22 Eylül 2011 Perşembe

ŞEY’ lerin GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI 28


ŞEY’ lerin  GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI 28

Beyazıt’ta  viran bir eski zaman köşkü..bahçesinde bir kabir..o padişahın kız kardeşi..kabrin içinden ,görkemli kökleri ile tüm kabir taşlarını pare pare edip toprağı yükselterek yükselen bir ağaç..o sultanın öğretmeni..arabadan bu gizemli manayı izleyen bir yerde iniyor..yağmur ..inanılmaz bir yağmur..her yer çamur ve insanlar ;önünde durdukları bu okula kayıt olabilmek için çamurda yatıp bekliyorlar..içeri giren kardeşlerin en büyüğü onu okula kaydettiriyor..burası bembeyaz ..beyazlıktan hiçbir şey gözükmüyor..göklere dek uzanan bir beyaz sütundan okul..en yukarıda okuyan anasınıfı talebeleri merdivenlerden meleklerle beraber ilahi şarkılar söyleyerek iniyorlar..bu müzik dünyaya ait değil fakat benziyor..
eski bir hayal-i masaldan alıntı..

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..ben Seni çoook özlemişim..üzgünüm..sanırım özür dilemem de gerekiyor değil mi?ve hatamı anladıysam sorunda yok ya hanii,Sen affettin çoktann..ben kendi kendimi iyileştiremeyeceğimi yine anladım Sevdiğim..hem de ne acılı bir süreçle..Ya Rabbim milli felaket gibiydim..madden de inanılmaz bir sakarlığa sahiptim ya hanii, şimdi de manen ..ne olacak benim bu halim peki?..ne yazacağımı henüz bilmiyorum ..ama kendimi şifalandırmak için önce harflerimi doğru dizmeyi öğrenmeliyim değil mi?ben bu harflerle ne yapacağım Sevdiğim?hiç bitmiyorlar hiiçç..

Sevdiğimm.. hayatımda hiçbir şeyi bu kadar istikrarlı ve büyük özverili bir iş misali yapmadım..sanki bir mesleğe dönüştü gibi..ben öyle şeyleri hiç sevmem ki..hele disiplin içeren bir süreklilik düzenini..bana göre değil..içimden ne zaman gelirse ,böyle coşkun akan seller gibi engel tanımadığında, bir defada yazılan yazıları seviyorum ben..hiç bir harfine dokunulup düzeltilmeyenler var ya hanii..işte onlardan..ve sonra onları okuduğumda ve önüme çıkan resimleri takip ettiğimde ve daha sonra okudukça ve yaşadıkça yazıların kendilerine nasıl bir yaşam bulduklarına hayret etmeyi seviyorum..içimden gelmediğinde asla yazmak istemiyorum..çünkü sonra onların ceremesini ben çekiyorum.

bazı yazılarımın bedeli çok ağır oluyor Sevdiğim, neden?hani özgürdüm..hani serbesttim..benim endişem, bunca harfin öbür tarafta da benden hesap sorup sormayacağı..çünkü ideayken bişey değildiler..ama yazılınca ,maddeye dönüşüp her şey oluyorlar..bunu çok tehlikeli buluyorum..bazen ve sık sık, kendimce sebeplerden dolayı, protest bir eylem olarak yazmamayı denemek istiyorum  biliyorsun..bazen kıskançlığımdan dolayı yapıyorum, bazen gelecek olan manayı sezdiğimden, kaçmak için yapıyorum..sorun şu ki Sevdiğim;böyle özel zamanlarda yazsam da yazmasam da o belalar beni gelip buluyor..evden çıkmasam bile,gelip beni evde buluyor..ne yapsam kaçamıyorum..uyuyorum gelip uykumda buluyor..ve hep öyleydi..tek tesellim Senin beni koruduğunu bilmem..eğer hata yaparsam düzelteceğinden eminliğim..beraber yol alıp, hiiç ayrılmayacaktık ya hanii.bilmiyorum ..ben belki de nasıl davranacağımı öğrenemediğim gibi ,yolda yürümeyi bile henüz bilmiyorum..konuşma özrümde cabası..berbat bir şeyim ben..

geçmiş masalımın sonraki günü..arkadaşım beni bahçesine kahve içmeye davet etti..sonra bir film için ısrar etti.dünyanın en güzel aşk hikayesiymiş..işte üst katta tv ye bakıyoruz..kötü bir eski Amerikan  filmiydi.sonra zil çaldı .o aşağı indi..ben Seni düşünüp ağladımJ..özlemişim belki ondandır..birazdan elinde dondurma ile yukarı geldi..organik değildi tabii ama gülümsedim..bil bakalım Sevdiğim, kim gelmiş..bir yıl sonra ikinci gelişleri olan Eyüp Sultandaki Ümmi Sinan’dan Sonsuzluk baba ve kızı ve damadı ve arkadaşımın onların mekanını aile edinmiş erkek kardeşi..aşağı iniyoruz..ne tesadüf değil mi?..(tam da naneyle animasyon bir rapunzel filmini izlediğimiz günün sonrası…onlara gittiğim sabah gördüğüm hayalde; topraktan, saçları ile bilgi alan rapunzel vardı ya ..)sohbet ediyoruz..O’na ;onlardan döndükten sonra, o bahçedeki ağaca dokunma hayalimden birazını anlatıyorum..”ben kökleri çok merak ederim köklerde ne vardı diyor?”..gülüyorum..”anlatamam” diyorum..”ama güzel şeyler vardı güzel..hem de çook güzel”..O, çocuğa eğilerek bir şey diyor..çocuk:” birinde değil ki, iki elinde de var..ama hiçbir işe yaramıyor..çalışmıyorlar”..Sonsuzluk Baba:”denediniz mi?deneyin..işe yarayacak..kendinizi bile iyileştirebilirsiniz “diyor..”olmuyor ..hiç bir işe yaramıyor” diyor çocuk..

