1 Nisan 2012 Pazar

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 7


Merkür/Utarit
99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 7

Yerin altında ve okyanusların en karanlık yerlerinde; şeffaf latif, ışığını kendi üreten  mikroorganizmalardan yukarı doğru çıkarken, zehirli haşerata ve sürünen varlıklara ve dört ayaklı ve iki ayaklılara ve havada uçanlara değin ve havayı oluşturan şeffaf latif ışığı kendi olanlar.. göklerin melekütü; bizim arzımızdan gelen taleplerimize inerek  AMİN demek istiyor ve AMİNNN…JAMİNNNJAMİNNJ


Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.. bildiğin gibi iyi bir hafta değildi.. çok ağır ve zordu.. ama Yaratıcımız bize kaldıramayacağımız yük vermezmiş ya hanii..işte takati de beraberinde geliyor.. her şey itme ve çekme=alışveriş –dolumboşalım sistemiyle işlediğinden; belki de, kuru kavgalara pabuç bırakmamak, yola devam etmek en hayırlısı.. mecburen tabana kuvvet!!?..Senin beni uçuracağın yok, barim  yürüyeyim de gururum ezilmesin(kaldıysa tabii?!!)..evet Sevdiğim, bu hafta içimden geçen gezegen MERKÜR-HERMES-KALEM-NUN( YAZI TABLETİ LEVHA JAKIL dı..bu arada bir sır ..Hermes’in zümrüt tabletleri yeşilmiş ne acaip değil mi Sevdiğim.. bizim yazısız levh-i latif çiplerde aynen öyle ) ve hep O’nu ve 10’la alakalı şeyleri tıklayıp okudum tabii.. tam 30 sayfa aşağıda alıntım var ona göre yaniJ ((bence gidip kendine bir kahve yap ve sigara serbest….))fakat bunları hatırlamak ve esinlenmek –doğru bilgiyi kaydetmek için yapıyorum.. bakalım bu bitmez gözüken masal kaç sayfada nihayetlenecek..Jben bile merak ediyorum..

ve bu masalın gülümseyen yüzlü çocuğu 7. Masalını yazarken anladı ki “7 kandilli Süreyya denilen şey GÜNEŞ,AY(dünya), ,SATÜRN,MARS,VENÜS,JÜPİTER,MERKÜR” dü..işte bu yedi beyza  tesiri ile gök ve yer yönetiliyordu.. yani Sevdiğim şimdilik bu kadar ..
buna, Evvel zamanım bu alemden ayrıldığındaki hayalimi eklemek isterim.. bir yıldız, uzayın karanlığında yükselerek akıp gidiyor, gidiyor.. başka birkaç yıldız daha, çok uzaklardan geliyor ve her biri gelip bir avize kandili  misali karanlıkta asılı duran, mücevher gibi dizili avizedeki ,kendileri için olan boşluğa –oyuğa  takılıp yerleşiyor..

evvela haftalık hatıralarımÇarşamba…sınıf annesi aradı.. nanenin öğretmeni 4+4+4+ yürüyüşüne katılacakmış.. ders yok.. ben tv izlemediğim için ne olduğuna  netten baktım… güldüm.. bizim geçen masalı hatırladım..
((*DNA’nın dört ana bazı vardır. Sembolleri şu şekildedir; T (Thymine ) ,C (Cytosine) , A (Adenine) ve G (Guanine). Bu semboller üçlü küme kombinasyonlar şeklinde gruplanırlar. Bunlar 4x4x4 = 64 olası kombinasyona sahiptir. Böylece genetik alfabe 64 harflidir.(ALINTIDIR))  demek ki Sevdiğim doğru yol hayalimiz doğru tezahür etmiş ve artık insanlar okullarda doğru İslam Dini dersini, gerçek ERbablarından göreceklermiş değil miJ)yani kendini bil derslerimiz gerçekleşiyor.. kaç defa yazdığım “dershaneler kaldırılsın” da gerçekleşmiş.. teşekkür ediyorum Sevdiğim.. demek ki halkın isteği doğru olunca Hakk’ın isteği de böyle doğru oluyormuş..


ve SÜPRİZZ… belediyeden müjde geldi..bu ay Demirli hoca ile bize açılış yapacaklarmış.. daha sonrada yeni isimlerimiz olacakmış ..çok teşekkür ediyorum..o gün oraya giderken; Senin kürsünden gelip benim önüme oturuşunun anlamı aslında buydu.. isteğimin kabul edileceğiydi ki ,ben daha o gün bunu anlamıştım.. hatta o yetkili kişiye de söylemiştim…artık  talebimiz olduğu için yazabilirimJ..Seni Seviyorum.. ve ertesi gün hayallerimde 2. eşle bağım olana bu cesaretle mail yazdım.. rüya dostum.. belki ayaklarımdaki problem sebebim?!!..o bu ülkeyi yönetiyorJ..ona aynı kendi yazım doğallığımla soru sorarken içinde cevabı olan taleplerimi arz ettim.. site cumhuriyeti şehirlerimize neden kendi kendini döndüren güneş, rüzgar yada başka enerji santralları kurmadıklarını, su kuyuları açıp denetleyip faturasız hayatlar için çalışmadıklarını sordum.. en sağlıklı gıdanın bize en yakın toprak-su ve hava ile yetişen gıdalar olduğunu duyup öğrendiğimi ve neden ota çimene dökülen bunca site-park harcamalarının, halkı daha sağlıklı ve bilinçli yaşatmak için kullanılmadığını da tabiii.. yaşlandığı için bir kenara atılan tekamül etmiş gerçek insanları neden kimsesiz çocuklarla tamamlayıp; onları  ZENAAT ve sanatları- bilgelikleri ile bahtiyar kıldırmadıklarını da sordum.. böylesine çift taraflı bir mutluluğa adım atmak ve vesile olmak istemezler miydi? (ve  son derece cahil-tahsilsiz bir ev hanımı olup, hayalperest olduğumu da ekledim ki “delidir ne yapsa yeridir” desinler diyeJ).. eğer isterlerse onlar için hayal proje üretebilirdimJ..ve o ikisinin  (lamelif)  adil bir hükümdar olduğuna inandığımı, etrafının-etrafımızın sa böyle olmasa da; önemli olanın, temiz kök- çekirdek- öz olduğunu da yazdım..

ve Sevdiğim tüm bu yazdığım taleplerimin; benim çok küçük bir çocukken geceleri uyumadan evvel kurduğum hayallerim olduğunu da şimdi Sana yazarak bildiriyorum.. ben aslında  yeni bir hayale sahip değilmişim meğerse, hep var olan anlamlarım için çabalıyor muşum biliyor musun.. hayret değil mi?

