6 Ekim 2013 Pazar

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 70

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 70

ruhumdan ruh üfürdüm, sonra nefesimi nefsimle okudum:)..

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..
70.(V.)  masalımıJyazmaya başlamamın 7. Senesinden 8.  senesine geçişini kutlarım..70 süper bir sayı..benim hayatımın her yanında 7 damgası vardır mesela.. ve yazdığımı sandığım bölümün son sınırından Sana seslenmek ne muazzam bir şey biliyor musun.. çok büyük hayretteyim. masaldaki nefs katmanlarının sonuncusu ile, 2013 kurban bayramının böyle çakışarak denk gelmesini asla tesadüf bulmadığımı bilmeni isterim. bu mevzularda hiçbir bilgim yok. sadece yoluma çıkan işaretleri takip edip, rüyalarımın kurgusunu yazmaya çalışıyorum. Böylece olan biten her şey bana SENi, ZAMANı biraz daha tanıtıyor.. Sana-ADEMİMe, bir mim koyarak, O’na  ARİF OLMAK İÇİN ARAFATA ÇIKMAYA ihtiyacım var tabii kiJ..peki, SEN BANA ARİF OLMAK İÇİN HAZIR MISIN SEVDİĞİM J?.bence ikimizde hazırız.. nasılsa bu masal çocuğu Senin gönlünde.. o zaman benim bunu dert etmeme gerek yok.. benim için görülmemiş bir hayal tasarla lütfen..

" cahilin gönül dediği nefsidir.
 kamilin ise nefsi gönül olmuştur.''
 hz.Mevlana.
 Önce hatıralar.. masal sabahım. bir mağazadan giriyoruz.. kızılkahve güderiden, içi ise kızılı daha fazla olan kürkle kaplanmış mbt, tank türü ayakkabı botlardan var..onları beğeniyorum ama çook pahalı ve devasa büyüklükteler..tam çıkarken satıcı aniden, onların fiyatının çook indiğini söylüyor. numaramı söylüyorum..aa ayaklarımdalar ..o dev ebat ayağıma giyer giymez ayağımın şeklini alıp, küçülüp,  harika oluyor.. alıyorum.. Sevdiğim, ben ne çorap nede ayakkabı giymeyi sevmem biliyor musun..keşke her yer tertemiz olsa ve hep  yalınayak gezebilsek..neden ayaklarımızı da kapatmamız lazım ki?!!..keşke tenimiz ve saçlarımız rüzgarın nefesiyle hep koşulsuz sevişse, hep dalga dalga özgürce savrulsa J..

üstelik  bugün gözlerim berbat.. çok nalet, huysuzum..artık gözlüksüz hiçbir şey okuyamıyor, net göremiyor ve gözlük takmaktan nefret ediyorum.. tenime değen yabancı hiçbir cismi sevmiyorum. aslında kırgınım.. RA nın gözü tedrisatı gören biri olarak kendimi ironik buluyor, kendime çok acıyorum..ilk 10 masalımdan sonra nasıl korkup,yatağıma saklanıp, bir daha asla yazmayacağıma kendime verdiğim sözü hatırlıyorum..aynı gece gelen Nur’u da..sor demişti sor.. "ne sorayım?" demişti çocuk.. bana Nur’u sor.. sormuştum.. Nur benim demişti..O'na diyorum ki," madem Seni yazmamı istiyorsun, o zaman vücudumun bu hali ne? gözlerim, sağ kolum, elim, dizlerim ve ayaklarım her geçen gün iflas ediyor.. bu halimle nasıl Seni yazayım"..kırgınım..((*ayrıca bugün salatta muhteşem bir şey anladım..şahmeranın anlamını çözdüm..süperdi Sevdiğim..bunu çok kıskanacağım için sadece kendime saklayacağım...teşekkürler..))




