17 Kasım 2012 Cumartesi

99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 34



99 ACVE HURMASI (akik taşlarının) MASALI 34
Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır  rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

Mehmed Âkif ERSOY

Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.. iyisin inşallah?..bende iyiyim .kaldığımız yerden başlayalım mı?..henüz 1001 gecemizin bitmesine çook var benceJ..geçen masalımı maille Kılıç Hocama yolladım..tel..İran’daymış..orada bizim linkler devlet yasağı yüzünden açılmıyormuş.. akşama başka bir ülkede bakacakmış.. ve mail.. bakmış.. güzel.. imla hatalarım için uyarı notu ile bloğumda yayınlayabilirmişimJ.. teşekkürler tabii..

vee..geçen hafta bir arkadaşım bulut atlası adında bir filme gitmiş.. beni aradı. O filmden hiçbir şey anlamasa da, muhakkak beni çok ilgilendiriyormuş ve gidersem yazacak çok malzeme elde edeceğime inanmış.. çok karışık bir filmmiş ama ben anlarmışım belki!!?..işte netten filme baktım..matrixin sahipleri yapmışlar…”hıım” dedim..belki de matrix kadar beni derinden sarsarak etkiler.. Ya Rabbim o ne filmdi öyle?..tüm hayatımı altüst edip beni yerle yeksan etmişti..rüyalarım, harflerim, dosyalarım ve ağlamalarımda ilk o zaman başlamıştı..bir kitap okudum hayatım altüst oldu Füsus Kitabım, kıyametimi kopartıp bedenimde taş üstünde taş bırakmayan depremim, Ali Kitabı hayalim, matrix filmi, Ruhumun aşkı hep aynı dönemdeydiler..tüüm bunlar hep Seni aramak için başlangıçmış bugün anladım Sevdiğim..bir türlü uyanmayan nefsimi ancak bu derece en şiddetlisinden bir derin darbeli yıkım dürtebilir, bir aşk bakışlı arı duru sağ yanım-saf yanım kendine çekebilirdi.. sonra, O’nun peşinden de; O’NUN AŞIK OLDUĞU TANIMLAYAN   TAMLIĞIMIZA ancak ULAŞABİLİRDİK..


ve bulut atlası (cloud atlas) filmine masalıma malzeme çıksın diye giderdim tabii..
hem zaten benim kendime ait hiçbir ilmimde yoktu. oradan buradan devişire devşire –copy pasted devam ediyorum nasılsa. kahve termosumu aldım..3. haftasını oynayan filme Pazar günü tam öğle vakti girdim.. cep sinema.. inanılmaz rahat koltuklar ve konfor var.. ilk  20 dakikada var olan 3 kişi gittiler.. çünkü film çok sıkıcı ve tam 3 saatti.. arkada bir çift ve bir çocuk.. ben.. yan tarafımda bir genç kız..yani toplam 5 kişiydikJ tam benim tarzım.. çok az kişi..hatta mümkünse en az kişi lütfenJ..yanımdakine de bir fincan kahve verdim.. çok mutlu oldu.. molada ona filmi sordum.. kitabını okumuş.. özeti anlattı.. film çok karışıkmış..5 ayrı hikaye ve reenkarnasyon varmış.. birde filmin sonunda klon insan kadın Sonmi aydınlanarak tanrıça=tanrısal varlık oluyormuş.. bu 26.000 yıllık döngü devrin sonundaysa, uzaydaki yeni dünya,  hayata ilk hali gibi baştan başlayıp  ilkelleşiyormuş... ayrıca bu filme, daha evvelden bu konu hakkında çalışmadan gidilmemesi –ALT YAPILI  gidilmesi söylendiğini de ekledi..eee ben çalışmışımdır bence değil mi Sevdiğim.. işim zaten bu..şimdi filme bakıyoruz ve tabbi ki ben kendi zannımdan izlenimlerimi Sana yazacağım…

nedir benim bu osiris & isis dini ezoterikçilerinden, hermetik masonik kabalistlerden çektiğim Ya Rabbim.. yine onlarJ..film tam vaktinde ,maya takvimine göre son tarih “aralık 2012 “den bir ay evveline endekslenmiş üstelik.hımm. inanılmaz karışık..ama ben hep aynı kişilerin reankarne halinin değişik dönemlerdeki tekamül KARMASI olduğunu her nasılsa çakıverdimJ..KONU ESASINDA; dünyaya geldiği için günaha girip kirlenen insanın TEMİZLENİP,TEVBE EDİP,ARINARAK GELDİĞİ YERE YÜKSELEBİLMESİYDİ. .

5 hikayedeki 5 özel damgalı kişinin de tenlerinde birer kuyruklu yıldız aşı-damgaları vardı.. bu kişiler aslında bu dünyaya ait değillerdi.. özel ışık elçileri-uzaylı rehber kişilerin aşağı inmiş halleriydi.. tabii ki dünya şartlarında bunu unuttukları içinde, onlara tekrar vazifelerini hatırlatan, yine yukarıdan bir rehberle irşâd ediliyorlardı.. ve her şey karışıp çıkmaza girip, yıkımla son devreye girdiğinde de, tek kurtarıcı olarak, her zamanki gibi hazreti AŞK DEVREYE GİRİYORDUJ..

