ŞEY’ lerin GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI 32
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..büyük bir hevesle masal yazmak istedim ama ne yazık ki tüüm isteğim bitti..biliyorsun ki berbat ötesi bir anneyim..çocuklarım beni hiiç dinlemiyorlar..bende onları tabii.Jsözümü geçiremediğim yetmezmiş gibi, beni hiiç takmıyorlar..aslında bende onları tabii..J esas sorun benim kayıp halimden kaynaklanıyor, biliyorum..hiçbir şeye sahip olamamak ve olamayacağını bilmekten belki de, bu durumu ahvali umumiyemJ..boş vermişlik..bir tek emanete hiyanet etmeme,emaneti koruma ve emaneti verene olan som sadakatimden başkada hiçbir şeyim yok Sevdiğim..birde benim hayata tutunamayışım var tabii..hiçbir maddi şeye sahip olamayışım,maddiyatsızlığın beni sürekli ezmesi, hırpalaması.. olduğunda ise; elimde tutma kabiliyetimin olmamasından dolayı ,geldiği gibi anında tarumar olması durumu..bir şeye dokunmaya bile korkmak bazen..yada beğenerek bakmaya korkmak..Sevdiğine yaklaşmaya korkmak..O’nun için bişeyler yazarken aynı diğerlerinde olduğu gibi, onun yazgısını resmetmek misali..işte öyle bir şey..
Sevdiğimm..”orada hiçbir şey yok!!..orası kapkaranlık!..kimse yok!hiç bir şey yok!orayı istemiyorum!..yokuz yokk!” diye perperişan dağıtmış ağlayanı hatırlıyor musun?sık sık ve bazen, o halim hala sürüyor, bilmeni istiyorum..ama yinede o haldeyken bile,geri dönmek istiyordum ya hani birde..ve Sen tüüm ciddiyetinle “hayır geri dönemezsin!... bak ben varım ,buradayım,yaşıyorum,hayattayım,bana inanmıyor musun?!, yaşıyorum, buradayım ,yanındayım!” demiştin ..işte Sevdiğim; beni hayata tek bağlayanın bu sözlerin olduğunu, belki de hiç bilmiyordun sanırım.
ben hiçbir yalana tahammül edemem..çok sert tepki veririm ve bu gittikçe artıyor Sevdiğim..insanlar yalan söylediklerinde ve ben anladığımda, çocuğum bile olsa çıldırıyorum,ağlıyorum,sinirden bağırtıdan helak oluyorum ne yazık ki..neden yalan söylüyoruz ki,bilmiyorum,bilmiyorum..bana yalan söylemedin değil mi Sevdiğim?hani ben hastayım ya ,iyileşeyim diye belki de yalan söylemişsindir ,bilmiyorum..ve Sevdiğim bildiğim bir şey var ki,gittikçe, yani mutlu olduğum zamanlarda ,daha bir varlığa dair ümitvar oluyorum nedense.yani var olabileceğimiz üzerinde bu hafta ilk defa düşünmeye bile başladım SevdiğimJ..bu benim için inanılmaz bir şey..var olmak!..var olmak?!..gerçekten öyle bir şeyi başarabilir miyiz Sence peki?insanlık bu derece dibe vurmuşken,içimiz hayvanlardan aşağıyken.. sureti heykelimiz sadece insan gibi tezahür ederken ..nasıl var olabiliriz ki?bilmiyorum..yinede ümitvarım ,bir onu biliyorum..bu hali tefekkürüm, bu hafta ortaya zuhur etti Sevdiğim ..
başkaa.. kaldığımız yerden başlayalım en iyisi..Pazar günü doğal bir afet olmuş Sevdiğim, bizim memlekette..Yaratıcımız; eminim ki, her varlığına kendi haline en uygun halde tecelli edecektir..şehitlere şehit gibi.. itlere it gibi..her zamanki gibi..Sevdiğim ben ölen mümin kardeşlerimize bunun bir rahmani rahmet olduğunu çok iyi bildiğim için, bu konuda yazmak istemiyorum..dolayısıyle, olayı, hak - batıl ve mertebesel farkındalıklar gözlüğü ile bakıp anlamak isterim ..beraber yapalım mı?tamamm..bunu okuyan kişilerin ön yargılı değil ,ellerini bir defa vicdan da denen soyut kalbi gönüllerine koyarak algılamalarını da dilerim tabii..çünkü evvela ben bir kadınım,bir anneyim, son derece tahsilsiz bir cahilim.hiçbir maddi makamı mertebem, maddi gelirim ve dolayısıyle de kaybedecek bişeyim yok..birileri için çalışan fitneci ki, Allah göstermesin, hiç değilim..
ne tesadüftürki, bizim evin tv yayını iki haftaya yakın süredir yok..Pazar günü tamirci gelecekJ.bunun benim için, özel bir rahmet olduğunun farkındayım Sevdiğim…çünkü ben böyle şeyleri izlediğimde önce kendimden, sonrada tüm insanlıktan nefret ediyor ve ne kendimi, nede başkalarını affedebiliyorum ..ayrıca yazdıklarım yüzünden oluyor komplexi korkumda cabası tabiiJ..buda beni bir şekilde koruduğunu gösteriyor..internetten de olaylarla alakalı hiçbir şeyi ne okudum, nede seyrettim.. dayanamam..daha diğerini unutmadım ki…neyseee.Sevdiğim biliyorsun ki ,ben uzun yıllardır tv de haber programlarını henüz izleyemedim,yapamıyorum,..henüz suni yalanlara ve yalangündemi kurgulayan sahtegerçeklere karşı,mukavetim artmadı bence..senelerdir evime ne dergi ,ne gazete girmiyor..girse de asla okunmuyor..bazen nette başlıklara bakabilirim ..ama facede akıp giden başlıkları takip etmek bile olaylardan haberdar olmak demektir..birde her yanda yaşayan canlı ayaklı gazete dostlarım var tabii..Sevdiğim ;şimdi ,olayı bu kadar dar bir pencereden ancak benim kadar kara cahil,yobaz ,irticacı ,temizlikçi kılıklı J,örümcek kafalı,mürşitperest=puta tapıcı şirk ehli biri yapar diyenleri de hala sevdiğimi söyleyerek başlıyayım değil mi?JHaybabam derdi ki insanlara:”bizi sevmek için kendinizi zorlamayın… biz sizi seviyoruz..gönlünüze iyi bakın”J
pekii ..bunca açıklamadan sonra başlayalım Sevdiğim..önce hiçbir şeyin yeni bir şey olmadığını ,hep tekrarlanan yedi misali sünnetullah-şeriat-sistem-imtihanlar silsilesi olduğunu artık anlamamız lazım değil mi?..işte sadece bu yüzden de:ben resulüm,yenileyiciyim,ilk benim açıklamalarımla bu ilmi Kur’an aydınlandı sahtekarlarına asla göz açtırmamalıyız..eğer bunu yapamazsak; o tür kişilerin, henüz bitirmemiş olduğu yolun ,tekamülsüz izlerinden iz süren, taklitçi-ilmi hırsızı samiraların ,o böğüren buzağılarına dönüşürüz alimallah..Allah korusun ..
taaa hz Adem babamızdan beri; sistem hiiç değişmiyor ve hep aynı anlamda farklı elbiselerden imtihan ediliyor ve hep unutup faka basıyoruz, neden?hepimiz ATAMIZ Adem babamız ve Havva valide sultanımızın evlatlarıysak,O’da hz Peygamberimizin nurundan= O’nun suretinde yaratıldıysa.. eeee.. bu ırkçılık salaklığı nerden çıktı peki?:)insan adem, topraktan yaratılmadı mı?yaratıldığımız topraktan evlerde oturmuyor muyuz?..yaratıldığımız topraktan biten nebatatı yiyerek beslenmiyor muyuz?..ve ölünce toprağa karışıp bir avuç bile olmayan toza dönüşmüyor muyuz?eeee bu toprak kavgası niye?
daha havada uçuşan bir toprak zerresiyken,seni ,Rahmanın Soluğu Nefesi rüzgarı alıp sarıp sarmaladı da, babanın belindeki o suya, seni maya yapmadı mı?..o toprağı; bir inci gibi, Nefha-i İlahisi ile sardı da, sana ruhundan ruh vermedi mi?seni kendi beden toprağı mülkünün ,kendi kabı kararınca dürr-i yektası yapmadı mı?seni 18 bin alemi barındıran büyük kainatın camiisi, halifesi insan sıfatı ile bu alemde tecelli ettirmedi mi?eee..sen 18 bin alem metrekarelik sınırsız topraklara sahipsin yahuuJ!!!..bu sınırsız mülkünde hükümran olacağına; neden yokluğa mahkum ve sana asla ait olmamış,olmayacak olan bu fani topraklar için kan döküyorsun-hırsızlık tenezzülünde bulunuyorsun ki?!!!..kaç senelik ömrün var?!..nefes adedin bile sayılı..bir nefes sayısı bile ekleyecek hükmü değerin yok aslında ,bunu artık anlasana ..
