plüt10...hades |
hem cefaKAR-ı vefaKAR’ ım için…
Merhaba
Sevdiğim ve Merhaba..bal10 masalımıza hoş
geldin.. hikmeti nefes-i himmet Senden olduğu için bu garip de bir nebze
gayretle bunları tuşluyor tabiii…hadi içeri gir, ev SeninJ..nasılsın?. bence şu sıralar KOZMONAL karmasın.. ne olduğunu
anlamamıştım, ama en son performansından dolayı şimdi anlamlar yerini buluyor..Jbildiğin gibi algılayamama sorunum had safhada…işte geçen zamanın hayalleri Sevdiğim.. okuyalım
mı?
masal ertesi
pazar..o saydam adam sanırım daha bir koyulaşmış.. Ya Rabbim. O, deniz
gibi su yutuyor ve ızdırapla, o suyu içinden dışına, ağzından kusarak çıkartıyor..
su nasıl pis.. aynı yer kovasının kirli rengindeki siyah… Sevdiğimm. benim TENPEREST& putperestliğim ve
dedikoduculuğum, inadım, kıskançlığım ne kadar yıkansa arınmıyor, bak gördün
mü?. ve unutma ki, ben muhteşem bir kadın olmak istiyorum.. o adamı
istemiyorum.. neden hep onu görüyorum ki, neden?..
Salı…. uykuya düşkün biri olarak, sabah seherleri kolay kolay uyanamam biliyorsun..
bu sefer değişik.. uyandım-dırıldım.. bişi vardı ve ritüellerimi yerine getirip
yine uyudum.. semaya bak.. muhteşem yıldız nebula.. rengarenk ve çook uzakta.. üzerinde
aradaki erkek olmak üzere ikisi kız üç çocuk siması var.. öyle net ve canlı ki
Sevdiğim.. sonra 2. Kare gözüküyor.. yine aynı ama netlik soluyor.. sonra 3.
Kare yine aynı resim ama her şey mıknatısa tutulmuş kömür tozu misali daha bir
solup çözülüyor.. görüntü geçmişin
hayali misali.. izi kalmış.. Gözlerimi açıyorum. .üzülüyorum.. artık 2. Eş anlamını merak etmemem gerektiğini, çünkü
düşündüğümden daha farklı yeni bir kisveye büründüğünü anlıyor ve bu konuda tam
bir teslimiyetle anlayamayacağıma dair pes ediyorum.. PEESSS..
aynı gün başka bir arkadaşım arıyor.. hayalinde beni görmüş.. küçücük evim varmış..tam 70 tane temizlikçi tutmuş evimi temizletiyor muşum.. arkadaşım” bu ne, küçücük ev” demiş.. ben:” bu ne ki.. yetmiyor…o kadar daha çağırdım, gelecekler” demişim…işte Sevdiğim; işlediğim günahlar artık oraya buraya yankı yapıyor diye, o gece 70 tane tövbe istiğfar çekip uyudum tabiii..vay bana..
aynı gün başka bir arkadaşım arıyor.. hayalinde beni görmüş.. küçücük evim varmış..tam 70 tane temizlikçi tutmuş evimi temizletiyor muşum.. arkadaşım” bu ne, küçücük ev” demiş.. ben:” bu ne ki.. yetmiyor…o kadar daha çağırdım, gelecekler” demişim…işte Sevdiğim; işlediğim günahlar artık oraya buraya yankı yapıyor diye, o gece 70 tane tövbe istiğfar çekip uyudum tabiii..vay bana..
19 nisan
Perşembe.. elimde eski bir bakır tava Ginolu
dayım..Huriye halama tavasını iade
edecekmişim.. aaa bir otobüs duruyor.. içinden bir sürü minik kız çocuğu
çıkıyor.. kimsesizler.. oysaki Sevdiğim, Sen onların onlarda Seninmiş.. onları
büyük bir sevgili sevinçle karşılıyor, sahile doğru gidiyorsunuz.. yokuş yukarı
çıkan ben yokuş aşağı sahile inen sizi seyrediyorum.. oraya kadınları her
zamanki gibi almıyormuşsunJ..ve sonra.. Trabzon’da patika bir dik yokuşa tırmanıyorum.. yol
çok bozuk ve dar.. tüm yol incecik mozaiklerle
döşenmiş.. kenarlar mavi- lacivert-lazuli altın pigmentli bordürlü
..benim yürüdüğüm orta yer ise minik minik kırmızı sarmaşık gül desenli.. yol
olağanüstü antik-güzel ve değerli..aaa yol biteceğine yakın mozaiklerde
bitmiş.. toprak gözüküyor.. bir nalburdayım.. yolun kalanını döşemek için, o
mozaiklerden, inanılmaz uygun bir fiyatla devamını alıyorum.. ve bir evdeyim.. hiç evlenmemiş arkadaşım
Nalan’ın yanında bir bebek ve Şenay var.. bebek
sanki oğlan.. kundakta.. o bebeği; alınabilecek en mükemmili uzanıp
almış olan ve yanındakiler kucaklarına alıyorlar.. ama bebek çok ağlıyor ve ne
yapsalar susmuyor.. her şeyin en ekmelini almış olan; o bebeği, bu defa, onlardan uzak
durup asla onlarla konuşmayan bizim masalın çocuğuna uzatıyor.. yüzükoyun bir yatakta uzanmışım.. göğsümden yukarısı
dirseklerimle desteklenmiş yukarıda…O, büyük bir sevgi ile, bebeği tam göğsümün
altına koyuyor.. bebek hemen sakinleşip susuyor.. neden İNLEYEN BİRİNİN BEBEĞİ DE, GÜLEN BİRİNİN DEĞİL
SEVDİĞİMM..?!!
……
bu akşam geç vakitte site cumhuriyetimizde bizlerin talebi ile bir ilk gerçekleşti.. Arabi hocamızdan hikmetler saçan hocamızı keyifle dinledik.. yeni isimler ve bu dersin yeni dönemde devamı için yetkiliden söz bile aldık .. teşekkürler.
Cumartesi…netten bir yazı akıyor.. babasının süsü yazmış.. başlangıcı SÖZ VERMEK le alakalı ve çok büyük harflerden dizilmiş.. ve hiç hatırlamadığım bu yazıyı okuyorum.. en sona gelince, hani şu akıp kayan yıldızlardan haber aldığı için yıldızı düşürülenden etkilenilmiş, bu yazıyı anlıyorum.. B ‘anlamında …Sevdiğim ben sözümü B’ anlamında tutmaya çalışıyorum inşallah ama HÜVE beni içine çekiyor ne yapayım?.. insan Sevdiğini, cemalini seyrettiğinde onun güzelliğiyle zevklenir ya hanii.. galiba bu defada; diğer birkaç defa da olduğu gibi, sınırlarımı aşmış olmanın getirdiği asabiyeti celalinden anladım ki, yazım dilimin yada bilmediğim bir eylemimin dozu kaçmıştı.. misali, bir ucu Rahman bir ucu şeytan olan ateş değneğimin dairevi dönüşü-simasından akıp geçen korkunç suretler beni çok yıpratmıştı diyelim.. bendeki kötülük-hinlik-aşırı kıskançlık Senden bana & beni mi gösterdi acaba?!!.. yoksa kaç zamandır yanardağlar gibi patlamayı bekleyen asabiyeti beşeriyetim; “Senin verilmiş mana kararını ,sözlü eyleminle mühürlemek zorunda oluşundan mıydı” ,bilmiyorum.. ama Sevdiğim, dünyanın Ortadoğu’sunda Şam-şem YENİDEN YENİ BİR DOĞUMLA ANCAK SENİN KELAMINLA İŞTE BÖYLE DOĞACAK BİLİYORSUN.. BU BELA VE KAHIR, ONLAR ve bizler İÇİN HAYIR OLACAK İNŞALLAH VE AMİNN.. bunun çok zor ve ağır olduğunu biliyorum ve teşekkür ediyorum.. SEN İÇİMİZDE OLDUĞUN MÜDDETÇE BİZE-içlerinde olduğun müddetçe onlara ASLA ZARAR GELMEYECEK İNŞALLAH VE AMİNN.
bu akşam geç vakitte site cumhuriyetimizde bizlerin talebi ile bir ilk gerçekleşti.. Arabi hocamızdan hikmetler saçan hocamızı keyifle dinledik.. yeni isimler ve bu dersin yeni dönemde devamı için yetkiliden söz bile aldık .. teşekkürler.
