21 Mart 2019 Perşembe

AĞAÇLARA SU YÜRÜRKEN KALEMLER YAZARKEN SEMBOL MASALI ..



AĞAÇLARA SU YÜRÜRKEN KALEMLER YAZARKEN  SEMBOL MASALI ..

KALEM SURESİ 51: Ve şüphesiz inkar edenler, Zikri (Kur-an ı) işittikleri vakit neredeyse seni gözleriyle devirecekler. (Senin için,) Hiç şüphe yok o bir delidir" diyorlar.

bu masal  anlamı itibariyle(*mardok-eli -ali)  doğum günü bugün kabul edilen -türklerin ve perslerin kadim diğer dinleri yüzünden çok özel şekilde sevdiği  hz ALİ ye ithaf edilmiştir.....bugün 21 mart  ..ergenekon -türklerin demirdağ dan çıkıp anadoluya gelişi ve newroz bayramıdır..yani bahar ekinoxu..yerin altındaki tohumların filiz verip yeryüzüne çıkışı -ölülerin yeniden dirilişi IŞIK günüdür..

""Sana dilsiz, dudaksız sözler söyleyeceğim bütün kulaklardan gizli sırlardan bahsedeceğim bu sözleri sana, herkesin içinde söyleyeceğim ama senden başka kimse duymayacak kimse anlamayacak./ Tebrizli Şems""

madde de ağaçlarla ifade edilen maneviyat ormanından; mana da NUR NAMOS -KANUN DİREKLERİ -EVTADLAR (esma-i ilahi ,bu-i muhammedi koku ilmi =çiçekler =esmalar) TEFEKKÜRÜ ..

aydınlık sabahlara merkaba  Sevdiğim ya merhaba ...şimdi ,eski mısır ölüler kitaplarında bir ölünün ruhunun en son gidip seyredeceği yerdeyiz ...bizde bu bölümü hz Mevlana’nın mesnevisinin ilk 18 beytinde NEY'İN SESİNDEN, O NUN KAMIŞLIK tarlasından hatırlıyoruz zaten..  O NUN hokkası ve KAMIŞ KALEM  yani, sırrı-ı ali -kalem meleği-merkabah-metadron melekken, KÖKLERİNDEN KOPARILIP, yerde insan olmak için AŞAĞIYA İNİŞİne  ve BİR NEY'de MEY  OLUŞ öyküsüne bakacağız ..
Yoksa sen aliyyunlardan mısın ?
AYN'AYA BAKTIM ZAT-I ALİYİ GÖRDÜM İLMİ ...bu iki hikaye arasındaki farksa; eski mısır ölüler -kapılar =aliler kitabında ruhun ancak maddi bedende ölüşü ile kavuşacağı ruhsal yükselişi anlatılırken, hz Mevlanamızda  ise; bu dünyada ölmeden evvel ölmeyi idraken deneyimleyen ALİ yüce-ulu bir RUHUN ,kamış  bir kalem , nur ali adlı meleklerin aşağıya inişi anlatılır..hz peygamberimize dek hemen tüm kitaplar ölüler -kapılar kitaplarıdır..bu deneyim ancak ölüler içindir..dünyada sadece seçkin bir kaç kişi belki yapabilirdi..ama hz nebimiz bu umuma kapatılmış tüm kapıları ,dünyada ölmeden evvel ölünüz emrine uyan herkese sonuna dek rehberlik ederek açmıştır.. biz muhammedilere şükürlerler olsun ki tüm seyrü sülükleri TEVHİD EDİP,TÜM  KENDİNİ BİLMEK OKULLARINA  TAÇ-KETER  OLMAYI da NASİP ETMİŞTİR..
(*sembolen kapı ali ,ulu ruh –kalem- akıl-ilim-kapı –ayna- toprak demektir .ilmin kapısı alidir.)
ve İslam mitolojisinde bu hikayede ,hz Ali’nin miraçtaki sırrı hz Nebimizden alıp taşıyamaması ile başlar.. bu mitte sırrını kimseye anlatamayan hz Ali= O KALEM yani BE NİN ALTINDAKİ NOKTAyken  ,bu defa miraçtan dönen hz nebimizin ona verdiği nefes ile tekamülünü bitirtmiştir..hz Ali,  KUyunun ÜSTÜNE GELİP (*daireyi nokta ile kuyuya kapak olması  misali), NUN sembolü bir kuyuya ,bir NOKTA gibi eğilir ..ve SÖZ-HİKMET MÜREKKEBİ olan NEFESİNİ, KELAM  ile,  kendi sadrından-kendi gönlünden O KUYUYA nefesler ilmi olarak üfler ve  BOŞALTIR..

