99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 65
Bu masal’a,dolayısıyla da mavi dünya ya el koyan RAHMAN’A İTHAFTIR..
17. (O,) iki doğunun ve iki batının Rabbidir.
19. İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
19. İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
20. Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.
22. İkisinden de inci ve mercan çıkar.(ER RAHMAN SURESİ)
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.bu yazıyı çok kolay, isteyerek yazıyorum.. adeta su gibi kendiliğinden aktı..diğerlerine hiç benzemiyor. bende bir su burcuyum.. insanın % 70 i su..Allah her şeyi ilk suda yarattı, SÜBHAN..ve dün harika bir yatak aldım..sanırım suyun aktığı yatak değişti ve hayallerimde de sürekli yatak görüyorum…hatta 21 ağustos Çarşamba bu sabah konvoyla gelen Senin enteresan yatağını dahi gördüm.bu durumda döşeğimizin deniz olmasından başka bir şey dilemem..ve gündemimiz..tabii ki unsurlardan su bahsindeyiz.. her zamanki gibi internetten derlediklerime kişisel anladıklarım eşlik edecek..yani hz aklı maaş el mürşid-i Google efendim olmasaydı bu masallar asla olmazdı.. kendisine şükrediyorum..
22. İkisinden de inci ve mercan çıkar.(ER RAHMAN SURESİ)
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.bu yazıyı çok kolay, isteyerek yazıyorum.. adeta su gibi kendiliğinden aktı..diğerlerine hiç benzemiyor. bende bir su burcuyum.. insanın % 70 i su..Allah her şeyi ilk suda yarattı, SÜBHAN..ve dün harika bir yatak aldım..sanırım suyun aktığı yatak değişti ve hayallerimde de sürekli yatak görüyorum…hatta 21 ağustos Çarşamba bu sabah konvoyla gelen Senin enteresan yatağını dahi gördüm.bu durumda döşeğimizin deniz olmasından başka bir şey dilemem..ve gündemimiz..tabii ki unsurlardan su bahsindeyiz.. her zamanki gibi internetten derlediklerime kişisel anladıklarım eşlik edecek..yani hz aklı maaş el mürşid-i Google efendim olmasaydı bu masallar asla olmazdı.. kendisine şükrediyorum..
18 ağustos Pazar..geçen masal söylediğim “Rahman sahasında
dünyevi bir alete ihtiyaç yok” sözüme darbe misali bir cevap indi Sevdiğim..O’nu
ifadeden acizim ama şöyle olabilir:Rahman’ın
siyah gölgesi sol yandan yere vuruyor.. ve seyrederken şunu anlıyorum: eski insanlar ilk defa gökten inen BU GÖRÜNTÜYÜ put yapıp, TANRI olarak tapmışlar..o gölgenin vurduğu yerde beyaz ruh gibi insanlar kuudda
oturuyorlar.. bir tek arkadaşım Nuran insan şeklinde ve sanki o beyaz şeyleri
topluyor..belki bu zamanı, takvimi ve o tür şeyleri anlatıyor..çünkü eskiden Zaman, güneşin gölgesinin yere düşüşüne
göre bilinirdi.. ilk saatler bir çubukla yapılan güneş saatleriydi..ilk
saati hz. Yusuf icad etti..O saatçilerin ve rüya yorumcularının piriymiş
biline..
(*Sevdiğim geçen yıl bu dönem yine hayalimde babasıyla antik bir devirde taştan putlar yapan bir kız çocuğunu görmüştüm ya.. ilk tanrıyı Etrüsklerin yapıp taptığını ve adına ERTAN dediklerini öğrenmiştim hatırla..belki o seretana atıftırJ)
ve düşünüyorum Sevdiğim, acaba her esmanın bir vücud-u suretimi var? vaktiyle insanların perdeleri kapanmamışken; onları böyle görerek tanıyıp,bilip,resim ve heykelle bugüne bize miras bırakırken,kendileri gaflete düşüp zamanla unuttukça put edinip mi taptılar?.ve tanrının yeryüzüne ilk önce taş suretinde tezahür ettiğini okuyup kaydetmiştim hanii..işte bu rüyamla anladım ki, ilk tezahür RAHMAN’IN YERYÜZÜNE AKSETTİRDİĞİ GÖLGESİYDİ..insanlar onun taştan heykelini yapıp taptılar..halen bu tapınış, insanlar bilse de bilmese de her yer ve herkes tarafından sürmektedir..hatta bütün mahlukatın tapınış secdesi böyledir..İNSAN RAHMAN’IN YERYÜZÜNDEKİ şekli silueti GÖLGESİDİR..