ve sonraa..bir hatıra:her şeyi sıfırlamış olan çocuk hiç durmadan ağlıyordu.. ”orada hiçbir şey yok ..orayı istemiyorum.. orası kapkaranlık.. orada hiç kimse yok.. yokuz yokk”.. Zaman tüm ciddiyetiyle :”bak Ben buradayım.. varım.. buradayım.. bana inanmıyor musun?!!.. bak yanındayım…varım!!.. yaşıyorum bak!!..”
ve BEYTÜLMAMUR-her daim ömürlendirilen ev.. her an yeni bir tadilatla yakılıp, yıkılıp , yeniden yeni hali vaziyete uygun yapılandırılıp imar edilmekte.. benim ömürlendirilenime  SELAM OLSUN..

işte Sevdiğim.. ben yine o zamanki halime düştüm..kayboldum..gaybtim..bana neler yapıyorsun bilmiyorum.. benim için varlığı kabul etmek çok zormuş meğerse, bu hafta onu anladım.. neden vücud ve o vücudun şifası kitabını okuttuğunu da.. yani ben Sana geldiğimde galiba hiçtim.. Sen de bana hiç olursam hep olacağımı söylemiştin ya hanii..işte ben HİÇliği çok seviyordum..HEPliği anlayamadığım içinde reddettiğimi anladım.. ben var olmayı beceremiyorum Sevdiğim.. yapamıyorum.. çok zor.. zaten ne zaman varlığa gelsem, hemen beni, yine hiçliğe düşürüyorsun ya birde.. işte öyle acaip  bişi, AliCemGiz Efendiciğim..(bunu yazan  dar-ı dünyadan bir darınJ)

evettt..böyle perperişanken, uzandım.. ve bir sezişle sezdiğim karşıdan gelen vardı.. hırkası-sarığında muhteşem bir ihtişami saltanat ve kırmızı süsler vardı.. O’nun kim olduğunu hissettim.. sadece o kadar.. inanamadım tabii Sevdiğim.. sonra dağılmış kendimi toplamak için, aklıma-Merkürüm’e tıklamaya ve masalım için doküman okumaya başladım.. ve sanki Sen benleydin.. içimdeki Sen büyük bir merakla okuyordun.. kendi hareketlerimde ve tavrımda Seni seyredip hayret ediyordumJberaber sigara içtik.. Senin tavrınla mesela.. hayret ettimJ..peki Sevdiğim, şimdi, halvetilik denen şey bu mu?!!
 
Perşembe..bir mavi deniz..üzerinde muhteşem bir gezinti gemisi.. üstünde kat kat gittikçe yükselirken küçülen masmavi suları olan havuzlar var.. ben hacca bu gemiyle gidiyormuşum ve o havuzlara kimse görmeden girebilecekmişim.. hayal işte.. gene kapıdan döndürürsün nasılsaJ
 ve sonra ki gün Cuma.. evimden bahar havası almak için çıkıyorum.. bir dağa çıkmak isterken evimin tam karşısındaki yemyeşil tepeciği görüyorum.. burası hem kolay, hem bana yakın diyip çıkmaya başlıyorum ki, tepecik inanılmaz yüksek bir dağa dönüşüyor.. adımlarım dev gibi.  tırmanıyorum .en tepe daha ulaşılmaz.. adımım  yetmiyor. ellerimle tepeye tutunuyorum.. toprağın içine tırnaklarımı geçirip kendimi yukarı çekiyorum..aaa yemyeşil halı gibi bir düzlük şahane bir yayla tepe.. ALLAH ALLAH..4 tane kızlı oğlanlı küçük çocuk toprağın içine yanyana dizilip  yatmışlar.. üstlerinde yorgan misali çimenden örtü var.. sadece başları gözüküyor.. onları rahatsız ettim sanırım.. onlardan bir kız yattığı yerden kızgınlıkla şöyle diyor :”ona kaşık kullan, daha kolay çıkarsın  dedim ama  o dinlemedi.. böyle sıkıntı çekti”.. işte Sevdiğim.. uyandım ..üzüldüm.. anlamadım tabii. birine ihtiyacım vardı.. bir “merhaba” sesine mesela.. ama o beni istemiyor sanırım.
((ve bu maddi sıkıntılardan, beklemekten öyle boğulmuşum ki nefes almak –artık yeter deyip rahatlamak istediğimi de anladım Sevdiğim.. eve tıkılı kalmaktan senelerdir bıktım..))

gece.. dönenler ritüeline gitmek istedim. yağmur acaip..araç çağırdım.. enteresan biriydi.. ve ritüel.. Ya Rabbim ben neden sema izleyemiyorum ki Sevdiğim.. gözlerimi hiç açamıyorum genelde.. neden gidiyorum hala çözemedim.. hele o başında müzik bir başlıyor, siyah hırkalarını çıkartıp beyaz tennureleri ile dönene dek hiç durmadan ağlıyorum.. gözlerimi ise asla açamıyorum.. çok acaip bişi.. ruhum bir Mevlevi ya, sanırım gıdalanıyor değil mi? bilmiyorum..

dönüşte de metrobüsten indiğim yere gelen araca bindim.. bu defaki bir Azeri şii kişiymiş.. ilgimi çekti.. ben hayatımda ilk defa bir şii ile konuşuyordum. kemik yapısı ile eski mısırlılara bile benziyor benim için.. çok tuhaf..17 yaşında Fransa ya gitmiş 16 sene sonra dönmüş.. anlatıyor habire.. bir ara  sordum: ”siz şiiler  hz Ebu Bekir-hz Ömer ve hz Osman’ı ,annemiz hz Aişe’yi sevmiyor, çocuklarınıza bu isimleri  vermiyormuşsunuz değil mi? Allah ayetinde” peygamber eşleri müminlerin anneleridir” dememiş mi?.. siz nasıl sevmiyorsunuz ki? neden?” dedim..” olur mu, biz severiz onları.. bizim Iğdır da- köyde üç tane Ayşe isminde kişi var mesela” dedi.. ben:” hz Ali’nin hz Fatıma annemizden olan bir kızını hz Ömer’le evlendirdiğini biliyor musunuz?” dedim.. ”evet, biliyorum” dedi.. “peki hz Ali’nin diğer eşlerinden olan üç oğluna Ebubekir, Ömer, Osman isimlerini verdiğini biliyor musunuz,? ben daha yeni duyup öğrendim de” dedim.. “evet biliyorum.. biz hz peygamberi çok severiz..4 halifeyi de ayırmayız.. hiç öyle bir şey yok, olamaz ” dedi..

