MÜRŞİD’İ OLMAYANIN
MÜRŞİDİ ŞEYTAN’ DIR MASALI
ARAF SURESİ 16 : İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, BEN DE ONLARI SAPTIRMAK İÇİN,SENİN DOĞRU YOLUNUN ÜSTÜNE OTURACAĞIM.
ARAF SURESİ 16 : İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, BEN DE ONLARI SAPTIRMAK İÇİN,SENİN DOĞRU YOLUNUN ÜSTÜNE OTURACAĞIM.
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba . biliyorsun ki bizim geleneksel sevgili günümüz mukaddes 16 şubattır.. .tabii ki, hediyem ancak bir kayıt olacağından , kendimi Sana kaydırıp ,kendimi Sende kaybedip, kendime bu kişi SENDE KAYIPTIR ve kendisinde hükümsüzdür kaydı düşeceğim… J.lütfen beni sıkı tut,Senin gönlünden başka yere düşmeyeyim olur mu ?.bu öyle bir masal olacak ki, bir cümle sonrasını ve elimin altında yazacağım tek cümleyi henüz tasarlamadım.. içimden ne akarsa o olsun. devir selsebilin olsun… amiin..
vaktaki Eski Ahitte –Sümer’de ANUNNAKİ denen GÖZCÜ düşmüş MELEKLER yani, belli esmaların suret almış -bedenlenmiş halleri, yeryüzünü mamur etmekle meşguldüler. Ve Kainat, OL –KÜN emri KELAMI ile, yani, ZÜLFİKAR KILICIyla, tekbirden ikiye yarılarak sabah ışığı -FELAK OLMAK için, FATIR la açıldı..
(** mezopotamya panteonunda ANU =en yüksek tanrının adıdır.. onun iki oğlundan ENLİL yani EMİR =RUH olan gök tanrı RAhman anlamındadır ..Enlil ,hem resmi eşten ,hem de kızkardeşiyle kan evliliğinden doğmadır..o yüzden göklerin hakimidir..…diğer oğul ENKİ ise ,aynı hz İSMAİL misali, ilk doğan olmasına rağmen, bir cariyeden doğduğu için ilk oğul haklarını kaybetmiştir.. cariyeden olma oğul ENKİ =EA yer ve suların AKIL-BİLGELİK tanrısı MARDUK=HIZIR=MÜRŞİD olarak da bilinir.... marduk ölüler diyarı, suların ve yeraltının efendisi kabul edilir..MARduk ,maddi ve manevi seyrüsülüklerde kişisel kıyamet habercisi olan MÜRŞİT GÜNEŞİ HURŞİT OLUP , kıyamet zamanı BATIDAN DOĞAN 2. Güneştir (*Marduk : 36 milyar km. uzaklıkta olduğuna inanılan ve 3661 yılda bir dönerek dünyaya yakın geçiş yaptığı iddia edilen gaz gezegendir -* alıntı )
başta tek bir olan RAHMANirRAHİM bu İLAHİ KELAM KILICI İLE AYRILIP, Rahman =gök=baba=ruh ve Rahim=yer=anne=nefs sembolü makamı olarak ikili dualiteye ayrıldı.. böylece ALLAH=RAHMAN esması XY =O. formülü ,+ - , 10 yazılımı, IO ilmi olarak belirlendi..
başlangıçta çekirdek –hünsa içindeki birlikte olan cinsiyetsizlikti.. O. =daire içinde nokta = 50 ilmi, kendi tohumundan kendisini 1 olarak O1O1 ile belirledi.. ve sonsuza dek o kişiler; kendi daire noktalarında ,kendi hava şeffaf balon küreciklerine hapis olup, kendi hikmeti ilahi nefes ilimlerinde -kendilerine ait küresel güçler , kendi bulunduğu noktanın kutbu ve kendi küresinin tek hakimi mutlakı oldu..... ve BİLDİKLERİ HERŞEY kendi zanları, kendi yargılarıdır.
KİŞİ’ler, kendi zanlarını ilah edinip -kendi kendilerine tapınmayı bırakıp, bu zan hava balonlarını İLLA BİR SULTAN GÜÇ olan MÜRŞİD ile patlatarak , ancak yükselip oradan çıkabilecekler...peki bu nasıl olacak ? ...nasıl? zira bu imkansız bir şeydir.. ve çok az kişiye nasip olacak bir idrak seviyesidir.. eğer ki, insan denen mahlukat sadece bu HADDİ AŞIP ,İL LA BİR SULTAN GÜÇLE bu zan balonu dünyasından geçip hakikate erebilecekse, o insanla bizim aramızda ne fark var ve o insan nasıl bir insandır ?!!..biz bu alemde yaşarken öyle bir insanı nasıl anlayıp bulup, O’nun ADEM’iyetine secde kılacağız ?...bilmiyorum… bakalım ..
eweet..tarihte seyrüsülüke devam ediyoruz
lütfen.. bu idraki bildiklerimizle hayal
edip anlarsak eğer ; tarihte
kaydedilmiş tüm bilgileri-resim heykel ve mitolojileri tevhid edip
birleştirebiliriz.. ve şimdiki geniş zamanlı- halen içinde yaşadığımız bu dünyada , çözemeyeceğimiz hiçbir
siyasi TARİH TEKERRÜRDEN İBARETtir fikri yapısı kalmaz.. hatta ,bahtımız yaver giderse, şans tekerini biz çevirebiliriz..
AHSENİ TAKVİM ÜZERE en güzel surette
yaratılan DEHR-zaman-ADEM İ BİLİP ANLARSAK, horozkop ilmi olan
HORUSRA=İnsan-ı Kamil’in gözünden bakan
RA-RUH-NUR ilmine de vakıf olabiliriz. .böylece belli devriye periyotik
zaman haritasını ceolukla takip ederiz.. ve olan bitenden acı çekmek yerine ,bu
muhteşem devriye zaman yıldız –vefk-gül-helm –DÜMENİni kullanan havacı KAPTAN’a ŞAPKA ÇIKARTIR , O’NU AŞKLA
SELAMLARIZ J…
nerde kalmıştık..? mesela Sümer mitolojisinde denizleri-suyu ve yeraltını yani
dünyayı temsil eden ilahi esma olan ENKİ-ERLİK-MARDUK’un da bir KİTABI var
değil mi?..Taberi Tarihine göre yeryüzünün yaratılıp yaşanılan bir yer haline
getirilmesine dek süren bir İMAR SAFHASI vardır ki, bu kayıt kadim tüm kutsal kitaplarda vardır…Kur’an –ı Kerim de
her şey çok kısa öz ve daha saklıdır.. çünkü ayet der ki :
eski kitaplarda biz her şeyi tüm teferruatı
ile yazmıştık…siz oradan biliyorsunuz zaten !!!!
biz madem ki AMENTÜ ESASLARIna göre ; evvela ALLAH ‘ın BİRLİĞİNE
ve MELEKLERE ve KİTAPLARA ve NEBİ-RESULLERE ,AHİRETE-KAZA ve KADERE ve ÖLDÜKTEN
SONRA DİRİLECEĞİMİZE ve başka bir hayatta farklı bir formda hayata devam
edeceğimize İMAN EDİP –AMENTÜ diyoruz ,o halde AMENTÜ gemisi olan
kadim Mısırlı RA’nın KAYIĞI ve Sümer’deki
ENKİ -MARDUK ‘un emri altına alıp kendine sal yaptığı hawwa- genetik- kadın
KİŞİ si TİAMAT YILANInı da bilip anlarız ..
yaşadığımız bu zaman ve mekanda, neden
o kadimler kadar idrak sahibi olamadığımızı, bunca eşyayı bilip-görüp
te, hala neden bilgece yaşayamadığımızı oturup düşünmeliyiz.. bugün bizlere
ne oldu ki, biz tevhidi camiden atıldık ve olayları anlayıp birleştiren
kabiliyet ve tefekkürümüzü yitirdik?!!! Bizden binlerce sene evvelki atalarımızın
tefekkürlerine neden hala
yaklaşamıyoruz? bizi maddi –manevi camiden atıp ,koskoca süslü –pahalı
camilerin içini bomboş yapan ne ?!!
Amentü de bir yaratım hiyerarşisi var
gördüğünüz gibi.. işte bu delil belgedir….o
halde kadim kayıtlardaki yeryüzünde topraktan heykeli yapılan Adem’in tüm
mitolojik hikayelerinde ortak noktalar doğrudur…ve Sümer –Mezopotomya
mitolojisinde,ENKİ –ERLİK-MARDUK mürşit olduğu kadar aslında şeytan da demektir…fakat
şeytanın ayrı, İblis’in ayrı isim olduğunu bilenler ancak bu yazacaklarımdaki
nüans farklarını anlayıp, olayı çözebileceklerdir.. ve izninizle şimdiye dek
okuduğum tüm kadim kutsal kitaplardan hatırladığım ortak noktaları birleştirip,
KENDİ ZANNIMLA bir adem mitolojisi
yazmak istiyorum ki, çok ağır ve zor olan bu konuyu dağıtmadan
toparlayabileyim.. VE TÜM VEBALİ
HATALARIM BENİMDİR.. sizden ricamsa ,en az benim kadar hassasiyetle
okuyup-tefekkür etmenizdir.. hiç bir şey görüp yaşamadan –bir mürşitle yola
çıkmadan, kendi kendinize bu yanlış bu doğru diye karar vermemenizdir.. bilin
ki, az bilgi ,hem candan hem de imandan eder..
