ilk masalım 2007 J
99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 99
avucuna konan bembeyaz kuş tüyüne bakarak “TELEK İLMİ NEDİR ,BİLEN VAR MI? “diyene, ZAMAN= Ebül Vakt: ”telek nedir biliyor musun? telek, kuşun kuyruk ucundaki en son tüyün adıdır”… ve ATTAR demiş ki:” gökyüzünden bir kuş tüyü düştü.. kim onu buldu, her şeyde onun oldu”…
avucuna konan bembeyaz kuş tüyüne bakarak “TELEK İLMİ NEDİR ,BİLEN VAR MI? “diyene, ZAMAN= Ebül Vakt: ”telek nedir biliyor musun? telek, kuşun kuyruk ucundaki en son tüyün adıdır”… ve ATTAR demiş ki:” gökyüzünden bir kuş tüyü düştü.. kim onu buldu, her şeyde onun oldu”…
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..ve tabii
ki dalya diyoruz.yani verilen hududu izinsiz aşmamak için, aldığımız ikazla
noktayı amaya koyuyoruz.. Sevdiceğim nasılsın? bence çok iyisin, güzelsin
,hoşsun. gözlerim bayram, ruhum huzuru şifayâb buldu.bence Sende beni minicik
seviyor olabilirsin J..hele uzun sürecek vedamız için
giderken giderken dönüşün yok muydu?.. çok
zariftin. teşekkür ediyorum.bu bedeli ödenebilir hediye jesti daima
hatırlayacağım(bir gün bende yine
giderken giderken, yine Sana dönebilirim). Bir vakitler sahip olduğum en
değerli şey olan aşık ruhumu hediye olarak Sana teklif etmiştim de, Sen
şaşkınca kızarak “napıcam ben senin ruhunu” diye reddetmiştinJ” .. merhabamız ve vedamız da aynı ilk seferki gibiydi.
Sen bana asker selamı çaktın ve ben yine elimi kalbime koyup, başımı eğdim…beni
terk etmemişsin anladım J..
yolumuz şimdilik bitti gözükse de, bu bir durak biliyorum. soluklanarak daha sonraki menzile ulaşmak adına bir ilmi sindirim tedavisi.. geçen hafta harflerimin yazdığı o olağanüstü ilim hiçbir yerde kayıtlı değil.onun öyle serbest kalması için özür dilerim..beni affet.ama muhteşemdi, o başkaJ..
yolumuz şimdilik bitti gözükse de, bu bir durak biliyorum. soluklanarak daha sonraki menzile ulaşmak adına bir ilmi sindirim tedavisi.. geçen hafta harflerimin yazdığı o olağanüstü ilim hiçbir yerde kayıtlı değil.onun öyle serbest kalması için özür dilerim..beni affet.ama muhteşemdi, o başkaJ..
.. bu yaşattığın selamlama seranatı çok duyguluydu.. Evvel Zamanım ilk hastaneye kaldırıldığında O’nu ziyarete gidişim, sabah yaşadığım denizdeki kayıkçının halini ve anladıklarımı aktarışım. “o kayıktaki ben miydim?” diye heyecanla soruşu!! ve sonra dayanamayıp bir daha hastaneye geri dönüşüm. “beni bırakmayın, sakın gitmeyin ” deyişim ve O’nun:”siz bize tekrar döndünüz ya, o zaman bizde eve dönelim” diyerek ayaklanışı ve giysilerini isteyip taxi çağırtmak isteyişi... işte Senin geri dönüşün aniden bu hatırayı canlandırdı nedense. tekrar söylüyorum, söz verdin, beni bırakma, birlikte başaracağız unutma. ve o hikayedeki ikazı anladım. aynı rüyayı gördüğümüzü de ..özür dilerim . bilerek yapmadım. bana ait bir şey değil…lütfen beni uzun süre Sensiz bırakma, her defasında aynı şey, kıskançlık krizim tutuyor.
(*ve masalı okuyan büyük balıklarda masala girip, hali ahvalimizi görüp bana yazabiliyorlar ki, artık bende haber alma işini onlarla hallediyorum, o kadar J!..yanii benim rüyalarımı kapatsan da, masal bir yol buluyor, çocuktan al haberi heep sürüyor)…
Ben kimseye veda edip bitiremem bilir misin?. sessizce çekip gider, kendime çekilirim… kimseye bilerek zarar veremem. dayanabildiğim kadar herkese sabrederim…bu konuda inanılmaz tecrübeliyimdir ve aslında bedenimdeki hasarların hepsi de bu tür insanlara tahammülün bıraktığı izler.. kimseyi kolayca reddetmem..hayatımda hiç protokol, makam, mevki, etiket takmam. hepsi aynıdır. kimse için zerrece değişemem.. beyaz yalanlar hariç hiçbir şey içinde yalan söyleyemem. tüm hayatım boyunca nadir beddua etmişimdir ve onlar için acı duyup hemen geri aldım. argo küfürde yok.. tek olabildiğim şey olduğum gibi,hissettiğim gibi yaşamaktır. kendimden çok memnunum(sadece gittikçe daha hassaslaştığımdan, insanların negatifliklerini çok fena hissederek, onları uzaklaştırırken ani tepkiler vermem beni çok yıpratıyor, bazıları beni hasta edip çökertiyor).. çünkü organik yapım bu.. ve onu hile,nifak,yalan,dolan ,münafıklıklarla kirletmeye de asla niyetim yok. ben dünyanın bu tür kişiler yüzünden cehenneme döndüğüne inanıyorum. vesvese üreten nifakçı insanlardan uzak durmanın cennet olduğunu biliyor ve genelde keyfini doya doya yaşıyorum inşallah.
bazı kişiler benim aşırı yalnız, hayali bir alemde yaşadığımı, hastalıklı bir düşünce sistemine sahip olduğumu da söylüyorlar(ne zaman? İşte o püskürtmeden hemen sonra tabii J)..evet çocuklar ben çook yanlızım.ve kendi iç alemimdeki huzuru, neşeyi, zenginliği ve güzelliği dışarıdaki kuru kalabalığa kaptırmaya da hiiç niyetim yok. ben bu hali çok zor kazandım, hem de ne acıyla ah bilseniz( siz neden öğrenip anlamak istemiyorsunuz biliyor musunuz?.bilmenin getireceği bedel ve sorumlulukla karşılaşmamak için tabii..bu konuda beni kandırabileceğinizi mi sanıyorsunuz?!içi dışı bir olmayan daima belli olur).. insanın iç aleminde cenneti yaşaması ne demek anlarmısınız ki, bu tür yanlızlığın manasına girebilesiniz. sizde kendinizdeki kaynağı keşfedebilseydiniz; artık dışarıdaki kimseye ilgi duyamaz, sizde onla bunla değil, dönüp kendinizle meşgul olurdunuz ki, mesele bundan ibarettir.. ayrıca, kafanızda bin türlü tilkiyi idare etme yalan mesleğiyle hayatınızı harcayacağınıza, olduğunuz gibi basit, yalansız dolansız, saftirik yaşamanın keyfini neden çıkartmıyorsunuz?.. neden?!..
