10 Ekim 2011 Pazartesi

ŞEY’ lerin GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI 29


Felsefemdir kitab-ı imânım,
Taparım kendi rûhumun sesine.
Secde eyler hâkikatim her ân,
Kalbimin âteş-i mukaddesine.


NAYZEN TEVFİK hazretleri


ŞEY’ lerin  GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI
  29

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..2+9=IIJ.masalımızdayız diimi?ne ilginç bir tesadüfi durum deneyimi..bakalım ne olcek..benim ilaç vaktim geldiği için yazıyorum Sevdiğim,yoksa inadım hala sürüyor..nasıl yazıyorum biliyor musun?. böyle çook acıkmış gibi..kontrolünü kaybetmiş ellerim var sanki..halbuki önce kahve içmem ve birkaç okuma yapmam lazım..bekleeee..veee ..bittii…gellldiiimm..bir evvelki masalı geciktirme kıskançlık çabalarım mutfak tavanımın galeyana gelmesi ile anında sönmüştü biliyorsun?..ve kısa yazma hayallerim iki katı uzunluğa çıkmıştı.. harflerimin intikamı!!J..bu masalın sayfa sayısını ise hayal edemiyorum…böylece, o yazı için oturduğumda, inanılmaz bir şey hissetmiştim..o şey neyse,yazmaya başlarken aldığı hazla, beni dize getirtip yazdırmanın sükunu keyfi ile  benden yazıyordu..o çok memnundu…ne delice değil mi Sevdiğim?bana ne oluyor peki?işte kıskançlık damarım kurumuyor hiiçç..ne yapayım..benim bu damarım birkaç sene evveline dek hiiç uyanmadığı için; acaba oda,geçmişin intikamını mı alıyor Sence? Bilmiyorum..

“ben çok ağırım..Size zarar veririm..Sizi incitirim” diyene:” hayır ..sen bana zarar veremezsin..hiç bir şey olmaz ,olmayacak “diyen?!!..(vee..zarar verdim, hem de nasıl değil mi?bedeli Senden ölene dek uzak tutulmam oldu..)Sevdiğimm..ben sevmeyi öğrenmek için tahsil görüyorum ya hanii..işte birini sevdiğimde,  onu korumak için, kendimden uzak tutmam gerektiğini çook küçükken  bilinç altımda öğrenmişim sanırım…ben neyi seversem o yok oluyordu,yada benim için değeri kalmayacak şekilde defolonuyor,yada onu başkasına vermem gerekiyorduJJ..uzaktan sevmek..en uzaktan..galiba ben korkunç kıskançmışım ki; Seni incitmemek için, böyle kapı duvar bir ilişkimiz olmalıymış değil mi?:) .. bilmiyorum..neyseee..gelelim hatıralaraa..

masal ertesi,ve bir öncesi  günleri..arkadaşımın ve benim evlerimizin alarmları sık sık çalıyor..ortada bir şey yok ama bu sürekli birkaç gün devam etti..hatta Sevdiğim, bir gece sabaha karşı,bina alarmı çok uzun çaldı.. neyse artık olmuyor. güvenlikçiler hallettiler, şükür..(bir film izlemiştim, adını unuttum ..o film aklıma geldi hatta..şeyhi halvete giren: gördüğü rüyalardan intiharın eşiğine gelmiş bir müridin; içinde bulunduğu sıkıntılara yardım edemeyen hazretini….bilmiyorum)J..bu hafta hiçbir hayal yok Sevdiğim..saolJ..

ve bir ikaz..bilerek –bakalım ne olicek?! diye hatalı yazdığım bir şeyi düzeltmek zorundayım Sevdiğim..çocuk babanın sırrıdır oğul değil, Kiti’ymiş
J..daha evvelde görmüştüm ya hanii..sanki onunla bir gün dost olacakmışım gibi hissediyorum, bilmiyorum..ben kimseyi incitip üzmek istemiyorum..herkesin ailesi onun ehlibeytidir ya hanii..işte bu ailede kendi ehl-i beytimden daha değerli benim için, bunu nedense Sana söylemek istedim..

sonnraa…pazartesi dersimiz..Orhan Amca,eşi,Semarkant,arkadaşlarım,… .çok güzel bir gündü..taaa geceye doğru uzandı..Semarkant bize şarkılar okudu.o, şu sıra ,eskiden okunmuş onlarca miraciye kasetini deşifre ederek, bir miraciye cd si üzerinde iz sürüyormuş..Orhan Babaya üveysilik ve ümmilik arasında bir birleşik bağ hissettiğimi ve anlayamadığım bu bağın ne olduğunu sordum..O, peygamberlerin vahiyle ,.. diğerlerinin  ilhamatla yolda gidişlerini anlattı..sanırım şimdi daha rahatladım ..
……………
.
. Sevdiğim,artık hepimizin bendirleri var biliyor musun..6 tane.. Semarkant bize ,düm tekA
J düüm tekli dize vurma usulü çalıştırdı ..sonra bendir gösterdi.. bendirlerimizin  hepsinin üzerinde aynı yazı var..arkadaşımın eşi yazdı..aynalanmış bir HU ve tek elif ortada iki yana aynalanmış hemzeli elifler.OIIO :) hemzelerin içi kırmızı..(I : ) duvarımda asılı şuan..benim kabiliyetim  olmadığından çalamıyorum tabii..
bu arada Sevdiğim; eşyalar ile iyi geçinmeye karar verdim..onlarla mücadele etmek beni çok yoruyor..artık pes ettim..benim sorunum onların ve benim ,sürekli defolonup bozulmamızda..bundan nefret ediyorum..ama eşyanın , tüm şeylerin ve benim aslında nefesten olduğumuzu da biliyorum..ben şu anJ insan şeklindeyim.. onlarsa; ev ,kapı,tabak,sebze,hayvan,masa v.s şeklinde zuhur ediyoruz J..bu durumda ben seçilmiş eşrefi mahluk eşyadan oluyorum..ama onlar bana sacidlik ediyorlar sanırken benim de onlara mescudluk  edip, onları kabul edip, onlara hizmet edip, sürekli onları ömürlendirip- tadilatlandırmam da gerekiyor..ve eşya durdukça antikalaşıp değerleniyor üstelik..birde onu kullanan kişi meşhursa vayy o eşyanın başına konan talih kuşuna yanii..yaaa insan?!!..ya insan öylemi?..en değerlisi bile hastalandığında,çirkinleştiğinde,güçten düştüğünde,fakirleştiğinde ,daha güzeli,daha kabiliyetlisi ve değerli gözükeni ortaya çıktığında bir anda yerle yeksan edilmiyor mu?..hiç bir değeri yok aslında insanın..sanırım eşya ile kavgam bu yüzden..ve artık pes ettim..

