15 Eylül 2013 Pazar

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 67

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 67

bu masal EBU TÛRAB olan HZ. ALİ kv ye ithaftır..SIRRI MUHAMMEDALİ

14- Allah insanı yanmış kerpiç gibi kuru bir çamurdan yarattı.
15- Cinlerin yaratılışı da yalın bir alevdendir. (55. Sure  Rahman)

6- Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, iri gövdeli, haşin, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardır.(66. Sure Tahrim)

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..bu hafta başı acaip heyecanlıydm.. kendime çok hoş bir Adem yapacaktım ki, bu inanılmaz bir şeydi..nasıl olup ta tefekkürde bu derece yükselmişim ve hayret edip korkmadımJ?!..yanlız tek sorun vardı..gittikçe masallarım zorlaşıyor,içinden çıkılamayacak derinliklere doğru gidiyor ve bense tek bir kitap dahi okumuyorum..üstelik yaz tatili dolayısıyle tüüm tefekkür beslenmelerim olan belediyelerin tasavvuf sohbetleri de 4 aydır askıda..aslında verilen 5 aylık ara tefekkür dünyamıza çok büyük bir darbe yapıyor …

birde masallar için daha çok sessizliğe ve çok daha fazla yalnız kalmaya ihtiyacım oluyor..kimi insanlar yazılarımın beni nasıl yıpratıp yorduğunu , bazen gözümü açamayacak derecede halsiz kalışımı,onların hiç bitmeyen bomboş şeylerini o esnada kaldıramayacağımı hiç anlamıyorlar.. neden yazdığım?!!ki bu şeyler onlara çok saçma ve boş geliyor..oysaki kafamdaki onca kopyala yapıştır
J,oradan dinle yaz,buradan duy yaz,beynimde ki fitne fesatımla, bin tilkimin kuyruğu birbirine değmesin diye yaşamak kolay mı?ee değil tabii..birde dışarıdan gelen haricilerin gizli kıskançlıkları ile sürekli Senden ve kendilerinden bahsederek beni içine düşürmeye çalıştıkları gayya kuyuları var tabii.. ben onların nasıl bir kıskançlıkla bu fitne ateşini yakmak istediklerini bal gibi anlıyorum ama sessizce bilmezden geliyorum..biliyorsun aynı zamanda bu masal veledi sabrında öğrencisi.. başardın, bitti denildiği halde sabretmeye devam ettirilen..

ve bazen kendimle öyle bir huzur duyuyor,kendimle öyle bir gani oluyorum ki, bırak başkasını hayatıma almayı,kendimi dahi kıskanıyorum, yani Sevdiğim narsizim boğazımı geçti şükür..kendimi kıskanmak ve Senin etrafı avlama sanatı taktiklerini çevremdekilerden dinlemek bayağı zor biliyorsun..ne yapalım Sen herkesi istiyorsun..bense sadece BENDEKİ SENİ..ve anladım ki uzaktaki içimde, en yakınımda, yüreğimden beni teselli eden ve her şeyimi bilenmiş..iyi ki benim mürşidi rehberim,aziz dostum,kıskanç ruhumun biricik tek aşkı SEN oldun.. iyi ki varsın..düşünsene ruhu bile bedeninden aşkını saklayan, yaşadığı hiçbir şeyi bu dünyevi evine yaşattırıp göstermeyen böyle kaç tane numune varlık var ki..ruhumun aşkısın ve bende sizi takip eden kayıtçınız..ne kadar? verilen izin kadar tabiiJ..ruhunun katibi olmak izni kaç kişiye böyle verilir ki dünyada..yani ücret vermiyor bari bedenimi kullandığı için aşkından tattırsa ne olur,kıskanç ruh hıhh J!.

şimdi Sevdiğim geçen masal gecesi sabaha doğru bir yakaza kurgulayalım mı bak!!karanlığı delip gelen bir yıldız ki muazzam..O Sensin anladım ve nihayet geldin..teşekkürler..sabah Tarık Suresinin Elmalılı tefsirini netten okurken şunu anladım; ben bilmeden geçen masalımda Tarik suresi tefsiri yazmıştım(*geçmişte onun sirius şiranın eşi olduğunu duymuştum.bilmiyorum doğrumu
J?!).bazen bu tür şeyler oluyor ve sonra öğrenip anlıyorum..ama ilk defa yazıyorum nedense.. belki korkularım artık geçiyor.ve Rahman suresini yine her yandan hissediyorum .

Resim yazısı ekle
Yaratıcımız melekleri,cinleri ve bunların ikisinin ezvacı tertibi kuvvetlerinden de biz ins denen insan-ı yaratmıştı..işte bu muazzam yaradılış safhalarını şekilleri ile kaydedip,doğru sıralamak ve sonra bedenlendirmek hangi kula nasip olmuştu ki, bana izin verilip sergileme imkan kapıları ardına dek açılsın..yani ne tür bir insan, nasıl böyle bir şeyi düşünerek ister ve bu hale gelir..Sevdiğim, sapıtmak ile sapıtmadan bir sabit kademde durabilmek arası ne zor bir yerdeyim ah bir bilsen..ve masalım sonrası mü aradı..bir tez dosyası adresi yolladı.. hazine-i gençlik ve enel hakkın bedelinin yazısını da ekledi ki, korkutması tam olsun diye  ve” kendine adem yapmaya çalışma” dedi…Sevdiğim o teze baktım..tabiiki 5. Unsurum için önden gelmiş bilgiydi.. anladım ki doğru iz sürüyorum.. gerçekten ben tam bir kaçık, bir çılgınım..Sen iyi ki varsın..yoksa benim zerrem kalmazdı şimdi biliyorsun..güldüm ve onu toprak bahsimden sonra ele almam gerektiğini ve toprak bahsini de ona göre kurgulayıp hazırlayacağımızı anladım..yani gittikçe belaya batıyorum farkındamısınJ?

birde kızını serbest bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya kaçar ata sözümüzün ben dahil her  hatun için geçerli olduğunu anladım..çünkü “duydunuz kösün-sûrun sesini hadi aşağı inin,duydunuz kösün –sûrun sesini hadi geri dönün emrini bence en iyi biz kadın türleri idrak etmişiz değil mi..eee haz merkezli bir yerden yönetilenin aldığı haz olunca, işler böyle nefsini bilene arif olmaktan geçiyor tabii..benden de ZAMANDA ZAMANI TAHSİL EDİYOR ZATÎJ..

