29 Kasım 2011 Salı

İmam Hüseyin'in (a.s) Kızı Fatıma'nın Konuşması


Hz.İmam Hüseyin'in (a.s) Kızı Fatıma'nın Konuşması
Musiru'l-Ahzan ve el-Luhûf kitaplarında şöyle geçer: Fatıma-ı Suğra (s.a) Kûfe'ye girdikten sonra bir konuşma yaptı ve şöyle dedi:

Hamd ediyorum Allah'a; kum ve çakıl taneleri adedince, yerden arşa kadar olan şeyler ağırlığınca. O'na hamd ve iman ediyor ve O'dur dayanağım. Allah'ın birliğine ve şeriki olmadığına şehadet getiriyorum. Şehadet getiriyorum ki Muhammed (s.a.a), O'nun kul ve peygamberidir; O'nun evlatları da suçsuz oldukları hâlde Fırat kenarında öldürülüp başları kesildi.

Allah'ım! Sana yalan ve iftira yakıştırmaktan, sana sığınırım. Peygamber'ine (s.a.a), "Kendi vasi ve halifen Ali b. Ebu Talib (a.s) için, insanlardan biat al!" buyruğunun aksine bir şey söylemekten sana sığınırım. Oysa ki Ali b. Ebu Talib'in (a.s) hakkı gasbedildi ve suçsuz yere öldürüldü. Dün de O'nun oğlunu, sözde Müslüman ve kalben kafir olan bir topluluk Kerbela'da öldürdü. O'na yönelen zulüm ve haksızlıkları, canlarını verme pahasına da olsa defetmeleri gereken insanlar, bu görevlerini ifa etmediler. Eyvahlar olsun onlara da, büyüklerine de! Nitekim Sen O'nu yüce menkıbeleri ve temiz tabiatıyla, herkesçe bilinen yücelik ve görülen erdemleriyle katına aldın. Allah'ım! O, hiçbir kötüleyicinin yermesine aldırış etmeden Sana kulluk sundu. Allah'ım! Sen O'nu, çocukluk çağında İslâm'a yönelttin ve büyüdüğünde de üstünlüklerini övdün. O hep Senin yolunda ve Peygamber'inin (s.a.a) hoşnutluğu için ümmeti nasihat etti ve zamanı geldiğinde de O'nun ruhunu kabzettin. O, dünyaya asla itina etmedi ve bütün varlığıyla ahirete yöneldi. Senin yolunda düşmanlarınla savaştı ve cihat etti. Sen O'ndan razı olup seçkin kıldın ve doğru yola hidayet ettin.

Ey Kûfe halkı, ey hilekâr ve düzenbazlar! Allah bizi sizinle ve sizi de biz Ehlibeyt'le sınadı. Bizim karşılaştığımız belayı güzelleştirip ilmini bizde karar kıldı. Biz Allah'ın ilim ve hikmetinin mahzeni, yeryüzünde de kanıtlarıyız. Allah lütfederek şehirleri ve kulları arasında bize ikramda bulundu ve peygamberi Muhammed (s.a.a) ile de, biz yarattıklarının birçoğundan açık bir şekilde üstün kıldı. Siz ise bizi ya-lan-layıp tekfir ettiniz. Bizimle savaşmayı helal sayıp mallarımızı yağmalamayı caiz gördünüz. Türkistan ve Kâbul esirlerine davrandığınız gibi bize davrandınız. Kanımızı akıttığınızdan ve mallarımızı yağmaladığınızdan dolayı sevinmeyin. Çünkü artık azap sizi kapsamış, zorluklar ve belalar üzerinize çökmüştür. Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun.

Kahrolasınız, ey Kûfeliler! Allah Resulü'nden (s.a.a) hangi alacağınızdan dolayı veya O'ndan hangi kanı talep ettiğiniz için kininizi benim babam olan kardeşi Ali b. Ebu Talib'e, O'nun oğullarına ve ailesine kustunuz?! Öyleki içinizden bazıları, "Ali'yi ve evlatlarını mızraklarla ve Hint kılıçlarıyla biz öldürdük; Türk esirleri gibi esir aldık kadınlarını ve öyle bir tosladık ki meydanın dışına attık." diyerek işlediği bu cinayetle kıvanç duydu.

Ağzın taşla ve toprakla dolsun! Sen Allah'ın, Kitab'ında tertemiz kişiler olarak tanıttığı, kendilerini her türlü çirkinlikten temiz tuttuğu ve her türlü kötülüğü onlardan uzak tuttuğu kimseleri öldürmekle mi övünüyorsun?! Baban nasıl yerinde oturduysa, sen de köpek gibi yerinde otur! Şüphesiz herkes yaptıklarının ve ahiret yurduna gönderdiklerinin sahibidir. Allah'ın bizi üstün kıldığı şeye haset mi ettiniz? Oysa: "Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir."

"Allah kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur."

Fatıma'nın (s.a) konuşması buraya varınca, insanlar yüksek ses-le ağlayıp şöyle dediler:

Ey yücelerin ve masumların kızı, yüreklerimizi ve göğüs-lerimizi dağladın. Ciğerlerimizi hüzün ve ıstırap ateşiyle yak-tın. Yeter artık!

Bunun üzerine Fatıma (s.a), konuşmasına devam etmedi.
 s.a.v.)