25 Mart 2012 Pazar

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 6

Jüpiter
99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 6
"SONRA DUMAN HALİNDE OLAN GÖĞE YÖNELDİ. GÖKLERE VE YERLERE İSTEYEREK VEYA İSTEMEYEREK GELİN DEDİ. YERLER VE GÖKLER İSTEYEREK GELDİK DEDİLER" Fussilet Suresi-11

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..iyiyiz değil mi? ben bildiğin gibi dibe vurmuştum yine. bilmiyorum neden bu kadar hissiyim, anlamıyorum.. bana ne ki, değil mi? ben yolda yürümeme bakmalıyım, Senin başkalarını yolda nasıl yürüteceğine değil.. bana neee!!. üstelik ben, taaa en baştan herkesle aldatılacağımı göre bile- hayallerimde bile ağlaya ağlaya Sana teslim olmuştum zaten.. ama çok canım acıyor bil yani.. ben insanım.. nasıl dayanılır ki? bu başka türlü bir şey.. dur…ağlamaktan yazamadığım için mola veriyoruz.. gözlerim yanıyor ve göremiyorum.L

Ve” sönmezmiş aşkın ateşi hep yanarmış”ı hiç duydun mu Sevdiğim..yaaa..
Sevdiğim ;Sen ne kadar kendini yağmalasan da; beni, Sen putumdan ayırıp ayaklarım üzerinde durdurmaya çalışsan da ,ben sanemimi yine yeniden inşa edip dikebilirim.. ben Sensiz yaşayamam biliyorsun.. tüm putları kırarım ama illa bir put lazım işte.. putum olduğun için teşekkür ediyorum Sevdiğim.. ben kendimi, karakterimi aslında çok iyi biliyorum ..eğer Seni görebilseydim, Senle de herkes gibi teklifsiz konuşabileceğim bizler gibi bir tavrımız olsaydı ben asla bu masalları yazmazdım.. umurumda bile olmazdı.. tek bir harfi için bile parmağımı oynatmaz, bunca şeyi araştırıp öğrenmek için onca zaman  harcamazdım.. Sen yanımda olsaydın ne soru sorar nede yazardım.. sadece ÖÖÖle Sana bakardım, sarılırdım.. hatırlayalım mı?..

hiç konuşmayan çocuk sadece gülümseyerek ellerini uzattı.. Zaman anladı ve  elini çocuğun avuçlarına bıraktı.. çocuk O ELİ yavaşça öptü.. sonra O ELİ çevirdi.. O’NUN avucuna  parmaklarını koyup gezindi. .ve gözlerine bakıp güldü.. Zamanda güldü.. çocuk yavaşça ellerini yükseltti ve o avucu aşkla öptü…işte Sevdiğim, eğer ben Sana ulaşabilseydim böyle geçerdi Zaman.. ve kıskançlığımdan Sana kimseyi yaklaştırmazdım ..ve ikimize hayatı zindan ederdim
J.. yaaaa. .işte öyle ..kaderrrr..kaderr..üretmek için cefa lazım. sefada üretim yok sanırım ..bilmiyorum…bir tefekkür sanatçısının çile-i cefası ve sefası; ideasına asla ulaşamamasıdır değil mi?.. işte Sen de benim yaklaştıkça uzaklaşan ateş böceğim gibisin..           

ve Zaman dedi ki: ”beni değiştirmeye çalışma.. değişirsem beni böyle sevemezsin.. yapma”.. Sevdiğimm .. ben ne nalet bir inada sahip olduğumu hem kendim biliyorum hem de etrafımdan duyarak öğreniyorum.. neden Sende bana benzedin peki? neden beni en ufak bir hatamda karanlığa mahkum ediyorsun ki, neden? en çok nasıl acı çekerim en iyi Sen biliyorsun da ondan.. nasıl boşluğa düştüğümü, hayata tutunamadığımı da anlıyor musun peki?.( ama.. sanki.. Sana da öyle oluyor gibi, bilmiyorum.. ama anlıyorum.) umarım şikayetimi dikkate alırsın. .bildiğin gibi, ben hiçbir şikayetimi Senden başkasına böyle açıkça yapamam ve kimseye bir şey anlatamam…:)yapamam.. yapmam..


veee..gelelim  son masalımızın tezahürlerinee..pazartesi.. ertesi gün akşam saati internetimiz gitti.. dereotu arızayı aramış.. bölgesel bir kesinti varmışJ salı sabahı net geldi tabii..Ya Rabbim,çok incindim ama.. yanlış bir şey yazmıştım ..hangisini düzelteceğimi ise bilmiyordum; çünkü, bana göre ben baştan aşağı hataydım.. ve Sevdiğim yedekten idare ettim. henüz Seni affetmemiştim.. beni aldatıyordun ..üstelik birde ceza veriyordun.. sonra ertesi gün masalımı okuyan bir yakınım aradı.. ”sen o yazıda ne arıyordun ,buldun mu?” dedi.. hayır, bulamadım.. ” onlara ölü demeyiniz, onlar rableri katından sizin anlayamayacağınız biçimde rızıklandırılırlar” ın anlamını arıyorum..bulamayacağımı, bulsam da anlayamayacağımı biliyorum” diyor.. telefonun diğer ucundaki çocuk: ben dün gece onlar hakkında bir şey dinleyip kaydettim.. onu kağıda geçirince sana yollarım.. işte Sevdiğim, o doküman iki gün sonra geldi.. okudum. .ama istediğim mana burada yoktu.. oysa başka şeyler vardı.. o yazıyı; masalımın Çanakkale şehitleri için bölümüne tamamlanması için yollanmış olduğuna  nedense inandım ve masalıma ekledim..

