---"Aşk, ne de güzel bir günahtır ki, Ona tövbe etmek kafirliktir. O, öyle bir günahtır ki, ne arkasında kaçıp kurtulacak bir yol vardır, Ne de önünde oturup dinlenecek bir durak var.'' HZ. Mevlana--------------
termodinamik yasası ❤️🧡💛💚💙💜🖤 ateşiniz bol olsun..HARARET NARDADIR,SACDA DEĞİL...gönlünüze iyi bakın tefekkürü.....NUR= RA yapayanlızdır ve TAHTTAKİ GÖZ OLARAK AĞLAR..BU RAHMAN YAĞMURU GÖZYAŞLARI KARASU yu oluşturur ve NUR- RA NIN GÖZLERİNDEN BAKAN sekmet =aslanken celal olan ve basted =kedi iken CEMAL olan ise KIZI , NAR -IŞIKTIR VE HAREKET İLE BU YAĞMUR DENİZİ ÜZERİNDE PERDEDE GÖRÜNTÜLERİ BAŞLATIR..TECELLİYİ CEMAL İSTER DEVRİNE GEÇİLİR :)..KUTLU OLSUN ...bu gece bilinen en kadim ekinox ve sene başı yılbaşısı..hz isa nın (horus ra ) doğum zamanı sembolü aslında mısır dan gelip pers ile devam edip bugüne de yılbaşı olarak geçen bir takvim olayıdır.mitolojide demeter in kızı yeraltı tanrısı enki-hades-demirci ile evlenip yeraltına girer ve 6 ay sonra baharla birlikte tohumlar yeryüzünde yeniden ümid ile dirilir..tüm kuzular-hayvanlar ürer-yavrular..
BU GECE NARGUAN GECESİYMİŞ ...NAR GÜLEN BİR KALP SEMBOLÜDÜR..gönlün içi inci gibi hikmetle -nefesle dolduğunda o HAMİLE NAR DOLU NAR NAR DOĞURAN OLUR ..
ve HZ MEVLANA ,OLGUN ÇATLAMIŞ NAR I ,GÜLEN KALBE BENZETİR..AŞIKLARIN-sevenlerin SEMBOLÜ AĞYALAN ve benzi SARI olan AYVA DIR..SEVİLENLERİN yani AŞIK OLUNANLARIN SEMBOLÜDE GÜLEN ,yanakları kırmızı olan NARDIR..
dervişler kulaklarından esmalara sesle -NEFES -HUUU ile döllenirler.o ses-hikmet-nefes küresi kalbe iner ve mayalanıp nar gibi ürerse o kalp gönül deryası olur yani söze-ilahi kelama hamile kalır ve BUĞDAY -EKMEK maddi alemde SENİN ETİN -KANIN yani ŞARABIN OLUR....ve kendinden kalbinden kendini ANASIZ BABASIZ DOĞURUR.işte horus ra -isa bebek in aslı budur..yani insanı kamil-yani senin kendi mehdin .
inşallah hepimiz yeni nesillere ve yeni ümidlere bu gece hamile kalırız ..nice horusralar doğması ümidi ile amiin
seni yazamam sen beni yaz korkutmadan yaz yine tab et ama bu defa basted de yaz nur cihan 17 şeb i arus 2018
Eğer sen bana aşıksan, ben seni perişan ederim. Beni iyi dinle!
Şu fani dünyada az ev yap, sonra onu yıkar, viran ederim, beni iyi dinle!
Arılar gibi, karıncalar gibi yüzlerce ev yapsan yine seni kimsiz kimsesiz, evsiz barksız bırakırım, beni iyi dinle!
Sen erkek, kadın bütün insanların sana hayran olmalarını, sana karşı duydukları sevgi ile mest olmalarını istiyorsun; fakat ben, seni mest etmeyi, seni şaşkın hale getirmeyi istiyorum. Mademki Halil’sin, ateşten korkma, emin ol! İçin rahat etsin! Ben ateşi sana yüzlerce gül bahçesi yaparım, beni iyi dinle! Sen, Kaf dağı olsan; seni hızlı hızlı dönen değirmen haline getirir, seni fırıl fırıl döndürürüm, beni iyi dinle! Sen belki de hünerde zamanın Eflatun’u, Lokman’ı olsan, seni bir bakışta hiçbir şey bilmez bir hale getiririm, beni iyi dinle! İsmail gibi seni kurban etmek istemem. Boğazına bıçaklar sürmem. Ne el görünür, ne yara görünür, beni iyi dinle! Ben devlet kuşuyum. Sen’in başına gölge düşürmek lutfunda bulundum. Böylece seni eşsiz, üstün bir padişah yapacağım, beni iyi dinle! Kendine gel de, az oku! Lüzumsuz kitaplarla kendini yorma! Sus, sabırlı ol! Ben seni kitap yapayım, ben seni Kur’ân'ın ta kendisi yapayım." PİR MEVLANA CELALEDDİNİ RUMİ *******
SEN BANA BEN SENİ TANIMAZKEN GELDİN BİR GECE ANSIZIN BEN SENDEN KORKTUM SEN HAYATIMI VE BENİ TAB ETTİN BEN İ YIKIP TARUMAR ETTİN BENİ EVSİZ EŞSİZ EVLATSIZ BIRAKTIN BENİ ANASIZ BABSIZ KARDEŞSİZ BIRAKTIN BENİ BENSİZ BIRAKTIN SEN SAF AŞKTIN BENİ PARAMPARÇA ZERRELERİMLE SAVURDUN BENİ HALA TOPLAMADIN BEKLİYORUM GEL BİR DAHA GEL VE YİNE DÖN DE BANA GEL
yukarıdaki sözlerin efendisi pirimiz - gerçekten de o dediklerini ve daha fazlasını hala daha hem bana ,hem de sayısız bendesine hala yapmakta ama biz hem kendimiz hem onunla birbirimiz etrafında semaya sevinçle dönmeye devam etmekteyiz..
