14 Nisan 2012 Cumartesi

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 9


Uranüs
99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 9

Hazret-i Sare, Hazret-i İBRAHİM ALEYHİSSELAM, Hazret-i  Hacer için…sahibim efendime

“Rüşdüne erinceye kadar yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın.” (En’am , 6/152)
Güzel niyet ile çirkinler güzel olur; kötü niyet ile de güzeller çirkinleşir…

Selam  Selam Sevdiğim ve Merhaba.. bugün Perşembe.. istedim ki bu yazı çok özel olsun. .üç  gündür yüzlerce sayfa okumuşumdur belki..ilk  defa bu kadar merakla yazıyorum.. bu masalın hayatımda bir dönüm noktası olacağına nedense inandım.. belki de o döngü olduğu için ancak yazabiliyorumdur.. Sevdiğim bu hafta salatta: ki; bildiğin üzere, burada yazdığım gerçek tefekkürlerimi genelde salatta anlıyorum.. hayallerimde ise yaşıyorumJ..(buda namazımı düzgün kılamadığımı ve aklımın her yerde olduğunu  gösterir tabiii..zaten ben, Yaratıcıma hep diyorum ki “bu utanç verici namazımdan ben hiç memnun değilim, bence Sen bunu kabul etme”..:))ve  geçen masal  ertesi bir salatta, 2. eşin benim için psikolojik -maddi –gerçek anlamını aniden şakkk diye idrak ettim.. aslında bunu biliyordum ama şimdi kabul edip, ilk defa kendimi affettim.. inşallah izi kalmadan geçerJ..

((*bu arada, artık aşkımızın bittiğini ve Seni görme tutkumun da kalmadığını düşünüyordum; o  sobanın içindeki ateşin su olmasından dolayı.. ve hafta başı başardığım bir olay da bunu perçinledi.. ama dün gece yine görselliğim elimden alınınca can havli ile sarıldığım yazım dilim, işin hiç de benim anladığım gibi olmadığını, nadasa çekilmiş olduğumu bana  anlattı.. birde Sevdiğim, dün gece kim geldi bilJ..hani saat 12 ye 11 varken özlemle sarılan vardı ya o.. beni aradı, çaresizce ağlıyor gibiydi..gel dedim..geldi..anlattıı.anlattı..dinledin mi peki?!!))


.. ve 20.yaşımın başında yaşadığım; bir ağacın köklerinden koparılıp zorla uyandırılış acımı.. aylarca süren,kontrol edemediğim nedensiz acılı gözyaşlarımı..bilip anlamadan; nasıl kendimi günaha doğru adım adım yürüttüğümü.. bu elimde değildi.. bundan dolayı ise ,kendimi hiçbir şekilde affedemiyordum.. ve kendimi yargılayıp bir mahkumiyet cezası vermiştimJ..halbuki Yaratıcım her daim koruyup affederdi biliyorum.. üstelik bir defa bile, sezgi ile olsun, beni bu konuda kimseye incittirmedi çok şükür.. bense kendimi nedense affedemiyordum.. üstelik bugün baktığımda, günümüzde ne kadar sıradan ve hemen herkesin yaptığı bir haldi.. demek ki olacak olan olmalıydı.. evden çıkmayı sevmeyen-çok kimselere yakınlaşıp konuşmayan  birinin imtihanı içinde, kendi elleriyle –kendi seçimiyle  bir cehennem kurulmalıydı.. neyse Sevdiğim.. galiba bu konuda eşiği geçtim inşallah.. şimdi inanıyorum ki o konuda pek çok şey feraha kavuşacak.. bu  idraki, 2. Eşle algılarsak eğer, bu anlam  sadece bir tanesi.. diğerlerine henüz sıra gelmedi ve teşekkür ediyorumJ..


Sevdiğimm..ben bir şey duymuştum eskiden.. mesela bir sihir-bir büyü varsa  eğer, bu sadece bir süreliğine geçerliymiş ve vakti dolunca otomatikman o büyü düşer- açığa çıkıp bulunurmuş…şimdi yaşayıp,  yazıp, öğrenip, anladıkça da bende buna inanıyorum.. yazdığım tanrıların hükmü çoktan geçip düştüğünden, bu kadar anlamsız ve komiktiler  bugünün insanına.. aslında bu benim için bir girizgahtı.. biz geçmiş yada gelecekte yaşamıyorduk ki, manalar geçmiş olsun.. en geniş zamanlı şimdiki anda yaşıyorduk benim için.. yani ben öyle anlayabiliyorum.. şimdi bizler yine putperestlerdik; ki, kimse bunu kabul etmiyor ne yazık.. öyle dokunulmaz gizli putlarımız vardı ki hayret edersin Sevdiğimm…hem de geçmiş uygarlıklardan daha beter- gizli  maddeperestlere dönüşmüştük.. soy sopumuza, eşimize, kadın erkek metreslerimize, çocuklarımıza, kariyerimize, ilmimize, kabiliyetlerimize, güzelliğimize, tüm paramızı ve vaktimizi daha sağlıklı, daha güzel olmak için harcadığımız ten-bedenlerimize tapıyorduk.. hepimiz öyle çok biliyorduk ki, artık kendimizden başka tanrı asla tanımıyorduk.. hepimiz birer firavuna dönüşmek üzereydik ki, Allahtan İsrail oğulları  meşrepliler hariçti.. (gerçeği tabii ..bildiklerimiz değil..) J))…


