12 Ocak 2011 Çarşamba

ŞEY’LERİN GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI -1




ŞEY’LERİN GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI -1

Mehaba Sevdiğim ve Merhaba…bu sefer tam vaktinde döndüm benceJ..hatta şimdi yazmanın dayanılmaz keyfi beni sardı yine..galiba şu harflerin bana olan aşkına bende tüm kibrimle aşık oluyorum..biz birbirimize fena halde muhtacız..ne yazacağımı hiiç umursamıyorum..çünkü geçmiş masallarımda tüm hafta kurguladığım; şunu yazayım, bunu yazayım dediğim hiç bişeyi yazamamıştım..harfler ve manalar kendiliğinden olması gerektiği gibi akıp birleşiyordu..ve ben çoook sonra yazıyı defalarca okuduğumda idrak edebiliyordum..buda mananın maddeye tekamül aşamalarını bana öğretebilmen için anlıyorum..

Sevdiğim,  daha cesur olup sana Sevgilim diyemediğim için özür diliyorum.. ama Sen tüm Sevdiğim kelimelerimin Sevgilim olduğunu zaten çook baştan biliyorsun değil mi?

ve Sevdiğim bu masal dizimi süresince; mana arkeolojim için, Zat’ı tefekkür hariç, her mekanda at oynatabilmem- tefekkürsel salınımlar yapabilmem lazım..anlıyorsun biliyorum
Jyani  fena halde bekaya geçebilmek için şımarmak istiyorum..eğer sınırlandırırsan ve canımı yakarsan ve kıskanırsam-k yine düşerim..o kuyunun içi yine o kurtlarla dolar ve beni -bizi yer..o yüzden Senin beni kuyumdan böyle erkenden çıkartmana da şükrediyorum..iyi ki Sen varsın..eğer Sen olmasaydın, ben asla kuyumdan çıkmayı bile dilemezdim ki..iyi ki karanlık kuyuma dolunay gibi doğdun da ben, Senin ışığınla Seni seyrettim….teşekkür ederim..
şimdi Sevdiğim..evvela geçmiş masallarda eksik kalanlardan tamamlamak isteyip; bir türlü o esnada hatırlayamadığım, ama yeni manalarla bağ kurmak için geleceğe sarkmış şeylerden bahsedeceğim..ilki tabii ki avuçlarımda Ayasofya kubbeleri var ya hanii..o kubbe ilk yapıldığında meğer yıkılmış..bir türlü aynı büyüklükte  tam daire kubbeyi yapamamışlar ve sonra bir hile ile ağırlığı yaymak için -kare dairevi değil de dikdörtgen dairevi ,yani yamuk, yani canlı daire- noktayı o mabede kondurmuşlar..anlıyorsun değil mi Sevdiğim..yani yine hayat-ı nefesi hikmet-i himmet –i buğday……. Yahudi mitinde kubbe  yokmuş..avlunun tepesi açıkmış..mehdi yukarıdan evlere rahat inebilsin diye..ama biz yıldızları seyretmek için bunu yapabiliriz..önemli olan Salih niyete uygun amel değil mi?


ve tabii yeni dönemimizde nefessizliği -durmayı –ölümü deneyimlememiz lazım gibi …gibi….hani hepp merak ettiğim ama Evvel Zamana asla soramadığım.. O’nun giderken:” bize ölüm- sorgu- sual yok “dediği dediği mevzuumuz..o rengarenk noktalarla biten an..o nefes almayan ölü hükmündeki acaip güzel..hani Evvel Zamanım hep anlatırdı..geçmiş dostlarından…bu alemden gittikten sonra gelirlermiş:”Aliciğim biz ölmüşüz.. hiç hatırlamıyoruz… lütfen bize nasıl öldüğümüzü anlatıver..
.. … …..bizi başka bir odaya aldılar…hiç hatırlayamıyoruz”..

