99 ACVE HURMASI (akik
taşlarının) MASALI 52
"..ve bilesin üstüne aşkı giydirdiğim bu yüreğe ben söz verdim. Hiçbir harfi, sensiz bir cümleye kurban etmedim." Hazret-i Şems-i Tebrizî
"..ve bilesin üstüne aşkı giydirdiğim bu yüreğe ben söz verdim. Hiçbir harfi, sensiz bir cümleye kurban etmedim." Hazret-i Şems-i Tebrizî
Merhaba Sevdiğim ve Merhaba.. nasılsın?.üç hafta sonra kavuşmak güzel bence.. sanırım tefekkürde haddimi aştım ki tüüüüm sınırlarımı dümdüz ettim ve tabii ki bir şeylerin yerlerine oturması içinde süre lazımdı değil mi?..şimdi geçen süremize bir bakalım mı?..
son masal günüm 20 nisan cumartesi.. ortadoğulu doktorumdayım..mutluyuz. .oda bir kahve tiryakisiymiş.. ben gibi büyük fincanda içen nadir kişilerden hem.. kendi özel karışımından kahve hazırlıyor ve malzemelerini gösteriyor.. kakule, muskat ve sakızı dövüp ,değişik yerlerden alıp harmanladığı kahveye bu malzemeleri katıp, aynı türk kahvesi tarzında pişiriyormuş..böyle içerken ağzınıza değişik tatlar ve malzemeler geliyor..ilginçti..”eee.. “diyor dr:”bana neler olup bittiğinin hepsini anlat, şimdi”.. çocuk beyaz sütuna çıkarken nasıl denize atılarak düşürüldüğünü ve denizkızı olduğunu anlatıyor önce ”. dr:” deniz rahimdir. balıksa hakikatinize dönmektir.. siz ölmek istiyorsunuz değil mi?” çocuk :”evet”..dr:” siz ölümden hiç korkmuyorsunuz.. hatta siz Allah’tan başka hiçbir şeyden de korkmazsınız..ama size şimdi ölüm yasak.. yani daha vazifeniz bitmediği için ölemezsiniz.. tam korunma demek bu.aldığınız bilgi rahmani.”
çocuk:”hani
dünyanın en yüksek enerjili adamlarının yaşadığı yegane yer olarak Suriye’deki 3 bölge ismi vermiştiniz ya ..işte bana
hayalimde bir kağıt uzattılar ki, o üç bölge ismi aslında Filistin deydi.ve
orası da dünyanın en tehlikeli yüksek
enerjili kişilerinin yaşadığı bölgeymiş.. ve onlar İsrail devletine
çalıştıkları içinde devletlerini- halklarını içten yok ediyorlarmış.. yani bu
zulmü İsrail değil onların içlerindeki hainler yapıyorlarmış”.. dr. düşünceyle bayağı bir duruyor ve
sonra başını kaldırıp şöyle diyor:”evet
dediğinin hepsi doğru.şu an orası tamamen negatif kişilerin idaresinde ,
dünyada onlar egemen.. mesela facebook ki onların, hepiniz oradasınız değil
mi?!!işte onlar bu ilimleri biliyorlar, herkesin bilgisini manasını topluyorlar
ve bunları değerlendiriyorlar.. size
masallarınızda masonları
araştırıyorsunuz ya ..hep takip ediliyorsunuz işte bu yüzden..ve o
masonlar aslında sizin her yanınızda, hayatınız da varlar..çocuk :hayır hiç yoklar,sadece hayallerimden takip
ediyorum..dr:var..etrafınızda
ve siz onlarla görüşüyorsunuz.. mesela biri var..barbunyaoğlugil ..mitoloji
ile tasavvufu birleştirip anlatıyor..ilk başta rahmaniydi ama o da
Filistin’de bir süre kalıp bu enerji
ilminden geçti, işte sonra ilminin içine negatifi karıştırıp, dinleyenlerinin
inancını halen bozmaya devam ediyor..
çocuk şunları düşünüyor.. Sevdiğim ..biliyorsun face efendiler, onların
aileleri, sultanlar, şehazedeler, paşalar, babalar,mirasyediler,uçan kaçan,el etek öpen ,sürekli sahte övgülerden geçilmiyor.. demek
ki bizlerde yolun masonlarıyız .. herkes birbirlerini akıl almaz biçimde
fitne ve fesatla takip ediyor-kopyala yapıştır koğuculuk yapıyor. yatacak
yerimiz yok yani..hani biz sufi müsveddeleriyiz ya bir de..ve tüüm bilgiler
ifşaatın da haddinde J..yani
hepimiz negatiflere mi çalışıyorduk?!.. o zaman, onlar içinde Süleyman’ın
cinleri biz Müslümanlardık değil mi?!!! ve üstelik sultanım, şehzadem, huu
efendimciler de bizdik.. ve bir gün ne yazık ki,Sen
dahi mason çıkarsan, artık şaşırmayacağım Sevdiğim biliyor musun!!