ALİ AYNASINDAN SEYREDİP ALİ den ALİ ye tahsil etmek İLMİ..yani..bu sırrı daha fazla içinde saklayamayan hz Ali ,kalkar bunu bir Kuyu’ya anlatır.. Kuyu’nun da bu sırrı taşıyamaması ve kuyunun sularının- mürekkebinin taşıp ,etraftaki kamış saz kalemlerini mürekkeble ilahi kelamla doldurur.. ve nefhai ilahi esmalarla yüklenmiş  o ruhsal  kamış kalemler;  artık ,bilmez iken bilir olup ,âmâ  iken görür olup, duymaz iken duyar olup “HUUUUU HUUUUUU HUUUUU “diye nefha-i ilahi rüzgarı ile -sevinç hayretleriyle sağa sola dönerler.. ve dönerken de bu sema seyri ile birbirlerinin aynalarından birbirlerine YAZDIKLARI NURDAN KADER LEVHALARINI GÖSTERİP, diğer kamış kalem ruh aynasından da  YANSIYIP &YANSITARAK okumaları ve okunmaları ilmi seyrü sülük yolculuk kayıtlarına başlarlar...


insiyasyonda tüm maddeler yanarak damıtılır ve en son koku olarak  RUH –RAYİHA-HUR –GÖZ YAĞI KANDİLİ OLAN NUR FEYZİ AKDES  -KUTSAL ATEŞ FER –KUT açığa çıkar.. kandil in has manasıdır ..gözün aslının  GÖZ YAĞI olduğunu söylemiştir hz Mevlana ..zaten mısırda RA GÖZÜ bir kut kandili içinde yanan ATEŞ ALEVİ OLARAK BU İLMİ anlatan kayıt  mevcuttur..hintte ise lingam da esasında bir yağ kandildir....kadın ve erkeğin MUM VE FİTİLİN BİRLİKTE YAKTIĞI KANDİL...

 latif alemler koku ile beslenir.. o yüzden ayinlerde, önce koku kurbanı ile o ESMALARIN TEMSİLEN O ESMANIN VARLIKLARI olay mahalline davet edilir.. maddeden manaya değişik yanarak damıtma usulleri ile aşamalı ,maddeden manaya süptilleşip incelerek  geçilebilir..ne kadar saflaşırsak,ne kadar YALANSIZ –RİYASIZ olursak işlem o kadar başarılı olur ve ancak buhur -koku =hur =ruh olarak LATİF hale yükselinebilir…


simya i irşad  olan  7 nefs mertebesinden yanarak, 7 cehennem alevi renginden geçmek ilmide  budur..kimse kendi zan cehenneminde yanmadan,kendini ayrı varlık zan eden iblisliğinden kurtulmadan  kendi zat cennetine yani BİRine eremez ...ayette cehennemin yakıtının TAŞLAR ve İNSANLAR olduğu söylenir..işte taş kalpli merhametsiz insanların yakılıp damıtılması  simyasından CEVHERİN LATİF SIRLARI ÇIKAR..mücevherin göz alıcı parıltılı ışığı..Allah cenneti ve içindekileri neden daima mücevherler ve o cevherlerin renkleri ile tarif ediyor sanıyorsun ?

eski mısır da ölüler ,TERAZİ –MİZAN burcunda bir kefede kalpleri ,diğer kefede beyaz bir deve kuşu tüyü tartımında eşit dengeyi veren MİZAN –MİHENK TAŞINDAN geçtiklerinde bu defada ,kayıkçı olan  RA KAYIĞINA , ra ile birlikte binerler.. RA ,yeni mevtayı son seyri olan yere yani RUHLARIN-kamış kalemlerin -buğday tarlasına , yani İLAHİ KAYITLAR  YASA SÜTUNLARI KUTUPHANESİ SALONUNA  GÖTÜRÜR.

