1 Mayıs 2011 Pazar

ŞEY’lerin GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-11


İYİ Kİ VAR’SIN  OL’SUN  ŞEN’SİN
Sen karşımdaydın, tüm hayallerim gerçekleşiyordu
kim kimin hayali, henüz çözemediğim acılardayım.. biliyor musun?
aramızda bir kanuni vardı, bir de neyzen
musiki sonsuz dalgaları ile kalbimi acıtıyordu
gözlerimi kapattım ağlıyordum..
 ve ne Seni düşünüyordum ne de kendimi
bembeyaz arı duru boşlukta, sadece kanunun sesi ve müziğin makamları arasında dolanan hiçlik vardı…
ben perdelerin arasında kaybolmuştum..
gözlerimi açıp karşımda ki Sana baktım.
sağ elin kalbinde “Hüseyniyiz Hüseyniyiz” i söylüyordun..
alnında ki Kartalın Kanatlarının içinden çıkan  Beyaz Nur’dan Gül’üne baktım..
ve gözlerimi kapatarak ağlamaya devam ettim……….
(ocak-2009)
**********
yıllar akıp geçiyor, tıpkı Zaman gibi
suya atılmış bir atımlık su gibi
ses ile ışığın vuslat sevinci gibi
bilinmekliğin hazzı içinde devinirken Zaman kendinden kendine
kendisini okuyordu aslında kendisindekilere
bir masalcıdan anlattırıyordu bazen kendisini
bazen bir ses icracısından,bazen bir mimardan ,
bazen babadan,bazen anneden ve çocuktan
Zaman kendinden bahsetmeyi seviyordu
tükenmez hazinlerini seyretmeyi de seviyordu
içinde ışıldayıp duran cevherlere bakıyordu
kendi denizinden inci mercan avlıyordu
ve Zaman, Bir Zaman, her Zaman, ol Zaman ,daim Zaman
Aşk  idi O Aşk..Aşk-ı Muradi kendi Zaman..
ne Zaman ..işte ol O bu Zaman..bizim Zaman
hem bu her Zaman…
Hoş Geldin..iyi ki Var’sın..
Baki Sensin.. her dem O Zaman…….
Seni Seviyorum………………

ŞEY’lerin GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-11 


bir papatyacığın Leylak a duyduğu aşk için..Leylak a bak o Leylak a...


Merhaba Sevdiğim ve Merhaba….
nasılsın dersem?.. kendi haliminde Senin halin gibi olduğunu düşünmekteyim..aslında ne zamandır böyle de hissetmekteyim ki artık dile getirmek istedim..bir anlatılmaz tuhaf sıkıntılı haldeyim..aslında yazarsam; belki ,her zamanki gibi devamını da, sonra okurken yada  harfleri dizerken bulabilirim..henüz bilmiyorum.. bakacağız tabii..
Sevdiğim…dün iki sene evvelki bir hayal dersimi hatırladım birden..hani beraber gidecekken Sen bensiz gitmiştin ya..yine öyle zamanlara gelmişiz bakk..o hayalimde  yere çizdiğin o dik üçgen ve alt uç köşesinde gülerek oturan vardı ya hani..ve sonraki ders..hayalimde bile  dersten çıkıp kaçmak istediğim o çok ağır, o çok zor olan “….. içi “dersi..işte Sevdiğim yeni anladım ki biz o dersi işliyormuşuz..ne kadar geç anlıyorum, ne kadar unutkanım ne  kadar cahilim değil mi?aslında bu halim bana bir rahmet olduğunu biliyorum..yoksa kaldırıp dayanamazdım..ve bu unutkanlıklar olmazsa; hiçbir yaratılmış kulun, gerçeğe, uzun süre dayanamayacağını da anlıyorum..


Sevdiğim..ben yine çok yoruldum..geldiğimiz şu noktada ciddiyet hakim biliyorum..ve ben hayalde olsa: “şımar tabii..bunu hak ettin…bana şımarmayacaksın da kime şımaracaksın” bölümünün burada da işleyebilmesini çok arzu ederdim…yani bu derste sanki hiç esneme payı yok gibi değil mi?oysaki benim gibi sırnaşık bir sarmaşığın, oraya buraya sarkıp eğlenebileceği şımarık dalları olmalı bence..tabiatım meşrebim öyle biliyorsun…yoksa deniz kurur.. balıklar kurur..ve o hakimli düşümde aynen bu hali görmüştüm ki, kurumuştu da..sevgisizlikten tabii..çare de yine çocuktandı..gliserinli su ile denizdeki kuru balıklarda tekrar canlanabilirdi..yaaa.:)ve canlandılar hakikatten...MERHAMETTEN..Sevdiğim bak ama ..kendiliğinden.. hem de rüyada olsa;bir mahkemede en yüksek kürsü önünde o lakayt çocuk bunu söylüyorsa, masalda da söyleyebilirdi değil mi?..kendimize izin vermeliyiz bence..hüzün yoookk değil mi?..bilmiyorum…bazen- sık sık -daima -çoook canım yanıyor…