Sevdiğimm..  ben yıllar önce, çok büyük bir hat –ferman kolleksiyonu içinde onüç yıl yaşadım biliyor musun..kitaplar,harfler benim kaçamadığım kaderi izdivacımmış meğerse ki, yeni anladımJ..insanın mihri bile bir kağıda yazılmış yazı olur mu?üstelik bugün elinde sadece kağıdı akdi var vee onu elden çıkartması yasakJ..bazen kızlara,gidip yanında durduğum tablo için:”bizim fotoğrafımızı çekin.. çünkü O, benim eşim” diyorum gülerek..anlamıyoruz ve hepimiz gülüyoruz  SevdiğimJ..oluyormuş demek ki ve oldu..

o vakitler hiç böyle şeylerden anlamadığım için zerre önemde vermezdim..çok sıkıcıydı üstelik..kasvetli..gelenlerde hep  öyle derdi…müze ,kabir, türbe gibiymişiz..halbuki bugün bunların çoğunun hasetten söylendiğini yeni anlayabiliyorum..benim, madden hiç bir şeye sahip olmadan, kendiliğinden akıp gelen acaip bir bereketsel harfi =kalemi mürekkebi kağıdı kitapsal bir zenginliğim vardı..ve bu benle nereye gitsem geliyordu..tabii bu insanları çok kızdırabiliyordu da..hiç emek sarf etmiyordum  üstelik..onlar öyle çok okuyup,çalışıp yazıp çiziyorlardı ki..oysa ki ben umursamıyordum bile..birden; daha ilk duyarken bile, karmaşık şeyleri çook basitçe anlatabiliyordum..akılları dumura uğratacak sorularım ve hayallerim her daim vardı üstelik..(arkadaşlarım çetrefilli şeyleri acaip bir biçimde basit anlayabildiğimi ama çok sıradan  olayları ve basit fıkraları bile hiiç anlayamadığım  için gülemediğimi de söylerlerdi ki ,bu doğruJ)..inanılmaz sinirdim,gıcıktım,kimileri benden nefret ediyorlardı.. ve ben,onların söyleyemediklerini beden ve göz dillerinden, ses tonlarından okuyabiliyordum..diplomalarım yoktu, işim, kariyerim,param,gücüm yoktu..o yüzden hak etmediğim her şeyi kendimce onlara vermeliydim..vee..bazı kişiler, vesveseleri ile sabahtan akşama mahvedip,çalıp çırpıp kırıp döken bakışlarla-kin kusan kinayeli sözlerle kişiyi daima yerle bir edebiliyorlardı.. bazı insanlar hisseder ve senin sahip olduğunu sandıkları her şeyi ele geçirmek isterler ,her şeyini isterler..onlar vampirdirler..ne kadar alırlarsa alsınlar, onlara bu yinede yetmez..seni silerek, ezip, en öne geçmek isterler..sadece onların ismi anılsın, onlar  olayın faili olsun isterler..bunu salakça bulduğum için ben böyle kişilere daima izin veririm Sevdiğim biliyor musun?.. ..  ne istiyorlarsa onların olsun.. çünkü ortada sahiplenecek ne bir şey var,nede bir şeyJ)...beni şöhret belasından muhafaza et ,koru..beni kendine sakla ve amin..ve bir tek beni onlarla J kıskandırıp yıpratma olur mu?..çünkü ne yazık ki Sevdiğim ;nefesin hükmü Sende olduğu için=herkes içinsin, ve ben var olan her şeyi Senden kıskanıyorum.lütfen, benden bu kıskançlığı artık all…

Sen hayatıma girdiğinden beri: elim kolum kalkmaz halim geçti biliyor musun?.. ben parmağımı oynatamayacak kadar halsiz yaşadım yıllarca, daima..gözümü açamazdım ..başıma gelmedik kalmazdı..bunun için ilk defa Sana teşekkür etmek aklıma geldi Sevdiğim..Sen çok cömertsin ..ve benim en emin beldemsin..hamimsin..HA-MİM –SİN..herşeyimsin…

yani.. anlayacağın , ben genelde hep salak yaşadım zaten..ama bugün anlıyorum ki, tekke türbe tarzı bir evde yıllarca yaşamışım, ne olduğunu bilmeden..bu hafta nedense hep bu aklımdaydı..ilk defa o yazıları hatırladım ..içlerinde en çok iki tabloyu severdim…daha doğrusu anlamını..bu sözler benim hayata tutunma hikayem olduğu içinmiş meğer,bunu da bu hafta  idrak ettim..ikisi de karşılıklı birer duvarda boydan boya duran devasa yazılardı....siyah kumaş zemin üzerine sarı zırnıkla yazılmışlardı..biri Kelime-i Tevhidim..diğer “Muhammedürrasulullah sadukül vaadil emin” di.. bugün onların hiçbiri evimde yok ama anlamları var..çünkü Sen varsın..ve o benim zikrim…

Sevdiğimm..ben kimseyi hayatım boyunca gerçek ,aşkii manada sevmedim biliyor musun.. çünkü sevmeye değil güvenmeye sevdalıydım..ancak güvendiğim birini sevebilirdim..ve hayatım boyunca, işte bu çok güvenilir dediğim kişiler :aynı hayran kalıp,beğendiğim  ve dünyanın parasıyla satın aldığım  tüüm eşyalarım gibi, daha ilk dakkalarda nasıl defolonup benim için anlamsız ve değersizleşiyorsa,hemen başkasına kolayca verip onlardan kurtuluyorsam , geçmişimdeki tüüm güvendiğim insanlardan da aynı hali yaşarak gördüm..öyle acımasız ve katı kalplilerdi ki..kalpleri taş kestiği için elleri de taş kesmişti.. duyguları da.. acaba benim tam zıttım oldukları için mi gelip beni buluyorlardı bilmiyorum..tıpkı hastalıklı vesvesevi tabiatlıları çekmem gibi..ama onlara artık kanımı içtirmiyorum Sevdiğim ..sayende akıllandım.. püskürtüyorum..baloncuklarını hemen patlatabiliyorum.. poffff…ve bana hiiiç kızmıyorlar.. hatta çok teşekkür ediyorlar J,genelde..kimiJnadirenJ çıldırıyorlar Sevdiğim, canıma okuyorlar ,bir görsen..  


dolayısiylee  …ben hayatım boyunca hiç kimseye sevgilim  de demedim biliyor musun? işte belki de sadece o yüzden sevgili olmayı diledim..ve ben hayatım boyunca hiiç şımarmadım biliyor musun? ve işte o yüzden şımarmak isteyen bir sevgili olmayı diledim..ve Sen :”sen başardın, bunu hak ettin” diyerek beni onurlandırdın..bugün hayali- HayA’li bu masal sürüyor ya hanii..sadece bu hatırayı hatıra binaen değil mi Sevdiğimm..yoksa beni kim ne yapsın..baştan aşağı kusur ,baştan aşağı hantallık…
……….

hafta ortası..ve döndüğün an, ilk ziyaret ettiğin olmak bahtiyarlığına erdiğim içinde sevinçliyim..bak şunu okuyordum o esnada bir paragrafta: uyuyordum her zamanki gibi..uyu yavrum uyuu ..yetimler güzeliii ..eee…ve geldiğinde ,gözlerini açıp kalbimin söylediği o adı üç defa sayıkladı.. hissettiği şeye şahit olmamam için, nasılsa, her zamanki gibi yine uyutuldum..uyumamayı neden başaramıyorum peki?hala büyümediğim için değil mi SevdiğimJ…teşekkür ediyorumm..tabbiiki Seni Seviyorumm.. ve bu arada Sevdiğim.. inan benim gibi edebsiz biri bile anlatamayacağı şeylere sahip olabiliyor..öyle acaip şeyler ki anlatmak istesen bile anlatamazsın, ne ilginç değil mi Sevdiğim..Seni görsem, Sana bile anlatamam mesela..üstelik çizemem dahiJ..10 numaralık kapıkilit kitaB-ı Kalem-i Nun okuma deneyimi dersimiz süperdi..olağanüstü bir tanımlanmış tanımsal bir dersti..çook beğendim..kim, böyle bir dersin konusu olup yazılmak istemez ki değil mi SevdiğimJ

