9 Aralık 2015 Çarşamba

ALLAH ‘IN İLK KADİM ESMASI olan EL-İL-ELİ –VAHY -VELİ ..Güneşin ışıkları herkese eşit düşer .Güneş’in EL’i herkesin ELİ dir..Yaratım sanatında EL Sembolü Masalı ..

ALLAH ‘IN İLK KADİM ESMASI olan EL-İL-ELİ –VAHY -VELİ ..Güneşin ışıkları herkese eşit düşer .Güneş’in EL’i herkesin ELİ dir..Yaratım sanatında EL Sembolü Masalı ..
BAKARA.. iş + emek + ekmek = özgürlük..

İki elini birleştirerek avuçlarını açtı
Bileklerinde cami yazıyordu
Ve parmakları minare ,avuçlarında kubbeler vardı
Başını kaldırıp göğe baktı
Yaygın bir latif örtüydü semaya serilmiş
O, tanımsız, anlamsız ve henüz sûretsiz ..…
O, mutluluk ve sakinlikle huzur bulmuşluk
O ,göksel denizin üzerinde sere serpe teslim olmuşluktu…


İns’AN denilen her esmaya ve eşyaya cami olan varlık ,kendisini bildiğinde Rabbi HAS ESMASI nı da bilebilir..
herkesin kendi Rabbi Has Esması, ancak o kişinin ana kutup noktasıdır ve en kolay kulluk edeceği abdiyeti, o kabiliyet ismi ile açığa çıkar...kişi, bu abdiyetle kulluk mesleğini icra ettiğinde, kendi kuyusundan suyunu çekmeye başlar ve  bir meslek –altın bilezik sahibi olur.. ancak o zaman kendi kazancı saf helal olur-onu dilediği gibi harcama hakkını da kazanır veya tasarruf eder....yediği içtiği kendisinden kendine helal olur.. haram sanılan ŞEYLER bile ona girse, onda arınır ve helali hoş taam olur.. çünkü o kişi artık simya-i kimya olmuş ve arındırıcı potasını yüreğine kurmuştur..ZAT’ından sıfatına olan  yolculuk , ZÂT’INDAN ZÂT’INA - ALİ’den A’Lİ ye dönüşür..


Taşıma su ile değirmen dönmez diye boşuna söylememişler. Evet ilk başlarda öğretim metodu için taklitten tahkike geçilir..bizler doğar doğmaz ebeveynlerimizi taklit ederiz..her sınıfta o mesleğin öğretmenini taklit ederiz..usta çırağını yetiştirir.ama ustalık belgesi almak başka, dal budak salıp boynuzun kulağı geçmesi başkadır. ve edepse bambaşkadır ..  kimse kendisini yetiştiren ustasına saygısızlık edip, onun hakkını yiyemez..


ALİ=AİLE 
yaşarken ustasından bazı değişik fikirleri-esmasıyla ayrı düşüp ,değişik meşrepte kol evleri  açıp,bir daldan sayısız dal budakla çıkıntı yapan pek çok yol başı-pir olmuş ve olacaktır..
hepsi derler ki GÖVDE MUHAMMEDİ.. fakat gel gör ki, ne kadar kök varsa ,o kadar da dal budak ve çalı olacaktır.. O KÖKLER ,O ANA TEK GÖVDENİN İÇİNDE SAYISIZ SİNİR AĞIYKEN ,BELLİ BİR GÖVDE UZUNLUĞUNDAN SONRA,BU DEFA YİNE  KÖKLERİN SEMAYA AÇILMASI GİBİ DAL BUDAK ,ÇALI OLACAKTIR.... aynı insan vücudu ağacındaki sinir sistemi-kan =can ağı sistemi gibi.. tıpkı dünyayı saran otoban =tarikat ve ara tali yolları gibi.. bu yolların kimisi ana yola bağlıdır ,kimisi ise kapalı çıkmaz yollardır..

her esma programının hükmettiği organ farklıdır ve hiç bir organ diğerinin işini  yapamaz... göz en değerli organ sayılsa da ,en süfli organ sayılan boşaltma işlevini yapamaz.. göz görmeden yaşansa da ,boşaltım yapılamadan yaşanılamaz..ayrıca her organın kendi boşaltımı vardır.. gözyaşı dökmekte bir boşaltımdır, içimizdeki acıyı ancak gözyaşı ile boşaltabiliriz değil mi ?..

işte kimi yol rehberleri de, seni uçurumdan - boşaltım sisteminden, sistemin dışına tekrar devre ,boşaltarak atar.. kimisi seni bağ ile bostana doluların diyarına dolu içmeye  götürür.. ve ana yol-sırati müstakim ise, seni ZAT CENNETİ OLAN CEMALİ YÂRİ SEYRE GÖRTÜRÜR....



bu kan,can damarı yolları da ilk baş çıkıntısı olan; “ben artık oldum ve mürşidim” adlı meyvesini verdiklerinde, bizzat kendi efendilerince  dahi çoğu ret edilip-diğer dervişan arasında fitneye sebep olmuşlardır.. bugünse üzerinde bin sene geçtiğinden pek çoğu unutulmuş ve sadece olağanüstü kerametlerin hikayeleri bize aktarılıp –nedense diğer tarafları hep unutturulup es geçilmiştir...çünkü ,kalp sevip-ruh aşık olup, kendisini seyr ettiğinden hiç bir şekilde vazgeçemez.. o, kişideki hata ve kusuru bile kendisine mal edip üstlenir.. çünkü kadim gelenek sana ayna denen sistemi öğretmiş ve bu derste ana metot AYNAYA BAKTIN! NE VARSA, O’NDA KENDİNİ GÖRDÜNdür..fakat, birde aynaya çamur yapışmaz vardır J.. yani zavallı dervişan yolcular, her halukarda hep haksızdır J..çünkü mana denilen tasavvuf ilmi ,her kapta-her renkte-her surette-her anlamda her an değişir ve sende bu sistemi yaşayarak öğrenirken, senin de OMURGAN KALMAZ.. OMURGASIZ OLMAYI ÖĞRENİRSİN..