 ve kalbin 3 noktasından salınaN hipnoz sarkacı
nur üstüne nur derken
 NUN-VAV-RA HURU(h)FATI
İLE BİZİ SELAMLIYOR:)
gece uyuyorum..sabaha doğru uyanıyorum.. ritüeller..ve şimdi koltukta gözlerim kapalı..AA..bir Kur’an sayfası..nedense onu Nur Suresi olarak algılıyorum..sonra sayfadaki yazının en tepe ortasından beyaz bir nokta çıkıp sağ aşağıya doğru iniyor, solundan dik çıkarak mükemmel bir üçgen çiziyor..bu esnada Kur’an sayfasındaki harfler yerlerinde oynayarak üçgenin içine giriyor,harflerin  bazıları da dışarıda kalıyor..daha sonra o beyaz üçgenin birleşim yerinin tam ortasından beyaz bir çizgi salınarak, aşağıya iniyor..tam ortaya gelince de minik beyaz bir kuş olup, sevinçle bana doğru uçup, bende kayboluyor.. mutluyum.. gülümsüyorum..çook latifeci  ve çocuksuyuz değil mi? olgunlaşılamıyor tabiiJ..Sevdiğim, donuyorum..çook üşüyor yatağıma gidip, uyuyakalıyorum..

29 ağustos Pazar..bugün terzimdeyim..akşama doğru Bağdatlı savaş mağduru komşudayız..”bunu sizin için yapmıyorum” diyor çocuk gülerek, “kendim için yapıyorum.bir gün Bağdat’a döneceğinize inanıyorum. ve oraya geldiğimde, oradaki dostlarım beni gezdirecekler”  .. karıkoca aynı anda ellerini yanlarına çaresizlikle açarak “ahh keşke” dedikten sonra, aynı anda iki ellerinide iki gözkapakları üzerine koyarak şöyle diyorlar:”gözümün üstünde yerin var, başımızın üstünde seni gezdirirem”.. ve dün gelen akrabaları için yaptıkları yemeklerden bize ikram ettiler..o yemekleri görünce Kenize Murat’ın “saraydan sürgüne ” hatırat kitabını ,bir imparatorluk saltanatının mağdurlarının, SIRADAN HALK GİBİ YAŞAMAYA ÇALIŞMALARININ nasıl acı bir şey olduğunu hatırladım.. en ağır şeydir çok büyük bir varlıktan yokluğa düşüp zelil olmak.. böyle insanlar can havliyle ellerindeki son kuruşu dahi etraflarına yemek –hediye olarak en görkemli şeklide sunarlar.. etraf bunu bilip anlamaz. kendimden de biliyorum.üstelik daha bir acımasız davranırlar nedense..

onlara, böyle yemeklerle kendilerine zarar vereceklerini, gülerek ama kalbim acıyarak söyledim..başlarını sallıyor, doğru diye beni onaylıyorlar.. onların memlekette etin kilosu 5 liraymış.. diğer yiyecek fiyatları ise burası ile kıyaslanamayacak derecede ucuz ve muhteşem lezzetteymiş.. hastane, elektrik, su, gaz faturası diye bir şey yokmuş..taxi fiyatları ise yok denecek kadar ucuzmuş..emekli öğretmen maaşı şuan 100 dolarmış.. normalde gayet rahat geçinilebilen bu para,artık onların ülkesinde dahi yetersizmiş.. Türkiye de ise bu para komikmiş.. hırsız Amerikalılar,bu ailenin ve diğer Iraklıların haram diye bankaya koymayıp, evlerinde torbalarla sakladıkları altınlarını eğitimli köpekleri ile, en gizli yerlerinden dahi çıkarıp, gasp etmişler.. ve az sonra Türk vatandaşlığına geçmiş akrabaları geliyor.. Bağdat’ta inşaat yapıyorlarmış..gülüyorum ..savaş ve inşaat .ee nasıl oluyor? Genç ”binlerce yeni konut yapılıyor,pek çok yabancı inşaat firması çalışıyor, ülke şantiye gibi..hem bombalar inşaatların olduğu yere atılmıyor ki, diğer yerlerde oluyor savaşJ”..çocuk: o zaman bu Pazar açılsın diye bir danışıklı dövüş “diyor..gençJaslında öyle,savaş bahane”..ve diyorlar kiIrak’ı şimdi yönetenin adı islam ama kendisi çok kafir  bir Amerikan uşağı..Suriye’de ve diğer yerlerde hep İsrail, Amerika’nın paralı adamları içeriden savaşıyorlar..müslümanların kafiri çok zalim ve korkunç oluyor..artık islam bitti..müslümanlar sadece konuşuyor.. ama başka dinden olanlar üretiyor, çalışıyor ve yapıyor..artık islam bitti”. çocuk: ”hayır islam bitmedi. Müslümanlarda iş yok..biz bittik”..