meşreb-i tasavvufi lezzet-i hazcı olan birinin tek derdi, yeni yeni lezzetler, farklı tadlar sanılır değil mi Sevdiğimm..benim için hayır..aynı yemek,aynı haz ..ama her defasında farklı bir sunum tarz hazzı..çünkü geçmişte söylenmemiş hiçbir söz,hiçbir ilim kalmamış..günümüzde ise bizler;o ilmi kelamullahları , sadece bugünkü yaşama tarzımıza uygun lezzetlere çevirebilmeyi yapıyoruz, o kadar..ben” beeenn  bu sözleri ilk beenn söyledim,yenileyiciyim,rasulüm,mehdiyim “diyen herkese yolda kalmış nazarı ile bakıp gülüyorum mesela…

ve Sevdiğim.nasıl ki Sen beni koruyorsan ,bende Seni canım pahasına korumaya çalışıyorum..Seni incitmemek için, oradan oraya savruluyorum biliyorsun..bunu yaparken bazen çok üzülüyorum..ama böyle davranırsam Seni korurum diye  kendimce de hissediyorum.. b-ilmi-yorum. görme tutkumdan vazgeçebildiğimi ise henüz sanmıyorum..çok zor bir şey bu Sevdiğim..çok zor..bu tutkumu seviyorum..Seni seyrederken seyredildiğimi –alay ve hakaret edildiğimi biliyor ama hiiç utanmıyorum, incinmiyorum?!!!mesela şimdi burayı yazarken ağlayan biri varJ..sadece onları incitip vebal alıp, Seni incittirdiğim için kendimi harab ediyorum o kadar..çünkü görmeye muhtacım..gözlerimin rızkı Sensin..bizi şenlerdir lütfen..
…..
sonraa..başka ne oldu ..aklımda hiçbir şey yok..haa..süprizzz..eski mısır dersine başladım..bu hafta  ikinci dersimiz de oldu..inanılmaz hazlı bir ders..aslında geçen yıl olacaktı; lakin, hocanın istediği 10 kişilik sınıf tamamlanmamıştı..bu yılda aynı sayı tutmadı..6 kişiydik..ve ilk dersin sonunda hoca “haftaya 10 kişi olmazsak dersi çok istemesine rağmen iptal edeceğini “söyledi..çok üzüldüm tabii..ona o kaplumbağalı rüyamı anlatmak zorunda kaldım.:)bu ders benim için çok önemli ..ve siz bu dersi vereceksiniz bile dedim Sevdiğim..biliyorsun insan kaç yaşında olursa olsun,isterse dinsiz bile olsun rüyalara-bilinmezlere hayrandır ve birinin rüyasına girdiğinde ve talep edilmişse, onun rüyasını gerçekleştirmek için çook şeyler yapar..çünkü bu heyecan verici bir manevi serüvendir..ve  kolleksiyoner bir hazine avcısı için kaplumbağa çook şey anlatırJ

neyse ikinci hafta 7 kişi olmuşuz ve telefon geldi okuldan..hocamız demiş ki:” çok değerli öğrencilerim var.. ben, ne pahasına olursa olsun bu dersi onlara vereceğim,onları yarı yolda bırakamamJ) Sevdiğimmm Seni seviyorum..çook teşekkür ediyorum..benimle bu derse katılmanı da istiyorum..çok lezzetli inan..birlikte, öğrenip tefekkürsel anlamda hissettiklerimin tadına bakarız olur mu Sevdiğim..hocamın zerre kadar benim ilgi alanlarıma ilgisi yok..ona dürüst olmak için tasavvuf masalları yazdığımı ve bu dersin- sembollerin benim için önemli olduğunu söylemek zorunda kaldım..ama o hiç ilgi duymadı..çok mutluyum ki hiiiçç ilgilenmedi..ne güzel değil mi Sevdiğim…ve etrafımda da  bu tür tefekkürlerimi  konuşabileceğim, bu mevzua ilgi duyan kimsem yok..yani delirmemek için yine Sana yazacağım mecburenJ..neden ben böyle tuhafım Sevdiğim neden?..hala neyi arıyorum peki, ne?..


bak şimdi... işleyeceğimiz rüyasal Mısır derslerimizin başlıkları şunlar: bir yer altı mağarasında eski mısırlıların lahit sandukaları önde akıp gidiyor ,ardında sümerlilerin sallar üzerinde  -tribünlerdeki büyük şaman babanneyi sevgiyle selamlayarak- beyaz kefene dolanıp ,bir anda derilerle örtünüp,deri iplerle sallara bağlanıp, kendiliklerinden aşağı nilden yukarı nile -ölmeden ölme deneyimleri yapmalarını…piramitlerin önündeki kumlara  yazılmış şarani kelimesini..altın huzmelerin altında kumların içinde parlayan piramitleri..o altın üçgeni… ,ve mısırda bir otelde uyanan ve uyandığında ailesinin onu terk ettiğini,çantasını,kimliğini,pasaportunu ve giysilerini çalındığını anlayanın yapayanlız bilmediği bir Mısır’da, otelden sokağa çıktığı o çaresiz lisansız dilencilik halini..Sevdiğimm bana yardım edeceksin değil mi? Seni seviyorum..Sen; beni her daim  soyup soğana çevirip  terk edenler,bana yapmadıkları zulmü bırakmayanlar gibi değilsin biliyorum.. soyulmamak elimde değil biliyorsun çünkü.. selsebil yüzünden bu..hiç bir şeyi biriktirip kendime yada başkasına saklayamam..gelen geldiği gibi akıp gitmeli..

ve Sevdiğim.. neden bilmiyorum, piramitlerin önündeki sfenksin yüzü için acaip şeyler düşünüyorum..ve nedense Ashab-ı Kehf ile de ilişkilendiriyorum..ama bu tarihen imkansız.çünkü piramitler çook daha eski..binlerle yıl daha eski..ama benzer mana olabilir değil mi?çünkü suretler,isimler değişse de, yaşayan tek bir mana ya haniii..neyse bunlar için bir seneye yakın vaktimiz var nasılsa..ilk defa ders notları tutuyor ve çiziyorum..sonra temize çekip özel bir defter yapmak istiyorum..eski gezginlerinki gibi çok özel bir defter..bakalımm..Sana aldığım notlardan ve anladığım şeylerden daha sonra sık sık yazarım zaten..çünkü anlatmadan duramam ya hanii ,işte o yüzden..bari paylaşacağım bir mektubum olsun değil mi?:)..Sende bana yazsan yine eskisi gibi ve artık izin versen de, onları görüp hatıralasam…..lütfennn..