hz pirim ya mevlana hak doooooosttttttt merhaba hoşgeldin hayatlarımıza ruhum ruhunu selamlar huu
nur cihan
Allah'ı bulmak için iki şey
gerekir der erenler; Ya cezbe-i Rahman (aşk), yada sille-i Hüda (ağır bir bela
imtihanı)
yumurtadan çıkmak evre günü olan 21
yaşımda ,sonsuz kere sonsuz derin uzaklıktaki bir ağacın köklerinden ....
....... ... beyaz ipincecik iplikler olan köklerimin lif lif koparılıp ,sonsuz
uzağa atılışımın derin ızdırabıyla ağlaya ağlaya uyanmış ve diri diri hala
ipliklerin büyük acı ile benden kopartılışını yaşıyordum.. ayrıldığım diğer
yarım köklerde kalmıştı !!!(* yıllar sonra devamını gördüğüm o hayalin ,o simsiyah latiflerin hali yüzünden
onu istiyordum. ) çünkü biz orada çok mutluyduk.. ve aylarca ilk defa nedensiz
ağlamalarıma başlamıştım.evime -geldiğim yere dönmek istiyor ama henüz ne olup
bittiğinden zır zır cahil ve o kadarda saf ,hayata tutunmasızdım .. hata üstüne
hata yapıp, en çamur -en zifiri karanlık acıları bana yaşatacak yanlış
seçimlerimi birer birer bu hayalin akabinde yapmaya başladım ki, ölüler
diyarına, karanlık ülke KUZEY’e gidebileyim.. ve geldiğim yeri aramaya
başlıyayım:)... ..
ve 30 lu yaşlarımın en sonunda başka bir hayal gördüm.. buda dibine dek acılı
ve ızdırab doluydu..hayalin sonunda minik bir dağ tepelemesi cumhuriyet altını
varken altınlara zum yapıldı ve en üstte KENARLARI ALTIN İÇİ GÜMÜŞ yani ay ve
güneş birbirleriyle tutulmuş bir sikke üzerinde İSKENDER PORTRESİ VARDI. (yıllar
sonra nette, hayalimdeki altın iskender sikkesinin birebir aynını görecektim ve
arada iskenderli hayallerim nadirde olsa devam ediyor şükür ) ...bu altın para
diğerlerinden çok daha büyük ve en tepedeydi ve onu alıp diğerlerini isteyene
dağıtsınlar diye bıraktım..
şimdi 51
yaşımdayım:). yani eve dönmek için tam 30 kuş zamanı 30 sene geçmiş.hala
hayallerimden evin izini takip ediyorum .başka kimseye güvenemem ..çünkü sadece
herkesin kendi ruhu kendi yolunu bilebilir..
-->
Âlemde tek olan eşi bulunmayan sevgilimle?
“Tek mi, çift mi?” oynadık.
Bana: “tek mi istersin, çift mi?” dedi.
Ben de: “Seninle çift olmak ve bütün âlemden tek kalmak
isterim,” dedim.
Sema Pirimiz Mevlana..
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba ..nasılsın
?şükür ki çok daha iyiyim ..ve uzun süredir yapamadığım hoby
sanatlarıma ahşap yakma kursu ile döndüm..en sevmediğim çeşit ahşap yakma idi ve ismek de o kurstan başka her kurs doluydu :) .yani.. istediğim ne oldu ki, bu olsun dedim ve buna da razı olayım bari deyip ,kursa başladım..ilkinde bir kaç ders sonra çıkmaya karar vermişken ,diğer bildiklerimle birleştirince, bana muazzam kazanımlar olarak sevmediğim bu işin döneceğini anladım şükür.. yine ahşabı zımparalaya, kese biçe ,yaka ,oya ve boyayarak ,aynı sizin bana yaptığınız gibi o ağaç hakkında tefekkürlerimde çığır açtım.. DÜNYA FİİLLER ALEMİ OLUP, iki elimizle yaptıklarımızdan başka bize madden geri dönecek hiç bir maddiyat faydası olmadığından; fiillerimle
idealarımı birleştirerekbu,yanan ağaç alevi -kandil temalı tefekkür sanatı sergimiSana sunu olarak açtım.. ve her an
içimden olağanüstü yeni bir tasarım fışkırıyor, lakin onlara yetişip yapmam bu halimle na mümkün..
ama bana bunları finanse edecek bir geçim kapısı açarsan eğer , inanıyorum ki
ben de kendi ekmek ağacımı yetiştirip,kendimi geçindirirken ,umuma da ekmek dağıtabilirim .tabii bu yazılar
misali hibe olmamalı ..ürünümü
alanların hibesi bu defa bana dönmeli ki , kar ettiğimi madden anlayayım :)..
birde hafta da bir akşam resim sanatı okuma seminerlerine gidiyorum.. iyi geliyor.. teşekkür ediyorum..yani yüksek himmetlerinle hem Sana masal yazmaya devam edebiliyor ,hem de yine eski normal hayatımı daha üst perdeden devam ettirmeye dönüyorum şükür..sağlık, afiyet diliyorum ki, keyfinide çıkartabileyim ..zira en önemli şey sağlık..gerisi artık boş.