sonra Sevdiğim,birde geçen sene Cihan’ın anlattığı bir fıkrayı hatırladım..bak şöyle:insanlar bilim ve teknolojide o kadar ilerlemişler ki artık insan yaratmaya dek gelmişler ve Allah’a kafa tutup şöyle demişler:biz artık kendi neslimizi yaratabileceğiz yani biz Allah olduk..o yüzden Sana inanmamıza gerek kalmadı.. Allah gülerek :ee neyle yaratacaksınız insanı bakalım?demiş..insanoğlu yerden aldığı bir avuç toprağı dua eder gibi Yaratıcısına uzatmış ve şöyle demiş:işte bununla.. bir avuç toprakla..ve Tanrı kızgınlıkla  gürlemiş:”bırak o toprağı aldığın yere ve  ilk önce kendi toprağını yaratarak işe başla demişJ!


yani Sevdiğim içine düştüğüm durum tam da buydu..ben kendi toprağımı yaratmalıydım ve bu imkansızdı..işte burada her şey durdu..ben durdum.. tefekkürlerim bitti.. serbest zamanda hafta sonu gelsin de yazayım bakalım ne çıkacak diye merakla beklemeye dahi başladım..ve aynı gün net gazete de  hiçbir tanrıyı ilah edinmeyen,hiçbir dine mensup olmayan, iki gözleri arasındaki 3. Göz yerinde boşluk olduğu için ilahi sezgi zekası diğer insan türlerinden çok daha üst düzeyde gelişmiş olduklarını bir vakitler Rusya’da kozmik tedrisat gören bir arkadaşımdan öğrendiğim Japonlar, kadını yeniden yarattı?!yaptıkları havayla çalışan insan robotun en belirgin özelliği mahcubi utangaçlığıydı..bu edeb timsali geyşa türü ev kadını sevgiliyi 123 bin dolara satışa sundular(diğer çeşitleri ise ortaya çıkartmıyorlar tabiiJ..isteğe bağlı..bundan sonra fiyatını ödeyene her tür cinste, renkte ve işlevsellikte hava ile çalışan insan robotları yapacaklardı ..yani Sevdiğim ilahi yayın hep bir ve aynı..güneş hepimize huzmelerini  yolluyor fakat idraki yorumlar ve fazlı zerre-i hikmetleri değerlendirişler hep farklı.. inanıyorum ki artık insanlar, robot insan satın alabilmek için  para biriktirip, bankalardan kredi alacaklar bak görürsünJ..


13 eylül Cuma..bugün Orhan Babayı ziyarete gittik..yanımda bir arkadaşım, onun Avrupa’da tarih doktorası yapan tasavvufa merak salmış yeğeni ve annesi de var..dün gece de bir tekkede meşke katılmışlar..onlarında Amerika da bir uzun sarı saçlı, takkeli yabancı bir şayhaları varmış ki, şimdiye dek gördüğü bütün  rehberlerin en etkileyicisi oymuş..bizim kabul edemeyeceğimiz kadar rahat ve serbestmişler.. anlatıyor..gülümsedim..hata ve günah bende biliyorum.. onları kıskandığım için çekemiyorum belki deJ!.zaten tarikatların cami şeriatı olsaydı, içlerinde müzik ,seromoni ve buda geçer yahu, kula çula bakma-kalbinin temizliğine –aşk her şeyi affedere bak  özgürlük meşrebi olmasaydı bir kişi bile tarikata girmezdi değil mi Sevdiğim..tekkeler ağzına dek dolu ama camiye giden ne kadar da az..işte bugünde  yurt dışında takip ettiği Kıbrıslı birinin oğlunun mekanına gittiler..

Orhan Baba bana eskiden kalma iki resim ve  şabani şeyhi olan Yesari Asım Ersoy’un bir tasavvuf sohbeti CD sini hediye etti..henüz dinlemedim.. dinleyince Sana yazarım belki.. ve Edirne  Eski Camii hakkında olağanüstü bişey dahi öğrendim.. biliyorsun benim şimdiye dek gördüklerim içinde en etkilenip, en beğendiğim tek camim o(Ayasofya hariç tabii)..hatta o, kalbimin beni götürmek istediği, lakin çok karışık ve ağır tefekkürler olduğuna inandığım için bir türlü yola açılamadığım Serendib mekanına beni çağırıyor gibiydi…ahh Hind mitolojisi neden o derece karışıksın?.. ahh BALİ hiç ilgimi çekmeyen, korkunç disiplinli ritüellerin neden beni çağırıyor?..

ve Orhan Babaya son masalımda geldiğim kendime bir adem yaratmak bahsinde bana yardım etmesini rica ediyorum..hıımm..gülümsüyor..zor tabii..hz Meryem’e gelen Cibril’i, Mevlüdü Şerifteki: 'Ol!' dedi bir kere var oldu cihan.. 'Olma!' derse, mahv olur ol dem hemân.. Haşre dek ger denilirse bu kelâm.. Nice haşr ola, bu olmaya temâm.. Pes Muhammeddir bu varlığa sebeb.. Sıdk ile ânın rızasına kıl taleb” i okuyor..ve Sevdiğim ben ilk defa o bunu okurken yeni bir farkındalığa yükseldim ki, haftaya 5. Unsurumla alakalıydı zaten..ve sonra ikimizde yazıyla da olsa bir adem yaratmamın doğru olmadığına, bu işten edeble cehalet-i cüretimi bilerek el çekmeme karar verdik. gülümsedik.. O, son dua ve ASR dan sonra ilk defa “FATİHAyı sen söyle” dedi ve aminn..


amma Sevdiğim Sana bir sır vereyim mi..bir gün ben bu idraki  kolayca pratiğe dökecek kayıtçı haline geldiğimde; bunu yine yine, ölene dek Sen beni her kıskandırdığında  deneyeceğim biliyorsun değil mi? neden? söylemem.. biliyorsun ..işte ölene dek bunu deneyecek ve her defasında son dakka vazgeçerek benim için yaratılan tek ADEME TESLİM OLUP, SECDE EDECEĞİM SEVDİĞİMJ..HER ZAMAN Kİ GİBİ..

ve şimdi  4. anasırrı erbaamız olan TOPRAK bahsindeyiz..aşağıda okuyacak olduğumuz bölümün çoğu alıntı ve kopyala yapıştır..bayağı ağır bir mevzu..bu masal çocuğu masonlar ve dervişleri de tahsil ettiği için Yahudi kabalası olan hz ADEMDEN BERİ GELEN eski mısır insiyasyonu ve onların sefirot-hayat ağaçları olan letaifler ilmine, yani sütun dikip, icazeti –mührü üstüne vurup,sırtını kendi sütununa dayayarak, kendi kuyusundan  kendi ışık çocuğunu doğurup, yeni bir hayat ağacı dikme çalışmalarına göz atacağız..bu eski Yunan’ın eski Mısır’dan aldığı SALONLAR- SÜTUNLAR ilmidir ki, bende bu şeyleri ilk defa okuyorum ve hiiç anlamıyorum inanın..öyle bir disiplin sahibi olmadığım içinde hayatımda hiç böyle bir deneyimim olmadı.. her şeyi, kendi ana esmamın pratiği lütfu ve Efendimin yolumu işareti ile, sadece iz sürerek kaydediyorum o kadar.. yani bilin ki ben bunları yazıyorum ama bir defa dahi merak edip denemem..