ayrıca beni ALLAH İLE ALDATILMIŞ ve ALLAH İLE ALDATAN olarak algılayanlara da şunu söylemek isterim..kendimi bildiğimden beri bana hiçbir şey yapmamış olsalar dahi bazı insanlardan çok korkup kaçmışımdır. dünyada insan denen mahluk kadar tehlikeli bir yaratık olduğuna inanmıyorum.. sireti ve sureti bir olan İNSAN makamındaki kişiler nadirdir..ve yaratılmış bir mahluk tarafından aldatılacağıma, ALLAH İLE ALLAHLA ALDATILMAYI TERCİH EDERİM..ama ahaliye bunları öğreten medyaperest sahtekar mehdi ve resul, yüzyılın içtihat sahibi yenileyicileri sevmem. Onların yaptıkları şey; ilimlerini reddettikleri geçmiş tarikat pirlerinin haber verip öğrettiklerini kopyala yapıştır yapıp , isimlerini modern ilmi adlarla değiştirip, sanki yeni bir şey sunuyormuş havasına girmelerinden başka bir şeyde değildir.eğer okusaydınız her şeyi çalıp sahiplendikleri yerleri tek tek tesbit ederdiniz. okumuyor, araştırmıyor sadece ondan bundan kolayca öğrenmek istiyorsunuz. ilim hırsızlığı da vardır unutmayın... ve hayalleri çalan sahte dervişler –sahte efendiler var unutmayın..
bazı salaklarda onları yüzyılın yenileyicisi sanıyor ki, onlarda dahi onu anlayabilmek için, kapı kapı, kaç tarikat şeyhinin ilmini çalmak için geziyorlar, bilen biliyor.. kendilerine ait akan, ilhamatı rabbani hiçbir şeyleri yok (*onları okuyun..kavramların beynin iki dualite lobunda takılıp durduğunu, okurken su gibi akmadığını anlarsanız bu işi de çözersiniz vesselam)..bunlar masalın okurlarından bazı kişiler içindi. Son masal olduğundan bu yazı bir hesaplaşma oluyor maalesef. içimizde hiçbir şey kalmamalı ki temiz bir sayfa açalım, şimdiye dek olan biten hesabımızı seri ül hesap misali sorguya çekilmeden halledelim, değil mi? .. ve masalın avı olan çocuklarına, esas av olan onların nadirinin özel yumurta çocuklarına, özel övgülere zaten yer vermem, onları muhafaza ederim.. kıymetli cevherler umuma dökülmez..
Bunları
neden yazdım.çünkü adı masal olan bu kayıtlar aslında çok değerli o yüzden. .. ve bazıları
da beni aşık, esrik, meczub, deli,kindar, tehlikeli veli vs filan şeyler
sanıyorlar.onların tüm zanlarını sonuna dek destekliyorum. zaten buna mecburum.
çünkü adı masal olan bu şeyler; masal olmanın tüm sınırsız anlatımlarından faydalanmak
zorundaydı ve bende tüüm hayal gücümü ancak bir masalla yansıtabileceğim için
seçtiğim yöntem buydu. böylece bu deli saçması rüya palavlarına, o baba,
bu efendi ,biat gibi saçma şeylere ait ne bilgi varsa iç edecek amma, istediği
anlamları çaldıktan sonrada, seninle alay edebileceklerdi.. evet. hepsine
razıyım. daha evvel bir kaç kişinin
yazdığı şeyi şimdi size söyleyeyim. o kişiler bu yazdıklarımı neden kitap yapmadığımı,
yüzlerce kitaba sığmaz- hiçbir yerde olmayan bilgiyi bir defada neden
verdiğimi,ne filmler, ne senaryolar, diziler, sayısız kitap ilhamı için
kullanılacak malzemeyi neden bedavaya insanlara sunduğumu yazmışlardı.
Sevdiğim ben bunu taa en başından beri bilerek yazıyorum. insan kendi kabiliyeti potansiyelini bilince, verdiği hiçbir şeyden eksileceğim diye korkmaz ya hanii. durum o. lütfen endişe etmeyin..ben fazlalıkları vermek üzere emrolunanım. buna mecburum. zira hazinem, artezyen kuyum fazla mirastan tıkanmış ve onun açılması içinde bu yöntem seçilmiştir.. siz selsebile ait olmak ne demek bilir misiniz? bende masalın veda hediyesi olarak geçen hafta öğrendim zaten..yani ne okuduğunuzun biraz farkına varın lütfen.. masal bu âli masal J…
kaç senedir tefekkürleri sürekli takip ediyorum.. hiç gündemde olmayan ne çok şeyin masalla devreye girişini de tabii..ve beni şimdi olduğu gibi daima yok sayacaklarını baştan kabul etmiş biri olarak bunu yapıyorum(* en büyük özelliğim bazı konularda kendime hiç acımayıp, istersem kolayca kendimi harcayabilmemdir ki, bunu da korunmak için yaparım). zira insanlar şöhrete, gösterişe, makam, kariyere şehvetle tutkundur ve ben böyleleri tarafından gösteri maymunu olarak kullanılmak istemem. safiyetimi onlara kirlettirmem. insani günaha girmek başkadır , mahlukatın oyuncağı olmak başkadır..
insanın sahip çıkması gereken ehli beyti/5 DUYU |
zaten her isme mazhar bir ilahi adem vaktiyle bu makamları kapmış J ..erken uyanan erken yol alır!. bana ilahlık edeceğim esma kalmamış.. yeni bir esma ekleyebilecek değişik, olmayan bir isim bulamadım.. biz ahir zaman veledleri en son saf dalga boylarında durduğumuzdan, dolayısı ile, bize son dalga vurdu.. eee.şimdi bize şiddetle vuran bu dalga frekans deryasından içe aktarım, içe dönüş-eve –sıla-i rahim vatana avdet başladı. bu şiddeti gittikçe artan toplumsal etkili tepkilerle sıkıysa uyanmayın ve dönmeyin!. dalga tüüm alemi sarsıyor!. anlayan anladı. anlamayana söz ve vebal yok..