arkadaşının  bir sergi için hazırladığı;  dua eden ve ay'ı ikiye yaran seramik eller eserlerini görmeye içeri gidiyor sonra.. ve onun yakını ..padişahın hekimbaşı soyundan geliyor..o yetisini çocukta kullanıyor..ve anlatıyor..nasıl başladığını..ne komik durumlara düştüğünü..zamanla düzene girdiğini filan..ve bina kadar büyük bir tunç kapının açılışını ..güzelliği..sonrasını..çocuk:"ben kendimin kabalığından ,hantallığımdan,çirkinliğimden öyle utanmıştım ki kaç ay ellerimi ve ayaklarımı kendimden sakladım..ama, sonra, hayat devam ediyordu..”evet” diyor Derya bey..”hayat devam ediyordu”…sonra gidip ellerini bir ağaca dayıyor.. bekliyor.. sohbet süperdi Sevdiğim..öğlenden, hava kararana dek muhabbet ettik..Sonsuzluk baba arkeoloji müzesinde neler hissettiğimi sordu.. anlattım..rahatsızlık duyduğum yerleri sordu..yoktu ..ama Eski Mısır lahitlerinin orası lanetli yazılarla dolu ve karanlıktı..orası olabilir dedi çocuk.İskender lahdini sordu..çocuk:”çok beğendim.. en çokda ağlayan kadınlar lahdini anlamlı buldum..eskiden okumuştum ki- hz Yahya a.s  bu alemden gidince, kadınlar çok ağlamış ve bir daha kadınlar hiç öyle ağlamamış..-nedense onu hatırladım ..bilmiyorum neden?ben hep arkeoloji müzesinde bir  cevap bulacağım sanırdım ,fakat o cevap Ayasofya’daymış meğer.. Ayasofya daha anlamlıydı..yine gitmem lazım  tabii, daha farklı anlayabilmek için" diyor..onlarda arkeoloji müzesine gideceklermiş yakında..”ne tesadüf” dedi çocuk..dünkü kalpaklı hayalinden dem vuruyor..sonsuzluk baba:”olacak olanı kimse engelleyemez.. ama o oluşan şeyler, en güzel ve en kolay biçimde olacak” diyor...çocuk: "bizim ülkemiz çok yükseliyor değil mi ?" Sonsuzluk baba:”evet.. her şey çok daha güzel olacak” diyor..sonra Kırım ve Horasanlılar üzerine bir sohbet oluyor ve böyle akıp gidiyor..finalde, kerimesi harika sesi ile bize şarkılar söylüyor…uğurluyoruz…
..
..*düşünüyorum..uzak bir yerde bir otel lobisinde..kalabalık bir grubun yiyip içip dağıttığı bir yerdeyim..bir dolabın  üstünde hediye ettiği gönlünün sembolü parlıyor..öyle şeffaftı ki Sevdiğim, sabun köpüğü gibi yarısı gözüküyordu sankii..çocuk:benim hediyemi getirip buraya koymuş diye kızıyor..onu almak için yürüyorum..ama o yookk ..yokk..nerde?
*bugün 17 eylül cumartesi …bir otobüse binen, elindeki çantayı görüyor..aynı anda dışarıda kalıyor..o dışarıda ,çanta içeride..şoför sürüyor.. otobüs hızla gidiyor.. taxi..üstünde serseriler dolu..otobüs,  ikiye ayrılan yolların birinden,  bir anda kayboluyor.uzaklaşıp yok oluyor…
..düşünüyor..düşünüyor..neler oluyor yine?...elindeki kitabı, yerden aldığı poşete koyarken :”bak..anla yani..poşetini yanımda götürüyorum”..diyeni hatırlıyor nedense aniden..homurdanarak:”ama sadece poşeti “diyeni de..bunun üzerine  celalleneni..düşünüyor..düşünüyorrr..beklemeliyim..beklemeliyimm..
...

Sevdiğimm..ben hiiç iyi değilim..aslında gayet uslu duruyorum..ama başıma gelmedik kalmıyor, neden?yazdıklarımın bana verdiği zararı anlatamam.. inanılmaz çekici beyaz teneke saksısındaki mor çiçekli, yeşil yapraklı ortancam, aynı renklerini koruyarak, o hali ile kurudu..şimdi ööyle duruyor..dirilsin diye bekliyorum..ve muz ağacı cabbar kurudu..saf sap kaldı..tam 3 haftadır öyleydi..nihayet bugün çarşamba akşamı yağmur yağdı ve cabbar yeni yeşil yaprağı ile bize  selam verdi..inanılmaz sevindim..bugünkü en güzel şey oydu..ve sonraaa..kocaman pirinç şamdanım devrildi.. üstündeki tüüm cam çanakları ve taşları paramparça oldu..yepyeni orta sehba oyuk oyuk olduJ..üzüldüm diyemem.. çünkü benim başıma hepp geliyor..ben neyi beğenir seversem, o defolonuyor.. benim için o ilk halini kaybediyor..artık alışıyorum..sonraaa..laptopumun klavyesinin üstüne mum devrildi..Sen hiç muma bulanmış klavye temizlemenin ne menem olduğunu biliyor musun?…hala soru işaretimi zor tıklayabiliyorum..artık soru sorma der gibi değil mi?hep cevap.. hep cevab ol Sen bana Sevdiğim..

salı..arkadaşımla pazardayız..acaip şeyler oluyor..sonra diyor ki:” seni bir yere götüreceğim, bir gör”..gidiyoruz..çok duygulanıyorum Sevdiğim..benim cehennemim olan mağaram vardı ya hanii..işte onun yanındaki aynı tür binanın, aynı tür evinin içindeyiz..ama bu ev benimkinden misli ile bakımlı ve tamiratlı ve biraz daha büyük.. ayrıca daha kullanışlı..içini; dereotunun arkadaşının ailesi sağolsun, fabrika  çıkış bedeline baştan sona döşediler..perdeler çok şirin..her şey yepyeni ve güzel..bir tek lambalar yok..ışımamış hiçbir yer..Haybabamın asasız Musa’sını arıyoruz.. “abartmadığınız sürece ne isterseniz alın” diyor ve mekanın adresini söylüyor.. oraya gidiyoruz..oğlu  Oğuz bize yardımcı oluyor saolsun..aslında tüm insanlar doğru yere gittiğini bildikleri yerlere tüüm kalpleri ile yardım ediyorlar.. Allah bu tür organizasyonda bulunan herkesten razı olsun ve aminn..ve gerçek zenginliğin aslında gönüllerde olduğunu bir defa daha yaşayarak anlıyorum..

