştıran o şeye, her nefeste şükredelim..
Şimdi bir deneyim yapıyoruz...öğrendik ki, havada her
bilgi varmış, değil mi?.. evet! yani ben, nasıl bir dekodere havayı bağlarsam –havadaki
o manayı- bilgiyi çekip alabileceğim lütfen bakalım?.
Ewet!…hııım..aaa yayın yok, neden?!! Çünkü evinde kablo tesisatın yok da ondan.. o zaman, hemen niyet edip-dooğru gidip başvurumu yapıyorum. evet.. yetkili makama başvurumu yapıp, verilen belgeleri kabul edip, onayımla imzaladım.. yani her iş ve oluşta olduğu gibi bir ahitleşme-akitname-sözleşme imzaladık değil mi? evet!! Tamam .doğrusu da böyle kanuni yolda olanlar zaten..çünkü kandırıldığında şikayet edeceğin bir belgen olması lazım ki, hakkını koruyabilesin ve sana inansınlar.. o yüzden de merdiven altı rehberlere artık son J!!!gözünüzü ,kulağınızı hakikate dürüstlüğe açın..sahteleri artık yok edin..onlar bizim sahteliklerimizin yüzünden kendi şişirdiğimiz sanal –batıl= olmayan = zayii balonlar unutmayın.. şimdi onların hepsini tek tek patlatın ki, gözünüzün önü, ufkunuz açılsın..hiç bir şey olmadığını olamayacağını göreceksiniz..var olan HAK tır..gerisi batıldır..ve batılda batar..
TÂ-HÂ/ 81:Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından
yeyiniz, bu hususta taşkınlık ve nankörlük de etmeyiniz; sonra sizi gazabım
çarpar. Her kim ki kendisini gazabım çarparsa, hakikaten o, yıkılıp gitmiştir.
Kaçak
yayına hat çekenlere bibb!! Onlara ateşten alevler , yanış , yanarak
atmosfere çarpıp bir gaz bulutu olarak yok oluş vardır.. onlar sanal geldiler
sanal gidecek olan hewa ve heves virüsleridir.. yazılımınızda sakın virüslere izin vermeyin..daima koruyucu program olan hakikat
yayınına hat çekin ..ölçü Kur’an ve
Sünnettir ki, bunlarda peygamberimizin Veda Hutbesinde ümmetine bıraktığı mizan ölçü emanetleridir..
sıratelmüstakim âsâ yolu budur..
evet tamirciler geldi ,kablolar çekildi..rüyalarınızda sürekli bu işlemleri görüyorsunuz değil mi? evet!! İşte onlar sizin ağacınızı, kendi ağacına bağlayan rehberinizin, size yolladığı kökleri-sinir ağı –veri kolları olan FEYZ-hikmet-himmet OKLARIDIR....arada kontroller yapılır.. bazen faz fazla gelirse, devreleriniz bunu karşılayamayacağından devreler yanabilir ve hattan çıkılabilir (meczubiyet).. hatta başka hatları da yakarak, kendinizle birlikte başkalarını da devre dışına düşürtebilirsiniz.o yüzden de ayarlarınız olana dek uzun bir süre geçebilir…rüya sembollerinizi okuyarak, olayınızı, rüya kılavuzunuzdan takip edebilirsiniz J..
ve
tüüm hatlar vücûd ülke evinize döşendi..aa ama halan yayın alamıyorum neden? Çünkü
fişi pirize takmadın da ondan ..hadi, fişini pirizine tak ve onları
kavuştur J.. evet..fiş pirize
takılır ve rahman ile rahim kavuşur (+ -).. besmelenin sırrı açılır.. KÜN-OL emri ile yayın
gelmeye başlar. fakat hala yayını alamıyorum diyoruz
değil mi? mesela “göremiyorum göremiyorum” deriz sürekli.. neden göremediğimizi ise düşünmeyiz..çünküü, her alet görüntü verme
dekoderliğine haiz değildir..telsizler ,görüntüsüz telefonlar,radyolar
görüntü veremez..tv de sayısız noktanın çözünürlüğü havadaki zerreleri temsil
eder.. onlar atom zerreleri misali bize kendindeki ilmi faş eder..radar denilen
şeyler ve yeni geliştirilen ışın röntgen gözlük aletleri ise termal –aura
–renk bilgi hallerimizi
verebilir..radyo-telsizler ise ses halindeki bilgimizi verir..ama ne var ki
hepsi sanal ve hepsi metafizik bilgilerdir ve asla bizi tatmin edemez değil mi?
ewett!! çünküü hepimiz gördüğümüzü ellemek-ona
sahip olmak isteriz. Neden pekii?
