24 Nisan 2011 Pazar

ŞEY’lerin GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-10



ŞEY’lerin GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-10


hayallerini okumayı bitiren içeriye gidip dönmüştü ki: Noter olan, Hakim e ,duyulması zor kısık bir sesle  şöyle diyordu:”bu nasıl olur.. o rüyalarında sıdretül müntehaya dek gidebiliyor?”...Hatır ı Tasarruf:”evet ..olur.. gidiyor”..


Bu masal hayallerime  HayAli  olan GÖNÜL sahibine  adanmıştır..


Merhaba devam eden mana-i Sevdiğim ve Merhaba..nasılsın?bence hiç olmadığın kadar iyisindir..insan başka ne ister ki değil mi?.. .Sen, artık geçmişin masalları?!!! hayallerimden sıkılmış olabilirsin..beni gerici, köhne, yobaz v.s bulanlarda olduğundan eminim..sanmayınız ki geleceğe dair rüyalarım yok derim bende onlara..inadımdan yazmıyorum..onları güzelleri olana dek yazmayacağım..gerçekleşmesinler diye..çünkü ,betondan şehirleri ve metalden makine yığınına dönmüş evlerin içindeki  zamanları yazmak istemiyorum..bence Sevdiğim her kişiye içinde yaşadığı zaman en uygun olandır..ben hiç öyle özentileri olan biri olmadım nedense..şu zamanda- bu zamanda yaşasaydım felan..zaten öyle nalet,,huysuz ve geçimsizim ki ;benim için en uygun Zaman’ın Bu Zaman olduğundan da  çook  eminimJ..bir tek Sen benim kahrımı çekebilir ve bana tahammül edebilirsin biliyorum ..


mesela  çok hayalperesttim ya hani Sevdiğim..aslında göründüğüm gibi değil,farklıyım yanii..benim hayatımda hiç cehennemle alakalı düşüncem olmadı biliyor musun?..insanlar yaptığı her şeyin-ibadetin sevabı hesabını yapıyor genelde..camiye giderken attıkları adımları hesaplayanı gördüm ve gerçek..ellerinde zikirmatikler binlerce esma sayıp kendi kendilerine o esmanın gücünü ele geçirmek için çalışanlarda var…”iyi niyetlileri tenzih ederim, beni affetsinler lütfen.. sözüm onlara değil”....oysa bir hayır yapsalar,selam verip- selam alıp gülümseseler,yoldan bir taşı kaldırsalar,yeryüzünde her an olan bir kötülüğe baş kaldırıp onu iyiye çevirseler,bir zalimin elinden bir mazlumu kurtarsalar; belki de 1000…. defa yerine “1 “defada  o esmanın söyleyişi ile bu iyi amel birleşirde o kişinin kalbi açılır değil mi?



Ve Sevdiğim, cennetle de alakalı hiç hayallerim olmadı ne yazık ki..Sana bunları yazmak istedim bu bölümde.. nedenini henüz bilmiyorum..daha çok birbirimizi tanıyalım diye belki de..ama çocukluğumdan beri şunu çözemedim Sevdiğim bak.”gülme ama” demeyeceğim. çünkü güleceğini biliyorum..eskiden bunu kime sorsam- söylesem yüzleri allak bullak olup gülerlerdi..bak..”şimdi biz cennete gideceğiz ya haniJve orada ne istersek ne dilersek olacak ya hani?ee..diyelim ki ben yağmur istedim ..kar istedim yada dolu…başkası rüzgar.. başkası fırtına.. diğeri güneş..tüm hava karıştığında cennet nasıl olacak ?yani tusunamiler-elninolarJ..yada her birimizin dileği diğerine zarar vermeden nasıl gerçekleşecekJ?bilmiyorum Sevdiğim.. Sen ne düşünürsün? ..
…..


ben yine mektuba devam edeyim..bu bölümde dilediğim kadar çok esmayla şenlenip -çook zengin bir tablo  ortaya koymaya çalışacağım..çünkü neden bil?.EWWETT..10.MASAL dayız yine..yani en tepedeyiz..bu sefer lütfen düşerken canımı yakma olur mu..hatta mümkünse düşmemeyim ..:)UÇAYIM LÜTFEN..neden?çünkü sevdiğim; Zühal, bu masalın çocuğuna düştü de ondan..Sen, beni, O’nun sertliğinden disiplininden kurtar inşallah.. beni cemalinle kapsa..aminnn..