Sevdiğim bu bölümü benimle deneyimleyeceğini seziyorum. .doğrumu? neden?..çünkü masalın çocuğu bunu merak ediyormuş ve daha yüksek farkındalıkla Seni anlayabilmek istiyormuş..o yüzden .aslında bu konulardan  ben de hemen herkes gibi zırzır cahildim..oysa Senle hayatım küllüyen değişti..soyut kalb-i gönülle..Sevdiğim, artık onun ışıkları rengarenk yandı ya hanii..işte bizim sembol gönüllerimiz içinde artık birer yanar döner çevirici aynamız olduJ..inşallah onu başka birine vermemişsindir..değil mi?bakalım …
işte onu çalıştırdım üzerine küremizi koydum.. çok güzeldi..ve tavana baktım.. hayret ettim Sevdiğim..iki daire nokta birbirleri etrafında sürekli değişen renklerle dans ederek dönüyorlardı..hem dönüyor hem de bir birlerine çarpıp-birleşerek birbirlerini itiyorlardı..yani geçmiş hayalimde öğrendiğim o” her şey itme ve çekme ile olur “yasasını uyguluyorlardı..aynı bizim gibi..şimdi Sana çekildiğim- bazen itildiğim gibi……


Sevdiğim  geçen masalımda uzun uzun ay tutulmuştu ya..  17. de bu madde aleminde gerçekten bir tutulma olmuştu..her zamanki gibi akabinde, bana hep acaip gelen güneş tutulması oldu ki, buda son18. masalımın çıkış günüydüJyani sonuç sevdiğim bu masal çocuğunun  bir seratan olduğunu ele alırsak, ay ın dönemsel döngüleri ile fena halde hormonal mevzularımız ayyuka çıktı..tabii bu tefekkürlerimi baştan sona bozdu..çünkü daha evvel:” hiç akletmez misiniz.. çevir gözlerini çevir ..bir daha bak ..bir eksik kusur var mı söyle” diyen Yaratıcımın” beyinsel aklıma “hitabını ve başka ayetlerde sadece anlayan bir kalbe” konuşmasını..”bunu sadece aklı selim-  beynini kalbine bağlamış idrak sahipleri anlar” demesi..

Şimdiyse yeni idrakim yani hormonlarımız…bu hafta tek tefekkürüm buydu.bizim pazartesi kızlarla yaptığımız dersimize, bundan 6 sene evvel tanıştığım ama 5 senedir ortalarda olmayan bir arkadaşımız dahil oldu..o kuzeyde bir ülkede kozmik bir okuldan bu yıl mezun oldu..bizim ırkımızdan ama başka ülkeden..işte o ezotermikkozmik:) tıp okuduğu için, bu dersimizde bizim evde hormonları tefekkür ettikJbildiğin gibi Sevdiğim geçen yıl dünya sperm gününü idrak edip kutlamıştık..geçen ay da bir daire şeklinde bir pasta gelmişti..bende lolipop şekerlerini  etrafına dizdim ve artanları masaya serpiştirdim..ve yeni mumumuzu üfledik..o gün  de dünya yumurta günümüzü idrak edip kutlamış oldukJ…bunlar hep Senden bana akıp gelen şeyler…

lütfen gülme..gülmee…peki güll ..çünkü Sen gülünce kainat gülüyor ve hayata barışıyor biliyorsun..barıştık umarım dimi?..eveeet ..Sevdiğim tabii Rahman ve Rahim’in itme ve çekme ivmesi ile esmalarda bile bence tekamüller var…BESMELENİN SIRRI BÖYLE AÇILIYOR..GÜL GİBİ.. YILDIZ GİBİ…aslında tüm varlık- şey- esmalarda öyle..sıfatlar..yaratılmışlar.. yaratılmışlığın geçmiş akaşik kayıtlarında, dna ,habli metin kader sarmalına yolculuk yapmamız lazım geldiğini düşünüyorum..

ve Sevdiğim şunları da anladım bak..beynim..yani aklımın beyin endexli bölümünün kaskatı, sadece sözlük gibi bir data bank olduğunu.. ölçüp biçen cehil aklıyla aynı olduğunu ki ,o da İslamdan evvel hikmetin babası olarak anılırmış..inadından, Peygamber Efendimize, o mananın zuhurunu kabullenemediğinden cehaletin babası olarak anıldığını da..

