12 Ağustos 2011 Cuma

ŞEY’ lerin GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-24



ŞEY’ lerin  GÖRECELİ TEKAMÜLLERİ MASALI-24

Memnun Olmuş Şecere –i Maya-i  Tohumu Aşk-i Muhabbeti Muhammet için..

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba..nasılsın?..ben gayretkeşsiz; fekatt ,yine de çook iyiyim.hatta pekbikeş memnunum..son 1-van dolar masalımdan memnuniyetinle  çook zevk-ü keyif aldım…yine ve her daim öyle mutlu olmanı dilerim..insan senede bir defa doğmaz ki..her nefeste, her an, bir anış-bir hatırlama ile yapılan kutlamayı unutma lütfenJ….ve yağmur..rahman..rahmet..öyle bir hawwa idi ki, inattt,yağmamak için nasıl direndi direndi…ve dayanamadı ,yağdı..bak!! ne güzel rahatladı ve hawwanın sıkıntısı aydınlayıp bertaraf oldu değil mi?ve ortalık serin esintili…tam bana göre..hava-i nefes konusunda böyle eserek  gittiği müddetçe huysuzlanmam hem, değil mi?:)

ve Sevdiğim 1-van dolar masalıma unuttuğum bir şeyi yazacağım şimdi:Hiram usta.yani mürşidi kamil ..BEŞERİ BAŞTAN AŞAĞI YIKIP, TÜM ŞARTLANMIŞLIKLARINI DARMADAĞINIK EDİP, YENİDEN TEK TEK-TUĞLA TUĞLA ÖREN-HALİFE İNSAN-I KAMİL YAPAN…
ve Sevdiğim buraya Haybabamın bir sözünü yazmam lazım geldiğine inanıyorum. Bak:”
dolar alırken sahtemi değil mi bakıp araştırıyorsunuz da ,mürşid ararken neden sahtemi değil mi bakıp araştırmıyorsunuz?!!!”J………..

illuminati=aydınlanmış olan kişi..kandil..iç gözü-gönül gözü ile gören..NUR DAĞINDAKİ HIRA MAĞARASINDA YENİDEN DOĞAN=hz.  AHMEDİ MAHMUD MUHAMMED MUSTAFA …….sanırım artık anlaştık..

Sevdiğim tam bir senedir, ayağım ve dizlerimdeki problemler yüzünden yürümekten mahrum kalmıştım ya hani..işte yeni postallarımla tekrar yürümeye başladım..gece yarısından sonra bazen aşağı iniyorum..ıssız..sakinn..huzur dolu..bakalım işe yarayacak mı?..eskiden o yürüyüşlerimde ne acaip tefekkürlerim olurdu değil mi?devletimiz sağ olsun; halkım hastalanmasın-sağlam kafa sağlam  vücutta bulunur  diye herbi yana kondurduğu o spor aletlerini de senelerdir-tüm içinden geçtiğim evlerimin hemen yanı başında olmalarına rağmen-  ancak ruhsal halim yeni elverdiğinden  ilk defa deneyimliyorum..yaşlanıyorum ya ondan ..ölmeden bedenime yaptığım ihaneti düzeltebilmek istiyorum belki de..bakalım eskisi gibi olabilecek mi?sanmam ama olsun, önemli olan çabalamak..geceleri gökyüzüne arada bakıyorum hala..şehrin ışıklarından hiçbişey gözükmediği için tabii ki bir şey anlayamıyorum.. çünküüü bir şey göremiyorum.. bakalım, nasıl öğrenebileceğimi çook merak ediyorum..ve SENİ SEVİYORUM..