Sevdiğim.. bir evvel ki masalınhaftasında28
ekim Pazar günü yeni emanet evimin bahçesinde oturuyordum ki, kalbimde Evvel Zamanımın o hassas narin sesi ve
tavrı yankılanıyor!! diyordu ki Evvel Zamanım:” affedelim evladım..affedelim
evladım.affedelim evladım.o sürekli kalbimden bunu tekrar ederken zaman
duruyor..akıl almaz şekilde ağlamaya başlıyorum.. her hücrem isyan ediyor…gasp
edilerek elimden alınmış tüm maddi ve manevi varlığımla -yaşanmamış hayatım ve
verilen sözlerin hiç birinin tutulmamasına –yalan söyleyene her hücrem
ağlayarak isyan ediyor.. kalbimde Evvel Zaman tüm dipdiri varlığı ile sürekli
yankılanıyor :affedelim evladım, affedelim
evladım, affedelim evladım..” .. dinmeyen gözyaşlarım ve yükselen ağlayan
sesim yine O’na itiraz edemiyor ve :”peki
siz istiyorsanız affedelim efendim “ diyorum….vebir masal çocuğu daha ağlayarak :" olup
bitenlerde hiç bana sormamıştınız ki.. siz istiyorsanız affedelim efendim"
diyor..
Sevdiğim..bu büyük
bir kırılma oldu benim için..yine zihnim beni kandırıp, ilizyon gösteriyor
sandım..amaeğer ben olsam; “affet derdim ,onun
geniş zamanlı biz edası aklıma dahi gelmezdi “dedim.. bir haftaya
yakın o ses ve hücrelerimi saran
elektriksel ürperme ile ağlarken bunun zihnimden olmadığını anladım.. şimdi
yazarken bile ağlatıyor...fakat bu öç
alma duygumdan da vazgeçince çok büyük rahatlamaya kavuştum.
geçmiş
siliniyor .. bazı şeylerin tamamen bittiğinin ve hiç bilemeyeceğim türlü maddi
manevi rızık kapılarının açıldığını anlayabiliyorum.. birileri beni mutlu etmek
için büyük bir savaş veriyor gibi.. bilmiyorum.. ama seziyorum.. ve bu
affedelimin açılımını da seziyorum..o infazı bu işler başlarken hayallerimde
görüp kaydetmiştim ben.. kalem
kırılmıştı.. ve ben herkese çok kırgın meclisi terk edip , asansörle tüm tali
yolları atlayıp, en üst kapkara ana karayoluna
tek başıma çıkıp ,hızla yürüyordum. artık kimseye bakmadan ve yapayanlız
.çünkü beni hep yapayanlız bırakanları da aşağıda, o hayalime eşlik eden
şarkıdaki gibi “ onu benden sizkopardınız, onu benden siz aldınız
İSTANBUL SOKAKLARI"nda BIRAKMIŞTIM.. anlıyorsun
değil mi Sevdiğim..
ve gece yarıları
gözlerimden ateş alevleri hızla girmeye yine başladı Sevdiğim..bazenateş alevi çok büyük parçave ışıklı olup, canımı acıtıyor.. gözlerim iyi değil..büyük ihtimalle bu
ay bir göz doktoru ile görüşüp ,uygun görürlerse ,ameliyat olmak
isteyeceğim...meselao zaman,daha evvel biri göz ameliyatı olduğunda,
bende o mercekleri yakazada zumlayıp, deneyimlediğim o şeyin gerçekleşeceğine ve horus’un evi hathor horoskobunun yani RA
‘nın AL EVİ olan ,RA’NIN GÖZÜNÜ TAHSİLİMİN başka bir mecraya kayacağına
inanıyorum… lütfen himmet ve şifam içinbenimle ol ..teşekkür ederim..
ve kaybettiğim zaman vefkim… bu defa farklı şekillerde anlık
belirse de, henüz bir şey yok.. ama benim
için yeniden çalışmaya başlandığını anlayabiliyorum.. bu arada MİSTİK
KABALA diye bir pdf okumaya başladım.. orada da okuduklarımı kendi anlayacağım
şekilde çeviriyorum tabii. çok işe yarar şeyler var..kendim görüp anlayamadığım
ve hiçbir yerde okuyup, dinleyemediğim şeylerin anlamını okuyabiliyor vekendim nerelerden bilmeden geçtiğimi
görebiliyorum.. mesela çemberini-
dairesini kırıp dağıtan artık buraya ait olamazmış ..