çünkü ben Senin Osiris-O SIR İSİMLİ İSM-İ AZÂM KİŞİSİ olduğunu zaten
biliyorumJ…
çocuk, birde kendini bildiğinden beri onu bırakmayan ama asla çocuğa dokunup yaklaşamayan sayısız yılanlı hayallerinden ve onların son tecellilerinden dr ’a bahsediyor. dr: “bunun için Haybabama şükredip teşekkür etmelisiniz.. sizi onlara karşı tılsımlamışlar ..onlar size zarar veremez.. korunuyorsunuz”. çocuk :”ben sorumluluk alıp, o yükü kabul edemem, istemiyorum öyle şeyler” diyor.. ve dr, çocuğa Yaratıcının Vekil esmasından anlatıyor:” o yükü siz yüklenmiyorsunuz ki aslında”. o esmanın tecelli ettiği kişiyi yerdeki taş topraktan, tüm eşyaya, hayvana, tüm varlığın tanıyıp koruduğundan anlatıyor. çocuk: ”o sütunu, umreden getirdiğiniz Nur Dağı-Hıra Mağarası taşından bir parçayı avucumda tutturduğunuzdan hemen sonra deneyimledim.. eğer izin verirseniz o taşı bana hediye edebilir misiniz ?dr. taşları onun için getiren hanımından gözleri ile izin isteyerek ve her ikisi de onaylayan bir gülüşle gülerek: “gel bakalım hangi taş ,onu bul “diyorlar.. şöminenin yanındaki birkaç kasedeki taşlara, topraklara bakıyor çocuk ve bir kasenin içindeki 5 tane kaya parçasının en güzel, en iri olanını seçip alıyor: “işte bu” diyor gülerek..dr .çocuğun elinden o taşı kaseye geri alıp, oradaki en ufak kaya parçasını avucuna bırakıyor ve diyor ki: “sen bunu hak ettin ki, bu taş taa senin olmak için oradan getirildi.. artık o senin “diyor.. Ya Rabbim hiçbir taş için bu kadar sevineceğimi düşünemezdim.. çok teşekkür ediyorum..
sonra çocuk bahçedeki robotları ve subhanları anlatıyor..dr firavunun sahip olmaya çalıştığı ilmi ve hz.Musa’nın asasının anlamını anlatıyor..ve masonların bugün peşinde koştukları tek ilmi…hıııım..Sevdiğim lütfen beni bu ilmin firavunu olmaktan koru olur mu?!beni bununla sakın imtihan etme lütfen ve aminn..
birazdan diğer dr ve kardeşi
de geliyorlar ki zaten ben bugün onların isteği ile ,onlar için buraya gelmiştim..
sohbet çok ilerliyor..hııımm..neler öğreniyorum. Sevdiğim
bence akademisyenleri benim gibi cahil biri ile imtihan etme bence, onlar için
bu çok ağır ve katlanılabilir bir şey değil.. sonra benden nefret ediyorlar
biliyorsun.. bence dr .bana güzel bir ders verdi ..teşekkür ediyorum
Sevdiğim.. gece saat on.. iki kardeş arabalarıyla beni tektaşa bırakıyorlar ki, sadece
susar ve seyredersem, herkesin kendisini bana, kendi hali ve dili ile,
kendiliklerinden, otomatikman anlatacaklarını bir defa daha deneyimlemiş
oluyorum.. tektaştayız ve Şahinler Hoca var..çook acaip güzel bir dersti
sabah 3 ‘e doğru bitti.. derece derece-mertebelere göre inanılmaz bir anlatımı
var..
23 nisan salı sabahı.. köydeki evimizdeyim.. evin kapısı yok.. tüm duvar
ormana açık bir kapı.. evden,ormanın içine giden gelen değişik yollar var.. olağanüstü, tam
istediğim gibi tabiatla içiçe bir ev.. muazzam.. sonra o köy evi, pek çok odası orta avluya-hayata açılan
tarihi bir saraya dönüşüyor ..meşrutiyet
dönemindeyiz ve içerisi o devrin tarzında..her odada bir tarikatın tekkesi varmış..burası
bize miras kalmış Sevdiğim.. içerideki bir odada Haybabam var. E.Işık hoca ve
Selamlı rehberde burada.. ailem var.. birde eski Mısır tarihi hocam özel
davetli olarak gelmiş ve hayretle olayı izliyor.. Özlem hanım çook ucuza Cihangir’de bir antikacıdan bulup
aldığı; tek parça ve oval dokunmuş
,kenarları saray saçaklısı muhteşem bir mor renkli ipek kumaşla büyük bir koltuğu
kaplayarak, mantoluyor.. şimdi bir tören yapılacak ve bu aslında bir ön
provaymış, sonra gerçeği yapılacakmış..
bir Mevlevi
Şeyh efendi semazenleriyle geliyor.. dairesel ritüelden evvel bir şey yapılıyor.