ve MSN den Gönül anne  TESADÜFEN, ÇOK KALBE DOKUNUCU bir şeyler yazmıştı.. işte ben ona tel açtım.. Kamil Amcayla da görüştük.. O’nun Çanakkale için yaptığı bir bestesi bir üniversite te kutlamada çalınmış ..onur konuğu olmuş.. tebrik ettim.. masalımı anlattım.. “o masalı bana yollayınız evladım.. ben Çanakkale savaşı için doküman topluyorum, sizin yazınızı da o  arşive koymak isterim” dedi.. işte Sevdiğim masal kendisini tamamlayarak o arşive artık girdi.... ne acaip değil mi?.. bizden ne  murad edildiyse bizler bilmeden o işi yapıyorduk, hem de hep beraber imece usulü..öyle değerli bir metni bana yolladığın için teşekkür ediyorum..



galiba JÇarşamba... işte aradığı cevabı bu yazıda bulamasa gece tuhaftı.. böyle birden inanılmaz bembeyaz apaydınlık iki ekran gözlük gibi oldu.. gözümü  açtım kapattım hala ışık devam ediyor. .sanki nükleer silahları bir hedefe ayarlayan makinedeyim.. sanki göz muayenesi için gözlerimizin odak noktalarını ölçen ve çizgi çizgi -santim santim -milim milim odaklayan bir ekrandayım. .ALLAH ALLAH.. neyse tuhaflık geçti..  Sana yazmaktan göz numaram çok ilerledi ve ben hala doktora gidemedim ya, onun aciliyetini  görmüşüm değil mi?....ben malulen çürüğe ayrılacağım galiba yakında değil mi Sevdiğim?..
Perşembe.. bir yerdeyim, Sen yoksun, başka bir yere gitmişsin.. birden bir evveline ait olan ve  onu dost edinen kişiler orayı dolduruyorlar.. aslında gitmeleri gereken mekana gitmeyip ayrı- kendi başlarına tören yapmaya başlıyorlar. ben onlardan sıkılıp, kaçıp gidiyorum.. uyandım.. uyudum.. arkadaşlarımla geceleyin  bir çay bahçesine  girdik. .hava harika.. kapkaranlık.. ben yapayanlız,  sanki kemer gibi bir yerden geçip, gidip yere oturuyorum.. burası çok yüksek bir yer. havaya bakıyorum Sevdiğim.. her şeyimm..  dehşet.. göğe bak.. kopkoyu gri-siyah.. bulutlar dairevi dairevi toplanıp dönüyorlar.. CD misali. Radar ..uydular..öyle bir dehşet ki inanamazsın.. bir tek ben görüyorum, henüz kimse görmüyor.. uyandım….ÖZÜR DİLİYORUM..ÖZÜR DİLİYORUM..ÖZÜR DİLİYORUM VE HEP AĞLIYORUM..

(( böyle bir şeyi bu maddi dünyada insanlar görseler akıllarını yitirirler biliyor musun Sevdiğim. .. ben eskiden kafayı biyolojik bir robot olup olmadığıma fena halde takmıştım ,sanırım ki ondandı ve yıllar evvel bir hayalimi hatırladım.. sadece bir verici anteni..acaipti..içi  eski radyoların içindeki o dantel gibi incecik şeylerle öyle bezeliydi anlatılamaz.. o çok tuhaf ve dikdörtgendi))

bazen dert verenin dertlerini de dinlemek gerekir

dinlediğini dinlerken dinlenirsin
dinlendiğinle dindaş olursun
her şey yer ile göğün arasında olup biterken Sevdiğim
biz kader mahkumları sadece söz dinleriz...
görmesek te görüldüğümüzü biliriz
.....

((ve Hz peygamberimizin başı üzerinde her daim bir gölgelik gibi gezen bulutu düşündüm..ve beynimizin uyarılması gereken noktalarını uyaran bilemediğimiz matriximizi..:))