bu anlamsal sistem geleneği de  bizlere, yaşayan tanrı insanları kabul ettirmiş ve  peygamberin yıktığı tüüm esma putlarını, birer birer tekrar zamanımıza göre yeniden ellerimizle diktirtmiştir.. çünkü KÖKLER, GÖVDE TEK’de BİRLEŞTİ..tevhid oldu...GÖVDE GİDİNCE de KÖKLER YİNE ,O GÖVDEDEN patlayarak ,baharda uyanan tabiat misali İNKİŞAF ETTİ.. O KÖKLER ,MUHAMMEDİ GÖVDENİN KABLOSUNDA HİMAYE EDİLDİ ve OTOKONTROLÖR de O GÖVDE-İ MUHAMMED  OLDU..

ve başlangıçta ADEM ‘E SECDE ,ATA KÜLTÜ VARDIR.. bu bizim genetiğimizde –secde edenlerde kayıtlıdır
ve bizler hep secde edeceğimiz Ademimizi ararız..bulur bulmaz da secdemizi eder, O’nun eline elimizi yapıştırır ,alnını alnımıza dayar, gözlerinden ruhumuzu seyreder, kalbimizi O’na ellerimizle veririz.. biz O’nun gönüllü biâtkarları ,gönüllü köleleri oluruz vesselam..yeter ki sen, yaşayan O HIRKA yı bul..O hırkaya ehlibeyt ol..O HIRKA’YA HAMSE-İ ALİ ABA OL.. yaşayan Kabe’nin haremine gir.. yani EL EMİN BELDE OL..
ALLAH'IN ELİ ALLAH 'IN İLMİDİR 


hiç kimse, Muhammedilik gibi bir hakikati marifet dururken , neden  sayısız dal kol ve budak diken saplara, dikenli kupkuru çalılara islam diye inanıldığını araştırıp merak etmemiştir.. bugün dünyamızın geldiği yer ,artık mezheplerin işlevsizliğidir.. kimse hangi mezhepten olduğunu ve mezhebinin ne işe yaradığı ne merak ediyor-nede anlamını biliyor.. nerden çıktığından ise kimsenin haberi bile yok.. İSLAM DÜNYASINDAKİ MEZHEP SAVAŞLARI İNSANLARI DİNDEN İMANDAN SOĞUTTU VE BIKTIRDI..çünkü internet denilen bilgi irşadı,  tüm ağır anlamlı bilgileri emeksiz herkese ifşa etti..her dile otomatik çevirdi...her sembolü didik didik didikleyen dünya mistikleri var.bunlar sadece sembol resim kartları ile anlaşabiliyor.. ve buda hz İdris nebi nin hiyeroglif-resim-SEMBOL yazısını neden seçip icad ettiğini gayet güzel açıklıyor.. BİZ PUTPEREST SURET SEVİCİLERİ HER HALUKARDA BİRBİRLERİMİZİ ANLAR VE BULABİLİRİZ..çünkü biz bir vakitler O’NU GÖRDÜK...tüm mücadelemiz gördüğümüzü hatırlamak ve O’na dönmek.. İRCİİ-dönüşerek BANA DÖN  hitabına nail olmak..


ve HANİFLİK =TEVHİD İNANCI =teslim olarak selamete erilen İSLAMIN tek din oluşu ,böylece kendi kendisini yine ispat etti.. bunu hiçbir efendi ve hoca ,şeyh başarıp yapmadı!!.. bunu Yaratıcının ilmi ledününü bilim ve teknoloji ile herkese sunması yaptı.. ve umuma yapılan canlı bilgi bombandırmanı yaptı.. dünyada  insandan insana irşad  genel manada başarısız olunca ve kişilerin kendi aralarında, mevki sahibi seçilmişlerine bir imtiyaz tekeline dönünce, Allah mekrini bir defa daha gösterdi..ve sır diye milleti inim inim inlettikleri, çoğunun kendisinin bile ne olduğunu bilmediği her şeyi,  Yaratanımız umuma açtı..


bugünün insanı kompakt- sıkıştırılmış ve hızlandırılmış bir anda seyr ediyor.. zaman o kadar hızlı ki...çünkü vakit çok az....ve dünya denilen okul mezunlarını görmek istiyor.. dünya biraz huzur, barış ve sevgi istiyor.. dünyamızda daha fazla güç ,daha fazla makam ve yetki, daha fazla ben daha özelim kavgasına ise hiç ihtiyaç yok....insanlar  bu adamların sen ben kavgasından ve dini siyasete alet edip, dinleri yozlaştırmalarından bıkıp usandı.. herkes  YERYÜZÜ İLAHİ KANUNNAMESİ ŞERİATI OLAN DİNlerden bunlar yüzünden nefret edip, dinsizliğe meylediyor.. her şey için dinler suçlanır oldu neden ?!!!ne hakları var  buna ?!!!


ve bilim teknolojisi ile anlaşıldı ki meğer onca ayrılık, onca fitne, sen ben davası, din mezhepleri kardeş kavgaları, çok başlılık dahi dünyanın neresinde olursa olsun
hep TEK BİR EL den idare ediliyor. dünyanın neresinde bir anlam ve bir mana çıkıyorsa, dünyanın gel zaman git zaman tüm vakitlerinden de hep  o anlam çıkıyor..ve biz sembollerle yol bulan dünya yolcu çocukları ,şuan, her din ve inançtan hepimiz aynı tevhid manasına geldik..tek bir nokta ve tek bir noktadan açılan her şey biziz biz.....O EL BİZİZ.. bir ELİn nesi var İKİ ELİN SESİ VAR...


hiyeroğlif alfabesinde KA kelimesi  Kabe'yı ilk selamlarken ki gibi, İKİ KOL-İKİ EL HAVADA resmedilir..bu zamanla İKİ BOYNUZ-ZÜLKARNEYNLİK olmuştur..zamanla KUŞ TÜYÜ -KANAT ve GÜNEŞ IŞIĞI ve ilkel yerlilerde de KOL KEMİĞİ olmuştur..yani bu yazdıklarımızdan çıkan manaya göre KA ,EL dir..