Sevdiğim ilk evvela benim için toprak ne demek,  tüm hayatım boyunca  toprak için neler anlamışım Sana onları yazmak istiyorum tamam mı?.. toprak nötrdür..insan aslında enerji bir varlıktır..üstelik insana gelen bilgide enerjidir.. ancak toprak bedenlerimizin bu fazla gelen enerjiyi absorbe edip yalıtması sayesinde hepimiz çalışıyor,yanmıyor, birbirlerimize dokunabiliyor,eşyaya sahip olabiliyoruz..eğer toprak bedenlerimiz ve toprağın aşırı tevazusu olmasaydı eminim ki biz KABİLİN ÇOCUKLARINI hiçbir tabut evi içine almazdı..


insanın aslı topraktı..hakikatte ise toprak ve suyun durup kokuşmuş balçık kilinden başka da bir şey değildik. bu kil kalıplar, iki elde(cemal&celal-batın&zahir) şekillendi..ve çömlekçi mimar onu ateş-i aşk ocağında pişirdi..vücudundaki 12 delikten hava girip çıkıyordu..o esnada yeryüzü ve gökyüzündeki en bilge ,en güzel sevgili rehber olan iblis dahi, diğer tüm melaike-cin taifesi ile gelip onu görmüştü..onu murdar bulup tüm deliklerinden girip çıkarak, 12 burucunun içinde dahi gezinmişti..hatta değişik mitolojilerde ademi hiç beğenmediği, onun yerini alacağı kıskançlığı ile ona tükürdüğü-hatta çok daha kötü şeyler yaptığı ve o izin bizi kusurlu kıldığı dahi var.. 

ve vakti saati gelince Yaratıcı ademin topraktan heykeline ruhundan ruh üfürdü..ve Adem aksırarak uyandı-canlandı..kendini bildi.ve hemen LAİLAHE İLLALLAH dedi..Yaratıcısı da ona MUHAMMEDÜRRESULLULLAH diye cevap  verip selamladı..ve RABBİ, tevazu sahibi bu ADEM MAKAMINDAKİ İLK GERÇEK İNSAN ADAM a MÜRŞİD ESMASI İLE ESMALARI TALİM EDİP ÖĞRETTİ..ve  Mürid esması ile ilk derviş olan hz ADEM de esmaları-isimleri-şeylerin ilmini RABBİNDEN ALARAK, iblis dahil tüm meleklere ve cinlere dahi öğretti...VE İLK TURUKU ÂLİ YOLU BAŞLAMIŞ OLDU...

böylecede Adem kalıbına hapsolmuş isimler panteonu, kendi tanrılıklarını ADEMSİZ BİLİP  ilan edemeyeceklerdi.. tüm isimler birlikte secde-i tevhid olduklarında ancak, ADEM KENDİLERİNİ KABUL EDİP, isimleri sıfatları ve fiilleriyle birleştirip cem edip okursa CAMİ OLABİLECEKLERDİ..ve Mehdileri olan ADEM MAKAMININ hüccuratı olan isimler; ona biat edip, onun camiisinde, onun adem kubbesi altında salata duracaklar ve her an getirmekte oldukları Ezvacı Salatüsselam Mayayı Muhammediye nuru aşkını bir nebze idrak eyleyeceklerdiJ……

ve şimdi Rab diğerlerine Ademe secde etmelerini emretti..dikkat ediyoruz..Allah kendisine değil ,her yarattığına değil, makam-ı adem olan esma tahsil etmiş olan Ademe secdeyi emretti..neden?çünkü ahsen-i takvim olan, zamanın kendi eliyle yürüyeceği yeni makamın sembolü horusra horoskop  oydu da  ondan..şeytan-ı iblis Rabbine secde ediyordu ama bir pişmiş balçığa –ağır-KATI bir madeni unsura asla secde etmeyi kabul etmiyordu..ve secde emrini alan tüm melekler Adem’e secde eylediler..iblis ve ona uyan bazı öğrencileri ise secde etmediler..işte orada bu secdeyi yapan ruhlar; dünyada da ister bilsinler ister bilmesinler esma okuluna kayıtlı olduklarından, hz İdris’in okulunda kendilerine KİŞİYE ÖZEL BİÇİLEN astrolojik esma hullerini giyebilmek için yola koyuldular ..ve asla unutmuyoruz ki;Mürşidini İdris’i HAK Bilmeyen daima kendisinin mürşidi İblisi olduJ!!..
bence bu kadar yeter..şimdi alıntılara kendi zannı eklentilerimi de katarak yeni anladıklarımızın sergisine geçiyoruz Sevdiğim..hadi elimi tut ,birlikte gezelim..Sen Latifim ol ben LatifenJ..cincan..mercan..incin..insücinJ

ÇARK-I FELEK: letaifler ve batını olan soyut diğer 4 unsurun maddi 4 unsurla izdivacı ve 8 li rüzgar gülü sisteminin devriyey-i çarkının işlemeye başlaması....
1.unsur:ALEMİ KALP..MAKAMI ADEM..SOYUT TOPRAK
2.unsur:ALEMİ RUH..MAKAMI İBRAHİM .SOYUT SU..
3.unsur:ALEMİ SIR..MAKAMI MUSEVİYE..SOYUT ATEŞ..
4.unsur:ALEMİ HAFİ..MAKAMI İSEVİYE..SOYUT HAVA..
5.unsur:ALEMİ AHFA MUHAMMEDDİYE..

HAKKIN ZUHURU TOPRAK..hurufi atayı esma(YE HARFİ)ve letaif bedenlerinle bu maddi zuhur oluşur.. yani insan kökten topraktan olmadı.. toprak en son aşamaydı..sabrın sonu. KELAM TOHUMUnun(OL EMRİ). bir bitki gibi felaka –iki ayağı üzerine filiz vererek, toprağı yarıp çıkması gibiydik..zaten insan evladı da nutfe-i tohum ile daha sonra bu yaratılışı kendisi üstlenecek ,kulluk edecekti… toprağı da kendisine nötrleyici  O BOŞLUK NOKTASI KILDI.... elektirik enerjisi gibi fazlarını absorbe eden, tüm esma panteon sahibi hüccuratı kiram olan vücud ahalini de tevazuya davet edip ,onların uçup kaçıcı yapısı olan nar-ı NUR enerjisini terbiye eden Turab-i Rabbül Beyt (toprağın evinin rabbi) =terbiye edilmiş  ev sahibi insan yaptı..

