30 Kasım 2010 Salı

ZAMAN DEĞİRMENİNDE ZAMANE TEFEKKÜRLERİ MASALI – 13


ZAMAN DEĞİRMENİNDE ZAMANE TEFEKKÜRLERİ MASALI – 13

Allah göklerin ve yerin nurudur.nurunun misali(örneği),içinde misbah (kandil) bulunan bir mişkata(duvardaki kandil bölmesine) benzer . (O) misbah ,bir züccace,bir inci yıldız gibidir sanki!ne doğu ne batı ile alakası olmayan mübarek  bir zeytin ağacından tutuşturulur.bir nar (ateş) değmese bile,onun zeytin(yağı yakıtı)neredeyse kendisini aydınlatacak(ışık verecek)!Allah dilediğini nuruna kavuşturur.Allah,insanlara misaller verir.Allah her şeyi bilir.nur/35(“sırların çözümü ve hazinelerin anahtarları “EL-MAKSİDİ)
************
35. mektup…..”hani mescitlerde mihrabın içerisinde kandil uyandırırlar..o kandil sadece imamın namaz kıldığı makamı aydınlatmak için değildir..yahut kıble istikameti belli olsun diye düşünülmemiştir.mescitlerdeki mihrab vücuddaki  kalb makamındadır.mihrabın içerisindeki o çerağ iman nuruna ve Muhammedi muhabbete işarettir.lakin o nurun daimi aydınlanması için kulun sırat-ı müstakim üzre cihad etmesi yani nefsani ve şeytani düşmanlara karşı daima uyanık olması lazımdır..işte bu cihada remiz olduğundan imamın namaz kıldırdığı yere mihrab denir ki nefisle ve zulmetle cenk makamı demektir”……
40 mektup/M.Fatih Çıtlak
******************************
Merhaba Sevdiğim Merhaba.. Sevdiğim ne yapıyorum ben diye düşünmek bile istemiyorum..ama şunun dilediği oluyor sanki değil mi?

Masal bitmişti ve bir daha asla yazmayacağım dediğim gece Sen geldin.. Ağzımdan çıkan her sözle imtihan oluyorum.. Susmayı da öğreneceğim demek ki.
“sor, dedin, sor Bana”..sessiz ve harfsiz kelimelerinle……
olmayan klavyemden olmayan harflerimle yazdım………
“ne sorayım?”……“Nur’u sor” dedin……“Nur nedir..? yazdım ….“Nur benim” dedin..

…..
ne yazacağımı bilmiyorum gerçekten..korkmamam lazım..Sen varsın ya . yapacağım tüm hataları affedip doğruyu öğretirsin diye..bu yaptığımın normal dışı olduğunu biliyorum. fakat ,işte bu bir masal değil mi Sevdiğim.. sadece bir masal..bu yazıyı istediğim halde,yazmam için izin olmadığını; çünkü bilmeme –anlamama henüz izin verilmediğini anladım..şimdi, bir şeyin ışık duvarına bir defa daha -tekrar çarparak dağılmanın yeni zevkini yaşayacağız değil mi?bu defa ağlamıyorum.. gülümsüyorum hatta..elimden geldiğince keyifli yazmak istiyorum..belki aslında hemen peşi sıra olan şey..ilk masalıma dönmem lazım  değil mi Sevdiğim..bana bir defa daha öyle aşkla bakar mısın lütfen:)

bir defa, bu masal dairevi ,tamam mı? her şeyi, her manayı yuvarlak   düşünmelisin.. iki türlü…1. O 1 tane ..2.“ …” Sayamadığımız kadar çok..BU MASAL DA TEKİLİZ ama, UNUTMA LÜTFEN..avuçlarımda kubbeler var ya.. işte o, Ayasofya..Ayasofya hikmet evi demekmiş, eskiden öyle okumuştum.. bence hikmet evi - GÖNÜL demek Sevdiğim..yani “buğday mı nefes mi “bahsi var ya..buğday maddesinin hakikati nefes..yani himmet daireleri..ışık ilmini..aşk ehlini..başka?.. kokusu nasıl?. az evvel en üstteki ayeti yazarken ki bir an gelen koku olsun.. gül suyu dökülmüş topraki karışım..rengi de aslında siyahbeyaz lakin,izdüşümü; dün gece bir kuş kondu-uçtu,  güzeldi. saksağanımsı. rengi sarı-kırmızı ve kuyruğu uzundu:).. ardından kıvılcımlar kavisle fırladı…
Ya Rabbim ya.. nasılsa başaramayacağım bir şey üzerinde gidip gidip gelerek salınmak .bakalım. .harfleri dizerek kelimeler yaparsam- karalama tefekkürleri  çizersem belki bişeyler çıkar değil mi Sevdiğim?insan zorlanınca daima şiir yazmalı bence..