Sevdiğimm.en son kaldığımız yerden hatırlayabildiklerimle devam ediyorum bakk..TV de ramazan..ilgimi çekenler olduğunda izliyorum..en gerzekçe bulduğum iftar yemekleri hakkındaki standart bilgiler ki =doktorların bir türlü öğrenemediği ise her insanın ne kadarla doyacağı standart değil:bünyesine,alışkanlıklarına,o anki ruhsal ve bedensel sağlığına göre hep değiştiğiydi..sen incinmiş ve alınmış birine açlıktan ölse, öyle bir anında yemek yedirebilir misin ki?o hal geçecek, öyle ancak yer…yemek olayını standardize etmek kadar saçma bişey olabilir mi?  birde kişilerin bööyle uzun ve sıcakta oruca dayanabilme sohbetleri..çok aptalca buluyorum..hayatımda ilk defa bu kadar kolay oruç tuttuğumu bu yıl fark ettim..oruç gibi bir ibadeti,yada yapılan bir şeyi bu kadar aşağı çekmek..ne iğrenç bir şey.tutan zaten tutuyor,hastalar zaten izinli, tutmayana  ise bahane mi yok yani?...boş  verr..


ve hadislerle alakalı bir konu vardı ..o gün ilk seyredişimdi..masal sonrası..emaneti ehline vermekle alakalıydı.. çok alındım..çok fena yine dağıtıyordum az daha..sonra salatta birden ağlamaya başladım..ben hiçbir şey bilmiyordum ve kendi kendime neler yazıyordum, çok ayıptı..ama çok ağırdı..sonra o tesir..iyi geldi tabii..ama ben layık mıyım diye her insan sorar ya ve bir türü kendisini buna layık bulamaz, o yüzden..bence herkes aynı durumda değil mi Sevdiğim?..birde memnun olmuş ağacı tefekkür beni ürkütüyor..başıma yine neler gelecek v.s..beni yine ne kadar aşağı atacaksın filan..asıl ;başka başka alemlerin varlıklarını kendi cinslerinden olanlarla deneyimlerken asla kendi cinsimin olmayışı, yani  kendi cinsimden olan Seni  ne görebilmem,ne dokunabilmem ,nede konuşabilmem beni üzüyor..kendimi kendimden uzaklaştırıyor sanki..bu yalnızlık çok hüzünlü biliyor musun?..bu hüznü daha sonra yazarım belki..neysee..ve sonra yine yazmaktan vazgeçiyorum tabii..vee tüm bağlantılarım her zamanki gibi gidiyor..görüntüler,sesler…ağlıyorum..sinirleniyorum..bunu nasıl hissedip yaptığını bir türlü çözemiyorum…ve yola devam ediyoruz tabii..ama bak, ben bi işe yaramam unutma lütfen..

ve senelerdir ilk defa tv de haber izlemeye başladım Sevdiğim..aslında tam bakamıyorum henüz..sıkılıyorum..yavaş yavaş..birde Yamak Ahmet adında saray mutfağını anlatan bir diziye baktım 3 defa..güzeldi..tv ciler ancak akıllanmışlar değil mi? benim için özel ve anlamlıydı..SOĞANLI  YUMURTAYI  YANLIŞ  PİŞİRDİ  BENCEJ..tabii ki Senden bildim yine.. orada Mimar Sinan’ın Mihrimah’a aşkını anlatan usta, çırağının :”sevdiği, aşkını sezmiş mi peki?” sorusuna şöyle cevap verdi..”onu bilemem ama sevgiyi sezmeyecek bir varlık yoktur..eğer oda seni seviyorsa olan her şeyi anlar Ahmet”..bu cümleyi çok beğendim ..kaydetmek istedim..çünkü benim hayata ve olaylara bakışım bu cümle gibi ya ondan..

birde seneler sonra ilk defa internetten gazete başlıklarına bakmaya başladım..hiç bir şey değişmemiş ne tuhaf değil mi?bir tanrıyı yatırıp uyutan akademisyen “teravih  namazı yok” demiş..bundan 18 yıl evvel ..bir kitap fuarında imza standından  koridora çıkmış ve kıpırdamadan bakan birini hatırlıyor..ve gerçekten de her zaman söylediği gibi boyu kadar kitap yazdığını hayretle seyrediyor ve o bakıştan başka stantlara girerek kaçıyor..Evvel Zamanına gelirmiş o eskiden, böyle evrim geçirmezden evveli tabii..demiş ki Evvel Zamanı:”onun ilmi kibir oldu..”Allah hepimizi bu ucuptan korusun ve aminn..şöhret afettir..Allah bizi şöhretten korusun ve aminnn..