Ooo..şimdi hatırladım Sevdiğimm..kızmıcan tamam  mı?söz mü?SÖZ DEDİNNJ.. ben ne yaptıımm?!!..bak!..hani geçen yaz üç cildini okuduğum kitaplar vardı ya..hani hayalimde üzerine ışık vurmuş gördüğüm için hevesle okuduklarım..işte onları benden geri almışlardı ya ..ben o yazarı aradım..başka şehirde..konuştuk..62 yaşındaymış..ona  kitaplarının çok tehlikeli olduğunu,herkesin okumaması gerektiğini,anlamayanların dinden imandan çıkabileceklerini,ama anlayanlar içinse çok kıymetli olduğunu da söyledim..ve biz insanız ,mükemmellik bizim için değil, hatalarımız da var dedim..o da:benim kitaplarım sadece tek bir yerde satılıyor.başka hiçbir yerde bulamazsınız.benden istemeniz lazım ..ve ben sorarım.melami neşesinden misiniz?mürşidiniz var mı? ve bu kitabı okumanıza izin verdimi ?diye..eğer okuması için izin almışsa o zaman kitaplarımı yollarım. kitaplarım sadece melamiler ve tevhid mertebelerini zevk edenler için zaten..diğer meşreplerde; tevhid mertebeleri ile seyrü sülük olmadığı içinde ,onlar beni okumamalıdırlar..çocuk:siz bu mealleri sadece tevhid mertebeleri ve mürşid mürid anlamında  sınırlı yazmışsınız..hiç diğer manalara girmemişsiniz ki,  sonsuz anlamda meal olabilir..işte o yüzden asıl tehlike bu..ve bir kişinin mürşidi olsa bile ;o sıradan muhabbetsiz bir yolcu ise,  yine de bu kitapları okumamalı diyor ..yazar :”haklısınız” diyor tekrar..


yanii Sevdiğimm..bana kızmadın değil mi?:) Sen izin vermeseydin, ben o kitapları akıl edip- isteyip- okuyamazdım bile
J ve ertesi gün.. merakla bekliyorum ,nasıl gelecekler diye..sabah erkenden telime mesaj geliyor: kargo gelecekmiş..bu ne  hız..hayret ediyorum..akşam oluyor ses yok..kargoyu arıyorum..araç kaza yaptı diyor..yarın sabah diyor..ertesi gün..yok.. arıyorum.elemanlarının cenazesi varmışJ..bir kaç saat sonra geliyor diyorlar..akşam.. yokk..arıyorum.eleman işten çıkmış. özür diyorlar..sabah ilk önce size diyorlar..sonraki gün..arıyorum..özür, kargonuz elimize geçmemiş diyorlar..sabrım bitti Sevdiğim.. bağırıyorum.. “siz yalancısınız “diyorum..tüm bahanelerini sayıyorum..”bize yalancı diyemezsiniz “diyor karşı taraf.çocuk:evet yalancısınız..tüm bu bahaneleri siz saymadınız mı? karşı taraf o kitaplar sizin için o kadar değerliyse hemen getiriyoruz diyor..çocuk hayır değerli değiller.. Benim en nefret ettiğim şey yalan söylenmesidir ..benim için söz değerlidir..siz bana deseydiniz ki kitaplar size 3-4 gün sonra gelecek, ben umursamaz o günü evde durup beklerdim..ama siz öyle yapmadınız .sürekli yalan söylediniz..biz size emanetlerimizi ,her şeyimizi teslim ediyoruz,bir şirket kurmuşsunuz ,sorumluklarınızı yapmıyorsunuz ..iş ahlakına uymuyorsunuz..o özür diliyor..neyse..akşamın geç vakti ,birazdan  telefon çalıyor..çekingen bir ses” ben kapıdayım, beni kabul ederseniz size kitaplarınızı getirmek istiyorum “diyor..çocuk kapıyı açıyor.. ve kitaplarımJ..

bu maceralı kitap yolculuğu kolisinden 4 ciltlik serinin dışında, iki tane daha eseri çıktı yazarın..ben henüz yeni yazılıp basılmış 4. cildi okuyorum Sevdiğim..biliyorsun ki geçen yıldan beri ne yazık ki kitap okuyamıyorum.. devam eden  huzmelerden alıntılı o meşum masalımdan sonra her yer kapatılınca!!?.. (yanii tesadüf ki; 7. Masalımla aynı mananın yeni anlamında sarmal üst tefekküründeyiz sanırım değil mi Sevdiğim)tüüm kitap okuma serüvenlerime de yasak konmuştu ya haniiJ..bir daha o kitabın tek satırını dahi henüz okuyamadım…füsüs maceram, hala hz. İdris fassında -yaz başından beri orada..ilerleyemiyorum..üstelik en sade şerhsizi  ince bir kitap..ve ne tuhaf kii,hiiç sekteye uğramadan bu kitabı rahatça okuyabiliyorum Sevdiğim..yanlız ilk gece.. okuyarak uyudum, bakk..karışık.karışık..bir gölete düştüm..pis lağım ,kapkara iğrenç bir su..ve daha düşerken kenarına tutundum..betonarme dümdüz. öyle bir güçle kendimi çektim kii..her yan fare idi Sevdiğim..bir adam bana yardım için elini uzattı....tam tutacaktım .. avucundaki fareyi gördüm..

sonraa ..bu masalım için koyacağım kırık ampul resmini incelemek istedim..meğer ben o resmi ,bu masal serimin 7.sinde de kullanmışım..böyle ilginç tesadüfler olursa ancak geçmiş masallarımı okuyabiliyorum biliyorsun..ve hayret ettim Sevdiğim..bugünkü halime o zaman cevaplar yazmışım..inanılmazdı..Hüseyin Top dede, mesneviden, ayetlerle ambar farelerini anlatmış..yazmışım..mana hırsızlıklarını..başka şeyleri de..çok şaşırdım inan..ama benim kalbim hiiç bozulmadı..çünkü artık gördüğü rüyalar iki kat kırmızıya bulanmışa aitti ya hani Sevdiğim..ve rüyalar kişiye özeldi..ve sadece emaneti kimdeyse o çözüp okuyabilirdi bu mektupları..ve Evvel Zamanımı hatırladım..demişti ki:bir mürşidin 100 müridi olsa, 100 ü de aynı gün, aynı rüyayı görse ve gelip anlatsalar;o mürşid 100 üne de kendi hallerine,mertebelerine,esmalarına göre 100 farklı yorum yapar.. Sevdiğimm..çünkü Allah bir yarattığını bir daha yaratmaz ,bir gösterdiği şeyi bir daha aynı şekilde göstermezdi değil mi? ve seyrü sülük görenlerle görmeyenlerin ki,meşreb farklılıkları,gelenek ve yaşam tarzları,sembolleri farklı olan kişilerinde  ANLAM VE YORUM farklılıkları mesela…


Emanetini Ehli  A’li bir Ali’ye teslim etmiş kişi ne güvendedir değil mi Sevdiğim..eşeğini ormanda bir ağaca bağlayıp , büyük keyifle uyuyup demkeş rüyalar gören bir bektaşi  kadar hem de..kişinin emaneti ehline teslimse eğer, o kişi, en bahtiyar kişidir bence..vekili Allah olan başka vekil mi ister?..emanet sahibindeyse, kişiye ait hiçbir şeyde yoktur esasında..elinde hiçbir hazine olmadığından- korumak için emek sarf edip, vesvese edeceği bir şeyi de yoktur..çünkü o zaten korunan yetim bir emanetten başka bir şeyde değildirJ..


