KENDİNİ ARAYAN MİLLET
(Yunus Emre Sempozyumu/27-11-2010)
konuşmacı:Emin Işık
konuşmacı:Emin Işık
Tasavvuf mistizm değildir.tasavvuf kendine ait ,yüzlerce senelerden beri devam eden irfani bir gelenektir..bizim milletimiz bunun eseridir… Anadolu’daki Türk toplumu, tasavvuf ulularının yetiştirdiği bir toplumdur..bizim hayatımızda, millet olmamızda en büyük etken, en büyük unsur dinimizdir..ve Yunus Emre gibi, Hacı Bayramlar gibi akla kim gelirse…Burhaneddin Muhakkak ki Tırmizi gibi, Mevlana gibi,Arabi gibi.. bu memlekete manevi feyiz vermek için emek vermiş o büyüklerin, İslam Ulularının emekleri neticesinde biz millet olmuşuz..biz sanayi toplumu değiliz..tüccar bir toplum değiliz..yani İngilizlere benzemeyiz, Almanlara benzemeyiz,Fransızlara benzemeyiz..ve dünyanın merkezi olan bir coğrafya da yaşıyoruz..vatan dediğimiz Anadolu toprakları dünyanın kilit noktası..burada ne ekonomini, ne devletini, ne siyasetini, ne kültürünü sana bırakmazlar..bunu tahrip etmek için her yandan düşman vardır.. bir taraftan bitler biter- kurt yer,bir taraftan üstten- gökten- üstüne musibetler yağar..bir taraftan içerden bölmeye çalışırlar, bir taraftan dışarıdan saldırırlar..
biri az evvel aradı:”hocam aydın kelimesini yanlış kullanmışsınız şurada “ dedi.. hayır dedim yanlış kullanmadım..aydın kelimesi?!!Türk aydını yoktur bugün.. Türk aydını demek Türkün tarihini,bilimini,kültürünü,tasarrufunu, manevi değerlerini bilen,çalışan bunlar üzerinde etüt eden aydın kişi demektir..peki Türk aydını dediğin zaman; filanca yabancı mekteplerde yetişmiş,Avrupa görmüş,Avrupa dili ile bize bir takım köşe yazarlarının anlattıkları şeylerdir…..Türklerin bugünkü meselesi.. mesela demokrasi,laiklik,insan hakları falan….sen insan olmadıktan sonra o hakka sahip olmuşsun ne yarar??!!!… o hakka sahip olmamışsın ne yarar?!!.(salon=alkışşşşşşşş)
oğlum eşek misin? diyor ..yani artık gönüllüsün semere…evvela insan olmak..evvela bizim insanımız.. Türk ,Anadolu insanımız olacaksın..o zaman tüm haklar senindir..o zaman hak kavgası yapmaya gerek kalmaz..biz kendi insanımızı, Türk insanımızı Türk gibi yetiştirmekten korkuyoruz ve kaçıyoruz…o zaman tabi ki senin dinine düşman olurlar..evvela yabancılaşacaktır,sonrada düşman olacaktır..işte bunun için Yunusların verdikleri iş-emek, Yunusların rikkati..bizim en büyük millet olmamızda en büyük gayreti gösteren o insanlardır..feyiz bakımından bütün Anadolu’yu dolaşmışlardır..o ozanlar,o dervişler şarkılarıyla ,türküleriyle,besteleriyle,sazlarıyla sözleriyle….. televizyonun,telefonun,radyonun,hiçbir teknolojik iletişim vasıtasının olmadığı bir devirde.. taaaaa Viyana-Üsküp’ten taaa İran’a kadar Balkanları ve Anadolu’yu maneviyatları ile doldurmuşlar-donatmışlar ve bizi millet yapmışlardır..biz şimdi bu sermayeyi tüketmekle ve çarçur etmekle meşgulüz.. çünkü kendimizi bilmiyoruz.. şimdi Yunus gibi büyük adamı olan bir milletin henüz Yunus Emre araştırma ensitüsü olmaması ayıp değil midir bu millet için?( bu esnada Demirli Hoca Ankara’da bu Ensitünün kurulduğunu lakin içinde ise hiçbir şey henüz olmadığını anlattı:)….(salon=alkışşşşşş:)