 ve YENİ MEVTANIN RUHU,bu kamışlık =buğday tarlasını ve onların salınırken ki “İLA HUUU İLAHUUU İLLA HUU “anlamına gelen ELİ-ELİ = ALİ ALİ ALİ= İALOU zikirlerini duyup ONLARI SEYR EDER.. sonra hayret in sevinç çığlıkları ile bu mevtanın ruhu da “ İLA HUUU İLAHUUU İLLA HUU ALİ ALİ ALİ= İALOU”yu haykırır.. .işte bu yüzden “YARİNİN ADI ANILINCA DEBREŞMEYENE MÜRÜVETSİZ =MUHABBETSİZ” denir.. bu muazzam vatanı sıla-i rahiym hatırası, bizlerde de tekke devran ritüellerinin en sonunda sâlâ ile hala yad edilir..

mısırda firavunun ruh erk hayvanı sembolen GAB KAZı şeklinde olduğundan ,gab kazının sesi ,o ritüelde  baz alınmıştır.. bu biz Türklere ve uzak doğululara turna kuşu, Avrupaya ise kuğu şeklinde geçmiştir..


ERKEK KALEM YAZANDIR,..KADIN YAZILAN LEVHA MEKTUPTUR İLMİ ..
farzı misali olan bu daireyi meydanı ilahidir.. NEBİLERİN=alimlerin nurları -ruh sütunları-nurdan heykellerinin olduğu ana yasa direkleridir.. kanun koyucu ulu-ali hakimlerin kayıtlar odası -mühürlü yasa direkleri -merkaba- nur program ilimleri ana KUTUPHANE  olan ümmi merkez gibidir gibi.. ..

ve varlık meşrebi ve esmasına göre kişiler, bu sütunlardan bilgi alır ..burasını bir idrak mertebesinde babanın erlik suyu- beyaz sperm denizi kabul ederken;  AN-U adlı babayı bulup, “kalpler ancak onunla mutmain olur “makamına AN-ı DAİME  erebilirsiniz..burada ilminiz babanızdandır..

veya bir sonraki  idrak makamında , tüm mitolojilerdeki NUT-NUN anne (mısır),KU anne ( mezopotamya -hint ) , hera batı türk mitlerinde de o meşhur sarı inek -süt verici olarakta bulabilir ve ÜMMİ OLMAYI bir nebze belki ANLARSINIZ..bir varlık anne sütü ile beslendiğinde ilmi anneden aldığında O UMmidir (OM )..

yada bir üst idrakte kişi kendi OMUrundaki ASA SU KUYUSUnu keşfi ve emanetinin devir teslimi ile kendi içine düştüğü kuyusundan hz Yusuf misali ,kuyusuna yansıyan GÖKLERİN RASATHANESİ –RÜYA İLMİNİ TEDRİSAT EDEBİLİR ve hz İDRİS ONA YILDIZLARIN ESMASININ HULLESİNİ GİYDİREBİLİR ve kişinin gökle yer sularının birleştiği evliliğinden vuslat saray doğar..amiiin..


başka sayısız idrakten biri olan hakiki bir kamilin sözleriyle kulağınıza giren nefes HUUU ilmi ile kulağınızdan döllenip ,kalbinizde kelam –söz çocuğunu  büyütebilir
ve DİLİNİZLE O KELAMI HİKMETLER OLARAK KONUŞARAK DOĞURABİLİRSİNİZ veya ELLERİNİZLE SAYISIZ BİÇİMDEKİ KABİLİYETLERİNİZLE HAYALLERİNİZİ FİİLE DÖKÜP, İNSANCA VAR EDİP ,YENİDEN YARATABİLİR veya artık sizin için hükmü kalkmış her şeyi silip bozup ,iskenderi zülkarneyn misali öldürüp yok edebilir ,o şeyi unutulmaya gömebilirsiniz.. artık seçim sizin.. çünkü bu halde kendi zamanınızın efendisi HÜKMÜ RA SİZSİNİZ..

