99 ACVE HURMASI (akik taşlarının)
MASALI 15
İlim, bizatihi hâdi değildir
Vahyin irşâdına muhtaçtır..
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba… hala evdeyim ve bir yere gidemedim tabiiJ…yaz için Ege’den iki sıkı davet bile aldım.. birisi olgungönül dostlarımdan.. biriside bu masal çocuğunu çok sevip değer verdiğini ve yazlıklarında görmek istediğini arkadaşı vasıtasıyla evvelki gün bu çocuğa ileten, yaşayan Yunuslardan bir Yunustan....(hatta bu sabah öğrendim ki, bir talebesinin yeni doğanına bu masal veledinden esinlenip onun ismini bile vermişmiş.. oysa ki ben küçük bir çocukken, o vakitler hiç kimsede olmayan bu isimden ne utanırdım kimse bilmiyor tabiiJ).. bakalım bakalımmJ.. .. bu gece MİR’aç GECESİ..( başımızdaki beyin=akıl=yaradılmışlık hududu sidre-tül müntehayı geç ve başının üstündeki bulut- TAÇ’a bak=TAÇLAN ve dahii şahlan bre pehlivanJ).. .. ve bendenizde, Sana yazılmak için yazıyorum her vakit ki gibi.. gelelim bu haftaki idraki tefekkür maceralarıma.. Sevdiğim, ben geçen masalımı bir geceden sabahına dek yazıp, onu buraya asmıştım ve gidip uyumuştum ya hanii..işte o öğlen, bizim memleketin güneyi debreşmiş..gerçi orası her daim debreşik bir saha olmuş tüüm tarih kayıtlarında, gerçekte ise hemen tüm kıtaların akıbeti aynı değil mi?..
İlim, bizatihi hâdi değildir
Vahyin irşâdına muhtaçtır..
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba… hala evdeyim ve bir yere gidemedim tabiiJ…yaz için Ege’den iki sıkı davet bile aldım.. birisi olgungönül dostlarımdan.. biriside bu masal çocuğunu çok sevip değer verdiğini ve yazlıklarında görmek istediğini arkadaşı vasıtasıyla evvelki gün bu çocuğa ileten, yaşayan Yunuslardan bir Yunustan....(hatta bu sabah öğrendim ki, bir talebesinin yeni doğanına bu masal veledinden esinlenip onun ismini bile vermişmiş.. oysa ki ben küçük bir çocukken, o vakitler hiç kimsede olmayan bu isimden ne utanırdım kimse bilmiyor tabiiJ).. bakalım bakalımmJ.. .. bu gece MİR’aç GECESİ..( başımızdaki beyin=akıl=yaradılmışlık hududu sidre-tül müntehayı geç ve başının üstündeki bulut- TAÇ’a bak=TAÇLAN ve dahii şahlan bre pehlivanJ).. .. ve bendenizde, Sana yazılmak için yazıyorum her vakit ki gibi.. gelelim bu haftaki idraki tefekkür maceralarıma.. Sevdiğim, ben geçen masalımı bir geceden sabahına dek yazıp, onu buraya asmıştım ve gidip uyumuştum ya hanii..işte o öğlen, bizim memleketin güneyi debreşmiş..gerçi orası her daim debreşik bir saha olmuş tüüm tarih kayıtlarında, gerçekte ise hemen tüm kıtaların akıbeti aynı değil mi?..
işte bende, kendi beden
toprak mülkiyet-i sahama, bu birkaç
haftadır daha bir yoğun bakıyorum.. çünkü içten yanan bir volkan olduğumu
çözdüm J de, nasıl hala bunca
ısıya bu kg da kalabildiğime ise, asla aklı anasır erdiremiyorum.. olayın anasırrı
eriyiği –demir magması KANımızda sanırım.. biliyorsun, en korktuğum sıvıdır
kendisi.. (henüz Zülkarneyn olamadığım
dan bu konuya yabancıyım tabii..:) ..galiba bu ateşin yağ eritici programı
yok.. neden?..çünkü bu ateş gerçek bir aşk ateşi değil de ondan.. demek ki ben
hiçbir vakit aşık değildim.. kendimi aldatıp kandırdım.. dervişliğimde belki
sahtedir..hiç derviş denilen şey ben gibi oloor J?!!..sanal ve hayali bir aşık taklitçisi demek
daha doğru..neden?. çünküü bizim aşkımız günden güne beni eriteceğine günden
güne daha bir dairevi yapıyor da ondanJ…ne vakit patlayacağım diye kara kara
düşünmekteyim üstelik.. yani Sevdiğim; ben ateş unsurundan mıyım ki, içim bu
derece eriyik bir volkan gibi?. kendi beden sıcaklığıma dayanamıyorum …halbuki
ben esasında su bazlı bir nesne değil miyim?.. veyahut hava meşrebinde?.. yoksa
beden kalıbı heykelim bir volkanik dağ toprağından mı?.. ((bence unsur oran
ayarlarımda bir sorun var ve tüüm hastalıklarımda bundan...bu muhteşem bilgiyi, İçinden Hızır Geçen Adamdan geçen öğrenmiştim
de...J))....tabii bunları aklıma
sorduran şey, beni daha fazla zorlayıp ,daha çok çalıştırıp yaz
tatilimi??!! mahvetmek için bunu yapıyor olabilir diimi Sevdiğim? bilmiyorum..
