99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 71
Kelimelerden evvel harfler,harflerden evvel rakamlar,rakamlardan evvel şekiller vardı.. kutsal desenler geometriydi.. kendimizin geometrik desenimize bir yolculuk için hazır mıyız?J…
Kelimelerden evvel harfler,harflerden evvel rakamlar,rakamlardan evvel şekiller vardı.. kutsal desenler geometriydi.. kendimizin geometrik desenimize bir yolculuk için hazır mıyız?J…
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..nasılsın? birkaç gündür sabiilik okuyorum ve sayfam alıntıdan geçilmiyor.bugün hepsini okuyarak kırpıyor, eski masallarımı karıştırarak, birleşecek şeyleri kesip buraya monte ediyorum..her şey öylesine karmaşık oldu ki, bilmiyorum bu masaldan yüzakı ile çıkabilecek miyim..bir an önce yazmam gerektiğini, yoksa amâ da denen kaosun-karasuyun içinde boğulacağımı anladım..işte o yüzden acilen geçmiş rüyalarımın ön seranatını Sana sunuyorum ve başlıyoruz.. lütfen bir elinde kahve olsun.yanii..çok karışığım ve sadeleşmem lazım…biraz ışık lütfenJ..
2011 mayısında kaydedilmiş eski bir 2009 hayalinden alıntı.. hani: “bakarsın beraber gideriz”?!!-cek ken, Sen bensiz gitmiştin ya(bilesin ki,tutulmayan sözler ve başkasına meyleden kalp’ ten sakınmak lazım!!)..yine öyle zamanlara gelmişiz bakk?!..o hayalimde,Sen küçük çocuklara ders anlatırken, elindeki tahta değnekle yere,kumlara çizdiğin o dik üçgen ve alt uç köşesinde gülerek oturan ve Sana bakan vardı ya hani.. .. ve sonraki ders.. hayalimde bile dersten çıkıp kaçmak istediğim, o çok ağır, o çok zor olan.. “….. içi “ dersi..işte Sevdiğim yeni anladım ki, biz o dersi işliyormuşuz.. ne kadar geç anlıyorum, ne kadar unutkanım, ne kadar cahilim değil mi?.... (ve utanmadan, kaç yıl sonra yine aynı sembolle, yine aynı gafletime artık hayret etmiyorum ,çünkü bu gerçekten çok zor bir şey.bu kadarı bile akıl almaz bir nimet aslında ki; hem ben ,hem de bunları okuması nasip edilenler gerçekten şükretmesi gerekenlerden)..
2011 mayıs.. rengarenk geometrik çizimler ..yazılar..öyle çoktu ki, sayfalarca, metrelerce upuzunnn.. ve öyle ağırdı ki ,kaçmak istiyor lakin yine kaçamıyordum.. Sen, benim matematik korkum yüzünden nefret ettiğim okul hayatımı bitirdiğimi biliyor musun?..
**
Ve geçmiş
hayallerden sonra gelelim bu zamana. bakalım hatıralar nasıl seyr’etmiş.. sadece şunu bilmen lazım ki, bu
süre zarfında ve haftaya halen hz Debbağ’ın katibinin yazdığı acaip, uçuk kaçık
ruhi bilgileri ve harflerin ilmini okuyor olacağım, tabii rüyalarımda o kitabın
izleri olacak malumJ...ve Sevdiğim Serendip’e, sevgili Adem’ime ulaşamadan, Süryanice
öğrenmem gerektiğini anladım.. zira ruhlar ve Adem Süryanice konuşuyorlarmış.birde
sorun şu ki, Adem Havvasını aslında arayarak buluyordu..ben neden henüz
varlığını bile bilemediğim bir erkeğin peşinden gidiyorum ki..demek ki hiiç bir
kıymetim yok..hıhJ!! (*hz Adem Serendip’e indirildiğinde ,Havvasını
arayıp bulmak için Bekke-KABE ye ulaşıp,
Havvasına arif olup, ARAFAT’a çıktılar.. ve kendilerine BEYTÜL MAMURun
izdüşümünde, RAHMAN’NIN GÖLGESİ SURETİNDE BİR DİKİLİTAŞ, EV İNŞAA ettikten
sonraJ, ailecek Serendip’e geri dönmüşlermiş ya
hani.. her yıl evlatları ile bu hac ziyaretine düzenli devam etmişler.. böylece
Kabe ve ritüelleri hakkında sürekli güncellenen bilgide yeryüzüne daima bu
merkezden yayılmış..)
başında NAMES-namos-ilahi kanunlar örtüsü ile bir mısır dervişi:) |
daha sonra sabaha karşı rüyası.. bir yol üzerinde müzik okulları var..ben yolu kaybettiğimden bir vakfa girmişim ve onlarda beni bu müzik okuluna almışlar.. onlarda halveti ama ben onları değil, diğer okulu istiyor, oraya gidebilmenin yollarını arıyorum ve yolda yürürken, birtuhaf, çok zayıf ve kocakarı misali bir kadın neşeyle yanıma geliyor ve bana 3’geni, 3 tekerli bisiklet veya 2 tekerli bisiklet yerine tek tekerli bisikletle gitmenin güzelliğini uygulayarak gösteriyor.. inanılmaz kıvrak biri o..ve sfenksin içindeki muzip, bilmececi kadın o, anlıyorum ama o, ayrıca farklı bir varlıkJ.. onu da anlıyorum..o tek tekerli bir bisiklet üzerindeymişçesine yanımda sağ-sol ve orta salınımla geliyor….
*(Cihan aradı..rüyamın ucundan anlattım..köye git ve orada bulman gerekeni bul dediJ!! Yani köye gideceğiz ve bulacağım şey hiçbişey olacak tabiiJ.ama ben ilk defa gördüğüm amcamın torunu Sercan’ı köyde tanıdım.o, bir Çin turizm rehberi olmuş..çince biliyor..ve benim Çin’e gidebilmem için senelerce tasarruf?!! yapmam lazımJ..ona istediğim geometri-harf-kelime karakterlerini sordum.. ve muhteşem şeyler anladım..bunlar henüz ham.. Sercan, ne istersem hocasına sorarak öğrenebileceğini de söyledi..bir dahaki harfler-kelimeler masalımı yazdığımda tefekkür edeceğim inşallah.. birde köyde Haybabamın mitolojiler sözlüğü ile türk mitolojisi kitap isimlerini alıp kitapçı Cemil’e ısmarladım...)