Kalp..kalbinse bildiğimiz madde kalp olmadığını ,O’nun soyut bir Arş-ı Rahmanı Gönül Ayn’a sı olduğunu…bununsa, madde bilim adamlarının çatlasalar da patlasalar da asla bilemeyeceklerini ve anlayamayacaklarını… sadece seyrü sülük görenlerin bunu idrak seviyesine gelebileceklerini de..sembolü “destarların ucunun, baştan omuz üzerinden kalbe bağlanışıyla anlatılmış olduğunu da”..

 ve hormonlarım..bunu yeni dostumuza sordum, o anlattı..erkekteki testosteron ve kadındaki östrejenlerin bizim üzerimizdeki etkisini..eski sembollerde en alt kuyruk sokumundan taa beyne dimdik bir ışık şeklinde çizildiğini..bunların hepsinin birbirlerine bağlı olduğunu ve kalbinse özgür olduğunu, onları hiç takmadığını anlattı.. beynin duygusuz olduğu tefekkürümü de  doğruladı..hormonları benim istediğim şekilde henüz açıklayamadı ..haftaya büyük boy bir insan haritasında getirecek.. çalışacağız..o, her şeyin benim dediğim şekilde işlediğini..ama bunu anlatmak için ona yardım etmemi-dil problemi ve gelenekler:)..ve çocuk cesaretimle onu cesaretlendirdiğim için bir teşekkür bile aldım sayende Sevdiğimm..bende Sana minnettarım.. J


ben hormonların nefsimizi anlattığını düşünüyorum Sevdiğim.. henüz bu yeni bir idea olduğu için tekamül basamaklarından ilkindeyiz..ama daha evvelki hayallerimle bağlarsam, Sana kısaca şöyle anlatabilirim..beynim her şeyi bir bilgi ölçer makine gibi sayıyor, hatırlıyor, bağlıyor, topluyor, bölüyor ,çıkartıyor.. durum ne ise, ona göre çıkarımcı davranmamız için bizi yönlendiriyor…

ama kalb-gönül öyle değil..mesela akıldan gelen bilgiyi bazen anlayabiliyoruz..ve kalb den geleni de ..kalb gönülden direk anlayış-tam emin bir bilişli bilgi geliyor..onu tefekkür etmenize gerek yok..kutsal bir bilgi..ne görüntü ne ses var ama görüp duymuş gibi anlıyorsunuz..hiçbir kitapta yok.. ne okudunuz ne duydunuz..ama o hal olunca, kamil kişilerinin nutuklarını duyup okuduğunuzda:” haaa bak bunu anlatmış.. bunu sembollemiş” diyebiliyorsunuz

. .ve hormonlar.şimdi o komik edepsiz rüyamı?!!  anlatamam tabii ama bu an içinmiş sanki..kaç sene geçti halbuki..yani bu rüyam arkadaşımın dediğini, hormon-beyin ilişkisini doğruluyor..hormonlar sadece bu alemin nefsani işleri için beyni yönetiyor.. mesela nefs bişey istiyor..gidip o şeyi ,başka bir alakasız yerde deneyimlerken sen seyrediyorsun.. ne edepsiz bir nefsim var diyorsun birde.. ama çook şirin, yani muzur tabii..ve olay beyninin bir yerinde sadece bir tıkla algılanıyor..üstelik o tıkı senin beynin bile gerçekleştirmiyor..senin beynini tıklayan başka bişey var…tadı alanda beyin aslında ama sen olması gereken duyuna iletilmeden o anda bunu öğrendin şimdi...yani  sonuç..hormonlar direk beyne bağlı bu durumda….
ve tabii birde beyin ölümü önce oluyor..ama kalp attığı müddetçe hayat aslında devam ediyor..onun neler yaşadığını, neler gördüğünü, neler duyduğunu hiiç kimse bilemez değil mi Sevdiğim..mesela bu beyin- kalp tekamülleri için muazzam br tefekkür konusu bence…Eski Mısır da neden beynin burundan akıtılarak çıkarılıp atılırken, kalbin de mumyalanarak kavanozda ölüyle beraber lahte konmasını.. Aztekler de tanrılara kurban edilenlerin neden canlı canlı kalplerinin söküldüğünü..