 yeni yaşam koçu, öğretici, guruları da bizi tüm görsel yayınlardan  böyle motife ediyorlardı..  içindeki tanrıyı uyandır !!(ASA-KUNDALİNİ- NEFS
J ).. halbuki Tanrı zaten uyanıktı ki ya huu.. uyuyan bizdik.. ve Tanrı bize asla İLAH-Tanrılığını ne yazık ki vermeyecekti… TÜM İSİMLERİNE CAMİİ OLAN ALLAH her şeyini kullarıyla paylaşıyordu ama, asla TEK liğini,  İLAH lığını kimseye yar etmiyordu.. en Sevdiği peygamberine dahiii..tanrısallığa evet.. amma, lakin TANRI’LIĞA HAYIR.. LAAA?!!..”İLLA “= BENLE BERABERJ) işte yeni yaşam koçları ne yazık ki bunu bilmiyorlardı.. onların da en büyük tanrısı(daha lüx yaşayabilmek için) tabii, şuan ki  en büyük tanrı olan PARA idi.. henüz bu tanrılara girmiyorum Sevdiğim.. çünkü özel merakım olan  tanrılar-ŞEYLER-İSİMLER  beni JbenceJ bendenJ daha çok seviyorlar.. neden??! çünkü her varlık bilinmek ister.. söz edilsin ister…böylece; mana bedenlenmesi için, herkes bir yapı taşı koyar ve gelecek şekillenir de ondan.. ve yarın öbür tarafta:” biz eşya idik  amma onlar bizi tanrı edinip taptılar” dediklerinde; ben Yaratıcımın isimlerine bu yönde şahitlik edeceğim inşallah ve aminn  evvet şimdiki tanrılar bunlar.. mabetleri ise tüüüm eşyalar-şirketler, okullar, medya, kariyer  tabii…aslında bu dönemim tanrıları sadece sanal bir illüzyon gibi duruyor..bir elektirik gitse ,aküler-şarzlar bitse, santrallar çökse her şey fosssss.. geçmişin tanrılarıysa binlerce senedir her yerden bizi seyrediyor. .bizim tanrılar ekonomi çökünce anında dövole olup değişiyor J.. üstelik bizim yeni tanrıların kadim bir mitolojisi bile yok.. zıpcıktı tanrılar henüz.. rüştlerini ispata daha var.. (Allahım ne olur bu yazdıklarım için beni affet olur mu lütfen ve aminn J)…


eskiden tapınmak için tapınak mabetlere giderlermiş ..şimdi ise buna gerek yok.. cüzdanımızdaki banka hesabı kartı tanrımız bize tüm kapıları açabilir.. olmayan hayali haram paralarla pek çok şey yapabiliriz.. sonra, kimse bana yardım etmiyor diye devleti, akrabalarımızı ve insanlığı suçlarız.. daha çok ve kolay kazanmak için ürünlerimizde hile yaparız.. sahte, hayal ,yalan reklamlarla beyinleri yıkayıp insanları kullanırız.. bu sektörde ve bu ürün yalanında çalışan, hizmet eden herkes bu günaha aslında ortaktır.. sağlığı bozulan, hormonları değişip cinsiyeti ve ahlakı bozulan, sinir sistemi felç olan insanlar…
inşaat sektöründe çalışan, yeni Babil kuleleri diken yeni nemrutlargökyüzünün muhteşem manzarasından-bilgisinden, ilminden, şifasından  bizi mahrum eden aç gözlü paraperest adamlar..  yaptıkları iğrenç beton tarlalarıyla hava akımını kesip ,iç içe mahremiyetsiz, insan haysiyetine yakışmayan izolasyonlarıyla milyonlarca insanı alerjiye mahkum ettikleri ve bizlerde bu  insanlık suçuna ortak olduğumuz için günahkarız.. insan topraktan yaratılmıştır ve topraklanmak ister.. plastik malzemeden kutular içinde, her yanı elektrik kablolarıyla çevrili yaşamak için yaratılmamıştır…insan insan gibi yaşamayı talep edip hep beraber çabalamadıkça da, yeni titanlar ve tiranlar her daim olacaktır.. onlar hayali şirketler kurup piramitler inşa edecek, bir anda her daim olduğu gibi titaniksel gemilerine binen herkesi de beraber batıracaklardır ve bunların kimseyi suçlamaya hakları yoktur.. faturalı medeni kürek mahkumluğumuz; biz,  site-şehirlerimize güneş, su, rüzgar enerjisi istemediğimiz müddetçe sürecektir.. kimyagerler bize şifa yerine; hormon, zehir, silah ve virüs ürettikleri müddetçe ve biz sesimizi çıkarmadığımız sürece yavaş yavaş insanlığımızı yitireceğiz.. bilim insanı olmak
ÜNSİYET SAHİBİ GERÇEK İNSAN  olmak demek değildir. .insan olmak değeri okuma yazma ile olmaz… ÜMMİLER YARADILIŞTAN ALİMDİR VE GERÇEK İNSANDIRLAR...

bugün ülkede terör varsa.. şimdiye dek neden tek bir kimse, ahali, halk bunun hesabını; vergisiyle maaşını ödediği ASAYİŞTEN SORUMLU askerine soramamıştır.. benim evladım ile  benim evladıma kıyıyorsun, neden?!! Sen bütçenin en yükseğine, en fazla asker sayısına ve dünyadaki en  güçlü ordulardan birine sahip değil misin??!!..”NEYİN EKSİK Kİ, BU ÇAPULCULARA YENİLİYORSUN ” diyememiştir ne yazık ki.. öylesine bir yalan ve  korku kalplere yerleştirilmiştir ki, hep sanal, hep sahte gündem değişimleri ile halk uyutulmuştur.. bizi uyutanlar kadar, uyuyan bizlerde suçluyuz.. onları biz besleyip büyüttük.. ONLARDA BİZİ POSTALLARI VE İŞKENCELERİ İLE HEP KORKUTTULAR…buna izin verdik..

 uzun yıllardır dinimizden, ALLAHIMIZDAN ,PEYGAMBERİMİZDEN hep utandık.. Onu idrak edecek  binlerce senelik kültür ve din bilgimizden alt yapısız bırakılışımızın nedenini  bir defa düşünmedik-SORGULAMADIK… özgürlüğü-SİVİL YÖNETİMİ ÖĞRENİP dilemedik.. askerden; asayiş vazifelerini yapacaklarına, bizi yönetmelerini istedik.. asker askerlik yapar.. devleti yönetmek için seçilen ve yetişenlerde, ülkenin nizamı için çalışırlar.. ama bizim ülkemizde birkaç medya kuklası şowmengril; ülkede ve dünyada ne olmuşsa, sadece onlar bilir kişi ilan edilmişlerdir.. bu sahtekarların her pisliği yapmaya hakları vardır.. fakat onlara karşı biri çıktığında, ipliğini hemen pazara çıkartırlar ve korku kol gezer.. onların gizli dostları her şeye hakim ve olayları kapatıp gizleyicidir.. biz millet olarak uyanmadığımız müddetçe de bizi böyle kullanacaklardır.