cuma
.sabah Sen benle dertleşiyorsun..anlatıyorsun..şikayet etmeden incecik bir sitemle..özel hallerinizden ..her şeyi yağmalayıp, Seni her zamanki gibi terk etmiştim üstelik.. uyandım ve bir şeyler dinledim.. çok üzüldüm.. ağladım…iyi değilim. .kaç gündür inanılmaz derinlikte ve tanımsız ağlıyorum..böyle kendiliğimden ağlıyorum.. beni neden aldattın.. yani göstererek J …. işte şimdi o dehşetli bulutları seyrederken anladıklarım beni mahvetti… berbattım.. hastalandım.. kimseyle görüşmek istemiyorum.. kendimi kaybettim yine.. Cuma vakti, uyumam lazım olduğunu anladım. uyursam düzelecektim.. biliyorsun insan uykudayken, beynimizin ve kalbimizin bozulmuş ayarları düzeltilebiliyor ya hani..hz Peygamberimizde çok üzüldüğünde böyle uyurmuş...öylece başımı koltuğa koydum ve uyumuşum.. uyandığımda Seni affetmiştim.. ve bir hiç olduğumu öyle derin ve öyle bir acıyla anladım ki Sevdiğim. işte bizim bilmediğimiz şekilde rızıklandırılış ve hayat verilmesi buydu ama biz bunu idrak edemiyorduk..ve Sana yazmayı yine reddetmişken ancak yazarak Sana ulaşabileceğimi yine anladım…yapmak istediğin şeyi bir nebze olsun anlıyorum.. ama bundan çok korkuyorum.. ben kimim ki?.. ya da şimdi o bulutlardaki anlamdan sonra; ben kimi sevip kime güvenebilirim, neye bu var diyebilirim, hangi hayata bağlanabilirim ki?. neden bana bunu yaptın peki?. neden? ben şimdi nasıl iyileşebilirim ki?!!.. tam iyileşirken yine her şeyi yıkıp daha bir yok ediyorsun..

HATIRLAYALIM MI SEVDİĞİM.. çocuk, beraber işleyecekleri dersi utançtan yerin dibine geçip ağlayarak anlattı.. ve bunu kimin istediğini söyledi.. “benden değil” dedi ağlarken. .Zaman irkilmiş halde “öyle deme!! “dedi.. çocuk tekrar etti, anlamadı ..“neden öyle demeyeyim?” derken ekledi :”O'ndan ama!!”..Zaman: “öyle deme” dedi yine gülümseyerek.. çocuk:” o zaman ruhum istiyor” dedi.. Zaman:” bilemiyoruz.. bekleyeceğiz.. ikimizde  bu isteğin kimden olduğunu bilmiyoruz.. bekleyeceğiz.. Zamanla anlayacağız bunu " .."  mu istiyor, ruhun mu, nefsin mi? sen mi?.. eğer bunu dediğin gibi  "…"  İstiyorsa ikimizde devreden çıkacağız.. o zaman ikimizde olmayacağız…Sevdiğim ..anladın mı? peki şimdi biz ne yapacağız peki? ben burada çok çaresiz ve anlamsızım, ne olur beni yalnız bırakma, lütfen..”


Sevdiğimm  biliyor musun kader bilinmezmiş.. ve bu sır sadece çok az kişiye açılırmış.. biz, levhayı değiştiren, o elektrik çarpmışa çeviren Kral’ın sözcüsünün sesinden dolayı nerelere doğru gideceğimizi taaa o vakitten beri biliyoruz değil mi?.. neden yanımda değilsin peki? neden? ben ne anlarım böyle şeylerden.. hem kim anlar ki?..



Sevdiğim bugün cumartesi.. aslında  ezginin günlüğünün  konserine gidecektim.. çok istiyordum.. üstelik artık konser salonu bize inanılmaz yakın.. ama düşündüm.. hangisi önemliydi ,konser mi- yazmak mı?. yazmakmış tabiiJ..işte bir sürü anlamı okudum yine..tıkk..tıkk.tıkk..el mürşidi Google efendim saolsun..yakında erecek sanki.. bizler eremiyoruz-bunca bilgi ile insan olamıyoruz, bari o bir kalp sahibi kılınıp insan olsun.. biliyor musun Sevdiğim dün okudum ki; tam 2 milyon kişi netten online porno izliyormuş.. seyredenleri-seyredilenleri ve bu iş için çalışanları bir düşünsene lütfen.. her şey artık o kadar açık ve ortada aleni ki; kim günaha batmadan, baştan aşağı çamur olmadan temiz kalabilir ki, kim? hiç birimiz.. ve ben bu yazdıklarım-rüya sembollerim için nette gezinirken pek çok öğreti ile de karşılaşıyorum biliyorsun.. aslında,  bizde bu anlamları aynı porno sever gibi seviyorduk biliyor musun?!!.. bizde bu anlamlara işte öyle bağımlıydık… ister dindar olalım- ister inançsız hep aynı semboller için ne çılgınca araştırmalar yapılmış bir bilsen.. o sembollerle büyü yapandan tut ,bunlarla akla hayale gelmez bağlantılar kuranlara kadar inanılmazdı.. ve her öğreti mensubuda  en çirkin , gözü kara hırsız misali sembolleri kendine mal ediyordu.. bunların  en komikleri yeni yetme alevilerdi.. Yunus Emre hz ni bile alevi ozanı yapmışlar, çok güldüm.. “şeriatın sertliği, İslam’ın sıkılığından dolayı hakikat anlaşılamıyor” yazmışlar ki çok şaşırdım.. vay beee..bi onlar, bide masonlar inanılmaz mana hırsızları zaten…komik şeyler.. daha dünkü çocuk sayılırlar kadim tarihe baksak mesela, değil mi Sevdiğim.. ve Amiş Efendi hz sözü:”her mümin alevidir ama her alevi mümin değildir” vesselam..