ve son masal bir sonraki günü, yayınlanmış masalımı düzeltirkenJ, birde baktım ki, ben 6 sayfaya indim diye sevinirken meğer 9 sayfa yazmışmışım.. son üç sayfayı hiiç hatırlamadığımı gördüm.. akabinde bir iki gün kendimden çok utanıp ezildim.. “yazdıklarımı hiç hak etmiyorum” duygum yine ayyuka çıktı ..neyse.. Yaratıcım iyi ki beni bu derece unutkan yapmış ki, hemen unuttum tabii, şükür..ve sonra koca hafta çok hızlı geçti.. herkesler ve ezotermalikizmciler zamanın çook hızlandığını ve sona doğru tam gaz yol aldığımızı söylüyorlar.. bende buna katılmaktayım.. lakin,zamanın kişiye göre, göreceli bir ivme ile seyran ettiğini de bilmekteyim…bi eli yağda bi eli balda olana tabii zaman hızla akıp geçer.. sen git birde sabahtan akşama beden gücü ile onun bunun emrinde kölelik yapana sor bakiiim nasıl hızlı akıyormuş zaman?!!..etrafının zulmü altında inim inleyene sor..onurları ayaklar altında kölelik edenlere mesela..yada hasta yatağındakine, veya hapishanedekine, hasret çekene, yoksulluk içindekine: “ zaman ne kadar hızlı akıyor değil mi, acaba siz ne dersiniz?” diye sor da nasıl bakıp ne diyeceğini bir dinle olur mu? … …
ve
tabii sıcak acaip …kendi nalet- huysuz yapıma tahammül edip
dayanamıyorum, birde Hekate’nin köpek
sıcakları gelmiş.. rüyalarımız demek ki hava ve topraki olaylardan da
demleniyormuş değil mi SevdiğimJ… bu arada bugün yeni bir vantilatörüm oldu.. yani
yaz döneminde Sana masal yazarken işe yarayabilirJ..teşekkürler..
ve Sevdiğim ben “yünlü “geçmiş bir hayalimi ,birkaç saat evvel, yatsı salatı esnasında hatırladım ve birkaç şeyi de.. onlardan bahsetmek isterim ..belki bu masal bunlar içindir, bilmiyorum.. Haybabamın kıyameti kopup bu alemden başka bir aleme intikal ettiğinde gördüğüm hayallerden bir dizi bak.. tufan.. herkes kaçıyor..bir dağ tepesine tutunup sulardan kurtulmaya çalışıp yardım isteyene, hiiç kimse can derdinden yardım etmeyip kaçıyordu.. ve devasa beyaz bir gemi..ve sonra gemiden iniş.. bir çarşı ve bir tezgah.. sadece inanılmaz yumuşak pofuduklukta ve naiflikte beyaz kuzu yünü postundan yapılmış eşyalar satılıyor.. çocuk yün bir çanta ve harika yumuşacık bööyle bembeyaz yün yumağı misali beyaz kuzu yünü ayakkabılarını alıp giyiyor..aaa..deniz kıyısında bekleyen antika, muhteşem ,el yapımı ,sadece birkaç kişilik harikulade bir ahşap yelkenli tekne.. ve ona biniyor.. *(Sevdiğim şimdi kontrol için son kez okurken, ben bu minik beyaz kuzuyu bir yerlerden sanki hatırlıyorum değil mi?.. özür diliyorum ,lütfen.. ben yapmak istememiştim ki..)
ve Sevdiğim ben “yünlü “geçmiş bir hayalimi ,birkaç saat evvel, yatsı salatı esnasında hatırladım ve birkaç şeyi de.. onlardan bahsetmek isterim ..belki bu masal bunlar içindir, bilmiyorum.. Haybabamın kıyameti kopup bu alemden başka bir aleme intikal ettiğinde gördüğüm hayallerden bir dizi bak.. tufan.. herkes kaçıyor..bir dağ tepesine tutunup sulardan kurtulmaya çalışıp yardım isteyene, hiiç kimse can derdinden yardım etmeyip kaçıyordu.. ve devasa beyaz bir gemi..ve sonra gemiden iniş.. bir çarşı ve bir tezgah.. sadece inanılmaz yumuşak pofuduklukta ve naiflikte beyaz kuzu yünü postundan yapılmış eşyalar satılıyor.. çocuk yün bir çanta ve harika yumuşacık bööyle bembeyaz yün yumağı misali beyaz kuzu yünü ayakkabılarını alıp giyiyor..aaa..deniz kıyısında bekleyen antika, muhteşem ,el yapımı ,sadece birkaç kişilik harikulade bir ahşap yelkenli tekne.. ve ona biniyor.. *(Sevdiğim şimdi kontrol için son kez okurken, ben bu minik beyaz kuzuyu bir yerlerden sanki hatırlıyorum değil mi?.. özür diliyorum ,lütfen.. ben yapmak istememiştim ki..)
aradığın sembol bu:) |
ve az
evvel birde Evvel Zamanımın Dostu
Latifini aniden hatırladım..ben
o vakitler henüz bu tür hiçbir şeyi ne bilir- nede bu tür kişilere inanırdım.. asla..
üstelik bir başka kişiyi mürşid olarak kabul edemeyecek inat gururu
cehaletindeydim.. işte geçmişimde bir hayalimde; İSMİ GİBİ MANASI DA LATİF olan,
çocukluk evimin merdivenlerinden çıkarak
kapıda O’nu bekleyen çocuğa gelmişti. .O benim konuşma arkadaşımmış ve bunun için O’na kağıt 50 lira uzatıyordum..ve orada henüz hiiç
tanımadığım Sen dahi vardın ki, Sen bunu henüz öğreniyorsun.. ilk defa
yazıyorum galiba… 1 haziran 2008 ..LATİF olanın bu alemden göç ediş tarihiydi..…unutmuştum.. halbuki o
vakit, O’nunla ölene dek daima sohbet
edeceğime söz vermiştim .. özür
dilerim..ben unutsam bile beni hizaya çekip hatırlatana teşekkür ediyorumJ…ve bu masala başlarken ki o beyti de, benim
rüya defterime kendi eliyle ile yazanda O idi..