mesela TAÇ ÇAKRA olan KETER beyaz ışık –sessiz beyaz gürültü –beyaz bulutut
bulutu asla yaşanamayacak bir idea gibi –rabilerin ulaşmak istediği fantezi
hayal diye anlatılmış.. değil mi
ki,ben onun yaşanabilir olduğunu
sayende öğrendimve bu yorumu
yapabiliyorum. ama nasıl deneyimlendiğine dair izi asla söyleyemem ..çünkü bu
normal bir şey değil.. bizim elimiz de değil.. yani belki zihnin ve vücudun belli uyarı kodları var…bunlar esma ile
müsemma birleşince şifre kırılıyor ve kapı açılıyor gibi.. aynı acı ile
zevkin birleşimi haz olması gibi.. aynı tatlı ve tuzlu suyun birleşimi yeni bir
varlık olması gibi..yani illa bir tarikat metodu ve illa belli esma terkipleri ve
belli perhizler de asla şart değil.. ruhun
ve nefsin o anki birleşimden aldıkları hazla alakalı ki ,kimde ne zaman ve
nasıl açılıp ,nasıl deneyimleneceğini tek kişi dahi bence bilemez.. o yüzden
Allah’a giden yolların nefisler –nefesler adedince olması ve her meşrep her
kabiliyete ayrı verilmiş bir fırsat olması gayet normal… bu yüzden de ,yolların
hepsini kimse tam anlamı ile kaydedip bilemez... işte yine ayetteki gibi,
Allah’ın gök kubbesi altında kendinin bile kendini bilemediği ne cevherler var
değil mi? ..evvet..
mesela hadisle bunu hatırladığım kadarı ile anlatmayı deneyebilirim..”YAĞMURUN NE ZAMAN
YAĞACAĞINI,RAHİYMLERDEKİNİN KIZ MI ERKEK Mİ OLACAĞINI ve NE ZAMAN ÖLECEĞİNİ KİMSE BİLEMEZ “hadisi bugün bilim-teknolojiye yenik
düştü bilirsin.. çünkübunlarınartık fen ilmi ve teknoloji ile 3’üde biliniyor ..ama olaya şaman-KAM ‘ın ATA DİREĞİ (Tuğrul kuşu direği ) ,üstünde yıldız veya melekolan(türklerin sidre ağacı tepesinde yaşayansakiye südurisi-devlet kuşu olan HUMA veya UMAY ANA ) yılbaşı çam ağacı olarak
bakarsakhadis doğru..
kadim ASA YOLU-SIDRE- SON sınır olan
İNSAN AĞACINA bu ilk akıl esmaları temsil edengök kürelerini (*letaifleri ) yerleştirip,sonra bunun taç keteri ile köklerini aynı
anda tutuşturunca kandil ağacı tutuşup yanmasın da kim yansın değil mi
Sevdiğim?!
İşte bu noktada hadis şaşmaz şekilde
gerçektir.. çünkü kimse son sınır olan ,SON İNSAN SİDRE-sedirAĞACININne zaman ve nasıl;” İLLA BİR SULTAN GÜÇ OLAN RÂD ŞİMŞEĞİ İLE ATEŞ ALIP “
,SEFİROTLAR arasında , ZEUS=altın ceviz samedi aklın en saf iletkenliği ile
birleşerek ,hangi şiddette ve hangi renklerdeyıldırımlarını o bedeneakıtıp ,o
insan ağacınıbir bütün halinde nasıl
çarpacağını ve onu doğal bir FETİHLE organik bir KAM İL - şamanyapacağının nasıllığını asla bilemez.. onu
yakarak kül edip ,küllerinden yeniden nasıl hangi yol kodları olan ZZZZ NNNN
yolları-kanalları ile aydınlatacak ve buyeni ağaçtan kız mı erkek mi çocuk doğacakkim bilip anlayabilir ki, kim ?!Tabii ki ALLAH TAN BAŞKA KİMSE..
bu MİNAREYE KILIF GİYDİRİP, RENKLİ
AMPULLERİ TAKIP AYDINLANMAK İLMİ taaa sabi mısır ve sabiliktenbozma hindu çin budizmi
ve oradan devam eden kendini bilmek
öğreti metotlarını islamla da birleştiren
Medine Yahudileriyledevam edegelmiş.. mısırlı OSİRİS’İN BELKEMİĞİYKEN, şamanın ata
direğine dönüşen, oradan hintte KUNDALİNİ adını alıp, zamanla KABALA -
sefirotlar ağacında karar kılan bir MİNARE-DİKİLİTAŞ DİKME sistemi bugünde çok
modaymış Sevdiğim..bizim en şeriatçı
kesim ki, onlar ortodox Yahudi islami
kesim ya hani!.. onlar bu işe büyük merak sarmış.. işte bende güya onlara destek olayım diye olayı araştırıyorum :)..tabii ki bizimkilerin
İsrailli rabilere uyumlanarak biat
etmelerine ve uyumlandıkları enerjilerin onlara neler neler yapacağını asla bilip takip edemeyeceğimi de
hatırlatmak isterim..