bu masal bu başlık altındaki son masalımız Sevdiğim. eğer hayalimde ,şeffaf bir kutu içinde, her biri ayrı bir bölmeye konmuş çook değerli kahverengi yüzük kaşı akik taşları hediye edilmeseydi ve Sen hayatıma girince ilk işin rüyama gelip “Senin akik taşların vardı onlar nerede” diye bana sormasaydın ve bende “hatırlamıyorum, bilmiyorum” demeseydim, onları çoktan unutmuştum. daha sonra Senin maddi hediye şeffaf bir kutu içindeki 99 acvem geldi. ve diğer başlıklı masal bitmişti. bir sâlât esnasında bu masal başlığını anlayıp ,sâlâttan çıkınca yazmaya başlamıştım. iki buçuk sene dile kolay. hayatımın en büyük disiplini işte bu masallar. hayatta başardığım en zor şey..
ve olağan seyre dönersek Sevdiğim,bu hafta neler olmuş bakalım mı?..
13 mayıs Salı..ortadoğulu doktor anlatıyor, eşi tercüme ediyor.bana verdiğini söylediği ilim için kalbim bu o ilim değil diyor. onları daha evvelde anlatmıştı.negatiff..pozitif..beyin iki loptan oluşur yani dualite vardır ve düşünmek(aklın devreye girmesi) kalbe gelen vahyin yanında anlamsızdır. maksat Levhi Mahfuzdaki kitabın aynı tıpkı basımını burada fiillerle hayata geçirip, okumak ve Levhi Mahfuzdan gelen vahyi hiç yorum katıp bozmadan –beyni devreye sokmadan yansıtmaktır, ki, bunu bir tek peygamberler yapabilir..başka kimse tam yapamaz .. çünkü diğerleri korunmuş değillerdir..
sonra ona harflerle olan bağımı ve kabiliyetimin açığa çıkacağı ve beni
çok korkutan manayı söylüyorum.. O’ da;
1,2,3,4 ve 5 harf olan mukatta harfleri anlatıyor..hıımm.süper.hiç böyle
idrak duymadım, okumadım. arada bana soruyor, bilince seviniyor. Ya
Rabbim..işte beni ,ruhumu, kalbimi mest edip sarhoş eden şey… harfler -
kelimeler.. doktor bu manaları başka birine anlatmamı istemediği için Sana yazamıyorum
Sevdiğim.. ve ona diyorum ki: ”işte sizin o
bir tepsi, tavuk pilavlı beyaz horoz kurbanı hediyenizin esas anlamı buydu. yani
bana gerekli olan harita idrakini ve doğru istikamette olduğumun işaretini
verdiniz ki, teşekkür ediyorum “ ..
Doktor ve eşi ile şimdi tektaştayız...biliyorsun bizi tanıyan bir süre sonra böyle yerlere de el mecbur gidiyor J..bu gece içinden Hızır geçen adam var..her zamanki gibi yüksek bir sohbetti. ona “neden islamın bugün bu derece pespaye bir halde olduğunu, devletin,din adamlarının, sahte mürşidlerin asırlardır dini yanlış aktararak halkı neden kendi çıkarları için kullandığını, gerçek özgürlük bahşeden islamın neden köle –geri kalmış-dilencilikle sürekli ayakta tutulan kurumlara dönüştürüldüğünü, ve neden bizim bu kadar münafıklaştığımızı, Allah’ın “sizin için islamı seçtim.. dininizi tamamladım “dediği halde, neden bizim bu kadar aşağılanmamıza, hakarete maruz kalmamıza izin verdiğini ve neden merhamet edip artık bizi ayağa kaldırmadığını ” sordum..
anlattı: sosyalizm, kominizimden başladı. hakikatte hepsinin Kur’an ayet ve hadislerinden Allah adını çıkartıp, kendi adlarını yazarak iş,emek, özgürlükü keşfettiklerini anlattı.. “işçinin alın teri kurumadan tam hakkını verin” diyen bir peygamberi dinleyen kaç Müslüman var” dedi?.. zekatını, sadakasını tam veren kaç müslüman var? .komşu hakkı gözeten? .. hepimizin kendimizden bildiğimiz çirkin yanlarımızı saydı döktü. DİN AFYONDUR’UN DOĞRU OLDUĞUNU, devletin, din adamlarının dini siyasete alet edip, halkı din ile uyuşturarak ezip, köleleştirmesini anlattı. halk bugün artık islamın hakikatini unuttuğundan, kendisi de araştırıp okumadığından ve birileri anlatsın, bende işime geleni-çıkarıma uyanı, beyin tanrımın iki lobunda evire çevire döndürüp çıkarıma göre karar vereyim dediğinden demlendi..eee ..durum böyle olunca ,ortaya islam aleminin bugün geldiği hilkat garibesi sahtelik, münafık, nüfus kağıdında dini islam yazan kaydından başka hiçbir şey de kalmıyor malum (*aa! birde bazen cumaya gidiyoruz, bayram namazı da var, ee cenaze namazımız kılınıyor ve imama kısa kesmesi söylenerek bir duamız dahi oluyor şükür..eee bizden ala Müslüman mı olur modumuzda hala ayyukta)..
gelelim din ve siyasete: Sevdiğim, aslında ben her taşın altında devlet olduğunu biliyorum. her nifakın altında da o var. derin siyaset çok pis bir şey. perde önündeki; solcuyum, sağcıyım, ocu, bucu olduğunu sanan tüüüm salaklar, deriin deriin devletin kurgularıyla oynatılan ip kuklalarından başka bir şey değiller (*sendikalar vs her şey aynen böyledir, muhalefet dahi böyledir).. tüüm tarih boyunca öyle olmuş. bu ilim hakikatte Babilli Perslerindir..İskender’in burayı fethi ile bu kaotik pis entrika- Ortadoğu oyunları -Avrupa zekası ile ayyuka çıkarak Bizans’ta zirve olmuş, adına da o vakitler Bizans oyunları demişlerdir..
daha
sonra Osmanlı içindeki saray haremi başta
olmak üzere devşirme etnik halklar bu konuyu ince ince dantel gibi
işlemişler, entrika içinde entrika, baş içinde başka bir baş ve o başın
içinde başka yeni yeni, birbirlerinden gizli işler çeviren güçlü ailelere
mensup devletçikler oluşmuştur(yani kabilecilik hep devam etmiştir ve halen devam eden
tek sistem de budur. çünkü her insan kendi ehli beytinden başka kimseyi
hırkası içine almak istemez. KUR’AN BİZE DER Kİ: ”ben sizi meşrep meşrep yarattım”. ve
der ki :”BİZ SİZİ KAN BAĞI İLE BİRBİRİNİZE
ISINDIRMASAYDIK SİZ BİRBİRİNİZİ BOĞAZLARDINIZ.)