Mekan=Has Oda…..Hücre-i Saadet:)

makam-ı kadimi=ŞEMSİYE/ newzuhuru =DÜRR ü NURİYE:)
               O.
Ne kadar hüzünlü bir ağlayış
Derinden.. ne ses var.. ne gözyaşı
Öyle acı ağlayan kim peki?
karşıdan yaklaşan canlı  kara nokta
nefes alıyor… içindesin..  karanlık..kapkaranlık..
Birden.. derinden.. içten içe ışıyan o ışık
……..
İşte Sevdiğim filmin koptuğu O yer.
insan güneşe çıplak gözle bakabilir miymiş? bakarsa ne olurmuş?tabii ki kör..miradı Muhammed’ten görünen O oldu hasıl ı bulmak lazımmış ki, olmak olsun değil mi Sevdiğim?geçen Or.. Babaya hayalinde tanıdık biri kadeh uzatmış ..” bak bunu yaz” dedi, o yüzden ..tam yeri..O,bu kadehi sana veren ve içecek olan aynı demiş ..yaa işte böyle Sevdiğim.. ne zor şeyler değil mi?”küsuf”..lakin bunu tam anlatamayacağını düşündüm.vuslat olabilir ..hatırlanmayan bir vuslatın ne anlamı olabilir ki değil mi Sevdiğim?  halvet yani.. aa!! Tabii.. asıl halveti yazmalıyız..bundan seneler evveli bir kitap okunmuş..biliyorsun bazı kitaplar çok fazla irşad edici ve canlı.. kendini mehdi, rEsul,yenileyici,KURTarıcı sanan vampir mürşidler yerine bu  tür kitaplara yönelmek bence daha önemli..



kitabın adı halvette 40 gün dü..ilk başladığı gece iki kaşı arasından  görünmez bir kurşunla dannn diye vurulmuş..Ya Rabbim ya..daha uyanıkım yani!..ara, tara, vuranı ne görebilirsin nede dann diye delinen yerde izi bulabilirsin değil mi?..ve hala yaşıyoruz ya huu?!!:) kitabın ortası.. uyku ile uyanıklık arası:benim güzel sabun köpüğü baloncuklarım ..ne güzel, ne latif ,ne eşsiz, ne benzersiz..ne suküün..”POFFF”…açılan delikten kalblerine doğru akıyorlar..ve kitab bittiği sabah aynı hal..ne ses ne görüntü.. ”zikir başlanmış..hamisinin adı..ve hak ile batılı ayıracakmış”.. Sevdiğim hak ile batılı ayırmayı başarabilirsem, kendimin de batıl olduğumu bilmez miyim peki?kendimde ki batılı hak olandan  ayırmak? kolay mı ya huu? Ya ben o zaman ne olacağım?:)

geçen sabah uyanırken bir şiir söylüyordu ama çok akıllıydı yani..şiiir Yunusların tarzındaydı(sempozyumda öğrendim ki” bir ben var bende içerü “şimdilerde BEN ötesi psikolojinde işleniyormuş:).. söylerken her kelimenin farkındaydı ve şöyle düşünüyordu.. “bunu unutmalıyım.. bunu hatırlamayacağım nasılsa” ve gerçekten hatırlamıyorum ve çook huzurluyum Sevdiğim:)başka,o eski rihter devinimli zamanlardayız tabii... o kadar lafı birebir, o preslenmiş=KABZ olmuş NUTUK lar da, nasıl bulup söylüyorsun= BAS-ı şerh ediyorsun?! .. hep hayret ediyorum  yani:)Seni öyle balık balık yani alık alık seviyorum..