BE de adı üstünde BEYT yani EV dir..o halde KABE ilk kadim anlama göre EVİN ELİ oluyor ....KABE ye giden ALLAH'IN DAVETİNE biatına zaten gitmiyor mu..evet.o halde davete icabet et...ve O'NU taa başlangıçtan beri yapıldığı gibi ,İKİ KOLUNU ELLERİNLE birlikte KALDIRARAK SELAMLA ...



Kelime-i  Tevhidin ilk cümlesi ; kesretten vahdete LA İLAHE İLLALLAH HU da ,kemale erip bitiyordu ya hani . ve bittiği anda da bu HU, ATOM ÇEKİRDEĞİ kendi içine çöküp, karadeliğinden bu defa akdeliğine  içini dışarıya çıkartıp, MUHAMMEDÜRRESULALLAH HU oluyordu ya birde.. sistem otomatik çalışıyor.. buna SALÂT ETMEK diyebiliriz..her şey bu emme  basma su tulumbasının, kendisine salâd kılarak kendi havzı kevserinden su çekmesi ile olur..DUR! RABBİN NAMAZDA..daim salat


mesela, bugün iran da Şiilik devletin resmi dinidir..şiilikten çıkan öldürülüyormuş.. sünnileri düşman görüyorlar ve Ortadoğu’da soykırım var..vehhabi suudiler ayrı bir alem... yaşantılarında İslama ait hemen hiç bir şey yok.. biz onların dış görünüşlerinden islam sayıyoruz o kadar.. müslüman kardeşlerini para ile diğer dinden olanlara öldürtüyorlar.. nereye koyacaklarını bilemedikleri korkunç bol paralarını; Müslüman aç kardeşlerini doyurmak - giydirip barındırmak, düşmanlara karşı korumak için değil de, onları öldürüp yok ettirmek için – Müslümanların kan düşmanlarına oluk oluk akıtıyorlar ..neden ?!!!  İsrail güdümlü ABD ve İngilizlere uşaklıktan başka bir şey yapmıyorlar.. pek çok ülke yöneticisi, medya patronu ve şirket aileleri ve en önemlisi uhrevi rehberler dahi onlara çalışıyor.. neden ?!!! .


KABE’YE YAPILAN İŞKENCELERE KALBİ ACIMAYAN BİR MÜSLÜMAN GÜRUH VAR...
ve  canım Kabemiz, İsrail’in sembollerine uysun diye senelerdir işkence altında inliyor...fakat bunu yapan güya islam ilim sahipleri eserleri ile övünüyorlar.. oysa İngiliz saat kulesi altında yeni bir  Satürn  Kabemiz var  ve Süleyman’ın ağlama duvarına döndürülmüş şeytan taşlama bize gülüyor ...bizde çok çağdaş,çok moderin olduk diye seviniyoruz.. sanki, yakında dünyanın   en büyk AWM sinin adı KABE olacak ...


şu an yeryüzündeki en yüksek enerji hattının olduğu yer KABEmizdeki enerjiyi çalma ve yönünü kendilerine kaydırma çabaları belki de sonuç verecek..Kudüs’ten Kabe’nin altına kazılan tünele konulan U mıktanıs  belki de enerjiyi çalıp ,istenilen yere bloke edilecek...kimin umurunda peki? Neden  İslam alemi uyuyor neden ?  

kıyamet alametlerinden birisi KABENİN ziyaretçisinin çoğalıp,anlamının alınacağı değil miydi zaten? O halde kendi gönül kabemizi çekim alanı haline getirmeyi öğrenmeliyiz.. her Müslüman kalbine Allah’ı buyur edebilmeli.. Lebbeyk Allahümme Lebbeyk  ne için zaten değil mi? Artık anla ve  gönlünü O’na aç...peki öyle bir kalp kaçımızda var ?!! her oyunun ardında Yaratıcımızın kendi oyunu çıkıyor, elbet bundan ne çıkacağını birlikte seyredeceğiz.. unutmuyoruz ki, Süleyman da mabedini cin amelelerine yaptırtmıştı.. denizden inci mercanı onlara çıkarttırıyor ve dev kazanlarla dev heykellerini de onlara yaptırıyordu..bugünün ER RAHMAN ESMASINA SAHİP, bugünkü mülkün Süleyman’ının amele cinleri kim bilmek lazım.. ve ne iş için kullanılıyorlar, değil mi? Hiç düşünmüş müydünüz bizler kimiz ?!


Evet...kısaca, bugün bende dahil, bu tarz şeylerle ilgilenen kime sorulsa- biz diyoruz ki ,BEN HANİFİM, MUHAMMEDİYİM.. bu kadar basit, sade ve saf.. çok şükür..teferruatlar hakikatin önüne geçmemeli, işe yaradığı ve hedefe götürdüğü oranda değer bulmalı ve hedefin yerine geçirilmemelidir.. bu iki tarafa da zulümdür..her şeyin hakkı kendi hakikatinde ,kendi yerinde verilir.. diğerinin hakkına tecavüz edilmez ve ettirilmez.. ALLAH’I ÖRT Kİ O’DA SENİ ÖRTSÜN,SAKLASIN.. hiçbir esma-isim ALLAH başlık esmasının önüne geçemez...


malum her konuda enerji vampirleri vardır...sayısız kişi; sadakatsizlikten tut,aşırı acelecilik ve nefsine uyma zaafı yüzünden girdiği kendini bilme okul yollarında ya kalır veya yoldan düşer.. bunu ona kimse yapmaz. o kendini bilmek yerine başkalarını bilmek fitnesine düşüp, gözünü sağa sola kaydırıp, başkalarını takibe  başlar..dolayısıyle eli ,ayağı , dili  her yöne farklı fitne hevesleriyle kayar.. o sanır ki herkesten bir şey alacağım ve hepsi benim olacak..oysaki kendisinde olmayan hiçbir şeyi ne alabilir, nede alsa bile kendisine uydurabilir..çünkü herkesin esması farklıdır.. Allah bir yaratığını birebir bir daha yaratıp kendisini tekrarlamaz.. ZÂTen bu şanına da yakışmaz..


hz İdris Nebimiz terzilerin piridir..o güneş evinde esma hüllelerini kişiye özel biçer ve giydirir..kişiye özel olmayan üstünde eğri duran her şey hükümsüzdür..esmalarımız ve bize has kabiliyetlerimizde ancak bizim için yaratılmışlardır.. bunlar da diğer her şey gibi emanettir.. kişi kullanmadığında ve hakkını koruyamadığında, hak eden ve o esmaya uygun başka birine intikal eder..