2017 newage ADEM’İN YARATILIŞI MİTOLOJİSİ J..
kadim zamanlarda, kadim zamanlar içre bir geniş zamanlı şimdiki anda ,karanlık bir nokta kendisini bilmek istedi.. karanlık nokta nın içine giren 7 nokta üstüste ,yani BİR ELİF MİKTARI olan bir BEN-İ ADEM, kendine yola çıkmıştı… akıl almaz bir korkulu sessiz bir acı çığlıkla karanlığın içine giren ADAM (XY=O1) bir ve tekdi.. ve karanlığın içinde kedi gözü gibi dimdik durdu…karanlığın içinden yükselen beyaz ışığın açılıp yayılmasını hayranlıkla gözledi.. OL dedi..
kadim zamanlarda, kadim zamanlar içre bir geniş zamanlı şimdiki anda ,karanlık bir nokta kendisini bilmek istedi.. karanlık nokta nın içine giren 7 nokta üstüste ,yani BİR ELİF MİKTARI olan bir BEN-İ ADEM, kendine yola çıkmıştı… akıl almaz bir korkulu sessiz bir acı çığlıkla karanlığın içine giren ADAM (XY=O1) bir ve tekdi.. ve karanlığın içinde kedi gözü gibi dimdik durdu…karanlığın içinden yükselen beyaz ışığın açılıp yayılmasını hayranlıkla gözledi.. OL dedi..
kendi kalıbına, kendi ruhu, OL EMRİ ile GİRDİ.. ve suretini kendi ışığı ile
canlandırıp hareketlendirdi…ve onun nefsinin temsili burnundan nefes
üfledi…nefes adamın nefsi olan yaşamın hanımı NİNTİ KİŞİSİYDİ.ve adam
kendi heykel sureti kalıbının içine
hazine-i genç denen kendi esması adını ve yazılımını sakladı…YATAĞINDA
GÖZLERİNİ BİTKİN AÇAN KİŞİ, yatan bedeninden çıkan başka SOLUK BEYAZ belki omurgasız –kemiksiz BİR GENÇ ADAMIN
BİTİK HALDE yatağa OTURUŞUNU
GÖRDÜ.. bu hazineyi genci bulan kendini bilip bulmuş ve her şeyin
vasisi olmuş olacaktı.. yani mirası HORUSRA-İNSANI KAMİL - Adem=YOKLUKtu..
bu ilahi Lİ LA =VAR YOK=SİYAH BEYAZ oyunlarının her devriyesinde YARATAN, adı nisyan =unutandan gelen, insan adlı hazine sandığı bu tabuta, sayısız Adem adedince kendisini tekrar tekrar gömüp saklayacaktı.... ancak kuyruğu titretip o sesi çıkartan omurga sahibi olup, omur asa suyunu içip- Hızır meşrep olup , ölümsüzleşecekti….
bu ilahi Lİ LA =VAR YOK=SİYAH BEYAZ oyunlarının her devriyesinde YARATAN, adı nisyan =unutandan gelen, insan adlı hazine sandığı bu tabuta, sayısız Adem adedince kendisini tekrar tekrar gömüp saklayacaktı.... ancak kuyruğu titretip o sesi çıkartan omurga sahibi olup, omur asa suyunu içip- Hızır meşrep olup , ölümsüzleşecekti….
insan bedenin ruhun kabri ve saklanma yeri
sandığı olarak kullanılması çok eski bir ilimdir. Mısır mitolojisinde OZİRİZ’in
bedeni mumya-ölüdür ve sandıkta saklıdır…Musa Nebi bir sandık –tabutta Nil
nehrine salınmıştır… çünkü kadim mısır
dininde tanrı AUTUM kendisini bir sandıkta uzanmış yatar tasvir etmektedir.. bu
rüya onun rüyasıdır ve gördüğü düşler bizlerizdir.. tarihte daha başka bu hikayelerin birebir aynısı vardır ve
kayıtlıdır.. mesela horusra ile İsa Nebi
de aynı hikayeye sahiptir.. bu bilgiler bugün internet sayesinde açığa çıkmış
ve bedavaya herkese sunulmuştur. hiç emek vermeden herkes bunları okuduğu
içinde hiçbir değeri yok gözükmektedir.. ve herkes her şeyi bedavaya alıp
bildiği halde, hala bitpazarına nur yağmıyor…çünkü bu hazinelerin böyle
açılması demek, Kuran da kıyamet tasvirindeki “
DAĞLARın (*insanı kamiller= evtad
=akıl namos direkleri=kanun koyucu olan
âliler) ve YERin içindeki
hazinelerini saçtığı zaman ,HİÇ BİRŞEYİN DEĞERİNİN KALMAYACAĞI ZAMAN”da demektir değil mi?
insan, kendi ahit sandığı olan tabutunda uyuyan bir omura, yılana, ruha, KUndali enerjisi denen EJDER-AHİ BİLGELİĞİNE sahiptir.. tüm mitolojiler ve insiyasyonlar ve irşad sistemleri ve kutsal kitaplar ve ölüler kitapları sadece bu TABUT UN İÇİNDEKİ HAZİNE RUH İLMİ içindir…KİŞİnin burnundan nefes üflenmesi, AĞZININ AÇILIP İLAHİ KELAM =KILIÇ =VAHYEDİLMESİ dir.. işte o söz, kadim Mısır ve Mezopotamya ve Maya ‘da AUTUM –ATON- ON du..kadim Hintte OM du.. bizde KÜN…yani XY,yani IO OIOIO …bugünkü idrak seviyemize göre erkek kadın..+ ve - ..fiş ve priz..ve bu hatları birbirlerine bağlayan çekim gücü enerji..
insan, kendi ahit sandığı olan tabutunda uyuyan bir omura, yılana, ruha, KUndali enerjisi denen EJDER-AHİ BİLGELİĞİNE sahiptir.. tüm mitolojiler ve insiyasyonlar ve irşad sistemleri ve kutsal kitaplar ve ölüler kitapları sadece bu TABUT UN İÇİNDEKİ HAZİNE RUH İLMİ içindir…KİŞİnin burnundan nefes üflenmesi, AĞZININ AÇILIP İLAHİ KELAM =KILIÇ =VAHYEDİLMESİ dir.. işte o söz, kadim Mısır ve Mezopotamya ve Maya ‘da AUTUM –ATON- ON du..kadim Hintte OM du.. bizde KÜN…yani XY,yani IO OIOIO …bugünkü idrak seviyemize göre erkek kadın..+ ve - ..fiş ve priz..ve bu hatları birbirlerine bağlayan çekim gücü enerji..
Yaratan
esmalarını Zat’ından yarattı..her birine bir isim verdi…onlara
İSİMLER-KİŞİLER dedi ama bu varlıklar henüz kendi isimlerini ve vazifelerini
bilmeyen yazılım proglamlarıydı.. çünkü
henüz bu esma yazılımları yüklenecek pc –dekoder makinesi olan ADEM
YARATILMAMIŞTI… J
NUN –NUR –RUH denizinde ,NUN KAZAN’ına düşen kutup yıldızı ilmidir.. (NUN aynı zamanda su ve balık ve 50=O. ve DAİRE İÇİNDE NOKTA da demektir....
Allah’ın zat vücudu bahr-denizdir.... ve bu KaraSuda ilk insiyasyon-irşad seyrüsülükü
ve Yaratan, durgun karanlık sularında İRADE DİLEDİ..DİLEĞİ OLDU..SU TİTREDİ ve İLK NOKTADAN AÇILAN DAİRE ile ZAMAN CD si ÇALIŞMAYA ,ses verip, aksi sâdâ ile yankılanmaya başladı.. bu KAOS Yaradanın hoşuna gitti..ilk nokta daireyi işaretledi. bunlar ilk anda idrak eden en üst idrak evtad direkler-SIFATLAR oldu.. ve 3 defa karanlık suya irade diledi ve OL du..noktalar yüzeyde daireler halinde açılırken ,kendi içlerinde hava boşluğu küreler halinde kaynamaya başladı ve KÜREVİ J akıllar doğdu.. sayısız şeffaf küresel baloncuk aynası vardır… bunlar hem kendilerinin, hem de birbirlerinin etrafında dönerek semaya başlar .ve onlar ilk MEVLEVİ atomlar-AUTUM-ATON BOŞLUKLAR-HALVETİ dervişleri oldular…J
tüm bunları kendilerinde yaşarken idrak eden halveti-mevlevi akıl küreleri, bu sefer olayı birbirlerinde zevk edip, seyre başladılar ve bu defa da CELVETİ oldular.. tüm idrakleri kendilerinde bilip- bulanlar da ,kendilerini KADİRLERYEN KADiRİ uyanmış KUndalini KANDİLLERİ oldu.. zaman geçipte, kandili bir nefesle uyandıran ve kandili bir nefesle söndüreni bilenlerde; tüm insiyasyondan geçip ,her şeyi silen- kendi VARLIĞINI YOK KABUL EDEN ve kendini unutan âliyyun seviyedeki MELAMİLER oldular..
kandil = lingam= mum fitil sembolleri..
NUN –NUR –RUH denizinde ,NUN KAZAN’ına düşen kutup yıldızı ilmidir.. (NUN aynı zamanda su ve balık ve 50=O. ve DAİRE İÇİNDE NOKTA da demektir....