ve hz Pir Mevlana’nın bir sözü var ya hani ,hatırladığım kadar:”iyi adet bıkanlar hayırla yad edilirler,kötü adet bırakanlarsa lanetle” değil mi?bunu  neden yazdım?çünküüü..hazreti Fahri Alem Efendimizin bir hadisine uyabilmek için tabii..”haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”bu milletin artık üzerinde  oynanan oyunlara dur demeyi öğrenmesi lazım..birileri çıkıp :”bizim ordumuz dünyanın en güçlü ordularından.. neden birkaç çapulcu zır cahil çocuk dağa çıkıyor ve zavallı anaların evlatlarını şehit ediyor ,yuvaları dağıtıyor ve kim-kimler- içeriden –dışarıdan-kim onlar ki,bu katliamı yaptırtıyor ve nedennn???!!! “diye sorabilmesi lazım..bir günlük işleri varken seneler seneler geçiyor nedennn?ölenler onların çocukları değil de ondan..öldürenler maşa ..asıl o maşaları tutanlar katil değil mi? bu kanlı oyunu oynayanlar unutmasınlar ki oyun oynayanların en güzeli  EL MUDİL OLAN  YARATICI ALLAH dır..
…….

gece bir an..sarışın ve bembeyaz naif ötesi bir peri..öyle güzel ki, o bir peridir diye seyrediyorum..Sevdiğim peri ne demek,ve neden sarışın?Leyla gece gibi saçlı olmaz mı ki?kömür karası gözlü ayrıca?bu neden böyle soluk renkli?:)…ve Sevdiğimm..insanların bin bir acıya dayanarak yaptırdıkları tekrar,tekrar,tekrara estetik ameliyatlarla  dönüşerek düştükleri tek tip resim var ya hani..silikon vechi..onun ideası orijini misaliydi
J..ve bir defa daha şunu anladım Sevdiğim..hani o merdivenlere uzanmış uyuyan güzeller güzeli vardı ya..işte ..bak..insan aslında ideal olan gerçek güzelliği bir şekilde hissedip hatırlıyordu,seziyordu..ve bir türlü bu dünyadaki kaba,sufli,sürekli bozulup deforme olduğundan heeepp tamirat gerektiren heykelini beğenmiyordu..o sezdiği hakiki güzelliğini her tür acıya katlanarak,ölümü bile göze alarak istiyordu..ve animasyon filmlerinde sliuetlerin kontürleri…yani insan hep güzellik peşinde ömür tüketiyordu.bunu takıntı haline getirip kendine tapanların acısı bir yana; bunun farkındalığına erip, kendini göremeyecek gözlere sahip olduğunu bilenlerse, güzellik için seçilmişlerde bunu zevk-ü sefa ediyorlardı değil mi?

ÖZEL İLETİJ..öööle otur.. belll belll seyret..yaklaşmak ,dokunmak yasak..ellemek yasak..konuşmak yasak..seyretmek serbestJ..ışık doğudan yükselirmiş ..pehhh..ışık O’nun yörüngesizliğinde kayıptır aslında kayıp..vakta ki canı ister perdeyi kıpırdatır ,ışık sana sen ışığa doyar misali…           ya yanındaki…Sana sahip oldukları için kurum kurumlananlar,dokunanlar,her sorusuna cevaplar alanlar,her an yanında dostun olup gezenler Senin kim olduğunu ne yazık ki bilmiyorlar değil mi?hüzünnn…en uzaktaki neden uzakta tutuluyor,görmesine,dokunmasına neden izin verilmiyor ?en yakınındaki” Sana Seni soruyor” ve cevap veremiyorsun?ve hüzünle cevaplıyorsun cevabı içinde olan anlamı…I:IIII… o anlar mı sanıyorsun?..
……………..