(*Sevdiğim geçen yıl bu dönem yine hayalimde babasıyla antik bir devirde taştan putlar yapan bir kız çocuğunu görmüştüm ya.. ilk tanrıyı Etrüsklerin yapıp taptığını ve adına ERTAN dediklerini öğrenmiştim hatırla..belki o seretana atıftırJ)
ve düşünüyorum Sevdiğim, acaba her esmanın bir vücud-u suretimi var? vaktiyle insanların perdeleri kapanmamışken; onları böyle görerek tanıyıp,bilip,resim ve heykelle bugüne bize miras bırakırken,kendileri gaflete düşüp zamanla unuttukça put edinip mi taptılar?.ve tanrının yeryüzüne ilk önce taş suretinde tezahür ettiğini okuyup kaydetmiştim hanii..işte bu rüyamla anladım ki, ilk tezahür RAHMAN’IN YERYÜZÜNE AKSETTİRDİĞİ GÖLGESİYDİ..insanlar onun taştan heykelini yapıp taptılar..halen bu tapınış, insanlar bilse de bilmese de her yer ve herkes tarafından sürmektedir..hatta bütün mahlukatın tapınış secdesi böyledir..İNSAN RAHMAN’IN YERYÜZÜNDEKİ şekli silueti GÖLGESİDİR..
demek ki bu masalda Esma bahsimizi RAHMAN ele geçirmiş..ve hz Süleyman mazharı RAHMAN mış..ve Allah Teala “Bana ister Allah deyin, ister Rahman ikisi de bir” demiş.yani ne anlıyoruz? Yaratıcı Rahman isminden başka hiçbir ismi kendisine ortak kılmamış.. bu çok önemli..işte bu yüzden Süleyman as. Belkıs’a yazdığı mektubun başlığı ile nefsini ruhuna davetle,onu soyut bir suda imtihan edip, arş-ı rahman olan gönlüne Belkıs’ın tahtını getirterek kurmuş..
ve eski mısır ’da, kainatın yaratılış aşaması takvimi yani zaman ilk şöyle başlamış.. mısır mitoloji
ESMA PANTEONU
tarafından çocuk sahibi olması yasaklanan gökyüzü parçalarından biri olan Nut, çocuk sahibi olabilmek için Bilge
Tot’a (takvimi, iğne ipliği, astrolojiyi, ilk gömlek elbiseyi icad
eden hz.İDRİS tot dur..)baş vurur.
Tot, Nut'a yardım için Ay Tanrısı Konsu'yla
bahis oynar. Bahsi kaybeden Konsu, Tot'a kendi ışığından beş günlük bir zaman
verir. Kazandığı beş günü, o zamana kadar 360 günlük Mısır Takvimi'nin sonuna
ekler ve takvim 365 gün olur. Tanrıların takviminde yer almadığı için farkına
varmazlar ve Nut o beş günün her günü birer çocuk dünyaya getirir: Osiris, Set,
İsis, Neftis ve Hareoris (Ra-Harakhty).
Nut(RAHİYM ESMASI) ahirete geçen ölülerin ruhlarını korur..her gece güneş- ay gibi şeyler batarken Nut tarafından yutulur ve sabaha dek o süreyi Nut’un karnında korunarak geçirir, sabah yeniden doğarlar. ve kardeşi Set’in öldürdüğü Osiris, İsis tarafından diriltilerek bir merdivenle (miraç) Nut'a çıkar ,ölüler diyarının yöneticisi olur.
RA’nın karısı NUT un sembolü göksel inektir ki, samanyolu galaksisi=süt
yolu odur..eski yunan bunu olduğu gibi kendine mal edip, zeusun karısı
hera’ya bu rolü vermiştir.. aslında şöyle kademeyle düşünürsek eğer
nut,isis,hathor,sekmet ve diğerleri hep aynı kadının değişik ay dönümlerinden asla
başka bir şey değildir..
Nut(RAHİYM ESMASI) ahirete geçen ölülerin ruhlarını korur..her gece güneş- ay gibi şeyler batarken Nut tarafından yutulur ve sabaha dek o süreyi Nut’un karnında korunarak geçirir, sabah yeniden doğarlar. ve kardeşi Set’in öldürdüğü Osiris, İsis tarafından diriltilerek bir merdivenle (miraç) Nut'a çıkar ,ölüler diyarının yöneticisi olur.
NUT |
inek=öküz=bakara sembolü Kur’an-ı Kerimin ilk ve en uzun
suresidir..eski dinlerin ana sembollerinin okunması olan BA-KA-RA; madde öküzü olan insanın, ancak iki eli ile işlediği el emeği ve alın teriyle
çalışarak dünya hayatında geçinebileceğini remzeder..
bakara nın BA sı ruhtur(BENNU KUŞU)..
KA sı maddi Bedenidir ki (KALIP,HEYKEL)
miKAil melek de tabiatın bu unsurunu anlatır..
RA ise o ruhun enerjisi olan saf nefsdir(VAR AMA ASLA TAM BİLİNEMEYEN ENERJİ)...