ve Osmanlının en kaynayan fitne devrinde yetişen adamlar bize TC devletini kurmuşlardır
.ama bu kurucuların hepsi hakikatte Osmanlı gelenek,kültür ve ilmine hazirdir..zaten
padişahın kendi cebinden yetiştirip okuttuğu ve ülkeyi kurtarmak için yönlendirdiği kişiler olup, ancak bu devrim
gerçekleşmiştir..maksat devletin bekasıdır.. çünkü bu siyaseti ancak içten
olan biri tam başarabilirdi..ve.. yeni yönetim kısa süre sonra, demirperde
ülke sempatizanı olan, yine Osmanlının parası ile yetişmiş yeni
bir lidere geçmiştir. .. başa geçer geçmez aynı bir padişah gibi kendisine para
dahi bastırtmış ama halk ondan nefret ettiğinden, o gidince parası da tedavülden kalkmıştır..o
halkına sağırdır (mesela kör peygamber gelmiş amma asla sağır peygamber
gelmemiş.. duymak o kadar önemlidir ). Bu yeni lider devrinde halk
gözünü açamıyor, tüüm bilgisi yok sayılıp unutturuluyormuş. dünya şartlarından
dolayı zaten, yeni bir şeylere de neredeyse hiiç imkan yokmuş.
çünkü o esnada tüm dünya monarşileri, askeri diktalar tarafından sanki tek bir parmağın domino taşlarına dokunuşu misali art arda postallar altında çiğneniyormuş.. yeryüzünde başlangıçtan beri,binlerce senedir ilk defa padişahlıklar,krallıklar yok ediliyor ve isimleri paşa, başkan, cumhurreis, başbakan adlı yeni dikta padişahlar geliyormuş.. yani tepe yönetimde hiiç sıkıntı yokmuş. onların tuzu hep yahşiymiş .olan halka oluyor, halkın maddi manevi gücü günden güne elinden alınıyormuş.
ve ülkemize Ermeni kökenli yöneticiler, onlarla birlikte Asala terörü gelmiş.daha sonra Güneydoğu kökenli yöneticiler ve onlarla beraber Asalanın Pkk’ya dönüşmesi nifak siyaseti gelmiş.yani devlet, her yeni diye seçtiğimizi sandığımız o liderle beraber, aslında halkına yeni bir virüs –salgın bir hastalık üretmiştir. liderler konu mankeni= esma vitrin elbisesi misaliymişler.. böylece devletbaba & askeriye’ye daima muhtaç olacak olan umumi ahali, geleneksel köleliğine devam etmekten başka da çare bulamayacakmış. halk çok cahil olduğundan, kendini yönetme lüxüne de sahip değilmiş..
refahtan ekonomik sistem durduğunda,maddi eşya doygunluğu olduğunda; ekonomiyi canlandırmak için avamı halkı vesveseye, nifaka, kaosa sürüklemek çok kolaymış ve sonra gelsin yeni tedbirler, talan edilen yerlere yeni inşaat izinleri, yeni siyasi paketler ve gelsin diğer üstün sanılan ülkelerin yaptırım gücü..
faton kuşakçılarına özel malumat: yeni yüzyılda dinlerin özü –halkın saf samimiyeti kaybolmuş ve tüm dinlerin birleşeceği yepyeni tek bir din beklentisi nihayet gerçeklemiştir … artık yeni bir din ve yeni bir tanrı varmış.. o sultan, üretim ve tüketimi sürekli canlı ve ayakta tutma tanrısı olan ekonomi imiş..
tüm dünya ve ülkemizde de bu yeni dinin mabedhaneleri inşaasına başlanmış: her yere beton tarlası evler yapılıyor, hemen yanına avm-alışveriş merkezleri ,uluslararası bankalar, kredi kartı makineleri açılıyormuş.. halk sürekli beton tarlalarından şikayet etse de; nedense tüüm projeler daha çizim aşamasından bankalardan alınan kredilerle korkunç fiyatlara yok satılıyormuş. çevreye zarar veriliyor, orman katlediliyor, deniz manzarası- hava akımı kesiliyor, yol daralıyor diyenler ise buralardan ilk evleri kapış kapış alanlar oluyormuş.. nedense kimse çevreye zarar veren birinden ev almam demiyormuş. kimse esnaflık-ahilik dirilsin diye avm yerine küçük esnafı tercih etmiyormuş. herkesin elinde milyarlık cep telefonları, ülkenin orasında burasında olan facialardan ölü seviciliği yaparak entrika çeviriyor, sürekli şımarıkça –cahilce axiyonlara başvurup, o helal kazanç peşinde ölenlerin (*maalesef zenginler gibi vergi kaçıramadıklarından,lüx yemek davetlerini, aldıkları hediyeleri vs. vergiden düşürtemediklerinden dolayı da) her ay kuruşuna dek maaşlarından kesilen vergileriyle yapılan kamu malını, ölenler adına yağmalayıp, yakıp yıkıp, güya özgürlükçü davranıyorlarmış ..o kadar diploma ile perdenin arkasına bakmayı akıl edemeyen salak güruhu bunlar..
oysa bu merhametsiz vatan haini beşerler; o kırıp yağmaladıkları kamu malının, o ölen emek sahiplerinin çocuklarına mirası olduğunu ve mirasa dokunmanın haramzadelik olduğunu ise ne yazık ki idrak edemiyorlarmış. bu şapşal kukla kişiler istediklerini okusunlar ve istedikleri yetkide olsunlar, onlarda; bir köylünün, devlet malı diye çamurlu çizmesini sedyeye uzatmama iman ve nezaketinden kaynaklı manevi edeb ne yazık ki yokmuş. onlar haramiler. ve aslında onların arkasında da devlet içinde devlet var. geri zekalılar nasıl kullanıldıklarını uyanıp anlayamıyor ve onca tahsile eşeklik baki dercesine, alttan çevrilen domuz dolaplarından dahi habersizler.. onca avm yi, bankayı, şirketi kurup, ülkenin her yanını ele geçiren üretim ve tüketim yöneticileri ne sana ,ne siyasilere, ne dine istediklerini ele geçirene dek rahat verirler mi sanıyorsun.. tabii ki seni borçlandıracak işleri çevirecekler. sen aklını kullan, ayağını yorganına göre uzat, tuzağa düşme!…
kendi dinimizden ,dilimizden,giyim kuşamımızdan,örfü
adetimizden kısaca Müslüman Türk kimliğimizden öylesine nefret ettirildik ki..