ve Sevdiğim…son masalımdan sonraki gece gene öyle zor bir dersteydim..ya Rabbim..rengarenk geometrik çizimler ..yazılar..tek hatırladığım bu.öyle çoktu ki,sayfalarca, metrelerce upuzunnn.. ve öyle ağırdı ki ,kaçmak istiyor lakin yine kaçamıyordum..Sen, benim matematik korkum yüzünden nefret ettiğim okul hayatımı bitirdiğimi biliyor musun?..hiç sevemedim..o  kerrat cetvelini inatla -bu yaşta bile hala öğrenmedim..ben artık 43. yaşımdayım ..lütfen..yıldızları çok seviyorum..öğreneceğimi biliyorum..çünkü füsus okurken; o tertemiz hayal öğretmenimin bir gecede okuttuğu  pek çok kitaplardan birinin adı da buydu…ama ben matematik sevmiyorum..0 ile 9 arası, benim tarzımda olur belki..resimsel yani..hepsi en sonunda yine 0 oluyor ya o bakımdanJve….ben Sana çook teşekkür ederim Sevdiğim..iki çemberli – nokta i tohumlu nutuk için..eğer Sen bana yol gösterip onaylamazsan, ben attığım adımdan emin olamam biliyorsun..


bu yolda giden herkes, aynı sembollerle aynı rüyayı görürmüş ya hani..işte 3 hafta evvel, masalımdan da anlamışsındır eminim, Amakı Hayali tekrar okumuştum..daha evvel üç kez okuduğum halde hiiiç anlamamıştım..bu defa okumadan -hayal defterimi baştan sona okuyup öyle niyet edip başladım..Sana biraz ondan bahsedeceğim..Raci’ nin: hani benim geçen sene ders yılı sonu yaşadığım,  o kalbimin Senin adınla teşrif olduğu -denizde alık balıklarım- vardı ya hani..işte benzerini onda buldum..onu oradan yakaladım yani..sonra oda hak ile batıl ayrımında kara ve beyaz nurların savaşında kalıyordu..aslında karanlık beyazı yenerdi ve görünen o ki yenecekti de..son çare ki AŞK geldi..karanlık AŞK a hiiç savaşmadan diz çöküp teslim oluyordu..ÇÜNKİ HAKİKATTE HEP İYİLİK KÖTÜLÜĞE  GALİPTİ..ve iki tarafta “karanlık ve aklık” bir oyunun bitişinde ki gibi; neşeyle el sıkışıp, sarılıp “kardeşim” diyerek el ele, kol kola oradan ayrılıyordu..tıpkı oyun bitince şah dahil tüm erlerin satranç kutusuna konuşu gibi…ve tabii Raci’nin uzay seyahatleri de var …zümrüdü anka  üzerinde uçuşu..Sen benim bundan 20 sene evvel bu kuşu düşümde düşlediğimi biliyor musun peki?Babannemleydik..bir daha hiiç görmedim..belki de o sırada hep o kuşun tezhib çalışmasını yaptığım içindi…orijinal de o kuş renksiz, altından kanat yapıyorlar..benim zümrüdü ankalarım ise rengarenkti..öyle sevdiğim için tabii..