..bununla bizim ne alakamız var diyebilirsin tabii..ama yeni
hayallerimi okuyunca konuyu anlayıp, anlayabilmem
için anlatacaksın nasılsa..
((O bu
alemden gitmeden bir gün evveli, son Cuma günü yaptığımız telefon muhabbetinde, o zamana
dek hiiç konuşmadığı şeyleri neşeyle anlatmıştı:” yazılarınızı hiç kimse
kirletemeyecek sakın korkmayınız.. dilediğinizi yazınız. .çünkü onlar tertemiz
bir su kaynağından geliyor.. asla kirlentilemeyecek.. onları hiç okumadım ama
biliyorum.. korkmayın”…ve masal çocuğunun hayallerinin sahibinin manası içinde bir
cümle tabiii…ve O ne söyledi ise, telefonu kapatıp daha sonra aradığı Evvel
Zamanı da çocuğa kelimesi kelimesine aynı şeyleri söylemişti.. çocuk
ağlayarak: “ben çok kötüyüm, kötü
huyluyum.. hiç bir şeyim düzelmiyor.. hiç mi düzelemeyeceğim peki?” dedi.. Evvel
Zaman ağlayarak: ”düzeldi bil, düzeldi bile” dedi.. işte Sevdiğim.. ben o vakit,
ahizeden kalbime gelen sesin LATİFİNİ kaybettiği için çektiği acıyı ve O’nun;
O’nun aşkına aşkını ispat için, bu devri
alemden gitmeden- önden verdiği hediye-i bedeli ilk defa anlamıştım.. belki
hayatımda ilk defa o derece utanç duyup, ezilip, Sana gelene dek :“her
şey-hepsi benim yüzümden oldu duygusuyla” kendime zulmetmiştim…işte ancak şimdi bunu
yazabiliyor ve bu hissimden kurtulabiliyordum.. hayııırrr.. benim yüzümden
olmamıştı.. zaten öyle olacaktı değil mi.... ve teşekkkürler …))
ve az evvel anladım ki Sevdiğim Senin esman LATİF
di..bilmiyorum doğrumu
ama ne önemi var ki?.. önemli olan; benim Senin letafetindeki tüüm esmaları, Senden yansıtabildiğim kadar okuyup- anlayıp, tekrar Sana yazarak ve fiilen iade
etmek kulluğu değil mi?.. ve gelelim bu hafta ki hayallerime…
11 Haziran pazartesi.. ailemdeyiz..Sende gelmişsin..her yer rengarenk balonlar misali minik çocuklarla dolu.. bu çocuklar duvarlarda ve tavanda gezebiliyorlar.. sanki melekler.. sanki olağanüstü sevinç –hayret denilen şeyler onlar.. ve onları koruyup muhafaza etmek lazım geldiğini anlıyorum..
ve Sevdiğim, Uzakdoğulu ezoterikçilerin uzun yıllardır MAVİ AURALI indigo, kristal ,ışık çocukları diye tanımladıkları yeni nesil insanları var ya hanii..işte İslam tefekkürünün de HİKMET ÇOCUKLARI olduğunu böylece anlamış oldumJ..
13 haziran çarşamba..sadece
anlam ve beyaz ışık….görüntü yok tabii..hz
Meryem..hz İsa ve Kudüs..Nur beyazlık..(takvimsel döngülü Zamanımın seyrinin AKSI SADASI )
bu gece tuhaf..kaç haftadır dersimi yapmamıştım.. işte dersim
bitti.. tesbihimin son ritüeli Senin adını 100 defa çekmek tabiiJ..ve sonra aniden aklıma 5 değişik
isim geliyor.. onları da çekiyorum..içimden geldi, aniden oldu Sevdiğim.. sonra
uyudum..
15 haziran
cuma..tuhaf tehlikeli- değişik sihirli şeyler—eşyalar=varlıklar=şeyler=karışık…benim
kırmızı astarlı- dışı siyah renk pelerinli AliCemGİZ
üstadım efendim mandrakem de var.. ve tüm şeyler bing bang misali patlayıp
aniden tuzla buz oluyor.. her şey yok olup kuantsal-zerre-nur misali-su balonu
patlamış gibi etrafa saçılıyor.. korkuyorum..vee..her şey yeniden zerre zerre-nokta
nokta birleşip melek siluetinde 5 tane
kişi oluyorlar..
KÛNFEYEKÛN.. hepsi yanyana duruyor ve hepsi tek bir Melek misali yansıyorlar.. ve MELEK KANATLARINDAN M harfini ve EL MELİK ESMASINI yazmam gerektiğini sonradan anlıyorumJ…ve MİM HARFİ O...iki kavsin birleşerek karşılıklı muhabbet edişleri..ikiliğin birlikte dost yarenliğini...ve teşekkürler ..