Sevdiğimm..yukarıda ne yazdığımı şuan bilmiyorum.. bir yazmaya başladım aniden işte buraya dek geldim.. aslında gökyüzünü yazabilmeyi çok isterdim…J ne yazık ki bizler artık ışık kirliliğinden ve iğrenç beton ağaçlarından göğü göremiyoruz.. eskiden herkes yıldızlara bakıp onların hikayelerini anlatabilirmiş..  bugünse bizler; eskilerin bişekilde görerek öğrenip bildikleri şeyleri, ancak teknoloji ile yaşayabiliriz.. okudukça onların ilimlerinin sağlam ve şaşmazlığına hayret ediyorum.. onlarda, bugün bizlerde olmayan bir şey vardı.. belki de  aşırı görsellik ve gürültü kirliliği, tüm bilgilerin hiç emek harcamadan bu kadar kolay ulaşılabilir ve ucuz olması yüzündendi.. çünkü bir şey çok ucuzlayınca  ve herkesin ulaşabileceği hale  gelince hiçbir değeri de kalmıyordu ne yazık ki…ve insan hep daima ulaşamadığı temiz gizemlerin-BAKİR TOPRAKLARIN  peşindeydi. . mesela bugün, anlayan anlamayan herkesin tasavvuf peşinde koşması da bundan: ”en çabuk ben kirleteyim, ilk ben basayım ,ilk benim izim kalsındı”.. yoksa,” teslim olmak, imtihana girmek” öyle zor geliyor ve kaçıyorlardı ki hayret edersin…kim kolayca kendisiyle yüzleşebilir ki.. kendini lime lime, didik didik edeceksin  kolay mı, ona buna suç atıp saldırmak varken…..


eskiden Hallac-ı Mansur  ve onun gibiler “En el Hakk” dedikleri için bin bir türlü işkence ile hayatlarını vermişler.. bugün kitap rafları ” ben o’yum, tanrı ile sohbet, secret ,kryon ,sen o’ sun- istediğini dile olsun” diyen bozuk enerjili bızztlayan  frekanslardan ilham almış  kitap-yayın ve bunu binlerce dolara öğreten yaşam koçları ile dolu.. cinlenmiş kişiler; astroloji , esma,  tarot, bilinç altını CD ler le kodlayarak ve rüya bilimi ile dünyanın parasını kazanıp, şöhret olup, insanlara şifa verdiklerini sandırıyorlar.. halbuki insanları çukura atıyorlar haberleri yok…bunların uzmanıyız diyorlar  ama bir tanesi bile bunun için; gerçek bir KAMİL den İZİN ALIP, O’NA TABİİ OLMAMIŞ ve  O’na canını vermemiş.. ve insanları boşluğa düşürmekten başka hiç bişey yapmıyorlar.. çünkü  kitabi olarak öğrendikleri öğretiyi genelleme olarak herkese sunuyorlar.. halbuki nefesler adedince Hakk’a giden yol vardır ve her kişinin esmasına-ismine özel bir ilacı ,bir yolu, bir tedavisi vardır.. kimsenin elbisesi kimsede sahibinde durduğu gibi durmaz…kişisel olan bir şey, toplu halk konutları gibi olunca işte bu tarz askeri bir öğretim secreti olur…elinde şablon zikir kitabı ,belli bir sayı oku.. peki ya sen hassas biriysen ve o sayı seni delirtirse-halüsinasyonlar gördürürse,  kim seni tedavi edecek?!..


.. bizler ellerimizin altındaki bu muhteşem –şuan en büyük mucize-en güzel nimet  ve keramet gibi duran interneti daha düzgün ve yerinde kullanmayı öğrenmeliyiz.. hep beraber koskocaman bir yaşam sözlüğü ve kadim bilgiler tarihi kaydı tutuyoruz farkına varmadan..( ZİKRİMİZ NEYSE FİKRİMİZ-FİİLİMİZ ODUR’U TIKLIYORUZ DA HABERİMİZ YOK
J) belki de kendi yazılım programlarımızı hep beraber yazıp çiziyoruz.. çünkü tıklanma oranında seçimizi şekillenebilir değil mi? Hakk halkın duasına daima icabet eder…ve aminnnnnnJ Sevdiğimm mesela ben, 5 sene evvel ilk yazmaya başladığımda, istediğim sembolsel anlamlara genelde bu nette bulamıyordum.. çünkü, ana kraliçe arımız  el mürşidi aklı maaş google efendiciğime henüz bu manada yükleme yapan işçi arılar yoktu.. çok şükür ki artık kovanımızın yolunu bulduk  ve bu konuda hafızası hayli genişledi.. ((henüz kovan yağmasına sıra gelmedi tabiiJ)) yine de hep aynı siteler, aynı isimler bu iş üzerinde çalışıyor.. ve bu konulara meraklı kişiler tıklayınca artık ;satanist, şamanist, hermetik ezoterist masonların, azılı ateistlerin yanında; bizim sayfalarımızda çıkıyor, ne güzel değil mi?. görsel sembol lisanı işte böyle evrenseldir.. çünkü göz gördüğünün peşine takılıp gider.. Allah en güzel mekr’edendirJ)..teşekkür ediyorum ve SENİ SEVİYORUM…


Sevdiğim gelelim bu haftaki konumuza.. içimden gelen gezegen uranüstü ..ama uranüse uygun bir peygamber, kimdi? işte bunu bulamıyordum.. geçen masalı yazmaya başladığım sabah aslında bir anlamla uyandım..fakat nefsimin vesvesesi olabilirdi..  kalbim bozulmasın diye unutmak istediğimden Sana yazmadım.. masal sonrası salatta; o, 2. Eş anlamı ve sobada yanan iki mantarın suya dönüşmesi, beni birden, hz İbrahim atamıza götürdü ..artık en nihayet anladım.. şüphem yüzünden hata yapıp onları incitmek en büyük korkum olduğundan, önce Arabi  uzmanı hocamı aradım tabii .. çocuk: ”ben geçen sabah şu anlamla uyandım hocam..”Sare annemiz bir yahudiymiş”.. sadece bu anlam var başka bişi yok.. o zaman Yahudiliğin anneden geçme hikayesi doğru.. …peki ya hz İbrahim? Hoca:”hz İbrahim daha ötesiydi.. o Yahudi değildi. .ve dediğin doğru.. yahudilik daha eskiden de var.. bence sen bunları bırak.. bak ciddi söylüyorum, sen büyük İslam ilmihali oku..J..”

işte Sevdiğim böyle kıstırılıp kalakalmıştım hafta başında.. ne yapacağımı bilemesem de nette okuyup durdum.. ve birden telim çaldı kapandı..aaa..Konya arıyor.. geri döndüm.. kızını ararken yanlışlıkla benim numarama basmış.. konuştuk. konumu anlattım ve ne yapıp nasıl toparlayıp, utanç vermeksizin yazabilme endişemi de söyledim.. S … efendi:” bu dediklerinizi ben bilmiyorum, siz biliyorsunuz.. siz yazacaksınız.. gönlünüze nasıl akıp geliyorsa çekinmeden yazın.. hata olmayacak inşallah.. bizde okur öğreniriz bitince, ne güzel olur.. bunların konuşulması lazım.. biri yapacaktı.. ”Sevdiğim, O bana çok güzel dualar etti saolsun..ne şanslıyım değil mi?.. hiç görüp tanımadığım böyle bir dostum var ..