18 Kasım Pazar: gece.. gözlerime
giren şiddetli ateş topununtutuşturduğu,
kuru- kömürleşmiş bir fitil ağacın ALEV ALIP TUTUŞMASI VAR SEVDİĞİM.. canım
yanıyor.. yarın mevlid –doğuş kandili..
ve ben, kandil ağacından yılbaşı ağacına ,tüm
mitlerde kaydedilip çizilmiş olan şu tepesinde bir kuş yaşayan anka yuvasına
veya tepesinde kutup yıldızı kandili yanan ve hep yeşil kalan ağaca dair tefekkür edeceğimi
anladım.. ve aniden okumakta olduğum mistik kabala bilgileri ile ,o alev alıp tutuşan kuru ağaç şu şekilde
açılıp canlandı Sevdiğim bak!! Ve
göstereceklerin için, gösterirken korkudan ödümü kopartmamanve SEN AĞACIMDAN HEDİYELERİMİ ALMAK İÇİN
,SANA ÖNDEN KENDİMİÖD AĞACI sunusu
olarak SUNUYORUM :)
.. ATEŞ
TEFEKKÜRLERİ …
hz Musa yanan çalı
ağaç sefirotlar ilmine vakıftı .çünkü sabiliğin bozulmuş halini yaşayan
Mısır’da bu ilim firavunca en alası şeklinde zaten bilinip uygulanıyor ve bilim-teknoloji
olarak da sihirde kullanılıyordu .. ....
ve her nebi yaşadığı yerin ilmine göre mucizeyle geldiğinden, hz Musa ‘ya da
RABBİ ,YANAN ÇALI AĞAÇTAN –SAF ,ÇIPLAK HAKİKAT OLARAK GÖZÜKTÜ.. önce
“LENTERANİ”(beni göremezsin !! ) dedi Rabbi ona ….
çünkühenüz tevhidin teslisinin ilk
ayağındaydı insanlık tekamülü.. HÜVİYETİ BİR KAYITLI SURET alacak ve o ilmi
kaldıracak halde değildi…
ve Mısır’ın sembolü olan üçgen
piramitler ; BENLİK DAĞLARI olan EGOLAR ,manada
birer RUH ATEŞGEDE EVLERİ , HER ŞEYİ GÖREN GÖZÜN TAHTI olsa da,bu bilgi firavunlaşmayı da birlikte getirmiş ve halk
üzerinde zulüm olarak yaşanmaktaydı..
hz Musa TUR DAĞINDA AYDINLANDI .. senelerce yanında SABIRLA irşad edildiği kayınpederi ŞUAYB nebiden ülkesine dönerken, ŞUAyb' ın şurası-kalbine doldurduğu hikmetlerle doluydu.. letaiflerle -sefirotların
dürülü olduğu göğsündeki - Sinesinde bu
bilgiyi artık taşıyamadığından, turi sine dağında sinesi infilak edip parçalandı.. ve O'da ,Heliopolisin güneş kuşu olan bir anka gibi yanarak ve küllerinden yeniden doğarak, Mısır'ın Heliopolis kendini bilmek okul ilminin en saf ve bozulmamış haliyle kendinde yüzleşti..işte o yüzden de ilk levhalar hep letaiflerin
çizildiği mezar taşı tahtaları-ekmek kesme tahtaları-yazı tahtaları misalidir..
çünkü o levhalar ,hakikatte onun sinesi-SADRI- göğüs tahtası idi. o ilahi KELAM
, kızıl ışıklı nazar ile sinesine kaydedildi .. yani, o ilahi kelam, celali
kızıl nazarla ,ÜÇGEN BİR KALP-DİL OLAN
,RAHMANIN ARŞI GÖNÜL DAĞINA KAYDEDİLMİŞTİ..hz musa nın elindeki taş levhalarsa
onun sembolik anlatımıydı..ve aşağıya indiğinde KIZGINLIKLA KIRDIĞI TAŞ
LEVHALARSA,O'nun kırılan gönül dağı-kırılan kalbiydi !!!
(*Sevdiğim bunu nasıl anladığımı en iyi Sen bilirsin değil mi ?!
nasıl ?)
düşünsene Sevdiğim hz Musa' nın yaşadıklarını ..Rabbi onu dağda zorla tutup, onunla hiç kimse ile konuşmadığı şekilde konuşup, akıl almaz şeylere tanık edip yaşatıp, onu peygamberi ilan ediyorken ,aşağıda onu bekleyen kavmini yine samiri ile azdırıp, altın buzağıya tapmaya onları gerisin geriye döndürüyordu.. sonra da hz Musa o kızgınlıkla, değişik sesler çıkartan altın buzağıyı, dev bir ateş yaktırıp- içine atarak eritip, ona tapan binlerce israiloğlunu sabaha dek kılıçtan geçiriyordu... ve yine düşünsene Sevdiğim....yukarıda ki kadiri mutlak her şeye gücü yeten ve her şeye ALİ-ALİM olan tanrı ,nasıl aynı anda aşağıdakilerden habersiz olabilir? ve tekrar düşünsene Sevdiğim.. Musa gibi yaratıcısına saf aşık kulların çilesini.. zor iş zor!! ve tanrı israiloğullarıyla hep dövüşüp kavga etmeyi seviyor ....o yüzden "savaşma seviş" demişler zaten...