KÛNFEYEKÛN.. hepsi yanyana duruyor ve hepsi tek bir Melek misali yansıyorlar.. ve MELEK KANATLARINDAN M harfini ve EL MELİK ESMASINI yazmam gerektiğini sonradan anlıyorumJ…ve MİM HARFİ O...iki kavsin birleşerek karşılıklı muhabbet edişleri..ikiliğin birlikte dost yarenliğini...ve teşekkürler ..
ve balıkıl hlkm önde, annem arkada, ben
en sonra bir binaya giriyoruz.. beyaz bir mekan..onlar önde gidiyor...tam
kapıdan içeri girerken önüme tehlikeli maddeler atılıyor..bunların biri
tabanca..ve birden o tabanca aniden
gözüküp, birden yok oluyor.. bunu bir tek ben görebiliyormuşum.. merdivenlerden
çıkıp bembeyaz bir eve giriyoruz.. Sevdiğimin
mekanı.. ev sahibesi bana hitab ediyor:” beni kabul ettiğini, benim Senle
anlaştığım için sohbet arkadaşı olacağımızı “yazılı bir belgeden okuyarak söylüyor..
burası çok kalabalık bir ev, her yerden
insanlar girip çıkıyor.. içindeki eşyalar ve herkes bembeyaz giysili ...solumdaki
ev sahibesinin yanında genç ve çok hoş biri daha var.. o yabancıymış.. bana
elindeki beyaz HUVİYET-İ kimliğini
gösteriyorL..adını Senin adına kaydettirmiş.. o
Sana hizmet ediyormuş?!!.. tv de
programları varmış… ben hiiç mutlu değilim..
bir vitrin var..country tarzı.. üstü camekan, altı dolap.. tezgah yeri
tahta renkli ki, ben hiç sevmem bu cila rengini.. ve dolap çok küçük.. bir sürü
ıvır zıvır.. hepsini ev sahibesi almışmış.. vitrinin içinde güzel beyaz küçük
kahve fincanları dolu.. vitrinin camını açmış, fincanları gönülsüzce
düzenliyorum..((ben ehli keyif biri olduğumdan büyük eşya severim ve hiçbir
zaman küçük kahve fincanı kullanmam üstelik))..
beyazlar giymiş olan Sen, sol yanıbaşımda ve mutlusun:” bu evde ne istersem her şeyi yapabileceğimi bana söylüyorsun”..
Sevdiğim.. ben uzun uzun yıllar evvel hayatımın birkaç senesi sadece Osmanlı dönemi hatıratı ve seyahatnamesi okuyarak geçirmiştim ya hanii..işte o okumalardan bir tek şunu çok iyi öğrendim.. asla padişaha, devlet adamlarına ve sarayın haremine yakın olmayacaksın.. asla hareme girmeyeceksin asla.. orası tüm entrikaların ana tezgahı ve adamın başını alana dek asla rahat vermeyen bir yerdir.. halk için daima en güzeli, esnafın eşrafından bir aileye mensub olup, hanedana yaklaşmamaktır.. lütfen ben Senin gönlünde gizli kalayım..
Sevdiğim.. ben uzun uzun yıllar evvel hayatımın birkaç senesi sadece Osmanlı dönemi hatıratı ve seyahatnamesi okuyarak geçirmiştim ya hanii..işte o okumalardan bir tek şunu çok iyi öğrendim.. asla padişaha, devlet adamlarına ve sarayın haremine yakın olmayacaksın.. asla hareme girmeyeceksin asla.. orası tüm entrikaların ana tezgahı ve adamın başını alana dek asla rahat vermeyen bir yerdir.. halk için daima en güzeli, esnafın eşrafından bir aileye mensub olup, hanedana yaklaşmamaktır.. lütfen ben Senin gönlünde gizli kalayım..
birde Sevdiğim bu hafta evimizde bayağı bişiler kırıldı ..tabii ki
,nazar-sıkıntı-bela def’i olduğu için sevinip rahatladım..
başka ..Taberi Tarihimin
hala ilk cildinin ortalarındayım.. biliyor musun neler yaşıyorum..hayatım
boyunca hissetmediğim şeyleri hissedip, peygamberlerin çektikleri ızdıraba ilk
defa ağlıyorum..canım yanıyor..(hz Sare’nin,
hz Hacer anamıza yaptıkları=bence artık bu meseleden kurtulmam lazım değil mi
Sevdiğim?..) .. mesela LÛT as. da çok üzüldüm. .öyle tuhaftı
ki ,ağlarken, birden parmağım Lût kelimesinin üstüne gidip o kelimeyi sevdi.. hani
peygamberlerin başına gelmeyen hiçbir bela diğer insanların başına gelmezmiş ve
hayatta hiç kimse onların çektiği sıkıntıyı çekmemiş ya birde.. "neden?" dememek
istedim Sevdiğim.. sorduğum da, sorumu
cevaplayabilmek için benzer şeylere musallat edileceğinden artık çok korkuyorum… tüm başıma gelenlerin&
çocukluğumdan beri, kimselerin aklına fikrine gelip düşünmeyeceği şeyleri
sorduğum için olduğuna da bazen inanıyorum.. hatta bu masalların bile bedeli
sanki o sorularımdı…çünkü kimsenin cevabını beğenmiyor, yeterli bulmuyordum.. bilmiyorum..
işte Sevdiğim ben hz Yusuf bölümünü dün bitirdim.. orada çok farklı versiyonlarda var biliyor musun?!! belki bir şey hatırlarsınJ.. ama hala istemem ..inan ki.. çünkü hala denk değiliz.. ve hiçbir zamanda bu alemde denk olamayacağız.. aslında buna çok seviniyorum.. Seni kendimden kurtarıyorum.. beni de &Seni Senden bile kıskanıp hayatı hepimize dar etmekten tabiiJ..üstelik yaşım geçkin ve belim iki büklüm artık.. duvara dayanmama gerek yok.. çünkü asam Sensin..