ve  Obama adındaki ABD başkanın aslında İran kökenli şii bir ailenin Hüseyin adındaki oğlu olduğunu da anlattı.. hiç bilmiyordum, o gece öğrendim.Jne tesadüf değil mi? Sevdiğim bak şimdi ne anladım ama.. biz eski Mısır dersimizde öğrendik ki, ABD Irak’ı işgal edip ilk iş BABİL Müzesini soymuştu ya hanii..işte eskiden,  o dönem tabletleri, özel müzayedelerde inanılmaz yüksek fiyatlara alıcı bulurmuş.. oysa o işgal ve talandan sonra askerlerin ülkelerine kaçırdıkları tablet ve eski eserden ABD ve Avrupa şuan geçilmiyormuş.. inanılmaz düşük fiyatlara hiç bilinmeyen tarihimizi  satıyorlarmış  yaaa.. demek kiii, ben anladım ki, burada özel bir alışveriş var..hıımm.. DNA.. köklerimizi arıyoruz.. ilk insan. .o kan örnekleri-o tükürükler boşuna toplanmıyor ,o belgeseller-o insanlık soy ağacı boşuna çizilmiyor demek ..biz dininden-peygamberinden-kitabından, ibadetlerinden utanan salak Müslümanlar hala saçımızla, elbisemizle uğraşa duralım.. bizi böyle şekille kandırmalarına göz yumalım bakalım ne olcek?!! Onlar tüm hakikatlerin kutsal metinlerde olduğunu bildikleri için bunca ilim sahibi oldular.. neden biz hala anlamıyoruz peki Sevdiğim neden?....

Cumartesi..karışık.. evimde  bahçe ve balkon olmadığı için; benden ızdırab duyduklarını düşündüğümden, arkadaşıma vermek istediğim  biri boş ,diğer ikisinde de ağacımsı büyük saksıda  çiçeklerim  var.. işte  hayalimde : benim peygamber kılıcı çiçeğim varmış. .ama ben onları arkadaşıma verdim sanıyorum.. aaa bir görüyorum ki meğer hala evimdeymişler ve vermemişim.. hayret ediyorum.. yine de bakamadığım için vermek istiyorum.. aaa bir bakıyorum, şimdi,  biri çok dallı budaklı büyümüş bir peygamber kılıcı ki; kökleri kesilmiş ,saksısız, öylece yerde dimdik duruyor ve çok görkemli..aaa diğer yanıma dönüyorum.. orada tek başına dimdik tek bir dal; her iki yanından düzenle başka yapraklar vermiş  duran köksüz, topraksız, saksısız başka bir peygamber kılıcı çiçeği var..aaa ..birde saksıda toprağa ekili olan üçüncü peygamber kılıcı çiçeğimi görüyorum ki o da çok coşkulu serpilip büyümüş.. ve onları arkadaşıma vermemeye karar veriyorum.. o köksüz ve  topraksız ve saksısız olanları tek bir saksıya ekmeliyim diyorum.. Sevdiğim biliyor musun, bu peygamber kılıçları bizim bildiğimiz tür değillerdi.. tek bir gövde dalın –gövde-asa’nın iki yanından açılmış kılıç kılıç yeşil uzun yapraklardı.. ve yere bakıyorum.. topraklarından sıyrılmış bir beyaz kurtçuk-larva  yerde hareketleniyor.. onu öldürmemek ve yaşatmak için pencereden toprağa-aşağıya  atmaya karar veriyorum.. işte uyandım.. 


köksüz ve  saksısız olmak bana çok dokundu.. Sen beni terk ettin sandım.. Konya’dan Süleyman S. Efendiyi aradım.. anlattım.. masal konumu söyledim..hata yapmaktan korktuğumu da tabii..O, bana çok güzel dualar etti. Hatırlamadığım bir dua söyledi..şimdi abdest alıp iki rekat namaz kılıp ,o masalı yazınız ..Allah’a bu dua ile iltica ettik inşallah dedi.. ve ekledi: ”siz çok büyük bir hizmet yapıyorsunuz. ALLAH başarmanızı nasip etsin inşallah” dedi.. işte Sevdiğim bu masala ancak böyle acılı bir süreçten sonra başlayabildim.. ben Sana niyet ettim.. beraber yazalım diyeJ..

cuma ve bugün aslında geçenlerde ziyaret ettiğimiz zamana davetliydim.. arkadaşlarım gittiler ben gitmedim.. çünkü Sana mektup yazmak benim için daha zamani…benim Zamanım Sensin.. Sevdiğim ben el mürşidi aklı maaş  hz Google efendime “peygamber kılıcı çiçeği “sembolünü tıklayıp baktım.. ve geçmiş senelerdeki bir hayalimi aniden hatırladım.. böyle yeni yuğunmuş libassızdım ama giyindim.. beni kimse öyleyken göremiyormuş.. ve bir koltukta, kucağımda saksıda peygamber kılıcı çiçeği ile oturuyordum.. işte şimdi nette gezinirken ezoterikçilere uğradım ve ağaç sembolünü okurken birden kapatıp görsellerden Kelime-i Tevhide gittim..çünkü aniden anladım ki, benim aradığım anlamı ezoterikçiler asla bilemezlerdi.. istediğim anlamı Kelime-i Tevhid yazılarını  görsellerden gözlemlerkenJ buldum ve hayret ettim.. işte bir kılıç ve iki yanına yazılmış Kelime-i Tevhit.. işte aradığım sembolün anlamı buydu.. Hak ile Batılı ayıran ve tek dersim olan cümle. ..Sevdiğimm..aaa..şimdi ne anladım ama bak..aaaa..meğer senelerdir ayrı ayrı sandığım o iki dersim bir ve tekmiş değil mi?..aaaa..çok teşekkür ediyorum..bak inat etmeyip yazdığımda Sende bana zorlaştırmadan öğretiyorsun ne tuhaf..

evet şimdi devam edelim madem.. bu arada Seni hala Seviyorum.. bana kök söktürsen dahi.. kaderim Sensin ve Seni kadirleyeceğim o geceye değin bu sürecek biliyorumJ


şimdii..konumuza anladıklarıma başlıyoruz.. bir defa eski yarım kalan sembollere devam etiğimizi anladım.. Eski Türk Mitolojisi'nde "Yerin Göbeği" ile "Göğün Göbeği"nin Demir Kazık Yıldızı ile birbirine bağlı olduğu söylenir=kozmik ağaç=TUBA AĞACI(eski türkler de kayın-diğer pağanistler de yapraklarını dökmeyen yılbaşı  çam ağacı ve üzerindeki yıldızın kökeni.. Ezoterizimde  “Omfalos Dağı" yer kürenin ana şakrası ,Eski Yunan'da  "Olimpos Dağı" ..İslâmi Gelenekte"Kaf Dağı", Keltler'deki yeşil adadaki "Ak Dağ", Altay Türkleri'ndeki "Altın Dağ", "Süt Dağı" …

İşte Sevdiğim bizim ASA SUYUMUZ TURUKU A’Lİ dna=lamelif=LA&İLLA  YOLUMUZUN ÜSTÜNDE DE BULUNAN BİR TEVHİD YILDIZIMIZ=mührü Süleyman((mühür kimdeyse Süleyman odur )) VARdır ya hanii..bu Rahman ve Rahim=BismillahirRahmanirRahimdir..