Allah’ın zat vücudu bahr-denizdir.... ve bu KaraSuda ilk insiyasyon-irşad seyrüsülükü
ve Yaratan, durgun karanlık sularında İRADE DİLEDİ..DİLEĞİ OLDU..SU TİTREDİ ve İLK NOKTADAN AÇILAN DAİRE ile ZAMAN CD si ÇALIŞMAYA ,ses verip, aksi sâdâ ile yankılanmaya başladı.. bu KAOS Yaradanın hoşuna gitti..ilk nokta daireyi işaretledi. bunlar ilk anda idrak eden en üst idrak evtad direkler-SIFATLAR oldu.. ve 3 defa karanlık suya irade diledi ve OL du..noktalar yüzeyde daireler halinde açılırken ,kendi içlerinde hava boşluğu küreler halinde kaynamaya başladı ve KÜREVİ J akıllar doğdu.. sayısız şeffaf küresel baloncuk aynası vardır… bunlar hem kendilerinin, hem de birbirlerinin etrafında dönerek semaya başlar .ve onlar ilk MEVLEVİ atomlar-AUTUM-ATON BOŞLUKLAR-HALVETİ dervişleri oldular…J
tüm bunları kendilerinde yaşarken idrak eden halveti-mevlevi akıl küreleri, bu sefer olayı birbirlerinde zevk edip, seyre başladılar ve bu defa da CELVETİ oldular.. tüm idrakleri kendilerinde bilip- bulanlar da ,kendilerini KADİRLERYEN KADiRİ uyanmış KUndalini KANDİLLERİ oldu.. zaman geçipte, kandili bir nefesle uyandıran ve kandili bir nefesle söndüreni bilenlerde; tüm insiyasyondan geçip ,her şeyi silen- kendi VARLIĞINI YOK KABUL EDEN ve kendini unutan âliyyun seviyedeki MELAMİLER oldular..
kandil = lingam= mum fitil sembolleri..
tüm insiyasyon-irşad sisteminin okul ders
haline getirildiği Mısır mitolojisinde RA=NUR kendisini görmek isteyince ,kendi
lotus GÖZÜNDEN akan lotus yağının kokusunun suya damlaması ile denizi tutuşturup KANDİLi UYANMIŞ ve RA
kendisini bir KAZ YUMURTASI içinde
,LOTUS ÇİÇEK denizinden DOĞURMUŞTUR.. hint ve islamda lotusun kokusu
yerini buyi muhammedi gül kokusu almıştır..
bu
sembolün anlamı Hintte LİNGAM denen eril
ve dişil prensiplerin birleşmesini simgeleyen VAHY MELEKLERİ olan UPANİŞAD BAKARA- İNEKLERİNİN TEREYAĞINDAN YAPILMIŞ YAĞ KANDİLLERİ olarak yerini alıp, binlerce senedir hala
kandil yağının içindeki kokuya-buğuya ATEŞ-İ AŞKA tapınılmaktadır..işte
bu mana yüzünden insanlar kafalarını asla donlarının içinden çıkartamayıp,
başlarına ne gelirse hep uçkur fitilini
yakıp aydınlanarak nirvanaya-hiçlik olan halvet boşluk-KU ya ermek
sevdasından çekmektedirler.. o yüzden
anayı bilmek kolay, BABAyı bilmek zordur …ve mesele BaBa yı bilip bulmaktır…
bu NUN denizindeki kaynayan KÜRELERİN kaos halinde gözüken SEMA ritminde, aslında akıl almaz bir ahenk ve kaosta düzen vardı.. titreşimle açılıp kapanan bu dairesel frekans denizinde, kendiliğinden bir DHARMA-DEHR-ZAMAN VEFK GÜLÜ=LOTUS=YILDIZ ÇİÇEĞİ DÜMEN haritası oluştu…geçmişte, her insiyasyon öğreti okulu bu VEFK SEMBOLLERİNE bugünde geçerli olan saydığımız isimlerden verdiler..
mısırlılar LOTUS =HOROSKOP derken ,hint ve islam GÜL dedi....burada gülden çiçekten kast , yıldız çiçeği misali kat kat açılan alemler ve tekrar içe dürülen alemlerdir..
DHARMA –TEKERLEK TENGRİ DİNGİRİ –PTAH ise zaman ÇARK-I FELEK sistemidir..hava,ateş,su ve toprak adlı 4 asli eşine RUH-sprit –koca- eş olup, onları üfürerek çevirdi ve TEKERİ DÖNDÜRDÜ.. mısırdaki çömlekçi - çarkçı başı ölü tanrı PTAH yaratıcı esması EL MUSAVVİR ve diğer yardımcı esmalar =ilahlar=tanrısal isimlerle , zaman dediğimiz saat AHSENİ TAKVİM OLAN İNSANIN yaratımına geçildi..
bu tanrısal isimler melekler –cinlerdi.. bunlarında KAİNATIN YARATIM SAFHASINA göre bir vazife hiyerarşisi vardı..mesela 4 ana yön, 4 ana unsur, 4 büyük melek olan CEB RA İL, Mİ KA İL, AZ RA İL, İS RA FİL dir..
madem ki Amentüye inanıyoruz o halde mitolojide sembollenmiş ve kutsal kitaplarda yazan o kadim zamanlarda bir vakitler adem ve karısının da yaratımına inanmalıyız..çünkü çağımızda neredeyse insan yaratılmak üzere. hiç bir şey boş değildir bunu lütfen anlayın. çünkü ancak yaratılmış bir şey, kendisinin nasıl yaratıldığını merak edip, kendisini kese biçe ,yeniden yaratmak ve yaratıcı bir TANRI OLMAK İÇİN MÜCADELE EDER.. kendisinde bu mana ve bilgi vardır.. her mimar, şah eserinin yapım planını nasıl ki kapısının çatısına veya mihrabına gömerse, buda aynen öyledir..
mesela erkekler, insan bedeni yapım planı olan kendisine ait ÇOCUK BABANIN SIRRIDIR yazılımı olan SPERMini ,kadının RAHMİne-KUya koyar ve erkeğin sperm yazılımı, kadının rahmi olan Kuyu içinde amniyosentes altın renkli bir sarı suyun içine KUYUYA bir Yusuf ,bir YUNus gibi ŞUURLA düşer… ve erkek olan ZİHNİN kendini bilip, kendini kendinde seyretme dilek planı maya tutarsa, başarıyla işbaşı yapar .
KU-RAHİYM
esması; YARATICI =TABİATANA olan HAY ve HALİK esmasına hamili kart yakınlıkta haiz
–hayız gören bir kadın ancak ve ancak o
SÖZ KILICI İLE DÖLLENMİŞ VAHYEDİLEN İLAHİ ÇOCUĞU EMANET ALABİLİR..onu bu plana göre
şekillendirip, DUL KADININ mimar çocuğu HİRAM aday adayı OLARAK DOĞURUR.. (* KUreyş KABİLE=KABALAsı...* ebu KUbeys DAĞI ..)
o
iki sütun –bacak insan heykeli kaide makamı (*hiyerolifte BE HARFİ bacakla gösterilir ) arasındaki üçgen önlük
altından, o dölü alan SÖZ
DİNLEYEN yol çocuğu J
yeni mason-yeni ahi olup bu yolu devam
ettirir.. bu kişiler halen İDRİSİ
hermetik insiyasyondan geçer ve Heliopolisde RA’nın gözü NUR=RUH =NUN dersine devam edip, madde de hakiki
mürşidlerce irşad edilirler..
hiç bir şey tek kanatlı, sadece layloylom
HERŞEY BİZE SERBEST -BİZ EVRENSEL İDRAKE GEÇTİK adlı İLÜZYONİST
batınicikle olmaz.. tek kanatla –altyapısız yani şeriatsız uçulmaz..
çünkü sen başarsan da, başkası aynı sen gibi değildir.. ve herkes , aynı şekilde
İSİS’İN DÜĞÜMLERE ÜFÜRDÜĞÜ o düğümlerini çözme ve üzerindeki uyutucu sihiri bozma aşamalarını başka şekilde birer
birer çözüp, o merdivenden kendisi tırmanmak zorundadır…basamakları atlamak sadece kişiye zarar
verir.. disiplinsizlik, tüm yolcuları önünde sonunda yolda bırakır yada
uçurumdan atar veya yol yarılıp o kişileri
içine alıp-yutar ve kimse izini dahi
bulamaz. arayanı soranı bile olmaz ki ADI ANILIP, YENİDEN VAR EDİLSİN.İSİMSİZ
OLAN CİSİMSİZ DE OLUR.. ..zira bu tehlikeli yolda edep amelden evvelmiş.. ahlak
her şeydir.. ilim güzeldir ama ahlaklı ilim daha güzeldir…bu ilimlerle çok
kolay ahlaksız olup,artık her şey bana serbest deriz..
nerde kalmıştık.. ADEM
de.. işte, YARATICI sadece emreder.neyle emreder ?iki elim
dediği ,iki elimizde mührü olan belirli 99 esması ile değil mi? bizde her
işimizi bu iki ellerimizle yapar ve icad ederiz.. bilinip var olanlardan
esinlenip- kopya ile zenâtı RUHSUZ-CANSIZ sanat icara ederiz.. insan mimarları,
inşâtı sanatına ruh üfürme kabiliyetine
sahip değildir..