Sevdiğim..nerde kalmıştık derken “semboller “demeliyim tabii ki..henüz bitmemişler demek ki..şimdi..masalım ertesi hayal döşemelerindeyiz..şarabi renkte şiir yazılar akıyor.. hatırlamıyorum fakat güzel,sevimli ve çook tatlı kelimeler..sonra  şiirin bittiği yerde bir sembol resmi  ..büyüyor..büyüyor..zoomm..kare bir tablet..aslında altından ama kızıl hareli..karenin içinde bir piramit var.. tam ortasında ise göz..ve yanlarında hiyeroglifler..ve yaklaşıyor..zoomm..yüzüme gömülüyor??..ahh!!!..tadıı!!..anlamıı!!..Sevdiğim yazamam?!!:) ..hani Hz. Pir demiş ya hatırladığım kadarıyla:”buldunsa ne duruyorsun.. çalıp söyleyip, zil takıp oynasana ..nasılsa sonra ağzını dikecekler, söyleyemeyeceksin”in bir izdüşümü sanki.. gibi….ama piramitin manasını en sonunda öğrendim..böyle- vechimiz- birleşince anladım ki o piramit KABE’ymiş..ve tabii bu masalın konusu da bu olmuş otomatikman.. çok teşekkür ediyorum Sevdiğim..hiiç hak etmediğim bir şeyi, bana öğrettiğin için şükredebilirim sadece..bunu neden benim kadar cahil birine öğrettiğini ise hala anlamış değilim..şu makinede kelime anlamları ararken öyle acaip bilgi yüklü kişiler görüyorum ki kendimden utanıyorum..ve bazen, o bilgi yükleriyle düştükleri hale üzülüyorum…
neyse ben işime bakayım..arada dertleşiriz nasılsa değil mi?



işte Sevdiğim iki değişik gece.. daha evvelde olmuştu .bir anda çok uzaktan uzayı ve yıldızları görüyordum ki salise kadar bişey olsa da çok net ve unutulmazdılar..bir şey olacaktı ve o hazırlanıyordu sanki..yada ben o kıvam için uygun değildim, bilmiyorum ..ve sonra bir hayal..nerde olduğumu ve nasıl birini gördüğümü yazmayacağım..sadece anlamını..”senin aradığın sembol bu dedi..ve daire içinde nokta” sembolünü gördüm ki bu benim baştan beri yazdığım 50 =O. İç içe haliydi…=buçuk ve tamlık gibiyiz değil mi SevdiğimJve ertesi gece..füsus ta hala Adem a.s bahsinin ilk sayfalarında duruyorum.. okuyamıyorum..elimdeydi bıraktım..bir güzellik dinliyorum ki ;sağ avucumda Elini hissettim..avucumda Elin vardı..çok hoştu..davet gibiydi… teşekkür ederim..



ve sonra uzay..Ya Rabbim ne muhteşem..gittikçe yaklaşıyorlar…zoomm.. gezegenler… ne güzel..bir salise ..andan kısa..bir beyaz şey yerinden koptu yaklaşıyor..zoomm.. Satürn.. bembeyaz apak..çok güzel ..bana çarptı ise Sevdiğim ben nasıl hala yaşıyorum peki?:)ve Sevdiğim “zaman” ..zaman bize öğretilen, bizim bildiğimiz zaman değilmiş anlıyorum..çok acaip..muhteşem..ama ben hiç astronomi ,fizik ve matematik bilmiyorum..bunlardan hep 1 alıyordum..2 bile aldığım zaman yok bence
Jbakalım.. bu yaştan sonra bunları öğrenebilecek miyim..benim öğrenme bozukluğum olduğunu unutma sakın olur mu?anlayacağım kadar sade ve göstererek öğret lütfen..ve ZÜHRE'yi de selamlıyorum..O’nun ruhuna, dostlarımdan selam söyleyip -üç İhlas bir Fatiha okudum ki bana kendisini öğretsin diyeJteşekkür ediyorum.. 


