14 Nisan 2013 Pazar

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 50

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 50

HU..
ebced değeri 11

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..
nasılsın?..bende fena ender fena değilim işte, ne olsunJ?..bu hafta çok tuhaftı.. Sen hiçbir hayalimde ve hissimde yoktun.. böyle koskoca bir boşluğa doğru çekildiğimi hissediyorum. öyle enteresan bir şekilde çekiliyorum ki; son derece yapayanlız ve kimsenin  yanına yaklaşmasına izin verilmeyen, amma çok acaip bir denetimli gözetimle de refakat ediliyor gibiyim.. bilmiyorum.
Sevdiğim, geçen masaldaki deniz kızı ve  en sonundaki o balkonlu –mavi papağanlı hayalim  çok düşündürücüydü.. ben, senelerdir hayallerimde sayısını hatırlayamadığım kadar ölmüştüm.. yani öz ben değil; diğer bir unsurdaki suretlerimden birisi.. ölmeyen bir yanım var ki, tüm ölümlerime görerek şahitlik ediyordu.. ve neden dünyaya tutunamayıp, hep ölmeyi dilediğimi düşündüm .. neden bu kadar ölmeyi isteyip çok seviyordum?!! şunu anladım ki; bir defa var olduğuma bir türlü inanamadığım için kayıptım.. kendimi ,istediğim kendimi ,henüz bulamadığım için belki de..galiba ben, tüm unsurlarımın suretlerini tek tek öldürerek, hakikati –ölmeyen varlığımı arıyordum.. bilmiyorum.. fakat bildiğim bir şey varsa eğer, AZRAİL=EN GÜZEL OLANdı.. benim en güzelim Sensin ya hanii..işte her nefes alıp verişte Senle ölüp dirilmek belki de benim en büyük zevkime dönüştü.


ve geçen son derece başarısız bir anlatım olan sütunlar masalımı bir türlü tam okuyamadım Sevdiğim..
hatta ona eklediğim ölüler kitabı masalımı da nedense hiç okuyamamıştım.. ((*daha doğrusu, alıntısı çok olan hiçbir yazımı okuyamıyorum..)) o masal beni hastalandırıp yatağa sermişti mesela
J.. belki de hades, ölümün gizemli kapılarını şimdilik bana açmıyor, kayıkçı beni kayığına henüz almıyordu.. ama biliyorum ki, o, bana öyle kendisini gösterdiyse, bir gün onunla da aynı masalda yolculuk edeceğiz değil mi?. ve ölümün ne kadar güzel olduğunu amma onu dilememek lazım geldiğinin anlamını da idrak edeceğiz.. çünkü ancak, ölmeden evvel burada ölerek, onun güzellik potansiyellerini  sınırsız şekilde arttırabiliriz .. belkide,bu dünya hayatı bizim son fırsatlar mekanımız.. ve fırsatları iyi değerlendirip, niyetlerimizi iyi, amellerimizi halisane fiillere dönüştürüp, geleceğimizi en güzel şekilde inşa edebilmeliyiz..inşallah..aminn..  ve haftanın seyrü seferii..
8 nisan pazartesi.. hayalimde yeni doğmuş bir oğlan bebeği dövmeciye bırakmışım.. kendim öyle bir şeyi görmeye dayanamayacağım için, dövmeci iki adamın ve bebeğin yanından dışarıya çıkıyorum.. uyanıyorum. Sevdiğim bir bebeğe hiç dövme yaptırılır mı? bu nasıl bir hayal..ben sadist miyim?!.

9 nisan Salı..
sabah uyanıkım lakin gözlerim kapalı .. bir kanepede yatıyorum.. yanımda iki tane beyaz ,ince, boyları benden bile daha  uzun mum var.. onlar antikaymış ve bana hediye edilmiş..başkası olsa yakmaya kıyamaz saklarmış, bense onları yakmaya karar veriyorum..