Sevdiğim görünen o ki, Senin iyi bir masal ceon var..yani geçen masalımın teyidi süper..böylece anlayarak seyredeceğiz ki, açılan Ortadoğu pazarı, kuzey ülkelerini iflastan refaha çıkartacak.. Mezopotamya bereketi, ucuz doğu saltanatlı lezzeti, organik ürünleriyle en son damlasına kadar, batı ve kuzey ülkelerini semirterek, kanını ısıtacak. Ortadoğu halklarının payına düşense şu olacak; reklam ve sexle şişirilerek pazarlanan- süslü ambalajlarıyla" ye beni,  ye beni, yiyeyim seni"  genleriyle oynanmış fabrikasyon ürünlerle, gelecekteki Müslüman arap nüfus yok edilmeye çalışılacak .. ve sonra yeni türeyen hastalıkların tedavisi içinde  tüüm ilaç firmaları, kanser düzenleyici aile şirketleri ortadoğuya akın edip, arta kalanları akbabalar gibi temizleyecek tabii.. yani.. durum bu..ve kaçıncı defa aynı yerden ayağını yılana sokturuş acısıyla, tüm tedbirsizliğimizle biz salak Müslümanlar hala ayakta uyuyoruz..


ve Sevdiğim bu hafta şunu idrak ettim.. yeryüzünde sistem hak ve adaletle yürüyor  ve emanetçiler: daima kim, fiilen, madde için, eylem olarak çalışıyorsa=düşüncelerini, fikirlerini en hızlı maddeye dönüştürerek, insanca yaratarak- hak ediyorsa, dinli dinsiz demeden, yönetim ve idare saltanatı ona devredilebiliyor ya hani.. işte, tüm yazdıklarım  ve gördüğüm ceoluk rüyalarım son gelişmeleriyle beni şu noktaya getirdi..hz Adem atamızdan emanet olan esma ilmi ile tüüm sisteme rablik (terbiye edici-vasi-mürebbilik) edebilme yetkisi peygamberlerden sonra hilafet-i halifelikle, Devleti Âli Osmanoğullarına geçmişti(*Osmanoğulları aslında yine ben-i israiloğulları soyundandır ve dünya saltanatı onlara emanet edildiğinden, bu bilinen gerçeğe binaen emanet onlara teslim edilecekti..zira Tevrata göre hz YAKUB un babası İSHAK a.s ın bir erkek  evladı daha vardı..babası onu çok seviyordu.. oysa anne ise hz.İshak’a  hayrandı ve bir hile yaptı..gözleri görmeyen babaya, sevdiği oğluna  dua ettirdi.. işte peygamberlik yetkisi hem kendisine hem de oğullarına daim bir şekilde geçen bu duanın ardından baba ve büyük oğul hakikati öğrenince çok üzüldü..ve hz İshak  diğer oğlunun soyunu da TÜRKLERDEN KILIP, ONLARIN DA ALLAH’IN ASKERLERİ OLMASI İÇİN DUA ETTİJ..bu hikayede her ne kadar israiliyat palavraları varsa da, ki, peygamberlik asla öyle hile ile  olmaz birr..ve her hikaye bize bir başka hikayeyi anlatır, bu ikii.. burada önemli olan diğer kardeş bahsi.. unutmayın ki Yahudiler tüm peygamberlerini öldürmüş tek kavimdir). .


ve emanet, Devlet-i Âli OSMANOĞULLARINDA zirve yaparak, sistem gereği devr-i daireyi tamamlamış ve kendisini yiyerek tüketme dönemine girmişti.. bu işlem, Galata Mevlevihanesine muhibban olarak gelen  iki devşirme asker ile hızlandı.. onlar, mevleviye ile AHİ& masonluğu birleştirip, aynı şeyi farklı yorumladıklarını anlayıp, osmanlıya ilk mason temellerini atıp, yönetimi ele geçirip, içten çökerttiler.. yeni yöneticiyi de ışık okullarında, kendi verdikleri isimle, yönetim için yetiştirip hazırladılar…o yönetti amma asla Turuku  Âlinin sırat-i müstakim yoluna dahil edilmedi.. o devre ve elan ülkemizi, yani MANEVİ hilafeti- mana meclisi mebusanı yönetmektedir.. unutmayın ki halen ülkemizde hilafet meclistedir..