mısır -hint-mezopotamya da göksel inek  ANNE NUN-NUT dikdörtgendir ve o evrenin modeli olan göksel bir geometrik, anlatım içinse sembolen bir  inektir..sütü göksel samanyolu =milkwaydır..içindeki tüm bembeyaz ruh sperm insancık modelleri ,birer yıldız olan göksel kandillerdir..burası kozmik soyut göksel denizdir... bu sularda aynı galaksiler ve derin denizlerin ,büyük fırtınanın gözü sistemi ile galaksi adacıkları yani kutupların nefesler ilmi  vardır…. Burada her DAMLA DENİZ girdabı dairesi –her sütun ruh kaidesi –hur kamış kalemi  BİRLİKTE VAHDET DENİZİ VÜCUDU ZAT İÇİN ÇALIŞIR  ve birlikte hem kendi etraflarında ,hem de birbirlerini tavaf ederek sema ile seyrde SÜBHAN TESBİHATINDADIRLAR ,ELHAMDÜLİLLAH ..ALLAHU EKBER .. ve  hepsi RAHMAN'IN GELİNLERİ olarak haram-mahremdir ve  HUCCÜRAT -HÜCRE ODACIK=ODALIK=CARİYE HÜKMÜNDEDİR.. ilahi tek bir koca vardır ..o Rahmandır.. diğer tüm esmalar sıfattır ve dişi eş cariyedir.. hepsi ,HÜKMÜ RA’ nın  GÜNEŞ  AÇI EVİ ÜÇGEN IŞIN-ALEV ODACIKLARIdır..yani tüm horoskop güneş açıları GÜNEŞ’İN çiçek kayledeskop hanesindeki haz evleridir..zevkidirler..o yüzden herkesin ilmi değildir..


eski kayıtlarda aunnaki denen gözcü meleklerin ellerinde süt bakraç kovaları vardır..o devir esma verilmesi =ruh=kut verilmesi resimli ASTROLOJİK yazı ile ancak böyle anlatılıyordu.. bugün siz bunu wifi ile bulututtan pc nize  program indirmekle rabıtayı bağlanmayı veya  AŞIYI  da GÜNCELLENMEKLE ANLAYABİLİRSİNİZ..

ağaçlara –güllere nasıl AŞI yapılırsa, insana da AŞI YAPILIR..mevsimsel işler bahçevanımızın kendi özel ritüelidir ki, o bu işi bizden iyi bilip , bize gereken budamayı, gübrelemeyi ve dallarımızı neyle aşılayacağını uygular değil mi Sevdiğim..
MİTLERDE ,ANUnnakilerin elindeki bu bakraç  KOVA burçları içindeki mayiye  ÇİÇEK POLENİ =ESMAİ İLAHİ =KUT adlı ateşi öz =marifet adlı sıvıya AMROSİA  da denir..mitolojilerin tanrıları sadece bu sıvıyı içerek yaşarlar ..bu içecek sayesinde daima ölümsüz, hep aynı güzellikte yaşarlarmış ..
(*ANuNAKİ=yaratıcının meleği-nakibi )


bu soyut sıvının başka kabzlı bastlı tab ilmi ise hanif dinlerde belkide VAHYİ İLAHİ-ÜMMİLİK ADINI ALMIŞTIR..
mısır hermetik devamı olan bugünkü  hint=yahudi kabalasında kişiler YAŞAM ÇİÇEĞİ -MERKABA çalışırken, kendilerini sembolle bir ışık nur sütun gibi hayal ederler..  eğer başarabilirlerse o nur sütunu için her yolu mübah sayarak  her yolu  deneyip ,hayalen çıkarttıklarını zan ettikleri bu imgeler sütunlarına zanni kartujlarını yani ,isimlerini mühür olarak basarlar ..ve o zaman da ,aynı firavun gab kazı gibi "ben firavun oldum,ben firavun oldum" diye bağırırlar.. yani bugün ezoterik kitaplardaki şeytani zekalı kandırmaca da olduğu gibi “BEN TANRI OLDUM” DİYE BAĞIRMAZLAR- “ben firavun oldum” diye bağırırlarmış.. ..bu öğretiyi tüm en üst mısır mason üstadları zanni başarmakla yükümlüdürler ki MERKABA-SIRR-I ALİ DENEN KALEM MELEĞİ=masonlara göre Tanrı nın tahtının önünde duran ve o yüzden de kendisine küçük tanrı denilen  Enok -İDRİS =ALİLİK İLMİ  onlarda da açılsın....