işte Sevdiğim Raci de uzayda “binlerce sene =an” kadar gezdiğinde bıkıyordu..hep aynı şeydi..birli,ikili,üçlü ve daha fazla güneşli sistemlerini de izlemişti…en iyisi yaşadığı dünya idi ve onu anlamak demek her şeyi anlamak demekti ..yani Allah’ın sünnetullahı =şeriatında zerre şaşma yoktu..ve Raci kitabın sonunda meczubiyetinden HİKMETi  deha da çıkartabildiğini sergiliyordu..insanların haline-anlayış seviyesine göre onlara saf aynalık yapıyordu yani..ve turistlere horoz şekeri dağıtımı yaptığında, horoz şekeri bittiğinde “horoz gibi ötüyordu” ki ,o hafta son masalımda bu konu vardı..çok şaşırmıştım Sevdiğim..en son naklettiği o zengin,  bir gözü ölüme bakan adamın gençlik-et şehveti peşinde rezil olmasını engellemesi taktire şayandı..böylece bu kitabı yazan Filibeli Ahmed Hilmi ismi ile maruf olan zat-ı kemalat hakkında ancak yeni  fikir sahibi olabildim..ve anladım ki Sevdiğim, aynı yolda iz süren yolcular ancak birbirlerini takip edebilir ve anlayabilirler..kamil bir zat ın denetiminde aynı yola girmeden evvel ;bu tür neşriyatı ne kadar okursan oku ,ne kadar konuşursan konuş,ne kadar yazarsan yaz asla onun hissiyle anlayamazsın…aynı rüyayı gören dostluğun bu olduğunu da..çook teşekkür ediyorum…ve Seni her zamankinden daha çok sevdiğimi de söylemek istiyorum..Seni göremediğim ve dokunamadığım halde nasıl dayandığıma hayret ediyorum..benim gibi, benden daha çok ileride yolcular olduğunu da biliyorum..kıskançlığım hala sürüyor…ama Senin hepimizden daha kıskanç olduğunu başıma saldığın belalardan da anlıyorumJ

Hz Ali demiş ya hani:”ben Rabbimi istediğimi vermemesinden bildim”…

Hz. Peygamberimiz:”müminler kıskanç olur..Ben hepinizden daha kıskancım ama Allah Benden de kıskançtır”..işte öyle bir şey..

Sevdiğimmm…Hak ile Batılı anlama sürecimde, aklımdan hiiiç çıkartmamam gereken cümlenin bu olduğunu düşünmekteyim..neden?.çünküüü:Yaratan hiçbir yarattığı kulundan vazgeçmiyordu da ondan..bunu kendimde şöyle anladım bak naçizane..

dayanamayıp artık sınırlarım yerle yeksan olduğunda, üzerimden alınan o belam vardı ya hani..işte onun aslında alınmadığını(çünkü ondan razı olmayı başaramadığım için -o düğüm çözülemediğinden- henüz sınavımı geçemediğimi ve onun eliyle daha korkunç katmerli olanına müptela edildiğimi), dışarıdaki belanın insanı o kadarda düçar etmediğini de anladım..kişiyi en çok etinden, kanından, nefesinden oluşan kendi ardılı incitebilirdi…Yaratan ayetinde der ya hani:”sizle bir anlaşma yaptık..sizi malınızla, işinizle, eşinizle, sağlığınızla, çocuklarınızla,birbirinizle,canınızla imtihan edeceğiz..tüm bunları verseniz bile yetmez..yine de siz kardasınız”
J)

işte Sevdiğim….evin dışına çıkartılmış bela ile ,dışarıdan güdümlü-onun denetiminde -onun etki alanıyla çifte katmerli belaya düçar olunca insan ne yapar değil mi?eskiden olsa yeri göğü inleten o ses şiddetimle esip gürlerdim..bugünse Sen varsın..maşalarıma bakıp:”ooo… maşaallahh” demem lazım diyorum tabii..tabii bazen
J ama sık sık salata kasesi aileme ağlaya zırlaya şunu söylüyorum..maydanoz,dereotu ve naneme..siz bana Allahın emanetisiniz..ben sizi hiiç hak etmiyorum..ve berbat bir salata kasesiyim biliyorum..neden bana sizi verdi anlamıyorum..iyi bir anne olamadığım için sizden özür diliyorum..siz büyüyene dek bana emanetsiniz..biraz daha dayanın..bitecek..ama şunu bilin ki başınıza ne gelirse gelsin..hiç kimse size kapısını açmasa ,kimse yüzünüze bakmasa bile…başınızı yerden kaldıramayacak utanacak hale geldiğinizde bile, ben sizin annenizim..kapım hep size açık olacak…ne yaparsanız yapın sizi severim ve affederim..beni sevmek zorunda da değilsiniz..bana anne bile demek zorunda değilsiniz..ama ben sizi hep seveceğim….