.. başlangıçtaki keçi çobanı  rehber Zachry (bence Zekeriya)yı  irşada ve onu ait olduğu yere yukarıya almaya gelense bir kadın rehber ME.. di.. Zekeriya beyaz, kadın ise siyahtı.. ve onlar birbirlerine aşık oldular..ZACHRY ve kavmi, Sonmi adında bir kadın heykeline tapınıyorlardı.. kadın rehberi, Zekeriya’ya:” aslında Sonmi’nin bir tanrı olmadığını ;uyanmış, aydınlanmış bir kadıninsan olarak halkını uyandırmaya çalıştığını, insanların onu ne yazık ki anlayamadıklarını , lakin zamanla da onu tanrılaştırıp tapındıklarını anlattı..VE DEDİKİ “NE DESEM BOŞ,BANA İNANMAYACAKSINIZ, SİZ BİLDİĞİNİZ GİBİ ONA TAPINMAYA DEVAM EDECEKSİNİZ J .. ”(yani Sevdiğim.. KONUMUZ SONUN TEKRAR BAŞLANGICI-DEVRİYEYDİ.. artık ezoterikçiler dahi uyanıyorlar bak.. yanlış tercümeler kalkıyor değil miJ).. evet filme devam.. burada ME..  Zekeriya ile şimdilerde şeytanın=vesvesenin (SANALLIK) yuva yaptığı bir dağ zirvesine-mukayese ile düşünen ZİHİNe çıkıyorlardı.. şeytan sık sık, ME.. ye inanmaması için ZEKERİYA’ya fıs fıslasa da, o kavmindeki şaman kadının sözüne tam bir teslimiyetle ME. için  itaat  edip yardım ediyor, ona dağın zirvesine çıkan yolu gösteriyordu..

horusra -osiris-isis
burası aslında panteon-olimpos dağı=TANRISAL-  AYDINLANMIŞ KİŞİLERİN YÖNETİM, KONSEY MEKANIYDI (ricaül gayb)J..yuvarlak latif bir masa üzerinde dairevi küreler –DÜŞÜNCELER  var.. ve zaten ME.. de, tüm işlerini, eliyle sürekli açıp kapattığı küre ekranlarından takip ediyorduJ..ve Sevdiğim sorun şu imiş: yeryüzünde  kötülük hakim olup, insanlık kalmadığından dolayı artık hayat bittiğinden, tüüm seçilmiş uyanmışlarda( Hikmet-i İDEAYI NEFES VERENLER –ricali gayb de ) ölüyorlarmış.. yani yaşam bitiyormuş.. bunun içinde dünyadan uzay gemisi ile seçilen yıldız damgalıların yukarıya taşınması lazımmış.. 

ve orada dua ediyor rehber ME..  açıp kapattığı kürecikleriyle.. ve dağın zirvesinden bir anten açılıyor ki bu etkileyiciydi.. önce çanak antendi..aaa..lotus çiçeği formunda olarak semaya döndü.. dua  frekansı dalga dalga kainata yayılınca yine kapandıJ.. (baş meleklerde Hintli ve zencilerdi bu sefer-duayı duydular..J)  kainat aydınlandı, dua kabul oldu tabiiJ..ve uzayda yeni hayatı dölleyecek olan adı üstünde Zekeriya, ME..  ile gemiye binip başka bir gezegene gitti.. zaten filmin diğer karakterleri de; değişik zamanlardaki o kişilerin farklı esma kombinasyonları ile, farklı kimlik, farklı bedenli halleriydi ..ve tekamül karmalarındaki akaşik kayıtların temizlenmesi  içinde bu şarttıJ..


aslında hepsi farklı zamanlarda oluyor gibi anlatılsa da,  gerçekte hepsi aynı anda paralel evrenlerde, aynı dairevi sarmalda bu olayları yaşıyorlardı.. YANİ BİZİM HER ZAMANKİ HALİMİZJ.. birbirlerinin rüyalarında-akaşik kayıtlarında- hatıralarında vardılar ve birbirlerini sürekli etkiliyorlar, yönlendirip  çekip itebiliyorlardı=kelebek etkisiJ... henüz akaşik kayıtlardan ,tortulardan temizlenmemişlerdi yanii.. ve filmin en başı ve en sonu nasıl ADEM misali ilk ilkEL (SAF)  halimizse: dünyadaki insanında SON SAFLIK tekamül sembolü Güney Koreli android garson Sonmi~451 di..bu klon insandı.. Sevdiğimm..geçen net gazetede okumuştum ..yakında  böyle robotların çalıştığı bir umumhane dahi açılacakmış…işte SONMİ  de, aynı onun gibi binlerce kopya klon köle  insandan sadece birisiydi.. bir alışveriş merkezinde yemek sektörü hizmetinde çalışıyorlardı.. sabah önce hijyen  duşu alarak  hayata başlıyorlar  ve  rahimden doğan-safkan insan görünümlü hayvanların her tür tacizine çııt çıkartmadan, GÜLÜMSEYEN YÜZLÜ SEMBOLLERİYLEJ görevlerine  riayet ediyorlardı..(* ne tuhaf değil mi Sevdiğim, benimde senelerdir kendime sembol olarak seçtiğim ve ruhumla eşdeş yapıp hatırayı yad olarak kullandığım aynı simge ..çok ilginç ve tuhaf aslında..J )

akşamleyinse iş bittiğinde,  küçük bir kutu sıvı sabun içip temizlenip, arınıp, tövbelenip tabut raf –kutularına yatıyorlardı.. bunların boyunlarında birer metal tasma vardı ve uzaktan kumanda ile buradan idare edilip, isyan ettiğinde de şahdamarı patlatılarak imha ediliyorlardı…işte bu kızlardan birininin nefsini-hislerini, efendisi kendi nefsi için  kullanmak üzere uyandırmıştı.. o uyanan asi kızda, kendisiyle efendisini gören arkadaşı Sonmiyi ilk dürterek uyarandı.. ve o; hürleşip, RAHİMDEN DOĞAN ASİL KAN İNSAN  olmak isterken de  efendisi tarafından uzaktan kumada ile şah damarı patlatılarak öldürülen kişiydi..