büyük şehirlerde yaşayanlar, sabahtan akşama köle gibi çalışıp,kimyasal yakıt gibi ürünlerle beslenip,aldığı nefese bile fatura ödeyip ,her halta vergi zorbalığına ses etmeyip, vatan bölünmesin, refah sandığı bu kölelik yürüsün diye, ülkenin doğusuna oluk oluk havadan paralarını akıtmıyor mu?hani nerde o paralar?!!..oradaki insanlara kanımızı içtiriyoruz ama yinede bizi o kanla boğmayı neden bu kadar istiyorlar peki?(sözüm oranın HAS HALKINA DEĞİL, ONLARI TENZİH EDERİM)
onlara, kim ne anlatıp, ne aşılıyor ki, kinlerinden gözleri ve kalpleri kana kesmiş..Allah onları ıslah etsin..eğer ıslah olmayacaklarsa Sevdiğim..gönül şunu diliyor..”Sen içlerinde olduğun müddetçe onlara zulmetmeyeceğim” kutsi sözün yerine gelmesini.. biz milletçe bıktık bu terörden..bu sahte oyundan,kandırılmadan..bunları kim kurguluyorsa:onların toptan hepsini;tezgahı yapanları,ona maşa olanları, aynı ebabil kuşlarının ebrehe nin ordusuna yaptığı gibi toprak yap Ya Rabbi..hiçlikten ,bir daha varlığa asla dönemesinler Ya Rabbi ve aminnn..lütfen okuyanlarda amin desin ve aminnJ sonra seyrederiz inşallah ve aminn..buraya mühür vuracakmışsın SevdiğimJ
hiç emek sarfedip yorulmadan:insan kaçakçılığından,maden kaçakçılığından, uyuşturucudan,silah ticaretinden, tüüm haram paralardan kazanılan metalar nerde peki?ve o paraları kim kazanıyor peki?ve oradaki bazı halkı bu derece cahil,bu derece riyakar,bu derece vatan-millet -din kardeşi düşmanı yapanlar kim peki?.. nerdeler?!!..herkes biliyor ki onların en tepe yönetici şeytanlarının bir tanesi bile içlerinde yaşamıyor..onlar ,maşalarını uzaktan kumanda ile tutuyorlar..gerçekte onlar için ne din, ne ırk, nede toprak derdi var..onların derdi geleceği istedikleri gibi kurgulayabilmek..ve biz bu kadar cahil,bu kadar salak,bu kadar onun bunun şöhretine,markasına,parasına ,malına mülküne ,rejimine,inancına bakacağımıza, çooktaan kendimizin olan EN DEĞERLİYİ koruyabilmeyi öğrenmeliydik değil mi?
hiç kimse kendi gibi birini asla istemez..kendinde olmayan, ulaşamayacağı bir şeyin peşinden daima koşar..çünkü Allah bir yarattığını asla bir daha yaratmaz..ama bugün bizi kopyala yapıştır,tek moda,tek fikir çirkin bir dünya milleti haline getirdiler..gittikçe sığlaşan,cahilleşen,robotlaşan..hiç kullanmasa da, abonesi olduğu için faturaya bağlanmış hayatlara mahkum ettiler..biz insan değil,gerçekte damgalı birer robotmuşuz u da bize idrak ettirmeye başladılar..ve biz ,gittikçe gittikçe bu hali kabulleniyoruz değil mi Sevdiğim?Allahın hür yarattığı- anlamı gerçek kulluk olan, şeyler olan bizler- Allahın dışında her şeye kul köle olduk da, bir tek :”her şeyi sizin için, sizi ise sadece kendim için yarattım” ın manasına henüz eremedik..
Sevdiğim hala ümitvarım..öyle anlaşılmıyor olabilir tabiiJ!!. Sana açıklayacağım bak, neden?.olayların seyrü sülüğü ceoluğumdan anladım ki :nasıl geçen yüzyıl başından itibaren tüüm dünyada imparatorluklar,krallıklar,beylikler vs., askeri dikta diktatörler tarafından bir anda yıkıldıysa…O;krallıktan,padişahlıktan nefret edenler.. işte bir tek o zaman, gerçek tek adam krallığını, despotizmasını öğrenip gördüler de, yine uyanıp anlamadılar… ve dünya medeniyet adı altında hızla, bir bir erdemlerini yitirip, faşist&sosyalist asker postalları altında korku,düşünememe,düşündüğünü özgürce söyleyip fiil haline getirememe,geçmiş tüüm hazinelerini=bilgi birikimini=lisanlarını geleneklerini unutma dönemine girdi..çünkü hak etmedikleri için ellerinden her şeyleri alındı..kılıfı sureti insan olan, boş birer tıın tııın heykelinden başka bişi de değildik şimdi..şimdii umalım ki o boşaltılmış iç, hızla, feyizyap ile doldurulsun ve aminn..
ve sonraaa.. bu korkunç dikta baskılar tam zıttı ile ters yüz olup, her pisliği ,her aşağılık para kazancı,her iğrenç koltuk makam sevdasını,ayak kaydırmayı mübah hale getirdi..insanların ,milletlerin ve devletlerin seyrü sülükleri bile birbirlerine bağlıymış değil mi Sevdiğim? J..işte şimdi de, bir yüzyıl içinde devamlılık gösterememiş,miadı dolmuş, kendi kendini imha etmiş, o sistemlerin bu aşırı çirkinleşme yozluğundan kurtulunabilme mücadelesini veriyorduk..tüm dünya hızla değişip dönüşüyor..her ülke kendi içinde, kendikendince cehennemi bir yakışla idrakini açıp, huzur olan cennetine kavuşmak zorunda..çünkü biz tüm dünya olarak insanlıktan sınıfta kaldık..tabii içimizden tek tük gerçek Allah dostları,kulları çıkıyor ve işte hayat sadece onların yüzü suyu çarkına devredip seyran ediyor değil mi Sevdiğim..SENİ SEVİYORUM..İYİKİ SENİ TANIMAMA İZİN VERDİN.
ve hala ümit varım..bak!!işte hayat ceoluğumuzla olaylara bakarsak, hepimiz biliyoruz ki ülkemiz büyük bir savaşın eşiğine çekiliyor..kimler tarafından..herkes biliyor ama ne yazık ki haksızlık karşısında susan dilsiz=gönülsüz=kalpsiz şeytanları milletçe oynadığımız için, kurunun yanında yaşta ne yazık ki her zaman için yanıyor değil mi Sevdiğimm?..askere giden küçücük çocukları=emanetlerini=misafirlerini kollayıp korumayıp, onları öldürülmeleri için siper edene, bildiği halde “ bana dokunmayan yılan bin yaşasın “zihniyeti ile susana ne denir ki?bir masumun dökülen kanı ne demek biliyorlar mı?bir annenin,bir babanın ,bir eşin,bir kardeşin,bir evladı yetimin AHını almanın bedelini anlayabilirler mi peki?ve senelerdir bir hiç uğruna yükselen bu ahhhların, gözyaşlarının, onları ne hale getirebileceğini biliyorlar mı peki?ne bereketleri,ne de gelecekleri olamayacağını biliyorlar mı peki?..anlayabilirler mi?
mesela ilkokuldan itibaren bir ders konmalı ,yeni yetişen ve hayatı devam ettirecek insan adayları için..dersin konusu şu olmalı:ülkelere dikta ile gelen liderler nasıl yaşadılar?.. sonları nasıl oldu?insan kaçakçılığı, köleliği, fuhşu, uyuşturucu, silah, kimyasal,zararlı ilaç,virüs üretimi vesaire türünde& “ne kadar, Allah’ın esmasını tecavüzle gasp edip iğrenç yordular"..ve esmaların seyrü sülüğünde: onları ,çirkin manaya deforme edip- yorma mesleği sahiplerinin ve sevdiklerinin ve ailelerinin hayatlarını nasıl sürdürdüklerine bakmaları lazım.. ve nasıl bir sonla bu alemden geberip gittiklerini de ders olarak okumalıyız bence..belki birkaç tanemiz; en azından bir diğerine, bu çirkin eylemlerden birini yapmaz..belki, bir çocuk fuhuştan kurtulur..belki, bir çocuk organ nakilcilerinin elinden kurtulur..belki biri tecavüzden kurtulur….sayamayacağımız kadar çok çirkinliğimiz var değil mi Sevdiğim...birde bu çirkinliklere tahammül edemeyen ve kendilerini dış hayata kapatmış naif insanlar da var tabii.bu hayata tahammül=onlar için ,büyük bir hevesle ölümü beklemekten başka bir şey ne yazık ki değil..