RA ise o ruhun enerjisi olan saf nefsdir(VAR AMA ASLA TAM BİLİNEMEYEN ENERJİ)...
bir eşyanın oluşması için en az
3 hasletin terkibi lazımdır..bunlar RUH(saf
bilgi, öz) ,BEDEN(hazine sandığı
olan tabut),NEFS(arzu ve istek
mekanizması-çekim) .. yani anlayacağımız; Kur’an da, anlatım işine varlığın ilk yaratılışı ve imtihan alemi
düzeneklerini sembolleyerek başlar..Ba-Ka-Ra yı
çözemeyen hiçbir şeyi çözemez..KİŞİNİN; bu
bilgilere sahip olup, kapıdan mahrem sahaya girebilmesi içinde evvela besmele sahibi olup, fatiha anahtarı
ile okumayı öğrenmesi lazımdır ki, aziz Kur’an onun kardeşi olsun.. Kur’an bir
tek kendisini müslüman sananlara inmemiştir..o tüm kainatı kapsayan ve anlatan
bir kitaptır..herkes kendi esma potansiyeli miktarınca idrak edip, kendini
O’NUNLA OKUR ..
ateş –güneş –bilgi-ışık gündüze aittir..ateş daima alevleriyle yukarıya yükselerek yanar, kibirlidir..oysa su hep yukarıdan aşağı rahman olarak yağar,tevazu sahibidir..okyanusların içindeki yanardağ bacalarının ateş fışkırtmasıyla en derun ledünlerde ilk yaşam başlaması gibi, nefsani hayatta da her şey, her daim böyle aşırı şehvetle doğar..yani suyun içinde ateş,ateşin içinde su vardır. insanın nefesi olan nem suyunun içinde dahi hareret-i ateş vardır..ateş ve su asla ayrışmayandır..çünkü hava olmazsa ateş yanmaz.. nefs ve ruh kendisini bilmek için bu dualiteye yani kendisini çift kutbiyetten seyretmeye mecburdur..
ateş –güneş –bilgi-ışık gündüze aittir..ateş daima alevleriyle yukarıya yükselerek yanar, kibirlidir..oysa su hep yukarıdan aşağı rahman olarak yağar,tevazu sahibidir..okyanusların içindeki yanardağ bacalarının ateş fışkırtmasıyla en derun ledünlerde ilk yaşam başlaması gibi, nefsani hayatta da her şey, her daim böyle aşırı şehvetle doğar..yani suyun içinde ateş,ateşin içinde su vardır. insanın nefesi olan nem suyunun içinde dahi hareret-i ateş vardır..ateş ve su asla ayrışmayandır..çünkü hava olmazsa ateş yanmaz.. nefs ve ruh kendisini bilmek için bu dualiteye yani kendisini çift kutbiyetten seyretmeye mecburdur..
EA ve evi APSU (Sümer) |
ve insan bedeni kainatı barındıran esas kozmografya arsa sahasıdır..bu gördüğümüz kainatın hepsi; insanın detay detay açığa çıkıp, ifşa edilmiş ,kitabı okunmuş halidirJ..bu kainatta ne varsa hepsi de insanın içinde dürülüdür.. insanın bedeninde 7 si başında, 3 ü bedenin orta kısmında, 2 si de vücudunun altında olmak üzere 12 kara delik vardır..insanlar bu kara deliklerinden giren ve çıkan HARAM&HELAL ile astrolojik olarak yönetilirler..kendi buruçlarının işlevlerini anlayamayanlar kendi kozmografyasını da okuyamaz..
insan bedeninin bu 12 deliğinden sürekli değişik sıvı
ifrazatlar gelir..mesela gözyaşı ilmi denilen bir ilim varmış ki, ortalıkta bu
ilmi bilen tanınmış kimse yok.. gözyaşlarımız dahi duygularımıza göre değişen
ısıda; tatlı ,tuzlu, tatsız ve değişik yoğunlukta olurmuş..mesela bu masal
veledi, Evvel Zamanı yoğun bakımdayken son ziyaretine gitmişti..makinelere
bağlı, gözleri kapalı ,hareketsiz, kıpırdamadan yatana ağlayarak yaklaştı. Evvel Zamanın
sağ gözünden bembeyaz bir su damlası çıktı ve gözünün kenarında tam bir inci
tanesi gibi durdu..çok yoğun ve katıydı..elindeki sarı renkli tek
gülü Evvel Zamanın göğsüne yatıran çocuk ağlayarak eğildi ve o gözyaşını öperek
içti..ve O bu hayattan ayrıldığında, gözlerinden akan kanlı gözyaşlarını da
pembecik içmişJ..yani böyle
şeylerde oluyor …kim bilir daha bilmediğimiz neler var..şimdi gözyaşı ilmine
ait yaşanmış iki deneyim kaydettim..
başkalarınınki ile birleşince, muhakkak özel anlamlar gelişecektir.. hakiki
gözyaşınınsa kalpten geldiğini duymuştum ..
Tevrat'ta da Hezekyel Bölüm 1.ayet
7'de; Tanrının yanında bulunan (Öküz,
İnsan, Kartal ve Aslan olarak 4 yüzlü), dört kanatlı dört kutsal melekten biri anlatılır..