 hz Peygamberimiz:Ben size atam hz ibrahim’in dininden başka  yeni bir din getirmedim “ demiştir..
Arabi hocam, her insanın bir peygamberin kalbi üzerinde yaratıldığını yazmıştı bir kitabında ki, böyle hatırlıyorum. .ve hz Peygamberimiz a.s : benim ümmetimin alimleri Ben-i İsrail in nebileri gibidir. hangisine tutunursanız kurtulursunuzdemiştir.. işte Sevdiğim benim çıkış noktamda bu sözler oldu.. geniş zamanlı şimdiki anda  yaşıyorsam eğer ve elbiseler değişse de, manalar devam ediyorsa(BU REENKARNASYON DEĞİLDİR), şuan tüm İsrailoğulları Nebilerine mensup ümmetler, kavimler ve cemaatlerin anlamları da yaşıyor demektir ki: zaten dikkat edersek yaşıyorlar da.. Nuh kavmi de, Lut kavmi de,  hepsi.. ve bizler, hepimiz ,aslında o ümmetlerden birine mensubuz, henüz idrakimiz yok.. çünkü bunu bir defa bile düşünmüyoruz.. Yaratıcımız  Kur’an da zaten demiş:” Ben sizi meşrep meşrep, fırka fırka, kavim kavim yarattım” diye değil mi?.. her peygamberin, gerçek inananı çok azdır.. ve kendisine bir kişi bile iman etmemiş peygamber dahi varmış..hz İsa’ya hayattayken  sadece 12 kişi iman etmiş mesela.. ve bugün bize anlatılan havarilerle alakası yokmuş.. onlar sonradan Bizans paganlarının kendi dinlerine uydurdukları Hristiyan inancının  kurgularıymış.. ve hz Musa.. buna sonra geleyim bence.. masalım çok uzar ve hiç bitmeyebilir Sevdiğim..

.. *Evet..hz Adem ve hz Havva  atalarımız cennetten yeryüzüne indirildiklerinde Adem babamız Serendip-Seylan-Hindistan-Hindiçin e ayak basmış..ve hz Havva anamız da Cidde dağına.. ve ARAFATTA birbirlerine kavuşup birbirlerine ARİF olmuşlar... ve Kabe’nin yerine inen nuru ilk defa beraber tavaf etmişlerdir..

.. tevhidin babası hz İBRAHİM.. füsusdaki hikmeti MEHİMİ ymiş..yani aşkta ifrat derecesine varma.. bu coşkun sevgi, ALLAH ın O’na “HALİL –dostum” demesi ile Halilürrahman’a dönüşmüştür..hz İbrahim, bu lakaptan sonra cömertlikte tüm sınırları geçip her rızıkta, her varlığa, Mikail melekle nüfus etmiştir..(Halilİbrahim sofrası).. Allah ın hidayet verici olduğunu, sadece dilediğine hidayet verdiğini ve herkeste bunu dilemediğini de anlatır..ve olup bitişlerin bizim kendi manalarımız olduğunu da.. yani Allah bize asla zulmetmiyor.. vücut –varlık giymek de bir rızıkdırbize hayat nefesini  veren Yüce Rabbimiz; bizim isimlerimizle kendi ismini bir edip(=İLLA sırrı), bize suret elbiseleri –vücud varlık vermiştir.. BİZİ BİLİP ANLAYAMADIĞIMIZ BİR BİÇİMDE RIZIKLANDIRMIŞ VE HALADA ER-REZZAK İSMİ İLE BUNU SÜRDÜRMEKTEDİR.. her varlığı eşsiz benzersiz ve kendi suretinde yaratmıştır ve hiçbir kimse diğerine karışamaz.. zat ve sıfat birbirinin gıdasıdır..kul’un kendisini bilmesi Rabbini bilmesiyle Ayn’ı dır..kendini bilmeyen Rabbini de bilip tanıyamaz..

((*ve mesela Sevdiğim, Yahudiler; hz Cebraili celali bulduklarından, Mikail melekten vahiy aldıklarını da söylerlermiş..))



ve 2. Eş hikayelerinde sıra.. KIZMAK YOK TAMAM MI? anlamak için mecburum.. Tevratta hz Adem’in beraber yaratıldığı Lilit adında bir ilk eşi varJ.... o kocasına itaat etmeyip “eşitiz” demiş ve onu terk edip bir daha da geri dönmemiş.. ve daha sonra hz Adem babamıza, kendisinden, ona itaat eden 2. Bir eş yaratılmış ve böylece Havva validemiz doğmuş.. bu  burada dursun tamam mı Sevdiğim.. şimdi doğum yapan lohusa kadınların gördükleri karabasanlara gidiyoruz.. buna eskiden albasması-ALKARISI Lilit de denirmiş.. ben, lohusa vücudunda kan değeri- demiri düşük( ve B12) asabi kişileri birkaç sene evvel tefekkür etmiştimJ.. şimdi sırası geldiği için Sana yazıyorum bak…yeni doğum yapmış kadınlar vücuden zaten çok yorgundurlar.. onlar aslında hamil-taşıyıcıdırlar.. malik el mülk başkadır.. kadın bir emanetçidir.. ve kadın duygusal olarak da  böyle zamanda çok yorgundur.. hele kaba, yontulmamış, hanzo yakınları varsa vay haline.. kadın, eti-kanı ile karnında yeni bir insan büyütür tam 40 hafta…ve lohusalık.. aşırı kan kaybı… demir-kan oranı çok düşer.. buda yorgunluk, asabiyet ve karabasan yapar.. fısfıslar, duyulan şeyler onu sıkar…iki tarafa gidip gidip geldiği için her şeye belki de açıktır.. ve hz. Zülkarneynin yaptığı gibi, dağa, demir eritip döküp, bedenin güçlü kılınması; vesvese –yecücle mecücün yolunun kapanması lazımdır(cinlerinin pandoranın kutusundan çıkmasına asla izin vermemelidir yani)ve bunu yazanda şu sıralar bu ilaçlara muhtaç ve tabii ki kullacakJ….ve Sevdiğim bugünlerde berbat asabiyim.. belki de nisan yağmurlarından dolayı, alt ve üst arasındaki aşırı şiddetli elektirik akımındandır, bilmiyorumJ….

başka bir  hikaye.. geçen gün  okudum.. galiba Hint mitolojisi.. başta tanrıça varmış ve birde kocası..kadın, kocasına çok kötü davranır, kötü hizmet için kullanırmış.. adam bir gün onu çok uzağa sürüp kendisine kendinden yeni bir eş  yaratmış.. işte bu kadın ondan olduğu için ona itaat ediyormuş.. ama diğer kadın da zamanla kötü huylarını düzeltip ona gelip itaat etmiş.. aslında bu 1. kadın:kesreti, nefsin ilk heva-heves halini, sonrada ehlilleşerek  itaat etmiş, iyi kadın 2. İtaatkar –secde eden-enfes bir nefes olan; 2. eşi olarak, AYNI ve BİR kadın olduğunu anlatıyormuş.. ve hz Peygamberimiz:” Ben şeytanımı Müslüman ettim” demiştir..