ahalinin çoğu zaten etnik halkların bileşkesi yani, kaynayan cadı kazanıydı
aslında. insanların
genetiğindeki baskın din er veya geç açığa çıkıyor. devşirmelik umumi ahali genetiğimizdir
mesela.. çocuklarımızı kendilerine hayran
olduğumuz batılılara emanet ettik yetiştirsinler diye ve çocuklarımızın bir
kısmı tahsilleri bitip geri döndüğünde artık ailesine dahi yabancıydı.onları
yetiştirenlerin ve belli makamlara getiren aile şirketlerinin
emrindeydiler..evvet çok kazanıyorlardı pekii, herkes neden bu kadar mutsuzdu?.
neden köylü bir maden işçisi çamurlu
çizmesini edebinden –devlet malı diye sedyeye de uzatmadı diye bunca olay oldu?.kimse
anlamadı.. aslında insanların
kaybettikleri edep,aile terbiyesi taaaa çook derinlerden dışa vurdu amma
tek kişi dahi bu ciğer yakan kaybımızı anlayamadı yazık!!!eğer
o adam o çizmelerle bu ortalığı yakıp yıkanların birinin yaşam alanına girseydi
de, siz o zaman onları seyretseydiniz. mesela ben öyle çok zengin tanıyorum. yanlarındaki
yabancı uyruklu insan kölelerine veya türk kölelerine nasıl davrandıklarını, onların
iş koşullarını biliyorum.ve bunu sizde evlerinizden
biliyorsunuz. yalan yok.ve elimize fırsat geçtiğinde neler yapacağımızı biliriz..kimse kimseyi
kandıramaz..
hepimizin işlerimizi halletmek için her yerde bir telefonla hamili kart yakını vardır.olmazsa elimizdeki ünlü isimlerin kartlarını gözlerine sokarız. kanunlar bizim ülkemizde delinmek içindir.dinde de fıkıh ilmi din simsarlarının kullanımına hazırdır. her yola bir kılıf bir meşrep vardır..yurt dışında sustalı maymun misali bütün kanunlara uyanlar ve bunu en büyük medeniyet olarak burada anlatanlar, neden kendi ülkelerine zarar verip yok etmek için bu kadar çalışıyorlar acaba?!!…
Sevdiğim.şimdi gegelim sadede.bir sorum var.senelerdir takip edip
çözemediğim bir şey bu.ve yazıp Sana sorduğum hemen her şeyi
bana anlayacağım kadarıyla öğretiyorsun ya hanii..bak şimdi..yıllar yıllar
evvel ben bir hayal görmüştüm ki; hiçbir
zaman ilgi duymadığım,tanımadığım biriydi. çünkü ben spor,siyaset,ekonomi gibi
idrak edemediğim şeyleri ne okur,nede takip ederdim..hala da öyle..işte rüyamda, o esnada okuduğu bir şiirden dolayı siyasi
hayatı bitirilmiş ve hapse atılmış bir adam vardı.o hapiste olan yasaklı adam hayalimdeydi:
ve resmi siyah takım elbiselerle, eşi
ile o ,bir saray balkonunda aşağıda silme dolu ahaliyi ellerini kaldırarak
selamlıyorlardı. her ne kadar
coşku varsa da bu sahte idi ve havada çok sıkıntılı bir hal vardı. basıklık.. ve
ben anlam olarak şunu anlıyordum. o lider olacaktı .ama altın tepside kuş sütü
sunsa ahali onu sevemeyecekti..
Evet Sevdiğim ve yıllar geçti ve ben sık sık o kişinin
geçirdiği safhaları hayallerimden izlemeye başladım. hatta o ,çocuklarından
ettiği şikayetlerle dertleşme, çay arkadaşımdı. saatlerse uzmanlık alanımızdı J!..tabii yıllar geçince
ve hayatıma Evvel Zamanım girince bu rüyalardaki acaip zuhuratların hep
O’nun vücudundan bana denk düşen yansımalar olduğunu çözdüm.O olmasaydı ben
asla böyle şeyleri takip edip haberdar olamazdım..
ve
kader ile kaza üzerindeki tahsilime KURBAN MODELİ olarak onu seçip, senelerdir
onu üzüntü ile takip ediyorum ..neden onu kurban seçtiklerini sezebilirim ki, kabiliyet- potansiyeller
önemlidir...ana esma da tam mazhariyetse muazzamdır.. insanların
yaratılmış olarak hataları,zaafları, günahları vardır ve daima
olacaktır.üstelik Yaratıcımızın birde huyu var ki;
tepeye dek çıkarttığını, o hayatta ve en zirvedeyken tepetakla etmeye bayılır.. yani
vakti gelince kendiliğinden edebi ile aşağıya inmeyip,hudutları ben gibi ihlal
edenin kanatlarını aniden keserek, onu yine yerde yürümeğe mahkum eder..zira zirveler çok durmak ve uzun kalmak
için değildir.hiç bir otorite diğerini tanıyıp kendisine eş göremez. o
zaman devlet denen şey olmaz. oysa her kıtada pek çok devlet içinde devlet ve
şehirler içinde aile içinde aile var.
Avrupa’ daki onlarca minik devletçiğin ihtiyar-durgun nüfusundan çook daha fazla olan aktif-genç TÜRKİYE nüfusu; ırkçı, kavimci etnik kökenleriyle de onlardan çook farklıdır… koskoca etnik bir imparatorluğun artığını, bu derece kaotik bir devrede bir elde tutmaya çalışmak ve bunu başaracak babayiğiti her yerde bulunacak sanmak da, ancak bizim cahil ahalimize mahsus özel bir idraksizliktir tabii…cumhuriyet tarihinde bir ilk gerçekleşiyordu ve olan biten her şeyin günah keçisi yapacağımız bir lidere-berdel bedele sahip oluyorduk...oysa eskiden paşa liderlere,diğer başkanlara sıkıysa sesin çıksın,ailesine ana avrat düz gidebilesin..bu derece nefretimizi kusabileceğimiz bir lider ne ilginç aslında..pekiii bizim toplum olarak bu derece aşağılık, sevgisiz, duyarsız, kendimizi düzeltmek yerine sürekli başkalarını suçlayan bu iğrenç karakterimiz nasıl oluştu..tonla NLP,kendini bilme,farkındalık,tasavvuf,kendini tanı seminerlerine eşek yüküyle para ödeyen bizler(şehirliler dikkat !! köylüler değil..okumuş eşekler siz!! ) onca kurstan bu farkındalığımı öğrendik pekii. pekii biz hiç bir şeyden sorumlu değilsek ya biz neciyiz?niye yaratıldık?..o zaman sadece lider yaratılsaydı ...