Kuran'da yaratılış
safhalarını anlatan Fatır Suresinde
1-“Gökleri ve yeri yaratan, melekleri, ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler
yapan Allah’a hamd olsun. O yaratmada ne
dilerse onu arttırır. Şüphesiz Allah her şeye gücü yetendir. ”der..
Yeryüzünün tüm kavimlerinde "öküz" kutsaldır.yaratılıp imtihan için yeryüzüne indirilen Adem ve Havva atamızın ilk dostudur. onlarla beraber cennetten inen, etinden, sütünden ve iş gücünden faydanılacak ilk yardımcı, öküz bakaraymış. ve karasaban. ve buğday..yani bunlarda insana ait özel bir hatıra varmış..
Kralı, din adamı, askeri,
büyücüsü, hatta tekkesinin kapısına boynuz takmayan bir tarikat-ı millet-i İbrahim yokmuş.
mesela HİTİT-ETİ sembolü boynuz üstüne boynuz cumhuriyeti sembolüyle
meşhurdur..ne kadar boynuz takılabilirse o derece ilahi ilme sahip, bilge
demektir..ve BAKARA nın BOYNUZLARI HİLAL şeklindedir.. ve en kadim Mısır Dendera zodyağında boğa merkezdedir.. ona en yakın olansa yengeçtir..
Sevdiğim, ne idrak ettiğimi
anlatmaya çalışacağım fakat astroloji, takvim, matematik ve üstelikte hiçbir
lisan bilmeyen ben, böyle şeylerle neden uğraşıyorum inan anlamıyorum.. halim enteresan
ötesi..şimdi bu masal veledi fark etti ki; kadim astroloji boğa kültünde de, aynı eski Çin mitolojisi yaradılış safhaları anlatımı olan, sudan çıkan yengeç annenin iki eli ile çamurdan
dünyayı şekillendirip, içindekileri
yaratmasıyla başlıyordu ki, eski mısır da bunun adı çömlekçi Khnemu idi....
yani o devrin yaradılış devri takvimi boğa ve yengeç burcunda başlıyordu.. ama mesela hz İsa dönemi balık çağı olduğundan her şey balıkla ilişikti..Yunus Emre de dünya yaşamının boğa burcuda başladığını söylemiş hani..işte benim anlatmaya çalışacağım eski mısır zodyağında muamma olan, merkeze en yakın yengeçin nasıl skarabe böceğine dönüştüğüydü..aslında ikisi de ön kollarını kullanma bakımından işlevsel olarak aynılar..o iki kol, boynuz kültüne de uyuyor..belki eski mısır, ilk dönemler denizle haşır neşirdi ve yengeçi herkes tanıyordu..oysa sular çekilip, denizin dibi olan kum çölü kalınca, skarabe böceği de yengeçin yaratıcı& dönüştüren yeni sembolü olmuştur.işte bu kadarJ ..
((*bence
bişeye benzemediJ ama olsun
ben yazdımJ üstelik
kaç senedir dünyada ilkleri yazıyorum ve birkaç kişi okuyor.. anlayan yokJ..çünkü
yazanda anlamıyor J.niye
yazıyorsun,ne gerek var, git hayatını yaşa diyenler çok.. elimde değil çocuklar
..yani yazmam lazım.. o bilmem gereken yazıyı-ters çevrilip kaderi değiştiren
levhayı, elektrik çarpan sesli kralın sözcüsünü, o taş piramit üstündeki ancak
bakışın görürken okuduğu o şeyi hatırlamalıyım?!!!ve ne yazdığımı hiiç
anlamadım ya sizJ?!))
seRAtan |
skarabe |
Dört temel
unsurdan bir diğeri SU SEMBOLÜDÜR.. sezgi, saf bilgidir..bahri umman olan denizin
temsili Hakkın Zatıdır..o denizin içindeki inci ve mercanları çıkartabilmek
içinse GAVVAS (dalgıç) olup, denizin en dibine dalıp, o ledünü- kişisel bilgiyi almak lazımdır ki, çok az gavvas vardır..bu
da ilmü ledünün herkese nasip olmamasındandır..
su arındırır..,temizleyerek her defasında yeniden doğurur..eski
tapınak rahibelerinden bazıları, kahinelik için çok küçük yaşta kabiliyetlerinden dolayı
seçilerek muhafaza edilip, yetiştirilirlermiş.. bu muhafaza onları tapınak
dışına çıkartmaz, dış dünya olayları ve insanlarıyla iletiştirmezdi..süreki
temiz, güzel kokulu suların içinde yıkanmak zorundaydılar ki, gelen bilgiye hep
açık olsunlar.. kehanette bulunacakları esnada 3 ayaklı bir sacayak tabure, içi
kokulu özel karışımlı bir suyun üzerine konurdu..kahine tabureye oturur,
şiirsel anlaşılması güç, şifreli beyitler söyler.. bunlar kehanet kabul
edilirdi.. yani her şekil de, her duruma uydurulabilecek genel cinni frekanslı
fallarmış bunlar…ve tapınağın en büyük gelirleri de bunlar eliyle
olurmuş..belli kehanet tapınakları çok meşhurmuş ..insanlar onlara danışmadan
hiçbir şey yapmazmış.bazı tapınaklarda özel bacalar ve heykeller varmış..özel
oyuk deliklerden rüzgar veya gizlenen bir rahibin üflemesiyle değişik sesler
çıkartılır, gelenler daha bir soyup soğana çevirilirmiş.. şarlatan medyumların
atası bunlardır meselaJ..