şeyh kamburundan iki büklüm-cüce olmuş-çok
yaşlı. aaa..bir dervişi geliyor ve şeyhin sırtındaki siyah hırkayı alıyor..olaamaaazz!!
bu nee?!! .. zavallı şeyhin sırtında tahtadan, içi samanla dolgu yapılmış
koskocaman bir semer yok mu ?!! inanılmaz.. hırkayı çıkartan derviş efendisinin
sırtındaki o semeri de alarak indiriyor. aaaa!! meğer o şeyh efendi ne
kamburmuş , ne de yaşlı, üstelik uzun boylu ve de çok gençmiş… hıımm.. çocuklardan
birisine emanet bir paşa giysisi giydirilmiş ve üzerine tam oturmuş.. ne
apoletleri , ne sırmaları nede şapkası henüz var..ama paşa elbisesi giymekle
paşa olunmayacağını oda pek ala biliyor gibi duvara yaslanmış gülüyor. şimdi
de yer sofraları kurulmuş, yemek yenecekmiş..aaa!!.bu ne!! bir efendinin
hanımının annesi meğer uzaylıymış ve onun akrabaları da buraya gelmiş, sofra
başında oturuyorlar.. bu kafalarının tepesi çook yüksek ve kel uzaylı tuhaf
insanları meğer bir tek ben görebiliyormuşum, diğerleri normal insan gibi
görüyorlarmış..hıımm.
ve çok şükrediyorum ki ben hiçbir şeyi göremiyorum ve üstelikte bir kadınım..bilemiyorum..hiç bir sırrı tutamadığım içinde sırların bana asla açılmasına izin verilmiyor ve böylece de kamil biri olup mesuliyet & sorumluluk sahibi olgun adamlardan olamıyorum..ve resmi bir öğrenci olmayışımda ayrı bir lütuf ki yatıp kalkıp şükrediyorum ..her daim SADECE SENİ SEVECEĞİM işte.. ve kim neden böyle korkunç bir hayatı ister ki ve neden?.. neden esma peşinde koşup, mürşid olmak istiyor ve neden onca beş para etmez insanın yükünü sırtlarına alıp, bizim yüzümüzden hiç dünyevi hayattan zevk alamıyorlar.. zaten ne aileleri nede etrafları onları anlıyor amma son hücresine dek getirilerinden faydalanmayı biliyorlar ..ve ne yazık ki yolun sonuna dek gitmeyi başarıp,tam tulum çıkartan,yolcularını yolda bırakmayan dürüst - hakiki bir mürşid olabilenlerde çok nadir..ve öyle çok sahte şehvetperest yol kesici var ki..acaba biz yolcuların bu derece sapkın oluşumuzdan dolayımı ,bize göre tecelli olup,bizim layıkımıza uygun seviyedeki rehberleri yolda sapkın-yol kesici bırakıyorlar, bilmiyorum..
*tabii bir de üzerine hiçbir vakit semer vurulup, yük bindirilmemiş pembe gri sevimli eşekçiğimiz de var biliyorsun Sevdiğim..o,Süleymaniye’nin gizli bir tepesindeki mahrem bir kabir taşı misali özel bir eşek ve yük vurulmaması lazım bence!”
bugün hala Salı .. site
cumhuriyetimizde sürekli elektirik kesintileri oluyor, apartmanımızın yangın
alarmı dünden beri sık sık ötüyor..bir tuhaflık var ve Seni çılgınca
kızdırdığımın da farkındayım. bilgisayarımı aldığım yere verdim..fabrikasına
gitti. üç haftaya dek kapağı dahi yenilenecek, fabrika ayarlarına geri
dönülecekmiş ..bu durumda sakinleşmemiz çook uzun sürebiliyor Sevdiğim,ne yapalımJ..dereotu oğlum bisikletle
gezmeye çıktı..az sonra kolu bacağı kan içinde geri döndü.. korkuyorum. binanın
alarmı yine başladı.. gece. Bir tuhaflık var ve uykumdan gözlerimi açıyorum,
bekliyorum.. ki, alarm çalmaya başladı..düşünüyorum ve şöyle diyorum
çaresizlikle: ”haklısın.. bana istediğini yapabilirsin, ben bunu hak ettim. razıyım.. ama Sende beni
seviyorsun bence ve kendini kontrol etmekte zorlanıyorsun..ama bana zarar vermeyeceğine ve sadece koruyacağına SÖZ VERDİN bir kere..üzgünüm!! ”
derken birden kapımızın zili
çaldı..açtım.güvenlik ,alarmın sesinin bizden geldiğini alarmımızı kapatmamızı
söylüyor..”ama o alarmı ev sahibimiz iki sene evvel iptal ettirmişti ,nasıl
olur da çalışır?. o çalışmıyor ki” diyorum.. güvenlik: “bilmiyorum, binanın
alarmı değil bu..sizden.. şu an bakın o ötüyor, şifreyi girin sussun ,şimdi
gece yarısı” diyor..“şifresi ne, bilmiyorum ki”..ev sahibini arıyorum
.telefonunu açmıyor.. alarmı görevli bir şekilde susturuyor..yatıyoruz..az
sonra alarm en korkunç sesi ile yine gecenin içinde çınlamaya
başlıyor..güvenlik geliyor.. tanımadığım bir komşu adam geliyor.. çocuklar
uyanıyor.. kimse o şeyi susturamıyor..ve sonra adamlardan birisi kabloların
oradan bişeyleri kökten çekip koparıyor.. ohhhh!! sustu.. huzur.. ertesi gün
sabah..dereotunun kolu iyi değil..dr.a gidiyor(şükür ki bir şey yokmuş).. aaa!! internetimizde
yok..dünkü kopan kablolardan birisi ona aitmiş ve evde tam bir hafta internet
bağlantısı olamadıJ..ceza!!??