peki Hacı Bayram Veli.. O,bu devletin kurucularından ya huu..Fatih’in daha beşikteyken müjdesini veren kişi..”bu çocuk alacaktır İstanbul’u “diyor..şiirleri var.. çabaları var..fakirlerin ekin biçmesine gidiyor.yoksullara,düşkünlere,yolda kalmışlara sahip çıkıyor..bunlar devletin gerçek babası..babası demek doğru değil.. anası anası..Ankara’da özel yada değil, pek çok üniversite var ..nerede Hacı Bayram Veli Ensitüsü..üniversiteler sahip çıkmıyor,devlet sahip çıkmıyor, kültür bakanlığı sahip çıkmıyor..asıl bunlar bir numaralı meseleleri olmalıdır. bilmem kimi dışarıdan getirip Dolmabahçe’de sahneye çıkarmayı kültürel faaliyet kabul ediyorlar...sen Hacı Bayram Veliyi lüzumsuz görüyorsun.. işte geçende bir Sırp sinemacısını çağırdılar film festivaline..neyse, yavaş yavaş uyanıyoruz demek ki..bize söveni,bizi yıkanı- yıpratan insanları kahraman ilan ediyoruz..onları büyük paralarla,alkışlarla da memleketimize çağırıp konser verdiriyoruz..söz hakkı tanıyoruz..bize sövmelerine,hor görmelerine izin veriyoruz..ne kadar büyük bir milletse bu millet, o kadar da horlanmış hakaret görmüştür.. Türkün kendisinden başka düşmanı yoktur,bunu siz iyice bilin….. (salon=alkııııışş:)
Babasını, ecdadını, soyunu lüzumsuz ve değersiz gören kendiside öyle değersizdir..halbuki dünyanın gelmiş geçmiş en büyük milletiyiz.. ne Roma ne fravunlar.. ne İran, ne Çin..bu Osmanlı Devri Türkleri ile insani değerlere saygı açısından hiçbirisi boy ölçüşemez ..bu anlamda bütün dünya milletleri onların tırnağı olamaz..İngiltere İngiltere diyoruz..güneş batmayan imparatorluk!!? .. Allah aşkına İngiltere ne yaptı? ..insanlığa verdiği değer? ahlak bakımından ne verdi?..ne öğretmiştir bize?..haa şunu yapmıştır..nerde silahsız bir toplum varsa,nerde zavallı bir topluluk varsa!!..Güney Afrika’ya gitti, oradaki zencileri zayıf fakir buldu orayı işgal etti..gitti Uzak Doğuda Filipinler, Avustralya’yı, Amerika’yı.. orada Kızılderilileri yok etti..nerde silahsız zayıf bir millet varsa gittiler onları biçtiler..tükettiler, imha ettiler, katliam yaptılar,yok ettiler ve sonrada üzerine imparatorluk kurdular …
Türk öylemi ya?…Türk milleti kuvvet nerdeyse hedef orasıydı..kızıl elma orası.. Kızıl Elma o demek..kızıl elma dünyanın merkez kuvvetine karşı..biz hiç minder dışı güreşmedik ve adam gibi savaştık..ve adam gibi medeniyet kurduk ..adam gibi insanlık ettik..İngiltere yağma yaptı,talan etti,zayıfları ezdi..biz zalimlere güçlü zalimlere karşı savaş verdik..İngiltere masum ,zavallı zayıfları yok ederek imparatorluk kurdu.. ve bütün dünyaya karşı tek başına savaşmış bir milletiz biz..sadece savaşları alsan bile türkün gücünü göstermeye yeter..
haa bunlar..biz Viyana’ya neyle gittik? Yahya kemal:mesnevi okuyarak ve bulgur pilavı yiyerek diyor..evett..bizim maddi gücümüz, öyle büyük zenginliğimiz olmadı..refah ülkesi olmadık hiç...bir lale devri oldu, o da rezalettir?!!.. evett. Malazgirt’ten beri biz bulgur pilavı yiyerek,kuru fasulye ve kuru ekmekle ,ekmek zeytin,peynirle,çökelekle yaşayan,ayakta durmaya çalışan bir milletiz..bu temeldir hiç değişmez..zaten yemek tabiri yoktur Türkiye’de ..ekmek yiyelim derler..ekmek yerler..çünkü öyle mükellef sofralar filan köylerde yok ..bal pekmez tabii aliyyül ala..fakir bir milletiz amma maneviyatımız büyüktür..