ve tabii ki Sonmi  451 & 4+5+1=10 (I..) nin de uyanması için yukarıdan bir vazifeli rehber gelmiştiJ..o rehberde aynı ME.. gibi kendi  yumurta ikizi –RUHEŞİNİJ almaya inmişti.. AŞK  aslında  BİRBİRLERİNİ KEŞFEDEREK BİLİŞTİ...

ama ilk önce Sonmi’nin uyanışını hızlandırmak için, onun tamamen gerçek sandığı hakkında bilmem kaç 10 şiddetinde depremle yıkmak lazımdı.. ve Sonmi, android klon insan fabrikasına götürüldü.. ve tüm androitlerin özendiği lakin akıbetini bilemedikleri; üzerlerinde pelerin hırka ve başlarında taçlarıyla en üst seviyede onurlanıp onaylanma ödülü alarak, seçilip bir perde arkasına  götürülenlere baktı ve izledi.. onların boyunlarının kırılarak öldürülüp, aynı hayvanların gördüğü işleme tabii tutuldukları mezbahaya gönderilip;  sabun- yemek yapılışını  ve dönüşüp yine androitlere  akşam yemeği arındırıcı sabun –pil-şarz oluşunu izledi...((*demek ki şeytani yolun seyrü sülük gören dervişlerinin ahiret inancı bu yüzden yokmuş .. yani onların gerçekten de bir gelecekleri olmadığı için, hayallerinde dahi yolları kesik-kopukmuş bak şimdi yazarken anladım.. ve bizler, bu tür kitap-filmlerle de; bu tür yolcuların seyrü sülüklerine bizzat şahit olup, onların hangi seviyeye dek çıkabildiklerini de aslında çok kolay öğrenebiliriz değil mi Sevdim?.))

((*eskilerde.. bu çocuğunda buna benzer bir hayali deneyimi olmuştu Sevdiğim bir defasında ve kapkara bir kızıl gözlü kara koçla sonlanmıştı.. öyle korkunçtu ki, hemen Evvel Zamanımı aramıştım:” çabuk bir sadaka çıkarınız evladım ,hemen” demişti.. ve bir hayal için bir kurban meblağı ödemiştim ,şimdi hatırladım.. )) ve buradan, Osirisci kabalist büyücü mistikler  ile bizim seyrü seferlerimizdeki bariz farkı da biraz anlamaya başlıyorum tabii.. (Sevdiğim bu matrixciler, o  matrix filminde de insanı, evreni çalıştıran pil gibi betimlemişlerdi.. çok acımasız, materyalist MAKİNE BEYİN, duygusuz mekanik bir ilimleri var bu hermetik- isis- mason kabalistlerin ve günümüzde de onların her yaptığını adım adım takip eden kuantum  mekanikçi newage tasavvufçularının bence..)


*ve .. işte…bizimde  ne garip ki, kömür tozu mıknatisiyetimiz var tabii birde
J)..Sende beni aynı hz Pir Mevlana’nın yaptığı  gibi  2. defa kömür tozu yapıp çözmüştün, aniden hatırladım.. insan öyleyken; asla cazibesine girdiğinin tesirinden çıkıp, gözünü ondan ayırıp kıpırdayamıyor biliyor musun Sevdiğim.. Sen beni yine mıknatısıyetinden  azat edip kendime vermemiş-bırakmamış olsaydın, herhalde ben aklımı yitirirdim ve “pofff” atomlarım dağılır giderdi, değil mi?.. bilmiyorum.. NERDEN HATIRLAMIŞIMJ..ÇÜNKÜ SENE-İ DEVRİYE ZAMANIMIZ GELMİŞDE ONDANJ

filme devamm. işte bu insan ırkının en son temsilcisi Sonmi II.. (aslında İSİSlik devam ediyorJ)..  Sonmi  bir RAHİM den doğan değilmiş.. KAZAN dan doğmaymış=SOYUNDAN GELEN DEĞİL YOLUNDAN GELEN ASIL EVLAT yanii....((*Aya İrini tapınak-kilise-caminin kubbesinde de dev bir kazan resmi var hatırlar mısın Sevdiğim.. ve eski Sultan Ahmet Meydanındaki (dünyanın en harikuladelerinin temsil edildiği at meydanı hipodrom) var olan, 3 başlı sarmal DNA yılan sembolünün başları üzerinde, ilk versiyonunda, orijinal haliyle dev bir kazan varmış.. işte antik çağın  kahinleri bu kazana bakarak kehanette bulunurlarmış... .ixiri  GEN tıp sembolü..

hem zehrimsin hem panzehrim.. hem celâlimsin hem cemâlim.. kahrında hoşş ??!!  LÛTFUNDA DAHA DA HOŞum JHOŞ..)) … işte sorun burada başlıyordu ..rehberi Sonmiyi en üst alemlere: “kün-ol de olsun” holgrofik latif alemlere götürdüğü halde dahi; yine ajan (matrixdeki simith ) ,vesvese, cinni negatif düşünce yapıları , Sonmi ve rehberini rahat bırakmıyor hatta rehberini vurup düşürüyorlardı.. Sonmi’ yi de imha için  tutuklayıp yargılıyorlardı.. (YANİİ ONLARDA NEDENSE MAKİNELERİN SAVAŞI-VESVESE SANATI HİİÇ BİTMİYORDU..)