..piramit sembollerinde her bir üçgen
ateşgede-güneşinHOROSKOPİK AÇIEVALEVi ,güneşin ELİ yani zamanla adı ALİ olan İLMİYDİ.. her biri ,GÜNEŞ IŞIĞI
VAKTİNİN ÖLÇER SAATLERİ MİSALİYDİLER.. içinde ilahi kelam olan has alevin saklandığı, o ilahi
KELAMIN CİSİMLENDİRİLDİĞİ kalp, dil ve ruh idi o 3 üçgen piramit..
.bir meleğin kanadının bir
kuş tüyü kalem ile sembollendiği gibi,bir kuş kanadı telekte güneş in ışın –nur okları
olan ilahi bilgi ile imgelenmiştir.. BU
BİLGİ RÜYA KODU OLARAK HERKESTE BELLİ ZİHİN DURAKLARINDA KAYITLIDIR..
.
-her ne kadar ilk yazı HAVVA anamıza ,ADEM babamızca yazılıp, ilk maddi
çocuklar dünyaya gelmişse de…
-ve her ne kadar ilk sözler resimsel
olarak kayalara demir kalemlerle oyularak yazılmışsa da ..
-kağıdı ve kalemi ve mürekkebi icad eden THOT-hz İDRİS (
Hermes) ile de yepyeni bir devir başlamıştır..belki de insanlığın ilk rönesansı bu sabilik diniyle oldu.. hermetizm de
bugün kendilerine mason diyen Kabalacıların asıl dinleri hala eski mısır OSİRİS
DİNİDİR.. hala yapabildikleri kadar o öğretide insiye edilirler.. onlar için
SIRRI ALİ denen ,yüce yaratanın yanında, tahtın önündeGÖZCÜ OLARAK duran hz İdris ,küçük tanrı ve
tanrının görünen yüzü ZAT-I ALİkabul
edilirmiş .ve ayrıca hz İdris yaşarken göğe çekildiği kaydedilen tek kişi
olduğundan METADRON MELEK de o imiş… yani hem KALEM, hem NUN meleği..ve ayrıca
o HIZIR la sembollenen hakiki mürşiddir..
..İNSANLAR binlerce sene kalem olarak kullandıkları KUŞ TÜYLERİ İLE YAZDI.. ilk
kamış kalemler kuş tüyleriydi.. ve O KALEM MELEĞİ , türk mitolojisindeki SAKİYE
SÜDÛRU’dur. O, türklerin kendisinden türediğine inanılan gökten inen KUŞ ANNE
–İLK ŞAMAN KADIN-TÜRKLERİNulu kuş
kartal anası -ASENASIDIR.. (mite
göre ;*Cebrail adlı melek bir kuş şeklindedir ve suya girince
masallardaki gibi peri kızı muhteşemliğine dönüşür ve zülkarneyn oğuz kaanla
evlenip ona ilk türk ata soyunu verir.. O,türklerin ilahi göksel annesidir.. ve
oğuz kaan ın her derdini ve cevabını O halleder.. ve O,SIDRE ağacının tepesinde,
bir kuş yuvasında yumurtaları ve yavruları ile yaşar..iskender-i zülkarneyn in
seyahatinin sonunda , üstünde kuşların yaşadığı son durak ülkeye gidip
yumurtayı çalıp-alması ile hayatının bitmesi efsaneside bu mite dayanmaktadır..
)
***ve hatta
,türkler islama girince bu mitolojiye şunu da eklemiştir.. sakiye süduru adlı güzeller güzeli bir kız olan bu kuş şeklindeki
melek, önündeki rahlede daima yazı-bilgi yazar ve nebimize verir
hz İSA ki, O ,4 unsuru= RUHUNU haça geren ahşapçı marangozdu kendisi.. o devir roma da infazlar için
marangozlar ağaçlardan böyle haç yaparlardı..hz MERYEM –hz İSA ,sidre ağacının tepesinde yaşayan ANKA ve YUMURTASI
misaliydiler.. O asla ağaçtan inmek, ağaçtan ayrılmak istemedi.. ve istediği
oldu.. BALIK kavağa çıktı gerçekleşti..
hz MUhamMEDsıdreyi geçen ve ağaca yağmur yağdıran İLLA
BİR SULTAN GÜÇ OLAN SALAVAT BULUTUTU BULUTTUR.. O,kadim
inançların ilahi annesi KU dur..O, ZİHNİN ÜSTÜNDE ulaşılması en zor yerde
olan YÜCE KALP.. O, Mezopotamya da ilk kurulan KUR dur..O kendisini ilk okuyan
KU’r An ‘ dır..
O, RÂD şimşeklerini çaktıran ve aşağıdaki ağaçları yağmurla dölleyen ve
onları ilahi kelama hamile bırakandır
..RAHİYMLER de bu bir damla yağmur suyunu
bir inci veya bir mercana çevirende O’dur...