KOZMİK tohum-buğday İNSAN: Sevdiğim bu yakaza denildiğini öğrendiğim şey, bana şunları düşündürttü. eskiden, ŞEM-MUM tabiri tasavvuf edebiyatında ne çok kullanılır değil mi? mesela çerağcılar.. kandil sembolü ise Kur’an-ı Kerimde- Nur suresinde- kendisinin tanımlanışında dahi var.. ve ashabın yıldıza benzetilmesi.. eskiden beri ölülerin yıldıza dönüştüğü mitosu.. insanın aslında bingbangdan dolayı bir yıldız tozu olduğu.. ve tabii mavi renkli sirius denen yıldızlardan geldiğimiz teorisi.. her insan mesleğinin yıldızı olmak ister, ne garip değil mi? kollarımızı-bacaklarımızı yanlara açıp ayakta durduğumuzda yıldız şeklini; rahman ve rahim üçgeninin içiçe girdiği mührü Süleyman’ın-Besmelenin -19 mührünün-OL’un sembolünü de, biz insan denen cinsler veririz mesela.. ve güneşimiz de, diğer güneşlerden hiçbir farkı olmayan bir yıldızdır aslında.. tüm kainatın içinde nokta kadar değeri olmayan bir yıldız üstelik..

İşte Sevdiğim bende ruhumuzu bir Mum Sütununa benzettim.. yandıkça eriyerek biten bir yaşam süreci içinde etrafını ve kendisini aydınlatan, lakin dibine ışık veremeyen bir mumuz bizler.. istediğimiz kadar değerli mumlar olalım, en az kendimizden olanlara fayda verip anlaşılabiliyoruz ne garip ki.. ve bir kandil istediği kadar çok mumun çerağını kendi ateş-i aşkı ile uyandırsın; yine de asla ne ısısından ,ne ateş-i ışkı aşkından taviz vererek kaybetmeyen mum olarak ta kalır.. ve mumun, RUHUN kendisinde aslında hiçbir şey yoktur.. onu canlı yapansa içindeki  KADER ,İptir.. DNA-HABLİ METİN YAZILIMI.. bir mumum ipsel kaderi  YAZGISI yanmak ve yanarak erimekdir.. bir mumun onu tutuşturacak bir ateş-i fitili yoksa, o mumluğunu yerine getiremez ki, değil mi?

*Ve bu idrak bana; yazgılarından bilinmek murad edilmemiş ve KENDİLERİNE NEFS VERİLMEDİĞİ İÇİN varlığı idrak edemeyen aliyyünların-akıl sütunlarının halini az buçuk anlattı Sevdiğim ki, teşekkür ediyorum..

böylece, RUHUN İÇİNDE İNSAN mı VARı veya İNSANIN İÇİNDE RUH varı tefekkür zincirlerimizin ilkine de başlamış olduk (*ve anladım ki  devri daim denen şey buydu):

mumyaların kat kat beyaz keten bez sargılarla sarınması da, gerçekte ruhun içinde yine insanın gizli olduğuna işaretti. .batından zahire –ruhtan insana iniş ve insandan ruha geri dönüşü..
belki de o sütunu deneyimleyip, oradan gerisin geriye aşağı atılıp düşürülmeseydim, asla bunları tefekkür dahi edemeyecektim değil mi? bir bela bin nasihatten iyi derler ya ,doğruymuşJ..ruhuyla aşk yaşayan –ona bir türlü ulaşamayan bu masal veledinin bakalım başına neler gelecek?


13 nisan cumartesi..bir aydır arayan diyetisyenime nihayet gidebildim.. serbest riyazatım yerinde dursa da, bu bile benim için bir başarıydı.. bu arada o ise, şifacılık konusunda çok uç deneyimler yaşamış.. en özeli ise; astral bedendeki hastalıkları görüp şifalandıran birisi idi ki, bu benim inşallah ilerideki ihtisas alanım olacak bence(* şifalandırmak değil ,anlatabilip masalını yazmak J=en sevdiğim konu.. süper bir şey..işte o yüzden dünyaya tutunamıyorum ya hanii.)..tabii şimdilik çoook uzak bir hayal..