14 ekim pazartesi arafe günü sabahı rüyası..internette benim bilgisayarımda olmayan google eart harita programı aniden açılıyor..o program bana eskiden yüklendiği halde, henüz yükleme bittiğinden şimdi açılmışmış((*Googol'un anlamı: 10^100. Yani 1'in yanına 100 tane 0'ın gelmesiyle oluşan sayıdırJ)).ve sabah ezanı vakti.. hayalimde, Sen telefon açıyor ve"şu tv kanalını aç ,beni seyret ,dinle” diyorsun..uykumdan uyanıyor,o kanalı açıyorum ama Sen tabii ki yoksun.. böyle bişi olamayacağı için benimki de iş işteJ..
bugün arefe ve ben muhteşem kitabımı okurken yine uyumam geldiği için kendimi bırakıyorum..hayalimde ,bir ekranda insan kafası resmi çiziliyor .. sol kulağında inciden bir küpesi var..bu kafa şeklinin her yanında açıklamalı yazılar var. iki tane harf ve kelimenin insan kafasındaki yerini anlatıyorlar.. öyle güzel tekrar ediyordum ki, ben bile hayret ettim.. uyanınca tek bir kelimesini dahi yine hatırlayamadımJ..sonra kalbimde Seni hissediyorum ve şöyle diyorsun:”hadi kalk..haccın mübarek olsun..hacı oldun”..gözlerimi açıyorum..yine neler uyduruyorum diye gülerken, öğlen ezanı okunuyor..neyse, bu sene rahatım..hayallerimde, o topraklara ait hiçbir şey görmedim ve beni içeri almıyorlar diye hiiç ağlayıp, üzülmedim çok şükür..SEN GÖNÜL HACCINI BİLİR MİSİNJ?ya gönülden biatlı olanı?
17
ekim Perşembe bayramın 3.günü hayali…denizin içinde
ayaklarım çıplak ve ayaktayım..bir şey anlıyorum ve onun tesirine kapılıyor
,denizin içinde sema yapmaya başlıyorum..insanlar beni görecek diye çok
utanıyor ama kendimi durduramıyordum..başım ve sağ elim gökyüzüne açık,sol
elimi yeryüzüne çeviriyorum.. kendimi kontrol edemediğim için duramadığımı ve
bundan çok zevk aldığımı biliyorum..birden yukarıdan ayaklarımın dibine, denize
bir cep telefonu düşüyor..birazdan Cihan arıyor..çok büyük bir ev aldığımızı,
şimdilik annemin gözükse de, aslında tek tek hepimizin olduğunu söylüyor…sonra Ladikli Ahmed Ağa benimle
görüşmek istemiş?!!.ve anlatmak istemediğim Senin karışık hallerin ..ve Senden
yine uzaklaşacağım!!keşke herkesin peşinden bu kadar gitmesen Sevdiğim.. belki
de Arafat’tan sonra yere uyumlanmak için en beterinden kirlenmen lazım
,bilmiyorum ki.. ama ruhum Seni her halinle sever tabii…
24 ekim Perşembe…bir göl kenarında çitlerin ardından içeriye bakıyoruz.. kalabalık gittikçe artıyor. otobüslerle insan geliyor..ve denizin içinde uçuca eklenmiş tekneler var.. birinin içinde yıkanmak için bekleyen enteresan bir cenaze var.. beni kıskandırmak isteyenler, Senin onları nasıl koltuklarının altına aldığını ve onlara da nasıl aşkla baktığını ve onları da nasıl istediğini bana anlatıyorlar..çok üzülüyorum.. ve şimdi Sen mahreminle geliyorsun.. o kapıyı açıyor, yasak alan-cenazenin olduğu mekana giriyorsunuz.. bende peşinizden giriyorum.. birazdan, yıldırım hızıyla beyaz muhteşem atlar geçiyor.. üstlerinde hızdan gözükmeyen süvarileriyle cenazenin olduğu yere, denizdeki teknelere giriyor, gözden gayb oluyorlar..bunlar Kazakistanlıymış..bir beyaz kağıda Kazak haritasını ve bazı şeyleri yazıp çizip asmışlar..ben onların astıkları dosyayı alıyor ve duvara diğer yazıların olduğu yere asıyorum. çünkü bu içinden geçilen devasa yer bizim evimizmiş.. ve duvara başka yazı-resimlerde asmışım..
24 ekim Perşembe…bir göl kenarında çitlerin ardından içeriye bakıyoruz.. kalabalık gittikçe artıyor. otobüslerle insan geliyor..ve denizin içinde uçuca eklenmiş tekneler var.. birinin içinde yıkanmak için bekleyen enteresan bir cenaze var.. beni kıskandırmak isteyenler, Senin onları nasıl koltuklarının altına aldığını ve onlara da nasıl aşkla baktığını ve onları da nasıl istediğini bana anlatıyorlar..çok üzülüyorum.. ve şimdi Sen mahreminle geliyorsun.. o kapıyı açıyor, yasak alan-cenazenin olduğu mekana giriyorsunuz.. bende peşinizden giriyorum.. birazdan, yıldırım hızıyla beyaz muhteşem atlar geçiyor.. üstlerinde hızdan gözükmeyen süvarileriyle cenazenin olduğu yere, denizdeki teknelere giriyor, gözden gayb oluyorlar..bunlar Kazakistanlıymış..bir beyaz kağıda Kazak haritasını ve bazı şeyleri yazıp çizip asmışlar..ben onların astıkları dosyayı alıyor ve duvara diğer yazıların olduğu yere asıyorum. çünkü bu içinden geçilen devasa yer bizim evimizmiş.. ve duvara başka yazı-resimlerde asmışım..
Rüyalar
bu kadar Sevdiğim..gelelim konumuz olan Sabiiliğe..dün
Iraklı dostlarıma gittim.. mucize gibi şeyler oluyor ama yazmam.. benden değil,
EFENDİMİN ÂLİCENAB CÖMERTLİĞİNDEN biliyorum..ve
ah! Bağdatlı arkadaşımın mesleğini bir bilsen “vay be!” derdin..öyle yüksek
bişey yani.. O’na, şuan en bozulmamış olduğu söylenen Bağdat sabiiliğini
soruyorum ve öğrendiklerimden anlatıyorum. o da anlatıyor.onlar edebiyatta çok yüksek ilme ve şöhrete sahiptirler..kuyumculuk, demir ve madencilik onların sanatıdır.. diyor ki sonra:” sen
bu konuda benden çok fazla şey biliyorsun”..
ve şimdide internetten sabiiler hakkında tüüm bulduğum en eski arap kaynaklarıyla EN SAF ,BOZULMAMIŞ SABİİLİĞİ KAYDEDECEĞİM. (*sapkınlaşmış , panteizm tuzağına düşmüşleri ise işaret edeceğim ki, ışık ve sevgiyle kalıncı ezotermikler anlasın inş ve aminn)..
ve şimdide internetten sabiiler hakkında tüüm bulduğum en eski arap kaynaklarıyla EN SAF ,BOZULMAMIŞ SABİİLİĞİ KAYDEDECEĞİM. (*sapkınlaşmış , panteizm tuzağına düşmüşleri ise işaret edeceğim ki, ışık ve sevgiyle kalıncı ezotermikler anlasın inş ve aminn)..