ve eskiden bir elektrik tesisatı hatalı bağlanmış, çok tehlikeliymiş, onun doğru kabloya takılıp düzeltilmesi
elzemmiş(her şerden bir hayır çıkabiliyor değil miJ)bu arada diğer hafta oğlumun
tablet bilgisayarını kullandım ve çok hoşuma gitti ,belki seyahatim için ondan
alabilirim, çünkü yazmak için daha hafif ve pratik ..
yani Sevdiğim bir defa daha çook şiddetli sinir harbi
geçirdik, geçmiş olsun..verilmiş sadakamız
varmış ,şükür..ama esasında ben casus yazılımların kapıma dek
dayanmış-canımıza kast etmiş saldırısını ve Senin beni nasıl koruduğunu ,ben
hiçbir şey görüp duyamasam da ;hanemin içine asla girmesine izin verilmeyen
sayısız cin-vesvese-copy-virüs ajan smit (matrix) yazılımlı programının
kellesinin alındığını ve programdan silindiğini-imha edildiklerini, her
defasında olduğu gibi yine anlayarak
biliyorum.. belki de Sen avlayasın diye önde giden ve avlanacak
kötü-sahte yazılımları sürü halinde peşine takan olmak bazen çok yorucuda
olabiliyor ha ne dersin..ama bir eşekçik en ağır yükü efendisi için gık deyip
,itiraz etmeden çeken tek zavallı mahlukmuş….. işte, n’pacan?!!çekecen
tabiii..elin mahkum, çekmeyip te n'pacanJ!!!
26 nisan Cuma..ağır bir imtihanı olan tanıdığım birini görüyorum..tepeden tırnağa mor giyinmiş..tenide elektirik mavisine çalıyor sanki ama o negatif bir etkiye sahip .ve onun evinin kapısı çalınıyor..kapıcısı ekmek getiriyor ..parasını istiyor..o kişi, kapıcıya ekmeğin parasını istediği için öyle bir davranıyor ki, zavallı kapıcı utanç içinde parayı istediğine bin pişman üzüntüyle geri dönüyor..ve şunu anlıyorum Sevdiğim..bu kişi; manevi ilmi hali ,aşırı nezaketl, maddi şöhreti ile kendisine aşılmaz bir perde kurmuş ve aldığı şeylerin ücretini bu kimliğini kullanarak ödemiyormuş..işte tüüm çektiği o ağır ızdıraplı hastalıkları da sadece bu sebeptenmiş.. yoksa aslında o hasta da değilmiş..birazdan o kişi çocuğa şunları söylüyor:” benim mesleğimde genç ve güzel kalmak çok önemli..eğer güzelliğimi ve sağlığımı yitirirsem, yaşlanırsam yerime hemen genç ve taze birini koyabilirler” ..
ve sonra hayalim devam ediyor.. pembecik ve masalın veledi bir gemiye biniyorlar.. geminin yan güvertesine geçiyoruz Sevdiğim. ama burası öylesine dar köprü altı- karayolları bariyerlerine dönüşüyor ki anlatamam.. oradan hemen kaçmak istiyorum..hızla merdivenleri çıkıyorum..çıkıyorum..şimdi tüm karayollarının en üstündeki yüksek-geniş otabanda kenar hattından hızla yürüyorum..biri arkamdan sesleniyor..duruyor ve dönüyorum..bir Fransız kadını çok yaşlı bir kadın haline dönüşmüş pembeciğin koluna girmiş ve bana şöyle diyor: “o çok yaşlı ve size yetişemiyor, onu beklemek için yavaşlamalısınız”.. Sevdiğim.. ama yani!! .neden tek olmama izin verilmiyor ki? hem pembeciğin yaşadığı şeyleri ahhh bir bilsen ..ben onun yanında kimim ki!! benim ona manen de maddende yetişmem namümkün zaten.. sanırım kıskançlık zanlarım bana bu hayali gördürttü değil mi..bilmiyorum..
hz. HATİCE nin mekanı |
1 mayıs Çarşamba.. ..gece 2:30 uyandım..tüm ritüellerimi yerine getirip yattım ..çok acaipti.4 yanımdan-4 yönümden farklı farklı alemlerin açıldığını hissettim .. korktum.. hem de çook korktum Sevdiğim.. ölmek ve hiçbirini hatırlamak istemedim..ve sanki maydanoz kızım bir yerde bir başkasıyla telefonda konuşuyordu ve tüüm konuştuklarını duyuyordum, sanki yanımda konuşuyor gibiydi..hıımm.