ve hala ümitvarım Sevdiğim..neden?bak!! şimdi yer sallandı ya hani birkaç yerde..belki bizlerin biraz vicdanı uyanır ve düşünürüz..biz ne yapıyoruz?.bizi kim,neden nasıl kullanıyor?üstümüzde oynan bu oyunu: neden birleşen ellerle geriye, onların ülkelerine ,onların ocaklarına ateş olarak yansıtmıyoruz ki?..bizi savaşa çekmek istiyorlar..hayır!! biz savaşa girmeyeceğiz!!..zaten bizim olan bir şey için savaşmak kadar komik ve aptalca ne olabilir ki?!! ”Türk ne demek?” neden bir türlü anlamıyoruz..anlamının ne kadar değerli olduğunu ve bu ulu millete verilmiş bu payenin uluyan kurtlarla asla kat’a bir alakası olmadığını da neden algılayamıyoruz pekii?!..Türk..Türk.AHİ TÜRK MİLLETİ..yani uyansak ya artık..silkelensek..
ve hala ümitvarım Sevdiğim..neden?bak!! şimdi yer sallandı ya hani birkaç yerde..belki bizlerin biraz vicdanı uyanır ve düşünürüz..biz ne yapıyoruz?.bizi kim,neden nasıl kullanıyor?üstümüzde oynan bu oyunu: neden birleşen ellerle geriye, onların ülkelerine ,onların ocaklarına ateş olarak yansıtmıyoruz ki?..bizi savaşa çekmek istiyorlar..hayır!! biz savaşa girmeyeceğiz!!..zaten bizim olan bir şey için savaşmak kadar komik ve aptalca ne olabilir ki?!! ”Türk ne demek?” neden bir türlü anlamıyoruz..anlamının ne kadar değerli olduğunu ve bu ulu millete verilmiş bu payenin uluyan kurtlarla asla kat’a bir alakası olmadığını da neden algılayamıyoruz pekii?!..Türk..Türk.AHİ TÜRK MİLLETİ..yani uyansak ya artık..silkelensek..
Sevdiğim..hani komşuteyzem vardı ya. bu tür şeyleri iğneden deliğe tüüm siyasi literatürüyle çok iyi bilen.. yazın anlatmıştı..gazetede çıkmış galiba, yada birilerinden duymuştur(laf aramızda Sevdiğim ,bende eskiden okuyup öğrenmiştim bunu)J…dünyayı birkaç aile yönetiyormuş.. aslında, kii, bu doğru biliyorsunJ..işte bu ailelerin elebaşları bir gün toplanmışlar ve dünya haritasını önlerine açmışlar..tam ikiye bölen bir çizgi çekmişler..güya bizim memlekette bu çizginin imha bölümündeymiş..ve demişler ki:”dünyanın nüfusu hızla artıyor ve refah seviyesi gittikçe düşüyor..biz, kendimiz gibi gelişmiş üstün,ari bir ırk türü için çalışmalıyız..geri kalmış ülkeleri,bize göre çirkin görüntülü ırkları yok etmeliyiz..ama bununla ellerimizi kirletmeden, bunu onlara kendi kendileriyle,kendilerini imha ettirerek yaptıracağımız entrikalarla düşünmeliyiz”J..ve tüüm bu yaşadığımız senaryolar ;işte bu birkaç ailenin ceolarının , uzun yıllar evvelki kurgulu talimatları imiş…biliyorsun ki dünyadaki tüm yönetimlerin perde arkası para fonları onların..tüm eğitim araştırma okul birimleri onların..insan kaynakları medyatik mankurtlaştırma da tabbiiki onların tekelinde. .
insan ne görür,ne işitir=ne öğrenirse, onu kurgular hayatında…hatta rüyalarında bile onu görür;ne okuyorsa,ne seyrediyorsa ne işittiriliyorsa , ne baskınsa J.. unutmamak lazım…
ve Sevdiğim hala ümitvarım..bak şimdi neden?:) çüünküüü benim ne zamandır Sana yazmak istediğim yeni bir tefekkürüm var..tabii henüz araştırmadım..buraya yazınca ilgili gençlerinin; çook hızla bulup yayınlayacaklarını da çook iyi bildiğimden, özel rica ile yazıyorum..bana yardımcı olsunlar diye..bizde biraz ,onları kurgulayalım bakalım değil mi SevdiğimJ..bana yardım edeceğini bildiğim için yazıyorum tabii ..çünkü, Nefhai İlahideki tüüm Turuku Alinin Seninle devreye gireceğini de biliyorum..Seni tüm nefes zerrelerin kadar selamlıyorum..
evet bizim kitabımızda Yaratıcımızın övgü ile bahsettiği bazı birkaç aile de var değil mi Sevdiğim..işte mademki her şey zıttı ile çalışıyor ve biz bilsek de bilmesek de: ak ile karanın-iyi ve kötünün içinde imtihan ediliyoruz..o zaman iyi rolleri isteyenlerde: Allahımızın kutsal kitabında; bize, rehber olarak soylarını ve idraklerini muhafaza ettiği =bugünde hala içimizde yaşayan Allahın eli,Allahın maşası,Allahın ajanı,Allahın eri,Allahın kulu,Allahın dostu ve sevgilisi olan bu aileleri dualarımızla içimize davet etmeliyiz..ve onlardan haberdar olduğumuzu.. hayatımızın yeni tekamüllerin de bize; hayatlarımızı çirkin yoran, bize de öyle öğretenlere karşı, idrak açıklığı ile erdemli cesaretler öğretmelerini talep etmeliyiz değil mi Sevdiğim?unutmamalı ki, her varlık tanınmak, bilinmek,sevilmek ister..gerçekte ise bunu tefekkür etmemin bile, yukarıdan aşağı :”size yardım edeceğiz.. yeter ki siz doğru ve iyi şeyler isteyin “emri ilahi aslı olduğunu da değil mi Sevdiğim..ve göklerle yerler arasındaki her şey yedi emir üzere iner çıkar ve olur ya hanii..işte öyle bir şey..
….
ve Sevdiğim hala ümidvarım..neden?çünküü:bugün Salı öğleni.kapı çalıyor.. açıyorum.. aaa.. boyacı ve malzemeleri..”ne oldu diyor “çocuk?.usta:mutfağın alçıpan tavanı, avize takılırken aşağı sarkmıştı ya hani, onu yıkıp yeniden yapacağız..çocuk:” tamirden bıktım, istemiyorum.. böyle çoook uzun vidalar varmış. onlardan tutturun bitsin”..usta:hayır öyle şey olmaz..o tavanı biz yaptık..o ağır malzemeyi çekemeyeceğini biliyorduk,söyledik ama bizi dinlemediler,işte bugün bu hale geldi..eğer tavanınızı düzeltirsek çocuklarla güvenle yaşarsınız..çocuk:” ne kadar sürer?”.usta: birkaç gün,duruma göre değişir birde ,diyor..çocuk acıklı bakıyor..usta iki güne iniyor..çocuk:”sakın bana yalan söylemeyin diyor ağlamaklı.ben tamirden bıktım..uğraşmaktan bıktım..iki gün dediniz unutmayın..sözünüzü tutacaksınız,yalan söylerseniz, ben insanları affedemiyorum, sonra düzelemiyorum, lütfen”..ve ustalar birazdan 35 metre kare asma tavanı aşağı indiriyorlar..stroforlar atılıyor..tavan en az beş cm daha yükseliyor dolayısıyle…akşam giderlerken şöyle diyorlar..yarın sabah başka bir yerde işimiz var.o bitince size geleceğiz..çocuk acıyla,ağlamaklı bakıyor..”ama dün söz verdiniz unutmayın,giderseniz gelmezsiniz biliyorum”..usta:tamam. sabah buradayız öyleyse diyorJ…ve ertesi günde geç saate dek hiç durmadan iki usta çalışıyor..öyle çok pislik ve toz var ki anlatamam..yeni bir tavan ve yeniden boyanmış duvarlarım için ev sahibime teşekkürler..ve bir daha yukarıyı çok zorlamayalım değil mi Sevdiğim..bir dahakinde açık avlulu bir evden bu işi yapalım inşallah ve aminnJ..işte biz ,elimizle yaptıklarımızı daima bir şekilde ödüyoruza da canlı canlı bir örnektim aynı zamanda..