ve zahirde tüm işler ritüellerle tapınmakla yürür.. dünyada işleri taklitçilikle yürütsek de, hakikatte tüm işleri ümmiler yürütür ..çünkü onlara kimse bu şeyleri imgeleme ile zorla zihnine çalıştıra çalıştıra -zoraki rüya filmi ile kaydettiremez. Onlar direk anneden süt içerek bilirler..aynı herkül ün, zeus un yardımı ile göksel anne heranın memelerinden süt içişi ve sütü taşırıp süt yolunu herkese açması gibi.. tüm akıl sahipleri bu ayetleri yani işaretleri takip eder.. onlar ,şişelerle içseler yine kanmaz ve yeterince sarhoş=ayık olamazlar :)..diğerleri bu taşan sütten duydukları ve gördükleri ile imgeleme ile onları takiple taklitten tahkike varır ama önünde sonunda yolu bulurlarmış..

bizde bazı tasavvufi yazılarda ŞEKER KAMIŞI EMMEKTEN BAHSEDİLİR ,işte ney in sesi -sahibinin asli sesi ve neyname anlamları için hepsi bu anlamdadır vesselam...

YILBAŞI ÇAM AĞACI SEMBOLÜ NEDİR ?
tüm mitlerde bir kutsal ağaç vardır...türklerin kutsal ağacına SIDRE AĞACI denirki bizde de sıdretül münteha SON SINIR AĞACI VARDIR...bu sıdre ağacının  tepesinde SAKİYE SUDURİ ADLI BİR KUŞ-MELEK KADIN ve ÇOCUKLARI OLAN İLMÜ LEDÜN YUMURTALARI VARDIR... ve bu kadın  melek bir kürsü üstünde oturup kalemi ile yazıp ,onları alıcısına verir.. (*mesela iskenderi zülkarneyn ölmeden evvel kuşlar diyarından dönerken hediye olarak bir yumurta almıştır.. )bu yuva genelde bir asa tepesinde boynuz ve içinde yıldız sembolü ile de resmedilirken ,genelde çam ağacının tepesinde kutup yıldızı olarak bugün hale ritüelen yaşatılır.anlamını bilen kalmasa  da takliden mana yaşar ..türkler kendi anaları olan ilk insanın bir kartal yumurtasından doğduğuna inanır..
Sevdiğim,Latif amca ile Evvel Zamanım benim sidreye dek hayallerimde çıkabildiğimi, bunun nasıl olabildiğini bir defa konuşurlarken duymuştum..Evvel zaman, bu soruyu soran dostuna :"onda oluyor işte "dediğini de duymuştum..peki ben senelerdir tüm çıkışlarımda hala neden  bu sınırı geçemiyor ve  bu kadar acı çekiyorum söyler misin ?çıkışı hiç başaramayacak mıyım ?Sevdiğim, Sende nereye dek gideceğimi ve nelere şahitlik ettirilip gördüğümü ve o ilmin bende nasıl- ne kadar açılacağını aslında bilmiyorsun değil mi?. ve Evvel Zamanımın dediği gibi, ilimim hep yüksek tehlikede ama o Zat'a ait olduğundan ,vakti gelince her şeyi kendisi  anlatacakmış ya hani.. işte ikimizde yorulduk aslında .. birde benim yüksek cehaletimle bu şeyin başıma gelmesi ayrı bir teaccüb!!  


hitit -eti güneş kursu diye bildiğimiz şeyde aslında bu NUN-yumurta  ilmidir.. iki boynuz içinde GÜNEŞ KURSU ve içinden çıkıp uçan kuş aynı şeydir..türk bayrağının sembolü nun harfi şeklide aslında NUN KALEM MELEĞİ ALİLİK anlamıyla türklere verilmiştir .......