dervişlikk..gelelim Yunus’a.. istiklal mücadelesi verilirken; Gandi zamanında, bir İngiliz diyor ki.. soruyorlar lorda..Hindistan sizin için vazgeçilmez bir şey midir?hayır diyor..Hindistan bizim için vazgeçilmez değildir..biz Shakespeare’nin çocuklarıyız..şekspir gibi bir büyük dehayı yetiştiren bir milletin her zaman Hindistan gibi sömürgeleri olabilir diyor..Mevlana’yı yetiştiren,Yunusları yetiştiren,Süleyman Çelebiyi yetiştiren bu milletin bugün dünya üzerinde nesi vardır??..hiç bir şeyi yoktur.. pekii hocam diyecek siniz..Mevlana’ya, Yunus’a Süleyman Çelebiye sahip çıkmadık mı? bunlara sahip çıktığımız anda tekrar büyük millet olacağız, bunu size müjdeliyorum. .atalarımıza, babalarımıza, tarihimize sahip çıktığımız gün tekrar Türkiye Büyük Millet olacaktır..ve bunun adımları atılmıştır..(salon=alkışşşş:)
Tanımak??!! kendimizi tanımaktır…manevi büyüklerimizi Manevi Ulularımızı tanıyacağız..Manevi Ulularımız vardır..uğrunda ölecek değerlerimiz vardır dediğinde Sen artık Büyük Milletsin..bir insanın büyüklüğü uğrunda ölünecek değerlerinin büyüklüğü ile ölçülür..eğer uğrunda ölecek büyük değerlerin,yüce değerlerin,manevi değerlerin yoksa senin de değerin yoktur..sende beş para etmezsin….(salon=alkışşşşşşşş:)
şimdi binaları tamir edip yapıyoruz ama içine konacak donanımda yetişmiş –uğraşacak adamımız yok..giderler orada kahve çay içerler.. geyik sohbeti yaparlar....mesnevi sohbeti falan yapılmaz orada ..ama adım atılmıştır iş başlamıştır..bu millet kendine gelmek mecburiyetindedir efendim!!.. sen kendine gelmezsen gördüğün zulümlerle baskılarla başkaları zaten seni hizaya getirir..senin kendin olmaktan başka çaren yoktur!!..bana diyorlar hocam nasıl hızlanır?..bende:valla çabuk olmasını istiyorsan Amerika’nın biraz daha baskı yapması lazımdır..çünkü bir musibet bin nasihatten daha iyidir..Emin Hoca kırk sene konuşsa Amerika’nın bir baskısı kadar tesir etmez..yaaa!! demek ki biz Türkmüşüz!!! yaaaa.!! Vay ya elin gavuru yaaa!!..dediğin nokta; bir Kıbrıs çıkartması bizi kendimize getirmiştir..çok da iyi olmuştur..çok çok faydalı olmuştur..işte Aliya İzzetbegoviç öyle diyor:BİZ SAVAŞI KAZANMADIK AMA SAVAŞ BİZİ KAZANDI .. Müslüman ve Boşnak olduğumuzu bu savaşta-Sırpların bize yaptıkları sayesinde anladık diyor..Allah öyle büyük bir felaket versin istemiyorum ama biraz bizi sağdan soldan dürtüklemeleri lazım.oradan buradan büyük devletler,küçük devletler inekler,sinekler falan….bizi böyle kimisi tepmeli,kimisi dürtmeli ki uyanalım..(salon=alkışşş) ..çok sağolun.. çok teşekkürler çocuklar..
sohbeti yazıya döken nur cihan/28-10-2010
Emin Işık Hoca yazı başlığının da"kendini arayan millet" olmasını istemiştir:)
*****************************
ZAMAN DEĞİRMENİNDE ZAMANE TEFEKKÜRLERİ MASALI - 9'dan alıntıdır..
2010 NiyaziMısri Sempozyumu....
sohbeti yazıya döken nur cihan/28-10-2010
Emin Işık Hoca yazı başlığının da"kendini arayan millet" olmasını istemiştir:)
*****************************
ZAMAN DEĞİRMENİNDE ZAMANE TEFEKKÜRLERİ MASALI - 9'dan alıntıdır..
2010 NiyaziMısri Sempozyumu....
*Emin Işık:…. nefsin 7 mertebesi..70.00 mertebe ..rakam değildir..o sonsuz mertebedir..sonsuz boyuttadır ..her şey Allahtan dır..o içimizde dışımızdadır fakat biz Allah değiliz…kul kuldur ve Allahtan dır ama Allah değildir..bu tıpkı bir tohumun filiz, ağaç, çiçek ,meyve oluşu gibidir.. o meyve topraktandır ama toprak değildir ..ayrı bir şeydir misali.tevhid de budur..tasavvuf mistisizm değildir..akıl- bilgi dediğimiz şey, danışma bürosu gibidir..ihtiyaç duyduğumuzda ona danışırız.24 saat kalp nasıl durmadan çalışıyorsa, duygu hayatımızda kesintisiz çalışır..bazen hüzünlüyüz,sebepsiz neşeleniriz,stresleniriz,kızarız….işte bunlar bizim kalp mimarlarımızdır.. kuyumcularımızdır..kalplerimizi işleyendir..eğer altın dediğimiz şey, toprağın altında kalsaydı hiçbir değeri olmaz ve hiçbir şeye yaramazdı..o kuyumcu elinden geçecek..bir defa haddeden geçip temizlenmesi lazım..mesela Şemsi Tebriz i milyonlarca insandan daha değerlidir..onun için halvet ,inziva,tefekkür,mürşid lazım..kuyumcusuz mücevherat olmaz ..halk için yaşayan halkın içine karışır ve yok olur..ondan bir şey olmaz..Allah için yaşayacaksın…sen Allah a layık kul olamadıktan sonra ne olursan ol ,beş para etmezsin..