yargılayan Sonmi’ye :” neden hakikati gösterip,  aşağıya inip ,bedenlendiğini soruyordu”.. SON mi? (bir SON OLMADIĞINI J,HALA BİR İNANAN VARSA EĞER, İNSANLIĞIN YAŞAMAYA DEVAM EDECEĞİNİN MESAJINI TÜÜM İNSANLIĞA VERMEK İÇİN AŞAĞI İNDİĞİNİ VE VAZİFESİNİ İFA ETTİĞİNİ söylüyordu...ve diyordu ki:” ister kazandan  doğsun, isterse bir rahimden, hepimiz aynı  evrenin çocuklarıyız ve hepimiz bir diğerimizin tekamülü için beraber bir çalışırız.. birimize olan şey hepimize de olur.. o yüzden de bir kişi her kişi, o kişide ER KİŞİDİRJ.. ve sistem Sonmi yi imha eder.. ama onu yargılayan hakimde bir damla gözyaşı-aşk-sevgi-merhametle beraber iman geni uyanmıştırJ..yani sistemde duygulara yer yok diyen herifler meğer, sistemin devam etmesi için duyguya MERHAMETE MUHTAÇLARMIŞJ..

(yani Sevdiğim her şeyin biteceğinden panikleşen ehli deccal-i şeytaniyet idraki dahi, köşeye sıkışınca nasıl çark edip, aşka hizmet ediyor gördün mü?.eee..tüm tezgahlar RAHMAN’a çalışıyor tabii)..ve  filmin sonunda Sonmi aydınlanmış olarak hayatını SONSUZ kılmıştır.. geride kalanlar içinse artık o; rahimiyetin-merhametin-yeniden doğuşun aşkın simgesi-kazandan doğanlarında rahimden doğanla aynı olduğunu anlatan  İSİS TANRI olarak hatıralarda yer bulacaktır.. çünkü insan daima tapacağı bir işaret taşı, put ,heykel ister..


Sevdiğim çok uzun yazdım galiba.. henüz okumadım.. amma Sana kısaca özet yapayım istersenJ.. şöyle.. hani bu mardukçular varya..2.güneşin çıkıp, foton kuşağı devri ile yeniden uyanacağımızı ,ölümden ödleri koptuğu için henüz YENİ YENİ,ŞİMDİLERDE söyleyenler.. aslında onların hepsi eskiden kıyamet çığırtkanları, felaket tüccarlarıydılar esasında.. amma baktılar iş dedikleri gibi değil ve onların üstünde onları yönetip oynatan var.. ve BU İŞLE UĞRAŞANLAR ACAİP KÖŞEYİ DÖNÜP ZENGİN DE OLDULAR..MANEVİYAT SATIP MADDİYAT ELDE ETTİLER .. durum böyle olunca da tabii inanılmaz ölümden korkuyorlar biliyorsun.. neden?.. çünkü paralı imansızlar ölmekten çok korkarlar da ondan…ve şimdi işi çevirdiler yani.. filmde uzaylılar yine gemileriyle gelip, Zekeriya ve Meryem’i-yeni ADEMLE HAVVA  konumundakini alıp gidiyordu tabii.. yani bir kazanın doğurduğu ile bir rahimin doğurduğu birleşirse madde ve mana döl tutup hayata yeni bir nefes üfleyebiliyordu..(MADDE İLE MANA EVLENİRSE BU VUSLATTAN FİİLER DOĞABİLİR..ve her daim insanlar bilmese de manevi evlilikler olacaktır vesselamJ) bu film için bu kadar yeterde artar bence. .biliyorsun durmayı bilmezsem onlarca sayfa dahi yazabilirim bu mevzuu için..yazmayacağım..stopJ..


osmanlı sorguçu
stop dedimse de şimdi okurken bişey aklıma geldi onu da eklemem lazım.. biliyorsun artık şirketlerin CEOları-hayal tasarımcı mimarları var, yani bu çocuk gibiJ..ve bunlar geleceği şirket sahibine göre tasarlıyor, anlatıyor, yazdırıyor, beyinlere işaretle kodluyor, sembolliyor ,rüya gördürtebilip onu yorarak maddeleştirip ve tabii sonunda  uygulatabiliyorda.. işte bu filmdeki Sonmi gerçeği, aslında biz salak insanların terörle, DİNİN SADECE DEDİKODUSU İLE, beş para etmez kişilerin magazini ile, şunla bunla uyutuluşumuzun nasıl kontrol edildiğini  anlatıyordu. Bu tür filmler; hepimizden gizli, özel laboratuvarlarda geliştirdikleri yeni türlere bizi hazırlamak için bir tezgahtır aslında…bu işler yapılmasa  ve ilim-teknolojide çok tehlikeli merhalelere gelinmeseydi bu filmler zaten  böyle çekilemezdi..(bir defa müzelerdeki konu mankeni yeni insan heykellerine, tenlerine-derilerine bir yakından bakın isterseniz.. o zaman olayı biraz çakabilirsiniz)..

ve işin sırrı ise: İslam Tasavvufunun bu derecede yüksek seviyeden, bu derecede aşikar celali zuhuru aslında buna en yüksek delildir..Rahmaniyet öylesine yüksek bir zuhurla celâl ediyordu ki, tam zıddı deccâliyet boyutu da aynı seviyede yüksek şeytani sanal-istidraç oyunlarıyla baş gösteriyordu…Sevdiğim burada Amak-ı Hayal kitabını nedense hatırladım.. biliyorsun orada Raci’nin seyrü seferinde nihayete yakın  kötücül karanlık, aydınlığı –iyiliği yenmek üzereydi  hanii..işte artık karanlık ve kötülük hakim olacakken en son koz olarak AŞK ÇIKIP GELMİŞTİ..AŞK GELİNCE KÖTÜLÜK-KARANLIK hiç direnmeden kendiliğinden  O’NA SECDE ETMİŞTİ.. işte bu filmde de tek ince nokta buydu.. biten insanlığımızın ve her derdin ilacı  AŞK,  TEK KURTULUŞUMUZDU.. ve birde filmin isminden, boyutlarından bizden bir kitap olan Puslu Kıtalar Atlasını da nedense hatırlayıverdim ve filmin içinde İslam Tasavvufundan yürütülmüş çook şey vardı tabiiJ..mirasımıza ortak ,davete henüz icabet etmemiş ümmetlerimiz var yaniJ….