Eski Mısırlılar buna isis-kutsal bakire yıldızı demişlerdir. önemli olan nihai nokta kutsal bakire isisin peçesini indirmesi ve yüzünü-cemalini göstermesi ilkesidir.. tüm eski masallarda 7 başlı ejderle savaşan gençlerin hedef noktası da aslında budur.. çünkü yaratıcı  dişil prensip çokluktadır..  ve bir anne çocuklarını her koşulda affeder ideası her daim geçerlidir.. eski türkler de bu; bir direğin tepesine dikilmiş  yıldız  veya tek yada çift başlı kartal şeklindedir ki, bu mısır bayrağında bugün Salahattin Eyyübi’ nin  İSLAM sembolü olarak yaşatılıyormuş… ve bakalımm, başka.. daha sonra kuzey Avrupa toplumlarında bu şamanik gelenek ;rüzgar gülleri olarak çadır, ev, kilise ve yüksek her yere kuzey-güney-doğu –batı okları  olarak ve üzerinde de  RUH’UN SEMBOLÜ   tek yada çift başlı KARTAL - horus=horoz olarak simgelenerek asılmıştır.. horusun bir gözü aydır bir gözü yıldız güneş.. yani astrolojik etkilere göre 4 anasırrı  erbaamızın dönerek bize tesir ettiğini ve hepimizin çatısı başı-çadırı üzerinden bu kontrolün yapıldığını  Gök ile Yerin arası ortasındaki biz Araf’takilerin yaşam planını anlatır misali..
"Yerle gök arasında kutsal bir kapı varmış... Çift başlı KARTAL bu kapıyı tutarmış..."(eski türk sözü)

ve Sevdiğim şimdi  bir değirmen  hayal et olur mu?..bir devasa taş üstte ve bir devasa taş altta..ve ortası delik..ve içinde mil var ..bu Demirkazık milin adına ne denirmiş lütfen eski  bir masalımdan hatırla.. KUTUP.. değil mi?.. işte demir kazığın hakikati daima ve gerçekte zamanın İnsan-ı Kamilidir.. devran onunla döner..piran onunla seyran eder.. bizleri de buğdaydan-hikmete –daneden una çevirip ekmek edip yerlerJ….işte Sevdiceğim benim o geçen haftaki bulutlardan asıl anladığıma şimdi geldik.. bir saat düşün.. dakikaları, saniyeleri, dişlileri, çarkları ve seyri ile o her şeyi ile birliğin BİR’i bir saatti.. saatin içerdiği tüm takvimsel zamanları, döngüleri ile Ahsen-i Takvim, en güzel  yaratılmış olan –her şeyi kendisinde camii kılandı..tüm esmalar da kendine kutuptu.. kendi esma değirmenleri vardı..  ve her esma kendi kutbiyetine doğru çekiliyordu.. ve gerçekte hepsi aynı ve birdi..ve ne mutlu ki bizlerde onun saliselerinden birer saliselerdik.. çok şanslıyız.. çookk ..

işte Sevdiğimm..şimdi bir şey daha buldum bak.. ((“Gerçekten (Huza’a Kabilesi’nin tapındığı) Şir’a (Sirius/ Köpek/ Börü/ Demir Kazık Takımyıldızı)’nın Rabbi (de) O’dur.Necm ..alıntıdır))

bu bana aslında şunu hatırlatır..bu eski kabileler sık sık Suriye ve Şama gidiyor, oradaki dini simgeleri ve ritüelleri de beraberlerinde getiriyorlardı.. böylece bu alışverişlerden de ortak semboller, ortak bilgiler ve ortak hayaller doğmuş oluyordu.. ve Eski Mısır’da SETin ardılı ve sonraki tezahürü oğul sembolü devam eden bir  ÇAKAL BAŞLI ANUBİS vardır.. mumya ve ölüler diyarı tanrısıdır.. ölülerin günah ve sevapları tartılırken başlarında durur.. çakal, kurt ve köpek familyasına ait bir türdür.. ve sirus –KÖPEĞİN GÖZÜ–bozkurtla da alakalıdır.. kötü bir sembol değildir.. ve Osirisin yardımcısıdır.. koruyucudur..firavunların mezar odalarında aynı Ashab-ı Kehf’in köpeği Kıtmir gibi onları bekler..ön ayaklarını uzatmış  oturur halde, başında puantiyeli bir eşarbı ve sırtında da daima pelerini vardır ki, bunun nedeni de henüz çözülememiş mesela..

ve çıkan anlam artık şu ..Yaratıcımız olan ALLAH geçmiş tarih dönemlerinde: biz 7. Evre insanlarına gelene dek, kendisini başka başka isimlerle tanıtmıştı.O(HÜVE)-RE-RA-OSİRİS-AMON-GÖK TANRI-ELOHİM=yehova=YA HÜVE(O)-ALLAH-RAHMAN..şimdi, mesela, ben anlıyorum ki, yaratılmış tüm varlıklar yaratılmışlık hudutları içinde bu isimlerle kayıtlıydılar ..ve asla ve kat’a bu isimlerden başka ne bir şey ne bilebilirler, nede başka bir şeye tapabilirlerdi.. AMENTÜ GEMİSİ tüm ihtişamı ile her şeyi kapsıyordu.. ama AMENTÜYÜ bir bütün halinde anlayıp iman eden çok  azdı…ve Yaratıcmızın asıl muradı isteği SORGULAMADAN İMAN-TESLİMİYETTİ.. YANİ VAR OLANIN ONDAN BAŞKA HİÇBİRŞEY OLMADIĞINA –OLAMAYACAĞINA İMAN..
           