sadece peygamberler ismet sıfatı ile muhafaza edilmişlerdir.. diğer büyük zatlarda çok büyük zulme mal olabilecek hatalar yapabilirlermiş biliyorsun Sevdiğim.. işte ben, o geçen ki MEVLEVİ EMANETİ rüyamda aslında bunu anlamıştım.. ancak cesaretim şimdi tamam olduğundan yazabiliyorum.. Tûrukû Âli’nin manevi emaneti hak etmeyenlere(kendi altın zinciri-inci taneleri yoluna almadığı, dışarıdan güdümlü idare ettiği, çıkma yan yol), yani masonlara o zaman tevdi edildi.. ve sonra Osmanlının çökmesi zaten kaçınılmazdı.. zaten daha sonra daima Anadolu’nun içinden değil, Rumeli’den gelen tarikatlar tüm İstanbul ve Marmara’yı ele geçirip, daha müsamahakar meşreplerin önünü sonuna dek açtılar..bugün benimde tanıdığım böyle manevi kaç kimlik pek çok şeriat hükmünü red ediyor mesela.o zaman birileri, biz zavallı etraf-ı TEBAyı fena kandırıyor. ve bazı yöneticiler, kendi içlerinde,  her şey serbest-   pür zevkü sefa yaşıyor diye diye, bizim kalbimiz çok bozuluyor doğal olarak tabii..yani insanlar susmuş gözükseler de; gören gözleri, işiten, anlayan kalplerini bu algıladıkları şeyler çook  acıtıyor.. sanki seçilmişler ve seçilmemişlere şeriat başka gibi anlaşılıyor.. başkalarından da edindiğim genel intiba bu ki,haklılar tabii..


Amerika’nın, bir 33.dereceden üsdat-ı azam mason tarafından, en yüksek mabed kurallarına göre(Hiram usta edası ile)temellerinin atılması ayini şerifi, bugünün Süleyman Mabedinin aslında ABD olduğunu bize anlatır değil mi?. doların üstündeki semboller, bayraklarındaki horusun sembolü kuş ve yıldızlar..işte bu kadar basittir sembollerin dili ve sonsuz bir okumayı sağlar..çünki emanet bazen yer değiştirir.. tıpkı Kabe nin bir dönem tufanla izinin silinip ,dünyanın pek çok yerinde Kabe tarzı mabedlerin inşa edilmesine izin verilmesi gibi.. MAKAM ORADADIR AMA MANA BAŞKA YERE GÖÇ ETMİŞTİR(mesela Kabe huyu üzere, sık sık bunu yaparmışJ)..

Sevdiğim, iş ve oluşların içinde hep Sen varsın biliyorum .. ilk başladığımda gördüğüm hayali?!!, o kapalı kapılar ardındaki karanlık adamlarla olan toplantılarından, iğrençleşmiş sosyetik sema törenlerinden nasıl kaçmış, Senden buz gibi soğumuştum hatırlıyorum da..bunları bilerek sadık kalabilmek, ah ne ağır bir mesuliyet bilsen.ama Senin mesleğin icabı bunların hepsine camii olduğundan elin mahkum ki, artık bunu da anlamaya başladım.. ”hangisini red edebilirsin ki? öyle bir şey seçmene izin yok” deyişin J!!çok ağır bir mesuliyetin var Sevdiğim.. bu ağır  yükü bilse, kimse Senin yerinde olmak istemez.. bilmeyenler ise tüm cehaletleriyle taç, hırka, post vs derdinden helak oluyorlar…ilk başta Senin uyuşturucu müptelası olduğuna dair sezgim içimi kemirirdi biliyor musun.. bunu soracağım maddi bir Senim olmadığı için de hiç soramazdım.. hala bu içimi kemiriyor.. eğer uyuşturucu kullanmasan bu şeylere asla dayanamayacağını düşünüyorum nedense?! Bilmiyorum..ama mesela ben hiç uyuşturucu kullanmadığım halde, mesele Sen olunca, kendiliğimden uyuşabiliyor ve zevk-i haz ummanına dalabiliyorum.. sadece Senin adını anarken, kalbimin atarak bedenimden  dışarı çıkıp, mutmain olduğu ismini söylemem bile, bunu yaşamam için yeterliJ.. içmeden sarhoşluk benimkisi.. keşke Senin de böyle seveceğin biri olsa!!