Cumartesi…netten bir yazı akıyor.. babasının süsü yazmış.. başlangıcı SÖZ VERMEK le alakalı ve çok büyük harflerden dizilmiş.. ve hiç hatırlamadığım bu yazıyı okuyorum.. en sona gelince, hani şu akıp kayan yıldızlardan haber aldığı için yıldızı düşürülenden etkilenilmiş, bu yazıyı anlıyorum.. B ‘anlamında …Sevdiğim ben sözümü B’ anlamında tutmaya çalışıyorum inşallah ama HÜVE beni içine çekiyor ne yapayım?.. insan Sevdiğini, cemalini seyrettiğinde onun güzelliğiyle zevklenir ya hanii.. galiba bu defada; diğer birkaç defa da olduğu gibi, sınırlarımı aşmış olmanın getirdiği asabiyeti celalinden anladım ki, yazım dilimin yada bilmediğim bir eylemimin dozu kaçmıştı.. misali, bir ucu Rahman bir ucu şeytan olan ateş değneğimin dairevi dönüşü-simasından akıp geçen korkunç suretler beni çok yıpratmıştı diyelim.. bendeki kötülük-hinlik-aşırı kıskançlık Senden bana & beni mi gösterdi acaba?!!.. yoksa kaç zamandır yanardağlar gibi patlamayı bekleyen asabiyeti beşeriyetim; “Senin verilmiş mana kararını ,sözlü eyleminle mühürlemek zorunda oluşundan mıydı” ,bilmiyorum.. ama Sevdiğim, dünyanın Ortadoğu’sunda Şam-şem YENİDEN YENİ BİR DOĞUMLA ANCAK SENİN KELAMINLA İŞTE BÖYLE DOĞACAK BİLİYORSUN.. BU BELA VE KAHIR, ONLAR ve bizler İÇİN HAYIR OLACAK İNŞALLAH VE AMİNN.. bunun çok zor ve ağır olduğunu biliyorum ve teşekkür ediyorum.. SEN İÇİMİZDE OLDUĞUN MÜDDETÇE BİZE-içlerinde olduğun müddetçe onlara ASLA ZARAR GELMEYECEK İNŞALLAH VE AMİNN.
..* çocuk:”ben Sizden çok korkuyorum, sizi çok tehlikeli buluyorum....Padişaha yakın olmak iyi değildir.. uzak olmak isterim.. ben çok ağırım, size zarar vermek istemem”.. Padişah: ”sen bana zarar veremezsin.. hiç bir şey olmayacak merak etme”.. ve çocuk istediği bir şeyi söyledi ve anlamla baktı.. Padişah çocuğa doğru tüm ciddiyetiyle eğildi ve şöyle dedi: ”Ben sana zarar veremem ..seni ancak korurum”….Sevdiğim ,emanetin Seni öyle derin belalı seviyor ki, Sana zarar vermemek için, hiçbir zaman Sana yaklaşmayacak ,biliyorsun değil mi?:)….
23.nisan
pazartesi çocuk bayramı.. arkadaşım
arıyor…bu arada Sevdiğim bu haberi beklediğini ve zaten denetlemeye dek
yaptığını bildiğim için mecburiyetten yazıyorum, bil yaniJ..2 ila4 senelik 5 minişimiz geldi.. ben sevgisizliğimden dolayı asla
sorumluluk almak istemem.. sadece korkunç bir hayırsever
bulabilme potansiyelim vardır ki, o
da tabii EFENDİMİN ESMASINDAN DOLAYI.. çok şükür ki harika insanlarla Yaratıcım
beni dost yapmış ..benim hiçbir şeyim yok biliyorsun=tam takır kuru bakır
deyimi benim için üretilmiş....eee kendi doğurduklarımda ne kadar başarısız
olduğumu biliyorsun - seviyeli bir sevgisellikle birbirimize geri dönüşemeyişimizden de malum
zaten.... ben kendimle geçinemiyorum üstelik.. ama gördüğüm hayaller beni zorla
bu işe bulaştırıyor sanki; ki, bunca kelimeyi de yazmak zorunda kalıyorum nedense..
işte Sevdiğim, arkadaşım zapt edilmesi çok zor olan bu 5 minişle beni de parka
pikniğe davet ediyor.. 5 minik 3 anneyiz.. hemen rüyamı da hatırladığım için
kabul etmek zorunda kalıyorum tabii.. çok zor ve ağır bir görev olsa da, hep
ince bir kara mizahla Senin oyunlarına gülerek bu işi yaptım..
Salı.. tektaşa gidiyoruz ..arkadaşıma; bir diğer tanıdığımız ve takip ettiğimiz” 18’i ni geçtiği için kendine dışarıda yeni bir hayat kurmak zorunda olandan” tel gelmiş.. “sakın yola çıkma, ambulans, kan, kaza, feryat” diye yalvarıyormuş.. arkadaşım beni:” ne yapalım, sen karar ver” diye aradı.. Sevdiğim bana bişi olmuş.. o rüyayı dinlerken o rüyayı görenin yoksunluktan artık felakete doğru sürüklenen İMDAT -BENİ KURTARIN çığlıklarını duyup anladım.. ve arkadaşıma anlatırken ense kökümden tüm hücrelerime yayılan tesirden, o anlamın tasdikini algıladım..” demek ki rüyalar ne görüldüğü, nede anlatıldığı anlamdaydı !!..”bizle alakası yok kazanın, onunla alakalı.. gidelim.. hayır olur, yarında ona gideriz” dedim.. işte bu gece K.. Hoca geldi.. çok harika idi.. ne zamandır kimseye soru sormuyordum.. soru sormada tavan yaptım diyebilirim ki, sorularım beni bile hayrete düşürdüJ .. çok neşeli geçti.. ve oradan, yarın gideceğimiz yer için çok büyük bir cömertlikle ayrıldık şükür..
Salı.. tektaşa gidiyoruz ..arkadaşıma; bir diğer tanıdığımız ve takip ettiğimiz” 18’i ni geçtiği için kendine dışarıda yeni bir hayat kurmak zorunda olandan” tel gelmiş.. “sakın yola çıkma, ambulans, kan, kaza, feryat” diye yalvarıyormuş.. arkadaşım beni:” ne yapalım, sen karar ver” diye aradı.. Sevdiğim bana bişi olmuş.. o rüyayı dinlerken o rüyayı görenin yoksunluktan artık felakete doğru sürüklenen İMDAT -BENİ KURTARIN çığlıklarını duyup anladım.. ve arkadaşıma anlatırken ense kökümden tüm hücrelerime yayılan tesirden, o anlamın tasdikini algıladım..” demek ki rüyalar ne görüldüğü, nede anlatıldığı anlamdaydı !!..”bizle alakası yok kazanın, onunla alakalı.. gidelim.. hayır olur, yarında ona gideriz” dedim.. işte bu gece K.. Hoca geldi.. çok harika idi.. ne zamandır kimseye soru sormuyordum.. soru sormada tavan yaptım diyebilirim ki, sorularım beni bile hayrete düşürdüJ .. çok neşeli geçti.. ve oradan, yarın gideceğimiz yer için çok büyük bir cömertlikle ayrıldık şükür..
25.nisan Çrşb..
bugün arkadaşımla o rüyayı görene gittik.. bize emanet edilenleri en güzel
şekilde kullandığıma inanıyorum ve onlardayız..aaaaa 13 günlük bebeğini
kucağıma koyuyor.. o bir oğlan.. acaip güzel maşallah.. bana nasıl bakıyor bir
görsen ve her şey dağılıyor ..o göğsümde susan bebek hayalim gözümün
önüne geliyor.. bizi acilen buraya getiren
tasarrufatıma bakarak gülümsüyorum.. ve eve dönünce; devamı afiyet ve
huzur için güzel dostlarımı tekrar arıyorum.. çok teşekkür ediyorum
Sevdiğim bana bu kadar güzel cömert insanları
dost kıldığın için.. hayatta ki en büyük nimet olan cömertliği tam vaktinde ve acilen yapmak olduğunu bugün bir defa daha
anladım…. Kimsesizlerin:” kimse yok mu??!!”
imdadına, kimsesiz kalmadığımız içinde binlerce şükürler..
……………..
Evvet Sevdiğim gelelim konumuza.. o celali seyir beni nedense kaligula kelimesine götürdüJ.. efendi google dan baktım.. dehasından delilik zuhur etmiş kanlı bir roma imparatoru çıktı.. bu anlam değildi istediğim.. ve kelimeyle oynayarak en nihayet aradığımın kökenini buldum.. ve Sevdiğim, tüm dünya ciddi kaynakları Yahudilerin hint kökenli olduğunu ve esasında hiçbir peygambere değil, yıldız tarzı tek tanrı inancına sahip olduklarını söylüyorlar..essenilik ve sabiiliğe daha yakınlarmış.. Hindistan kaynaklı Kali Yuga: ÖLÜM VE YENİDEN DOĞUM. .başlangıçlar ve bitişler döngüsü.. toprak ana.. maddi ve manevi yozlaşmanın doruğa çıktğı 4. zaman devresidir. Vişnunun son avatarı Kali, elinde kılıcı ve beyaz ata binmiş olarak ortaya çıkacak ve kötülüğü yok edecektir.. mehdi beklentisinin kökeni. Oysaki insanlar bilmeliki bizim peygamberimizden başka kurtarıcı gelmeyecektirJ……. Kali, Şiva'nın eşlerinden biri olarak görülmüştür.. . kala , karanlık ve zaman ayrıca Siyah Kadın anlamına da gelir ki, eşi olan beyaz Şiva'nın tersidir.. Brahman sa dünyanın ruhudur.