işte kuyumcu-simya ilmi sahibi Samiri nin; hz Musa’ya gelen Cebrail as gördüğü suretle, eski tapınaklardan bildiği bu ilim birleşince, her şey daha bir açığa çıkıyor değil mi?.. samiri, gördüğünü eski inancı sandı.. oysa ki o şeytan gibi, adem öküzünün suretine takılıp, özü göremedi..ve mucize çalıcısı, istidrac sembolü olarak yolda kalıp ziyan oldu..
işte kuyumcu-simya ilmi sahibi Samiri nin; hz Musa’ya gelen Cebrail as gördüğü suretle, eski tapınaklardan bildiği bu ilim birleşince, her şey daha bir açığa çıkıyor değil mi?.. samiri, gördüğünü eski inancı sandı.. oysa ki o şeytan gibi, adem öküzünün suretine takılıp, özü göremedi..ve mucize çalıcısı, istidrac sembolü olarak yolda kalıp ziyan oldu..
birde Mısır DERVİŞLERi, tapınak havuzlarında her gün güneş doğmadan yıkanır, vücutlarında tek bir kıl bırakmadan traş olurlarmış..yani cascavlaki kalenderilikin ilk hali.. en üst rahip olan şem(güneş=pir makamı)kaplan postu giyebilirmiş.. ve çıplak kalenderilerde binlerce yıl sonra aynı tarzı korumuşlardır..
..neymiş?. Yaratıcıya yöneliş ibadeti için, ilk önce temizlik ve abdest şartmış.. su, vahy-i ilhama mazhar olma unsuru olarak ,topraktan öncelikliymiş. su sesi ,iradi bilgiye en hızla, en kolay dönüştüren, en mühim şeymiş..geçmiş nebiler zeytinyağı & su ile insanları mesh ,vaftiz ederdi..bu insanın yeniden doğması olup, tövbe alma ritüelidir..
Hızır meşreplik sembolü olan, adına AB-I
HAYAT denen, ölümsüz yaşam
kaynağından içmek çok önemlidir.. bu,o
kişinin, onun bunun bilgisiyle, taşıma değirmenle ilim alıp satması değil;
belli bir taklidi öğrenim aşaması akabinde, kendi göğsü sadrındaki kevser
kaynağını çıkartıp , safiye makamı olan
zemzem =durdur kuyusunu bulmasıdır..
ve o kişinin,artık durdurulamayan, durdurulamayacağı
içinde selsebile dönüşmesi ve diğer
su kaynaklarıyla ortak akması mecburiyeti olan, ölmez ve sürekli akarak taşan
kendi içsel kozmik yolculuğuna çıkmasıdır..
dalgadaki
bir titreşim denizin her yerinde hissedilir..bu sezgiye
ulaşanlar içinde her bilgi herkesindir..
nefs mertebelerinin en sonuncusu safiyedeki hemen tüm imgeler kuyu ve su
üzerinedir.. kuyunun şekli rahim,
dişildir.. kuyunun ters biçimi mihrapsa
erildir.. ikisi de aynıdır.o
rahmanirrahiym, besmeledir.. su rahmandan iner ki, yağmur,kar ve nefes
olarak her daim bilsek de bilmesek te yukarıya aittir..ve
safiye makamı sahibi hz MERYEM MİHRABIN İÇİNDE BÜYÜYENDİR..O
RAHMAN’A ADANMIŞTIR..
ve RAHMAN dan aşağıya, yeryüzü RAHİMe inen yağmurlar, yine yer kuyusu gayyanın onu
buharlaştırması ve insanın aldığı nefesi geri vermesiyle, sürekli devri daim
eden bir zikir-hatıra-yı anışla,
hepimizin arasındaki kozmik bağı, ilahi hayat bilgisi icatları olan görünmez habli metin= DNA iplikciklerini dokuyarak döndürür durur..
gerçek ölümsüzlük; hiç bitmeyecek bir tekammüller yolculuğuna
niyet edip yola çıkabilmektir.. bunu
idrak edemeyenler ebter olup, kendisini diğer tekamül alemlerine
doğuramayacaklardır.. bizim dünyada bildiğimiz deniz maddi denizdir.. oysaki hava,
yani nefeste sera etkili manevi denizdir..dünya ve içindeki tüm canlılar, insanlar dahi o
nefes denizinde yüzmektedir.. feza uzay
bir kozmik denizdir..tüm yıldız sistemleri olan galaksiler büyük bir
matematikle sürekli sema ederek yüzmektedirler..sübhan bir anlamda budur....