çünkü tüüm Havanın Ten’Enfüsümüzün maddeye dökülmüş
cem hali ,biz insan denen bu beşer şaşar dekoder de çözümlenmiştir de ondan..o yüzden insan beytül mamur denen evdir..
nasıl ki dünya sürekli yakılıp yıkılıp, her devirde yeniden inşa ediliyorsa
,insan denen yapıda sürekli tadilatla güncellenip ,yeni zamanın akım wolt
amperine göre programlanıyor..
*((not:uzaylıların
bizim gelecekteki torunlarımız olduğunu ve zaman sarkması yüzünden bize
musallat olduklarına inananlar,ben asla böyle bir şey demiyorum ..çünkü
uzaylılar kadar, başka başka mahlukatın aynı anda –aynı mekanda fakat, farklı
boyut alemlerinde tezahür ettiğimize inanıyorum..uzaylıların bizi yarattığına asla
inanmıyorum,üzgünüm.sevinmeyin,sevinciniz kursağınızda kalsın diye bilerek bu
notu size düştüm J….))
o yüzden peygamberimiz “çocuklarınızı içinde yaşadığınız devre göre hazırlayıp yetiştiriniz” diye bize emretmiştir.. bugün islamın bu derece geri ,bu derce sığ ,bu derece güzelliklerden-inceliklerden-temizlikten yoksun oluşu ve tüm dünyanın nefret ettiği bir bağnazlıkta kalması,işte bu emre itaatsizliktendir.. islamı, onu bize tanıtan peygamberi, hala ilk çıktığı tarihe hapsedip, öyle kalmasını dileyen cahiller yüzünden bunca zulüm, bunca ilkellik ve sefalet olmaktadır..
HÛD
/112: O hâlde, emrolunduğun gibi dosdoğru ol!..
üstelikte bugün, islami otokontrol ,hakiki
Müslümanların cehaletleri ve miraslarına sahip çıkmamaları yüzünden, sahte
nifak yuvası –bölücü ve parçalayıcı sanal müslümanların elindedir.. islam
ülkelerinde yaşamayan , islam ülkelerine yabancı, islam halk geleneğinden
bihaber olup; bir eli yağda bir eli balda –elini bir işe sürmeden uydu
kanalları ile halka feyz dağıtan tonla sanal islam uleması sanılan şarlatan var biliyorsunuz.. islam = fiil.. din =ilim ve bilim…Halkıyla
Hâk olmayan nâdânlar, işte öyle anamızı ağlatırlar vesselam..
sanal tezahür programları biliniz ki, daima sanal alem
dekoderinde kalacak, hologram görüntü ve seslerse fişi pirizden çekince yok
olacaklardır..ancak, Zat-ı ile Vücûd Fiil
edenler Zülfikar makamında Tevhid Kılıcı olabileceklerdir.. onlar sanıyor
ki halkın içine karışmadan, masa başından savaş kazanacaklar ve her yetkin
makamı ele geçirecekler.. yok öyle bir şey.. halkın irfanı; hak nedir, hak ne değildiri gayet iyi bilir..susan halkın üçkağıdı çok ağırdır… halkın ne
zaman üç kağıt açacağını kimse bilemez…
HAK’KIN FEYZİ HALK’ADIR..HALAKA-İ DAİRE her şeyi
çevreler.. halka
inzal olan herkese nüfus eder.. bana ilham edilmedi diye kimse diyemez..
arıya vahyeden Allah, insana neden vahy etmeyecek ki? herkes hatam nedir diye
kendisine bakıp, kendi idraksizliğine yansın!!.. aldığın nefesin anlamını
bilmiyorsan nefes alma!!.. aldığın nefesin manasından bihabersen, senin taştan,
ottan, hayvandan ne farkın var ki!!.. sen ,bende insanım sakın deme!!
HURŞİD’İMDEN MÜRŞİD’İME BİR TÛTİNİN GÜNCESİ
18 Şubat Çarşamba..dün gece aniden KÖPRÜCÜK KEMİĞİ kelimesi ile uyandım...onu bir filüte
benzeyen ses çıkartan bir boyun kemiği müzik
aleti olarak anladım ve içinde bulunduğumuz boğaz çakrasıyla alakalı buldum… budizmde
köprücük kemiği denge demekmiş..belkide insan terazisindeki yatay çizgideki
tek kemik olmasıyla alakalıdır..