**
bennu kuşu
12 kasım pazartesi gece.. yatıyorum.. tam uykuya dalış anımda iki kaşım arasından bir latif daire ışık topu ,rengarenk dönerek alnımdan giriyor.. muhteşemdi..galiba aydınlandımJ.. filmin veya akşam ki, Nanenin ışıklı topunun etkisindendir diye düşünürken uyumuşum J..Cemile yengemin Sadık adındaki oğlunun bir erkek bebeği doğmuş.. işte onu bana emanet etmişler.. kapkaranlık bir boşluk.. o oğlan bebek ayakta tek başına, yukarından gelen bir loş ışık huzmesinde duruyor.. başının üstünde bir şeyler parlıyor ve zuumm..aaa bebeğin başında upuzun bir tek balıkçıl kuşu kuyruğu gibi bir kuş tüyü var.. yani bu bebeğin başında kuştüyünden bir taç-sorguç var..o kuştüyü sorgucun en tepesi bembeyaz lif lif çiçek gibi daire şeklinde aşağı zülüf zülüf  sarkıyor.. o bebeğe sımsıkı sarılmışım. emanet ya, korkmuşum herhalde.. ve  şimdi gündüz.. bir kız bebeğini bir yol kenarı kaldırımına korumalı bir şekilde bırakmışım (Sevdiğimm.bu kız bebek bir gün bana “benim günahım neydi” diye sorar mı peki?!!)..



günümüzde de Kerbela şehitleri vardır..ve haksızlık karşısında ömrü boyunca mücadele eden,kendisine yapılmadık zulüm bırakılmayan MEHMET ÂKİF ERSOY da onlardan birisidir...RUHU ŞAD OLSUN..


ve bir mavi mürekkepli dolmakalemle bir şiir yazılıyor…onu yazan Mehmet Akif’miş Sevdiğim.. sadece kağıdı görüyor, anlıyorum.. küçük bir kız çocuğuna duyulan derin muhabbetin ve onun üzerindeki elbiseye( yakası sinesindeki bir yere) yazılmış bir şiir bu.. şiirin kağıdı el yapımı.. ve kağıdın üzerinde soluk tuhaf resimler var sanki.. ve sanki şiir şifrelerle dolu minik minik hece kelimelerden mürekkeb..işte ben o şiiri şerh ediyor ve temize çekiyormuşum.. gözlerimi açınca ilk evvela ne anladım biliyor musun Sevdiğim.. geçen sene hayran olduğum Çanakkale Şehitleri şiirine yapılmış bir şerhin sohbeti vardı ya hani.. tüm insanların o sohbetteki coşkuyu yaşamaları için; uyuyan miletin hızla uyandırılmasını sağlayacağına inandığım bu görkemli anlatımın tüm tv lerden insanlığa duyurulmasını dilediğim şeydi yani..kaydettiğim.. ve hep deşifre edip, hep Sana yazmak istediğim o muhabbeti alâ..bir tasavvufi tefekkür virtüözünün  AKİF’e serenâtı..


işte anladığımsa şuydu tabii.. manen Mehmet Akif Ersoy hz, bu sohbeti kaydetmem için izin vermişti.. izninle yakında yapabilirsem okursun inşallah ve aminn.. “desturrr” de olur mu Sevdiğim.. çünkü masal yazmak aslında çook kolay.. bir oturuyorsun, bazen ,genelde bir defada tulum çıkartabiliyorsun ve çok eğlenceli.. çünkü yazdıkça öğreniyorum.. bitince ise hep hayretten hayrete düşüyorum.. üstünden vakit geçince ise bir türlü kendi yazdığıma inanamıyorumJ..amma ses deşifresi çok zor, yorucu ve çoook sıkıcı..üstelik bu sohbetler çok ağdalı lisanlı ve bende dil bilgisi, imla hak  getire biliyorsun..ve rüyamdan anladım ki Mehmet Akif hz bu konuda çok titiz..yanii Kılıç Hoca’dan da fazlaJ..nasılda birbirlerinden anında haberdar oluyorlar hep hayret ediyorum ama.. neyse bakalım ne zaman yazacağım, o vakit bakarız..