işte eskiler –manevi mürşidler, saf insanlara mana da fetih yapılacağını kendilerine anlatılan rüyalardan anlar ve para ile o fetihleri o kişilerden satın alırlarmış..böyle pek çok eski hikaye var..ve akıl hastalarının pek çoğunun bu fetih sırasında aklını yitirdiğini yazıp söylemişlerdir.. ve bu manayı  da,  ilahi rahmet gereği -genel af gibi yormuşlar..

oysaki ayete göre, bir belde ye fetih yapılırsa orası tertemizdir ve ilelebet de fetih anlamında kabul edilir..belki o kişiler dahi aldanıyor ve sahtecilikle malı götüreceklerini-fetihleri çalabileceklerini sanıyorlar.. kim bilebilir ki? Buda Allah’ı atıl bırakıp, kandırmak değil mi? O zaman birde şu mana açılıyor.bir sistem var ve o sisteme Allah deniyor. o sistemin belli bir yerinde belli ayarına girene fetih yapılıyor ve o  kişi de bunu anlamazsa, anlayan ve malını çalmak isteyene :”evet razıyım ,al fetihi ver parayı” derse o fetih kişiye paratonerle çekiliyor .. tıpkı İsrail’in Kabe’deki enerjiyi çekip alma çalışması gibi değil mi? Eweeett..

*yani masalın çocukları kendi irademizle ağzımızdan çıkan sözlerin nelere KÜNFEYEKÜN =BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM olduğunu anlayabiliyor musunuz?ve eskilerin neden mecbur kalmadıkça konuşmadıklarını...



not: Sevdiğim.....tüm bunların EL –İL ile, yani, başlangıçta ALLAH esmasının ilk hali ile ne alakası var denilebilir tabii.. ama şu bir gerçek ki, nasıl ki Yaratıcımız mecazi anlamda İKİ ELİMLE YARATTIĞIM derse ,biz mahlukatı da onun taklidi kopyası-birebir kopyası olarak her iş ve oluşumuzu aynen O’nun gibi yansıtır ve her işimizi iki elimizle yapar ve elimizden çıkanlarla yüzleşiriz.. şimdi tüm kadim tarih boyunca EL SEMBOLÜNDE GEZİNELİM Mİ LÜTFEN....kemerleri sıkı bağlayın. kayıp düşmek ve meczup kalmak yasak J..idrak perdelerimizi yırtarken yeni açılmamış perdelerin hiç bitmeyeceğini asla unutmuyoruz.. tamam J.. devam edelim madem....



Allah’ın iki ELİ var kabul edilse de o tek ve sağ EL kabul edilir.. sağ el CEMAL, sol el CELAL dir..bu iki el zıtlıkla açığa çıkıp yaratmak ve maddeleşmek için elzemdir.. ZAHİR-BATIN, iç ve dıştır..insanın sol avuç içinde arapça 81 yazar ..ve sağ avuç içinde arapça 18 yazar.. ikisi toplamda 99 baş esmaya denk gelir.. bu şekiller V  I   suretinde olup,  Ruhül Kudüs’e işaret  ve BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM yani insanca KÜNFEYEKÜN sırrına delalettir..  yani 18.000 alem senin avuç içlerinde dürülüdür.. anla!! her insan kainatın sırrını iki elinde mühür olarak taşır ve bu mana insanda olan sırrın –emanetin izidir.. o halde iki elinle işlediğin her fiile dikkat et ve sana şahitlik edecekleri günde onlardan utanma !!.ne demiş Koca Yunus bir vakitler: AVCUMDA MÜHRÜ SÜLEYMAN TUTARAM ALEMDE  BENİM HÜKMÜM YÜRÜR  J..yaaa bu iş  böyle..
Eğer sende Koca YunUS gibi aklını SUya erdirirsen, saf ŞUUR OLURSUN ve o zaman senin de Elindeki 5 =O parmak ŞİR PENÇE-İ ÂBÂn olur.. bu zamanın tasarruf sahibi sen olursun..



Şimdi gelelim 4 ana unsuru temsil eden 4 büyük melek adlarına..
CebRA-İL......AzRA-İL......İsRA-İL.......MiKA-İL


görüldüğü gibi sadece dünyasal rızıklar ve yaratımdan mesul ,maddeleşme ilmine hükümdar olan melek Mi-KA-İL  dir..ortadaki KA ,baKAra ‘da ki anlamdır..hem EL, hem de yaratılmakla alakalıdır..KA - KU –Kİ.. bizde bu manalar yok sayılıp unutturulsa da, Kİ-RUH  ENERJİSİ Uzakdoğu mistizminde dibine dek bilinip kullanılmaktadır.. bizde sır sır diye diye, kimse sır ne öğrenip bilemez halde olup, cahilliklerini kapatmak içinde  sır deme geleneği halen süregelmiştir... İslamda-Muhammedilikte sır olabilir mi? Dinin tamam olduğu yerde eksiklik olabilir mi? Senin algın ve idrakin yetmediği her şey sana o an için sırdır..sende o manaya bakış açıcı yeni bir pencere açarsa ,o şey artık sana sır değildir...sistem budur..

varayım KU’yi dilaraya HU diyelim HU ya gidebilmek için KU dan geçme ilmi
J

şimdi dünyadaki en eski kayıtlardan YARATICININ EL’İ İLE YARATMA ESKİ AYETLERİNE BAKALIM MI LÜTFEN.. şunu unutmayınız ki,mitolojiler binlerce senedir var ve muhafaza oluyor..o günkü kendini bilme okullarında esmalar ilmi o şekilde anlatılıyordu ve bugünde bize çok şeyi çözmemizde yardımcı oluyor.. eğer mitoloji olmasa idi-esma panteonu astrolojisini kimse bugün  bilip çözüp anlayamazdı.. o yüzden uzayda keşfedilen her yıldıza mitolojiden bir isim veriliyor veya onlar kendi isimlerini bulup geriye alıyorlar diyebiliriz....