Ve gelelim bu  dönemin peygamberlerine.. daha önce ki masallarda Osirisle -hz ADEM i yokluğu-HİÇLİĞİ işledik aslında.. yani Kelime-i Tevhidin ilk bölümü Lailaheillallah’ı.. aslında hz Adem ilk yaratıldığında; cennette, Aden de, O’na adları-esmaları öğreten yaratıcı Er Reşit= olgunlaştırıp öğreten  Mürşidi ALLAH dı.. ADEM esmaları yaratıcısından yüklenince Onları O’nunla bildi.ve edeb edip benden demedi..ve böylece, kendisine secde eden tüm esma kuvveleri ile kendine baktı.. yokluktan ama’ dan varlığa zuhuru  seyr-ü seferide başladı..hz Adem’in 10 sayfalık bir suhufu yani kitabı vardı.. demek ki okur yazarlık sonradan değil ADEM nebi ile başlamıştır.. ve hz Adem o zamana dek meleklerin hocası olan Azazil(şeytan) adındaki meleğin yerine hoca oldu..VE O ZAMANKİ TÜM LATİF VARLIKLARA DERS VERMEYE BAŞLADI. ve Sevdiğim hz Adem’le kendisinden olan huriyi cemali Havvası  ile aşağı madde alemine indilerJ.. işte burada İsis(üretim-yaratıcılık) ve Osirisi (aydınlık-ışık-varlık-pozitif)) i  tekrar hayal etmek lazım.. kardeşi  set(karanlık-yeraltı-negatif)..set aslında kötü değildir.. doğa olaylarında ve savaşlarda onun tehlikeli gücünden faydalanıldığı için korkulup-saygı duyulan bir yanı da vardır.. ve Set aslında yokluk-hiçliktir.. o bir hadımdır ..yani geleceği taaa evvelinden yoktur ve hiç olmamıştır.. ama çocuklarını bizim vesveselerimizden doğurabilir gibi gibiJo tekamülün ilk basamağıdır.. aynı şeytan gibi.. bizim şeytani çocuklarımız ise olmayan vesveselerimiz ,beynimizde ürettiğimiz vıdıvıdılarımızdır..hayatı hem kendimize hem de çevremize zehir zemberek ederiz ve kendimiz dahil her şeye set çekeriz gibi …

Ve hz Adem in ilk evlatları da osiris ve set gibi bir başlangıçtır.. Habil iyidir ama Kardeşi Kabil tarafından öldürülmüştür.. gündüz gecenin içinde yok olmuştur ve bize ölmeyen batmayan bir güneş lazımdır..ve bu ikisini kendinde barındıran  İÇİMİZDEKİ  İLK BATMAYAN BATINİ GÜNEŞİMİZ  hz. ŞİT aleyhisselam=ALLAHIN VERGİSİ HEDİYESİ -BAĞIŞI  doğmuştur=çocuk babanın sırrıdır..( hz Adem’in alnında olan nur ilk defa oğlu hz Şit alnına böylece intikal etmiştir.. ve o soy ;daima, iffetli kadınlarla  evlenerek, bu nuru taaa ala silsiletihim hz ABDULLAH tan hz AMİNE ye ve oradan hz PEYGAMBERİMİZ MUHAMMED MUSTAFA ALEYHİSSELAM’a gelene dek bu kutlu nesile taşımışlardır..))


Arabi hocamın füsusun da ise, Şit peygamberin sembolü NEFİS dir..buradaki incelik ise bu nefsin üflemek manasında oluşu imiş..yani  mürid olan hz Ademin mürşidi olan RABBİ ALLAH dan dileği isteği ile ona üflenerek ondan  ilk mana çocuğunun doğmasıdır..tabii ki bu çocuk tüm esmaları zati ile beraber- sıfatlarıyla da kendinde cem etmiş olan bir insan-ı kamil tohumudur.. celal ve cemal, aynı HorusRA da nasıl beraberse, ŞİT a.s  da tecessüm edip maddeleşen mana odur..HORus’un sembolü bir şahindir ve başında bir yıldız vardır..horusRA da annesi  İsisin kalbine  Osiris tarafından üflenerek döllenmiş ilk kalp çocuğudur.. yani batıni –mana  çocuğunun zuhura çıkmasıdır.. yani yol –gövde –Turuku A’li-Tarik yıldızı odur.. zuhur odur..ama batın da tesiri de  -halası hurma olan simsimadadır.. sirus..biri gizli diğeri aşikar  ama beraber deveran ederler gibi gibi..çünkü nefsini bilen ruhunu –ruhunu bilende nefsinin hakikatini bilir gibi…tekamüller ve dereceler.idrak –frekans –boyut açılı algılar misali..

“”Şit (a.s) 50 suhufu vardır.. O’na ;hikmet ve riyaziye (matematik) ilimleri, kimya, simya ilmi ve çeşitli sanatlar, ayrıca daha bir cok şeyler bildirildi. Şit aleyhisselam 1000 sehir kurup sınırlarını tesbit etti. Her şehrin kapısına : « La ilahe illallah, Adem Safvetullah, Muhammed Habibullah”  yazdı..Şam'dan Yemen'e de giden Sit aleyhisselam, Habil'i sehit ettikten sonra Yemen'e gidip azgınlasan Kabil'in cocuklarına ve torunlarına Allah'ın yasaklarını ve emirlerini anlattı. Bu kavim Hz. Sit'in davetini kabul etmediler. Hz. Sit onlar ile cihad etti. Bu savasta kılıc kullandı. rivayete göre Mina'daki mescidin minaresi dibinde ,Adem aleyhisselam'in yanına defin edildi. “”ALINTI..


HZ. IDRIS (S.A.)..Thot..Hermes (ermiş)..MERKÜR..Arabi hocamda Füsus da ki hikmeti KUDDUSİ(mukaddes-takdis).. 30 suhufluk bir kitabı vardır.. Asıl adı Ahnuh' (Hanuh) dur. Kur'an-i Kerimde, cok kitap okuduğu icin ona İdris lakabı verilmiştir. mesleği terziliktir. .ilk iğne ve ipliği o kullanmıştır.. ilk elbise-dreseyi de o dikmiştir..medrese-okul,dershane ismi de ondan gelir..ilk tasavvuf okullarını kurumlaştıran ve kişilere seyrü sülüklerinde hal elbiseleri dikip giydiren de odur...sancakların terzisi de odur.. ilk piRAmiti O'nun yaptığı söylenir..