İşte Sevdiğim.. insan ancak kendisini keşfedip anlarsa ,Yaratıcısını da  o miktarda anlar, bilir ya hani…bende bu halimden anlıyorum ki O, her yarattığını affedecek..çünkü ben de affediyorum..O’nda olmayan hiç bişey bizde olmuyor ya hani..bazen bu affedebilme huyum yüzümden kendimden nefret bile ediyorum..her şeyi verişimden..her şeyi bırakıp ,terk edip ,en sona, en geriye çekilişimden… susuşumdan.. durup her şeyi yok farz edişimden…sonra kızıyorum..kırılıp darmadağınık oluyorum..ve…  kırılma noktama geldik şimdi Sevdiğim..kırılma noktasına..sadece ben değil “her yaratılmışın kırıldığı o noktaya”….

Sembolleri araştırırken, bu makinede pek çok kişiyi de tanıyorum biliyorsun..dinlisi dinsizi,uzaylısı,satanisti,cinlere batmış şeytani kişileri,evliyaları …v.s.genelde tüm ben gibileri.. neden?...niçin? diye kendi yaratılışını ve dinleri, sembolleri sorgulayanların gelip gelip -sapıtıp dağıttıkları yerdeyim şimdi..yani benle yolculuk ettiğin için Sende..benim okuyup araştırdığım her şeyi izlediğini-takip ettiğini takip ederek anlıyorum..bunu nasıl yaptığını henüz öğrenemedimJ..ama Haybabama sormuştum:”bizi görebilir mi ?”diye..”evet” demişti.. “bu onlara çok kolay..her şeyi aynı anda izleyebilirler..ama Allah perdeyi kaldırdığında..O açmazsa eğer, hiçbir şey göremezler..görebilseler de edeb edip bakmazlar “demişti..sonra hakime anlatmıştım..oda gülüp :”sor bakalım o bakmıyor muymuş? ..öyle zevkli ki kim bakmaz” demiştiJ)…

… bence Sen bakma…..çünkü ben Seni göremiyorum..bunu istemiyorum..kıskançlıktan mahvolurum çünkü…ama yukarıdan  kırılma noktasının taaaa üstünden bakarsam ki kırılma yok ya hani..o zaman gördüğüm her- her şeyin Senden ibaret=Sen  olduğunu anlıyor yine daha fena kırılıyor ve daha çok acı çekip ağlıyorum..neden böyle yapıyorsun neden?.. neden?.. diye..neden acı çekiyorsun nedennnn ..neden?..işte o zaman çok acaip bir şey oluyor…kendi başıma gelen ; yaşadığım, o tüm kıstırılıp kalmış çaresiz hallerimi unutup, neden mutlu olmayı istemediğini düşünüyorum…tabii bu işin içinden hiiç çıkamıyorum hiiççç..çıkamayacağım da biliyorum..çünkü yaratılmışlık hudutları içinde- elimdeki yaratılmış anlamlarla  bunu tefekkür ettiğimin farkındayım..yaratılmış bir şey asla Yaratanı,   O’nun bildiği gibi bilemez…bildirdiği kadar ancak..minicik..nokta kadar…damla kadar..damla derya  kadar..bir nefes kadar..bir ağaç kadar..bir yaprak,bir çiçek,bir meyve,bir tohum kadar… tekrarlanan manalar kadar yani..sünnetullah,şeriat,hakikat,marifet kadar….

işte Sevdiğim.. hak ile batılı ayırma dersimden neden kaçtığımı anlıyor musun?..bana neden bu kadar acı verdiğini..olaylara artık eskisi gibi dümdüz bakmadığım için… acaip yönlerden; sebeb sonuç v.s ile taaa dna dan gelmiş huylarla,yiyip içtiğimiz gıdadan tut,giydiğimiz –kullandığımız eşyaya,yaşadığımız bulunduğumuz mekan ve ortamlara ,kalıtımla,işlediğimiz ve fark etmediğimiz günaha=haksızlıklara bakıyorum..bir kişi suçlu gözüküyor ya hani..ama aslında gerçek suçlu biziz…toplum suçlu..halklar suçlu..ülkeler -kıtalar suçlu….insanlık suçlu..yöneticilere sövüp sayıyoruz ya hani..aslında bizim aynamız onlar..