ve bugün miraç kandili gecesi. . miraç uruç etme, yükselme, merdiven demekmiş.. ben, hz peygamberimizin RuhBeden bir miraç ettiğine inanıyorum tabii.. rüya değildi.. tefekkür değildi.. idrak açılması değildi.. boyut sıçraması filan değildi.. çünkü ALLAH YARATTIĞI HER ŞEYE "MALİK EL MÜLK" TÜ..eee mülk-milk O’nunsa; yaratılmış hangi varlık= yaradılmış KİM, yaratılmışlık hududunu geçebilir ki?:).. tefekkür lütfen.. tefekkür..
geçen hafta yazmayı unuttuğum bir şey var birde.. o vakit İstanbul’un fethi için tv de bir etkinlik yapılmıştı.. ben öyle şeyler hiç izlemem ama birden içimden geldi sonuna dek olmasa da baktım.. Ayasophia da sâlâ okudular…AYASOFYA'yı maddede resmi- resmen UYANDIRDILAR yaniiiJ… muhteşemdi.. kaç kişi birden sala ve ezan okudu.. ..tarihi salayı ses kayıt cihazıma kaydettim.. ağlayabilirdim…galiba ağladım:)..geçen yıl bu dönemlerdeki hayalimi hatırladım birden..
Ayasofya’daydık hanii...üst katta.. alt katta...her katta..Sen elindeki buhurdanlığı sallaya sallaya, ardında dervişanınla uçarcasına koşarken zikrederek Ayasofya'yı tütsülüyordun.. bense Sana yetişemiyordum hanii…ve orası Senin evinmiş…odandaki cama takılı beyaz, etekleri mıknatıslı tülden bende yaptırtmak istemiştim hanii..hatırladın mı?.. işte sonun başlangıcı o vakitti tabii.. bunu nerden hatırladım bil..bu döneme gelen geçen takvimsel masalımı tıkladım sadeceJ.. helezonik sarmal-dna sâlJ kader yazılım –dizilim programımızı yaniiiJ…biliyorsun, bizim İstanbul-Ayasofya hattımız gibi birde, vazgeçilmez zeytin dağımız-Kûdüsümüz var..bunlar benim neden rüyalarıma giriyor tabii ki henüz bilmiyorum.. ama Senin bildiğini ve beni, o şey her ne ise, o izi bulabilmek için sürüklediğini de anlıyorum.. aslında Sevdiğim o şeyi ruhum biliyor ..ben hatırlamıyorum tabii ki..hatırla bak, mumyalama masalımdaki bir hayalimizi.. mağaradaki o karataş üçgeni başlangıçtan beri bekleyen o kadiiim adamı.. o taşın en tepesinde; birden,sadece çocuk o taşa bakarken ışıkla yazılan ve okur okumaz kaybolan o yazıyı.. işte aradığımızın o mana olduğunu da geçen hafta çaktım.. ama o yazıyı nasıl hatırlayacağımızı henüz bilmiyoruz değil mi?..çok zor çok…
işte Sevdiğim ben hz Yusuf bölümünü dün bitirdim.. orada çok farklı versiyonlarda var biliyor musun?!! belki bir şey hatırlarsınJ.. ama hala istemem ..inan ki.. çünkü hala denk değiliz.. ve hiçbir zamanda bu alemde denk olamayacağız.. aslında buna çok seviniyorum.. Seni kendimden kurtarıyorum.. beni de &Seni Senden bile kıskanıp hayatı hepimize dar etmekten tabiiJ..üstelik yaşım geçkin ve belim iki büklüm artık.. duvara dayanmama gerek yok.. çünkü asam Sensin..
ve bugün miraç kandili gecesi. . miraç uruç etme, yükselme, merdiven demekmiş.. ben, hz peygamberimizin RuhBeden bir miraç ettiğine inanıyorum tabii.. rüya değildi.. tefekkür değildi.. idrak açılması değildi.. boyut sıçraması filan değildi.. çünkü ALLAH YARATTIĞI HER ŞEYE "MALİK EL MÜLK" TÜ..eee mülk-milk O’nunsa; yaratılmış hangi varlık= yaradılmış KİM, yaratılmışlık hududunu geçebilir ki?:).. tefekkür lütfen.. tefekkür..
geçen hafta yazmayı unuttuğum bir şey var birde.. o vakit İstanbul’un fethi için tv de bir etkinlik yapılmıştı.. ben öyle şeyler hiç izlemem ama birden içimden geldi sonuna dek olmasa da baktım.. Ayasophia da sâlâ okudular…AYASOFYA'yı maddede resmi- resmen UYANDIRDILAR yaniiiJ… muhteşemdi.. kaç kişi birden sala ve ezan okudu.. ..tarihi salayı ses kayıt cihazıma kaydettim.. ağlayabilirdim…galiba ağladım:)..geçen yıl bu dönemlerdeki hayalimi hatırladım birden..