O, RAHİYMLER de bu yağmur damlasından
kayıtlı bir suret alıp, onu cisimlendirip form kazandıran ,adeta bu beni adem deyip ,ona nüfusu hüviyet
verip dünyaya salandır..
hz İbrahim satürn
küresi BİNAH.. 7 kat sema..7. kat cennet makamı sembolüdür...
cennetin 8 . katı ..son
ve ilk İNSAN olan son sınır sidre
ağacının hem kökleri ,hem tepesindekiama bulutuyla O, hz Muhammed Mustafa KETER –TAÇ ‘tır.. …kadim mısır da
çocuklar ,ilk babanın kendisini milyon kere milyonlar la sonsuza dek yeniden
doğurmasına” ÇOCUK BABANIN SIRRI” yani
DEVAMIDIR anlamıyla bakarlardı..
ve Sevdiğim.. taç-keter çakranın sembolü olan Efendimiz
Aleyhisselamın, o devirde yaşayan ve bu insiyasyon sembol ilimlerine sahip olan rahip Bahira tarafından, başı üzerinde duran ve onla hareket eden beyazbulut -taç-keter ilebilinip tanınması ise, bu ilim için en büyük delil ve belge değil de
nedir ?!!neden bizimkiler bu ilimleri tevhidden bu kadar cahil ,neden her şeyi
unutmuşlar, neden ?!! veya emanetleri sahiplerine vermemek için ,her şeyi halktan saklaya saklaya o ilimler neden ellerinden alınmış ?!!
KANDİL GECELERİ KANDİL OLURUZ ..
ve ilk arap müslüman seyyahların ,en kadim türklerle
karşılaşma tarihi kayıtlarında ayrıca şunu
okumuştum ..bir ıssız ormanda ulu bir ağaç altına gelen çok kaba
giyimli,çok vahşi adamlar ;ağaçlardan yonttukları insan figürlerini o kutsal
ağaçlarının altına koyup ,orada dua ediyorlardı. .gezginler kendilerine
saldırıpkovalayan ve sonra da kaçan bu
yabani halka ,ahşap adam heykellerine PUT’a TAPANLAR anlamında TURK-TORK
dediklerini yazmışlardı.. bilmem doğru mu?.. ama bugün kuzey AvrasyaSibirya türkleri ıssız ormanlarında bazı
ağaçlara kazıdıkları ilk adam sureti ata ruhlarına ,onun nezdinde tapmayı
sürdürüyorlar değil mi? evett.. ve Sevdiğim geçen bir derviş sanatçı kardeşimde
Moğolistan ,Ahmed Yesevi dergahından çıktığı söylenen 100 küsur senelik ağaç
tesbihlerden gördüm.. imamesi bugün ve geçmişte hala Avrasya türklerinin
ağaçlara yonttukları ATA YÜZÜ aynı kadim adamdı..ve imame altında ise TAŞ DUVAR
ÖRME oymaları ahşaba işlenmişti..
ve insanın soy kütüğüne ŞECERE denir ki, cennetteki yasak ağacın adı zaten ŞECERE-i MEMNÛA-EBEDİYET AĞACI'dır.. ..ayrıca türklerde ölülerin kabri üzerine selvi ağacı dikmek geleneği vardır..çünkü yaz kış yeşil kalan selvi aynı zamanda hem elife, hem de kaleme benzetilir.. selvi ağacı dikmenin asıl nedeniyse ; ölüleri ile iç içe yaşamayı seven türklerin ,ölülerin kokusunu en mükemmel absorbe eden selvi ağacından en mükemmel faydalanmalarıdır.... birde ölünün göbeği üzerine dikilen bir ağaç ,onu yine sıdre ağacına - tuba hayat ağacına -bir manada ANNE karnındaki PLESANTA AĞACINA- yine ehlibeyte yani ANA ŞECEREYE -SOY kütüğü olan ağacın köklerine BAĞLAYACAKTIR..
ağaç ve şamanın ata direği ile özdeşen geyiğin dalları; ETİ -HİTİT uygarlığında güneş kursu iken ,zamanla şaman-kam ın geyikleri ve boynuzları tekke kapılarına takılıp, başlara da kelime-i tevhidi sembollüyor diye dallı arakiye tacı yapılmıştır..HAKİKATTE ,TÜRKLERİN YAŞADIĞI OBA ÇADIRIN TEPE-ÇATISI 4 ANA UNSUR ve AÇILIMINI yani biz türkler nereye göçersek göçelim ,gök kubbe evimizi -TAÇ-KETER i başımızda taşıyoruz demektir.. ...ayrıca bugün tariki halvetilerin tacı denen sembol,türk oba tepelerinden dahi çok eski geçmişe sahip.. taa eski mısır da dahi, ruh kuşunun başında sembol olarak halveti tacı çizimi var.İstanbul Arkeoloji de mezopotamya mühürlerinde dahi var ..o ,4 ana unsurun -yönler ve renklerle açılımı aslında .. TANRI sembolü..mesela AĞAÇ ATA'nın alnında o daire var..
niçin ilk insanlar
için, yaz kış hep yemyeşil kalan ATEŞ –KANDİL AĞAÇLARI- ATEŞGEDELER KUTSALDI?..