İki elini birleştirerek avuçlarını açtı
Bileklerinde cami yazıyordu
Ve parmakları minare ,avuçlarında kubbeler vardı
Başını kaldırıp göğe baktı
Yaygın bir latif örtüydü semaya serilmiş
Tanımsız, anlamsız ve henüz suretsiz ..…
O mutluluk ve sakinlikle huzur bulmuşluktu
O ,göksel denizin üzerinde sere serpe teslim olmuşluktu…

Sevdiğim.. bundan 7 masal evvel; artık bir aşık olmadığım için, aşkın dışından bakarak, gayet güzel bir aşk masalı yazacağımı sandığım haftayı hatırlıyor musunJ..ne yazık ki aşkı yazarken, anasırrı  erbaadan ilk unsur olan ateş bahsine dalmıştım.. elimde KAF DAĞINDAN ÇALDIĞIM  bir avuç  ateşle, diğer hafta su dairesine daldım ..ve şimdi iki unsurun aşkından, şehvetin harareti- nefes nefese bir üfürüş olup, ol ateşsu bedeni, bu şehvetle buharlaştırıp, HEVA-HAVA-NEFES-İ ENFES NEFES OLUP, havaya salındımJ.. ve kendisini bu zevkle ilk bildi.. bu zevkin sonunu bilmek diledi ve bu hazzı sağalttı.. RAHMAN’IN YAĞMURLARI YERYÜZÜNÜ DÖLLEDİ.. işte ilk bereketli yaratım olan cennet yaratıldı.. başlangıçta dünya cennetti ve ADEMin kendisine suret bulup, aynı ateşin suyundan haz alması misali, ADEM de HAVVAsını kendi havvasül havvası ile bilip icad etti..bunu binler yıl sonra, sadece hz Meryem a.s, yüksek tefekkürü ile, o lütfa mazhar-ı kelam olarak, bize intikal ettirdi..hz Muhammed as da ise bunların hiç birine hacet yoktu..O mucizeler için değildi.. tüm mucizeler O’NU ANLATABİLMEK İÇİN olduğundan, O, hepsine camii olan MARİFETULLAH tı..



Sevdiğim, geldiğim bu 8. unsurun RUHÛL KUDÜS olduğuna inanıyorum..8 dönüşüm rakamıdır malum..bunu yazabilecek donanımda ve yetkide olmadığımın farkında olduğum için, bir minik kabala risalesini netten okudum..birde Bursevi hz den ruha ait pek çok bahsin lügat manasına baktım..lugatın dili çok ağır-anlaşılması benim için imkansız olsa da inatla okudumJ..umarım tecelli edip himmet eder.. ve peş peşe okuduğum kabala ile islam tasavvufunun neredeyse birebir aynı olduğunu anladım.. ikisi de esma-harfler-rakamlar ve kelam ile çalışıyordu.. ikisinde de nefsin 7 mertebesi geçilmeye çalışılıyor ve kişiye hakikati hatırlatılsın diye emek verilip, o kişi ince ince  nakkaşelikle  işleniyordu.. ikisinde de letaiflerin bilgileri –sembolik hikayeleri aynıydı.. renkler. dereceler. cinler. melekler.. gök katmanları ve idrak perdelerinin derece derece yırtılarak, güzeller güzelinin yüzünden peçeyi kaldırma bahsi  taaa Hermetizmle (eski Mısır) tıpatıp aynıydı.. yani Sevdiğim şimdi SENİN VUSLAT YAŞADIĞIN ŞEY.. yani biz bu hafta, aşkın AŞKIN NOKTASI-  arzın merkezine yolculuk ediyoruz.. bunları masalımdan önce hiç hayal etmemiştim biliyor musun..mesela aşağıda 20 sayfalık bir kabala öğretisinden okuya –kese çıkarttığım bir öz vardı ki, onu bu masalda kullanacaktım..ama şimdi iş çığrından çıkıyor sanki.