Ayasofya’daydık hanii...üst katta.. alt katta...her katta..Sen elindeki buhurdanlığı sallaya sallaya, ardında dervişanınla uçarcasına koşarken zikrederek Ayasofya'yı tütsülüyordun.. bense Sana yetişemiyordum hanii…ve orası Senin evinmiş…odandaki cama takılı beyaz, etekleri mıknatıslı tülden bende yaptırtmak istemiştim hanii..hatırladın mı?.. işte sonun başlangıcı o vakitti tabii.. bunu nerden hatırladım bil..bu döneme gelen geçen takvimsel masalımı tıkladım sadeceJ.. helezonik sarmal-dna sâlJ kader yazılım –dizilim programımızı yaniiiJ…biliyorsun, bizim İstanbul-Ayasofya hattımız gibi birde, vazgeçilmez zeytin dağımız-Kûdüsümüz var..bunlar benim neden rüyalarıma giriyor tabii ki henüz bilmiyorum.. ama Senin bildiğini ve beni, o şey her ne ise, o izi bulabilmek için sürüklediğini de anlıyorum.. aslında Sevdiğim o şeyi ruhum biliyor ..ben hatırlamıyorum tabii ki..hatırla bak, mumyalama masalımdaki bir hayalimizi.. mağaradaki o karataş üçgeni başlangıçtan beri bekleyen o kadiiim adamı.. o taşın en tepesinde; birden,sadece çocuk o taşa bakarken ışıkla yazılan ve okur okumaz kaybolan o yazıyı.. işte aradığımızın o mana olduğunu da geçen hafta çaktım.. ama o yazıyı nasıl hatırlayacağımızı henüz bilmiyoruz değil mi?..çok zor çok…
ve gelelim
benim rüya şehriyarım Kûdüs’e..O’nu sadece rüyalarımdan, netten,
belgesellerden ve okuduklarımdan biliyorum.. Filistin=bugün,taş atarak ölsünler
diye anaların çocuk doğurduğu şehir..
erkeklerinin erKEK olarak kaldığı şehir.. halkı uyuyan ve uyanmamak için
gözlerini sımsıkı kapayıp birde kafasını kuma gömen nesil.. kadim mirasımız…
tüm milletlerin inançların ortak helal mescidi MESCİDİ AKSA..AKSİ SADA NIN
YANKILANDIĞI –PERDADARIN GÖLGELİK SAYABANINI ÇEKTİĞİ ALAN…. hz İbrahim ve hz
Sare’nin tüm milleti üreten
nesilleri gibi.. veee...Mescidi Haram ..Rahimiyet..özel harem mülkiyeti =tıpkı
Ayasofya misaliJ…tapulu
kişiye özel idare..hz İbrahim ve hz Hacer’in ümmeti..
Sevdiğim
Miraç kandilimiz kutlu olsun.. Sen benim
hem Mescidi Haramım, hem Mescidi
Helalimsin.. etrafını nurlandırdığın bi vûcud şehrinde ki her harf
noktan, her sedan, her eylemi fiilinle etrafına camii, ağyarına mani olanda
Sensin.. biz Seni idrak edebildiğimiz kadar etrafımızı nurlandırabiliriz
zaten.. gerisi lafı güzaftan başka hiçbir şey de değildir …ve benim şu dârı
ukbamı: sesinle, görüntünle
nurlandırdığın gibi, dokunma tensel hissinle de nurlandırmanı dilerim JJJJJ..tabii ki 5 erim olan 5 maddi duyumun 5 mana hisside
nurun âlâ nur olabilsinler.. padişahım
kerimdir ve cömertlikte eşsizdirJ..ve teşekkürler..
ve Sevdiğim okuduğum kitapla, daha evvel idrak ettiğim şey artık
benim için kesinleştiği için, Sana bu tefekkürümü de yazmak istiyorum bak.. Arabi
hocam bir yerde Kâbe’de 10.000 . Ademle
tanıştığını anlatıyordu değil mi? ve hz Nur ile tanıştığını da.. işte ben bu
kadim tarihte şimdi şunu anladım..nasıl ki hz Adem babamız ve hz Nuh ve diğer
birkaç kişi 1000 yıllık ömür sürmüşlerse.. ve bazıları belki çok daha fazla.. ve
bugün bazı arkeolojik iskeletler her ne kadar ortaya çıkarılmayıp, bilim
adamlarınca saklanıp yok sayılsa da, geçmişte, bugünkü insana benzeyen ama daha
farklı pek çok nesiller gelip geçmiştir.. hatta ben inanıyorum ki : o eski
taşlardaki kabartma figürlerin ,mitolojik efsanevi yarısı insan yarısı hayvan
türleri de bu dünyadan yaşayarak gelip
geçtiler.. bence yakında bir gün, bu apaçık anlaşılıp kabul dahi edilecek .. ve ADEM’in aslında, devrinin İNSAN-I KAMİLİ OLDUĞUNU DA ANLADIM..ve kendisine esma=şey’leri
bilip anlama, onları yeni yeni isimlerle tanımlayabilme –icad edicilik ve
icadını başkalarına öğretip karbon& transfer
edebilme kabiliyeti verilmiş halife
insana ADEM DENDİĞİNİDE ANLADIM..ADEM lik
mesleği ESMA SANATI
ZÂNÂÂTÇILIĞIYDI ki, buda KÛN YANSIMASIna DENK GELİYORDU
değil mi SEVDİĞİM…teşekkür ediyorum.. seni bi milyon hikmet baloncuğu
misali öptümmJ….