ama bişey oldu Sevdiğim..o görüş sabah namazı vaktiydi..ve sonra ben nette Satürn  hakkında diye el mürşidi google efendime sorarken yanlış yazdığım için şu cümle aniden karşıma çıktı bak..”hakkında bilginiz olmayan şeyi araştırmayın”..bende durdum..kalakaldım.. birkaç yere baktım..artık biliyorum ki o kitaplardakiler- o kişilerin kendilerinde tesbit ettikleri manalardı.. herkes ayrı bir kitaptı..ve her şey’inde umuma olduğu gibi, o kişiye has anlamları vardı .. o yüzden edebli olup Sen öğretene dek çok kurcalamamaya karar verdim…zaten okusam  da bir işe yaramaz..çünkü henüz o ilimlerden habersizim..sadece vakti gelince öğreneceğimden haberim vardı  o kadar… (not:kurcalamadan duramadığım için Sana bazı notları kopyalamak istedim ..fakat o sahifelerden kopya alınamadığı için başaramadım.. o yüzden söz dinliyorum Sevdiğim
J)

ve Sevdiğim KABE :biliyorsun aslında Kabe -gökte(sembolen)meleklerin tavaf ettiği bir Nur’dur..O’na Beyt-ül Maktis denmiş..yerde ise, ilk evvela melekler tarafından inşaası olmuş..hangi şekilde?... “henüz bilmiyoruz”..belki hiç araştırılmadı..ama o nuru gören çok var..Kabe’den yukarı- sonsuza uzanan bir sütun şeklinde olduğunu söylüyorlar..Hz Adem Babamız a.s da yaratılınca, ilk maddi  Kabe binasını, O inşa etmiş..sonra Amelika denen bir kavim..daha sonra başkaları..ve  sonra yıkılmış..yeri kaybolmuş..Hz .İbrahim as ve oğlu İsmail as. tarafından Allah’ın vahyi ilhamı ile temelleri buldurulup, yine tarif üzerine yapılıyor..sonra pek çok defa tamir görüyor..bazen yanıyor.. bazen yağmalanıp taş taş üstünde bırakılmıyor..hatta Hacer ül Esved’i bile..bugünkü taş; parçaları bir araya getirip yapıştırılmış haliymiş üstelik..

buna “nedennn??” derdim eskiden ..artık demiyorum..çünkü Allah hiçbir şeyin putlaşmasına izin vermiyor, anladım..ve Sevdiğim bugünkü en son hali ise sultan 4. Murat Han tarafından yaptırılmış..bilinen eski hali dikdörtgenmiş..sonra kare yapılmış..hatim denen kısım aslında içine dahil saylıyormuş.. yani bugün, tavaf ederken herkes içinden geçmiş de oluyor..eskiden bugünkü kapının tam karşısında bir kapısı  daha olduğunu da okumuştum bilmiyorum doğrumu? ….işte aslında bir defa daha,tüm bunlar anlatıyor ki her şey-esma tekamül halinde ..ve maddi şekillerde değişiyor değil mi?ve geometrik bakarsam ki ;matematikte sadece hesabi değil de - kuş bakışiJ)olarak şunu görebilirim, tabii göreceli olarakJ..

kare.aslında iki üçgenin birleşimidir..içinde daire vardır..dikdörtgen de vardır… yıldız da vardır..ama hepsi en ortadaki yada kare prizmanın en tepesindeki nokta dan çıkıp gelen ışıkla zuhur bulur..
bunu ise; az evvel ,duvardan bir noktadan çıkıp gelen ışık tayfının içinde oynaşan çocuk hayalimle bu şekilde anlayabildim Sevdiğim..hayale bir hayalden izdüşüm yani..






buna göre, bu çocuk anladı ki Sevdiğim: belki ,bilmiyorum, fakat, tüm eski zamanlarda bu sembol varsa ki, var.çizilmiş..eskiden Kabe piramit gibiydi..üçgendi..dağ gibi..çünkü o zaman, yeryüzünde bilinen en yüksek binalar DAĞlardı..ve dağlarda ulvi bir yan var..
ve Hz Allah Celle CelaleHU , İnsan-ı Kamil’i yani Halife İnsan’ı DAĞ’a benzetmiştir..”onlar durur sanmayınız.. onlar yürür” der..Dağların içinin dışına çıkış kıyametini ne güzel de tarif eder..bu gerçek Halife Makamındaki Zaman’ın Sahibinin bu dünyadan ayrılışı esnasında biz bilmesek de olan manasını  arz eder….bu gerçek İnsan-ı Kamil’in kalbinden  maddeye bakan Yaratıcı’nın  en eski sembolü de demek ki..çünkü hakikatte daima bir tane gerçek İnsan-ı Kamil gerçek halife vardır..ve O’nun Gönlü Nazargah-ı İlahi’dir..tüm işler O Gönül den işler..O Yaratıcı’nın iki parmağı arasında sürekli bir inkılab içindedir..ve Onlar:herkese makamına, mertebesine, haline,vazifesine,durumuna göre  tecelli ettiklerinden,başka  kişilere çelişkili gelirler..aynı Hz. Kur’an Efendimiz gibi..ayetlerin birbirine ters olduğunu söyleyen şapşalların anlayamayacakları hal yanii..bu KAMİL  kişilerin simaları da hep değişir..O’nu bazen tanıyamazsınız..”bu benim Sevdiğim mi?” dersiniz bazen…..bu O mu?ama orada kaç kişi varsa hepsini kendisine absorbe eden birine bakmak ne zor anlarsınız..ya O bu  duruma nasıl dayanabiliyor dersiniz..Sevdiğim… ne zaman ben Seni gerçek halinle göreceğim.. lütfen… beni çook yoruyorsun ama..
…………