benim böyle yardımlarda bulanacak ve bu tür  inanılmaz özverili hayırlarda çalışacak kabiliyetim yok biliyorsun Sevdiğim….ben sadece Sana, sonraki masalımda, küçükken geceleri kurduğum,  bu konudaki hayali tasarımlarımı yazmak istiyorum..bence o sistem devreye girerse her şey daha mükemmel ve doğru yürür..parça parça değil bir bütünlük içinde..ben arada bu evdekilere pasta yapacağım, o kadar..gerektiğinde çocuklarımı oraya yollayacağım..çünkü ben henüz sevmeyi öğrenemedim bence..o yüzden de burada olmam çok doğru değil..aydınlatmaları bu eve koyup çıkarken konuşuyoruz..o ağlıyor..”nasıl böyle biranda oldu” diye..”çünkü bu eve gelmek ve bu cenneti yaşamak isteyenler acele ediyorlar, ondan” diyor çocuk..benim cehennemim olan bu yer onların cennetine dönüştü....buraya asla geri dönmek istemiyordum ..ama şimdi severek gelebilirim ..Sen beni hep ağlatıyorsun.. teşekkürler Sevdiğim..ben bunun Senin elin ve yönlendirmenle olduğunu başından beri biliyorum, biliyorsun, değil mi?:)ve o binadan çıkarken: bir anda, bir gece,teslim olması gereken yere teslim olup dönenin, bina kapısında yatan köpeği görüşünü hatırlıyor..ve her gece o köpeğin gelip orada uyumasını..bu dairede giriş katı ve çocuk anlıyor ki bu kapıda korunuyor..teşekkürler Sevdiğimm..Seni Seviyorumm..

sonraa..çarşamba..temizlik var..tamirciler yine..yeni aydınlatmamı takıyorlar..diğerini takarken korkunç bişi oluyor Sevdiğim..mutfağın asma tavanı aşağı iniyor..ne tuhaf.. tavanı elleri ile itip, eski lambayı tekrar monte edince tavan yukarı çıkıyor..öyle korkunç sesler oluyor ki panikliyorum..yanii neden yazdığım her şey bir delil bulmalı ki?..neden evim savaş alanı gibi?.. neden? Sürekli bir şeyler kırılıyor,az evvel durduğu yerde florasan düşüp patladı, bu ne ya huu?yoruluyorum.. eşyadan..eşya beni boğuyor..onlarla uğraşmak..birbirimizle hiiç anlaşamıyoruz..yanii Sevdiğim sonuç:haftayı kubbe-i tavanlı ,bool aydınlatmalı,az kalsın avize-i tabantavanlı geçirdik..bizim hayali kubbemizin üstü açık lakin, bu maddi alemde ne yazık ki üstümde kaç aile yaşıyor, yanii….ve benim başıma bir şey gelirse yardım edecek yakınımda kimsemde yok, biliyorsun değil mi?..imkanımda üstelik..ve netekim yardım edilmediği gibi, başının çaresine baksın bile dendi..veee  …
beni Sevdiğini bu şekilde söylemeni değil, anladığım türde söylemeni isterdim demekten başka da  söyliyecek bir şeyim yokk..:)
ve gerçekten verilmiş sadakamız varmış ki ;her ne olacaksa rüyada ve madde de böyle atlatıldı değilmi Sevdiğim?..çook  şükredenlerden olmam gerekiyordu ya hanii.. benim şükrüm ve hamdim Sana ..Sensin o Şükür ve Hamd..

Hurşidimden mürşidime bir tutinin güncesi: geçen Perşembe günü…çocuk Orhan Babada..ikisi de ayakta ve gözlerinden yaş akarak konuşuyorlar..çocuk önce hayalimi anlatabilir miyim diyor?”evet.. anlat” deniyor..çocuk:üstümdeki siyah giysi çok eski, özür dilerim..aslında onu giymeyecektim ama sabah şöyle uyandım.. o yüzden bunları giydim..belki bir anlamı vardır dedim..
*ayağımda siyah postallarımla bir dağı birkaç adımda çıkıyorum..orası boydan boya düz bir dağ tepesi platformu..her şey simsiyah yanıp kavrulmuş..aşağı bakıyorum..tüüm meydan siyah..yanmış kavrulmuş..zemine bakıyorum yün, siyah keçe..meğer,üzerinde devlet erkanı otağ kurup aşağıyı ,töreni seyretmiş ..dönüp aşağı ineceğim..kötü gençler yukarı çıkıyor..çocuk onlardan kaçmak istiyor..onlar yün keçe zemini kaldırıyorlar..içinde mavi latex sünger var..sanki içi su dolu o minderin içi gibi Sevdiğim..ve yolunu kesenleri iterek ”Orhan Baba beni bekliyor, gitmem lazım” diyor ..bir saray..Ayasofya,Topkapı,Yıldız saraylarının karışımıymış..yok böyle bir  mekan..avlusu kare ve sütunlar sütunlar üstüne bir mekan..alabildiğine geniş, katlı..içi , tüm pastel renklerden ipekli kumaşlarla kaplanmış, çook güzel,sayısız koltuk gurupları ile döşeli…başka bir şey yok..avlunun baş köşesindeki koltukta çook kaliteli gri takım elbisesi ile Orhan Baba oturuyor..saat tam 11..halbuki randevu saatimiz öğlen 01 di diyor çocuk..O,çook erken gelmiş…ve saat tam 11 de  çocuk içeri giriyor..koltuktaki ayağa kalkıp sevinçle ona sarılıyor..sonra evinde giyinme odasında, taaa tepeye fırlatılmış siyah giysilerine uzanıp alıp giymeye çalışan, öğlen 1 de  oraya yetişmeliyim diyor”..

tam karşısında anlattıklarını neşeyle dinleyerek oturan çift, çocuğun doğduğu yıl evlenmişler..aynı frekansta nadir çiftler denir ya ,işte ondan..ve kaliteli kumaştan yaratılmışlar..bu bir mucize gibi..Allah nazardan saklasın ve aminn.gülerek dinliyorlar..”biz, senin elbisene değil, yüzüne bakıyoruz” diyorlar..ve ev sahibi ayağa kalkıyor.. bir şeyi şöööyle alıp, camdan atma hareketi yapıyor..”işte diyor tüüm sıkıntılarını-ağırlıklarını aldım ve camdan attım..artık bitti” . gülüyoruz.. inşallah…ben iyi değilim Sevdiğim..çok hastayım bence..bana iyi geldiği sürece yazacaktım ya hanii.. yazıyorum..bence yazarken harfleri kelimeye döndürme dozumda sorun yaşıyorum.. onlar bana dokunuyor gibi ha, ne dersin?

sohbet yeni başladı..ikimizde sık sık ağlıyoruz..akşam 19  a dek sürdü..çocuk diyor ki ağlayarak:neden sana bulunduğun hallere uygun vuslatlar yaşatıp,biricikliğini anlatıyor ve akabinde de yapmadığı zulmü bırakmıyor..hiç ara vermeden hem de..hiç acımadan, neden?..öyle aşağı atıyor ki, çok yaralanıyorsun, neden?