şimdiye dek hatırımdaki her şeyi SU ve TUZ hakkı için birleştirecek (*ve er’imizin emeğinin alın teri suyu-tuzu hakkı içinJ) Sevdiğime bir defa daha O’NU TUZ KADAR SEVDİĞİMİ SÖYLECEĞİM.. ((*sevgili frekansım, sexi dalga boyum, pil enerjim, kömür tozum,kalbimi saran ve tüm hücrelerimi ele geçiren ruhsal aşkım, mıknatisyetim, veri bankam, datam, ileticim, çekicim, geometrik salınımlı –elmas kesimli desenim, prizmam, eşsiz HÛRum,sevgiliimmJ))
("Şüphesiz iman edenler, yahudiler, hristiyanlar ve sabiîler'den Allah'a, ahiret gününe iman edenler ve salih amel işleyenlerin Rableri katında mükafatları vardır..." Bakara. 2/62)
(“İman edenler ile yahudiler,
sabiiler ve hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe (gerçekten) inanıp
iyi amel işleyenler üzerine asla korku yoktur; onlar üzülecek de değillerdir” -
Maide, 5/69)
(“Doğrusu, inananlar ve yahudiler, sabiiler, hıristiyanlar, mecusiler, ortak koşanlar arasında, kıyamet günü Allah kesin hüküm verecektir. Doğrusu Allah herşeye şahiddir” Hac, 22/17)
SABİİLER VEYA MANDENLER (Vaftizciler ve Nasuralar).. sabiiler günümüzde en çok ezoteristler tarafından takip edilip ,araştırılıyor.. onlar hz Musa’nın, bir Mısırlıyı öldürdükten sonra, kaçtığı yer HURA(Urfa)da, Hz Şuayb tarafından insiye edildiğine inanıyorlar..hz Şuayb ve HUR’A ahalisi Sabiilik ,yani Esenilik inancını taşıyordu derler..ve hz İsa’nın da bu topluluk tarafından yetiştirildiği, hz İsa’nın sırları saklamayıp ifşa ettiği-krallık istediği içinde başına felaketler geldiğine inanıp, hz İsa’yı red edip dışlıyorlarmış..sabiiler, peygamber olarak hz Yahya ve kitabını kabul ederlermiş.. her ne kadar yahudi kökenli gibi anlaşılsalar da, hakikatte sabililer, hz ADEM’den beri gelen HANİFLİĞE ve hz ADEM (Osiris)e halen inanmaya devam eden en eski inanç biçimidir.. onlar, Hz ADEM, oğlu (Sis)ŞİT ve Şitoğlu İDRİS(Thot, Hermes)e inmiş kitaplara inanmaktaymışlar.. İbn’ül Esir tarihinde, Hanuh adlı zatın, İdris a.s torunu Lamek'in diğer bir adının Sabi olduğu kayıtlıymış( veya hz.Şit’in oğlu).. Ayrıca, Mısır piramitleri altında hz.Şit ,hz. İdris ,hz.Sabiî b. İdrîs'in mezarları olduğuna İnanır ve ehramlara hürmet ederlermiş.
*((Sevdiğim burayı sakın unutma olur mu..hani çook derin bir yerde dehşetli tehlikeli kadiim bir adam, siyah üçgen bir taş levhayı bekliyordu ya..ve göz, siyah taşa bakarken, ışıkla yazılan yazıyı okumuş amma kimse görmeden silinmişti hani..işte bir gün biz Senle yeryüzünün ilk mezarına seyahat edeceğiz biliyor musun ve o kabrin bekçisi-büyük bir ihtimalle TA KENDİSİ bize yardım edecek inşallah ve aminnJ..teşekkürler..galiba ben hala Seni Seviyormuşum))
sabiilik-esenikle masonluğun –ahi teşkilatı-tekke,tapınak insiyasyonun bu derece birebir örtüşmesi ise çok normaldir..bu hakikatin tek bir kaynaktan dalga dalga ,idrak idrak açılarak yayıldığını bize anlatır..sabiiler ayrıca hz Davud’un zebur kitabını da okurlarmış..sabiilere geçmişte “dinden dönenler ve başka dine girenler “denmesi de hakikati sabitler..çünkü gerçek sabii-hanifler gelen her hak peygamberi bilir ve kabul eder.. bilir ki gelen hep aynı BİR’dir..suret değişir,esma tecellisi değişir ama prizmadan yansıyan hep O IŞIKTIR..
SAABİLER, Keldani kökenli olup, Hz Adem ve evlatları gibi süryanice konuşurlarmış. Süryanilerin kökenlerininde sabiiler oldukları kaynakta vardır.. Süryanice hind dillerinden türemiş daha sonra ondan arapça doğmuştur..
SABİİ KELİMESİNİN ANLAMI.." Arapça "sabaa-yasbu" (dönmek)tir. Sabiîn" kelime kökünün"çıktı" veya "meyletti" demektir. . kelimenin çoğul hali "sabbiîn/sabiûn" ya da sabîn/ sabun" dur..“Bîr
şeye severek meyil edenler”, “bir dinden çıkıp diğer bir dine geçenler” ve “bir yıldızın matlaından doğmak”, “herhangi bir dine mensup olmayanlar” anlamlarındadır. ..Sabi kelimesinin
İbranice “yıldız” manasına gelen “Saba”dan geldiği de söylenir.. ve SABA
MELİKESİ BELKIS’ı hatırlayalım lütfen..oda yıldızlara inanıyordu ama hz
Süleyman’ın yolladığı mektubu okur okumaz hakikati anladı ve hemen yenilenmiş
olan yeni dine ilk iman eden oldu..işte SABİİLER, SAF VE KATIŞIKSIZ hz ADEM
ilmine hakikatte sahip olduklarından, her yeni gelen hanif peygambere iman
etmişlerdir ve o yüzden de, adları bir dinden çıkıp bir başka dine giren,hiçbir
dine mensup olmayanlar olarak ta anılmıştır..mesela biz, bluğa ermemiş
çocuklara da günahsız, masum anlamında sabi deriz değil mi?..