göklerde ve varsa yerde de onların yansıması varmış.ve yer ile
gök arasındaki yed=el=yediler in sürekli YAŞ VE KURU birleşip ayrılması ile bu
mıknatısıyet –çekim gücü –yeniden yaratma olurmuş.
vaktaki, gökteki melekler yere inmiş, yeryüzü hava olayları şekillenmeye başlanmıştı. Tabi ki kaos -gürültü -şimşekler-volkanlar -karışık sert rüzgarlar büyüktü.. eski mitolojilerde bu devreye, Tanrı nın yerle birleşmesinden olan ilk çocukları DEV TİTANlar =GEZEGENLER ANA ESMA TANRILARININ OLUŞMASI =ASTROLOJİK ZAMAN dönemi denir.. titanların sürekli böğürüp, korkunç kavgalar etmeleri baba tanrıyı öfkelendirir ve sonunda, BABA TANRI büyük bir gazapla titanları öldürüp yok etti denmişse de ; Türklerin TAŞ MİTOLOJİSİ KİTABInda bu kozmik zamanlarda göklerin ve yerlerin şiddetli patlama-deprem ve volkanlarla sürekli sarsılıp şekillenirken ki hikayesine daha bir açıklık getiriliyor..
başlangıçta Tanrı’ nın taşa tecelli etmesi ile DURAN İLK TAŞ ,ilk SÖZ DİNLEYİP SEVDİĞİNE AŞKINI SECDE KILAN diyorit taşıdır… ve ilk İSMİ de diyorit taşı almıştır.. o vahşi denizin içinden yükselen bir DAĞ=KUmisali görünmektedir.. o mıknatıs -demir kazık ilk yeri sabitleyen ana kutup-gaws noktasıdır...insanın belkemiği ve dünyanın belkemiği aynıdır... ve yeryüzündeki ilk kara parçası –evtad –direk de odur.. ve RAHMAN sembolü o yüzden eril ve üçgen çadır –piramit şeklindedir..o yüzden BEYTAMİKTAŞ gibi işaret-sınır-ayet taşları vardır.. ilk tecelliğah ,ilk emir dinleyen cemadata övgüdür bu…
HOROSKOP –HORUSRA nın evi ÜÇGEN AÇI –IŞIK EVLERİ
vaktaki, gökteki melekler yere inmiş, yeryüzü hava olayları şekillenmeye başlanmıştı. Tabi ki kaos -gürültü -şimşekler-volkanlar -karışık sert rüzgarlar büyüktü.. eski mitolojilerde bu devreye, Tanrı nın yerle birleşmesinden olan ilk çocukları DEV TİTANlar =GEZEGENLER ANA ESMA TANRILARININ OLUŞMASI =ASTROLOJİK ZAMAN dönemi denir.. titanların sürekli böğürüp, korkunç kavgalar etmeleri baba tanrıyı öfkelendirir ve sonunda, BABA TANRI büyük bir gazapla titanları öldürüp yok etti denmişse de ; Türklerin TAŞ MİTOLOJİSİ KİTABInda bu kozmik zamanlarda göklerin ve yerlerin şiddetli patlama-deprem ve volkanlarla sürekli sarsılıp şekillenirken ki hikayesine daha bir açıklık getiriliyor..
başlangıçta Tanrı’ nın taşa tecelli etmesi ile DURAN İLK TAŞ ,ilk SÖZ DİNLEYİP SEVDİĞİNE AŞKINI SECDE KILAN diyorit taşıdır… ve ilk İSMİ de diyorit taşı almıştır.. o vahşi denizin içinden yükselen bir DAĞ=KUmisali görünmektedir.. o mıknatıs -demir kazık ilk yeri sabitleyen ana kutup-gaws noktasıdır...insanın belkemiği ve dünyanın belkemiği aynıdır... ve yeryüzündeki ilk kara parçası –evtad –direk de odur.. ve RAHMAN sembolü o yüzden eril ve üçgen çadır –piramit şeklindedir..o yüzden BEYTAMİKTAŞ gibi işaret-sınır-ayet taşları vardır.. ilk tecelliğah ,ilk emir dinleyen cemadata övgüdür bu…
ilahi
öz, ilahi bilgelik - akdes ateşi- vahy evi ÜÇGEN OLAN BATINİ RUH-KALPTEDİR..O YÜZDEN O
ERİLDİR. erlik xy =01 birlikte birdir..
o dölleyen ve döllenendir.. ZAT’INDAN SIFATINA ve sıfatından fiiline
değildir.. O ZAT-I ÂLİ den ZAT-I ÂLİ’ ye dir....
bütün
unsurlar meleki-mülk-VARLIK alemindendir.. mülkiyet-VARLIK sahibi olmak için tüm kabiliyet esmalarımız
da meleke kesbedip –ÇALIŞIP ELLERİMİZLE İCAD ETMEMİZ lazımdır.. cehennem
meleğinin adı bile MALİKtir..mülkiyet; benim, bana ait –BEN VAR ETTİM,BEN
YARATTIM iddiası sahibi olmaktır.. bu meseleyi anlarsak eğer, aynı zamanda meleklerin,
kendileriyle yaratılan esma-eşya- insan’a
bakıp ta, Tanrı’ya kafa tutup :”biz dururken
YERYÜZÜNDE KAN DÖKECEK BİRİNİMİ YARATACAKSIN ! “deyişlerini ve kendilerini de YARATAN’a en
başta-en ilk itiraz edenlerin ilk mülkiyetperest melekler =esmalar olduğunu
da anlamış oluruz..
yeryüzünde
ilk melekler mülkiyeti KURarlar (*KUR sümerde şehir ve ülke aynı zamanda dağ da demektir.. bazı
kadim harflerde KUR baba ve piramitle de aynı manadadır.)..RAHMAN
esmasının mazharı olan Süleyman nebinin mimari ve define işçi ameleleri malum
olduğu üzere CİNLER ve DEVLERDİR..cinler de meleklerle aynı
kabul edilir..kadim kutsal kitaplarda ve mitolojilerde DÜŞMÜŞ MELEKLER OLAN
ANUNNAKİ=GÖZCÜlerden bahsedilir… bugün onları uzaylı diye tanıtmaya
çalışıyorlar.. halbuki onlar Melekler, Cinler,
CANLAR olabilirler.. yeryüzünde sırası ile melekler ,cinler ,CANLAR, devler
yaşamış..eski masallar ve duvar resim heykelleri, mitolojilerde bunların
kayıtları ile dolu değil mi?
insan
zamanda ileriye gitmez.. zaman dairevidir.. CD misali bir zaman atlasımız
–hayatlarımız vardır…bu CD ZAMAN dairelerimizde içinde
bulunduğumuz an ,sıdretül müntehamız yani yaratılmışlıkta vardığımız son
sınırımızdır.. yeni bir idea ile açılan
bu yeni daire salınım sınırlarımızı, bazen de gerekirse - zamanda geriye yolculuk etmek için başlangıç noktalarımıza çekebiliriz. aynı CD
de istediğin parçayı çalmak gibi… hakikatte kimsenin cd çaları ve Dehr -Zamanı
bir diğerine asla karışmaz.. ama birbirlerimizin ruh denizinde sema yaparak
–sebbaha halinde dönerek geçip giderken ,birbirlerimizi kopyalayarak AYNA-İ
ALİLERİMİZİN YAYINLARINI dekoderimizdeki kabiliyet kadar çözümleyip
kullanabilir ,yada vesveseyi fitneye düşerek kendi saatimizi ŞERRE –KÖTÜLÜĞE
KUR’ARAK kendimizi ve etrafı fitnemizle helak
edebiliriz.. her şey bizim kendi zanni KURgumuza göre tecelli eder..
kadim kutsal kitap ve mitolojilere göre o devrede yeryüzünde insanın insan olarak maddeleşmeden evvel geçirdiği diğer katman halleri hep birlikte yaşıyorlardı..yani insan henüz bir bedende katman-devrelerini CEM-İ TEVHİD ETMEMİŞ ve KENDİNDEN BİHABER AVERE dağınık GEZMEKTE İDİ…. daha evvelde çok defa savaşıp kan dökmüşlerdi.. yani bu hatırayı biliyorlar, itiraz da edebiliyorlardı..
ve emredildikleri üzere bir çamur yoğruldu ve KIZILTOPRAK veya KARATOPRAKtan bir insan sureti heykel yapıldı.. diğer varlıklar onu hiç beğenmiyor ve içi boş olan bu heykeli anlayamıyorlardı.. O, güneşte kuruyordu…Türk mitolojisindeki Yaratıcı KARAHAN ,yaptığı bu heykelin başına ERLİK HANı bekçi bıraktı.. ama o eski yeryüzünün hakimi olan –en bilge cin’e, meleklerin akıl hocası olan İBLİS e aldandı.. İblis heykelin boş olan içine latif-nefes suretiyle ile girdi, onun tüüm deliklerinden girdi çıktı onunla oynaştı,eğlendi… ve ERLİK HAN-kişi , ADAPA-ADEM i koruyamadığı için, KARAHAN dan ceza aldı.. KÖPEK şekline sokulup, ebediyyen bu mağara adamın kapısında bazen DOST KITMİR=TEKVİN ,bazen Sfenks olarak yatıp onu beklemeye mahkum edildi..