öğleden sonra ise Kubbealtındayım.. ulvi musıki de davudi ses Bora Uymaz gelmiş.. muhteşemdi Sevdiğim.. keşke Sende olsaydın…Kütahya’da ilk sevdiğiyle karşılıklı okurken hayran olduğum, bizim bilmediğimiz ama onların bildiği bir turnalar şarkısı vardı ki, söylemedi.. konserden sonra sordum.. bir daha o turnaları da okuyacakmış.. benim bu konularda tek notalık dahi bir kabiliyetim olmasa da, RUHUM BU İŞTEN ÇOK ANLIYOR benceJ.. yani o söylese; SEN MIKNATISİYETİNLE BENİ DARMADAĞINIK EDİP ÇÖZZEN-YAKIP DEMİR TOZU ETSEN-ben yine kömür tozuna dönüşüp havada sema yapsam, ne güzel olurdu değil mi?…


HAZIR-U HUZUR VE DAHİ SÛKÛN BÂBINDA HEMZE-BOŞLUK –HİÇLİK  ÜZERİNE TEFEKKÜRLER =HU  (hüviyeti  NEFES - siciliyet-i  manevi şahsiyet )

ve gelelim Sevdiğim bu haftaki olağanüstü masalımıza..50.sayımızdayız..yani acve hurmalarının bitmesine 49 tane masal kaldı..bu masalı, Kelime-i Tevhidin LAİLAHEİLLALLAH bölümündeki HU ESMASI na ayırmak istedim.. yani mevzu kendiliğinden oraya denk geldi ki, benim elimde de değil.. çünkü ben dünyadaki en cahil-bilgisiz ve hafızası tıın tıın olan kişiyimdir..
“ALEMDE İĞNE UCU KADAR BOŞ YER YOK “DİYEN HZ PEYGAMBERİMİZE karşın, bugün BİZLER, KENDİ ZANni YARATIM bilimimizde; en son moda akım kuantum fizikle  ALLAH ’ı tanımaya çalışıp, boşluğa doğru çekiliyoruz ne yazık ki
.. işte bende bir vakitler: orada hiçbir şey yok!! orası kapkaranlık!! hiç kimse yokk!. orayı istemiyorum!!. yokuz ,yook!! diye senelerce hiç durmadan ağlamış birisi olarak, kendimizi bu masalda boşluğa-HİÇLİĞE salıp, diğer masalda ise o boşluk-hiçlikten yine çıkartmaya çalışacağım.. bilmiyorum başarabilir miyim?!..elbet bizim masalın Yusuf’unu da kuyudan çıkartan bir ALLAH’IN  İPİ  bulunur inşallah ve aminn..

KÜNTÜ KENZ
kozmik yumurta ..OL EMRİ

evvet Sevgili masal veletlerimiz.. sıkı durun ve sıkı sıkıya habli metin dna ipinize tutunun olur mu?!! hava boşluğu olabilir.. sarsılmalarda ve sanal düşüşlerde lütfen paniğe kapılıp ipinizin ayarı ile oynamayınız.. ve başlıyoruz..
50 rakamı Arapçada bir daire ve yanında bir noktayla çizilir=”O.”  Yani geçmiş bir hayalimdeki “aradığın sembol bu” denilip, bir daire ve içinde bir nokta gösterilmesi gibi Sevdiğim.. bu işaret, kadim tarih alfabesinde tanrı ve güneş sembolüne denk geliyormuş.. ve şira-sirius yıldızının da rakamı 50 imiş.. tabii 5’er de oluyor.. Ehlibeyt-i A’li Aba.. 5 duyu organı=5 ana yaratıcı esma : göz, kulak, burun, ten, ağız ve bunların manevi işevleri ile anti hislerimiz..

ATEŞ,HAVA,TOPRAK,SU.. bu 4 dişil unsur ve 4 zıttı  ile evlenip, onları TekEline alıp, tekerinde 8’li çark çevirerek sistemi kurup, devranı döndürenNEFES-İ RAHMAN-I RUH dur.. ve sürekli devredip seyran ederken; kendi unsurlarından oluşan film şeridini, yine kendi nefesi rüzgarı hareket enerjisiyle-NUR PROJEKSİYONUNDAN  film halinde izleyen de yine O..