SABİÎLİKTE İNANÇ ….Allah’a, Işık Kralı (Malka d Nhura) veya Kudreli Ruh adıyla inanırlar. Yalan söylemek, küfür etmek, zina yapmak büyük günahtır. Yemek yerken, "Bismi'l-Hayyi'l-Azİm" diyerek başlar, "Elhamdülillah" diyerek bitirirler. Eski Bağdat sabilerine göre yıldız ve gezegenlere tapınmak, heykel ve suretlerin önünde namaz kılmak, fal ve sihir ile uğraşmak kesinlikle yasaklanmıştır ve büyük günahlardan sayılmıştır.
Sevdiğim,tüm okuduklarımla sabiiliğin en saf hali
hakkında anladıklarımsa şöyleydi bak..onlar
her şeyi ışık varlıklar-meleki yapı olarak anlıyor, biliyor, tanımlayarak
anlatabiliyorlardı.. bugünkü ezoterik ışık elçilerinin; ışık ve sevgiyle, ışığa
doğru, kuantum fizik, meleklerle temas kurduğunu iddia eden her mistik cemaatin
yaptığı şey yani..bugün kimse “ben yeni bir idea icat ettim” diyemez. Neden? çünkü hz
peygamber dahi demedi o yüzden.. ne dedi
hz peygamberimiz: ”BEN ATAM İBRAHİMİN DİNİ ÜZEREYİM,SİZE YENİ BİR DİN
GETİRMEDİM,VAR OLANI –TAHRİF EDİLMİŞ OLANI BU GÜNE-BU DEVRİN İHTİYAÇ VE
İDRAKİNE GÖRE GÜNCELLEDİM” anlamında konuştu değil mi. Ve Taberi tarihi
derki; hz peygamberimizi görmek için başka memleketlerden gelenler O’na sabii de derlermiş.çünkü O’da sabiiler
gibi beyazlar giyer, Kabe de namaz kılarmış.yani haniflik daima azda olsa, hiç bozulmadan günümüzde de çok şükür var.. sahabenin adı neden SAHABİ,peygamberi
sabiden öğrenenlere de neden tabin denir mesela düşünmeli…
İSLAM-MÜSLÜMANLIK , ALLAH’IN İRADESİNE TESLİM OLARAK SELAMETE
ERMİŞLER demektir.. günümüz insanı ne yazık ki idrak konusunda
acaip sapkın bir saplantıya sahip ve lafları hep başka başka yerleriyle
anlamayı seviyor.hakikat apaçık ortadayken, pislik, şeytan damarlarımızda bizi
hep pislemekle meşgul ve ona bu izni verende ne yazık ki bizleriz..
sabiilerde dualite yani ışık ve karanlık sistemini merkeze koymuşlardır.. iyilik ve kötülük birdir ve gereklidir. idrak edebilmek içinse zıtlıklar-imtihanlar kaçınılmazdır..her şeyin aslı SU olduğu için sabililer hz YAHYA peygamberi çok sevmişler belki de..evlerini daima DİCLE ile FIRAT arasına, su kenarına, yükseklikler üstüne yaparlarmş..akan temiz bir derede vaftiz olmak gereklidir.. niyet,abdest, gusül, namaz, oruç,hac ve pek çok ibadet birebir aynıdır. .eğer bunu anlarsan Kur’an-ı Kerimde neden bazı şeylerde Tevrat kadar detaya inilmediğini de idrak edebilirsin..zaten ayet demez mi namaz ve diğer ibadetler için” SİZİN DAHA EVVELDEN BERİ YAPAGELDİĞİNİZ AMA TAHRİF EDEREK BOZDUĞUNUZ ŞEYLERİ, PEYGAMBER OLARAK YOLLADIĞIM HABİBİMİN GÖSTERDİĞİ ŞEKLİYLE DEVAM EDİN.O SİZE NE VERDİYSE ALIN,NEDEN MEN ETTİYSE EL ÇEKİN”..bizler gerçekten tam bir nifak ehli değil miyiz peki? neden daima bu derece kötü varlıklar olmayı ve hakikati bile bile örtüp kafir-perdeli olmayı seçmişiz sizce?!!..tefekkür lütfen..kimse kendisini ben islamım diye kandırmasın.. şüphe hem abdesti hem de aşkı bozar malumJ!!
sabiilerde dualite yani ışık ve karanlık sistemini merkeze koymuşlardır.. iyilik ve kötülük birdir ve gereklidir. idrak edebilmek içinse zıtlıklar-imtihanlar kaçınılmazdır..her şeyin aslı SU olduğu için sabililer hz YAHYA peygamberi çok sevmişler belki de..evlerini daima DİCLE ile FIRAT arasına, su kenarına, yükseklikler üstüne yaparlarmş..akan temiz bir derede vaftiz olmak gereklidir.. niyet,abdest, gusül, namaz, oruç,hac ve pek çok ibadet birebir aynıdır. .eğer bunu anlarsan Kur’an-ı Kerimde neden bazı şeylerde Tevrat kadar detaya inilmediğini de idrak edebilirsin..zaten ayet demez mi namaz ve diğer ibadetler için” SİZİN DAHA EVVELDEN BERİ YAPAGELDİĞİNİZ AMA TAHRİF EDEREK BOZDUĞUNUZ ŞEYLERİ, PEYGAMBER OLARAK YOLLADIĞIM HABİBİMİN GÖSTERDİĞİ ŞEKLİYLE DEVAM EDİN.O SİZE NE VERDİYSE ALIN,NEDEN MEN ETTİYSE EL ÇEKİN”..bizler gerçekten tam bir nifak ehli değil miyiz peki? neden daima bu derece kötü varlıklar olmayı ve hakikati bile bile örtüp kafir-perdeli olmayı seçmişiz sizce?!!..tefekkür lütfen..kimse kendisini ben islamım diye kandırmasın.. şüphe hem abdesti hem de aşkı bozar malumJ!!
HOR-US –RA RÜZGAR GÜLÜNÜN İŞARET ETTİĞİ 4 yönlü-4 unsurlu DEĞİŞİK ZAMANLARDAKİ KIBLE SEMBOLLERİne verilen derleme anlamlardan bazıları..