Sonra ben Kabe yi düşündüm..her şeyi anlatan bir geometri olduğu içinde, her sembolü uygulayabilirdim yani..ve prizma:üçgenin “A harfi yani ELİF” olduğunu buldum…ve eski alfebelerde A –ELİF harfine baktım..genelde şu şekildelerdi:kurt köpek başı-üçgen-daire-hemze-i mim misali…




 ve yaşam ağacının  bu olduğunu da tabii..kökleri yukarıda dalları aşağıda hani..aynı biz insanlar gibi..
başımız bizim tohumumuz, saçlarımız, köklerimizdi… ellerimiz ve ayaklarımızla işlediğimiz fiillerde bizim meyvelerimiz ki: bunu kaç sene evvel, bir masalımda yazmıştım.. şimdi hatırladım bak….bizi amellerimizle bu aleme bağlayan; fiil, köklerimizden yukarı uruç eden mana –sevap-kazanımlarımız da bizi yukarı tekrar uruç ettirecek o hale uygun bedenimizi oluşturmak için bankamız misali..ve herkes… aslında, yer ile gök arasında bir dağ, bir ağaç gibidir…gelen- giden- ilham frekansları ile çalışır…algısı ne kadarsa o kadar üretkendir..kaybedici veya kazanımcı.. yada kazandırıcıdır..hazine kendisidir..esmasıdır..ama esmasını dumura uğratıp, esma güdüğü olup, kendini yok eden-ağacını kurutanda olabilir değil mi?zulmette kalıp ışığa çıkmayı tercih etmeyenler yani..



ki ;biz, hakiki sebebini bilemeyiz..bu mana Hakk değil mi Sevdiğim..ama bu Hak mana sadece tefekkürsel..maddi dünya alemimizde haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır demiş bir Peygamberin ümmetiyiz unutmamak lazımdır..affedici olmak ise en sevilen şeydir…affetmemek de kişiye verilmiş bir haktır.. insanların hepsi vicdan sahibidir.. genelde zaman her şeyi affettirir
J..çünkü  zaman aşımı kişiye farklı pencerelerden seyretme imkanı verir…bir şeyi eşyayı 6 cihetten görmenin Sevdiğim; cehdetmek yani mücadele ile eş olduğunu da idrak ettim..nefisle savaşın ise ,aslında, esmalar arasındaki bu mana yı en doğru anlamda “makamına, mertebesine, hali durumuna göre, yerli yerince okuyup fiile dönüştürmek” olduğunu da..

iş bu hal, gerçekte asla savaş meydanlarında değil- tefekkür aleminde olacak şeydi..kendi içinde,kendi  meselelerini halledip çözemeyen ,kendisini okuyamayan biri, asla başka kitapları okuyup onlara kendilerini okumalarında yardım edemezdi..işte Hz Efendimiz Peygamberimiz Aleyhisselam tefekkürde OKlaştığı için NUR DAĞI’nın HIRA MAĞARASI’nda, O’na Ruh ül Kudüs geldi ve artık” OKu “dedi..O  kendisi Nur Dağının İÇİndeki GÖZ olmuştu..elinde yazılı metin, bir kitap, sayfa filan yoktu..neyi okudu?şimdiye dek tefekkür ettiği Yaradılış Seyrü Sülüğünü OKUDU..