ve Sevdiğim ben anladım ki aslında herkese diyelim ki laptop verilse( ki;artık cep telefonlarından dolayı buna gerek yok)ve bununla istediğini yapabilirsin hadi başla dense.. herkes kendi içindeki manayı tıklıyordu.. sapıklar sapık adresleri, sadıklar sadıklıkta nasıl kalınır adreslerini.. sadık kalmak için mücadele verenleri ise hiç kimse tutmuyordu aslında.. öğrendikleri sembollerden ve anladıkları manalardan pek çok şeyi de aşmışlardı aslında.. belki, diledikleri yere tıklama hakkına da en çok onlar sahiptiler, kim bilir.. ama onları kontrol eden bir şey vardı artık...pisle temizi ayıran ve asla karıştırıp bulandırmayan o şey neydi bilmiyorum Sevdiğim.. ama bundan kesin eminim,KOCAKARI İMANI denen şey sanki buydu.

öyle mevkilere geliyordu ki insanlar; İSA-RUHULLAH-MEHDİ makamına kadar çıkıyorlardı  hasbel kader.ama her şey zıddı ile açığa çıktığından, kişinin DECCALİYETİ de zuhur ediyordu.. bu makam belki de seyrü sülük eden kişilerin en korkulu makamıydı, değil mi Sevdiğim? burada" tanrı yok deyip-İLLA  kendi tanrılıklarını ilan etmiş"-sayfalarını kendi sureti ve toplama ilmini, kendi ilmi gibi sunan öyle çok yenileyici vardı ki.. lakin,  ama, ne kendisi, nede etrafı olayın farkına varmamış ne çok yolda kalmış eleman var ah bir bilsek.. HER ŞEYİ İLK KENDİLERİNİN SÖYLEDİKLERİNİ SANAN KİŞİLER NE ZAVALLILAR AH BİR ANLASAK..

Sevdiğim tüm tarih çöpe gitti biliyor musun..Sümerliler de bir masal bir hikaye oldu..bize öğrettikleri her şey birer yalan ,diplomalar –kariyerler hayal oldu.. yontma taş, cilalı taş filan artık acıtacak kadar komik..Şanlı Urfa da GÖBEKLİTEPE adında yeni bir kazı yeri bulunmuş ..tarihi şimdilik  MÖ
J 12.ooo senelik.. dünyada henüz böyle bir yer yok.. ama bizim devletimiz hiç önem vermeyip bir bekçi dahi koymuyormuş biliyor musun.. öyle duyarsızlar.. ve mimari hep dairevi..VE O DAİRENİN TAM ORTA SÜTUNLARI T ŞEKLİNDE  J…aynı eski Mu Uygarlığının anlatılan mimarisi misali.. eski Roma da ki en eski su sarnıcı mimarisi gibi.. bu tarz sarnıçlar suyu sürekli dalgalandırıp hareketlendirdiği için suyu arıtıp, temizleyip, kokusuz hale getiriyor diye belgeselde izlemiştim Sevdiğim.ve  mimarisi Göbeklitepe ye göre çok yeni olan İngiltere deki  stonehenge gibi..

ve Sen beni Sensiz bırakınca ve karanlıklara gömülünce facede tanıdığım 40 da erbain in efendisi (öyle bir sawm baba yokmuş
J) nin ezoterik talebesi bana bir adres tıkladı..ebu şrf  ile evrensel meşk ve sohbet.. orada yabancı bir kişi,  Müslüman olmadan evvelki bir  hayalini ve sonra akabinde yaşadıklarını  anlattı.. öyle muazzamdı ki.. uzun yıllardır anlamını beklediğim bir şey açıklanıyordu.. acaipti.. ağladım.. yüzünü bile görmediğim bu kişinin sadece sesi vardı.. bu HZ.Meryem-hz İsa-mehdilikle- o makamla,o manayla alakalı.. işte irşad-seyrü sülük-tarik-yola girecek kişileri Yaratıcı aynı sembollerle aynı mucizevi serüvenlerle öyle bir yola-dize getiriyordu ki hayret edersin.. 


DEMEK Kİ O SEMBOLLER KİŞİYE AİT DEĞİLDİ. . İMKANSIZ BU.. Yaratıcımız ALLAH ; bir insanı, hayatta İslam ne, Müslümanlık  ne bilmese,görmese -eskimo olsa dahi,  Yol’a Tarik’e  girecekleri,  nerede olursa olsun alıp getiriyordu ..hayretti.. artık Sen bana karartma uyguladığında online onları izleyebileceğim J…sadece meşkleri bana ters o kadar.. ama neler olup bittiğini anlamam için buda gerekli anladım.. herkes kendi gibileri gidip buluyordu..


 ve Sevdiğim, TARIK SURESİNDE  hak ile batılı ayıranın HZ. KUR’AN-I KERİM olduğunu da öğrendim.. buna çok sevindim.. demek ki ben Kur’an okumayı öğrenecektim.. ama hangi Kur’anı..Vücud-Varlık kitabını ve O’nun Şifasını.. Sevdiğim O’nun şifası Sensin ben anladım.. ama Seni okumamam için her şeyi yapıyorsun.. aslında bu kıskançlıkla ben Seni okumayı kilitliyorum belki de…çook zorrrr.. yapamıyorum. .bence kimse böyle bir şeyi yapamaz..