yine kadim kayıtlı sembollere bakacağız?!. neden? çünküü ben o sembollerin aslında bir alfabe ,bir kitap ve hakikatin en yalın anlatım hali olduğuna inanıyorum.. hatta hz. ADEM ATAMIZIN 1O SAHİFELİK SUHUFUNUN aslında bu 10 SEMBOL HARF OLDUĞUNA da.. ki, bu benim kişisel zannımdır-hataları da benimdir- doğrusunu ise Yaratıcım bilir..


tarihte bilinen en eski sembol, daire ve içindeki noktadır..
 idrakime geçen hafta şunu da  ilave ettim ki, daire içinde noktanın bir sonraki okunuş harf sembolü,  anasır-ı erbaa denilen 4 unsurlu haç işaretidir ve bu 4 unsurun anti madde halleri yani  zıttı ile açığa çıkan 8’li sistemdir.. bu sembol, ezoterizm tarihinde  MU(su) UYGARLIĞININ BAYRAĞI kabul ediliyormuş.. kenarları merdiven misali –rüzgar gülü gibi bir gamalı haç düşünün lütfen, işte bu..

yani Sevdiğim.. ben o boşluğa YOK-LA’ ya düşenin,  yine o boşluk tarafından VAR- İLLA ya itileceğini  anladım (kuşlarda aslında uçmazlar, kendilerini hava boşluğuna salarak düşürürlermiş diye de duymuştumJ).. çünkü dünyada dahi hiç durmadan nefes alıp vererek bizler bu yaratımı bilmeden zaten yapıyoruz değil mi? sadece olayın farkında değiliz.. eylemlerimizin getir-ü götürüsündense zerre nasipsiniz..



şimdi ise,
tasavvuf mitolojisinde “ LAİLAHEİLLALLAH bölümü-FENA-HİÇLİK-NİRVANA-boşluk ” nasıl anlatılmış, birlikte seyahat edelim.. gezerken kaybolup düştüğümde, beni yine SENDE SENLE UYANDIR LÜTFEN, OLUR MU SEVDİĞİM..SENİ HALA AYNI ŞEKİLDE SEVİYORUM VE ÜZGÜNÜM ..bunca şey idrak ediyor, yazıyor, anlatıyorum ve yine de kendimi SEN SURETİNDEN NE YAZIK Kİ KURTARAMIYORUM.. neden?! çünkü istemiyorum da ondan.. SENİ SENLE BENDE SENDE İSTİYORUMJ..





III 'ER
evet  gelelim kadim yazılı kayalardaki  göksel Tanrı sembollerine. daha çok- daima- daire GÜNEŞ vardır.. ve GÜNEŞİN IŞIKLARI ya EL gibi veya KANAT-OK gibi resimlenmiştir.. neden?!.çünkü ilk insan için hayatın yegane var edici yaşam sembolü bugünde olduğu gibi GÜNEŞ tir..o dünyayı aydınlatır, ısıtır ,ekinleri olgunlaştırır ve tüm bunları da, verilen hayatın getirisi olan, ilhamat-ı rabbani nin esası olan VAHİY İLMİ İLE YAPAR.. ((yani güneş bilgisi aslında vahyinde sembolüdür.. eski fal okları da bundan kinayedir..bugünkü parti bayrak amblemleri aslında “biz vahiyle –hikmetle iş yapıyoruz” demektedir ki, bu sahtekar particiler zerre bundan  nasiptar değillerdir)).. 


ve Zülkarneyn-iki boynuzlu-batın ve zahir ilmine hikmetle sahip de demektir.. alemler arasında tayyi mekan yapıp, bu alemlere tasarruf edebilen nadir üstü zevattır.. Kur’an-ı Kerimde, yaşarken güneş seması makamına çekilmiş tek kişi olarak "hz İdris-Thot’tan söz edilir".. ve İlyas as. da bundan kinaye bir lütuftur..bu semanın üzerinde daha başka semalar olduğu da malumdur..


güneşten gelen ışık okları,  feyzi ilahi-HİKMETİNDE SEMBOLÜDÜR..mesela Ayasofya-HİKMETEVİ bir güneş tapınağının üzerine inşa edilmiştir.. Yaratıcımız, bazı toprakları hiçbir zaman,  mabetlikten başka bir amaç için kullanmaya izin vermemiştir ki, bunun nedenlerini  idrak lazımdır değil mi?!...