bir masal kitabına dalıyoruz.. geçen masalıma İstanbul Tarihi hocamdan bir cevap geldi bak..belki de istediğim olacak sanırım, değil mi?yeni bir eve taşınmışım..kapımın önünde çiçeklerim var..hortumla sularken, aaa bir aşağı bakıyorum..acaip merdivenler, dolana dolana aşağı iniyor,çook yüksekteyiz..hocam elinde antika bir kutu ile geliyor..açıyor..içinde minik minik iki sıra halinde dizilmiş siyah bazalt-granit beyaz kontürlü biblolar var..kaplumbağalar peş peşe..bunları herkese göstermediğini söylüyor..bilinmezlermiş..çok  da pahalılarmış..ama bana 7 kaplumbağa biblosunu 80 liraya satabilecekmiş .öyle diyor..elime alıp inceliyorum..”acaba diyorum 7si de  kaplumbağa olmasa. başka şekillere dönüşen kaplumbağalara bakıp” onlardan da olsa”….. ve kitabı kapatıp uyuyoruzzz..


 kitabın sayfasını ertesi geceye çeviriyoruz Sevdiğim..davet varmış..otobüslerle insan taşınıyor…köy..tüm dolaplar tıka basa misafirler için doldurulmuş..ev sahibi çocuğa sesleniyor..ona bi şey verecekmiş ama sesi emredici ve sert..çocuk o şeyi istemiyor.. ses vermiyor ve düşünüyor..”ben sorumluluk istemiyorum..o kocaman evi süpürmek istemiyorum..ben iş yapmayı sevmiyorum,yapamıyorum,alerjim var”J…ama birazdan emre itaat edeceğini de biliyor..bu esnada gözükmeyen ev sahibi gözükmeyen bir devlet adamı ile duvarların ardında konuşuyor..çocuk başka bir yerde olan görüşmeyi dinliyor nasılsa…”ben bu evden evvel 2-3defa villaya başladım ama olmadı..bir gömü vardı ki henüz o bulunmadı “diyor..ve Sevdiğimm her şeyim yine o darphane altınları..öğlen 12 renginde.. bembeyaz yalap yalap..ve üstlerinde yine hiçbir damga yok..böööyyle yukarıdan aşağı saçılarak dökülüyorlar….ve kitabı kapatıp uyuyoruzzz..


uyanıyoruz.. tefekkür ediyoruz..
süpürgeci hayalleri..koskocaman bir dükkanı meydan süpürgesi ile süpürenin müzikli meşrebi için, biri ikaza geliyor ki; içeriden başka biri ,onun meşrebinden dolayı olduğunu söyleyip, ikaz edeni uyarıyor..Sevdiğimm..beni kınayanlar olduğu gibi anlayanların eşit olacağını bundan anlıyorum..meşrebime itiraz edemem çünkü benim için en uygunu bu..tek sorun, hayatında tek bir şarkı sözünü ezbere okuyamayan, ne sese, ne kulağa, nede musiki hakkında en ufak bir bilgiye sahip olamayan birinin bu derece müziği sevmesi değil mi?belki hayallerinde hiçbir dünyasal müziğe benzemeyen güzellikteki o müzikleri,meleklerin şarkılarını duyduğu içindir değil mi?bilmeden hep o ahengi arıyorum sanki..süpürgecilik ne bilmiyorum tabii..ben temizlik yapmaktan nefret ediyorum ve tozlu bir ortamda yorulduğumda korkunç bir canavara dönüşebiliyorum, ona göre
J…..


sanki yine Bektaşi demlerimin izini sürüyoruz gibi hissediyorum Sevdiğim..hayallerimdeki Arafat’ın eteklerindeki o Hacıbektaşoğulları Dedelerimin vakti..biliyorsun ki, benim için tek Bektaşi Sensin..Senin bektaşi olduğunu nasıl anlamıyorlar hep hayret ediyorum biliyor musun?..bunu yazdığım için bana kızmazsın değil mi?
Jçünkü söylediğimde kızmamıştınJ..