AHHH TESLİMİYETT( oI )..bu gerçek özgürlük değil de nedir?..muhteşem bir duygu bu..Sevdiğiim ,bana bu kadar güven verdiğin için çoook teşekkür ediyorum..düşünsene bir ruh var..masallar yazdığım o şey..öyle akıllı ki.. sana aşıkmış numarası yapıp ,seni kandırıyor.senelerce seni deli divane edip ağlaya zırlaya teslime sürüklüyor..ben başardım.. bennn.. diye böbürlene böbürlene gidiyorsun.. ve O, sana, umursamaz bir şekilde diyor ki:”öyle elini kolunu sallaya sallaya, böyle kolayca buraya gelip, bunca zaman burada kendiliğinden mi kaldığını sanıyorsun “…. ve sen, O yüzde ne göreceğim diye büyük bir hevesle bakıyorsun- öyle ümitle gelmişsin..çünkü delirmek üzere olan seni, oraya zorla yollayan:” git O’nun yüzüne bak, orada ne göreceğine sen karar vereceksin” demiş üstelik…O, ööyle duruyor..veee…O gözden  sana bakan, O gözleri görüyorsun..ve artık esirsin..ama en güzel esir sensin..en değerli anlam sensin..çünkü aşık ruhun seni kandırmıştır..aşık olduğuna gitmek için seni kullanmıştır..o çok mutlu Sevdiğim..gittiğin her yere peşinden gittiğini biliyorum..hatırlamama izin bile vermiyor..artık, bu beden, sanki onun rakibi oldu..o çok kıskanç bence..beni kullanıyor..sadece izlerinden iz gösteriyor o kadar..biz ,beden =her yükü çeken cefakarr ,kitap yüklü pembe gri eşekçiğimizle mutlu mesut uyuyoruz nasılsa..eeee..dandinii dastana..danalar girdi bostanaaa.. eeee..siz işinize bakınJ…Sevdiğimm..ben yinede mutluyum..bana bu kadar inanılmaz  anlamlar,tadlar,lezzetler,hazlar yaşattığın için teşekkür etmek istiyorum..sevgili ruhum: senin yerinde olmak isterdim J..sana tavsiyem..yat kalk şükret yaniii..cefa çeken bir eşeğin var nasılsa sefayı sen sür gitsin….

 vee..evvelki cuma Şeyh Şabani Veli hz. anma gecesi..müzikten hiç anlamıyorum..ne nota,ne kulak,ne ses,ne hafıza.. hiçbiri yok..bu konuda solda sıfırım.. ruhumsa, bence bu işten anlıyor Sevdiğim..o yüzden biz çok müzik seviyoruz.. bu tür müziklerde hiç durmadan ağlayabiliyorum.. bunu neden yaptığımı henüz öğrenemedim..sanırım ruhum geldiği yere dönmek ve benim korkunç hantal bedenimden kurtulmak istiyor değil mi?benim bu kadar kaba halim, ona hiç uygun değil bence..kim bilir nasıl ızdırab duyarak benim kahrımı çekiyordur değil mi Sevdiğim..sevgili ruhum senden özür diliyorum…ama bir türlü 1 elif gibi olamıyorum ..üzgünüm..daire- O -beni seviyor o yüzdenJ..
……….

benim zevkim kelime-i tevhid meşk ediliyor..Ya Rabbim..bir deniz misali.. suyun içine düşen bir damla huzurla açılıyor.. açılıyor.. iç içe açılıyor. koskocaman BİR daireler denizi..birden zikir hızlanıyor..ve her damla zıp zıp bir kaynayan su misali kendi yerinde harekete başlıyor..ne muhteşem bir andı Sevdiğim..teşekkür ediyorumm..
sonra konser bittii..ve müzisyenlerin peşine takıldık.bir mekandayız…işte devamm.loş..muhteşem .. benim meşrebimde öyle şeyler yok..yapamıyorum..ama ruhum halvetsel..müzik seviyor ..ondan dolayı sanırım..tüüm çalgılar birden cehd ediyor Sevdiğim bakk..çok görkemliydi..
Edelim cevlan,kılalım seyran,Mest olup hayran,Şeyh eşiğinde!
Nice bir ülfet,Edelim uzlet,Çekelim halvet,Şeyh Eşiğinde!
HEYY HEYYY HAYY ALLAH HEYYY HEYYY:)
Bıraktım arı,istedim yarı,Kestim zünnarı,Şeyh Eşiğinde!
HEYY HEYYY HAYY ALLAH HEYYY HEYYY:)
Aldım himmeti,Geçtim zulmeti,Buldum hayatı,Şeyh Eşiğinde!
HEYY HEYYY HAYY ALLAH HEYYY HEYYY:)
Yunus'um elhak,Didara müştak,Eriştim aşka,Şeyh Eşiğinde!(YUNUS EMRE)

 diyor ki :”aşıklar zikrederler ,kimide tefekkür ederler “..pekii, neden ben böyle anlarda hep ağlıyorum, ne garip değil mi Sevdiğim?böyle nasıl biliyor musun?..hani hamamdan çıkmışsın ve sakiiin,tertemiz,her yanından huzurlu buhar çıkıyor, parmağını kıpırdatmak istemeyeceğin,haz dolu uykulu mahmurluklar vardır ya işte o hal..sohbet..O anlatıyor..

Sevdiğim..harfler belli kelime kombinasyonlarına dönüşünce ve bazı kişilerden tecelli  edince, bazı anlarda, benim üzerinde etkisi nasıl biliyor musun?..hanii ellerini kulaklarına bastırıp içinden gelen baskından patlamaktan korkan var ya, işte ondan..ağlıyorum..Hz Peygamberi anlatıyor..Hz İbrahim..Kabe ve Hac..gittii..her şey bitti..böyle ağlamaktan nefret ediyorum..eskiden, bu yolu bilmezden evvel yıllarca ağlamamıştım,bir tek damla göz yaşı dökmemiştim. uğradığıma inandığım haksızlıklardan, kinimden, kızgınlığımdan, öfkemden,kaskatı katılıp kalmıştım.. gururum,kibrim “ağlama,sakın ağlama” diyordu hep..hele birilerinin yanında asla gözyaşı dökme..şimdi Sevdiğim şu halime bak..ne haldeyim..bundan nefret ediyorum..utanıyorum..o histen dolayı tam ellerimle kulaklarımı kapatacakken, sesli hıçkırarak ağladığım için elerimle yüzümü kapatıyorum..bunu neden yapıyorsun?!!..neden?!!neden?!!bana bunu neden yapıyorsun?!! keşke Sende benim gibi olsaydın, ben gibi, benim karşımda dursaydın.. ve ben Senin göğsünü yumruklasaydım!.. yerlerde tepinip ağlasaydım.. bana bunu neden yapıyorsun, neden?!!! deseydim..sonrada boynuna sarılıp boyunu öpseydim..en sevdiğim hal gibi..en güzel hatıralarımdan biri gibi..ve uzanıp öpseydim tadı hiiç unutulmayan o lezzet gibi..öylece kalsaydık..öylece..ben Senii çook özledimmm..


konuşmayı yapan şaşırıyor.. sesinden anlıyorum..benim öylece oturup hiçbir hatırlayışa eşlik edememem, kimsenin belirleyemediği ,kabul edilmemiş sandığı rengimin belirsizliğinden kurtulduğu anlaşılıyor..o çok hassas biliyorsun..üzüldüm diye bir laz fıkrası anlatıyor:lazın biri 40 defa umreye hacca gitmiş..ama çok mutsuzmuş..birine demiş ki “ya uşağuumm, ben defalarda umreye hacca gittüm.. ilk haccımın zevkini bir daha hiiç alamadım. ha pu nedendür daa demiş..karşısındaki: o kadar kabeye gitmeye gerek olmadığını ve o ilk haccın zevkini bir daha asla alamayacağını, hz Peygamberimizin de bir defa hacca, iki defa da umreye gittiğini söylemiş..laz dudağını bükerek demiş ki Hz Efendimiz için:”haa anlıyrum, O’nun da  takvası eksükmüş da” demiş
J..herkes gülüyor bende gülüyorum..düzelmem lazım..