taç çakra yani KETER denen ve TEPESİNDE SAKİYE SUDURİNİN -kalem meleği NUN-ALİ -metadron -devlet-i ALİ hüma kuşunun OTURDUĞU kutsal ağacımız  aynı sembolün açılımıdır..   yeryüzü cenneti ve gölgeliği -sayaban kabul edilen kamil insan bedeninin  manasını ve tepesindeki kandil olan yıldız-yani hilal =boynuz içindeki güneşi sanırım artık  hepiniz kavradınız....yani bugünki ilimle NUN =OI ,XY,+- artık ne varsa hepsi O anlamında bileceğiz..


varlıkların dıştan kulaklıları İÇTEN YUMURTALI OLURMUŞ.. balıklar ,kuşlar gibi kulakları içeride olanlarsa DIŞTAN YUMURTALI OLURMUŞ... yani hepimiz bir yumurtadan diğer yumurtaya doğa doğa ,matruşka yumurta kutular içinde yaşarız..ve mezopotamya da meşhur ilk şehrin adı KUTU dur :)..ölüler kitabında iştar ın başı bu şehirde derde girer diye hatırladım aniden ....
ve sizlerde ,o ağacın altından sakiye sidurumuzun kuş yumurtalarından ki, siz ona paskalya yumurtası da dersiniz -işte o yumurta hediyelerinden dilediğiniz renkli yumurtayı çekinmeden alabilirsiniz ... bakalım sizin bebekiniz nasıl çıkacak...

benim mi? çok eskiden hz mevlana ve heyeti eşliği ebeliğinde bir rüyette  kendimi güneş bebek olarak doğurmuşluğum yanında, ben ne yazık ki manada kısırım... Sevdiğim, bebeğim olmuyor ama bir hayalimde Hindukuş dağına sarp kayalara  tırmanıp, kartalın yuvasından 3 tane kuş yumurtasını  çalıp aşağıya inmişliğim de vardır ...kendi çocuğum olmasa da, emaneten yolda kazaya uğramış pek çok ben gibi kanadı kırık yaralı masal çocuğum var şükür... ya Senin ?
 
Sevdiğim bu defa ağacın karanlık köklerine inip leyllerin haline eremedim ne yazık ki... ama en azından en yukarıdan en aşağıya çok güzel inmeyi başardım değil mi? 


Hurşidimden Mürşidime bir tutinin güncesi …Sevdiğim Seninle dertleşmeye ihtiyacım olduğundan bu bölümü yine açtım..nasılsın ?! şükür ben hala ölmedim ama defalarca belki ölümden döndüm..hem bedenen ,hem nefsani isteklerimden ve belkide ruhen..ağır zamanlar geçirdim ama Sen o sıralar sevdiklerinle hep tatildeydin ve beni feryadı figanımı hiiç duymadın..

ben  bıraktığın mekanda değilim şimdi.deniz atladım ve kısa süreli geçici bir mekandayım..yarın başıma ne gelecek artık hiç bilmediğim ve çok da umursamadığımdan canım nasıl dilerse öyle yaşamaya çalışıyorum…neden böyle oluyor diye düşünmekten vazgeçtim.vaadlerin hiç biri yerine getirilmedi ve bana yalan söylendi diye de artık kalbimi dağlamıyorum.çok şükür kalbimdeki o kasvet ve ağır acı alındı …şimdi seyretmeye ve zevkini çıkartmaya çalışıyorum..

ahşap yakma kursumdan çıktım.bilirsin ben kayıtlı okula gidemem ,kaprisler beni yoruyor..evde kendim 32 rüzgar gravürünü çalışıyorum.o kadar muazzam bir  gravürki,onu resmedersem o nefesler ilmi bana açılır zan ediyorum ki galiba öyle de oluyor..

mesela o 32 rüzgar tablosunu kopyaladığımda  tektaşa bir kadiri-rifai-mevlevi Haybabamın dostu gelmiş...gittim. "soru sor "dediler..gülü sordum.. ve bir kaç gün evvel iki kaş aremde olan yalap yalap parlayan altın ışıklı gülümü anlattım.. dost, yardımcısına seslendi, getirdikleri kadiri gülünü teberrüken çocuğa verdi ve çocuğun sorduklarını anlattı.çocuk "bu gece bununla uyuyacağım, bakalım ne rüya göreceğim" dedi..dost,"yat bakalım ne göreceksin "derken evlerine davet etti ve çocuk "gelirim ama bir gülünüzü daha alırım" dedi..ve dost,"tamam ,sen gel.. bu defa rufai gülü alacaksın "diye gülerek cevap verdi..