ve Sevdiğim hala ümidvarım..neden?çünküü:bugün Salı öğleni.kapı çalıyor.. açıyorum.. aaa.. boyacı ve malzemeleri..”ne oldu diyor “çocuk?.usta:mutfağın alçıpan tavanı, avize takılırken aşağı sarkmıştı ya hani, onu yıkıp yeniden yapacağız..çocuk:” tamirden bıktım, istemiyorum.. böyle çoook uzun vidalar varmış. onlardan tutturun bitsin”..usta:hayır öyle şey olmaz..o tavanı biz yaptık..o ağır malzemeyi çekemeyeceğini biliyorduk,söyledik ama bizi dinlemediler,işte bugün bu hale geldi..eğer tavanınızı düzeltirsek çocuklarla güvenle yaşarsınız..çocuk:” ne kadar sürer?”.usta: birkaç gün,duruma göre değişir birde ,diyor..çocuk acıklı bakıyor..usta iki güne iniyor..çocuk:”sakın bana yalan söylemeyin diyor ağlamaklı.ben tamirden bıktım..uğraşmaktan bıktım..iki gün dediniz unutmayın..sözünüzü tutacaksınız,yalan söylerseniz, ben insanları affedemiyorum, sonra düzelemiyorum, lütfen”..ve ustalar birazdan 35 metre kare asma tavanı aşağı indiriyorlar..stroforlar atılıyor..tavan en az beş cm daha yükseliyor dolayısıyle…akşam giderlerken şöyle diyorlar..yarın sabah başka bir yerde işimiz var.o bitince size geleceğiz..çocuk acıyla,ağlamaklı bakıyor..”ama dün söz verdiniz unutmayın,giderseniz gelmezsiniz biliyorum”..usta:tamam. sabah buradayız öyleyse diyorJ…ve ertesi günde geç saate dek hiç durmadan iki usta çalışıyor..öyle çok pislik ve toz var ki anlatamam..yeni bir tavan ve yeniden boyanmış duvarlarım için ev sahibime teşekkürler..ve bir daha yukarıyı çok zorlamayalım değil mi Sevdiğim..bir dahakinde açık avlulu bir evden bu işi yapalım inşallah ve aminnJ..işte biz ,elimizle yaptıklarımızı daima bir şekilde ödüyoruza da canlı canlı bir örnektim aynı zamanda..
"Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz vakit adâletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size ne kadar güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işiten ve görendir."Nisâ Suresi, 58
"Verdiği hükümlerde, ailesinin ve halkın yönetiminde adaletli davranan yöneticiler, kıyamet gününde Allah Teâlâ’nın yanında nurdan yüksek koltuklar üzerinde otururlar."
Hz. Muhammed (s.a.v.)
“Adalet, bir nimeti yerine koymaktır, her su isteyen tohumu sulamak değil. Zulüm nedir? Bir şeyi, yerinde kullanmamak, lâyık olmayan yere koymak. Bu da ancak belâya kaynak olur.”Hz. Mevlâna Muhammed Celaleddin-i Rûmî (k.s.)
bu yılki Beytullah ziyaretinden tüüm insanlığa şifa çıkacağına da çok beka iman ediyorum Sevdiğim…bu sene çok enteresan bir sene inşallah..bizim ülkemizde, henüz biz tebayı halk idrak edemesek de adil ve iyi hükümdarlar var şükür...bu onların iyiliği değil aslında..halkın içinde çok erdemli kulların varlığına Allahın verdiği HAKsal bir cevap bu..adil hükümdarlar adil insanlara verilir..bunu da pek çok şey gibi herkes anlamak zorunda değil.zalim hükümdarlarda zalim ve münafık insanlara verilir..tabii haksızlık karşısında susan da zalim-dilsiz şeytandır...birlikten güç doğar.ve o güç kalkar, tümm eşkiyayı kendi pisliğinde bir anda tepeden inme boğar..inşallah ve aminn..devlet suçlu olmaz..o devleti yöneten insanlar suçlu olur..onlarda bizim eşimiz, bizim dostumuz,bizim kaytarıcımız,bizim fitne fesadımız,bizim pis çıkarlarımızla her tür tehdidi yapıp ederek,koltuk makam hırsına düşürttüklerimiz değil mi?hep biz kendi ellerimizle yapıyoruz değil mi?..neymiş??hamili kart yakinimdir ,gerekli işlem yapıla!!..biz birbirimizi biliriz değil mi SevdiğimJ..kendimize bakmalıyız önce kendimize,içimize,kalbimize….
Hurşidimden Mürşidime bir tutinin güncesi:ve Sevdiğimm.. kalp demişken ..gelelim gönüle..geçen masalın devamı..kalp maddi bir et parçasıdır..gönül kelimesi ise soyut kalp makamının, sadece türkçemizde olan adıymış..ve Farsçası da dil demekmiş..demek ki neymiş gönül?..ya gönlü arşı rahman olmak?.. yani..kalbin tastiklediğini dil ile de söylemekmiş..EYY İMAN EDENLER İMAN EDİNİZ!..
Sevdiğim.. geçen hafta çok uzun yazdığım için, mahreç dersimizi bu haftaya bırakmıştım.. Zeynep hoca boğazdan çıkan harfleri ve dilden çıkan harfleri tahtaya çizip anlattı..ne acaip tesadüf değil mi?:)ve ben o zaman anladım ki dişler çok önemliydi..dişlerimiz olmasa biz harfleri söyleyemezdik..ve 32 tane denen ama sayıları farklı olan dişlerimiz.. rüyasal manası aileyi temsil ediyor okuduklarıma göre..üst dişler baba, alt dişler anne akrabalarımızı.. harflerimizin boğazımızdan yükselen nefesle, dili hareket ettirip, dişlere çarpmasıyla oluşan SES..eyy badı saba sözünde dur ..ESSS ALLAH ESJ çok değişik ve muazzam bir şey bence..
biz teknolojide çook ilerlemiş olabiliriz belki.. oysa,henüz, gerçek insan bedeni ilminde, eskilerin geldikleri yere çoook uzağız değil mi Sevdiğim?mesela bugün beyni MERTEBE OLARAK GÖNÜLLE BİR SANANLAR VAR..ve henüz, gönül ilmi ,ortadaki birkaç kişi haricinde bilinmediği için de konuşulamıyor ne yazık ki..çünkü gönül maddi bir şey olmadığı için, bir maddeyle de anlatılamıyor..neden Allahu Teala :hiçbir yere sığmam.. mümin kulumun beynine,böbreğine,midesine sığarım demiyor da;”hiçbir yere sığmam,mümin kulumun kalbine sığarım” diyor..ve Kur’an da: beynimiz olan, mukayeseli düşünme işinde aktif organımıza şöyle der Yaratan:”çevir gözlerini bak ,bir daha çevir bak,hiçbir hata hiçbir kusur görebilir misin?”..”hiç akletmiyor musunuz!!! Hiç düşünmüyor musunuz”..ve birde” anlayan kalp ulul el bab” lar içinde şöyle der..”onlar kalpleriyle anlarlar”..”bir sorunuz olduğunda onu zikir ehline sorun” der mesela Yaratıcımız..ve zikir beyinde olmazmış ..kalp zikredermiş..ewet bu hafta bunu bir defa daha tefekkür ettim Sevdiğim..daha eevel bunları defalarca yazmıştım....”yeni bir idrakim var mı?” diye bakmak istedim.yok tabiii..
haa..hatırladım..o zaman birde şunu yazmışım ki ;yine yazacak kadar eminim.. o yüzden de ekliyorum Sevdiğim..insan bilsin bilmesin nefesle çalışır..ve nefesin içindeki her zerre hikmettir ve haydır..ve her zerre-i noktanın içinde ilim vardır..mesela tüm dünyada aynı anda aynı bilgiler nasıl akıyor ve insanlar aaaa şimdi bende bunu düşünüyordum,aaa ne tesadüf,aaaaa ama ben de şimdi bunu söyliyecektimler felan var ya hani..işte bunlar, en sıradan idraksizliklerden başka bişi değiller..
ilahi feyz ilk önce piramidin en tepesindeki bir tek kişi olan ZATa gelir ve ondan da aşağı mertebe mertebe feyyazı ilahi kelam iner..ve herkesin yakın olduğu meşrebtedi bir kişiye=bilsin bilmesin o rehberinden- onun dairesine o bilgi yayılır..algısı idraki açık çalışkan olanlar inanılmaz şeyleri birden kalpleri ile anlayıp ,icatlar yapabilirler..bir icadın yapılabilmesi için onu anlamak lazımdır..anlamak başka bir şeydir, beynin ürettiği düşünceleri indirgemek başka bişi..tüm icatların icad anını araştırınız ..göreceksiniz ki çalışan bir kişiye; o iş üzerindeyken, ya rüyada,yada şimşek gibi çakan bir tesadüfiJ! İlhamla o anlam gelir..bir anda..ama çalışmayana ve gelen ilhamı değerlendirmeyene de hiçbir faidesi olmaz bu alışverişin..