Evvet Sevdiğim gelelim konumuza.. o celali seyir beni nedense kaligula kelimesine götürdüJ.. efendi google dan baktım.. dehasından delilik zuhur etmiş kanlı bir roma imparatoru çıktı.. bu anlam değildi istediğim.. ve kelimeyle oynayarak en nihayet aradığımın kökenini buldum.. ve Sevdiğim, tüm dünya ciddi kaynakları Yahudilerin hint kökenli olduğunu ve esasında hiçbir peygambere değil, yıldız tarzı tek tanrı inancına sahip olduklarını söylüyorlar..essenilik ve sabiiliğe daha yakınlarmış.. Hindistan kaynaklı Kali Yuga: ÖLÜM VE YENİDEN DOĞUM. .başlangıçlar ve bitişler döngüsü.. toprak ana.. maddi ve manevi yozlaşmanın doruğa çıktğı 4. zaman devresidir. Vişnunun son avatarı Kali, elinde kılıcı ve beyaz ata binmiş olarak ortaya çıkacak ve kötülüğü yok edecektir.. mehdi beklentisinin kökeni. Oysaki insanlar bilmeliki bizim peygamberimizden başka kurtarıcı gelmeyecektirJ……. Kali, Şiva'nın eşlerinden biri olarak görülmüştür.. . kala , karanlık ve zaman ayrıca Siyah Kadın anlamına da gelir ki, eşi olan beyaz Şiva'nın tersidir.. Brahman sa dünyanın ruhudur.
((*hikmet baba, anlayış ise anadır. bunlardan oğul olarak ilim doğmuştur.
akıldan, azamet ile kudret meydana gelmiştir. bunlar tanrı'nın iki kolu
mesabesindedir. tanrı, bunların birincisiyle hayatı doğurur, ikincisiyle onu
yok eder. kabala tefekkürüne göre tanrı hiçbir çıkar düşünmeden sevmek (aşk) ve
kalp nuru aracılığıyla, ruh kendi benliğinden tecerrüt eder, aslına kavuşur. o
zaman tanrı'nın irade ve tefekküründen başka kendisinin irade ve düşüncesi
kalmaz. insan için böyle bir ilahi aşka malik olmak büyük nimettir). böylece
zamanla yahudilik inancı gelişir ..ALINTIDIR..))
Ve tabbi Sevdiğim nasıl oldu anlamadan kendimi netten KABALA okurken buldum.. hayatımda ilk defa kabala nedir okuyordum ve hayretler içinde kalmadım J.. nedennn?. çünküü.. Haybabamın hayalimde 2 sene evveli verdiği ve o gün bugün masallarımızla okuduğumuz MASONLAR VE DERVİŞLER kitabından dolayı tabii.. bu masalı okuyan herkes çok bahtlı aslında ..artık hiçbir maddi şeye şaşırıp, hayret etmiyoruz değil mi?. köklerimize gidiyorken tüm yollar birleşiyor demek ki=medeniyetler ittifakıJ…ve geleceğim yer şimdilik burasıydı.. lakin, durup takılıp kalmamak esasdı.. zaten okudukça anladım ki Sevdiğim; şuan ki yeni tasavvufi ekoller, yeni mistikler, beyni esas tanrı olarak alan yeni kuantsal bedenli çakracılar, reikiciler filan fulll ,meğer kabala okuyup uyguluyorlarmış yaaaaJ..çaktım en sonunda rüzgar gülü değirmenlerini.. çevlan eden çakracıları…bin şükür..ALLAHIM CANIMM.. neden beni, bu konulara meraklı ama bir o kadar da kıt algılı yaratmış, hiiç anlamıyorum hiçç. ..her şeyi en son ben akıl edip öğreniyorum.. yani çok ayıp Sevdiğim, talebenin zekasına ve beden sağlığına zerre şifa verdiğin yok zatenJ….
iştee.. kabala
benim için ilk anlamda ne demek bakıiimm.. KA-BA-LA..beden ve ruhun
birliği ve yokluğu üzerine bir
seyrüsülük tabii.. ve J2 EŞLİJ…kaba-la olursa kabe nin siyahlığı ve siyah taş.. KiBeLe=isis=kıble……kabala
ayrıca Kabil=KABINI DOLDURANIN TAŞMASI İLE OLAN”OLABİLİRLİLİK
YASASI”.. kabile.. klan…madde ile mana ilminin kimyasal dönüşümle
VAR-YOK ilmi.. altını demir demiri altın etme misali...Sevdiğim şimdi okuduklarımdan alıntı yapacağım sonra ise
anladıklarıma devam edeceğim tamam mı? bak
çok dikkatli oku.. çünkü, sonra, bana bunları göstererek öğretmen lazımJ..ve teşekkürler..
YHVH..İbrani Yaratılış doktrini, Bidayeti İnsan kavramını ortaya atar. Bu Tanrı YHVH'in (Yahweh) dört harfinin dikey olarak üst üste konulduğunda Adem'e atfedilen insan şekli ortaya çıkar. Ayrıca, bütün yaratılışın bu Kutsal İsimde kökü bulunduğu da söylenir. Esas Telaffuzu o denli korunan bir sırdır ki günümüzde kaybolmuştur??!!. onun uygun zikredilişini keşfedenlere mutlak güç sağlandığı söylenir, hatta sadece bu İsimin değişik tertipleri üzerinde çalışan Kabala ekolları vardır… Kabalistler yaratılışın birkaç evrede geliştiğini ve içinden "Bidayeti Adam" olduğuna ve bu ilk adamın İlahi İsmin dört harfinin üst üste konulmasıyla yaratıldığını düşündüler. Yod (kafa, salgı bezler/endokrin sistemi) Ateşle ilintilidir; Heh (omuzlar/göğüs, kan dolaşımı ve solunum/kardiyo-pulmonari sistemi) Havayla ilintilidir; Vau (Omuriliği/Sinir sisteme) Suyla ilintilidir; ve son Heh (kalçalar, bacaklar ve ayaklar, iskelet sistemi) Toprakla ilintilidir…. Son Heh'deki nokta maddede gizli, tüm yaratılışta ışık, hayat ve aşk noktasıdır ..Bu gizli güç açığa çıkarıldığı zaman, bizi Yod'un Ateşinde ilahi vecit ve şuurun doruklarına getirir…..
Her bir
harfle ilgili bir sürü özellik atfedildi ve bu başlı başına bir kabalistik
meditasyon ekolünü oluşturuyordu. Başka harfler ekleyerek, farklı şekilde bir
araya getirerek ve sayısal değerleri eş olan harfler ile yer değiştirerek ek
İlahi İsimler, başmelekler, melekler ve diğer ruhsal varlıklar çıkarıldı…BidayetiAdam
Kadmon'un sözlü
geleneği, Mısır tanrısı Osiris'e
benzerdir, çünkü Osiris parçalanıp yeniden inşa edildi, diğer yandan Adem
"Düştü", parçalandı ve orijinal Ademi tekrar bir araya getirmek
Kabalistin işiydi..
Kundalini'=ilahi kozmik enerjidir.. Akrep burcun
simgesi Kadüs ile birlikte gözükmektedir. Kundalini
Şakti -Kundalini, sarılmış anlamına gelen kundala'den gelir. Halka şeklinde sarılı bir yılan
simgesi Kundalini'yi temsil etmek için sıkça kullanılır. Şakti kelimesi güç
demektir. potansiyel güç anlamına gelir…tüm evren
iki ayrı kutba veya yöne ayrılmış gibi gözüken saf şuurun tezahüratıdır.
Bu yönlerden biri tanrı Şiva'dır ve oluşumsuz veya
tezahüratsız şuuru, şekilsiz
vecit hali, öz varlığı ve farkındalığı temsil eder. Öz olarak erildir ve her ne kadar var olma gücüne sahipse de tezahür ve
hareket etme gücü yoktur. Şiva'nın eşi Şakti de bir tanrıça olarak
temsil edilir ve kutupların diğer tarafı olarak dinamik, enerjik ve yaratıcı
yönünü temsil edip evren olarak tezahür olur. Şakti Şiva'dan doğar ve hiç biri diğeri olmadan var olamaz.. Bu iki prensip aslında
birdir, ama tezahür olmuş dünyada bir ayrılık illüzyonu yaratılır.