Sevdiğim.. ben köprücük
kemiğini dişi-kadınsı özellikte;kadının bel suyu olarak anladım..o dişil su,
kadının sırt eğe kemiği arasından doğarmış ya hanii..ve nasıl ki, asa yolumuz
olan omurga dikey yolculuğumuzu anlatıyorsa, belki de, yatay ve kırılgan
yolculuklarımızda mizan terazimiz olan köprücük kemiğimizle anlatılmıştır..
insan denen terazi T şeklindedir..kadını erkekten ,erkeği
kadından çıkartamazsın..onları ayırmak LAMELİFİ birbirinden ayırmak gibidir..ama bu mana dahi,zahirin ve batının tezahür ölçü birimine göre
değişir.. zira dünyevi kadın cinsi, bedenen erkekten çok daha güçsüzdür,
savunmasızdır.. ve dünyevi erkekte, duygusal
hisler-incelikler bakımından daima kadından çook daha fazla güçsüz,
üstelikte içeriği (hawasül hevesi-bilinmek ilmi) olmadığından dolayı da
anlamsızdır....o yüzden de omurga ile köprücük kemiği ( t) birbirleriyle dengelenir, birbirleriyle huzur
ve sükuna ererler..zira dikey yol, sarmal zikzakların yatay basamak dönüşleri ile çıkılır..
İnsan bedenindeki en nazik ve
en kırılgan kemik köprücük kemiği imiş.. lütfen kadınlarınıza karşı daha hassas
olunuz.. onları incitmeyiniz ki, oda adeletin mâât tüyü ile dengeyi tam tutsun
ve kalp ile kuş tüyü eşit gelsin J…..
19 Şubat Perşembe.. oo ..ne çok aylar geçti Seni
rüyamda dahi görmedim biliyorsun Sevdiğim.. işte bu sabah Senin mekanında
olmanın şaşkınlığı ve kaygısı ile,yine canımı nasıl yakacaksınız diye güvensizce
panikliyorum.. Sen bir odadasın.meşgulsün birine anlatıyorsun..sürekli yeni
birileri getirmelerine kızgınsın ve yeni kimseyi istemiyorsun.. yılgın, belki
de bıkkınsın ..şöyle diyorsun karşındaki adama :”NEDEN ANLAMIYORSUNUZ?! DERVİŞ
DEDİĞİN EN FAZLA 30 KİŞİDİR..DAHA FAZLASI OLMAZ..ODA YA ÇIKAR YA ÇIKMAZ!!!
sizi kapıdan görerek dinliyorum..kalbim Sen diyor ama, Senin her zamanki gibi kapıda bekletilen benden yine haberin yok!! kendimi kandırdığımı yine anlıyor ve benim, beni istemeyenlerin içinde ne işim var deyip, o mekandan çıkmaya çalışıyorken uyanıyorum..
sizi kapıdan görerek dinliyorum..kalbim Sen diyor ama, Senin her zamanki gibi kapıda bekletilen benden yine haberin yok!! kendimi kandırdığımı yine anlıyor ve benim, beni istemeyenlerin içinde ne işim var deyip, o mekandan çıkmaya çalışıyorken uyanıyorum..
Aniden yazdığım 30 harf ,30
kuş demek olan simurgun manasının aslında DERVİŞ demek olduğunu anlıyor,çok şaşırıyorum..acaba
KAF HARFİnde miyim diye harf sözlüğüme bakıyorum..yooo..kaf da değil, bir
evvelki harf olan FE deymişim.. yani
feyz sahibi insanda, feraset görüşünün açılmasında. .
27 şubat Cuma…dereotu kızımın geçen yıl takı
tasarımı ve imal etmeyi öğrendiği ustasına telefon açıyorum.. o Müslümanken
,Budist olmayı seçmiş ve Tibet’te bir manastırda senelerce kalarak bu öğretiyi
hayatına monte etmiş birisi.. beni en mükemmel anlayıp,istediğim şekilde
anlatacağından dolayı hayatıma verilmiş bu yeni
rehberime şükrediyorum.. telefonda ki sohbetimizde, o benim bu idrakimin
normal olmadığını,onlara göre benim çok yüksek sayıda bu aleme gelip gitmiş
biri olduğumu söylüyor..bizim inancımızda ise böyle şeyler yok Sevdiğim ?!!
veya asla sesli söylenmiyor ..herkes bu manaların peşinde olduğu halde,
öğrenebileni ise bende dahil henüz göremedim..
masalımızın gerçek bir Budist olan rehberiyle Çarşamba günü inşallah kapalı çarşıda buluşacağız.. ben soracağım ve o anlatacak.. kaydettiklerimden sonra sana yazacağım tabii ki J..
masalımızın gerçek bir Budist olan rehberiyle Çarşamba günü inşallah kapalı çarşıda buluşacağız.. ben soracağım ve o anlatacak.. kaydettiklerimden sonra sana yazacağım tabii ki J..