Orhan Baba:ben şimdi sana anlatacağım..şiirler okuyacağım..sen içinden sana gereken cevapları al olur mu?bir gün sana bunun nedeni anlatılacaktır..sabretmen lazım.. bak şimdi…bir dostu Hallacı Mansur’a çok üzülüyor..bu hal sana revamıdır çok üzüldüm diyor..Mansur tebessüm ederek “dostun yanına gitmek kolay değildir” diyor..Cenab-ı Mevlana’da aynı şeyi söylüyor:”dostun yanına ayakla gidilmezz..baş ayak olarak gidilir”..

Şeyh Sadi Şirazi’de
:”kışın kahrını çekmeyen bülbül, baharın kadrini bilemez” diyor…hep bedelli..Neyzen Tevfik’de:”güldürmeden önce giryan edersin.. .. /İçirirsin sabrın peymanesini,/Hikmetini sonra ayan edersin.. /Vuslatını bize hicran edersin..” diyor..o kavuşmak çok zoorr..

Ben bu sualin cevabını kırk sene kendime veremedim..o yüzden hep sordum...bu yalancı alemde, hakikati göremediğinden ötürü, nefsim kabul etmiyordu hiç..hep burada bir şeyler istiyordum.bir gün bunun cevabını aldım.. Teşvikiye’de bir musiki cemiyetinde rıfai şeyhi R.Efendiden.. o günden sonra kurtuldum bu sorudan, rahatladım.. insan bildiği kadar, bilmiyorum demesini de bilmelidir..bir söz var ya  hanii..her kim ki her şeyi biliyorsa ,hiçbir şey bilmiyor demektir.
.Neyzen’den:”yazılmış alnına failin../her ne ise reddi nakabul../hüner bu defteri almak, hoşça dürmektir./feryada, üzüntüye, sıkıntıya, şikayete hiç lüzum yokk..” .. bunu alıp hoşça dürmektir,nedir?..kabullenmektir..”musaddaktır bu dava taa ezelden mührü hikmette./cihana gelmekten maksat bu tatbikatı görmektir..
şimdi burası çok düşündürücü..evveli ahiri,zahiri batını ve hüve bikülli şeyin alimm..hazırlanarak buraya gönderilmişiz..ancak burada bir dirilme gerekiyor..akılla mükellef olduğumuz için halimizi beğenmezsek,diyor ya  hani şair:” kimseye etmem şikayet ..ağlarım ben halime”.. o halimizi beğenmiyorsak bir önder arayıp,bir el tutup ondan yardım alarak o hali tedebbür edebiliyoruz..hatalarımız olacak tabii..ben hatasızım diyen en büyük hatayı işlemiş  olur..
….

çocuk:her şey çok hızlandı..cemali tam bulmuşken bir anda tuzla buz oluyorum..her şey elimde kalıyor..gülerken ağlamaya başlamak,ağlarken gülmeye başlamak gibi..çok zor ve sarsıcı..

Orhan Baba: ..her an halden hale..Niyazi Mısri hz :”bir an  gelir cemalin tecelli eder../anda celalin yetişir..” celali cemali..hz Musa  a.s Tur dağına giderken bir adamı kuma gömülmüş görüyor…sadece başı dışarıda..Tur- Sine dağına çıktığında:”Ya  Rabbi. bir kuluna rastladım kumun içinde, ona selam verdim ama o selamımı almadı”..Ya Musa.. Bende ona 30 yıldır selam veriyorum, benimde selamı almıyor ..sebebi hikmeti:cemalin tecelli etsin celalinde bile …  …. …Benim celalimde cemalimde haktır ya Musa.. ikisi de hak” tır diyor…dayanmak gerekir..
 


Bağdatlı Ruhi:” haremi manada biganeye yol vermezler../aşinayi ezeli yari kadim isterler” demiş..cennetmekan Akif’te: ezelden aşinanım../hem zebanımsın.. /ben sana muhtacım…./beraber ahde bağlandık  bezmi ezelde../ne olsa yari canımsın. /benden vazgeçmezsin  diyor...

Mustafa Nafiz Irmak’ın şevk-efza makamında eserinde ise
, bakın ..şimdi siz kendinize, bu halinize buradan bir cevap çıkarın:sebeb sensin  gönülde ihtilale../sürüklersin beni sonsuz melale../bilirsin müptelayım ben ezelden belayi ateşe, belki ayale../senin cevrin, senin zulmünle şadım ../niçün dursun figanı şüleyi zatım../benim sensin bu alemde muradım../düşürsen de beni sonsuz melale…

kolay değil.. onun için Niyazi Mısrı hz :”neler etti neler bu felek hayrette kalırsın anlatsam sana../Nuh’un gemisinde değildim amma ona dehşet veren tufanlar gördüm.. /dünyayı, ukbayı eylemez hesap..malını mülkünü bir pula satanlar gördüm../kendi isteği ile bu dergaha gelmiş kurbanlar gördüm..demiş..


Süleyman Çelebi hz:“ol dedi bir kere var oldu cihan../olma der ise mahvolur ol dem  heman../hep Muhammeddir bu varlığa sebeb../ver salavat anın rızasını kıl talep..
Muhammedi çembere girmedikçe  Allah’a vasıl olamazsınız..


onun için Mısrı Niyazi:Muhammeddir cemali hakka mirat../  oradan göründü kendi bizzat…demiştir.. bu alem ayna.. her şey hak ile kaimdir..miratı Muhammedden Allah görünür daim..ve Efendimizde ” beni gören Hakkı gördü” dedi..”bende kulum “dedi amma..fakat orada Neyzen Tevfik:”gizlenirsin bir nüvenin içinde/  …./bir parlayış parladın ki Kureyş’te../zatını mahbubunda şad edersin” diyor..avamı nasın ,halk tabakalarının sarhoş gözü ile baktığı Neyzen Tevfik :”Neyzen altına gümüşe çoktan darıldı Ya Rasulallah../ neyzende bakırdan da sikke yoktur Ya Rasulallah” .. 

bu gibi gönül ehli kişiler aşırı cömerttirler..onların vergisinde ölçü yok..ilmi ilahide ölçü var mı? yok..onların vermesi de oranın buradaki tezahürüdür..mürşidin gönlü meyhanedir..sözleri ise şuruptur yani “vesakahum rabbühüm şaraban tahura”..  onun için Yesari Asım hocanın:”çıkmam asla meyhaneden” diye hüseyni makamında bir eseri vardır.."çıkmam Allah etmesin meyhaneden"..yani mürşidlen müridin arasında budur..müridin sözleri mürşidin  sözleri cennet sözleridir..iki tarafta- mürid sorar- mürşidden tecelli eder..aynen Ahmed Efendim öyle anlattı:bir nevii ateşin üzerine ham odunlar konur..altındaki ateş mürşidin gönlüdür..ham odunlar müridlerdir..mürid- mürşid devamlı ateşi üfler ..talebelerin gönlü tutuşmaya başlar..her ne kadar bağnazlıktan yani ham..çünkü şeriatsız tarikat,şeriatsız  hakikat olmaz..ama şeriatın emirleri ağır-keskindir ancak..şeriatın üzerinde mürşid tekamül ederek aydınlanmaya başlar..yani mürşidlen müridin arası aynı..biri gönüle bakar biri ona hitap eder..