neden Hz Efendimizin (s.a.v) hiç beyni temizlenip ameliyat edilmemişken defalarca kalbinden ameliye geçirdiği..ve” biz ,senin beynini genişlettik açtık yerine neden biz Senin sadrını genişlettik açtık “dendiğini..levhaların iman tahtamız dediğimiz sadrımızdan nasıl girdiğini, neden böyle olduğunu..kalbin gözle olan alakasını…………….

başka….başka…Ya Rabbim ya şu hale bak.tasarladığım hiçbişeyi henüz yazamadım..hep başka şeyler..hiç benim dediğim olmuyor ..haa bak bugün keçi sütünden imal edilmiş bir krem gördüm..çok hoştu..komikti..üstünde keçi resmi bile vardı..işe yarıyor bence.. çivi çiviyi söker derler ya o yüzden…keçi patikalarından cebele tırmanıp-manasını yaşayamayıp  aşağı düşenleri düşündüm..öyle bağırmamak lazım.. fena halde alınıyorum ama..hem ben oraya çıkmadım ki..otobüsün camından, aşağıdan yukarı baktım..mağaranın içi dışına oyulmuş güneş gölge kabartmaları seyrettim………..ne güzel şimdi bile gözümün önüne geldi..hatırlattığın içi teşekkür ederim..

“ve özgürlük heykelinin tacı var ya Sevdiğim..işte çocuk Evvel Zamana “güneşin ruhumu?” demişti ..O utangaç bir gülümsemeyle, çook cahiline :”tam değil..öyle denemez “demişti..ama başka hiçbir açıklama yapmamıştı..”?...

Sevdiğim ben son  dönemlerde paniğe kapıldım biliyorsun..korktum..Senin beni görüp gözettiğinden eminliğimi gösterebilmek için tüm cesaretimle şimdi bunları yazıyorum.. neden biliyor musun..
evveli ay Kutlu’nun veli toplantısı vardı.. psikolog hoca, sahneye sırt sırta iki sandalye koymuştu..bir şeyi-çocuklarımızla ve birbirimizle  iletişimi anlatabilmek için iki veli davet etti…içimizden en cesur iki veli sahneye çıktı ..sırt sırta oturdular..ilkinin eline, üzerinde geometrik şekil çizilmiş bir karton.. diğerineyse boş bir karton ve kalem verdi hoca..ve elinde çizilmiş kartonu olandan, şekli yavaş yavaş anlatmasını diğerinden ise, o duyduğu şekli, elindeki boş kağıda çizmesini istedi..ben ve diğerleri de tabi anlatılan şekli beynimizde çiziyorduk..birazdan anlatım ve çizim bitti..hoca iki kağıdı alıp bize doğru çevirdi..aman Allahım ..hiç alakası olmayan iki çizim ve benim beynime çizdiğimde farklı üstelik..işte Sevdiğim.. bu neyi  anlatıyordu biliyor musun..herkes kendi kitabını okur..herkes kendindeki algı kadar kendindeki esma gibi..kendi gibi…herkesin kendi anlayışı ona gerçek çünkü..ve Evvel  Zamanımın:” istediğini söyle.. onlar anlayamayacak.. bilemeyecekler ..unutacaklar..çok az kişi bilip anlayacak” sözünü..