Sevdiğim,o gece kadiri gülümle uyudum ve sabahı, bu defa müzeye çevrilmiş  aynı mekanda, senin o mekanın sahibi anlamınla oraya yatak kurmuş ve belki kırgın olan  beni-belki başka bir rüyada olsada sanki aynı gündü ve  siyah abanı yere serip üstüne beni oturtmuş  gördüm...yanındakilere gülerek :”O, BÜTÜN KUTUPLARI ÖPMEDEN BARIŞMAM DİYOR “diyordun..

**
biliyor musun Sevdiğim geçen aralık ayında en son masaldan hemen sonra akıllı üç odaklı göz merceği ameliyatı oldum ..son masalda sana sürekli gördüğüm o muhteşem renkler ve sürekli gözlerimden içeri giren alevleri yazdığım için olabilir ..o masaldan itibaren ne renk görebiliyorum ne gözlerimden giren ateş parçaları..bunları ameliyatıma bağlayıp, bilimsel zihin oyunlarım üzerine bayağı kurgularda yaptım tabii...nasıl ki, geçen sene tüm rüyalarımı meğer ben kendime zihin oyunları ile gördürüyormuşum ve kendimi yalanla kandırıyormuşum diyip ,tüm bu işlerden soğuyup çekilip- inancımı yitirdiğim o zamana döndüm..ve tabii anında her şey tak diye kapanıp kesildi..belki zihnimde benim inancıma göre açılıp kapanan bir kapı..bilemiyorum..

her neyse ..ben bu şeyleri yazdığımdan, bana olağanüstü şeyler görüp yaşayan pek çok kişide bir şekilde gelip ilimlerini aktarıyorlar Sevdiğim ..biliyorsun ki masallarda öyle şekilleniyor zaten..işte yakınımda yaşayan böyle enteresan biri daha hayatıma girdi..bana anlat –öğret dedim  ve  anlaştık..ama saatlerce uğraşsa da ve anlatsa da ve tüm ilmi ile mücadele etsede bende bir ışık-bir renk-bir dalga deseni ve bir astral kapısı dahi açamadı..su uyudu ben uyumadım yine -yani Sevdiğim her yanımı mühürlü  ve kapatılmış bulup çok fena kızdım.. ben artık büyüdüm yani, anlamıyor musunuz büyüdüm ?!! kararlarımı kendim verebilirim !! o yapamıyorsa ,onun kabiliyeti bende işleyemiyorsa ve başkaları bana nüfus edemiyorsa , SEN  ÖĞRETİP GÖSTER O ZAMAN ..SENİ SEVİYORUM…………

ve bu bloğa en son kaydettiğim tefekkürde SENİ GÖZ BEBEĞİMDEN BİLE KISKANIP KORUDUĞUMU yazdığım yazı akabinde bir sabah dehşetle şu hayali yaşadım Sevdiğim bak!!
İKİ DEVASA GÖZ BEBEĞİ GÖRÜYORUM.İKİ KARANLIK HALKA..içi kapkara dipsiz bir kuyu ve gözlerim aniden gözüküp bana benim gözlerimle  bakıyor ve sonra kendi derin karanlık göz kuyusuna düşüyor..oğlum Kutlu ya diyorum ki,"Kutlu gözlerim kayboldu gözlerim kaçtı, onları bulamıyorum, gözlerim nerede?"aniden yeniden gözlerim karanlık daire kuyularından muzipçe çıkıyorlar..
Sevdiğim
..korku ve dehşetle uyandım .. sonra yine uyudum .bu defa ismi FİKR ET olan bildiğimiz ,Seninde gece alemlerine akmaktan büyük zevk aldığın bir kişiyi ve içeriden gelen ikiz tuhaf ?!! adamını görüyorum.hoşlanmıyorum..ama aniden fikir et in içinde tuhaf göksel olaylar olup halden hale, renkten renge bulanıyor.onu eğlenerek izlerken, pir camimizin imamesi çiftçi hocam bana çok kızıyor ve ;”O’NUN İÇİNDE YILDIZ PATLADI ,O YÜZDEN ÖYLE “diyor..