ve Hz. Kur’an da O’nun anlamıydı..biz her birimiz, aslı Yaratıcı katında olan Levhi Mahfuz’da yazılı manalar değil miyiz?..o halde.. Hz Peygamberimizin ümmeti olarak, O’na gelen “oku emri “tüm Muhammedilere de gelmiş demektir..O’nun izinden, O’nun tefekkür yolundan, O’nun mücadelesinden iz sürerek ,hayatını rehber ederek ancak Kur ‘an-ı anlayabiliriz .yani..o yüzden de Hz Kur’an- ı okumadan evvela: evrensel ,bilebildiğimiz ,öğrenebildiğimiz tüm ilimleri de bilmeye gayret etmeliyiz..gerçek mümin gayret eder.. Allah da ona yağdırır da yağdırır..çünkü herkesin bir ruhu vardır ..ve ruhun bilgisi Allah katındadır..sadece Allah bilir.. bir de Allah Te A’la’nın dediği gibi “bildirdikleri de bilir”..çünkü O: “bilinmekliğini  murad etti” o yüzden..

bugün insanlar dini çağdışı bulup utanç duyuyorlar..çağcıl modern olmak dinsiz olmakla eşdeğer sanıyorlar..çok aptalca ama öyle ne yazık ki..hiç akıl edemiyorlar..mesela şu yukarıda yazdığım bir prizmadan- tek bir noktadan çıkan ışıkla; onca renk tayfını kabul ettikleri gibi,  her şeyin tek bir elden işlediğini idrak edemiyorlar..kilitliler..tüm manalar tüm semboller gelip gelip aklın son sınırı noktada bitiyor halbuki..eğer bir Yaratıcı, bir kuvvet, bir var olan olmasaydı ,bu tek anlam asla olamazdı değil mi?eğer bizi tabiat kuvvetleri dedikleri şeyler- esma sıfat tanrıları yaratsaydı o zaman çok tanrı olacağından hiçbir zaman gelip gelip son  noktada aynı manada bitmezdik ki..hep farklı manalar zuhur ederdi..bunu da idrak etmek lazım…

çelişkiler….çelişkilerim..kendimle mücadelem..esma savaşlarım.. cehdim.. vuslatım..çakan şimşeklerim..yağan yağmurlarım..ve toprağımdan biten yeni yeni Rahmani esma-i manalarım..kendimi zenginleştirmeme- Sana dostluk edebilmem için- kendimi yükseltmeme izin verdiğin için teşekkür ederim Sevdiğim..Her Şey’im….
……………..

sanırım bu bölüm şimdilik halloldu değil mi Sevdiğim?şimdi  gelelim içinden çıkamadığım mevzumuza..hani her şey Hak denir ya hani..Hakk her şeyden razı ..sende razı ol mevzuuna..ama Hakk’ın gözünden bakmak için Hak olmak lazım değil mi?BEN HAKKın hakkıyım tabii ve üstelik de HAKTANIM..ama ben aynı zamanda,sadece yaratılmış bir   kulum da..ve ben, ancak kul gözü ile, şeriatle (ve duruma göre hakikat ve marifetle de tabii:) bakabilirim..eğer her şey Hak dünyasında yaşasaydık kanun yasa olur muydu peki?peygamberler, kitaplar, vahiyler olur muydu peki?onca kan neden döküldü peki?ve ..yazmaktan vazgeçtim…yukarıda her şey var aslında.. o yüzden..bu konu beni çok yoruyor..sadece affedebilme yasası her şeyi temizliyor ya o yüzden değil mi?belki temyize gideriz …neyse burası şimdilik kalsın…






Hurşidimden Mürşidime bir tutinin güncesi:
Sevdiğim… derslerimin zorlaşıp ağırlaştığını anladım..sanki gene kaçmak isteyeceğimi ve Seni terk etme zamanlarımın gelmek üzere olduğunu hissetmeye başladım..lütfen hiçbir disipline gelemeyen  beni yapamayacağım şeyler için zorlama.. ki, biliyorsun..hem anlaşmıştık hani..beni olduğum gibi kabul edecektin..ben zaten sürekli dönerken dönüşüp değiştiğimin farkındayım..bu kimsenin elinde değil, her fert aynen böyle..ama Sevdiğim, Satürn ün  okuduğum  manası beni korkutuyor nedense..bana kolaylaştır lütfen..çünkü ben çok cahilim ve güçsüzüm..lütfen…Satürn ün sabır olduğunu idrak ettim birde Sevdiğim..hani şu benim bittiği halde: hala” Ben,sana bitti demedim ki “dediğin tesbihim..Jartık bitti de de bitsin lütfen..sonra  Jüpiter geliyormuş bak okudumJama onun için bedel var ki bu çok ağır..o yüzden sabır a devam edeceğiz.. ne yapalım..ben Senden asla ayrılamam biliyorsun..asla…ya sabır Sevdiğim benim..”bitti” deme madem J)