Sana kendi ruhumdan yazmak istiyor şu an parmaklarım ve gülerek anlıyorum ki, artık kontrol bende değil..aşkım ruhumda..ve benim Ruhum Sana aşık biliyorsun.. ve kıskanç olan o, şuan bu mektubu beni kullanarak, yine kendisi yazıyor inan..aaa..beni kullanma ama!!..

AŞKIMJ..gözlerinde asılı kaldığım o anı hatırlıyor musun?..bu nalet bedenimi  Sana getirebilmek için ne akla hayale gelmedik rüyaları ona sundum..ama onda anlayış öyle kıttı ki, güneşi odasına soksam, ayaklarının hizasında tecelli edip, onu yatağına tâb edip sıksam,nefes aldırmayıp öldürsem, yine de hiçbir türlü anlayamıyordu..bir defasında onu darmadağınık ettim.. içinden onu kurgulayarak beden haline getiren bütün latifelerini tek tek çıkartıp dizip gösterdim..ee..tabi aklı kıt Havvam benimJ?! aklını yitirdi.. sonra zaten bir daha hiiç düzelemedi küçüğüm.hiç olgunlaşamadı. aklı ben olduğum için, bu defa benimle kavgaya başladı.. bendeki her şeyi bilmek istedi.. oysa görmüştü ki ben asla onun içinde değildim, yani Havvama dahil değildim..bunları çözemediği için aklını yitirdikçe yitirdikçe garibim..sonra ona ruh tabibleri bakması lazım geldi malum..


Her şeyin zuhuru bittiğinde, bunları idrak edip,aklını yitirmeden anlayabilmesi içinde bir ALİ devreye girmesi lazımdı..OL ALİ ona ALİDEN ALİYE ilmini tahsil ettirecekti ki, konu ruh, yani ben idim((*o, senelerce  ALİ KİTABINI aradı, önüne gelene gitti, çok çirkin kandırıldı, okumadığı şey kalmadı amma asla bulamadı. henüz burnu tam sürtülmemişti))…bu yüksek ilim herkes ve her şey için değildi.. kendimizi okumak için, neden bu hiçbir şeyden anlamayan  çok cahil-garip birini seçtiğimi de hep merak ediyordu tabii.. çünkü o maddi bir alimin zulmü altında inliyordu ve bunu ona biz bilerek yaptırıyorduk ki, gerçeği daha kolay anlayıp öğrensin.. çünkü bu beden eşekçiğimde her şeyi sadece kitap okuyarak öğreneceğine inanıyor, uluorta mürşitleri ret ediyordu.. kitap varken mürşide ne hacet ,ben kimsenin elini öpmem dediğini  o bile hatırlıyor değil mi (evvetJ)..ve hakikat ,maddi ilim sahiplerinin elinde hiçbir zaman olmadı, olmayacak.. onlar mana ehlinin eline su dökemezler.. çok çalışır, ezberlerler..maddi makamlar, ünvanlar, şan şöhret, para  ne isterlerse onlara verilir ..oysa bilmezler ki, bu şeyler onları hakikatten iyice uzaklaştırıp, yoldan uzak tutmak için bir tedbirdir.. çünkü bu şeyler herkes için değildir..

