2 Mart 2019 Cumartesi

GÜN AH KEÇİSİ SEMBOL masalı

GÜN AH! KEÇİSİ SEMBOL masalı TEFEKKÜRÜ..
zihin US ile kalp KU ilmi tefekküründe günah keçisine gidiş :  YUsuf'un atıldığı kuyuda rüya tabiri ilmini öğrenmesi..kadim zamanlarda astrologlar yıldız gözlemi için göğe bakmaz ,taa BABAİL devrinden beri geceleri su kuyularına  bakarlardı.... yıldızlar -esmalar -sıfatlar -astrolojik kader tanrıları kişilere hulle-esma elbisesini -kader yazılımı o kuyularda YUSUF 'UN GÖMLEĞİ-OLMUŞ GÖNLÜ olarak giydirirdi...

ZİHİNLER daima EĞİTİLİP KODLANIP, KONTROL EDİLİP YÖNETİLEBİLİR.. insiyasyon ve irşad bu ilmin çözünürlülüğüdür...sürü başı olan mürşidse ,tabiilerine kullanacağı kendi ÖLÜLER YOLCULUĞU -KAPILAR KİTABI metodunun, zihnin labirentli yollarının işaret-bel-bal -put taşı kılavuzudur.. zamanın başından beri kitlelerin veya bireylerin zihni kurgulanmış ve zihinlerle oynanmış ,hatta toplu illüzyon rüya gösterilmiştir ki, bugünde aynı şekilde devam eder..RÜYA DAN UYANMAK ve rüya gördürtüp - RÜYAYI KONTROL ETMEK HERKESE NASİP OLMAZ...

ZİHİNLERDE DAİMA FABRİKA AYARLARINA DÖNÜLEBİLİR.. İSTENEN RÜYALAR GÖRDÜRÜLÜP HAYATIN KURGUSU İLE OYNANABİLİR..ama kalp çok başkadır..KALP (*ku ) KİMİ SEVECEĞİNE AŞKA KENDİSİ KARAR VERİR..kalp -aşk asla zihni -aklı dinlemez..AKIL AŞK A O YÜZDEN HEP YENİK DÜŞER.. aşk çok yaşanan ve sürekli fabrika ayarlarına dönülen bir şey değildir..hiç bir şey aşkı kontrol edip yönetemez.. o yüzden mecnunluk yani delilikle eştir..akıl aşkla özgürleşir ve tüm kapılar akılsızken ancak AŞKA AÇILIR..

sen, rüyanı kendin yönetebilir misin ,yoksa rüyanı başkası yönetsin diye başkasına mı yordurtur ve yönetirirsin? ..kendi düşlerinin iplerini eline alıp ,kendi filminde başrol oynaman gerektiğini değil: ..  "ZAT'en ,KENDİ FİLMİNDEKİ TÜM ROLLERİ SADECE SENİN OYNADIĞINI HAYAL ET !!.."



kendime not: tefekkürde dün şu idrake geldim..bugün de umuma açılan zihin kodlama ve yapay zeka esasında geleneksel kendini bilmek -dini yapıların EN KADİM TEK METODUDUR...bunun ilk kaydı bizde hz Yusuf'un rüyasını babasına anlatması ile tanıtılmıştır..tasavvufta belli idrakle açılan zihin imgeleri rüyaları için "RÜYANI BABANA BİLE ANLATMA" denir ya hani..işte hz Yusuf bir nebi olan babasına -anasına "O YÜKSEK HABERCİ" rüyasını anlatır...bu ilmi bilen babası ona "RÜYANI KARDEŞLERİNE ANLATMA !" dese de artık  hz Yusuf'un  ilk işi rüyasını kardeşlerine anlatmak olmuştur....tabii ki insan ruhu sembollerin güçlü gelecek bilgisini sezerler ve kardeşleri Yusuf'u kıskanıp, onu yok etmek ister ve küçük kardeş olan Yusuf u beraberlerin de çöle geziye götürmek için babalarından izin istemeye giderler....
bu defa babaları onlara : YUSUF SURESİ : 13 - Babaları dedi ki: "Onu götürmeniz beni üzer, korkarım ki onu kurt yer de sizin haberiniz bile olmaz." dedi..