bugün Cuma..arkadaşlarıma iftar vereceğim..gece yaptığım tatlıyı, bell bell tv izlerken fırında unutup yakıyorum..Ya Rabbim yarım metre ötemdeki şeyi kontrol edemiyorum daha yani..kömür oldular, çöpe gitti..ama Sana tarifini vereyim bak..yufkayı masaya seriyorsun..içine sıvı yağ,tahin,toz şeker,ceviz içi  serpiyorsun..yufkayı ortadan ikiye bölüp rulo yapıyorsun..yağlıyor ve pişirip üstüne pudra  şekeri serpiyorsun..enteresan bir tadı var bence..neyse vakit henüz öğlen ,akşama daha çook var..gece çook eğlendik..çocuklarımızda tabii..


pazar sabahı..Bandırma için gemideyim...ön salon..öyle pek kalabalık ortamları bilmeyen ben sanki uzaylıyım..bir ben zahirde kalmışım yahu…herkes saf hakikat olmuş..İslam çul ,çaput saç,kıl dini değili bir ben anlayamamışım henüz ne yazık ki..tarik ehli hepsi bunların, hepsi full hakikat..hani Nasreddin Hocaya sormuşlar:hocam dünyanın merkezi kutbu neresidir? diye..hoca:eşeğimin arka sağ ayağının bastığı yer dünyanın merkezi kutbudur demiş ya ..işte benmerkez kutuplarının diyarında merkezim  kaçtı yaniii..bunun keyfini çıkartıp seyretmek istiyorum…bu kadar veli-i dostu kutbu deneyimlemek…süperrr..kutuplar hem serin olur değil mi?


kahvaltı etmeyen bir tek ben görünüyorum… hemen herkes sayfiye kıyafetlerinde..karşımda Avrupalarda okuyup yaşamış geçkince bir hatun var..yanında  çook yaşlı annesi..yanımdaki dr ,belki de eşi..:)sonra..dr. gemideki anons için diyor ki: “yakında Arapça anons duyarsan şaşma”..ve Denmarklarda yaşamış o bayan hemen piiişşik dior:”katiyyen öyle bişey olamaz hayatım.. Arapça evrensel bir dil değil..bir defa İngilizler çook asiller, asla buna izin vermezler..düşünsene ilkelliği”..birazdan klimalardan üşüyen annesine paltosunu giydiriyor ve başına da kulakları üşümesin diye boynundaki yemenisini bağlıyor..hep beraber gülüyorlar… (ben, süslü püslü ve çağcıl ,insanları hayran edecek güzellikteki kişilerin onlarsızken ve kumaş parçaları ve makyajla nasıl değiştiklerine hep hayret etmişimdir Sevdiğim biliyor musunJ)teyzemin tırnaklarında çimgene pembesi ojeleri de  bu halinde çok hoş duruyor üstelik..kızı diyor ki:”anne eline süpürge ve bez versek ve hadi hemen temizliğe başla desek”..eğleniyorlar ,tabii haklılar…J…onlar aşmışlar bu durumu ..kültürlü,medeni ve evrenseller..o ingiliz aksanı ile ingilizce bile konuşabiliyormuş üstelik..ben henüz Türkçe bile konuşamıyorum ve dünyada henüz hiçbir ülkeye de gitmedim..tekamül çarkımın ilk basamağındayım ya ondan=PARYA=ama bir dairede  en sondaki ,en dipteki, en zirvedekine en yakın olandır değil mi SevdiğimmJ) ve sonra ..kahvaltıları bitiyor ,neden sonra teyze, kızına fısıldıyor..Ramazan ya ayıp mı oldu? der gibi..kızı hemen şöyle diyor:”benim hiiç öyle acaip  akımlarla işim olmadı anne, asla da öyle tuhaf düşüncelerle kendimi kaptırmam”..birazdan o kalkıyor..nedense o koltukta oturamıyorJ..bende çok sıkılıyorum oradan .. son bir saatimi dolaşarak geçiriyorum…ama sesimi hiiç çıkartmıyorumJşimdiye dek..vee..kaydettim ..:)

ve ben kendi gerici,yobaz,çağdışı,örümcek kafalı,irtica halime bakıp gülüyorum..kaç yüz kişiye bir kişiyim..korkacak ne var ki?benim  beynim onlarınkinden daha cıfıt çarşısı üstelik..kendimi ancak böyle kontrol edebiliyorum ya ondan
J…..