Neyzen Tevfik:”yok olmadan var olmanın yolu yok../kendin gibi seni arayan pek çok../hiç şaşmaz kaderden attığın ok../sevdiğinle aşka nişan edersin../


Süleyman Çelebi nazımı mevlüdünde, Efendimizin doğumu anındaki ifadeyi şöyle kullanıyor..Hz Amine’den naklediyor:yarılıp duvar çıktı nagehan..geldi üç huri bile, oldu bana ayan..bazılar derler ki ol üç dilberin Asiye idi biri ol mah-ı peykerin, biri Meryem Hatun idi aşikar..biri hem  hurilerden bir nigar .geldiler lütf ile ol üç mahcebin.. verdiler bana selam ol dem emin..doğdu ol saatte ol sultanı dinn ..nura gark oldu semavatü zemin..nur idi baştan ayağı gölgesi..nur olan gövdenin olmaz asla gölgesi..Rasulallah buydu ondan ötürü resmi yok..

Süleyman Çelebi hz:” her dem o vücud şehrine giresüm gelir..o şehrin sultanın yüzün göresim gelür..duyarım sesini göremem yüzünü..ol yüzün görmeye canım veresüm gelir”..o yüz.. işte.. lailahe illallah haktan başka tanrı yoktur,ilah yoktur..nereye bakarsa aşık onun yüzünü görür..bu gelen ilmü ledün sultanıdır..bu gelen tevhidi  irfan kanıdır.. bu gelen aşkına devreyler felek..yüzüne müştaktır ünsü melek..bu gece dünyayı o cennet kılar..bu gece eşyayı hak rahmet kılar.. rahmetellilalemindir Mustafa..hem şefial müzlimindir Mustafa..hiçbir peygambere bu lütuf ihsan edilmedi..hiçbir peygambere miraç nasip olmadı..Rasululllaha lütfedilen bir olay ve onun ümmetine nasip oldu..
………………..
Ve sohbet sürüyor da sürüyor Sevdiğimm..


çocuk:Sezayidefenayiden … .? Orhan Baba:o kötü ve utanılacak bir hal değil ki..o çok güzel..orada cinsiyet yok.. beden yok ki..bak zaten söyledin..hiç bir şey yok..işte maksat o hiçbir şey olabilmek ..ancak o zaman var olabilirsin..yok olanlar var olabilirler.. Sevdiğimmm..hatırladın mı ilk konuşmamızı:”basit ve sıradan olacaksın..yok olacaksın …yokkk..var olanlar yok olurlar..yok olmayı başaranlarsa var olurlar” deyişini..

tasarrufattan konuşuyorlar..önce gidenlerin buradaki ehli dünya üzerindeki tasarrufatlarından ve burada amellerine devam edenlerin; gidenler üzerindeki tasarrufatından ..alışverişten.. tefekkürün neden en önemli ibadet oluşundan..tefekkürde derinleştikçe, tefekkür ehlinin devreye girişinden ve beraber yol almalarından..Sevdiğimm..ben bu sohbet esnasında Seni daha farklı anladım ilk defa..olaylara burada fiilen yaptığımız tasarrufatla hayatı –bizlerin- nasıl iyi yada kötü şekillendirip tarihimizi yazdığımızı da..bu muazzam bir anlayıştı benim için..çoook teşekkür ediyorum..çünkü beni buraya gönderenin ve O’ndan kabul edip beni cevaplayanın Sen olduğunu biliyorum..O şimdi Sensin..beni O’na Sen yollamıştın.. çünkü çok çaresizdim ve içinde bulunduğum çemberimden çıkamıyordum..teşekkür ediyorum…

çocuk anlatıyor geçmiş masalından sonra yaşadıklarını.masala eşlik eden herkes gibi çok sevinir sandığı komşu teyzenin önce kahkahalarla gülerek, sonra da:” çabuk o söylediklerimi sil” deyişini..ben 73 yaşımdayım ..çocuk:” bende 44. yaşımdayım”.komşu teyze:sen daha çocuksun..sen hiçbir şey yaşamadın..hiç bir şey bilmiyorsun..dışarıdaki hayatı hiç yaşamadın,hiç yaşam mücadelesi vermedin..o senin yaşadıkların var ya hanii.hepsi boşş..hiiç önemli değil..şimdi benim adımı, her şeyi sil..ben hayatımı kaybetmekten korkuyorum..birinin  o şeyler için yapacağı …. ….  korkuyorum.. ..  korkuyorum..ama sana yazık olmuş çocuk..gözümüzün önünde öyle bir kabiliyetmişsin ki ,kimse anlamamış ,vakti geçmiş değerlendirilmemiş, sana yazık olmuş..çocuk:"silmiyeceğim..ben bunları yazmak için izin almak zorunda değilim..ve bu masal..evet.. sen birkaç cümle söylemiş olabilirsin ve ben de ona göre -oradan buradan- kurgulamışımdır..neden bu kadar Amerikan mafyası derin terörü filmleri misali, senaryo üretip korkuyorsun..hani senin o söylediklerin ,davaların"..  


Sevdiğim;  73 yaşında biri,bir masal yazısındaki hayali bir pasajdan nasıl bu kadar korkar?..YAZI BU DERECE GÜÇLÜMÜ?..SÖZDEN DAHA MI GÜÇLÜ YAZI PEKİ?..vee ..o zaman hiçbir zaman organik peynir,doğal yoğurt ve gerçek ekmek yiyemez kiJ..değil mi?..geçmiş yönetimlerin,postalların bizi ne hale getirdiğine çook güzel bir örnek değilmi Sevdiğim…ama benim içimde iman dolu kalbim gibi SEN VARSIN….ve biz gerçek gıdalarla besleneceğiz inşallah ve aminnn..