**
Gılgamış Destanı - M.Ö. 2000 "Ellerimi yıkadım. Bir parça çamur koparıp yazıya attım. Ve bu yazıda ,kahraman Engidu'yu yarattım."
Mısır'da Luxor Tapınağı'nda bulunan kabartma bir resim - M.Ö. 1400 "Kral Amonhotap III olarak betimlenen Tanrı Khnemu çömlekçi çarkında erkek ve dişi iki insanı yaratıyor."
Sümer'lilerin Enuma-eliş Destanı - M.Ö. 1100 "Bunun üzerine ben de Ea'nın yardımını istedim. Toprağı, Kingu'nun kanıyla yoğurdum. İlk insanı meydana getirdim."
Hesiodos Destanı - M.Ö. 750 "Namlı, şanlı Hephaisdos'u çağırdım hemen. 'Bir parça toprak al, suyla karıştır' dedim. 'İçine insan sesi koy, insan gücü koy."
Çin Efsanelerinden "Bunun üzerine Tanrıça Ngüho yengeç elleriyle gökyüzünü yukarıya kaldırdı, denizleri yeniden sınırlarına itti. Ve çamurdan yeni bir insan türü yarattı."
Yunan Efsaneleri'nden: "Gözyaşlarımla toprağı çamur haline getirdim ve yoğurdum (Prometheus anlatıyor.) Bir insan heykeli yaptım. Sonra bu heykele ruh verdim. İlk ölümlü yaratıklar oluştu böylece.)
Tevrat'tan: "Ve Rab Allah yerin toprağından Adam'ı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve adam yaşayan can oldu."
KU’r an-ı Kerim: "And olsun ki, biz insanı süzme çamurdan yarattık. Sonra da onu nutfe halinde sağlam bir yere yerleştirdik. Sonra nutfeyi bir kan pıhtısı haline getirdik, derken o kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Ve sonra onu başka bir yaratık yaptık. Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir." (Mü'minün, 12-16 ayetler.) ALINTIDIR
**


EY ANAMIN OĞLU J ,KU BAHSİNE BİR BAKış  AÇIsı AÇmak ...TEK BİR NEFİSTEN YARATILMAK
evet..şimdi başka bir pencereden değişik idrak perdesiyle yine aynı olaya bakalım lütfen..
Adem topraktan ,Havva ise onun havasül hevesi-kendini bilmek ve seyretmek ve aşk yaşamak arzu dileğinden yaratılmıştır .ve bu işin tecelli mekanı da Adem’in sol sırt kaburga kemiği kabul edilmiştir ve Havva oradan latif halinde doğarak yükselmiştir..o yüzden de denmiştir ki “her şey ölüden ,Havva diriden-insandan yaratıldı”..işte Ademoğulları ile HAVVA KIZLARI arasındaki fark budur
J...belki de batıni olan şeylerde, maddi şeriat hükmüne göre makam ve mevki görev şeriatı verilmeyişi de bundandır..bu alem erkeklerin,diğer alemde erkadınların-kocakarıların hükmündedir..

Peygamberimiz,”ÜMMETİMİN ALİMLERİ BENİ İSRAİLİN NEBİLERİ GİBİDİR “ derken kadın veya erkek ayırmamıştır..oysa O’nun akabinde, yapılan ilk işlerden birisi de kadını her konuda yok etmek-ayırmak üzerine kurulmuştur ve halen öyle devam eder değil mi? Evet..
**
 

EL VE KEMİK ÜZERİNE AYET ve HADİSLER..
Evet çünkü kalpler Allah’ın iki parmağı arasındadır, onları dilediği şekilde evirip çevirir.” (Müslim, Kader: 3)

“Hacer’ül Esved yeryüzünde Allah’ın yeminidir. Yani sağ koludur. Kişi kardeşiyle müsafaha ettiği gibi Allahu Teala da onunla, insanlar ile musafaha eder.

Kuranda kemik ile alakalı tahmini 17 ayet geçiyor
2:259 - Yahut o kimse gibisini (görmedin mi) ki, bir şehre uğramıştı, altı üstüne gelmiş, ıpıssız yatıyordu. "Bunu bu ölümünden sonra Allah, nerden diriltecek?" dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz sene öldürdü, sonra diriltti, "Ne kadar kaldın?" diye sordu. O da: "Bir gün, yahut bir günden eksik kaldım." dedi. Allah buyurdu ki: "Hayır, yüz sene kaldın, öyle iken bak yiyeceğine, içeceğine henüz bozulmamış, hele eşeğine bak, hem bunlar, seni insanlara karşı kudretimizin bir işareti kılalım diyedir. Hele o kemiklere bak, onları nasıl birbirinin üzerine kaldırıyoruz? Sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?" Böylece gerçek ona açıkça belli olunca: "Şimdi biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir." dedi.


17:49 - Bir de onlar dediler ki: "Biz, bir kemik yığını olduğumuz ve ufalanıp toz olduğumuz vakit mi, gerçekten biz mi, yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?

17:98 - Bu onların cezasıdır! Çünkü onlar, âyetlerimizi inkâr etmişler ve: "Sahi bizler, bir yığın kemik ve ufalanmış toz olduğumuz zaman mı, yeni bir yaratılışla diriltilmiş olacağız?" demişlerdir.


23:14 - Sonra nutfeyi bir alaka (embrio) yarattık, derken o alakayı bir mudga (bir çiğnem et parçası halinde) yarattık, derken o mudgayı bir takım kemik yarattık, derken o kemiklere bir et giydirdik, sonra onu diğer bir yaratık olarak teşekkül ettirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah, pek yücedir.

23:35 - "Size, öldüğünüz, toprak ve kemik yığını haline geldiğinizde, mutlak surette sizin (tekrar) meydana çıkarılacağınızı mı vaad ediyor?"

23:82 - Dediler ki: "Sahi biz, ölüp de bir toprak ve kemik yığını haline gelmişken, mutlaka yeniden diriltileceğiz öyle mi?"

36:78 - Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: "Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?" dedi.

37:16 - "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman mı biz tekrar dirilecekmişiz?"

37:53 - "Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman biz hakikaten cezalanacak mıyız?"