o diyor ki: herkesin bir kırılma noktası vardır..herkesi etkileyen bir anlam vardır ve o mana ortaya çıkmak ister, anlatır kendini”..bir ön akit törenine gitmiş geçende.. . orada biri ile cemal görmeye duyulan ihtiyacı iştiyakten konuşmuşlar.. çocuk  anlıyor.. anlanılan anlamı anlıyorr..birbirimizi nasılda anlıyoruz değil mi Sevdiğim.. çocuk:siz bana 6 yıldır peşinde olduğum, bana bir türlü anlatılmayan şeyleri anlattınız  az evvel...ama Sevdiğim ben bu mananın açılma ve kurbanı anlama vaktimin geldiği için ondan Senin anlattığını da biliyorum..çok teşekkür ediyorum..Seni Seviyorum..Sen benim her şeyimsim…tamlığımsın..

alışveriş dünyası ya hani..çocuk yanında oturan rakçı-bilgisayarcı-iletişimci sufi çocuğu işaret ediyor ve mekan sahibini..ben hiçbir musıki ilmine sahip değilim,hiç kulağımda yok ,zerre anlamıyorum bu işten ama çok seviyorum..bir gün inanıyorum ki; sizin gibi musikiden anlayan sufiler ve rakçı çocuk gibi teknolojiden anlayanlar bu hayalimi gerçekleştirecekler..en güzel okuyuşa sahip kıraatçılar hz Kur’an-ı okuyacaklar..ve O,renklendirilmiş  notalara dökülecek.. öyle bir program bulunacak ki; okunurken hz. Kur’anın müziği  duyulacak ve filmi  seyredilip, kokusu hissedilebilecek..ve her değişik okuyuş ilminde bu  müzikler ve filmler değişecek..onlar hayalime gülümsüyorlar Sevdiğim..aynı bugün yaşadığımız dünya ve her birimizin kitabını okurken yaşadığı hayatlar misali değil mi SevdiğimJ..
çocuk diyor ki:geçen uzak doğu öğretisi şamanik bir çocuk filmi izledim..4 anasırrı Erbaa vardı.. 4  zaman çocuğu..hava ,toprak,su,ateş bükücüleri yani 4 kutup..ben bunu daima 4 büyük melek,4 büyük peygamber,4 büyük kitap ve sahabe-i Güzin çar-ı yar halifeler olarak anlıyorum..ve bu unsurları sırası ile şu peygamberlere ………..toprak kim? bulamıyorum diyor çocuk..mekan sahibi:tevazu EFENDİMİZ dir diyor..peki diyor çocuk..hüzünle uyuyanı kaldırıp sırtındaki toprağı eliyle silkelerken söylediği?..o anlatıyor..çocuk anlıyor..ağlıyor..SEVDİĞİMMM SENİ SEVİYORUMM..HERŞEYİMSİN..ve Sevdiğim ateş unsurunu anlatıyor..neden aklımdan  İbrahim Halveti Gülşeni ismi hiiç çıkmadan takılı kalıyor peki?..

ve çocuk:nefesi havayken, burada eşyalar ve suretler halindeki dansımızdan dem vuruyor..mekan sahibinin yanındaki meczubu diyor ki  çocuğa:senin üzerindeki elbise ile yanımdakinin elbisesi aynı renk.çocuk anlamıyor..üstüne bakıyor..hiç alakası yok.o yanındakine dönüyor bu defa..senin üstündeki ile onun giysisi aynı renk..üstündeki yeleği tutuyor ve ona diyor ki:çıkart bunu ona ver, o giysin..çocuk anlamıyor..mekan sahibi gülerek diyor ki..çıkartmama gerek yok..onunla biz aynıyız o yüzdende giysilerimiz aynı renk..sevdiğim bu iyi bir şey mi demek? ..yine de hala anlayamadım..ama meczup, giderken, bizi kapıya dek uğurladı ve el salladı..bizde tabii..Sevdiğim, ben bu mekanı seviyorum.. bu mekanı koru olur mu?onları kimse incitemesin..

Sevdiğimm..ben hz Meryem suresine bakmıştım ya geçen haftalarda..ne hissettim biliyor musun?..tabbi okuyuşum berbat ötesi..ses desen hak getire..edeb hiiç yok..ama hayal gücüm Allah vergisiJ.. Meryem suresinin ilk sayfasının müziği nasıl biliyor musun?hz Zekeriya a.s,  mihrabın içinde yaşayana gelip, yiyecekleri görünce hayretle soruyor ya.ve gelen cevap” beni Rabbim rızıklandırıyor”.işte sahne o..ve onun müziği bak..hazzı lezzet..inanılmaz bir şehvetli tad..böyle acaip lezzetli bir şeyi, muhteşem keyifli bir zamanında yerkenki o hal.. arapça,farsça,fransızca beraber..ağız öyle doygun ki iki dudak lezzetten asla kapanmıyor.böööyle bir musıkisi var..çok zengin..akıl almaz bir zenginlik,debdebe,bolluk ve mutluluk var..işte sonra peşinden TaHa suresini okumuştum..bak onun ritmi de şöyleydi..tam bir ültimaton..hak ile batılı keskin bir kılıçla ayıran adaletin tecellisi..tomtok bir okuyuş.. kararlı, emin, sert, hakim,kudretli yetki..böyle ayaklarını tam ve kuvvetle yere basıp zabdeterek yürümek gibi…. ve arkadaşım bana M. İslamoğlu’nun  Kur’an Surelerinin Kimliği kitabını pazartesi günü hediye getirmişti.bu hale çok hayret ettiğimden açıp  Meryem suresine oradan baktım.. ve acaip  şeyler anladım Sevdiğim..hz demiş ki eserinde:Kur’an da en yüksek müzik Rahman suresindedir ve ona denk bir tek Meryem suresidir… .. Sevdiğimm .herşeyiim.. çook teşekkür ediyorum..Seni Seviyorumm..

ve Sevdiğim, ben bundan da şunu tefekkür ettim bak..bize öğretildiği gibi Kur an-ı Kerim sadece tercüme kelimelerle anlaşılamazdı.. hazcılar,lezzetçiler için,özel kabiliyetler ve farklı algıya sahip kişiler içinde anlam tecellileri vardı..mesela musikiden anlayan biri onun okunuş musikisinden filmini izleyebilirdi..koku hassası açık biri kokusundan pek çok şey anlayabilirdi..gurmeler nasıl şarap içtiklerinde onun hangi bağdan,kaç senesinde ,kaç yıllık olduğunu anlıyorlar..bir gurme nasıl ki bir yemeği tattığında içindeki tüüm baharatları sayıp, tatları ayrıştırıp, pişirme sürecini anlatabiliyorsa,bir zanaatkar bir eserin hangi ustanın işi olduğunu bir bakışta bilebiliyorsa, buda öyle bir lezzetli tefekkürdü işte..ben tüm Kur’an-ı Kerimin anlamının adında gizli olduğuna ve okumayı bilenin Kur’an lafzından her şeyi okuyabileceğine de inanıyorum..hatta kaf harfinden de..hatta kaf harfini meydana getiren noktaların sadece birinden de..

ahlaki  ve estetik olan, iyi ve güzel ,hiç bir şeyi sınırlandırmanın doğru olmadığına inanıyorum..ama iyi güzel sandığımız ve nefsimize hoş gelen pek çok çirkinlik olduğunu bildiğim içinde ayırıyorum tabii..her güzel şey hakikatte güzel değildir..onun içi kokuşmuş bir pislikte olabilir..onunla aynı yatağa da girebilirsiniz..bunu sadece bu manaya ermiş kişiler bilebilir, biz bilip görsek birbirimizin yüzüne bakamayız bence..bazen bilmemek,görmemek,anlamamak en güzeli sanki değil mi Sevdiğim..Sen beni böyle şeylerden koruduğun ve benii hep perdeler ardında tuttuğun için teşekkür ediyorum ve Seni Seviyorumm..
biliyor musun Sevdiğim..bazı aklına taparak sadece fennen tasavvuf yapanlar beni daima şirkte ve perdeli buluyorlar..ne komikler değil mi?onlara göre her şey şirk..bunu söylerken kendilerinin asıl şirkte olduğunu bir türlü neden anlamadıklarına hepp hayret ediyorum ya huuJ..üstelik perdedar ışıkları kapatır ve perdeyi dürerse şirk ve varlık da kalmaz, haberleri  bile olmaz...yatın kalkın da şirketi şirkinize şükredin ya huuJ..