.sabah uyanırken ise bir büyük sorumluluk omuzlarına yüklenen arkadaşımın tüm neşesini hissederek uyandım..uyanınca onu aradım ki, acaba onu üzdüler mi?!..”yok bir şey” dedi.. daha sonra akşama doğru neşeyle telefon açtı..tüüm mutluluğunu anlattı.. sevindim..ona bir şey olmasını hiç istemem.. onu koruduğunu biliyorum ama daha çok koru lütfen Sevdiğim..VE ŞİMDİ-bu masalımı yeni asmıştım ki O ARADI: HER ŞEYİ BİTİRMİŞ.çok üzgün.cehennemdeyim diyor..meğer çook şey olmuşş..hıımm ... şeriatsız yol olmaz diyor ve çook doğru söylüyor... yol çok kaygan ve Turuku Âli bu edebsizliğe asla izin vermiyor.aşkın yolculuğu çook tehlikeli ve şeriatı ne yazık ki hiiç takmıyor Sevdiğim ve bizim önde giden sağlam bir rehberimiz olmadığı sürece; her çirkinliğe tasavvuf-tarikat-aşk-efendi-cemal-esma tecellisi-adam çok yükseldi düşmesi lazım, o yüzden de günaha batmalı filan diye de öğretildiğimiz için, çook kolayca batağa atlayabiliyoruz biliyorsun..keşke nefsimizi terbiye etsin diye irademizi teslim ettiklerimizde; bu derece yüksek benlik, makam hırsı, şöhret merakı, maddiyatperestlik,yönetme hırsı ve uçkur düşkünlüğü olmasaydı.. üzgünüm..ama yalan yok hemen çoğu öyle ve biz öğrencilerin hali harap..iyi ki eskiden uyuşturucu ve fuhuş yuvasına dönen bu yerler kapatılmış ..hakikati öğrendikçe edebin ve şeriatın hükmünün kalmaması, kadın erkek herkesin, elllerinin altına verilmiş cariye hesabına çekiliyor olması ise en acısı.. ve belki artık bu devirde daha temiz ,daha dürüst,daha riyasız rehberler başları dimdik ortaya çıkarak , daha şeffaf yolları bize açıp yürütebilirler inşallah ve aminn.
Sevdiğim bugün benim için manevi tedrisatımda önemli bir durak noktası..yeni 4 isimli bir tesbihim daha oldu ki 4 yönden korunma olarak algıladım.. böyle bir esmayı tesbih etmek çok hoş ..teşekkür ediyorum..((tabii ki benim esmalarım öyle herkesin bildiklerinden ne yazık ki değil, söyleyemem, gülebilirsiniz..çünkü, çocuk seviyesindekiler için))
2 mayıs Perşembe.. denizin
dibinde bir balık gibi
yüzüyordum. Aynı zamanda karada da yürüyebiliyordum.. karada ve denizde
gitmek!. bunu hızır & İlyas ve idris (as)la birleştirdim.. karada,
denizde ve havada giden ordu teşkilatını ve 4 unsur üzerinde hakimiyet kurmayı
anladım (katı-sıvı-gaz-plazma).. ve hislerimle görerek birde şunları anladım
Sevdiğim.. bak bakalım anlatmayı başarabilecek miyim ?!!
şimdi bir yaprak biçimi-göz misali şekil düşün..ve içinde aynı kabenin örtüsündeki o VVVVV sureti-dalga boyu şekli akımı var (sanat tarihinde ise suyun dalgası- çintemani desenine dönüşüyor daha sonra)..başka biçimlerde gözüküyor ki, bunları hücre yapıları olarak şimdi-şuan yazarken seyredebiliyorum ki, öyleymiş..işte diğer hücrelerin içindeki dalga boylarının suretleri hep değişik.ve gecenin en karasında maddenin en küçük biriminin kömür-pil tozu haline gelişini seyrediyorum gözlerim kapalı.. bu çok sarsıcı.. çok korkuyorum.. sonra o tehlikeli durum geçiyor ve kömür tozlarının her bir zerresinin içindeki o homojensel hologramsal, kat kat sürekli değişip dönüşen o ışık alemini seyrediyorum..burası çok zevkli ve güzel.. böyle içine içine gömülmek istiyor gibisin , yumuşak..
*anlıyorum ki; madde ve enerji aslında aynı şey ve birbirlerine muhtaçlar.sadece bir boyuttan diğer boyuta geçmek için zuhurları farklıydı ve her farklı boyutun dalga akımı değişik olduğu içinde bize perde gibi oluyordu ve hiç bir alem, işte sadece bu farklı farklı dalga boyu akımlarının yüzünden asla ve kata birbirlerine değip birbirlerinin alemine karışmıyordu..
şimdi bir yaprak biçimi-göz misali şekil düşün..ve içinde aynı kabenin örtüsündeki o VVVVV sureti-dalga boyu şekli akımı var (sanat tarihinde ise suyun dalgası- çintemani desenine dönüşüyor daha sonra)..başka biçimlerde gözüküyor ki, bunları hücre yapıları olarak şimdi-şuan yazarken seyredebiliyorum ki, öyleymiş..işte diğer hücrelerin içindeki dalga boylarının suretleri hep değişik.ve gecenin en karasında maddenin en küçük biriminin kömür-pil tozu haline gelişini seyrediyorum gözlerim kapalı.. bu çok sarsıcı.. çok korkuyorum.. sonra o tehlikeli durum geçiyor ve kömür tozlarının her bir zerresinin içindeki o homojensel hologramsal, kat kat sürekli değişip dönüşen o ışık alemini seyrediyorum..burası çok zevkli ve güzel.. böyle içine içine gömülmek istiyor gibisin , yumuşak..