ve insan da sacayak 3 sütun üzerine yükselir..iki kaide-i kadem üzerinde dikilen 2 sütun bacağı ve  7 letaif noktalı insan gemisinin omuru ile hay olan asa suyu sıdretül müntehası İNSAN-  33  düğümlü omurgası ile düğümlerine üflenilerek düğümleri çözülen ve sonsuz ışıklı ilme kavuşacak olan tek varlıktır.. İNSAN EN MÜKEMMEL OLAN YARATILMIŞLIK SINIRINDAKİ O YASAK AĞAÇTIR Kİ, KİMSE O AHSEN-İ TAKVİM OLAN VE SADECE BİR KİŞİYE HAS MAKAMIN ÜSTÜNE İLLA BİR SULTAN GÜÇ OLMADAN ÇIKAMAZ…
ADEM=SALAT

ayrıca Toprak namaza tekabül ediyormuş..ve insan su bulamadığında toprakla, eğer ne su, nede toprak bulamazsa su ve toprağın karması çamurdan yaratılmış bir insana ellerini sürerek abdestte alabiliyormuş değil mi? yaaa insan böyle acaip bişey işte..arsayı şahane mülk-  toprak adem ve her dem en değerli gizli hazine-i cevher yatağı maden İNSAN.. Namazın batını-ahiret beden olarak anlamı: KIYAM(ayakta duruş) NAR-İ ATEŞ misaliymiş.. RUKÜ HAVA gibi OLUŞ- DÖNÜŞÜMü anlatırmış.SECDE ise SU gibi belli biçim ve şekillendirmelermiş. KUUD(oturuş) ise TOPRAK HÜKMÜNDEdir.
yani belki de namazın bu şekilleri bizlere 4 büyük melek ve onların terkibindeki diğer melaikenin namaz şekillerindeki secde-i kulluk hizmetlerini ve hz peygamberin miraçda seyrettiği her melek taifesinin farklı sonsuzlukta süren namaz fiillerini de açıklıyor sanırım..çünkü onların her birinin tek tek yaptığı fiili daimi namazın hareketleri bizim her bir rekatımızda mücdemitmiş..ve secde kıyamda,ruküda,secdede,kuuddaymış değil mi?yani salatüsselam olan namaz hep secdeden ibaretmiş…

ve Kelt  mitolojisinde toprağın sembolü tavşandır.. simyacı-masonların( Alis Harikalar Diyarı) evrenler arası seyahatin yapılabildiği tavşan deliklerinden geçip, tayyimekan & tayyizaman yapabilmenin simgesi de tavşandır.. Anadolu alevileri tavşanın pek çok hayvanın bileşimi olduğuna inanır,tavsan eti yemezlermiş. Bu sebeplerin bazıları şunlardır: tavşanın adet görmesi, etinin çok kanlı ve sağlıksız olması ,kedi ile çifleşmesi (aleviler  tavşanı hz Ali’nin kedisine benzetirlermiş). tavşanın kafası kedi kafasına, kulakları eşek kulaklarına, arka ayakları köpek ayaklarına, ön ayakları kedi ayaklarına ve kuyruğu domuz kuyruğuna benzediğinden bu fiziki-biyolojik farklılık halkı ondan uzaklaştırmış..birde Hızır’ın bazen tavşan suretinde zuhur ettiğine inanılırmış..

Makamı ADEM…TOPRAK UNSURU..tezahür, zuhur alemidir.insan yaratılışının en sonu,su ve toprağın karışımı olan balçık çamur safhasıdır.. yoğun, katı sabit ve dişidir.. o yüzden ilk insana pek çok mitolojide kara toprak,kırmızı toprak, toprak adam denilmiştir..eski Mısır’da erkeğe kırmızı toprak denir ve mumyasının üzeri kına ile kızıla boyanırdı.. kadın mumyası ise sarıya safran ile boyanırdı.. toprak yeryüzü yani rahimdir.. gökyüzünden  RAHMANIN YAĞMURLARI İLE HAMİLE KALIR..ve ilahi nefes sürekli dölleyici kelamını estirir..vaktin seherini idrak etmek ne güzel ah bilsekJ?!

 eski Mısırda  gökyüzü NUT annenin  kocası, yeryüzü GAB babadır...eski yunanda yeryüzü GAYA anadır... tüm tohumlar topraktan inşirah ederek felâka halinde, iki yaprak filiziyle çıkarlar.. zaten Allah ayetinde;“biz insanı topraktan bir bitki gibi bitirdik ,bize yaratmak çok kolay “demez mi?..veya hz Meryem için“ onu nadide bir çiçek gibi yetiştirdik” demez mi?..



Toprak yeryüzünün mağarası-hırası rahmidir..Rahmanın yağmurlarının döllediği tüm tohumları bağrından fışkırtır ve onları yine Rahman’a kurb’an olarak adayarak sunarJ..demek ki çocuklar hepimiz neymişiz anlayalım..kurbiyet bayramı yaklaşıyor ona göre.. sunaklar kurulacak haberimiz olsun yani..bir tek kendimizi akıllı, herbişeyi biliyor sanmayalım..yeryüzünde misafir olduğumuzu ve ev sahibimiz  TÜRAB-I HAK RABBÜL ALEMİNİ, tabiatının  kudretli yetkisini unutmayalım lütfen.. Kabil’in çocukları hayvan-i nefslerinin zahirini ,Habil’in çocukları ise ;nefes mi hikmet mi buğdaylarını yani, hayvani nefslerininin batını olan kendini bilmeyi dilemeyi kurb’an edecekler..”biz bilmiyoruz Ya Rabbi sen biliyorsun” diyecekler..

SOYUT ADEM TOPRAĞININ içinde tüm elementler ve  cevher-i madenler ,bilhassa oranları farklı olsa da safiye makamı olan  saf altınlık cevheri de varmış(yani BUGÜN  AHMET BENİM AMA DÜNKÜ AHMED DEĞİL safhasıJ).. ve altını diğer maden cüruflarından arındırıp safiye makamının ortaya çıkabilmesi içinde demircinin(DAVUT as MİSALİ AŞK),tasavvufi tarikat mürşidinin,  O kişinin tüm zannı vesveselerini  ateşte eritip, bozuk ayarlı madenlerini temizleyip, saf altınını  ortaya çıkartması lazımmış değil mi? su, kokup bozulabilir.. oysa altın en yüksek kalitedir.. kokmaz, bozulmaz tek iletkendir..ve güneşin ışınları altın renginde gözükür.. olgunlaşmış hikmeti buğdayın rengi altın rengidir.. ismi Hak sarıdır..ve melamet sordum sarı çiçeği, sarı sabır sarıdır…ve BA-KA-RA daki bakılıp aranan sarı inek de asla boyunduruğa girmemiş biatsiz bir melamettir anlayalım yani..