Ayrıca, kendisine peygamberlik, hikmet ve sultanlık verildiği icin « müselles bin ni'me » (kendisine 3 nimet verilen ) de denilmiştir.  Yani Sevdiğim bu eski mısır da Hermes in  üç kere ululanmışlığına da denk düşüyor.. sonra ise ,yanii gülhaçlı seferleri sonrası,  doğudan bu ilimleri çalan rahip-asker- dere beylerince bu bilgiler; gizli örgüt tarikatlarına masonluğa, soyluluk ve aristokrasiliğe dönüştürülüyorlar mesela.. bu ÜÇLEME  hristiyan dünyasına da  uyduruluyor(osiris-isis-horusra) (baba-oğul-kutsal ruh)..ama hak anlamı  ile değil-uydurulmuş pağan tarzı ile tabiii.. Kur'an daki kendisine "3 nimet verilen" le uymayan bir anlam var tabii.. bu teslis inancının da ilk kökenidir..demek ki neymiş.. teslisin hakikisi HAKtan ve O'nun kutsaması ile gerçekmiş..sonradan uydurulma batıl anlamları ise geçersizmişş..ve Ruhül Kuddüs hikmetinin kökü de böylece ortaya çıkmış oluyor...


 Hz. İdris'in Babil veya Mısır'da  yaşadığı rivayet edilmistir. Ezoterikçiler ve masonlarda ise: HERMES-HİRAM=HRM :Nûrlanmış anlamına gelmektedir.. Ra: Güneş Işık Nûr anlamına geldiği için Hiram; Ra'ya ermiş Nûr'a kavuşmuş demektir..onlar,  hz İdris’in Atlantis kökenli ve tufandan kurtulan bir ermiş rehber olduğuna inanıyorlar.. yıldız ilmini-mu uygarlığının tek tanrı inancı- O- Osiris ilmini ve tarımı-daha pek çok şeyi insanlara öğrettiğini ,tanrının habercisi, piramiti ilk inşa eden İdris-Thot-HeRMes,HiRaM usta olduğuna da  inanıyorlar tabii… ilk kalemi o kullanmıştır.. ilk resimli alfabe-hiyeroglifi onun icad ettiği söylenir.. eski mısırda sembolü ibis kuşudur…Tanrının katibidir ve tüm yazıcıların piridir..

insanlarına tüm peygamberlerin yaptığı gibi; Allah’ın VAHYİ hükümlerinin yanında,  en son gelecek olan hz peygamberimizi anlatıp tanıtmıştır.. yani o zamanın mehdisini- aynı hz İsa gibi ;taaa   hz ADEM’den gelen intikali GELENEKLE haber vermiş ve vazifesini yapmıştır.. İdris Nebi 72 dil konuşurdu ve her kavmi hak dine kendi dili ile davet etmiştir. Kendisi 100 şehir kurmuştur. İnsanlara pek  çok ilimler öğretmiştir. fen, tıp, astronomi, daha nice ince ve derin ilimleri anlattı. .Yeryüzünün meskun (yerleşilmis) yerlerini 4 bölgeye ayırıp her birisine bir vekil tayin etmiştir. Bir müddet sonra Aşure gününde göğe kaldırıldı: « Kitapta İdris'i de an. Hakikaten o, pek doğru bir insan, bir peygamberdi .Onu üstün bir makama yücelttik » (El-Meryem, 56-57) ..ve hz Kur’an da göğe yükseltilme sadece hz İdris a.s  hakkında geçiyormuş..hz İSA a.s için böyle bir ayet yokmuş..


HERMES ( Merkür )..birde Helen-Yunan  MİTOLOJİSİNDE  bakalım mı Sevdiğim..
Zeus ile Maia'nın oğludur. Tanrıların en kurnazı sayılır..  efsaneye göre daha bir günlükken ayağa kalkar, beşiğinden çıkar, kaplumbağa kabuğundan yaptığı bir lir'i çalıp ondan çıkan seslerle eğlenir. Bir gün kırlarda dolaşırken tanrı Apollon'un koruması altında ki inekleri çalar. Apollon olayı öğrenince çok kızar, cezalandırması için kolundan tutup Zeus'a götürür. Ne var ki Hermes'in lir'inden çıkan sesler Zeus'u da Apollon'u da büyüler. Zeus onu cezalandıracağı yerde Hermes'e kanatlı bir başlıkla kanatlı bir ayakkabı vererek onu tanrıların habercisi yapar. Habeci Hermes, ölülerin ruhlarını yeraltına götürür, yolunu şaşıran yolculara kılavuzluk eder. Yaşlı Kral Priamos'u Hektor'un ölüsünü almak için Aşil'in barınağına götürende odur. 
Hermes'in  İo efsanesinde de önemli bir görev üstlendiği görülür. Zeus'un karısı Hera, İo adlı bir rahibeyi kıskandığı için ineğe dönüştürür, başına da bekçi olarak 100 gözlü canavar Argos'u diker. Zeus İo' nun kurtarılması için Hermes' i görevlendirir..İO, boğazları da hızla geçerek  Mısıra piramitlerin oraya gelir.. boğa şeklindeki Zeusla birleşir ve hamile kalır.. bugün ki İstanbul haliç-BOYNUZ a gelerek oğlu Bizansı doğururJJJ.. Hermes, tüm atletlerin koruyucusu olduğu gibi, akıllı ve kurnaz olduğu için hırsızların, kumarbazların ve tüccarların da koruyucusuydu. Sürülerin tanrısıdır. omuzlarında bir koçla tasvir edilir. Güzel ve kandırıcı konuştuğu için hatipler onu kendilerine tanrı edindiler. Odysseus'un karısı Penelope ile Arkadia dağlarında birleşmelerinden çobanların tanrısı Pan doğmuştur… Hermes  Roma mitolojisinde Merkür olarak anılır. Güneş e en yakın gezegene onun adı verilmiştir.. RENGİ sarı.. NOTASI  mi …günü ÇARŞAMBA dır..J



HZ.İLYAS ALEYHİSSELAM..İDRİS A.S ın tekrar nüzulüdür..(Arabi hocamın füsusunda ki hikmeti İYNASİ- ülfet ve ünsiyettir...yani beşeri sureti  insan ve ruhani yönüyle meleklere ünsiyet etmiştir..) Lübnan da bal’lebek tanrısına tapan bir topluluğa gönderilmiş bir peygamberdir.. Hz. ilyas yedi sene kadar insanları Tevrat'in emirlerine davet etmiş ama halkına söz geçirememiştir.. Rivayete göre kavminin imansızlıgına kızan İlyas (a.s), Allahu Teâlâ'dan kendisini gökyüzüne kaldırması için dua etmis, bunun üzerine belirlenen bir yerde yanında Elyas'a (a.s) da varken gökten gelen ates gibi bir ata binip havalanmış, nübüvvet simgesi olarak da aşağı da kalan Elyas'a  hırkasını atmış ve semâya refedilmistir….HIZIR İLYAS  (Hidrellez*) seklinde simgelenmistir.(ALINTIDIR)