işte o eski richter de, sağında koskocaman  Kelime-i Tevhid yazılmış ve denmiş ki “zikir tamam” oldu.. şimdi Kelime-i Tevhidinde bir daire olduğunu idrak ettim..ne anlarsam Kelime-i Tevhidi zevk ederek   gerçekleştirebileceğimi  de..iyi ki benim başka tesbihatım yok ..buna daha yeni alıştım..bir sürü esma ile, izinsiz, sahte rehberlerle kendi kendine uğraşanların halini hep merak ediyorum .Allah çektirmesin-kurtarsın inşallah..

başka, işte.. bu kitabın en sonunda minik yazılarla dipnotlar vardı..halvet kelimesinin bir manası da sıfır-0-boşluk demekmiş biliyor musun?..yaaa..gel de çık işin içinden..tabii bunun zerre ilmi olduğunu düşünüyorum..şimdi buna foton deniyor galiba..çok çağcıl bir isim..ilerde bence, başka başka isimlerde diyecekler..ama biz Yaratıcımıza dua ederken:”Ya Rabbim bana fotonlarınla, kuantsal boyutlarınla, holoğrafik-halisünasyon olarak yansı” demeyiz değil mi?neden?ilki maddi bilimin dilinin ayrı -mana alemi dilinin ayrı oluşundan tabii. çünkü Yaratıcı en güzel isimlerle zaten kendisini bize bildirmiş..bana böyle yakar, böyle dua et diye de kitabında öğretmiş ..O’nu ancak o hakkıyla bileceği için bizde O’nun bildirdiği ve sevdiği biçimde O’na yöneliriz.. çok mantıksal ve çok fazla ölçüp biçen Ebu Cehil ayeti tarzında ise??..biliyorsun… Ebu Cehil aslında zamanında hikmetin babası olarak bilinen saf beyin bir adammış..ama  ilmi ona kibir tanrısı olduğunda; Allah’ı  bilmemiş değil-inadından:size tek İLAH benim- Ben sizin İLAHINIZIM dediği halde TEK TANRI OLARAK ALLAH’ı kabul etmemiş.. o yüzden de cahil perdeli olmuş..

Allah, kendi ZERRE  ilmine şimdilik anladığım kadarı ile NUR  demiş..ve NOKTA ilmi olarak anlaşılmış..amma noktanın içine girdiğimizde bugünkü bilimde galiba yine siccin-iplikçikler var ..Sevdiğim bu hatalı bir yaklaşım olabilir belki ama kalbim böyle diyor..çünkü ben siccini DNA habli metin olarak tefekkür edebiliyorum..ve miraç gibi, bu metinde mademki merdivensel-dairevi bir sarmal?:)..?doğrusunu öğretmen için hatamı bilmen lazım değil  mi?kaç nokta bir elif(I) oluyordu?.. tabii ki 7... noktayı ise hamse(0)gibi düşünebiliyorum biliyorsun .. ben öyle herkes gibi kolayca öğrenip anlayamıyorum ki:)..


Hurşidimden Mürşidime bir tutinin güncesi:
Sevdiğim önce bayram.. bizimkilerdeyiz..Demirli hocamda var, yemekteyiz..OOO!!…biliyorsun ben kıskançlık krizine girince her şeyi reddediyorum.. bir seyr-i arefe-i kaçırmışım o esnada..bana onu anlatıyorlar..masal kahramanlarını yanında görmek bir zevk de ,ben orada Salahaddin’i de görmek isterim yani:)..işte.. hocamla kardeşim, arefede ve bayramın ilk günkü KAZA –i KADER tesadüflerinden dem vuruyorlar . Ya Rabbim ya ..çok ayıp bence..diyorum ki O’na : ben, beraber aynı yolda yürüme duama red duası yapmaya karar verdim dün gece ..”neden yahu” diyor hoca..çünkü diyorum” siz çok kıskançsınız, ee bende çok kıskancım.. ne olacak sonra?..siz alimsiniz üstelik..ben vazgeçtim” diyorum.. hoca:”sakın ha, o duayı yapma” diyor:)birde masallarda hep bir kişiyi yazıyorsun hiç beni yazmıyorsun diyor..belki bunun, ondan son bahsedişim olacağını söylüyorum:) ”ben kıskanç değilim, yapma “diyor..göreceğiz bakalım..şimdilik halimiz böyle Sevdiğim.. hoca da herkes gibi çocuğun maddi haline değiniyor” bu nasıl oluyor?” diye.. çocuk: yoldan..bana bakın..bu karşınızdaki dünyanın en zenginlerinden.. bana sorarsanız en zengini ama bu maddi değil, anlatabiliyor muyum diyor.. etrafımdaki herkese olan şey bana olmuyor nedense:).Sevdiğim bir türlü gerçekleşmeyen o acaip zenginlim için:”neden hep maddi düşünüyorsunuz,  birde başka türlü düşünün” demiştin ya ..hani bende çark-ı çak ederek şikayet-i gözyaşlarımda sevinç ışığı ile ağlarken birden gülerek: ”biliyorum o zenginlik Sizsiniz” demiştim ya..bak artık hizaya minicik gelmişim değil mi?ve tabbbi o dikenli sarmaşık=by bülbül kovucu..o dediğin bir kere hayaldi..ben gerçeğini istiyorum..ayrıca onların lebi derya-i muhabbetlerinden şunu anladım..bülbüle tersten baktım..lüblüb oldu:)Sen hüphüp  diyebilirsin istersen…