Sevdiğim sağlıklı zamanlar için bir şeyler deniyorum ki; sonuçlarından emin olunca Sana yazacağım..işte tam bu hafta bir sitede İbn i Sina’nın bir RUH ile ilgili bir kasidesi yayınlandı..okuyunca etkilenip ona nazire yazdım..bildiğimden değil biliyorsun..ben etkilendiğim her harfe, her kelimeye, her manaya sarkma eğilimdeyim ki, oda içimdeki harflerin muzurluğu ..o yüzden..ben gülemiyorum, bari onlar bu darı dünyada mesut bahtiyar olsunlar değil mi ..şimdi Sana o metni ve benim şiirimi kopyalıyorum..


TÜRKÇE MEÂLİ “Kül rengi bir güvercin, izzet sahibi ve kendisine uymayan her türlü sıfattan uzak olarak en yüce bir yerden sana indi.”
 “Onunla ârifin gözü arasında perde vardır, ârif onu göremez. Fakat o yüzünü açmıştı, yüzünde peçe yoktur.”
 “Seninle buluşmak onun için bir hayli zor olmuştur, ancak senden ayrılmak da onun için zordur, ayrılışı üzüntülü olacaktır.”
 “Güvercin, başlangıçta beğenmedi, ısınamadı; ancak seninle birleştiği zaman buna alıştı, bomboş, ıssız ve susuz bir harabe ile ünsiyet kurdu.”
 “Bedenle ilişkisi sebebiyle sanırım, nefs ilk bulunduğu yerde verdiği sözleri, yaşadığı âlemdeki hatıraları ve mevkileri unutmuş gibidir.”
 “Öyle ki, kendi merkezinin “mim”inden kopup inişin “he” si ile buluşuverdi.”
 “Böylece sakîl’in “S”si onunla ilişkiye geçince önemli yerler ile ören yerler arasında kalıvermiştir.”
 “Saflığını koruyacağına dair verdiği sözü hatırladıkça gözlerinden akan yaşlar hiç durmuyordu.”
 “Güvercin, dört rüzgârın muhtelif yönlerden eserek karmakarışık ettikleri yurtta bulunan tek tük eserler üzerinde fasılasız dertli dertli öter.”
 “N’eylersin ki sık örgülü ağ ve bazı eksiklikler güvercinin mutluluk veren o geniş zirveye yükselmesine engel olmuştur.”
 “Nihayet bedenden ayrılıp asıl vatana yolculuk zamanı gelip çatmış, o geniş uzaya doğru göç yola koyulmuştur.”
 “Güvercin geride kimsenin değer vermediği ve toprak olmak üzere bıraktığı her şeyden ayrılmıştır.”
 “Güvercin o andan itibaren şakımaya başlar daha önce uykulu gözlerle göremediği şeyleri görür.”
 “O, yüksek bir dağın tepesinde şakımaktadır, çünkü ilim yükselmeyeni aşağıda olanları yükseltir.”
 “O güvercin en yüksek âlemden aşağı nasıl inmiştir ve niçin bu aşağı çukurlara düşmüştür?”
 “Eğer Allah ruhun kemâl sahibi olmak gibi bir husustan başka bir gaye için indirmişse bu hikmetin ne olduğunu bilen hiç kimse yoktur.”
 “Eğer onun düşüşü duymadıklarını işitmek için kaçınılmaz bir sonuç idiyse;”
 “Ve güvercin, iki dünyadaki bütün gizlilikleri öğrenip ana yurduna bilgin olarak dönmek üzere indiyse eğer, açığı bir türlü kapanmamıştır.”
 “Zaman bu konuda onun yolunu kesiverdi, öyle ki bir daha doğmamak üzere batıp gitti.”
 “Adeta o bedende parıldayan bir şimşekti, sonra sönüverdi, sanki hiç parıldamamıştı…”
 “Benim araştırdığım şeyin cevabı ile nimetlendi ve ilim ateşi alevlendi.”
Alıntıdır….. 
**********
NAZİRE
bir güvercin di o..bembeyaz arı duru insan kuş...