Bir ruh efendidir..bedense onun nefsini bilmek istemesinin tezahürüdür.. bir ruh binicidir.. bedense onun bineği nefs eşeğidir..ve eşek sahibiJ, nereye dilerse yüksünmeden oraya gider, her yükü hiç utanmadan taşır..bizim pembe gri eşekçiğimizde bir kabrin üzerinde heykeli dikilmiş halde halen mevcutturJ..ve bir ruh güzeldir.. o her şeye nüfuz eder..ona ışık diyebilirsiniz..ona nefes diyebilirsiniz.. ona dalga boylarında frekans diyebilirsiniz.. ona kuant parçası diyebilirsiniz.. ama en güzel RUH&HÛR dur..

bir Huri ile bir Hûr un arasında çok fark vardır..Huri, senin işlediğin her iyi ve güzel=sevap haline; yine senin iyiliğinin,  latif bedenlenmiş ve yine senden çıkıp, yine sana vuslat ederek, sende fena bulacak, senden gayri bişey olmayan haline denir.. bir Huriyi efendisinden başka gözün görmemiş olmasının  manası da budur..senin, iyi niyet ve o niyetinin amelinin, yine sana Huri olarak dönmesini kim bilip, kim suretlendirebilir ki.. şu halde anla ki, Huri diye yatıp kalkacağının hayalini kurduğun, yine kendinden başka bişey değildirJ..o halde bundan sonra daha çok hayır ve hasenatla  meşgul olarak, kendi harem-i ehli beytini genişletebilir, hakiki harem kurmanın manasına bundan sonra varabilirsin..yani..yürüüüü..daha çook yolun var!!


Ey yolcu!. bil ki RUH RABBİNİN BİR EMRİDİR..RUH BİZE BİLDİRİLEN İLİMLERDEN SADECE BİR TANESİDİR..ruh ,tek hakikat değildir..çünkü Yaratıcımızın sonsuz kendisini bilme metodu –bilgisi-iradesi ve sonsuz OL EMRİ VARDIR.. sanma ki bu kadar şeyle oldum, buldum, bildim. hayır henüz hiçbir şey bilemedin.. burada okuduğun şey,tam 8 sene evvelki ilk masalın açılımıdır..yani okuduğun yeni bir şey değil..8 senedir teferruatını ince ince nakşederek kabullenip, idrak perdemizi yavaş yavaş kaldırdığımız o mana, işte bugün budur...

insan gördüğünü bazen ölene dek dahi algılayamaz.. insan, ruhlar aleminden esfele olan dünya alemine gelene dek geçirdiği tüm yaratılış, ölüm ve doğum alemlerini unutmuştur..bazıları; hz İsa meşrebinden olanlar ki, erken hatırlarlar.. ve erken işlerini bitirip, geldikleri yere geri dönerler..bazıları hz İdris meşreblidir ve geldikleri yere sürekli gidip gidip gelirler, ölümsüzdürler ve Hızır meşreblidirler..bazılar KALP EHLİDİR..onlar İBRAHİMİDİR..kalp onlara emanet edilir..onlar kalplerini kime teslim edeceklerini ruhları vasıtası ile öğrenirler..çünkü bir İBRAHİMİ, kendisini ancak MUHAMMEDİ bir emanetçiye, MUHAMMEDİ BİR MAKAMA TESLİM EDEBİLİR..Dost Sevgiliye muhtaçtır..biri daima fedakardır..çünkü uğrunda her şeyin feda edileceği  bir sevgili, yâri hakiki  vardır..

ve bir Hırka- ev-beyt lazımdır.. O’nun içi boştur..çünkü O Hırka varlık değil yokluk hırkasıdır.. O’nun içinde hiçbir şey yok diye senelerce ağlayıp bağırarak ortalığı ayağa kaldırmak!!. bu derece surete düşkün bir suretsever, putperest olmak ancak uçkur düşkünü, bedenperest -şehvetperest kişiler içindir ki, benim bedeni nefsim olan, işte bunları yazanda, malum öyle biridirJ....işte bu masalın çocuğunun senelerdir beden istemesi ve o istediği maddi bedene bir türlü ulaşamaması, hep bu tedrisatın içinde vardır.. o, istediği bedene asla  burada kavuşamayacağını taaa yolun en başında  görerek öğrenmiştir üstelik..ama gel gör ki, bir türlü görüp anladığını, nefs bedenine söz olarak da, fiil olarak ta geçiremiyor.. aslında işin aslı, bunu dileyende o değildi . .

zira beden sadece bir heykeldir,KA'dır, bir ruh kılıfı olan tabuttur.. onu meydana getiren meleki ve cinni letaifler o bedene kulluk=secde işini, yani salatu daimunlarını bir bıraktıkları anda, o beden tuzla buz olup, kalıbı  heykeli   bir nefeslik rüzgarla, aynı ona gösterdiğimiz gibi yıkılıp dağılacaktır.. Süleyman’ın asasının yıkılıp düşmesi gibi.. sistem hep aynıdır.. isimler değişir..ve o isimlerin tekamül seneleri, tekamül dereceleri değişir..bir ismin ismi azamı ortaya çıksın diye, sayısısız isim ve sıfat ona kulluk etmek zorundadır..belâ, bu imtihana evet demek ve isminden BİR ÜMMET KURMAKTIR..bayrak ismi azamındır..