Ve tasavvufun, seyr-ü sülük görmenin en üst kaymak zenginliğini..çünkü gerçek bir rehber size maddenin ardındaki tüm manaları, tekamül aşamalarını, safha safha koklatarak, göstererek, duyurarak öğretebiliyordu..bunu çok az kişiye Yaratan nasip ediyordu..yani Kamil Mürşidliği..ve onlar ,pek çok kişiye göstererek yolculuklarında eşlik ediyorlardı da; izin vermedikleri sürece o gören, çatlasa da patlasa da:” ben  de okutturacağım, ben de seyrettireceğim” dese de asla bunu yapamıyordu.sadece ona gösterilip anlatılan kadarının hazzıyla ömür tüketiyordu...ama bazen onların ağına Allah Teala bilerek,çok saf- ilerleyecek hazinelerini  düşürtüyordu….yani  merhametiyle onlara yine kazandırıyordu. . bu ilerleyecek, kalbinde aşk olanların hatırına.. gerçek İnsan-ı Kamiller  senelerdir “okuyacağız- seyredeceğiz” diye tüm ilimleri didik didik edip okuyamayıp göremeyenlere, işte o içinde aşk olan bir yada birkaç kişi hürmetine teveccüh ediyorlardı.. onlara gelen feyizden onlarda  nasipleniyorlar ve senelerdir bir türlü anlayamadıkları şeyleri düğümleri birer birer çözmeye başlıyorlardı..
çünkü hz Peygamber a.s  korkutan değil- müjdeleyen beşirdi..

”şöyle yaptın ikiliktesin, böyle yaptın şirktesin, biri daha küfürden buruşturulmuş kağıt gibi çöpe atıldı”..asla Hz Peygamberin yolunu takip edenlerin sözleri değildir bunlar..vesvese –cinni tabiatlar kişinin kendisine düğüm üstüne düğüm atmasına ve feyizlerin kapısını sımsıkı kapatarak sadece oradan buradan eski haberleri getirecek vesvese kanalının frekansına bağlıyor..yani güzel yayın yapan radyo yerine, cızırtılı yayın yapan kanala….


ben duydum ki Sevdiğim Hacı Bayram Veli hz şöyle demiş:ben üç tür kişiye icazet verdim..1.yetiştirdiklerime..2.gelecekte yetişecek manevi evlatlarıma..3.yolda fitne çıkaracak ama mürşid olursa bundan alıkonacak kişilere…
fakat bunlar mürşid olmadıklarını bilemezmiş ve kendilerini mürşid sanırlarmış ..müridleri de..sadece ehli anlarmış..bu sonuncusu çok ağır ve acı değil mi Sevdiğim..ben aslında bir masalımda dergahlar –dervişler ve sahte mürşidler ve gerçek mürşidlerden yazabilmeyi umuyorum..çünkü sadece mürşidlikte    sahtelik can yakmıyor..sahte gıdacılar,sahte tüm meslek erbapları,sahte ebeveynler,sahte evlatlar bile..yani hepimiz…sizce biz göründüğümüz gibi miyiz?..
…….:)
Sevdiğim, işte şimdi tasarladığım konuyu hatırladım..onca sayfa yazdım ,tam biterken neyi yazacaktım hatırladım
J..aferim bana..ya hiç hatırlamasaydım.. buna da şükür yani..