4 unsurun ,4 yönündeki koruyucu ruhlarının kadimlikte  tezahür suretleri hakkında malumat: KERUBİLER(Tetramorf (tetramorph) dört varlığın birleşmiş halidir)..Bu 4 varlık;4 sabit burcu,4 ana elementi ve 4 yönü anlatan kerubi bedenleridir.. yani yaradılışta letaiflerin  aşağıya-dünyaya  inerken içinden geçtiği göksel astrolojik evreleri, insanda baskın 3 değişik hayvani alemin en üst seviyedeki hayvani kral tabiatını  ve  denizde, karada ,havada yaşayabilme ilmine haiz olan İNSANA ÖZEL HIZIR&İLYASLIK İLMİNİde anlatırmış....



BEKA MERTEBELERİ VE SOYUT 4 UNSURUN EZVACI..
Hava Kerubu..
İnsana benzer..Kova burcu çağı  (altında ve üstünde boşluk olmayan hava-amaJbahr-i zat. cem makamı)
Ateş Kerubu..Aslana benzer…aslan burcu çağı(hazretül cem makamı)
Su Kerubu..Kartala benzer..Akrep burcu çağı(cemmül cem makamı)      
Toprak Kerubu..Boğaya benzer..Boğa burcu çağı..(AYN-AHADİYETÜL CEM MAKAMI a.s Efendimiz)

Tekvin(YARADILIŞ) kitabında Cenneti (ADEN BAHÇESİ) koruyan; insan, hayvan, kuş başlı, kanatlı olarak tasvir edilmiş tabiatüstü yaratıklar kerubimlerdir .. kerub=yakın olanlar(arapça MUKARREBİLERJ-akreb-i akraba bahsiJ)Asur dilinden  İbranice'ye geçen "Kerub" sözcüğünün çoğuludur. Kerubimler tanrısal koruyucular,VAZİFELİLERDİR.. Kerubim, Asur dilinden İbraniceye geçmiştir. Anlamı yakın olanlardır ..mesela Ahit Sandığını korumak için iki Kerubim görevlendirilmiştir.Asur ve eski uygarlıklarda tapınak ve evlerin kapılarını,kralların tahtlarının ayaklarını,kollarını koydukları yerleri, ayaklarını uzattıkları tabure bacaklarını işte bu kerubimlerle süslemişler.. o suretlerle de korunduklarına inanılmış.. ve zamanla bu yüksek bilgiler unutuldukça da, onları put edinip ,aman dilenip tapınmalar bugüne dek süregelmiş..bu gelenek bugün feng shui ile halen uygulanmaktadır..



tepesinde bir HOROZ olan RÜZGAR GÜLÜNÜN sembolü:  ( horusRA =İnsan-ı Kamil); 4 yüzü,4 yönü ve 4 koruyucu ruhu (meleği=kiramen katibin)vardır ve buna geçmişte horusun 4 oğlu demişlerdir. Sümer de Marduk 4 yönlü ve 4 değişik yüzlüdür..bunlar insanda var olan 4 yüksek tekamül hayvani huy tabiatının kuvveti kudretinin sembol suretleridir…4 meleki kuvvettir..yani Cebrail, Mikail, Azrail, İsrafil ..

*mağarada 7 uyurun sembolü(kalp,sır,ruh,hafi,ahfa,nefs-i natıka,nefsi sultani) belki de budur..ve en önemlisi de kapının önünde içeridekileri koruyan kelb-kalp kerubisidir(piramitin önündeki sfenks)...

Eski Mısırda kerubiler
1.GÜNEY- 
ateş (karaciğerler)İmseti=İNSAN yüzü,  İsis tarafından korunuyordu…
2.KUZEY-
toprak (akciğerler)Hapi =MAYMUN yüzü, korumak Neftis’in göreviydi.
3.DOĞU- 
hava (mide)Çakal Daumutef =KÖPEK yüzü Neith’in,
4.BATI- 
su (bağırsaklar) Kebehsenuef,ATMACA-ŞAHİN yüzü Serket’in koruması altındaydılar…


*Dört unsuru ve onu ihata eden ruhun tam olduğu şeylere (Cisim) denir.Bu cismi tamamladıktan sonra (Can) oldu, yani ( İnsan) oldu. İnsanda hem dört unsur, hem de ruh bütün kemali ile mevcuttur. Dört unsurdan daha az unsurların birleşmesinden (Cin) meydana gelir. Dört unsurun ruhla birleşmesinden, ki tam kemâldır, (Can), yani ( İnsan) meydana gelir. Şu halde madde-i aşk dediğimiz şeyin ayrıca bir vücudu yoktur. Nurdan dağılarak yine nura gitmek için görünen o şu'leler madde-i aşk olmuştur.



Ayrıca bizim 5. Unsurumuz için gerekli malzemeyi şöyle bir kopyalıyorum Sevdiğim bak..bu bilgiyi nete yazana teşekkür ediyorum..çünkü budizmde (hava unsuru) Dharma tekerleği-samsara veya doğa kanunların=devriye ve maddenin çarkı büyük zaman siklüsleriyle dönmekte ve reenkarne olan ruhlar aydınlanıncaya dek işlem tekrar tekrar sürmektedir. Ruhların hayat çarkın içinde sürekli doğup ölerek  yeniden doğmakta olduğuna inanılırmış...


sümer de tanrıya DİNGİR
-tingir,tengri denirdi
Dharma-zaman çarklarını anlamaya adım atabilmek için bu bilgiler benim açımdan çok önemli..zira bu masal çocuğu bu frekans girdaplarını birkaç defa temaşa ettiğinden; bu vücud içinde sürekli yaratılışı sağlayan saatin dişlileri gibi olan İNSAN-ı AHSEN-İ TAKVİMİ, ZAMAN ÇIKRIĞI EB ÜL VAKT –DEHİRliği anlamaya muhtaç..ve aynı bir soğanın katmanları gibi olan bu çarklar aynı bir galaksiye benziyor..ritimleri sağdan sola olabildiği gibi soldan sağa da olabiliyor..her birinin kendi uzay alanı var ..birbirlerine karışmıyorlar..frekansı bozuk ve çarpan elektrik dalgası gibi olanlar insana zulmedip, cehennemi zanlara atıp, vesvese ateşine yakan hastalıklı geri kalmış,yükselemeyen uygarlıklarımız..

oysa sakin bir suya atılmış bir taşın yaydığı; huzur açılımlı(frekans dalga boylu) galaksilerimizde var ki, bunlar eve –ahde vefaya sadık olup, sılayı rahime dönebilen medeni beden uygarlıklarımızdır.. bu zevklidir.. huzur,şifa verir.. insanın bu zaman çarkları siklüsları; henüz esma aşamasına gelip, varlıkların esma potansiyellerini bilip, esma panteonundan –kaf dağı(KÜN EMRİ-OL) surundan üfürülmeden evvelki halleridir.. yani bu ama haldeyken dahi her varlık, manada pir makamına çizdirilen derviş çeyizi güller misali bir galaksi topluğunda bilsin bilmesin yaşar..ve her sistemin bir rabb-i has kutbul pir makamı, etrafında döndükleri çekim gücü ismi rab hassı vardır..