ve YUsuf 'u alıp çöle giden kardeşler ,gömleğini çıkartıp Yusuf 'u ÇÖLDE BİR KU-YU YA ATIP, gömleğini bir hayvanın kanına bulayıp ,ağlayarak babalarına gidip :"KARDEŞİMİZ YUSUF U BİR KURT KAPTI ve YEDİ " dediler..dolayısı babalarının talebini emir bilip, yerine getirip, onu istediği insiyasyonuna girebilmesi için kendi kuyusuna atıp , YUSUF 'un  mirasını TALEBİ ÜZERİNE ONU ÜZERLER  ve  geleceğin zamanının efendisi olması için seyrü sülüke -ÇİLEYE SOKARLAR.. ve arz talep sistemi devam eder..

(**ve yeni dünya düzeninde bir kurgu -bir yeni dünya devriyesi işte böyle başladı..israiloğulları mısır a göç etti ve israiliyat firavunların ilmiyle birleşti..bugünde dünyayı bu rüya ile yönetiyorlar..) 
**
 ...insan her an algısı değişen bir varlık.ışığın elleri-İLleri üçgen açısına göre görüntüsü ve algısı ve tavrı da değişen bir varlık üstelik..
herkes hakikatte sadece kendisini sevebilir ve sadece kendisini okuyup, kendisini tahsil edebilir..başkalarından ise esinleniriz.. ego-benlik-nefs denen şey de zaten bunun içindir..insan da BEN dediği gibi, BENİM demek haSSaS ı da vardır..ben büyüküm ,ilk ben geldim,ilk ben gördüm,ilk ben ,ilk ben-ben -ben ..kim o ben ?meni ben menii!!  ..

 İLKLER HEP BENİM HAKKIM vs vs der insan.... o yüzden de mana ilimlerinde ele alınan tek şey; bu azgın ve her şey benim diyen insan nefsinin terbiyesi olması ve nefsin ıslahının mümkünlüğü veya ıslahının na mümkün olması konusu üstüne tüm öğreti metodlarının  BİNA -ASAR EDİLMESİDİR..
yaşarken bir insana, yani ışığın içinde benliğinin hakikatini göstermek ve seviyesini anlatmak çok zordur..çünkü dünyada şekle düşkün herkes ışığı ve renkleri-biçimleri kullanarak kendi dışsallığını süsleyip, kendisini her beğeniye göre sergilemeyi az çok bilir... bu ışık-renk-görsellik- fotografik gözükmek ilmini kullanır ve ışıkla herkesi hatta kendisini dahi aldatıp kandırıp ŞEY TAN =IŞIKLA ORTAYA VAR mış gibi  AÇIĞA ÇIKTIĞINI ZAN EDİP :" BEN SENDEN DAHA ÜSTÜNÜM" ÖZ ÇEKİM -SELFİSİNİ YAPIP ORTAYA SÜREBİLİR ..
oysaki irşadın ve insiyasyonların olmazsa olmazı olan ÖLMEDEN EVVEL ÖLMEK metodlarında şu vardır..kişi yaşarken kadim ölüler kitapları yolculuğunu yapar ve ruhsallık alemi ile maddiyatının -eşyasının hakikati HİÇLİĞİ İLE YÜZLEŞİR..burada temaşa ettiği şey BİR ZERRENİN DİĞER BİR ZERREDEN ASLA BİR ZERRE FARKI ve BİR ZERRE ÜSTÜNLÜĞÜ-BÜYÜKLÜĞÜ =küçüklüğü dahi OLMADIĞIDIR..dolayısı ile ayrılık gayrılık ve benliğin bile henüz yaratılmadığı bir yerin varlığını öğrenip yaşayan insanla, bunu sadece kulaktan duyup ,okuyan ,havalı sözler olarak sayfasından paylaşan insan hiç bir olmaz..