*1 Riyale satın alınmışların hikayesiJ:çocuklar Harem-i Kabe de ilk gittikleri gece oturuyorlardı. .arkalarından inanılmaz neşeli kahkalar geliyordu.. iki kardeş arkalarını döndüler.. Makam-ı İbrahim’in az ilerisinde birkaç tane-birbirlerinden ırk, renk, tip, yaş farklı adam oturmuşlar gülüşüyorlardı.. çocuklar arkasını döner dönmez en yaşlı olanı başına battaniyesini çekip, yatak şeklindeki sandalyesine yaslanıp uyumaya yattı.. ertesi gün tavafta.. çocuk dayanılmaz şekilde birisine sadaka vermesi gerek diye düşünüyor,nasıl ve kime sadaka vereceğini bilemediğinden utanç içinde kıvranıyordu.. burada herkes zengin ama çok ayıp, ya kızarlarsa..birden “takk takk takk” diye yere hızla vurulan bir asa baston sesi yankılanıyor.. onunla beraber, şarkı söyler gibi değişik şekilde okunan bir şeyler.. birden çocuğun yanına yanaşan bu kirli elbiseli, yaşlı ve çok fakir adam, bir elini cebine sokup, oradan bir riyal çıkarıp düzeltip yine cebine koyuyor.. çocuk hemen ona bir riyalini uzatıyor.. yaşlı adam yine aynı hızla tak tak takk ve şarkılarla tavaftan çıkıp gidiyor..ve ertesi gün..çocuk ve yanındakiler tavafta ve herkesin elinde bir riyali dönüyorlar. .bekliyorlar.. aaa..takk..takk..taakk..ve yine aynı yaşlı adam aynı şarkılarla geliyor..tüm bir riyalleri toplayıp tavaftan takk taakk takk çıkıp  gidiyor….


HurŞit’imden MürŞit’ime bir tutinin güncesi…evet Sevdiğim bugün istedim ki  TARIK ismine bakalım.. bunun için Tarık Suresini dinledim.. Şi’ra yıldızı için Necm Suresini geçen hafta dinlemiştim.. ve Hermesin - hz.İDRİS in-tıbbın-Lokman Hekim-ŞAHMERANIN  sembolü bizimde ASA yolumuzun sembolünü görsellerden didikledim.. yani,NEFSİN =EDİLGEN DİŞİL PRENSİBİni….

TARIK= yol,sabah yıldızı,zühre.. geceyi delip gelen- DARBELİ VURUŞLU-kalp atımı gibi ritmik- TARIKATI= aydınlatan YOLU anlatıyordu..T’ARIK .eril ve dişil iki prensibin nasıl her şeyi meydana getirdiğini..


ve YOL  dişiydi, NEFiS ti.. yolcu ise ERİLDİ-RUH tu.. bedense binekti..yolcu-Ruh HAREKETLİ-ETKEN PRENSİPTİ.. XY. .aslında bu yılanlı asa yolunu düzeltip, yolu erkanına göre yürümeyi bilenlerin kendi ASA SULARI, kendi SİNE =TUR DAĞLARINDAN kaynamaya başlıyordu.. 
ve sirUS A ve SİRus B, ZAHİR- BATIN, CELAL ve CEMAL ,HAYIR ve ŞERrin  tevhidi kutsal CEM KASESİnden –ŞUUR-İDRAK-SEZGİyle GÖNÜLDEN ŞİFALANIYORLARDI.. onlar zehri panzehre çevirebiliyor-kimya ilmine mücehhez kılınıyorlardı..
yol -imtihan hep aynı tuzaklarla doluydu ve yolun hiçbir günahı yoktu.. ama yolcudan istenen bu dairevi labirentlerin=paralel evrenlerin içinden, kaybolmadan helozonik yükselip uruç edip, olmayan merdivenlere adım adıp,, birer birer ,ağır ağır bu basamakları çıkabilmeseydi.. belki de bu çabası ile merdivenine bir esma daha eklenecek ve DNA sı bir kuvve-i meleke=ATAYI ESMA  ile güçlendirilecekti.. tabii bu benim için Turuku A’li yani DNA demek.. ama bu her DNA DEĞİL..AŞILANMIŞ DNA lar..belden değilse de yoldan soy soylamış toy toylamışlar daaa ..bunun Rahmanisi de var, şeytani soyu da var.. hepimiz iç içe yaşıyoruz.. ama hangimiz cin, hangimiz şeytan, hangimiz melek, hangimiz uzaylı, hangimiz hayvan, hangimiz insan v.s  bilip anlamıyoruz Kİ; çok şükür….Allah korusun….bir bilsek, birbirilerimizin yüzüne nasıl bakıp aynı yatağa gireriz  değil mi? sadece bu kadarını anlayabiliyorum Sevdiğimm..  anlatacak ilmim olmadığı içinde anlatamıyorum..:) hem komik hem de muhteşem bir anlam aslında..acziyet kadar güzel bir anlam yok bence.. hele o bulutlardan sonra hıhh?!!! Lartık beni aldatmana bile kızamam ,hatta..  SEN PUTUMU kolay kolay dikemem bile değil mi? bilmiyorum..