güneşin oklarının kanat veya EL şeklinde yapılması, zamanla ona “EL İLAH” ADININDA VERİLMESİNİ SAĞLAYACAKTIR Kİ, bu insanların ALLAH DEMESİNDEN BAŞKA HİÇ BİR ŞEYDE DEĞİLDİR.. “el” belirlilik takısıdır.. yardımcıdır.. yaratandır.. insanın hamuru çamurunu yoğurandır.. Eski Mısırda insanı şekillendiren çömlekçi ilah  baba-PTAH olacaktır mesela. .onlar daima sembollerdir ..hakikati anlatmak için özenle seçilmiş en yüksek manadaki ayet-işaretlerdendir o kadar.. çünkü ALLAH GÖRÜNMEZ..ALLAH’IN BİR SURETİ  YOKTUR. . FAKAT TÜM SURETLER ALLAH'INDIR ..İŞTE BU YÜZDEN AKILLAR VE GÖZLER O'NU NE GÖREBİLİR, NEDE İDRAK EDEBİLİR.. sadece ve sadece yaratıcı ilahımız olan ALLAH’ı-BELLİ BİR BİLİNEN OLAN  O = HÜVİYET-İ KİMLİK=ben, sen, biz, siz, onlar olarak tanımlayabiliriz..

daha eski bilinen kayıtlı sembol tarihinde ise mavi ptah – osiris MARDUK denen aslı MEROK-genetik ilmi yılanla maddeleşecek  olan-latif suret sembolüdür.. bu insan-ı kamili en mükemmel anlatan” tek biçimsel işaret”tir.. bir defa zat-ı temsil eden denizin üzerinde;  suların sembolü olan tiamat ejder canavarını yenipNEFS -GENETİK-DNA-KALITIM-ŞECERE-SOY-GELECEK- emri altına alıp, ayakları altına sal -gemi yapmış gidiyor=EHADİYETİN VAHİDİYETE DÖNÜŞMESİ. .eski kadim mitolojilerde unutmayalım ki;  gökyüzü deniz olarak kabul ediliyor ve göksel seyahatlerde yine kayık-sandal-gemi-tekerlekli=devreden sistemli ateş arabaları-güneşsel ra =insan-ı kamil  ile seyahat ediliyordu.. çünkü aşağıda ne varsa yukarıdan idare ediliyor ,oradakinin aynı aşağıda tezahür ediyordu..


ve MARDUKUN İÇİNDE, aynı kainatın galaksi çarkları misali  TEKERLEKLER VARDIR..aynı bir saatin dişlilerine benzer değil mi?!! ve kadim tarih bu dişli teker sembolleriyle doludur.. mesela arkeoloji müzesinde bu devriye gül-çarkı felek imgeleriyle süslü sayısısz mühür vardır. .ve günümüze dek gelmiş Turuk-u Âli tasavvuf ekollerinde; yolda ictihad yapacak derecede yükselmiş bazı zevata da, manevi alemde, bu devriye çark-ı gül düğme-mühürleriyle, kendi imzalarını kainatın bir noktasına atmalarına izin verilmiş ve kendi güneş sisteminin planı çizdirilmiştir..  yani bunu hiçbir yerde ne okudum, ne duydum biliyorsun Sevdiğim..tüüm idraklerimden birkaç yıl evvel de yazdığım gibi, tekrar gelip anladığım şey, hiç tereddütsüz yine bu olduJ…ve marduk sembolünü çözdükçe de bunun doğruluğu artıkça artıyor..


Marduku anlayabilmek için, onun sembol resmi “YAŞAYAN BİR İNSAN-I KAMİL HOR-US-RA KİTABINI  OKUMAK  lazımdır.. ve tabii İnsan-ı Kamil’i de tanıyabilmek için; devriye yi-gamalı haç denen- anasırrı erbaa sisteminde tam kemal olmuş (*yeni nesil çocukların anlayacağı lisanda -hava-su-ateş-su avatarlarını birlemiş ) birini hayal etmeyi de öğrenmeliyiz belki de, ki, tabii bu derece yüksek zevat nadirattandır ve her dem sadece muhakkak tek bir kişiden - ADEM-mürekkeb olsa gerektir diye de tüüm veriler bunu der Sevdiğim....