ne yazık ki bu halleri yaşayanlar ; bu dünyadaki her kötülüğü,her kibirli pis egoyu ,her incitilmeyi ve eza ile cefayı da bilerek çekerler... ama buna mecbur edildikleri için yani SÖZ VERDİKLERİ ,"DİĞERLERİNİN AHENKLERİ-OYUN ZEVKLERİ BOZULMASIN diye de  "OYUNUN KURALI GEREĞİ ÇEKTİKLERİNİ İSE KİMSEYE de SÖYLEYEMEZLER..bu kişiler için aslında tüm dinler- öğretiler artık bitmiştir..çünkü dinlerin bozulmamış saf hali ile bu istikametteki doğru yol  öğretileri ve ibadetlerin hepsi AMACA EN KESTİRMEDEN  GÖTÜREN  EN DOĞRU ARAÇLARDIR...ARAÇLAR AMACA VARMAK İÇİN İCAD EDİLMİŞLERDİR..MAKSAT HASIL OLDUYSA HALA ARAÇLARA TAKILI KALMAK NEDEN OLSUN Kİ?

 zaten tek amaç menzile ulaşmak değil miydi? eeee ..geri mi dönmek istiyorsun?..tamam.. bin araçlara ,yine aşağıya in çık -sürekli git gel..istersen başkalarında bu araçlarda rehberlik -mürşidlik ederek yolu tanıt-işaretleri tuzakları göster ve yarenlik et.ister tek başına alemlerde tenha tenha gez...ve kimseye özel zevkinden bile zerre bahsetme ve gizli hazinene kimseyi sokma ...sâfân olsun...  eee.. buda senin zevkin...kim karışabilir ki artık sana...

ve iyi kötü-pis temiz-güzel çirkin ne kadar zıtlık varsa aslında atom altında yanarak erimiş ve noktaların durduğu ayanı sabite de sabitlenip kalmıştır..  orada zaman yoktur ..tutunacak dal -alem -boyutlar da bitmiştir.. ama hala madde de öldü gözükme kaydı düşmediğinden, yaşayan ölülerin arasında diğer ölülerin dirilmesini beklemek zorunda bırakılmıştır...."ŞAHİTLER (şehitler ) DİRİDİR VE ALLAH ONLARI SİZİN BİLMEDİĞİNİZ ŞEKİLDE RIZIKLANDIRIR" ayeti gereği...