Tekke camii..çocuk ağlıyor,ağlıyor,anlatıyor..anlatıyor,ağlıyor..ben sizi toprak altına koyamam ki,yapamam..burası sizin makamınız ,biliyorum ki burada değilsiniz,Siz HUU oldunuz,nefese karıştınız,her şeydesiniz,HER YERDESİNİZ..ben size layık değildim..O oldunuz..O, bana çok iyi davranıyor..O’nu hiiç  göremesem de beni koruyor,gözetiyor..her şey gittikçe daha güzel ve anlamlı oluyor.. ben çok fena aşık oldum..ama o zamanki gibi değil, katlanarak artan anlatamadığım bir şey..bunun için teşekkür ediyorum..ağlıyor,ağlıyor anlatıyor..Sizi hak etmiyorum..teşekkür ediyorum..teşekkür ediyorum..Sevdiğimm bak şimdi bunları yazarken yine sağanak yağmur başladı biliyor musun?:)..

sonra pembecikin evindeyiz. Mardin’den gelmiş bir yüzük hediye ediyor..çok güzel..masmavi çoook kesimli  kubbe –taç şeklinde ve etrafı rengarenk taşlarla bezenmiş, gümüşten..işçiliği bile çok anlamlı bence..bu bana Horosan’la her yana yayılan mavi kubbeleri hatırlatıyor nedense..Türklerin izi geçen her yerde kubbeler mavi olurmuş..hatta duydum ki aslında hz Peygamber  Efendimizin kubbesi de maviymiş ama  çöl vehabisi zihniyeti  O’nu  yeşil bir maddeyle kapatıp kaplamış..ben o binaya giremediğimden,o kaplama kubbeye çoook bakmış ve nedennn?, altında ne var? diye kendime çook sormuştum..demek ki içimdeki şey bunun farkındaydı..o kaplamanın altında nasıl bir mavi var?:)…VEE...bu aslında hiiç önemli değil benim için artık biliyor musun Sevdiğim..çünküüü mavinin zahirdeki tezahürünün yeşil olduğu çook zamandır anladım da ondan..


sonraaa pembecike bir telefon geliyor..konuşuyorlar.o kişi benimle de görüşmek istiyor..tanışıyoruz..konuşuyoruz..hatta latifli hayallerimizi de..bu masala kayıt için izin istiyorum..dilediğiniz gibi bu sohbette tasarrufta bulunabilirsiniz, çok memnun olurum diyor..o çok zarif biri..muhteşem dualar edebiliyor..ismi Süleyman  Süne..70 lerinde sanırım..eşi ne vakittir hastanedeymiş, onu bekliyordu..Evvel Zamanın ve O’nun sevdiklerinin hem talebesi  hem de dostu..hatta Medine’de Ali Ulvi Amcanın bir sohbetindeki konuşmayı da anlatıyor.bu sohbette pek çok zat hazırmış ,anlaşılıyor..