56:47 - Ve diyorlardı ki: "Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?"

75:3 -   İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?

75:26 - Hayır hayır, ne zaman ki can köprücük kemiklerine dayanır,

79:11 - "Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra ha?"

86:7 -   O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.
****
KEMİK BAHSİNE DAİR  ENTERESAN KADİM MALUMATNAMELER..
KA 
evet ..şimdide şamanlıkta çok önemli olan KEMİK mevzuna geliyoruz..malum bedenimizdeki en kemikli kısımlarımız ELLERİMİZDİR..yani cemadat-taş unsurunun en güçlü olduğu yerler ELLER ve AYAKLAR..vücud herkül heykellerimizin kaidesi olan AYAKLARIMIZdır..ayak; balık , ruh ve makama da remizdir.. ayaklar belki de iki boynuzda denen  esas baştır. Ayaklar baş oldu atasözünü hatırlıyoruz..
TOPRAK BABAMIZ BİZ EVLATLARINI BAŞININ ÜZERİNDE TAŞIR.. ve CENNETÜL TOPRAK VALİDEMİZ BİZİM AYAKLARIMIZIN ALTINDADIR..

dünyanın en eski zodyakı Mısır Dendara tapınağında sarı inek HATHOR mabedinde çizilidir.. Hat
hor, RA’nın karısı ve EV’i OLAN horoskopun da sembolüdür.. RA nın gözü olan horoskop zamanı HATHORUN evidir.. o yüzden de ona EVİN HANIMI denir.. bunu zaman olarak anlayabiliriz.. bugünkü esmaya göre KALEM İLE NUN gibi, RAHMAN ve RAHİM = ZAMAN=DEHİR=İNSAN  gibidir..
bu en kadim zodyakın merkezinde bir bacak resmi vardır ki ,hiyeroğlif harflerinde EL-KOL – BACAK resmi, BE HARFİ demektir..dolayısı ile en kadim zamanda dahi ,ZAMAN ,Bİ İS’Mİ RABBİKE BE ile başlar.. zaten zodyakta bir noktanın daire şeklinde açılımı ve her portakal dilimi gibi olan üçgen açısına bir esma sureti yıldızın hakimiyetini vermez mi? ..evvett..öyle işte J..demek ki ney miş ? RAB esması hası BE harfi imiş...

kadim zamanlarda kişinin KAM-ŞAMAN-KOCABİLGE olması seyrü sülük rüyalarında; o kişiyi ataları kurban eder ve öldürüp kazanda pişirir, kemiklerini etlerinden ayırırdı. dervişanı aday; bunu capcanlı deneyimler, o acıları dibine dek capcanlı yaşar fakat, atababaları kasapların ellerinden asla kurtulamazlardı J..işte eski türklerde mürşide o yüzden KASAP da denir ve her  mahalleye bir kasap lazım ama sakın o kasap sen olma da boşuna demezler, bunu sen anla J!! ve atababa, rüyada, kemikleri masaya dizip sayar ve diğer kemiklerden daha farklı veya sayıca fazla o işaret kemiği arar bulurdu..o kemik bulunduğunda, o kişi KAM-ŞEM-ŞAMAN olmaya hak kazanırdı, atalarınca görevi için manen yetiştirilir, türlü ağır imtihanlarla da sınanarak, ruhsal kuvveti ortaya çıksın diye çalıştırılırdı.. mesela denir ki Mustafa KEMal, adını son zamanlarda nüfusta değiştirtip KAMAL yaptırtmıştır, hatta belgeleri de internette yayınlanmıştı...bu ince detaylar derin düşünebilen hassas sezgililer için birer işarettir.. yani sonradan olunmaz, baştan öyle olunur ,sonra o meslek icra ettirilir..


Hint mitolojisinde sayısız ELi olan KALİ vardır ki o,yaratımdan ve dünyadan ve zamandan sorumludur..korkunç bir çehresi vardır..bu tarih bizim islam tasvvufumuzda da esasen aynen vardır....
mesela Uygur türklerinde en çok köpek aşık kemiği koruyucu muska olarak kullanılırdı. ayrıca yılan boynuzu kemiğinin de şans ve koruma getireceği için yanlarında taşırlardı. hamile ve lohusalı ve bebekleri korumak içinde yastık-yatak altına veya başucuna hançer asılırdı..
dünya da hayat olabilmesi için Güneş e ihtiyaç vardır..o yüzden Güneş RUH a remizidr..Ay NEFS dir ve ikisinden doğan hayatın fiiller evi çocuğu HOR US RA =DÜNYA dır..


insanın RUHu Güneş e remizdir..NEFSİMİZ ise AYımızdır..BEDEN =MADDE=FİİLLER ALEMİ =ŞAHİTLİK MAKAMI ise BEDENİMİZdir..
aklımıza gelecek maddeleşmiş her isim ve eşya bu şekilde var olabilir..


not: güneşin huzmeleri Yaratıcı Tanrı’nın ELİ sayılmıştır..geçmişte, RA NIN IŞIK HÜZMELERİ ,BİAT EDİLEN ELLER olarak çizildiği gibi, FEYZ VEREN İLAHİ ENERJİ KAYNAĞI HAYAT PINARI-ABI HAYAT KEVSER olarak da bilinip kaydedilmiştir.. zamanla HANÇER, KILIÇ, ZÜLÜF, SAÇ, BOYNUZ =HİLAL -KUŞ TÜYÜ, EJDERHA=ahi=YILAN da yine Güneş’in ELİ =VAHYİ ANLAMINA GETİRİLMİŞTİR.. zira her yaratılmış sadece Allah’ın FEYZİ AKDES olan Emr Ruh’u –Ruhül Kudüs  =aklı kül İLE ÇALIŞIR..