ve her şey hak demenin sadece belli BİR mertebe için olduğunu da anladım Sevdiğim..ortalıkta her gördüğüne hak diyen ,hep, siz perdelisiniz,hep şirktesiniz diyenlerin de yolda kalakalmışlar olduklarını da öğrendim bu hafta ..işte o getirttiğim kitaplar vardı ya hanii..o mertebelere göre yazılmış bir meal..hani şu hak ile batılı ayırma dersimiz vardı ya Sevdiğim..benim hep çuvalladığım,bir türlü başaramadığım şey..çok zor.. ama gerçektende zor..ve şimdi bu kitabı okurken anladım ki ve dolayısıyle de, Senin anlattıklarını şimdi idrak edebildim ancak..

belli bir makamdan sonra her şey hak değildi..ama bu hal beka mertebelerine geçenlere özel devreye giriyordu sadece.. tefekkürsel zevki bir hal olan bir mertebeler halini ise asla fiillere -şeriate uygulayamazdınız..bu Allahın hükümlerine tersti bir defa..ve tevhidi zevk edinmiş kişiler için kelime-i tevhidin ilk bölümü fena makamlarını anlatıyordu..ve cem makamından sonra hz cem,cemül ceme gelen kişi ancak beka makamlarında seyredip tefekkür edebiliyordu ki bu nadir kişiler içindi..ve hala hak ile batıl ayırımı burada TAM KEMAL gerçekleşemiyordu değil mi Sevdiğim..ama Muhammedi makama onun izni ile misafir edilenler ancak bu manaya erebilirlerdi..yani ben öyle anladım..

her şey hak..kime göre..tabbii ki Hakk’a göre..ve Hakk’ın Hakkını vermek nerde kalıyor..işte burası.. beka makamlarında  tutan eli,gören gözü,konuşan dili olduğundan ancak o  hak,  halktan hak olarak tecelli ettiğinde oluyordu..burada sorumluluklar bilinçle beraber artıyordu..ilim arttıkça da cahilin ibadetinden daha hayırlı bir alimin uykusu devreye giriyordu..hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?! anlaşılıyordu..hz Ömer’in  katil Ömerliği ,hz Peygamberin “iki Ömer’den birini” dilerken gönlünde tuttuğu… Benden sonra peygamber gelseydi ,o Ömer olurdu dediğine dönüştüren; TA-HA suresinin hz. Ömer üzerindeki dönüştürücülüğüne de aynı vakitte, mesela..yani Ömer kendi içindeki  ilmi- taha nın ta baltası ile kesip ,batıl yanını atıp, hak olan yanını devreye sokmuştu..

mesela bir elbisenin  hakkı onu giymektir..
o giysinin hakkını vermekse= kimin içinse-yaza,kışa,mekana,zamana ,duygulara göre kişisel teferruatla yaratıldıysa, onun eyninde, o haline göre  arzı endamı hak olup, onu korurken süslemektir de..
bir yemek tenceresindeki tüüm malzemeler birbirleriyle tevhid edip, vuslat olup, her şeyin kendisi için yaratıldığı Ademoğlu onu yesin diye bekliyorlar..ve yemeğin miracı ademe karışıp, Ademi tevhid edince son buluyor..aslında Adem yemeği yemedi.. belki de yemek ademi yedi..artık ikisini kimse ayıramaz…bir oldular..fena buldular..Ademin gören gözü,tutan eli oldular..Ademi çalıştıran enerji oldular..Adem yemeğin hakkını verdi..senelerdir ona kavuşup, o olmak için bekleyen onca nebadatı çöpe dökmedi..tekrar devre sokmadı mesela..ve haksızlık gördüğünde :zalimler karşısında “buda hak “deyip susmadı..çünkü içindeki Hak: “artık  susma, benim hakkımı ver..benim esmamı çirkin yorumlayan ve esmama tecavüz edenleri uyar” dedi CAN ÖZÜ KONUŞTU & CAN KULAĞI DİNLEDİ..ve Adem görevini yaptı..çünkü Ademde tecelli eden Hak  temiz bir evde yaşıyordu ve evi temiz olanın bu temizliği muhafaza edebilmesi için etrafını da süpürüp silip  temizlemeğe başlaması –etrafını nurlandırması gerekiyordu..işte Sevdiğiimm ..bu hafta hak ile batıl tefekkürlerim şimdilik bu kadar..bu konu çok zor Sevdiğim..zevk edilir cinsten de  değil..demir leblebi gibi biliyor musun..neden benim dersim böyle anlaşılması zor bir şey ki?..
                                           

haaa.. birde bu bölüme hz Ali k.v nin o meşhur hadisesi ile bakmak lazım tabii..bunu yazmamak için geçen haftalarda direnmiştim..ama ne yazık ki haksızlıklar karşısında diğer yanağını çevirmek asla hz Peygamberimizin marifet ilmine uymuyordu..ve konu:hz Ali k.v savaşın birinde.. hani altına alıp boğazını keseceği esnada, yüzüne tüküren hasmının üzerinden  “nefsim yüzümden seni öldüremem” deyip kalkıp, onu affedişi..ama az sonra savaş devam ederken uslanmayan o kişinin savaş kurallarına göre tekrar saldırışında ,savaşın hakkını vererek işini bitirmesi misali..Sevdiğim bunu yazmak zorunda kaldığım için üzgünüm..ama durum ve hakikatin hakkı bu..ve ben bu hakikati örtemem..hayat ve yaşam bu..burası imtihan alemi..gülüp eğlenip “o hak, bu hak ,her halt hak” deyip her pisliği yapıp edip:”  biz tasavvufi hakikatleri yaşıyoruz “diyenden maşallah ortalık geçilmiyor..gell!!..ne olursan gene gelmiş!!..o bir cümleyi cımbızla çekip alırsan o laf öyle tabi..sana öylemi gel diyor..tövbe edip tövbeni bozsan da gel ama düzelmeye gayret etmeye çalışacaksan, düzelmeyi istiyorsan gel .. düzelmek gibi bir niyetin yoksa sadece  GİZEMLİ moda bir akım diye gelip, temizi de pisletmeye gelme de demiyor mu aynı zamanda Allah aşkına..

bu sahte-gittikçe zengin sosyal sınıfa ayrıcalıklı bir hale dönüşen  tasavvuf insanlarının  İslama verdikleri zararı ateistler ve diğer din düşmanları asla vermiyorlar bence Sevdiğim…ve benceJ şeriat yobazları kadar ,gittikçe ırkçı biçimde sosyetik ve ayrılıkçı olmaya başlayan tasavvuf tarzları da tehlikeli..ve bu hal artıyor..sanki tasavvuf sadece erişilmez kişiler için gibi olmaya başladı..parayı bastırana,keramet-i istidraç gösterene,hak edip emek vermemiş olsalar bile belli aileye mensuplara tüm kapılar açılıyor her yerde değil mi  Sevdiğim..ve en tehlikelisi tasavvuf ehli olanlar ile şeriat  kurallarına uymaya çalışanların bariz görüntüsel uçurumları..bunu daima açıklamaya muhtaç buluyorum..biz tebayı halkı bilgilendirmelisiniz bence..