*Bektaşi dergahı girişindeki sütun (Küre-Müselles-ÜÇGEN)e-ışık
prizma-safiye makamına işarettir: 4
kapı 40 makam.. Hakkı kendi özünde bulmak..
ve şimdi gelelim KÂBE ye..yeryüzünde KABE MAKAMINDA olan bir İNSAN-I KAMİL’in yüzünde, 4 yönden tecelli eden, 4 duyu hissi melekütu şunlardır.. İsrafil=kulak(kalp),Mikail=göz(himmet),Azrail=dil(vehim),Cebrail= akıl(idrak).. bu dört Meleğe Kirâmen Kâtibin derler.
meleklere iman amentü esaslarından olduğu için ve her yaratılmış varlık mülkiyeti inşâasını bu meleki yapılara borçlu olduğundan, Allah ile varlık arasında melekler bir bakıma rabıta-aracıdırlar+ kitaplar + resulller de tabii öyledir..ve bu makamları velayetle temsil eden vali-velilerde, aynı yüksek enerjiyi, kişinin seviyesi idrakine indirgeme trofoluğu vazifesini halen sürdürürler ..insan bunu bilsin bilmesin bu böyledir.. sabiilerde meleklere ve peygamberle imanı bilip,tam uygulamışlar amma zamanla putlaştırıp tapınmaya başlamışlardır..
insan arzının 7 tabakası; deri, yağ, et, damar, sinir, adele, kemiklerdir..
insan prizmasının 7 rengi; beyaz, siyah, kırmızı, sarı, mavi, yeşil ve mordur..
2.köşe GÜNEY: Ateş elementi. Küre-i har Ateş (ŞERİAT)bir anadan doğmak VEHİM..(İslamda Kabe’nin güney köşesine "Yemânî” denir.. VEDÜD-Azrail-İbrahim aleyhisselam).= (Dil) her şeyi tattığı için (Azrail) dir. Ateş elementinin rengi saf kırmızıdır ve tabiatı ılık ve kuru olarak düşünülür.(eski mısırda GÜNEY-İmseti=İNSAN yüzü, İsis tarafından korunuyordu)..
3.köşe BATI: Su elementi. Küre-i ma Su (MARİFET) HİMMET.. (islamda Kabe’nin batı köşesine "Şâmi denir).. RAHİM-Mikail-İsa aleyhisselam=mülk alemi (Göz) her şeyi gördüğü için (Mikâil)dir...Su elementinin rengi saf mavidir ve tabiatı soğuk ve nemlidir. (eski Mısır’da BATI-Kebehsenuef, ATMACA-ŞAHİN yüzü Serket korurdu)…
4.köşe DOĞU:Hava elementi..Küre-i hava Hava (TARİKAT) ikrar verip bir yola girmek.. AKIL.. (İslamda Kabe’nin Doğu köşesine "Hacerü'l-Esved" veya "Şarki" denir)..RAHMAN-Cebrail-Muhammed aleyhisselam Akıl) her şeyi bildiği için (Cebrâil)dir...Hava elementinin rengi saf açık sarıdır. Tabiatı ılık ve nemlidir. (eski Mısır’da DOĞU- Çakal Daumutef = KÖPEK yüzü Neith korurdu)..
Keldanilerce de insan ırkını koruyup himaye eden dört cinse şunlardır.
1-Sad-Alap ya da Kirub İnsan yüzlü bir boğa ile temsil edilirdi.
2-Lamaş veya Nigal İnsan kafalı bir aslan (sfenks) ile temsil edilirdi.
3-Ustar Tamamen insana benzerdi.
4-Nattig Kartal başı ile temsil edilirdi.
sabilikte, 7 gezegenin her biri için, günde 7 kez, niyetle namaz kılınırdı.. kıbleleri kuzey yönü imiş.. 5 vakit aynı biz Müslümanlarınki gibiydi..diğer ikisi ise kuşluk namazı ve gecenin 6. Saatinin bitiminde, yani bizim teheccüd namazımıza denk geliyordu.. ayrıca cenaze namazları da aynı idi.. hatta ezanları olduğu da söyleniyormuş.. aslında bu bize şunu anlatıyor: taa hz Adem atamızdan beri bazı bozulmalarla gelen haniflik, hz Muhammed Mustafa(*MUSTAFA=ISTIFA EDİLMİŞ, saflaşarak kristal prizma haline dönüşmüş)ile, yine başladığı ilk hale, yani suyun hem temiz hem de temizleyici SÛBHAN’a dönüşmesidir..
gerçek bir hanif; üçgen şeffaf
bir prizma gibidir..tüm ışıkları aldığı renkte,
aldığı dalga boyu desende –aynı
geometride yansıtır.. saf ayna olan insan-ı kamilde bu HÛR’dur.. İsis’in
aynası, Hor’us’un gözü budur…arş-ı ala
da semâ eden aliyyÛnların anlamı da budur.. onlar kendilerinde varlık
bilmez ve kabul etmezler.. çünkü sadece dönel aynalar olarak tutuldukları aşkın
cezbesiyle ışığı-ilahi bilgiyi sevdikleri için çözündürüp-dekoderlik edip,
Sevdiğine kendisini yine kendinden seyrettirirler ..aynı deniz ve denizin içindeki
balıklar misalidir SÛBHANALLAHJ.. fesûbhanallah-neler yazmışım ya huuu?!…kendimi güldürdüm.. Allah’ta
BENi güldürsün ve aminnJ.
Sevdiğim, burada bir şey söylemek istiyorum..tüm bu bilgileri, tabii ki hz peygamberi ve islamı ve tüüm dinleri karalamak için araştırma yapan ve hayatını bu yolda harcamış-hatta öldürülmeyi göze alacak kadar islamdan nefret eden kişilerin sitelerinden derlediğimi söylememe gerek yok sanırım.. nedense islam alemi-hristiyanı,musevisi, hep ayakta uyuyor.. kafirler her şeyi araştırıp,hazırlayıp bize sunuyorlar ve biz tevhid edemiyoruz. .oysa kafirlerin tek yapamadığı şeydir birlemek-tevhid etmek..mesela bu lüx sadece tektanrı-hanif inancına mensuplara, bizlere aittir…
Sevdiğim, burada bir şey söylemek istiyorum..tüm bu bilgileri, tabii ki hz peygamberi ve islamı ve tüüm dinleri karalamak için araştırma yapan ve hayatını bu yolda harcamış-hatta öldürülmeyi göze alacak kadar islamdan nefret eden kişilerin sitelerinden derlediğimi söylememe gerek yok sanırım.. nedense islam alemi-hristiyanı,musevisi, hep ayakta uyuyor.. kafirler her şeyi araştırıp,hazırlayıp bize sunuyorlar ve biz tevhid edemiyoruz. .oysa kafirlerin tek yapamadığı şeydir birlemek-tevhid etmek..mesela bu lüx sadece tektanrı-hanif inancına mensuplara, bizlere aittir…
burada anlamamız gereken, hakikatte saf –ilk sabiilerin tapındıklarının gezegenler olmadığıdır. onların tesirleri ile oluşan vakitler ve o vakitlerin kutsallığı, AN-I DAİM-kadir gecesini-semâyı anlamaktır asılolan.. bunu en basit nerden anlayabiliriz..bir hakiki sabii için namaz tüm ibadetlerden öndedir; gusül almıyor ve namaz kılmıyor diye kadınını dahi boşama hakkına sahiptir..