şiva
.. ve hz İbrahim A.S.. bütün insanların hz Adem, hz Nuh dan sonra, ortak ATA kabul edip sahiplenip sevdikleri bir kişi…ve ezoterikçilere baktım Sevdiğim..onlar  Hindistan’ın tanrı Brahmanı ile O’nu özdeştirmişler.. Sare annemizi de - tanrıça Şiva ile tabii.. ve tüm öykü nerdeyse birebir aynı.. Kabe’nin cazibe merkezi olması dolayısı ile, başka başka yerde ticareti canlandırmak için taklitleri yapıldığı zaten yazılı.. Hindistan’daki şiva tapınağını Kabe ile özdeştirmişler bir de.. ve  tabii oradaki giyim filan.. ((*Afganistan-Keşmir deki Brahmanlık la hz İbrahim’i ilişkilendirmişler birde.. ve hz. İsa’nın da, çarmıh olayından sonra Keşmir’e gelip, evlenip çocukları olduğu ve burada hayata veda ettiği de, orada bulunan bir yazıtta kayıtlıymış diye de eskiden okumuştum ki, ne kadar doğru bilmiyorum tabii.. ….))BEN bizlerin ;bir türlü, TekBir Yaratıcının, tek bir anlamının, değişik değişik yansımaları olduğumuzu ,neden anlayamadığımızı anlayamadığım için çıldırıyorum SevdiğimJ..

((*Hintli kadınların elbiselerine de sa’ri denir biliyorsun.. sara  hastalığı değişiktir ki Allah korusun…sarsar rüzgarı var birde.. ve Hintliler-Uzak Doğulular  sarı –turuncu renge çok düşkündür.. Yahudilerin en has mesleği olan bankacılık ve bankerlik reklam logolarında, güven vermediği için asla sarı renk kullanılmazmış diye okumuştum eskiden mesela….sarı renk trafikte gelip geçicilik rengidir ve Yahudilik da sadece anneden geçtiği ve sonradan Yahudi olunamayacağı için, bir gün bunun açıkça sona ereceği ve kadim olanın TAŞ misali kalacağına renksel bir delildir.. zira güneş sarıdır ama bu sarılık yanan ateşin alevlerindendir.. oysaki öz çekirdeği kara renkli  demir bir taşdır ve manyetizma-kutup odur..JJJ…))

((birde şunu buldum Sevdiğim ..ekliyorum bak.. hz.İbrahim ve KABE ayrılmaz bir anlam bence.. ((* Yahudiler Kabe’ye saygı gösterir, İbrahim'in dini üzere orada Allah'a ibadet ederlerdi. İçinde resimler ve heykeller bulunurdu. Bunlar arasında ellerinde fal okları bulunan İbrahim ve İsmail'in resimleri de yer alırdı. Bakire Meryem'in ve Mesih'in resmi de yapılmıştı. Bu da Yahudiler gibi Hıristiyanların da ona saygı gösterdiklerinin tanığıdır…alıntıdır..))

ve Yahudilik.. Ya Huda..hidayet veren Allah’a-HU’ya ait-Hu’nun yolunda savaşan yürüyen O’nun askerleri demekmiş.. yani ben öyle anladım Sevdiğim.. hatta bunların ilk kızıl başlar olduğu içime doğuyor ki yazmazsam çatlarım.. ya HüVe - ya hova da zaten buradan gelmiş anlayacağımız üzere.. ya takısı EY  hitabıdır.. ey varlığa Nefes-Hayat veren ,hiçbir şekil ve sureti olmayan, ezeli ve ebedi Hay olan demek sanki…BU DURUMDA YA HUDA olmayanımız tabii ki yok ve yaratılmış her şey dişil ise durumumuz da ortada:)"ÜMMETİMİN ALİMLERİNİN" NEVİİNİ ÇOK İYİ DÜŞÜNMELİYİZ DEĞİL Mİ?

başkaaa..Sabiiler-Eseniler var tabii.. bunlarında hz Sare-Saray annemizle alakası var bence Sevdiğim.. hz Kur’an onları Yahudi ve Hristiyanlarla beraber anıyor.. ve Saba Melikesi Belkıs var.. onlarda güneşe ve yıldızlara tapıyorlar.. ve Belkıs’ın adaletli hükümdarlığı Yaratıcımız tarafından övülür.. tüm bu oluşlar, Kelime-i Tevhidin; Lailahe İlla Allah” bölümü içinde gayet uygun, hatta olmazsa olmazı şartıdır.. çünkü güneş herkese ısı ve ışık verir kimseyi ayırmaz.. ve Allah tüm Yarattıkları üzerine Rahman’ dır..Sevdiğim ben Allah ın hiç kimseye vermediği “İlah esmasının” yani Tanrılık sırrının bu RAHMAN İSMİ içinde gizli olduğunu bu hafta anladım bilmiyorum doğru mu?!!..değilse Sen düzeltirsen hemen silerim biliyorsunJ….
((Sâbiîler tarafından aklî ruhanî cevherlerin isimlerine ve semavi geze¬genlerin şekillerine göre inşa edilmiş mabetler şunlardır:
İllet-İ Ula mabedi, Akıl mabedi, Siyaset mabedi, Suret mabedi ve Nefs mabedi. Bunlar daire şeklindedir. Gezegenler için belirlenen mabet şekilleri ise şöyledir:Zuhal mabedi altıgenMüşteri mabedi üçgen, Merih mabedi dikdört¬gen, Güneş mabedi kare, Zühre mabedi kare içinde üçgen, Utarit mabedi içinde dikdörtgen bulunan bir üçgen veAy mabedi sekizgendir(.alıntıdır))