TA-HA’DAN YASİN’E …
şimdide Hint mitoloji tasavvufunda daire-i felek-çakra letaifleri sembolü olan
  8 AŞAMALI yasa tekerleği Dharma- samsara ‘ya bakıyoruz (DEHR-ZAMAN-evrenin düzenini sağlayan kozmik yasa-yaşam ölüm-hakikat-vazife-yol-bilgelik) tüüüm kayıtlardan arınarak  ulaşılan son nokta,Nirvana-özgürleşmek  halidir. Bu öğretide yaşamak acı çekmektir ve acı çekmeyi sonlandırmanınsa 8 aşamalı yolu vardır.. Bunlarda hinduizmin nefs mertebeleri misalidir.. tahayyünden-düşünceden niyet, niyetten irade ve iradeden eylem=KARMA ortaya çıkar. Eylemlerin sonucu, gelecekte ne ektiysen onu biçersin..iyilik eken iyilik,kötülük eken kötülükle beslenir.yani karman senin yaptıklarındır...


maksat BENSİZLİK-HİÇLİK-BOŞLUĞA ULAŞMAKTIR.
. bu sonsuz huzur ve mutluluktur. çünkü bu idrake görerek şahitlik eden birey, herkes olmayı da başarmıştır.. maddenin aslında bir hiç olduğunu- denizdeki dalgalanmalar ve köpüklerin, hep gelip gidenin TEKBİR OLDUĞUNU-dolayısıyle de üzülüp ,kaygılanacak hiçbir şey olmadığını da anlar ve AYDINLANIP,ÇERAĞI UYANIR.. böylece kendi kitabını okuyan ferd ,başkalarının kitabını da okumaya ve okutmaya vazife kazanır.. neden? çünkü bu bir lütuftur.. kendisine verilmiş bu cömertliğe hizmet, kulluk etmekten başka gayesi de artık yoktur.. o, gerçek bir KUL-ABD-KÖLE-ÖZGÜR-HÛR dur..



ve evrenin dairevi ilk anlamlı  AMMA-ÂMÂ manası-KOZMİK YUMURTA (RAHİM ESMASI)-
KARAMADDE VE GERÇEK ASLİ VARLIK-gerçek madde..ALTINDA VE ÜSTÜNDE HAVA OLMAYAN KARANLIK..
((*yeryüzü mitolojilerinden derleme alıntılar eşliğinde YUMURTA’YA seyahat ediyoruz..))

kozmik yumurta  genellikle yaratılışı,
evrenin ya da dünya'nın ve tüm bunları kendisinde cem eden makrokozmoz –kendi küçük ama manası en büyük alem olan insanın meydana gelişini ifade etmek üzere kullanılan bir semboldür. insan memeli bir varlık olsa da, nihayet oda bir içte oluşup-içte çatlayarak olan bir yumurtadan, RAHİMDEN meydana gelmektedirJ.. Rahim ve mağara sembolleriyle bize gizemli lakin çok açık bazı anlamları paylaşır. Mitolojilerde kozmik yumurta sembolü; üst yarısı göğü, alt yarısı yeryüzünü oluşturan bir  RUH ÖZÜ CEVHERİ olarak anlatılmış.


Ve yumurtanın çevresinde çöreklenmiş bir yılan  vardır ki, tüüm yukarıdaki dairevi çemberlerin etrafında dolanmış kuyruğunu ısıran yılanı-KAİNATIN SÜREKLİ DEVREDEN YAŞAM ÇARKI DÖNGÜSÜ SEMBOLÜ nü de  hatırlayalım  lütfen…yani nefsimiz.. yani YOLUMUZ.. NEFİSLER SAYISINCA ALLAH’A GİDEN YOL VARDIR AYETİNİ UNUTMAYALIM LÜTFEN.. senin karman-eylemlerin-nefsinin talepleri senin yolunu çizer.. herkesin ipi farklıdır ama gittiği yer aynıdır.. her insanın kendi aleminin arşı çevresinde de onun koruyucu aura-enerji-nur kalkanı bir karini-  ahi evreni-manevi genetik yazılım esması- Naga Yılan Kral- Buda ve Dhamma'nın koruyucusu vardır….