“*NOT:
Sevdiğim ..şimdi masalım bitti yayını için bu bölüme bir AKİF klibi koymak istedim..aa!!karşıma çıkan klibdeki yazıda O’nun bu alemden göç ediş tarihi 27 aralık 1936 yazıyordu.. ve bende onun sohbetini Aralığın son haftasına yazmayı dilemiştim.. birileri ölürken müminler dirilsinler diye ,ne acaip bir tesadüf değil mi?!!ve birkaç defa onu izledim.. sonra başıma gelene ağladım.. Sevdiğim.. ben bu şeyleri hiiç hak etmiyorum ki.O’NUN YAZDIĞI VE O’NLA ALAKALI HİÇ BİR ŞEYİ HENÜZ OKUMADIM.. sadece dinlediklerim var..Evvel Zamanımın ve Senin O’na derin muhabbetiniz var..neden hiç bilmediğim bazı mühim şahsiyetler dünyadan veda zamanlarında hep böyle hayallerime giriyor Sence..ben çok cahilim ama…”
**
*.. Bu aşk için kendimi test etmekten neden vazgeçemiyorum ki?!. ayaklarıma söz geçiremiyorum.. halbuki ben ruhuma daha kontrol edilebilir ve daha maddi ilmi bir aşk bulmuştumJ..gidip baktık hatta!!..ama ruhum” Nuh diyor peygamber demiyordu”J..Ya Rabbim bu defada, Ruhumun aşkına tekrar teste gittik..hımm..daha yollarda ağlamaya başladık yine.. bu defa konum daha hoş..görüntümüz hala tehlikeli ve riskli..ama hali edamız yumuşuyor artık.. sanki O’nda tüüm kainatın yayınını alıp veren bir antenlik var.. ve sürekli halden hale kaptan KâBâ geçişlerle inanılmaz yorucu oluyor.. O’ndan bir Sevgili, bir eş, bir dost olabilir mi hakikatte.. sanmıyorum Sevdiğim. .peki Ruhum nerde ve neden O’na böyle delice aşık oldu peki?.ve İlâhuu kamışlık tarlasında hepimiz aynı şeylersek eğer ve birbirimizden de zerre haberimiz, zerre farkımız dahi yoksa ve dahi olamazsa üstelik…. eee.. benim ruhum Seni nasıl keşfedip de böyle bir tehlikeye kendisini atmıştı ,neden bir türlü anlayamıyorum ya huu, neden?.. SEN KİMSİN? ve NEDEN BANA BUNU YAPIYORSUN?.. RUHUM BENDEN NE İSTİYOR?.ve ben O’nun Sana aşkı için sadece bir hamilim..O’nun ızdırabına çare olamamaksa beni çook yıpratıyor SevdiğimizJ..(yani ben aşık değilim ruhum aşıkJ)

Salı gecesi.. yine uçuşan latif minik ışıklar ve beyaz büyük ışık topu gözlerimin içinde uçuyorlar.. Sevdiğim hani eskiden hep ateşli alevler gözlerimden parça parça girerlerdi ya işte bunlar şimdi ışık olmuşlar galiba.. bilmiyorum ne demek..

..ve nette efendim mürşidi azizim hz aklı maaş Google dan bir şeye bakıyordum..aaa bir forum sayfası tıkladım..alevilerin bir türü.. kendilerine aluvi( =ALİ ULVİJ) diyorlarmış.. yani ışık insanları.. LEVİGİLLERJ..işte oradaki tartışmalara biraz baktım.. 40 LARIN İNSAN BEDENİNDEKİ MANALARINI DAHİ ÖĞRENDİM..ve..bende tescilli gerçek bir aleviydim lakin o alevilerden de asla değildimJ..onlar  batınilikte kalmıştılar..ve hala fark edip kabul etmeseler de; eski osiris- hermetizmcilerin tekamülünü tamamlayıp henüz   Muhammedileşememiş bir uzantısıydılar .. onlar ALİ de, KAPI DA KALANLARDI YANİ ..Ali kapısını geçip, haya ve takvanın kapısı hz Osman’a, daha sonra ise ilmin ve adaletin kapısı olan hz Ömer’e ve dahi buradan sıdkıyyetin kapısı olan hz Ebubekir’e erememiş ve dolayısıyle de  Muhammediliğin 4 kapı 40 makam sırrına asla erememişlerdi yani..neyse.. herkes zannı kadar bilip konuşabilir zaten.. o yüzden de sorun aslında yok..


16 kasım Cuma..diyetçimdeyim.. doktorum o beyin programlayıp ekran açma okuluna gitmekten vazgeçmiş..oleyyyJ…yaa.. işte bir kişi bir kişidirJ..oradan bir hastaya ziyarete gittim.. ve şimdi de Muharrem ayı için yapılan bir konferanstayım.. konuşmacımız Zat-ı Âli Ömer Tuğrul İnançer.. Sevdiğim, sohbette şimdiye dek hiç okumadığım ve hiç kimseden duymadığım birkaç şeyi Muharrem Ayı itibariyle masalımıza kaydediyorum.. inanıyorum ki bu Muharrem ayında çok şeyler öğrenip Sana yazacağım inşallah.. aslında tüm bunları kendim öğrenmek için yapıyorum biliyorsun. .işte şimdi BU SOHBETİN ÖZETİNE başlıyoruz..


Hz ALİ’NİN (k.v) İSİMLERİ BİLİNEN AİLESİ 
…  ..
*..  hz Fatıma ve hz Ali nin evliliğinden  5 çocukları olmuştur.. isimleri Hasan, Hüseyn, Ümmü Gülsüm, Zeyneb ve bebekken bu alemden göç eden Muhsin’dir (r.a)..hz Ali ;hz Fatıma’nın bu hayattan göç etmesiyle beraber pek çok evlilik yapmıştır ve onlardan da sayıları tam tesbit edilememiş olmasına rağmen en az 10 erkek ,10 da kız evladı olmuştur.