(ve bu arada Sevdiğim..ben hayatımda hiiç sesli höst lan dememiştim..yazınca ,anlatırken mecburen dedim..çook hoşuma gitti..çook eğlendim..”höst” ne demek el mürşidi google efendime baktım hatta..ama kelime de harf dizimi estetik olmadı bence..biliyorsun ,hayatımda hiç sesli küfür henüz etmedim..yapamıyorum..ilerde yine heyheylenirsem küfür denemesi yapmak istiyorum..ama nokta .. .. nokta yaparım.. Sen anlarsın olur mu?yada ben kendi anlayacağım şekilde yazarım ..bir ben anlayınca da keyfi olmaz tabii.ama Sen anlarsın nasılsa….şimdi ,ne garip bak..biri küfür etse ,ben ona çook korkunç tepki verirdim eskiden, biliyor musun?ne hale gelirdim..galiba ben değişiyorum..)

 ve gerçekten de Sevdiğim komşu teyzemin dedikleri doğruydu..ben hayatımda hiç  fatura ödemedim..paradan anlamıyorum..asla tasarruf yapamam..olmuyor nedense..çünkü iki yakam hiiç bir araya henüz gelmedi=çünkü İSTANBUL’DA İKİ  BOĞAZ YAKASI BİR TÜRLÜ BİRARAYA GELEMİYORJ....(bu arada ferahlatıcılığından memnun olduğun turuncu balıkulhulkim ellerinden öper..onu rahat bırakıyoruz ..yüzsün yüzsün..dalsın, oynasın..) veee..insanın kağıt parçaları ile inanılmaz güzel ve değerli şeyler alabilmelerine hep hayret ediyorum ve bana çok saçma geliyor..devlet dairesi- bürokratik  şeyler,hemen hiçbir şey yapmadım ve o tür yerlere de gitmedim..hayatımı sürdürmem için gereken her şeyi başkaları yapıyor..benim her şeyime kararı da onlar veriyorlar..ben sadece söz dinliyorum o kadar…J..yani henüz dinleyemiyorum.. dinleme çalışmaları yapıyorumJ..alışverişlerim bile sanal ve denetlenip son onaydan geçince bana geri dönüşüm yapabiliyor,ayrıca dervişliğimde sanal..her şeyim varmış gibi ama yok gibi de ,değil mi Sevdiğim..birde o, hiçbir şey bilmediğim ve çekmediğim mevzuunda yanılıyor..çünkü o hiiç evlenmediği için çocuğu da yok..ve hep dışarıda çalışıp yaşadığından, evin içindeki  dar ve hakkı asla verilmeyen hayatları da tam bilmiyor..

Sevdiğimm..tanıdığım hemen herkes masalıma severek ve adını yazdırtarak kaydolmayı dilerken, ilk defa böyle bir şey oldu ..tasavvufla hiiç ilgilenmeyen inanılmaz maddi kültürlü  kişi üstelik..gece berbatım..yürümeye çıktım..onun vesvesesinden emin beldem gedik aldı..beni öyle sözlerle korkuttu ki ..bocaladım..sonra Sen galip geldin..tüm oyunları oynayan ve tüm tezgahların kendisine çalıştığı Yaratıcıyı, yarattıklarına yenik düşürmek korkunç çirkin bir şeydi..işte maddi hayata, rahatlıklarına,bedenlerine tapan,masa başında kendi kendine konuşarak vatan kurtaran insanları, konu eyleme gelince korkak kılanda buydu.. Yaratıcılarına güvenmemek..gerçekten SEVECEK  GÜVENECEK HİÇ KİMSELERİNİN OLMADIĞINI BİLMEK..O’na gerçekten inanmamak..O varken yarattıklarından korkmak..O’nun kurduğu senaryonun üstüne, yarattıklarının yazıp çizdiğini var kabul etmek….O’nun yerine başka başka şeyleri sevdiğini zannetmek..putperestlik  asıl buydu zaten…Sevdiğim, vesveselerimin kendi şeytanım olduğumu bildiğim için, şeytanımın ne kadar diri olduğunu da öğrenmiş oldum böylece..ama Sen vardın..


ve bir söz söylenmişti:”eskiden nasılsa aynen devam ediyorsun..değişmeden..olduğun gibi..ben memnunum” ..söz değil mi Sevdiğim sözzz..o zaman bu kadar canımı yakma lütfen..lütfen..Sen bana ne yaparsan yap, ben Seni sevmekten, Sana güvenmekten vazgeçmem ki..benim gözüm Sana kara o yüzdenJama içi yeşil…J


ve sonuç Sevdiğimm..komşu teyzem rüyayı iyiye yormalıma, bilmeden delil olduğunu fark etmemişti..bir seferberlik olacaksa eğer, o peynir seferberliği,gıda seferberliği,insan olma ,dürüst olma,erdemli olma seferberliği olmalıydı..eğer biz kendimizi düzeltebilirsek dünyada ne açlık,ne fakirlik,ne çirkinlik,nede yamukluk kalırdı..işini - ehil el- gibi değil de, kapkaç usulü yapan kişiler ve onlara göz yuman bizlerin ödediği bedel çok ağır çünkü..emaneti ehillerine veriniz.. eşinize, çocuğunuza,akrabanıza,metresinize,sevgilinize,sizi pofpoflayan yalakalara değil..hak eden gerçek kişilere..sizle aynı dini,aynı görüşü ,aynı zevki paylaşmasa bile..

Ve iki saat sonra Mithat beyde sohbetimize dahil oldu..bana beyaz bir zarf uzattı..hediyemmiş..açtım..çook güzel bir kumaş dokuma..özel bir bilgisayar teknolojisi ile hat yazısı kumaşa dokunmuş..tam 30 tane üretilmiş..hep sevdiklerine hediye etmişler..biride  bu masal çocuğunaymış..üzerinde YA VEDUD yazıyor..Sevdiğim çok duygulandım…teşekkür ediyorumm.. işte sohbet devam ediyor..çocuk,Ayasofya’yı soruyor…Orhan Baba:" öyle olmaz..o çok derin..sana bunu sonra anlatayım ,önce hazırlanmam lazım ki ilmi olsun,kaydedip masala yazacaksın ya ,o yüzden" diyor..madem soruyu sen sordun ,sen bize neler düşündüğünü anlat diyorlar..