ewet Sevdiğim bak ..bu şey’lerin göreceli tekamüllerinde şunları anlayabilmeyi umuyorum..biz varlıkların ve insanların  her haldeki durumlarımız..yani bazı anlarda taş gibiyim,bazı anlarda bitki gibi, genelde tüm huylarımla hayvanlar gibi ve tümünü gerektiği gibi kontrol edip kullanabildiğimde yönetebildiğimde ise İNSAN gibiyim..işte meselemiz bu..çok zor değil mi?bence de..insanın kendiyle böyle acımasızla yüzleşmesi çok ağır bedeller ödetir biliyorum..saç baş ağartır mesela..sahi Sen benim ne kadar yaşlı-hasta,dairevi bir bedende  olduğumu biliyor musun..henüz ben Seni göremedim ..Seni tanımadan sevdimJ=YALANCIYIM=ve eşittir çok yalancıyım ama kendimi affetim Sevdiğim affettim……….

ve Sevdiğim geçen hafta bir yüzleşme yaptım..biliyorsun..  tavus kuşunun tüyleri çook güzelmiş ..ya ayakları..bazen gözleri ayaklarına değermiş ya hani ve onların çirkinliğini görünce de birden bağırmaya başlarmış..işte o zaman tiz bir çığlık gibi olan korkunç sesini duyar daha bir üzülürmüş..işte benimde berbat bir sesim var biliyorsun. Kulağımda hiç  olmadığı için terbiye edilebilir değil..ve ben ondan nefret ediyordum..birden geçen Cuma masalımı ses kayıt cihazına okudum.. Sana bir şekilde sesimi duyurabilmek için yaptım bunu.. okurken yorulma, dinlerken hayal kur diye
J….

henüz hiçbir çocuğum yazdıklarımı okumadı biliyorsun..ve ben son döneme girdiğimizin telaşına kapıldım yine..ve anladım ki seneler evvel bir yanımın kaldığı yere beraber gideceğiz..ve benim diğer yanımla beraber yüzleşeceğiz..ve sanki ben geri gelmeyecekmişim gibi hissediyorum Sevdiğim.. bu doğrumu?..biliyorsun oraya kadınları almıyorlarmış..ayakları böyle güzelse kendisi kim bilir nasılın yüzünü de görebilecek miyim?..yani Sevdiğim sanki vaktim bitti gibi.. bilmiyorum..o yüzden çocuklarım ve torunlarım için böyle bir sürpriz yaptırdın Sen bana.. .ve ilerde torunlarıma hatıra kalsın.. geceleri masalımızı  dinlesinler diye..bundan sonraki masallarımı da sesli okuyacağım.. bunun ne büyük bir nimet olduğunu anladım çünkü..ve dün birden sesim kısıldıJ..bugünse kötü de olsa konuşabildiğim bir sesimin olmasının ne büyük bir nimet olduğunu bile anladım.. teşekkür ederimmm. bu dönüşümü bende gerçekleştirdiğin içinde çook teşekkür ediyorum..

Sevdiğim neler yazdığımı henüz okumadım.. artık konumuza nasılsa başladık..ve sözleştiğimiz gibi  hiiç bitmeyecek yolculuğumuz yeniden başladı..ben Sana yine yazmayacaktım..başaramayacağımı zaten yazmıştım.. ama yine de denemek istedim..hayallerimde Sen ve Haybabam benle konuşmuyordunuz..Sen bana kendini göstermedin..Selamlı kişi bana çiçeklerden yapılmış bir kılıç çekti..ve ben çok acaip bir şey öğrendim..çok ağır..çok tuhaf..Sana yazarım..

ve sürekli aklımda olduğun için, iki hafta sonra yazmaya karar verdim.. dün bir haftaya indim.. akşamleyin birkaç gün sonraya.. ve sonuç Sevdiğim..gece yarısı oturdum ve bir defada sana bunları yazdım..gözlerini benim masallarımla aç diye..benle uyan diye
JSeni Senden gelen her şeyi, şey’leri ,tüm tekamül aşamalarıyla beraber seviyorum..çünkü bana Seni öğretip anlatıyorlar..Seni Senle beraber deneyimleyip zevk etmenin en lezzetli hazlarını ,acısıyla tatlısıyla birlikte yaşatıyorlar………
………………………..
Nur Cihan     12-1-201J
nuralem7@hotmail.com