.. yola çıktık.hocam telde..beni yazmıyorsun diyor yine…çağcıl hocam..ilk dersinizdi hani, şöyle .. demiştiniz ya onu yazacağım diyorum.. Sevdiğim bak dinle.. Haybabamın hastalığı pek celalli dönemlerdi..2 sene evveli..dedi ki ilk derste hocamız:öyle celal olmaz!!o adamı dr. götürsen bir muayene olsa,  ya şeker hastası çıkar ya tansiyon..birde kalkıp o celalin evliyalıktan-melametten olduğunu söylüyorlar..işte biz tüm sınıf çok gülmüştük, çünkü aslında doğru söylüyordu:).. birde hocam, eşyayı -ne olursa öpüp saygı gösterilmesini de anlayamıyormuş ve buna takıkmış Sevdiğim haberin olsun :) .. Ya Rabbim çook kıskancım..hoca:”evet “diyor. hala aynı düşüncedeyim.. ona şu an tefekkürde geldiğim noktanın sürek avları üzerinde yoğunlaştığını ve bunu kendisinde  gözlemlediğimi ,zevkle takip ettiğimi anlatıyorum..eee diyor hocam, ne kadar sürecek peki?”oldu bitti bile hocam” ..şimdi seyrediyoruz diyorum hoşuna gidiyor..O hiiiiç üzülüp incinmesin inşallah..her anı böyle cömert , tevazulu, neşeli ve hoşgörülü geçsin ve amiinn.



yaşlandıkça köyü sevmeye başlıyorum galiba.aylar önce geldiğimde karşıma çıkan öylece bakıp bıraktığım o üç daireyi yatağımın başucunda yine görüyorum Sevdiğim..o zaman anlamlarından habersizdim..ve burada öylece sere serpe duruşlarından anladım ki kimsenin de onların anlamından haberi yok.. çünkü bende onların ne olduğunu derviş çeyizi kitabından yeni öğrendim..o,herkesin uzakdoğu bilge hikayesi gibi anlattığı,bir kase suyun üzerine gül koymanın; aslında Hz.Abdülkadir Geylani  ye ait hikayesi ile başlayan GÜL  SEMBOLİZMİ ni.. tabii biz sürekli aşağılanıp horlanarak; kendimizi beğenmeme hastalığına yakalandırılıp,  sembollerimize sahip çıkamadığımız içinde, tüm mirasımız gibi bunu da çalmışlar..ve kendi malları gibi tüm dünyaya şimdi pazarlıyorlar..bizde: ahhh.. ahhh!! biz ne geriyiz bak.. onlar ne bilgelermiş diyoruz.