KUNDALİNİ -İlahi Kozmik Enerji ..Prana enerji bedeninde çakra denilen merkezlerde toplanır. Esas yedi çakra (enerji merkezleri) ve tekabül eden şuur halleri kişilerin dünyayı farklı şekilde algılamalarını ve yaşamalarını açıklamaktadır. İnisiye olacak kişinin Asâ’sını yâni uyuyan kundalinisini uyarmış olması değil 7 frekansta (7 farklı soyut titreşim) tam işlev sahibi olarak ayağa kaldırmış olması gerekiyordu.! 7 titreşimli “Sûr” denen ilâhi borudur…(
"Abram"..
Ab = "Baba;" Hir veya H'r = "Baş; Üst; Yüceltilmiş;" Am =
"Halk.. "Yüceltilmişin Babası." Ab - î - Ram =
"Merhametlilerin Babası." Ab, ayrıca "Yılan" demektir, Ab-Ram
(Yüceltilmiş Yılan) bir Naga kralı olduğunu ima eder. Örneğin Kral Süleyman'ın yakın dostu Tireli Hiram
"Yüce Halk" veya Ahi-Ram
(Yüce-Yılan)'dır. … ALINTI))
*ve Sevdiğim.. tüm okuduklarımızdan ve kabalistlerin 7 çakra açma çalışmalarından da
anlaşılmıştır ki ,eski mısır osiris dininin tapınak insiyasyonu, aynen onlarda
yaşatılarak uygulanıyor ..sütun ayinleri
var mesela.. bu meditasyonlarda ışıyarak o sütuna adını yazma işlemi
muhteşem bir anlam benim için…hani eski tapınakların en iç-gizli odasındaki ne
olduğunu anlayamadığımız ,her firavunun kendi adına=imza kartuşlu diktiği
sütunların anlamı da böylece açığa çıkmış oluyor ..ve Yahudilikte en baş
yaratıcının adını söylemek yasak olduğundan; bunun zamanla unutulduğu ve
değişik harf ve ses kombinasyon zikirlerle-mantralar la bu ismi bulmaya
çalıştıkları da ortaya çıkmış oluyor değil mi?. halbuki Yaratıcımız ne der..
İNSAN SEVDİĞİNİ SIKÇA ANAR.. ve kalpler sadece Allah’ın adı ile mutmain olur.. demek
ki bir kabalist asla mutmain makamına çıkamıyor.. çünkü tanrısının adını
bilmiyor yada onu da kıskanıp söylemiyorJ ÖRTÜYORJ..ne muhteşem bir öğreniş oldu değil mi Sevdiğimm?..bana bu
kadar özel bir şeyi öğrettiğin için çoook ama çook teşekkür ediyorum ve SENİ
SEVİYORUMMM…
Perşembe..Sevdiğimm.
dün başladığım bu masalı sabaha doğru Hz.Musa
bölümünde bırakmıştım.. uyumadan bir an evvel; zenci-kapkara bir adam
gördüm. çok netti.. hala gözümün önünde.. gözlerinin akı bembeyazdı ,yüzü ince
zarif ama tam bir daireviydi.. dudaklarında ise çocuksu bir gülümseyiş kıvrımı
vardı.. hiç korkmadım.. ama anlamını bilemedim tabii.. ve sabah şöyle uyandım..
ben kabalistlerin hayat ağacı-SEFİROT-
kürelerinden oluşmuş şemasının içindeydim ve o şema bendim.. kendi üzerimde tüm küreleri bilerek
anlatıyordum.. o kadar harikaydı ki ..ne yazık ki gözlerimi açınca tek
kelimesini hatırlayamadım. ama okuduklarım ve gördüğüm tefekkürlerin bu şekilde
rüyalarıma girmiş olmasının çok normal olduğunu da biliyorum…
“Biz de Musa'ya “Sen de asânı
bırakıver” diye vahdettik.. Birdenbire
asâ, onların bütün uydurduklarını yakalayıp yutuverdi.!”(Araf -7/117)
"Kur'ân'da Musa'yı da an. Çünkü o ihlâs sahibi
idi ve israiloğulları'na gönderilmiş bir peygamber idi"(Meryem, 19/51).
ve Sevdiğim Hz. MUSA aleyhiselam… .. Yakub a.s neslindendir... babası, İmran, kardeşi Harun (a.s) dir. .İsrailoğullarına gönderilmiş Ulu'l-Azm elçilerdendir. füsus daki hikmeti ULVİ dir..hz. Musa doğduğu yıllarda: firavun gördüğü bir rüya üzerine, kendisini tahtından edecek olan erkek çocuğu bulup öldürmek kastı ile- her biri Musa- zan’edilen 70.000(çokluğa kesret bir rakamdır) çocuğu katletmiştir..işte buradaki niyet esasdır ve o çocuklarının her birinin ruhi kuvveti ve anlamı hz Musa’ya hikmedilmiştir.. ((*Sevdiğim bu aynı bizlerin; babamızda milyarda bir seçenek spermken-sper savaşlarından hedefe varacak; yanii ana-yumurta tarafından en cazip kılınmış olan bizlerin dünyaya gelebilmesi için, bir milyar kardeşimizin kendini fedasına benziyor değil mi?...bilmiyorumJ...))
ve Sevdiğim Hz. MUSA aleyhiselam… .. Yakub a.s neslindendir... babası, İmran, kardeşi Harun (a.s) dir. .İsrailoğullarına gönderilmiş Ulu'l-Azm elçilerdendir. füsus daki hikmeti ULVİ dir..hz. Musa doğduğu yıllarda: firavun gördüğü bir rüya üzerine, kendisini tahtından edecek olan erkek çocuğu bulup öldürmek kastı ile- her biri Musa- zan’edilen 70.000(çokluğa kesret bir rakamdır) çocuğu katletmiştir..işte buradaki niyet esasdır ve o çocuklarının her birinin ruhi kuvveti ve anlamı hz Musa’ya hikmedilmiştir.. ((*Sevdiğim bu aynı bizlerin; babamızda milyarda bir seçenek spermken-sper savaşlarından hedefe varacak; yanii ana-yumurta tarafından en cazip kılınmış olan bizlerin dünyaya gelebilmesi için, bir milyar kardeşimizin kendini fedasına benziyor değil mi?...bilmiyorumJ...))
MUSA.. sudan gelen anlamı
yanında eski mısır da OĞUL demekmiş.. ama MU-su
demek olduğu gibi mimde bir ikilik % karşılıklık
=muhabbet de var diye öğrenmiştim.. hepimiz ERLİK SUYU
olarak sudan yaratıldık ve beden tabutlarında bir yeni doğanın % 90 nı –yaşlı bir insanınsa %50 si SU imiş..ve SA da ağaç demekmiş yani
tabut beden…ve annesinin bedeni tabut misali; onu hamil taşıyıcıyken, şimdi
birde süt vererek=kendi beden ağaç suyuyla daha özel bir duruma yükseliyordu.. insan sütü yolu-MİLK WAY.. tabiat şartlarından geçip insana uruç etmiş eşyanın & insan olarak, insana verilmesi
en yüksek gıdadan başka hiçbir şey de değildir.. ilim.. mısırlılar ŞİR’A =İSİS yıldızına
tapıyorlardı ama o Yaratıcının şeriatından, sadece bir ayetinden başka da bir
şey de değildi..