işte insan denen varlık;havada nem olarak ilk başlayan tabiatından madenlere, bitkilere, hayvanata ve dahi insan olmaya giden uzuuun yolculuklarında  bedenlenmeyi başarıp aşağılıkistan olan dünyaya,  baba mağarasından anne mağarasına, oradan da dünya şartlarına uygun bedene gelir.. ve hep geldikleri o sıla-i rahim olan ism-i has rablerini arar durular ve nitekim çok azıda bulur.. diğerleri bulamasa da üzülmesin ,zira oda o çekimin içindedir..asla çıkamaz zaten..sadece bilmek zevkinden mahrumdur ve cahil-perdelidir o kadar..

saat dişlileri..gül-terk
eski sümerde de latif marduk suretinin içinde bu değirmenci çarklarından (çark-ı felek,dharma, samsara,gamalı haç) vardır..ve eski mısır da çömlekçi insanı toprak ve suyun çamurundan yoğurup, ona çömlekçi çarkında şekil verip, sonra onu ateşte pişiren tanrısal esma panteonunun adı ptahdır..
Eski Ahitte Kerubim hakkında yazılanlar şöyledir: “Ye baktım, ve işte, kerubilerin yanında dört tekerlek vardı, her kerubinin yanında bir tekerlek, ve tekerleklerin görünüşü gök zümrüt taşı gibi idi. Ve onların görünüşüne gelince, dördünün de benzeyişi birdi, sanki tekerlek içinde tekerlek varmış gibi. Yürüdükleri zaman dört yanlarına gidiyorlardı, yürürken dönmüyorlardı, ancak baş nereye yönelirse onun ardınca gidiyorlardı, yürürken dönmüyorlardı. Ve bütün bedenleri ve sırtları, ve elleri, ve kanatları, ve tekerlekler, dördünün de tekerlekleri, çepçevre gözlerle dolu idi. Tekerlekler ise, ben işitirken onlara dönen tekerlekler, diye çağrılırdı. Ve her birinin dört yüzü vardı, birinci yüz kerubi idi, ve ikinci yüz insani idi, ve üçüncü yüz aslan yüzü idi ve dördüncü yüz kartal yüzü.”Hezekiel Bap 10 /9—10


KABALA'DA ADAM’IN 4 HALİ:
öze en yakın olan1.dünya küresi unsuru ATEŞ (Azilut-düşünülen), saf istektir(irade,tanrısal çağrı).

2. Dünya küresi olan unsuru olan HAVA (Beriah-kozmik oluşum-berzah alemi) ateşle birleşmiş, izdivaç etmiş ve İLK AKILdır ve ilahi yaratım burada başlar..beriah yaratılışın 7. günü açılmıştır(SUNDAY-aslan başlı sfenks ve aslan burcu)... (küreler ilmimizi hatırlayalım lütfen
J)..

3.dünya küresi unsuru SU (Yetzirah-şekillerin ilk sıvı olma halleri) ile diğer küreler izdivaç ederler..böylece baba-ana ve çocuk üçlemesi tamam olur-besmele çekilir KÜN FEYEKÜN SIRRI BAŞLAMIŞ OLUR..yanii OL EMRİ AÇIĞA ÇIKAR..zaten her şeyi sudan yarattık demez mi Rabbimiz..

4. Dünya küresi unsuru TOPRAK(Assiyah-hareketin katı hali)..diğer 3 unsurun 4. Unsur ile 4 eşlilik izdivacı tamamlanıp, hareket eylemi fiiliyata geçirir.. irade-i niyet bedenlenmiştir..tanrısal icad ve yaratımdır..


İbrani tasavvufu olan KaBALa’da esma mitolojisi panteonu ismi haslarına  Edom’un Kralları( Kitab-ı Mukaddes'e göre, İsrail’deki krallardan önce hüküm sürmekteydiler)adı verilmiştir. Söylendiğine göre, onların başarısızlık nedeni, bir sütunun veya bir sefırahın aşırılığıydı. Başlangıçtaki yaratılış, ancak dengede(zahir&batın-celal&ceemal) olursa başarılıdır.
Tanrısal irade ile yaratım birlikte çalışır..mevlüdi şerifi hatırlayalım lütfen OL DERSE HEMEN OLUR ALEM, OLMA DESE YIKILIR KEVNÜ MEKAN...
Elyonim, yani yukarıda oturanlar, normal duyularla hissedilemez..varlıkları farz edilir ve insan bunu(melek,cin vs) hissedebilir. Bunlar şekillenmenin Yeziratik dünyasında yüzerler, yaratılmanın Beriatik dünyasında uçarlar.Adem Tanrının görüntüsü olarak serbest iradeye ve seçime sahiptir. İyiliği ve kötülüğü yayar, bu da insanoğlunun diğer ayrıcalıkları ve görevlerinden biridir.


kabala da Adam-KABOD  (makam-ı Adem=insan-ı kamil)…..Tanrının en özel ismi YHVH'nin dört harfidir( Tanrının görkemi,şanı, ünü, şerefi).. Kabalistik tarihin bir noktasında o, büyük ve parlak bir insan imajı üstlenir ki bu insan Kabod 'dur. Kutsal adam, peygamber Ezekiel(hz.ZÜLKİF) görüntüsü içinde(horusra) ortaya çıkar. Ezekiel, 4 dünya ile bir arabanın (Yetsirah) üzerine yerleştirilmiş taht (Beriah) üzerinde oturan adamın (Azilut) benzerliğini görmüştür. Bu araba, dünya (Asiah) üzerinde dönmektedir. Başlangıçta var olan Azilutik adam, 10 sefirotun yerleştirilmesinde 4. olarak (bizim olduğumuz gibi) ifade edilir. Böylece başlangıcın ademinden önce de bir adem yaratılmış ve şekillendirilmiştir, onun adı Adam Kadmon'dur.O Tanrının 4 yansımasından birincisidir ve yayılma varoluşa, kutsallık maddeleşmeye dönüşmüştür, ancak bunlar sürecin sonunda tekrar birleşeceklerdir.