 Sevdiğim güller 3 tane.. Kadiri Gülleri sanırım.. biri diğerlerinden daha büyük.. bu sefer onları istiyor ve alıyorum...biliyorsun bunları neyle bağladığımı değil mi?..avuca konan 18 numaralı anahtar-avuçtaki o yıldızla.. masonlar ve dervişler kitabıyla…bunların fütüvvetle alakalı olduğunu nedense düşünürken; aa!!.. bir bakıyorum kardeşimin elinde eski bir kitap var..ismi Tasavvufta Fütüvvet(yazan: Ebu Abdü’r Rahman Muhammed-İbn el- Hüseyn es SÜLEMİ- çeviren S.Ateş)..çizmemek ve karalamamak kaydıyla:)ödünç alabildim..  bir sonraki masal için olduğunu nedense düşündüm..
 ve güller..biri daha büyük ..ortası yeşil.en dış kenarı siyah.içiçe geçmeli kırmızı ipten 5 uçlu yıldızı var..onun dışında 11 kırmızı 11 beyaz dilim var..onun dışında sarı baklavalar şeklinde 22 dilim var..bir altın simli baklava, bir beyaz işli baklava şeklinde açılan gül..diğeri  18 dilimli.ortası kırmızı üstüne beyaz yıldız.sarı bal  petekleri işli..dış çeperi koyu fes renginde..bir siyah,bir kahverengi,bir lila,bir kırmızı,2 beyaz üçgenle açılıyor..beyaz üçgenlerden birinin kenarı açık maviye boyanmış..diğeri de 18 terkli..ortası kırmızı üstüne 5 köşeli yıldız..çeperi açık fes rengi..2 beyaz,2 siyah,2 yavru ağzı üçgenle açılıyor.

Sevdiğim bunlar minberlerdeki ve mimarideki o grift YILDIZ-feza=İnsan-ı Kamil  sistemini anlatıyor değil mi?tabii bilinen, sembolik manalarının yanında..



sonra İstanbul..Yunus Emre Sempozyumu var..aaa kimi görüyorum? Salahaddin..gözleri parlıyor..gidip ona yemek alıyorum..nedense onu çocuğum gibi hissediyorum..arada kafeye gittik. bu masalda faydalanmak için O’nu öyle çok kışkırtıp öyle kelimelerle tahrik ettim ki yok!! Şems Suresinden başka hiç bişey anlatmadı..(birde benimde düşündüğüm o “kalbine gelince bileceksin, boşuna dilini yorma” diyen ayeti okudu…bende artık pes ettim..çünkü öyle olduğunu bildiğim halde kendime eziyet ediyordum..)bazen anlatsın diye sarf ettiğim kelimelerden gözleri öyle çok çakmaklaşıyordu ki ,o zaman gözlerimi kaçırıp salavat getiriyordum:)..O, çook popüler olmuş..etrafı dolu..Demirli hocamla tanıştırıyorum..hocam: ooo.. Salahaddin ağbi derslerime geliyor, himayesindeyiz ya huu diyor..arkadaşım 80 lerinde sanırım..sadece adını biliyorum biliyorsun..bir ara kumrulardan bahsediyor..ona kumrular hakkındaki gözlemlerimi anlatıyorum hep “Allahuekber” diyor..ama ben bir kargayım diyor..az evvel emniyetin bahçesinde karga gördüm.. polise dedim ki :”bak karga var, sana bütün alemlerdeki her zerreden bilgi getiriyor ne duruyorsun- harekete geçsene “ adam bana öööle baktı.. “hala duruyor yahuu.. karga neler diyor halbuki “diyor..O’na karga hakkında ne desem beğenmedi..kargalar tek olurmuş,hırsız ve parlak şeylere düşkünlermiş..bir kuzguni siyah birde alacalı olurmuş.eski mısıra bak dedi..jandarmaymışlar ..


diyor ki “bugün batı bilimin söylediği o bigbang teorisi kökten yanlış..hala anlayamadılar..öyle patlama falan yok..bir gül gibi açılmak var..bir dairenin bir yıldızın açılışı gibi”…Şems Suresinde ilk ayette ki vav atıfını anlatıyor..içerde hat ve tezhip sergisi var..şems suresi daire şeklinde tezyin edilmiş..hep beraber başındayız.. o bize anlatıyor..dairenin kenarları 7 vav la çevrili..hz. Kur’an da vav la ve ile başlayan ayetlerden bir şeyler söylüyor..Şems suresini oku diyor..henüz okumadım..sadece Şems kelimesinin suretine baktım=Ayna-Arş-ı Rahmanı Gönül ü Hikmeti Himmeti Muhammedi yi anladım Sevdiğim..sonra başka bir ara..kokteyl masasının başında etrafını saranlara neşeyle anlatıyor..bir anda onu fıçı ve Diyojen gibi  hissediyorum ve söylüyorum çok hoşuna gidiyor..ona Niyazımmisri masalını veriyorum..teşekkür ediyorum..Emin Işık hoca ya da aynı masalın kahramanı olduğu için masalını hediye ediyorum..yeni konuşması muazzamdı..dedim ki:izin verirseniz bunu yazmak istiyorum..öyle değerli ki kaybolmasın..tamam yaz ve ismini de kendini arayan millet koy dedi.. teşekkürler..bu konuşmanın fütüvvetle  birebir alakalı olduğunun farkında olduğum için bunu yapıyorum Sevdiğim.. söz demek yaşamaya çizilmek demek ..