şimdi gelen yeni BİR di ve şeriatı MUSA idi.. O’nun kundalini ASA sı -JAD i=Turuku A’li omurilik BELSUYU; içine vahiy den başka, aklı ilimler
sokulmuş tüm kadim eski bilgileri =HADİSi-NECASETi =şirki =sihir büyü ilizyon
halüsinasyonlarını yiyip yutacak ve yine de asla şişmanlamayacaktı.. neden
?çünkü onların gösterdikleri her şey sanal –göz boyamacılıktı da ondan…HAK
GELİNCE BATIL otomatikman YOK OLURDU..
ve tüm ilk dönem asilleri gibi firavunlarda kız kardeşleri ile evleniyorlardı.. genel de anneler değişik tercih ediliyordu. .bu asaleti korumak, protokol için elzemdi..(*beraberlik şart değildi..ritüellerin-seromonilerin tanrı ve tanrıça ile beraber işlemesi-olmazsa olmazı ana esastı..) aslında pek çok başka evliliklerde devam ediyordu.. Firavun da hz Asiye annemizle evliydi ve hiç çocukları yoktu..
ve tüm ilk dönem asilleri gibi firavunlarda kız kardeşleri ile evleniyorlardı.. genel de anneler değişik tercih ediliyordu. .bu asaleti korumak, protokol için elzemdi..(*beraberlik şart değildi..ritüellerin-seromonilerin tanrı ve tanrıça ile beraber işlemesi-olmazsa olmazı ana esastı..) aslında pek çok başka evliliklerde devam ediyordu.. Firavun da hz Asiye annemizle evliydi ve hiç çocukları yoktu..
ve Nil’den, SAZDAN BİR TABUT İÇİNDE
BİR BEBEK AKIP GELDİ..firavun tüm erkek çocukları
öldürüyordu.. ama bu GELEN ilginçti.. aynı antik Mısır dini, Osiris misali bir görsellik canlanmıştı.. Hz Asiye
ise sanki burada İsis rolündeydi.. ve
eşine –kardeşine, BU APAÇIK MUCİZEDEN DOLAYI –ÇOCUK İÇİN HİMAYE İSTEĞİNİ- dediğini yaptırabilirdi.. böylece bebek Musa a.s kurtuldu.. Nil boyunca
Salı takip eden kız kardeşi, annesini de saraya süt annesi olarak
getirdi ki, bebek ve anne kavuşmuş
oldular.. bir bebek yakınlık ve
geliş bakımından Yaratıcıya daha yakındır.. ve büyükler üzerinde daha
hükümdardır ki, bu olayda bunu anlatır.. en yüksek makam sahibi bir adam bile; bir bebekle
konuşabilmek için ya onun seviyesine eğilir, yada onu, elleri ile yüzüne dek
kaldırır.. onunla anlaşabilmek için mimiklerini bebekleştirir…(aslan olsa
dahii..)
aynı yağmurun Rab’le olan yakınlığı gibi ki ;”her şeyi sudan yarattık” denmiştir…ve hareket sükûnetin içinde dahi vardır.. ATOM ÇEKİRDEĞİNİN İÇİNDEKİ KUARKLAR VE ONLARIN İÇİNDEKİ İPLİKÇİK-SİCCİNLER GİBİ.. tabutun içindeki bebek gibi…osirisin tabutunun içindeki JAD –BELKEMİĞİ-NEY-KAMIŞ GİBİ.. ölüm yoktur ve ölüm diriliği doğurur.. KADİMDEN HADİS –HADİSTEN KADİM DOĞAR GİBİ.. bir alemden bir aleme, farklı hallerden farklı hallere geçiş vardır.. su gibi ..akış misali.. su durgun olsa da o daima içten içe hareket halindedir.. ve Hz.Musa da, firavunun himayesinde büyüyen biri olarak, tabii ki onların geçtiği tüm öğretilerden de geçti.. yani o zamanlar sadece özel istidatlı kişiler ve asiller için olan hz Adem den beri süren ve hz İdris-Enok-Tod –Hermes ile zirveye vuran tasavvufu en ince ayrıntısına dek tahsil etti.. ama artık Mısır’da; YAKUP A.Sın merdiveni olarak yaşayan genetik soyu, hz. Yusuf ve kardeşleri ile hidayet bulan barış dolu günlerini çoktan yitirmişti.. yeni firavun tanrılığını ilan etmiş ve kendisine taptırtıyordu..ve hz Yakub-İsra’nın soyuna ise akıl almaz aşağılayıcı zulümler yapıyordu..hz Musa, işte böyle zulüm dolu bir yere, peygamber olarak gönderilmişti..
.. hz Musa’nın Mısır’dan ÇIKABİLMESİ İÇİN BAZI OLAYLAR GELİŞTİ Kİ HER PEYGAMBERE FARZ OLAN HİCRETİ GERÇEKLEŞSİN…Medyen e gitti. Hermetik mason Ezoterikçilerinin Esseni- Sabiilerden dediği bir AMA olan hz Şuayb’ın hizmetine çoban olarak girdi.. oysaki öğrendiğime göre Sevdiğim; hz Şuayb yaşadığı müddetçe, hiç kimse O'na- şuursal idrak olan kalbe- iman etmemiş.. ki, buda, O’nu içinde yaşadığı Esseniler den ayırır değil mi?.. o zaman ezoterikçiler de okuduğum hz Musa ve hz İsa da sabii -esseniydiler sözü külliyyen yalan ve batıl olup düşer..(iyi ki eski mısır mitolojisini okuduk Sevdiğim.. bilsen her şeye bakışım nasıl değişti, hayret ediyorum yani..)ve Hz.Musa 10 yıl hizmetten sonra ise hz. ŞUAYB’IN 2 kızıyla da evlenmiş olarak oradan ayrıldıJJJ…..
((Karanlık ve soğuk bir gecede yolu şaşırdı ve dağ geçidinin yolunu bir türlü bulamadı. Çakmak tasıyla bir şeyler tutuşturmaya çalıştı, başaramadı. Karısı da hamileydi ve doğum zamanı da yaklaşmıştı.. Tur tarafından bir ateş gördü. Ailesine: "Durunuz, ben bir ateş gördüm; belki oradan size bir haber veya tutuşmuş, bir odun getiririm de ısınabilirsiniz" dedi. Oraya gelince, kutlu yerdeki vadinin sağ yanındaki ağaç cihetinden: "Ey Musa! şüphesiz ben âlemlerin Rabbi olan Allah'ım " diye seslenildi. "Değneğini at!." Musa, değneğin yılan gibi hareketler yaptığını görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. "Ey Musa! Dön, gel. Korkma. şüphesiz güvende olanlardansın" denildi… alıntı))
ve Sevdiğim burada
alıntımıza bizde dahil olalım mı ..hz
Musa Yaratıcısı ile konuşup sohbet etmekle şereflenmiştir.. ve bu sohbetin
sonunda aşkı iyice artarak O’nu görmek istemiştir.. dağa bakması ,eğer dağ
dayanırsa onunda dayanıp göreceği söylenmiştir.. ve hz Musa dağa bakmıştır.. dağ
paramparça olup, ateş tecelli etmiştir…(hz.
Musa işe bu şiddetli tecelliden düşüp bayılmış ve dili kekeme-peltek kalmıştır
ki, bunun içinde kendisine kardeşi hz. Harun
yardımcı kılınmıştır..)aslında bu AŞKın; O’nun SİNA dağındaki TUR tepe- sinesindeki depremidir.. KALP volkanik yanardağı patlamış ve AŞK TÜM İDRAK PERDELERİNİ EN CELLALLİ,EN ŞİDDETLİSİNDEN
PARAMPARÇA ETMİŞTİR..ilmü ledün fışkırmıştır. .(sefirot latifi kürecikleri=hikmetJ=kendi gayzeri fışkırmıştır)..hz Musa kıyameti kopup, O ANda miracını ATEŞ ten yapmıştır..
O sudandır ..ama denizlerin içindeki magma volkanların ısısından da; sulardaki ilk mikroorganizmalar, yeni yeni isimli, anlamlı, şeyler doğar ve maddeleşir.. ve binlerce senedir süren sistem tamamen değişmiş Lailaheillallah döneminin bitmesine ve Muhammedünrasullullah dönemine hazırlık başlamıştır.. Hak ile bâtıl'ın amansız savaşı. Bütün peygamberlerin birbirlerine miras bıraktıkları tevhit mücadelesi bir daha başlamıştır...ve LENTERANİ…beni göremezsin.. işte bu yeni bilinçle yani Kelime-i Tevhidin 2. cümlesinin tecellisi ile görünür olmuştur…hz Musa SAF ÖZ’ü, hiç sönmeyecek ATEŞ-İ AŞKIN kalp ocağını görmüştü…KUHİNUR... yanan taşlar misali, o dönem her şeyde ateş ve su tecellisi hakimdi.. O Zaman’daki ana baskın unsur oydu.. mesela Sina dağı ve İtalya’daki Santorini ve dünyanın pek çok yanındaki içten=alttan birbirlerine bağlı ve tetikleyen sıra yanardağları aynı Mısır’dan çıkış döneminde patlamıştır.. keza Mekke tamamen volkanik ve aktif bir bölgedir. ki tam zıttı bermuda üçgeni imiş….
bu semboller hz Musa’nın bilmediği şeyler değildi.. lakin, o zamanki Mısır’da din tamamen sihir-büyü-HEKA-ilizyondan ibaretti.. Yaratıcı Rab olan ALLAH; hz Musa’ya prometheus misali hakikatin öz bilgisini=ateşi=tanrısallık sırrını verip, O’NU, O ANDA, YILANINDAN KURTARIP, YÜKSELTİP EJDER, ZÜMRÜDÜ ANKA’YA DÖNÜŞTÜRDÜ… geçirdiği ağır imtihanlarında öğrenerek bildiğini; göstererek, bir anda , O ‘nu HİKMETLE ZİYNETLENDİRDİ…işte bu REsullük ilmi ve makamı ile de Hızır as. dan üstün oldu. .çünkü şeriat-sünnetullah- fiiller alemi hadis ti.. ancak Kadim olanı bilenler tarafından hakkı ile uygulanır ve HADİS-SÜNNETLERLE YARATICIYA YAKINLIK SAĞLANABİLİRDİ.. Osiris’in parçalara bölünmesi de ancak mertebeler, seyrü sülükler, makam ve görevler açısından anlaşılmalıydı.. hepsini birleyen içinse; ÖZGÜRLÜĞÜN İÇİNDEN SADECE VE SADECE, GERÇEK KÖLELİK- KULLUKTAN BAŞKA HİÇ BİR ŞEY ÇIKMIYORDU.. ama neye kul olduğunu emin bir şekilde biliyordu tabii..