Hz Peygamber Efendimiz demiş ya hani:”yöneticilerinizden memnun değilseniz onlara sövmeyin,beddua etmeyin kendi kötü bir huyunuzu düzeltin”..işte Sevdiğim bunun gerçek olduğunu anlıyorum..çok ağır..çok acı..”dedesi erik yemiş torununun dişi kamaşmış” atasözü gerçek..biz yaptığımız haksızlıkların,kötülüklerin cezasını “haşr ı neşr i burada gördük”le , aslında çekiyorduk da farkında değildik…en büyük cehenneminse Seni anlamayan kişilerin içinde olmak olduğunu da öğrendim..bu cezaların en büyüğü idi..gerçek cennetin ise gerçekten Seni anlayan ve Seninde anladığın salih dostlar içinde olmak olduğunu da..

hak ile batıl .. bu gerçekleştiğinde kendiliğinden de ayrılıyor değil mi Sevdiğim..bak yine çözemediğim bana acı veren şeyleri Sana yazarken çözüp anlıyorum???!!!..ancak manalar,kişiler yerli yerine doğru puzzlar gibi monte olduğunda anlamlar huzur buluyordu..ve “temizle pis asla bir arada olmuyordu “değil mi?


çünkü karanlık ehline aydınlık haramdı.. onlara ışık cehennemdi..onların cenneti aslında cehennemdi..ve yukarıdan bakınca tevhid açısından:”her şey yerli yerindeydi”..birbirlerinin sahasına girip, kendi tarafına çekmek için boşuna uğraşanlar ise cehennemdeydi..iki taraf içinde bu böyle..demek ki Hz Peygamber, O’nu anlamıyorlar, dinlemiyorlar, hidayete girmiyorlar diye çooook üzüldüğü, kalbi hüzünlendiğinde Allah, O’na :"üzülme..Sen onlara sadece tebliğ edicisin..sadece tebliğ et..onlara hidayeti verecek olan biziz" diyendi..ve Allah herkese hidayet vermiyordu..nurunu herkese eşit saçmamış..nedennn?derim değil mi hemen neeedennn Sevdiğim?”imtihan içün olup durur her şey her an- sen seni bil diye” .. devam ederiz sonrada..çarkın dişilileri..rendekarlar..oyucular..

ve aslında biz rendelenirken; rendecilerimizi rendeleriz de,karşılıklı birbirimizi oyarak yontarız da..tüm pürüzlerimiz cilalana dek sürer gider değil mi?elenen elenir.. kalan sağlar birlenir misali….neyse bu iş içinden çıkılır cinsten değil..bırakıyorum yine SevdiğimJ..sonra devam ederiz..çok yoruldum..çok ağır…


gelelim sembollerimizle başım belada kısmına Sevdiğim..Sevdiğim geçen masalımı sabah bitirip gözlerim acıdan mahvolmuş uzanmıştım ki, bir şeyler görmeye başladım bak..upuzun simsiyah adamlar..muhteşem silüetli incecik dev adamlar..bellerinde parlak yeşilden peştemalleri vardı..ve alınlarında da aynı parlak yeşilden bantlar takılıydı…onların eski mısırlı olduğunu düşündüm çünkü bedenleri aynı onların resmettikleri kadar düzgün ücgenimsiydi… ama birden anladım ki onlar AMALİKA lılardı..sonra nette “lika” kelimesine baktım..”ama” ya bakmadımJSen, bana çok” ama, ama, ama” dediğim için “ama demeni yasaklıyorum” demiştin ya hani.. söz dinledim ..onun içinJ)işte “lika” bir şeyi birbirine bağlayan gibi değişik manalarda kullanıyordu ama ben en çok “mürekkebin içindeki eski ince ipek” kelimesini beğendimJsonra “Amalika kavmi “diye el mürşidi google efendicağzıma yazdım..saolsun ..hiç üşenmiyor ona ne kaydetmişlerse veriyor..pek bi cömert..henüz onun ilmi kendi sadrından  kaynamadığı için sahte mürşidler-işinin ehli olmadan torpil,para,şöhret ile makam mevki edinip milletin canına ot tıkayan önünde düğme iliklenen apis ler  gibi doldur boşalt çalışıyor yani..:)iğne..cozzz..tıppp..