28 şubat cumartesi..kaç aydır ilk defa uçarcasına bir sohbete gidiyorum..ne kadar zamandır hemen hiç evden çıkmadım..yürümeyi unutmuş olabilirim.. Unkapanında otobüsten iniyor, Eminönü Tahtakaleden yukarı geze geze çıkıyorum..Sultanahmed ve Beyazıt..bugün Kubbealtında Kılınç Hocanın sohbeti var..çok özel bir sohbetti ki, iki senedir ilk defa dinlemiş oldum.. sohbette benim için can alıcı olan mana şu idi..kendisi yurt dışındayken yanına EREN olduğunu söyleyen biri yaklaşmış ve: “ biz bazı zamanlar dünya erenleri toplanırız.. sizin ülkeden kaç senedir kimse gelmiyor.eskiden sizden de gelen olurdu.. neredesiniz, size ne oldu ,neden toplantıya katılacak bir eren çıkartamıyorsunuz?.. merak içindeyiz, nerdesiniz?” demiş..
Sevdiğimm..iki sene evvel
rüyamda latif üçgenin anlamını ona sor dediklerinde dinlemeye gidip sormuştum
ve o sohbeti masal yapmıştım ya hani. .şimdi o sorunun belki de kitaba dökülmüş
hali olan Hermesler Hermesi orada bulup hemen aldım.. hocaya imzalatırken ona
yeni hayalimi anlattım.. o çook sevindi..”Allah Allah daha ne olsun,daha ne
olsun..harika” dedi..(*oysa bu rüyanın
sadece yarısını arabici hocama anlattığımda ,kaç gün "sansürcü abla" diye başımın
etini yemişti..galiba hala onu kıskanıyor ve Senden uzak tutuyorumJ)
*(kitabı henüz okumaya başlamadım..bu masaldan sonra okuyacağım..içinde latif üçgenimin manasını bulacağımı sanıyorum..çünkü geçen ayki hayalimin işareti olduğuna inanıyorum..”bembeyaz bir kağıda bunlardan daha iyisi yok denilip, iki arabici hocamın ismi yazılıyor ve onlar seçiliyor..sonra kalbim bunu red ediyor.hayır diyor kalbim, birisi daha olmalı..ve beyaz kağıt yine gözüküyor.bu defa tek başına Sevdiğimin adı sözsüz yorumsuz yazılıyor”..kalbim mutmain ve susmuş –razı uyanıyorum.çünkü ben hala sadece Seni sevebiliyorum)
*(kitabı henüz okumaya başlamadım..bu masaldan sonra okuyacağım..içinde latif üçgenimin manasını bulacağımı sanıyorum..çünkü geçen ayki hayalimin işareti olduğuna inanıyorum..”bembeyaz bir kağıda bunlardan daha iyisi yok denilip, iki arabici hocamın ismi yazılıyor ve onlar seçiliyor..sonra kalbim bunu red ediyor.hayır diyor kalbim, birisi daha olmalı..ve beyaz kağıt yine gözüküyor.bu defa tek başına Sevdiğimin adı sözsüz yorumsuz yazılıyor”..kalbim mutmain ve susmuş –razı uyanıyorum.çünkü ben hala sadece Seni sevebiliyorum)
33. dereceden bir masal hatırası :)
http://ruhumunmasali.blogspot.com.tr/2012/11/99-acve-hurmasi-akik-taslarnn-masali-33.html
1 mart Pazar..Orhun Baba ile, bizi davet eden Selman
Dede talebesi , mevlevi Keriman Anneyi
ziyarete gittik.Karababalılarda geldi..öğle saatinden akşama dek muhteşem bir
sohbet oldu..böylece Arabi hoca talebeleri, Melamiler ve mevleviye birolduk..
güzel bir tevhiddi..aslında herkes aynı dilde aynı şeyi söylüyordu.. nasıl o
dal,bu dala ayrıldık anlayamıyorum .. meşk,ardından mini bir fasılla sohbet
nihayete erdi..bugün pazartesi ve Keriman Anne telefon açtı..teşekkür ediyor.. benden
daha atik oluşu, beni mahcup etse de biliyorum ki,bir mevlevinin edebini asla
geçemem.. en kısa süre sonra yine görüşmek istediğini söylüyor.. başım gözüm
üstüne değil mi Sevdiğim..
nur cihan
02.03.2015
nuralem7@hotmail.com
nur cihan
02.03.2015
nuralem7@hotmail.com