...     hz. Ali; hz Fatıma’nın 2 kız kardeşi hz.Rukiye ve hz. Ümmü Gülsüm’den dolayı hz Osman’ın bacanağı yani akrabasıdır..ve Peygamberimiz Mekke'nin fethinde muzaffer bir şekilde deve üzerinde şehre girerken kucağında; henüz vefat etmiş,  hz.Osman'la evli kızı Rukiye'nin oğlu Abdullah bin Osman vardır....


hz.Ali hz. Fatıma’dan olan kızı Ümmü GÜLSÜM’ü çok küçük bir yaşta; ki, o devrin gelenek ve şartlarında( birde iklimlerin insan vücudundaki olgunlaştırıcı etkisi-ihtiyacı ile) Hz ÖMER ile evlendirmiştir.. böylece hz Ömer ,kızı hz HAFSA ile peygamberimize akraba-hısım olduğu gibi, hz FATIMA-ALİ ile de kan bağı ile bağlanmıştır … 


İran ve türevi şii ülkelerin hz Ebubekir, hz Osman, hz Ömer düşmanlığı ise Hz. HÜSEYN’NİN  İRAN SÂSÂNİ HÜKÜMDARININ KIZI İLE EVLENMESİYLE ve gelen nesillerin bunu SARAY SİYASETİ İLE ÜLKE POLİTİKASINA DÖNÜŞTÜRMESİNDEN MÜREKKEBDİR. VE ŞİİLER, HER DAİM BU KİŞİLERİ SİYASETLERİNE ALET EDİP KAN DÖKMÜŞLER,NİFAK SOKMUŞLAR,İSLAM ALEMİNİ TEVHİDDEN YOKSUN BIRAKMIŞLARDIR..HALBUKİ ALLAH’IN ASLANI LAKAPLI BİRİ ASLA KENDİ HAKKINI KİMSEYE YEDİRECEK DE DEĞİLDİR.. eğer öyle olsaydı şiilerin tanrılık isnat ettikleri  hz Ali kimliğine bu çok ters ve komik düşecektir değil mi?..

vee.. işte tüüm haksızlıklara karşı duran Allah’ın aslanı , tüm savaşlarda kendinden evvel geçen halifelere bedenen ve hukuken ,ilmen destek ve yardımcı olarak üstüne düşen vazifeyi her daim en güzel şekilde  ifa etmiştir..ÇÜNKÜ O, 5.OLARAK, ONLARA ULAŞMAMASI GEREKENLERİ KAPIDAN İÇERİ ALMAMAKLADA VAZİFELİDİRJ….

hz Ali’nin eşlerinden bazıların isimleri  biliniyor ki, bunlar pek çok olan cariyeleri de değildir: ((eşlerinin çoğu duldur.. buradaki ümmi demek dul demektir)

Ümmül Benin Binti Hizam.. bu hanımdan 4 erkek çocuk doğmuştur.. isimleri: ABBAS.. CAFER.. ABDULLAH..OSMAN bunların 4’üde Kerbela şehidi olmuşlardır.. mübarek bedenleri Kerbela’da, mübarek başları ise Şam’dadır ..

Leyla Binti Mesut Bin Halil
den olan oğulları: ÜBEYDULLAH.. kendisi hakkında iki rivayet vardır. Şiiliğin teorisini kuran Muhtarûssekâfin tarafından ÖLDÜRÜLMÜŞ  veya Kerbela’da şehit edilmiştir (Muhtarûssekâfin Allahın emri olmayan şeyleri İslama sonradan sokup nifak çıkartmış bir kişidir)..  diğer oğulun ismi EBU BEKİR dir..


Havle Binti Cafer Bin Kays’dan olan meşhur oğlu ise Muhammed bin Hanefi-Muhammedül Ekber dir..


Esma Binti Ümeys El Hassamiye’den  Yahya ve Muhammed ül Asgar doğmuşlardır..

Ümmü Habib Binti Rebia
 ‘dan kızı Rukiye(peygamberimizin kızının adıdır) ve oğlu Ömer Binti Ali doğmuştur.. hz Ali’nin ;hz Hasan’dan olan soyuna seyidler ,hz Hüseyn’den gelen soyuna da şerifler denmiştir..işte bu iki soydan sonra hz Ali’nin soyu en çok Ömer bin Ali den devam etmiştir.. kabri Medine’nin  sayfiyesi-iskele şehri Yanbu’dadır....BUGÜN Kİ EHLİBEYT SOYUNUN ÇOĞU İŞTE BU ALİÖMER ailelerin birlikteliği ile günümüze ulaşmışmış…


Ümame Binti Ebül As’dan ise  Muammedül Evsad doğmuştur...


Ümme Said Binti Ûrve ‘den Ümmül Hasan ile Remle-i Kübra doğmuştur..

Şam’da Kerbelâ şehitleriniin başlarının içinde muhafaza edildiği 72  küçük kubbeli bir kabir vardır.. bedenleri Kerbelada’dır..kapıda isimlerinin bir listesi vardır.. en başta Abbas Bin Ali yazar..hz Hüseyn’in kabri saadetinin üzerinde kırmızı sancak vardır.. tam karşısındaki diğer türbede de hz Hüseyn’in baba bir kardeşi Abbas bin Ali türbesi vardır ve onun sancağı da yeşildir..