ve aslında,her tapınağın geometrik bir şeklinin ,bir suret elbisesinin
olması ise, o
meleki yapının kristalize şeklinden(KAR
TANELERİ RESİMLERİNE BAKIN lütfen) başka
bir şey de değildir. o yıldız veya gezegende aynı kar taneleri gibi bir
meleki kudret enerjisidir,mülk-malik-inşaat tuğlasıdır. .. ve bu enerjinin de dalga frekans, salınım
sureti var..işte sabiiler yıldız
ilminde o derece ileriydiler ki, her şeyin aslının su olmasından yola çıkarak,
suyun moleküler yapısını çözmüşlerdi.. HATTA SU
BUHARLAŞINCA VE YAKILAN CESETLERDEN ARTA KALAN SADECE BİR AVUÇ TUZ KRİSTALİ OLDUĞUNDA, bunun mıknatısiyet-ruh enerjisi olarak anlamış ve sistemi çözmüşlerdir.. onlar,göksel
su ve yersel suyu anlıyor, kullanıyor ve kullandırabiliyorlardı.. belkide sabiilerin en büyük sorunu; sadece batınilikte ısrarla kalmak istemeleri ve ruhlar alemindeki hali aynen yeryüzüne inşa etmeye çalışmalarındaydı..
insanın
toprak bedeni nötr bir pil muhafazasıdır değil mi..içinde
ise %70 i tuzlu su olan bir iç deniz vardır..bu alıcı ve verici tuzlu su bizim
hayatiyetimiz-ruhumuzun çalışması için elzemdir..tuzun ve suyun kristalize
şekilleri bozulduğunda-geometrik desenlerimiz bızttladığında, bizimde
sistemimiz bozulur ve deformasyona uğramaya başlarız..niyet ve amellerimiz
düzeldikçe de, iç denizimizin su ve tuz dengesi sağlanarak, göksel sema ile
uyumlu titreşen desenlerimiz olur..işte
şimdi mükemmel bir göksel tarayıcı, alıp & yansıtıcı bir ışık prizması –radar olmuşuzdur..bu haldeyken hiçbir
zararlı vesvesevi =cinni tür varlık bize
yaklaşamaz ve zarar veremez mesela..çünkü kendisine kendisi yansıyacağı için o
kendisini yakarJ..nur üstüne nur budur..göksel denizle yersel
denizin arasında ki elektrik akımından meydana gelen nur-lema-şimşekler madde
gözleriyle görülmese de, alınları
secdeye erdirilmişler birbirlerini bulup-bilip- tanırlar vesselam…
satürn ün 6 gen kutbuyeti |
birde olayı şöyle de deneyimleyebilirizJ; Satürn 6 gen bir surete sahip olduğu için onun tapınağı 6 gen formundaydı.. böylece Satürn meleğinin moleküler geometrik deseni-yani dalga boyu ile yeryüzünde ona yine aynı biçimde inşa ettikleri bir elbiseyi, bir âbâ yı giydirip,onun içine-kubbesi altına girip o yıldız-meleğin himayesi-tesirinden bilgi alıp, onla aynı titreşiyor, aynileşiyorlardı.. *Sevdiğim bilmiyorum anladığımı anlatabildim mi ama kısa ve öz ancak böyle olabilir sanki..
SABİİ’LERİN
YILDIZ DESENLİ GEOMETRİK TAPINAKLARINA DAİR(kaynak:
Mesudi)
*"Harran Sabiilerinin tapınakları 'akıl cevherleri' ve 'yıldızlar' adınadır. Bunlar arasında, 'ilk neden tapınağı' (birinci akıl, ilk neden sayılır),
*"Harran Sabiilerinin tapınakları 'akıl cevherleri' ve 'yıldızlar' adınadır. Bunlar arasında, 'ilk neden tapınağı' (birinci akıl, ilk neden sayılır),
İLK NEDEN TAPINAĞI: îslam tarihçilerinden
Zeynüddin Ömer İbnü'l-Verdî'nin "Sabiîler"e ait olduğunu söylediği ve
"gördüm" dediği bir Hz.İDRİS’ten "sahîfe", "Tanrı'ya
sesleniş"! içeriyor:
"Sen öyle 'öncesiz' (ezeli) bir varlıksın ki, tüm başlar-başkanlıklar sana bağlıdır. Düşünülen ve duygular alanına giren tüm varlıkların Tanrısısın sen. Dünyaların Başkanı, 'âlem'lerin çobanısın. Meleklerin ve bunların büyüklerinin de Rabbisin. 'Akıllar senden gelip 'yeryüzü yöneticisi'ne ulaşmakta. Çünkü sen,ilk nedensin. Gücün, var olanların tümünü kaplamıştır. Sen, sınırı olmayan bir birliksin. Kavranamayacak olan teksin. Gök egemenlerinin ve ışıkları sürekli olan ışık kaynaklarının yönetenisin sen. Sen, iyiliklerin tümünü buyuran, her şeyi vahiy ve işaretle önceden gösteren hükümdarlar hükümdarısın. Yaratıkların oluşup gelişmesi sendendir. Tüm evrenin düzeni, senin işaretinle yoluna girer. Işıklar yalnızca senden kaynaklanır. Sen, her şeyden önce var olan en eski nedensin. Senden, nefislerimizi (ruhlarımızı) arıtmanı diliyoruz. Nimetlerini kazanma başarısını diliyoruz. Şimdi ve her zaman. Taa, sonsuza dek... Ey her türlü kirden uzaklaşmış olarak görülebilen Tanrı! Akıllarımızı sağlıklı kıl ve hastalığın her türlüsünden uzak bir sağlık ver bize. Üzüntülerimizi, mutluluklara çevir. Yalnızca sana sığınıyoruz ve yalnızca senden korkuyoruz. Senin ancak işaretle anlatılabilen büyüklüğünü dile getirmeyi başarmamızı diliyoruz senden. Bu büyüklük, sözle anlatılamaz. Her şey ve herkes sendendir, her şey ve her başarı seninle elde edilir. Dünyaların dileği-umudusun sen. Ve sen tüm insanların yardımcısısın."