bu algıyı bir defa ,bir an da yaşayan kişi ile hiç yaşamayan ve görmeyen kişiler asla bir değildir, olamaz da zaten..ama bu kişiler artık Arabi hocanın anlattığı ,diğer tarafta Musa ile Firavunu kolkola gördüm idrakine getirilmiştir..ve bu zavallı kişilerin, OYUNDAKİ satranç taşlarının oyun işi bitince aynı sandığa sokulduklarını ve bunu yapanın da KUklacı olduğunu görüp öğrendiğini ve artık her zuhura karşı çaresiz olup, SEYRE GEÇİRİLİP yeni alemlerinin düzenine göre davranması gerektiğini kanırta kanırta -diğerlerinin elinde eziyet ettirile ettirile yaşadıklarını kimse bilip umursamaz.. KUrban  SENDROMU !!
ve bunlar  görüp -öğrendiklerine mukabil ceza ve ihsan olarak  SUS ve SEYR ET hediyesi emri alırlar.. ..yani artık HER AN BİR NEŞ' E DE- BİR ŞEN DE OLANIN ŞAHİTLERİDİRLER..tabii asıl zevk sahibini asla görüp bilemezler ..hatta tıfli çocuk evliya namlı Mısri hz demiş ki: CEFAYI BEN ÇEKİYORUM SEFAYI SEN SÜRÜYORSUN ".
.....bu kişiler artık yapabildikleri kadar başlarına ne gelirse hep kendi aynalarından, kendi düşüncelerinin-fiillerinin kendilerine yansıdığını ve başkalarının zalimliklerinin dahi kendilerinin nefsi terbiyeleri için olduğunu düşünmeye ve öyle bir disipline hayat sürmeye başlar..onların bu hali etraflarında onları anlayamayanları daha bir azdırtarak ona daha sert saldırı yapmalarına genelde yol açar...bu sefer de etrafındakiler , o zavallı hakikat yolcusunun sahip olduğu herşeyi gasb etmeye kalkacak hale kadar  işi büyütür veya büyütmekte isterler..
tabii bu zulüm de bir yere dektir ve derviş hep "BU KABAĞIN SAHİBİ VAR ,BU KABAĞIN SAHİBİ VAR,BU KABAĞIN SAHİBİ VAR ,YETİŞ YA SAHİBÜZZAMAN NERDESİN?" esmasını çekmeye yani  ALEME NÜFUS EDİP, BU DEFA YETKİSİNİ KULLANMAYA BAŞLAR.. eee gerisini bilemiyoruz tabiii..KABAĞIN SAHİBİ DÜŞÜNSÜN!!
her zaman her ailenin, her kurumun ,her toplumun günah keçisi seçilmiş kişileri vardır..bizim her birimizin başımıza gelen olaylar için seçtiğimiz günah keçilerimiz eminim şimdi gözlerinizin önüne gelmiştir değil mi? düşün ?!! günah keçin olarak neden bir defa bile KENDİNİ KURB'AN SUNAMADIĞINI DÜŞÜN ?!! daha evvel kurban seçilip alınanlar üstünden bir şeyler öğrenmek ve onları tepe tepe sömürüp : ETİNİ YEYİP, SÜTÜNÜ İÇİP,DERİSİNİ POST YAPIP KULLANDIKTAN SONRA KEMİKLERİNİ KÖPEKLERE ATMAK DA NE ?!!



Mısır da yaratıcı  tasarımcı sanatçı -EL BEDİİ esması sembolü olan  PTAH-türklerde tekerlek-değirmenci tanrı dingiri KEMİKLERİ -ASAYI- BELOK u olan ASAR I ve OĞLAK-KEÇİ(teke ) BURCUNU  semboller..yani o bir eşyanın bedenlenmesi için ilk kurulan TEMEL-iskelettir.. O,  disiplinin efendisi olan ZAMAN ve ZAMANIN BABASI lakaplı SATÜRN dür.. o cemadat -cevher -öz kısımdır..kişinin madenin de ne varsa,  ASAR'I ASAsını kendi sabır taşına vurunca  KUyundan  çıkacak ancak  onun ilimdir...taşıma suyla değirmen dönmez..illa kendi kuyuna salınan iple sen kendi suyundan su içmeyi öğreneceksin..günah keçilerinin ödediği bedelle  yani taşıma suyla daha ne kadar yol gidebilir ve hayat boyunca bunun safasını sürdüğünü zan edebilirsin ...


oğlak -keçi burcu ilk bedii esması sahibi çömlekçi -çarkçı başı tanrı ptahla şekillenmiş..o,  ahirete ait olan  ölü bir tanrıdır...o yüzden de rengi yeşil mavi yani turkuaz olup tek bacaktır..... o, belkemiği -asa dır ..kemikleri diriltendir.. türkçe de TEKE kelimesi de KEÇİ demektir  ..teke ,takke ile TEKKE kelime bağlarını ise bilmiyorum ama, ilk tekkelerin giriş kapılarında devasa BOYUNUZLARI ASMAK GELENEĞİNİN bugüne dahi kaldığını biliyorum..yahudilerin namaza çağrı sesleri keçi boynuzu üflemekle olur ama tanrı ADONAY için ezanlarıda vardır....ayrıca mürşidlerin  mana vazifelerinin de GÜNAH KEÇİLERİ ROLLERİNİ taaa ezelden yaptıkları anlaşma ile AŞKIN AŞKIN HATIRI İÇİN O SEVGİLİ MUTLU OLSUN -O SEFA SÜRSÜN DİYE günah tekeleri -günah tekkelerinin bu rolü üstlendiklerini, taaa  Hallac'ın tavaSİN eseri ile, bazen İDRİSİ olarak ve gerektiğinde İBLİSİ olarak  anlayabiliyoruz..
**Sevdğim lütfen kızma ,yalan söyleyemem bununla yüzleşmeye aile dizimimizde mahkumuz biliyorsun ve Seni tüm bunlara rağmen bir kurban psikolojisi ile tabii ki hala aynı şekilde seviyorum ....