KENDİNİ ARAYAN MİLLET
(Yunus Emre Sempozyumu/27-11-2010)
konuşmacı:Emin Işık
Tasavvuf mistizm değildir.tasavvuf kendine ait ,yüzlerce senelerden beri devam eden irfani bir gelenektir..bizim milletimiz bunun eseridir… Anadolu’daki Türk toplumu, tasavvuf ulularının yetiştirdiği bir toplumdur..bizim hayatımızda,  millet olmamızda en büyük etken, en büyük unsur dinimizdir..ve  Yunus Emre gibi, Hacı Bayramlar gibi akla kim gelirse…Burhaneddin Muhakkak ki Tırmizi gibi, Mevlana gibi,Arabi gibi.. bu memlekete manevi feyiz vermek için emek vermiş o büyüklerin, İslam Ulularının emekleri neticesinde biz millet olmuşuz..biz sanayi toplumu değiliz..tüccar bir toplum değiliz..yani İngilizlere benzemeyiz, Almanlara benzemeyiz,Fransızlara benzemeyiz..ve dünyanın merkezi olan bir coğrafya da yaşıyoruz..vatan dediğimiz Anadolu toprakları dünyanın kilit noktası..burada ne ekonomini, ne devletini, ne siyasetini, ne kültürünü sana bırakmazlar..bunu tahrip etmek için her yandan düşman vardır.. bir taraftan bitler biter- kurt yer,bir taraftan üstten- gökten- üstüne musibetler yağar..bir taraftan içerden bölmeye çalışırlar, bir taraftan dışarıdan saldırırlar..

biri az evvel aradı:”hocam aydın kelimesini yanlış kullanmışsınız şurada “ dedi.. hayır dedim yanlış kullanmadım..aydın kelimesi?!!Türk aydını yoktur bugün.. Türk aydını demek Türkün tarihini, bilimini, kültürünü, tasarrufunu, manevi  değerlerini bilen,çalışan bunlar üzerinde etüt eden aydın kişi demektir..peki Türk aydını dediğin zaman; filanca yabancı mekteplerde yetişmiş,Avrupa görmüş,Avrupa dili ile bize bir takım köşe yazarlarının anlattıkları şeylerdir…..Türklerin bugünkü meselesi.. mesela demokrasi,laiklik,insan hakları falan….sen insan olmadıktan sonra o hakka sahip olmuşsun ne yarar??!!!… o hakka sahip olmamışsın ne yarar?!!.(salon=alkışşşşşşşş)


oğlum eşek misin? diyor ..yani artık gönüllüsün semere…evvela insan olmak..evvela bizim insanımız.. Türk ,Anadolu insanımız olacaksın..o zaman tüm haklar senindir..o zaman hak kavgası yapmaya gerek kalmaz..biz kendi insanımızı, Türk insanımızı Türk gibi yetiştirmekten korkuyoruz ve kaçıyoruz…o  zaman  tabi ki senin  dinine düşman olurlar..evvela yabancılaşacaktır,sonrada düşman olacaktır..işte bunun için Yunusların  verdikleri iş-emek, Yunusların rikkati..bizim en büyük millet olmamızda en büyük   gayreti  gösteren o insanlardır..feyiz bakımından bütün Anadolu’yu dolaşmışlardır..o ozanlar,o dervişler şarkılarıyla ,türküleriyle,besteleriyle,sazlarıyla sözleriyle…..  televizyonun, telefonun, radyonun,hiçbir teknolojik iletişim vasıtasının olmadığı bir devirde.. taaaaa Viyana-Üsküp’ten taaa İran’a kadar Balkanları ve  Anadolu’yu maneviyatları ile doldurmuşlar-donatmışlar ve bizi millet yapmışlardır..biz şimdi bu sermayeyi tüketmekle ve çarçur etmekle meşgulüz.. çünkü kendimizi bilmiyoruz.. şimdi Yunus gibi büyük adamı olan bir milletin henüz Yunus Emre araştırma  ensitüsü olmaması ayıp değil midir bu millet için?( bu esnada Demirli Hoca Ankara’da bu Ensitünün kurulduğunu lakin içinde  ise hiçbir şey henüz olmadığını anlattı:)….(salon=alkışşşşşş:)