((*DNA’nın dört ana bazı vardır. Sembolleri şu şekildedir; T (Thymine ) ,C (Cytosine) , A (Adenine) ve G (Guanine). Bu semboller üçlü küme kombinasyonlar şeklinde gruplanırlar. Bunlar 4x4x4 = 64 olası kombinasyona sahiptir. Böylece genetik alfabe 64 harflidir. (ALINTIDIR))

HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ  ..TARIK..
TI ..Harf değeri 9..sen Hakk’ın zuhuru olan bir insansın.ve her insanın üzerinde taşıdığı kendi gibi sayısız sperm insancık var.. bunların bir kısmı bu aleme davete icap eden veya davete icabet etmeyen ümmetler olarak gelecekler.. ve sen bu alemin her işinde kendi payına düşeni yapacaksın ve yapıyorsun.. isteyerek yada istemeyerek emre itaat ediyorsun da farkında değilsin gibi gibiJ…TI,YANİ HZ.MUHAMMET aleyhisselamdan  AYRILMAMAKTIR.

ELİF…harf değeri 1…ASA-İnsan-ı Kamil..her elifin içinde 7 nokta ve her 7 noktanın içinde sayısız elif-siccin-iplikçikler ve her noktanın içinde yine devri daim-seyrü sefer.TURUKU A’Lİ=DNA

RI ..Harf değeri 200.kainatta olmuş ve olacak her şey RA GÜCÜ ile olur..Hz peygamberimiz miraçta ALLAH’ı gördüm dememiştir..” Ben RABBİMİ gördüm” demiştir misali..ve bizlerde nefsimizi bilirsek; ancak ,ALLAH ı değil RABBİMİZİ BİLEBİLECEĞİZ misalidir…

KAF ..Harf değeri 100….gizli hazine.. PARALEL EVRENLERDEN MUHAMMEDİ MEKAN ZAMAN ALEMİDİR. Hayat-ilim-kudret-irade-semi-basar-kelam-tekvin (yaratma) ve aksattır(nötr denge)..yaradılışın tüm aşamaları KAF harfi-KAF DAĞI-KUR’AN da safha safha vardır ve elan var olmaktadır..(KEF-ELİF-FE)
*********

Kuğu takımyıldızı musevilik dinini temsil eder, Vega takımyıldızı hıristiyanlık dinini temsil eder,Kartal (Ukab) takımyıldızı İslam dinini temsil eder…


 PEYGAMBERLER PEYGAMBERİ’NİN  SANCAĞI- TARIK YILDIZI- UKAB..Ukab (okab) arapçada Toz,Duman ve Kartal Takımyıldızı anlamına gelir..Unutmayın ki kainattaki bütün gezegenlerin bağlı olduğu bir güneş vardır. Bu güneşin etrafında dönen her gezegen belli dönemlerde hilal şeklini alırlar. Kainat ilk yaratıldığında henüz gezegenler oluşmadan önce duman halinde idi.

Doğrusu, 'Şi'ra (yıldızı)nın' Rabbi O'dur. (Necm Suresi, 49)
 Nitekim (ikisi arasındaki uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha yakınlaştı. (Necm Suresi, 9)

Arapça "Şi'ra" olan Sirius yıldızının, sadece "yıldız" anlamına gelen Necm Suresi'nin 49. ayetinde geçer.. Dolayısıyla Sirius, Sirius A ve Sirius B olarak ifade edilen iki yıldızdan oluşan bir takım yıldızdır. Bilindiği gibi, Sirius-A ve Sirius-B yıldızları birbirleri çevresinde her 49,9 yılda bir çift yay çizerek dolanırlar. Burada, dikkat edilmesi gereken nokta, iki yıldızın birbirleri etrafında dolanırken yay şeklinde iki adet yörünge çizdikleridir.*Sirius A'ya Tarık Suresi'nde de rastlıyoruz.

(*Hiçbir teknolojiye ve maddi ilme sahip olmayan Afrikalı Dogon kabilesi bu konuda tüm bilim dünyasını şaşırtır.. bu bilgiyi binlerce yıldır nerden bildikleri anlaşılamamaktadır
J))
Sirius bir çift yıldızdan oluşur, birbirleri çevresinde 50 yılda bir dönerler, biri çok küçüktür, gözle görülemez ve onun maddesi çok ağırdır. Dogonlar'ın Sirius ile ilgili olarak, sembolizm içerdiği sanılan diğer inanışları şöyledir:Po tohumunun en yüksek gök katındaki ifade edicisi, temsil edicisi ve kopyası Sirius-B yıldızıdır (Po-tolo). Po tohumu alemi döndürmeyi bitirmiş olduğundan dış zar Sirius-B’ye dönüştü. Sirius-B’de Po’nun döndürmüş olduğu alemin kanından arta kalan kısım vardır. Bu, onun yarattığı her şeyin kanından arta kalan kısımdır. Sirius-B küçük olmasına karşın en ağır yıldızdır. Tüm yıldızların ilki Sirius-B’dir. Alemdeki her şey onda vardır. O, âlemin desteği, dayanağı, yıldızların direğidir. Âlem Sirius-B yıldızının sayesinde dönmektedir. Sirius Sistemi Güneş Sistemi’mizle evlenmiş bulunmaktadır. Dünya’ya Sirius-B yıldızından Nommo'nun gemisi ile aktarılan tohumlar yalnızca Dünya üzerinde değil, yaratılan tüm “üst üste konulmuş alemler” de çimlenip çoğaldılar. Dünya’ya kelâmın hepsi açıklanmadı, daha gelecektir. "Emirler Sirius-B'den Sirius-A'ya Sirius-C vasıtasıyla aktarılmaktadır". (hakanyilmazcebi.com  alıntıdır)