çünkü ateşin kolayca yakıldığı ÇIRA, çerağ ÇAM AĞACININ GÖVDESİNDEN
ALINIRDI.. ilk insanların AYDINLIĞINI ve
ISINMASINI ve aile olmasını da sağlayan
YAZ KIŞ YEŞİL bir AĞACI KUTSALLAŞTIRMALARI gayet normaldi.. orada ayrıca ilk hürmet vardır ki bu, türk mitolojisinde adem ve havva nın heykel
kalıplarının da ağaçtan –tabuttan –sandıktan oyularak yapılmasıdır...çünkü bir
evvelki mit olan mısır da OSİRİS ,LÜBNAN SEDİRİyani SİDRE AĞACINA HAPİS OLARAK, ilk AKIL-YASA-NAMOS SÜTUNU OLMUŞ ve
Lübnan kralının sarayına güzel kokusundan dolayı en baş sütun olarak
dikilmiştir.. isis de;” ben yârimi kokusundan tanırım” diyerek ,dervişlerin
birbirlerinin kokusunu takip etmesi misali onu orada bulup, sevdiğini hapsedildiği sütunun içinden çıkartıp kurtarmıştır..
ve türklerde mani devrinde Azeri Türkmenlerinde bir adet
varmış.. haftanın bir veya iki günü belli bir tepedeki ,belli özel bir ağaca
güneş battıktan sonra ,ellerinde yanan kandillerin rehberliği ile giderler ve o
ağacın etrafında daire olarak oturulur
ve sohbet-irşad veya ibadet ederlermiş.. gece vakti bir dağın tepesinde daire
halinde yanan kandillerle ve gelen seslerle nasıl bir görüntü olduğunu Sen
düşün SEVDİĞİM, BU KANDİL AĞACININ ..
ve bu olay ağaca tapınma da olabilir veya ağacın
köklerinde yaşadığına inandıkları ata ruhları ile temas da olabilir..bu tür belli ağaçların dallarına renkli iplikler bağlanır
,güneşin ışınları misali, dairevi şekilde yere sabitlenirmiş ki, yakut
türklerinde hala yapılıyor.… ve ülkemizde de bazı geleneklerde bugündahi yenigelinin beline renkli kurdeleler bağlanarak düğünde herkes bir kurdeleden tutup, gelin
ağacı sakiye südûrunun etrafında dönerek dans edip, turnalar semahı yapıyor
değil mi?!neden ?çünkü türklerin ilk ANA ATASI bir kartalın yumurtasından doğan ilk kadın şaman anadır..hatta bu kartaldan doğan kadına ait pek çok antik figür bugüne de gelmiştir..
ve avatar filmindeki o ata ruhlarının seslerinin geldiği o muazzam ağaçve köklerinde can bulan hayatlar
..malezya-endonezya da hala o ritüel ve ağaca tapınan animist kabilelerden o
filme alınmış sahneler ..ve tibetteyeşil ağaç değil , ot dahi yetişmeyen yerlere dikilen taştan ağaç
kuleler ve üstlerine dikilen renkli dua bayrakları.. 4 ana unsur ve sarı zihne
ait , yönleri de anlatan kadim semboller… biz bugün ne tabiatı okuyabiliyoruz
ne atalarımızın bize bıraktıkları hiç değişmeyecek yol işaret sembol
–ayetlerini..yazık bize ki, ne yazık ….
ve facebooktan ,Komboçya datakip ettiğim bir Budist tapınakta aynı bu yazdığım ritüel ayini
herhafta bir gün, tam da yazdığım
şekilde bugünde yapılıyor.. gece görselleri çok güzel oluyor tabii. Sevdiğim
biliyor musun ,ben bu kandil ağacı ve yanındaki Budist tapınağının sıra ile her
yerinin yapılışını face den izledim..o ağacın nasıl kademeli kutsallaştırılıp
nasıl etrafının daire ve kandillerle donatıldığını ve her hafta halkın onun
etrafına elindeki kandille oturup mantra okuyuşunu..
ve sonuç Sevdiğim..günümüzde IOOOIIOIO yazılımından oooo…
hatta …yazılıma geçildi..bu normal değil…batıni yönetim ipleri eline aldı
bence..bugünün rehberlerine düşen aslında şu; hiç bir şeyi sahiplenmeden ,ortak
tevhidnoktaları bulup, her yaratılmışı
yaratanın kendi usulünce bir şekilde aynı sembol duraklarından geçirerek irşad ettiğini anlatmalarıdır.. ve
herkesin nereye giderse gitsin, ne yaparsa yapsın ,hep aynı zihin duvarlarının
işaret-sembol duraklarında nefesinin kesilip, HAY dan HU ya bir nefes alıp
veriş kadar ömrü olduğunu bilmesine yardım edilmelidir. Eğer ana durak zihin
sembollerini bilirlerse, o zaman daha dikkatle yol alabilirler .yolları kesen
haramilere değil de ,kendisi kandil ağacı olup yanan ve yandıran yürüyen piri
muganmeşale insanlara eşlik
ederler....…
Sevdiğim kandilimin uyanması dileği ile MÜRŞİDLER GÜNÜNÜ KUTLARIM..iyi ki ruhum
Seni sevdi ve seçti..
(*not: anlaşmalı verildiğimi yazmadım ki havam olsun Sevdiğim, aramızda kalsın..)
ve face de ki acaip uçuk kürevi tefekkürlerimize katılmak isteyenler için https://www.facebook.com/nur.cihan.963
nur cihan 24 kasım mürşidler günü 2018 nuralem7@hotmail.com