peki Hacı Bayram Veli.. O,bu devletin  kurucularından ya huu..
Fatih’in daha beşikteyken müjdesini veren kişi..”bu çocuk  alacaktır İstanbul’u “diyor..şiirleri var.. çabaları var..fakirlerin ekin biçmesine gidiyor.yoksullara,düşkünlere,yolda kalmışlara sahip çıkıyor..bunlar devletin gerçek babası..babası demek doğru değil.. anası anası..Ankara’da özel yada değil, pek çok üniversite var ..nerede Hacı Bayram Veli Ensitüsü..üniversiteler sahip çıkmıyor,devlet sahip çıkmıyor, kültür bakanlığı sahip çıkmıyor..asıl bunlar bir  numaralı meseleleri olmalıdır. bilmem kimi dışarıdan  getirip  Dolmabahçe’de sahneye  çıkarmayı  kültürel faaliyet kabul ediyorlar...sen  Hacı Bayram Veliyi lüzumsuz görüyorsun.. işte geçende bir Sırp sinemacısını çağırdılar film festivaline..neyse, yavaş yavaş uyanıyoruz demek ki..bize söveni,bizi yıkanı- yıpratan insanları kahraman ilan ediyoruz..onları büyük paralarla,alkışlarla da memleketimize çağırıp konser verdiriyoruz..söz hakkı tanıyoruz..bize  sövmelerine,hor görmelerine izin veriyoruz..ne kadar büyük bir milletse bu millet, o kadar da  horlanmış hakaret görmüştür.. Türkün  kendisinden başka düşmanı yoktur,bunu siz iyice bilin….. (salon=alkııııışş:)

Babasını, ecdadını, soyunu  lüzumsuz ve değersiz gören kendiside öyle değersizdir..halbuki dünyanın gelmiş geçmiş en büyük milletiyiz.. ne Roma ne fravunlar.. ne İran, ne Çin..bu Osmanlı Devri Türkleri ile  insani değerlere saygı açısından hiçbirisi boy ölçüşemez ..bu anlamda bütün dünya milletleri onların tırnağı olamaz..İngiltere İngiltere diyoruz..güneş batmayan  imparatorluk!!? .. Allah aşkına İngiltere ne yaptı? ..insanlığa verdiği değer? ahlak bakımından ne verdi?..ne öğretmiştir bize?..haa şunu yapmıştır..nerde silahsız bir toplum varsa,nerde zavallı bir topluluk varsa!!..Güney Afrika’ya gitti, oradaki zencileri zayıf fakir buldu orayı işgal etti..gitti Uzak Doğuda Filipinler, Avustralya’yı, Amerika’yı.. orada Kızılderilileri yok etti..nerde silahsız zayıf bir millet varsa gittiler onları biçtiler..tükettiler, imha ettiler, katliam yaptılar,yok ettiler ve sonrada üzerine imparatorluk kurdular …

Türk  öylemi ya?…Türk milleti kuvvet nerdeyse hedef orasıydı..kızıl elma orası.. Kızıl Elma o demek..kızıl elma dünyanın merkez kuvvetine karşı..biz hiç  minder dışı güreşmedik ve adam gibi savaştık..ve adam gibi medeniyet kurduk ..adam gibi insanlık ettik..İngiltere yağma yaptı,talan etti,zayıfları ezdi..biz zalimlere,güçlü zalimlere karşı savaş verdik.. İngiltere masum ,zavallı zayıfları yok ederek imparatorluk kurdu.. ve bütün dünyaya   karşı tek başına savaşmış bir milletiz biz..sadece savaşları alsan bile türkün gücünü göstermeye yeter..