*şimdi burada duruyoruz Sevdiğim..malum BEKTAŞİlik te  (hemen,Beytamiktaşı hatırlıyor ve geçiyoruz
J ) , kadim kendini bilme ders metodu varoluştan beri aynen devam etmiş fakat Horasan eski Mani-Budist dininden olan yeni İslamcılar ile Müslümanlık giydirilip daha görkemli hale getirilmiştir.. İslam tasavvufunda ki hemen her şey,mürşidler-gurular-kahinler-şamanlar –tekkeler ve ritüeller birebir nerdeyse hemen hepsi aynıdır..bizim bugünkü Mevlevilerimiz Uygur mani dini dervişanı ve Japon-Koreli Uygur maniciler gibi giyinmeye devam ederler değil mi?! Evet....yani eşyalarda hiç bir kutsiyet yoktur...önemli olan o eşyayı giyen HIRKANIN İÇİNDEKİ ER dir.. ve onlar çook nadirdir..tüm işlemler ruhsal yolculuk için olup, bu dünyanın hemen her kavminde-en ilkelinde dahi var olan kendini bilme okul dersidir ve şaşmaz-yanılmaz-TEK BİR OLAN TEK ALLAHIMIZIN, TEK DİNİ OLAN TESLİM OLARAK O’NA, SELAMETE ERİŞENLERİN İSLAM DİNİDİR ...
not:*teslim taşı sahibi ancak böyle olur bre bekTAŞİler
J ..

*Aşil in topuğundan vurulması.. Müminin kendisini topuğundan ikinci defa yılana ısırtmaması .. Osiris’in, İsis’in yarattığı genetik –DNA yazılım –KADER yılanına topuğundan ısırılması ile ölümlü olup hızla yaşlanıp ölmesi..

*iplikçikler İLİYYİN ve SİCCİN YAZILIM genetik dna SARMAL MERDİVEN İP OKULLARI ..KEMİKLERİN İÇİNDE ilik denilen özsu vardır..hava iklim rüzgar nefesleri ile bu özsu bize kemik ağrıları yapar.gerçekte tüm hastalıklarda şifada bu kemiklerin içindeki özsuya-kevsere-hayat omur suyumuza bağlıdır..KUYU burasıdır..buraya ulaşmak demek her şeye ulaşmak demektir..SIR senin KUYUndadır..KUYU  nun içine düşmeden,KUYU sırrını KUndalinisini asla SANA ifşa edip , SENİ İRŞAD ETMEZ....

*GÜNEŞ’İN ELLERİ-IŞIK HÜZMELERİ edebiyatta sevgilinin kirpiklerine benzetilmiş OK  remzine dönüşmüşlerdir. çünkü sevgilide aşığını bakışı ve ok kirpikleri ile vurarak öldürür ve diriltir.. sözde oktur ve dilden çıkar.. BAKIŞ=NAZAR ve DİLDEN ÇIKAN SÖZ en güçlü sihirlerdir ve en öldürücü-diriltici etkiye sahip olan şeylerdir.. sözlerimiz .bakışlarımız,bir manada kalbimizin dile –göze vurmuş elleridir..kalp ve dil üçgendir..


*KEMİK –KOL  neden eskiden  SİHİR BÜYÜ İLMİnde kullanılmıştır  ve BAKARA suresindeki ayet ne demek ister  ilmi...
(Bakara Suresi, 2/73, 74) "Hani siz bir adam öldürmüştünüz de peşinden katilin kim olduğu hakkında birbirinizle kavgaya tutuşup suçu üzerinizden atmıştınız. Halbuki Allah sizin gizlediğinizi meydana çıkaracaktı. Bunun üzerine dedik ki: 'Kestiğiniz sığırın bir parçasıyla o maktûlün cesedine vurun' (Vurulunca da o diriliverdi.) İşte Allah bunu nasıl dirilttiyse ölüleri de öyle diriltir. Aklınızı iyice kullanasınız diye âyetlerini size gösterir."
**

*Aztekler’de bir kadının hamile kalması çok önem görür ve hamileyken ona evde baksın diye doktoru gelmeye başlardı...doğum sırasında ölen annelerin sol alt kolu (dirsekten aşağısı) çok etkili bir büyü aracı olarak kabul edilirdi. Büyüyle uğraşanlar fırsat bulurlarsa, ölü kadının kolunu çalmaya çalışırlardı. Bu neden­le ebenin son görevi, hastasının cesedini bu tip hırsızlıklara karşı korumaktı.Doğum veya hamilelik sırasında ölen kadının kolu mucize yaratan bir güç olarak görülür ve hip­notize etmek için kullanılırdı “İlk savaşçı”,savaş tanrısı ve genç savaşçıların temsilcisi tanrı Tezcatlipoca bir resminde sağ elinde böyle bir kol tutarken tasvir edilmiştir.(Azteklerin unutulmuş tedavi yöntemleri kitabından alıntıdır)


*HUB’ EL putu...
Şam’dan KABE ye yağmur yağdırmaya aracılık etsin diye , Amr bin LuHAY tarafından getirilmiş ilk puttur...kırmızı akik taşından bir erkek sureti idi ve yolda ELİ KIRILDIĞI   içinde getiren kişi ona altından bir EL yaptırtmıştı...BU HEYKELİN ELİNDE 7 KADER OKU VARDI ve müşrikler eskiden bu kader oklarını çekerek önemli şeyler için karar verirlerdi. O devrin geleneğine göre Abdülmuttalip de, kurban etmek için söz verdiği oğlunu belirlemek için zaten bu oklara başvuruyor...hatta burada, kabilenin itirazı ile mutmain olmadıklarından, Medine de başka bir kahine kadına gidiyorlar ve 100 deveye karşılık kurban edilecek oğlu kurtarıyorlar...





Sonuç: İnsan dünyada yaşamak üzere yaratılmıştır ve Dünyanın Rahman ve Rahim esması GÜNEŞ ile AY dır..bunlar anababa olarak kabul edilip, tüm mitler bu ana 3 lü teslis sacayağı üzerine inşa edilir..bu bir kalıp şablondur.. ana ,baba, çocuk.. uzayda pek çok sayısız güneş sistemi vardır.. ve her güneş, içinde bulunduğu galaksi adacığının gawsı-kutbu-ana esması –ümmül anası-havzı kevseridir..varlık yaşamak için güneş trafosuna bağlıdır..bunlar görünmeyen ilahi İliyyin ve Siccin iplikçikler olduğu gibi, görünen ışık ŞUA-ŞUARALARıdır da.. her İlahi NUR ışığı feyz ve yaratım kaynağıdır..
O NUR VAHYİN TA KENDİSİDİR..İLMİNİN AÇIĞA ÇIKIŞI NUR, kadim KU dan-NUT dan başka mana değildir.. güneş herkese eşit doğar ama perdesini sımsıkı kapayana ulaşamaz.. fakat, bir defa şimşek çaktı ve  ışık  düştüyse , o yer bir daha asla karanlık sayılmaz. çünkü ışık maddeleşebilir ve sana o karanlıkta ne olduğunu işaret edip gösterir ve sen de bir kez dahi o ışıkta bir şeyi görmüş olsan, asla bir daha eskisi gibi olamazsın vesselam.. buna uyuyanı uyandırmak –diriltmek de diyebiliriz..