Adam Kadmon insan şeklindedir..o kutsal olan yansıma görevini yerine getirebilmek için gereken her şeye sahipti, o hem ayna hem de izleyendir (RA’NIN HERŞEYİ GÖREN  GÖZÜ) ve kendi özgür iradesine, akla, duygulara ve yapabilme gücüne sahiptir. Adam Kadmon anlamının bilincindedir..bu kutsallığı kendinde ve Tanrının yüzü olan evrende algılayacaktır..Bu yansıma, her aynada olduğu gibi sadece bir görüntüdür, hiçbir zaman gerçek değildir, direkt ilişki yalnızca Grace (Zerafet, lütuf ) yoluyla veya bütün halkanın tamamlanması ile olur(TEVHİD). Her ikisi de yayılmadan çıkar ve Teshuvah veya tövbe yoluyla kaynağına döner.

AYN-Kavseyn mertebesi
(Muhameddiyyünilerin dahi hafi şirkten kurtulabilenlerinin makamı)..Yaratılmışlığın son sınır ATA DİREĞİ-KUTBÜL DEMİR KAZIK- Makam-ı Adem –yaşam ağacı-sıfatlar aleminin son durağı SİDRETÜL MÜNTEHA (görevli meleklerinin adı MÜHEYMİNdir)NEDİR?Yedinci gök semada Cebrail (AS)’ın en son gidebileceği, bir adım daha gidersem yanarım dediği bir makamdır.Zira ondan ötede akıl yoktur.. zevk olan Zat vardır..batîna ait bir zevkmiş..aşk gelince akıl, batağa düşmüş eşek gibiymiş biline....

Kabala da sefirot;
İlahi bilginin kişide  10 EMİRLE-10 katmanda açılışı KİŞİNİN KENDİ ASA SUYUNU DİRİLTİP, KENDİNİ SULAMASIYLA YEŞEREN SONSUZLUK SOY AGACINI TAMAMLAMASIDIRJ..ve yaşam ağacı evreleri-kürelerinden bir kesit alıntı..Her unsuru katmanın (tabakanın) kendi ağacı vardır, her dünya kendi içinde Azilut ağacının oluşumunu ve her biri kendi içinde kendi gerçekliğini taşır. “benim ismimle çağırın” sözü Azilut’un özüdür, bu sözün anlamı şudur: Her sefirah bir diğerini bir Tanrı ismiyle bağlar.esma ve müsemma ilişkisi.. ZAT’INDAN SIFATINA EMRETMEK VE ZAT’INI SIFATINDA SEYREDİP ZEVK ETMEK..     


Keter (taç)’in ismi Ehyeh Asher Ehyeh'dir, Ben Olan Ben veya Ben Benim demektir. Bu bütün varolanların başlangıcı ve sonudur. Hokhmah (hikmet) ve Binah (anlayış), YHVH ve Elohim'dir. Eski inanışa göre bunlar Merhamet ve Tanrının görünüşüdür. Tiferet (güzellik), YHVH Elohim adıyla anılır, yukarıdaki üç sefirahın alanlarının merkezinde yer alır ve Tanrının yaratıcılığıdır.KABE’nin içindeki ve mason mabetlerindeki ve şeytan taşlamada ki 3 sütunu (RUH(GÜZELLİK)-AKIL(DENGE) ve KUVVET(MERHAMET-HÜKÜM) SÜTUNLARI) unutmayalım lütfen..bunları hayra da şerre de kullanmak insanın iradesine bırakılmıştır. Sonuçlarına da hep birlikte katlanılır tabiiJ..

*teşekkürname: alıntılarımı büyük bir öğrenme emeği karşılığında nete kaydeden tüm bilgisever ve gerekli bilgiyi nerede olursa tanıyıp,sayan ve doğru yerde kullanan tüüm kayıtçı arkadaşlarıma teşekkür ederek onları selamlıyorum..

 ELOHİM başlangıçta YARATILDI demektir yani yaratılışın daha önce var olan Kutsal dünyadan (hayat ağacının kökü) açılımı olarak anlaşılmalıdır (fılizlenme).Tevrat-Torah=tohum..İncil=filiz..Kur’an-ı Kerim meyve-i başak-ağaç..
Zaten masonlarda bir TAŞ KAİDE üzerinde duran bu 3 kutsal kitaba el basarak üstadlık olma yolu biatını vermek zorundalarmış..Allah’a inanmayanlar masonluğa alınmazmış.. muhakkak LAİLAHEİLLAH BÖLÜMÜ olan cem makamı sahibi olunacakmış yani..fakat masonların üstad-ı azamı Hiram Usta aslında bir Yahudi değilmiş..o Mısır firavununun hz Süleyman’a hediye olarak yolladığı en büyük yaşayan piramit mimarıymış ve o devirde mimaride tek isim varmış o da Mısır..

ve HİRAM USTAnın önlüğü sembolüde hiyeroglif alfabesinde G HARFİ ne tekabül ediyormuş..yanii Tanrıyı sen Adem taşıyorsun..TANRI SENİN İÇİNDE..KENDİNİ TANI bu işaretle remzedilmiş değil mi Sevdiğim ve çook teşekkürler bu yeni idrakimiz içinJ(kimseye söyleme ama bunu ne zamandır fark etmiştim, henüz yazabildim)..ve tabii ki,Eski Mısır’da sadece firavunun takabileceği bu G NOKTASI İLMİ, daha sonra Horasan Melami Türklerine geçen bu kendini bilme metoduyla, ahi ustalık önlüğü olup, derviş çeyizi peştamale dönüşerek sürmüş..
ne zaman dek..takii ortaçağın fakir, hırsız, çapulcu, kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığı için gözü korkmaz olan haçlıları; Kudüs’e ve dolayısı ile tüüm kadim tarikat okullarına girene, tahsil görene ve tüüm sırlarla beraber, tüüm emanet kitapları ve ilimleri alarak soyup soğana çevirdikleri Bizans-Ortadoğu ve Maveraünnehr’i terk edip, Avrupa’yı medeni insan seviyesine yükseltip, Amerika’yı 33. Dereceden bir mason üstadı azamına çok yüksek masonik ritüellerle kurdurana dek hep planla-hep disiplinle daim bir süreklilikle ÇALIŞILARAK,hep zaferle sürmüş…ve paraları olan doları dahi efsunlar gibi tamamen en üst sembollerle donatan masonlar, halen hakimiyeti tek tarik olarak, dünyayı yönetmeye devam etmektedirler.. EY MİLLET-İ İSLAM!!uyanın artık lütfen ve emanetlerinizi geri alıp onları  en doğru şekilde siz kullanın..