"Sen öyle 'öncesiz' (ezeli) bir varlıksın ki, tüm başlar-başkanlıklar sana bağlıdır. Düşünülen ve duygular alanına giren tüm varlıkların Tanrısısın sen. Dünyaların Başkanı, 'âlem'lerin çobanısın. Meleklerin ve bunların büyüklerinin de Rabbisin. 'Akıllar senden gelip 'yeryüzü yöneticisi'ne ulaşmakta. Çünkü sen,ilk nedensin. Gücün, var olanların tümünü kaplamıştır. Sen, sınırı olmayan bir birliksin. Kavranamayacak olan teksin. Gök egemenlerinin ve ışıkları sürekli olan ışık kaynaklarının yönetenisin sen. Sen, iyiliklerin tümünü buyuran, her şeyi vahiy ve işaretle önceden gösteren hükümdarlar hükümdarısın. Yaratıkların oluşup gelişmesi sendendir. Tüm evrenin düzeni, senin işaretinle yoluna girer. Işıklar yalnızca senden kaynaklanır. Sen, her şeyden önce var olan en eski nedensin. Senden, nefislerimizi (ruhlarımızı) arıtmanı diliyoruz. Nimetlerini kazanma başarısını diliyoruz. Şimdi ve her zaman. Taa, sonsuza dek... Ey her türlü kirden uzaklaşmış olarak görülebilen Tanrı! Akıllarımızı sağlıklı kıl ve hastalığın her türlüsünden uzak bir sağlık ver bize. Üzüntülerimizi, mutluluklara çevir. Yalnızca sana sığınıyoruz ve yalnızca senden korkuyoruz. Senin ancak işaretle anlatılabilen büyüklüğünü dile getirmeyi başarmamızı diliyoruz senden. Bu büyüklük, sözle anlatılamaz. Her şey ve herkes sendendir, her şey ve her başarı seninle elde edilir. Dünyaların dileği-umudusun sen. Ve sen tüm insanların yardımcısısın."
ve büyük ihtimalle bir sabii, İBRAHİMİ olan Akhenaton’un, tek Tanrısı Aton için yaptığı 4 gen tapınak da ibadet
edişi ve ona
aynı ezan okur gibi yakarış hatırası, taaa bugüne dek boşuna gelmemiştir.TEVHİD
BİRDİR..HER ŞEY BİR VE AYN’IDIR:
“Tanrı, uludur,
birdir, tektir./Ondan başkası yoktur./Bir tanedir,/O’dur her varlığı yaratan./Bir
ruhtur Tanrı, görünmeyen bir ruh…/Ta başlangıçta vardı Tanrı./Tek varlıktı o.
/Hiçbir şey yokken o vardı./Her şeyi o yarattı… /Ezelden beri gelen
varlığı,/Ebediyete kadar sürecek./ Gizlidir Tanrı, kimse görmemiştir onu./ İnsanlara
ve yarattıklarına sır kalır her zaman”(AKH-EN’ATON)…
AKIL TAPINAĞI.. DİN YASASI -KANUN- Namustur (Nomos.).. arapça para (dinar) da namus kelime anlamı içindedir.."NAMUS ,Ruhu'l-kudüs (kutsal ruh),Cebrail"dir...ve böylece ilk DİLEME-İRADE ETME EMRİ ,tanrının varlığı-vardan var ettiği İLK NEDEN KABUL EDİLEREK, İLK AKLI(külli akıl-külli nefs) kürelerini doğurmuştur ve yaratılış safhaları; 7 evre-7 tabaka-7 gün-7 nefs mertebesi ile daima, 7 li sistem-7 nin katmanları olarak süregelmiş, böylece de felsefe denen HİKMETSEVERLİK=AYASOFYA, vahy-i ilham ilmini aşağıya indirgenmiştir..
Zeynüddin İbnü'l-Verdî'nin, Tetümmetü'l-Muhtasar Fî Ahbari'l-Beşer adlı kitabında, hz İDRİS’E
AİT OLAN ve Sabilerin olduğunu söylediği ve "görüp okuduğunu"
belirttiği "Namus"
sayfası, Arapça çevirisiyle şöyledir:
"Sakın
hiçbiriniz, benzerinin kendisine yapılmasını uygun görmediği bir işi-işlemi,
herhangi bir 'kardeşine' yapmasın. Sakın övünmeyin, varlığınızı,
erdemlerinizi sayıp dökerek böbürlenme yoluna gitmeyin. Sakın birer yalancı olarak Tanrı'ya ant içmeyin, inandırmak için
hemen ant içmeye koyulmayın. Dürüstlüğe yaslanın. Öyle
ki, sözlerinizde 'evet'iniz gerçekten 'evet', 'hayır'ınız da, gerçekten 'hayır'
olsun. Yalancılara Yüce Tanrı adına ant içirmekten de sakının. Onların
'günahlarına siz de katılmış olursunuz. Hele, onların antlarını bozacaklarını
biliyorsanız... İçinizdekileri ve herkesi; tüm
gizlilikleri bilen Tanrı'ya dayayın (havale edin). Adaletli yargıç olarak da,
çözüm getiren savunmacınız olarak da, O, size yeter. Boş, yanlış ve kötü
söz söylemekten kaçının. Sapık ve yanlış yolda olanlarla işbirliği etmeyin. Çok
şaka yapmayın, çok gülmeyin. Şunu, bunu çekiştirmeyin, kınamayın.
Öfkelendiğinizde ağzınızdan kötü söz çıkmasın. Çünkü bu sizi, kınanası ve küçük
duruma düşürür; size, utanç ve yeğnilik getirir; üzerinize günahı, sıkıntıları
çeker. Öfkesini yenen, sözünü bilen, düşüncesini
arı kılan ve içini temiz tutan kimse, her tür kötüyü-kötülüğü yener. 'Hikmet'in bilincine varın. Dindarlığa
yönelin. Ağırbaşlı ve olgun olmayı kendinize gelenek yapın. Güzel, yaraşır
edeplerle süslenmeye çalışın. İşlerinizde
dengeli olun. Aceleci olmayın. Özellikle suçluyu cezalandırmakta... Biriniz
bir yola sapsa da, kötü, yadırganası bir şey yapsa; hemen koparsın kendini
ondan. Onunla ilişkisini sürdürürken kurtulacağını sanmasın. Diyelim ki,
dünyada örtbas etmeyi, saklamayı başardı; kuşku duymasın ki, 'din günü'nde
(öbür dünyada) herkesin önünde açığa çıkacaktır suçu."
Şimdi gelelim KÂBE ye.. bu HAKİKAT OLAN nokta-i
dairenin yeryüzünde ilk maddeleşerek kare?!! biçiminde somutlaşmış
halidir.. oysaki o, RAHMAN’IN
yeryüzüne ilk vuran GÖLGESİ
suretindedirJ… aslı mihrab
şeklindeyken , bir vakitler dikdörtgen, sonrada KÜB şeklinde
karar bulmuş, oysa hakikati bir NAMUS SÜTUNU OLAN yapının, 4
köşesi de ayrı bir isimle anılırmış.. Doğu köşesine "Hacerü'l-Esved" veya "Şarki", kuzey köşesine "Irakî" , batı köşesine "Şâmî" ve güney köşesine "Yemânî" denirmiş..