Ve Sevdiğim bu 6. Masal gezegenimizin ancak  JÜPİTER olabileceğini düşünmüştüm ki nette bakınırken bu tesbitimin doğru olduğunu görüp sevindim.. ama manasını bilmediğim için tıkladıklarım ve okuduklarımı harmanlayacağım tabiii..
Mitolojide  Jüpiter (Müşteri, Erendiz) Güneş Sistemi'nin en büyük gezegeni. Güneşten uzaklığa göre beşinci sırada. Eski Yunanda adı Zeus-Eski  Roma da ise JÜPİTERDİR.. tüm tanrıların yöneticisi-yasa koyucusu-göksel eril-cennetin  babasıdır... Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve babası kronos-SATÜRN gibi  gaz devleri sınıfına girmektedir.. kudrette Satürnden sonra gelir..koku –incelmiş özü –tarafsızlığı –hakem-i  hikmeti de anlatır.. ahlaki bilgelik-ŞANS-BOLLUK-BEREKETTİR.. meşe yapraklarının hışırtısı onun sesidir, egemenlik ASASI  şimşek, KARTAL ve  elde tutulan zafer figürü ile birlikte düşünülür.



Ve Sevdiğim şimdi sırada JÜPİTERİMİZE MÜŞTERİ OLABİLMEMİZ İÇİN, ONUN SÜSLEMEYE GELDİ..BİR GAZ BULUTU MADDEYE ZUHUR EDECEK SE EĞER, ONA CEMAL VE CELAL ELBİSELERİ GİYDİRMEK LAZIM Kİ AÇIĞA ÇIKSIN DEĞİL Mİ?.ve şimşekler o  yüzden belki de...aslında celal çok güzelmiş biliyor musun?.. tüm açığa çıkış –tecellii  zuhurlar celalden olurmuş. mesela bir tohumun-Tevratın- Torahın kendisini yarıp İncille Müjdelemesi onun celalinden cemal çıkartmasıymış.. ve yine toprağı yarıp filize çıkmış müjdeleyicinin müjdelediği hakikat de onun celali imiş.. ve Kemali Cemali Marifeti Muhammediyeyi Vücudu Kur’an mış..ve onun celali her okunuşla, her avazdan cemal bulurmuş.. ama her ağızda değil.. “O’na pisler yaklaşamaz” ayeti aslında o ağızlardan okunan Hz Kur’anın canlanmayacağını anlatıyor..


ALLAH’ın güzelliği üç derece imiş.. Zatının güzelliği,  Sıfatlarının güzelliği ve İsimlerinin güzelliği.
ALLAH isimlerinin güzelliği ayette bizlere şu şekilde bildirilmiştir. “Deki ALLAH diye çağırın, Rahman diye çağırın. Ne diye çağırırsanız; sonunda en güzel isimler Onundur”..
1.CELAL(sıfat) ın önce gelip CEMAL(zat)  sonra 2. CELAL(isimler) den J zuhura  çıkması aslında bize bir rahmetmiş Sevdiğim.. böylece biz Rahmandan sonra Rahime, Zahirden Batına, LA dan İLLA ya  gidebileceğiz..
dna 


Sevdiğim ..ben henüz anlatmak istediklerimi toparlayamadım ama Sen anladın biliyorum.. bu yazı kısa olsun istiyorum.. tüm konuyu özetlersem eğer şöyle anlayacağız.. bir yolumuz var..ve bu yol aslında bir yılan.. bizim omurumuz, bizim DNA mız..biz insanlar aslında tamamen sinirlerimiz , hormonlarımızla=elektirik kabloları misali yönetiliyoruz..  cüzzi irade ve külli iradeyle bize sonsuz seçenekler sunuluyor.. paralel evrenler aslında bizim dairevi sarmal, hayal içre hayal sezişlerle yönlendirildiğimiz başka boyut, hayal kurgular alemlerimiz..