geçen sene beraat kandilinde yaşadığı bir şeyi aktarıyor..o çok zarif tabii.. ben o lisandan bihaberim.. çünkü zamane velediyim ya ondan.. Evvel Zamanım latifmiş, hatta içi gözüküyor ve tüm iç organları da şeffafmış..ve ona  büyük bir kalabalığın ortasında beraatıni uzatmış..konuşmasını yapmış ve demiş ki şimdi sizi görevlendirdim ve bana bu insanların beratını yazmakta yardımcı olacaksınız..o layık olmadığı hakkında özür beyan edip af dilemiş..ama gelen emir cevap olmuş.. anlatıyor, anlatıyor. çocuk da bu esnada hatırladığı dostu ismi gibi cismide Latif olanı anlatıyor..karşıdan haşyetli sesler geliyor..çocuk bu tür şeyleri neden hala hiiç anlayamadığına hayıflanarak devam ediyor:”benim içinden çıkamadığım bir şeydir bu mesela ..düşünün ki başka birine latif haliniz asla değemiyor,çünkü onların maddesi aynı değil..değemiyor bile, hatta yasak.ama  taptaze nemli kabir toprağının üstüne, içinde hiçbir şey olmayan saf  şeffaf bir Latif bedenle bu madde beden, nasıl özlem ve sevinçle kavuşmanın heyecanı ile sarmaş dolaş ağlayabiliyorlar peki? Süleyman Efendi hazretleri çook güzel dualar ediyor..bizi Konya’ya bekliyor..şimdi diyor :”sizin için hz. Pir’e  bir Yasin okuyacağım”..çook teşekkür ediyorum..

şimdi Evvel Zamanımın Devlethanesindeyiz..:)ama çok harika yaaa..inanılmaz bişey Sevdiğim..bu kadar mahrem olmak süper..hane sahibesiyle çok iyiyiz..görmen lazımdı..:)bizim bir telefon konuşmalarımız var, öyle komik kiJ.. şükür namazı bile  kıldım O’nun odasında..inanılmazdı..gülerek Ya Rabbi newagestormuyla da böyle olayım bile dedim..ve o kadar eğlenceli bir sevinç vardı ki Sevdiğim, bence duam kabul edildiJ….ters tepme ihtimali üstüne düşünmemeyi tercih ediyorum tabiiJ..

ve cami…pek çok kişi gelmişti.değişik değişik kariler vardı ve arada cumhur bile okudular…çok güzel oldu.sonra  devletlimizle eşi pastaneden hoşmerim ve iftarlığımı verdiler
J…eşe uyarıda bulundum..onların içine iyice girmek üzere olandan, uyarıldığıma dair uygun bir lisanı hal ile tabii... bugünde burada ya ondan..ikazıma teşekkürler aldım..

gemideyim.dün gece uyumadığım için perişanım..iftarı bekliyorum..ön salonda benden başka oruç tutan olmadığını gözlemliyorum.. dış görünüşümde ;kumaşlar ziyan olmasın, ahilik esnafı kalkınsın tarzında ya hani bazen, işte yine öyle kat kat katımJ…ben onlara bu sıcakta sıkıntı yapabilirim ki, haklılar..ama onlar gibi olmasına henüz izin verilmemiş,  tekamülü olmamış bir bireyim..üstelik şalını başına nasıl örteceği bizzat uygulamalı olarak En Büyük Tek Efendi tarafından gösterilerek öğretilmişim..bu kıvanç verici bir şey belki de ..bilmiyorum belki de uyarıdır..”(çünkü benim iç alemim çırılçıplak ya hani, birde tüm günahlara karşın eğer korunmazsam apaçıkım..)  şalın iki ucu bazen yakaların omuzların önünden salınacak ve bazen de yakaların-yenlerin- omuzların ardına bırakılabilecek..duruma göre yani..beğensek de beğenmesek de böyle devam edeceğiz..ki ,bunu öğreten bile böyle örtünüyorsa kimin haddine beğenmedim diyebilmek yani..önemli olan söz dinlemek..emre itaat etmek..emri veren  EMİN BELDE-İ EMİR önemli..