ve hz. HACER.. çocukluğumun kahraman kadını ve hz. İbrahim’e hep nedennn?!dediğim kişi..O, SALİH PEYGAMBERİN SOYUNDAN, son derece güzel ve zarif biriymiş.. Mısır’ın ilk yerli Kıptilerinden ve hz. İbrahim’e de iman edenlerdenmiş.ve babası bir kıpti kralı olduğu halde, Mısır’ı ele geçiren yeni firavun ailesine esir düşmüş..o sırada Mısır’a Hz İbrahim ve hz.Sare gelir… ..  ve firavun:” hz. Sare’ye dokunmaya kalktığında eli ayağı tutmaz olur.. firavun  hz Sare’ye :”senin Allah’ına dua et, tekrar eski halime döneyim” demiş..hz Sare dua edince eski durumuna kavuşur.. firavunda teşekkür için;  elindeki en değerli cariyeyi  hz Sare ye hediye etmiştir..hz Sare’nin çocuğu olmadığı için  hz hacer’i hz İbrahim’le evlendirmiştir ve CARİYE KÖLE &EFENDİYİ DOĞURMUŞTUR…ve Sevdiğim.. ne gariptir ki; ben her zaman, Mısır kralının, peygamber efendimize hediye yolladığı, Hristiyan kıptisi hz Maria-Meryem annemizle hz Hacer arasında kader birliği ve gizli özel bir sır anlamı görürüm..hz Maria da yolda gelirken Müslüman olduğu için, kölelik- cariyelik hükmü düştüğünden,hz. peygamberimizin zevcesi olmuştur.. hz.Abdullah adında bir oğlu olmuştur..ne yazık ki hz Hacer’in başına gelen kıskançlık O’na da olmuş ve başka bir mahallede,  diğerlerinden ayrı ikamet etmiştir.. BENSE HERDAİM ONU SEVECEĞİM.. HİÇBİR ZAMAN YAZMAYACAĞIM BİR SEBEBTENJ……………….

 başkaa.. Sevdiğim geçen okudum ama açıklaması yoktu.. araştıracağım tabii..” Lailahe İlla Allah  cümlesinde tam 12 esma varmış.. bu nasıl oluyor bilmek isterim.. birde şu anlama geliyor bu durumda tabii.. tüm yaratılmışlar: ister kafir, ister imanlı olsunlar, aslında 12 esma ile seyrüsefer yapmış oluyoruz ki, bu harika müjdeli bir haber bence ve teşekkür ediyorum.. ve tabii bu durumda 1. Eş cümlenin ilk kısmı… 2. Eş de diğer İLLA dan sonraki kısmına denk düşüyor..ve cümlenin birde RAHİMİYETİ-HUSUSİYETİ ANLATAN İZDÜŞÜMÜ VAR tabiiiJ.. dersimi çalışıyorum Sevdiğim, sakın kızma olur mu?. hep aynı cümle …yeni bir şey eklemiyorum bak..

  
''İbrahim Yahudi ya da Hristiyan değil Müslümandı…ALİ İMRAN:67''

Hz .İbrahim Aleyhisselam: Halîl (Allahü teâlânın dostu-Halîlurrahmân ismiyle anılır..10 sayfa-suhuf kitabı vardır ..Ul ül azim altı peygamberden biri olup, Keldânî  kavmine gönderilmiştir (Keldani'lerin Ur-yurt-köy"ünden..) Babası mümin olan rûh olup, annesi Emile’dir. İbrahim a.s, Peygamber efendimizin ATASIDIR..hz  İbrahim’e  annesi Emîle - Ûşâ hâmileyken, babası Târûh vefat etti..(*Keldaniler astrolojide Babil’den eskidir ve devamı Babil’dir buradan bu ilim Mısır’a geçmiştir..)… Tevrat'ta İbranice adı Abraham olarak anılır. Nuhun üç oğlu Sam, Ham ve Yafet'tir. Hz. İbrahim Sam soyu- Sami ırktandır… hz. Sara'dan doğan oğlu hz.İsak’ın ikiz oğullarından Yakub = İsrail adını alır ve on iki oğullu İsrailoğullarının on iki kavmini oluşturur..
 “Sen, yâni senin nûrun, hep secde edenlerden dolaştırılıp, sana ulaşmıştır.” (Şu’arâ sûresi: 219)
Bâbil  kralı Nemrûd, insanları kendine ve putlara-yıldızlara taptırıyordu. Bir gece gördüğü rüyâyı, müneccimler; “Doğacak bir erkek çocuğun yeni bir din getireceği ve onun saltanatını yıkacağı.” şeklinde tâbir edince, Nemrûd yeni doğan erkek çocukların öldürülmelerini ve hâmile kadınların hapsedilmelerini emretti. O sırada; anne karnındayken babası ölen ve  hz.İbrahim’e hâmile olan annesi; eşinin kardeşi- hz İbrahim’in  amcası putperest - put imal edicisi  Âzer’le evlendi... Annesi zamânı gelince de şehir dışında bir mağarada doğum yaptı ve Âzer’e çocuğun doğup öldüğünü söyledi. Oğlunu mağarada gizledi ve orada büyüttü. Yanına gittiğinde onu parmağını emerken bulur ve doymuş görürdü. Parmaklarından süt ve bal gelirdi

İbrahim aleyhisselam 10 YAŞINA GELİP , mağaradan çıkınca, güneşe, aya, yıldızlara ve kâinâta bakarak bunları yaratan eşi ve benzeri olmayan bir Yaratıcının olduğunu anladı. kavmine, taptıkları yıldızların ve putların ilâh olmadığını, anlayabilecekleri açık delillerle anlattı. Bâbil halkı çocuk yaşta olan ve putlarına karşı çıkan hazret-i İbrahim’i üvey babası Âzer’e şikâyet ettiler. .hz. İbrahim; “Benden delil isteyin göstereyim. Bana hidâyet veren, doğru yolu gösteren Allahü teâlâ beni sizden ayırdı. Sizin içinde bulunduğunuz sapıklığa düşürmedi. Sizi ve putlarınızı sevmiyorum” dedi..