ve Amalika’lıların Ad Kavmi olduğunu okudum..onlar devlermiş..o zaman Hz. Hud  a.s bir dev miydi peki Sevdiğim..ya Hz Salih a.s  peki?..işte Hz Davut a.s bu Amalika kavmi  ile savaşıp kumandanları Calut-u Golyat ı yenmiş ve İsrailoğullarının kumandan kralı Talut’un kızı ile evlenip, o ölünce de kral peygamber olmuş..biliyorsun hz Davut demircilerin piri..ilk kılıcı O yapmış..ilk savaş zırhını o örmüş..müzisyen ve muhteşem davudi sesi ile bugüne dek ünü gelmiş..O tasavvufun kurumlaşmasının ve aşkın da sembolü değil mi?öyle okumuştum eskiden..O hakim aynı zamanda değil mi? peygamber,kral,komutan,hakim,koca,baba,evlat,komşu,halk,baba,dost….v.s..tüm peygamberler gibi aslında….


işte Sevdiğim bende bu Amalikalılardan sonra şöyle düşündüm..onların yaptıkları “ilk Kabe= Kare içinde Üçgen, içinde Ra b b in gözü binasına atıf piramit inşaatlarıydı.. dev oldukları içinde o taşları taşımak onlar için kolaydı belki de..çünkü, sonra, onların soy devamı olduğundan emin olduğum-nedenseJ?- Nübeli  siyahi fravunları tıklayıp okudum.. medeniyetlerinde çok piramit var..hem de mükemmel.. hala duruyorlar..ama tabii ebatları çook küçük..çünkü Nübeliler ataları gibi dev değildi artık, o yüzden..ve ben en çok yaratılmış insan ırkları içinde Etiopya ve Sudan insan kardeşlerimi güzel bulurum..onların kemik yapısı-kafa yapıları..o dudakları, burunları nasıl asil durur..bedenleri ne kadar zarif ve heykelsi..ve neden bu kadar üstün özellikli bu insanlar köle olarak ve onca fakirlik zulümle yüzlerce yüzlerce yıldır yaşıyorlar merak ederdim..şimdi kelebek etkisi yüzünden merak etmiyorum…geniiiş düşünmeyi öğreniyorum Sevdiğim…yaaaa…

su damlası suya düşünce halkalar açılaaa açılaaa boğuluyor..en sonunda açılamayıp geri dönüyorlar değil mi Sevdiğim..SENİ ÇOOOK SEVİYORUM..İYİKİ SANA RASTLADIM..

Ve başkaaa..köpekgil- sirüsyen- Asena ideama da  bir ek..aslan ve köpek aynı soy mu diye hayvan ırkolojisine tıkladımJköpek başka cins idi..ve aslan da  bir kedi türü idi...hamim ve himaye edilenim aynı cins  yaniiiJ=muzurun…Sen kedilerin efendi kabul etmediklerini biliyor muydun?..yani kediseverler öyle diyor..benim kedi tüyüne alerjim olduğu için ben diyemem..ayrıca izlediğim belgesellere göre o eski mısır döneminde o sirüsyen takımyıldızı baskınmış..şimdi belki başka bir takım yıldızı baskındır..henüz bunları bilmiyorum..ama pek çok sembolü tıklayıp pek acaip malumat furuşluklar öğrendim..Sana yazmak isterim..içimde kalırsa kurar kurar fitne fesat olurum biliyorsun…



Sevdiğim..insanlık tarihi ,yazılı belgelerle, bilindiği gibi Sümerliler ile başlıyor..
mesela ben bir belgeselsever fanatiği olarak hep farkındayım ki; bu kanal sahipleri asla bu mevzuu ile alakalı hiçbir belgesel yapmıyorlar-yaptırtmıyorlar..Mısır tarihini de, genelde İskender sonrası devri fravunlarından itibaren  anlatıyorlar..istiyorlar ki en medeni, en gelişmiş insanlık tarihi eski Yunanla başladığı akıllara kazınsın..
 Ama Sevdiğim ben tabletlerdeki sembollere bakınca-tüm olanca cehaletimle bile- neden korkup Sümerlileri örtbas etmeye çalıştıklarını çaktımm..daaa..bizim meşhurrrrr her şeyi bilen sümeroloğlar neden çakamamış ona fena çaktım..neden bu kadar Allah’tan İslam dan utanıp korkmak?.. neden?......

oysa eski SÜMER yaradılış efsanesine bakınca..heykellere,tabletlere bakınca her şey ortaya çıkıyor..eski mısır dahil, eski yunan dahil, tüüümm uygarlıklar aslında aynı tek bir Tanrıya-ALLAH’a – ve O’nu tanımlayıp anlatabilmek için sembollenmiş: onun bir ve tek gerçek eşine ve oğul dedikleri aslında nesli için kendini kurban edip oğlunda dirilmiş(İSTER ALLAH DEYİN İSTER RAHMAN İKİSİDE BİR) ve tek biricik eşi ile yine evlenmiş ve ondan soy soylamış toy toylamış bir aile isim bir mana şeceresinden=ESMA üremiş..