Avrupa’ daki onlarca minik devletçiğin ihtiyar-durgun nüfusundan çook daha fazla olan aktif-genç TÜRKİYE nüfusu; ırkçı, kavimci etnik kökenleriyle de onlardan çook farklıdır… koskoca etnik bir imparatorluğun artığını, bu derece kaotik bir devrede bir elde tutmaya çalışmak ve bunu başaracak babayiğiti her yerde bulunacak sanmak da, ancak bizim cahil ahalimize mahsus özel bir idraksizliktir tabii…cumhuriyet tarihinde bir ilk gerçekleşiyordu ve olan biten her şeyin günah keçisi yapacağımız bir lidere-berdel bedele sahip oluyorduk...oysa eskiden paşa liderlere,diğer başkanlara sıkıysa sesin çıksın,ailesine ana avrat düz gidebilesin..bu derece nefretimizi kusabileceğimiz bir lider ne ilginç aslında..pekiii bizim toplum olarak bu derece aşağılık, sevgisiz, duyarsız, kendimizi düzeltmek yerine sürekli başkalarını suçlayan bu iğrenç karakterimiz nasıl oluştu..tonla NLP,kendini bilme,farkındalık,tasavvuf,kendini tanı seminerlerine eşek yüküyle para ödeyen bizler(şehirliler dikkat !! köylüler değil..okumuş eşekler siz!! ) onca kurstan bu farkındalığımı öğrendik pekii. pekii biz hiç bir şeyden sorumlu değilsek ya biz neciyiz?niye yaratıldık?..o zaman sadece lider yaratılsaydı ...
yani Sevdiğim; artık insanların tekamül seyrü
sülüklerini idrak etmeden hiçbir yaşama seviyesinde varlığını sürdürüp
kalabileceğine inanmıyor, idraklerle
beraber gelen yaşam kalitesi tekamül piramitine-hiyerarşiye ise gönülden
inanıyorum.
*sanırım sorunumu anladın..bunu
yazdım.çünkü Evvel Zamanımdan sonra şimdi Senin vücudundayız ve Senin
hüccuratların olarak bizim hastalıklı
organımızı şifalandırmanı niyaz ediyoruz.ben insanlardan –hücuratı
hücrelerden –odacıkları arkasından sesini yükseltenlerden çok rahatsız olup, kavgacı oluyorum. bu fitneci cahillere dayanamıyorum. .lütfen onların sesini
kesip vücudumuzu huzura kavuşturur musun? ..lütfen huzur!!..eğer Sen, bedenindeki hava siklon daire-i
çarkların olan letaiflerin-çakraların-dalga frekans yayınların arasında, huzur dolu bir sesle, hoş bir
seda bırakamazsan bunun suçlusu neden biz olalım peki? Vücût Senin Cumhuriyeti Devletin.. ahali-i hüccurat Senin
kanunlarına bağlı. bizim kavgalarımız-dalga boylarımızdaki cızırtılı çarpan
cinni yayın, hem bizim hem de Senin canını yakıyor.bizimle başa çıkamıyorsan
neden ilaç içmeyi ve birazcık salim kafa ile tefekkür edebilmemizi
sağlamıyorsun? "..*SENİ SEVİYORUM diyen bir hücrenJ "
(*ayrıca, siyah noktalı satürnün böbreğimi delip saframa, oradan da ciğerimi delip infilak ettirmesi ile başlayan hastalığım madencilerin ikinci günü olan Çarşamba beni öldürüyordu.. içimde dalağımda sızıntı vardı. zehri hissediyor ve baygınca ölecek misali oluyordum. Perşembe günü azaldı. Cuma geçti şükür.ve anladım ki Sevdiğim, Vücudun maden ocak organları böbrek ve safra idi..onların hücreleri ise maden işçileri)..
(*ayrıca, siyah noktalı satürnün böbreğimi delip saframa, oradan da ciğerimi delip infilak ettirmesi ile başlayan hastalığım madencilerin ikinci günü olan Çarşamba beni öldürüyordu.. içimde dalağımda sızıntı vardı. zehri hissediyor ve baygınca ölecek misali oluyordum. Perşembe günü azaldı. Cuma geçti şükür.ve anladım ki Sevdiğim, Vücudun maden ocak organları böbrek ve safra idi..onların hücreleri ise maden işçileri)..
ŞAHİT Şehitler ÖLÜRKEN GÜLENLERDİR |
ŞEHİT=ŞAHİTLİK MAKAMI: biz müminler, şehitlerin ölseler de ölmediğine, Hak katında özel bir şekilde rızıklandırılıp daima diri kaldıklarına iman ederiz. herkes kendi hakikatini en iyi bildiğinden, tabii bende böyle iman ederim.ve her önüne gelene şehit de demem. şehitlerin ölüm anındaki o muhteşem şeyi seyrederken aldıkları hazzın donmuş ifadelerine bakarak, onların derecelendirileceğine de inanırım. onların şahit erler olduğuna,bu aleme sayısız defa geldiklerine ve her defasında yine insanlık adına, onlara iyi şeyler verip, uyandırmak adına şehit olduklarına da iman ederim. mesela bu son olayda işçiler ve madenciler için pek çok güzellikler devreye girecek malum. hiç bir şey sebesiz ,boşuna olmuyor. neden perde arkasındaki merhameti anlayamıyoruz birde bu var. kötülükleri gördüğün kadar güzellikleri de gör.. eğer bunu idrak edersen kurban kesmenin, söz tutmanın, bedel ödemenin anlamını da kavrar ve bundan sonra böyle toplu bedeller alınmasın diye, sende vaktinde tam olarak zekatını,sadakanı,kurbanını ve farz ile nafilelerini ifa edersin.. mesele aslında budur..taa başlangıçtan beri değişmeyen Allah yasaları senin için değişecek değil , anla artık!sen kimsin ki? ”OL” emri ile sperm ve kandan yaratılmış bir et parçasından başka bir şey değilsin. sana varlık verip ruhu ile ruhlandırıp ,seni insan yapmak-kendine veli dost edinmek isteyene, seni her nefeste ruhlandırıp rızkını verene neden saygısızlık ediyorsun? haddini bil!..
ve tüm şehitlerimizi selamlıyorum..onlara ne fatiha nede dua ederim ve bu tür hiçbir zevata bunu
yapmam.çünkü onların bizim ne fatihamıza, nede duamıza ihtiyaçları vardır.