SABİİLİKTE ,aynı peygamberler ile Yaratıcı arasında ,NAMUS-CEBRAİL MELEK OLMASI gibi(RAB-I-TA…
insan-ı kamil), bağlantıyı sağlayan aracı melek=yıldız kurumları vardı..başlangıçta yapılan yüksek bilgili ilim, zamanla hak
etmeyenlerin elinde putperestliğe dönüşmüş olsa da, hakikati bilip anlamak çok
zevkli…ve şimdi de haftanın 7 günü ibadet edilen, 7 vakti simgeleyen 7 gezegen-yıldız'ın, 7 geometrik mimarisine bakacağız ve unutmayacağız ki, bu 7 geometrik şekil üst üste konduğunda, en mükemmel elmas kesimine dönüşür ve ışığı sonsuz tayfa bölüp yansıtır..kim böylesine muhteşem tektaş bir yüzüğü olsun istemez ki değil mi:).. hele birde böyle bir gönüle sahip olsak ya, ne yaparız?!! .. artık tapınakları müfredatına bakalım mı Sevdiğim..
*((Güneş, Ay ve beş gezegen adına yapılmış tapınakların ad ve biçimleri,işaret ettikleri sembol şahsiyetleri ve yukarıda yazmış olduğum 4 yöne ait şeyleri tam doğru tesbit edememiş olsam dahi(doğrusunu sadece RABbim bilir) ,şimdiki idrakimle olay şöyleymiş)):
*((Güneş, Ay ve beş gezegen adına yapılmış tapınakların ad ve biçimleri,işaret ettikleri sembol şahsiyetleri ve yukarıda yazmış olduğum 4 yöne ait şeyleri tam doğru tesbit edememiş olsam dahi(doğrusunu sadece RABbim bilir) ,şimdiki idrakimle olay şöyleymiş)):
1. Vakit: "NABU -Utarit (Merkür) Tapınağı"(civa): Bir dikdörtgen içinde üçgen şeklinde mabedi vardır... Çarşamba günü Merkür için ibadet günüdür.. havai (ma’i,mavi) azrak, utarit, KELİME-İ TEVHİD:)
2.vakit:"NERGAL-Merih (Mars) Tapınağı"(madeni demir): Dikdörtgen şeklinde mabede sahiptir..… Salı günü Mars için ibadet edilir.. kırmızı,ahmar,merih,İsm-i Celal Nuru..
3."ŞAMAŞ-Güneş Tapınağı"(madeni altın): Dörtgen –kare şeklinde evi vardır..… pazar günleri güneş ayinleri yapılırdı ve adı SUNDAY dır.. * sarı,astar,şems,Hak İsm-i Şerifi Nuruna..
4."SİN-Ay Tapınağı"(madeni gümüş): Sekizgen suretinde mabedi vardır.. pazartesi
ay ayinleri olurdu ve adı "monday" ay günüdür.. yeşil,ahter,kamer,Hayy İsm-i Şerifi Nuruna
5."NİNUTRA-KRONOS-Zühal (Satürn)Tapınağı"(madeni kurşun): Altıgen suretinde
evi vardır… cumartesileri de
satürn ayinlerine ayrılmıştır. cumartesi -Saturday- satürn günüdür. siyah, esved, zühal, Kayyum İsm-i
Şerifi Nuruna. siyaha saygı icabı
siyah-ı şerif denilmektedir.. İsm-i Zat’a Alem-i Celal e işarettir...daireyi
fena..
6."MARDUK(BAL-BELOKU- 7 şakra-7 nefs mertebeli
ASA-atadireği suyu- kutsal kase- ölümsüz KUYRUKSOKUMU)-Müşteri (Jüpiter) Tapınağı"(madeni kalay): Üçgen suretinde mabedi vardır..... perşembe Jüpiter ibadet
günüdür.boz(renksiz) abrani (bulut rengi ), müşteri, Kahhar İsm-i Şerifi nuruna işarettir.. 7 renk olması 7 ismin nurlarına işarettir….…………..
7."İŞTAR-Zühre (Venüs) Tapınağı"(madeni bakır): Bir dörtgen içinde üçgen şeklinde bir beyti vardır. .cuma Venüs için ibadet günüdür. beyaz ,abyaz , ZÜHRE (Venüs,çolpan veya çoban yıldızı),İsmi Cami’ olan Hamir Nuruna (bütün isimleri içine toplayan
hamur)
..
..
Sevdiğim burada çok uzun bir Manden yaratılış
mitolojisi vardı ki kırptım..arada benim ilgimi çekense, Mısır’daki PTAH(çömlekçi
tanrı) dan ilk Adem olarak bahsetmesiydi.. yani tüm kanıtlar tek bir el,tek bir
manada toplanıyor ki, harika bişey bu.. ve
meleklerin Adem’e isyanı, aliyyunlar ,hakiki sema ve ilk tavaf ,hz Yahya’nın
vefatına kadınlar neden çok ağladı arasında harika bağlar bulup belgeledim,
kalbimde mahfuzJ. şimdilerdeyse, bu konuyu anlatabilmek için
yersiz ve yurtsuzum..
Bence, bu geometri-cin-gen
bilimli konu çok zor ve yorucuydu.. geometriyi hissedebilmek için; birkaç haftadır
çeşme suyunu ketılda kaynatıp, cam sürahide dondurup,çözdürüp kahve olarak
tüketiyorumJ..en çok hafif
buzlu halindeyken bu suyu içmekten zevk aldım..damacana sudan daha mükemmel .. ama
durunca hoş değil..ve 3 gündür de tuz ve su bahsinden dolayı bir cam sürahinin
tepesine koyduğum latif bir kristal prizmanın suyunu deneyimliyorum ..su
damacanaya oranla çok daha yumuşak oldu..belki güneşi direkt alsa,
geometri desenleri daha mükemmel olabilir bilmiyorum..oysa biz Müslümanların işi çokk kolay.. bir besmele çekip,
suya 19 mührü-ol emrini basıp üfledik mi HÛUJ, tüm geometrileri ilk haldeki desenine sokabiliyoruz şükür
elhamdülillah… hoşça kal, görüşürüz inşallah ve aminn..*(bu son sözler yazımın geometrisini kristalleştirip ismi Câmî HU yapmak içindi.SEN HU YA AİT OL'AN-I BİLİR MİSİN?:)
nur cihan
25.10.2013
nuralem7@hotmail.com
nur cihan
25.10.2013
nuralem7@hotmail.com