İslamın, teslimiyetin, tevhidin ne olduğunu henüz öğrenebildiğimden de emin değilim üstelik.. BUNU ÖĞRENENLERİN DE ÇOK NADİR OLDUĞUNU YAŞARAK ANLIYORUM .. yukarıda birlik tevhid olsaydı bizde de aynısı olmaz mıydı peki?!!!bunu hakikat penceresinden söylemiyorum, bu madde aleminin tepesi şeriat açısından söylüyorum..dersimi didiklediğim için bana kızmamalısın Sevdiğim.. lütfenn..

Sevdiğim.. yeni tanıştığım ve yeni yeni gittiğim mekanlar için çok tuhaf düşüncelerim var.hani o korkunç şeyler yaşadığımız hayalim vardı ya..hani sevdiğini terk ettiği,  Allahın hiçbir emrine ve şeriata asla uymayan ama tasavvuf yapıp  diskotekte gibi sema edip oynayanlar ve bir gizli kapı ardındaki gizli ilişkili yöneticiler vardı ya hanii..işte Sevdiğim bu bölümde bunlara tanıklık ederek yaşayarak öğreneceğimi ve aylardır da böyle bir gözlemlemede olduğumu çaktım..hani alnın da, iki kaşının arsındaki kartalın kanatları içinden beyaz gülünü seyrettiğim Hüseyniyiz gecesindeki ,mekan sahibimiz vardı ya..mesela o..onun kalpleri sökecek kadar etkili olduğunu ve gücü tahakkümün ;”Roma’da bir Türk”e dek nasıl ehil eller tarafından uzatıldığını ve daha başka  yaptığı şeyleri de..kii daha yolun en başında…bunları şimdilik sadece seyrediyorum..hak ile batıl mı bilemem.. çünkü bunun herkesin değil, sadece izin verilmiş özel müsaade ile girilmiş bir makamın er kişilerine verilmiş bir hal olduğunu da  bu hafta anladım..o yüzden haddimi aşmak istemiyorum.sadece dersim üzerinde etüd ediyorum Sevdiğim..anlayacağını biliyorum ve bana bu kadar yardım ettiğin içinde saol..bu kadar anlamam bile benim için bir mucize biliyor musun..bu anormal bişi..normal değil..ve farkında olan nerdeyse hiiç yok..ama şu bir gerçek ki; en kudretli sanılan, en inançsız sanılan, en tehlikeli sanılan kişiler bile Yaratıcının gaybından haber verenlere -verdiğini sanıp inandıklarına kul köle oluyorlardı..ve yani isteseler de istemeseler de herkes gayba –cazibe-i tesiri mıknatısa çekiliyordu…mesela bir rasputin her zaman çıkabilir- olabilir..her yerde her zaman..insanların zaaflarını kullananlara da "bu hak" demek ?!!!hıı..

ve Sevdiğim bu mertebelere göre yazılmış Kur’an meali bende acaip tefekkürü anlayışlar yapıyor inanmazsın..:)onları Haybabam gibi bende başucumda tutup sık sık açıp okumaya karar verdim..ama içinde bana göre hatalar da var..onları ayıklayıp okuyabilmeyi de isterim tabii..birde onun maddi haline takılmamak da var tabiiJ..melametinden mi yoksa başka bir şeyden mi, bana anlat isterdim….Seni görebilseydim, benim gibi olsaydın ,beraber okurduk.. ne güzel olurdu değil mi?işte bu kitapta mucize-istidraç hakkında da bir şeyler var..böyle özel doğuştan kabiliyetli kişilerin kafirlerden de çıktığını gayet güzel anlatmış..hiçbir kerameti olmayan bir kamil mürşidin; böyle pek çok özel yetenekle donatılmış bir müritle asla boy ölçültülemeyecek kadar değerli oluşunu da gayet güzel açıklamış..çünkü irşad ALLAH ın izni ile çok nadir kişilere verilmiş bir vazifedir..ve hakikatte, o kişiden irşad eden ER REŞİT olandır..

zaten bugün her şey çok değişiyor..mesela eskiden sadece kabiliyeti olanlar resim,heykel,müzik yapabilirlerdi..ama bugün teknoloji ile, geliştirilen öğretim teknikleri ile ,hemen herkes kendince bu faaliyetleri yapabiliyor..ülkemizde en çok satan kitapların büyü kitapları olduğunu okumuştum..bu ne iğrenç değil mi Sevdiğim..bu insanların ne kadar kötü olduklarını anlatmıyor mu? oysa yaptıkları, yaptırdıkları o büyüler kat be kat onlara- ailelerine- geri=anında, fazlasıyla yansıyacak anlamıyorlar mı?..ne yazık değil mi Sevdiğim?..şimdi bunlarda mı hak yani..ve ortalık tv ler filan böyle özel yetenekli soytarılardan geçilmiyor..Hindistan bunlarla kaynıyor zaten ve artık değişik perhizlerle ve tekniklerle, bizimkilerde, yaşam koç gurularından binlerce dolara öğrenip sonra başka kazların binlerce dolarlarını yolarak kerametin daniskasını gösteriyorlar da, kimse çakmalıklarını çakmıyor..çünkü o mucizeler hiçbir işe yaramıyor..hiçbir şeyi değiştirmiyor..eğer öyle olsaydı Hindistan bugün öylemi olurdu?..o kast sistemleri ya?..Tibet öylemi olurdu?..havada yürüsen ne olacak ki?..uzayda, baş aşağı boşluğa düşüp parçalanmadan duran biz insanların ve bir arada durması imkansız atom parçacıklarının birleşip biz eşyayı meydana getirmesiyle en büyük mucize-i  kerametin ta kendisi olduğumuzu bir türlü anlayamıyoruz… ne kadar zavallıyız değil mi Sevdiğimm..Sen beni bu kara cahillikten kurtar olur mu lütfen Sevdiğimm..

ve böyle istidraçlık  ilimler hak mı yanii.hayır.. ama  yine de bir yönüyle hak..çünkü gerçek hakikat ehlini saklayıp gizlemek için, ehil olmayanları kendi cinsleri ile Hak böyle avlayıp yakalıyor..herkes kendi seviyesinde ,kendi meşrebinde, kendi frekansından bilgilenebiliyor ve oraya ister istemez çekiliyor..birbirlerine hakikatte asla karışmıyorlar, karışamazlar ..zaten izin yok değil mi Sevdiğim..çünkü pisler ve temizler birbirlerine karışmazlar..tıpkı acı suyun ve tatlı suyun  karışmadığı gibi..tıpkı atomların içindeki parçacık zerrelerin, kar tanelerinin,yağmur damlaların,hava zerrelerinin ,su küreciklerinin J asla birbirlerine değmediği –karışmadığı gibi…

Sevdiğim benim öğrenme bozukluğumdan dolayı normal yollardan hiçbir şey öğrenmeyeceğime anlayış gösterip, beni, lezzetli tadımlık hazlar öğretim metoduna dahil ettiğin için teşekkür ediyorum..SENİ SEVİYORUM..bugün pazardı ve Aya İrinide bir ayini şerif izledim..yazdıklarımın  hepsini bu sema ayinin perdesinden izleyerek oku olur mu Sevdiğim..ve lütfen beğenmezsen benim ışığımı ebediyen söndür..SeniSenleSeviyorum….

nur cihan
nuralem7@hotmail.com
10.10.2011J