*anlıyorum ki; madde ve enerji aslında aynı şey ve birbirlerine muhtaçlar.sadece bir boyuttan diğer boyuta geçmek için zuhurları farklıydı ve her farklı boyutun dalga akımı değişik olduğu içinde bize perde gibi oluyordu ve hiç bir alem, işte sadece bu farklı farklı dalga boyu akımlarının yüzünden asla ve kata birbirlerine değip birbirlerinin alemine karışmıyordu..
Bu gün öğleden sonra en
büyük olanımızdan bir telefon
geliyor..aaa!!ona bişi olmuş, sanırım
yüreğine ve başına bir büyük taş düşmüşJ..güzel konuşuyor.. diyor ki: biriktirmek ve
bir kenara koymak yok. berbere git, süslen, istediğini alıp giy, kendine
yardımcı tut, çocuklara ver.. gerisi devam edecek, sakın biriktirme..vayy
be!!hımm..Sevdiğimm.. canımm.. ben senede bir defa, sadece saçlarımı ensemde
kestirmek için berbere giderim ne komik ki.. allerjikim ve öyle şeylerde hemen
hiç kullanamam.. benim giyim tarzım çok tuhaf olduğu için, bana göre ne kadar
güzel giyinsem başkalarına hep enteresan-uçuk kaçık-püskül saçak geliyor biliyorumJ..ve kimseyi kendi özel alanıma asla
karıştırmam. yani ben uyumsuzum ve bize öğretilen dikte edilen standart
güzellikler için değilim vesselam..ama tüm hayatım boyunca iki kuruşu bir araya
getirip zaten biriktirmiş de değilim..hiç selsebile ait birisinin bir birikimi
olabilir mi?!!
*ve Sevdiğim bana en son verilen bu dersten şunu anladım…benim o büyük zenginliğim, her şeyi saçıp savurduğum, kıymet bilmediğim
,önüme gelene-hak etmeyene dahi dağıttığım şeyin anlamının yüceliğiydi ….ve o şey;
kılınmış teveccühü idrak edemediğim için bir türlü açılmıyor-idaresi senelerdir
verilmiyor ve hamimin denetiminde ben terbiye olana dek tutuluyordu.. ve
gerçekte kimse bana kendinden bir şey vermediği için; bundan dolayı her
zaman yaptığım gibi kendimi ezip, utanıp, incinmemem lazım olduğunu ,verildiği
sanılanın aslında bana ait olan olduğunu da anladım….ve Sevdiğim inan ki hiçbir
şey hissetmedim.. hatta unutup iki gün sonra hatırladım ve gidip baktım..kendi
nefsime senelerdir yapılan çok ağır imtihanlı- çoook acılı terbiyenin işe
yaradığına hayretle şahit oldum..ne tuhaf..bana neler neler yapmışsın ya
huu..teşekkür ediyorum..wayy bee!!beni mahvetmeşşin ya huuuJ!!
Sami’nin imtihanı rüyamı anında
hatırlıyor, gülüyorum…ben
onun kalbine bu cömertliği kimin ilham ettiğini çoook amma çook iyi biliyorum(*21 mayıs geb kazı gezim için Efendim
,hamim,Halilurrahman Senin ..teşekkür ediyorum.. biliyor musun Sevdiğim, ben o
vakit kime kürevi tarikatımdan yönelsem hepsi anında gerçekleşmişti ..ayrı
olanlar birleşmişti.. mesela herkesin hallerini alıp kendisini uhrevi hale
sokana da aldıklarını hemen geri iade talebi kaydetmiştim ya hanii…işte
gerçekten de o şimdi tüüm o özelliklerini –istidracını kaybetti. meğer hiçbir
şeyi ona ait değilmiş ne yazık ki..)
3 mayıs Cuma.. öğleden sonra bir telefon geliyor..rakçı çocuk ..cumartesi müzik evimin sahibi hz pirin kutlamasına gidiyormuş, bizimde gelmemizi istemiş,katılırmıymışız..bir gün için onca yolu gitmek hiçbir zaman ben kadar tembel birine göre değil ve gitmem de, lakin pembecik bir yıldır çok bunaldı ve sürekli bir gün dahi olsa o gün oraya gitmek istediğini her defasında söylüyordu..ve o çok yorgun..hayalimde zaten bunu anlatıyor..ona telefon açıyorum.çok seviniyor..o akşamdan yola çıkıyor..ben ertesi sabah..üç otobüsüz..diğer şehirlerdeki devam eden gölgelerin evlatları da yoldalar.. arada yolda, aynı isimli meşrepte fakat daha sıkı şeriat ehli –tertemiz safari tarzı giyinmiş-disiplinli otobüsleri görüyoruz ki, bizimkilerden kimi ”aaa. bunlar bizden değil” deyip gülüyorlar..demek ki aynı yola, aynı isimle mensup olsak bile, efendilerin bizim meşrebimize göre bize yansıması oluyormuş..hıımm..