yani
7 derya(* 7 rakamı arapça V şeklindedir ve sonsuzluğu anlatır..ayrıca YED" EL" ,YEDULLAH ise "ALLAH'IN ELİ" demektir); hem uzaydan dünyaya, hem de insanın 7 manyetik aurasal
aleminde vardır.. her şey 7 li sistemle korunmadadır..7(yedullah) dalgalı sonsuz dairevi deniz dalgası vardır.. karin-yılan
meteforzu her daim o kademedeki hazineyi
korur..insan Tuba ağacıdır..ve yılan
onun DNA sıdır..yaşama isteği arzusu,istekleri nefsi yolculuğudur..ruhu
bekleyen kıtmiridir..ruh asıldır.. nefs ruhsal denizin açığa çıkmış potansiyel damlacık bilgisidir..
bir insan evvela hava da rutubet ve nemdir..sonra o nemli rutubet buluttadır .. ve
insan, şimdi, rahmanın yağmuruyla aşağıya iner..maddenin aslı çekirdeği olan,
bölünemez küçüklükteki bir tozla
döllenerek toprağa düşer..çeşitli cemadat=taş
maden cevheriyetlerindeki maceralardan asırlar sonra bir bitki
olur ve onu bir bakara sığırı yer..o
nebatat bitkisi o sığırın eti ,sütü olur..gören gözü,yaşam enerjisi
olur..madenler,bitkiler ve hayvanat 3 lü sistemi devrini tamamlar..iş ki vakti
gelince bir adem erkeği o sığırı yer..
KALEM
OLAN BABA;ERLİK SUYU MÜREKKEBİ İLE, LEVHASI OLAN ANNE LEVHİNE, BE SIRRI OLAN,SÜREKLİ YARADILIŞ CEVHERİ
İNSAN EVLADINI (BENi) YAZAR..
BaKaRa da devrini tamamlamış unsurların terkibi, Rahman’ın yeryüzü temsil sembolü olan babanın, sırt suyunun aşağıya şehvetle inmesiyle, erlik suyunda sperm olur..ve ilk insan tohumları yine babasının yumurtası içinde muhafaza edilir.. yani ilk evvela bir insana hamile kalan ana, babadır..
BaKaRa da devrini tamamlamış unsurların terkibi, Rahman’ın yeryüzü temsil sembolü olan babanın, sırt suyunun aşağıya şehvetle inmesiyle, erlik suyunda sperm olur..ve ilk insan tohumları yine babasının yumurtası içinde muhafaza edilir.. yani ilk evvela bir insana hamile kalan ana, babadır..
baba(ruh), kendi yumurtasında yeterli
olgunluğa erişen tuzlu su denizini (tiamat),kendisinin
dişil prensibi- zıt esması- RAHİYM SEMBOLÜ olan kadını Havvasına (nefs)
doğurur.. tiamat canavarı olan sperm deryasını, kendi tatlı su denizi(apsu) ile birleştirmeyen kadın, bu tuzlu denizinden, terbiye olacak
kabiliyetteki varisi, kendi yumurtası içine, amniyosentes denizine alır..bu
su altın rengindedir J .. ve kadın,yumurtaya
kabul etmediği diğer sayısız spermi ise geri püskürterek öldürür.. kadının
yumurtası içinde 40 haftadan sonra dış
dünyaya çıkıp, imtihan olmaya hak kazanan yepyeni
bir baKAra doğar..bu beşer insandır..yani
3 unsurludur..ve bu beşer=cinni insan, HAKİKİ İNSAN OLAN ADEM MAKAMI
İÇİN geçireceği pek çok zor bir evreler
devriyesine girer..
öğrenmek hatırlamaktır..çünkü Allah “beni çokça zikredin(hatırlayıp
anın) ki, sizi zikredeyim(hatırlayıp anayım) demiştir. yani biz tefekkür
ettiğimiz miktarda yaratıcımız tarafından anılıp hatırlanacağız..çünkü madde
bakarası, beşer mahluk kurb’an-ı delildir..
balıklar mayi içredir amma deryayı bilmez
misali, deniz içinde insanın değişik
nefs kademeleri olan nefs Ejderhası, yunus, balık, yılan, su kurdu,plakton
vardır . DENİZ ayrışmamış TEVHİDİ CEM
MAKAMIDIR.tüm damlalar birlikte denizdir ama her damla ayrı ferdi bir
potansiyeldir..hepsi aynı denizin aynı dalgasını ve köpüklerini verir..lakin her damla sağa veya sola ayrı bir sema
halindedir.. çünkü her şey zıtlık prensipleri olan dualiteyle olur..daima
yaradılış ikilik üzerine devam eder(ins
ve cin).. çekirdeğin içi,yumurtanın içinde dahi iki kızıl güneş potansiyeli
vardır..ve yumurtanın sarısı da şeffaf bir mayi içinde yüzer..yani her şey
sudur.. atomların denizi dahi soyut sudur...