kalp- gönül bir ilham denizidir..saf aynadır..nefes oradan zuhur eder..KALP KEMAL MERTEBEDİR..ve o saf ilmi kullanmayı beceren, yani anlayanlardan olamadığımızda da bir derece aşağı = düşünenler bölümüne düşeriz..ve henüz akıl yaratılmamışken de var olan gönül aynası, akla, tevazu ile davranarak eğilir..idrak seviyemize iner ve aldığı ilhamatı feyizleri, beyne yollar.. beynimiz iki lobunda bunu işleme çevirir..ve bizde çıkarımıza göre bu ilimleri kullanırız..işte gönül öyle bir tevazulu anlayışa sahiptir ki ,kendisini anlayamayan ama düşünen aklı, baş tacı edip gönül tahtına oturtmuştur.. oysa gönül makamından asla değer kaybetmemiş,aksine akıl tahtını da taşıyan gönül- KüNilJ olmuştur.. oysa henüz kemal bulamayan bizlerin gönülleri saf olaydı; gelen ilhamı direk anlar, anlarken de duyarak seyredebilir, hatta kokusunu da alırdık..henüz hiiç bir maddeye dönüşmeseler bile..Sevdiğim ne zor değil mi?ama gönül bahsi bence çok zevkli..bu dersi sevdim..aynı kürecikleri Sevişim gibi..”gönül bahri ummandır.. buna haddü kenar olmaz” demişler ya ilahi bir kelamda..öyle bir şey..Allah, bizi, anlayan kullarından etsin inşallah..
….
ve bugün çarşamba..Sevdiğim..Sen hayatıma girmeden evvel ,ağır bir dönemden geçeceksem eğer, hayalimde hep Babannem gelir ve beni o badireden atlatırdı eskiden biliyor musun..ve Sen geldiğinden beri bir defa bile gelmemişti..işte O geldi.ben bir yere gidecekmişim. O’nu bırakıp giderken ,birden ayağa kalkıp elimden tuttu.. bende seninle geleceğim dedi..bir dağın tepesinden aşağı, yamaca bakıyoruz ..yemyeşil..çok güzel apaçık manzara var..karşı dağ yamaçları da böyleymiş eskiden.. ama şimdi sırf villa ,sırf sefertası beton tarlası gözüküyor..bir yaşlı hanım diyor ki :oraları da eskiden böyleydi..ve kapalı çarşı misali bir yerdeyiz Sevdiğim..bir antikacı ..değişik bir şey..rengi gülkurusu ve beğenmiyorum tabiiJve o zuumlanıyor..oooo..bu KEVSER miş. Eski yassı dairevi toprak damacanalardan bir su küpü..altında ahşap ayaklı sehpası var..toprak su kabı inanılmaz bir ince tezyinatla kalem işi nakışla donanmış..gül kurusu tonlarındaJ padişah tuğralı.. sadece bir tane var..şimdi beğeniyorumJ …ve oda misali, her göze gösterilmeyen bir yerdeyiz..ahşap DOLaplar var..cilaları ve işçilikleri harika.üç adet var..birini seçeceğim.birden pembeciğin “bende evdeki dolabımı buradan aldım” deyişini anlıyor..dolaba bakıyor..üzerinde padişah portresi var sanki..her biri farklı, ince işçilik ve renkteler..bu mekanın sahibi o dolapları hem imal ediyor ,hem de tezyinatını yapıyormuş Sevdiğim..
Sevdiğim bugün ustaları evde bırakıp naneyle eski mısır tarihi dersimize gittik..çok güzeldi.ben bir antik keşif yaptım biliyor musun Sevdiğim..ama henüz tefekkür etmedim..sadece anladım..tabii ki doğru iz ipucumu Sen verdiğin içinde ,kalbim emin, o yüzden de yazıyorum..piramit bir güneş saati idi..ve Sana inanılmaz şeyler anlatacağım sonra..hepimiz hayret edeceğiz..böylece, ESMALARIN SURETLENDİRİLMİŞ TANRILARIYLA yapmak istediğim o tefekküre kızmayacağın bir delil de bulmuş oldum Sevdiğim..çünkü, henüz emaresini bulamadım, lakin, onlarda namaz kılıyorlardı bence….çook teşekkür ediyorum..benle dersime katıldığına inanıyorum .o yüzden böyle şeyler oluyor zaten değil mi?işte hocamız ocak ayı civarı Mısır gezisi düzenliyor..benim sponsorum olur musun lütfenJ eğer olmayacak bişeyse ,o vakit beni başka bir yoldan o mekana götürürmüsün Sevdiğim ve bana Sen rehberlik et olur mu?:)
ve Sevdiğim ben yeni yeni eski hayallerimi hatırladım ..bu masalın hayallerinin de onlar olduğunu düşündüm, bak..*Haybabam çocuğu Antalya ya götürüyor..bir ev kütüphane..içinde çooook uzun ömürlü, iki değişik yaşlı adam var...kitaplar cilt cilt rafta üst üste dizili..ciltlerin dışlarında, üst üste birleşince Rumimsi değişik bir resim oluşmuş..ve o iki yaşlı adam,yere, koskocaman eski zaman haritası açıyorlar ve çocuğa anlatıyorlar..çocuk alt katta..onların birinin hanımı banyo hazırlamış.. çok fakir bir yer.. örtülerin içinde yıkanıyor..
ve Sevdiğim ben yeni yeni eski hayallerimi hatırladım ..bu masalın hayallerinin de onlar olduğunu düşündüm, bak..*Haybabam çocuğu Antalya ya götürüyor..bir ev kütüphane..içinde çooook uzun ömürlü, iki değişik yaşlı adam var...kitaplar cilt cilt rafta üst üste dizili..ciltlerin dışlarında, üst üste birleşince Rumimsi değişik bir resim oluşmuş..ve o iki yaşlı adam,yere, koskocaman eski zaman haritası açıyorlar ve çocuğa anlatıyorlar..çocuk alt katta..onların birinin hanımı banyo hazırlamış.. çok fakir bir yer.. örtülerin içinde yıkanıyor..
*ve Evvel Zaman bu alemden gittiği zaman..çook antika bir dolabın çekmecesi açılıyor.. çocuğun masalları orada muhafaza ediliyormuş..
*ve inanılmaz güzel yazılı bir kayıt defteri:Haybabam oraya Terzi Baba adında birinin yazılarının beğenildiğini ve kayıt edildiğini ,tüm yazılarının yukarıdan istendiğini yazmış..çocuk daha sonra bunu Haybabama anlattığında, O’nu tektaşa derse davet etmesini söylemişti neşeyle..çocuk Tekirdağ’ı aradı..ama O, yaşlı ve vakitsiz olduğu için derslerine katılamayacağını söyledi..
Sevdiğim..benim hayatıma giren tüm dostlarımın kitapla haşır neşir kütüphaneciler olduğunu (Latif amcam da bir kütüphaneciydi üstelik..) geçen haftaki Kamil Amcalı masalımdan sonra aniden idrak ettim biliyor musun.ve ona da Antalya’daki bu iki kütüphaneci hayalimden sonra, O’nun da bir kütüphaneci olduğunu öğrendiğimde, “onlardan olabilir “diye gittiğimi de birden hatırladım..ne tesadüf J değil mi?..
*ve Sevdiğim hava kaptanın köşküne,O’nun çocukları tarafından davet edilip yerleştirilme hayalimi de hatırladım nedense..ve kaptanın eşyalarını..masasının üzerinde yazarken aniden bırakıp gittiği açık kağıt ve dolma kalemini..o çook bilgin biri bence..ve geçmiş uygarlıklara ait kendimi bildiğimden beri merakımın nedenini..birlikte Atlantis’i bırak,taaa Mu ülkesine bile seyrü sefer edeceğimizi de anladım Sevdiğim..eskiden benim bu şeylere merakım yüzünden benimle ne alay ederler,ne dalga geçerlerdi ah bir bilsen…beni çok kırarlardı ama ben hep inandım Sevdiğim..çook teşekkür ediyorum..Seni çook seviyorum..şifayı öğreneceğiz.. yenilenip gençleşeceğiz..güzelleşeceğiz..