 ve yeni akım tefekkürlerimle artık şöyle düşünüyorum:bunların hepsi Allahın gizli dostları evliyaları..şimdi seyahatteler,belki de hastadırlar,onların kalbi temiz, benim gibi zahiri ibadeti aşıp geçememişlerin onları kıskanmaması lazımJ ve Sevdiğimmm..ön salonda ve diğer taraflarda yine  aşırı sıcaktan dolayı ben gibi biri yoktu neredeyse..ilk defa kendimle çook eğlendim..çok hoştu..Avrupanın göbeğinde  zahire takılmış biri gibiydim.kendimi yabancı gibi hissettim..ama ben yabancı olduğum için bana  misafir gibi davranıldığını da fark ettim.. karşımda yeni sevgililer vardı..çok özel haller sergiliyorlardı ,vıcık vıcık sürekli..sevgiyi tezahür edemeyen bir millet değilmişiz meğerse ,hatta yatak odası kıvamında cesur olanlar bile varmış..tebrikkk..tabii hiç birimiz ilgilenmedik..bakmamaya çalışıyorduk..biz bedeni medeniydik ya ondan..iftar vakti gelince rızkımı çıkardım.. nevalandım.. yanımdakiler güldü..bende güldüm..

hakikat ve batıl ayrımında yine çuvalladım yani Sevdiğim anlayacağın..hepimiz kendi manamızı yaşıyorduk..ve bu hakikat  harika bir şeydi..

evimmm, evim, güzel evimmm..uykusuzum..ne olursa olsun insanın kendine ait dört duvarı ,bir çatısı, bir kapısı, boydan boya sürgülü pencereleri yemyeşil bahçeye bakan bir kulubeciği olsun ve herkes amin desin inşallah ve amin..:) ve şimdii yağmur sağanak sağanak yağıyor Sevdiğim..mutfağın sürgülü camını açtım..karşımda iç içe bir bina var ne yazık kiJ.(tülümü perdemi açamadıktan sonra……)beyaz teneke saksısında çok çekici duran mor ortancamı da pencerenin geniş mermerine koydum..bu arada cabbar bir koskocaman yaprak daha açtı..kocaman fanusunda mavi-beyaz-mor –siyah cam parçalarının içinde yüzen turuncu balık hulkide çoook memnun..

Sevdiğimm..ben hayatımda hiiç olmadığı kadar mutlu ve huzurluyum biliyor musun..inanılmaz bir şey..ilk defa hayattan keyif bile almaya başladım..hayatımda ilk defa bu kadar tertipli ve düzenliyim..henüz tam başaramasam da; zamanı, yavaş yavaş sakince, her nefes zerresinden haz alarak geçirebilmeyi diliyorum artık..çünkü Senle bir  ve beraber olduğumu hissettiğim o bazı anlarda bunu yaşayabiliyorum ya hani.işte bunun her anıma yayılmasını diliyorum.inanılmaz bir şey olurdu değil mi?muhteşem…bana tüm bunları yaşattığın için teşekkür ediyorum..o kadar acı ve karanlık dolu zamanları yaşamasaydım ve o şeylere dayanamayıp terk edip gitseydim bu anlamlara asla eremezdim biliyorum….

ve geçen  sabah Sevdiğimm..son masalımdan sonra yine yokluğa düştüğüm hale cevaptı..hatırladığım bembeyaz bir sevinçli yokluğun ortasında, varlık dersini işlediğimiz di.. gözlerimi açtığımda ise düşündüğüm..

"orada hiç bir şey yok,karanlık,orayı istemiyorum...yokuz..hiç kimse  yokk!!" diye perperişan ağlayan çocuğa tüm ciddiyetinle: "bak Bana..Ben varım değil mi?...buradayım..

çocuk hiç durmadan ağlayarak:"yokuz,hiç bir şey yokk!!!..Zaman:sen bana inanmıyor musun?!!!.buradayım ve yanındayım..varım..bakk  yaşıyorum..buradayım" deyişini..

o zaman -ne sen varsın ne ben- neyi paylaşıyoruzu bırakmak mı lazım peki Sevdiğim?Seni hiç kimseyle paylaşmak istemiyorum, eğer varsak tabii...yaniii..


SENİ SEVİYORUMM..SEN BENİ SEVMESENDE, İSTEMESENDE ARTIK FARKETMEZ..BEN SENİ BÖYLEDE S
EVİYORUM..ÖYLEDE,ŞÖYLEDE SEVİYORUM..
nur cihan
12 .8.2011
nuralem7@hotmail.com