Kızılderililerin soykırımı ve  ilimleri üzerine yükselen yeni sözde medeni Amerika’nın ilk işi tabii ki, Avrupa’nın savaştan bunalmış en fakir,en evsiz barksız kalmış  sarışın,renkli gözlü Hazar Yahudi Türklerini satın alarak,kuzeyden aşağıya taşımaya başlamış. ve Mısır’dan yeni dolarlarıyla alarak kurduğu topraklarının adına da İSRAİL demiştir..  içinde gerçek İsrailoğullarından hiç kimse yoktur..bunu az çok idrak edersek eğer, vadedilmiş topraklarını yeniden imar çalışmasına nasıl ve neden başladığını sanırım anlayabiliriz..bunu masonlar hiç bir din adına yapmıyorlar unutmayınız..çünkü onlar her dinden gözükebilir..onlar ışığın çocukları olduklarına inandıkları için bunu ustaları Hiram adına, tapınak inşa edici cinler adına yapmak zorundalar ve dünya ancak sürekli böyle mamur olabilir..ve halen Süleymanın cinleri dünyanın inşaası, geleceğin mimarları olarak elan vazifelerine devam ediyorlar.. çünkü Allah Hz SÜLEYMAN’a RAHMAN esmasını verdi ve istediği saltanatı kendisinden sonra kimseye vermeyeceğini vadetti..ne zaman ki hz Süleyman bir Hiram ustası amelesine kızsa ve cezalandırmak istese onu şişeye hapsetmedi o zaten bir beden şişesinde hepimiz gibi hapistiJ!! ((ŞİSTT..gülme..sus..sakın belli etmeJ)) ve onu bir obelisk 3’gen taşın altına hapsetti..onu Ruhül Kudüsle mühürledi..ve aminn.ahh minel KULLUK..VELÂDDAÂLLİN ve aminnJ..

özel not:
Sevdiğim,şimdi bu masalımı astım ve anında facede dün canlı yayında 33. dereceden masonluk icazeti eline verilen;günümüzün Hassan Sabbahı-haşhaşileri olan fitne-i zamane deccalı mehdi hz mizi izledim ve çok güldüm..geçenlerde de kendisine kıbrisgillerden kutsal asa yollanmıştı biliyorsun..o kendisi mehdiliğini açıklayana dek bu türler sadece destek olacak ve ona biat edeceklermiş..Sence kedicikleriyle kaç üst düzeye santaj yapıp CDlerini çoğalttı hı?!!vay be!!bence onu taşın altına Sen mühürlemelisin.çünkü o gerçek bir ifrit..



MESELA SEVDİĞİM ben 16 sene evveli bir ezoterik kitap okumaya başlamıştım ki;orada, aslında Tevrat’ın Elohimle(ve TANRILAR dünyayı yarattı) başladığı yazılıydı ve zamanla TANRI DÜNYAYI YARATTI sözü ile değiştirildiğini anlatıyordu ..kalbim, ruhum inanılmaz karışıklıklara griftar olmuştu ve dahi işte her şey galiba benim için o geceki temaşayla başlamıştı.şimdi bir kadim hayal kitabından, hayali uçşa da kalan izlerini kaydedeceğim bir perdeyi aralıyorum Sevdiğim..

*yatağında ölü gibi uyuyanın gözünün üstünde bir göz kapağı açıldı ve yataktaki bedenin üzerinde havada boşlukta uyuyan latif bedenini gördü(holgram misaliydi)..ve ayak ucunun ötesinden kendine en çok benzeyen sarışını gördü.o çok genç ve güzeldi(su misaliydi).kendisine ayak ucundan bakanı sağ yanında tek göremediği diğer bir hayali(ruhu) seyrediyordu.. ve sonra onunla sol yanında duranı gördü..o latif(zerre-i çözülmüş atom-nefesseldi).ve birden su kadar güzel ve su kadar muntazam olan bedeni yatak odasının perdesini aralayarak göğün karanlığa baktı.. hayretle çığlıklar atarak şu manzarayı seyretti..gökyüzünün  üzerinde tüm yıldızlar toplamışlar ve arapça kelime-i tevhidi  2 satır halinde yazmışlardı.. üstte LAİLAHEİLLALLAH ÇOK BÜYÜK YAZILIYDI ve altta MUHAMMEDÜRRESULLULLAH ise biraz daha batında kalarak daha uzak misali kaydedilmişti..bu yazıyı okuyan çılgınca sevinip, bunu oda görmeli diye yan odada bilgisayar başında çalışanı oradan kaldırıp, pencereden görünen ayetleri göstermek için var gücüyle sesini duyurmaya çalıştı.ama ne kadar bağırırsa bağırsın, seslendiği ne onu duyuyor, nede ona elini uzattığında ona dokunabiliyordu..sonra üzüntüyle fark etti ki,kendisi su bedenindeydi ve ona asla ne sesini, nede bedenini dokundurabilirdi..çok üzülürken eline ümitsizce bakarak ,hüzünle ondan vazgeçti.. onu terk edip, yine odasına dönerek, penceresinin perdesini kaldırıp, o muhteşem temaşayı seyretmeye ve hayranlığını dile getirmeye devam etti..
Akabinde yatağına gelene bir şekilde dili dolanarak olayı anlatmaya çalışıyor amma asla ne uykusundan tam uyanabiliyor,nede bu muhteşem olayı ona dilini döndürüp kelimelere dökebiliyordu..ve uyudular..sabah gözlerini açana, gece ne demek istediği soruldu..heyecanla ağlamaya başlayan çocuk, dili tutulduğu için yine anlatamadı.. normalde konuşuyor ama bu olayı ne zaman anlatmaya çalışsa dili dolanarak tutuluyor, ona anlatamıyordu..ve çocuk seneler içinde namahremlerle mahremleri ayırt etmeyi, çook acı çekerek öğrenme tahsiline devam edecekti..ve çocuk kendisini oluşturan ve koruyan 4 bedeni ve mahremi 5.  maddesinin bu dünya aleminde iyi bir ev sahibi olabilmesi için tahsil görecekti..ve kendisini insan  yapan unsurlarını öğrenebilmek için senelerce çoook imtihandan geçip, neleri görüp okuduğunu anlama bölümlerine yeni yeni gelecekti.. insanın kendine bu derece uzak olması ve kendini bilememesi ne kadar acı aslında değil mi?ne muhteşem bir hazineyiz ve ne olağanüstü varlıklarız ah bir bilebilsek..birde 7 uyurumuzu koruyan kıtmirisiyahpost sahibi olan bekçimizi ah bir idrak edebilsek..yaaa işte böyle..aklımda karakıtmirikıldan yapılmış post var..

*hamiş:Sevdiğim ne kadar uzun ve bıktırıcı yazıyorum değil mi?kendim bile okurken sıkılıyorum..amma bunca teferruatla da, ADEMin  yaratılış ilk toprak hammaddesinin yoktan değil, yine ADEM'den, vardan var olduğunu dahi idrak ettim.. yani bunu anlamak “yokuz yokuz “diye senelerce ağlaya ağlaya perişan olmuş benim için ne saadet anlıyormusun..ben kıskanç olmayayım da kim olsun yani..ve sadece henüz felsefe taşımı harflere dökme kabiliyetim oluşmadı vesselam..
nur cihan
nuralem7@hotmail.com
15.9.2013