*ve en enteresanı bir başka hayali..hani denizin içinde,dibinde, demir parmaklıkların ardındaki yere ulaşmak için kapıyla mücadele eden ve açamayan vardı ya Sevdiğim..çocuk izin vermediği sürece de açamayacak olan ve “evet öyle “deyip onaylamıştın ya hani..işte onu bu aleme getiren sırrı bu alemden yazbaşında ayrılmıştı ..kabre konacağı gün çocuk bir hayal görmüştü..İsveçli bir ferdmareşal sarışın uzun adam,gözlüklü,elinde kitap okuyor ve ayakta..yanında sadece camdan bir vitrin.içinde, ona, babasından kalan hatıra eşyaları muhafaza ediyor..çocuğa anlatıyor..babası ondan bir şey istiyormuş..başka hiç bişey hatırlamıyor çocuk ve uyanırken bunu içinden Hızır geçen adama anlatmalıyım çünkü hayal bana ait değil, o denizdeki kapıyı açamayana ait diyor..ve gerçektende kabristanda çocuk içinden Hızır geçen adama bu hayali anlatıyor ..ve o diyor ki “evet bu hayal size ait değil, bazen bizler başkaları için hayal görürüz ve bize ait içinde hiçbir şey olmaz..tamam ben ne gerekiyorsa anladım ve ona söyleyeceğim.. siz merak etmeyiniz” diyor.. Sevdiğimm.. bilmiyorum.. Sana bunu hemen yazmam gerektiğini hissettiğim için yazdım..anlıyorsun değil mi?çünkü, geçen haftaki hayal sembolüm için nette araştırma yaparken çok dehşet bir hatırat buldum..bu hayalime öyle çok benziyordu ki, hayret edip tedirgin oldum..Sen gerekeni yaparsın biliyorum. o yüzden de Sana anlatmam gerektiğini düşündüm Sevdiğim..Seni çoook Seviyorum..sakın beni hayallerimde bile olsa yanlız bırakma olur mu?bari orada Sensiz kalmayayım..bari orada Seni göreyim..beni kendim dahil, her varlıktan koru ve sakla ..Seni seviyorum..öptümm..
bugün Perşembe..akşam ezanına doğru..kargo ile getirttiğim kitaplardan, efendisinin şiirlerine yazdığı şerhin ilk bölümünü okuyorum..o yüzden de mertebelere devam ediyoruz SevdiğimJ..nasıl ağırlık bastı..anlıyorum ve bekliyorum..*bir el..altın huzmelerin içinden canlanıyor..Sevdiğimin eli..öylesine net ve gerçek ki..elinde bir kalem, yazıyor..o yazıyor.. çocuk uyur uyanık yazılanı görmeden, şiir olarak okuyor..hatta çocuk o yazılanı, istediği manaya çekerek, gülerek edepsizce okuyor..utanıyor..ama yinede devam ediyor.. yazmadım..çünkü Sevdiğim hatırlamayı uygun bulmadımJ Seni kalemin yazdığı gibi seviyorum..ve cuma..Sevdiği gelip onların evine ders veriyormuş..ailesi ile..ve Sevdiğim yatıp uyumuş..çocuk onları incitmemek için bir başka yere gitmiş..gece..ferforje harika bir kapı..içeride geniş bir alan var..yağmur.iplik gibi kesintisiz yağıyor.ip gibi..
ve sabah..haberler..çocuğa yollanan, ak kordonlu saat vardı ya Sevdiğim..işte o Antalya’da bir başkasına hediye edilmişJ..”sen aldım, kabul ettim de” diyor haberi veren..J”aldım, kabul ettim tabii”.Sevdiğimm çook kıskancız yahu..Seni seviyorum..Saks mavisi zeit-zaman markası gibi..zamanlar ötesi gibi..
ve pembecikle bir mekandayız..bir dergi çıkmış..o derginin yönetiminden üç cici hatunlayız..birazdan sema ayini şerifindeyiz..ben yıllar evvel Beyoğlu’nda bir sema gösterisi izlemiştim ya Sevdiğim..ve taktiri ilahi o mekana erken gitmiştim ya..semazenlerin semadan evvelki kimliklerini,giyim kuşam davranışlarını da görmüştüm ya.. ve tüüüüüm feyzim, isteğim,hayallerimdeki semanın kutsallığı,özelliği tarumar olmuştu ya..bir defa bile gözlerimi açmadan o semayı izlemiştim..bu defa sanki yine öyle oldu..ben gözlerimi açamıyorum.. onları kalp semahanemdeki gibi sema ettirmek istiyorum..ne olur beni bu takıntımdan geçir artık lütfen..dışsallığa bu derece takıntılı olmak ne fena..ve gözlerim kapalı..gözlerim ağlıyor..birden başında destarlı sikken ve siyah hırkanla Sen beliriyorsun. ve benim dilim ,o kalbimin zikrettiği adını sürekli söylemeye, zikretmeye başlıyor.. adını söylerken, dilimle; ismine daire çizdirip ,sema ettiriyordum ..çook tuhaftı Sevdiğim..müzik durduğunda dilimde durdu ve gözlerimi açtım ..Sen yoktun..yok..ve O’NUN HIRKASININ SIRTINDA LA YAZIYORDU LA…..
29.10.2011
****************HACCIN SIRLARI
BEYT-İ MÜKERREM;
Ehadiyyet sırrına işarettir. Havassın haccı sahibini kast etmek ve görmektir.
Ne kadar nübüvvet ve velâyet sırları varsa ondan alınmıştır. Zira zemin Beyti mükerremden alınmıştır.
BEYT : Hakikâtü'l Hâkaiki'l kevniyet-i şehadiyettir. ÜMMÜ-L KURA ismini alması bu manaya dairdir.
Aşıkın Haccı ,Hazretin kapısıdır ve o kapının açılıp oradan ilahi lûtuf ve tecellilere ermektir. Temenni ile kişiye HAc müyesser olmadığı gibi manevi yokluktada zorluklara katlanmadan ve emr olunanı yapmadan gönül kâbesine yaklaşmak ve oradan dostu ziyaret ve tavafda mümkün olmaz.Bunu iyi Anlamaya ÇALIŞ !....
BEYİT:
Sorar isen nedir Ümmü-l Kurâyı
Şol sırr-ı pâk-i Ehadiyettir
Haccın kasdı Ümmü-l Kurâ dır
Aşıkın haccı der-i Hazrettir.
Şerh. Ümmü-l Kurâ nedir diye sorarsan, o pak olan ehadiyet sırrıdır. Hacı'nın kasdı Ümmü-l Kurâ dır. Kâbe-i Muazzama yı ziyarettir. Aşıkın haccı ise Hazretin kapısıdır ve o kapının kendisine açılıp oradan ilâhi lütûf ve tecellilere ermektir.
BEYT
Hane-i nefs tabiattan çık
Kalbe doğru yürü sefer eyle
Zahmeti çek bir iki gün sufi
Masiva berzahını güzer eyle
ŞERH:
Nefsin tabiat hanesinden çık,kalbine yönel ve ona doğru sefer eyle . Ey Sufi ! Bu yolda HAcı'nın meşâkkatlere katlanması gibi sende zorluklara katlan ve masiva berzahlarını geçerek gönül Kabesine kavuş ve orada huzuru bul.
Mücerred temenni ile kişiye Hac nasip olmadığı gibi manevi yolculuktada ,zoruluklara katlanmadan ,emr olunanı yapmadan, gönül kabesine yaklaşmak ve oradan dostu ziyaret ve tavaf da mümkün olmaz.Bunu anlamaya çalış !.
İHRAMA GİRERKEN GUSLETMEK;
Dışını kirlerden, içini kötü şeylerden temizlemektir. Zira, taharret münacat makamının levâzımındandır. Onun için, namazda bedenin ve elbisenin temiz olması şart kılınmıştır.
BEYİT:
Meclisi şâha ermek istersen
Bu libası vucudu pak eyle
Hazreti Hakkı görmek istersen
Perde-i masivâ-yı çâk eyle
ŞERH; Padişah meclisine ermek dilersen bu varlık elbisesini temizle ,Hazreti Hakk!ı görmek dilersen ,masiva perdesini yırtıp at.
Ve iHRÂM la tecerrüd etmek fenafillaha işarettir. Salikin bütün beşeri örtülerden ve unsuri libaslardan çıkması gerekir ki; Celal perdesini açıp fenafillah mertebesinde cemâli görmekle nurlanmış olsun. Bir kimse Uluların kapısına geldiğinde onların makamlarına hürmeten değerli elbiseler giyer.Hak kapısına müracat eden ise Takvâ elbisesine bürünür. Yani Hakk'tan başka olan herşeyden soyunur. Çünkü Hakk Teâlâ c.c. bâtına nazar eder.
BEYİT
Nice geldin ise Âlem-i Mülke
Yine öyle mücerred ve pak ol
Yak giyahın hazan gibi ahir
Cümleden ari bir kuru hâk ol
ŞERH : Ey Salik ! Bu aleme geldiğinde nasıl temiz ve perdesiz isen yine öyle pâk ol ve Hakkdan gayrı her şeyden soyun. Kendini yalnız ona tahsis et. ona ,baharda ağaçların yaprakların dökmesi gibi ,sende sonunda otlarını yak ve ağyarı at. Nihayet her şeyden soyunup bir kuru toprak ol ve aslına dön. Allahım! Zatına layık olan dostların ve kulların hürmetine bizleri de afediver.Amin bicahi seyyidel mürselin.