çocuk:ben Ayasofya’nın bir kadın olduğunu tefekkür ettim…Kabe ve Ravzayı Mutahharayı ayıramam.. ikisi de bir -aynı benim için.. o yüzden. Ümmül Kura da bir kadın  mabed..ve Kudüs..işte burasını nedense erkek mabed olarak tefekkür ettim..bilmiyorum doğrumu..bu üç mabed ve şehirler arasında üçgen bir bağ var..henüz anlayamıyorum..ama birlikte çalışıyorlar..benim anlamaya çalıştığım “Bana dünyadan üç şey sevdirildi” deki iki müennes kelime arasındaki o müzekker kelimeden dolayı, o müennes cümleJ..şimdilik bu kadar anlayabildim..eğer yanlış tefekkür ettiysen lütfen düzeltir misiniz ?ikisi de gülerek “güzel” diyorlar..Orhan Baba :"bir yabancı ile tanıştım yıllar evvel..sonradan müslüman olmuş  bir ilim adamı.. tam hz Muhammed’in sünnetine uyarak yiyip, içip, oturuyordu ..o dedi ki:İstanbul ,Kudüs ve MekkeMedine..bu üçgen dünyanın gözü- kalbi gibidir…dünya buradan yönetilir …siz şimdi aynı onun gibi anlattınız da ,o hatırıma geldi..bu tefekküre devam ediniz bakalım ne olacak"..

Mithat bey:bu sembolleri siz gibi yazan var mı daha evvelden?..çocuk: bilmiyorum..benim tarzımda yok..ama bu semboller her zaman aynı -var ve hep kullanılmış..yani hepsi biliyorlar..biz bugün unutmuşuz..eğer sembolleri çözebilirsek tarihi,inançları,gücü,sır sandığımız hakikatleri,kudreti de daha kolay çözüp anlayabiliriz diyor..aslında ,mesela ,ben bu sembolleri öyle kendim bulup anlamıyorum..bazı cahil islami kesim, bunları kötü manalı sandıklarından ret edip, bu hazineyi başkalarına kaptırmış..ben, başka inanç sistemlerinin  sahip çıkıp, araştırdıkları şeyleri okuyorum-en çok da bu konuda çook çalışan ateistlerin araştırmalarını tabiiJ.. ve onları ait oldukları yere ,kendimce ,geri alıp koyuyorum..bunu  kendi özel merakım olduğu ve çocuklarım için yapıyorum..şimdiki tüm çocuklar çizgi filmlerden,sinemalardan,bilgisayar oyunlarından dolayı bir uzak doğu bilgesi gibi yetişiyorlar zaten..ama ana babalarının bundan  zerre haberi yok..işte bu çocuklar tasavvuf için biçilmiş kaftanlar..tam donanımlı yetişiyorlar..ama bu ilmi doğru yönlendirmezlerse hepsini şamanist putperestlik yada inançsızlık ve intiharlar bekliyor..

veee mesela şahin..horus un, yani ra nın, yani RAHMANIN  sembolü.. mesela hz Bedevi ,direkt güneşe çıplak gözle  bakarak zikredermiş..şahin kartal cinsi kuşmuş ve onların türü direkt güneşe çıplak gözle bakabilirmiş.hz Pir Mevlana bir yerde şahin oluşundan bahseder..mesela..bir doların üstündeki mason sembolü ilk çizildiğinde kartal değil şahinmiş..seneler sonra o kartala  dönüşüyor..zümrüdü anka gibi.ve bir doların üstündeki işaretler,yazı onu tılsımlı gibi bence koruyor..ORADA BESMELENİN SIRRI SEMBOLÜ VAR..o kağıdı değerli kılıyor..türk paralarının üzerinde de öyle kudretli semboller ve ayet sembolleri yapılsa bizim paramızda çok değerli olur diye inanıyorum..:) vee....o yüzdende ben kendimce, en sevdiğim konuda bu olduğu için bunlarla ilgileniyorum..birde rüyalarımda sembolik..suret yok..içi boşş.sembollerle yolumu bulabiliyorum..
(ve Sevdiğim mercedes sembolüne baktım..kız ismi..havada,suda,karada :)

Orhan Amca gülüyor:en doğrusunu görüyorsunuz ya ..içini bir gün dolduracaksınız ve hayret edeceksiniz..çocuk, nüve-i mana-i tohum dan bahsediyor, minicik sembol olarak..Orhan Baba gülerek anlamını söylüyor..yakında bir gün.. rüyada değil ama, bak..ya kapı çalınır açarsın,yada bir anda karşınızda onu göreceksiniz diyor..ve hayret edeceksiniz o simaya..çocuk gülümsüyor..Sevdiğimmm..biz yine devrettik değil mi Senle..benim yolculuğum neden aşağıdan yukarı normal değil peki?yukarıdan aşağı neden?yine ilk masalıma devrettik biliyor musun?..Sevdiğim.. bu beni anlayamadığım biçimde çok sarstı..ben onu, yine unutmuştum halbuki..ben, onu kendimde değil de, Sende Seviyorum biliyorsun değil mi Sevdiğim Sende..O Senin..Senin..O SENİ SEÇTİ..sakın bana verme olur mu?..

Sevdiğim bir gün Senle beraber devriye yazabilir miyiz lütfen..ben devriyemizin çok hüzünlü,çook komik ve çook ağlatan bir şey olmasını istiyorum..hayat gibi olsun.sarsıcı hem de.. öyle bir sarsıcı olsun ki okuyan devretsinJ..yeniden  yola başladığımı bir defa daha anlamak beni zorluyor Sevdiğim..taa en baştannn..bana yardım et lütfen..

Mithat beyden masalıma bir jest var Sevdiğim:Kabe- piramitin tavafında sırası ile; şeriat,tarikat,hakikat marifetten sonra zirvesi vuslattır..ama Muhammedi olabilmek o sırrın içinde zaten, yanii…

Furkan suresinden taha suresine geçişi konuşuyoruz..Orhan Amca çocuğa bir şeyler söylüyor…tamam diyor çocuk. bunu aslında, Seni görebilseydim özel konuşmak isterdim..ama Sen kızardın ve şöyle derdin:”neden bilmek istiyorsun ki?” bende susardım değilmi Sevdiğim..VE BUGÜN BİTERKENN..BİRDENN CEVAPP GELİYOR SEVDİĞİM BAK NASILL..
Birden Mithat bey cebinden bir kağıt çıkartıyor..Sevdiği; hayalinde ona, bir tesbihten  diğerine geçerkenki , o kişide de aynısı olan - o mananın geçişli hali -yaşantısını  anlatıyormuş... kağıttan okuyor..ve diyor ki….Efendimi rahatsız etmeye çekindim ama böyle bir manam var, ona anlatacağım diyor..Ya rabbim..ikimizde farklı farklı hatırlayışlarda aynı şeyi görmüşüz ve sorularımıza cevap yine Senden geldi..teşekkür ediyorum ve Seni seviyorum..