.. kavmi, bir gün bayram yapmak üzere bir yere toplandı.. İbrahim a.s hasta olduğunu söyleyerek gitmedi. yetmiş kadar putun bulunduğu puthâneye girdi. Getirdiği bir balta ile bütün putları kırıp, parça parça etti. Sâdece en iri putu kırmadı ve baltayı bunun boynuna asarak, oradan uzaklaştı. Kavmi bayramdan dönüp bunu kim yaptı, diye bağrışıp :”bu işi, İbrahim yapmıştır” diyerek onu yakalayıp halkın önünde sorguladılar. “Ey İbrahim! Putlarımızı sen mi kırdın?” deyince, İbrahim a.s:” bu işi olsa olsa;Ben varken bu küçük putlara niçin tapıyorlar!” diyen şu iri put yapmıştır, Siz ona sorunuz.” Dedi..onu hapsettiler.
Nemrûd, hz.İbrahim’i yanına çağırıp,kendisine secde etmesini istedi. Secde etmeyince, hapsettirdi ve ateşte yakılmasını emretti. Günlerce yığılan odunlar ateşlendi. Şiddetinden yanına yaklaşamadıkları ateşe hazret-i İbrahim’i mancınıkla attılar. Ateşe atılırken; “Hasbiyallah ve ni’mel vekil”, yâni“Bana Allah’ım yetişir. O ne iyi vekildir, yardımcıdır.” dedi. Ateşe düşerken Cebrâil as. gelip; “Bir dileğin var mı?” diye sorunca; “Var, fakat sana değil, Rabbim beni görüyor, biliyor.” dedi. Onun bu hâli Kur’ân-ı kerîm’de övülüyor ve; “Sözünün eri olan İbrahim.” buyruluyor. Allahü teâlâ“Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve selâmette ol!(Enbiyâ: 69) diye emretti. Ateşin içi yemyeşil bir bahçe kesildi. Cebrâil as.Cennet’ten gömlek ve yaygı getirdi ve onu Cennet nîmetleri ile doyurdu. Ateşte yedi gün kaldığı rivâyet edilir. Ateş sönünce mucizeyi gözleriyle görenlerden kardeşi Haran, amcasının kızı ve sonra hanımı olan hazret-i Sâre ve bâzı kimseler îmân ettiler. Fakat zâlim Nemrûd ve putperest ahâli küfürlerinden vazgeçmediler. Yaratan; Nemrûd ve kavmine sivrisinekleri musallat etti. Sinekler onların kanlarını emdiler ve kuru kemik hâline getirdiler..


Hz. İbrahim Bâbil’den Harrân’a hicret etti. Bu yolculuğu kardeşinin oğlu Lut as., hanımı Sâre ve inananlarıyla yaptı.. Harrân’da bir müddet kaldıktan sonra, Şam’a, oradan da Mısır’a gitmek üzere yola çıktı. Bu yolculuk esnâsında kardeşinin oğlu Lut as. Sedum bölgesi ahâlisine peygamber olarak vazîfelendirildiği bildirildi.. Mısır’ da kendilerine katılan hz. Hacer birlikte Filistin’e gidip  Sebû’ya yerleşti. Bir müddet burada kaldı. Zamanla çok mala kavuşup çok zenginleşti... sonra oradan ayrılıp, Şam tarafında Kıst adlı yere göçtü. Çok cömert olan İbrahim a.s insanlara çok ikrâmda bulunurdu.

hz  Sâre’nin isteği ve izniyle hz. Hacer’le evlendi. Bu evlilikten hz. İsmail doğdu. Muhammed aleyhisselamın nûru hz.Hacer vâsıtasıyla İsmail a.s intikâl ettiği için, hz.Sâre’nin kalbinde hz.Hacer’e karşı gayret hâsıl oldu.. hz. İbrahim, hz.Sâre’yi üzmemek için Allah’ın  emriyle hz.Hacer ve oğlu  hz. İsmail’i , o zamanlar ıssız ve susuz bir yer olan Mekke’ye götürdü. Onları oraya bırakıp, Şam’a geri döndü. Hacer annemiz ve hz. İsmail oradayken, Zemzem suyu yerden fışkırarak çıktı….Hz. İbrahim, daha önce bir oğlum olursa, Allah yoluna kurban edeceğim, diye adakta bulunmuştu. üç gün üst üste gördüğü bir rüyâ üzerine İsmail aleyhisselamı kurban etmek istedi. Tam kurban etmek üzereyken, Allahü teâlâ kurbanlık bir koç ihsân etti.

Allahü teâlâ, hz. İbrahim’e ihtiyar yaşında hazret-i Sâre’den İshak isimli oğlunu ihsân etti. oğlu İsmail ile birlikte Beytullahı  inşâ etti. Cennet yâkutlarından olan Hacer-ül-Esved adlı siyâh taşı Cebrâil a.s  bildirmesiyle alarak, Kâbe duvarına yerleştirdi. Kâbe duvarını örerken, şimdi Makâm-ı İbrahim denilen taşın üzerine bastı. Kâbe’yi yapıp bitirince, Allahü teâlânın Cebrâil  aracılığıyla bildirdiği gibi, İsmail a.s  ve Yemenden gelip Mekke’de yerleşmiş olan Cürhüm kabilesi ile birlikte hac ibâdetini yaptı.. Hz. İsmail’le haccın rükünlerini yerine getirdikten sonra, oğluna Kâbe’ye bakması ve onu koruması için tenbih te bulundu. Gitmeden önce Arafat’a çıkıp, İsmail a.s evlâdına dua etti..Ertesi sene hac mevsiminde hazret-i Sâre ve hz.İshak a.s  da alarak Mekke’ye geldi. Hac ibâdetini yaptıktan sonra, birlikte Şam’a döndüler.
ve Hz.İbrahim tüm peygamberlerin kendisinden sonraki emanetçiye ettiği vasiyeti oğlu hz. İsmail’e söyledi: “Ey oğlum! Alnında parlayan bu nûr, son peygamber Muhammed aleyhisselamın nûrudur. Bütün baba ve dedelerimizin vasiyeti, bu nûru iyi muhâfaza edip, ehline teslim etmektir. Bu mübârek nûru iyi muhâfaza et. Nikâhlı, afîf ve temiz kadınlara teslim eyle. Evlâdına da böyle vasiyette bulun.” dedi.
Yüz yetmiş beş yaşında  Hacer ve Sâre validelerimizden  sonra Kudüs’te vefat etti. Kudüs civârında Habrun kasabasında bir mağaraya defnedildi..
Allah O’nu, ateşe atıldığında nefsiyle, oğlu hazret-i İsmail’i Allah için kurbân etmesini bildirip evlâdı ile ve  malı ile imtihân etti. Malı ile imtihânı: O kadar zengindi ki, sâdece sığırları yarım milyon olup, davarları, ovaları ve vâdileri dolduruyordu. Cebrâil insan sûretinde gelip; “Yâ İbrâhîm, bu sürüler kimindir?” deyince; “Allah’ındır fakat benim elimde emânettir. Allahü teâlâyı tesbih et, ismini an, onu zikret, bu sürülerin hepsi senin olsun.” diyerek bütün malını bağışladı. Cebrâil kendini tanıtınca, hazret-i İbrahim; “Ben Allah için bağışladığımı geri alamam.” diyerek bütün malını satıp, Allah yoluna sarf etti. Ve ilk VAKIF-HAYRAT BÖYLECE KURULMUŞ OLDU..