ashab-ı KEHF (KAF) bir dağ içinde oyuk mağarada yatan 7 uyur demektir..insan-ı kamil ADEM ÜÇGEN DAĞI ÜLKESİNİN içinde de 7 nokta letaif-zaman dehr çakrası vardır..insan bu 7 gezegenin hükmü altında bir insan coğrafi atlas zamanıdır..kıtmir TEKVİN –yaratıcı sıfatmış..Mısır da kıtmir-köpek-çakal ölülerin bekçisi ve koruyucusu ve sabahın mavi şafak ışığının YENİDEN DOĞUMUN SEMBOLÜ ANUBİS ile bilinirdi..ANUbis.. zaten her şey adında saklı değil mi?!!
kara köpek kıtmire BURAK = BARAK da denmiştir.. kara köpek postu kadim vakitlerde HIZIR POSTU KABUL EDİLİRDİ ki, manen halen bu yaşamaktadır … Mısır da , firavunun temsili 4 değişik suretli tabut bedeni içiçe ve onlarda 3 adet suretsiz sandık içiçe konurdu..toplam 7 evre -7 beden olurdu …o tabut-sandığın üzerinde ise yeraltını bekleyen-ölüleri karşı sahile geçiren kayıkçıyı sembolleyen MAVİ ŞAFAK IŞIĞI- kara köpek ANÜBİS suretinde BEKÇİLİK İÇİN YATARDI ve bu kara köpeğin sırtında genelde kırmızı veya puantiyeli bir pelerin olurdu… mesela bu sahne maya aztek de mandrake ilizyonlarında var.. dünyanın her yanında aynı rüyayı görenlerin, ALİCEMGİZ ÜSTADI ve ÇÖMEZİ ilmi tahsil edenlerin ortak kayıtları bir.. bugün internet sayesinde hepsine kolayca ulaşılıp birlemekteyiz şükür…
MUSA NEBİ HIZIR-kayıkçı –ANUBİS ile ÖLÜLER DİYARINA mı YOLCULUK YAPIP DÖNDÜ ?!
dolayısı bu kadim mitolojilere baktığımızda; ölmeden evvel ölmeyi gerçekleştirip –ölüler diyarı yolculuğunu İKİ DENİZ üstünde BİR GEMİDE veya bir KAYIKTA yaptıran- insiye olacak KAMları öldürüp, parçalayıp, kemiklerini etlerinden ayıran ve yine birleştirip mumyalayıp irşad eden hep aynı ATAYOLU KİŞİsidir yani HIZIR –ENKİ-MÜRŞİT..HIZIR ateşi ilahi bilgiyi-insan yaratım sırını çalan PROMETHEUS..HIZIR =MÜRŞİT dir ki hep o karşımıza dikiliyor değil mi?!!!
eski nazar duası : KEM (kara
kötü )GÖZLERe
ŞİŞ …
ADAPA adeta kendi mülkiyet toprağında bir ada –bir kıta –bir ülkeydi..o ülkeye ADEM adı verildi.. denir ki, ilk ADEM Mısır’da yaratıldı ve o yüzden Mısır ülkesinin gerçek adı KEMİ –KARAKIZIL TOPRAKTIR…(*Peygamberimizin kabrinin üzerine ŞAM=şem=kem =KAM ülkesinden getirdiği KIZILTOPRAKLA ÖRTÜLÜ olduğunu biliyorsunuz )
ve bu toprak heykel ADAM kuruyunca ,O’nun burnundan NEFES ÜFLENDİ.. ağzı açılarak İLAHİ KELAM söylendi Bası verildi.... dili böylece bir kılıç gibi keskin olup, gerektiğinde ilahi vahy akdes alevi gibi çift çatal dilli olup, iki tarafa da-zahir batın yani Zülkrneynlikle aynı anda mecazi konuşabilme yetisi verildi.. zaten insanın konuşabilmesi için ağzında bir normal dili, birde üstte küçük dili vardır.. söz sahibi kişi zaten İKİ DİLLİdir…ve KALP, DİL ve RUH remzi ÜÇGENDİR…kılıç ,ilahi kelam daima çift kutupludur..Zülfikar vahyin sembolüdür.. iki boynuz misali zahir batını aynı kelamın içinden alabilir ve kullanabilirsiniz..
ADAPA adeta kendi mülkiyet toprağında bir ada –bir kıta –bir ülkeydi..o ülkeye ADEM adı verildi.. denir ki, ilk ADEM Mısır’da yaratıldı ve o yüzden Mısır ülkesinin gerçek adı KEMİ –KARAKIZIL TOPRAKTIR…(*Peygamberimizin kabrinin üzerine ŞAM=şem=kem =KAM ülkesinden getirdiği KIZILTOPRAKLA ÖRTÜLÜ olduğunu biliyorsunuz )
ve bu toprak heykel ADAM kuruyunca ,O’nun burnundan NEFES ÜFLENDİ.. ağzı açılarak İLAHİ KELAM söylendi Bası verildi.... dili böylece bir kılıç gibi keskin olup, gerektiğinde ilahi vahy akdes alevi gibi çift çatal dilli olup, iki tarafa da-zahir batın yani Zülkrneynlikle aynı anda mecazi konuşabilme yetisi verildi.. zaten insanın konuşabilmesi için ağzında bir normal dili, birde üstte küçük dili vardır.. söz sahibi kişi zaten İKİ DİLLİdir…ve KALP, DİL ve RUH remzi ÜÇGENDİR…kılıç ,ilahi kelam daima çift kutupludur..Zülfikar vahyin sembolüdür.. iki boynuz misali zahir batını aynı kelamın içinden alabilir ve kullanabilirsiniz..
ve Adem ,O VAKİTLER diğer varlıklarla birlikte yaşıyordu.. ama Yaratıcı ona ruhundan üflediği ve ağzını ANKH ile açtığı ve BA’sını verdiği için ,Adem aynı zamanda yaratıcı ile bir rabıta kurmuştu.. yani İLK MÜRŞİD ALLAH,İLK MÜRİD ADEM okulu böylece açılmıştı.. Adem, isimleri o kelamla anlayınca, her varlığa ismi kabiliyeti ile seslendi ve kabiliyetleri ile ortaya çıkan ŞEYler-EŞYA ilminden onları haberdar etti..ve etrafında onunla yaşayan insü cin ,canlar ,her varlık anlamını ve vazifesinin ismini Adem’le anladı…bu manada olduğu içinde O’na tabi oldular ,yani O’na secde ettiler …
aynı
yerden yetişen ama ilmini İDRİSLİK yerine İBLİSLİK için kullanan insan dışarda
iblis aramasın lütfen.o iblis ta kendisidir.. ADEM makamı kim
bildiği halde ,O’nu kabul edip -secde etmeyen, bildiği halde bilmezlikten gelip sapan ve başkalarını yoldan saptırtan
herkes iblisin bugün ki zürriyeti
Hannas’ ın çocuklarıdır … ve İBLİS ve İBLİS’E UYANLARın sahte mürşitlik devride daha ilk anda ADEMLE start aldı….. Adem’e secde etmeyen o avenenin mürşidi İblis olup, yeryüzünde aynı okuldan yani ALLAH’TAN İLİM ALAN sağ ve
sol el okulları tedrisatı da böylece başladı…
yeryüzünde AHSENİ TAKVİM ÜZERE YARATILAN İLK
BİLEN İNSAN zuhur edip,yerde ADEM adıyla
hükümdar edildi..eski yer ve göklerin halifesi İblis ise, o zamana dek sahip
olunan en GÜZEL YÜZÜNÜ ve yetkileriyle mülkiyetini Adem’de KAYBETTİ (* hani secde etmemişti J ) .. ama tüm kayıtlar ve
kutsal kitaplar İblis’in eskiden çok hatırlı bir kul ve en büyük aşık
olduğunda hemfikirdirler ki, o, Tanrı
ile bir anlaşma yaptı.. yarattığı bu insan neslinin doğru yoluna oturup, onların
büyük bir çoğunluğunu kendisine alacağına yemin etti.. ve onaylandı!!!
(SACÎD-MESCÛD) .. O, yaratıcıya aşkındaki sadakat ve Allah’a yeryüzünde secde etmedik yer
bırakmadığı için eski adı HARİS olandı.. oysa
şimdiki adı İBLİS ‘e çevrilmişti..
onun Yaratıcıya aşkı öylesine haris ti
ki,o asla yaratandan başka kimseye secde etmedi.. ADEM’E SECDE ET !!
emri dahi dinlemedi.. çünkü muhabbeti aşk ta EDEB SAKIT OLACAĞINDAN,KÖRKÜTÜK
BİR AŞIK ZATEN İSTESEDE BU EMRE UYAMAZDI ve
bu beklenen bir şeydi.. yani
İblis ilahi aşta hala sadık ve bu Lİ LA-LA İL –VARYOK oyunlarında Yaratan’a eşlik
etmeyi her cefaya,her zulme karşı kabul eden ilk sadıki vefakardı..
(* Sevdiğim kendimi Hallac misali –TAVAS hissettiğimi söylememe gerek yok umarım. Utanmalı mıyım bilmiyorum. ama ben nötr bir kayıtçı olmayı tercih ederim.yiğidi öldür ve hakkını ver derim ..TAWUS kuşunun kuyruğunun en son uç telek ilmi olmak belki de böyle bir şeydir bilemiyorum J .HER SEMBOL GİBİ TAWUS KUŞU DA ÇİFT TARAFLI ve HARİS kelimesi de RAHMAN-ŞEYTAN misali besmelenin başında euzübillahmineşŞEYTANİRRACİM gibi )….