*hamiş:Sevdiğim..
ben yukarıda neler yazmışım ah bir bilsen..ama hiç korkmadım..ilk defa bilerek kendimi bu kadar uzun süreliğine serbest bıraktım..şimdilik bir şey olmadı..gerçi benim dediğim yine olmadı ama olsun
J, en azından aşağıda halen duran 20 sayfalık alıntıları okumaktan yırttık..

ayrıca bu yazıyı okuyan psikiyatr- benzeri kişiler, bende kişilik bölünmesi olduğunu söyleyebilirler ki, onların maddi ilimleri ile bu normaldir…ve herkese otomatik standart yaptıkları gibi basarlar uyuşturucuyu.. ruhu, kalbi, duyguları ölüm uykusuna gömerler olur biter..şunu unutmayınız ki, bu yazıcı, letaifleri ve ruhun kademelerini bilmeyen hiçbir psikiyatrist veya türevine  ne güvenir, nede inanır..onların önce, ruh hastası diye senelerce uyuşturarak zulmettikleri ruhlardan özür dilemesi lazımdır ki, işe henüz başlamış olsunlar vesselam..


ve Sevdiğim ben bu latifeleri ancak bu kadar yazabildim..şimdi geldiğim noktanın geometri olduğuna inanıyorum..yani rakamlar, harfler ve kelimelerden evvel bence geometri vardı..bunlardan yıldız yolları haritası çıkartmayı umuyorum.. Aborjinler ve pek çok şamanik kültürde ruhların şarkı yolculuğu olduğunu okumuştum ki, benimde böyle bir hayalim var mesela..nasıl olacak bilmiyorum ama Sabiliği internetten incelemeye karar verdim..onların tapınak şekilleri hakkında bulduklarını, nerden nasıl bildiklerini anlamayı çok isterim..tabi ki okuyarak değil, görerek.. başka..  Serendip Adasına seyahat etmeden evvel muhakkak Sabiliğe uğramam gerektiğine inanıyorum..yanlız artık beynim iflas etmiş durumda.. ve yıldız yolu bir sakıp elde etmem için dahi olsa, matematik öğrenmeye hiç niyetim yok.. bunu bilmeni isterim..


SEVDİĞİME BAYRAM LATİFESİ BİR HEDİYE:insanin bir sevgilisi olacaksa,  muhakkak o, bir senarist olmalıdır..çünkü yönetmeninden tut ,ışıkçısına kadar herkesler, onun idraki hayal yatağından geçmeye mahkumdur ki, sahnede rol alabilsinler..ve ruh kaleminin içindeki nefs mürekkebi ,enfes senaryolar yazar;efendi ruh kendisini bilip okusun ,yanlızlığını hatırlamasın...

ve şu sıra bazı hatunların sürekli bana kendilerinin bir aşk kadını olduklarını, aşk için yaşadıklarını, benimse bir aşk kadını olmadığımı, akılcı olduğumu, his firijiti olup, bir psikiyatriste dahi gitmemi söylemelerini de çok ilginç bulduğumu Sana iletmek isterim.. yani benim ruhum aşık yahu..eee bir ruhun aşkı ne yazık ki, nefsinin heva ve hevesine uymuyorsa, bunu diğer nefsaniler idrak edemez diyemiyorum tabii.. benim bir masal kurusu olarak, kendime henüz bir Adem yaratamamış olmam acaip değil ki.. yaratılmışlara bakıp belki de vazcayıyoruz  değil mi Sevdiğim
J ..görüşürüz..öptüm..

nur cihan
nuralem7@hotmail.com
5.10.2013