Onlar,bizim pisliklerimizi affettirebilmek için, kendilerini feda eden Merdü
Hüda askerlerdir...
Pâdişâhın
birliğin evvel kadîm er bildi
Bunca
yıl bunca zamân biz işitdik bî-gümân
Çalap
kendi sun‘ından ere Tanrılık kıldı
Eydürler
bir kuş idi
hikmeti öküş idi
İki
cihân ârifi ol kuşdan ibret aldı
Ol
kuşun her bir yünü yüz bin yiğirmi dört bin
Evvel
ol kuş uçuban rahmet gölüne daldı
Çün
gölden geri döndü budak üzere kondu
Silkindi
her bir yünden bir damla su döküldü
Ol
suyun her birisin bir cân yaratdı güzin
Ol
cânın her birisi bunda peygamber oldu(YUN’US EMRE)
ewett.en sevdiğim mevzu..ne anlamışım bakalım.ismi ve cismi henüz yok iken KAF’ı NUN’a vurup OL davulunu çaldığından itibaren OL- ALLAHU, kendine evvela RAHMAN (KAF) ve RAHİYM(NUN) u icad etti yani yaratım başladı.kendini bilmesi için evvela aynı Adem’e öğrettiği gibi isimleri yaratması ve o isimlerin işlevlerini onlara bildirmesi lazımdı ve öyle de yaptı. vaktaki bu isimler ,yani letaif çakraları, CD deniz dalga havzaları ,her biri kendi yayınını yapıp, diğerine baskın olup ,kendi tanrılıklarını ilan ettiler. MİTOLOJİK ESMA ÇOCUKLARI SAVAŞLARI ÇIKTI.. cd yayınları yapan letaif –şakra çarkları bıztlayıp, negatif etkili yanlarını ve dualitelerini ortaya çıkartıp,bunu kullanmayı da böylece öğrendiler= nar ile nur oluştu.. yani ilk negatif pozitif kanunlar ve imtihan düzeneği kendini bilmiş oldu..
oysa
Yaratanın maksadı başka idi: ve yarattığı
ama kendilerine henüz kendilerine ne iş için yaratıldıklarını bildirmediği OL esmayı, külliyen, ADEM SURETİNDEN YARATTIĞI KENDİ VÜCUDUNA NEFES “HU” ETTİ ve kendi
nefsini var edip onunla buğday(her bir başağında 99 ila 111 tanesi olan esmayı)
yedi.. böylece isteseler de istemeseler de –yani bilerek te bilmeyerek te hepsi
ADEM’E SECDEYE MAHKUM OLDU .. SECDE KILDI.. EL’AN ÖYLE!
HACCÜL EKBER - ADEM-İ CAMİİ: tüm şeyler=isimler Adem’de fena bulup secde kılarken ADEM’İ VAR ederek -eşya Adem’i tevhid etmiştir..ve Hazret-i İNSAN olan bu Adem eşyayı kendinde her cihetiyle bilmiştir.. kendini bilip-kendine arif olan, eşyayı da böylece bilecek ,onlara isimlerle haklarını vererek kendine vakıf olup ,vakfesine duracaktır..O ADEM ki artık O, Arefe sırrına mazhar olup, KENDİNE –ARAFATA-ARİF OLMUŞTUR…
HACCÜL EKBER - ADEM-İ CAMİİ: tüm şeyler=isimler Adem’de fena bulup secde kılarken ADEM’İ VAR ederek -eşya Adem’i tevhid etmiştir..ve Hazret-i İNSAN olan bu Adem eşyayı kendinde her cihetiyle bilmiştir.. kendini bilip-kendine arif olan, eşyayı da böylece bilecek ,onlara isimlerle haklarını vererek kendine vakıf olup ,vakfesine duracaktır..O ADEM ki artık O, Arefe sırrına mazhar olup, KENDİNE –ARAFATA-ARİF OLMUŞTUR…
ve Adem’in dünya hayatına
nüzulü ile ilk ataerkil dini yapı açığa çıktı.ata
direği BABA KUTSALDI..O TANRISAL RAHMAN
OLANDI.atalar kültü doğdu ve kavmin en yaşlısı ataya secde başladı.bugünde
pek çok kavimde halen devam eder.ve hepimizin içinde DNA larımızda ataya saygı
o yüzden vardır..bu ilk yaratılan ADEM sırrından bize kalan mirasdır. bugünde
makamı Ademiyetine eren hemen ona secde etmek ister, mesela ki, ben J(SECDEM
ARTIK BU USÜL KALKTIĞINDAN RED EDİLDİ TABİİ J)..
bu tanrı
insan dinleri de, hz peygamberimiz
MUHAMMED MUSTAFA ile son bulmuştur. zira o has kuldur.yani özgürdür. dilediği
kanunu koyucudur.. tekamüllerin zirvesidir ve O GELDİKTEN SONRA ARTIK TANRI İNSAN-İLAHLIK KURUMUNA GEREK
KALMAMIŞTIR.. ve insanlık tarihi artık
HU ‘NUN SONSUZ HAYATI YAŞAMA NEFES
İDARESİNİ BAŞLATMIŞTIR.. bundan kelli, refiki âlâ ,sonsuz –bitimsiz
bilişler ve oluşlar-ÂNKÂ lık devri
başlamıştır ki, buda şahit-şehitlikle eştir..
ÂNKÂ = 30 HARF= 3 SÜTÛN İLMİ..
ÂNKÂ = 30 HARF= 3 SÜTÛN İLMİ..