ve Sevdiğim.. taa en baştan beri Ademoğulları ve şeytanoğullarından bu mesleği yönetenler olduğunu da anladım tabii..mesela geçen bizim şehrimize bir medya şişirme dünya starı getirildi.. etrafındaki yakınların isimlerine kaç kişi dikkat etti acaba?!!.. onca parayı kime verdiler ve onca toplanan para nereye gitti peki??.. bu dini ve kadınlığı ve insanlığı aşağılayan şowdan; onunla gözlerini, kulaklarını ve gönüllerini kirletenlerin ellerinde kalan kâr nedir peki??..o showların da daima dinleri konu edip aşağılıyor değil mi?.. ve uzun yıllardır hiç saklamadan kabala ile uğraştığını da herkes biliyor..ve ona benzemek için bizimkiler kendilerini yırtıyor hanii..geçen bizim şehrimize gelip show yaptığında- bir uzvunu açıp halka göstermiş.. ve başka bir ülkeye gittiğinde oranın halkına da başka özel bir uzvunu açıp göstermiş… ve bizim medya işte dünya starı böyle olunur diye yazmıştı mesela.. halbuki bir masonik kabalist gerçek bir Yahudi asla değildir.. onların dini isistir.. hiç bir peygambere ve dine inanmazlar.. dünya şuan onların elinde değil mi?.. ülkeler ve kişilerin kimlikleri, bugün, işte böyle açaççı basit mahluklarLA zehirleniyor değil mi?.. bugünkü teknolojik siyasi arenada yapılan çalışma şudur:insanların beynini felç etmek.. yani asıl maksat ;insanların duyularını, bu TÜR insansıcin's lerle dumura uğratıp, meşgul edip, esas meseleden uzak tutup oyalandırarak, dünya hegomanyasını üçbeş şeytanın elinde tutmaktır vesselam…
ve
icatların rahmani olabildiği gibi şeytani olduğunu da anladım Sevdiğim..çünkü
gelen hikmet=vahiy=ilham aslında aynı kaynağın tertemiz bilgisi idi.. lakin
yorumlar ve o yorumların maddeye dönüşmüş fiilleri ancak rahmaniyet ve şeytaniyetle tasnif
edilebiliyordu.. birde Sevdiğim mesela
Kabil kardeşi Habil’i nasıl öldüreceğini ve nasıl gömeceğini karga suretine
girmiş şeytandan öğrenmişti değil mi?demek ki icadlar hayvanlardan ve tabiattan
da öğrenilebilirmiş.. ALLAH ARI’YA VAHYETMİŞ.. ve KARINCA’YA VAHYETMİŞ..BİR KURU HURMA DALINA VE BİR KURU HURMA KÜTÜĞÜNE
VAHYETMİŞ.. demek ki İlhamat-ı Rabbaniye ile nefes alıp vermeyen, çalışmayan
ve kendisine gelen bilgiyi aktarıp öğretip-icad ettirmeyen hiç bir yaratılmış
mahlukat yokmuş.. demek ki neymiş? …tek ve bir bütünün içinde aynı manayı yorumlayışlar,
idraklar, anlayışlar, tefekkürler, iş ve oluş icatları zanlar adedince- hepsi
Yaratanın nefesindeymiş..
CENNET VE
CEHENNEM.. kişiler kendi esmalarına ,kendi idraklerine en yakın kişilerle
beraber olmayı başarabilirlerse eğer, o kişiler cennette değil de nerededirler?..
huyu suyu ,esması, manası ,örfü adeti bir olanlar ancak cenneti bu alemde
beraber yaşarlar değil mi?.
.KİŞİSEL FERDİ ZEVKLERDEN:kişiler ölmeden evvel bu alemde ölüp, ayrı gayrılıklarının bilincine erdiklerinde TASARRUF SAHİBİDE OLURLAR… kendi esmalarının uyum ve uyuşmazlığı ile aynı yolda yürüdükleri yol arkadaşlarının= esmalarının, seyrü sülük kader yazılım filmini de hem tasarrufu ile tasarlayarak yönlendirir, hem oynarlar ..hem de birlikte izlemeye başlarlar ..ki bu en büyük zevktir belkide..
.KİŞİSEL FERDİ ZEVKLERDEN:kişiler ölmeden evvel bu alemde ölüp, ayrı gayrılıklarının bilincine erdiklerinde TASARRUF SAHİBİDE OLURLAR… kendi esmalarının uyum ve uyuşmazlığı ile aynı yolda yürüdükleri yol arkadaşlarının= esmalarının, seyrü sülük kader yazılım filmini de hem tasarrufu ile tasarlayarak yönlendirir, hem oynarlar ..hem de birlikte izlemeye başlarlar ..ki bu en büyük zevktir belkide..
"bir mümin aynı yerden topuğunu yılana bir kez daha ısıttırmaz" demiş hz efendimiz.. neymiş bu?.. TEMKİN YASASI.. işte bu yasaya uymayan özenti
Müslümanlar, aval aval kendilerine
uymayan esma elbiselerini giymeye kalkarlarsa hırsızlık ederler ve ancak ,rezil rüsva olup- o milletlerin elinde
harcanır giderler.. hz peygamberimiz ne
demiş?..” eşlerinizi bulunduğunuz yerin geleneğine, giyimine ,yemeğine göre
rızıklandırın” değil mi? eee ..şimdi biz hepimiz bunu Hawai "olaha" örfi geleneğine göre alabilmeğe
meylederiz değil mi hemenJ.. neden
tefekkür edip idraken yükselmeyi hiiç istemiyoruz da, en alt manadan olaya
bakıyoruz pekii?!! peki ,sen hangi
topraktan, hangi unsurlardan, hangi gelenekte –fıtratta yaratıldın?.. meselenin
özünü neden hiç tefekkür etmiyoruz peki?.. eşlerimiz –hurilerimiz, kendimizden
çıkan en üst seviyedeki mana fiilerinin
bedenlenmesi olsun diyelim.. neden “kendi
vadedilmiş kutsal toprak mülkiyetine sahip çıkıp, toprağını helalinden işlemek
yerine, sende asla olmayan ve başka toprakların huyu suyu esmasına göz dikip
onlara benzemeye çalışıyorsun ki?!!”..sende olmayan bişey nasıl sana gelebilir ki?…montaj
hatası ..bundan büyük cehennemi ızdırap
olur mu?.. sen kendi cevherini parlatsan belki de sendeki mana en parlak ziyayı
kandil olup, hem kendini, hem etrafını aydınlatıp nurlandıracak.. belki senin
kandilinle yepyeni esmalar icad olup açığa çıkacak..