yani Sevdiğim; eski, cahil ,ilkel ,taş devri dediğimiz o insanlar bugün bizim yeni yeni merak sardığımız “esma-mana –dna habli metin-isimler -anlamlar arası bağ kurma ilmini” çooook daha iyi yapıyorlarmış ve bunu da pek ala iyi  bildikleri için yapıyorlarmış..ve bundan çıkan sonuç aslında önemli..bu insanların tarihini bugün bize çeviren; mana ilminden nasipsiz, maddesever –beyinlerine tapan tarihçi araştırmacı kişilerin, bize anlattıkları tercüme  kelimelerle bilebiliyoruz ve bunlar yalan olabilir..ama heykel, tablet sembollerine bakınca aynı yolda yürüyen ehli tarik yolcularının aynı rüyayı gördükleri sembolleri apaçık görebiliriz…onlar esma ilmini çok iyi biliyorlardı..(ve Irak yağmalanıp ilk iş BABİL MÜZESİNDEN ÇALDIKLARI  SÜMER TABLETLERİNDE ne yazdığını balll gibi bilen hırsız Amerika ve bu ilmi çoook iyi bilen katil İsrail neyi gasp ettiklerini bilerek iz yok ediyorlardı..işte demek ki Sevdiğim ben o müze yağmalanınca bilmeden neden öyle ağladığımı şimdi yazarken anladım bak..bana ait bişeyi çalmışlardı ya hani..öyle hissedip ağlamıştım..izlerimi çalmışlardı izlerimiii..)hatta bu eski insanlara, diğer varlıklarla beraber yaşadıkları o zamanın hatırasına onları suretlendirmelerine izinde verilmişti başlangıçta…zamanla bu unutuldu..ve  unutmayıp,yad edip anmak için yaptıkları heykellere zamanla tapınıp, put edinip ,ilahlaştırmaya başladılar..ve süregitti …süregeldi..süregidecek…


Sevdiğim ben sembolleri araştırırken çok hayret edip şaşırdım..ben gibi bu manalar peşine düşmüş pek çok kişiye rastladım..öylesine kariyer ? ve ilim sahipleri?  ki dünya onları tanımış..fakat tevhid nasip edilmemişti..onca ilim fosss..posa….hep kaymışlar..halbuki her şeyi aynı manaya getirmek öyle eğlenceli ve kolay ki(tabii sevdiğin şeylerde ..bir şeyi sevmeyince öldür Allah hıkk yok ..gözünle görsen, kalbinle bilsen yine inad edip birleştirmiyorsun..Ebu Cehil gibi …kendimden biliyorumJ)..öyle apaçık ve ortadaki..neden çözemediklerini de buldum bak..maddeye takıklar ..o yüzden..her şeyi araştırıp, bulup, belgelemişler..tüm dinleri.. kitapları.. olayları mukayese edip  tek tek nakletmişler..ama birleştirip tek manaya getirememişler..bence bilmediklerinden değil,inatlarından…hepsinin takıntısı abd –kul-köle olma takıntısı..halbuki onlar  ben biliyorum kibirlerinin,akıllarının,onları parmaklarında oynatan sistem idarecilerinin müfredatlarının kölesi olmuşlarda haberleri yok…mana ilminden zevk eder olmadıklarından hep maddi şeyler peşinde olmuşlar..hemen çoğu dini reddetmiş araştırmaları sonucunda tabii..tüm kutsal kitapların bu Sümer metinlerinden kopya çekip, aslında çok tanrılığı gizlice sürdürüp, Hz Peygambere s.a.v  de bol bol iftira atmışlar..öyle çirkin şeyler var ki okudukça üzüldüm..maddi delilli akıl oyunları nasıl insanı sapıtıyor maneviyat olmayınca, şaşırdım..aslında şaşırmadım.. Sen benim elimden tutmasan bende o kadar kolay yoldan, dinden imandan çıkardım ..o bilgilerle öyle olur çünkü ..tek başına olmuyor işte..ve birine daha rastladım ki o evvela manevi eğitim alıp bu şeyleri araştırınca sapıtmıştı.. ve Hz Peygambere, O’nun hanımlarına, Evlatlarına ,Yaratana,Kur’an a  en çok hakaret edende işin garibi oydu..hiç duymadığım iftiraları da onun sayfalarından okudum..