3 mayıs Cuma.. öğleden sonra bir telefon geliyor..rakçı çocuk ..cumartesi müzik evimin sahibi hz pirin kutlamasına gidiyormuş, bizimde gelmemizi istemiş,katılırmıymışız..bir gün için onca yolu gitmek hiçbir zaman ben kadar tembel birine göre değil ve gitmem de, lakin pembecik bir yıldır çok bunaldı ve sürekli bir gün dahi olsa o gün oraya gitmek istediğini her defasında söylüyordu..ve o çok yorgun..hayalimde zaten bunu anlatıyor..ona telefon açıyorum.çok seviniyor..o akşamdan yola çıkıyor..ben ertesi sabah..üç otobüsüz..diğer şehirlerdeki devam eden gölgelerin evlatları da yoldalar.. arada yolda, aynı isimli meşrepte fakat daha sıkı şeriat ehli –tertemiz safari tarzı giyinmiş-disiplinli otobüsleri görüyoruz ki, bizimkilerden kimi ”aaa. bunlar bizden değil” deyip gülüyorlar..demek ki aynı yola, aynı isimle mensup olsak bile, efendilerin bizim meşrebimize göre bize yansıması oluyormuş..hıımm..
cep telefonum yola başladığım 5:30 dan ikindi 16:00'ya, Kastinneydimoni şehrine dek kendisini kilitledi
ki bu benim için normalJ..teknoloji
ve ben!!..neyse orada hallettiler..hz pirin yanı başındaki Haybabamın bahçe müştemilatı hanesine gittik..
yoldaki o disiplinli gurubun efendisi bu gece burada kalacakmış fakat aniden
hastalanmışJ ve
tabii ki bu gece pembecik le biz burada kalacağız..oleeeyy..çok
seviniyoruz..ilk defa ev bize kaldı ve yanlızız üstelik.. caminin
bahçesindeyim. ikindi namazı kılınıyor.. camii, bahçe silme siyah halveti taçlı-siyah sarıklı, siyah
Hırkalı adamlarla dolu..inanılmaz bir manzara..acaip bir disiplin..ilk kez bu
derece kalabalık bir 5 mayıs evliyalar haftası kutlanıyormuş..
"Horozlarım(bu yolun feyiz vermeye memur veliler)kıyamete kadar ötecektir." hz. pir Abdülkadir Geylani |
Şimdi hz pir Şeyh Şabani Veli camiindeyiz..sakalı şerif çıkmış ve sıra bitecek gibi değil..dışarı çıkıyoruz..aaa tam karşımızda hanımlar için uzatılmış bir sakalı şerif var..çok şaşırıyor ve seviniyoruz..sonra Gökçelerin sokak kapısına dek silme dolu evlerindeyiz(250 kişiymiş)..süperdi tabii..sonra uykusuzluktan ölerek evimize döndük..sabah ezanı..uyanıyoruz. . dooğru camii. Pazar sabahları asitane camilerinde imam zikir yaptırıyor ya hanii..Çiftçi hocayı dinleyeceğiz.. cami dolu..ilk halvet odaları katı dolu..ikinci halvet odalarıda dolu..biz en üst kattaki dar halvet avlusundayız..alt kattan bir bayan aniden dönerek yukarı bakıyor..göz göze geliyoruz..o tanıdık gülüyor.bende gülüyorum ama onu hatırlayamıyorum..sanırım otobüsten..namaz..anış ..çıkıyoruz..daha aşırı kalabalıktan dolayı türbeye dahi giremedim ne tuhaf..
ve Pazar sabahları burada gelenek olarak çorba dağıtılıyormuş..aşevine doğru yürüyor, pencerenin önünde bekliyoruz..biliyorsun Sevdiğim biz bu şehir ve bu asitanede çook torpilliyiz,işte o yüzden de aşevinin sırasında en önde ben varım ve ellerimi yukarıya uzatıp çorbamı istiyorumJ..böylece kendimi ilk defa mülteci ve çook fakir hissedip onların halini düşündüm.. pek çok simiti de alarak evimize doğru yürüyoruz..aaa ..yukarıda az evvel gözlerimizle selamlaştığımız hanım bana bakıp konuşuyor .. hatırlayamıyorum..aa hatırladım..o en son cumartesi müzik evine gittiğimde oradaydı ve ilk defa gelmiş, ağlıyordu.. buraya da ilk kez gelmiş..”taksi çağırdım, o gelene dek sizin evinize gelebilir miyim” diyor..tabii diyor elinde çorbasıyla çocuk..evdeyiz..biz masayı kurarken o duvardaki Haybabamın pek çok efendiyle çekilmiş resimlerine bakıyor..birazdan da taksisi geliyor..