Hz ALİ’nin adı bilinen kız çocukları şunlardır..Ümmü Hâni (peygamberimizin halasının ismi HANİ’dir)..Meymune(peygamberimizin zevcelerinden birinin adıdır..)Zeynebi Asgar-Zeynebi Ekber (peygamberimizin kızının ve 2 eşinin de ismi Zeyneb’dir…) Remle-i Asgar ..Remle-i Ekber ..Ümmü Gülsüm el Asgar( peygamberimizin bir kızının ve hz Ali ile hz Fatıma’dan olup hz Ömer ile evlenen torunun ismidir..) Fatıma..Ümâme.. Hatice(peygamberimizin ilk eşi büyük ve temiz kadın hz Hatice’nin ismidir)..Ümmül Kirâm..Ümmü Seleme( peygamberimizin eşlerinden birinin adıdır).. Ümmü Cafer..Cümâne ..Nefise(kabri Kahire’dedir)..
***

ve aylardan MuHARrem..karşılıklı muhabbettin gözbebeklerindeki yansımayla olan mahremiyetin HÛRluğu ..RUHULKUDÜS.. ateşin aşkı ..gözün aksi sâdâsı.. ışığın sessizliği.. ışığın sessizliğindeki sesi.. bakışarak konuşmak.. düşünce-ideanın ışıkla görünür olup ÂMÂ dan yansıması.. birin diğer bire fedayı can kesip secde edişi.. İNSANLIĞIN BEKASI için hakkından vazgeçip, "haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" hadisine uyup HÂK davadan vazgeçmemek..yanii bu  yolun rahmani ve şeytani yolcularının ilelebet sürecek tehlikeli dansı.. HÂK eden HÂK Erenleri ile yol soyguncuları-sahte rehberlerin ebedi cehdi.. AŞK ın kıskançlığı.. dudağından öptüğü ve boynundan öptüğünü aynı sebeple bedel alması.. Mu-HÂR-rem=AŞK..en tehlikelisinden hem de.. aşkın ekvator çizgisinde –hattı istivada durup vücudun depreşmesi… muhterem ,hürmete layık, mahrem-i haram ay..ay takviminde ayların ilki..baştacı.. ölüm yeniden doğuş ayı..diriliş.. muharrem.. HÜRLERİN AYI..




HU…HÜVE..ESMA-İLAHLAR-TANRILAR MİTOLOJİSİ SANAT TARİHİNDE HARFLERİN SEYRÜ SÜLÜĞÜ …SAD HARFİ.

SAD..harf değeri 90..
soyut alemden bu madde alemine gelen mananın somutlaşarak vücûd göstermesi..tüm ümmet: davete icabet edenler ve davete icabet etmeyenlerin; tek bir şahsın, Hz. EFENDİMİZ PEYGAMBERİMİZİN VÜCUD-İ İKLİMİ SULTANInda mürekkeb olduğumuzdur.. tüm kainat O’nun vücududur.. O’nun miracı ve ümmetim ümmetim dediği hüccûratı da bizlerdik.. bize Kendisini MİRADI MUHAMMED aynasından tanıttı ve HEPİMİZE BİR İSİM VERDİ ve bizimle kendisini bilmek istedi.. Allah kullarına kullarından tecelli eder.. işlerini kulları eli işler..kulları ile bilir, kulları ile görür.. amil ve amel odur.. varlık tekamülleri sadece en kamil olanı içimizden çıkartıp, arayıp O’nu bulmak içindir..çünkü birimiz hepimiz için& hepimiz birimiz içinizdir..


Sâd…sâbır…sâdır..sıtre..sırât..sır..sadâkat…sıdkıyyet..2 nin 2.si ( II..)..baş parmak ile işaret parmağın birleşerek yaptığı göz…ve diğer parmakların içeriye açılan ardılı kapılar misali bir cennet-i alem dürbünü oluşu....SELAMJ..BENİMSİNJ..ZAFERJ.. sad tünel delik.. sad paralel evrenlerin yıldız yolu..sâd sadırlarda ne var ne yok kıyameti dürülenden; hallaç pamuğu gibi atılarak hazinelerinin dışarıya inkişafı..sad=sin, elif, dal.. alemler.. insan-ı kamil.. kendine eğilip kendini arayıp bulup seyretmek.. sâd tüüm hazları yaşamış  çok tok-doygun bir harf.. tüm açlığı bitmiş, doymuş ve olgunlaşmış bir harf.. sad göz..

SÂD DAMLA.. 
damlaların oluşturduğu babadaki erlik denizi.. tüm erlik denizinin topyekün dökülmesi- rahmaniyetin  başka bir denize kavuşmak üzere salınıvermesi.. ve dalgalar halinde göçç..

değişik canlı embriyolarının gelişimi



Sıla-i RAHİM.. denizden ayrılan bir DAMLA  nefha-ı sperm insanın; yolunu tamamlayarak kendi seçkinliği içinde, rahimiyet deryasına tutunarak merhamete gark olması, can bulması.. bir damla atımlık suyun kan-nefs-idrak bulması..o kanla etlenmesi.. ve vücud bulması.. bir sad gibidir insan cenini..bir sad harfi gibi büyür bebek.. bir sad harfi gibide doğar.. ya başı önde gelir veya ayakları önde ..önemli olansa sadece gelişi ve dünyayı şereflendirişidir.. her varlık kendi esması-isminin seçilmişi ve biricik tekidir.. bir daha asla tıpatıp aynısı olmayacaktır.. Allah bir yarattığını bir daha yaratmaz.. çünkü buna ihtiyaç duymaz.. O eşssiz benzersiz ve tektir.. O’nun yarattıkları da kendi yaradılış özelliklerinde eşsiz, benzersiz, tektir..


*aslında bir VAV harfi gibidir cenin ve ELİF gibi, yani tüm harfler gibidir İNSAN..
SÂD.. sinelerin içinde bulunan makamı KALB denilen asılında GÖNÜLDÜR ve GÖNLÜN mekanı LAMEKANDIR…bu sad kalbi üzerinde, O’nun yolunda sıdkıyyetle yürümek lazımdır..SIDKIYYETle -SABIRLA yürümeyi başarmak, SIRatel müstakim üzere olmayı da başarmaktır..Sâd arşı RAHman ın seyir mekanıdır.. gördüğü göz, göründüğü mekandır..

nur cihan
nuralem7@hotmail.com
17.11.2012