bütün tasavvuf, Fatiha suresindeki: ihdinas sırat el müstakim kelimesinin şeklidir yaşanmasıdır.çünkü Allah ta “sırat el müstakim üzeredir”.Allah ı bulmak isteyen kişide sıratı müstakim üzere olmalıdır..o yolda gitmeyen hiç kimse Allah ı bulamaz ,Allah la karşılaşamaz..insan gençliğinde öğrenir ihtiyarlayınca anlar derler ve bu doğrudur..daha derin anlayış için yaş almak önemlidir.içinde aşk olmayan hiçbir ibadet gerçek manada ibadet değildir..içinde arpa olmayan samana benzer.işte bizim kıldığımız namazlar ve tuttuğumuz oruçlar genelde bu saman tadındadır..özü arpası yoktur..
muhabbetten kanat gerek..bu zevat sadece mürşid değil,sadece bilgi değil,alimler değil ,aşk ehlidirler…durulmuş hali Niyazi Mısri nin eğer buysa, herhalde Ümmi Sinan a rastlamasaydı ve onu böyle durultmasaydı kim bilir ne olacaktı?..ben derdim ki:hz. Mevlana’nın çok kuvvetli bir sinir sistemi olması lazımdı. Neden? dediler..dedim ki:öyle bir feyzi ilahiye mazhar ki..sürekli akan bir şelale altında oturmak gibi.. buna tahammül edebilmek için çelikten sinirleri olması gerekir adamın..yoksa gerçekten çıldırır..Niyazi Mısri de öyledir..aşk ehlidir.. vech ehlidir..iyi ki Ümmi Sinan la görüşmüş de böyle durulmuş..
bir yerdeyiz … gazelden okuyordum ki:”ey niyazi hal-i aşkı kimseye faş etme sen..sırrı haktır anı bigane haberdar olmasın”..dinleyenlerden Fahrettin Efendi dedi ki: bakma öyle dediğine ..sırları faş etme der ama bütün sırları da kendi faş eder..bu evliyanın bir kısmı gerçekten sır ehlidir.. bir kısmı ise faş-ifşa ehlidir..onlar Allahın sözcüsüdürler..hükümet sözcüsü.. evliyaullahın bütünü adına konuşurlar..bakarlar!..millette uyuşukluk var..onları harekete geçirmek için faş etmek lazım..mesnevinin yazıldığı çağ da öyledir.. bir ümitsizlik çağıdır.. Mısri’nin dönemi de öyledir..duraklama zamanın sonu.. çöküş devrinin başlangıcıdır..öyle uyuşmuş bir milleti yeniden ateşlendirmek- heveslendirmek için Niyazi Mısri gibi adamalara ihtiyaç vardır.. şimdide öyledir..bugün,bu milletin buna ihtiyacı vardır..bu bilinenlerin yaşanılanların söylenmesine, ifşasına ihtiyaç vardır..yoksa gençlik elden gidiyor..Amerika nın taşra eyaleti oluyoruz..ben bile çocukluğumdan beri hollywood filmleri izliyorum..bir yerde dediler ki: kızarsak incirlik üstlerini kapatırız.. dedim ki: peki, benim beynimdeki incirlik üstlerini nasıl kapatacaksınız?.. ya çocukların beynindeki Amerikan üstlerini?..küfrün pislikleri-virüsleri beynimizin içine girmiştir..evvela bunların ayıklanıp temizlenmesi lazım..Türk Maarifinin baştan sona tüm müfredatlarının değişmesi lazımdır………………..”alkışşşş… KIYAMettt…”
Sevdiğim görecektin, salon alkıştan inledi..işte bende bu güzel konuşmayı kaydetmek için hoca dan izin aldım ve yazdım..inşallah olayın vehametine vakıf olup-vakfederek durur ve arif olup maarife kavuşuruz ve amiiinnn:)