Tur dağından dönünce; firavun, O’nun karşısına en güçlü ve kudretli sihir sahibi insiyelerini koyup onları yarıştırdı.. onlar aslında ; bugünlerde piramitlerde hermetik en yüksek insiyeler olarak yetiştiklerine inanılan büyücü KaBaList (kibele-isis) SİMYACILAR dı.. asalarını yere attılar.. türlü ilizyonla onlar yılan gibi gözüktü ise de; hz Musa Rabbinin emri ve BismiALLAH ile asasını yere atınca onların tüüm hurma lifinden yapılmış çeşitli kimyasallara bürünmüş asalarını yiyip yuttu.. Sihirbazlar secdeye kapanıp: "Âlemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık" dediler" (el-A'râf, 7/115-122).ve tüüm sihirbazlar anında ekmel biçimde iman ettiler.. neden?.. çünkü, bu ilmi en iyi bilen, en yüksek hermetik rahip, insiye firavun ve daha sonrada onlardı.. ve yaptıklarının akılla-simya ile olduğunu da bal gibi biliyorlardı..hz Musa’nın ASA sının hakikat kadim olduğunu akli değil, vahyi olduğunu da anladılar ve vahye tam teslim olarak hiç günah işlemelerine fırsat verilmeden firavun tarafından katledildiler..
burada Osiris dininin en temel yapısı JAD=omurilik suyu=ASA suyu ve firavunların taçlarında taşıdıkları yılan
ilmi zehri panzehir =zıtlıklar ilmi=tarik=yol=DNA esasdı.. onlara göre kadim olanı,
HADİS OLAN- HZ MUSA’NIN ASASI- YENMİŞTİ.. ama durum; hakikatte kadim olanın,
hadisle aynı anlamda, farklı zuhurla tecelli etmesi-kelime ve şerhinden başka
da bir şey değildi.. söz fiiliyata geçip maddeleşmişti.. ve hz Musa bu ASA
MUCİZESİ ile mısırlılara bozdukları dinin hakikatini en özünü-aslını -unutup sapıttıkları ilk halini göstererek
öğretmişti.. işte bu yüzden rahip sihirbazlar katledileceklerini bilerek, sevinçle iman ettiler..
*HZ .peygamberimiz canlı
KUR’AN dı..O, bize “bunu ALLAH
söylüyor bu AYET ..bunu ben söylüyorum bu HADİS “dediği için biz FARZLAR ı ve
Sünnetleri bilip anlarız.. O yaşayan
maddeleşmiş-Fiili Kur’an olduğu içinde bu anlama erdiğimizde kadimle hadisin
aynı olduğunu da biliriz ve iman ederiz.. tabii ki HAK İLE BATILI AYIRMA KILIÇ süzgeçinden
geçemediğimiz sürece de hangisi gerçek hangisi sahte asla anlayamayız.. önce
kendimizle kökenimiz arasında rabıtayı kuvvetlendirip, ilk elden-ana
kaynaktan-suyun başından bilgi
alabilmeyi başarabilmeliyiz ,değil mi SevdiğimmJ?!!
Kızıldeniz olayından sonra hz Musa kavmini filistine doğru çöllerde yürütmüştür.. İsrailoğulları, bu 40 yıl içinde çok çeşitli sapıklıklarda bulundular ve sık sık O’na ihanet edip SAMiri eşliğinde eski çok tanrılı BUZAĞI=HATHOR =İSİS=şir’a dinlerine döndüler... belki de İsrail oğulları, eski Mısırdaki sihir ve büyü HEKA DİNİ hatırına, en büyük mucizelere, en büyük görsel kerametlere sahne oldukları halde, bu garip halk, yine de peygamberlerine her daim ihanet etti ve kendilerine gönderilen tüüm peygamberlerini katletti.. hz Musa gerçek inanan pek az insan bulabildi. Allah’tan kendisini Beyti Makdis'e yaklaştırmasını, orada ölmesini ve oraya gömülmesini istedi…(* "Eğer ben sizinle beraber orada bulunsaydım, onun yol kenarında ve kızıl bir kum tepesinin yanında bulunan kabrini size gösterirdim" hadis.)
Sevdiğim.. İSRAİLOĞULLARI kelimesinden asıl anladığımı Sana yazmak
istiyorum.. bu hakikatte harika bir anlam ve bugün
bizim bildiğimiz İsrail le zerre ilişkisi yok. .benim için İSRA hz Yakub as.
gördüğü rüyadaki merdiveninde gizli.. buda Turuku A’Lİ DNA habli metin zincirinden başka
bir şey olmayan ASA=YILANLI YOL=SÜTUN-KAMIŞLIK TARLASIDIR..
kişi eğer kendisinde gece yürüyüşü
miracını yapmışsa=İsrafil meleği onun SUR BORUSUNU ÜFÜRMÜŞSE
VE KIYAMETİNİ KOPARTMIŞSA VE ÖLMEDEN EVVEL ÖLÜP EŞYANIN HAKİKATİNE ERMİŞSE ancak bu manaların hakikatine erip kendi
kitabını okuyabilirdi.. kendi kitabını okumayı başaran kişilerde;
diğer tüm kitapları kendileriyle beraber, esma tecellilerine göre
okuyabilirlerdi. İşte ancak o zaman tüm semboller, tüm anlamlarda kişiye sadece
“HAKK HAKKK HAKKK “ diye söyler.. aynı eski mısırda ölüler kitabında, en yüksek tek ruh olan firavunun ruhunun,
kamışlık-sütun tarlasını görünce gab kazı misali vraklaması misaliJ…bizde
de leylekler lek lek dermiş mesela…örnekler değişse de anlam aynıdır.. ve
Sevdiğim hz Musa çok tafsilatlı bir büyük peygamber biliyorsun.. benim ilmim O’nu
ne anlamaya ,ne de anlatmaya yeter. .ama ben, bu masalım için okuduklarımdan ve
buraya alıntıladıklarımdan bir defa daha şunu anladım.. bugünkü Yahudiler dahil
hemen tüm diğer öğreticiler asla İsrail oğullarından değiller ve ne hz İsa’ya
ne hz hz Musa’ya neden hz İbrahim’e inanıyorlar.. onlar hala büyük insiye
İDRİS-TOT-hiram usta HERMESi takip ediyorlar.. ama O’nun öğrettiği din
bozulmadıkça ,Yaratıcının asla yeni bir peygamber göndermeyeceğini bir türlü
anlayamamışlar binlerce senedir ne yazık ki.. ve kaç bin peygamber gelip
geçmiş.. aslında bu Kabalacılar yada o tür gizem peşinde koşan bizim
batınicilerimiz : sadece batın da kaldıkları için BATIL OLAN a en güzel örnek olarak yeni tür hiç bitmeyecek
SAMİRİLERDEN BAŞKALARIDA DEĞİLLERDİR…
bunu en güzel anlatan hikaye ise hz Hızır ve hz Musa bahsinden başka bir şey olamaz.. fiili şeriat alemi olan bu dünyada batın o kadar geçerli değildir.. bu alem için asıl önemli olan Allah’ın şeriatı sünnetlerdir- hadistir.. ayetlerin dereceli kadim anlamı ,sadece dereceli tevhid ehli kadim olanlar içindir ve maddi aleme kademe kademe, mertebe mertebe, parça parça, osirisin parçalarının dağılması misali yayılmıştır.vee fili sadece Yaratan her cepheden seyreder ve bilir.. Herkes filin bir yerinden ancak tutar.. bu aynı bizim şu an ben Allah’ım, bende ilahım deyişimizin zavallılığı gibidir.. mesela ben O’ YUM.. BENDE O’NUN GİBİ GÖRÜYORUM DESEM VE ETRAFIMA BAKSAM EĞER… LÜTFEN ŞİMDİ SİZLERDE BAKINIZ.. sadece birkaç metre kare alanı seyredebiliyoruz değil mi?…ya eşyaların içindeki atomik çözülmüş kömür tozu hallerini ve hareketsiz görünen eşyanın içindeki hayatiyeti, manadan nasıl maddeleşip her an dağılıp nasıl birleştiğini görebiliyor muyuz peki?. ya tüm kainatı her an, her cihetten Yaratan.. her an çözüp& öldürüp &dirilteni ;hangi parçanla anladığını şimdi düşün peki?!..ne komikiz değil mi parça bütüncüler.. ne komikiz J…. yaratılmış hiç bir şey Yaratıcısını ;O’nun izin verdiği isim ve ilimlerin dışına ne bilebilir, nede düşünebilir.. ANCAK KENDİSİNİ BİLEN VE GÖREN O’dur vesselam...