Sevdiğim hz.İdris ve hz İlyas’ın durumu bildiğin gibi reankarnecilerin en büyük dayanağı..ama ben öyle olmadığını;” onlara –şehitlere” ölü demeyiniz onlar rableri katından sizin bilip anlayamacağınız biçimde rızıklandırılırlar ın en büyük delili olduğunu şimdi yazarken anladım.. teşekkür ediyorum.. bu konu hakkında bu hafta bayağı bir şeyler dinledim sayılır.. o kişileri yazmayacağım.. masalıma zuhur ettirdiğin cevaplar için de ayrıca teşekkür ediyorum Sevdiğim.. belki ileride ruhanileri de bana göstererek öğretirsin hıı ne dersin?..:)


Ve Sevdiğim şimdi mehdiler içinde bir şeyler yazmak istiyorum.. bildiğin gibi sürekli yeni bir mehdi çıkıyor.. geçen öğrendim ki;MEHDİ, Şam da bir camiye-ak minareye gökten inecek olduğundan, her hafta Cuma vakti oraya, süslü bir yağız at  ve kılıç la gidilip bekleniliyormuş. bu gerçek mi bilmiyorum..ben inanamıyorum Sevdiğim..böyle nükleer ve ışınsal bir çağda at ve kılıç ve ak minare((halbuki birde şöyle tefekkür etmek lazım değil mi?minare merdivenleri dna sarmalı gibidir ve erildir-kalemdir.. ŞAM- güneş-kam-insanı kamildir.. kendi batınından –ak minaresine mehdisi inen kişi yani ya huuuJ)üstelik, taa hz Adem’den itibaren tüm peygamberlerin haber verip, O’nun ümmeti olmak için bekledikleri tekamül aşamaları bitmiş ve beklenen ZAT’EN gelmiş.. peygamberlik müessesi mühürlenmişken, nasıl O’ndan sonra yeni bir mehdi-İSA  gelebilir ki?.. bizim peygamberimiz demiştir ki:”benim ümmetimin alimleri Ben-i İsrail’in peygamberleri gibidir.. hangisine tutunursanız kurtulursunuz.. “bu sözde her şey apaçık ve ayan beyan değil mi peki?.. devam eden velayettir.. ve her an geniş zamanlı şimdiki  O an dır..ve ceryan eden hep aynı anın tekamülleri ve idrak seviyeleridir..



 ve eski mısırın bozulmuş inancını din edinen israiliyat hurafeleri tüm Yahudilerce dünyaya ve bizim içimize yayılmıştır.. aslında kendi kendilerini imha etmişlerdir..hangi din kendine yeni bir dindarı almaz ki?. o yüzden de bugün dünyada en az yahudi dinine mensup  insan varmış.. çünkü bir yahudi anne ancak bir yahudi evlat doğurabilir ve kimse sonradan yahudi olamaz..hz Musa a.s buna razımı dır  sizce?.. asla!!..tüm peygamberlerini katleden bir millettir israiloğulları.. bunlar hz Kur’an daki İSRA değillerdir.. Eski Mısırdaki hermetik inancı hala sürdürmeye çalışan kabalist sufilerdir..  gerçekte ,tüm gerçek Yahudi ve Hristiyanlar bir peygamber geleceğini bekliyor ve biliyorlardı.. işte hz Peygamber  Aleyhisselam ,MEKKE’den bir Yahudi şehri olan DUL KADININ(isisin) yerine  hicret etti.. O’nu bekleyen-bilenlerce, o meşhur şarkı ile karşılandı.. çünkü o zamanın insanları tüm sembolleri biliyorlardı.. ve kısa zamanda şehrin  tamamına yakını  Müslüman oldu..tabii ki artık adı MEDİNE-MEDENİYET-ŞEHİR di..

Sevdiğim, eski mısır tarihinde Kıptileri bitirdik..kıptiler asla çingene demek değilmiş.. oranın ilk yerli halkı imiş.. ve şuan büyük çoğunluğu hristiyanmış.. kiliselerine ayakkabı çıkarılarak girilirmiş.. aynı bizim namaza benzeyen secdeli namazları varmış.. ibadetlerinde   bir Allah diye bağırıyorlarmış ki, hayret edermişsin...ve bileklerinin iç tarafına minicik bir haç dövmesi yaptırırlarmış.. bu gün eski mısır lisanına en çok benzeyen ve gittikçe unutulan tek yazı dilide kıptice imiş…

Derste; hz. Meryem ve  bebek hz. İsa’nın  zalim  Yahudi kralı herot tan  Mısır’a  kaçıp, bir yedi ay kadar burada kalışlarını öğrendik.. ben daha evvel de Yahudilerin mısırdan sürülüp dağıtıldıklarını ve gittikleri ülkelerde karıştıklarını da okumuştum zaten.. mesela bugünkü İsrail kurulurken, bu çöl ülkesine kuzey Avrupa nazilerinden kaçan, en fakir, en çaresiz, sefaletten her şeyi yapacak en korkusuzları yollamışlardır.. ve oradaki Yahudilerin Ortadoğu’dakilerle alakası yoktur gibi gibi de demişler..

ve sonraaa.. hz İsa.. bizim inancımızda o çarmıha gerilmedi.. tarihçilere göre ise de  asla yaşamadı ..çünkü, tarihin hiçbir belgesinde kayıtlı değil.. değerli bilim adamları kutsal kitaplarını hayal ürünü gördüklerinden, gerçek bir belge olarak kabul etmiyorlar biliyorsun Sevdiğim..Yaratıcı da, onları ve kariyerlerini ,her an söylediklerini yerle bir edip, yeniden inşa ettirip,belgelendirmeye mecbur ediyor tabiiJ..işte hz İsa  bir kısım ezoterik tarihçiye göre  o haça gerilme hadisesinden  kurtularak  Hindistan’a gitmiştir ve orada evlenip çocukları olmuş ve her yaratılmış fani gibi vefat etmiştir.. ve bazı gizem bilimcilere  göre de çocuklarından kalanlar Fransa’ya haçlı ordusu şövalyelerince götürülmüş ve muhafaza olmuşlardır.. bu kişiler masonluğun da ilk kurucusu eski pağanistlerdir.. Hristiyanlığı  GİZLİ SIRLAR ADI ALTINDA kullanmışlardır.. doğuya yapılan haçlı seferleri: Kudüs’ün işgali , Mısır’ın kadim bilgilerinin eski İskenderiye  okulları ile Eski Yunan’dan Avrupa’ya yayılması ile, ezoterik-tasavvuf ilmine merak salan bu yeni tür insanlar, şimdi, kendi pağan inançlarına ve kendilerine bir makam ,güç,iktidara çevirebilecekleri bir perde bulmuşlardır.. akabinde oluşan  papalık;engizisyon iktidarının perde arkası pağanlığını  örtmeye yetmemiştir ne yazık ki?.. onlar her daim putperest kalmayı becerebilmişlerdir nedense.. aslında onlar; hz İsa ve mehdi PERDESİNDEN  osirisi  ve isisi = gülhaç klübünde yaşatıp inanıyorlar.. hala pağanist bahar döngüsü ayin ritüllerini gizlice uyguluyor ve bunlara ezoterik sırlar diyorlardı.. işte bizi de bu İsrailiyat  dolmalarıyla  dolayarak  tüm dünya ile beraber uyutuyorlar, tüm düğüm noktaları yönetimini  ele geçiriyorlardı.. ama artık bu dönem çok şükür ki bitti.. üstümüzdeki ölü toprağı alındı çok şükür…