**
(* Sevdiğim kendimi Hallac misali –TAVAS hissettiğimi söylememe gerek yok umarım. Utanmalı mıyım bilmiyorum. ama ben nötr bir kayıtçı olmayı tercih ederim.yiğidi öldür ve hakkını ver derim ..TAWUS kuşunun kuyruğunun en son uç telek ilmi olmak belki de böyle bir şeydir bilemiyorum J .HER SEMBOL GİBİ TAWUS KUŞU DA ÇİFT TARAFLI ve HARİS kelimesi de RAHMAN-ŞEYTAN misali besmelenin başında euzübillahmineşŞEYTANİRRACİM gibi )….
**
ve Adem kendisi ile birlikte cennet bahçesi ADEN de yaşayan diğer varlıklardan da her şeyi öğreniyordu.. o tüm yaratılmışların en bilgesi idi ama çok yanlızdı ama bunu bilip anlayıp,tanımlayamıyordu…kendinizi bilip ,kendisini seyredip başına gelenleri öğrenebilmesi için onun bir eşinin daha yaratılmasına karar verildi.. ve bir gün Adem’in SOL SIRT KABURGASI ÜZERİNDEN latife bir varlık yükseldi ve o HAWASÜL HEVES HAVA olarak bedenlendi..Adem kendisinin EŞİni karşısında bir cinsi latif HURİ şeklinde görünce onu sevdi..bu Adem’ in kendisini ilk KİŞİ olarak aynalayıp bilişi idi..ve onlar henüz bozulmamış bir cennet olan bu güzel-yemyeşil dünya bahçesinde birlikte yaşıyorlardı…
ve bir gün birlikte uyurken ,ortak bir rüya gördüler..cennet bahçesinde kendilerine yasak edilmiş HAYAT AĞACININ KÖKLERİNDE kendilerinin ağacı nasıl dik ve yeşil ve meyveli mesut kıldığını aynı ortak rüyayı görerek deneyimleyip, birlikte aynı yüksek hazla uyandılar ve ortak rüyalarına HEPSÜRSÜN diye devam edebilmek için bunu madde de birlikte, hiç konuşmadan deneyimlemeye devam ettiler....ve sonra insanlık soy ağacı maddeleşmeye başladı ve ADEM BABA ile HAVVA ANAmızın dünyayı mamur edecek,sürekli bozup yapacak nesli isyan-nesli insan soyu cennet rüyasından uyanıp,dünya rüyasına düşlerinden düşürüldü..
İblis her zaman sözüne sadık olduğundan, bir çok şekilde Ademle Havva’ya yaklaşmaya çalıştı… hepimiz
zaten biliyoruz değil mi? ama ayrıca birde şu hikaye var…İBLİS ‘in ,HANNAS adlı
bir kızı vardı..o kızı ısrarla sık sık Adem ailesine emanet ederdi..bir gün
Adem bu işten bıktı ve Hannas’ ı kesip pişirdi ve oturup Havva’ yla bir güzel
yediler..ve HANNAS babası İblis’e sevinçle ADEM-HAVVA nın göğüslerinden seslendi:
“ey
babacığım muradın oldu şükret!! Hannas adlı vesvese kızın artık onların
içinde…vesvese her kötülüğün
başlangıcıdır..artık onları her işlerinde şüpheye düşürüp,RUHa ait olan EL EMİNLİKTEN onları mahrum bırakacağım…çok
azı şüphe ve vesveseden kurtulup, EL EMİN RUH olan KALBE –DOSDOĞRU BİR İMANA SAHİP
OLACAK sevin !!!
(*Mesela
Adem’in iki karısı ancak böyle düşünülebilir..LİLİT= Hannas ve ikinci eş
HAVVA)
nasıl ki Kuran-ı Kerim Fatiha (ANKH) ile başlayıp, BAkara ile devam edip kişilerin BA sının verilmesi ile devam eder…ve seyrü sülük tamam olunca son sure NAS ile HANNAS VE HANNAS ın insanı düşürdüğü vesveseleri anlatıp yine kitabın başına fatiha ‘ya devreder…işte tüm dharma-devriye zaman çarkı felekleride aynen bu sistemle hala işler..
nasıl ki Kuran-ı Kerim Fatiha (ANKH) ile başlayıp, BAkara ile devam edip kişilerin BA sının verilmesi ile devam eder…ve seyrü sülük tamam olunca son sure NAS ile HANNAS VE HANNAS ın insanı düşürdüğü vesveseleri anlatıp yine kitabın başına fatiha ‘ya devreder…işte tüm dharma-devriye zaman çarkı felekleride aynen bu sistemle hala işler..
dolayısı
ile işini bilene ,EL EMİN BELDE OLANA ne iblis ne iblisin kızı hannas bir şey
yapamaz..zira işi sadece vesvese vermek olandan daha iblisi
olan insan ,o vesveseyi alıp kurar ve fitne fesat olup her yeri yakıp yıkar
değil mi? oysaki iblis Yaratıcıya der ki;” benim hiçbir suçum yok…ben sadece
kulağına fısıldadım.. ama o SSSSSSSS FISILTIYI BU HALE GETİRDİ.. suçlu o. çünkü sen ona bilmek demek olan ruhundan
üfledin. o bu BİLME İLMİNİ KÖTÜYE KULLANDI, onu suçla !!!....
insanın en büyük emaneti RUH sahibi
olmasıdır.. çünkü ruh aklın ta kendisidir.. ama akıl kendisini bir ayna olan
nefsi ile ancak bilebilir.. o yüzden kendisini seyredeceği, kendine en benzer
bir eş –bir anlamı seçip onunla kendini okumaya başlar.. daha geliştiğinde ise
o aynayı kendi iç aleminde bulur ve dışarıdan elini ayağını çeker.. zira
kendi ruhunun ruh eşi yine kendi ruh ve nefsi olduğunu bilir.. kendi ademiyetine eren ,havvasından vazgeçip
çekirdeğine ulaşan ,kendi içinde daha
sayısız adem ve havva tohumu ağacı olduğunu anlar ve susar…
yeryüzünde
7. Devrede yaşadığımız söylenir… BENLER, ruhlar, melekler, cinler, canlar ,
devler ,tenler
ve
hepsine cami olup, hepsini BENTEN KAFESİNDE kendi suretine esir eden İNSAN adlı
varlıkta toplanır. .insandan başka diğer varlıklar latiftir ve
maddi bedenli değillerdir..zuhur etselerde bu çok değildir ve başka varlıkların
suretlerini kopyalayarak görünebilirler.. çünkü her varlık kendine bir heykel
put-bir adem kalıp sandığı ister…adem’e
secde et emri yüzünden; insan daima
surete-eşyaya-maddeye-güzelliğe –varlık putuna tapar ve puta tapmaya mahkumdur…
dünyamızda daha evvelki evrelerin kendi
kıyameti koptuğu ve nadasa bırakılan dünyanın bir süre sonra yeniden TOPRAKTAN
BİTKİLERİN YENDEN BİTMESİ GİBİ her şeyiyle ,hatta İNSANIN DAHİ YERYÜZÜNDEN
BİTKİ GİBİ BÜYÜMESİYLE devriyenin yeniden başladığı kayıtları da vardır….ilk Adem bir muammadır.. ama kabul edilen mana , ADEM in yapma ,yaratılan bir varlık –mesnu
olduğudur..ve NUH nebi bir sonraki bilinen ADEM KABUL EDİLİR..ve sonra
insan soyu yine dejenere olunca bu defa İbrahim atamız yeni Adem olmuştur..
mesela kutup denenler o yerlerin adem
makamlarıdır..bunu bilelim bilmeyelim,daire içinde küreler ancak mıknatıs
mille=kutupla , birlikte bir olarak
savrulmadan durabilirler..atom un yapısı manevi idarenin yapısıyla
aynıdır.ve eşyanın ve maddi hayatın yapısı da aynıdır.bu değişmez eşya
kuralıdır..
KIZIL ELMAYA FARKLI BAKIŞ..
KIZIL ELMAYA FARKLI BAKIŞ..
mesela ben bu kıyametleri kavimler, aileler,ülkeler vs her şey üzerinde kolayca gözlemleyip tespit
edebilirim…her şeyin bir doğumu, bir yükselip parlayışı ve en yüksek parlamadan
sonrada bir yıldız gibi hızla ışığını
söndürüp kayıp düşüşü vardır.. her
meyvenin belli sayıda yaşayan ağacı ve belli sayıda var olan meyve tohumu
vardır..her adem in üremesi de –tohumlarının döl tutması da belli sayıdadır.. evlenmeyenlerin, çocuğu
olmayanların asla üzülmemesi gerekir.. çünkü soylarındaki meyve adeti tekamülün
son meyvesi sadece kendisi kalmıştır.. ve belki
de kızıl elma artık odur .yani bir şekilde bir dahaki devrede tohum
olarak çıkacak odur…. TOHUMLARIN program sayısından fazla ÜREMESİ imkansızdır. .mesela
HERMES METİNLERİ kitabında,Hermes-İDRİS-Enok-Hanok-THOT ,oğlu SABİ-TAT’a der ki
1000 oğlun olsun…yani en üreyen saf nesil bile ancak 1000 defa kendisini tekrar
edecek –devriye bu kadar demektir.. zaten ayette bize yukarsının 1 günün bizim
1000 yılımıza denk olduğunu söylemez mi? ve NUH atamızın ömrü neredeyse 1000
yıl değil mi? .kadim devirlerde neden herşey ON-1. veya ON BİN - 1…. dir düşünmek lazım…
istediğin
kadar saf ve ari olduğunu san bir yerden sonra Hannas sana musallat olur ve
genetiğin mutasyona uğrar….ve sen de başka bir devreye göre bir şekilde aşılanırsın.. bu aşılar seni iyi veya kötü
yapar….mesela şuan dünya ülkelerinde olan
zorunlu göçlerle bu aşılar yapılmaktadır.. bu yeni dünya düzeninde; üreyemeyen –tohumları bitmiş batıya asimile edilecek yeni nesillere ihtiyaç
vardır… erkek erillik organına ve ağaçlara
yapılan aşı ya da kalem denir.. ve kalemlerinde ,aşı filizlerinin de ucu kalem
gibi hem üçgen ,hem de Zülfikar gibi ikiye yarıktır ki, mürekkep güzel aksın ve
harfleri yazarken kalem hazla güzel dönsün..