tarihte TANRI-güneş sembolleri
*Afrika Dogon Kabilesindeyse ise  kozmik yumurta şöyledir: Amma Yaradan'dır. Her şeyden önce, kökende Amma vardı. O kendi kendine var olandır. Başlangıç (yoktan var ediliş) Amma'nın en büyük sırrıdır (nasıl olduğunu kimse bilemez).Amma; Po tohumunun-KELAMIN-söz-İRADE-DİLEME vücudunda YARATTI.. bu  öz-yumurta biçimindeki spirallerden oluşan bir dairevi yaratım aşamalarıydı ki bingbangı anlatır.. kelam ise NEFESİ-HAREKET ETTİREN YAŞAMSAL ENERJİ- rüzgar-RUH dur..
Bir hava kabarcığına benzeyen Po kendisi işitilmez ve görülmez kalırken sesli (vibrasyonel) ve ışıklı bir fiille birtakım maddi partikül 8 tohumla işe başlayıp ,ikinci yaratımı bu 8’den doğurttu.. buna da sirius sistemi dediler..bundan sonrada ikinci doğumla dünyayı buradan doğurtup,buradan idare ettirdiler:).


*Eski Yunan Grek Orfe öğretisinde  kozmik yumurta .."Önce 'zaman' vardı. Sonra parlak ve ateşli madde aether ve esneyen boşluk kaos ortaya çıktı. Bunların içinde karanlık bir sisin kapladığı gümüş kabuklu bir yumurta oluştu. Yumurta yarıldı ve üst kısmı gök oldu; alt yarısı sularla kaplıydı, bu kısımdan daha sonra yeryüzü oluştu...Yumurtadan Phanes çıktı. Androjen Phanes tüm yaşam tohumlarını içeriyordu. Altın kanatlı, boğa başlıydı. Çocuklarından Zeus tüm canlıların ilk prensiplerini içeren Phanes'i yuttu ve genç ilah soylarının bulunduğu yepyeni bir âlem yarattı."



*Hint
kozmik yumurta
..Başlangıçta her şey biçimlerin mevcut olmadığı bir deniz gibiydi, her şey suydu. Kozmik yumurta Vişnu'nun oturduğu bu sularda ortaya çıkacaktı. "Görülebilen âlem önceleri bir karanlıktan ibaretti. Başlangıçta yalnız aditi (adite) denilen sonsuz varlık vardı. Bu tohum, suları oluşturdu ve oraya bir yumurta bıraktı."



NUN HARFİ EBCED DEĞERİ:50 .
................   
NUN VEL KALEM= 01

geb kazları İlahuu kamışlık tarlasında yürürken yürürken
 biri olayı çakıp sürüden ayrılmış..
ve Sevdiğine bakıp
 SENİ HER ZAMAN SEVECEĞİM demiişş...
*Eski Mısır Kozmik yumurtası.. okyanusa  NUN  denirdi .. ve  ilah Geb (Seb, Gebeb) kozmik yumurtayı Nun ile üretmiştir. Kimilerine göre Nun'dan, kimilerine göre de kozmik yumurtayı yumurtlayan Geb'den "ilahların=ESMALARIN=ŞEYLERİN kökeni" diye söz edilir. Dünya ve üzerindekiler bu yumurtadan meydana gelmişlerdir. İşareti kaz olan ilah Geb, başında bir kaz figürü taşır. Bu kozmik yumurta ya da tohumun içinde gizli halde bulunan, Ra idi. Ra, bu kaz yumurtasından bir kaz ya da şahin biçiminde çıkar, suların üzerinde uçmaya başlayarak, göğün karanlıklarını aydınlatır, ilahları, bitki, hayvan ve insanları yaratır, yeryüzünü canlandırır. SİMURG-TURNA gibi şeylerin köken sembolü yani..