uyanıyorum.. tablomun nefesler-rüzgarlar ilmi yani GÜLÜN -MÜHRÜN İÇİ bende böyle açılıyor zan ediyorum..bilemiyorum…Sen söyle ,korkayım mı ?!! yeni bir kutup doğuşu mu ,yoksa nasa yeni bir galaksi mi keşfetti yakında anlarız değil mi? ve resim okuma dersim yanında 3 saatlik bir mitoloji dersine katıldım..çok zevkli.hoca bir akademisyen ama sufi  gibi..mitolojiyi anlamak için, riyazüs salihin hadis kitabını içinde çok bilgi olduğundan daima okuyormuş :)..ve çok lezzetli bir yemek yer gibi büyük bir hazla tanrıları anlatıyor.. galiba  sonunda yerimi buldum ..
****
yasalar taş sütunlara yazılırdı eskiden.mahkeme meclisleri yasa sütunları -direkler arasında EL HAKİM lerin  KARA CÜBBELERİNİ İÇERİYE ...  ATMALARI İLE GERÇEKLEŞİRDİ ....

Sevdiğim..dün 20 mart 2019 Çarşamba günü: bugün hayatımda ilk defa bir mahkeme salonu ve hakim ve iki avukatı iş başında gördüm.. onları izlerken beynin iki lobu ve karar verme mekanizması arka beyincik hakim (onay mekanizması ) nasıl işliyor yani 3 üzleri -ÜÇLERİ -3 SÜTUNU anladım ...ve böylece kadimler kadimi hakimler kurulu ilmim madde de tahsile başladı.islam aleminin ve ülkemin neden bu derece kötü durumda olduğunu kendim şahit edilerek çözdüm..çünkü hakimler dosyaları okumuyor ve bilmediği şeyler için -zalimlerin yazdığı iftiralar yalanlarla dolu dosyalara bir göz dahi atmadan karar verip , nice masum hayat ile oynuyorlar.. durum  sadece iki beyin lobu olan iki avukattan hangisi daha atak ve bilgili ise ona göre değişiyor yani, adalete göre değil.. pekiii.. bu adamların neresi Müslüman ?!!! ve o yüzden islam alemi kan ağlıyor.. çünkü Allah, dünya işlerini din ile yönetmezmiş.ALLAH ,DÜNYA DÜZENİNDE İŞLERİ ADALETLE YÖNETİRMİŞ… bugün ülkem de ve müslümanların tüm idare ettiğini sandığı ülkelerde hakemlerin işlerini yapmadığı=emanetleri ehillerine vermediklerinden işlerde adalet ve hukuk olmadığı kayda geçirilmiş ve turuku aliyeye rapor edilmiştir..

Zaman en iyi mahkeme ve Yargıçtır..dava zaman aşımından düşmüştür ....

**SEVGİLİ HAKEMLER KURULUNA ve TÜM DİREKLERE ve YASA SÜTUNLARINA.. ÖĞRENMEM İÇİN SERGİLEDİĞİNİZ KURGUYA ve  SENARYOMA ..çok güzel bir eserdi .güzel yönettin ve beni hayretten hayrete düşürdün..sevgili orkestra şefim teşekkür ederim..ikinci kısım nisan ayı sonunda unutma!!

Sevdiğime not:eski bir mahkeme salonu hayalimi aniden hatırladım Sevdiğim..sen yüksek kürsideki tek hakimdin ve yargılama yapıyordun.ben beklerken sıkılıp kalkıp evime gitmek istedim ve Sen kürsüden minder üstüne oturtulan bana bakarak dedin ki:BEKLE ,SENİ EVE BEN GÖTÜRECEĞİM,GİTME!!!
masalın çocuğundan efendisine

nur cihan
21 mart ergenokon'dan çıkış  2019