*Sevdiğim birde not düşmek isterim ki, daha güzel anlaşılsın.. tüm kadim milletlerin içinde en uzun sürmüş tarih eski Mısır olarak bugün bilinir.. ve onların şöyle bir özellikleri var.. her şeyi ama her şeyi en mükemmel surette deforme ederek kaydedip yazıp çizmişler, mumyalayıp bugüne ilk günkü hali ile aktarabilmişlerdir.. firavundan başka hiç kimsenin; meğer ki, istediği kadar başarılı birisi olsun , ismi ne anılmış, nede mesleği yüceltilerek SÜTUNLARA kartuş içinde YAZILMIŞTIR.. firavunlar sadece tarihi olaylarda değil;kendilerini küçük düşürecek hiçbir olumsuz hali yazmamış, olanları da her daim silmişlerdir.. hiç bir peygamberin adını kaydedip yazmadıkları ve tahrif edip tanrılık tasladıkları için de Yüce Yaratıcımız onların hiç birinin adını Kur’an-ı Kerim de zikretmemiştirJ..o yüzden bende ,bu dönem firavun isimlerini, çok moda olmasına rağmen edeben bu masala kaydetmedim….
* uluhiyet..Kulluk etme,
birini koruma, himaye etme, hayranlık duyma, korkudan birine sığınma; üstün bir
güç, olağanüstü bir varlık karşısında aciz kalma, gizlenme, saklanmak
maksadıyla başkalarına karşı kendini göstermeme, örtünme, ibadet etme, kulluk
etme manasına gelen "alehu"
fiili, ismi mef'ul olarak alındığında kendisine ibadet edilen varlık, mabud anlamında Kur'ânî ve İslâmî bir
terimUluhiyet, kelime olarak yukarıdaki değişik anlamları bir arada toplayan
"ilah"ın, masdar halidir ve "ilahlık tanrılık"
anlamına gelir.(alıntıdır..)
HurŞit’imden MürŞit’ime bir tutinin güncesi... Sevdiğim bugünki mitolojik
kahramanımız HADES..ve İslam’da HADESTEN ve NECASETTEN TAHARET , SETRİ AVRET İSTİKBALİ KIBLE konusu da ilmihale giriyor sanırımJ..kadimle sonradan olmayı ayırmak ve görünür gözükmez şirkten
ikilikten-çokluktan temizlenmek bilinci arıtmak ve hakikat abdesti almak demek
galiba değil mi?...bilmiyorumJ..
Mitolojide Hades-tammuz(dumuz)-adonis-bal..(GÖRÜNMEZ) -PLUTON….cronus ve
rhea'nın oğludur. cronus –satürn dünyayı üç oğlu arasında paylaştırdığında
karanlığı, bilimeyen gizli olan yer altı dünyasını almıştır… YERALTINDAKİ
TÜM MADENLER ,SULAR VE ATEŞLER ONA
AİTTİR..O ZENGİNLİĞİDE TEMSİL EDER.. diğer kardeşlerinden zeus üst dünyayı,
poseidon ise denizleri almıştır…karısı İANNA-İŞTAR –AŞK VE BEREKET SİMGESİ persephone ile yeraltı –ölüler dünyasını yönetmektedir. hades'e cehennem-thanatos, uyku=hypnos, sandalcı
charon=kayıkçı, ve üç başlı köpek cerberus yardımcı olmaktadır…
karısı persopon 6 ay yeryüzünde 6 ay yeraltında yaşar ve böylece mevsimler
–tarımdaki bereketsel döngüler gerçeleşir..ölüm ve hayat içiçedir ve LA dan
daima İLLA HAYat doğar misali. işte bu yüzden pluton ; güneşe, hayat kaynağına en uzak gezegen dahi
olsa, her şey bu ikisinin arasında cevelan edip hayat &memat seyrü seferini
sürdürmektedir…
* Hermes'in kılavuzluğunda yeraltına inen birçok ölü,kayıkçı Kharonla ve kendi kendisiyle konuşur, ölümden sonra her türlü varlığın boş olduğu sonucuna varır. Hades'in Ülkesine Ölü ruhların içeri girmesi de kolay değildir. Ölü ruhları Acheron ırmağından geçiren bir sandalcı vardır. Kharon ölü ruhlarını geçirmek için para alır. Bu nedenle ölülerin ağızlarına yada gözlerine bir obolos (metelik) konurdu.(.Alıntıdır)
* Hermes'in kılavuzluğunda yeraltına inen birçok ölü,kayıkçı Kharonla ve kendi kendisiyle konuşur, ölümden sonra her türlü varlığın boş olduğu sonucuna varır. Hades'in Ülkesine Ölü ruhların içeri girmesi de kolay değildir. Ölü ruhları Acheron ırmağından geçiren bir sandalcı vardır. Kharon ölü ruhlarını geçirmek için para alır. Bu nedenle ölülerin ağızlarına yada gözlerine bir obolos (metelik) konurdu.(.Alıntıdır)
İSİS KÜLTÜNDE sabah yıldızı Venüs, akşam yıldızı=çoban
yıldızı olarak tekrar doğar=NUT..yani
hadese giden, yükselerek tekrar gökten
doğar.. dişil prensip..Persephone “korkulacak kişi” demektir. Pluto korkularımızla yüzleşmektir.. AKREB DE, kendisini kendi zehirli kuyruğu ile aynı şahmaran tarzı sokar…ve AKREB…KURBİYET
YAKİİN..AKRABASALDIR…ne ilginçtir ki hadese -yeraltı ölüler diyarına
dirilerde nadirattan geçerek ÖLMEDEN EVVEL ÖLMEYİ DENEYİMLEYEBİLİR.. ve bu korkunç tehlikeli yolu, ancak dişil
prensip en yüksek performansla tamamlayabilir.. çok nadir erkek bu yolu sonuna dek gidebilir ki; onlarda erkek ama
kadın misali sezgiseldirler..(( Medusa yılan saçlıdır.. )) mesela toprağa düşmüş bir
tohuma kimse ne yapması gerektiğini öğretmez.. tohum çatlayarak, içindeki
hazineyi açığa çıkartır ve yine kendine değişik hadiselerden sonra
toprağın altı hadese dönerJ….
*hades…etrüsklerin inanışına göre hem cennet hem cehennem... iyi
yada kötü ayrım yapılmadan tüm ruhların toplandığı KOCA BİR BOŞLUK OLAN öteki dünya….
*ENKİ nin oğlu tanrı tammuz, göğe çıkmış vahşi bir boğadır.. güneşin ilkbaharda boğa burcuna girmesi, vahşi boğanın güneş
olarak 12 burcu geçerek sürmesi ve bir yılı meydana getirmesi demekti. gök
gürültüsü bu boğanın kükremesi, şimşek ise bu boğanın tanrısal hiddetidir. (boğa
kültü)..sembolü ebedi hayatı
simgeleyen HAYAT AGACI selvi idi.. havuz, su kuyusu veya çeşme de
olurdu. ..çünkü TABİAT TOPRAK ANA gerçek anlamda hiçbir zaman ölmez (temmuz ayı, dumuz kelimesinden gelir.. tammuzu ve daha sonraları dönüştüğü =MADDELEŞTİĞİ VE GÖRÜNÜR OLDUĞU tanrı insan AD10is i öldüren
de domuzdur. domuzun insan tanrı katili olması onun sevilmemesine yol açmıştır..
BABA Marduk..MERDOK=OMİRİLİK-ASASUYU-ERLİK..J, ilk kaosun canavarı
tiamatı (tuzlu suların da kişiselleştirilmesidir... marduk tatlı ve tuzlu suyu birbirinden ayırmıştır..
ZITLIKLAR PRENSİBİ..