Ashabı Kehf te mağarada uyuyordu ve güneş onları rahatsız etmeden irşad etmeye devam ediyor ,uyurken diri tutuyordu..
GÜNEŞ sembolü batıni manada Allah demektir.. ALLAH ın elini temsil eder..gözünü temsil eder..göz aynı zamanda göze yani akarsu kaynağı pınar-selsebil de demektir..çeşme-i hikmet pınarı eskiden RA nın gözü iken, bugün sadece adı değişmiş, manası ise aynı kalmıştır..İNSAN HAKKIN GÖZBEBEĞİDİR.. göz ruhun penceresidir..


diğer alt manada Güneş peygamber makamıdır.. bir alt derecede ise güneş mürşid demektir.. rüyasında Güneş gören çok yakında manevi yola ve hakiki bir mürşide kavuşacak demek olduğu gibi, ereceği yüksek seviyeye de delilmiş. rüyasında Güneşi doğduğu yerden batıyor  görürse, yakında o kişinin kıyametinin kopacağına habercisi olup, fetih için mürşidini uyarmak babından mürşide habermiş.. fetihlerde kişi korunmazsa eğer meczub kalabilir... yaşadığı anlık kainat vücudu kıyametinden dünyaya dönmesi çok zor olduğu ve içine düştüğü boşluk hiçliğinden tekrar bir vücûd beden bulup, geriye dönebilmesi idraken çok zordur.. aklı kendisinde olmadığından düşünemez ve ne yaşadığını dahi sorgulayıp uzun süreler asla anlayamaz...mürşidin yani Güneşin vazifesi, yeni Ayı kendisine çekmek ve onu kendine ayna yapıp ,yavaş yavaş ona nüfus –nefes ederek, ay aynasına yansıyıp, onu da güneş yapmak yani, irşad edip olgunlaştırıp, KAM-İL yapmaktır..


bu manevi kıyameti bugünkü ilimle nasıl anlatabiliriz? ..yolun başında ilahi ders programının kişinin kabiliyetine göre ; her şeyden habersizken –daha yola bile girmemişken  apansız –aniden  inmesi ve kişinin Güneşçe tâb edilmesi ve sıkıştırılıp kâbz edilmesi olarak da anlayabiliriz..bu presleme, mutlak var olanın, maddi öğretilmiş eski bilinci öldürmesidir.. kendine geldiğinde, o artık başka bir bilinçtir. ortak havuzdan- efendisiyle aynı kaynaktan seviyesine göre bilgi çekip almaya başlar.. ve bu işlem ,geçmişin şaman olma rüyalarından çok daha üst seviyede bir yazılım  programıdır..çünkü genetik birebir tekrar dahi yoktur.. binlerce sene ilerideki semboller manada aynı kalsa da, isimleri ve suretleri yeni versiyon isim ve suretlerle güncellenir ki ,kopya çekilmesin ve yalan söylenemesin..işi bilen hemen davayı çakıp, sahteleri-yalancıları ayıklasın..


hey sen!!..aklını kullan Zamanının Efendisini bulmaya niyet ve O’nu bul.. O’nu öyle isteki ,ruhun onun ruhuna rabıta yapıp O’NU SANA ÇEKSİN ve O SENİ SEVİP İSTEYİP KENDİNE ÇEKSİN J..yani dostum, RUHUNLA ARAYI İYİ TUT..O’NUN AÇAMAYACAĞI KAPI VE BİLEMEYECEĞİ İLİM YOKTUR... unutma ki ANA RUH ALLAH’IN EMR’İ DİR..O, sen =ten gibi yaratılmış ve ölümlü bir  MAHLUK DEĞİLDİR..

ben sizi meşrep meşrep yarattım hükmünce ,senin 12 su arkından-vücudundaki 12 kara ve ak delik =
HUNnes KUNnes hükmündeki haber alma ve verme organı olan 12 esma burcu zaman zodyağından,  senin payına-senin açı’na düşen esma güneşin kim ?.onu bul.. eğer kendinde ,kendi RUH GÜNEŞİNİ DOĞURAMIYORSAN  sen, bir güneş olup , galaksi sistemine hükmedemezsin ve mecburen başka bir Güneşin peyki olursun.. burayı iyi anlarsan SEVGİLİm SEVDİĞİM, asla astroloji dersimden vazgeçmediğimi ve sınıfta kalmadığımı da çakarsın J..üstelik söke söke acaip bir astroloji ile yürüyorum bunu unutma ..Seni düşünmemeye çalışıyorum... AŞK dersimizin bittiğini ve AŞKI MEŞK dersine geçtiğimizi zan ediyorum..zan etmeyi çok seviyorum..çünkü Seni  ancak öyle hayal edip ,dilediğim hayale tasarlıyor ve hayalimde uyarlıyorumJ...muzurun  bunu Sana yazdı...


*ve Sevdiğim, sanal alemde takip ettiğim üzere, tüm dünyalılar acaip şekilde ezoterizm-tasavvufla yatıp kalkıyor..dünya maddiyat –tüketim sistemi iflas etti ve ruh çok aç kaldığı için ruhuna şifa arıyor malum..işte bu acil durum için, bende gelecek masalımda TASAVVUF SEMBOLÜnü yazmak diliyorum..lütfen şimdiden nefesini içine çek ve sakın bana kızıp üfleme ve ateşleme olur muJ?  En nötr-O , en gevşemiş halinle sadece yapacaklarımı seyr et ve beni keyfet.. öptüm..
nur cihan
9.12.2015
nuralem7@hotmail.com