NOT: GÜNAH KEÇİSİ İÇİN ASLINDA ÇOK FARKLI BİR YORUM YAZACAKTIM AMA SABAH SABAH BU ÇIKTI .BUNDA DA BİR HAYIR VARDIR ..bu arada ben kendi günah keçimi kızıl gözlü kara bir koç olarak mahallenin ve benim kasabım olan babamın ellerinde deneyimlemiştim ..hayatımın en korkunç hayali idi ve dostumuz Latif amcanın emri ile bu hayal için bir kurban parası rüya sadakası vermiştim .. Latif amca bana ÖLÜMÜN KARA BİR KOÇ ŞEKLİNDE SEMBOLLENDİĞİNİ ve KURBAN EDİLİŞİNİ (* hz Yahya tarafından ) ANLATMIŞTI.. fakat yıllar yıllar sonra ypk yayınlarından çıkan Avrasya Şamanları kitabını okurken ve tüm tarihteki ölüler yolculuklarında  etleri parçalayıp  ayıranları-KEMİKLERİ KIRANLARI ve KEMİKLERİ DİZİP TOPLAYANLARIN ilimlerini AĞLAYA ZIRLAYA OKURKEN, bugün pek çok şeyi artık KENDİMİN DE KESİP PARÇALAYIP , SONRA İSTEDİĞİM ZAMAN ve MEKANDA İSTEDİĞİM ŞEKİLDE ve anlam da BİRLEŞTİRİP TOPARLADIĞIMI nihayet anladım.. dolayısı ile yaşayıp bitireli uzun yıllar geçmiş bir şeyi dahi anlamak için ,belli bir vakit- saat -an ve bir olay meydana gelmesi lazım ...yani senin yeniden kırılıp incitilerek öldürülmen lazım ki, artık sen kendini kemiklerinden toplayıp yeniden kendini diriltebildiğini ve ölümsüz olduğunu kendin tahsil edip anla ve yazabileceğin en güzel günah keçisi yorumu sen kendine kendin yaz... yani işini bilerek yaşayarak ,deneyimin henüz taze iken yap......
** sadece efendime not : Sevdiğim,Sence ben bir sada ile kırılıp bin pare edilmiş camdan can kalbimi de tekrar ilk verildiği o ilk cevher haline getirebilir miyim ,söyle 
amin

**
KİM İÇİN BU YERLER BU GÖKLER 
BİZ GÖRÜŞ ÇEMBERİYİZ AKIL GÖZÜ 
EVREN BİR YÜZÜK GİBİYSE ÇEPECEVRE 
İNSAN TAŞINDA BİR NAKIŞ BU YÜZÜĞÜN 

ömer hayyam 
**

HAYYAMLA AYNI RÜYAYI GÖRMEK *hayyam a !

bu masalın yazarıda ihtiyar HAYÂLİ olan kuklacıyı gördü.
tabiiki dairevi dönen sahneyi de..
yanık kuklaların yerine 
yenilerin aynısını çıkarttığı kuklalar sandığını da ..
ah ah sahne dönüyor gerçekten ..
ip kuklalarının asılı olduğu anahtarlık ?!
ne garip his.
aynı rüyayı gördük binlerce senedir hepimiz
nur cihan
nuralem7@hotmail.com
2 . 3.  2019

*günlük tekamül tefekkürlerimizi takip etmek isterseniz bekleriz efendim :)
https://www.facebook.com/nur.cihan.963