TARİHTE TANRI DAMGASI |
Bizler kendi gönül kandilimizi uyandırmadığımız müddetçe hep
zanlarda ve cehennemde kalacağız.. KENAN-I
Filistin ve İsrail her daim bizim
ruhumuz ve nefsimiz olacak.. en kadim topraklar daima kaos içinde ..ALTINDAKİ İNSANLIK HAZİNESİ BÜYÜK DE ONDAN..bu Rahmaniyetin
her şeyi kuşatmasına en güzel örnektir aslında=FENAFİLLAH=LAİLAHEİLLALLAH....
ama
Mescidi Haram farklı.. Emin Belde..işte
ilk kıble ,ikinci kıbleye bu yüzden secde kıldı.. o makam
mahrem ve kişiye özel olduğundan herkes için değildi..Rahmaniyetinin tecellisi
içinse, Gönül dağı piramidinin en
tepesindeki makamından indi.. ve yatay
çizgide yürüdü.. tüüm gece yürüyenlerin
imamı olup, onlara namaz kıldırdı.. çünkü O, İsrailoğullarından değil
İsmailoğlundandı.. O,2 kurban çocuğuydu.. O yek ve bir tane TEK
nesil olarak dünyaya gelmişti.. O’NUN YAŞAYACAĞI
TOPRAKLARA DAHA EVVEL HİÇ BİR PEYGAMBER GÖNDERİLMEMİŞTİ.. O İLK VE SONDU.. O
TOPRAK O'NUNDU.. ve miraçta ortak buluşma -ortak nokta TEVHİDİ HANİF İBRAHİM ÂTÂ DİNİ İDİ.. O,hepsinden ve herkesten farklı ve özeldi..ve namaz müminin miracı oldu..
İlim, bizatihi hâdi değildir
Vahyin irşâdına muhtaçtır..
ve namazı kıldıran:" ADEM SU İLE TOPRAK ARSINDAYKEN BEN PEYGAMBERDİM" diyen – mürşid-i rehberi Makam-ı İLİM CEBRAİL’ ine:” perdeyi kaldır ve bu ilmi kimden aldığına bak!” dedi….ve kavs-i ûrûç-yükseliş tamamlanıp kavsi nûzül-iniş başladı..o mekandan münezzeh ve yaratılmışlıktan gani olan, nurunu tamamlayıp yine; HER ŞEYİN KENDİ NURUNDAN YARATILDIĞI Ahmed-i Mahmud Muhammed Mustafa Makamına geri döndü…..
*********
İlim, bizatihi hâdi değildir
Vahyin irşâdına muhtaçtır..
ve namazı kıldıran:" ADEM SU İLE TOPRAK ARSINDAYKEN BEN PEYGAMBERDİM" diyen – mürşid-i rehberi Makam-ı İLİM CEBRAİL’ ine:” perdeyi kaldır ve bu ilmi kimden aldığına bak!” dedi….ve kavs-i ûrûç-yükseliş tamamlanıp kavsi nûzül-iniş başladı..o mekandan münezzeh ve yaratılmışlıktan gani olan, nurunu tamamlayıp yine; HER ŞEYİN KENDİ NURUNDAN YARATILDIĞI Ahmed-i Mahmud Muhammed Mustafa Makamına geri döndü…..
*********
17 haziran
Pazar babalar günü..Sevdiğimm.dün sabaha dek bu yazıyı yazıp gün
ışırken uyumaya yattım..gözlerim kapalıydı..inanılmaz yumuşak beyaz ışıklar ve
tüüm renklerin kat kat- üst üste bindirilmiş en eski devri tarihine gittim..görüntü filan yok..bu bir
anlayarak görme ki ,tarifi henüz yok.. dinozorlar ve diğer canavar sandığımız o
şeyler hep vardılar ve çok duygusal bir şeydiler.. sürekli renk tayfları
geçiyor. ama daha güzel ve naif ve canlı ve hassas...ama maddi renk görüşü yok.. sadece anlıyorum.. hatta taç çakramın açılıp beni
ışığa boğduğunu dahi düşündüm bilsen çok komiktim J.. inanılmaz bir haz ve zevk.. yumuşak,
duygusal ve mutlu bir huzur..böyle kat kat tarihin, yumuşak doygun duyusu
vardı.. sonra uyudum.. çok tuhaf ve sanki adresi kaybolmuş ben, bir genç çiftin evindeydim..ve o ev sahibesi
misafirine eşinden gizli bir kötülük
yapmış .. o misafirin bir çantası vardı.. bebek eşyalarıyla içi dolu.. en üstte
mavi bir bebek kıyafeti ki, ev sahibesi onu görünce yaptığına üzülüp utandı ..ve
Sevdiğim aslında hiç bir şey hatırlamıyorum.. sadece öğlen vakti uyanırken, şu anlamla
uyandım bak.. yazıyorum..