TELBİYENİN SIRRI :
Âlem-i belâ da olan icabeti yenilemektir. Aynı zamandada Kadri Celil'in nidası "LEBBEYK" ile icabet bulur.
BEYİT
Erdi Şâhdan nida-yı yâ abdi
Dedim ol demde sıdk ile Lebbeyk
Hizmetinde mukim olmak için
Eyledim sa'yû tekâpû çün peyk
Allahımdan c.c. sırrıma ya Abdi ,yani ey kulum hitabı vaki oldu. Sıdk ile Lebbeyk (Emret Allahım)dedim. Hizmetinde daim olmak için gayret eyledim ve ona nasıl kulluk edeceğimi araştırdım. Emrine muti ve münkad oldum.
MİKAT MAHALİ
Allah c.c. nın fiillerine ve Harem-i Şerif, allah cc. nın sıfatlarına işarettir.Hazreti Kâbe ,sırrı Zat suretidir.
BEYİT
Bilmeyenler nedir bu hill u Harem
Ne bilirler nedir riyaz-ı irem
Hiç aşık demezki nice görem
Hiç salik demezki nice erem
ŞERH: Helal ve haramı bilmeyenler İrem bağını ne bilsinler , Hiç Aşık demezki nasıl görem,Hiç Salik demezki
nasıl erem
Faide: KİŞİ NEYİ VE NE İSTEDİĞİNİ ,NİÇİN İSTEDİĞİNİ BİLMELİ VE KENDİSİNE UYGUN OLANI YAPMALI VE YAKIŞMAYANI BIRAKMALI ,TERK ETMELİDİR. YOKSA HEM HAKKI İSTİYORUM DER VE HEMDE ONA MUHALEFET ÜZERE OLURSA BU İDDİASINDA YALANCI OLMUŞ OLUR.
TAVAF :
Meleklerin Arş-ı Hazreti ve kalbin Hazreti Rububiyeti devranıdır.
BEYİT:
Dönmeyince gönül bugün Hakka
Sufi caizmidir sana devran
Aşku sevda hevasına dönegör
Gir usule bu devre ol nigeran
ŞERHİ: EY SÛFİ: Gönül bugün Hakka dönmeyince caizmidir sana devran.aşık ve sevda havasına dönegör.Gir usule bu devre bakıcı ol.
SAFA İLE MERVE :
Hasenat ve seyyiat kefesidir. Bu ikisin arasında olan Sa'y; kalbin alemi ruh ile, nefs arasında gidip gelmesi ve tereddüdüdür. Ruh hasenatın madeni,nefis seyyiatın menbaıdır. Lakin kâmilin iki kefeside hasenatttır.Nitekim iki avucuda sağ eldir.Bunu anla !.
BEYİT.
Merve hakkı safâsıehl-i dilin
Gıpta engiz-i ayine oldu
Her dü keffi yemin olup onun
Her dü kefe sevab ile doldu
ŞERH : Merve hakkı için ,kalp ehlinin safası aynaların gıpta edeceği bir temizliktedir. Her iki elide sağ el
hükmünde olup onun her iki avucu sevapla doldu.
HACERÜ'L ESVED
YEMİNULLÂHTIR. (ALLAH c.c. sağ elidir) nitekim sahih hadisde variddir. Onun için Hacer-i istilâm Hakk cc. ile biatleşmenin suretidir. Zira biatleşme anında padişahın sağ elinin öpülmesi kaidesidir. Mürşid-i Kâmilin sağ eli buna kıyas oluna. Zira Padişahlar ism-i a'zamın zahir ile ilgili mertebesi,ehl-i velayet ise batınla ilgili mertebesidir. Hacerü'l esved'in yemin (sağ el ) olması Alemi âfaka göredir. Anla !...
MAKAM-I İBRAHİM
Rıza ve teslim makamıdır. Onun için Hz.İbrahim a.s. nefis,evlat ve mal ile mübtelâ olup hepsini bezl eyledi ve
tecelli-i zât ,tecelli-i sıfat ve tecelli-i efâle nail olup bütün mertebeleri geçti.
BEYİT:
Bağ olur işbu har-zâr-ı cihan
Ona kim esti nesim-i teslim
Yanmaz aşk ehli âteş-i gamda
Vardır aşıkda sırr-ı İbrahim
ŞERHİ : Bu diken dolu olan cihan teslimiyet rüzgarı esene bağ gibi olur. Teslimiyet nimetine nail olanlar diken
iken gül olur, ateş iken gül bahçesine dönüşür. Aşk ehli olan gam ateşinde yanmaz.Zira aşıkda Cenab-ı İbrahim a.s. sırrı gizlidir.
Ve dahi Kâbenin altında halen gömülü bulunan hazine ki ,onu Mehdi a.s. çıkarmak istese gerektir.Kâmilin gönlünde gizli olan marifet ve tevhid hazineleridir ki, ahir zaman da eserleri zuhura gelse gerektir. Zira bir vakit gelirki bütün hazineler kerametler meydana çıkar ve yayılır. cansız varlıklar cemadat konuşur.
BEYİT. Ka'be dürr-i dilki onda mefdundur
Bu kadr-i kıymetli durri yakut
Açılır Mehdi eyledikte hurûc
Dide-i mülke alem-i melekuût
ŞERHİ: Kâbe gönüldürki onda nice hazineler saklıdır. Bu kadar kıymetli olan inci ve yakutlar Mehdi a.s. çıktığında açılır,açığa çıkar. Mülk ve melekût alemindeki zenginlikler de o zaman daha güzel keşf olunur.
ARAFAT TA VAKFEYE DURMAK:
Halkın kıyamet gününde toplanması ve kalbin fenafillah makamında bütün kuvvetleri ile bulunup dinlemesinin suretidir.
Hep bilir işbu sırrı arifler
Ki vücûd oldu suret-i Arafât
Cem olur yanına hep yârânı
Edicek âkibetü'l emr vefat
Çün tecelli ede sana MUhyi
Olur elbette mürde zât-u sıfat
Arafât!a çıkıp dua eyle
Ki duâ ile def olur âfat
ŞERHİ. Bu sırrı hep arifler bilirlerki vücûd Arafatın sureti olmuştur. Kişi nihayet vefat ettiğinde, yâranı yanına toplanıp yer alır.Sana muhyi (Hayat veren,diriltici ) sıfatı tecelli ettiğinde ölü durumunda olan zat ve sıfatın hayat bulur.,gerçek kişiliğin zuhur eder. Arafata çıkıp dua eyle ki, dua ile afetler defolur. Yani henüz ölüm gelmeden zikir ve duadan geri kalma ki pek çok sıkıntılardan kurtulasın.
Hacda KURBAN KESMEK nefsin mücahede bıçağı ile kurban edilmesinin suretidirki Âlem-i Kahr ve Celâldendir.
Ve kurbanın en yükseği Ruh,ortası Kalp,en düşüğü ise Nefstir.
MİNA: Ana rahmi mesabesindedir. Zira çocuğa ana rahmi geniş olduğu gibi bütün alem ehline de Mina ve Mekke haremide böyledir.
VASİ VE MUHİT OLAN HAKK TEÂLÂ HER ŞEYDEN MÜNEZZEHTİR.
Ve bu makamda Hz.İbrahim a.s. oğlu İsmail a.s. ı kurban etmekle imtihan olunup fidye yerine kurban geldiğine
işarettir ki ,mecazi varlıktan fena buluna. Bedeli Hakkâni varlıktır.
Kaynak. FERAHUR RUH – MUHAMMEDİYE ŞERHİ
YAZICIZADE MEHMED-İ BİCAN HZ. KS.S. –İSMAİL HAKKI BURSEVİ HZ. KS. -MUSTAFA UTKU
**********************
Mustafa Tatcı Hocadan..bir yazma eserden alıntıdır..
Uyunü'l-Hidaye'den bir dublelik metin
“Çocuk babasının sırrını ifade eder.”Yani âlemin sırrı ki senden zuhûr iden veleddir.
İşte sıfât zâtsız ve zât sıfâtsız ,yani âlem âdemsiz ve âdem âlemsiz ,yani Havva Âdemsiz ve Âdem Havvasız ve Kur ‘an âdemsiz ve âdem Kur ‘ansız ve Hakk âdemsiz ve âdem Hak'sız olmaz.
Zîrâ âdem olmasaydı, Hakkı kim bilüb kim zâkir olaydı. Ve Hakk olmasa âdem neyden zuhûr ideydi. Ve kudret eliyle kim yoğuraydı. Ve sıfât olmasa ,Zât kendi Haklığını bilüp nice göreydi ve Zât olmasa sıfât nice diri ve ihyâ olup eşya iken Kelâm ve Sâmid iken âdem ve kelâm-ı natîk nice olaydı.
Ve Âdem olmasa Havva nerden zuhûr ideydi ve Havva olmasa Âdem nerden doğaydı.