 haa bunlar..biz Viyana’ya neyle  gittik? Yahya kemal:mesnevi okuyarak ve bulgur pilavı yiyerek diyor..evett..bizim maddi gücümüz, öyle büyük zenginliğimiz  olmadı..refah  ülkesi olmadık  hiç...bir lale devri oldu, o da rezalettir?!!.. evett. Malazgirt’ten beri biz bulgur pilavı yiyerek,kuru fasulye ve kuru ekmekle ,ekmek zeytin,peynirle,çökelekle yaşayan,ayakta durmaya çalışan  bir milletiz..bu temeldir hiç değişmez..zaten yemek tabiri yoktur Türkiye’de ..ekmek yiyelim derler..ekmek yerler..çünkü öyle mükellef sofralar filan köylerde yok ..bal pekmez tabii aliyyül ala..fakir bir milletiz amma maneviyatımız büyüktür..

dervişlikk..gelelim Yunus’a.. istiklal mücadelesi verilirken; Gandi zamanında, bir İngiliz diyor ki.. soruyorlar lorda..Hindistan sizin için vazgeçilmez bir şey midir?hayır diyor..Hindistan bizim  için vazgeçilmez değildir..biz Shakespeare’nin çocuklarıyız..şekspir gibi bir büyük dehayı yetiştiren bir milletin her zaman Hindistan gibi sömürgeleri olabilir diyor..Mevlana’yı yetiştiren,Yunusları yetiştiren,Süleyman Çelebiyi yetiştiren bu milletin bugün dünya üzerinde nesi vardır??..hiç bir şeyi yoktur.. pekii hocam diyecek siniz..Mevlana’ya, Yunus’a Süleyman Çelebiye sahip çıkmadık mı? bunlara sahip çıktığımız anda tekrar büyük millet olacağız, bunu size müjdeliyorum. .atalarımıza, babalarımıza, tarihimize sahip çıktığımız gün tekrar Türkiye Büyük Millet olacaktır..ve bunun adımları atılmıştır..(salon=alkışşşş:)

Tanımak??!! kendimizi tanımaktır…manevi büyüklerimizi Manevi Ulularımızı tanıyacağız..Manevi Ulularımız vardır..uğrunda ölecek değerlerimiz vardır dediğinde Sen artık Büyük Milletsin..bir insanın büyüklüğü uğrunda ölünecek değerlerinin büyüklüğü ile ölçülür..eğer uğrunda ölecek  büyük değerlerin,yüce değerlerin,manevi değerlerin yoksa senin de değerin  yoktur..sende beş para etmezsin….(salon=alkışşşşşşşş:)
şimdi binaları tamir edip yapıyoruz ama içine konacak donanımda yetişmiş –uğraşacak adamımız yok..giderler orada kahve çay içerler.. geyik sohbeti yaparlar....mesnevi sohbeti falan yapılmaz orada ..ama adım atılmıştır iş başlamıştır..bu millet kendine gelmek mecburiyetindedir efendim!!.. sen kendine gelmezsen gördüğün  zulümlerle baskılarla başkaları zaten seni hizaya getirir..senin  kendin olmaktan başka çaren yoktur!!..bana diyorlar hocam nasıl  hızlanır?..bende:valla çabuk olmasını istiyorsan Amerika’nın biraz  daha baskı yapması lazımdır..çünkü bir musibet bin nasihatten   daha iyidir..Emin Hoca kırk sene konuşsa Amerika’nın bir baskısı kadar tesir etmez..yaaa!! demek  ki biz Türkmüşüz!!! yaaaa.!! Vay ya elin gavuru yaaa!!..dediğin nokta; bir Kıbrıs  çıkartması bizi kendimize getirmiştir..çok da iyi olmuştur..çok çok  faydalı olmuştur..işte Aliya İzzetbegoviç öyle diyor:BİZ SAVAŞI KAZANMADIK AMA SAVAŞ BİZİ KAZANDI .. Müslüman ve  Boşnak olduğumuzu bu savaşta-Sırpların bize yaptıkları sayesinde anladık diyor..Allah öyle büyük bir felaket versin istemiyorum ama biraz bizi sağdan soldan dürtüklemeleri lazım.oradan buradan büyük devletler.
,küçük devletler inekler,sinekler falan….bizi  böyle kimisi tepmeli,kimisi dürtmeli ki uyanalım.. (salon=alkışşş) ..çok sağolun.. çok teşekkürler çocuklar.

 nur cihan 

30 11 2010