Çiftçi hoca ve Eda’nın babası ve birkaç kişi
kahvaltıya geliyor..çok eğleniyoruz..soframızı tam kaldırdık Çifti hoca
geliyor..bir otobüs dolusu halveti cerrahi gelmiş akşama da hocalarının konferansı
varmış, çorba için kabul edermiymişiz..insan kaderinden kaçamaz ki değil mi Sevdiğim..nereye
gideceğiz sanki..buyursunlar ..Çiftçi hoca aşevinden koca çorba kazanını
adamlarla yolluyor..koliyle simitler geliyor..bir koli lokum geliyor..kazanla
çay oluyor ve misafirlerimiz kahvaltıdan sonra akşama dek gezilerine yola
çıkıyorlar..ve Çiftçi hoca yine geliyor..Bereketzadenin bir otobü dolusu halveti şabani talebeleri geliyormuş masa
açılabilir miymiş..eee..burası zaten ne için yapılmışJ..yine çorbalar, simitler, lokumlar,
çay… bunlar daha kalabalık.. herkes gidiyor..masaları topluyoruz..Çiftçi hoca
girebileyim diye türbeyi açtırtmıştı lakin hala gidemedim..şimdi elimde salavat
kitabım içerideyim..Sultanbeyli halveti şabanileriyle içerisi dolu..
bir kenarda oturup salavatlarımı kağıttan
okuyup, bileğimdeki boncuklarımı çıkartıp dersimi yapıyorum..dua ediyorum..Ya Rabbim
çook hissisiz ya huu..kırgınım .beni istemiyor sanıp kalkıyorum ve vedalaşıp
geri geri çıkıyorken bir şey beni durduruyor.. anlıyorum..o şey beni yan taraf
duvarın oraya doğru çekiyor .kenarda bekliyorum.. içerideki tüüm dervişler
tazimlerini tek tek yapıp kapıdan çıkıyorlar..kimse yok..sandukaya ellerimi ve
alnımı koyuyorum..elimdeki salavat kağıdım havada..hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. neyse
ki barışmışız . nazlı niyaz işte..birazdan oradan ayrıldığımda fark ediyorum ki,
ne içeride ne pencerelerde tek bir kişi dahi yok..çok hoş bir şey..teşekkür
ediyorum..herkesle vedalaşıp saat sabah 9 da gidip otobüsüme oturup,
diğerlerinin türbe ve cami ziyaretlerini bitirip dönmelerini bekliyorum ve her
zamanki gibi hiçbir kimseye yaklaşıp ,hiçbir şeye karışmıyorum.. sadece O’NU
GÖZLEMLİYORUM.. emanet aldıklarının O’na aşkını, davranışlarını,O’nun neden
böyle korkunç bir yükü üstlendiğini, bu zulmü neden kendisine yaptığını anlamaya
çalışıyorum..ve aslında kendi içimde anlamlarımı biriktiriyorum Sevdiğim…
Safranbolu belediye başkanı ve Karabük
valisi 165 kişilik gurubumuzu
ağırlıyorlar (manevi anlamına da bakın lütfenJ)..
müzisyenlerimizde onlara muhteşem bir
Açıkhava konseri veriyor tabii ki..ee..burada yanıma o sabahki hanım
gelip oturuyor..aaa neler yaşamış sabah camide ve sonra onları merakla
soruyor..konser bitene dek biz konuştuk Sevdiğim..o sabah camide zikir
esnasında kendisine bakan iki göz görmüş.. çok korkmuş..sonra bizim
evde Haybabamla olan sarıklı, sakallı ,acaip
delici yeşil gözlü o adamın, ona bakan olduğunu otelinde anlamış..
“sen bittin kızım,yandın ,her şey o an olup bitti” diyememiş tabii çocuk
ve şöyle demiş ”O,Kıbrısi hz..siz kaç yaşınızdasınız? “ hanım:43. mühendisim. şirketlere
danışmanlık yapıyorum. savmpederde bazen kalıp şifalı müziklerle günlerce sema
yapıyorum.. yogada yapıyorum tabii..çocuk: hiç aşık oldunuz mu? hanım:ooo..hem
de nasıl,ne acılar çektim..bir daha asla aşık olmak istemiyorum..ben Allah’tan
gerçek aşkı istedim..çocuk: zaten o gelmiş..bekleyin ve her şeyi
kaydedip yazıp, olayları takip edin o size açılır..bu aşk öyle bildiklerinizden
değil ki..bir defa size ait değil..ve kontrollü..alınıp verilip,dozajı
durumunuza göre ayarlanıyor” demiş..
O noktası.cemal aynası. Ay'ın yükselişi...28 dakikada çekilen 11 fotoğraftan oluşturulmuştur. |
9 mayıs Perşembe.. gece uykuya dalmak üzereyim..üstümde simsiyah giysiler var ve üzerime pıtır pıtır bembeyaz kar taneleri yağıyor..karın yağış sesini dahi duyuyorum..üstüm hep bembeyaz kar oldu..ellerimle omuzlarımdan karları silkeliyorum.. yataktan kalkıp penceren dışarıya bakıyorum ki kar gerçekten yağmış mı?!..aaa..yakazaymış..sonra yine yatıyorum.. hoş geldinnnJ!!.
HALVETİ |
*Sevdiğim iyi ki Sana yazarak yazılıyorum da kendimi böyle tedavi ediyorum değil mi? ya yazmasaydım.. ben derdimi hiç kimseye öyle anlatamayacağım için, içime çöküp kara kör bir sakıp olurdum değil mi? her şey için teşekkür ediyorum..bence uzun süre birbirimizi sinirlendirmeyelim lütfen..sakiin sakiin,süt liman ..
10 mayıs 2013
nuralem7@hotmail.com