Mısır’da ilk maddenin oğlu olan Osiris de,  Hint’teki Brahma gibi, yumurtadan çıkmıştır. (Osiris'in eşi İsis'in bir adı da kaz yumurtasıdır. Mısır rahipleri İsis'le de ilgili gördükleri yumurtayı asla yemezlerdi. Bu yasak Orfe'nin öğretisinde de uygulanmıştır.) Geb, Dünya'nın sevk ve idaresini oğlu Osiris ile eşi ve kızkardeşi olan İsis'e bırakmıştır.

 
bir başka anlatımlı sembol de; böcek 'skarabe'nin küreye bıraktığı minik yumurtalardır. Mısır yazısında ayakları açık skarabe "biçim alarak varlık haline dönüşmek" anlamına gelir. Scarebe bir semboldür.. hakikatte tapınmak için değil devriyeyi en güzel anlatan yapı olduğu için seçilmiştir..
Avf-“Abd-Avf” adı  Arap dilinde “Büyük dua kuşu” anlamına gelir. Kelime bu haliyle Arapça’da bulunmaz. Bir kuşun hiç istemeyeceği “havadaki tekerlek” anlamındaki “Afa” kelimesinden çıkartılmıştır.putperest arap kavminde  “aşağıya kehanetlerinin kuşla gönderme işini”  tanımlamaktadır.
 “Sa’d”  kelimeşinin eş anlamlısıdır.

el ele,diz dize biat.
insan-ı kamili aynalamak
nüfusu hüviyet
O OLMAK
Uyanış RÜYA –YAKAZA-RÜYET..İNSANLAR UYKUDADIR ÖLÜNCE UYANIRLAR”. hadis

her varlık kendisini bilmek ve tanımak üzere programlanarak yaratılmıştır.. çünkü Yaratıcımız “BEN GİZLİ BİR HAZİNEYDİM-
KÜNTÜ KENZ-BİLİNMEYİ MURAD ETTİM VE OL EMRİNİ VERDİM ”demiştir.bu emri alan her varlık derecelerine göre emre itaat edip secde etmiştir.. anlayanlar anlamayanlara anlatacakları için; yolculukta taaa kamışlık tarlasında yani ruhlar aleminde başlamış oluyor dolayısıyle.. yani bazı varlıklar uyanmış ve dirilmiş olarak dünyaya doğuyorlar.. bazıları ise ölü doğuyor ve kendilerine İsrafil’in ruh üflemesi gibi, bir İnsan-ı Kamilin gelip ona” PO-KELAM-SÖZ TOHUMLARINI BIRAKIP,ONDAN KENDİSİNİ BİLMEYİ MURAD ETMESİNİ BEKLİYORLAR VESSELAM”…


Ümmi-anadan doğma alim- uyanık doğan:" Cihadın en üstünü, insanın kendi nefsi ve ihtiraslarıyla olan savaştır." (Hz. Muhammed sallallahu aleyhisselam)


ALLAHUEKBER HUUU
*Hamiş:Sevdiğim.. yukarıda gördüğümüz gibi tüüm toplumlara yaradılışlarıyla beraber TEKBİR OLAN -VAHYE DAYALI -TEVHİD DİNİ GELMİŞ değil mi?..yanii teslim olarak-İSLAM-selamete ermişlerin dini..onu bozan,yanlış anlamak işlerine geldiği için inkar edende yine bizleriz.. demek ki "bize kitap gelmedi,bize uyarıcı peygamber gelmedi" deme hakkına tek bir ferd dahi sahip değilmiş?..bizler herkesi kandırabiliriz ama bizde var olan, yegane mutlak ilah ALLAHU muzu kandıramayız..ve böylece anlıyoruz ki, hiç bir şey tesadüfen-kaostan olmadı..ve hiç bir şey sandığımız halvet boşluğunun içinde dahi her şey aynen mevcuddu=  VÜCUDU VARdı ..VE BU VÜCUDUN DA, YEGANE MUTLAK TEK BİR SAHİBİ VAR..O'DA KENDİSİNİ KENDİNE ESMALAR VEREREK BİLİP TANIMAK İSTEYEN EL İLAH-ALLAH- İLLA HU...............I:II........... devam eden 1'ler
nur cihan
14  nisan  2013
nuralem7@hotmail.com