(
*Sevdiğim..ben Adem in yaratılışını yazıldığı gibi deneyimlemediğim için,
okuduklarımla bu derlemeyi, tüm hatalarımla ancak bu kadar yapabildim.. kendi deneyimim farklı.. insan zaten vardı ve o insana, o latif adem, onla birleşerek ANda OL EMRİYLE girdi gibi bir anlam
söyleyebilirim.. dolayısı ile hakikat zaten böyle olmalıdır… çünkü suretini
bilmediğimiz bir şeyi rüyamızda göremeyiz ,o şeye en benzerin suretiyle görüp, eğer
bu mecazı çözersek anlarız gibi…yani bence ADEM i ancak ADEM OLANLAR BİLİP BİZE
ANLATABİLİR.. bizler sadece sayısız mitten işimize geleni alır ve kabul
ederiz..)
HURŞİTİMDEN MÜRŞİDİME BİR TUTİNİN GÜNCESİ J…
bu masal mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır temalı ya Sevdiğim.. denir ki, herkese mürşid lazım değildir..zaten mürşid diye de bir şey yoktur ,mürşid ALLAH’TIR… tasavvuf ezoterizm-seyrüsülük-insiye olmak farz da değildir.. SANA, İRŞAD EDİLDİN Mİ , BİAT ETTİNMİ DİYE ASLA SORULMAYACAKTIR…bir tarikata girdin mi diye hele, hiiiç sorulmayacaktır…bunlar özel zevk ve ,kişisel ders yol metotları, ortak rüya görücülerin –gördüğünün hiyerarşideki sırasını ve anlamını ismiyle-cismiyle “ aha! yaşarken bilip anlayarak ilerleyeyim “zevki meşrepler okullarıdır…
sadece bu kendini bilmek tedrisatına niyet ve BİATLA GİRENLER ve olayı başlatan-idrak perdeleri yırtılmaya başlayanlara mürşİTle yola devam mecburiyeti vardır.. çünkü, kişiler sapkınlaşmaya ve elde ettikleri bilgilerle kendilerini mehdi, resul, tanrı addetmeye ve aşırı kıskançlık gerektiren bu iblisi yol içinde, diğerleri yerimize geçemesin diye, birbirlerimizi yoldan saptırtıp atmaya hemen hepimiz çok meraklıyızdır.. genelde bu kişiler ; mürşidini ölüm ayrılığı ile bırakmış - kemale erip olmadan BEN ARTIK OLDUM DİYEN YOL ENKAZI veya yanlış mürşİT eline düşmüş iblisi mürşİT edinmiş kişilerdir.. o yüzden bu yola devam edecekler için mürşİT =DOST elzemdir…
HURŞİTİMDEN MÜRŞİDİME BİR TUTİNİN GÜNCESİ J…
bu masal mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır temalı ya Sevdiğim.. denir ki, herkese mürşid lazım değildir..zaten mürşid diye de bir şey yoktur ,mürşid ALLAH’TIR… tasavvuf ezoterizm-seyrüsülük-insiye olmak farz da değildir.. SANA, İRŞAD EDİLDİN Mİ , BİAT ETTİNMİ DİYE ASLA SORULMAYACAKTIR…bir tarikata girdin mi diye hele, hiiiç sorulmayacaktır…bunlar özel zevk ve ,kişisel ders yol metotları, ortak rüya görücülerin –gördüğünün hiyerarşideki sırasını ve anlamını ismiyle-cismiyle “ aha! yaşarken bilip anlayarak ilerleyeyim “zevki meşrepler okullarıdır…
sadece bu kendini bilmek tedrisatına niyet ve BİATLA GİRENLER ve olayı başlatan-idrak perdeleri yırtılmaya başlayanlara mürşİTle yola devam mecburiyeti vardır.. çünkü, kişiler sapkınlaşmaya ve elde ettikleri bilgilerle kendilerini mehdi, resul, tanrı addetmeye ve aşırı kıskançlık gerektiren bu iblisi yol içinde, diğerleri yerimize geçemesin diye, birbirlerimizi yoldan saptırtıp atmaya hemen hepimiz çok meraklıyızdır.. genelde bu kişiler ; mürşidini ölüm ayrılığı ile bırakmış - kemale erip olmadan BEN ARTIK OLDUM DİYEN YOL ENKAZI veya yanlış mürşİT eline düşmüş iblisi mürşİT edinmiş kişilerdir.. o yüzden bu yola devam edecekler için mürşİT =DOST elzemdir…
mesela ben bu başlığı yani HURŞİDİMDEN
MÜRŞİDİME BİR TUTİNİN GÜNCESİ cümlesini bir rüyamda öğrenmiştim….o yüzden mürşİTimin daha üstünde başka bir hurşİD olduğunu anlayabiliyorum…J(* Sevdiğim lütfen hiçbir şeyime kızma ve dilediğimi
söylemekte ve Sana sonuna dek şımarmakta Sence izinli olduğumu sakın unutma
lütfen )..
seyrü sülük yani irşad
denen olmak mesleğidir..olanlar oldurabilirler..her
varlığın yani eşyanın başlangıçta tanımlanmış
bir İSMİ ve tasarlanmış o eşya SURETİ vardır..eşya-şeyler-isimler, o
suretlere göre biçimlenirler.. isimler, o suretlere göre açılırlar.. suret hele ki belirlenip tanımlanmış-kabul
edilmiş insan sureti çok azdır.. o yüzden mürşidler eski kamlar gibi ölülere
eşlik edip ruhsal yolculuk yaptırabilirler..çünkü diğer alemlerde de makam
sahibi suret çok kıymetli ve nadirdir…
cami=insan toplanma yeridir..dolayısı ile cami olan insanı bir araya getiren atom altı sonsuz
yapıtaşı-suretsiz –kaotik nari varlık da, bu insan suretine secde edip ,onun suretinden
kendine bir pay almak için yarışıp hizmet eder..ama kendi anlamını idrak
edemeyen esfeli safilin insan; bu kaotik
cinni nari kölelerin elinde maskara olmuş bir efendiden farksızdır… o yüzden o
nari kullar efendileriyle dalga geçerek, ona daima KRAL bizsiz ÇIPLAK derler..çünkü
kralın evi, giysisi ve eşyasının ta kendileri olduğunu bilirler.. ama o
efendi SÜLEYMAN anlamına gelmedikçe ŞEYTANLARININ !!?= KENDİ BAŞINA KENDİNİ VAR
ZAN EDEN = ancak IŞIKLA var olan VARLIK ALANLARIN elinde oyuncak olmaktan
kurtulamaz..
insanların ferdi irşad seyrü sülükleri olduğu
gibi ailelerin, toplumların, ülkelerin ve yönetim hükümetlerin de hiyerarşisi
aynıdır..her şey DOĞAR,BÜYÜR VE ÖLÜR..bayraklar değişir.. topraklar değişir..
sınırlar değişir.. elbiseler yönetmeliğin modası adı krallık= senato= demokrasi= diktatörlük olarak
değişir… eşyalar değişir ama
değişmeyen tek şey insanın ve yaratılan her eşyanın bakım ve temizliğinde ve emekli işlerde yine insan denen kulların hizmetine
–tamirine muhtaçlığıdır.. …şimdi gidin dünyadaki en değerli sandığınız ,en
güzel ve görkemli kişilere bakın.. onları o hale getirip vitrine çıkartmak için
kaç kişi donuna varana dek temizleyip ,onu insan edip halka sunuyor bir bakın
ve KULLUĞU ANLAYIN..
kimse tek başına bir şey değildir.. ona inanmış ve onun bir yerde olmasından sürüyle menfaati olacak kişiler ancak ona biatle hizmetle, onu o yerde tutar ve sevdirir… bir adam istediği kadar olsun ve mürşit bilinsin… eğer tek seveni yoksa ve kimse ona biat edip öğrenci olmazsa onun ancak kendine hayrı vardır.. ilmini kıskanan ,ehline öğretmeyen akmayan suyu kurumuş musluktur..yoldan taşı kaldıran ve pek çok kişiyi düşmekten kurtaran adam ondan çok daha değerlidir –vakıf malı ve hayrat-selsebile aittir bunu da bilin ..
sevdiren ve sevmeyi merhameti öğreten
mürşiddir..sevmeyince bir şey alıp öğrenemezsiniz.. irşadda tek şart şiddetli
muhabbettir.. aşk en hızlı erdirdiği
gibi en kötüye kullanılan ve hızla sapkınlığa düşülen en tehlikeli irşad
yoludur.. fakat AŞK TEK BAŞINA İRŞAD EDEN EN BÜYÜK MÜRŞİDDİR.. ve bu tek
gerçektir..