ve yatağında yatan bembeyaz nefs kedisine baktı durdu..
kuş ayakta ve kedi yatakta ona bakıyorlardı..

sertti kedi..o saray kedisiydi.. belli ki saltanat onundu:)
üzülmesin diye elini uzatıp sevmek istedi sinirli kediyi
ruhun beyaz kuşu hiddetle eline omuz vurup yere indirdi
anladı ki nefsi sevmek bedene yasaktı....
bir ten kediyi sevmek istedi ve kedi küstü...
ve kuş tene kızdı..
ne kuş tene.. ne ten kediye yar olmadı gitti:)))

ve Sevdiğim birde çocukluğumdan kalma tek ezberleyebildiğim tekerleme..

bülbül güle gül gül dediii..
gül gülmedi gitti..
gül bülbüle bülbül güle yar olmadı gitti..:)




yazmam gereken şey için moral yaptığımın farkında mısın Sevdiğim..ve şimdide göreceli masalım için bana dil çıkaran
Einstein’a benden de izninle dil çıkartmak istiyor..tam zamanı bence..Ya Rabbim çok hoşsun…şimdi bu mason AHİsi  dervişi  kardeşimi selamlamak istiyorum..o kaderin ona bir oyunu ile öyle meşhur olmuş..bir film izlemiştim onun göreceli kanunu aslında başka bir hanım buluyordu.. ne yazık ki oynanan oyunlar,savaş ve imkansızlıklar, kader devreye girince aynı dönemlerde aynı izi süren bu zat meşhur olup denklemini sahipleniyordu filme göre..ben böyle şeylerden hiç anlamam.. hele o Satürn den sonra hiiç anlayabileceğimi sanmıyorum .çünkü zamana bakışım bu hafta değişti..aslında en baştan beri yazdığım şeyin zuhuruydu ki ona gelmek isterim Sevdiğim..


ama önce masonlar ve dervişlere yeni bir ek yapmam lazım..bu manayı taa yazın köye gittiğimde Fütüvvet kitabını okuduğumda anlamıştım.. fakat kesin emin olmadan yazmam doğru olmayacağı için bekledim..sembollerin, tanrıların, esmaların kökenine arkeoloji yapmam lazımdı..çok şükür bugün artık hazırım..Sevdiğim;ben, masonluğun Ahiliğin sistemini çalıp gaspettiklerini çaktım..Ahiliğin  ise Sümerliler ile yani Türklerin(=Oklaşmış olan boyların tabii_ırkçı uluyan  boylarını değil) ezeli yaşam düzeni olduğunu fark ettim..bu tek tanrılı bir inançtı ve ahlaki kurallara göre işliyordu(Ben güzel ahlakı tamamlamak için geldim-hadis)..KELEBEK ETKİSİni yani; bilip ona göre tedbirli EDEB li yaşama stili idi.. bunu masalıma büyük bir zevkle yazmak istiyorum şimdi..


Sen dilersen gerçekleşir biliyorum..Ahilik Teşkilatının tekrar uyandırılması yasa teklifini Sana sunuyorumJ…. 

ve Sevdiğim şimdi artık gönül rahatlığı ile yazabilirim..hani geçen yıl piramitlerin önünde kumlara yazılmış ŞARANİ kelimesi vardı ya..onun kelime kökü için ben Arapça hocama sormuştum o zaman..luğata bakıp değişik manalarından biri için şöyle demişti..duvardaki tuğlalar örülüp bitince üzerine yapılan sıva..:)bu tuğlaları sonra konuşalım olur mu Sevdiğim…sonra..Sen bana anlat lütfen….

ve görecelilikten görecesiz olarak bu hafta bir defa daha şunu anladım ki Sevdiğim:ZamAN  AN dır..her zaman her anın içindedir..her yaşanmış isim =mana bugün aynı anlamda farklı elbise-sıfat ve isimlerle devam etmekte ve tekamül sürmektedir..ve hiiç bitmeyecektir..çünkü Beyt ül Mamur hep yenilenip tamir edilip ömürlendirilmektedir…ve ben çocukluğumdan beri inanırdım ki başlangıçta melekler,ruhaniler,cinler,insanlar ve diğer varlıklar birlikte yaşıyorlardı..zamanla insan maddeye daha fazla bağlandıkça latif olanları maddeyle kapattılar sanki..eğer öyle olmasaydı binlerce yıl evvelinde bizim bilemediğimiz o manalara o suretler olmazdı değil mi?içimizdeki 7 uyuru uyandırırsak eğer, bizim mağaramızı bekleyen kurt -köpek -aslan- Sir Us=Yüksek ŞuurJ u da uyandırmış oluruz değil mi?..OLAYLARA ŞAHİTLİK EDEBİLİRİZ YANİİ..o zaman da yüzlerce sene uyumanın anlamına erebiliriz belki de değil mi Sevdiğim?SENi  TENimden, BENimden, NEFSimden daha çok  LAtifeliLAtif kadar seviyorum..:)
********