Veda..ev sahibimiz yetiştirdiği arıların saf balından ikimize de birer kavanoz bal hediye ediyor ..ben şımarmak istiyorum.çünkü ya vedud esması ile bal bence aynı anlamda değil mi Sevdiğim ve tabii bugünkü nail olduğumuz sohbette..veda sözleri yine Orhan Baba dan:
ister ol taş, ister ol mermer gibi..sohbet et erlerle, ol cevher gibi demiş hz Mevlana..sohbet aynı 1800 derece mayi maden potasındaki curufun atılması gibidir..bakın birkaç saattir burada sohbet ediyoruz..aklınıza hiçbir şey geldi mi?…. çünkü sohbete nifak giremiyor..burası Peygamber Efendimiz Rasulullahın:” cennet bahçelerine uğrayın, cennet taamı yiyin dediği anlamdır..sordular :”Ya Rasulallah orası neresidir?”orası gönül ehlinin sohbetidir,cennet bahçesidir dedi..orada yapılan sohbet ise cennet meyveleridir..
HUUU..

Perşembe gecesi ... dinliyor..ertesi gece yürürken dinliyor..ertesi gece yürürken dinliyor..Ya Rabbim.. ben ne kadar geç anlıyorum..sonraa..furkan suresi ve taha suresinin manasını okuyor..başka manalarına da bakıyor..Orhan Amcasını arıyor…ve …
*bembeyaz kumlar..içi sapsarı dışı bembeyaz harmanili yokadam rahle başında..bir camii..adını Amine Validemizden almış.. yazıyor..beyaz kumdan..mihrabın orada bir yer duvarlarda yazılar..bu camiyi bu yöre halkı, sevdikleri ve onun ailesi için yaptırtmışlar..üstte çocuk babanın sırrıdır oğulun resmi ve o yöredeki lakabı ve onunla alakalı güzel hatıralar yazılı..sağında kızın resmi..onun lakabı  kiti..onu da öven yazılar var..ve en altta valideleri.onun tanıtımının altında da çoban yazıyor ..ve bu camiyi asıl Sen yaptırtmışsın Sevdiğim..uyanırken bir oğlan çocuğunun sessiz sesi :"bu camiiyi yaptıran seni çok seviyor" diyor..Sevdiğim ben de henüz onu tanımasam da seviyorum..hiç olursak hep oluruz ya hani..işte öyle..anlayamıyorum halaa..anlayamıyorum..

Sevdiğim.. vee ben anlıyorum ki, bir defa daha..Sen benim önde gidenimsin..benim ne yazacağımı,ne rüya gördüğümü,ne yapıp yine nasıl çuvallayacağımı heep söz dinleye dinleyeee öğreniyorum..geç öğreniyorum ama işte bir şekilde, tesadüfen, tüüm cahilliğime, sakarlığıma rağmen yaşıyorum..insanın benim gibi yarım yamalak bir dostu olması da lazım değil mi Sevdiğim..Sen hep mükemmellikler içinde bıktığında ;bana bakıp bakıp ,onlara daha sıkı sarılıp şükredebilesin diye belki de ben varımdırJ…bi bakıyorsun bu çocuk yine var..ve onu öyle bir dağıtıp tozutuyorsun ki, yağma edip yok ediyorsun..sonra yine yine küllerinden doğurtuyorsun..vee Sevdiğimm.. süprizz..ben ilk defa bu Ramazan ne anladım billl..Ramazanın Zümrüdü Anka Kuşu olduğunu tabiii..o kendi kendini yakıp küllerinden kurban bayramını doğuruyorJkendine yakın olabilmesi için de ,kendini kendine kurban etmesi fatırında fenafirkurbiyetJ yapması lazım değil mi?sadece yazdım Sevdiğim ..şimdi aklıma geldi ..henüz üzerinde tefekkür etmedim…

son söz.. tüüüm olup bitenler için şunları yazmak isterim..biliyorsun ki savaş yok..YA VEDUD  çünkü..gerçek savaşlar cephede masa başında değil kalplerin fethi ile kazanılır..o zaman gerçek İslam-ı Teslim olur..her şeye bir delil lazım ya hani Sevdiğim..delilim Sensin ..çünkü Senin sırr-ı  manan bu..SENİ SEVİYORUM….
nur cihan
nuralem7@hotmail.com/22.9.2011











Nokta .. nokta…
bugün Sen yoksun
ve ben Sensiz bir yoksunluk yoksuluyum..
yoksulluğumla övünemem,
 çünkü içimdeki var sandığım Sen zenginliğimsin
Seni soluyorum..
nefesimsin..canımsın..harflerimsin..sözlerim, kelamım, düşlerimsin..
tutkum Sensin..
 ve ben Senin canlı canlı tuzağına düşmüş avınım..
ağsızım,ipekten bir iple bağlınım..
bağların birbirine düğümlendiği o noktadayım..
boğazındaki o noktadayım..yutkunamadığın o şey benim..
nurcihan
28.9.2011....

**************


bir şeyler yaz diyordu sayfa da

bir şeyler yazayım istedim
ne yazacağımı bilmeden hep yazdım durdum yazdım durdum

Senden di akıp gelen Senden ve bir nefesin içindeki ya Hay Huuuu dan üfleyen

 işte o hep bana nefes verenden yazdım durdum yazdım durdum

derdimi yazdım dermanımı yazdım
bilmeyecekti kimse öyle demiştiniz
çok az kişi...belkide ..

 ne umurumda ya......
yazdım durdum yazdım durdum

derdimi dermanımı buldum da yine durulmadım


ruhum latife....14-2-2010



*****************

hep gül ne demek düşünürdüm
hiç bir gül çiçeğindeki anlamı beğenmezdim
güll..G-ÜLL..gül
olmuyordu hiç bir anlam bu kalbe uymuyordu
gülü düşünerek seneler geçirdim
gülün dizi dibinde hayran hayran izlemişim meğerse
anlamamışım..
gülüm üç basamaklı bir merdivene uzanıp uyurken seyretmişim üstelik
gülü düşünürdüm senelerdir ne demek?
gülün harında senelerdir kavrulurken bilememişim
meğer ben gülün içinde senelerdir yanmaktaymışım
gül ateş bülbül ateşmiş ya hanii
işte ateş-Siz ateşmiş gül bugün anladım

 (kutbiyet sancağı Senin Sevgilim)

 5-10-2011