**
**
hani hayatımı değiştirmek istiyorum ya …ne yapacağımı anlamaya çalışıyorum sanırım.. havaalanından araba kiraladık… önce Antakya .. .. kapı üstü minare cami bekçisi bizi orada gezdirmeyi teklif ediyor…ve bir tarihi konağın bir odasının giriş kapısına gelince, o kare havuz taş eşiğin iç avlusuna girip anlatıyor.. “biz eskiden hep bu kapının eşiğinin içindeki bu taşlıkta doğduk. analarımız bizi eşikte doğururdu… bende öyle doğdum” der demez,hayatımın hediyelerinden birini aldığımı ona söylüyorum.ve hemen Mısır’daki başının üstünde kapı girişi doğum evi tacını taşıyan Hathor’ u hatırlıyorum ….
Habibi NECCAR’ın beni neden bu kadar sevdiğini ve aşağı mağarada duvara yapılmış kabrine ellerimi koyarak neden öyle ağladığımı hiç bilmiyorum...bu şehir 20 yıla yakın Fransız işgalinde kalmış.burayı yöneten Fransız komutanın konağını butik otel yapmışlar..harika iki tam gün ve gece geçirdik..
Sevdiğim biz kahve içtik..o bize özel şeyler anlattı.mahremide vardı.iki saat sonra tam çıkarken- eğilmiş selamlarken, gözlerime bakıp dedi ki:”Konya’ nın reisi Tuğrul’a selam söyle… … .. da selam söyle!!”
Sevdiğim ben onları göremem biliyorsun.. buraya kaydedeyim diye söylendiğini kalben biliyorum ve bende kaydettim.. belki paramparça olup, içi tamamen boşaltılmış ticari şowa dönen Mevleviler utanır ve kendilerine çeki düzen verip emaneti bilinen esas sahibine verirler .. ve amiin..
9 şubat 2016 Perşembe Adana’da 100 senelik harika bir konakta konaklıyoruz..sabahki rüyamda Sen bana diyorsun ki anlam olarak :” ZAMANIN KUTBU nun bile … ve sözünü dinletemedi… J!!! (özür dilerim..ama Sana söz verdiğim gibi hiçbir şey istememeyi başarmadım mı Sence!! Demek ki Seni hem seviyor hem de dinliyorum J )
TARSUS: ressamların,heykeltraşların,mekanik robot icatçıların ve değişik savaş sanatlarının ve bereketin piri kabul edilen Danyal Peygamber i ziyaret ediyoruz.. burada UluCAMİ içinde hz ŞİT,hz Lokman’ın da makamları var..ve Ashab-ı KEHF mağarası..ben dün onlardan biriyle zaten tanıştım bence ama adını bilmiyorum J.. ve Necip Efendinin bizi gelirken ziyaret etmedik diye azarladığı Kırıkhan’daki Beyazıt Bestami’ nin makamına taaa yatsı namazı dönüş yolunda varıyoruz..içerideki imam gönderildiğimiz kişiyi duyunca bizimle özel ilgilenip ,elindeki tesbihi bile hediye edip, giderken de kapıya dek geçiriyor ve tel nosunu veriyor..şimdi Antakya havaalanı ve 10 şubat evim evim ….ve tabii gözlerim açarken senli rüyamın anlamına düşüyorum..
galiba yine kendi başıma yaramazlık yapmışım.. bir
ormanda tek başımayım..aa bir bakıyorum içinde çok az kişi olan büyük bir otobüsün
ortasında ayaktayım…buraya nasıl bindirildiğimi çözemiyorum….inmek istiyorum
ama otobüs hızla gidiyor hem de savurarak..ve yine ayakkabılarım ayaklarımdan çıkmış ..ayaklarım çıplak ..ve
üstelik otobüsün orta kapısı önünde ,bir açılırsa aşağı düşecek..bana kızdın
biliyorum…inmek istiyorum…ve başımı çevirip şoförün yanında oturan Senin
sırtını görüyorum…sırtında palto ve
başında kasket var…anlıyorum ki, bu gezi
baştan aşağı seninleydi..ve teşekkür ediyorum…yeni Sevgili günü hediyemiz
mübarek olsun..ve amiin..
12 şubat Pazar… olağanüstü bir sergi
kütüphane derslikteydim..dersi kaçırmıştım ve dersliğin başında esrarengiz
anlatamayacağım hareketli, konuşan EL kuklaların (maya aztek veya başka yerlerdeki yılan ejderha = TANRI EL 'in) kendi kürsüleri de
vardı.. ve baş kürsüler O İKİ EL di.. bu EL ve diğer EL ikiside sessiz konuşuyor ve hareket ediyorlardı...( her elinden parmakları BİRER SELSEBİL OLAN NEBİMİZ VAR ŞÜKÜR ELHAMDÜLİLLAH ) .. abdest aldırıldığım ve namaz kıldığım yer ilginçti mesela... sergideki
türk islam eserleri geometrik -YAŞAM ÇİÇEĞİ -TEVHİD YILDIZI İNCECİK İŞÇİLİĞİ
eserlerin bugün benzerinin olduğunu sanmıyorum.. orada biri bana soru sordu. sanırım
ben de :" o nun anlamı dünya!
" dedim.. ve bir kürsünün ardındaki bir hoca bana eğlenerek dedi ki : O
SENİN DEDİĞİN CİNSEL ENERJİ ZEVKİNİ ANLATAN YAŞAM ÇİÇEĞİDİR” ..
Sevdiğim.. uyanınca kendiliğinden görsellerde hint LİNGAM=kandil=mum
fitil sembolüne baktım.. resimlerde
rüyamdaki HAREKETLİ EL lere benzeyen kürsülerin çok benzerlerini buldum… hayretteyim..ve
sonra o ejder kafası ellerin selsebilin lülesi olduğu figürleri buldum.. sana teslim olmaya geldiğim günün rüyası
olan O SELSEBİLE AİT anlamı benim efendim ……………….. yorum yok…
ve masal ertesi akşam bir önceki seneki rüyamı hatırladım Sevdiğim...hani ben bir evdeyim, bahçesindeki değişik -sanırım ateşli bir ağaç a bakıyordum ...sonra ,Sevgili rehberim ve üzerindeki dehşetli tehlikeli yüzlü iki MAYA şaman tasarrufatcısı evime gelmişti.. Haybabam dan bana miras kalan bir kılıç varmış,onu benden almak istiyorlardı...bir anda aniden, hepimiz onu almak ve korumak için üst kattaydık ve ben kılıcın önündeydim... o kadim kılıç bir teşhir kaidesinde yatay yatıyordu ve ağzı ikiye açıktı SUR borusu NEFİR gibiydi ve içinde acaip kendiliğinden bir ateş köz yanıyordu ... ve o kılıç yerinden fırlayıp -ayağa kalkıp , o kılıcı benden almak isteyen rehberimi ortadan dikine kesip ayırmıştı ya hani....
işte bu rüyanın bu masaldaki kılıç ve elle alakalı olduğunu şimdi anladım, bana anlamını anlatman için buraya hatırladığım kadarıyla not düşüyorum...
yeniayda uzakdoğuda ağarta budizm deneyimlemeye benimle gelmen gerek Sevdiğim ...lütfen beni korumasız ve Sensiz bırakma o ADEM in mekanı SİYAM- TAY ülkesinde ..
not:kartlar için masal çocuku Dilek'e teşekkürler ederim :)..
nur cihan
nuralem7@hotmail.com
15 şubat 2017
ve masal ertesi akşam bir önceki seneki rüyamı hatırladım Sevdiğim...hani ben bir evdeyim, bahçesindeki değişik -sanırım ateşli bir ağaç a bakıyordum ...sonra ,Sevgili rehberim ve üzerindeki dehşetli tehlikeli yüzlü iki MAYA şaman tasarrufatcısı evime gelmişti.. Haybabam dan bana miras kalan bir kılıç varmış,onu benden almak istiyorlardı...bir anda aniden, hepimiz onu almak ve korumak için üst kattaydık ve ben kılıcın önündeydim... o kadim kılıç bir teşhir kaidesinde yatay yatıyordu ve ağzı ikiye açıktı SUR borusu NEFİR gibiydi ve içinde acaip kendiliğinden bir ateş köz yanıyordu ... ve o kılıç yerinden fırlayıp -ayağa kalkıp , o kılıcı benden almak isteyen rehberimi ortadan dikine kesip ayırmıştı ya hani....
işte bu rüyanın bu masaldaki kılıç ve elle alakalı olduğunu şimdi anladım, bana anlamını anlatman için buraya hatırladığım kadarıyla not düşüyorum...
yeniayda uzakdoğuda ağarta budizm deneyimlemeye benimle gelmen gerek Sevdiğim ...lütfen beni korumasız ve Sensiz bırakma o ADEM in mekanı SİYAM- TAY ülkesinde ..
not:kartlar için masal çocuku Dilek'e teşekkürler ederim :)..
nur cihan
nuralem7@hotmail.com
15 şubat 2017