Hint
Mitolojisi’nde Narayana
- UYUYAN gece,AMA ’nın göbeğinden çıkan kozmik ağaca tutunarak yüzer(Osman
Gazi’nin söğüt ağaçlı rüyasınıJ
hatırlayalım lütfen) ..zamanla ağacın yerini lotüs çiçeği alır. bu çiçeğin
ortasından Brahma (AYDINLANMIŞ HORUS RA)
doğar.çünkü ilk yaratılış; kozmik denizin içinden çıkıp, kozmik bir yumurta
içine açan mavi bir nilüferin (lotus=gül) içinden doğmuştur.. neden GÜL sembolü
dersek eğer.. tek bir noktanın etrafında
kat kat ,iç içe açılan alemleri çok güzel anlattığından tabii..
Tufan.
İnsanlık devrini bitirip, inebildiği kadar ,hayvandan daha aşağı
seviyeye geldiğinde bir devir kapanır ve tufan tarzı bir büyük ilahi
afet olur..RAHMAN HER ŞEYİ KUŞATIR-İHATA
EDER.. insanlık ilahi suya-bilgiye gark olur ve sonra hak edenlerle hayat
yeniden başlatılır(HAKİKATİ İSE BİR İNSAN-I KAMİL GÖÇ ETTİĞİNDE, ONA BAĞLI
OLANLARIN DA KIYAMETİ KOPAR VE YENİ KURULAN YÖNETİMİ TESLİMLE TANIYINCAYA DEK
FELAKETLER HEP SÜRER..taa ki iman ettiği şeyi idrak
edip, ZAT CENNETİNE GİRE..)....
eski ilahi kanunların bozulanları güncellenip o devre göre
tamir edilir ve yürürlüğe girer..işte bu
yüzden her peygamber kendisinden evvel geleni ve kendisinden sonra gelecekleri
tanıyıp biat eder..çünkü bilir ki ilahi sistemde TEK BİR ALLAH ve O TEK BİR
ALLAH’IN TEK DİNİ İSLAM OLUP, SELAMETE ERMİŞLERİN TEVHİDİDİR..ve asla başka yeni bir din yoktur.. bunu
idrak edemeyenler ise İslam a sonradan verilmiş diğer isimlere takılı kalıp,
pek çok treni kaçırırlar..
çintemani |
Hiyeroglifde su, dalgalı bir çizgi vvv olarak gösterilir. üçlü vvv
ilk okyanus ve ilk sudur..soyut okyanusun ve tüm suların kaynağının adı Nun dur..Kabe
nin örtüsündeki vvv tevhid çizgileri
de soyut suyu simgeler.. bu dalga eski türkler de çintemani adını alıp, sudaki
3’lü hilal AY sembolüne dönüşmüştürGÜNEŞ+AY=DÜNYA..ve tüm Türk Osmanlı desenleri bununla ve
yanındaki üçgen şeklindeki 3 nokta ile
nakşedilir.. bu 3üçgen 3 nokta mesela masonların özel işaretlerindenmiş..
Hz. İSA:”Bundan sonra insan avlayacaksın”
(Luka 5:1-11).
ve o kadar sudan denizden bahsettik şimdide gelelim o sudaki RahMAnın ruh temsilcisi olan BALIK SEMBOLÜne.. ( Oannes eski sümer deki balık elbiseli bilgelik öğreticisi olan kahinlermiş.. onlar iki tarafın bilgisine de sahip, dünyayı asıl yöneten rical gavvaslarını temsil eder..ve BALIK; osirisin kayıp olan uzvunu yiyen ve sembolen o olan balık OANNESdir.)
Yahudilerin fısıh bayramı, *adar (şubat ayı) balık dönemidir. şimdi iki denizin birbirine
karışmadığı; bir tarafı pişmiş, diğer tarafı çiğ olan balığının dirilip, denize
atlayıp, hz Musa’ya henüz tam kemal olmadığını anlattığı yerdeyiz... ve o
kemali O’na yaşatacak insan-ı kamil=mürşid Hızır’ la buluşmasını da tefekkür
ediyoruz lütfen ?neden derseniz?. çünkü hz Musa’nın başına gelenlerle alakalı
bir türlü mutmain olamadığı 3 sorusu varmış da ondan…yani sorular bitene dek
yola devamJ!!
ve Hz Yunus var tabii
..peygamberliği reddettiği için balina tarafından yutulup, sonra devr’den
devran ettirilip kusulan ve görevini icra etmek zorunda kalan..J..