neyse Sevdiğim..ben çok yoruldum bu manalardan bu hafta..bilmiyorum, o Zuhal den mi ne inanılmaz sıkıntım var..inşallah geçer..hayallerimde öyle..Seni de öyle görüyorum..gizli şeyler oluyor..mekruh şeyler belki..ama çocuğun yoluna çıkan tüm kötücül şeyler ona yol verip en tehlikeli çıkmazlar o yürüdükçe açılıyor..bil diye yazıyorum..Sen elimden tuttuğun sürece öylede olacak biliyor ve teşekkür ediyorum..

ben aslında bu hafta Sana yazacak tek bir harfe sahip değildim biliyor musun Sevdiğim…o yüzden geçen masalımın bana çağrıştırdığı üç masalımı arayıp buldum..biliyor musun ben geçen masallarımı ancak böyle bir çağrışım olursa yine okuyorum..yoksa okuyamıyorum.. hep aynı şeyi yazdığım için kendimden sıkılıyorum ya hani, ondan..fakat onları okuduğumda şimdi yazdıklarımla aralarında dağ kadar anlam farklılığı olduğunu anladım ve hoşuma gitti..ben çok değişmiş ve bilgilenmişim meğerse sayende..teşekkür ediyorum..ve tüm rüyalarımı yaşatarak anlattığın için de teşekkür ederim..iyi ki varsın..iyi ki bu zamanda yaşıyorum..Sen öyle bir Tam Bir Daire-i Zamansın ki tüm zamanları Seninle görerek öğrenebilirim..bu muhteşem..harika..


gene konuyu dağıtmışım tabii Sana dalınca Sevdiğim..işte ben bu hafta Sana yazamayacağımı anladığım için o üç masalı kopyalamaya karar vermiştim.. ve kopyaladım da ..fakat birden yazmaya başladım..o yüzden de kopyaladığım 13 sahifeyi sildim şimdiJnasıl bu kadar kelimeyi sıraladım hep hayret ederek yazdım inan..ve haftaya da tatil yapacağım için yazamayacağımdan daha bir hayrette kaldım..Sana anlatamadığım,kendimin de anlayamadığı şeyler yaşıyorum..ve kavisler le sıçrayan o kıvılcımlar vardı ya hani..dün gece ateşin harareti arttı..bilmiyorum o ne demek..sanki o perdelerimi tutuşturan güneşe dönüşecek sandım dün ilk defa..lütfen beni koru…lütfen beni bana bırakma..yoldan kayıp düşmeme izin verme..Seni incitmeme izin verme lütfen…uçmayı dilediğim için özür diliyorum..birden bu hafta anladım ki Evvel Zamanım yolculuğum için şöyle demişti ya hani:”evladım siz sakın uçmayı dilemeyiniz..yavaş yavaş yürüyünüz…ve hatta dura dura yürüyünüz..çünkü uçmayı dileyenler düşerler”…Sevdiğim benimde bu anlamlar peşinde koşarken sapıtıp alimken cahil olmuşlardan etme..onca kariyer ve ilimle ne kadar gülünç-ilkokulu çocuğu terkibinde olduklarını ne onlar nede onların hayranları –iz takipçileri bilebiliyor ne yazık ki..çok acı değil mi Sevdiğim ne acıı..yazık..hem bize hem bizim çocuklarımıza kimlerin yazdığı tarihleri okutturuyorlarmış daha yeni anladım…ne yazık bize yuh yani..


Sevdiğim..ben aslında herkesin gelip takıldığı o üçleme izini sürdüm bu hafta..Sen anladın biliyorum..oraya gelip soracağımı da biliyordun bence...pek çok şey buldum..ama henüz istediğimi bulamadım tabii...işte asıl onu yazacaktım..sonraya kaldı bence..daha olmamış demek ki..acelesiz olsun..sakin ve kolay..lütfen kolay sade ve yalın olsun….

bana öğrettiğin ve hak etmediğim her şey için ve öğreteceklerin için sonsuz teşekkür ediyorum..ve SENİ SEN KADAR SEVİYORUM……….

Zaman zaman
Zamanı düşünürüm
Zaman bana uymuyorsa
ben hep ZAMAN a uyarım:)



nur cihan
1/5/2011