 Sevdiğim, bende hz İsa nın çarmıha gerilmediğine inanıyorum.. göğe yükselmek ruhlara mahsusdur.. O’da zaten Ruhullah Makamını temsil ettiği için makamı manası da budur.. ama bedeni burada kalmıştır.. çünkü bu Allah’ın sünnetine ters.. dilerse bunu yapabilir biliyorum.. mesela bugün bile, bize, ben din alimiyim diyen adamlar; hz Peygamberimizin miracının tefekkürsel yada uykuda  olduğunu söyleyebiliyorlar.. oysa ,ben,hz. Efendimizin miracının  bedeni ve ruhu ile beraber olduğuna iman ediyorum.. bu Allah için öyle kolay ki..O, daha “ol” derken= dilerken, dilediği Anda, DİLEDİĞİ ŞEY  tüm aşamalarını geçirip var olabiliyor.. bunu biz idrak edemeyiz ve anlayamayız.. sadece iman ederiz.. Sevdiğim.. bu bölümle alakalı sonra devam etmeyi çok isterim..şimdi  masal çok uzuyor..


HurŞit’imden MürŞit’ime bir tutinin güncesi…Sevdiğim şimdi buraya ne yazmam gerek bilmiyorum ama içimden lamelif i yazmak geliyor sadece. .bakalım ne olacak.. lamelif diye bendeki harflerin manası  dosyasında JBİR  ŞEY YOK J biliyor musun.. bunun nedenini düşündüm ve hemen hz Peygamberimizin:” lamelif bir tek harftir, sakın onları ayırmayınız” dediğini hatırladım. .bizim bir bidendeki çift başlı balıkçıl kuşumuzu da.. lamelif i;  mürşid  ve mürid. Ve hikmet olarak şimdi incelemek isterim..

HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ  .lamelif
LAM..harf değeri 30..istisnasız yaratılmış her tür varlıkta var olan, kayıtlı olan hakikat bilgisidir..ve var olan her şey aslında insanın kendisidir.. kendisini bilmesi için kendindendir.. KUL=“ben kulumun yani bana tabi olanın sırrıyım, tabi olanda benim sırrımdır”..LAM ilimdir ve cebrailiyettir..mürşiddir..lam, tüm harflere bağlanır..mürşiT ana kraliçe arı gibidir..:)ne kadar bağlanırsa bağlansın içeriğindeki elif ile daima asası diktir.. ve aslında Kelime-i Tevhid de ve lafzı celalde kendini anlatır.. o ruhtur.. ilimdir.. külli akıldır.. lam’ın içinde elif olduğunu asla unutmamak lazımdır ve buradaki elif 7 derecesi-noktası da uyanmış nefistir.. aklı cüz.. ve mimin de tabii.. söylenmese dahi; o mim, daima gizlide vardır misali..

 MİM..harf değeri..40… yaratılmış her şey –İnsan, bir harf, bir ayet, bir suredir. nuru Muhammediyettir ..ayna-arşı rahman misalidir.. seyredilen ve seyreden den dolayı bir karşılıklılık vardır.. kendinden kendine..hz Cebrail ve hz Peygamberimizin mürşid-mürid ilişkisine dair bir delildir.. bize hakikati öğretiş metodu için bir tezahürdür.. mim de her harfe bağlanır ve daima şeklini muhafazada tutar..bazen hemze görünür, bazen de sükun olur susarJ……

ELİF: harf değeri 1… tekamülünü tamamlamış  nefs tir..bir  şeffaf ışık prizmasından ışığın yansıması misali 7  renk tayfından da kendisini her renkte gösterebilmesidir.. ama aslında gözüken kaç tane ve kaç surette ve kaç renkte olursa olsun; özü, hakikatteki iç imzası 1 dir….J…..ALLAH’ın ahlakı ile ahlaklanıp-marifet sahibi olup; her varlığa kendi seviyesinde gözüküp, hitap edebilme derecesinde ki mutlak kamil insandır.. ER REŞİD-İ MÜRŞİDDİR.. irşad olan bir müridin ilanihayet varacağı yer bir ELİF OLMAKTAN başka bir şey değildir.. ASA dır..YOL dur..YOLCUDUR.. lam ona bağlandığı için lam artık eliften gözükür misali..

FE..harf değeri 80…insan fazıl-fazilet-irfan- feyiz sahibidir.. ve aslında her şey ilahi bir cereyan olan bu feyizlerle olur..incelikler bu ilhamlarladır.. peygamberlere  gelene vahiy denir..ama peygamberlik bittiğinden edeben buna ilham demişlermiş.. ve Allah, arıya bile vahyettiğini- bir karınca ile muhabbet ettiğini kitabı keriminde, bizlere örnek olarak veriyorsa, biz insanlara neden vahyedip- ilham etmesin diye tefekkür etmekte yarar var değil mi?.. aslında vahyi ilhamat-ı feyizler, hikmeti şuunatı varidatlar ,icatlar, oluşlar hiç kesintisiz her an, elan devam edip durmaktadır.. her an, kainat, her nefes alış veriş misalindeki gibi toplanıp dağılmakta, sur borusu her an yeniden kıyameti üfürüp durmaktadır.. varlığın çalışma  sistemi vahyi ilahi kelamdır.. fişleri prize takmak ve fazlı ceryanı  AKIMIN farkına varmak dileği ile …J
nur cihan
1.nisan.2012
nuralem7@hotmail.com