şimdi
geldik nihayete..bu devre masalları
hayatıma çok değer kattı.. teşekkür ediyorum, korkutmadan ,göstererek ve yavaş yavaş öğrettiğin ve beni daima koruyarak kollayıp, hedefimden saptırmadığın için..hem bana hem okuyanlara verdiğin inanılmaz HAZİNELER için..Sen bu masalların bazılarının hayatlarını nasıl değiştirdiğini ahh bir bilsen.. hepimiz teşekkür ediyoruz ..Sevdiğim bu dereceli tedrisatta, asıl maksadın, kişide açılacak ana kutbiyet esmasına haiz olan –kişinin has kulluk edeceği, sanatı meslek, kabiliyet olduğunu da çok şükür idrak ettim.. ve bende kendi kabiliyetimin beni sürüklediği en son yeri Sana yazmak istiyorum..
hayatıma çok değer kattı.. teşekkür ediyorum, korkutmadan ,göstererek ve yavaş yavaş öğrettiğin ve beni daima koruyarak kollayıp, hedefimden saptırmadığın için..hem bana hem okuyanlara verdiğin inanılmaz HAZİNELER için..Sen bu masalların bazılarının hayatlarını nasıl değiştirdiğini ahh bir bilsen.. hepimiz teşekkür ediyoruz ..Sevdiğim bu dereceli tedrisatta, asıl maksadın, kişide açılacak ana kutbiyet esmasına haiz olan –kişinin has kulluk edeceği, sanatı meslek, kabiliyet olduğunu da çok şükür idrak ettim.. ve bende kendi kabiliyetimin beni sürüklediği en son yeri Sana yazmak istiyorum..
benim kaderim, Kral’ın dehşetengiz sözcüsünün, elektrik
çarpmışçasına helak eden sesi ile ter yüz ettiği havada aslı olan siyah dev LEVHA ile değişti. orada ne
yazdığını hiç hatırlamasam da, tüm hayatım altüst edildi biliyorsun.ve harfler
ve rakamlar..sonra yazgım.korkum..korkumun alınışı. yazgıyı, harfleri ve
kelimeyi sevişim. yazdıkça korkup ama bir yandan acaip hazları bu yazdıklarımla
tadışım.onların kendilerini bana öğretmek için seçtikleri eğlenceli yöntemler.Senin
ziyaretlerin. duygulanımlarımJ..
hıımm. Zeevkk..işte hepsi bu kayıtlarda tekk tekk tarihleri ile var..
ve Sevdiğim..geçen iki gecede gözlerime bir şeyler oldu..dünse Sen geldin .parmağını alt dudağıma sus der gibi koydun..uyandım..sonra..sağ gözüm...daire içinde daire. İris içinde göz bebeği boşluk dairesi..ve bu bir şeyin şifresi.. yerli yerine tam oturdu.(* acaibül mahlukat kitabını okumaya ve netten bu tür şeyleri araştırmaya başladım..feleklerin gizemli bahçesine aniden dalayazdım ki masal bitti ve Sen ikaz ettin. izinsiz,tek başıma oralara çıkmak yokk. sadece okuyacağım ..yazmam:)..
ve Sevdiğim..geçen iki gecede gözlerime bir şeyler oldu..dünse Sen geldin .parmağını alt dudağıma sus der gibi koydun..uyandım..sonra..sağ gözüm...daire içinde daire. İris içinde göz bebeği boşluk dairesi..ve bu bir şeyin şifresi.. yerli yerine tam oturdu.(* acaibül mahlukat kitabını okumaya ve netten bu tür şeyleri araştırmaya başladım..feleklerin gizemli bahçesine aniden dalayazdım ki masal bitti ve Sen ikaz ettin. izinsiz,tek başıma oralara çıkmak yokk. sadece okuyacağım ..yazmam:)..
Bir vakitler bu masal çocuğu hayallerinde Kur’anın ona söylediği şiirleri korkuyla kaydedip Evvel Zamanına okumuş.. Evvel Zaman:”bu beklenen haberdi!”demiş. ama çocuk ne demek istediğini hiiç anlamamış.
Ya Zülcelali vel ikram
bi fesahatil vel Kur’an
bi fesahatil vel Kur’an
Ya hazihul esma-i vel Kur’an
ve yüsteskal gamamü bi vechihil Kur’an
ve yüsteskal gamamü bi vechihil Kur’an
masalın çocuğu, rüyalarında kendisine yardım eden büyük şaman babanneyle sümerli ece'yi ve eski mısırlı atalarını selamlar |
Sevdiğim biliyor musun ben kaç senedir korkumdan
çok az Kur’ AN okuyorum. o canlı ya hanii..ondan çok lezzet alırsam beni ele
geçirecek diye korkuyorum..ve arapça bilmesem de manasını okuduğumda hiç
kimsenin anlamadığı tarzda geçmiş kadim mitolojilerle beraber algılıyorum. ve anlıyorum ki biz saf olan Levhi Mahfuzu
aslında okuyoruz. yani şuan ellerimizde olan Kur’AN larda geçmiş ve gelecek
her bilgi şifreli-sembollü ve hatta apaçık kayıtlı. insan grift olmayı sevdiği
ve üçkağıtçılığa bayıldığı için sade, yalın ve basiti algılayamıyor..yani saf gerçek OL'AN, üçkağıtçılığa kendisini
beğendiremiyor.. ne zamanki saf bir kalbe sahip olabiliriz işte ancak o
zaman saf ilim bize, bizden de başkalarına yansır ..
Sana veda etmiyorum. çünkü her veda, YENİDEN MERHABA DEMEK içindir biliyorum. Sana veda tepelerinden veda edenlerden
değilim. Davet kadimdir.. uyan kazanır, uymayan da uyurken kazanır vesselam J..
Seni sevmek ibadetimi bu şekilde ifa etmeme izin verdiğin için teşekkür ediyorum..
GÖKTEN ÜÇ ELMA DÜŞTÜ. biri Zamanül
Eb ül Vakte, biri ibn ül vakte, biride
masalın çocuklarına…biz çıkalım kereveti ALİ MÜRÜVETİNE ve aminnn..
nur cihan
nuralem7@hotmail.com
18.05.2014
nur cihan
nuralem7@hotmail.com
18.05.2014
bal-kanat-yumurta=ânkâ=MARİFET
*BÂL..rahmetin
kemalidir..kanattır..bundan sonra bil ki nâzım başlangıçta kendini Hakk’a
pervaz etmekte bir kuşa ve feleği yuvarlaklıkta yumurtaya benzetti..sonra
yükselip himmetini Ankâ’ya ve iki cihanı yumurtaya benzetti..Maksadı,kanat
altında olan yumurta, kuşa nisbetle mağlup ve musahhar olduğu gibi onun yüksek
himmetine göre de iki cihânın zebun ve makhûr olduğunu beyandır..Zira ârifi
billah olanlar Hak’tan başkasına iltifat etmezler..
Hüdâyî
derki:
Etmez
Senin âşıkların mülk-i Süleymân’a nazar
Ancak
cemâlin nurudur dertlerine derman eden
(alıntı:İsmail
Hakkı Bursevî/Ferahu’r –RÛH(Muhammediye Şerhi IV)