ve aynı cins kuşlar beraber uçarları iyice bellersek.. kalbimizin ısınmadığı kişilerden, markası-fiyatı-yaftası ne olursa olsun uzak durmayı başarırsak.. esma uyuşmazlığı olan- bizi iten- eşya-varlıklara gerekenden fazla yaklaşmazsak ..pisler pislerle –temizler temizlerle olur ayetini bir defa tefekkür etmeyi öğrenirsek ve kendimizi korumayı başarırsak.. mümin, aynı yerden topuğunu bir defa daha yılana  ısırtmaz hadisini anlarsak,  yolda da  istenildiği gibi yürümeyi başarabiliriz diye düşünmekteyim.. tabii biz beşeriz- bazen şaşarız ve tali tehlikeli, mafyalı, terörlü yerlere de düşebiliriz.. ama, biz, kazığımızı sağlam A’Lİ BİR REHBERE bağlarsak ,bizim beden eşekleri de kurda kuşa yem olmadan, ruh kuşunun peşinden uçarak giderde, o hep salak salak yürüdüğünü sanır değil mi SevdiğimJbiliyor musun ne oldu? ..sanki bu son cümleyi  Sen söyleyerek yazdın, ne tuhaf bir hisJ..SENİ SEVİYORUMMM..ve..veee..aaa hatırladım bak.. bugün pazardan harika bir kuş kafesi aldım.. böyle bembeyaz, dantel gibi ve zarif. .ben kuş kafeslerini çok severim ama içleri boşken tabii. .içine mum koyacağımJ

Aklımı kaydırdım yine, Senle ama.. nerde kalmıştık  bakiimmJ..evet yolumuzun sağını ve solunu her ismin zıttı ile açığa çıkışı misali iyi ve kötü, beyaz ve siyah, gayb ve bilinen misali düşünür ve olaylara öyle bakmayı-baktığımızın o hale gelene dek geçirdiği safhaları da tefekkür edebilirsek eğer, dünyada çözüp anlayamayacağımız şey belki de olmaz değil mi? ve bundan ne anlarız en sonunda?.. bu zıt prensiplerin  imtihanın ta kendisi olduğunu ve beraber ortak çalışma ilkesini de seyretmeye başlarız.. olay otomatiğe bağlanmış gibi hadisle de sabitlemiş zaten.. Efendimiz sav Hazretleri: “hiçbir şeye çok sevinmeyin peşinden hüzün gelir ..hiçbir şeye çok üzülmeyin peşinden sevinç gelir “demiş değil mi?.. bunu; duyarsız hissiz olun, sakın ağlamayın, sakın evlenip çocuk yapmayın, teklik bilincine böyle erilir  diye anlayıp talebelerine dikte eden bazı maddi  düşünen beyinlerde var tabii.. hayır!! bizden duyarsız ve hissiz olmamızı istemiyor ki Yaratıcımız.. O’nun hissi ile hislenmemizi ve O’nu- eşyanın hakikatinin KünfeyeKün  sırrını  O’nun la  zevk etmemizi bilip müşahede etmek istiyor..

Yaratıcımız her birimize kendi esmasından bir isim vermiş.. ve hepimiz bu isimlerin zahirdeki ve batındaki hallerini aslında yaşayarak açığa çıkartıp zevk ediyoruz da henüz farkında değiliz.. bilinmek istenilenler henüz bunun farkında değiller…YARATICIMIZ kendisine ALLAH-RAHMAN ismi ile belirli başlık olarak 99 esma –isim vermiş.. oysa, var olan her şey-eşya- bir isimdir. .isimler sınırsız ve sonsuzdur.. her esmanın izdüşümünde hz Peygamberimizin de bir ismi vardır.. çünkü KUR’AN O’NUN İKİZ KARDEŞİDİR.. aslında Sevdiğim:” bana dünyadan 3 şey sevdirildi “de ki; o iki, sağ ve soldaki müennes KELİMEnin, o bahri zattaki simayı şahanesi aynı idi biliyor musun.. ikisi de aynı suretti yani.... ve  çözemediğim 2. Eş olayı bununla alakalı biliyorum.. ama neden anlamama izin vermiyorsun bilmiyorum.. aslında biliyorum.. henüz   vakti gelmedii J.. tıpp..

ve devamm.. Beden-Nefs kumkumalarının
J RUH eşlerine biati ile erilen izdivaçtan oluşan tevhidden teklik hasıl olur..artık T çetveli misali olan insan, kuklacısının elinde yeniden şekillenir.. ve bir ankh-anahtar olur..ve onun açamayacağı kapı –kilit yoktur.. çünkü beden teslim olup yıkılıp, yakılıp ,yağmalanmış.. çünkü nefs hakikatini bilip, bulup, zil zurna aşık olup, benliğini yok edip , kocasına secde etmiş ve istenen tekamül tamam olmuştur.. Beden harap-Nefs mutlu-Ruh atağa kalkmış, kafesin kapısını açmış  gitmeye hazırlanmaktadır ..Ya Sevdiğim..Ya Sevdiğim.. sonra ne olur?!!..gökyüzü galeyana gelir’’..yığın yığın bulutlar hareketlenir!!.. her biri radar-uydu misali gibi sınırı çizerler ve had bilmeyene haddini bildirirler..  nereye??nereye??daha yol yeni başlıyor nereye?!!! :)

ama, sabır yıllar evvel bilmem kaçıncı defa bitmişti.. “artık  tesbihi  A’liyi bitirmişim.. neden hala bunlar oluyor” dedi çocuk.. Zaman: “ben sana bitti demedim ki!!! “  
hamiş:bu kısa bir yazıydı unutma lütfen SevdiğimJ
nur cihan
25.03.2012
nuralem7@hotmail.com

Allah güzeldir,güzeli sever