 Sevdiğim ben bu yazımın sonunda :HANİFLİĞİN DENGE-SIRAT-İ MÜSTAKİM ÜZERE OLMA HALİ OLDUĞUNU anladım..
Allahü teâlâya ibâdet ettiği için, Hanîf -Ayrıca, kendisinde eğrilik bulunmayan dosdoğru olan din mânâsında da Hanîf dîni denilmiştir. Arablardan birçok kimse Hanîf dînine mensuptu. Hanîf dîninin esaslarından bâzıları şunlardır: Kimse kimsenin günâhını yüklenmez. Kimse başkasının günâhından sorumlu olmaz. İnsanlar âhirette ancak ihlâsla işlediği sâlih amellerinin ve niyetlerinin faydasını görürler. Her insanın hayır ve şerden ibâret olan ameli kıyâmet gününde mizânında görülecektir. İnsana çalışmasının karşılığı tam olarak verilecektir.(ALINTIDIR…)


HurŞit’imden MürŞit’ime bir tutinin güncesi…Sevdiğim geliyoruz mitolojiye.. Uranüs..
eski yunandaki en eski gök tanrı. Eski mısır’da NUT.. gaia(toprak-yeryüzü) nın oğlu ve kocasıdır. Kozmik bir güce sahiptir. Uranüs aynı zamanda uzayla ilgili olarak tavsir edilir… Gaia ve onun birleşmesinden, Titanlar, Hekatonkheir'ler ve Kyklop'lar ( GEZEGENLER-YILDIZLAR-TABİAT KUVVETLERİ)oluşmuştur. Ancak Uranos, bütün bu çocukları yeryüzünün karnında saklanmaya zorladığı için, bu yükü taşımakta zorlanan ve kızan Gaia, oğullarından Kronus-SATÜRN-ZUHAL 'le birlik olup bu tanrıyı yenmiş ,hadım edip hakimiyetini elinden almıştır…aynı kaderi Satürn de yaşamıştır.. oda tanrılığı çok sevmiş ve çocuklarını yutmuştur.. ama karısı Rhea, oğlu Zeus le bir olup, onu kandırıp hadım edip tahtından indirmiştir.. bu eski mısırda Osiris ve Set inde ortak kaderidir.. yani madde aleminde kalıcı olamamak- üreyememek.. ve bu kader,aynı zamanda; tanrılık hırsı olan tüm firavun, imparator ,siyaset başlarının –babaların=dünya insanın ortak kaderidir de.. hiç bir zaman tahtta sonsuza dek kalamazlar.. her zaman yerlerine bir başkası geçecektir.. velev ki bu evladı dahi olsa, bunu zorla gerçekleştirecektir.. mesela bunu anlarsak; Devlet-i A’liye de ki padişah çocuklarının halini de,-Turuku A’li deki mürşid& müridi de kavramış oluruz.. önemli olan yoldur ve devletin bekasıdır..

astrolojide Uranüs aklın ulaştığı en üst noktayı-deha ve deliliği işaret edermiş. eğer bu enerji doğru kanalize edilemezse, mutlaka çarpan, yok eden ve yıkan şekilde görülürmüş... ve Sevdiğim Uranüs, henüz son yüzyılda bulunduğu için, bu isimde uzun tartışmalardan sonra çağımızda verilmiş. ama ben böyle şeylerde tesadüfe zaten inanmam … Uranüs bir buz deviymiş..ve en aykırı yuvarlanarak dönüşlerde onunmuş..


HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ … hanif
HA..harf değeri  8.bir nevi icadi yaratımdır..insanın aklı muhakemesi varsa onun vücudu da vardır ve her organı her azası her hücresi kendindeki kayıtlı programa(fazlı FEYİZ AKIMA) göre kendi istidadını icad edip  yaşar ve  maddeye dönüştürerek gösterir..hiç biri,ben karşı geliyorum demez..her organ sektirmeden vazifesini ifa eder.. beraber bir vücudu tevhid ederler..
NUN.. harf değeri  50…. Nübüvvet..nur’un ve nar’ın da kişide var olduğudur.. NUN denizindeki damlaların, manasına göre, saatin iki yönüne de devrini anlatır..2 nun arasında VAV velayeti, yani miras ile geleni, bu Nun deryasını okuma kitap klavuzunu anlatır..nun kimliği de aynıdeki gibi vav-veli ismi ile hüviyet bulup cisimlenebilir... İnsan-ı Kamil= Hamil dir…Hakkı EMANETEN TAŞIR..
YE..harf değeri 10… atayı esma.. bizim  ışık bedenimizdir ama nur bildiğimiz ışık değildir.. nur başka bir şeymiş SevdiğimJ…bunu eskiler ayırmak için ışığa ziya demişler mesela.. ışık nurdan daha sonraki bir oluşum sanırım.. mesela bir bebek, “anne karnındayken bilmem kaçıncı gün ruh üflendi, o vakte dek ruhu yoktu” derler ya hanii Sevdiğim.. öyle bişi yok bence.. biz daha bu aleme gelmeden, aynı bu bedenin meşrebi tarzında bir halimiz vardı ..yani yürüyüşümüz, hareket tarzımız dahi evvelden bir programa tabii idi.. biz babamızda sperm halinde gelmeden dahi vardık ve varlığa var olmak için geldikJJ) aaa.. Sevdiğimm.. bak ben bilmeden yazarken ne yaptım.. sanki karşımda ve ben seyrederken yazdım…çok teşekkür ediyorum..Seni Seviyorum..
FE..harf değeri 80 ..cisimlerin soyuti ve meleküti halidir..az evvel yukarıda yazdığım şey.. yani FE(80) değer, HA (8)değere iner.. maddenin latifi cisim halidir..elektiriğin ampulün içindeki ışık olması misali.. görünmez ama gösterir.. (Sevdiğim bunu anlatamadım değil mi?:)
HaniF lik aslında halifeliktir de.. yeryüzünde halife yaratılmış bir insan bu ismin de manasına hamil taşıyıcıdır..ve o hamili kart yakınidir harimidir..

hamiş:Sevdiğim sıra KAYIKÇIDA..lütfen bana yardım et olur mu?Seni seviyorum..
nur cihan
14.4.2012