ve Atamız Araf’taki çocukların babası Hz. İbrahim Halilullah tüm putları kırdı..en son bir tane bıraktı..elindeki baltayı da onun eline tutuşturdu..ve dedi ki :”putları ben kırmadım.. o kırdı”..

aradan zamanlar geçti..manalar tekamül etti.. en zirve gün geldi
..İlmin Şehri, İlmin Kapısını omzuna çıkarttı..”kır “dedi “o el lah putunu”..o en büyük puttu….bunu şimdiye dek kimse yapmamıştı…yapamazdı da..ancak MuhammedAli manası zuhur ettiğinde olacaktı çünkü..bu mana da hep devam eder hala mesela..KamİL nutku BEYİT lere bakmak lazım değil mi?ve  “Ben be’ nin altındaki noktayım” diyen elindeki baltayı o son put olan “son noktaya” indirdi..Sevdiğim ne yapıyorum..sabrım.. jüpiter e geçtiği an bu an işte değil mi?lütfen..ben ağlıyorum..bu anlamın çıkacağını bilmiyordum..bilmiyordum..bilmiyordum..
……..

ve put yere yuvarlanırken be’nin altındaki nokta şunu gördü…her yerden görünen be nin noktası değil” o nokta tohumunun içinde boşluk bırakmayan Muhammedi Nur’un Tecessüm etmiş Latifiydi”..işte  hayat o anda hakikatte başladı..ve zamanda; o anda ,sonsuza dek akmaya karar verdi..çünkü büyük ben bing bang olmuş-benlik putunu kırıp birliği ortaya çıkartmıştı..Ehad’in Ahmed’in Mim’i… İlah ın kendini vermiş H’sinin içinde sırlanmıştı..ve AŞK  OK’u H’yi MİM den( I O ) vurmuş…. AH MİNEL AŞK…..(AllaHU) hükümdar olmuştu..
………………………….
ve çocuk bir türlü teslim olamadığına gitmeyi başardığında
cehennemi deliliği huzur buldu
damarlarında akan kan değişip kimyayı saadet oldu
içindeki hazla yürüyordu bir pazarda
hayretle karşıdan yürüyüp gelen insanlara bakıyordu
ve her insanın üzerinde
 Sevdiğinin  su gibi şeffaf  duru suretsiz sureti vardı
her varlıktan bir tek O ,ona doğru geliyordu…………….
……………….

Sevdiğim.. bunu ilmen, aklıyla da bilmek isteyenler için “cern” de denenmek istenen şeyi düşünmeye davet edebiliriz..(”alemde toplu iğne başı kadar boşluk yok” diyen bir Peygamberin ümmeti olmak ne şerefli..) anlamayanlara yani…bunu o zamanda söyleyen birinin manasına eremeyenlere tabii..zerre, kuant, nurun içinde ne var diye düşünenlere..Muhammedi Nur nasıl bir şey diye tefekkür eden bana yani..Sevdiğim..beni savura savura, oraya buraya çarpa çarpa getirdiğin bu muhteşem anı seviyorum..ama Seni daha çok seviyorum..ne yazacağımı bilmeden yazarken harflerin peşinde anlamları bulmak ne  muhteşem biliyor musun..bu nasıl oluyor ?..diye artık kavga etmeden itaat ediyor- teslim-İslam olup Senin dininle bugün DİNleniyorum…dinlenirken de öğreniyorum..söz dinlemenin keyfi bu galiba değil mi?:)

evet Hz Allah Celle CelaleHU,
Kendi Nur’undan BİR  Nur’una: “Kün Muhammeda” dedi veO Nur  Hz Ahmed-i Mahmudu MUHAMMED Mustafa  olarak tecesüm etti……………..

nur cihan
24/4/2011
nuralem7@hotmail.com