B İSMİ ANLAMIYLA
BE…harf değeri 2..UBUDİYET, RUBUBİYET… Rablık, Allahlık demek değildir.. RABlik en büyük terbiyecilik öğreticiliktir.. mesela bir öğretmen öğrencilerinin bu anlamda terbiye edicisi ve rabbidir..yahudilikte din adamına rabi denir..araplarda evsahibesi hanıma evin rabbi denir ki, o evden mesul kişide zaten odurJ.. “Ya Rab ,bana yine kulum diye mi “diyen RABİA 4. dür..usta çırağının rabbi, terbiye edip meslek sahibi kılıcısıdır.. ve kişiyi altın bilezik sahibi yapar.. bir iş bir oluşu, derece derece tahayyülden eyleme, kurgulayarak, vücud giydirip& eşya yapma sanatını –kimyayı simyayı öğretir…
BE…harf değeri 2..UBUDİYET, RUBUBİYET… Rablık, Allahlık demek değildir.. RABlik en büyük terbiyecilik öğreticiliktir.. mesela bir öğretmen öğrencilerinin bu anlamda terbiye edicisi ve rabbidir..yahudilikte din adamına rabi denir..araplarda evsahibesi hanıma evin rabbi denir ki, o evden mesul kişide zaten odurJ.. “Ya Rab ,bana yine kulum diye mi “diyen RABİA 4. dür..usta çırağının rabbi, terbiye edip meslek sahibi kılıcısıdır.. ve kişiyi altın bilezik sahibi yapar.. bir iş bir oluşu, derece derece tahayyülden eyleme, kurgulayarak, vücud giydirip& eşya yapma sanatını –kimyayı simyayı öğretir…
mesela camın ana ham
maddesi kumdur.. camdan can kalplerinin
de tabii.. ve volkanik eriyik yanardağların sızıntısı da … ve can kırıkları da camın 2 incil ham maddeleridirJ... ve o kum tanesi evvela ustasına biat etti
ve Müslüman oldu ..usta ona ismini verdi ve hangi konuda kulluk edecekse o
biçimle formatlayarak formladıJ….kum tanesi ve su damlasının-ateşle seyrü
sülükü de böylece başlamış oldu..-o BİR KUM NOKTASI-HABBESİ –BAŞLANGIÇ
NOKTASI maksadı olan kulluk görevi
miracını yerine getirdi ve kemalatını cam olarak, o boyutta BİR İNSANA HİZMET EDEREK =KULLUKLA bitirdi..:).cam ustası bir rabi; onu, neyiyle
karıştırıp= nefes-i ATEŞ-i ile
sur borusuna üfleyerek, CAN camını
gittikçe şeffaflaştırıp, onu
biçimlendirmeyi çırağına uygulamalı öğretir.. bilinmeyen-görünmeyen gizli cenin
olan cin, can, cam aslında, az evvel hiç
yoktu ..ama şimdi eşya oldu ve var.. ve şuan bir bardak oldu ..çay –su ve
KAHVE içiyoruz …
ve CİN-CAN-CAM; ibadetini, secdesini en kemal hali ile yaptı.. CANAN ını bulup İNS’AN OLDU.. bu durumda BE nin içinde usta& çırak, mürşid& mürid, sacid &mescud, yansıyan & yansıtan da vardır.. yani ıslah olunmuş, terbiyeyi kabul etmiş ve pertavlanmışlık A vardır…fişini pirize takmış ve ayarları o kişinin istidadına göre akım verilmiş feyzi mutlaka biatı da anlatır.. BE-BİAT da demektir aynı vakitte.. ama bu herkes için değildir.. özgür irade ile verilen bir karardırJ??!!..ulaşacağı en niha-i nokta kişiye şunu yaşatır…ÖZGÜRLÜK=MUTLAK KULLUKTUR..
ve CİN-CAN-CAM; ibadetini, secdesini en kemal hali ile yaptı.. CANAN ını bulup İNS’AN OLDU.. bu durumda BE nin içinde usta& çırak, mürşid& mürid, sacid &mescud, yansıyan & yansıtan da vardır.. yani ıslah olunmuş, terbiyeyi kabul etmiş ve pertavlanmışlık A vardır…fişini pirize takmış ve ayarları o kişinin istidadına göre akım verilmiş feyzi mutlaka biatı da anlatır.. BE-BİAT da demektir aynı vakitte.. ama bu herkes için değildir.. özgür irade ile verilen bir karardırJ??!!..ulaşacağı en niha-i nokta kişiye şunu yaşatır…ÖZGÜRLÜK=MUTLAK KULLUKTUR..
B KAYIĞINA BİNEN BİR ELİF MİKTARI İNSAN, 7
NOKTASI İLE KEMAL-İ HAK fizik BEDEN’DİR.. noktaların
miracı ile vücud giymiştir.. ve her noktanın içinde ipçikler merdivenleri
ile yeni yeni miraçlar ,yeni yeni alem- kader- DNA sarmal yolları ile her daim
HAY bir YAZILIM dır.. TAHAYYUNDAN maddeye aşikar olan İNSAN dır…tüm kainatın
içine dürülü olduğu o SUR BORUSU nun hakikatidir.. gerçek İsrail oğullarıdır…
Allahımızın asla kula ihtiyacı yoktur. Bu idrak sadece KUL idrakine sahip kullar içindir..
HAMİŞ..Sevdiğimmm..dertleşelim
mi?..bu masal bana o kadar zor ve ağır geldi ki anlatamam.. geçen masaldan
sonra kemiğime dek kuruduğumu ve boşaldığımı hissetmiştim.. ama dünden beri ise
nedense iliklerimin de kuruduğunu ve bana sıkıntı verdiğini hissediyorum Sevdiğim..
bu masalı yazmaktan ümidimi kesmiştim üstelik ..belki de yazmamam benim için daha hayırlıdır bilmiyorum.. ben
hiç bişey bilmiyorum ve bu anlamlar çok ağır
…
Ve Sevdiğimm.. ben çook teşekkür ediyorum.. torpilli yanan ocaklı volkanik şarkılı ipuçları ve diğer insücinni çifteşli
kopyalar içinJ…Sen olmasan ben ne yazacağımı bile akıl edemiyorum
biliyorsunJ… (ve bir daha sakın beni kıskandırma tamam mı.. bak
her şey nasıl altüst oluyor…) vee..tam masalımın sonuna geldim ve harflerin
seyrü sülüğünde ne yazacağımı bilmediğimden hadis ve necis harflerini kopyala
yapıştır yapıyordum ki, BE HARFİNİ GÖRDÜMM..
Aman ALLAHIM ben ne kadar geç anlıyor ve öğreniyorum değil mi?. kendimi ve her şeyi mahvediyor, lakin gözümün önünde taaa 10 gün evvel
sunulmuş ipucunu en son gün anlıyordum.. HADES i- KAYIKÇIYI yazmayı ne çok
istiyordum biliyor musun.. ama henüz
hiçbir bilgim olmadığı bir şeyin yasak olduğunu anladığım için dün vazgeçmiş ve
ne gelirse bugüne sarkmış masalımı tamamlamıştım ki; en sonunda BE TEZAHÜR
ETTİ.. üstelik net gazete de, bir noktanın ilk defa bilimsel olarak bulunduğunu
az evvel yazmışlar ki neyi keşfettiklerinden henüz haberleri yokJ …G’OL…bu bir tarihi kayıttır ki bunu çocuk ve hermetik mason dervişlerimiz
anladı…
veee.. hz Abdülkadir Geylani; Muhammedi meşrebte lakin Musa neşesindeymiş ve tecelliyayı esması hz İBRAHİM e mazharmış.. sadece bu yüksek anlamda evliyada hatem de O imiş..
Sevdiğim…Seni incittiğim için özür diliyorum.. ama beni çılgınca sevindirdiğin içinde öpüyorum..ve dayanılmayacak kadar güzeldin…J SENİ SABAHIN ŞAHİTİ KAYIKÇI MİSALİ SEVİYORUM......
veee.. hz Abdülkadir Geylani; Muhammedi meşrebte lakin Musa neşesindeymiş ve tecelliyayı esması hz İBRAHİM e mazharmış.. sadece bu yüksek anlamda evliyada hatem de O imiş..
Sevdiğim…Seni incittiğim için özür diliyorum.. ama beni çılgınca sevindirdiğin içinde öpüyorum..ve dayanılmayacak kadar güzeldin…J SENİ SABAHIN ŞAHİTİ KAYIKÇI MİSALİ SEVİYORUM......
gökyüzünden bu alemden gidenlerin yıldızları denize demir parçası olarak düşüyor..
durgun sudaki sandalcı elini sakince denize daldırıp o parayı alıyor…
ve sandalcının siyah harmanisinin içinde hiçbir şey yok………
nur cihan
27.4.2012
nuralem7@hotmail.com
27.4.2012
nuralem7@hotmail.com