Ve Fâtiha-yı Şerîf neden doğaydı ve Besmele-yi Şerîf olmasa Fâtiha-yı Şerîf neden doğaydı ve Fâtiha olmasa Kur ‘an neden zuhûr ideydi.
Ve haşâ Allah olmasa Muhammad’e Kur’an ‘ı kim göndereydi ve Muhammed olmasa Kur ‘an’ı kim cem’ idüb beyân ideydi.
Ve Hz.Muhyiddinî Arabî buyururlar ki; Zaman-ı evaîlde nisâ taîfesini düşman tutardım. Sonra gördüm ki sebeb-i nakd-i vücûd-u âdem ve cemâl-i Hakk imiş. Öyle olsa âdem Hakk’kın ‘‘ferdeyut’’ sıfâtıdır.
Gâle Resûlullah (sav): Miraç gecesinde Rabbimi gördüm, genç sûretinde yani hatt-ı ümm üzere ki âdemin vechinde anasından kesb idüb /17/ getirdiği yedi hat üzre ana, hatt-ı ümm dirdir. Zîrâ bu yedi hatlar hakikât halidir ki bir mahbûb bu hatt-ı ümmden gayrı baki yedi hattı kesb idenden ziyâde sevilür.Zîrâ suçsuz, günahsız, ma’sûm, pâktır. Ve ma’sûm emr ve nehiyden muarra ve müberradır. Ve tekâlif-i şeriyye ona hüküm olmaz. Muhammed gibi .Zîrâ Fahr-ı Âleme sûâl eylediler ki; İbadet savm u salât ve hac, zekat dahi buna benzer nesneler boynunuza borç mudur? Ayıttı ;‘‘Yok velâkin abd-i şekür olmayayım mı’’ deyu buyurdu.Amma bu evvel yedi hat ki bu âlemden kesb ittikten sonra tekâlif-i şeriyye ona hükm olur. Zîrâ bu yedi hatlar kesbîdir ki bunlar “ayn-ı şerîattır” didikleri bunlardır.
Ve bu on dört hatların mevzîi dahi on dörttür, yirmi sekiz ider. Hurûf-u muhkemât ve muteşâbihât ve noktalı ve noktasız harfler gibi ve ayın on dördüncü gecesi ki temâm ve kemâl-i demdir ve on dört günü dahi yirmi sekiz ider. Ve şakk’ul kamer remzi ve istivâ sırrı ve “elem neşrahleke” sûresinin mâsadaki buna işarettir. Ve cihâr-ı anasır ile otuz iki olur.
Vech-i âdem üzerinde mektûb ve mesrûrdur.Bu anasır-ı erbaa-ya işarettir. پ(p), چ(ç), ت(t), كng) harfleridir. Bunlar Kur’an da gelmemiştir. Zîrâ lisân-i Arabî değildir amma Fahr-ı Âlem hazretleri buyurur; “Benden sonra mehdi gele cümle milleti bir ede ve hakikât-i aşikarî ola. “deyu buyurdukları çünkü kelâmullah yirmi sekiz harftir ve vech-i âdem otuz iki harftir didik ve yine vech-i âdemle aynı kelâmullah dedik. Ya vech-i âdemde dört hurûf ziyâde var ve kelâmullah dört harf noksan olduğundandır, sûâl olunsa? Cevap budur ki;Bu پ(p), چ(ç), ت(t), كng) harfleridir ki Arabî lisânında olmadığından Muhammed ‘e bu dört harf gelmedi bu dört harf cihar-ı anasıra dahi işarettir ve kelâmullah cihâr-ı anasırda münezzehtir ve Muhammed Mehdi gelip hakikât-i aşikâr ola. Bu hakikât hurûfların hakikâtidir yohsa Fahr-ı Âlem hatem ola yine Mehdi gele cümle millet bir ola deyu buyurduğundan, murad galiben bu halktan bir ketm ittiği nesne var ki onun kelimesini mahsus eyledi.
“Çocuk babasının sırrını ifade eder.”Yani âlemin sırrı ki senden zuhûr iden veleddir.
İşte sıfât zâtsız ve zât sıfâtsız ,yani âlem âdemsiz ve âdem âlemsiz ,yani Havva Âdemsiz ve Âdem Havvasız ve Kur ‘an âdemsiz ve âdem Kur ‘ansız ve Hakk âdemsiz ve âdem Hak'sız olmaz.
Zîrâ âdem olmasaydı, Hakkı kim bilüb kim zâkir olaydı. Ve Hakk olmasa âdem neyden zuhûr ideydi. Ve kudret eliyle kim yoğuraydı. Ve sıfât olmasa ,Zât kendi Haklığını bilüp nice göreydi ve Zât olmasa sıfât nice diri ve ihyâ olup eşya iken Kelâm ve Sâmid iken âdem ve kelâm-ı natîk nice olaydı.
Ve Âdem olmasa Havva nerden zuhûr ideydi ve Havva olmasa Âdem nerden doğaydı.
Ve Fâtiha-yı Şerîf neden doğaydı ve Besmele-yi Şerîf olmasa Fâtiha-yı Şerîf neden doğaydı ve Fâtiha olmasa Kur ‘an neden zuhûr ideydi.
Ve haşâ Allah olmasa Muhammad’e Kur’an ‘ı kim göndereydi ve Muhammed olmasa Kur ‘an’ı kim cem’ idüb beyân ideydi.
Ve Hz.Muhyiddinî Arabî buyururlar ki; Zaman-ı evaîlde nisâ taîfesini düşman tutardım. Sonra gördüm ki sebeb-i nakd-i vücûd-u âdem ve cemâl-i Hakk imiş. Öyle olsa âdem Hakk’kın ‘‘ferdeyut’’ sıfâtıdır.
Gâle Resûlullah (sav): Miraç gecesinde Rabbimi gördüm, genç sûretinde yani hatt-ı ümm üzere ki âdemin vechinde anasından kesb idüb /17/ getirdiği yedi hat üzre ana, hatt-ı ümm dirdir. Zîrâ bu yedi hatlar hakikât halidir ki bir mahbûb bu hatt-ı ümmden gayrı baki yedi hattı kesb idenden ziyâde sevilür.Zîrâ suçsuz, günahsız, ma’sûm, pâktır. Ve ma’sûm emr ve nehiyden muarra ve müberradır. Ve tekâlif-i şeriyye ona hüküm olmaz. Muhammed gibi .Zîrâ Fahr-ı Âleme sûâl eylediler ki; İbadet savm u salât ve hac, zekat dahi buna benzer nesneler boynunuza borç mudur? Ayıttı ;‘‘Yok velâkin abd-i şekür olmayayım mı’’ deyu buyurdu.Amma bu evvel yedi hat ki bu âlemden kesb ittikten sonra tekâlif-i şeriyye ona hükm olur. Zîrâ bu yedi hatlar kesbîdir ki bunlar “ayn-ı şerîattır” didikleri bunlardır.
Ve bu on dört hatların mevzîi dahi on dörttür, yirmi sekiz ider. Hurûf-u muhkemât ve muteşâbihât ve noktalı ve noktasız harfler gibi ve ayın on dördüncü gecesi ki temâm ve kemâl-i demdir ve on dört günü dahi yirmi sekiz ider. Ve şakk’ul kamer remzi ve istivâ sırrı ve “elem neşrahleke” sûresinin mâsadaki buna işarettir. Ve cihâr-ı anasır ile otuz iki olur.
Vech-i âdem üzerinde mektûb ve mesrûrdur.Bu anasır-ı erbaa-ya işarettir. پ(p), چ(ç), ت(t), كng) harfleridir. Bunlar Kur’an da gelmemiştir. Zîrâ lisân-i Arabî değildir amma Fahr-ı Âlem hazretleri buyurur; “Benden sonra mehdi gele cümle milleti bir ede ve hakikât-i aşikarî ola. “deyu buyurdukları çünkü kelâmullah yirmi sekiz harftir ve vech-i âdem otuz iki harftir didik ve yine vech-i âdemle aynı kelâmullah dedik. Ya vech-i âdemde dört hurûf ziyâde var ve kelâmullah dört harf noksan olduğundandır, sûâl olunsa? Cevap budur ki;Bu پ(p), چ(ç), ت(t), كng) harfleridir ki Arabî lisânında olmadığından Muhammed ‘e bu dört harf gelmedi bu dört harf cihar-ı anasıra dahi işarettir ve kelâmullah cihâr-ı anasırda münezzehtir ve Muhammed Mehdi gelip hakikât-i aşikâr ola. Bu hakikât hurûfların hakikâtidir yohsa Fahr-ı Âlem hatem ola yine Mehdi gele cümle millet bir ola deyu buyurduğundan, murad galiben bu halktan bir ketm ittiği nesne var ki onun kelimesini mahsus eyledi.