İbranicede
ve Arapçada yarım daire, be teknesi, hilal ay
şeklindeki “nun” kelimesi balık ve balina anlamına gelir.ilk
Hristiyanların simgesi; babayı, ruh’u anlattığı için balıktır..12 havarinin de
balıkçı olduğu söylenir..işte bu yüzden aynı eski mısır rahipleri ve
firavunları gibi bazı mezheb-i tarikler balık yemezler..halk balık yiyebilirJ..
bazı mezheplerde ise balık, ekmek ve şarap kutsalmış ..ve nun ilahi okyanustur.. astrolojide son burç olan balık,sezgiyi
ve derinliği,aşırı hassaslığı temsil edermiş..
hz İbrahim ve balıklı gölü asla unutmuyor ve tefekkür ediyoruz lütfenJ…
hz İbrahim ve balıklı gölü asla unutmuyor ve tefekkür ediyoruz lütfenJ…
balıkçı
mürşittir.. mürşitler, müridi
olacak insan alık balıklarına ağ atar ve onları avlarlar.. ve hz Mevlana tüm ruhların hz Allah’ın ağı içinde avlanmış
olduğunu söylemez mi?!.
simyada
Balık gizli maddeymiş. bir nehirdeki iki balık suda eriyen
iki madde olan sülfür ve cıvayı temsil eder.iki balık; her şey dualite ve
zıtlıkla anlaşılabilir.. ilahi nizam böyledir.. ve aslında bir yumurtanın içinde
çift sarı yani iki güneş vardır..lakin biri diğerine secde ederek ışıklarını
söndürüp ay olur ki; evlatları Dünya, GÜNEŞin ışığıyla yanıp kavrulmasın, AY
paratonerlik yapsın..
sümer tanrı EA nın din adamlarının balık şeklinde başlıkları sonradan Hıristiyan piskopos tacı
olmuştur.bizde de külah değişime uğramış mevleviye sikkesine dönüşmüştür.. RA
’nın gözü biçimine benzeyen balık, nazarlık olarak da halen kullanılmaktadır.. çünkü
alemde ne varsa o gözdedir..
ve
deniz= balık sembolünü ne tamamlar; tabii ki ilahi sezginin yansıtıcısı ve
hem dünya, hem de denizler üzerindeki
etkisi, eşi güneşten kat kat fazla olan AY SEMBOLÜ tamamlar.ayın 3 hali
vardır; bekaret, hamilelik,olgunluk..ay bazı
geleneklerde eril, bazılarında dişildir..ve ikisi de doğrudur..çünkü o
aslında diğer ışığını aşkı için söndürmüş 2. Güneştir..ay her gün değişir ve
insan hislerini en iyi anlatandır..iki parmağım arasında döndürdüğüm kalp der Yaratıcımız.. ve buda bize Ya Zülcelalil Vel İkram dualite “2 boynuz arası güneş” kültünü
anlatır..
ve mesela bembeyaz bakire Satürn, tamamen gaz ve hiçbir
ağırlığı olmayan bir gezegenmiş yani anlayacağımız aslında YOKMUŞJ
ve onun misali AY mış..yani Satürn ve ay NUR ‘u anlatırmış..
*hamiş..Sevdiğim Sen bunları okuduğunda benim mecrai yatağım değiştiği için bir deniz kenarında serin esen dalgaları sayıyor olacağım inşallah.. yüzüme serin rüzgarlar vuracak.. tammuz ayı deliliklerin azdığı patlıcan zamanı geçti biliyorsun .lakin kendini Müslüman sanan ve islamı en çirkin şeyler adına, insan katliamı için kullanan gerçek tehlikeli deliler halen pek çok ülkeyi yönetiyorlar..biliyorum ki hak halka göre yansıyor, ektiklerini biçiyorlar(İslamın yücelttiği kadını din adına ezen, devreden çıkartıp yok sayan, en aşağı seviyeye indirip sürekli onun dış görünüşüyle dünyada alay malzemesi yaptırtan ve artık er makamında olamayan dişi bir Müslüman kimliği var ne yazık ki)... ve daha fazla delirmemek , zararsız bir deli olarak kalabilmek için, biz siyasetten nefret eden aşk delilerininde, senede en az bir defa denize bakmaları gerekirmiş ..biliyor musun Sevdiğim, ben tüm gün serin esen deniz dalgalarına hiç bir şey yapmadan öölece bakabiliyorum.. gelince NERGİSOS hastalığına yakalanmaz ve su unsurundan vazgeçebilirsem yeni bir anasırı hatmeyleriz....VE lütfen azab içinde olan memleketlere bool bool rahmet indir..öyle ki bu tufan onların zalimlerini alsın ,Nilin taşıp bereketlendirmesi misali zalimleri de nil deltasına gübre olarak gömsün..Suriye ve diğer yerlerdeki zır deli tüm katil yöneticiler RAHMANın KAHHAR zulmeti tufanına kapılıp, yaptıkları zulümle haşr olsunlar ve aminnn..
AŞKLA KAL SEVDİĞİM MAKAM-I RAHMAN AŞKLA
KAL..
nur cihan / 21 ağustos 2013
nuralem7@hotmail.com
nuralem7@hotmail.com